Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
LG 2025 OLED TV’ler, Kusursuz Siyah, Artırılmış Parlaklık, Üstün Oyun Performansı ve Yapay Zeka Destekli Kişiselleştirme ile Mükemmel Görüntü Kalitesi Sunuyor.
12 yıldır OLED TV satışlarında dünya lideri olan LG, 2025 OLED serisini Türkiye’de satışa sundu. 2024 yılında yüzde 52,4'ün üzerinde pazar payı ile küresel OLED TV satışlarında zirvede yer alan LG, premium TV pazarındaki üstünlüğünü sürdürüyor. Görsel-işitsel mükemmellik ve yapay zeka destekli kişiselleştirme ile TV deneyimini sürekli olarak geliştiren LG, kusursuz siyah seviyeleri ve gelişmiş parlaklık ile OLED teknolojisinin tüm avantajlarını gözler önüne seriyor.
Pazar araştırma şirketi Omdia'ya göre LG, geçtiğimiz yıl 3,18 milyon OLED TV ünitesi satışı gerçekleştirerek küresel OLED TV pazarında zirveye yerleşti. Özellikle dördüncü çeyrek satışları 1,1 milyon adedi aştı. Bu da, şirketin gelişen tüketici tercihlerini karşılayan en son teknolojiyi sunma becerisinin önemli bir göstergesi oldu.
OLED TV'ler, 2023 yılında 1.500 dolar ve üzeri fiyatlı modellere göre premium TV pazarının yüzde 45'ini oluşturarak bir önceki yıla göre yüzde 8,5 puanlık bir artış gösterdi. Pazarın bu yıl yüzde 50'yi aşması beklenirken LG, inovasyonu teşvik etmeye ve OLED TV sektöründeki liderliğini sürdürmeye kararlı.
Daha büyük ekranlara olan talep artmaya devam ettikçe, ultra büyük OLED TV sevkiyatlarının sayısı da arttı ve tüm OLED TV pazarının yüzde 16'sını oluşturdu. LG, 77 inç, 83 inç, 88 inç ve 97 inçlik modeler de dahil olmak üzere 75 inç ve üzeri OLED ekranlar için 2024 yılında yüzde 57,5'lik bir payla pazarı domine ederek ön planda kalmaya devam ediyor.
LG’nin liderliği yalnızca küresel düzeyde değil, Avrupa’da da güçlü bir şekilde sürüyor. Şirket, Omdia’nın raporlarına göre Avrupa pazarında toplam 10 milyon OLED TV satışı gerçekleştiren ilk marka olarak önemli bir kilometre taşına ulaştı. 12 yıldır Avrupa OLED TV pazarında da zirvede yer alan LG, bu bölgede elde ettiği başarısını yenilikçi teknolojiler ve kullanıcı deneyimini merkeze alan yaklaşımıyla pekiştiriyor.
Yeni OLED Serisi Türkiye’de Satışta
Dünya genelinde büyük ilgi gören 2025 OLED TV serisini Türkiye’de de satışa sunan LG, yeni OLED evo G5 ve OLED evo C5 modelleriyle gelişmiş teknoloji ve kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimini bir araya getiriyor.
2. Nesil Alpha 11 AI İşlemci ile güçlendirilen LG OLED evo G5, bir önceki model olan G4’e kıyasla %45’e varan daha yüksek parlaklık sağlıyor. Maksimum Parlaklık Arttırıcı teknolojisi ve yapay zeka destekli görüntü iyileştirme yetenekleriyle donatılan G5, üstün görüntü kalitesiyle öne çıkıyor. Ayrıca G5, TÜV Rheinland tarafından verilen “İç Mekan Aydınlatmasında Gerçek Görsel Deneyim” sertifikasıyla, 500 lux iç mekân ışığında dahi siyah seviyesi, kontrast ve renk doğruluğu açısından üstün performans sergilediği bağımsız olarak belgelenen ilk OLED TV oldu.
OLED evo G5, LG’nin en yeni webOS 25 Smart TV platformu ile sezgisel bir kullanım deneyimi sunarken, çoklu yapay zeka özellikleriyle kullanıcı alışkanlıklarına uyum sağlıyor. Filmmaker Modu ile ortam ışığına göre otomatik uyum, Dolby Vision™ ve Dolby Atmos® desteği, AI Ses Pro ile zengin ses detayları gibi ileri düzey özelliklerle donatılan model; 4K 165Hz VRR, NVIDIA G-SYNC ve AMD FreeSync Premium teknolojileri sayesinde oyun tutkunlarına da hitap ediyor. Dört farklı ekran boyutunda (65/77/83/97 inç) sunulan G5, hem sinema hem oyun deneyimi için ideal bir alternatif oluşturuyor.
OLED evo C5 serisi ise 8. Nesil Alpha 9 AI İşlemci ve Parlaklık Arttırıcı teknolojisiyle dikkat çekiyor. Dolby Vision ve Dolby Atmos desteği sayesinde sinematik içeriklerde etkileyici bir atmosfer yaratan seri, AI Görüntü Pro ve AI Ses Pro özellikleriyle görsel ve işitsel içeriği kullanıcıya özel şekilde optimize ediyor. Yapay zeka destekli Görüntü ve Ses Sihirbazı, kişisel tercihlere göre en uygun ayarları otomatik olarak yapılandırıyor.
4K 144Hz, düşük gecikme süresi, VRR, NVIDIA G-SYNC ve AMD FreeSync Premium gibi oyun odaklı gelişmiş özelliklerle donatılan OLED evo C5, her ortama uyum sağlayan modern tasarımıyla öne çıkıyor. Türkiye’de dört ekran boyutunda (55/65/77/83 inç) tüketiciyle buluşan LG OLED evo C5, ev eğlencesinde yeni bir seviye vaad ediyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Otomotiv endüstrisini buluşturan Automechanika İstanbul, 12 Haziran’da yaklaşık 1.500 katılımcı ile 18’inci kez kapılarını açtı. Sanayide dijitalleşme, otomasyon ve ileri teknoloji çözümlerinin ön plana çıktığı fuarda yoğun ilgi gören Alpet Madeni Yağları, enerji verimliliği kapsamında hayata geçirdiği uygulamaları ve akıllı üretim alanlarında geliştirdikleri ürün ve projelerini tanıttı. Genişleyen dağıtım ağı, güçlenen organizasyon yapısı ve büyüme hedefleriyle sektörün en dikkat çeken markalarından biri olan Alpet Madeni Yağları standı, dört gün boyunca çok sayıda ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.
22 ülkeye ihracat
Madeni yağ pazarının güçlü oyuncularından Alpet Madeni Yağları’nın Genel Müdürü Ahmet Oral, yeni dönemde yeni pazarlara ulaşmayı hedeflediklerini dile getirerek, “Bugün dünyanın 22 ülkesine ihracat yapan bir şirket olarak, geleceğin mobilite ve enerji dünyasına yön veren markalarından biri olmayı ve ihracat ağımızı genişleterek, ülkemizi global arenada en iyi şekilde temsil etmeyi arzuluyoruz. Yıllık 40 bin ton kapasiteli madeni yağ ve gres fabrikamızda çok farklı segmentlerde üretim yapan bir güce sahibiz. Ar-Ge çalışmalarımızı sürekli geliştirerek, yönümüzü yeni yatırımlara ve fırsatlara çeviriyoruz. Önümüzdeki üç sene boyunca, her yıl hacimsel olarak iki kat büyüme gibi bir hedefimiz var. Petrol Sanayi ve Emobilite Derneği (PETDER) rakamlarının ortaya koyduğu sonuçlardan hareketle 2027 yılında en büyük beş madeni yağ şirketi arasında yer alacağımıza inanıyoruz” dedi.
Automechanika İstanbul’un dönüşüm sürecini ve büyüme stratejilerini paydaşlarına aktarmak konusunda önemine değinen Oral, şöyle devam etti: “Standımızı ziyaret eden tüm misafirlerimizle yalnızca ürün kalitemizi değil; Zeren Group’un enerjisi ve desteğiyle sektördeki konumumuzu daha da yukarıya taşımak için hayata geçireceğimiz uygulamalarımızı da paylaşma fırsatı bulduk. Şirketlerin, mevcut müşterileri ve potansiyel iş ortaklarıyla buluştuğu bu küresel fuarda bu yıl da yer almaktan büyük mutluluk duyduk.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Atlas Copco Türkiye, çevresel sorumluluk ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli bir adım daha atarak Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazandı. Bu başarı, şirketin çevreye duyarlılığını ve düşük karbonlu bir geleceğe olan bağlılığını bir kez daha ortaya koydu.
Atlas Copco, 152 yıllık global tecrübesi ve yenilikçi yaklaşımlarıyla dünya çapında sürdürülebilir çözümler sunmaya devam ederken, Türkiye’de sürdürdüğü faaliyetlerinde de çevresel sorumluluklarını ön planda tutuyor. 1950 yılından bu yana Türk sanayisine kesintisiz katkı sağlayan Atlas Copco Türkiye, Sıfır Atık Belgesi’ni alarak sürdürülebilirlik yolculuğunda bir kilometre taşını daha geride bıraktı.
Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Sıfır Atık Yönetmeliği kapsamında elde edilen bu belge, Atlas Copco Türkiye’nin çevre yönetimi konusundaki kararlılığını ve liderliğini bir kez daha kanıtladı. Şirket, atık yönetiminden enerji verimliliğine kadar birçok alanda çevresel etkilerini minimize etmek için somut adımlar atıyor.
“Sıfır Atık Belgesi gelecek nesillere temiz bir dünya bırakma taahhüdümüzdür”
Atlas Copco Kompresör Tekniği Genel Müdürü Nuri Köse, şirketin sürdürülebilirlik vizyonunu şu sözlerle ifade etti:
"Atlas Copco olarak çevreye olan sorumluluğumuzu iş süreçlerimizin merkezine koyuyoruz. Sıfır Atık Belgesi, yalnızca bir başarı değil; gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakma taahhüdümüzün ve sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda attığımız kararlı adımların somut bir göstergesidir. Bu belgeyi, Dünya Çevre Günü’nün kutlandığı bu anlamlı dönemde almış olmak ise bizim için ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağıdır. Tüm çevre ve sürdürülebilirlik konularında olduğu gibi, Dünya Çevre Günü kapsamında da yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları (STK) ile iş birliği içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda, 10 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirdiğimiz atık toplama etkinliği ile hem farkındalık oluşturmayı hem de doğrudan çevresel katkı sağlamayı hedefledik. Paris İklim Anlaşması’na bağlı kalarak, düşük karbonlu bir geleceği destekleyen çözümler geliştirmeye ve müşterilerimizin çevresel etkilerini azaltmalarına katkı sağlamaya devam edeceğiz."
Sürdürülebilirlikte küresel ve yerel liderlik
Atlas Copco Türkiye’nin Sıfır Atık Belgesi’ni alması, şirketin hem global hem de yerel düzeyde sürdürülebilirlik liderliğini pekiştiriyor. Bu süreçte atıklar kaynağında ayrıştırıldı ve geri dönüşüm süreçleri optimize edildi. Doğal kaynak kullanımı minimize edildi. Enerji verimliliği artırılarak yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş hızlandırıldı.
Sürdürülebilirlik hedeflerini yalnızca bir kurumsal sorumluluk değil, aynı zamanda bir iş stratejisi olarak gören Atlas Copco, düşük karbonlu bir topluma geçişi destekleyen teknolojiler geliştirerek hem çevresel hem de ekonomik fayda sağlıyor. Daha temiz bir geleceğe ulaşmak için hem kendi operasyonlarında hem de müşterileriyle iş birliği içinde hareket ediyor.
Paris İklim Anlaşması doğrultusunda küresel ısınmayı sınırlama hedeflerine tam uyum sağlayan Atlas Copco, 2030 yılına kadar kapsam 1 ve 2 emisyonlarını, 2019 yılı baz seviyesine kıyasla 1,5°C’nin altında tutmayı ve kapsam 3 emisyonlarını da 2°C’nin oldukça altında tutmayı taahhüt ediyor.
Atlas Copco Hakkında:
Atlas Copco Group, 1873 yılında İsveç’te kurulan, yenilikçi teknolojilere liderlik eden köklü bir sanayi şirketidir. 1950’den bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Atlas Copco Group, enerji tasarrufu sağlayan ve karbon ayak izini düşüren kompresör teknolojileri, vakum çözümleri ve endüstriyel ekipmanlarla hem kendi operasyonlarında hem de müşterilerinin süreçlerinde çevresel etkileri azaltmayı hedeflemekte ve Türk sanayisine sürdürülebilir değer katmaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi tarafından hazırlanarak her çeyrekte düzenli olarak yayınlanan TRAI Yapay Zeka Girişimleri Haritası, 2025 yılının ikinci çeyreğine ait güncel verilerle yenilendi. Haritaya 20 yeni girişimin eklenmesiyle birlikte Türkiye’deki toplam yapay zeka girişimi sayısı 411’e ulaştı.
Türkiye’de kurumsal ve toplumsal yapay zeka farkındalığını artırma ve ekosistemini geliştirme hedefiyle çalışmalarını sürdüren Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI), yapay zeka alanında faaliyet gösteren yerli girişimleri haritalandırmaya devam ediyor. 2017 yılında 24 olan yapay zeka girişim sayısı, 2025 yılının ikinci çeyreğinde haritaya eklenen 20 yeni girişimle birlikte 411’e ulaştı. 8 yılda 17 katına çıkan yapay zeka girişimlerinin büyük bir kısmı Üretken Yapay Zeka, Akıllı Platformlar, Yapay Görü ve Makine Öğrenmesi gibi teknoloji odaklı kategorilerde yoğunlaştı. Bu sonuç ise teknolojinin dönüşen doğasını ve girişimlerin bu dönüşüme hızla adapte olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Üretken Yapay Zeka ve Akıllı Platformlar öne çıkmaya devam ediyor
2025 yılının ikinci çeyrek verilerine göre, yeni eklenen girişimlerin kategori bazlı dağılımında Üretken Yapay Zeka yine öne çıktı. Bu dönemde haritaya dahil edilen 20 girişimin 6’sı Üretken Yapay Zeka alanında faaliyet gösteriyor ve bu alandaki ivmenin devam ettiğini gösteriyor. Akıllı Platformlar kategorisine 3, Yapay Görü ve Makine Öğrenmesi kategorilerine ise 2’şer yeni girişim eklendi. Geriye kalan 7 girişim ise Doğal Dil İşleme, Veri Analitiği, IoT, Altyapı Servisleri ve Chatbot gibi farklı teknoloji alanlarına yayılıyor.
Yerli girişimlerin içerik üretimi, büyük dil modelleri, arama asistanları ve kişiselleştirilmiş yapay zeka uygulamaları gibi alanlara yönelmesi, bu teknolojilerin Türkiye yapay zeka ekosisteminde hem stratejik hem de rekabetçi bir pozisyon kazandığını ortaya koyuyor. Üretken yapay zekanın genişleyen kullanım alanı, ekosistemdeki dönüşümün de temel göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.
“Girişim ekosisteminde nitelikli büyüme ivme kazanıyor”
Türkiye yapay zeka girişimcilik sahnesinin her geçen gün daha da olgunlaştığını vurgulayan TRAI Genel Müdürü Can Sinemli, güncel verileri şöyle değerlendirdi: “Girişim sayısının 400’ün üzerine çıkması, yalnızca nicel bir artışa değil, aynı zamanda nitelikli ve uzmanlaşmış bir büyümeye işaret ediyor. Haritamıza eklenen her girişim, teknoloji çeşitliliğini ve uygulama alanlarını daha da zenginleştiriyor. Bu dinamik yapı, yatırımcılar için cazip fırsatlar sunarken, iş birliği potansiyelini artıran güçlü bir zemin de oluşturuyor. Üretken yapay zeka gibi öncü teknolojilerin merkezde olduğu bu dönüşüm, Türkiye ekosisteminin küresel rekabet gücünü artırma yolunda önemli bir adım.”
Harita, yatırımcılar ve şirketler için stratejik bir rehber niteliği taşıyor
TRAI tarafından güncellenen Yapay Zeka Girişimleri Haritası, özel sektör liderleri, yatırımcılar ve kamu karar vericileri için önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Harita, yalnızca güncel durumu yansıtmakla kalmıyor; aynı zamanda sektörün geleceğine dair ipuçları da sunuyor. TRAI tarafından düzenli olarak güncellenen bu haritada yer almak isteyen girişimler, başvurularını TRAI’nin web sitesi üzerinden gerçekleştirebiliyor.
TRAI Girişimler Haritası’na ulaşmak için: https://turkiye.ai/girisimler/
TRAI Hakkında:
Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi (TRAI) Türkiye’de yapay zeka farkındalığını artırmak ve ekosistemi geliştirmek amacıyla 2017’de kuruldu. Türkiye Yapay Zeka Zirvesi, TRAI Meet-Up, yapay zeka seminerleri ve demo-day gibi yüzlerce etkinlik gerçekleştiren TRAI, kuruluşundan bu yana on binlerce kişiye doğrudan temas etti. TRAI; ekosisteminde yer alan 411 yapay zeka girişiminin akademi, özel sektör ve yatırımcılarla buluşmasına, ortak projeler gerçekleştirmelerine ve yurt dışına açılmalarına yardımcı olmaktadır. (https://turkiye.ai/)
TRAI yapay zeka girişim ekosisteminin bir parçası olmak için https://turkiye.ai/startup-application-form/ adresinden başvurabilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'de sektörünün en beğenilen markalarından biri olan Eker Süt Ürünleri, gelenekselleşen Plasiyer Günü’nü 18 Haziran’da tüm bölgelerinde eş zamanlı olarak kutladı. Plasiyer Günü’nde; Eker üst yönetimi, yöneticileri ve ekibi, sabah saatlerinde yola çıkarak plasiyer arkadaşlarıyla birlikte ürünleri satış noktalarına ulaştırdı.
Eker’in Türkiye genelindeki satış ağının en önemli halkalarından birini oluşturan plasiyerler, markanın sevilen ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor. Plasiyer kadrosunun özverili çalışmalarına dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Eker Plasiyer Günü, 2019 yılından bu yana her yıl özel bir etkinlikle kutlanıyor.
Bu yıl 18 Haziran’da kutlanan Plasiyer Günü hakkında değerlendirmelerde bulunan Eker Süt Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Nevra Eker, "Canla başla çalışan plasiyerlerimizin eşsiz emeğini onurlandırmak için bir kez daha sahaya indik. Bizim için çok değerli olan esnafla bire bir temas kurarak Eker’in samimiyetini ve kalitesini müşterilerimize taşıyan ekip arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu göstermek, onlara moral vermek yönetim kadrosu olarak en büyük sorumluluklarımızdan biri. İşte bu yüzden, şirketimizin kalbi plasiyerlerimizin dünyasına konuk olduk. Birlikte müşteri ziyaretleri yaparak, yüklerini paylaşarak ve sahada neler yaşandığını onlardan dinleyerek, plasiyerlerimize olan desteğimizi gösterirken aynı zamanda müşterilerimizle de iletişim kurduk. İyi dileklerimizin ve içten bir tebessümün sahada nasıl bir fark yarattığını hep birlikte hissettik. Katılımlarıyla bu anlamlı günü daha da özel kılan ve dayanışma duygumuzu güçlendiren tüm ekibimize teşekkür ediyor, Eker Plasiyer Günümüzü kutluyorum!" dedi.
Eker Plasiyer Günü boyunca yönetim ve saha ekipleri, satış noktalarını birlikte ziyaret ederek ürün teslimatı gerçekleştirdi; müşterilerle bire bir iletişim kurdu ve sahadaki deneyimleri ilk elden gözlemledi. Eker Süt Ürünleri, bu özel günle plasiyerlerine verdiği değeri bir kez daha ortaya koyarken, ekip içi dayanışmayı ve sahadaki güçlü bağlarını da pekiştirdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüzde, Mastercard ödeme sistemlerinin güvenliğini artırmak ve finansal kapsayıcılığı desteklemek amacıyla küresel ölçekte yatırımlarını sürdürüyor. Mastercard’ın yapay zekâ destekli güvenlik altyapıları, dijital kimlik çözümleri ve kapsayıcı finansal hizmetlerle dijital ekonominin sürdürülebilirliğine sağladığı katkı, İstanbul Fintech Week 2025’te ele alındı.
Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Hizmetlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mehmet Gülez’in görüşlerini paylaştığı, “Ödemeleri Yeniden Yasarlamak: Güven, Teknoloji ve Bir Sonraki Dijital Sıçrama” oturuma Brighton Üniversitesi’nde Dijital Finans Lideri olan Dr. Ceylan Onay Şahin eşlik etti.
Mehmet Gülez: “İnovasyon ve yatırımlarımızla kapsayıcı bir ekosistem hedefliyoruz”
Türkiye’de kartlı ödemelerle yapılan harcamalar arttıkça, güvenli ödeme altyapılarına olan ihtiyacın da büyüdüğünden bahseden Mehmet Gülez; Mastercard’ın, ürün, çözüm ve sistemleriyle tüketicilerin ve tüm ekosistem oyuncularının güvenliğini ön planda tuttuğunu belirtti. Ticaret ve ödeme kavramlarının güven üzerine kurulduğunun ve Mastercard’ın, e-ticaretin güvenli bir şekilde büyümesine destek olacak yatırımlara erken dönemde başladığının altını çizen Gülez sözlerine şöyle devam etti:
“Mastercard olarak ana hedefimiz, ekonomileri dijitalleştirmek. Bu süreci güvenli hale getirmek ve dijitalleşme ajandalarında ekosistem oyuncularına destek sağlamak için inovatif ürün ve çözümler sunuyoruz. Örneğin kart saklama altyapımız Masterpass, tokenization teknolojimiz, yapay zekâ destekli risk skorlama sistemi Brighterion bunlardan sadece birkaçı. Yanı sıra satın almalar yoluyla büyüme ve sektörü geliştirme odaklı bir bakış açımız mevcut. Bu doğrultuda yine yapay zekâ destekli kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi sağlayan Dynamic Yield, Agentic uygulamalarla ticaretin yönünün değişimini destekleyen Agent Ödeme çözümlerimiz ve siber güvenlikte dünyanın en önde gelen Siber Tehdit İstihbarat platformu olan Recorded Future satın alımı ile sektöre yön veriyoruz. Global olarak dijital ödemelerin güvenliğini sağlayarak; tüketicileri, finans kuruluşlarını, KOBİ’leri ve sektördeki diğer oyuncuları teknolojik ve inovatif bir yaklaşımla korumayı, onlarla birlikte gelişmeyi hedefliyoruz”.
Dijital dönüşümün öncülerinden biri olan Mastercard’ın, kapsayıcı ve yenilikçi bir ekosistem inşa etmekte kararlı olduğunu belirten Gülez, teknolojiyi insan odaklı çözümlerle birleştirerek dijital ekonominin geleceğini şekillendirmeye devam edeceklerinin altını çizdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Endüstriyel kuruluşların çoğunluğu siber saldırıların neden olduğu mali kayıplarının 1 milyon doların üzerinde olduğunu tahmin ederken, neredeyse dörtte biri 5 milyon doları aşan kayıplar bildiriyor. Hatta bazıları için bu rakam 10 milyon doları aşıyor. Bu bulgular Kaspersky ve VDC Research tarafından yürütülen ortak bir çalışmada ortaya kondu.
Kaspersky ve VDC Research tarafından yakın zaman önce gerçekleştirilen "Amaca Yönelik Çözümlerle OT Güvenliğini Sağlamak" başlıklı ortak çalışma, Operasyonel Teknoloji (OT) siber güvenliğinin mevcut durumuna ilişkin derinlemesine bir analiz ortaya koydu. Enerji, kamu hizmetleri, üretim, ulaşım ve diğer sektörlerden 250'den fazla karar vericiyle yapılan bir ankete dayanan çalışma, endüstriyel kuruluşları etkileyen temel iş ve teknik eğilimlerin yanı sıra bu zorlukların üstesinden gelmek için uygulanan en etkili stratejiler hakkında değerli bilgiler ortaya koyuyor.
Araştırma, bir OT siber güvenlik ihlalinin finansal etkisinin hem karmaşık hem de çok yönlü olduğunun altını çiziyor. Kuruluşlar, kaybedilen gelir fırsatları, planlanmamış üretim kesintileri, hurda ve devam eden iş envanteri kaybı ve ekipman veya mülke verilen hasar dahil olmak üzere çeşitli maliyetleri göz önünde bulundurmak zorunda. Bu maliyetlerin ötesinde toplam mali yük ister kurum içinde ister üçüncü taraf sağlayıcılar tarafından ele alınsın, olay müdahalesi ve fidye ödemeleri gibi ihlalle ilgili doğrudan masrafları da kapsıyor.
Tüm bu faktörler hesaba katıldığında, ankete katılanların yaklaşık %25'i her bir siber saldırının iki yıllık bir süre içinde 5 milyon doları aşan zararlara yol açabileceğini tahmin ediyor. Bu maliyetlerin dağılımı kurumlara ve olaylara göre önemli ölçüde değişmekle birlikte genellikle birden fazla departmanı ve hem geliri hem de karlılığı etkiliyor.
Rapor, olay müdahalesinin ihlalle ilgili toplam giderlerin yaklaşık %21,7'sini oluşturduğunu, bunu %19,4 ile gelir kaybının, %16,9 ile plansız kesinti süresinin, %16,8 ile ekipman veya mülk onarımı ve değişiminin, %12 ile fidye ödemelerinin ve %11,9 ile hurda veya devam eden iş envanteri kaybının izlediğini detaylandırıyor. Özellikle plansız kesinti süreleri en önemli maliyetlerden biri olarak ortaya çıkıyor ki, katılımcıların %70'i bu tür kesintilerin genellikle dört ila 24 saat arasında sürdüğünü bildiriyor. Bu kesintiler önemli gelir kayıplarına, dahili süreç darboğazlarına ve müşteri güveninin azalmasına yol açabiliyor. Bu da sağlam OT siber güvenlik önlemlerinin kritik önemini vurguluyor.
Kaspersky Endüstriyel Siber Güvenlik Ürün Grubu Başkanı Andrey Strelkov, şunları söylüyor: "Plansız kesinti süreleri kuruluşlara milyonlarca dolara mal olabiliyor. Bu da sanayi ve üretim şirketleri için kritik bir sorun haline geliyor. Plansız arıza süreleriyle mücadele etmek için bakım odaklı stratejiler yardımcı olsa da, maliyetli ekipman arızalarına ve kesintilerine yol açan ihlalleri önlemek için siber güvenliğin güçlendirilmesi şarttır. Siber güvenlik risklerini göz ardı etmek, arıza sürelerini ortadan kaldırma ve gelirleri koruma çabalarını baltalar."
Kaspersky, OT müşterileri için kurumsal düzeyde teknolojiler, uzman bilgisi ve kapsamlı uzmanlığı bir araya getiren zengin bir ekosistem sunuyor. Bu ekosistemin merkezinde, kritik altyapı ve endüstriyel işletmelerin korunması için tasarlanmış yerel bir XDR platformu olan Kaspersky Industrial Cybersecurity (KICS) yer alıyor. KICS, uçtan uca altyapı kapsamı, güvenli müdahale önlemleri, merkezi varlık yönetimi, risk değerlendirme ve denetleme özellikleri sunarken, birleşik bir platform aracılığıyla karmaşık, dağıtılmış ortamlarda ölçeklenebilir güvenliği de destekliyor.
"Amaca Yönelik Çözümlerle OT Güvenliğini Sağlama" başlıklı teknik incelemenin tamamını okumak için web sitesini ziyaret edebilirsiniz. Kaspersky Industrial Cybersecurity hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu bağlantıyı takip edin.
VDC Research Hakkında
1971 yılında kurulan VDC Research, dünyanın dört bir yanındaki teknoloji satıcılarına, son kullanıcılara ve yatırımcılara derinlemesine içgörüler sağlamaktadır. Bir pazar araştırma ve danışmanlık firması olarak VDC'nin AutoID, kurumsal mobilite, endüstriyel otomasyon ve loT ve gömülü teknolojiler kapsamı, sektördeki en gelişmişler arasındadır ve müşterilerinin kritik kararları güvenle almalarına yardımcı olur. Sendikasyon raporları ve özel danışmanlık sunan metodolojileri, derin teknik pazarlar için sürekli olarak doğru tahminler ve eşsiz düşünce liderliği sağlar. Southborough, Massachusetts'te bulunan VDC, müşterileriyle kurduğu yakın kişisel ilişkilerle gurur duymakta, detaylara gösterdiği özenle benzersiz bir bakış açısı sunmaktadır.
Kaspersky hakkında
Kaspersky, 1997 yılında kurulmuş küresel bir siber güvenlik ve dijital gizlilik şirketidir. Bugüne kadar bir milyardan fazla cihazı yeni ortaya çıkan siber tehditlere ve hedefli saldırılara karşı koruyan Kaspersky'nin derin tehdit istihbaratı ve güvenlik uzmanlığı, dünyanın dört bir yanındaki bireyleri, işletmeleri, kritik altyapıları ve devletleri korumak için sürekli olarak yenilikçi çözümlere ve hizmetlere dönüşüyor. Şirketin kapsamlı güvenlik portföyü, kişisel cihazlar için lider dijital yaşam koruması, şirketler için özel güvenlik ürünleri ve hizmetlerinin yanı sıra sofistike ve gelişen dijital tehditlerle mücadele etmek için Cyber Immune çözümlerini içeriyor. Milyonlarca bireyin ve 200 binden fazla kurumsal müşterinin kendileri için en önemli şeyleri korumalarına yardımcı oluyoruz. www.kaspersky.com adresinde daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye lojistik sektörünün öncü firmalarından Alp Lojistik, yeni araç yatırımı kapsamında tercihini, güç ve verimlilik performansıyla öne çıkan MAN TGX çekicilerinden yana kullandı. Firma, MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Yetkili Bayisi Trakman Otomotiv tarafından gerçekleştirilen, 2025 yılının en büyük toplu teslimatıyla filosuna 50 adet MAN TGX 18.540 çekici kattı.
Üstün araç teknolojileri ve ayrıcalıklı satış sonrası hizmetleriyle sektörde fark yaratan MAN, yüksek adetli teslimatlarına bir yenisini daha ekledi. Yeni araç yatırımında MAN TGX çekicilerini tercih eden Türkiye lojistik sektörünün güçlü firmalarından ALP Lojistik, filosunu 50 adet MAN TGX 18.540 çekiciyle güçlendirdi. Firma, MAN Yetkili Bayi Trakman Otomotiv tarafından gerçekleştirilen 2025 yılının en büyük toplum teslimat töreniyle yeni çekicilerini teslim aldı. Törende, Trakman Otomotiv Genel Müdürü Melih Efek, yeni MAN çekicileri Alp Lojistik’in sahipleri Güngör Akkaya ve Hasan Akkaya'ya teslim etti.
“MAN çekiciler, iş süreçlerimize değer katacaktır”
Alp Lojistik’in sahiplerinden Güngör Akkaya, yüksek adetli yeni MAN çekici alımıyla ilgili şunları söyledi:
“Alp Lojistik olarak, tüm lojistik süreçlerde müşterilerimizin tek çözüm ortağı olma vizyonuyla hareket ediyoruz. Şehir içi ve şehirler arası taşımacılıktan askılı tekstil lojistiğine, fuar taşımacılığından uluslararası operasyonlara kadar geniş bir hizmet ağına sahibiz. Bu güçlü hizmet ağını daha da ileri taşımak için bugün de filomuza 50 adet MAN çekici kattık. Yeni MAN çekicilerin, özellikle şirketimizin taşıma süreçlerinde yüksek verimlilik sağlayacağına inanıyoruz.”
Alp Lojistik’in sahibi Hasan Akkaya da araç yatırımlarında titiz davrandıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Alp Lojistik olarak, araç yatırımlarımızda her zaman güvenilirliği, sürdürülebilir ve performansı ön planda tutuyoruz. Bunun yanında, markanın sattığı aracın arkasında durması ve satış sonrası sunduğu hizmetler de bizim için büyük önem arz ediyor. Bugün filomuza kattığımız MAN çekiciler de gerek teknik üstünlükleri ve yakıt verimlilikleri gerekse de kapsamlı satış sonrası hizmetleriyle iş süreçlerimize değer katacağını düşünüyoruz.”
“MAN, güçlü araç gamıyla sektör liderlerinin tercihi”
Trakman Otomotiv Genel Müdürü Melih Efek ise yılın en büyük teslimatını gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını belirterek, şunları söyledi:
“MAN, geniş ve güçlü ürün gamı sayesinde sadece lojistikte değil, birçok sektörde lider firmaların ilk tercihi oluyor. Bugün de sektörünün önemli firmalarından biri olan Alp Lojistik’e yüksek adetli bir teslimat yapmaktan memnuniyet duyuyoruz. Yeni araçların, firmanın operasyonel gücünün yanı sıra sürdürülebilir lojistik hedeflerine de önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz.”
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.