Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Sigortacılık sektöründe yenilikçi vizyonu ve güçlü kurumsal kültürüyle öne çıkan Magdeburger Sigorta’nın çalışanlarına verdiği değer yeni bir ödülle daha taçlandı. Şirket, Happy Place to Work Bilim Kurulu’nun gerçekleştirdiği “Wellbeing Index” ve “İnsan Yönetimi Uygulamaları” baz alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda sigortacılık sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İşyerleri Listesi”ne girmeye hak kazandı ve “Mükemmel Çalışan Deneyimi Sertifikası ve Ödülü”ne layık görüldü.

 

Dünyanın en mutlu işyerlerini araştıran ve çalışan deneyimini bilimsel kriterlerle ölçen saygın bir uluslararası kurum olan Happy Place to Work’ün gerçekleştirdiği değerlendirmelerde yüksek ortalamalar tutturan Magdeburger Sigorta, sektöründe önemli bir başarıya imza attı.

 

Çalışan mutluluğunu ön plana alan şirket

Magdeburger Sigorta’nın bu ödüle layık görülmesinde, çalışan memnuniyetine verdiği önem, bireysel gelişimi teşvik eden fırsatlar, güvene dayalı çalışma ortamı ve şeffaf iletişim anlayışı belirleyici oldu. Çalışanlarının hem kişisel hem de mesleki gelişimini destekleyen uygulamalarıyla dikkat çeken şirket, yüksek motivasyon ve güçlü bir aidiyet hissi yaratan kurumsal yapısıyla öne çıkıyor.

 

Magdeburger Sigorta Genel Müdürü Ceyhan Hancıoğlu, konu hakkında şu ifadeleri kullandı:

 

"Çalışan mutluluğu bir şirketin yalnızca bugünkü performansını değil, uzun vadeli başarısının temelini de oluşturur. Magdeburger Sigorta olarak, insan merkezli bir yaklaşımla hareket ediyor, ekip arkadaşlarımızın kişisel ve mesleki gelişimlerine katkı sağlayacak fırsatlar sunuyoruz. Bu anlayış, hem bireysel potansiyelin açığa çıkmasına olanak tanıyor hem de takım ruhunu ve ortak hedeflere olan bağlılığı güçlendiriyor.

 

Açık iletişimi teşvik eden, güven duygusunu besleyen ve gelişim olanakları sunan kurum kültürümüzün böyle saygın bir ödülle takdir edilmesi bizim için büyük bir gurur. İnanıyoruz ki, geleceğin başarılı şirketleri yalnızca inovasyona değil, aynı zamanda çalışan memnuniyetine ve kurumsal bağlılığa da yatırım yapanlar olacak. Bu doğrultuda ilerlemeye devam ediyoruz. Magdeburger Sigorta olarak inovasyon, sürdürülebilirlik ve insan odaklılık prensipleriyle hareket ederek, çalışan deneyimini önceliklendiren yaklaşımımızla sektörde bir yerlere gelmeye kararlıyız."

  

Magdeburger Sigorta Hakkında:

180 yıldır sigortacılık sektöründe yenilikçi hizmet ve çözümleriyle faaliyet gösteren Magdeburger Sigorta, 1844 yılında Almanya’nın Magdeburg kentinde kurulmuş ve kurulduğu dönemden itibaren dünyanın sayılı sigorta şirketleri arasına girmiştir. 1906 Büyük San Francisco depremi dahil Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde pek çok felakette sigortalılarının yanında olmuştur.

1995 yılında el değiştiren Magdeburger Sigorta’nın Türkiye’deki hisseleri de aynı dönem içerisinde devredilmiştir. Magdeburger Sigorta, 23 yıl sonra 2018 yılında 100% Türk sermayeli Bor Holding tarafından satın alınmıştır.

Sigortacılık sektöründe yetkin kadrosu, güçlü acente ağı, yenilikçi ve güvenilir hizmet anlayışını paydaşlarıyla buluşturan Magdeburger Sigorta, faaliyetlerine hedeflerini büyüterek emin adımlarla Bor Holding çatısı altında devam etmektedir.

Magdeburger Sigorta A.Ş. bir BOR Holding iştirakidir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

InoKent sistemiyle kent yaşamını dijitalleştiren Innosa, çevresel etkileri azaltan çözümleriyle sürdürülebilir geleceğe katkı sağlıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla açıklama yapan Innosa Genel Müdürü Mustafa Özer, InoKent gibi sistemlerle şehir yönetimlerini dijitalleştirirken, kamu hizmetlerinin çevresel ayak izini azaltmayı hedeflediklerini söylüyor.

Bilişim sektörünün öncü firmalarından Innosa, geliştirdiği teknoloji çözümleriyle çevresel sürdürülebilirliği destekleyen çalışmalara imza atıyor. Innosa'nın geliştirdiği InoKent Akıllı Kent Yönetim Sistemi, yalnızca belediyelere dijital dönüşüm sunmakla kalmıyor; kaynak kullanımında verimlilik sağlayarak çevresel etkilerin azaltılmasına da katkı sunuyor.

Enerji tasarrufu, dijitalleşmeyle sağlanan kâğıt tüketiminin azaltılması, kent içi süreçlerin daha hızlı ve kaynak dostu yönetilmesi gibi unsurlar; InoKent'in belediyelerde oluşturduğu dönüşümün yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda ekolojik bir dönüşüm olduğunu ortaya koyuyor.

Innosa Genel Müdürü Mustafa Özer, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dünya Çevre Günü'nü sadece bir farkındalık tarihi olarak değil, aynı zamanda bir sorumluluk çağrısı olarak görüyoruz. Innosa olarak geliştirdiğimiz her teknolojik çözümde sürdürülebilirliği ön planda tutuyoruz. InoKent gibi sistemlerle şehir yönetimlerini dijitalleştirirken, kamu hizmetlerinin çevresel ayak izini azaltmayı da hedefliyoruz. Daha yaşanabilir, daha yeşil şehirler için teknolojiyi doğayla uyum içinde tasarlamaya devam edeceğiz.”

Innosa, bilişim gücünü çevre bilinciyle birleştirerek, sadece bugünün değil, geleceğin şehirlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Akıllı sistemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte belediyelerin sürdürülebilirlik hedeflerine daha kolay ulaşabileceğine inanan firma, “teknolojiyle çevre arasında bir denge kurulabileceğini” vurguluyor.
  
Innosa Yazılım Teknolojileri hakkında
1998 yılında kurulan Innosa, bilişim sektöründe orta ve büyük ölçekli kurumlara yönelik proje geliştirmek amacıyla kurulmuş bir yazılım firmasıdır. Genellikle kurumsal pazara odaklanan firma, müşterilerinin taleplerine yönelik olarak; yazılım geliştirme, yapay zeka, danışmanlık, özel proje geliştirilmesi, sistem ve veri tabanı desteği sağlanması konularında hizmet vermektedir. Belediye Bilgi Yönetim Sistemleri konusundaki ciddi tecrübesiyle büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde Akıllı Kent Yönetim Sistemi kurma çalışmalarını yürütmektedir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

2025'in ilk çeyreğinde artan maliyetler ve adisyon sistemi zorunluluğu gibi çetin koşullarla boğuşan yiyecek ve içecek sektörüne yenilikçi çözümler sunan NarPOS, bir önceki yılın aynı dönemine göre %240'lık rekor bir büyüme kaydederek, işletmelerin bu zorlu dönüşüm döneminde dahi verimliliklerini artırmasına ve kârlılıklarını korumasına yardımcı oldu.

2025 yılının ilk çeyreği, Türkiye ekonomisi genelinde ve özellikle yiyecek-içecek sektöründe kendine özgü dinamikleri ve zorlukları beraberinde getirdi. Enflasyonist baskılar, artan maliyetler ve yasal uyum gereklilikleriyle mücadele eden işletmeler için dijital dönüşüm ve verimlilik arayışı her zamankinden daha kritik hale geldi. Bu zorlu zeminde, sektörde 12 yıllık deneyimiyle öne çıkan ve 10 ülkede 14 binden fazla işletmeye hizmet veren NarPOS, sunduğu yenilikçi ödeme ve yönetim altyapısı hizmetleriyle rekor bir büyümeye imza atarak, işletmelerin direnç kazanmasına ve geleceğe hazırlanmasına rehberlik etti.

Talep yavaşladı, kârlılık baskısı arttı

2025'in ilk çeyreği, yiyecek-içecek sektöründeki işletmeler için maliyetlerin yükselişi ve değişen yasal düzenlemelerle geçti. TÜİK verilerine göre, 2025 yılının ilk çeyreğinde saatlik işgücü maliyeti endeksi %8,5, saatlik kazanç endeksi ise %8,8 arttı¹. Bu artışlar, işletmelerin personel giderleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. Sektördeki bazı büyük oyuncuların finansal sonuçları da talepteki yavaşlamayı ve kârlılık baskısını doğruladı².

2025 itibarıyla restoranlara gelen adisyon sistemi kullanma zorunluluğu, sektöre yeni bir uyum ve ek maliyet kalemi getirdi. İşletmeler, artan vergi yükleri ve kârlılık baskısıyla başa çıkmak için operasyonel verimliliği ve gider minimizasyonunu önceliklendirmek zorunda kaldı.

Sektörün çözüm arayışına yanıt veren NarPOS’tan rekor büyüme
Yiyecek ve içecek sektörünün çetin koşullarla mücadele ettiği bu dönemde NarPOS, 2025 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre %240 gibi etkileyici bir büyüme kaydetti. Bu büyümenin ardındaki ana itici güç, 2024 yılında hayata geçirilen ve hızla benimsenen restoranlara sağlanan ücretsiz ödeme altyapısı hizmetleri oldu.

NarPOS Kurucu Ortağı ve CEO'su İlyas Akça, "2025'in ilk çeyreği, sektörümüz için önemli zorlukların yaşandığı ancak aynı zamanda dijitalleşme ve verimlilik arayışının zirveye çıktığı bir dönem oldu. NarPOS olarak bu dönemde elde ettiğimiz %240'lık rekor büyüme, geliştirdiğimiz 'uçtan uca' ödeme altyapısı çözümlerimizin işletmelerin kritik ihtiyaçlarına ne denli güçlü bir yanıt verdiğinin en somut kanıtıdır. Özellikle yasal adisyon sistemi zorunluluğu gibi yeni regülasyonlar ve artan maliyetler karşısında, restoranlar sadece yasal uyumu sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda operasyonel giderlerini düşürerek ve kârlılıklarını artırarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Biz de tam bu noktada, ödeme altyapımızı işletmelere ücretsiz sunarak onların en büyük maliyet kalemlerinden birini ortadan kaldırıyoruz, böylece hem yasal uyumu hem de operasyonel verimliliği tek bir platformdan sağlıyoruz." dedi.

İlk çeyrekte NarPOS'un yeni kullanıcı sayılarında da istikrarlı bir artış yaşandı, 246 yeni işletme NarPOS altyapısını kullanmaya başladı. Cihaz kurulumlarında da güçlü bir ivme yakalandı; 4 ayda 410 adet Pavo cihazı kurulumu gerçekleştirildi. İşlem hacmi tarafında ise son dört ayda 161 milyon TL (NÖS) ve 23 milyon TL (ücretli) işlem hacmi yönetildi. NarPOS, yaz aylarında aylık işlem hacminin 465 milyon TL seviyesine ulaşacağını öngörüyor.

NarPOS, 2025 yılında da iddialı büyüme hedeflerini sürdürerek yıl sonunda %160'lık bir büyüme ile toplamda 2000 noktada ödeme altyapısı hizmeti sağlamayı hedefliyor. İstanbul'daki büyümesini sürdürürken, İzmir, Antalya ve Ankara'da da yeni ekipler oluşturarak yayılımını hızlandıracak.

Sektörel zorluklara entegre yanıt

NarPOS, 12 yıllık deneyimiyle ve 10 ülkede 14 binden fazla işletmeye hizmet vererek, restoranların adisyon sistemi zorunluluğu, artan maliyetler ve kârlılık baskısı gibi zorluklarına entegre çözümler sunuyor. Ücretsiz ödeme altyapısıyla işletmelerin önemli bir gider kaleminden kurtulmasını sağlayan NarPOS; Yazarkasa POS, el terminali ve işletme yönetimini birleştiren hibrit sistemleriyle siparişten stok takibine, yasal uyumdan operasyonel verimliliğe kadar tüm süreçleri optimize ediyor. Bu sayede işletmeler, zayiatı minimuma indirirken, müşteri deneyimini de geliştirebiliyor.

Yasal uyumu büyüme fırsatına dönüştürmek

Yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren işletmeler için operasyonel çevikliğin ve dijitalleşmenin artık hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan İlyas Akça, “2025'te devreye giren adisyon sistemi zorunluluğu ve artan maliyetler, işletmelerimizi daha verimli çalışmaya itiyor. NarPOS olarak biz, bu zorlu süreçte işletmelerimizin yanında duruyor, onlara sadece yasal uyum değil, aynı zamanda büyümelerini sağlayacak kapsamlı çözümler sunuyoruz. Dijitalleşmeyle gelen verimlilik, kârlılık ve rekabet avantajları, bu yeni dönemin anahtarıdır. Türkiye'de ve dünyada bir ilk olacak yeniliklerimizle işletmelerimizin bu anahtarı en doğru şekilde kullanmaları için tüm desteği sağlamaya devam edeceğiz." dedi.

¹ Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) - İşgücü Girdi Endeksleri, I. Çeyrek: Ocak-Mart, 2025. (https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Isgucu-Girdi-Endeksleri-I.-Ceyrek:-Ocak-Mart,-2025-54007&dil=1)

² BigChefs 2025 Yılı İlk Çeyrek Finansal Sonuç Değerlendirmeleri ve Faaliyet Raporları (https://infoyatirim.com/blog/bilanco-analizleri/big-chefs-2025-yili-ilk-ceyrek-bilancosunu-acikladi, https://img.bigchefs.com.tr/SPK/1C25_bilgilendirme.pdf)



NarPOS Hakkında

2012 yılında kurulan NarPOS, sipariş yönetimi, ödeme alma ve stok takibi süreçlerini birleştirerek işletmelere uçtan uca operasyonel çözümler sunan bir çözüm ortağıdır. İşletmelerin tüm operasyonel süreçlerini tek bir yerden yönetmelerini sağlayarak hem bulut hem de lokal tabanlı çözümleri ile zaman ve maliyet tasarrufu sağlar. Tamamen Türk mühendisleri tarafından tasarlanan NarPOS, teknolojik altyapısı ve kullanıcı odaklı arayüzüyle, en hızlı çözümleri sunabilmek ve satış sonrası hizmetlerde etkin geri dönüşler sağlayabilmek adına 7/24 kesintisiz destek sunan büyük bir ekibe sahiptir. NarPOS, kurulduğu günden bu yana dünya genelinde 14 binden fazla işletmeye hizmet vermiştir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 Dünyanın lider lojistik firması DHL Group bünyesinde faaliyet gösteren DHL Supply Chain Türkiye, Lead Logistics Partner (LLP) ile tedarik zincirlerine sürdürülebilir katma değerli hizmet sunuyor. İki binden fazla LLP uzmanıyla müşterilerinin iş dönüşümünü destekleyen şirket, lojistik operasyon ve maliyet yönetiminin yanı sıra küresel tedarik zincirlerinin tasarlanmasında yüksek teknoloji, otomasyon ve dijitalleşme araçlarını kullanıyor. Rekabet avantajı, büyüme ve ölçeklenebilirlik hizmetlerinin yanı sıra ihtiyaca uygun uygulamalar sunan DHL Supply Chain Türkiye, müşterilerinin tedarik zincirindeki her alanda çözüm ortağı oluyor.

 

LLP faaliyetlerinin yürütüldüğü, İstanbul’da yer alan Center of Excellence, DHL Supply Chain’in global LLP operasyonları arasındaki en büyük merkez olma özelliğini taşıyor. 17 yıldan uzun süredir faaliyette olan Türkiye LLP ekibi, Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Asya Pasifik’e hizmet veriyor. Türkiye’de ve Türkiye’den dünyaya yapılan işlerde çoğunlukla büyük ölçekli, global tedarik zincirlerine sahip müşterileriyle çalışan DHL Supply Chain Türkiye LLP biriminin sağladığı en büyük avantaj, veri bilimine dayalı tedarik zinciri yönetimi ve gerçek zamanlı görünürlük olarak öne çıkıyor. Müşteriler, tedarik zincirlerinde ne olduğunu anlık görebiliyor ve veriyi temel alan kararlar verebiliyor. DHL Supply Chain Türkiye, gerçek zamanlı veriyi en son teknolojilerle sağlıyor ve böylece politik belirsizlikler, iklim değişikliği gibi tedarik zincirinde aksamalara yol açabilecek konular gerçek zamanlı fark edilip, tedarik zinciri akışı, stok ve envanter yönetimi ona göre planlanabiliyor.

 

DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Buket Cox, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “DHL Supply Chain olarak Türkiye’de sektördeki öncü rolümüzle farklılaşan, katma değerli hizmetlerimizle büyümeye devam ediyoruz. Lead Logistics Partner (LLP) ekibimizle müşterilerimize tasarımdan süreç yönetimine ve kontrolüne kadar tedarik zincirinin her adımında destek veriyoruz. LLP hizmetlerimizle bir lojistik sağlayıcı olmaktan öteye geçerek, müşterilerimizin tedarik zinciri partneri olup, tedarik zinciri departmanı gibi çalışıyoruz. Onların ihtiyaçlarına uygun çözümler geliştiriyoruz, global bilgi birikimimizi ve otomasyon sistemlerimizi ortaya koyuyoruz. Baştan sona takip edilebilirliği yüksek, şeffaf, değişen koşullara uyum sağlayabilen bir sistem sunuyoruz. Müşterilerimizin stratejik iş ortağı olarak tedarik zincirlerindeki karmaşıklığı sadeleştiriyor, müşterilerimize esneklik kazandırıyoruz. Türkiye’de ortalama kontrat süremizin dokuz yıl, yenileme oranımızın da yüzde 98’in üzerinde olması bunun bir göstergesi.”

 

Türkiye’ye yatırım devam ediyor

 

Müşterileriyle birlikte büyümeye inandıklarını ve bunu sağlayacak altyapıya sahip olduklarını belirten Cox, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şey duruyor ama lojistik durmuyor. Türkiye'deki ekip pandemi, deprem gibi olağanüstü koşullarda bile hiç durmadı, hatta büyüdü. Bu da onların ne kadar dayanıklı ve vizyoner olduklarını gösteriyor. Biz sadece yerel ihtiyaçları anlamakla kalmıyoruz, aynı zamanda global davranarak çözümler geliştiriyoruz. Bu doğrultuda Türkiye’de yatırım yapmaya da devam ediyoruz. Son iki yılda depolama kapasitemizi yüzde 33 artırdık. Aynı zamanda ekim ayında açacağımız yeni depoda büyük bir güneş enerjisi yatırımı da olacak. Mevcut tüm depolarımız yüzde 100 karbon nötr durumda. Bu da Türkiye'ye olan inancımızı ve buraya uzun vadeli yatırım yapma kararlılığımızı gösteriyor.”

 

DHL Hakkında

DHL - Dünyanın lojistik şirketi

DHL Group, lojistik sektörünün lider global markasıdır. Grup, insanları ve pazarları birbirine bağlayarak küresel ticaret akışlarının devamlılığını sağlar. Dünya çapında müşteriler, çalışanlar, yatırımcılar ve yeşil lojistik için ilk tercih olmayı hedefleyen Grup, bu amaçla kârlı temel lojistik faaliyetlerinde ve Grup büyüme girişimlerinde sürdürülebilir büyümeyi hızlandırmaya odaklanmaktadır. Gerek sürdürülebilir ticaret uygulamaları gerekse topluma ve çevreye karşı duyduğu sorumlulukla dünyaya pozitif katkı sağlayan DHL Group, 2050 yılına kadar net sıfır emisyonlu lojistik hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır.

DHL Group, iki güçlü markaya ev sahipliği yapmaktadır: DHL, kapsamlı bir paket, ekspres, yük taşımacılığı, tedarik zinciri yönetimi ve e-ticaret lojistiği çözümleri sunar. Deutsche Post, Avrupa'nın en büyük posta hizmeti sağlayıcısıdır ve Alman posta pazarında lider konumdadır. DHL Group, dünya çapında 220'den fazla ülke ve bölgede yaklaşık 602.000 çalışana sahiptir. Grup, 2024 yılında yaklaşık 84,2 milyar Euro gelir elde etmiştir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş birliğinde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Sabancı Vakfı’nın yürüttüğü Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesi kapsamında hazırlanan “Beyaz Kitap - Türkiye’de NEET Genç Kadınlar için Politika Önerileri Belgesi”, Ankara’da tanıtıldı. Projenin ilk faz çıktılarından yola çıkarak hazırlanan ve ikinci fazına yön verecek bir stratejik yol haritası niteliğinde olan Beyaz Kitap, Türkiye’de ne eğitimde ne istihdamda yer alan (NEET) kadınların eğitim, istihdam ve toplumsal yaşama katılımını artırmayı hedefleyen politika önerilerini içeriyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş birliğiyle Sabancı Vakfı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2021 yılından bu yana yürütülen “Geleceğini Kuran Genç Kadınlar Projesi” kapsamında hazırlanan “Beyaz Kitap - Türkiye’de NEET Genç Kadınlar için Politika Önerileri Belgesi” yayımlandı.

Türkiye’de ilk kez NEET genç kadınlara yönelik bütüncül bir bakış açısıyla müdahale yaklaşımı geliştiren Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesinin Mart 2025’te tamamlanan ilk fazının çıktıları ile hazırlanan “Beyaz Kitap”, 21 Mayıs 2025 tarihinde Ankara’da düzenlenen toplantıda tanıtıldı.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan, UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı (Program) Mustafa Ali Yurdupak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Suat Dede ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Süreyya Erkan’ın katıldığı toplantıda, özel sektör kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve üniversite temsilcileri de yer aldı.

Toplantıda konuşan UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı (Program) Mustafa Ali Yurdupak, “Beyaz Kitap, yalnızca yaşam dönemleri boyunca NEET kadınların karşılaştıkları sorunların tespit edildiği bir doküman değil; aynı zamanda genç kadınların sesinin politika süreçlerine taşınmasının da güçlü bir örneği. Bundan sonraki süreçte bu önerilerin yaşama geçmesi için, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da uluslararası kuruluşlarla, politika yapıcılarla, kamu kurumlarıyla, sivil toplumla, akademiyle ve özel sektörle birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ise, “Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesi kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar sayesinde binlerce NEET kadına ulaşarak özgüven, güçlenme, farkındalık, duygusal dayanıklılık ve istihdam edilebilirliklerinde önemli artışlar sağlayarak yılda yaklaşık 45 milyon TL değerinde sosyal etki yarattık. Projemiz kapsamında hazırlanan Beyaz Kitap yalnızca bir proje çıktısı değil; ikinci fazımızda NEET kadınlara yönelik kapsayıcı ve bütüncül çözümler geliştirmek isteyen kurumlar için yol gösterici, kapsayıcı ve dönüştürücü bir kaynak. Sabancı Vakfı olarak kıymetli etki ortaklarımız ile NEET kadınların yanında olmaya ve onlar için çözümler üretmeye hep birlikte devam edeceğiz.” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Suat Dede, “Projemiz hem yerel hem de ulusal düzeyde etkili ve ilham verici sonuçlar ortaya koymuştur. Eğitimlerle iş hayatına adım atan, danışmanlık ve mentorluk hizmetleriyle istihdam edilebilirliği artan genç kadınların sayısının her geçen gün artması hepimiz için büyük bir mutluluk kaynağıdır. Ayrıca, projemizin ikinci fazı olan 2025-2027 döneminin başlamasından dolayı büyük bir heyecan içerisindeyiz. NEET kadınlara yönelik çalışmaları önümüzdeki dönemde de tüm gücümüzle desteklemeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Süreyya Erkan ise, “Bakanlık olarak kadınların hayatın tüm alanlarında güçlenmesini desteklemek amacıyla kapsamlı politikalar yürütüyor, tüm çalışmalarımızı NEET genç kadınlara yönelik uygulamaları da kapsayacak şekilde sürdürüyoruz. NEET genç kadınlara yönelik geliştirilen özel politikalar, kadın-erkek eşitliği perspektifinde daha kapsayıcı bir gelecek inşa etme hedefi taşımaktadır. Beyaz Kitap bu alanda yol gösterici bir rehber niteliğindedir. Bakanlık olarak NEET kadınların güçlenmesini stratejik bir kalkınma yatırımı olarak görüyor, projenin ilk fazından elde edilen tecrübeler ışığında NEET kadınların istihdam edilebilirliklerini artıracak iyi uygulama örnekleri ve mekanizmaların geliştirilmesi amacıyla projenin ikinci fazını yürütecek olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.” dedi.

Genç Kadınların Güçlenmesini Hedefleyen Stratejik Rehber

Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesinin 2025-2027 dönemini kapsayan ikinci fazına yön vermek amacıyla hazırlanan Beyaz Kitap, NEET genç kadınların desteklenmesi için eğitim, istihdam ve toplumsal hayata katılımın artırılmasında sosyal politikalar başlıkları altında bir dizi pratik politika önerisi sunuyor.

Beyaz Kitap çalışmasındaki politika önerileri, proje kapsamında hayata geçirilen çalışmalar ve pilot illerdeki faaliyetler sonrası NEET kadınların, yerel paydaşların, uluslararası kuruluşlar, kamu, sivil toplum, üniversite ve özel sektör temsilcileri gibi paydaşların ve proje ortaklarının görüşleri dikkate alınarak hazırlandı. Politika önerilerinin hayata geçirilmesinde rol alacak potansiyel paydaşların tanımlandığı dokümanda, iş birliğinin önemine vurgu yapılıyor.

Projenin ikinci fazında, 18-35 yaş arası NEET genç kadınların istihdam edilebilirliklerini artıracak iyi uygulama örnekleri ve mekanizmaların geliştirilmesi amaçlanıyor.

Geleceğini Kuran Genç Kadınlar projesi ile 3 yılda 6 binden fazla NEET kadına ulaşıldı

Türkiye’de 18-29 yaş aralığındaki NEET kadınların sorun ve ihtiyaçlarını daha görünür hale getirmek ve bu sorun ve ihtiyaçları odağına alan mekanizmalar geliştirmek amacıyla hayata geçirilen projede ilk olarak, ‘NEET Genç Kadınlar Mevcut Durum ve İhtiyaç Analizi Araştırma Raporu’ hazırlandı. Projenin pilot illeri olan Adana, Diyarbakır ve İzmir’de NEET genç kadınlara elektrik teknikerliği, moda tasarımı, otomotiv tamirciliği, aşçı yardımcılığı gibi farklı alanlarda verilen mesleki eğitimlerin yanı sıra, güçlenmelerine ve psikolojik sağlamlıklarını artırmaya yönelik eğitimler de düzenlendi. NEET genç kadınların istihdam edilebilirliklerini desteklemeyi amaçlayan hibe ve mentorluk programları hayata geçirildi. Ayrıca, iş, staj ve eğitim fırsatlarına erişimlerini artırmak için geleceginikurangenckadinlar.org web sitesinden ulaşılabilen bir Fırsatlar Haritası kuruldu.

Tüm bu çalışmalar sayesinde son 3 yılda 6 binden fazla NEET kadına ulaşıldı, 3 binden fazla NEET kadın eğitim ve mentorluk hizmetlerinden faydalandı ve 850’ye yakın NEET kadının istihdamda yer almasına destek olundu. Projede 80’den fazla yerel ve ulusal paydaşla iş birliği geliştirildi. Hem NEET genç kadınların güçlenmesine hem de NEET genç kadınlarda ve toplumun farklı kesimlerinde konuyla ilgili farkındalık oluşmasına katkıda bulunuldu.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

İşverenlerce daha az tercih edilen devlet üniversitelerinden yeni mezun gençlere işe geçiş süreçlerinde fırsat eşitliği sağlamayı hedefleyen Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat Programı’nın 10. dönem başvuruları 22 Haziran’a kadar devam edecek.

 

Şevket Sabancı ve ailesi tarafından 2000 yılında kurulan, yatırım ve varlık yönetimi alanlarında faaliyet gösteren ESAS’ın sosyal fayda odaklı yatırım birimi Esas Sosyal; odağına aldığı gençlik ve istihdam alanında, sürdürülebilir ve ölçülebilir etki yaratmayı amaçlıyor. “Esas Sosyal Fırsat Eşitliği Sağlar” mottosu ile Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat, Hayırlı Sabancı Desteğiyle İngilizce Fırsatım ve Mezun Programlarını yürütüyor.



10 yıldır gençlerin okuldan işe geçişlerini kolaylaştırmayı, iş hayatına eşit koşullarda adım atmalarına olanak sağlamayı hedefleyen Esas Sosyal’in ilk sosyal yatırım programı Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat’ın 10. dönem başvuruları devam ediyor.



Yeni mezunların 12 ay boyunca STK’larda tam zamanlı çalışmalarına imkân sağlayan Programı Esas Sosyal’in vizyonunu paylaşan ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren kurumsal destekçiler tarafından destekleniyor. Program; gençlere, STK’larda kurumsal iletişim, finans ve muhasebe, insan kaynakları, idari işler, satın alma, bilgi teknolojileri ve kaynak geliştirme/iş geliştirme gibi birimlerinde iş deneyimi kazanımı sağlamasının yanı sıra İlk Fırsat Akademisi kapsamında da kariyer gelişimlerine katkıda bulunacak 250 saatin üzerinde eğitim ve mentorluk imkânları sunuyor.



Program, gençleri sivil toplumla tanıştırıp sosyal sorumluluk bilinçlerini güçlendirirken, Esas Sosyal Ekosisteminin önemli bir parçası olan STK’lara da genç, nitelikli ve eğitimli insan kaynağı desteği veriyor.



Gençlerin kişisel ve profesyonel gelişimini destekleyen sürdürülebilir bir sosyal yatırım modeli olarak öne çıkan program kapsamında; çevre, sağlık, eğitim, kültür-sanat, çocuklar, engelliler, gençler, insani yardım, sosyo-ekonomik gelişim ve cinsiyet eşitliği alanlarında toplum yararına çalışmalar yürüten 50 STK’da bugüne kadar 350 genç istihdam edildi.



Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat Programı’nı, Esas Sosyal’in 10 yıllık yolcuğunun bir başlangıcı olarak nitelendiren ESAS Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı; “10 yıl önce gençlerin sadece bir işe değil, umuda ihtiyacı olduğunu görerek onları fırsat eşitliği ile buluşturma hayalimizle ilk adımımızı attık. Gerçekleştirdiğimiz araştırmalar doğrultusunda belirlediğimiz “gençlik ve istihdam” odağı bizi, bugün 10. dönem başvurularını açtığımız İlk Fırsat Programı’na götürdü. Bu program gençleri görünür kılan, önce kendilerine sonra ise geleceğe olan inançlarını yeşerten bir sosyal yatırım. Sosyal yatırımı, sosyal yatırım yapan derinlemesine sosyal etki yaratma gayemiz, bizi programlarımız etrafında bir ekosistem yaratmaya itti. Bugün 5.000 kişiyi aşan güçlü ekosistemimizle el ele vererek gençleri fırsat eşitliğe ile buluşturuyoruz. Bu yolculukta yanımızda olan tüm destekçilerimize teşekkür ederiz. Bu gücü yanımıza alarak gençlerin mezun oldukları üniversitelere göre değil, yetkinliklerine göre değerlendirildikleri bir istihdam sistemi için farkındalık yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. 10 yıl önce gençlere umut olma hayaliyle kurulan Esas Sosyal olarak her zaman gençlerin yanında olmaya devam edeceğiz”



Başvurular 22 Haziran’a kadar devam edecek

10. döneminde 50 gence daha fırsat verecek programa kabul edilen adaylar 1 Eylül 2025 tarihinde işbaşı yapacak.

Şevket Sabancı Vizyonuyla İlk Fırsat Programı kapsamında “İstanbul, İzmir, Ankara ve Konya” şehirlerinde çalışmak üzere başvuruda bulunan adayların aşağıdaki kriterleri karşılamaları beklenmektedir.

Programa başvuracak adayların;

Herhangi bir devlet üniversitesinden 2024 Haziran ayı ve sonrasında mezun olmuş olması
Diploma notunun 4’lük sisteme göre en az 2,5/ 100'lük sistemde 65 puan ve üzeri olması
Daha önce tam zamanlı bir işte çalışmamış olması (Stajlar bu kapsamda değildir)
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması
Programa katkıda bulunabilecek ve yararlanabilecek niteliklere sahip olması
Gönüllü olarak sivil toplum kuruluşlarında ya da kulüp çalışmalarında görev almış gençlerin öncelikli olarak değerlendirilecek ve her aday sadece 1 kuruma/pozisyona başvuru yapabilecektir.

 

Bilgi ve başvuru için:

www.ilkfirsat.org

https://www.facebook.com/esassosyal/

https://www.linkedin.com/company/esas-sosyal

https://www.instagram.com/esas.sosyal/

https://twitter.com/EsasSosyal



Esas Sosyal Hakkında:

Türkiye’nin lider yatırım gruplarından ESAS’ın sosyal yatırım birimi Esas Sosyal, merhum Şevket Sabancı ve ailesinin topluma yatırım yapma vizyonu ile kuruldu. 2015 yılından bu yana genç istihdamında fırsat eşitliği, çeşitlilik ve kapsayıcılık misyonuyla sürdürülebilir ve ölçülebilir sosyal yatırımlar hayata geçiren Esas Sosyal’in liderliğini ESAS Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı üstleniyor. İşverenlerce daha az tercih edilen devlet üniversitelerindeki gençlerin istihdama geçişte karşılaştıkları engelleri ortadan kaldırmaya çalışan Esas Sosyal, eğitimli genç işsizliğine çözüm modeli olan Programları etrafında özel sektör ve sivil toplum kuruluşları, iş insanları, yöneticiler ve gençlerden oluşan 5.000 kişilik güçlü bir ekosistemi harekete geçiriyor.

www.esassosyal.org

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Samsung Türkiye, 2025 yılında yenilenen ‘AI Home’ vizyonunu ve bu vizyonla yenilenen inovatif ev eşyalarını tanıttı. Geliştirilmiş yapay zekâ özelliklerine, ekranlara sahip Bespoke AI serisi beyaz eşyaları ve 400w emiş gücü ile Samsung’un en güçlü dikey süpürgesi Bespoke AI Jet Ultra, akıllı ev deneyimini bir adım ileri taşıyarak kullanıcılara bağlantılı, sezgisel, güvenli ve enerji verimli bir yaşam sunuyor.

 

Samsung Türkiye, yeni ve inovatif özellikler sunan 2025 Bespoke AI cihazlarını tanıttı. Akıllı ev deneyimini yeniden tanımlayan Bespoke AI Serisi, yapay zekâ (AI) ve daha gelişmiş ekosistem bağlantı özellikleriyle öne çıkıyor. 2024’te Bespoke serisine yapay zekâyı entegre ederek standartları yükselten Samsung, SmartThings merkezi kontrol platformunu da bu seriye entegre ederek "Az Enerji, Çok Yaşam" vizyonunu gerçek hayata uyarlıyor. Geliştirilmiş Bixby sesli asistanı, Samsung Knox özellikleri ve SmartThings'in entegrasyonu, bağlı cihazlarla daha kişiselleştirilmiş ve güvenli bir ev deneyimi vadediyor.

 

Samsung Türkiye CEO'su Jeff Jo, ‘’Bu yıl Samsung, dönüşümü bir adım öteye taşıyarak güvenli ve kullanışlı bir "AI Home" yaratıyor. ‘’Her zaman olduğu gibi, kullanımı kolay, özenli ve güvenli akıllı ev çözümleri sunarak AI Home dönüşümüne öncülük etmeyi hedefliyoruz. Premium pazarda akıllı ev deneyimini bir adım öteye taşıyarak şekillendirirken, yaptığımız inovasyonlar ve yatırımlarla öncülüğümüzü ve liderliğimizi sürdürüyoruz” dedi.

 

Mert Gürsoy: “Bespoke AI Serisi hayal bile edilemeyecek yeni deneyimleri mümkün kılıyor”

Samsung’un 50 yılı aşkın süredir ev eşyaları inovasyonunun ön saflarında yer aldığını söyleyen Samsung Türkiye Tüketici Elektroniği Kıdemli Başkan Yardımcısı Mert Gürsoy, “Son birkaç yıldır dünya, üretken yapay zekâ (Gen AI) teknolojilerinin hızla yükselişini deneyimledi. Yapay zekâ, Samsung için yeni bir teknoloji değil. 10 yılı aşkın bir süredir yapay zekâya yatırım yapıyoruz. Yapay zekâ, artık kullandığımız cihazlarda ve ev aletlerinde hayal bile edilemeyecek yeni deneyimleri mümkün kılıyor. Samsung olarak Kore, ABD ve İngiltere'de bir araştırma yaparak tüketicilerimize AI ev cihazlarından ne beklediklerini sorduk. Sonuçlara baktığımızda şu trendler öne çıktı; İlk olarak sezgisel ve kullanımı kolay olmalılar. İkincisi, size zaman kazandırmalı ve ayrıca daha iyi performans göstermeliler, ayrıca enerji verimliliği de sunmalılar. Sonuncusu ama en önemlisi, sizi anlamaları ve yaşam tarzınıza uyan özelleştirilmiş bir deneyim sunmaları. Bu beklentileri analiz ettik ve içgörüleri AI yeniliklerimizle birleştirdik, bu da bizi Samsung'un Bespoke AI serisinin temel değerlerini tanımlamaya yöneltti. Bu sayede, Samsung’un yeni “Kolay Kullanım, Tasarruf ve Özenli Yaşam” vizyonunu yansıtan Bespoke AI ailesini, tüketicilerimizle buluşturarak akıllı ev yaşamında yeni bir çağı başlatıyoruz. Bu yeni çağı başlatan üç temel teknolojiyi geliştirdik: Daha güçlü güvenlik, gelişmiş ekranlar ve yükseltilmiş Bixby” dedi.

 

Ev işlerini kolaylaştıran AI destekli ev çözümlerine talep artıyor

Yapay zekânın artık günlük yaşamamıza entegre olduğunu söyleyen Samsung Electronics Türkiye Beyaz Eşya Pazarlama Direktörü Mustafa Tolunay Aslan ise tüketici eğilimleri ve yeni trendler hakkında bilgi verdi. “Sık kullandığımız dijital mecralar ve sosyal medya kanallarının 1 milyon kullanıcıya ulaşması aylar hatta yıllar içinde olurken, yapay zekâ 2022 yılında sadece 5 günde 1 milyon kullanıcıya ulaştı. Bu, yapay zekâ trendinin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığını gösteriyor. Samsung Electronics’in yaptığı araştırmaya göre, dünya çapındaki tüketiciler ev işlerini minimum zaman ve çabayla kolaylaştıran kişiselleştirilmiş AI destekli ev çözümleri arıyor. Kullanıcıların AI destekli beyaz eşya tercih nedenleri ise otomatik ilerleme, kolay kontrol ve kaynakların korunması olarak sıralanıyor. Ayrıca birbiriyle bağlantılı çoklu ürün alma trendi de büyüyor. 2019 da ortalama hane başı birbiri ile bağlantılı cihaz sayısı 11 iken, 2022 de birbiri ile bağlantılı cihaz sayısı hane başı 22 ye çıkıyor’’ dedi.

 

Bespoke AI WindFree™ Rüzgârsız Serinlik Teknolojisi

Samsung’un yapay zekâ destekli klima sistemleri ile kullanıcıların ihtiyaçlarına yanıt vererek, kişiselleştirilmiş bir konfor deneyimi sunduğunu söyleyen Samsung Electronics Türkiye Klima Sistemleri Direktörü Ekin Tezeren, “Bespoke AI WindFree™ Rüzgârsız Serinlik teknolojisine sahip klimalarımız, üzerindeki binlerce mikro delik sayesinde havayı nazikçe dağıtıyor ve düşük hızdaki hava akışıyla “Durgun Hava” ortamı yaratıyor, böylece rahatsız edici bir soğukluk hissettirmeden odayı serinletiyor. Yüksek enerji verimliliğine sahip WindFree™ klimalar aynı zamanda enerji tasarrufuna destek oluyor. Klima WindFree™ modunda çalışırken dış ünite normal moda kıyasla %77’ye kadar daha az enerji kullanarak minimum seviyede enerji tüketimi sağlıyor. Ayrıca, Yapay Zekâ Modu ile enerji verimliliği sürekli optimize ediliyor ve bu sayede daha düşük enerji tüketimiyle maksimum performans elde ediliyor” dedi.

 

Bespoke AI Serisi ile daha sezgisel ve enerji verimli ev deneyimi

Bespoke AI Serisi daha uzun kullanım ömrüyle dayanıklılık sınırlarını zorluyor. Çamaşır makinesi motoru ve buzdolabı kompresörü 20 yıl garanti ile tüketicilerle buluşuyor. Seri ayrıca SmartThings entegrasyonu ile uzaktan yönetim ve akıllı ev ekosistemini bir adım öteye taşıyor. Enerji ve gıda kullanımını optimize eden çözümlerle hem bütçeye hem çevreye katkı sağlarken zamandan tasarruf sağlıyor. Samsung'un AI destekli ev cihazları kullanıcı davranışından öğreniyor, ihtiyaçları tahmin ediyor ve sonuçta daha sezgisel ve verimli bir ev ortamı yaratıyor.

 

AI Home ekranıyla kullanıcılar, Bespoke AI cihazlarının tüm işlevleriyle etkileşime geçmeyi her zamankinden daha kolay hale getiriyor. Artık daha da etkili bir kontrol merkezine dönüşen akıllı ekran, ayrı bir merkezi cihaza ihtiyaç duymadan, SmartThings aracılığıyla, üçüncü taraf cihazlarla bile bağlantı kurabiliyor. Kullanıcılar kişiselleştirilmiş bilgiler almak ve günlük yaşamlarını daha etkili yönetmek için buzdolaplarındaki Daily Board gibi özellikleri kullanabiliyor veya diğer bağlı cihazları zahmetsizce izlemek ve kontrol etmek için Harita Görünümü özelliğinden faydalanabiliyor.

 

Geliştirilen Bixby, sesli komutlar aracılığıyla cihazların daha kolay kontrol edilmesini sağlıyor ve Voice ID gibi yeni özelliklerle daha kolay kullanım imkânı sunuyor. Duyduğu sesi tanıyan bu özellik, kullanıcının takvimini ekranda göstererek hizmetleri kişiselleştirebiliyor.

 

400W emiş gücü ile Samsung’un en güçlü dikey süpürgesi

Bu yıl sunulan yeni Samsung Bespoke AI Jet Ultra kablosuz dikey süpürge, AI (Yapay Zekâ) Temizlik Modu 2.0 ile güçlendirildi. Fırça yükünü ve hava basıncını algılayarak farklı zeminleri algılayabilen Bespoke AI Jet Ultra, çalışacağı modu da kendisi belirliyor. Orta moda göre pil tüketimini %21’e kadar azaltan, manevra kabiliyeti ise %8’e varan oranda iyileştirilen Bespoke AI Jet Ultra, gelişmiş HEPA Filtreleme Sistemi sayesinde ince toz parçacıklarının etkili bir şekilde yakalanmasını sağlayarak hava kalitesini artırıyor. Samsung’un en güçlü dikey süpürgesi, HexaJet motoruyla yoğun temizlik için 400W'a kadar emiş gücü üretiyor.

 

Enerji verimliliğini artırarak sürdürülebilir yaşama teşvik eden cihazlar

Bespoke AI Çamaşır Makineleri ise yapay zekâ sayesinde enerji, su ve deterjan kullanımını optimize ederek hem yüksek performans hem de enerji tasarrufu sağlıyor. Soğuk suda bile üstün temizleme performansı sunan AI Ecobubble™ teknolojisine sahip olan çamaşır makinesi A seviyesinin ötesinde enerji verimliliği sunuyor. Alttan donduruculu buzdolabı ise ekstra geniş hacmiyle kalabalık evlerde hayatı kolaylaştırırken yapay zekâ özellikleri sayesinde %15 daha az enerji tüketiyor. SmartThings AI Enerji Modu, kullanım şeklinize göre kompresör hızını ve buz çözme döngüsünü optimize ediyor. SpaceMax™ teknolojisinin yüksek verimli yalıtımı buzdolabının duvarlarını çok daha ince hale getiriyor. Böylece çok daha fazla depolama alanı sağlıyor. Üstelik Bespoke AI Çamaşır Makinesinin motoru ve alttan donduruculu buzdolabının kompresörü 20 yıl garanti avantajıyla tüketicilerle buluşuyor.

 

Bespoke AI serisi; verimliliği artıran, israfı azaltan ve kaynak kullanımını optimize eden akıllı özellikleriyle sürdürülebilirliğe önem veren tüketiciler için hayatı kolaylaştırıyor. Buzdolabı, fırın, çamaşır/kurutma makinesi ürünlerinden her biri israfı aza indirmede, su ve enerji tasarrufunda, evin her yerinde sürdürülebilir yaşam uygulamalarını teşvik etmede rol oynuyor.

 

Serideki buzdolapları Twin Cooling Plus™, Optimal Fresh+, Triple Cooling ve Cool Select+ gibi soğutma özellikleri ile gıdaları uzun süre taze haliyle saklayabiliyor. Böylece gıda israfının önlenmesine katkı sağlıyor. AI Family Hub™+ ve AI Vision Inside™ teknolojisi gibi yapay zekâ destekli özellikler buzdolabında bulunan ürünlerin takibini kolaylaştırarak zamanında kullanımı ve tüketim planlamasını teşvik ediyor. Samsung Food uygulaması, evdeki malzemelere uygun yemek tarifleri öneriyor, evde olmayan malzemeler için onun yerine geçebilecek malzemeler önererek ihtiyaç fazlası tüketimin önüne geçiyor. Tüm bu gelişmiş özellikler, tüketicileri de daha sürdürülebilir ve verimli bir hayat için teşvik ediyor.

 

Samsung güvenilir deneyimler sunmak için çalışmaya devam ediyor

Samsung kullanıcıların AI Home deneyimlerini gönül rahatlığıyla yaşayabilmesi için ürün yelpazesindeki cihazlara gelişmiş Knox güvenliği sunuyor. Bu yıl, Knox Matrix'in bir parçası olan Trust Chain, 2025'te piyasaya sürülen Wi-Fi özellikli tüm cihazlarda kullanıma alınacak. Bu çözümle kullanıcılar, gösterge paneli aracılığıyla gerçek zamanlı olarak ürünlerin güvenlik durumunu kesintisiz takip edebilecek.

 

Ev aletlerinde ilk kez kullanılmaya başlanan Knox Vault, şifreler ve kimlik doğrulama gibi özelliklerle hassas kullanıcı bilgilerini ayrı bir donanım çipinde saklayarak koruma sağlıyor. Ayrıca, gelecekteki olası kuantum tabanlı saldırı potansiyeline karşı koruma sağlamak hedefiyle, Samsung'un sunduğu güvenlik yetenekleri, ekranlı ürünlerdeki Knox Matrix Credential Sync'in bir parçası olan Knox Matrix Credential Sync (kuantum sonrası kriptografi/PQC) ile güçlendiriliyor.

 

Müşterilerin yeni bir cihaz satın almadan mevcut cihazlarındaki en yeni yazılım özelliklerini kullanabilmelerini sağlamak da Samsung’un öncelikleri arasında yer alıyor. SmartThings üzerinden yazılım güncelleme hizmeti sunan Smart Forward ile Samsung, tüketici deneyimini geliştirmek için sürekli olarak cihazların yeni özelliklerle güncellenmesini sağlıyor.