Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ARTKİM Fuarcılık tarafından İstanbul Fuar Merkezi’nde açılan 68. Uluslararası Ayakkabı Yan Sanayi Fuarı AYSAF, dünyanın dört bir yanından gelen, ayakkabı yan sanayi malzemeleri, deri, suni deri, tekstil, taban, ökçe, aksesuar, makine, kimyasal ve kalıp üreticilerinin de aralarında olduğu 36 iş kolunu bir araya getirdi. Fuarın ikinci gününde düzenlenen “Başkanlarla Sektöre Bakış” paneline sektörün paydaşları, AYSAD Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, TASEV Türkiye Ayakkabı Sektörü Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çetin, TASD Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Berke İçten ve Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar katıldılar.
Panelde yaptığı konuşmada bir ayakkabının yaklaşık 50 girdiden oluştuğunu ve ekonominin pek çok alanına katkıda bulunduğunu söyleyen AYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sait Salıcı, “2022 yılında 1 milyar dolara çıkan ayakkabı ihracatı 1 milyar 300 milyon dolar civarı kapanış sergiledi. Kur dengeleri sebebi ile, 2022 yılının son çeyreğinde ihracatın azalacağını, ayakkabı fiyatlarımızın çok yüksek kaldığını öngörüyorduk. Bu sebeple yan sanayicilerimizi ve ayakkabı üreticilerimizi de makul fiyatlar vermeleri konusunda tavsiyelerde bulunmuştuk. Herkez yapabileceğini yaptı ancak çok yeterli olmadı. 2023 yılının ilk 3 ayında ne yazık ki ihracat azaldı, ithalat yüzde 120 arttı” dedi. Sektör koşullarını 80’li yıllarda örülmüş bir ceketin artık dar gelmesine benzeten Salıcı gerek ihracatın artabilmesi gerekse yeni neslin istihdama katılabilmesi için fiziki koşulların, özellikle üretim alanlarının iyileştirilmesi gerektiğini belirtti.
Ayakkabı sektörün emek yoğun bir sektör olduğunu ifade eden TASEV Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çetin, “Sektörümüz el işçiliğinin çok olduğu, kadim bir meslek. Yaklaşık 300 bin istihdam ile 2 milyon insana iş sağlıyor. Başta İstanbul, İzmir, Konya, Antakya olmak üzere birçok şehirde üreticilerimiz mevcut. Sektörümüz 2022 yılında ihracatta ciddi bir çıkış yakaladı. Özellikle sektörün kümeleştiği illerde kobileşmeden endüstrileşmeye geçildi; bunun sonunda ihracat arttı. Bu artışın devam edebilmesi, fiyat avantajının yakalanması konusunda herkesin taşın altına elini koyması lazım ki, ayakkabı ihracatına devam edilebilsin. Sektör için yurt dışında çok büyük pasta var ama Türkiye yüzde 1 bile pay alamıyor.” dedi. Sektördeki çalışanların ortalama yaşının 50 ve üzeri olduğunu söyleyen Çetin, “Önümüzdeki 10 yıl içinde emekli olacakların yerine gelecek 300 bin kişiyi bu sektöre kazandırmamız lazım. Ben bunu mümkün görmüyorum çünkü sektör koşulları yeni iş gücünün beklentilerine uygun değil. Sanayicilerin fiziksel ve teknolojik yapılarını günün koşullarına ve günün insanına adapte etmemiz ancak henüz düzgün bir organize sanayi bölgesi tahsisi bile gelmedi” diye belitti.
Bir ayakkabının maliyeti içinde işçiliğin oranının yüzde 25-30 arasında olduğunu, çalışma saatlerinin azaltılmasının çok ciddi olumsuz bir tablo yaratacağını belirten TASD Yönetim Kurulu Başkanı Berke İçten, “Ayakkabı sektörü 2014 yılından bu yana her yıl ihracatını yüzde 10 artırarak nihayetinde geçtiğimiz yıl 500 milyon dolar cari fazla veren bir sektör konumuna geldi. 2023 yılının sıkıntılı olacağını öngörüyoruz. Bugün ürettiğimiz ürünlerin siparişlerini 6 ay önce almıştık. Aldığımız siparişlerin azalmasının sebebinin fiyat fazlalığımızdan kaynaklı olduğunu tespit etmiş; hepimiz şapkamızı önümüze koyalım demiştik. Fiyatlarımızı yüzde 10 geri çekme yönünde bir kampanya başlatmıştık, yapabilen oldu yapamayan oldu. Şu an geldiğimiz nokta fiyat avantajımızı kaybetmiş durumdayız. Yılın 3 ayında ihracatımız artıyor görünse de adetsel bazda gerilememiz var. Ürün birim maliyeti arttığı için ihracat artıyor gibi gözüküyor ancak nisan ayını geçen ayın nisan ayı ile karşılaştırdığımızda adetsel değer bazında bile yüzde 16 azalma oldu. Bu ay ve gelecek aylar itibari ile ihracatın daha da gerileyeceğini düşünüyoruz. Bu şekilde olmaması için kurun enflasyon ile paralel hareket etmesi gerekiyor” dedi.
3 yıl önce 290 dolar olan personel maliyetinin bugün 690 dolara çıkmış olduğunu, işgücü ağırlıklı ayakkabı sektörünün gerek personel gerekse hammadde maliyetleri sebebi ile arttığını söyleyen Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar pahalılıkta Avrupa’nın üzerine çıkıldığını söyledi. Zandar, “Bizim iş gücü maliyetimizin belli bir düzeyin altında kalması gerekiyor. 2023’e girerken yurtdışı fuarlarda sinyalleri gördük, kış sezonu daha maliyetli ürünlerin satıldığı sezon ve biz bu sezon rekabetçi olamayacağımızı biliyoruz. Dolayısı ile ihracattaki düşüş trendi devam edecek. Yeni fuarlarda yazlık ürünlere fiyat vereceğiz ama neye göre vereceğiz. Kimse 6 aylık kur tahmini yapamıyor. Sürdürülebilir bir ekonomi politikasına ulaşamamamız en büyük sıkıntı. Üretici korkuyor; haklı korkmakta. Daha sürdürülebilir bir kur politikasına geçmemiz lazım.
Pazar çeşitlendirmemiz lazım ancak rekabetçi fiyat ortamı sağlayamadığımız sürece nereye gidersek gidelim ihracatımızı artırma imkanı olamayacak. Aslında biz yan sanayimizi de ihraç edebilecek bir ülkeyiz ancak biz bu kimliğe halen tam bürünemedik. Yurtdışında düzenlenen fuarlara yan sanayi firmalarımızın katılımı halen çok düşük. Bu firmalarımızın desteklenmesi lazım, sanayicilerimizi o fuarlara götürmemiz lazım. Mesela Romanya, Polonya, Sırbıstan’da ciddi üretim var, malzemeye ihtiyaçları var. Bu ülkeleri hedeflememiz lazım”
Sektöründe, Avrasya’nın en büyük, Avrupa’nın ise 2. büyük fuarı olan AYSAF’a 327 firma katılıyor. 80’den fazla ülkeden 15.000’in üzerinde kişinin ziyaret etmesi beklenen fuar 6 Mayıs 2023 tarihine kadar açık kalacak.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Aksa Doğalgaz Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İstanbul Teknik Üniversitesi ana desteğinde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği’nin gerçekleştirdiği 8. İstanbul Karbon Zirvesi’nde “Sayaç Okumada Düşük Karbon Çözümü” projesiyle Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’nün sahibi oldu. Faaliyet gösterdiği dağıtım bölgelerinde hava kalitesinin önemli oranda artmasına olanak sağlayan Aksa Doğalgaz, üst üste dördüncü kez ödüle layık görüldü.
Türkiye’nin en büyük özel doğal gaz dağıtım şirketi Aksa Doğalgaz, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından 2 Mayıs’ta gerçekleştirilen 8. İstanbul Karbon Zirvesi’nde sera gazı emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğine karşı etkin mücadelede örnek oluşturan kuruluşlara verilen SÜT-D 2023 Düşük Karbon Kahramanları Ödülü’nün sahibi oldu. Ödülü İTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu takdim etti.
Bir yılda 111,8 ton karbon azaltımı
Sanayileşme, nüfus artışı ve ısınma ihtiyacı gibi sebeplere bağlı gelişen hava kirliliğine karşı temiz ve nefes alınabilen bir hava sahasının önemine dikkat çeken Aksa Doğalgaz, sürdürülebilirlik çalışmalarını iş süreçleriyle birlikte yürütüyor. Aksa Doğalgaz’ın bu bakış açısıyla pilot bölgelerinde hayata geçirdiği “Sayaç Okumada Düşük Karbon Çözümü” projesi kapsamında bir yıl boyunca sayaç okuyan ekiplerinin bir bölümü otomobil yerine elektrikli motosiklet/bisiklet kullandı. Bir yılın sonunda 111,8 ton karbon salım azaltımı sağlanan projenin çıktılarını yakından takip eden Aksa Doğalgaz iyileştirme ve geliştirmelerle birlikte “Sayaç Okumada Düşük Karbon Çözümü” uygulamasını tüm bölgelerinde yaygınlaştırmayı hedefliyor.
Doğal gaza yüzde 20 oranında yeşil hidrojen
Aksa Doğalgaz, 2022 yılında 5 milyona yakın abonesinin karbon yoğun yakıtlar yerine doğal gaz kullanmasıyla 9,3 milyon ton daha az karbon salımı gerçekleşmesine katkıda bulundu; bu oran, 392 milyon ağaçtan oluşan bir ormanın temizleyebileceği karbon miktarına eşit. Türkiye’nin doğal ve temiz yarınları için çevresel etkileri en az olan enerji kaynaklarına yönelmek Aksa Doğalgaz için tercih olmaktan öte bir konumda yer alıyor. Bir zorunluluk olarak gördüğü çevreci kaynaklardan üretilen enerjilere yönelik bilinçlenmenin önünün açılması gerektiği düşüncesiyle operasyonel adımlarını sistematik biçimde kurgulayan Aksa Doğalgaz, taleplere başarıyla karşılık vermenin yanında çevresel etki için dinamik ve yapıcı projeler üretiyor, bunların sürdürülebilir bir ölçüde yaygınlaştırılması için çalışmalar gerçekleştiriyor. Bu nedenle senelerdir çevreci alternatiflere yönelik Ar-Ge çalışmaları yürüten Aksa Doğalgaz’ın GAZBİR-GAZMER bünyesinde uygulamaya aldığı bir diğer projesinde doğal gaza yüzde 20 oranında yeşil hidrojen karıştırılıyor. İlerleyen süreçte bu çalışmayı geliştirerek bir hidrojen köyü kurmayı amaçlayan Aksa Doğalgaz, temiz hava sahası ve çevresel etkinin tüm kolları için etkin çalışmalar ortaya koyuyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri alanında dünyanın en büyük fuarları arasında yer alan Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul’a, 59 ülkeden 350 satın alma profesyoneli katıldı. Satın alma profesyoneli ve katılımcıların büyük ilgi gösterdiği, yoğun iş görüşmelerinin yapıldığı Yapı Fuarı’nın 46’ncısı için, bu yılki katılımcıların %92’si şimdiden yerini ayırttı.
Türk yapı sektörünün en uzun süredir düzenlenen, Türkiye dışında Orta Doğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'dan alıcıları cezbeden fuar, 7400’ü yabancı olmak üzere 143 ülkeden toplam 52.111 bin ziyaretçiyi İstanbul’da ağırladı.
26-29 Nisan tarihleri arasında küresel yapı ve inşaat sektörünün temsilcilerini İstanbul’da buluşturan Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, ilk gününden son gününe kadar yoğun bir program akışında gerçekleşirken fuara katılım yüksek oldu. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde 45’inci kez kapılarını açan Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, katılımcılarına sunduğu benzersiz ihracat olanaklarının yanı sıra sektör profesyonellerinin güncel bilgi alışverişi yapabilmeleri için de ideal bir platform görevi gördü.
350 Yabancı Satın Almacı Yeni İş Birlikleri İçin Yapı Fuarı’ndaydı
Yoğun katılımcı ve ziyaretçi ilgisi gören fuar dünya yapı sektörünün odağındaydı. Üst düzey, güçlü karar vericiler ICA Events tarafından Türkiye’ye “VIP Hosted Buyer” programı kapsamında davet edildi. Avusturya, Belarus, Çin, KKTC, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Endonezya, İtalya, Kazakistan, Katar, Romanya ve Rusya başta olmak üzere fuarda, 59 ülkeden 350 satın alma profesyoneli yeni iş birliği fırsatları için yerli iş ortakları ile görüştü.
Sektörde Değişimin Odak Konuları: Sürdürülebilirlik, Enerji Verimliliği, Teknoloji ve İnovasyon
Yapı Fuarı ev sahipliğindeki 4. ZeroBuild Summit’23 - Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi 4 gün boyunca 100’e yakın yerli ve yabancı konuşmacıyı ağırladı. Yapı Fuarı, tüm dünyadan gelen katılımcı ve ziyaretçilerini ağırlarken etkinlik kapsamında; teknoloji oturumları, networking fırsatları ve odaklanmış sunumları, Mevzuata Uygun Depreme Dayanıklı Sıfır Enerji Bina işinin nasıl mümkün kılınabileceği, mimari, yapı malzemeleri ve teknolojik dönüşümün nasıl sağlanacağı konuları işlendi. Profesyonellere sunduğu iş birliği ve bilgi paylaşımı imkanlarının yanı sıra düzenlediği etkinliklerle sadece Türkiye ve bölge için değil, dünya için de sektörün gidişatını etkileyen Yapı Fuarı, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, teknoloji ve inovasyon konularına odaklanırken, yine sektörün geleceğine yön verdi.
Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon taahhüdünün gerçekleştirilmesi adına, ekonominin taşıyıcı sektörleri arasında yer alan yapı, inşaat malzemeleri ve teknolojileri sektörüne düşen görevler detaylıca konuşuldu. Sektör profesyonellerinin yanı sıra, akademiden önemli isimlerin yer aldığı zirvede; ısıtma, soğutma, aydınlatma gibi bir yapının ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda çok düşük miktarda enerjiye ihtiyaç duyan, bu ihtiyacı yenilenebilir enerji kaynaklarından temin eden Sıfır Enerji Binalar’ın Türkiye, bölge ve dünyadaki potansiyel uygulama alanları, örnek uygulamaları ve küresel ekonomi ve çevresel faydalar detaylandırıldı.
Tekno-Girişimler Yapı Tech Garage Alanında Sektörle Buluştu
Fuarda inşaat malzemeleri ve teknolojileri alanında yeni hizmet ve çözümler sunan yerli girişimleri ağırlayan Yapı Fuarı, bu yıl da start-up’ları, sektör temsilcileri ve profesyonelleri ile bir araya getirdi. Yapı Fuarı boyunca sektörün dijital dönüşümüne katkı sunan girişimcileri ağırlayan Yapı Tech Garage, “Maraton Sunumları”na ev sahipliği yaptı.
Girişimler için yeni iş birliklerine zemin hazırlayan Yapı Fuarı’nın Yapı Tech Garage alanında; Start-up’lar akıllı inşaat malzemeleri, BIM, sanal ve artırılmış gerçeklik, yapı mobil uygulamaları, yapay zeka, nesnelerin internet, robotik ve üç boyutlu üretim, sıfır enerji bina prensipleri gibi teknolojilerle, tasarım aşamasından bina teslim aşamasına kadar farklı olanaklar sunan ürünlerini; mimar, mühendis, yönetici, üretici, yüklenici, pazarlamacı ve kullanıcılara anlatma fırsatı sunarken; trendleri takip etmek isteyen ziyaretçileri de yeni teknoloji ve ürünlerle buluşturdu.
Altın Mıknatıs Stant Tasarım Ödülleri Sahiplerini Buldu
45. Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul’un geleneksel Altın Mıknatıs Stant Tasarım Ödülleri, fuarın ikinci günü sonunda düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Fuarda, stant tasarımında markalarını ve ürünlerini ziyaretçiler için bir çekim noktasına dönüştüren firmalar, ‘Altın Mıknatıs Stant Tasarımı Ödülleri'nde yarıştı.
Sektörün en değerli tasarımcısı, iç mimarı, mühendisi ve profesyonellerinden oluşan bağımsız jüri üyelerinin birbirinden farklı kriteri değerlendirdiği yarışmada; tanıttıkları malzemeleri ile stantlarında kurdukları bağlantı”, “ürünün gösterilmek istenen niteliklerinin stant tasarımında vurgulanışı”, “teknoloji ve tasarım trendleri doğrultusunda tasarımın akılcılığı ve fonksiyonelliği”, “standın üç boyutlu tasarım nesnesi olarak düzenlenmesi”, “görsel malzeme kullanımındaki estetik” ve “standın modülerliği ve tekrar farklı mekanlarda kullanılabilirliği” kriterlerine göre değerlendirdi.
Altın Mıknatıs Stant Tasarımı Ödülleri’nde 1.'lik DEREVO Dış Ticaret A.Ş.’nin, 2.’lik Akdağ Yalıtım A.Ş.’nin, 3.’lük Tantimber Tanwood Orman Ürünleri Sanayi A.Ş.’nin, Mansiyon Ödülü Winsa PVC pencere ve Kapı Sistemleri’nin, ICA Events Teşvik Ödülü: Geoclay Madencilik’in, Standında En İyi Teknoloji Çözümleri Sunan Firma İston A.Ş.’nin, Standında En İyi Yaratıcı Kimlik Tasarımı Sunan Firma” Onur Kiremit’in oldu.
Usta Mimarlar ve Malzeme Uzmanlarıyla Özel Fuar Turları
Etkileşimi önceliklendiren, bu sayede diğer fuarlardan ayrışan Yapı Fuarı, Yapı Master Class - Mimari Ustalık Sınıfları 5’inci yılında, “Çevreye Duyarlılık ve Mimari Tasarım” ile “Ölçekler Arası Parametrik Tasarım” temalarında düzenlendi. Yüksek mimarlar Durmuş Dilekci, Şule Ertürk, Buşra Al, Volkan Taşkın ve Dr. Cenk Dereli’nin eşlik ettiği turlarda katılımcılar; sürdürülebilir mimarlık, enerji etkin yapı malzemeleri, çevreye duyarlı projeler ve yenilikçi tasarım ve teknoloji trendleri üzerine mimarlar ile sohbet ederken, stant ziyaretleri ile eşsiz bir deneyim yaşayarak yerinde uygulamalı ürünleri öğrenme fırsatı buldular.
Fuar katılımcısı firmaların yer aldığı Yapı Sahnesi’nde ise sürdürülebilir mimarlık, enerji etkin yapı malzemeleri, çevreye duyarlı projeler ve yenilikçi tasarım ve teknoloji trendleri üzerine sohbetler gerçekleştirdi.
2024 Yılındaki Yapı fuarı için Rezervasyonlar Yapılmaya Başlandı!
2024 yılında 46’ncısı düzenlenecek Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul ise şimdiden bir sonraki yıl için çalışmalarına başladı. Fuar 4 gün boyunca oldukça yoğun tempoda gerçekleşen iş birliği görüşmeleri sonucunda, bu yıl çeşitli ülkelerden fuara katılan toplam 17 ülkeden 498 katılımcının neredeyse tamamı, 17-20 Nisan 2024’te TÜYAP’ta yabancı satın almacılar ile buluşmak için fuar sırasında yerlerini ayırttılar.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Aksigorta, 2010-2015 yılları arasında gerçekleştirdiği 'Hayata Devam Türkiye' projesinin bir devamı niteliğinde olan 'Hayata Devam Türkiye - Deprem Risk Transfer Projesi'ni hayata geçirdi. Proje, risk transferinin neden gerekli olduğu başta olmak üzere, karşı karşıya olduğumuz risklerin işin uzmanlarından öğrenilebileceğini, depreme karşı alınabilecek önlemler konusunda topluma yardımcı olabilecek ve olası risklerin neden bir sigorta kurumuna transfer edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Gülen: "Toplam kayıp yaklaşık 2 trilyon TL, sigortadan geri aldığımız kısım ise yalnızca 97,3 milyar TL. Oysa bunun tamamı sigortalı olabilirdi.''
06 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremlerin manevi etkisinin yanı sıra maddi hasarının da oldukça yıkıcı olduğuna değinen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, "Kahramanmaraş merkezli depremlerimizin etkilediği 11 ilimizin sigorta durum raporuna göre, bölgede kasko, yangın, DASK ve hayat-ferdi kaza sigortası toplam poliçe sayısı yaklaşık 5,8 milyon adettir. Bu poliçelerle sektörümüzün 11 ilimize verdiği teminat tutarı ise (DASK hariç) 1,8 Trilyon TL'nin üstündedir. Toplam teminatın içinde en yüksek tutar 1,2 trilyon TL ile yangın poliçeleri içinde yer almaktadır. 11 ilimizdeki muallak hasar tutarı yaklaşık 46 milyar TL (DASK hariç) seviyesindedir. Ödenen hasar tutarı ise yaklaşık 8,7 milyar TL (DASK hariç) civarındadır. DASK tarafından da yaklaşık 21 milyar TL hasar ödemesi yapılmıştır. Toplam kayıp neredeyse 2 trilyon TL, sigortadan geri aldığımız kısım ise yalnızca 97.3 milyar TL. Oysa bunun tamamı sigortalı olabilirdi. İyi zamanda para tasarrufu yapmak ve zor zamanlar için kaynak ayırmayı bilmeliyiz. Sigorta bunun için en doğru ve en düşük bütçeli araç. Sigorta sektörü olarak bizler kara gün dostuyuz, bugünler için varız. Sigorta sektörümüz yapısı gereği bugünlere çok önceden hazır. Sektörümüz bu depremi de bundan sonra yaşanabilecek afetleri de karşılayacak güç ve teminat yapısına sahip. Yeter ki toplumsal risk bilincine kavuşalım'' açıklamalarında bulundu.
Olası İstanbul depremi, milli gelirin yarısına etki edecek
Türkiye'nin bir 'fay hattı ülkesi' olduğunun altını çizen Uğur Gülen, beklenen İstanbul depremine ilişkin şunları söyledi: "Uzmanlar, İstanbul'da 2030 yılına kadar 7 büyüklüğündeki bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunun altını çiziyor. Türkiye'nin sanayi ve finans merkezi olan İstanbul'da yıkıma neden olacak olası bir depremin çevre iller ile birlikte Türkiye'nin milli gelirinin yarısına etki etmesi bekleniyor. Önlem alınmazsa bunun bedelini tüm Türkiye ödeyecek. Yaşanması oldukça muhtemel olan bu büyük depremin, Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden biri olduğu kesin. Hepimizin bugünden önlem alması gerekiyor. İstanbul depremi için kaybedecek zamanımız yok. Türkiye'de 100 m2 bir ev için, 1 milyon TL inşa bedeli teminatlı bir poliçenin ortalama değeri ayda 200 TL. Diğer deprem ülkeleri afetlerle yaşamayı nasıl öğrendiyse biz de doğaya karşı koymadan onunla birlikte afetlere dirençli kentler kurabilme gücüne sahibiz.''
Risk Transferi Mekanizması: Hayata Devam Türkiye
Depremin yıkıcı etkisinin 'kader' olmaktan çıkması gerektiğinin altını çizen Gülen, "Aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleri olarak, depremin bir gerçek, önlem almanın ise kaçınılmaz olduğunu aklımıza kazımamız gerek. Bu bilinçle, Aksigorta olarak yeni bir sorumluluk projesine başladığımızı duyurmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Projemizin adı, 'Hayata Devam Türkiye'. Karşı karşıya kalacağımız risklerin öncelikle farkında olacağız, sonrasında önlemlerimizi alarak 'Hayata Devam' diyeceğiz. Afetlerin yıkıcı etkisini, 'kader olmaktan çıkaracağız. Sigortacılık, bir risk transferi mekanizmasıdır. Siz bir poliçe satın alırsınız ve üzerinizdeki riskleri bir kurumun güvence altına alması için o riski transfer edersiniz. Bunun en yakın örneğini Maraş depreminde hepimiz gördük. Sektör olarak karşı karşıya olduğumuz bu büyük hasarın önemli bir bölümünü bizi sigortalayan reasürans şirketlerine devrettik. O reasürörler de kendini koruyan kurumlara bu riski sevk etti. Yaşanabilecek büyük afetleri göz önüne alarak hareket etmemiz büyük önem taşıyor. Konutlarımızı sağlam zeminler üzerine inşa ettiğimizden emin olmalıyız. Yıkılmayacak konut yapmalıyız. Riskimizi de sigorta sektörüne bırakmalıyız ki olabilecek en düşük hasarla bu gibi afetleri atlatalım'' dedi.
Yaşanan depremlerde yıkıcı olan asıl etkinin bilinç ve önlem eksikliği olduğunun altını çizen Gülen, "Depreme yönelik risk bilinci, yaşadığımız acı tecrübeler neticesinde oldukça arttı. Ancak, saha araştırmalarımızda görüyoruz ki; pek çok insan evini nasıl koruma altına alacağını bilmiyor. Sigorta sektörünün kendine has bir dili olduğu hepimizin malumu. Ancak biz istedik ki hepimiz aynı dili konuşalım. Bu sebeple sigortacılığın karmaşık yapısını ortadan kaldırıp, yalın, herkesin anlayabileceği ve kolaylıkla ulaşıp kendi evi için çözüm geliştireceği bir sistem inşa ettik. Bu, riski anlayıp ister ev sahibi ister kiracı olsun her bir bireyin kendi riskini sigorta kurumuna devretmesi için oldukça önemli. Önce farkında olacağız. Biz afetlere yatkın, fay hatları üzerinde bulunan bir ülkenin fertleriyiz. Karşı karşıya olduğumuz riskleri tanıyacağız. Sonrasında kendimiz için, ailemiz için, evimiz için doğru önlemleri alarak üzerimizdeki bu riski bertaraf edeceğiz. Sigorta sektörü bunun için var'' diye konuştu.
Gülen: "Bilinçlenerek kendimizi koruma altına alırken, bu acıyı yaşamış 13,5 milyon kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelmemeliyiz''
Aksigorta olarak hayata geçirdikleri 'Hayata Devam Türkiye' projesi kapsamında 6 Şubat depreminden etkilenen 11 il için de bir yardım fonu mekanizması kurduklarını dile getiren Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu proje kapsamında Aksigorta'dan satın alınacak her bir konut sigortasının geliri, 6 Şubat depreminden etkilenen 11 şehrimize aktarılacak. Deprem bölgelerine bir yardım fonu oluşturmuş olacağız. İhtiyaç Haritası STK'sı ile bir iş birliği gerçekleştirdik. Hayata Devam Türkiye projesi ile, satın alınan her yeni konut ürünü için deprem bölgesine yardım fonu oluşturuyoruz. İhtiyaç haritası desteği ile 20 Konteyner Ev ile oluşturduğumuz yardım fonumuz, oluşturulan her yeni konut poliçesinden 80 TL katkı ile depremzedelere düzenli yardım olarak devam edecek. İlk adımda gerek kamu gerekse özel sektör deprem bölgesine yardımlarını gerçekleştirdi. Bu yardımlar, bölgede farklılaşan ihtiyaçlara yönelik olarak yapılmaya da devam ediyor. Bizim, birbirimize ihtiyacımız var. Deprem bölgesinin tek seferlik değil, düzenli yardıma ihtiyacı var, o bölgeyi unutmamalıyız. Bilinçlenerek kendimizi koruma altına alırken, bu acıyı yaşamış 13,5 milyon kişinin ihtiyaçlarını görmezden gelmemeliyiz. Deprem öldürmez; bilinçli olmamak, önlem almamak öldürür. Yaşayabileceğimiz riskin büyüklüğünün farkında olalım, önlemimizi bugünden alalım.''
Afetlere hazırlık sigortalı evden başlar
Afetlere hazırlığın sadece hayatta kalmakla ilgili değil, aynı zamanda maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesiyle ilgili olduğunu hatırlatan İTÜ Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu ise yaptığı konuşmada bireylerin, ailelerin, evlerin ve iş yerlerinin afetlere hazırlık açısından almaları gereken önlemleri aktardı. Daha önce yaşanan Kocaeli depreminin maliyeti ve sonuçları üzerinde duran Kadıoğlu, 6 Şubat depremlerinin maliyetinin bunun altı katı olduğunu ifade etti. Kadıoğlu olası İstanbul depreminin beklenen sonuçları üzerinde de durdu.
Profesör Mikdat Kadıoğlu daha sonra şunları söyledi: "Afetlere hazırlık sadece hayatta kalmakla ilgili değil, aynı zamanda maddi ve manevi kayıpların minimize edilmesiyle ilgilidir. Afetlere hazırlıklı olmak için öncelikle bilgi edinmek gerek. Afet türleri ve acil durum planları hakkında araştırmalar yapın, buna göre kişisel planlamanızı hazırlayın ve afet durumunda planınıza uygun olarak hareket edin. Bireysel planlamanızın yanı sıra, evlerinizin ve iş yerlerinizin güvenlik düzeyinin yeterli olduğundan emin olun. Örneğin, evinizi düzenli olarak bakımdan geçirin. Yangın alarmı, karbon monoksit dedektörü ve su sızıntısı dedektörü gibi önemli cihazların çalışıp çalışmadığını kontrol edin. Evde acil durum malzemeleri bulundurun. Bu malzemeler arasında acil durum çantası, sigorta poliçeleri, battaniye, su, yiyecek ve ilaçlar yer alabilir. İş yerinde acil durum planının hazır olması ve tüm çalışanların plandan haberdar olması da önemli. Bu planla, afet durumunda ne yapılacağını ve kimin sorumlu olduğunu belirlenmeli. Bu örneklerdeki gibi afet hazırlıkları konusunda önem alınırsa bireylerin, evlerin, ailelerin ve iş yerlerinin maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi mümkün.
Birçok insan, afetlere hazırlanırken sigortayı unutuyor veya yeterince önemsemiyor. Ancak sigorta, evinizi bir emniyet kemeri gibi korur ve beklenmedik olayların maddi zararlarını azaltır. Bu nedenle, afetlere hazırlık planınızın bir parçası olarak sigorta poliçesi yaptırmak önemlidir. Sigortanız yoksa, afetler sizi uzun süre yuvasız bırakabilir. Afetler, insanları fiziksel olarak etkilemenin yanı sıra maddi kayıplara da neden olabilir. Sigortasız kalanlar, beklenmedik bir afet durumunda büyük finansal zorluklarla karşılaşabilirler. Bu nedenle, sigorta poliçesi yaptırarak afetlerin etkilerini azaltabilirsiniz. Sigorta poliçesi yaptırmak, afetlere hazırlık planınızın bir parçası olarak hazırlıklı olmanızı sağlar. Bu sayede, afetlerin etkileri karşısında daha dirençli olabilirsiniz. Afet sırasında finansal kayıpların telafisi için sigorta poliçesi yaptırmak, afetlere hazırlığınızı tamamlamanın önemli bir adımıdır."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
British Council tarafından gerçekleştirilen 'İngilizcenin Geleceği: Küresel Perspektifler' (The Future of English: Global Perspectives) araştırması, dünya genelinde İngilizcenin kullanımının yanı sıra İngilizce öğretimi ve öğrenimine yönelik yaklaşımlar hakkında daha fazla araştırma, tartışma ve planlama için gündemi şekillendirmek üzere hayata geçirildi. İngilizcenin Geleceği: Küresel Perspektifler, İngilizcenin dünya genelindeki rolünü değerlendiren ve analiz eden önemli bir British Council yayını olma özelliğini taşıyor. Politika yapıcılar, eğitimciler ve bu alanda etkili kişilerle gerçekleştirilen küresel yuvarlak masa toplantılarından ve araştırmalardan elde edilen verilere dayanan rapor, İngilizcenin sosyal, eğitimsel ve mesleki amaçlar için kullanımına ilişkin küresel bulgular sunuyor. Araştırmanın dikkat çeken temel bulguları ve önerileri arasında şunlar yer alıyor:
" İngilizce, hala dünyada en yaygın olarak konuşulan dildir. Küresel iletişim dili olarak kabul edilmekle birlikte, önümüzdeki on yıl ve sonrasında da bu konumunu koruyacaktır.
" Yeni teknolojiler göz önünde bulundurulduğunda bile, İngilizce öğrenme arzusu ile öğretmen ihtiyacı arasında güçlü bir bağlantı vardır. Öngörülebilir gelecekte teknolojinin öğretmen ihtiyacının yerini alması pek olası değildir.
" Kamu ve özel sektör İngilizce öğretimi ve öğrenimi arasında daha fazla iş birliği, her iki sektörün de gelişmesine yardımcı olma potansiyeline sahiptir ve teşvik edilmeli ve etkinleştirilmelidir.
" Politika yapıcılar, ölçme ve değerlendirme uygulamalarının günümüzün eğitim, iş ve sosyal etkileşimlerine uygun olduğundan emin olmak için İngilizce yeterliliğini ölçme ve değerlendirme yaklaşımını sürekli olarak gözden geçirmelidir.
" Teknoloji, daha fazla sayıda öğrencinin dil öğrenimine erişmesine yardımcı olma potansiyeline sahiptir. Ancak araştırma, teknolojiye erişimi olanlarla olmayanlar arasındaki uçurumun genişleme riski de taşıdığını ortaya koymuştur. Teknolojiye erişimi olanlar için yapay zeka öğretme, öğrenme ve ölçme ve değerlendirmeyi geliştirme potansiyeline sahiptir.
" Raporda anadilde akıcılık idealinden dil yeterliliğine yönelik daha uygulamalı ve bağlamsal bir yaklaşıma doğru kademeli, sektör öncülüğünde bir kayma olduğunu belirtilmektedir.
" Eğitim dili olarak İngilizce, özellikle araştırma kaynaklarının önemli bir kısmının yalnızca İngilizce olarak yayınlanabildiği yüksek öğretimde güçlü öğrenme fırsatları sağlayabilir. Ancak yapılan çalışmalar, temel eğitim ve ilköğretimin öğrencilerin anadilleri dışında bir dilde verilmesinin, öğrenmeye zarar verebileceğini ve öğrenmeyi geciktirebileceğini de göstermiştir. Eğitim dili olarak İngilizcenin nerede ve ne zaman benimsendiği konusunda dikkatli olunmalıdır.
Türkiye'den bulgu ve öneriler: Bireyselleştirilmiş öğrenme programlarına talep artıyor
Tüm dünyadan 49 ülkeyi içeren araştırmada, Türkiye özelinde bulgular ve öneriler de yer alıyor. 'İngilizcenin Geleceği: Küresel Perspektifler' raporunda, Türkiye için İngilizce dil öğreniminin, özellikle küresel iş piyasasındaki beklentiler için büyüme göstermesinin muhtemel olduğu dikkat çekiyor. Aynı zamanda, teknolojinin iş ve istihdam başarısı için gerekli ve öğretme, öğrenme, ölçme ve değerlendirme için önemli olduğu ancak teknolojiye erişimde eşitsizlik ile ilgili sorunların ele alınması gerektiği belirtiliyor. Raporda, İngilizce öğrenmeye yönelik özelleştirilmiş bir yaklaşımın da giderek daha fazla talep gördüğünün ve öğrencilerin bireyselleştirilmiş öğrenme programları arayışı içinde olduklarının altı çiziliyor. Bu ihtiyacın, ulusal eğitim sistemlerinin tüm yönleri üzerinde etkileri olacağı ve gerçekleşmesi durumunda, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için 'eğitim sürecinin özelleştirilmesi' gerekeceği belirtiliyor.
Pandemi sonrasında artmaya devam eden dijitalleşme, daha fazla fırsat, içerik ve çevrimiçi İngilizce süreçleri yaratıyor. Bu da hem genel olarak hem de İngilizce için eğitimde teknolojinin etkisini artırıyor. Sosyal medyanın da bireyselleştirilmiş öğrenmenin hem içeriğe hem de yöntemlere yön verdirdiğini belirten araştırmada, gençlerin uluslararası bağlantılarla motive olduğunu öne çıkıyor.
Raporda dikkat çeken diğer bir bulgu ise ölçme ve değerlendirme üzerine. Gençlerin temel motivasyon kaynağının hala ölçme ve değerlendirme olarak görüldüğü araştırmada, gençlerin algılarının eğer eğitimlerinin belirli bir yönü üzerinde sınava gireceklerse onu öğrenecekleri yönünde. Öğretmen eğitimi ve öğretiminin kalitesine odaklanılması gerektiğine dair farkındalığın artması da Türkiye'den elde edilen pozitif bulgular arasında yer alıyor.
British Council'ın 'İngilizcenin Geleceği: Küresel Perspektifler' (The Future of English: Global Perspectives) araştırması ile ilgili daha fazla bilgiye www.britishcouncil.org/future-of-english web sayfası üzerinden ulaşmak mümkün.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Turizm sektöründe 35 yıldır hizmet veren ve ilk günden bu yana tatil denilince ilk akla gelen markaların başında gelen Jolly'nin Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine pazarlama, e-ticaret ve dijital alanının önemli isimlerinden Ahmet Burçin Baysak getirildi.
İzmir Bornova Anadolu Lisesi mezunu olan ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlayan Ahmet Burçin Baysak, profesyonel iş hayatına 2003 yılında, hızlı tüketim ürünleri sektörü ile adımını attı. Çok uluslu global şirketlerde ve Türkiye'nin sektöründe önde gelen firmalarında, V&S Absolut Spirits, Diageo ve Ülker'de, çeşitli pazarlama ve satış rollerinde üst düzey yöneticilik yaptı ve çok sayıda projeye liderlik etti. Ardından e-ticaret, dijital, elektronik şans oyunları ve online satış alanlarında gelir artışına ve yeni müşteri kazanmaya yönelik strateji geliştirmede uzmanlığı ile adından söz ettirdi. Pronet ve Bilyoner.com'da üst düzey yöneticilik görevleri ve yönetim kurulu üyeliği gibi roller üstlenen Baysak, son olarak Türk Hava Yollarının paket tatil e-ticaret platformu, Turkish Airlines Holidays markasının kuruluşuna önderlik etti.
Farklı sektörlerde 20 yılı aşkın deneyime sahip yönetici, yeni bir soluk getireceği yeni görevinde satış, pazarlama, e-ticaret, CRM ve müşteri deneyimi departmanları için etkili bir organizasyon oluşturulması ve güçlü büyüme stratejilerinin kurgulanmasına liderlik edecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Otokoç Otomotiv, London Business School’dan 30 kişilik ziyaretçi grubunu İstanbul’daki merkez kampüsünde ağırladı. Düzenlenen etkinlik kapsamında, London Business School öğrencileri ve program yöneticileri, şirketin Web 3.0 ve Metaverse uygulamalarını deneyimleme olanağı buldu.
Türkiye’nin lider mobilite şirketi Otokoç Otomotiv, dünyanın önde gelen eğitim kurumlarından London Business School’u İstanbul’daki merkez kampüsünde ağırladı. Ziyaret kapsamında 4 Mayıs 2023 tarihinde “London Business School Istanbul 2023 Global Experience” başlıklı bir etkinlik düzenlendi. Söz konusu etkinlikte, işletme alanındaki en saygın kurumlardan biri kabul edilen London Business School katılımcıları, Otokoç Otomotiv’in Web 3.0 vizyonunu ve geleceğe yönelik planlarını birinci ağızdan dinlerken, NFT ve Metaverse uygulamalarını da doğrudan deneyimleme olanağı buldu.
Dünyadaki en saygın ve prestijli eğitim kurumlarından biri olarak kabul edilen London Business School’un değerli üyelerini konuk etmekten büyük bir memnuniyet ve onur duyduklarını belirten Otokoç Otomotiv Pazarlama ve Dijital Platformlar Lideri Esra Arslanbaş Kaynak, yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi: “Bugün, özellikle teknolojinin sağladığı imkânlar sayesinde dünyada ve iş yapış biçimlerimizde yaşanan değişimin hızı gerçekten baş döndürücü. Bu noktada kurumların varlıklarını sürdürmesi ve geleceğe taşıyabilmesi ise ancak bu dönüşüme uyum sağlayabildikleri ölçüde mümkün. Ülkemizin en köklü kurumlarından biri olan ve tam 95 yıldır faaliyet gösteren Otokoç Otomotiv’in bugüne kadarki başarısının ardında, yenilikçilik ve koşullara uyum sağlayabilme becerisine verilen önem yatıyor. İnovasyon ve dijitalleşme stratejilerimiz doğrultusunda teknolojiyi müşterilerimizin ihtiyaçları çerçevesinde merkeze koyan projelerde yer almayı çok önemsiyoruz. Bu gelişmelerin otomotiv endüstrisine nasıl entegre edilebileceğine yönelik çalışmalar ve yatırımlar yapıyor, değişen tüketici trendleri ve ihtiyaçları karşısında şirketimizin öncü konumunu sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu alandaki yakın zamanlı yatırımlarımızdan birisi de Metaverse’te oluşturduğumuz Otokoç Metazone alanı üzerinde erişilebilir ve sürdürülebilir bir deneyim merkezini hayata geçirmek oldu. Kendini yenileyen ve geliştiren bir şirket olarak yaptığımız bu Web 3.0 hamlesiyle geleceğin dünyasına şimdiden adım atarken, başka projelerimizle de kullanıcılara ve markalara çok katmanlı bir deneyim imkânı sunmaya devam edeceğiz. Çalışmalarımızı İngiltere’den gelen konuklarımızla paylaşmaktan büyük mutluluk duyduk. Kendilerine teşekkür ediyorum.”
OTOKOÇ METAZONE
Otokoç Otomotiv’in sürdürülebilir Web 3.0 stratejisi ve vizyonu ile bu yeni dünyada birçok ilki barındıran projesi Otokoç Metazone, Decentraland -111,10 koordinatlarında yer alıyor. Otokoç Metazone, Decentraland’deki 7 parsel kullanımıyla Türkiye’deki en büyük alana sahip olması yönüyle de dikkat çekiyor. Otokoç Metazone, Otokoç Otomotiv’in Web 3.0 iletişimini devam ettireceği, alana özel kampanyalar düzenleyeceği, şirket içi etkinliklere ev sahipliği yapacağı, farklı markalarla iş birliği yapılabilen, sanat ve iş dünyası ile entegre olabilen bir yapıda oluşturdu. Bu deneyim merkezinin yer aldığı alanın tamamında, 7 parselin 4 parselinde ana yapı, 2 parselinde iki ayrı silindir bina ve 1 parselinde billboard yer alan park alanı bulunuyor.
Otokoç Otomotiv Hakkında;
Koç Topluluğu’nun otomotiv sektöründeki ilk yatırımı olarak 1928 yılında kurulmuş olan ve otomotiv tarihini başlatan Otokoç Otomotiv, bugün; Otokoç, Avis, Avis Filo, Avis Filo Maestro, Budget, Otokoç Sigorta, Zipcar, Otokoç 2. El, otokocihale.com, Otokoç Parça ve Lastick markalarıyla hizmet veren, Türkiye’nin en büyük otomotiv perakendeciliği, araç kiralama ve araç paylaşımı şirketidir. Otokoç çatısı altında Ford, Ford Trucks, Volvo, Fiat, Alfa Romeo, Jeep ve Maserati markalarıyla yeni araç satışı, servis ve yedek parça hizmetleri, toptan yedek parça satışı, sigorta ve finansman, aksesuar satışı, 2. el araç satışı ve araç koruma sistemlerini, özetle tüm otomotiv çözümlerini tek çatı altında müşterilerine sunuyor. Araç kiralamada ise Avis ve Budget markalarıyla kısa dönem kiralama; Avis Filo ile operasyonel kiralama, diğer adıyla filo kiralama; Avis Filo Maestro markasıyla filo yönetimi; Zipcar markasıyla ise saatlik kiralama yani araç paylaşımı hizmetini müşterileriyle buluşturuyor. Otokoç Otomotiv, Türkiye, Yunanistan, Azerbaycan, Macaristan, Gürcistan, Kazakistan, Ukrayna, Kuzey Kıbrıs ve Kuzey Irak’ta olmak üzere 9 ülkede, “Yenilikçi mobilite çözümleri geliştiren, küresel ve lider referans noktası olma” vizyonu ile 400’e yakın noktada faaliyetlerine devam ediyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bankacılık sektörünün güçlü markalarından biri olan PASHA Bank, “Kardeş Vatanda Ev Sahibi Olun” mottosuyla Azerbaycan vatandaşlarını Türkiye’de ev sahibi yapmayı amaçlıyor. Cazip kredi fırsatlarıyla 10 yıla kadar ödeme vadesi sunulan özel mortgage kredisi 3 Mayıs Çarşamba günü Azerbaycan Bakü’de JW Marriott Absheron Otel’deki davetle Azerbaycan vatandaşlarına tanıtıldı.
Türkiye’nin önde gelen yatırım bankalarından PASHA Bank, Azerbaycan vatandaşlarını Türkiye’de ev sahibi yapmaya devam ediyor. Kurulduğu günden bu yana Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan üçgeninde; ticaret ve yatırım yapmak isteyen, mevcut iş hacmini artırmayı hedefleyen firmalar için “finansal köprü” görevini üstlenen PASHA Bank, 2022 yılında “Kardeş Vatanda Misafir Değil, Ev Sahibi Olun” mottosuyla Azerbaycan vatandaşları için özel konut kredisi hayata geçirmişti. Gelen yoğun talep sonrasında kredi faiz oranlarını ve vade tutarlarını yenileyen PASHA Bank, 3 Mayıs Çarşamba günü Azerbaycan Bakü’deki JW Marriott Absheron Otel’de özel bir davet düzenledi.
Incity Investments&T&A Projects iş birliğiyle düzenlenen ve çok sayıda davetlinin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte konuşma yapan PASHA Bank Genel Müdür Vekili Hale Yıldırım, “Bizler nasıl Azerbaycan’a geldiğimizde kendimizi evimizde hissediyorsak, eminim ki sizler de ikinci vatanınız Türkiye’ye geldiğinizde bizimle aynı duyguları paylaşıyorsunuz. Bu nedenle diyoruz ki ister yatırım ister oturum amaçlı olsun. Gelin kardeş vatanda misafir değil, ev sahibi olun. 10 yıla varan vadelerde, AZN/USD/EUR döviz cinslerinde, uygun faiz oranları ile Türkiye’de konut sahibi olmak isteyen tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi, dostlarımızı PASHA Bank Türkiye ile tanışmaya davet ediyoruz.” dedi.
PASHA Bank, Premium bankacılık alanında; repo-eurobond-bono-hazine işlemleri gibi yatırım ürünleri ve konut kredisi, yatırım bankacılığı alanında; bono, tahvil, VDMK gibi sermaye piyasası araçları ihraçlarına aracılık, M&A, yatırım fonları, kurumsal bankacılık alanında ise; nakdi krediler, proje finansmanı, leasing, forfaiting, alacak finansmanı, dış ticaretin finansmanı ve gayri nakdi kredi ürünleriyle müşterilerine hizmet veriyor.
PASHA Bank Hakkında
PASHA Yatırım Bankası A.Ş. 25 Aralık 1987’de Yatırım Bank A.Ş. unvanıyla İstanbul’da kurulmuştur. PASHA Yatırım Bankası, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan arasındaki ticaretin gelişimine katkı sağlamak, bölgede yatırım yapan işletmelere kaynak ve rehberlik sağlamak üzere, yatırım bankacılığı ve kurumsal bankacılık ürünleriyle hizmet vermektedir. 2015 yılına kadar farklı sermaye gruplarının yönetiminde hizmet veren bankanın Aralık 2015 tarihi itibariyle yüzde 99,92 oranında sermaye payı, Bakü merkezli bölgesel finans kuruluşu PASHA Bank OJSC’ye geçmiştir. Mayıs 2018 itibariyle, Bankanın ortaklık yapısı yüzde 51 PASHA Bank OJSC, yüzde 49 PASHA Holding LLC olarak değişmiştir. Ayrıntılı bilgi için www.pashabank.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.