Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin yerli ve milli enerji vizyonu doğrultusunda kritik öneme sahip projelerden biri olan Türkiye'nin ilk yüzer doğal gaz üretim platformu OSMAN GAZİ'nin modernizasyonu, İÇDAŞ Kuru Havuz Tesisleri’nde başarıyla tamamlandı. 370 metre uzunluğunda ve 70 metre genişliğindeki Akdeniz havzasının en büyük kuru havuz altyapısına sahip olan İÇDAŞ Kuru Havuz Tesisleri’nde yürütülen proje, Türkiye’nin ağır sanayi, tersanecilik ve mühendislik kabiliyetlerinin ulaştığı noktayı da gözler önüne seriyor.
8 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedeflerine önemli bir katkı sunan proje kapsamında 1000 ton çelik ve 900 ton boru işlenerek yeni sistem altyapısı kuruldu. 600 bin m³ kapasiteli iskele inşa edilirken, 100 bin m² alanda raspa ve boya işlemleri uygulandı ve 8 bin tonluk modül sökümü yapıldı.
298,5 metre uzunluğunda, 56 metre genişliğinde ve 29,5 metre derinliğindeki dev platform, modernizasyon sonrası yüzer hale getirildi.
Toplamda 2 bin 700 ton kaldırma kapasiteli 17 vinçle yürütülen projede, eski sistemlerin yeni nesil teknolojilerle entegrasyonu, yapısal güçlendirme çalışmaları ve enerji sistemleri optimizasyonu gibi zorlu mühendislik adımları başarıyla tamamlandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, MİLLİ ÜRETİM VE YÜKSEK MÜHENDİSLİK
Türkiye’nin sanayi ve enerji altyapısına katkı sunmaya devam eden İÇDAŞ, her projede sürdürülebilirlik, milli üretim ve yüksek mühendislik değerlerini esas alıyor. Enerji, çelik, tersanecilik ve liman işletmeciliği alanlarında Türkiye’nin önde gelen sanayi kuruluşlarından biri olan İÇDAŞ, yüksek teknolojili üretim tesisleri ve mühendislik gücü ile Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına ve stratejik sektörlerdeki bağımsızlığına katkı sağlamaya devam ediyor.
OSMAN GAZİ 20 YIL GÖREV YAPACAK
Türkiye’nin enerji bağımsızlığı hedefi doğrultusunda kritik bir rol üstlenecek olan ilk yüzer doğal gaz üretim platformu Osman Gazi platformu, Karadeniz’deki doğal gaz üretimini istikrarlı ve yüksek kapasitede sürdürmek için tasarlandı. 2026 yılının ortasında Karadeniz’de doğal gaz üretimine başlaması planlanan 140 kişilik personel kapasitesine sahip Osman Gazi, belirlenen lokasyonda 20 yıl boyunca görev yapacak. Osman Gazi Yüzer Üretim Platformu’nun maksimum doğal gaz işleme kapasitesi 10,5 milyon metreküp, maksimum gaz transfer kapasitesi ise 10 milyon metreküp olacak. Bu kapasiteyle Karadeniz’deki mevcut doğal gaz üretimi iki katına çıkacak ve günlük 20 milyon metreküpe ulaşacak. Böylece Türkiye’de yaklaşık 8 milyon hanenin doğal gaz ihtiyacı Karadeniz’den karşılanabilecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Petrol Ofisi Grubu, uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Brand Finance tarafından yayımlanan Türkiye'nin en değerli markaları raporunda Türkiye'nin en değerli ilk 20 markası arasında yer alarak üst üste üçüncü kez akaryakıt sektörünün en değerli markası olarak gösterildi.
Dünyanın önde gelen bağımsız marka değerlendirme ve danışmanlık şirketi Brand Finance, TÜRKİYE 125 - Türkiye'nin En Değerli Markaları 2025 yılı raporunu açıkladı. Türkiye'nin enerji altyapı grubu Petrol Ofisi, sıralamada Türkiye'nin en değerli ilk 20 markası sıralamasında yer alan tek akaryakıt şirketi olarak sektörünün en değerli markası olmayı sürdürdü.
Sonuçlar hakkında değerlendirmede bulunan Petrol Ofisi Grubu CEO'su Mehmet Abbasoğlu; “Türkiye'nin en değerli ilk 20 markası arasında yer alarak bir kez daha sektörümüzün en değerlisi olmaktan gurur duyuyoruz. Bu performans uzun vadeli finansal stratejimizin ve ekosistem ekonomisine verdiğimiz özenin bir sonucu. bp satın alması ile hem akaryakıt hem de geniş perspektifte enerji sektörünün referans birleşmelerinden birine imza atmıştık. Bu önemli işlemin markamıza ve ekosistemimize kattığı değerin karşılığını görüyor olmak büyük mutluluk. Bu başarıda emeği geçen tüm ekibimize, iş ortaklarımıza ve bize güvenen milyonlarca müşterimize teşekkürlerimi sunuyorum. Sürdürülebilir büyümeye odaklı yerel ve bölgesel yatırımlarımıza kararlılıkla devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
Petrol Ofisi Grubu Hakkında
Petrol Ofisi Grubu, ülke geneli ve yakın coğrafyaya hava, deniz ve kara araçlarında ihtiyaç duyulan tüm yakıt çeşitlerini sağlayabilen tek grup olarak Türkiye'nin en büyük şirketleri arasında yer alıyor. 1941'den bu yana faaliyet gösteren, akaryakıt, madeni yağlar ve kimyasallar pazarının geleneksel lideri olan Petrol Ofisi Grubu, günümüzde on binlerce kişiye istihdam sağlayan, Türk mühendisliğini gururla ihraç eden dev bir enerji altyapı grubu konumunda. Attığı her adımda ülke ekonomisine sürdürülebilir değer sağlamaya odaklanan Grup, Türkiye'nin en geniş akaryakıt istasyon ağı, 9 akaryakıt terminali, 18 havaalanı ikmal ünitesi, 1 LPG terminali, 162 bin metrekareye kurulu madeni yağ üretim tesisi, yılda çeyrek milyon uçağa yakıt ikmali, 1,5 milyon metreküplük yakıt depolama kapasitesi ile sektöre liderlik ediyor; 4 kıtada 33 ülkeye madeni yağ ihracatı gerçekleştiriyor. Teknoloji odaklı yenilikçi ekosistem girişimleriyle finansal teknoloji, elektrik tedariki, yenilenebilir enerji, e-oyun ve tüketici finansmanı gibi alanlarda fark yaratan oluşumlara imza atan Petrol Ofisi Grubu özellikle spor ve girişimcilik alanlarındaki çalışmalarıyla toplumsal katılımcılığa ve kapsayıcılığa odaklanıyor. https://www.petrolofisi.com.tr/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kurban Bayramı’na sayılı günler kala, e-ticaret sektöründe alışveriş trafiği önemli ölçüde artış gösterdi. Elektronik Ticaret İşletmecileri Derneği (ETİD) Başkanı Hakan Çevikoğlu, bu bayram döneminde Türkiye genelinde e-ticaret hacminin 300-350 milyar TL aralığında gerçekleşmesini beklediklerini ifade etti.
Tüketicilerin alışveriş davranışları, bayram hazırlıkları ve yaz tatiline yönelik ihtiyaçlar doğrultusunda şekilleniyor. Bu dönemde özellikle mutfakta kullanım kolaylığı sağlayan, işlevsel ürünlere olan ilgi gözle görülür biçimde artıyor. Derin dondurucu, kıyma makinesi, bıçak seti, düdüklü tencere, buzdolabı poşeti ve kolonya gibi doğrudan bayram hazırlıklarına yönelik ürünlerin yanı sıra, züccaciye, küçük ev aletleri ve beyaz eşya gruplarına olan talepler de dikkat çekiyor.
Kurban etlerinin hijyenik ve pratik şekilde işlenmesine imkân tanıyan çözümler, tüketici kararlarında belirleyici olurken; yazlık evlerde geçirilen zaman ve kalabalık sofralara yönelik ihtiyaçlar da alışveriş dinamiklerini etkiliyor. Bu süreçte alışveriş tercihlerinin yalnızca ihtiyaç temelli değil, aynı zamanda yaşam tarzına ve konfora yönelik şekilde çeşitlendiği görülüyor.
Dijital hizmet harcamalarında da artış var
Bayram tatilini seyahatle birleştiren tüketiciler, yalnızca fiziksel ürünlerde değil; uçak bileti, otel rezervasyonu ve araç kiralama gibi dijital hizmetlerde de çevrim içi platformlara yöneliyor. Özellikle son dakika plan yapan kullanıcılar, hızlı rezervasyon imkânı ve anlık fırsatlara erişim sağlayarak online alışverişin esnekliğinden faydalanıyor.
Bu eğilim, e-ticaretin yalnızca ürün tedarikiyle sınırlı kalmadığını; aynı zamanda zaman yönetimi, mobilite ve seyahat planlamasında da güçlü bir kanal hâline geldiğini gösteriyor.
Haziran ayı: Alışverişin çok yönlü zirvesi
2025 yılı itibarıyla haziran ayı, Kurban Bayramı’nın yanı sıra okulların kapanışı ve Babalar Günü gibi alışverişi tetikleyen özel günleri de barındırıyor. Tatil hazırlıkları, temel ihtiyaçlar, hediyelik ürünler ve dönemsel kampanyaların birleştiği bu dönemde, e-ticaret sektörü yılın en yoğun alışveriş dönemlerinden birini yaşıyor.
Veriler e-ticaretin büyümesini ortaya koyuyor
Çevikoğlu, Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı Türkiye’de E-Ticaretin Görünümü Raporu kapsamında sektördeki büyümeyi şöyle özetledi: “E-ticaret hacmi bir önceki yıla göre yüzde 61,7 artışla 3 trilyon TL’ye ulaştı. Toplam işlem sayısı 5,91 milyar, perakende e-ticaret işlem sayısı ise yüzde 10,1 artışla 1,85 milyar adede yükseldi. Ayrıca, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya, e-ticaret faaliyetinde bulunan işletmelerin en yoğun yer aldığı ilk beş il olarak öne çıkıyor.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
3. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı ve Konferansı, bu yıl uluslararası boyutuyla dikkat çekiyor. Dünyanın dört bir yanından sektör temsilcilerini İzmir’de buluşturan fuarda önemli iş birlikleri, ticari anlaşmalar gerçekleşti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ, EFOR ve BİFAŞ Fuarcılık tarafından düzenlenen Wenergy Expo - 3. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı, bu yıl uluslararası boyuta taşınarak temiz enerji alanındaki iş birliklerini küresel ölçekte geliştirdi. Fuar, yalnızca Türkiye’den değil; Irak, Filistin, Ürdün, Lübnan, Umman, Yemen, Suriye, İran, Mısır gibi birçok ülkeden gelen ticaret heyetleri, yatırımcılar ve teknoloji firmalarının yoğun ilgisini gördü.
Cumalıoğlu: Fuar, İzmir’in liderliğini pekiştirdi
İZFAŞ Genel Müdürü Tuğçe Cumalıoğlu, fuarın küresel ölçekte büyümesinin İzmir’in sürdürülebilirlik vizyonunu desteklediğini vurguladı. Wenergy Expo - 3. Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı’nın bu yıl uluslararası boyuta taşınmasının İzmir'in temiz enerji alanındaki liderliğini pekiştiren önemli bir adım olduğunu söyleyen Cumalıoğlu, “İzmir'le kardeş kent olan Ukrayna Çernivtsi’nin belediye başkanı yeniden kurdukları kentlerinde yapılan yatırım çalışmalarıyla ilgili fuarımızı ziyaret etti. Bosna Hersek’ten Dünya Enerji Konseyi Temsilcisi ve Ticaret Ekonomi İlişkiler Bakanlığından bakan yardımcısını ağırladık. Yine Ukrayna'da Bukovyna Business Club üyesi olan ticaret heyetlerini, Ukrayna'nın yeniden yapılandırma sürecindeki yatırımlar ve iş birliği fırsatları için fuarda ağırlıyoruz. Türk Fransız Ticaret Derneği direktörü ve heyeti buradaydı. Bremen Eyaleti'nden ekonomi müsteşarı fuara katıldı. Irak'tan, Filistin'den, Ürdün'den, Lübnan'dan, Umman'dan, Yemen'den, Suriye'den, İran ve Mısır'dan ticaret odalarından yetkililer, temiz enerji teknolojileri firmaları, güneş enerji panelleri ve teknoloji firmaları ve enerji depolama sistemlerine yönelik çalışmalar yapan firmaları ve yetkililerini de fuarımızda ağırladık. Bu fuarın tüm sektörler açısından hem yeni işbirlikleri kurulması hem yeni yatırımlara İzmir'in ve bölgenin ev sahipliği yatması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Bu alandaki çabamız devam edecek”
Türkiye’deki enerji fırsatlarının değerlendirilmesi ve uluslararası boyuta taşınması açısından fuarın önemine değinen Cumalıoğlu, “Fuarımız sadece İzmir'i değil, Türkiye'deki enerji fırsatlarının da değerlendirilmesi, yeni iş birliği ve yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi açısından çok önemli bir rol oynuyor. Sürdürülebilirlik günümüzde artık sadece bir trend olmanın çok ötesinde bir zorunluluk. Dolayısıyla biz İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak ve İzmir Büyükşehir Belediyesi kurumlarından biri olarak taşın altına elimizi koymaya her zaman hazırız. İzmir'in dünya çapında bir temiz enerji merkezi olması için de gereken bütün adımları canı gönülden büyük bir çabayla atmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Ukrayna fuardan ilham aldı
Fuarın dikkat çeken katılımcılarından biri olan Ukrayna heyeti, savaş sonrası yeniden yapılandırma sürecinde İzmir’in deneyiminden faydalanmak istediklerini ifade etti. Çernivtsi Belediye Başkanı’nın Uluslararası İlişkiler Danışmanı Tetiana Dutkevych şunları söyledi: “Savaştan sonra enerji altyapımızı yeniden kurmak zorundayız. Güneş ve hidroelektrik projeleri planlıyoruz. İzmir’deki bu fuar bize hem teknik hem de ticari açıdan büyük bir ilham verdi. Şehriniz, bizim için model olacak. Bukovyna İşadamları Derneği olarak geldik. Savaştan sonra Ukrayna'yı yenilemek istiyoruz.”
İranlı Sadeghi: Çok güzel iş birlikleri yaptık
İran’dan ziyaretçi olarak Wenergy Fuarı’na katılan Azar Machin firmasının sahibi Hamed Sadeghi, “İran'da solar makinelerin satışını yapıyoruz. Bu fuara geldik, çok da güzel bir fuarmış. Farklı farklı firmalar, fabrikalar var. Yeni enerji sistemlerini gördük. Bizim için çok iyi oldu. Bu fuarlarda yeni ürünleri görüyoruz. Türkiye'de birçok büyükşehir temiz enerjiye yeni başladı. İzmir bu anlamda öncü ve çok güzel. Burada yeni firmalarla konuştuk. İnşallah makinelerini de İran'a götüreceğiz. Ticaret yapacağız. İran'da bayilerimizde satışımız var. Fuar 3. yılında çok güzel oldu, inşallah 4. yılında, 5. yılında çok daha büyük olacak” diye konuştu.
Türk-Fransız Ticaret Derneği yeni projelere imza atacak
Türk-Fransız Ticaret Derneği İş Geliştirme ve Proje Yönetimi Sorumlusu Ozan Doğan Avunduk, fuarın özellikle enerji alanında uluslararası ortaklıkları geliştirmesi açısından önemli olduğunu vurguladı. Avunduk, “İzmir Ticaret Odası iş birliği ile fuarda verimli bir panel gerçekleştirdik. Önümüzdeki yıllarda da beraber yeni projelere imza atmak istiyoruz. Memnuniyetle bu tür projelerde var olacağız Bizim hedefimiz Türkiye'nin yeşil dönüşüm ve temiz enerji hedefleri doğrultusuna, Fransa ve Türkiye arasında bu alanda teknik ve finansal iş birliklerini geliştirmek. Fuarın bu hedefimize destek olacağını düşünüyoruz. İzmir'in bu konuda Türkiye'de öncü olması hepimizin umudu” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı’nda, Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof. Dr. Jeffrey Sachs, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Prof. Dr. Şevket Pamuk gibi dünya çapında ekonomistler küresel ekonomiyi tartıştı. Acemoğlu, “Demokrasiden vazgeçen bir ülke, kişi başı GSYİH açısından yaklaşık yüzde 20 kaybediyor. Demokrasiye geçen ülkeler otoriter rejimlere kıyasla daha hızlı ve sürdürülebilir büyüme yakalıyor” dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi, Türkiye Ekonomi Kurumu Bahar Konferansı’na ev sahipliği yaptı. Alanında öncü çalışmalara imza atan 20’den fazla ekonomistin katıldığı konferansta Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu (MIT), Prof. Dr. Jeffrey Sachs (Columbia Üniversitesi), Prof. Dr. Ufuk Akçiğit (Chicago Üniversitesi), Prof. Dr. Şevket Pamuk (Boğaziçi Üniversitesi), Prof. Dr. Gülçin Özkan (King's College London), Prof. Dr. Asaf Savaş Akat gibi alanında önde gelen akademisyenler söz aldı.
150’den fazla akademik çalışmanın sunulduğu konferansta; makroekonomi, para politikası, enflasyon, finansal piyasalar, çevre ekonomisi, işgücü piyasaları, kalkınma ekonomisi ve enerji gibi konularda oturumlar düzenlendi.
Konferans, Türkiye Ekonomi Kurumu Başkanı Prof. Dr. Hasan Kazdağlı’nın açılış konuşmasıyla başladı. Ekonomik istikrara ve rasyonel politikalara olan ihtiyacın altını çizen Kazdağlı, konferans boyunca ekonomi ile ilgili geniş bir yelpazede pek çok bilimsel çalışmanın ele alınacağını ifade etti.
‘Küreselleşme boyut değiştiriyor’
İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Ege Yazgan konuşmasında küreselleşmenin dönüşümüne dikkat çekti. Küreselleşmenin uzun zamandır durağanlaştığını belirten Yazgan, “Trump yönetimiyle birlikte sıkça tartışılan küreselleşmenin sonu meselesi aslında 2008 krizinden sonra başlamıştı. Özellikle imalat sanayinde küreselleşmenin yavaşladığını görüyoruz. Ama bu küreselleşmenin bittiği değil, boyut değiştirdiği anlamına geliyor” dedi.
Prof. Dr. Yazgan, Çin’in imalat sanayi üretimindeki küresel hakimiyetine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu: “Bugün dünya imalat sanayinin yüzde 35’ten fazlası Çin tarafından gerçekleştiriliyor. Çin, fragmantasyon (parçalı üretim) sürecine devam ederken aynı zamanda üretimi kendi içine çekerek yerelleştiriyor. Diğer ülkeler imalat sanayinde Çin’e daha bağımlı hale gelirken, Çin dışa bağımlılığını azaltıyor.”
Hizmet sektöründeki küreselleşmenin ivmesini koruduğunu vurgulayan Yazgan, “İmalat sanayinde durağanlık gözlemlenirken iletişim teknolojileri gibi hizmet alanlarında küreselleşme hızla artmaya devam ediyor. Yeni hizmet sektörlerinde Hindistan öne çıkan ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor” dedi.
‘Verimlilik problemi ülkeleri ekonomik büyümede yavaşlatıyor’
Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit konuşmasında, büyüme ve kalkınma üzerine yaptığı mikro veri temelli araştırmalarını paylaştı. Dünya Bankası’nın 2024 yılı “Orta Gelir Tuzağı” raporuna akademik liderlik eden Akçiğit, konuşmasında ülkelerin ekonomik gelişiminde “orta gelir tuzağı”na nasıl yakalandıklarını ve bundan nasıl çıkabileceklerini değerlendirdi.
“Bu tuzağı aşmak için ülkelerin kendi iç dinamiklerine ve kurumlarına odaklanmaları gerekiyor. Başarı örnekleri olarak Polonya, Güney Kore ve Şili dikkat çekiyor. Çin’i denklemden çıkardığımızda orta gelir grubundaki ülkelerin genel olarak başarılı bir büyüme hikayesi yazamadığını görüyoruz. Özellikle verimlilik problemi ülkelerin ekonomik büyümede yavaşlamalarına neden oluyor” dedi.
Türkiye özelinde değerlendirildiğinde, büyüme rakamlarının dikkat çekici olsa da bu büyümenin niteliğinin sorgulandığını vurgulayan Akçiğit “Ekonomik göstergeler, büyümenin ağırlıklı olarak sermaye yatırımları ve emek katkısıyla sağlandığını; verimliliğin ise büyümeye yeterince katkı vermediğini gösteriyor. Oysa sürdürülebilir kalkınmanın temel taşı verimlilik artışı. Bu da Türkiye’nin “iki ileri bir geri” ilerlemesine yol açıyor” diye konuştu.
‘Ekonomik kalkınma bir yatırım sürecidir’
Columbia Üniversitesi Sürdürülebilirlik Merkezi Direktörü Prof. Dr. Jeffrey Sachs ise “Ekonomik kalkınma ve özellikle sürdürülebilir kalkınma bir yatırım sürecidir” diyerek uluslararası sermaye akışlarındaki dengesizliklerin altını çizdi.
Düşük gelirli ülkelerin dış sermayeye erişme derecelerinin düşüklüğüne dikkat çeken Sachs, bu ülkelerin çoğunluğunun yatırım yapılabilir kredi notuna sahip olmadığını belirterek kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini eleştirdi.
Uluslararası sermaye piyasalarının hâlâ ABD doları merkezli olduğunu belirten Sachs, “Amerikan dış politikasının karşı tarafında olmak, neredeyse kesin olarak bir finansal krize giden yoldur. Tüm bu çözümler yavaş yavaş şekilleniyor denebilir, çünkü çok kutuplu bir dünyaya geçiş sürecindeyiz” ifadelerini kullandı.
Sachs ayrıca Türkiye’nin dış finansmana ihtiyaç duyan ülkeler arasında yer aldığını vurgulayarak, daha adil ve etkili bir uluslararası son borç verme mekanizmasının inşa edilmesi gerektiğini belirtti.
‘Demokrasi ekonomik büyümeyi destekler’
Konferansta söz alan Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, demokrasi ve ekonomik gelişme arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. “Demokrasiden vazgeçen bir ülke, kişi başı GSYİH açısından yaklaşık yüzde 20 kaybediyor” diyen Acemoğlu, demokratikleşmenin uzun vadeli büyüme üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtti. “Bir ülke demokrasiye geçtiğinde, diğer otoriter rejimlere kıyasla bir süreliğine biraz daha hızlı büyüyor. Bu yaklaşık 7-8 yıl sürüyor, ardından 13 yıl kadar süren güçlü bir büyüme atağı yaşanıyor ve bu sürecin sonunda diğer otoriter ülkelere kıyasla yaklaşık yüzde 15-20 daha zengin hale geliyor” şeklinde konuşan Acemoğlu, Türkiye’nin demokrasi skorundaki düşüşe de dikkat çekti.
‘Dünya ekonomisi bir dehşet dengesi üzerine kurulu’
İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, küresel ekonomi ve siyaset dengeleri üzerine yaptığı değerlendirmede, ekonomik aktivitenin tamamen küreselleştiğini ancak iktisat politikalarının hâlâ yerel ölçekte kaldığını belirterek bu çelişkinin küresel düzeyde kolektif aksiyon ihtiyacını doğurduğunu söyledi.
Mevcut dünya düzeninin İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD tarafından kurulduğunu hatırlatan Akat, “Amerika düzeni kurdu, dolar dünya parası oldu. Ama zamanla bu durum sorun çıkarmaya başladı” dedi. ABD’nin efektif talep sorununu çözebildiğini çünkü rezerv paraya sahip olduğunu belirten Akat, “Para onların. Dış denge derdi yok. Bu sistem uzun vadede ciddi mahsurlar barındırıyor,” diyerek mevcut yapının adaletsizliğine dikkat çekti.
Çin’in yalnızca ekonomik değil, askeri bir güç olarak da yükseldiğini ifade eden Akat, “Mevcut hegemonun yeni sistem kurma çabası Çin’i izole etmeye yönelik. Çin birkaç yıl içinde Amerika’dan daha kuvvetli bir orduya sahip olabilir” sözleriyle dünya ekonomisinin bir “dehşet dengesi” üzerinde durduğunu söyledi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sabancı Üniversitesi’nin Teknopark İstanbul’da bulunan Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) bünyesinde yürütülen DiMAP - Doğrudan Dijital Üretim Platformu
Projesi hayata geçirildi. Dijital üretim teknolojilerinin gelecekteki standartlarını tanımlamayı hedefleyen proje kapsamında; KOBİ’ler, yüksek katma değerli ürün geliştirme kapasitelerini artırmak ve küresel pazara açılmak konusunda desteklenecek.
Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali iş birliğiyle, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında fonlanan DiMAP - Doğrudan Dijital Üretim Platformu Projesi hayata geçirildi. Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) bünyesinde yürütülen projenin açılışı, Teknopark İstanbul Turgut Özal Etkinlik Merkezi’nde, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ile Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici’nin ev sahipliğindeki organizasyonda ayrıca, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan ve SU-IMC CEO’su ve DiMAP Direktörü Devrim Özaydın projeye dair açıklamalarda bulundu.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Üretim gücü ile teknoloji geliştirme kabiliyeti, ülkelerin kalkınma yolculuğunun yönünü ve hızını tayin ediyor. İnovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına yapılan yatırımlar sürdürülebilir büyümenin ve uluslararası rekabet gücünün kilit noktasını oluşturuyor. Havacılık, otomotiv ve mobilite sektörlerinde Türkiye'nin marka değerini güçlendirmek; bu sektörlerin tedarik zincirinde yer alan KOBİ’lerimizin rekabet gücünün artırılması ve yeni KOBİ’lerin ekosisteme dahil edilmesiyle mümkün olacak. Yüksek teknolojiye dayalı bu iki sektördeki KOBİ’lerimizin dijital dönüşümü tamamlamaları, veri odaklı ve akıllı üretim teknolojilerini benimsemeleri, uluslararası kalite standartlarında üretim gerçekleştirmelerine imkan tanıyacak test ve analiz alt yapılarına kavuşmaları, bizler için öncelikli.”
“KOBİ’lerin dijital yetkinliklerini arttıracak bir üs olacak”
DİMAP Doğrudan Dijital Üretim Merkezi'nin, KOBİ’lerin ve yan sanayi işletmelerinin dijital yetkinliklerini artıracak bir üs olacağını vurgulayan Mehmet Fatih Kacır,
“Avrupa Birliği destekli rekabetçi sektörler programı kapsamında, sivil havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde KOBİ’lerimizi yeni üretim modelleri ile buluşturacak bir merkezi devreye alıyoruz. Bu merkez özellikle sivil havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ’lerimize doğrudan dijital üretim kabiliyetlerini geliştirme, imalat teknolojilerini uygulama imkanı sağlayacak. Yüksek hassasiyet gerektiren alanlarda seri üretim yapan KOBİ’lerimize, ürünlerini ulusal ve uluslararası kalite standartlarına uygun şekilde test edebilecekleri, belgelendirme süreçlerine doğrudan entegre olabilecekleri kritik bir alt yapı sunacak. Merkezimizin Türkiye'nin Ar-Ge ve girişimcilik ekosisteminin dönüşümünü ve sanayi sektörünü ivmelendireceğine inanıyorum” dedi.
“DİMAP, KOBİ'lerin uluslararası yapıya kavuşabilmeleri için çok kıymetli”
Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan şöyle konuştu: “2002 yılından 2020 yılına kadarki zaman dilimi içerisinde yaklaşık 10 milyar euroluk Avrupa Birliği kaynağını hibe olarak Türkiye'de kullandık. Bu kapsamda da ulaştırmadan çevreye iklim değişikliğinden bölgesel kalkınmaya kadar Türkiye'nin çok farklı konularında Avrupa Birliği projelerinin finansmanını sağladık. Bu kapsam içerisinde rekabetçilik ve rekabetçi sektörler önemli konular arasında yer aldı. DİMAP Projesi, KOBİ'lerin uluslararası yapıya kavuşabilmeleri için çok kıymetli ve çok değerli. Bu açıdan sürdürülebilirlik en temel hedeflerden bir tanesi. Sabancı Üniversitesi son 3 yılda bir önceki 10 yıla göre almış olduğu fonları neredeyse iki ya da üçe katladı. Toplamda 22 milyon euro bir fona ulaşmış durumda. Bu projenin hayata geçebilmesi, bu aşamaya gelebilmesi için uzun bir yolculuktan geçildi. Bu vizyonu bize sağlayan, en başta Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza ve ekibine, bu projeyi hayata geçiren Sabancı Üniversitesi'ne çok teşekkür ediyorum.”
“Kamu-sanayi-akademi iş birliklerine büyük önem veriyoruz”
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı konuşmasına; Sabancı Üniversitesi’nin, başarı üçgeni olarak adlandırılan kamu-sanayi-akademi iş birliklerine büyük önem verdiğini belirterek başladı. DİMAP’ın, bu başarı üçgenine çok güzel bir örnek teşkil ettiğini vurgulayan Güler Sabancı, “Bir dünya üniversitesi olmak, öncelikle yapısıyla, esnekliğiyle, yenilikçiliğiyle ve araştırma odaklı kimliğiyle doğru projelerde yer almaktan geçiyor. Sabancı Üniversitesi, geride bıraktığı 25 yılda; ülkemizin lider ve dünyanın önde gelen araştırma üniversitelerinden biri olarak, bilimde ve toplum üzerinde dönüştürücü etkileri olan öncü konumunu vurgulayan projelere imza atıyor. DİMAP ile özellikle KOBİ’ler genelinde, dijital üretim ve eklemeli imalat yöntemlerinin uygulamaya alınması amaçlanıyor. Bu sayede veri odaklı akıllı üretim teknolojilerinin yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz. Projenin bugünlere gelmesindeki en büyük pay sahiplerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nezdinde Sayın Bakanımız Mehmet Fatih Kacır’a, Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İş Birliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan’a, ülkemiz için gurur verici bir projenin gerçekleşmesinde emeği geçen başta Rektör Yardımcımız Mehmet Yıldız’a, Bahattin Koç Hocamıza, SU-IMC CEO’muz Devrim Özaydın’a, proje ortaklarımıza ve projede görev alan tüm ekiplere, teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu.
“Mühendislik alanında kalıcı eserler bırakmak konusunda kararlıyız”
Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici yaptığı konuşmada, “Sabancı Üniversitesi olarak özellikle bilimsel araştırma ve mühendislik alanında kalıcı eserler bırakmak konusunda kararlıyız. Bu kapsamda, bugün burada açılışını yapmakta olduğumuz DİMAP platformu çok önemli bir adım. DİMAP, bundan sonraki yıllarda sadece üniversitede faaliyet göstermekte olan araştırma gruplarına değil, daha da ağırlıklı olarak KOBİ’lere ve Türkiye'nin sanayi üretim kapasitesine hizmet edecek. Platform, ileride gerek bilimsel araştırmalar gerekse sanayi yönetimi açısından son derece önemli. Bu çalışmaya bugüne kadar emeği geçmiş olan bütün arkadaşlarımıza en samimi teşekkürlerimizi sunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Laboratuvarlarımız ve DİMAP Proje alt yapımız tüm kurumlarımıza açık
SU-IMC CEO’su ve DiMAP Direktörü Devrim Özaydın, DİMAP Projesinin temel amacının; özellikle KOBİ’leri eklemeli imalat ve dijital üretim teknolojileri ile buluşturarak, onları uluslararası rekabet seviyesine ulaştırmak ve bu seviyenin de üzerine çıkarmak olduğunu söyledi. Özaydın sözlerine şöyle devam etti: “Bu proje ile birlikte dünyada henüz yeni bir teknoloji olan Soğuk Sprey başta olmak üzere ileri eklemeli üretim, malzeme karakterizasyon, mekanik test ve yüksek teknoloji tahribatsız muayene alt yapısı ülkemize kazandırıldı. Teknopark İstanbul’da Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi içinde yer alan Sabancı Üniversitesi SU-IMC Üretim ve Test Laboratuvarlarımız ve DİMAP Proje alt yapımız tüm kurumlarımıza açık. Projemizde havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde, başta KOBİ’lerimiz olmak üzere, girişimcilerimizle, Ar-Ge merkezlerimizle, sanayi kuruluşlarımızla ve üniversitelerimizle birlikte çalışarak, bu alt yapıyı en verimli şekilde kullanacağız. Firmalarımızın dijital dönüşüm yolculuğunu destekleyip; eklemeli imalat gibi ileri üretim tekniklerinden yararlanarak fonksiyonel parçalar üretme kapasitelerini artıracağız. Özellikle KOBİ’lerimizin yüksek katma değerli prototipleri operasyonel ortama taşıyabilmelerini sağlayacağız. Ülkemiz için katma değerli çıktılar üretmeye devam edeceğiz. Projemizin hayata geçirilmesini mümkün kılan, başta Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ve Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mehmet Fatih Kacır’a, Avrupa Birliği Başkanlığı Mali İş Birliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan’a, Rektör Yardımcımız Mehmet Yıldız’a, Bahattin Koç Hocamıza, projede emeği geçen ortaklarımıza ve tüm ekiplere, teşekkürlerimi sunuyorum.”
Sanayi firmalarının üretim kapasitelerini artırmayı hedefliyor
Toplam bütçesi 9,8 milyon euro olan DiMAP, veriye dayalı akıllı üretim sistemleriyle desteklenen eklemeli imalat süreçlerinin geliştirilmesini, bu süreçlerin test, karakterizasyon ve kalite kontrol unsurlarıyla bütünleşik hale getirilmesini hedefliyor. Platform özellikle sivil havacılık, otomotiv ve kompozit sektörlerinde faaliyet gösteren başta KOBİ’ler olmak üzere sanayi firmalarının dijital dönüşüm yolculuğunu desteklemeyi; eklemeli imalat gibi ileri üretim tekniklerinden yararlanarak fonksiyonel parçalar üretme kapasitelerini artırmayı ve yüksek katma değerli prototipleri operasyonel ortama kadar taşıyabilmelerini sağlamayı amaçlıyor. Bu hedef doğrultusunda proje, Türkiye’nin sanayileşmede öncü şehirleri olan İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinde bölgesel sanayi ekosistemlerine doğrudan dokunuyor. Proje, yalnızca teknik alt yapı ve ürün geliştirme süreçlerinin değil, aynı zamanda firmaların sertifikasyon, insan kaynağı gelişimi ve finansman erişimi gibi temel ihtiyaçlarının da desteklenmesini kapsıyor.
Güçlü bir partner ağı ile yürütülüyor
Dijital üretim teknolojilerinin gelecekteki standartlarını tanımlamayı hedefleyen DiMAP Projesi, Sabancı Üniversitesi’nin araştırma vizyonu, SU-IMC’nin teknik gücü ve partner ağının yönlendirmesiyle; firmaların ürün geliştirme kabiliyetini artıran, küresel pazara erişimlerini destekleyen ve dönüşüm yolculuklarında yanında olan bütüncül bir platform olarak konumlanıyor. Proje, Sabancı Üniversitesi’nin üniversite sanayi iş birliğini güçlendirme çalışmaları kapsamında; Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD), Kocaeli Sanayi Odası (KOSANO), Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA), İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA), SAHA İstanbul ve Teknopark İstanbul gibi kuruluşlardan oluşan güçlü bir partner ağı ile yürütülüyor. Partner kuruluşlar, kendi bölge ve sektörlerindeki KOBİ’lerle DiMAP arasında köprü görevi üstleniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Plastik geri dönüşüm sektöründe tüm dünyadan sektör paydaşlarını ve ziyaretçileri bir araya getiren RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm ve Ham Maddeleri Fuarı sona erdi. Henüz ikinci yılında dünyanın en büyük ikinci plastik geri dönüşüm fuarı haline gelen RePlast Eurasia Fuarı, 13 ülkeden 151 katılımcı ve 56 ülkeden 8 bin 340 ziyaretçiyi bir araya getirdi. Türkiye’nin plastik geri dönüşümde adım adım küresel bir merkez olma yolunda ilerlediğine dikkat çeken Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, "Fuara gösterilen yoğun ilgi, Türkiye’de geri dönüşüm sektörünün önümüzdeki yıllarda da hızla büyümeye devam edeceğini gösteriyor. PAGÇEV olarak bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin plastik geri dönüşüm kapasitesini artıracak, farkındalığı yükseltecek, teknolojik yatırımları teşvik edecek her türlü çalışmanın içinde olacağız. RePlast Eurasia Fuarı, bu kararlılığımızı ve ülke olarak potansiyelimizi sergilemek adına çok başarılı bir zemin sundu." dedi.
Türkiye’de plastik geri dönüşüm alanında ilk ve tek fuar olma özelliğine sahip RePlast Eurasia 2. Plastik Geri Dönüşüm Teknolojileri ve Ham Maddeleri Fuarı, 8-10 Mayıs tarihlerinde 13 ülkeden 151 katılımcı ve 56 ülkeden 8.340 ziyaretçiyi TÜYAP'ta bir araya getirdi. RePlast Eurasia, geri dönüşüm teknolojilerinde gelinen son noktayı sergilemenin ötesinde, çevresel sorumluluğun ve döngüsel ekonominin ne denli güçlü bir anlayışla benimsendiğini göstermesi açısından da çok önemli bir platform oldu. Fuarda atıktan ham maddeye, ileri dönüşümden izlenebilirliğe kadar birçok başlıkta yenilikçi çözümler dikkat çekti. Fuar sektörün tüm paydaşlarını aynı çatı altında buluştururken, Türkiye'nin plastik geri dönüşümdeki gücünü bir kez daha tescillemiş oldu.
YABANCILARIN YARISINDAN ÇOĞU AVRUPA'DAN
Bu sene ikincisini düzenledikleri RePlast Eurasia'nın gösterilen büyük ilgiyle birlikte dünyanın ikinci büyük geri dönüşüm fuarı olma özelliğine kavuştuğunu kaydeden PAGÇEV Başkanı Yavuz Eroğlu, özellikle yabancı katılımcıların ve ziyaretçilerin ilgisinin dikkat çekici olduğunu kaydetti. Fuara gelen yabancıların yarısından fazlasının Avrupa'dan olduğunu ifade eden Eroğlu, bunu Ortadoğu ve Asya'dan ziyaretçilerin takip ettiğini bildirdi. Eroğlu, ziyaretçilerin tedarikçi ve üreticileri tek çatı altında görmesinin büyük avantaj sağladığını söyledi.
Türkiye’nin plastik geri dönüşümde adım adım küresel bir merkez olma yolunda ilerlediğine dikkat çeken Yeşil Dönüşüm ve Teknoloji Derneği (PAGÇEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, fuara gösterilen bu yoğun ilginin, Türkiye’de geri dönüşüm sektörünün önümüzdeki yıllarda da hızla büyümeye devam edeceğini gösterdiğini kaydetti. PAGÇEV olarak bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin plastik geri dönüşüm kapasitesini artıracak, farkındalığı yükseltecek, teknolojik yatırımları teşvik edecek her türlü çalışmanın içinde olacaklarını ifade eden Eroğlu, RePlast Eurasia Fuarı'nın bu kararlılığı ve ülke olarak potansiyelimizi sergilemek adına çok başarılı bir zemin sunduğunu söyledi.
'AVRUPA’NIN EN YÜKSEK KAPASİTELİ ÜLKELERİNDEN BİRİ HALİNE GELDİK'
Eroğlu, şunları ekledi:
"RePlast Eurasia Plastik Geri Dönüşüm ve Ham Maddeleri Fuarı’nı büyük bir memnuniyet ve gururla geride bıraktık. Fuar, gerek katılımcı profili gerekse de sergilenen teknolojik çözümler ve çeşitlilikle ülkemizin plastik geri dönüşümündeki kapasitesini, kabiliyetini ve kararlılığını gözler önüne serdi. Türkiye plastik geri dönüşüm alanında bugün geldiğimiz noktada, Avrupa’nın en yüksek kapasiteli ülkelerinden biri haline geldi. RePlast Eurasia’da ortaya konan güçlü iş birlikleri, teknoloji yatırımları ve sürdürülebilirlik vizyonu sayesinde ülkemiz bu alanda sadece üretim değil, çözüm geliştirme ve teknoloji transferi açısından da bir merkez konumuna yükseldi. Geri dönüşüm sanayiimiz artık sadece iç pazarın ihtiyacını karşılayan değil, aynı zamanda bölgesine teknoloji ve know-how ihraç eden bir yapıya kavuşmuş durumda. Bu fuar da bunun en güzel göstergesi oldu.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’de ve globalde çok sayıda ticari gayrimenkul projesinin kiralama ve yönetim faaliyetlerini yürüten Fiba Commercial Properties, 28-29 Mayıs tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşen 24’üncü Perakende Günleri 2025’e katıldı. 4 ülkede faaliyet gösteren Fiba Commercial Properties (Fiba CP), Perakende Günleri’nde uluslararası büyüme stratejisini ve yeni yatırımlarını paylaştı. Etkinlik kapsamında düzenlenen Perakende Güneşi Ödüllerinde, Fiba CP’nin uluslararası başarılarına liderlik eden Yurdaer Kahraman, “Sektörün Başarılı Liderleri” ödülüne layık görüldü.
Fiba CP standında gerçekleştirilen kokteylde açıklamalarda bulunan Fiba CP CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, “Toplam 250 milyon Euro’yu bulan iki önemli yatırımımızla Moldova’da sürdürülebilir bir dönüşüm başlatıyoruz. Bir yanda perakende ve eğlenceyi odağına alan yeni nesil AVM, diğer yanda konaklama ve sağlık alanında uluslararası standartları bölgeye taşıyan karma yapımızla Fiba CP imzasını bırakıyoruz” dedi.
Perakende sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 24’üncüsü düzenlenen Perakende Günleri, 28-29 Mayıs tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sektörün önde gelen isimleri ve yenilikçi fikirlerinin bir araya geldiği Perakende Günleri’nde Fiba CP standı büyük ilgi gördü. Ayrıca Fiba CP standında bu sene de geleneksel Fiba CP kokteyli düzenlendi.
Perakende, ofis, rezidans ve karma yaşam alanları alanında 4 ülkede faaliyet gösteren Fiba Commercial Properties (Fiba CP), etkinlikte uluslararası büyüme stratejisini ve yeni yatırımlarını paylaştı. Moldova’da hayata geçirdiği iki büyük proje ile dikkat çeken Fiba CP, yaklaşık 250 milyon Euro’luk yatırım değerine sahip projeleriyle bölgenin yaşam kalitesine ve ekonomik potansiyeline önemli katkı sağlamayı hedefliyor.
Yurdaer Kahraman’a “Sektörün Başarılı Liderleri” Ödülü
Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, perakende sektörünün en prestijli organizasyonlarından biri olan Perakende Güneşi Ödüllerinde “Sektörün Başaralı Liderleri” ödülüne layık görüldü. Her yıl sektörün gelişimine katkı sağlayan kişi ve kurumların ödüllendirildiği organizasyonda, Kahraman; Türkiye’de perakende ve ticari gayrimenkul sektörüne yön veren vizyoner liderliği, sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımı ve Fiba CP’yi uluslararası başarılarıyla global ölçekte örnek bir markaya dönüştürmesiyle öne çıktı.
“Moldova’nın En Büyük Perakende ve Yaşam Merkezi Geliyor”
Fiba CP’nin Moldova’daki ilk yatırımının, 65.000 m² kiralanabilir alana sahip olacağını ve dünyaca ünlü mimarlık firması Chapman Taylor tarafından tasarlandığını belirten Fiba CP CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, “Proje, Moldova’nın en büyük perakende ve yaşam merkezi olma iddiasıyla hayata geçiyor. 170’e kadar mağaza kapasitesi, 3.500 m²’lik sinema ve eğlence alanı ile 2.500 araçlık otopark alanı sunacak projede, Türk ve uluslararası markaların yanı sıra gastronomi, sanat, eğitim ve eğlenceyi bir araya getiren kapsayıcı bir yaşam deneyimi sunulacak. İkinci yatırımımız ise, Marriott Moxy (kısa süreli konaklama), Marriott Residence Inn (uzun süreli konaklama) ve Medpark Tıp Merkezi’ni kapsayan 18.500 m²’lik karma bir proje. Her iki yatırımın toplam değeri yaklaşık 250 milyon Euro’ya ulaşıyor. Projeler, uluslararası standartlarda sağlık ve konaklama çözümleriyle bölgedeki önemli bir ihtiyaca yanıt veriyor. Geliştirme süreci, Fiba CP’nin uzun yıllardır güvenle iş birliği yaptığı SUMMA Grubu ile birlikte yürütülüyor. Fiba CP olarak Türkiye’nin yanı sıra Moldova, Romanya ve Çin’de alışveriş merkezlerinden rezidanslara, otelden ofise kadar pek çok segmentte faaliyet gösteriyoruz. Moldova’da gerçekleştirdiğimiz bu iki yeni yatırım, sadece ticari değil; sosyal, kültürel ve kentsel gelişimi destekleyen bütüncül yaşam alanları oluşturma hedefimizin bir yansımasıdır” dedi.
“Sektörde fark yaratmaya devam ediyoruz”
Fiba Commercial Properties olarak hem Türkiye’de hem de yurt dışında birçok yenilikçi projeyi hayata geçirerek, sektörde fark yaratmaya devam ettiklerini belirten Kahraman, “Türkiye’de ise İnegöl AVM’de gerçekleştirdiğimiz kültürel sürdürülebilirlik odaklı sosyal sorumluluk projesiyle Global RLI Awards 2024’te ödül almanın gururunu yaşıyoruz. Romanya’da tamamladığımız 350 konutluk Select Residence projesinde teslimler devam ediyor; Bükreş’te ise iki yeni konut projesi için çalışmalarımız sürüyor. Aynı zamanda Türkiye’de Fenix Yapı ile birlikte yeni bir karma yaşam projesi geliştiriyoruz. Yurt dışındaki Türk şirketleri arasında 39. sırada yer alıyor olmamız, uluslararası pazardaki güçlü konumumuzu ve istikrarlı büyüme stratejimizi teyit ediyor” dedi.
“Ortak sorunlara birlikte çözüm üretmek büyük önem taşıyor”
Perakende Günleri’nde yer almaktan dolayı oldukça mutlu olduklarını belirten Kahraman, “Fiba CP olarak 4 farklı ülkede; 11 alışveriş merkezi, 800.000 m²’yi aşan kiralanabilir alan, 5 rezidans, 4 ofis binası, 2 sinema kompleksi ve 1 otel yatırımıyla faaliyet gösteriyoruz. Ticari gayrimenkul alanında güçlü bir portföye sahibiz. Farklı coğrafyalarda edindiğimiz bilgi birikimini, alışveriş merkezi yönetimi alanında sektördeki yatırımcılarla ve mülk sahipleriyle paylaşıyor, onlara değer katan stratejik iş birlikleri geliştiriyoruz. Bu etkinlikte sektörün önde gelen temsilcileriyle buluşmak, karşılıklı deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak sorunlara birlikte çözüm üretmek bizim için büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.