Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Yılın ilk çeyreğini geride bırakıyoruz.
Bankacılık Krizi, Merkez Bankalarının Para Politikası Kararları ve Resesyon bu çeyreğin en dikkat çeken konu başlıkları oldu.
Güçlü ekonomik göstergelerle faiz artırım temposunda hızlanma beklenirken gündemimize bomba gibi düşen bankacılık krizi sürecin en canlı gelişmesi olarak dikkat çekti.
ABD’nin en büyük 16. bankası Silicon Valley Bank iflası ile başlayan, Credit Suisse ile Avrupa’ya sıçrayan bankacılık krizine ilişkin başlangıç aşamasındaki riskler verilen mesajlar ve alınan aksiyonlar ile birlikte şuan ki gündemimizde çok magazinsel değil. Ancak bu süreçte yeni banka iflaslarının krizi tetikleyebileceği, mevcut kriz sebebiyle küçük bankalardan büyük bankalara kayan mevduatların bankalar üzerinde oluşturduğu baskı ve piyasalar üzerinde sistemik risk fiyatlaması yeni dönemde bankacılık tarafından gelecek mesajlarla yeniden incelenecektir. Özellikle faiz artışı temposunun devam ettiği bir süreçte bir yandan likidite diğer yandan da resesyon gibi sorunların magazinsel değeri olduğu bir ortamda yılın ilk çeyreğini geride bırakıyoruz. Nisan ayında bu konulara yönelik gelecek haber akışları, sürece ilişkin risk kavramını değerlendirebilmek adına da önemli olduğunu söyleyebiliriz.
Bilindiği üzere bankacılık krizi öncesinde özellikle Şubat ayı Büyüme, Enflasyon, İstihdam gibi önemli ekonomik verilerin sonuçları Dünyanın en önemli oyuncusu Fed’in daha agresif tonda faiz aksiyonuna girme beklentisini ön plana çıkartmış, fiyatlama alanında bu durumun etkisi izlenmişti. Özellikle Fed Başkanı Powell’ın veriler garanti ederse daha hızlı artışlar oluşabilir vurgusu vadeli tahminlerde beklentileri o kadar şahinleştirmişti ki bu hızlı gidişi ancak Silikon Vadisi Bankası iflası ile başlayan Bankacılık Krizi durdurdu. Her ne kadar 4 büyük merkez bankası (Fed +25, ECB +50, BoE +25 ve SNB +50) Enflasyon vurgusu ile Mart ayı toplantılarında toplamda 150 baz puan faiz artışı gerçekleştirse de bankacılık krizi vadeli tahminlerde Fed üzerindeki faiz artışı temposundaki agresif beklentinin törpülenmesini sağladı. Ancak bu sefer de kriz ile birlikte Fed ile piyasa arasında ters bir ayrışma izlendi. Bu ayrışmanın adı da faiz indirimi.
Vadeli tahminleri incelediğimizde Mayıs ayı için 25 baz puan faiz artışı fiyatlama alanı içerisinde yer edinmekle birlikte faiz artış döngüsünün sona ereceği, Temmuz ayı itibariyle de indirim aksiyonunun başlanacağı ve yıl sonuna kadar kabaca 75 baz puan faiz indirimi gündemimizi meşgul etmektedir. Tek sorun Fed’in bu düşünceyi desteklememesi ki Mart ayı toplantısında herhangi bir indirim düşüncesi içerisinde yer almadığı net bir şekilde Başkan Powell tarafından aktarıldı.
Fed kararlarına rağmen piyasalarla banka arasındaki ayrışma dikkat çekerken yılın ikinci çeyreğine başlıyoruz. Nisan ayında ECB ve Fed toplantıları olmadığı için bu ay içerisinde sonuçlarına ulaşacağımız önem derecesi yüksek göstergeler hem bankaya yönelik spekülatif beklentiler oluşturacak hem de A’dan Z’ye çoğu varlık fiyatı üzerinde hareketliliği artıracaktır.
7 Nisan ABD Tarım Dışı İstihdam, Ortalama Saatlik Kazançlar, İşsizlik Oranı
12 Nisan ABD Enflasyon
19 Nisan Euro Bölgesi Enflasyon
20 Nisan Euro Bölgesi Büyüme
27 Nisan ABD Büyüme
Nisan ayının en önemli takvim verileri olarak izah edilebilir. Gerek bankacılık sistemine yönelik gelecek açıklamalar gerekse veri bazlı merkez bankası üzerindeki spekülatif beklentiler gerekse etkileri bazında resesyon konusuna yönelik düşünceler A’dan Z’ye varlık fiyatları için hareketli bir ay geçirmesini, Mayıs ayı merkez bankası trafiği üzerinde etkili olmasını sağlayabilir.
Fiyatlama tarafında;
ABD 10 yıllık tahvil faiz oranındaki düşüşler son dönemde dikkat çekse de ilgili düşüşlerin %3,40 - %3,50 bölgesi ile sınırlı kalması piyasaların rahatlamasını engelliyor. Bu açıdan özellikle ABD borsaları için baskılayıcı mı yoksa nefes alıcı bir ortam mı izlenecek hususunda ilgili bölge referans olarak dikkate alınabilir.
Dolar Endeksindeki düşüşler 102 seviyesi altında kalıcılaşması durumunda 99 - 100 bölgesi gündemimizi meşgul edeceği gibi ilgili bölgede verilecek reaksiyonlar dikkatle takip edilmelidir.
EURUSD tarafında yaşanılan yükselişler daha önceki zirve 1,0950 seviyesini tekrar gündeme taşırken ilgili seviyede yer alan 610 günlük üssel hareketli ortalama parite için 1,12 - 1,15 mi yoksa 1,05 mi konuşalım sorusunun cevabı için dikkatle takip edilecektir. Her ne kadar teorik 1,0950 önemli olsa da psikolojik 1,10 seviyesi ana bölge olarak kaydedilmiştir.
Merkez Bankaları ile baskılanan Bankacılık krizi ile birlikte küllerinden doğan değerli metaller için de Nisan ayı trend rallisi mi yoksa tepki satışı mı sorusunun cevabı için önemlidir. Ons Altın 1950, Ons Gümüş 22,00 seviyesi üzerinde kalma konusunda ısrarcıyken Nisan ayı verileri ilgili bölgeyi dip olarak kabul ettirebilirse Altın için 2070 tarihi zirve ve Gümüş içinse 2022 yılı zirve seviyesi 26,95 yeni dönemin beklentileri arasında yerini almasını sağlayabilir.
2022, ABD borsaları için kabus dolu bir yıldı. Borsa endekslerinden şirketlere kadar sergilenen negatif performans yatırımcıları hayal kırıklığına uğratsa da 2023 yılının geçiş yılı olması ve merkez bankası faiz artırım temposunun sona erme sürecinin yaklaştığı bir ortamda sergiledikleri yükselişler dikkat çekmektedir. Benchmark SP500 sihirli gösterge 200 günlük basit hareketli ortalama 3950 üzerindeki seyir ile yeni mesajlar vermeye çalışırken teknoloji endeksi Nasdaq100 ise 12000 - 12500 bölgesini dip yapmaya çalışmaktadır. Nisan ayının geneli mevcut seviyelerin dip kabul edip etmeyeceğini anlayabileceğimiz, ayı piyasasından boğa piyasasına geçiş magazinsel başlıklarının popülerlik kazanıp kazanmayacağını takip edeceğimiz bir ay olarak kritik bir önem arz etmektedir.
Mevsimsellik ve üretim faktörleri yılın ilk çeyreği için enerji sektörü üzerinde önemli bir fiyatlama değişimi gerçekleşmesini sağladı. Bir yandan yıl başından bu yana yüzde 50’ye yakın düşüş ile 2020 Mart dip noktası 1,58$’a düşme beklentisinin gündemi meşgul ettiği Doğalgaz, diğer yandan da sihirli gösterge 233 aylık üssel hareketli ortalamalar (Ham Petrol 62,50 / Brent 67,50) üzerinde kalmayı sürdürerek dip algısı oluşturmaya çalışan Ham Petrol ve Brent Petrol özellikle yılın ikinci çeyreğinde enflasyon teması üzerinde baskı oluşturup oluşturmayacağı hususunda gündemi takip edeceğimiz referans göstergeler olarak izah edilebilir.
Yılın ilk çeyreğinin son bölümünü oldukça hareketli bir şekilde izlediğimiz popüler haberlerin yılın ikinci çeyreğinde de popülerliğini koruyacağı bir ortamda A’dan Z’ye varlık fiyatları üzerinde etkili olabileceği unutulmamalıdır.
Finansal piyasalar için önemli ve hareketli bu dönemde, siz değerli yatırımcılarımızın GCM Trader'ı aktif olarak kullanarak yatırımlarınızı yönetmenizi önemle tavsiye ederiz. Unutmayın, zamanında doğru stratejilerle hareket etmek, başarılı yatırımların anahtarıdır.
GCM Forex
GCM Menkul Kıymetler A.Ş.
www.gcmforex.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
ABD borsalarında iki günlük yükseliş serisi ardından bu sabah da vadeli piyasalarda iyimserlik sürüyor. Dün işsizlik maaşı başvurularının beklentilerin üzerinde gelmesi faiz gerilimini kısmen azalttı fakat Fed’den faiz artırımlarına devam sinyali gelmeye devam ediyor. Asya piyasaları ise Çin ve Japonya’dan gelen verilerden destek alıyor. Özellikle Çin’de hizmet ve imalat PMI’daki sıçrama piyasalar açısından olumlu. Veriler imalat dışı faaliyetin son 12 yılın en hızlı büyümesini kaydettiğini gösterdi. Bu durum Asya ekonomileri üzerindeki endişeleri nispeten azaltacaktır fakat son iki aylık veriyi bir sıçrama dönemi olarak görmek gerekiyor.
Ekonomik ajanda haftanın son işlem gününde oldukça yoğun. Euro Bölgesi’nde Şubat ayı işsizlik oranı (12:00) ve Mart ayı öncü enflasyon verisi (12:00) takip edilecek. ABD’de ise bugün Fed’in enflasyon göstergesi olarak takip ettiği çekirdek PCE fiyat endeksi öne çıkmakta. Beklentiler aylık çekirdek PCE enflasyonun %0,4 gerçekleşmesi ve yıllık çekirdek PCE enflasyonun %4,7’de sabit kalması yönünde.
ABD Başkanı Biden’ın bankalara ilişkin açıklamaları dikkat çekti. Biden, düzenleyici makamlara varlıkları 100 ila 250 milyar dolar arasında değişen orta ölçekli bankalara yönelik kuralları sıkılaştırmaları talebinde bulundu. Buna ek olarak, bu büyüklükteki bankaların iki yılda bir yerine her yıl stres testine tabi tutulmasını, büyüklüğü 100 milyar dolara ulaşan bankaların stres testi için başvurma süresinin kısaltılmasını ve bankaların artan faiz oranlarına dirençlerini artırmak için denetim araçlarının güçlendirilmesi de talep edildi. ABD’de bankaların Fed’in borç verme imkanlarına başvuruları geride bıraktığımız hafta azaldı. Analistler, bu borçlanmanın azalmasının durum belirsiz olmaya devam etse de az da olsa iyileşen bir banka likiditesi tablosuna işaret ettiğini belirttiler.
Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş.
https://www.yf.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
6 Şubat’ta yaşanan ve 10 ilimizi etkileyen depremin ardından göç devam ederken, artan talep sebebiyle illerdeki gayrimenkul piyasası hareketlendi. Bu illerden biri de Muğla oldu. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.
Yapay zeka ve büyük veri analizi ile gayrimenkul değer hesabı sunan Endeksa, Muğla gayrimenkul piyasasını inceledi. Evlerini yeterince güvenli bulmayan veya daha farklı bölgelere taşınmak isteyen kişiler evlerini satışa çıkarırken, özellikle fiyatı daha uygun ve zemini sağlam olan bölgelerdeki kiralık evler ise hızla tükeniyor.
Muğla’da satılık konut stoku %62 arttı
Muğla’da satılık konut stoku %62 artarken, kiralık konut stoku %19 artış gösterdi. Muğla’nın Yatağan, Dalaman ve Milas ilçelerinde ise konut stoku düşüş gösterdi. Muğla genelinde ortalama kira 15 bin 336 TL, ortalama satış fiyatı 4 milyon 411 bin 810 TL oldu.
Kiralık konut stoku %49 arttı
Kiralık konut stokunun %49, satılık konut stokunun %51 arttığı Muğla’nın Bodrum ilçesinde ortalama konut fiyatı 7 milyon 342 bin 152 TL, ortalama kira 16 bin 482 TL. Satılık konut stoku %41 artarken kiralık konut stoku %3 düşüş gösteren Dalaman’da ortalama konut fiyatı 1 milyon 811 bin 873 TL, ortalama kira 6 bin 362 TL. Satılık konut stokunun %77, kiralık konut stokunun ise %8 arttığı Datça’da ortalama konut fiyatı 4 milyon 439 bin 120 TL, ortalama kira 8 bin 14 TL oldu.
Çin, 2022 yılında Avrupa'da patent başvurusu rekoru kırdı
Patent Ofisi 2022 endeksine göre, Çinli girişimciler ve mucitler 2022 yılında Avrupa Patent Dairesi nezdinde bir rekor oluşturan 19 bin 41 patent başvurusunda bulundular. Bu sayı, bir önceki yıla kıyasla yüzde 15,1 oranında artışa tekabül ettiği gibi en yüksek patent başvurusu yapan 20 ülke arasında en yüksek değeri oluşturuyor.
2022 Patent Endeksi, bir bütün olarak, dünyayı olumsuz etkileyen salgına ve ekonomik belirsizliklere karşın teknik inovasyon alanında güçlü bir faaliyet gösterdi. Nitekim Avrupa Patent Dairesi, 2022 yılında 193 bin 460 adet patent başvurusu kabul etti. Bu sayı, bir önceki yıla kıyasla yüzde 2,5 oranında artış oluşturuyor. En yüksek sayıda başvuru yapan beş ülke ABD, Almanya, Japonya, Çin ve Fransa oldu. Bu çerçevede de patent başvurularının büyümesinde esas motoru Çin ve Birleşik Devletler teşkil etti.
Firmalara göre yapılan sıralamanın başında 4 bin 505 başvuru ile Huawei 2022 yılının ilk sırasında yer alıyor. Bu sayı, bir önceki yıla kıyasla yüzde 27 oranında bir artışa denk düşüyor. Güney Kore'den LG, Birleşik Devletler'den Qualcomm ve yine Güney Kore'den Samsung ikinci, üçüncü ve dördüncü sıraları paylaşıyor. En çok patent başvurusu yapan ilk 50 firma arasında, Huawei'nin yanı sıra sekiz Çinli şirket daha bulunuyor. Bunlar arasında OPPO, ZTE ve Tencent de var.
Geçtiğimiz yıl da dijital komünikasyon en çok sayıda patent başvurusuna konu oldu. Bu konuda toplam 16 bin 705 başvuruda bulunuldu; bu ise bir önceki yıla kıyasla yüzde 11,2 oranında artış ifade etti. Bu sektörü çok yakından tıp tekniği ve bilgisayar tekniği, sırasıyla 15 bin 683 ve 15 bin 193 başvuru ile izledi.
Avrupa Patent Dairesi yetkilileri toplam patent başvurularının yüzde 10'unu oluşturan Çin kaynaklı taleplerin son beş yıl içinde ikiden fazlaya katlandığını ve 10 yıl öncesine göre de beş katına çıktığını belirtiyorlar. Yetkililerin ifadesine göre Çin, yalnızca dijital komünikasyonda, bilgisayar teknolojisinde ve yapay zekâda yeterince güçlü olmakla kalmayıp biyoteknoloji ve tıp teknolojisi gibi daha birçok farklı alanda da aktif bir patent başvurucusu konumunda.
Öte yandan ülke, ekonomik büyümesini geliştirmek için fikri mülkiyeti haklarını koruma konusuna da odaklanmış bulunduğundan Çinlilerin rekor sayıda patent başvurusu da fikri mülkiyet haklarının korunması hususunda küresel bir önem arz ediyor.
Çin Uluslararası Radyosu
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ericsson, günümüz teknolojilerine hızla adapte olan kişilerin katılımıyla bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya dünya çapında 15.000'den fazla kişi katıldı. Katılımcıların neredeyse yüzde 99'u, iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın etkisini bireysel düzeyde azaltmak adına 2030 yılına kadar proaktif olarak internet ve bağlantı tabanlı çözümlere yönelmeyi düşündüklerini dile getiriyor. Bu istatistik, Ericsson ConsumerLab'in bu yıl ‘İklim Değişimi Etkisi Altında Bir Gelecekte Yaşam’ (Life in a Climate-Impacted Future) adıyla yayımladığı En Popüler 10 Tüketici Trendi başlıklı yıllık araştırmasında yer alıyor.
Ocak 2023’te 12. sayısı yayımlanan rapor, bu yıl tüketicilerin 2030'daki iklim sorunlarına ilişkin endişelerini, beklentilerini ve kişisel teknoloji tercihlerini özetliyor.
Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 83'ü, uluslararası anlaşmalara uyulmadığı takdirde daha aşırı hava olayları ve olumsuz iklim sonuçlarının yaşanmasının muhtemel olduğunu düşünüyor.
Büyükşehirlerde yaşayan ve günümüz teknolojilerini hızla benimseyenlerin yaklaşık yüzde 55'i, iklim değişikliğinin yaşamları üzerinde olumsuz etkileri olacağını düşünüyor. Buna karşı bir önlem olarak bağlantı hizmetlerine yönelinmesi bekleniyor.
Başlıca endişeler arasında geçim masrafı, enerji ve materyal kaynaklarına erişim zorluğu ve kötü hava şartlarında güvenli bağlantı kurma ihtiyacı yer alıyor. Araştırmaya katılanların neredeyse yüzde 59’u ise, 2030’lu yıllara gelindiğinde iklim değişikliğinin yol açtığı günlük zorlukların üstesinden gelmek için inovasyon ve teknolojinin hayati önem taşıyacağını belirtiyor.
ConsumerLab trendler için 15.000’den fazla kişinin fikrini aldı
Dünya çapında 30 şehirde, arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve dijital asistanları erken kullanmaya başlayan 15.000'den fazla kişiden, 15 farklı alana yayılmış 120 dijital hizmet fikrini değerlendirmeleri istendi. Değerlendirmeye dahil edilen konular, günlük hayatta gerçekleştirilen iklime yönelik adaptasyon faaliyetlerinden zorlu hava olaylarıyla başa çıkma yollarına kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahipti.
Ericsson ConsumerLab uzmanları, elde edilen verileri kullanarak tüketici yanıtlarını gruplandırdığı 10 trend alanı oluşturdu.
Konuyla ilgili yorumda bulunan Ericsson Araştırma Başkanı Magnus Frodigh, şu ifadelere yer veriyor: “Tüketiciler, şiddetli hava değişikliklerinin ve olumsuz iklim koşullarının artış göstermesini bekliyor. Bu yüzden, güvenilir ve dayanıklı internet bağlantısının hem günlük yaşamı hem de iklim değişikliğine çözüm getirmeye yönelik kişisel çabaları destekleyeceğini dile getiriyor. İnsanlar, ihtiyaç duyulan bu bağlantının hızlı bir şekilde, küresel ölçekte devreye alınmasını bekliyor.”
Günümüz teknolojilerine hızlı adapte olanların büyük çoğunluğu, iklim değişikliğinin hayatımızın bir gerçeği olduğuna inanıyor. Aynı zamanda bunun sonuçlarının 2030'lu yıllara gelindiğinde yaşamı şimdikinden daha fazla etkileyeceğini düşünüyor. Ekonomik durum ve yaşam tarzları araştırmaya katılanlar için hizmet benimseme doğrultusunda en önemli etken olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında 2030 yıllarında günlük yaşamlar, çalışma yöntemleri, çalışma saatleri ve iş-yaşam dengesi gibi büyük çaplı değişimler olabilecek gibi görünüyor.
Örneğin, 'geleneksel' 9-5 çalışma saatleri gibi rutinlerin olduğu ‘saat merkezlilikten’ uzaklaşmak, ‘Acelesiz Mobilite’ trendinin yaygınlaşmasını sağlayacak temel etmen olabilir. Saat merkezlilikten ziyade enerji kullanımının zirve ve dip yaptığı noktalara göre hareket eden bir toplum düzeni yaygınlaşabilir.
Katılımcılar ayrıca, ‘Dijital: Azı Karar, Çoğu Yarar’ trendinde de ana hatlarıyla belirtildiği üzere yapay zekanın kullanım alanının genişleyip tüketici davranışını kapsamına almasını umuyor. Örneğin, tüketicilerin fiziksel ürünlere dijital alternatifler bularak materyal tüketimini azaltmalarına yardımcı olmasını bekliyor.
Raporun yazarlarından Ericsson ConsumerLab Konsept Geliştirme Başkanı Sara Thorson, belirlenen trendlerden bir diğeri olan Akıllı Su'yla ilgili değerlendirmesinde şunları dile getiriyor: “Karne uygulaması günümüzdekinden çok daha yaygın hale gelirse, su kullanımı da önemli ölçüde değişebilir. Teknolojilere hızlı adapte olanların yaklaşık yüzde 64’ü, 2030'lu yıllara gelindiğinde tüm vatandaşların dijital düzenlemelere tabi belirli miktarlarda aylık su hakkına sahip olacağını öngörüyor.”
Ericsson Tüketici ve IndustryLab’de Araştırma Programı Başkanlığı görevini üstlenen ve ilk yayımlandığı yıl olan 2011’den bu yana En Popüler 10 Tüketici Trendi raporunun liderliğini yapan Dr. Michael Björn, tüketicilerin iklim değişikliği etkisine yönelik çözümlerin kötüye kullanılma riski taşıdığını da düşündüğünü dile getiriyor.
“İklim Dolandırıcıları trendine baktığımızda, iklim odaklı herhangi bir eyleme uyum gösterme konusunda ne yazık ki oldukça gerçek bir endişeyle yüz yüze geliyoruz. Bir faturanın ödenmesi veya veri kayıtları tutulması gibi iklim etkisi düzenlemelerine uymayacak hilekarlarla karşılaşabiliriz. Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 72'si, iklim değişikliği bağlamında kişisel kısa vadeli kazanç elde etmek adına çevresel kısıtlamaları atlatmak için dijital teknolojinin kullanılacağını düşünüyor. Bu, hizmetlerin güvenilirliğine odaklanmanın artan önemine ilişkin büyük bir uyarı olarak değerlendirilmelidir.”
En Popüler 10 Tüketici Trendi Raporu’na göre belirli trendler öne çıkıyorHarcamalardan Kısmak: Dijital hizmetler, tüketicilerin dengesiz iklim koşullarında gıda, enerji ve seyahat masraflarını kontrol altına almasını sağlayacak. Teknolojilere hızla adapte olan şehirlilerin yüzde 60'ından fazlası, gelecekte geçim masrafının daha da yükselmesinden endişe duyuyor.
Kesintisiz Bağlantı: Şiddetli hava olayları arttığı takdirde, güvenilir ve aksaklıklara dayanıklı internet bağlantısının önemi de bir o kadar artacak. Teknolojileri hızla benimseyen şehirlilerin yaklaşık yüzde 80'i, 2030'lu yıllara gelindiğinde doğal afetler sırasında en uygun kapsama alanlarını gösteren akıllı sinyal konumu belirleyicilerin olacağını düşünüyor.
Acelesiz Mobilite: İklim düzenlemeleri ve enerji verimliliği kavramlarının anlam değiştirmesiyle, esnek olmayan iş yapış biçimleri geçerliliğini yitirebilir. Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 68'i, faaliyetlerini planlarken optimum zaman verimliliğini değil, optimum enerji maliyetini temel alan planlayıcıları tercih edeceklerini dile getiriyor.
Yapay Zeka Kalkanları: Günden güne dahaöngörülemeyen ve daha dengesiz bir hale gelecek hava olayları karşısında, yapay zekanın tüketicileri koruyan hizmetleri mümkün kılması bekleniyor. Katılımcıların neredeyse yarısı, kendi güvenlikleri için kişiselleştirilmiş hava durumu uyarı sistemlerini kullanacaklarını söylüyor.
Yeni Çalışma Ortamı: Kurumsal karbon ayak izi kısıtlamaları, artan maliyetler ve dijitalleşmenin kazandığı yüksek ivme, geleceğin iş rutinlerine şekil veriyor. Her 10 katılımcıdan yedisi, şirketlerin yapay zeka asistanlarının iş kaynaklı karbon ayak izini en aza indirmek amacıyla iş-ev arası seyahatleri, yerine getirilecek görevleri ve kullanılacak kaynakları planlayacağını öngörüyor.
Akıllı Su: 2030'lu yıllarda tatlı su kaynakları azalırken, tüketiciler suyu korumak ve yeniden kullanımını sağlamak adına daha akıllı su hizmetlerinin geliştirileceğini düşünüyor. Teknolojileri hızla benimseyen şehirlilerin yarısına yakını, evlerinin çatılarında, balkonlarında ve pencerelerinde yağmur yağdığında yağmur suyunu toplayıp temizlemek için kendiliğinden açılan akıllı su toplayıcıları bulunacağını söylüyor.
Enerji Ekonomisi: Dijital enerji paylaşımı hizmetleri, 2030'lu yıllarda artan enerji maliyetlerinin yükünü hafifletebilir. Katılımcıların yüzde 65'inin, tüketicilerin 2030’lu yıllar geldiğinde mobil uygulamaları kullanarak ürün ve hizmetler için kWh cinsinden ödeme yapabileceklerini öngördüğü göz önüne alındığında, enerjinin bir para birimi haline geleceği söylenebilir.
Dijital: Azı Karar, Çoğu Yarar: Fiziksel ürünlerin aşırı tüketimi hem daha maliyetli olabileceği hem de sosyal olarak eleştirilebileceği için dijital ürün alternatifleri bir statü göstergesi haline gelebilir. Katılımcıların üçte biri, fiziksel ürünlere dijital alternatifler öneren alışveriş uygulamalarını tercih edeceklerini söylediğinden tüketim alışkanlıklarının dijitalleşmesi ivme kazanabilir.
Natureverse: İklim değişikliğinin devam etmesi ve olası seyahat kısıtlamalarının uygulanmasıyla beraber 2030'lu yıllarda seyahat etmeden kentsel alanlarda doğayı deneyimlemek bir standart haline gelebilir. Teknolojilere hızla adapte olan 10 şehirliden dördü, tabiatı koruma alanlarını ve dağ yürüyüşlerini sanki oradaymışçasına gerçek zamanlı olarak deneyimlemelerini sağlayan sanal bir seyahat hizmetini kullanmak istediğini dile getiriyor.
İklim Hilekarları: Araştırma katılımcıları, daha yüksek fiyatlar ile enerji ve suya getirilen karne uygulaması nedeniyle tüketicilerin gittikçe sıkılaşan çevresel kısıtlamaları aşmanın yollarını bulacağını söylüyor. Katılımcıların yarısından fazlası, çevrim içi bilgisayar korsanlığı uygulamalarının bu kişilerin komşularının su veya elektrik kaynaklarını yasa dışı bir şekilde kullanmasının önünü açacağını düşünüyor.
En Popüler 10 Tüketici Trendi: İklim Etkisi Altında Bir Gelecekte Yaşam raporunun tamamını okumak için bu linke tıklayın.
Rapor metodolojisi
Raporda yer verilen içgörüler, Ericsson ConsumerLab'in çeyrek asrı aşkın bir süredir yürütmekte olduğu küresel araştırma faaliyetleri neticesinde elde edilmiştir. Bu rapor, Kasım 2022'de, 30 şehirde, arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve dijital asistanları erken benimseyenlerle yapılan çevrim içi bir anketten elde edilen verilere dayanmaktadır. Bu şehirler: Bangkok, Berlin, Brüksel, Kahire, Dallas Fort Worth, Delhi, Jakarta, Johannesburg, Kuala Lumpur, Lizbon, Londra, Madrid, Mexico City, Miami, Milano, Münih, New York, Oslo, Roma, San Francisco, São Paulo, Şangay , Singapur, Stockholm, Sidney, Taipei, Tokyo, Toronto, Vancouver ve Zürih.
BRENT
Brent Petrol dün alıcılı bir seyir izledi ve gün %1.48 değer kazanımı ile 78.51$ seviyesinden günü tamamladı.
Ksıa vadeli bazı göstergelerin aşırı satım seviyelerinde olması ve uzun vadeli trend direncinin test ediliyor olması kar satışlarının görülme olasılığını artırıyor.
80.00$ seviyesini ilk direnç noktası olarak takip edeceğiz. Bu seviyenin aşılamaması kar satışlarını beraberinde getirebilir.
75.40 ve 72.40 seviyelerini ise kısa vadeli destekler olarak verebiliriz.
DESTEK
75.40
72.40
70.00
DİRENÇ
80.00
83.00
86.50
A1 Capital Menkul Değerler A.Ş.
www.a1capital.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
USD/TRY: Dün ABD'de son çeyrek büyümesi ve çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) verileri takip edildi. Büyüme %2,6 olarak açıklanırken, PCE %4,4 seviyesinde gerçekleşti. ABD Başkanı Biden yönetiminin orta ölçekli bankaları güçlendirmek için yeni önlemler listesi teklif etmesi bankacılık hisselerinde baskı oluşturdu. Bugün ise vadeli piyasalarda olumlu bir görünüm var. Veri takvimine bakıldığında ise ABD'de kişisel gelirler/harcamalar, Michigan tüketici güven endeksi ve FOMC üyesi Williams'ın konuşması takip edilecekler arasında. Yurt içinde dış ticaret dengesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Nisan-Haziran dönemi iç borçlanma programı takip edilecek. Ek olarak, S&P'nin Türkiye için kredi notu değerlendirme raporunu açıklaması bekleniyor. Fiyatlamalar tarafına bakıldığında ise Dolar/TL 19,1 seviyesinin üzerindeki hareketini sürdürüyor. Ancak, yükseliş eğilimi sınırlı kalmaya devam ediyor. Kurda bu eğilimin sürebileceğini düşünüyoruz, 19,10 - 19,30 hareket alanı olarak takip edilebilir.
EUR/USD: Almanya'da mart ayına ilişkin öncü manşet ve AB uyumlu TÜFE verileri, yıllık bazda yavaşlamakla birlikte beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Bu durum faiz artırımlarının devam edeceğine yönelik beklentileri destekledi. ABD tarafında ise geride bıraktığımız hafta bankaların Fed'in borç verme imkanlarına başvuruları azaldı ve likiditeye duyulan ihtiyacın azaldığına işaret etti. ECB'nin sıkılaşmaya devam etme ihtimali ve ABD tarafında bankacılık krizinin en azından daha kötüye gitmiyor olması parite tarafında EUR tarafını destekleyici nitelikte. Fiyatlamalar tarafına bakıldığında ise 1,0860 ile 1,0925 arasındaki hareket devam edebilir.
XAU/USD: Dün 1.956 - 1.984 seviyeleri arasında hareket eden Ons Altın günü %0,8 oranında yükselişle 1.981 seviyesinden tamamladı. Arka arkaya üç hafta yükseldikten sonra geçtiğimiz haftayı kayıplarla tamamlayan değerli madende bu haftanın denge bulmaya çalışmakla geçtiğini izledik. Teknik seviyelere bakıldığında ise 1.978 seviyesinin üzerinde kalındığı takdirde 1.990 ve 2.010 yakın tarihi zirvesi hedefte kalabilir
Ziraat Yatırım Menkul Değerler
www.ziraatyatirim.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Avrupa borsaları güne alıcılı başladı.
Açılışın ardından, Stoxx Europe 600 gösterge endeksi yüzde 0.2, Almanya'da DAX 30 endeksi yüzde 0.1, İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0.1, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0.3, İspanya'da IBEX 35 endeksi yüzde 0.3 değer kazanırken İtalya'da FTSE MIB endeksi yatay seyretti.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.