Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Mobilite alanında öncü şirketlerden biri olan Michelin, 2050 yılına kadar Michelin lastiklerinde yüzde yüz sürdürülebilir malzemeler kullanımı hedefi başta olmak üzere çevresel taahhüdünü açıkladı. 2010 ile 2030 yılları arasında CO2 emisyonlarının yüzde 50 azaltılması ara hedefiyle 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı planlayan Michelin, su tüketimini de 2030 yılı itibarıyla yüzde 30’dan fazla azaltma doğrultusunda aksiyonlar alıyor.
Michelin, Batı Avrupa’daki en büyük lastik fabrikası ve en modern tesislerinden biri olan İtalya’nın Cuneo kentindeki endüstriyel tesisinde “Uluslararası Medya Günü” organizasyonunu gerçekleştirdi. Sürücüler, üreticiler ve küresel ısınma açısından söz konusu olan yeni gereklilikler karşısında lastik pazarının gelişimini ve insanlara, teknolojiye ve çevreye ilişkin yeni zorluklar karşısında tesislerin dönüşümünün ele alındığı organizasyonda, Michelin, 2050 yılına kadar lastiklerinde yüzde yüz sürdürülebilir malzeme kullanımı hedefi olmak üzere çevresel taahhüdünü açıkladı.
Son birkaç yılda yaşanan gelişmeler sonucunda otomobil pazarlarının köklü bir değişim sürecine girdiğini, geçtiğimiz 30 yıl içerisinde ise dünyanın dört bir yanındaki tüketicilerin kullanım alışkanlarının ve ihtiyaçlarının büyük ölçüde değiştiğinin altını çizen Michelin, tüm bunları etkileyen faktörler arasında daha kişisel, daha konforlu ve daha güvenli araçların yükselişinin yanı sıra araç paylaşımı veya araç kiralama sektörünün gelişiminin yer aldığını vurgularken; küresel ısınma ve giderek katılaşan çevresel kısıtların birçok pazarda ciddi bir etkisi olduğunu belirtiyor.
Lastik Pazarının Ana Trendlerini Desteklemek Önem Taşıyor
Araçların gelişmesi ile genişleyen lastik ebatları son dönemde öne çıkan bir trend olarak görülüyor. Bu trendin küresel ısınma ve kaynak kıtlığı bağlamında tüketim ve CO2 emisyonları üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu aktaran Michelin, bu paradoksa teknolojiyi kullanarak yanıt verdiklerine örnek olarak Michelin ürünlerindeki yuvarlanma direncinin azaltıldığını gösteriyor. 2021 yılında lastiklerinin yaklaşık 3,4 milyar litre yakıt tasarrufu sunmasını ve dolayısıyla 2010 yılına kıyasla 8,7 milyon metrik ton CO2 salınımının önlenmesini sağlandığını belirten Michelin, bu enerji verimliliğini %10 oranında iyileştirerek 2030 yılında da çalışmalarına devam edeceklerini vurguluyor.
Bir başka trend olarak dört mevsim lastik segmentinin Avrupa’daki güçlü gelişiminin ele alındığı organizasyonda Michelin, sürücülerin uzun zamandır kullanmaktan kaçındığı dört mevsim lastiklerinin Avrupa’da ciddi bir başarı yakaladığı ve satışlarının son birkaç yılda üç katına çıktığının altını çiziyor. Dört mevsim lastik segmentinin özellikle Michelin tarafından gerçekleştirilen teknolojik atılımlarla göz alıcı performansı ve kullanım kolaylığı için tercih edildiği vurgulanıyor. Bu pazarda Grup, önümüzdeki beş yıllık süreçte %11’den daha yüksek oranda büyüme bekliyor. Bu alanda; Küresel ısınma, öngörülemeyen ve ani hava değişimleri, Avrupa yönetmeliklerindeki değişiklikler, yaz ve kış mevsimleri için iki ayrı grup lastik satın almak istemeyen tüketicilere sağlanan avantajlar ve Araç filoları ve kiralama iş kollarının gelişimi gibi faktörlerin katkıda bulunacağına işaret ediliyor.
Lastik pazarında bir başka trend olarak ise elektrikli araçların yükselişi ile lastiklerin ilgi odağı haline gelmesi gözlemleniyor. Araçların performansı ve kısıtları nedeniyle lastiklere ilişkin beklentiler arttığını vurgulan Michelin, elektrikli araçların performans gösterebilmesi adına lastiklerin hızlanma ve yavaşlama esnasında tork değerinin artması sebebiyle uzun ömürlülük, otonomi açısından temel faktör olan yuvarlanma direnci, akülerin ağırlığının taşınması açısından esas olan yük kapasitesi ve elektrikli araçların ürettiği gürültünün yüzde 70’inin motor kaynaklı değil sürüş kaynaklı oluştuğu için gürültü azaltma özelliklerine sahip olması gerektiğini aktarıyor. Tüm bu gereklilikler ise Michelin’in teknolojilerini ve bilgi birikimini tam anlamıyla kullanabilmesi için benzersiz bir fırsat olarak görülüyor.
Kapsamlı Bir Dönüşüm Geçiren Fabrikalar
Lastik pazarında yaşanan gelişmelere ve trendlere ek olarak mevcut durumda Grubun fabrikalarında gerçekleşen dönüşümlerinin de ele alındığı organizasyonunda son birkaç yıldır Michelin’in üretim tesislerinde insan, teknoloji ve çevre başlıkları olmak üzere üçlü değişiklik gerçekleştirildiği vurgulanıyor. Öyle ki, liderlik modelini temel alarak sorumluluk alma konsepti açısından iddialı bir iş dönüşümü başlattıklarını belirten Michelin, bu dönüşüm ile bugün büyük başarılar elde ediyor. Michelin, üretim ekiplerinin çalışmalarını iyileştirmek için 15 yıldır fabrikalarında bu çığır açan yönetimsel yenilik süreçlerini geliştiriyor. Bugün bu kapsamlı değişim, fabrikaların özellikle endüstriyel mesleklerin çekiciliğini artırma zorluğuna yanıt verme konusunda daha iyi ekonomik performans sergilemesine katkıda bulunuyor.
Michelin ayrıca, dijitalleşme ve yapay zeka kullanımıyla sektörü de dönüştürüyor. Robotları yapay zeka ile bir araya getiren Factory 4.0, özellikle arızaların öngörülmesine, üretim kalitesinin ve esnekliğinin artırılmasına ve çalışma koşullarının ve çalışan niteliklerinin iyileştirilmesine olanak sağlayarak dönüşümün ölçeğini artırıyor.
Dünya genelinde 85’ten fazla tesiste faaliyet gösteren, yılda yaklaşık 200 milyona yakın lastik üreten ve sektördeki yaklaşık 81.000 kişiye istihdam imkanı sağlayan Michelin, 2005 ile 2019 yılları arasında fabrikalarının çevresel etkisini yarıya düşürdü. Grubun bundan sonraki süreçte 2010 ile 2030 yılları arasında CO2 emisyonlarının yüzde 50 azaltılması ara hedefiyle 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak yer alıyor. Bu hedefe ulaşmanın tek yolu, Grubun enerji tasarrufu ve yeşil enerjiye geçiş bağlamındaki çabalarını hızlandırması olarak görülüyor. Michelin yalnızca CO2 emisyonlarının etkisini azaltmakla kalmak istemiyor; Grup aynı zamanda su tüketimini de 2030 yılı itibarıyla yüzde 30’dan fazla azaltma doğrultusunda aksiyonlar alıyor.
________________________________________
Michelin Hakkında
Mobilite alanında öncü şirketlerden biri olan Michelin, müşterilerinin hareketliliğini sürdürülebilir bir şekilde geliştirmeye devam ediyor. Müşteri ihtiyaçlarına en uygun lastikleri, hizmet ve çözümleri tasarlamanın ve sunmanın yanı sıra, yolculukları ve seyahatleri zenginleştirmeye ve bunları benzersiz deneyimler haline getirmeye yardımcı olmayı sürdürüyor. Bu doğrultuda müşterilerine dijital hizmetler, haritalar ve rehberler sağlamanın yanı sıra çeşitli endüstrilere yüksek teknolojili malzemeler geliştirmeyi hedefleri arasında tutan Michelin, 124 bin 760 çalışanıyla, 177 ülkede faaliyet gösteriyor. Merkezi Fransa, Clermont-Ferrand’da bulunan Michelin, 2021 yılı itibariyle 173 milyon lastik üretim kapasitesine sahip 68 lastik üretim tesisi işletmektedir. (www.michelin.com)
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İnovasyonu odağa alan teknolojileri her alanda geliştirmeye devam eden Samsung, rüzgarsız serinlik teknolojisine sahip WindFree™ klimalar ile sıcak havalarda serinlemenin en konforlu ve tasarruflu yolunu kullanıcılara sunuyor. Samsung’un WindFree™ teknolojili klimaları artık siyah renkli şık tasarımıyla da kullanıcıları bekliyor.
Doğrudan klima rüzgârına maruz kalmayı engelleyen Wi-Fi özellikli WindFree™ teknolojili klimalar, havayı 23.000 mikro[3] hava deliğinden yumuşak ve sessizce[4] dağıtarak ‘durgun hava’[5] ortamı ile konforlu serinlik sağlıyor. Odayı uçtan uca hızlıca serinleten WindFree™ teknolojisi ayrıca, Dijital Inverter Boost özelliği sayesinde yüzde 43 daha hızlı[6] serinleme imkanı sunuyor. Gelişmiş tasarımında büyük fan, geniş hava girişi ve geniş kanatçıklara sahip olan WindFree™ klimalar, böylece havayı 15 m2’ye kadar daha uzak ve daha geniş bir alana dağıtabiliyor[7]. Düşük hızlı WindFree™ Soğutma özelliği ise fısıltıdan da sessiz[8] çalışırken, 16-38 DB ses aralığıyla normal soğutma modunda duyulandan çok daha az ses duyulmasını sağlıyor.
Yapay zeka sayesinde yüzde 77’ye kadar daha az elektrik kullanımı
Yapay Zeka teknolojilerine sahip soğutma[9] özelliği, kullanım alışkanlıklarını analiz ederek çalışma ayarlarını optimize ediyor[10]. Enerji verimliliği sağlayan WindFree™ soğutma teknolojileri, kullanıcıların tasarruf etmelerini sağlıyor. Klima, WindFree™ modunda çalışırken, dış ünite ‘Hızlı Soğutma’ moduna kıyasla yüzde 77'ye kadar daha az enerji[11] kullanarak minimum güç tüketiyor. Böylece kullanıcıların elektrik faturası konusunda hiçbir endişe yaşamadan serinlemesine olanak sağlıyor.
Kullanıcılar, ‘Akıllı Ev’ uygulamasına[12] sahip Wi-Fi kontrolü ile Samsung klimanın[13] fonksiyonlarını uzaktan kontrol edebiliyor ve çalışma şeklini kendilerine göre programlayabiliyor. Ayrıca, klimanın nasıl çalıştığına dair kullanıcılara canlı bir şekilde geri bildirim sağlıyor ve kullanıcılar enerji kullanımını diledikleri şekilde takip edebiliyor.
‘İyi Uyku Modu’ ile sessiz, ferah ve ideal oda sıcaklığında uyku
‘İyi Uyku Modu’[14] rahatsız edici hava akışı olmadan, iyi bir gece uykusu için ideal oda sıcaklığını sağlıyor. ‘Serinletme Kontrolü’ özelliği ise, hızlı bir şekilde uykuya dalmaya, derin ve ferah bir uyku ile daha zinde uyanmaya yardımcı oluyor.
Samsung WindFree™ teknolojilerine sahip siyah renkli klima modelleri hakkında daha detayı bilgi almak içinhttps://shop.samsung.com/tr/windfree-tm-premium-black-duvar-tipi-split-klima-2/?integration_kapasite_kapasitesogutmabtusaat=8530%20Btu%2Fsa adresi ziyaret edilebiliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Günümüzde dronların en aktif kullanıldığı sektörlerin başında enerji geliyor. Özellikle son iki yılda şirketlerin hem maliyetten, hem de zamandan yarı yarıya tasarruf etmesini sağlaması ile dronlar, enerji sektöründe daha yoğun kullanılmaya başlandı. Dronmarket Endüstriyel Dron Teknolojileri Müdürü Furkan Yalçınkaya, dronların enerji sektöründe kullanımının son iki yılda %60 arttığını, 2023’te ise tek başına rakamın %70’e ulaşacağını öngördüklerini söyledi.
Günümüzde dronlar güneş, rüzgar, petrol ve elektrik gibi alanlarda aktif rol oynamaya başladı. Dronların sağladığı pek çok avantajdan dolayı enerji sektöründe yoğun olarak kullanılmaya başlandığını söyleyen Dronmarket Endüstriyel Dron Teknolojileri Müdürü Furkan Yalçınkaya; “Enerji sektöründe kullanılan binaların, malzemelerin, enerji üreten altyapı mekanizmalarının periyodik olarak incelenmesi ve denetlenmesi gereklidir. Geleneksel yöntemlerle yapılan denetleme sırasında hem yüklü miktarda maliyet ortaya çıkar. Bu noktada verimli çalışmasıyla aktif rol oynayan dronlar şirketleri hem maliyetten, hem de zamandan tasarruf ettiriyor. Örneğin 1 ayda yapılabilecek bir operasyonu dron ile 5 saat içinde gerçekleştirebiliyoruz. Bunun yanında bakım onarım masrafı olmayan dronlar,geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha uygun fiyatlara geliyor.Yaptığımız araştırmalarda ortalama %60 daha az maliyet ve %90 oranında zaman kazancı sağladığını görüyoruz” dedi.
Son iki yılda Türkiye’de enerji sektöründe dron kullanımı %60 arttı
Özellikle son iki yılda enerji sektöründe dron kullanımının yaygınlaştığını belirten Yalçınkaya; “Raporlara baktığımızda son iki yılda enerji sektöründe dron kullanımın %60 arttığını görüyoruz. Bu sene ise tek başına bu oranın %70’e ulaşacağını öngörüyoruz. Bu artışın en büyük sebebi dronların verdiği avantajların artık tüm sektörde bilinmesi ile birlikte oluşan yoğun ilgi. Demo uygulamalar ve daha önce yapılan uygulamaların sunumu, şirketlere dronun bu avantajlarından yararlanma isteği doğuruyor. Tüm gelişmelere baktığımızda önümüzdeki yıllarda enerji sektöründe drone kullanımının hem ülkemizde, hem de dünyada çok daha yaygınlaşmasını bekliyoruz ” şeklinde konuştu.
Yalçınkaya sözlerine şöyle devam etti;
Türkiye’de enerji sektöründe artan yatırımlar dron kullanımını daha da yaygınlaştıracak
Türkiye’de enerji yatırımları anlamında ciddi bir potansiyel var. Yenilenebilir enerji kapasitesinin Türkiye’de 2025 yılında 66,8 Gigavata ulaşması öngörülüyor. Türkiye bu büyümeyle Avrupa’da yenilenebilir enerji kapasitesini en fazla artıran 5’inci, dünyada ise 12’nci ülke olacak. Bu doğrultuda şuanda olduğu gibi önümüzdeki 5 yılda da enerji sektöründe dron kullanımının aynı oranda artmasını bekliyoruz.
2030 yılında global dron pazarının büyük bölümünü enerji sektörü oluşturacak
2022 yılı itibariyle global dron pazarı büyüklüğü 30.6 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın 2026 yılında 41 milyar dolara, 2030 yılında ise 56 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Önümüzdeki yıllarda global dron pazarının büyük bölümünü enerji sektörünün oluşturacağı öngörülüyor. 2030 yılında ulaşılması beklenen 56 milyar dolarlık pazarın 8 milyar dolarının enerji sektöründen geleceği tahmin ediliyor.
Editöre not:
Dronmarket.com 2015 yılında ileri teknoloji drone çözümleri sunmak ve bu alanda hizmet vermek amacıyla kurulmuştur. Dronmarket.com, kişisel ve ticari amaçlı kullanıma yönelik insansız hava araçları, yedek parça ve aksesuar satışı yapan, yurtdışı gelişmeleri yakından takip eden ve takipçilerini bilgilendirmeyi hedefleyen Türkiye'nin öncü drone teknolojileri platformudur. DJI Enterprise, DJI AGRAS, EMLID, CHASING, FrSky, Sunnysky markalarının Türkiye resmi distribütörü olan dronmarket.com uzman kadrosuyla ileri drone teknolojileri çözümleri sunmaktadır. Tarımda drone uygulamalarında öncü konumda olan Dronmarket.com tarım dışında, Dronmarket Endüstriyel, Dronmarket Robotik, Dronmarket Akademi (SHGM Onaylı İHA Eğitimleri) ve Haritalama olmak üzere 5 ayrı alanda çalışmalarını sürdürmektedir. Bugüne kadar yurt içinde ve yurt dışında yaptıkları projelerle adından söz ettiren Dronmarket.com; İstanbul'da bulunan genel merkezleri ve Sakarya Teknokent yerleşkesinde bulunan Ar-Ge ofisleri ile faaliyetlerine devam etmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Macaristan İhracatı Teşvik Ajansı HEPA TÜRKİYE’de üst düzey atama yapıldı. Türkiye ve Macaristan arasındaki karşılıklı ticari ilişkilerin gelişmesine yönelik ülkeler arası köprü görevi gören HEPA’nın yeni Genel Müdürü Yalçın Orhon oldu.
Türkiye Macaristan ticari ilişkileri açısından oldukça önemli bir pozisyona sahip olan HEPA Türkiye’nin yeni Genel Müdürlüğü görevine iş dünyasının deneyimli ismi Yalçın Orhon atandı.
Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı, Macaristan Ulusal İhracat Stratejisi doğrultusunda hareket eden Macaristan İhracatı Teşvik Ajansı HEPA’nın Türkiye ve Yunanistan’dan sorumlu resmi temsilcisi olarak 2015 yılında kurulan HEPA Türkiye, karşılıklı ticari ilişkilerin gelişmesine yönelik ülkeler arası köprü görevi görüyor. Türkiye’de İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa’da, ayrıca Atina ve Budapeşte’de yer alan toplam 6 ofisi ile faaliyet gösteren HEPA hizmet verdiği Macar şirketlerin ürün ve hizmetlerini Türkiye ve Yunanistan pazarlarında tanıtarak karşılıklı ticaretin gelişmesine katkı sağlıyor ve ülke ekonomilerinin büyümesinde önemli rol oynuyor. Pazar araştırma raporları hazırlamak, şirketlerin doğru ve güvenilir yerel partnerler bulmalarına yardımcı olmak, Macaristan’dan ürün tedarik etmek isteyen Türk ve Yunan firmalarına tedarikçi sağlamak gibi hizmetleri bulunan HEPA Türkiye, ayrıca, tanıtım faaliyetleri kapsamında, ülke günleri düzenleyip katıldığı uluslararası ve yerel fuarlarda Macaristan firmalarını temsil ediyor. Macaristan İhracatı Teşvik Ajansı HEPA Türkiye, Türk girişimcilere Avrupa'ya ihracat fırsatı sunuyor. Yatırımcılar, HEPA'nın kendilerine sunduğu yol haritasından yararlanarak, ticari faaliyetlerini Avrupa'ya taşıyor.
HEPA TÜRKİYE Genel Müdürü Yalçın Orhon Kimdir?
Lise eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladıktan sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, Kamu İşletmeciliği bölümünden mezun olan HEPA TÜRKİYE Genel Müdürü Yalçın Orhon; Indiana University of Pennsylvania dan MBA derecesini almıştır. Kariyerine 1984 yılında başlayan Orhon, kariyeri boyunca NCR, Iontech gibi şirketlere liderlik etmiştir. 2022 yılında dahil olduğu Polat Holding ailesinde Teknoloji Yatırımları Sektör Başkanı olarak görev alırken 2023 Nisan itibarıyla da HEPA TÜRKİYE’ye Genel Müdür olarak atanmıştır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Huawei'in küresel düzeyde yürüttüğü bir numaralı sosyal değer programı Seeds for the Future'ın Türkiye ayağı bu yıl 17-24 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek. Türkiye'de bu yıl sekizinci kez hayata geçirilecek program kapsamında, bilişim teknolojileri eğitimi alanında seçilecek üniversite öğrencileri, İstanbul yakınlarında bir hafta sürecek kampta eğitim alacak. Bu hafta başlayan başvurular 30 Mayıs’a kadar devam edecek.
Gelecek için Tohumlar programı, dijital dünyada bilişim alanında başarılı gençleri desteklemeyi ve profesyonel kariyerlerinde daha fazla beceri kazanmalarına yardımcı olmayı amaçlıyor. Program, dünyanın her yerindeki yetenekli gençleri yetiştirerek, hedeflerine ulaşmaları için teşvik ediyor.
Öğrenciler, Gelecek için Tohumlar programı kapsamında; 5G, Yapay Zeka, Bulut ve Dijital Enerji gibi konulardaki eğitimlere katılacak. Programda ileri düzey ICT kursları ve eğitimlerinin yanı sıra, uzmanlardan dersler, Çin ve Türk kültürlerine dair çeşitli aktiviteler de yer alıyor.
Diğer yıllardan farklı olarak, Gelecek için Tohumlar eğitim kampında bu sene pek çok yenilik söz konusu. 2021 yılında hayata geçirilen küresel Tech4Good proje yarışması kapsamında bu yıl dünyada ilk üçe giren proje takımlarına 100 bin dolarlık başlangıç fonu sağlanacak. Öğrenciler kamp dönemi boyunca projelerini geliştirirken Tech4Good danışmanı tarafından da destek alacak. Dünya çapında yapılacak değerlendirmede başarılı olan takımlar, önümüzdeki yıl Çin'de Startup Sprint programına katılma fırsatı yakalayacak.
Eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğrencilere ise uluslararası geçerliliği olan “Huawei Seeds for the Future” sertifikası verilecek ve küresel mezunlar topluluğuna katılmaya davet edilecek. Huawei Türkiye ayrıca, Gelecek için Tohumlar 2023 başvurularının katılımcı seçim sürecinde, deprem felaketinden etkilenen adaylara öncelik tanıma kararı aldı.
Gelecek için Tohumlar projesi, 2008 yılında ilk kez Tayland’da hayata geçirildi. Proje, 139 ülkede uygulanarak, 500'den fazla üniversiteden 15.000 genç öğrenciye ulaştı. Türkiye'de ilk kez 2015 yılında düzenlenmesinden bu yana 170 üniversite öğrencisi projeye katıldı. Programa başvurular https://seedsforthefutureturkiye.com/ web sitesini üzerinden yapılıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
50 ülkeden Yapı ve İnşaat Sektöründen satın alma profesyonelini İstanbul’da buluşturan 45. Yapı Fuarı -Turkeybuild İstanbul dört gün boyunca devam edecek. 1,5 milyar Euro’ya yakın bir iş hacmi yaratması beklenen Yapı Fuarı- Turkeybuild, bölgedeki en etkili iş platformu olmasının yanı sıra, Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen fuarı olma özelliğini de taşıyor.
26-29 Nisan tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan fuar; Balkanlar, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan bölgedeki en büyük, dünyada ise beş büyük yapı fuarından biri olma özelliğini taşıyor. İhracatta önemli bir payı bulunan Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul'un 1,5 milyar Euro’ya yakın bir iş hacmi yaratması bekleniyor.
Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile ICA Events tarafından düzenlenen fuar, güçlü küresel ağını inşaat sektörüne aktararak yeni iş olanakları, ortaklık ve satın alım fırsatları yaratmayı hedefliyor. Fuar kapsamında her yıl düzenlenen “VIP Alım Heyeti Programı” ile 50 ülkeden 300’ün üzerinde yabancı satın almacı ağırlanacak. Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'dan da alıcıların takibinde olan fuarda bu yıl Avusturya, Belarus, Çin, KKTC, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Endonezya, İtalya, Kazakistan, Katar, Romanya ve Rusya başta olmak üzere 17 ülkeden toplam 450’nin üzerinde yerli ve yabancı katılımcı yer alacak.
Fuarın birinci gününde Zero Build tarafından organize edilen “Sıfır Enerji Binalar ve Kamu Yaklaşımı” başlığı ile gerçekleştirilen oturumun konuşmacıları arasında T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü Enerji Verimliliği ve Tesisat Daire Başkanı Makine Yüksek Mühendisi Murat Bayram, Bursa Valiliği Enerji Yönetimi Bölümü Enerji Yöneticisi Levent Yazıcı, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Enerji Verimliliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Doç. Dr. Selmin Ener Ruşen yer aldı.
Bursa Valiliği Enerji Yönetimi Bölümü Enerji Yöneticisi Levent Yazıcı, konuşmasında kamuda ilk enerji yönetim birimi yazılımının Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yazıldığını belirtti.
Yazıcı sözlerine şöyle devam etti: “2021 yılında yenilik ve mali destek programında, Bursa Valiliği bünyesinde “kamu enerji yönetim merkezi” oluşturduk. Kamu enerji yönetim merkezi kamuya ait enerji faaliyetlerini düzenlemek amacıyla kuruldu. Ayrıca enerji verimliliği yazılımımız var. Milli Eğitim Müdürlüğünde 2015 yılından beri kullanılan ve 2021 yılından itibaren de tüm Bursa Valiliği ve yaklaşık 38 valiliğin de kullandığı enerji otomasyonunu yapıyoruz.”
Yazıcı, konuşmasında bu yazılımı belediyeler, üniversiteler ve kamu kuruluşlarının kullandığını da belirtti. Ayrıca kamu kurumlarında ve okullarda ciddi bir ısı yalıtımı yaptıklarını belirten Yazıcı, çevre dostu okul projelerinde Zero Build konsepti ile Bursa’da renovasyonlar yaptıklarını anlattı.
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden biri olan Kadıköy’ün enerji verimliliği konusunda yaptıklarını anlattı.
Odabaşı konuşmasına, “Nefes aldığımız gezegene vefa ve saygımızı gösterebilmenin tek yolu özellikle, kamu kurumlarının adil, cesur politikalar geliştirmesine bağlı olduğuna inanıyorum” diyerek başladı. “Şehirlerin planlanması ve yönetilmesinde, sürdürülebilirlik hiç olmadığı kadar aciliyeti olan bir konu. Sürdürülebilir şehir, sürdürülebilir kentsel gelişme yeşil kent gibi hedefler de bu ihtiyaca çözüm üretme perspektifiyle stratejik planlarımız arasında” dedi. Kentsel dönüşümün ise diğer bir öncelikli konu olduğunu anlatan Odabaşı, “Kentsel dönüşüm kavramı çoğunlukla olası depremleri göz önünde bulundurarak mevcut yapıların depreme dayanıklı olarak dönüştürülmesine indirgenmekte. Oysa kentsel dönüşüm deprem gerçeğiyle birlikte başka bir doğa felaketi sayılan iklim değişikliğini de kapsayacak şekilde ekonomik sosyal ve çevresel boyutlarıyla sürdürülebilir şehir yaratma potansiyeli taşımaktadır” diye ekledi.
Odabaşı, “Kadıköy Belediyesi olarak sürdürülebilir enerji politikalarını destekleyen başkanlar sözleşmesine katıldık ve Paris İklim Anlaşması’nın da koyduğu hedefleri göze önünde bulundurarak 2018’de mecliste alınan karar ile 2030 yılına kadar emisyon salınımlarını %40 azaltmayı hedefleyen eylem planları hazırladık” dedi.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü Enerji Verimliliği ve Tesisat Daire Başkanı Murat Bayram, Sıfır enerjili binalara giden yolda yapılanlar ve planlananlar konusuna dikkat çekti. Bayram konuşmasında, “Kendi verdiğimiz zararları azaltabilmenin yollarını yine kendimiz bulmalıyız. Burada bulunma sebebimiz sıfır enerjili binalar. Bu binalar ile ilgili çok fazla farklı kavram tanım söz konusu. Fakat hepsinin gittiği yer aynı. Günün sonunda bir bina ihtiyaç duyduğu enerjiyi kendi üretecek ve kendi tüketecek, gelecekteki yapılarımız bu şekilde olacak” dedi.
Birinci gün “Sıfır Enerji Binalar ve Finansman” başlıklı panel ile devam etti. Oturumda, Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği-VERİMDER İcra Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Alkin, OECD Türkiye Büyükelçisi ve Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği-YENADER Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin yer aldı.
Kerem Alkin sözlerine, “Küresel iklim krizinin etkilerini Avrupa’nın önemli bir kısmında yaşanan kuraklık sorunuyla gözlemlemekteyiz” diyerek başladı. OECD çatısı altında son 2 yıldan beri özellikle Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi çerçevesinde ele alınan konular noktasında, bir süreçten geçildiğini belirten Alkin, önümüzdeki dönemde iklim krizinin yönetimi ve havaya karbon salımınının minimum düzeyde tutulabilmesi için enerji verimliliği konusunda gerek uluslararası gerekse ülkeler bazında nasıl daha çok iyileştirilebilir sorusuna yoğunlaşıldığını ve bununla ilgili yapı kimyasalları ve ürünleri noktasında ortaya konabilecek yenilikçi çalışmalara örnek raporlara dikkat çekilmesi gerektiğini vurguladı.
Oturumun devamında Emre Alkin; enerjiyi verimli kullanmak ve alternatif enerji bulmanın önemine değindi. Alkin, enerjiyi uzaktan getirmek ne kadar mantıklı sorusuna cevap verirken; Enerji bakanlığından gelen verilerle Türkiye’de 2022 yılından beri yerli ve milli enerji kullanımının arttığını belirtti. Enerji verimliliğinde ustanın önemine de değinen Alkin, uygulayıcının doğru bir uygulamayla doğalgaz faturasının %50 oranında düşürülebileceğini söyledi.
Yapı Fuarı -Turkeybuild İstanbul birbirinden önemli konuları masaya yatıracağı etkinlik programı ile 4 gün boyunca devam edecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çalışanlarını, kendi yol haritalarını çizmeleri konusunda teşvik eden, fırsatlarla dolu bir çalışma ortamı sunan Amgen Türkiye’den üç yetenek, Portekiz’de bulunan Amgen Capability Center’a (ACCP) atandı.
İnsan kaynakları stratejisi ile çalışanlarına mutlu bir iş deneyimi sunmayı hedefleyen Amgen Türkiye, yurt dışına yetenek transferine devam ediyor. Çalışanlarına kariyerleri boyunca hem yurt dışında hem de Türkiye’de yerleşik olarak bölgesel sorumluluklar alabilecekleri fırsatlar yaratan Amgen Türkiye’den üç yetenek, Amgen Capability Center’da (ACCP) çalışmak üzere Lizbon’a gidiyor.
Yurt dışı atamalar kapsamında Amgen Türkiye İç Kontrol ve Süreç İyileştirme Müdürü Merve Tuğçe Mökükcü, ACCP Business Enablement Proje Müdürü; Amgen Türkiye Muhasebe Kıdemli Müdürü Hakan Saatçi, ELMAC Konsolidasyon & Global Projeler Kıdemli Müdürü; Amgen Türkiye Stratejik Kaynaklandırma Kıdemli Müdürü Gülce Çelebioğlu ise WEMEA Stratejik Kaynaklandırma Kıdemli Müdürü olarak görev yapacak.
Her biri bulunduğu departmana liderlik edecek
İş hayatına Ernst&Young denetim şirketinde başlayan Merve Tuğçe Mökükcü, ardından Sanofi’de İç Kontrol ve Süreçler Kıdemli Analisti ve İş Süreçleri Proje Müdürü olarak görev yaptı. 2018 yılında İç Kontrol ve Süreç İyileştirme Müdürü olarak Amgen Türkiye’ye katılan Mökükcü, global iç kontrol risk değerlendirme çalışmalarından sorumlu olarak, global ve lokal süreç iyileştirme/sadeleştirme projelerinde aktif rol aldı. Merve Tuğçe Mökükcü Business Enablement Proje Müdürü olarak yeni görevinde ELMAC bölgesi, Fransa, Almanya, Avusturya ve İsviçre’yi destekleyen General Admin & Diary ekibine liderlik edecek.
ELMAC Bölgesi Konsolidasyon & Global Projeler Kıdemli Muhasebe Müdürü olarak atanan Hakan Saatçi, Amgen’den önce Fox Networks Group ve Deloitte şirketlerinde çalıştı. 2016 yılında Global Muhasebe Müdürü olarak Amgen Türkiye’ye transfer olan Saatçi, TMEA, Amgen Türkiye ve Gensenta muhasebe süreçlerine liderlik etti ve global/bölgesel projelerde aktif görev aldı.
Amgen‘e 2018 yılında Amgen Türkiye ve Gensenta Stratejik Kaynaklandırma Kıdemli Müdürü olarak katılan Gülce Çelebioğlu, Amgen ve Gensenta kaynak tedarik süreçlerinin kesintisiz ve katma değer sağlayarak yürütülmesine liderlik etti. Çelebioğlu, pek çok yerel ve global projede de aktif görev aldı. Amgen’den önce GlaxoSmithKline’da Ülke Satınalma Müdürü pozisyonunda görev yapan Gülce Çelebioğlu ACCP’de WEMEA Hub’ında Stratejik Kaynaklandırma Kıdemli Müdürü olarak liderlik edecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İş'te Eşit Kadın Sertifikası tüm sektörlerde büyüyor. Türkiye'nin enerji altyapı grubu Petrol Ofisi, akaryakıt ve madeni yağ sektöründe İş'te Eşit Kadın Sertifikası almaya hak kazanan ilk şirket oldu.
Türkiye'nin enerji altyapı grubu Petrol Ofisi; genel merkez, bölge müdürlükleri, madeni yağ fabrikası, akaryakıt ve LPG terminallerini kapsayan bağımsız denetim sonrası sektöründe İş'te Eşit Kadın Sertifikası almaya hak kazanan ilk şirket oldu. İş hayatında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumlar, Sürdürülebilirlik Akademisi ve İngiliz denetim şirketi Intertek iş birliği ile yapılan bağımsız denetim sonrası bu yaklaşımlarını belgelendirerek iş dünyasındaki dönüşümün öncülerinden olup İş'te Eşit Kadın Sertifikası almaya hak kazanıyorlar.
Petrol Ofisi İnsan Kaynakları Direktörü Burcu Yüksel Kocagöz aldıkları sertifika ile ilgili yaptığı açıklamada “Kadınların iş hayatındaki hak ve fırsat eşitliği en önemli önceliklerimizden biri. Sektörümüzde eşitlik adına attığımız her adım yalnız kendi kurumumuz için değil faaliyet gösterdiğimiz tüm ekosistem için de kritik bir etkileşim kaynağı. Bu doğrultuda geleneksel lideri olduğumuz akaryakıt ve madeni yağ sektörlerinde İş'te Eşit Kadın Sertifikasını alan ilk marka olmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Yetkinlik bazlı eşit ücret politikasından, fiziksel deneyim tasarımına kadar, çalışan yaşam döngüsünün her kademesinde yürüttüğümüz hassas çalışmalar nedeniyle hak kazandığımız bu sertifika hiç kuşkusuz ki fırsat ve hak eşitliliği kültürünün güçlenerek yaygınlaşması noktasında atacağımız uzun vadeli adımlara da katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Toplumsal cinsiyet eşitliği için yapılan çalışmaların önemli örneklerinden biri
İş'te Eşit Kadın Sertifikası alan kurumlar, 2015'te Birleşmiş Milletler'e üye tüm ülkeler tarafından kabul edilen “17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacını” gerçekleştirme yolundaki sürece de katkı sağlıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik yapılan her çalışma kuruma önemli yararlar sunarken ulusal ve global ölçekte de bütünsel bir amaca hizmet ediyor. Kurum itibarı, çalışan bağlılığı, sürdürülebilir yönetim sistemi oluşturma gibi pek çok alanda kurumlara katkısı olan İş'te Eşit Kadın Sertifikası da toplumsal cinsiyet eşitliği için yapılan çalışmaların önemli örneklerinden birini temsil ediyor. Fırsat eşitliğine yönelik taahhüt ve söylemlerini eyleme geçirmiş olan kurumlar bu sertifikayı almak için yönetim sistemi, işe alım ve çalıştırma, iş sağlığı ve güvenliği, tedarik zinciri ve sosyal etki ana başlıkları altındaki kriterlere göre denetleniyorlar.
Ayrıntılı bilgi için: https://surdurulebilirlik.com.tr/motivasyon/iste-esit-kadin/
Petrol Ofisi hakkında
Petrol Ofisi Grubu, ülke geneli ve yakın coğrafyaya hava, deniz ve kara araçlarında ihtiyaç duyulan tüm yakıt çeşitlerini sağlayabilen tek grup olarak Türkiye'nin en büyük şirketleri arasında yer alıyor. 1941'den bu yana faaliyet gösteren, akaryakıt, madeni yağlar ve kimyasallar pazarının geleneksel lideri olan Petrol Ofisi Grubu, günümüzde on binlerce kişiye istihdam sağlayan, Türk mühendisliğini gururla ihraç eden dev bir enerji altyapı grubu konumunda. Attığı her adımda ülke ekonomisine sürdürülebilir değer sağlamaya odaklanan Grup, Türkiye'nin en geniş akaryakıt istasyon ağı, 8 akaryakıt terminali, 18 havaalanı ikmal ünitesi, 1 LPG terminali, 120 bin metrekareye kurulu madeni yağ üretim tesisi, yılda çeyrek milyon uçağa yakıt ikmali, 1 milyon metreküplük deniz yakıtı depolama kapasitesi ile sektöre liderlik ediyor; 5 kıtada 37 ülkeye madeni yağ ihracatı gerçekleştiriyor. Teknoloji odaklı yenilikçi ekosistem girişimleriyle finansal teknoloji, elektrik tedariki, yenilenebilir enerji, e-oyun ve tüketici finansmanı gibi alanlarda fark yaratan oluşumlara imza atan Petrol Ofisi Grubu özellikle spor ve girişimcilik alanlarındaki çalışmalarıyla toplumsal katılımcılığa ve kapsayıcılığa odaklanıyor. https://www.petrolofisi.com.tr/
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.