Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
D’S damat, Sırbistan’ın dünyaca ünlü basketbol takımı Partizan’ın 2022/23 sezonu için giyim sponsoru oldu. Dünya moda perakendesinin lider kuruluşlarından Orka Holding’in markası olan D’S damat, Partizan Basketbol Kulübü’nün teknik heyetini giydirecek. D’S damat’ın ünlü kulüp için özel olarak tasarladığı koleksiyon, sürdürülebilirlik odaklı ve nanoteknolojik özelliklere sahip, şıklık ve fonksiyonelliğin ön planda olduğu özel ürünlerden oluşacak.
Belgrad’da gerçekleşen anlaşmanın imza törenine, Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ile Partizan Direktörü Dejan Kijanoviç ve Teknik Direktör Zelimir Obradovic katıldı. Anlaşmayı Orakçıoğlu ve Kijanoviç birlikte imzaladı. Törende heyetin sezon boyunca giyecekleri tasarımlardan örnekler de sunuldu.
Orakçıoğlu: “Dünya sporuna olan desteğimiz Partizan ile sürüyor”
Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, imza töreninde yaptığı konuşmada Türkiye olarak deprem felaketi nedeniyle büyük bir üzüntü içinde olduklarını, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde yaraları sarmak için herkesin var gücüyle çalıştığını vurguladı.
Dünyanın önde gelen erkek giyim markalarından D’S damat ile dünya sporuna uzun yıllardır destek verdiklerinin altını çizen Orakçıoğlu “Bu desteği şimdi de Partizan ile sürdürüyoruz. D’S damat, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Sırbistan’da da çok sevilen ve beğenilen bir marka. Anlaşmanın her iki tarafa da hayırlı olmasını dilerim. D’S damat’ın Partizan’ın hedeflediği başarılara ulaşmasında güçlü bir moral ve motivasyon desteği sunacağına gönülden inanıyorum. Bu vesile ile Sayın Ozan Balaban’a ve Teknik Direktör Sayın Zelimir Obradoviç’e de iş birliğine olan katkılarından dolayı teşekkür ederim” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
“İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Özmen, “Olası Marmara depremine hazırlıklarımız çerçevesinde halen yürüttüğümüz ‘erken uyarı’ ve ‘erken müdahale sistemleri’ ile deprem anında çok önem arz edecek iletişim sistemlerimizi geliştirmeye kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.
İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen, olası büyük Marmara depremi hazırlıkları çerçevesinde, İGDAŞ’ta son birkaç yıldır Türkiye ve dünyadaki son teknolojiyi hızla yaşama geçirdiklerini ve bunu kararlılıkla geliştirmeye devam edeceklerini belirtti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu tarafından, bugün kamuoyuna açıklanan “İstanbul Deprem Seferberlik Planı” toplantısının konuşmacıları arasında, İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent Özmen de vardı.
Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde dün gerçekleştirilen toplantıda, İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’ndan sonra, diğer yetkililerle birlikte bilim insanları ve uzmanların hazır bulunduğu davetlilere hitabeden Dr. Özmen, şunları söyledi:
“Olası bir deprem anında doğal gaz hatlarının önemi aşikar. İGDAŞ olarak beklenen Marmara depremi öncesinde güvenlik amacıyla, son birkaç yıldır pek çok çalışma yürütüyoruz.
İstanbul’daki tüm doğal gaz altyapısı, İGDAŞ Uzaktan Gözlem-Kontrol ve Veri Toplama Sistemi (SCADA) merkezinden, 7/24 sürekli olarak izlenmektedir. Böylece şebekede oluşabilecek tüm düzensizlikler, anında kontrol altına alınmakta ve deprem dahil, acil müdahale gerektiren durumlarda, doğal gaz akışı uzaktan kesilebilmektedir.
Ayrıca İGDAŞ, bir ‘Deprem Erken Uyarı’ sistemine sahiptir. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nin Marmara Denizi’nin kıyısında bulunan sensörleri ile TÜBİTAK’la birlikte geliştirdiğimiz 832 adet İGDAŞ ivme ölçeri, entegre bir şekilde çalışıyor. Bu sistemle deprem dalgalarının kıyıya ulaşmasından itibaren, depremin belli bir şiddet eşiğini geçmesi halinde, doğal gaz akışı otomatik olarak 832 ayrı noktadan kesilebilmekte. Böylece deprem sonrası yaşanabilecek doğal gaz kaynaklı yangın benzeri ikincil felaketlerin önüne geçilebilecektir.”
“Fiber Optik Tabanlı Deprem Erken Uyarı Sistemi Projesi”
Mevcut erken uyarı sistemine ek olarak, Kandilli Rasathanesi ile birlikte, “Fiber Optik Tabanlı Deprem Erken Uyarı Sistemi Projesi”ni geliştirdiklerini kaydeden Dr. Özmen, “Bu projeyle Marmara Denizi tabanında bulunan ve Adalar açıklarından geçen Ambarlı-Pendik arasındaki mevcut fiber optik kabloları, erken uyarı sensörü olarak kullanabileceğiz. Bu çalışma sayesinde olası bir Marmara depreminde, depremin gerçekleştiği yere bağlı olarak, 3 saniye ile 30 saniye arasında bir erken uyarı süresi elde edilebilecek” dedi.
Geliştirilen sistemin yapay zekâ ve akıllı öğrenme sürecinin 2024 sonuna kadar tamamlanmasını öngördüklerini ifade eden Dr. Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayrıca, Marmara’nın batısında yer alan fiber optik kabloların da sisteme dahil edilmesiyle erken uyarı süresinin artması planlanmakta.
Diğer yandan dağıtım hatlarında; dünya standartlarına uygun yüksek mukavemetli çelik borular ile hafif, bükülebilir, yer hareketlerine karşı esnek, 6 kata kadar uzayabilen polietilen borular kullanıyoruz. Nitekim geçmiş deprem tecrübeleri bize, polietilen doğalgaz hatlarının neredeyse hiç hasar almadığını gösterdi.”
“Robot Göz” çelik borularda hasar tarayacak
Genel Müdür Dr. Özmen, bunların yanısıra TÜBİTAK ile birlikte yürüttükleri ve “Robot Göz” adını verdikleri “Boru İçi Denetleme Robotu” projesinin, 2024 yılında tamamlanmasının planlandığını bildirdi.
Dr. Özmen, “Bu sayede İGDAŞ çelik hat şebekesi robotlarla taranabilecek, çelik boruların röntgeni çekilebilecek. Olası deprem öncesi veya sonrasında hangi borularda hasar olduğu, olabileceği ve nerelere müdahale edilmesi gerektiği tespit edilebilecek” diye konuştu.
“İGDAŞ Deprem Risk Azaltım Sistemi” ile hızla hasar haritası
Yine yakın geçmişte, İstanbul Avrupa yakasını besleyen Esenyurt bölgesindeki ana doğalgaz basınç düşürme ve ölçüm istasyonlarımızın, BOTAŞ yedek hattına bağlanmasına yönelik çok önemli bir projeyi de başlattıklarını vurgulayan Dr. Özmen, konuşmasına şöyle devam etti:
“Böylece mevcut hatta bir hasar olması durumunda, arz güvenliğinin yedek hattan sağlanması amaçlanmıştır.
Yine Kandilli Rasathanesi ile birlikte geliştirdiğimiz ‘İGDAŞ Deprem Risk Azaltım Sistemi’ ile depremin gerçekleşmesinden itibaren 15 dakika içerisinde İstanbul hasar haritalarını üretebilmekte ve acil müdahale ekiplerine ulaştırabilmekteyiz.
Diğer taraftan bir afet anında en büyük sorunların başında internet erişim problemi geliyor. Yakın tarihte iç kaynaklarımızı kullanarak çevrimdışı mobil CBS uygulamasını hayata geçirdik. Bu sayede internetin olmadığı durumlarda da altyapı sistemine hızlı ve güvenli bir şekilde ulaşabiliyoruz ve gerekli müdahaleleri hızla yapabiliyoruz.
Yine afet sonrası kesintisiz iletişimi sağlamak amacıyla, mevcut analog telsiz sistemimizi tümüyle yeniledik ve sayısal telsiz sistemine geçtik. Böylece İstanbul genelinde üst seviyede telsizle iletişim kurma yeteneği kazandık.
İGDAŞ olarak olası Marmara depremine yönelik erken uyarı, erken müdahale ve iletişim sistemlerimizi geliştirmeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Güvenli ve bulut destekli ağ çözümleri lideri Zyxel Networks yaptığı açıklamayla, yeni Akıllı Yönetilen Multi Gigabit Lite-L3 Switch Serisi XMG1930’ü duyurdu. XMG1930 serisi, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, sistem entegratörlerinin, ve küçük ölçekli internet servis sağlayıcıların WiFi 6, WiFi 6E ve WiFi 7 güncellemelerinden kaynaklanan artan bant genişliği ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir çözüm olarak geliyor.
İşletmenizin ağını şimdiden geleceğe hazırlıyor
Küçük ve orta ölçekli işletmeler için bir ilk olan XMG1930 serisi, fiber ve bakır altyapıya uygun altı adet 10G yukarı access point ile yüksek yoğunluklu Multi Gigabit switch desteği sunuyor. Ağ için daha fazla genişletilebilirlik ve dayanıklılık sağlayan bu çözüm, yeniden kablolama ihtiyacını ortadan kaldırıyor ve internet servis sağlayıcılarının son kullanıcılar için hızlarını 1G'den 2.5G'ye yükseltmelerine olanak tanıyor. Bu sayede işletmelerin ağları şimdiden geleceğe hazır hale geliyor.
XMG1930 serisindeki her iki model de kablosuz access point’ler, sunucular ve iş istasyonları için 24 adet 2.5G Multi Gigabit Access point desteği ile geliyor ve bu sayede kullanıcılara daha yüksek bant genişliği kapasitesi sağlıyor.
XMG1930-30HP modeli, 700 W güç tüketimi kapasitesi hem PoE+ hem de PoE++'yı desteklediğinden, güvenlik kameraları, erişim kontrol sistemleri, POS sistemleri, WiFi 6/6E AP'ler ve hatta gelecekte WiFi 7 destekli cihazlar gibi yüksek güç tüketimi gerektiren geniş bir PoE cihazı yelpazesini barındırabiliyor.
Kolay ve esnek ağ yönetimi
NebulaFlex hibrit ağ yönetimi desteğiyle Zyxel'in XMG1930 serisi, kullanıcılarına Switch’leri geleneksel olarak şirket içinde veya ücretsiz platformu aracılığıyla bulut üzerinden yönetme imkanı sunuyor. Bu esneklik, kullanıcıların istedikleri zaman ağ ortamlarına en uygun yönetim şekline göre karar verebilmelerini mümkün kılıyor.
Zyxel Nebula, ağın uzaktan herhangi bir yerden izlenmesini ve yönetilmesini sağlayan bir yönetilen hizmetler platformudur. Şu anda küçük ve orta ölçekli işletmeler için en kapsamlı bulut tabanlı ağ çözümü olan Nebula, WiFi 6E AP'ler, Multi Gigabit Switch’ler, güvenlik duvarları ve 5G mobil yönlendiriciler dahil olmak üzere 80'den fazla farklı cihaz türünü destekliyor. Kullanıcılar Nebula ile, tüm bağlantı ve güvenliği tek bir merkezden sorunsuz bir şekilde yönetebiliyor.
Zyxel Networking SBU Kıdemli Başkan Yardımcısı Bay Kell Lin, "XMG1930 serisi Switch’ler artan bant genişliği ihtiyacı olan kullanıcıları desteklemek için tasarlandı. Yeni teknolojiler gelişmiş özelliklerle güçlendikçe, cihazların istendiği gibi çalışmaya devam edebilmesi için Multi Gigabit bağlantısının değişikliklerine ayak uydurması gerekiyor. Bu yeni Switch’leri ağ darboğazlarının ardındaki potansiyeli ortaya çıkarmak ve hız konusunda hizmetlerimizi genişletmek için kullanıcılarımıza sunuyoruz” dedi.
Yeni Zyxel Switch serisi hakkında daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edebilirsiniz. edin: https://www.zyxel.com/tr/tr/products/switch/24-port-2-5g-multi-gig-lite-l3-smart-managed-switch-with-6-10g-uplinks-xmg1930-series
Hakkında:
Güvenli ve bulut destekli ağ çözümleri lideri Zyxel Networks, 30 yılı aşkın süredir kurumların ve ev kullanıcılarının bağlantıda kalmasını sağlayarak insanların potansiyelinin açığa çıkmasına imkân tanıyor. Zyxel Networks, bulut teknolojileri sayesinde kolaylaştırılmış ve tümleşik ağ deneyimi sunarak, her gün başka bir formatta ortaya çıkan siber tehditlere karşı koruma sağlıyor ve bunun yanı sıra küçük ve orta ölçekli şirketlerin büyüklüğüne uygun esnek çözümler sunuyor. 2019 yılında Zyxel Communications'dan ayrı bir birim haline gelen Zyxel Networks, 150 farklı ülkede networking (ağ) sektöründe önde gelen konumda yer alıyor. Bu zamana kadar tamamı Zyxel çözümleriyle daha akıllı hale gelen 100 milyon cihazla ev ve işyerlerinde yerini alan Zyxel, 1 milyonun üzerinde işletme tarafından tercih ediliyor. Kullanıcıları işte, oyunda ve yaşamda güçlendirmek üzere geleceğin ağ teknolojilerini inşa eden Zyxel, modern iş yerlerinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Daha fazla bilgi için www.zyxel.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Trend Micro’nun yeni araştırması, fidye yazılımları için yapılan her ödemenin siber saldırganların ileride gerçekleştirecekleri 9 saldırıyı finanse etmek için kullanıldığını ve fidye yazılımı sektörünün nasıl ayakta kaldığını ortaya koyuyor.
Dünyanın önde gelen siber güvenlik şirketlerinden Trend Micro tarafından gerçekleştirilen son araştırma, fidye yazılımı kurbanlarının yalnızca yüzde 10'unun ödeme yaptığını ancak yapılan ödemelerin başka işletmelere yönelik saldırılara zemin oluşturduğunu gösteriyor.
Karar Vericilerin Fidye Yazılım Riski Hakkında Bilmesi Gerekenler* başlıklı raporun tamamını okumak için: https://www.trendmicro.com/vinfo/us/security/news/ransomware-spotlight/understanding-ransomware-using-data-science
Fidye yazılımı saldırılarının günümüzde işletmeler ve kamu kuruluşları için en önemli siber güvenlik tehditlerinden biri olmaya devam ettiğinin altını çizen Trend Micro Tehdit İstihbaratından Sorumlu Başkan Yardımcısı Jon Clay, "Fidye yazılımı saldırıları sürekli gelişiyor, bu nedenle bu tehditle ilgili riskleri modellemek için daha doğru ve veriye dayalı yöntemlere ihtiyaç duyuyoruz. Son araştırmamız BT karar vericilerinin riskleri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı ve politikaları belirleyen yöneticilerin daha etkili ve verimli stratejiler oluşturmalarını sağlayacak bilgileri sağlamayı amaçlıyor" dedi.
Trend Micro Türkiye Teknik Lideri Burçin Olgaç ise “Fidye yazılımı saldırıları gelişmeye ve şekil değiştirmeye devam ediyor, bu nedenle bu yazılımların nasıl çalıştığını ve nereye doğru gittiğini anlamak büyük önem taşıyor. Trend Micro olarak fidye yazılımı saldırılarını anlamak ve önlemek için güçlü veri analizi yaklaşımlarına ihtiyaç duyduğumuzu gördük ve sektör açısından büyük önem taşıyan böyle bir çalışmaya imza attık. Çalışma, fidye ödeyen kuruluşların oranının oldukça düşük olduğunu ancak hedefine ulaşan bu saldırıların başka saldırıları sübvanse ettiğini gösteriyor. Bu çalışmanın karar vericilerin riskleri anlamaları açısından büyük önem taşıdığına inanıyorum" dedi.
Stratejik, taktiksel, operasyonel ve teknik tehdit istihbaratı sunan rapor, çeşitli tehdit unsuru göstergelerini listelemek için gelişmiş veri biliminden yararlanıyor. Bu göstergeler fidye yazılımı gruplarını karşılaştırmak, riskleri tahmin etmek ve tehdit unsurlarının davranışlarını modellemek için kullanılıyor.
Başlıca bulgular arasında şunlar yer alıyor:
• Ödemeyi kabul eden mağdurların yüzde 10'u bunu genellikle hızlı bir şekilde yapıyor ve genellikle ihlal başına daha fazla ödeme yapmaya zorlanıyor
• Risk homojen olmayıp bölgelere, sektörlere ve kuruluş büyüklüklerine göre farklılık gösteriyor
• Bazı sektörlerdeki ve ülkelerdeki mağdurlar diğerlerine göre daha sık ödeme yapıyor, bu da emsallerinin hedef alınma olasılığının daha yüksek olduğu anlamına geliyor
• Fidye ödemek genellikle sadece olayın toplam maliyetini artırıyor ve çok az fayda sağlıyor
• Fidye yazılımlarından para kazanma faaliyetleri Ocak ve Temmuz-Ağustos aylarında en düşük düzeyde seyrediyor, bu da işletmelerin altyapılarını yeniden oluşturmaları ve gelecekteki tehditlere hazırlanmaları için bu dönemleri potansiyel olarak en uygun zamanlar haline getiriyor
Rapor, sektör paydaşlarının fidye yazılımı saldırılarını önlemeye yönelik çalışmalara öncelik vererek, fidye yazılım ekosistemlerinin derinlemesine analizini sürdürerek ve küresel çabalarını ödeme yapan kurbanların oranını azaltmaya odaklayarak fidye yazılımların kârlılığını azaltmaya yardımcı olabileceklerini ortaya koyuyor.
Bu raporda ortaya konan bilgiler, karar vericilerin fidye yazılımlarından kaynaklanan olası finansal riskleri daha iyi değerlendirmelerini de sağlıyor. Bu, BT liderlerinin fidye yazılımlarına karşı savunma için daha büyük bütçeleri gerekçelendirmelerine, kamu kuruluşlarının yeniden yapılanma ve kanuni yaptırım için daha doğru bütçe ayırmalarına, sigorta şirketlerinin poliçeleri daha doğru fiyatlandırmalarına ve uluslararası kuruluşların fidye yazılımlarını diğer küresel risklerle daha doğru bir şekilde karşılaştırmasına yardımcı olacaktır.
**Trend Micro ve Waratah.io tarafından ortaklaşa hazırlanan rapor, fidye yazılımı ekosistemindeki yeni eğilimleri ve kırılgan noktaları ortaya çıkarmak için ağ ve sunucu tabanlı telemetri, yeraltı forumları, bitcoin ve finansal işlemler ile sohbet kayıtlarından toplanan bilgilere veri bilimi yaklaşımlarını uyguluyor.
Trend Micro hakkında:
Siber güvenlik alanında global lider olan Trend Micro, dijital bilginin dünya genelinde güvenli bir şekilde paylaşılmasına yardımcı olan çözümler sunuyor. On yılların verdiği güvenlik tecrübesiyle global tehdit araştırması ve sürekli devam eden inovasyondan aldığı güçle, Trend Micro’nun siber güvenlik platformu, bulut ortamları, ağlar, cihazlar ve uç noktalarda milyonlarca son kullanıcıyı ve yüz binlerce işletmeyi koruyor. Bulut ve işletmeler için siber güvenlik konusunda bir lider olan Trend Micro'nun siber güvenlik platformu AWS, Microsoft ve Google gibi ortamlar için en iyi hale getirilmiş ileri düzey tehdit savunma teknikleri sağlıyor. 65 ülkede 7.000 çalışanı ile Trend Micro, kurumların birbirleriyle bağlantılı dünyasını güvence altına alıyor. Daha fazla bilgi için www.trendmicro.com.tr
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yazılım sektöründe kadın çalışan oranının çok düşük olduğunu belirten DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay, DİA’nın ise yüzde 58 kadın çalışan oranı ile sektör ortalamasının çok üstünde olduğunu söyledi.
Dünya genelinde yazılım sektöründe çalışan kadınların %8,3 oranında olduğunun altını çizen DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay, “Yazılım sektöründe kadın çalışan oranı çok düşük. DİA’da ise, AR-GE’de çalışan kadın çalışanlarımızın oranı %47 ile global oranın çok çok üzerinde. Aynı zamanda AR-GE’de takım lideri pozisyonundaki kadın çalışanlarımızın oranı ise %40. Toplam çalışanlarımıza baktığımızda, kadın çalışan oranımız %58’e yükselmiş durumda. Kadın çalışanlarımız sorumluluk bilinçleriyle, iş takipleriyle, iletişim güçleriyle ve takım çalışmalarında gösterdikleri performansla şirketimizin kurum kültüründe önemli bir rol oynuyorlar.” dedi.
“İş hayatında başarı için cinsiyetin önemi yoktur.” prensibiyle hareket ettiklerini de vurgulayan Onay, “DİA Yazılım olarak kurum kültürümüz adil, şeffaf ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeyi gerektiriyor. İnsan kaynağı ekosistemimizde de çeşitlilik ve fırsat eşitliği yaratmayı hedefleyen bir şirketiz. Toplumsal cinsiyet eşitliğine de önem veriyoruz. Bu vesileyle tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kutluyorum.” şeklinde konuştu.
DİA Yazılım AŞ: 2004 Yılında KOSGEB Teknoloji Geliştirme Desteği ile ODTÜ Teknokent’te kuruldu. Ticari yönetim sistemi olarak her sektörden KOBİ’nin iş yönetim süreçlerini kontrol ve takip etmelerini sağlayan, birbirine entegre çalışan ticari yazılımlar için çalışmaktadır. TÜBİTAK ve Avrupa Birliği destekli uluslararası Ar-Ge projelerinde yer alarak sürekli Ar-Ge yeteneğini geliştirmektedir. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) yazılımı olarak, muhasebeden üretime, stok-depo yönetiminden diğer tüm satış ve satın alma süreçlerine kurumların iş süreçlerine verimlilik ve hız katmayı amaçlayarak yola çıkmıştır. Tamamen DİA Yazılım AŞ. tarafından geliştirilmiş özel bir altyapı üzerinde ve bulut teknolojisi ile çalışan DİA, SaaS (Software As A Service - Hizmet Olarak Yazılım) modeliyle pazarlanmakta ve KOBİ'lerin maliyetlerini düşürmekte, verimliliklerini artırmaktadır
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İnovatif FinTek çözümleriyle Türkiye’nin ilk elektronik para şirketlerinden Birleşik Ödeme, uluslararası para transfer hizmetini Azerbaycan’a da taşıdı. Bölgenin lider FinTek’i olma vizyonu kapsamında faaliyetlerini sürdüren Birleşik Ödeme, Azerbaycan’a Türkiye’den para transferlerini komisyonsuz ve anında gerçekleştiriyor.
‘Komisyonsuz para transfer altyapısını sağlayan ilk şirketiz’
Türkiye ile Azerbaycan arasında güçlü bir bağ olduğunu belirten Birleşik Ödeme CEO’su İlker Sözdinler, “Birleşik Ödeme olarak, yurt dışı açılımımızı yaklaşık 1.5 yıl önce Azerbaycan ile başlattık. İki ülke arasındaki güçlü bağı geliştirdiğimiz finansal teknolojilerle daha da ileri bir noktaya taşımayı amaçladık. Gerekli başvurularımızı yaparak lisans alma süreçlerimizi tamamladık. Şu anda Birleşik Ödeme olarak, Türkiye’den Azerbaycan’daki tüm kartlara komisyonsuz para transfer altyapısını sağlayan ilk şirketiz. Azerbaycan’daki kullanıcılara beklemeden, saniyeler içinde ve tüm kartlara komisyonsuz 7/24 para transferi imkânı sunuyoruz. Deneyimli ekibimizle yatırımcısı olduğumuz Turan gibi Türk girişimleri için de altyapı hizmeti sağlıyor, startupların yurt dışındaki başarılarına destek oluyoruz. Önümüzdeki günlerde de akıllı kasa, sanal POS gibi diğer ürünlerimizle pazarda varlığımızı sürdürecek; global iş ortaklarımızın da Azerbaycan’a açılmasını sağlayacağız. Başarımızın en önemli etkeni de buradaki operasyonumuzu bankacılık ve finans teknolojileri alanına hâkim, ülkenin pazar dinamikleri konusunda tecrübeli ismi Azerbaycan Ülke Müdürü Edgar F. Abdullayev ile yürütmemiz” dedi.
‘Sunduğumuz teknolojiyle pazarın yüzde 10’una hakimiz’
Birleşik Ödeme Azerbaycan Ülke Müdürü Edgar F. Abdullayev ise şunları söyledi: “Azerbaycan’da ailesini bırakarak Türkiye’ye çalışmak için giden pek çok vatandaşımız bulunuyor. Aynı şekilde çocukları Türkiye’de okuyan aileler de hayli fazla. Vatandaşlar ailelerine ya da çocuklarına para transferini ihtiyaç olduğu anda yapmak istiyor. Bir de transfer için yüksek miktarda komisyon ödemek zorunda kalıyorlar. Birleşik Ödeme olarak Azerbaycan’daki bankalarla kurduğumuz güçlü bağlantılar, ülkenin en teknolojik ve güçlü data center altyapısına sahip olan Azintelecom ile iş birliğimiz ve Tier III sertifikasyonuna sahip güvenli ve yüksek teknolojili altyapımız sayesinde Azerbaycan’da para transferi mesai sonrası ya da hafta sonu fark etmeksizin 7/24 gerçekleştirilebilir hale geldi. Şu anda Birleşik Ödeme teknolojik altyapısı sayesinde pazarın yüzde 10'una hâkim durumdayız.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Global Entegre Reklam Platformu Adform, karbon ayak izini tedarik zinciri dünyasında raporlayabilen, analiz edebilen ve optimize edilmesini sağlayan önde gelen bir teknoloji şirketi olan Scope3 ile stratejik iş birliğini duyurdu. Bu iş birliği, reklamverenlerin karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olma konusunda bir dönüm noktası olma niteliği taşıyor.
Kamuoyunun, kurumların çevresel etkilerine yönelik ilgi global çaplı Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetim (ESG) hareketine paralel olarak artmaya devam ediyor. Scope3 ile bu kapsamda yapılan dikkat çekici çalışmalar, Adform'un müşterilerinin ölçülebilir veriler ve sonuçlarla çevreci medya çözümlerini hayata geçirmelerine olanak tanıyacak. Markalar bu sayede yönettikleri kampanyaların karbon ayak izini doğrudan Adform DSP aracılığıyla inceleyebilecek, planlayabilecek, optimize edebilecek ve izleyebilecekler. Adform ve Scope3 işbirliği ile reklamverenler, mecra sahiplerini ve tedarik zincirlerini karbon ayak izlerine göre puanlayan bir veri tabanından yararlanabilecek. Böylece markalar, mevcut kampanyalarının çevresel etkileri hakkında ve performanslarını karbon emisyonları ile dengeleme gücü konusunda eşsiz bir içgörü kazanabilecek.
Programatik endüstrisi, daha çevreci bir dijital ekosistem yaratmak için kolektif bir biçimde ve uzun süredir çaba gösterdiğinden, bu ortaklık sektör için oldukça heyecan verici görünüyor 2022'de onaylanan ve 2023'te AB'de yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi gibi yasalar, nihayet şirketleri küresel tedarik zincirlerinde meydana getirdikleri karbon emisyonlarından sorumlu tutmaya başlayacak.
Adform, uzun süre önce reklamverenlerin olumlu seçimler yapmaya devam etmesini sağlama konusunda bir taahhüde imza attı. Şirketin ISBA'nın Programatik Tedarik Zinciri Çalışmasına yaptığı katkının yanı sıra veri mahremiyeti tasarımı (pivacy-by-design) sunan ödüllü kimlik çözümü ID Fusion bu taahhüde yönelik örnek uygulamalar olarak dikkat çekiyor.
Adform COO'su Oliver Whitten şunları söyledi: "Tüm şirketlerin karbon emisyonlarını ölçme ve azaltma sorumluluğu söz konusu ve bu dijital reklamcılık sektörü için de geçerli. Müşteri odaklı bir şirket olarak, Scope3'ün yaptığı işi önemli bir ilerleme olarak görüyoruz. Biz müşterilerimize sunduğumuz çözümleri hızlandırmaya çalışırken onlar bizim için iyi bir iş ortağı oldu. Reklamcıları geniş ölçekte çevreye duyarlı seçimler yapmaya davet etmeyi mümkün olduğunca kolaylaştırmak için Scope3 ile yakın bir şekilde çalışmayı dört gözle bekliyoruz."
Adform, Scope3 entegrasyonunu ilk olarak belirli sayıda istemciye beta sürümü olarak sunuyor. Bu çözümü bu yıl içinde ise küresel çapta kullanıma sunacak.
Scope3 CEO'su ve Kurucu Ortağı Brian O'Kelley şunları söyledi: "Scope3 verilerine dayanarak, mevcut domain'lerin yüzde 5-7'sini kaldırmanın kampanyaların karbon ayak izini yüzde 25-30 oranında azaltabileceğini gördük. Bu gerçekleşirken ise performansta herhangi bir azalma meydana gelmiyor. Adform'da karbon ölçümü ve azaltma yeteneklerini geliştirerek sistemik karbondan arındırmayı sağlayabilir ve gereksiz medya kullanımını azaltabiliriz. Böylece, doğaya karşı doğru şey yapmak, kampanya performansı için de doğru bir adım atmak anlamına gelir."
Kurulan ortaklık hakkında yorumda bulunan Deutsche Telekom AG Grup Medya Başkanı Norman Wagner şunları söyledi: "Deutsche Telekom, iklim açısından nötr iş uygulamalarına yönelik açık bir taahhütte bulundu. Bu nedenle, reklam karbon ayak izimize şeffaflık getirme çabalarımızı Adform ile test etme fırsatı bizi heyecanlandırıyor. Adform ile uzun yıllardır birlikte çalışıyoruz. Karbon emisyonlarını azaltmak kadar önemli bir konuda da Adform ile iş birliği içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.