Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
nomilerindeki sorunların azalması, TL’nin 2023 yılı değerinde istikrar eğilimini güçlendirecektir. Döviz kurları üzerindeki baskı ihracatın seyrine, ihracatın seyri ise AB ülkelerindeki daralmanın akıbetine göre şekillenecektir. Enerji fiyatlarındaki gerilemeler, arz kısıtlılığına neden olan tedarik ağlarındaki sıkışıklığın giderilmeye başlaması 2023 yılında AB ekonomilerinde toparlanmayı kolaylaştıracağı beklenmektedir. AB ekonomilerindeki dipten dönüş ihracat artışı kanalıyla TL’nin değeri üzerindeki baskıyı zayıflatacaktır.
Canlandırıcı seçim politikalarının uygulanmaya başlanması ise TL’nin dış değeri üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmaktadır: Son üç çeyrekte devam eden ekonomik durgunluk ortamında canlandırıcı seçim politikalarının uygulanmaya başlanması ise TL’nin dış değeri üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmaktadır. Artan ve daha da artması beklenen bütçe harcamaları ve zorlanacak olan kredi kanalları, yüksek dış ticaret ve cari açık seviyeleri üzerinden TL’nin değerini olumsuz etkileyecektir.
Matematiksel kurallar ve istatistiğin dönemsel ölçüm özellikleri nedeniyle enflasyonda düşüş yönlü baz etkisi başlamış olmakla beraber, alışılmış davranışsal atalet ve katılık, piyasa güveni kazanamamış olan para politikası ve enflasyona karşı ilgisizlik paradigması devam etmektedir.
Türkiye de maliyet veya talep artışlarıyla ilgisi olmayan “fırsatçı-şımarık enflasyon” ve “cehalet enflasyon” türleri, üreticiler, toptancılar, perakendeciler ve stokçular arasında oldukça yaygın olması, genel enflasyonun tahribatını daha da artırmaktadır. Talebe ve maliyete bağlı olmayan fiyat artışlarının toplam enflasyon içerinde önemli ve dengeleri bozucu bir yer işgal ettiği gözlenmektedir. Ayrıca, bu türlü fiyat artışları maliyet artışlarının zaman yayılması gereken yansıma etkisinin daha erken realize olmasına sebep olmaktadır.
“Fırsatçı-şımarık enflasyonu” ve “cehalet enflasyonu” türlerinin önlenmesinin en önemli yolu, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, en son yapılan zammın tarihi ve zam tutarının fiyat etiketlerinin üzerine tüm açıklığıyla not ettirilmesinin zorunlu hale getirilmesidir.
Canlandırıcı seçim politikalarının abartılması, enflasyonda düşüş yönünde başlayan baz etkisinin çok daha erkenden bitmesine sebep olacaktır.
TL’nin dış değerindeki aşağı yönlü eğiliminin döviz satışları yoluyla baskılanması yönündeki politikanın seçime kadar devam edeceği beklenmektedir. Enflasyondaki baz etkisinin devamlılığı, döviz satışlarının kur artışına engel olma başarısına, küresel düzeyde enerji fiyatlarında başlayan durulmanın devam etmesine, kamusal olarak yönetilen/yönlendirilen mal ve hizmet fiyatlarında fahiş zamlar yapılmamasına, FED’in sıkılaşma hamlelerinin yavaş yavaş da olsa gevşemesine ve en azından seçim sonrasında parasal koşulların sıkılaşmasına bağlıdır. Bu öngörü ve varsayımları realize olması halinde 2023 TÜFE enflasyonu gelecek Nisan ayında %37 seviyelerine ineceği ve bu seviye civarında da yılı kapatacağı hesaplanmaktadır. Ancak, yukarıdaki öngörülerimizde oluşacak bozulma yıllık enflasyonu elbette artıracaktır.
Dış borç arayışları seçim sürecinde ekonominin döviz ihtiyacına kısa dönemli yardımcı olacak, ancak orta ve uzun dönemde Türkiye’nin yapısal risklerini artıracaktır.
Sonuçları tarımsal dışa bağımlılığı artırıcı politikalara devam edilmesi, Türkiye’nin temel sorunlarının başında gelmektedir. TMO’nun alım, fiyatlama ve teşvik politikaları ile vergilendirme politikaları tarımsal ithalata bağımlılığın daha da artmasına sebep olmaktadır.
Gıda enflasyonu devam edeceği için toplumsal sefalet daha da yaygınlaşacaktır. Hayvan varlığının gerilemesi ve besiciliğin daha da maliyetli hale gelmesi, et ve süt ürünlerinin fiyatlarında başlayan artış uzun süre devam edeceğinin ve dolayısıyla gıda enflasyonunun nedenidir. Tarımsal ürünlerin ithalata bağımlılığı ise maliyetleri dahada artıracaktır. Seçim politikalarının ötesinde sulanabilir alanların artırılması, tarımsal ürün ihracına ilişkin teşvik ve korumacı politikaların bir an önce devreye alınması için hazırlıklara başlanmalıdır.
Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) konusunda seçime endeksli olarak yapılan popülist düzenlemeler, makro düzeyde Türkiye’de sosyal güvenliğin kalitesini, kamusal dengeleri firmaların likidite dengelerini ciddi ölçüde zayıflatacaktır. EYT yoluyla işsizliğin azaltılacağına ilişkin tahminler gerçekçi değildir. Zira emekli olanlara bireysel bazda yüksek gelir aktarımları sağlanmayacaktır.
Enflasyonla mücadelesinin maliyetinin önemli bir kısmı 2022 yılına yazılmış, 2023 yılının yükünü ciddi bir şekilde azaltmış ve ortaya çıkan bu avantaj resesyon riskini de hafifletmiştir. Ayrıca, 2023 yılında küresel enflasyonda ciddi düşüşler meydana geleceği öngörülmektedir.
Seçim sonrasında enflasyonla büyüme, negatif faiz gibi politikaların terkedileceği yüksek olasılıktır.
Yüksek büyümenin peşinden koşarak işsizliği azaltmak için yüksek enflasyonla reel gelirleri veya alım gücünü aşındırmanın Türkiye ekonomisini nasıl hüsrana uğrattığı açık açık ortaya çıkmıştır.
Fiyatlarda ve kaynak tahsisinde ortaya çıkan istikrarsızlık seviyesi devam ettiği müddetçe, iflas riskleri ve düşük faiz politikalarının beslediği döviz riskleri canlılığını hep koruyacaktır. O nedenle fiyat istikrarını sağlamaya yönelik etkili para politikalarına ve yapısal dönüşüm planlamalarına ihtiyaç. Bulunmaktadır.
Cari açığın kritik eşik olan % 5 seviyesine ulaşması ve aşması halinde dış şoklara yakalanmayı ve döviz krizlerinin realizasyonunu kolaylaştıracaktır.
2022 yılında öne çekilen talep, 2023 yılında düşük talep haline dönüşecektir. Düşme yönünde başlayan baz etkisine rağmen, fiyatlarda azalma olmayacağı için ücretliler lehine yaratılan ek satın alma güçleri birkaç ayda eriyecek, 2022 yılında öne çekilen talep olgusu bu kez yerini düşük talebe bırakacak, büyüme sorunu başlayabilecektir.
Orhan Ökmen
Başkan
Sesmir Kurumsal ve Finansal Danışmanlık A.Ş
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Uzun hafta sonu tatilinden dönen ABD piyasaları dün karışık bir kapanış yaparken üç ana endeksten sadece Nasdaq günü artı bölgede tamamlamayı başardı. Dow Jones'taki değer kaybının ise %1'i aştığını gördük. Bunda Goldman Sachs'ın bilançosunun beklentileri karşılayamaması önemli rol oynadı. Şirket hisseleri günü %6,4 kayıpla tamamlarken bu durum endeksi tek başına 158 puan aşağı çekti. Morgan Stanley ise özellikle varlık yönetimi gelirlerinin güçlü olmasının desteği ile kuvvetli bilanço açıklarken şirket hisseleri günü %5,9'luk kazanımla noktaladı. Öte yandan dün alım önerisinde bulunduğumu STNG gün içinde %7'ye yakın prim yaparken günü ise %2,6'lık değer kazanımı ile noktaladı.
ÜNLÜ Menkul
unlumenkul.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Uzun hafta sonu tatilinden dönen ABD piyasaları dün karışık bir kapanış yaparken üç ana endeksten sadece Nasdaq günü artı bölgede tamamlamayı başardı. Dow Jones’taki değer kaybının ise %1’i aştığını gördük. Bunda Goldman Sachs’ın bilançosunun beklentileri karşılayamaması önemli rol oynadı. Şirket hisseleri günü %6,4 kayıpla tamamlarken bu durum endeksi tek başına 158 puan aşağı çekti. Morgan Stanley ise özellikle varlık yönetimi gelirlerinin güçlü olmasının desteği ile kuvvetli bilanço açıklarken şirket hisseleri günü %5,9’luk kazanımla noktaladı. Öte yandan dün alım önerisinde bulunduğumu STNG gün içinde %7’ye yakın prim yaparken günü ise %2,6’lık değer kazanımı ile noktaladı.
Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş.
https://www.yf.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan konuya ilişkin yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
PwC Türkiye, her sene Türkiye enerji piyasasındaki birleşme ve satın alma işlemlerini analiz ettiği raporunun 15’incisini yayımladı. Rapora göre 2022’de enerji piyasasındaki 31 işlemin toplam tahmini değeri 2021’e göre yüzde 29 azalarak 2 milyar ABD dolar olarak gerçekleşti. Küresel ve ulusal piyasalarda derinleşen ekonomik kriz bu düşüşte etkili oldu.
PwC’nin, Türkiye enerji sektöründeki birleşme ve satın alma işlemlerini yıllık olarak analiz ettiği ve sektörü bekleyen gelişmelere yer verdiği raporun 15. sayısı yayımlandı.
‘Türkiye Enerji Sektöründeki Birleşme ve Satın Almalar 2022’ raporuna göre geçtiğimiz yıl boyunca enerji sektöründe 31 birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Söz konusu işlemlerin toplam tahmini değeri 2 milyar ABD doları, olarak kayıtlara geçti. 2021 yılında 2,8 milyar ABD doları değerinde 40 birleşme ve satın alma işleminin kaydedildiği göz önüne alındığında, bu tablo 2022’de %29 oranında ciddi bir düşüş yaşandığını gösteriyor.
Raporun alt detayları incelendiğinde ise 2022 yılında ortalama işlem değeri bir önceki yıla göre hemen hemen aynı kalarak 65 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşti. İşlemlerin neredeyse hepsinin elektrik üretim, dağıtım, perakende ve doğalgaz dağıtım alt segmentlerinden oluşan altyapı sektöründe olduğu gözlemlenirken, bu işlemler arasında en fazla ilgi yenilenebilir enerji varlıklarına yoğunlastı.
Son 2 Yıllık Yükseliş Trendi Durdu: Küresel ve Ulusal Krizin İzleri
PwC Türkiye Şirket Satın Alma ve Birleşme Hizmetleri Ortağı Engin Alioğlu söz konusu rapora ilişkin şu açıklamaları yaptı: “PwC Türkiye olarak enerji sektörüne yönelik hazırladığımız rapora göre, Türkiye enerji piyasasında birleşme ve satın almalarda 2020 yılında başlayan ve pandeminin getirdiği tüm belirsizliğe rağmen 2021 yılında da devam eden yükseliş trendinin 2022’de sona erdiği görülüyor. Bu durum, küresel ve ulusal piyasalarda derinleşen ekonomik krizin bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Küresel tabloda, Ukrayna’daki savaş, hayat pahalılığını derinleştiren enerji krizi, pandemiyi kontrol altında tutma çabaları, teknoloji şirketlerinin piyasa değerlerindeki sert düşüş, yüksek enflasyon, faiz oranları, global emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar gibi faktörlerin, birleşme ve satın alma işlemlerindeki fiyat belirsizliğini ve daralmanın sebepleri arasında ön plana çıktığını görüyoruz.”.
Türkiye enerji piyasasındaki düşüş trendinin ardında da bu küresel faktörlerin etkili olduğunu belirten Engin Alioğlu, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ve bunun sonucunda kredi notlarının düşmesinin de bu faktörlerin etkilerini artırdığını vurguladı. Alioğlu sözlerine şöyle devam etti: “Karadeniz’de doğal gaz rezervlerinin bulunmasına ilişkin haberlere rağmen, bu piyasada liberilizasyon konusunda bir ilerleme kaydedilmemesinin yatırımcıların ilgisini kısıtladığı görülüyor. Bir diğer dikkat çeken nokta ise yabancı yatırımcıların hareketleri.
Her ne kadar 2021’de %75 olan yabancı yatırımcıların gerçekleştirdikleri birleşme ve satın alma işlemlerinin tüm işlemlerdeki payı 2022’de %31’e gerilemiş olsa da, Orta Doğulu şirketlerin elektrik altyapı pazarının farklı segmentlerinde gerçekleştirdikleri satın alma işlemlerini olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyoruz.”
2023 Nasıl Planlanmalı?
Rapor bu veriler ışığında bazı öngörülere de yer veriyor. Buna göre Türkiye’de enerji yönetiminin, eylemlerini Paris İklim Anlaşması'nın şekillendirdiği küresel en iyi uygulamalarla uyumlu hale getirme çabaları umut verici bulunuyor.
Ancak birleşme ve satın almalar konusundaki bu yavaşlamanın, küresel piyasalardaki yavaşlamaya paralel olması, küresel piyasaların iyileşmesiyle birlikte Türkiye enerji piyasasının da otomatik olarak toparlanacağı anlamına gelmediğine dikkat çekiliyor.
Rapordaki analizlere göre, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasının (YEKDEM) şimdiye kadar beklenen düzeyde satın alma ve birleşme işlemini teşvik etmekte yetersiz kalmasıyla, küresel krizlerden ayrışmak ve olası bir küresel toparlanmadan en iyi şekilde yararlanmak için yeni ve güvenilir çekim noktalarının acilen bulunması gerektiği vurgulanıyor.
Yabancı yatırımcıların ilgisi hâlâ mevcut olsa da bu, önümüzdeki dönemde gerçekleşecek işlemlerin şu andaki ‘alıcı piyasası’ndan daha ziyade, yüksek kaliteli varlıklara ve iş gücüne sahip hedef şirketlerin gerçek değerini daha iyi yansıtacak şekilde ‘satıcı piyasası’nda el değiştirebilmesi için uygun ortamın oluşturulması gerekiyor.
Bu bağlamda, 2023 yılındaki genel seçime ilişkin kısa vadeli planların ötesine geçerek uzun vadeli bir bakış açısıyla Türkiye’ye daha güvenli bir liman statüsü kazandırmak artık enerji yönetimi için hiç olmadığı kadar büyük önem taşıyor.
15 Yıllık İvme
Raporun 15. yılı sebebiyle, Türkiye enerji piyasasının son 15 yılını değerlendiren bir bolüm de okuyucularla paylaşılıyor.
Analizlere göre, liberalizasyon politikalarının başarılı olduğu elektrik piyasası, son 15 yılda en fazla birleşme ve satın alma işlemin gerçekleştiği piyasa oldu. Toplam elektrik talebinin %3,5’lik yıllık birleşik büyüme oranı (CAGR) ile sürdürülebilir şekilde artarak 2022’de 320 milyar kWh’ye ulaşması ve Türkiye’nin kendi üretim kapasitesine yatırım yaparak bu talebi karşılaması, kilit cazibe noktaları oldu. Sonuç olarak kurulu kapasite %7’lik CAGR ile artarak 2022 yılında 103 GW’ya ulaştı.
Raporda ayrıca söz konusu 15 yıl, piyasadaki yapısal değişiklikler ile farklı yatırımcıların profilleri, kaynakları ve ilgileri açısından ikiye ayrılıyor:
• 2008-2017 (ilk 10 yıl): Bu ilk dönemde, kamuya ait elektrik ve doğal gaz varlıklarının özelleştirilmesi, yüksek enerji talebi, yüksek yabancı yatırımcı ilgisi, yenilenebilir enerji pazarının hızla gelişmesi, elektrik spot piyasasının ortaya çıkışı ve akaryakıt piyasasındaki köklü değişiklikler gibi faktörler çok sayıda ve yüksek değerli birleşme ve satın alma işleminin gerçekleşmesini sağladı.
• 2018-2022 (ikinci 5 yıl): Bu dönemde her ne kadar yenilenebilir enerji piyasasındaki olumlu gelişmeler yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı olmaya devam etti. Ancak, makroekonomik sorunlar, yabancı yatırımcıların kademeli çıkışı, akaryakıt piyasasında derinleşen sorunlar, elektrik sektöründe derinleşen borç problemleri ve pandemi gibi faktörler birleşme ve satın almalarda ilk dönemde yakalanan momentumun sürmesini engelledi.
2022’de Neler Oldu?
2019 yılında Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve Mart 2020’de tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs pandemisinin hem ekonomik hem de sosyal etkileri 2022’de tam
bitiyor/azalıyor derken, 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya-Ukrayna Savaşı tüm dünyada
gündeme damgasını vurdu.
Arz / talep dengesizliğine bağlı olarak pandemi döneminde yükselen, sonrasında tedarik zincirlerinde iyileşmeler ve arz artışlarıyla geri gelmesi beklenen global enflasyon, Rusya-Ukrayna gelişmeleri ile daha da yükseldi. İlk aşamada ABD ve AB'den gelen tepkiler, 2022 yılında bir savaş senaryosunun zor görünmesi ile kısa süreli bir gerilim olması beklenirken, sıcak çatışmalarla karşı karşıya kalındı. Bu gelişme zaten kırılgan görünen arz/talep dengesini bozup, tedarik sıkıntılarının sürmesine sebebiyet verirken, Rusya’nın en büyük silahı olan enerji fiyatlarındaki sert yükselişin etkileri ile
2022’de en çok kurduğumuz cümle ülkeler için ‘Son yılların en yüksek enflasyonu’ oldu.
Enflasyona bağlı olarak İngiltere ile başlayan ve hemen hemen tüm ülkelerle devam
eden sıkılaşan merkez banka para politikalarına şahit olduk. Enflasyonun kontrol altına alınması amacıyla faiz artırımları artarak devam ederken, bu dönemde büyüme geri plana atıldı. Bu kapsamda da ekonomilerde küçülme etkisi ile resesyon konusu da
gündemi meşgul etti.
Türkiye ve Japonya gibi ülkeler ise enflasyondan ziyade büyüme odaklı strateji çerçevesinde genişleyici politikalarla faiz indirimleri uyguladı. Küresel taraftaki jeopolitik
baskıların hafiflemesi ile enflasyonun geri çekilmesi beklenmekteydi.
Gelelim Borsa İstanbul’a. 2022 yılı Borsa İstanbul için adeta bayram havasında geçti.
Yükselen enflasyon karşısında risksiz getirilerin yetersiz kalması, tasarrufların azalması
ile alternatif getiri arayışı içerisinde BİST’in öne çıkması, yabancı ilgisizliği ile global satış trendlerinden pozitif ayrışma, halka arzlara olan yoğun talep ile BIST'e gelen yeni
yatırımcı kitlesi, kur tarafındaki son dönemdeki stabilizasyon ile KKM’den çıkan nakdin
bir kısmının Borsa’ya geçişi, fiyatlar genel düzeyindeki artışların şirket karlılıklarını
olumlu etkileyebileceği algısına ek olarak güçlü finansal dönemlerin geçirilmesi,
2022’de endeksin rekor kırmasını bizim de globalden pozitif ayrışmamıza neden oldu. 2022’de BİST’te en çok kazandıran sektör ise %522 getiri ile Ulaştırma Sektörü oldu.
2023’te Bizi Ne Bekliyor?
2023 yılı içerisinde 2022 yılında olduğu gibi savaş belirsizliğinin devam etmesini bekliyoruz. Gerginliğin azalması beklenirken artarak devam etmesi, endişeleri ayakta tutarken, bu durumdan dolayı enflasyonun kontrol altına alınması adına yapılan faiz artırımlarının etkisi ile 2023 yılında global tarafta resesyon endişelerinin fiyatlanmaya devam edeceğini bekleyebiliriz.
Global piyasaları yılın ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak inceleyeceğiz. Öyle ki, globalde
enflasyon geri çekilse de hala kontrol altına alınabilmiş durumda değil. Bu durumda
da ilk yarı itibariyle faiz artırımlarının devam etmesini bekliyoruz. Fakat yılın ikinci yarısında gerek faiz artırımı için Merkez Bankalarında yer kalmayacağı, gerekse de enflasyonun gerilemeye devam ederek resesyonun konuşulmaması adına büyümenin ön
plana çıkarak genişleyici politikalar uygulanmasını bekliyoruz.
Yurt içinde ise enflasyon kanadının sert geri çekilmesini ve KGF ile birlikte de büyümenin desteklenmesini bekliyoruz. 2022 yılında %85’in üstüne çıkan ve son ay baz etkisi ile yılı %64,3’te tamamlayan enflasyonun Ocak ayında da geri çekilmesini bekliyoruz. Anlık konjonktürde yılın ise %45’li seviyelerden tamamlanmasını beklemekteyiz.
2022’de BİST’teki yükseliş için konuştuğumuz enflasyon etkisinin kısmen devamını
bekliyoruz. Ancak 2022’deki gibi ‘ne aldıysak gitti’ algısının bu sene gerçekleşmeyeceğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz yıl, tüm dünya gibi ekstrem durumlarla karşılaşmamız
bu algıyı oluştursa da, bu yıl finansal okuryazarlığın önemi daha da artacak.
Borsa İstanbul’da her dönemin ayrı hikayesi her haber akışının farklı sektör ve hisselere etkisi oluyor. 2023’de hisse ve sektör seçiminin önemi daha da artacak. Anlık hikayelerden etkilenecek doğru sektör ve hisseler bulunup, temel ile teknik analiz doğrultusunda yapılan yatırım tercihlerinin önemi daha da artacak. Görüşümüz volatilitesi
yüksek, momentumu düşük zamanlarda kredili işlemlerden uzak durulması ve yükselişlerde fazla cesaretli, düşüşlerde fazla panik olunmaması yönünde. Şu an için Borsa
İstanbul’da değişkenlik göstermeyecek bir yatırım hikayesi belirlenemez olsa da, kesin
olan yılın ikinci yarısının seçim belirsizliğinin biterek, başta para politikası olmak üzere daha sürdürülebilir dinamiklere ve fiyatlamalara yönelineceği yönünde.
2023 Yılında Ön Plana Çıkmasını Beklediğimiz Sektörler
Ulaştırma Sektörü
2020 yılındaki pandemiden en negatif etkilenen sektörlerin başında hiç şüphesiz ulaştırma geldi. 2021 yılında aşılanmaların hızlanması ve normalleşme adımları ile pandeminin etkilerinin azalacağı beklentileri 2022’de yeni hikayenin ulaştırmaya yansıyacağının sinyallerini bize verdi. Normalleşme adımlarının etkileri, bağışıklıkların güçlenmesi ve ülkelerarası uçuş kısıtlamalarının kaldırılması ulaştırma sektörünü destekledi.
Yolcu trafik sayılarında dış hatlarda 2019’u geçen şirketlere ek olarak iç hatlarda tavan
fiyat uygulaması, ulaştırma sektörünü ön plana çıkarak unsurlar arasında oldu.
2022’de pozitif geçen turizm sezonunun sadece yaz turizmi için değil kış turizmin de
güçlü geçmesi bekleniyor. Rus vatandaşlara da yapılan yaptırımlar Türkiye’ye gelişleri
artırırken, Avrupa’daki enerji krizi de devam ediyor. Avrupa’nın Rusya’ya yaptığı ambargo ile Rusya’dan gaz tedarikini %30’lardan %10’lara indirmesi sonrasında aradaki
oran için bir alternatif üretememesi Avrupa’da kışın çetin geçeceğini bize gösteriyor.
Medyalarda yer alan haberlere göre geçen yılın kış dönemine göre otel rezervasyon
oranlarının artması ile artması beklenen turist sayısı 2023’te ulaştırma paylarına katalizör olacak gibi görünüyor.
Şirketlerin genişleyen filoları, güçlü turizm etkileri ve ısınma turizmi durumu sonrasında 2023’te ulaştırma sektörü ön planda olacak gibi görünüyor.
2023 Yılında Ön Plana Çıkmasını Beklediğimiz Sektörler
Sigortacılık Sektörü
2022 yılı sigortacılık sektörü açısından zor bir yıl oldu. Pandemi etkilerinin azalması ile
birlikte 2022 yılında enflasyon tarafında geri çekilme beklentisi mevcutken, Rusya -
Ukrayna savaşı tüm dünyaya damgasını vurdu. Enerji fiyatlarındaki sert yukarı yönlü
seyir, gıda fiyatlarının artması, lojistik ve tedarik sıkıntılarına ek olarak arz talep dengesizliğine bağlı yükselişler ile birlikte dünya genelinde enflasyon son yılların en yüksek
seviyesine çıktı. Para ve maliye politikalarındaki belirsizlikler döviz kurlarında dalgalanmaya sebebiyet verdi. Enflasyondaki yükseliş ile birlikte tasarrufların azalması sonucunda alışkanlıklar değişirken, gelir adaletsizliği de arttı.
Motor segmentinde artan hasarlar, yedek parça maliyetlerinin hızla yükselmesi ile teknik branş tarafı zayıf kaldı. Ayrıca 2021 yıl sonunda asgari ücrete yapılan %50 artışa ve
jeopolitik risklere bağlı olarak yükselen enflasyon neticesinde, tüketim sepetindeki
azalışı karşılamak adına asgari ücrete yapılan Temmuz ayındaki %30 artış ile tazminat
ve maliyetler için ayrılan karşılıkları artırdı. 2022 yılı 1. çeyreğinde trafik sigortasında
muallak tazminat karşılıkları yazılan primlerin %130’una karşılık gelirken, kaskoda ise
bu oran %69’a çıkarak üst düzeye ulaştı. Trafik sigortasında ödenen primler ise 2022
yılı ilk 9 ayında yazılan primlere oranla %91’e yükselirken kaskoda ise bu oran %54 ile
ortalamaların altında seyretti. 2019 yılından bu yana araç rayiç bedelleri %360 artarken,
sigortacılıkta prim üretimi %300 arttı. Bu durum ise kar marjlarını baskıladı
Bu kapsamda enflasyonun ve hammadde fiyatlarının geri çekilmesiyle ödenen prime
göre poliçe sonucu, maliyetlerde azalış bekliyoruz. Buna istinaden şirket poliçelerinin
kar marjının (poliçe fiyatı/ödenen maliyet) artacağını öngörüyoruz. Sektörü destekleyici faktörleri dezenflasyon süreci, trafik sigortalarındaki tavan fiyat artışı, yabancı göçmen sayısının artması ve buna bağlı olarak devlet hastanelerindeki randevu sürelerinin uzamasıyla özel sağlık sigortalarına artan talep, ikiz açık ve artan finansman ihtiyacı, kasko payının gelir içindeki artan payı ve fiyat-maliyet makasının daralacak olması
olarak ön görüyoruz.
2023 Yılında Ön Plana Çıkmasını Beklediğimiz Sektörler
Aracı Kurumlar Sektörü
Aracı kurumlar sektörü açısından bu yıl da iyi performans gösterecek gibi gözükmekte. KKM’den çıkan nakdin bir kısmının Borsa’ya girmeye devam etmesi, yerli yatırımcı
fazlalığıyla Borsa’ya olan ilginin artması, tasarrufların azalması ile alternatiflerin Borsa’da yoğunlaşması, halka arzların etkileri ve enflasyonun etkileri ile alternatif getiri
arayışı içinde piyasaların ön plana çıkması işlem hacimlerini artırmaya devam ediyor.
Buna bağlı olarak Borsa’ya aracılık eden kurumların komisyon gelirlerini artırıyor. Kaldıraçlı / kredili işlemlerin fazlalığı da aracı kurumlara gelir yaratıyor. Kurumsal Finansman, Pazarlama&Satış gibi faaliyetler de aracı kurumları ön plana çıkarıyor. 2023 yılında da hacimlerdeki artışın devamını bekliyor, bu durumun da sektörü ön plana çıkarmasını ön görüyoruz.
Telekomünikasyon Sektörü
Geçtiğimiz yıl tarifelerin enflasyon karşısında yetersiz kalması, sektörü baskılayan
önemli unsurlar arasında yer almıştı. Genellikle 1 yıllık taahhütler halinde yapılan tarifelere yıl sonuna doğru enflasyonların yansıtılması ve tarifelerin buna göre belirlenmesi 2023’te Telekomünikasyon sektörünü öne çıkarabilir. Sektör şirketlerinin yatırımları/
borcu döviz, gelirlerinin TL cinsinden olması ile kur tarafındaki stabilizasyon süreci de
baskıyı azaltacak unsurlar arasında yer alıyor.
Dayanıklı Tüketim Sektörü
Avrupa’da resesyon endişelerinin ağır basması ve Euro / Dolar paritesindeki geri çekilme dayanıklı tüketim sektörünün 2022 yılı üçüncü çeyrekte baskılanmasına neden oldu. Son zamanlarda güvercin tonda açıklamalar ve 2023’te bu tutumun devam etme
beklentisi Euro / Dolar paritesini yukarı çekiyor. Hammaddenin dolar bazlı, satışların
euro bazlı olduğu sektörde paritenin yukarı yönü seyrinin olumlu yansımasını bekliyoruz. Olası bir kur şokunda ise ihracatı yüksek, satışları dövize endeksli olan sektör şirketlerinin Aralık 2021 sonunda olduğu gibi yukarı yönlü hareketlerini izleyebiliriz. Ayrıca yeni satın alma/birleşme/yatırımlar da sektörde yeni hikayeler oluşturabilir.
2023 Yılında Ön Plana Çıkmasını Beklediğimiz Sektörler
Gıda Perakende Sektörü
2022 yılında yükselen gıda enflasyonları gıda perakende şirketlerinin cirolarına olumlu
yansıdı. Tasarrufların azalması indirim marketlerine olan ilgiyi de fazlasıyla artırdı. 2023
yılında, gıda perakendecileri için asıl durum enflasyonda beklenen düşüşün bilançolara etkileri, şirketlerin ne kadar satışlarına yansıtabilecekleri olacak gibi gözüküyor. Ancak pazarda daralma beklentimizden ve talebin artacağı ön görüsü ile gıda perakende sektörü bu yıl da ön plana çıkabilir. Rekabet Kurumu soruşturmalarının devam etmesi sektöre baskı yaratmaya devam edecek unsurlar arasında yer alıyor.
Enerji Sektörü
Rusya-Ukrayna dendiğinde akla ilk savaş sonrasında da enerji geliyor desek yanlış
olmayacaktır. 2023’teki belirsizliklerin bu denli devam etmesi, yükselen enerji fiyatlarının devam edebilme olasılığı bu durumu satışlarına yansıtan şirketleri öne çıkarıyor.
Bir diğer hikaye de artan enerji maliyetleri nedeniyle, giderlerin azalması amacıyla
şirketler Çatı GES Projelerine yönleniyor. GES projelerini gerçekleştiren ve enerji depolama faaliyetleri olan şirketler 2023’te ön plana çıkabilir. Ancak kur tarafındaki stabil
durum ve artan regülasyon baskıları sektör üzerinde olumsuz etki gösterebilir.
Otomotiv Sektörü
Düşük faiz ortamında sektörün güçlü kalmaya devam edebileceğini ön görüyoruz. İhracat tarafında, resesyon ihtimali gelişiminin önünde baskı hissettirebilecek olsa da
talebin öne çekilmesi ile otomotiv sektöründe 2023 yılında potansiyel görüyoruz.
Elektrikli araçlara geçiş sürecinin hızlanması ve bu denli yatırımların olması sektörü
göz önünde tutuyor.
2023 Yılında Ön Plana Çıkmasını Beklediğimiz Sektörler
GYO Sektörü
Talebin öne çekilmesi GYO sektörünü ön plana çıkarıyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesinin açıklanması ve orta gelirliler için konut projesi lanse edilmesi, sadece sektöre değil diğer ilgili sektörlere de domino etkisi yaratacak cinsten.
Yeni kredi açıklamaları ile talebin artması, ve değerlemelerin yukarı yönlü seyrinin devam etmesi GYO sektörü için pozitif tutuma işaret ediyor.
Bankacılık Sektörü
2022 yılında bankacılık sektörünün finansal etkileri Borsa’yı yukarı yönlü katalizör oldu.
2022 yılı son çeyrek finansallarında TL kredi mevduat makasında iyileşme, yüksek TÜFE endeksli kağıt getirileri, Net Faiz Marjı ve Net Faiz Gelirlerinde artış, karşılık giderlerinin azalması, komisyon gelirlerindeki artışla birlikte bankacılık sektörünün finansallarındaki güçlü seyrin devamını beklemekteyiz. 2023 yılında ise kredi büyüme hızının bir
miktar yavaşlamasını bekliyoruz. Geri çekilmesi beklenen enflasyon oranı TÜFE’ye endeksli borçlanma araçları kapsamındaki gelirleri azaltacakken, net faiz marjlarında da
düşüş beklemekteyiz.
İnfo Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.infoyatirim.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
TCMB bugün 2 hafta vadeli 1.5 milyar dolar, 1 ay vadeli 600 milyon dolar ve 3 ay vadeli 300 milyon dolar tutarlı döviz karşılığı TL swap ihalesi açtı.
TCMB'nin yarın valörlü swap ihaleleri saat 13.30-14.00 arasında gerçekleştirilecek.
Rekabet Kurulu (RK) internet sitesinde yayınlanan açıklama aşağıda bulunuyor:
Kozmetik ve kişisel bakım ürünleri sektöründe faaliyet gösteren teşebbüslerin yeniden satış fiyatlarını tespit etmek ve internet satışlarını kısıtlamak suretiyle 4054 sayılı Kanun'un 4. maddesini ihlal ettiği iddiasına yönelik yürütülen önaraştırma Rekabet Kurulunca karara bağlandı.
Önaraştırmada elde edilen bilgi, belge ve yapılan tespitleri 22.12.2022 tarihli toplantısında müzakere eden Rekabet Kurulu, bulguları ciddi ve yeterli bularak 22-56/875-M(3), 22-56/875-M(4), 22-56/875-M(5), 22-56/875-M(6), 22-56/875-M(7) kararları ile Biota Bitkisel İlaç ve Kozmetik Laboratuarları AŞ, Colastin Sağlık Ürünleri AŞ, Gerçek Kozmetik San. ve Tic. Ltd. Şti., Kozmoklinik Kozmetik ve Medikal Ürünler Paz. ve Tic. AŞ ve MOT Grup Bilişim Ltd. Şti. hakkında soruşturma açılmasına karar verdi.
* Rekabet Kurulu tarafından alınan soruşturma kararları, hakkında soruşturma açılan teşebbüs ya da teşebbüs birliklerine kararın tebliğ edilmesini takiben kamuoyunun bilgisine sunulur. Kamuoyunun Rekabet Kurulu kararları hakkında bilgilendirilmesi kapsamında yapılan bu açıklamalar, hakkında soruşturma açılan teşebbüslerin ya da teşebbüs birliklerinin 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettikleri, Kanun kapsamında ceza yaptırımı ile karşı karşıya kaldıkları veya kalacakları şeklinde yorumlanamaz.
Merkez Bankası, "Türkiye’nin Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri" Kasım 2022 raporunu yayınladı.
Rapor aşağıda bulunuyor:
"2022 Kasım sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2021 yıl sonuna göre % 4,9 oranında artışla 302,4 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise % 4,3 oranında artışla 567,3 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2021 yıl sonunda -255,8 milyar ABD doları iken 2022 Kasım sonunda -265,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.
Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2021 yıl sonuna göre % 10,1 oranında artışla 122,4 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi % 1,5 oranında azalışla 119,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları % 5,7 oranında azalışla 48,6 milyar ABD doları olmuştur.
Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2021 yıl sonuna göre % 8,6 oranında artışla 153,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.
Portföy yatırımları 2021 yıl sonuna göre % 5,6 oranında azalışla 91,2 milyar ABD doları olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2021 yıl sonuna göre % 43,3 oranında artışla 26,4 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku % 65,2 oranında azalışla 1,2 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise % 10,6 azalışla 40,5 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.
Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2021 yıl sonuna göre % 5,4 oranında artarak 322,3 milyar ABD doları olmuştur. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2021 yıl sonuna göre % 19,0 oranında artarak 41,4 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı % 30,5 oranında artarak 12,7 milyar ABD doları olmuştur.
Bankaların toplam kredi stoku % 11,0 oranında azalarak 58,4 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku % 2,2 oranında artarak 99,5 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmişti "
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.