Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Audi Çevre Vakfı’nın desteğiyle 2018 yılında başlayan insansız hava araçlarıyla (Drone) tarım arazilerinin takibi ve gözlemlenmesi araştırması ilk sonuçlarını vermeye başladı.
Yaklaşık 10 hektarı çayır alan olan yaklaşık 500 hektarlık bir arazideki meyve ağaçları dronlar tarafından takip edildi, otomatik olarak sınıflandırıldı ve değerlendirildi.
Kapsamlı dijital izleme çalışması sonucunda ağaçların sağlık durumları, canlılıklarını iyileştirmek için hedeflenen bakım önlemleri gibi bilgiler de alındı.
Audi Çevre Vakfı ve Heidelberg Üniversitesi işbirliğiyle 2018 yılında hayata geçirilen dijital gözlem çalışması ilk sonuçlarını vermeye başladı. Yaklaşık 500 hektarlık arazi üzerinde defalarca turlayan dronların topladıkları veriler değerlendirildi.
Dronlardan elde edilen veriler neticesinde, arazideki mevcut meyve ağaçlarının yüzde 20'sinin acil bakıma ihtiyacı olduğu, yaklaşık yarısının daha az bakıma ihtiyacı olduğu ve yüzde 28'inin bakıma ihtiyaç duymadığı sonucu ortaya çıktı. Arazide bulunan meyve ağaçlarının üçte ikisi elma geri kalan ise armut, ceviz, erik ve kiraz ağaçlarından oluşuyor. Yapılan gözlemler neticesinde arazide bulunan tüm ağaçların öncelikle düzenli budama gibi uygun bakımı almaları sağlanmış oldu. Diğer yandan ağaçların canlılığının iyileştirilmesi, evcil hayvanların ve böceklerin yaşam alanlarının korunarak, arazinin uzun vadede biyolojik çeşitliliğe sahip olmasını da yardımcı olundu.
Fotosentez yoğunluğunu değerlendirmek için multispektral görüntüler
Proje süresince karşılaşılan en büyük zorluk, dronlardan alınan devasa veri hacmi oldu. Her iki saniyede bir fotoğraf çeken dronlar, yaklaşık 120 bir görüntü gönderdi. Tüm bu verilerden geçerli bir genel tablo oluşturmak da ciddi bir bilgi işlem gücü gerektirdi. Dron görüntüleri haricinde işlenmesi gereken başka bilgiler - örneğin ağaç tepesi yoğunluğu, ölü odun oranı veya yeni sürgünlerin uzunluğu- ve havadan alınan multispektral görüntüler de analize dahil edildi. Böylece ağaçlardaki fotosentez yoğunluğu hakkında bilgi sağlandı.
Çevrimiçi veritabanı aracılığıyla ağaç sponsorluğu
En başından itibaren çevre eğitimini hedefleyen proje, bu sonuçlar sayesinde okullarda öğretim amaçlı kavram ve kültürel manzarayla ilgili farkındalık yaratmaya da destek oluyor. Sonuçların yayınlanmasıyla birlikte projeye olan ilgi de arttı. Bölgede yaşayanlar, özel bir platform aracılığıyla meyve ağaçlarına sponsor olabiliyor ve bakımını üstlenebiliyor. Bir çevrimiçi haritalama hizmeti de sunan platform, web tabanlı bir coğrafi bilgi sistemi (WebGIS) sayesinde insanların etkileşimde bulunmalarına da olanak tanıyor.
Proje, bireysel katılımı ve çevre eğitimini teşvik ediyor
Modern teknolojilerin kullanımını bir koruma zihniyetiyle birleştiren Audi Çevre Vakfı’nın bu projesi, bilimsel uzmanlığı çevre eğitimi ve bireysel katılım ile birleştiren önemli bir örnek. Yerel halk, aktif katılım yoluyla yeni bilgiler edinirken, sponsor oldukları ağaçların meyvelerini toplayarak çalışmalarının karşılığını da alıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
DEİK, Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Şehbaz Şerif'in onurlandırmalarıyla Türkiye-Pakistan İş Konseyi Toplantısını, T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Pakistan Ticaret Bakanı Syed Naveed Qamar, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Pakistan İş Konseyi Başkanı Ahmet Cengiz Özdemir, Pakistan-Türkiye İş Konseyi Başkanı Amjad Rafi ve iki ülke iş insanlarının katılımlarıyla 26 Kasım 2022 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirdi. Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Şehbaz Şerif'in Türkiye ziyareti kapsamında düzenlenen toplantıda, inşaat, altyapı, bankacılık, gümrük ve enerji sektörlerinde iş birliği fırsatları ele alındı.
Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Şehbaz Şerif, "T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile bir anlaşma imzaladık. Bağlarımızı güçlendirmek, ticareti, yatırımları ve savunma yatırımlarını geliştirmek için dün Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştük. MİLGEM projesi kapsamında dün 3. korvetin denize indirdik. Ticari ilişkilerimizin artması ve savunma sanayi üretiminde ortaklığımızın biraz daha güçlenmesine vesile oldu. İki ülke arasındaki ticaret hacmine dostluğumuz ve kardeşliğimiz yansımıyor. Türkler çok çaba harcıyor, farkındayız. Geçtiğimiz son yıllarda ve çeşitli dönemlerde bir araya gelerek, sorunları aşmak için çalıştık. Türk şirketlerinin Pakistan'da olumsuz durumlarla da karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. İş mevzuatımınızı sadeleştirmeli, bürokrasiyi kaldırmalıyız. Türkiye ile hareket etmek istiyoruz ve böylelikle ticari ilişkilerimizin de artarak gelişeceğini düşünüyorum" dedi. Yenilenebilir enerji konusunda kararlı adımlar attıklarını belirten Şerif, "1.5 milyar dolar olan ticaret hacmini, önümüzdeki 3 yılda 5 milyar dolara çıkması için bir anlaşma imzaladık. 3 yıl içinde üstümüze düşeni fazlasıyla yapmalıyız. Hep birlikte çok güzel işlere imza atabiliriz. Bizler üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Yenilenebilir enerji konusunda kararlı adımlar atıyoruz. Artık Pakistan'da petrol ve petrol ürünleri gibi yakıt ürünleri için 2021 yılında 27 milyar dolar harcamışız. Artık bunu değiştirmek istiyoruz. 10.000 megavatlık bir güneş enerjisi yatırımı başlattık. Türk kardeşlerimiz için planlarımızı anlatacağımız özel bir konferans düzenlemek isterim. Özel oluşturulacak ödeme planları, fizibilite çalışmaları 60 gün içinde olabilir. DEİK Yönetim Kurulu ve İş Konseyi üyelerine enerji konusunda kapımız açık. Pakistan ve Türkiye savunma sanayi iş birliği tesis etti. Size bütün kapıları açmak istiyoruz" dedi.
Muş: "Türkiye ve Pakistan arasında yenilenebilir enerjide iş birliği fırsatları bulunuyor"
T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ise, iki ülke arasındaki derin ve köklü olan siyasi ilişkilere uyumlu olarak somut sonuçlarından biri olan MİLGEM projesi kapsamında 3. korvetin denize indiriliş töreninin dün gerçekleştirildiğini vurgulayarak, "İslamabad ziyaretimde, ekonomik ilişkilerimizi derinleştirmek adına Mal Ticareti Anlaşmasını imzaladık ve Türkiye-Pakistan Ortak Görev Gücü'nün ilk toplantısını gerçekleştirdik. İş Konseyi üyelerimiz başta olmak üzere, Türk ve Pakistanlı iş insanlarının daha güçlü iş birliklerine odaklanmaları ve ticaretimizin her iki ülke pazarının ihtiyaçları doğrultusunda çeşitlendirilmesine daha fazla katkı vermeleri de büyük önem arz ediyor. Sayın Başbakanın ülkemizi ziyareti esnasında kendilerinin nazik teklifi ile oluşturulması kararlaştırılan Ortak Görev Gücü Mekanizması, bir yandan ekonomik ilişkilerimizin en yüksek düzeyde ele alınmasına imkân vermekte; diğer yandan ise yeni fırsatlar ortaya çıkarmak ve ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmak adına yakın bir diyalog ortamı oluşturuyor. Enerji arz güvenliği gerek yeşil dönüşümden kaynaklı sınamalar gerekse de küresel ölçekte enerji emtialarında yaşanan fiyat dalgalanmaları nedeniyle son dönemde giderek artan bir şekilde endişe kaynağı olmaya başladı. Firmalarımızın yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptıkları yatırımları artırarak çalışmaları gerekiyor. Türkiye ve Pakistan arasında yenilenebilir enerji alanında büyük iş birliği fırsatları bulunuyor. Türkiye'nin Pakistan'daki doğrudan yatırımları üçüncü ülkeler üzerinden yapılan yatırımlar da dikkate alındığında 1 milyarı doları aştı. Türkiye ve Pakistan'ın ticari ilişkilerinin derinleştirilmesine dair her türlü iş birliğine açığız" dedi.
Qamar: "İki yıl içerisinde en az 10.000 megavatlık güneş enerji santrali kurma niyetindeyiz"
Pakistan Ticaret Bakanı Syed Naveed Qamar ise, Pakistan ve Türkiye her zaman iş birliğinde iki ülke olduğunu söyleyerek, "T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Şehbaz Şerif arasında geçtiğimiz günlerde Emtia Ticareti Anlaşması imzalandı. Birlikte çalışarak, yalnızca politika belirleyerek değil, aynı zamanda işletmelerimizin birlikte çalışmasını hükümetlerimizin iş birliğinde çalışmasını ve B2B ortaklıklar kurmayı hedefliyoruz. Türkiye-Pakistan iş birliği kurmak isteriz. Pakistan'da önümüzdeki iki yıl içerisinde en az 10.000 megavatlık bir güneş enerji santrali kurma niyetindeyiz. Şu anda kendi elektrik üretimimiz fosil enerji üzerinde bulunduğu için bu yatırıma önem veriyoruz. Türk yatırımcıların, Pakistan'a gelip bu yenilenebilir enerji programına ortak olmalarını ve katkı sağlamalarını arzu ediyoruz. Biliyoruz ki gıdaya olan ihtiyaç asla bitmiyorsa enerjiye olan ihtiyaç da asla bitmiyor. Yatırım her zaman ihtiyaç duyulan alan. Dostlarımız, kardeşlerimiz gelsinler enerji alanına yatırım yapsınlar" dedi.
Olpak: "Pakistan'da yenilenebilir enerji, konut inşaası ve alt yapı alanında da önemli roller üstlenmeye hazırız"
DEİK Başkanı Nail Olpak ise, "2022'in Ağustos ayında İslamabad'da gerçekleştirdiğimiz buluşmanın ardından dost ve kardeş ülkemiz Pakistan'ın Sayın Başbakanını ve değerli iş dünyası temsilcilerini İstanbul'da ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum" dedi. Türkiye'nin Pakistan'la ilişkileri uzun yıllar yakın dostluk ve kardeşlik anlayışı temelinde şekillendiğini belirten Olpak, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin tesis edilmesinin 75. yıl dönümünün kutlandığını söyledi. Olpak, "Ağustos ayında gerçekleştirdiğimiz İş ve Yatırım Forumu'nda iki ülke tarafından imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması, karşılıklı hassasiyet ve faydalarımızı en üst düzeyde göz önünde bulunduran bir anlaşma olması açısından önemliydi. Türk iş insanlarımız Pakistan'da yenilenebilir enerji, konut inşaası ve alt yapı alanında da önemli roller üstlenmeye hazırlar. İki ülke bankalarının iş birliğinin teşvik edilmesi, iş dünyasının önünü daha fazla açacaktır. Gümrük işlemlerinde daha hızlı bir iş birliğinin de işlerimizi geliştireceğine inanıyoruz" dedi.
Pakistan İslam Cumhuriyeti Başbakanı Şehbaz Şerif'in onurlandırmalarıyla gerçekleştirilen Türkiye-Pakistan İş Konseyi Toplantısının sponsoru ise, Albayrak Holding oldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
12. Uluslararası ATOMEXPO-2022 Forumu 21-22 Kasım tarihlerinde Rusya’nın Soçi kentindeki Sirius Merkezi'nde düzenlendi.
Foruma Rusya'nın yanı sıra 65 ülkeden iş dünyası, devlet kurumları ve uluslararası kuruluşların temsilcileri olmak üzere 3 binden fazla uzman ve konuk katıldı. AKKUYU NÜKLEER, A.Ş. iş programında ve fuarda aktif olarak yer aldı.
Forum, “Nükleer Bahar: Sürdürülebilir Bir Gelecek Yaratmak" sloganıyla gerçekleştirildi. İlk günkü genel kurul oturumunun ana teması küresel nükleer enerji gelişiminin beklentileriydi. Oturuma Rosatom Devlet Kuruluşu Genel Müdürü Aleksey Likhachev, Macaristan Dış Ekonomik İlişkiler ve Dışişleri Bakanı Peter Szijjártó, Brezilya şirketi ENBPar Genel Müdürü Ney Zanella dos Santos, Belarus Cumhuriyeti Enerji Bakanı Viktor Karankevich, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar ve Bangladeş Halk Cumhuriyeti Bilim ve Teknoloji Bakanı Yafesh Osman katıldı.
Oturumda, hidrokarbon yakıtların fiyatındaki çoklu artışlar, arz istikrarsızlığı, lojistik ve teknolojik zincirlerin bozulması nedeniyle şu anda dünya çapında yaşanan krizde nükleer enerji için fırsatlar ve senaryolar incelendi. Genel oturum katılımcıları, bu bağlamda, barışçıl nükleer enerjinin ülkelerin karşılaştığı mevcut zorlukların aşılmasında kilit bir rol oynayabileceği ve gelecek on yıllar boyunca ekonomilerinin kalkınmasında etkili bir güç olabileceği konusunda mutabık kaldılar.
Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev şunları kaydetti: "70 ülke nükleer enerji sektöründeki pozisyonlarını aktif bir şekilde beyan ediyor. IAEA'nın tüzüğüne göre, 2050 yılına kadar küçük kapasite de dikkate alınarak en az 600 GW nükleer enerji inşa edilmesi gerekiyor yani en az 1.000 inşaat projesi. On milyonlarca kişi bu işe dahil olacak ve ardından milyonlarca kişi bu enerjiyi kullanacak. Bir tür niteliksel değişimin eşiğindeyiz.”
Genel oturumda konuşan Türkiye'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar da şunları söyledi: "Bugün Türkiye'nin elektrik üretiminin yaklaşık üçte biri kömürden elde ediliyor ve Türkiye'nin elektrik sistemini karbonsuzlaştırmak için bir aşamada kömürlü termik santral kapasitesini daha temiz, baz yük enerji kaynaklarıyla değiştirmemiz gerekiyor. Bu durumda en bariz çözüm nükleer enerjidir. İlk tahminlerimize göre, yüzyılın ortasına kadar karbonsuz bir ekonomi hedefine ulaşmak için Akkuyu'ya ek olarak 12 ila 16 ünite olmak üzere toplam 16 ila 20 nükleer güç ünitesi inşa etmemiz gerekiyor."
Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva, Atomexpo'da Türk gazetecileri ağırlayarak Türkiye'nin ilk nükleer santral projesinin ilerleyişi hakkında sorulan sorularını yanıtladı. Zoteeva, "Şu anda dört üniteyi eş zamanlı olarak inşa ediyoruz, Akkuyu NGS, gezegendeki en büyük inşaat projesi. İkinci ünitede çalışmalar planlanan takvimin ilerisinde gidiyor, örneğin reaktör kabını takvimin iki ay öncesinde monte ettik. İlk güç ünitesi programa uygun olarak inşa ediliyor. Bu yıl çok yoğun bir programımız var; reaktör bölmesini kapatmamız, kubbeyi monte etmemiz, açık reaktöre su ile temizlemeye başlamamız gerekiyor ki bu da tüm sistemin mükemmel çalışıp çalışmadığını kontrol ettiğimiz en önemli teknolojik işlem. Montaj salonu ve nükleer yakıt depolama tesisinin inşaatını tamamladık. Türbini çalıştırmak için kullanılacak pompa istasyonları hızla inşa ediliyor. Akkuyu NGS şantiyesine taze nükleer yakıtın teslim edileceği ve Türkiye'nin dünya 'nükleer kulübünün' tam üyesi olmaya bir adım daha yaklaşacağı önümüzdeki yıl için kendimize güveniyor ve sabırsızlanıyoruz” diye konuştu.
İkinci günün genel oturumunda küçük nükleer enerji santralleri (SMR'ler) için fırsatlar ele alındı. Toplantıya UAEA Genel Müdür Yardımcısı Mikhail Chudakov, Rosatom Devlet Kuruluşu Genel Müdür Birinci Yardımcısı - Kalkınma ve Uluslararası İş Geliştirme Direktörü Kirill Komarov, Myanmar Birliği Elektrifikasyon Bakanı Taun Khan, Kırgız Cumhuriyeti Enerji Bakanı Taalaibek Ibraev, Çukotka Özerk Bölgesi Valisi Roman Kopin ve diğerleri katıldı. Öngörülebilir gelecekte Rusya'nın karada yerleşik düşük güçlü modüler nükleer enerji santrallerine sahip olacağı kaydedildi.
Rosatom'un Rusya'daki küçük NGS projelerini artırarak yabancı müşterilere sunacağı belirtildi. Bunların merkezi güç kaynağından uzak bölgeler, ada devletleri, küçük güç ihtiyacı olan ülkeler veya büyük endüstriyel tesisler olabileceği ifade edildi. Rosatom bu tür tesislerin "seri" inşaatına girme potansiyeline sahip bulunuyor. Kirill Komarov konuya ilişkin olarak bir kilowatt maliyetindeki yakıt bileşeninin % 3-5'i geçmediğini dolayısıyla fiyatların önümüzdeki on yıllar boyunca öngörülebilir olduğunu kaydetti.
Forumun iş programında ayrıca yeşil enerjiye geçiş için finansman seçenekleri de ele alındı. Etkinliklerde, iklim değişikliğiyle mücadele ışığında yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla gelişmesi ve ülkelerin enerji karışımındaki payının artırılması, durgunluk riskleri ve bir enerji krizinden kaçınmak için fırsatlara da değinildi.
Forumdaki bir diğer önemli tartışma konusu da ulaşımın elektrifikasyonuydu. Rosatom, Kaliningrad'da lityum-iyon pil üretimi için 2025 yılının ortalarında faaliyete geçecek bir dev fabrikasını inşa ediyor. Yılda 50 bin elektrikli araca pil sağlaması planlanıyor. Aynı kapasiteye sahip üç benzer fabrika daha yolda. İlk fabrikanın gelecekteki ürünleri şimdiden potansiyel müşterilere dağıtıldı.
AKKUYU NÜKLEER A.Ş., Akkuyu NGS proje yönetim şirketi REIN A.Ş. ile birlikte, Forum katılımcılarının Türkiye gelenekleri hakkında bilgi edinebilecekleri özel olarak tasarlanmış Türk çay ve kahvesi temalı bir alan oluşturdu. Forum konukları otantik Türk çayı, kahvesi ve tatlılarının tadına bakmanın yanı sıra geleneksel Türk tarzında dekore edilmiş ve arka planda Akkuyu NGS şantiyesinin yer aldığı bir fotoğraf alanında fotoğraf çektirmeye davet edildi. Forum katılımcıları kafe ve tematik fotoğraf alanına büyük ilgi gösterdi. Atomexpo-2022'nin iki günü boyunca Akkuyu-REIN sergi alanını 1,5 binden fazla kişi ziyaret etti.
Forumun düzenlendiği iki gün boyunca farklı faaliyet alanlarına ilişkin yaklaşık 50 anlaşma imzalandı. Yabancı ortaklarla da bir dizi anlaşmaya imza atıldı. Örneğin, Rosatom ve Burundi Cumhuriyeti, bu ülkede nükleer enerji üretimine yönelik beklentileri değerlendirmek üzere iş birliğine ilişkin bir yol haritası belirledi. Benzer bir belge, Nikaragua ile de imzalandı. Afrika ülkesi Zimbabve ile imzalanan memorandum ise nükleer enerji alanında eğitim ve öğretime ilişkindi.
Belarus Cumhuriyeti ile imzalanan anlaşmalar, özellikle onkolojik hastalıkların tedavisi için Rus tıbbi ekipmanın tedariğini kapsıyor. Rosatom ayrıca Özbekistan ile tıp alanında, örneğin nükleer tıp için radyonüklid üretim teknolojilerinin geliştirilmesinde iş birliği yapacak. Kırgızistan'da küçük kapasiteli bir nükleer enerji santralinin inşasına yönelik bir fizibilite çalışması için referans şartlarının geliştirilmesi amacıyla da bir anlaşma imzalandı.
Rosatom Başkanı Aleksey Likhachev'e göre önümüzdeki 20-30 yıl içinde nükleer enerjinin ana büyüme noktası, düşük karbonlu kaynaklara yönelmek isteyen "nükleer kulübe" yeni katılan ülkeler olacak.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Anadolu Sigorta, BT Şirketler Grubu tarafından bu sene 5. kez düzenlenen 'Teknoloji Kaptanları' ödüllerinde AS'lı Görüntüden Hasar Tespit Projesi ile 3 ödül birden kazandı. Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı ise Yılın Teknoloji Kaptanı ödülüne de layık görüldü.
BT Şirketler Grubu tarafından şirketleri ve ekiplerini dijital dönüşüm konusunda geliştirdikleri projeler ve hayata geçirdikleri uygulamalar konusunda motive etmek amacıyla bu sene 5. kez düzenlenen "Teknoloji Kaptanları Ödülleri" sahiplerini buldu. Fişekhane'de gerçekleştirilen törende, sigorta sektöründe öncü ve yenilikçi uygulamalarıyla fark yaratan Anadolu Sigorta, AS'lı Görüntüden Hasar Tespit projesi ile 'Yılın İnovasyon Projesi' kategorisinde birincilik, 'Yılın Dijital Dönüşüm Projesi' ve 'Yılın Maliyet İyileştirme Projesi' kategorilerinde de üçüncülük ödüllerinin sahibi oldu. Ayrıca Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı ise Yılın Teknoloji Kaptanı seçildi.
68 projenin 6 kategoride yarıştığı, 'Teknoloji Kaptanları'nda diğer projeler arasından sıyrılarak öne çıkan AS'lı, görüntüden hasar tespiti yapan, araç ve konutlarda gerçekleşen hasarların türünü ve hasar bedellerini yapay zeka modelleri ile tespit eden bir platform olma özelliği taşıyor. Sadece fotoğrafların yüklenmesiyle birkaç saniye içinde hasarın tahmini boyutu ve tutarı öğrenilebiliyor.
Yılın Teknoloji Kaptanı ödülüne layık görülen Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Abacı, hem kendisinin hem de AS'lının aldığı ödüllerden duyduğu mutluluğu ifade ederek projeyle ilgili şöyle konuştu: "AS'lı yirmiden fazla yapay zeka modeli ile fotoğrafları analiz edebilme kapasitesine sahip. Bu proje ile hasarlı bir otomobilin pert olup olmadığı tespit edilebiliyor. Ayrıca 24 farklı kaporta parçası tanınıp bu parçalarda bulunan hasarda gerçekleşen çizik, göçük, kırık veya yerinden çıkan parçalar belirlenebiliyor. Yüklenen fotoğrafta bulunan araçların marka, model ve yön tespiti de yapılabiliyor. Evrak işleri ve ekspertiz süreçleri ile birlikte 20 günü aşan hasar süreçleri, artık AS'lı ile hızla değerlendirilip çözüme kavuşturuluyor. 2 yıl önce uygulamaya aldığımız bu proje ile müşteri deneyiminde fark yarattık. Her gün geliştirdiğimiz, iyileştirdiğimiz AS'lının, alanında böylesine önemli bir ödül programında, 3 kategoride ödüle layık görülmesinden dolayı son derece gururlu ve mutluyuz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin ilk ve dünyanın en büyük solidity destekli blockchain tabanlı dijital veri bankası olmaya hazırlanan Metatime, dünyanın en geniş kapsamlı blockchain ekosistemini inşa ederek büyük bir ekonomik değeri Türkiye'ye kazandırmayı, vizyonu ve altyapısıyla da globaldeki örneklerini geride bırakmayı amaçlıyor.
Milyonlarca dolar harcamalarla ve alanında üstün yetenekli bir çekirdek kadro ekip ile Ar-Ge çalışmalarına 2019 yılında başlayarak 2022 yılında gönüllü olarak Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark denetimi ve onayıyla, yüzde yüz yerli sermaye ile kurulan Metatime Teknoloji AŞ, yüzlerce farklı sektör için hayatı kolaylaştıran, ölçeklenebilir teknolojiler geliştiriyor.
70'in üzerinde dijital ürünüyle şimdiye kadar dünyada yapılmış en kapsamlı ve sektöründe hızla büyüyen blockchain ekosistemi projesi olan Metatime, kendi oluşturduğu blok zincir ağı Metachain üzerinde verilerin saklanması, akıllı kontrat, dijital varlık yönetimi, NFT platformu, stablecoin, borsa, reel varlıkların dijital varlıklara dönüştürülmesi gibi farklı ürünleri ile dikkat çekiyor.
Dijital dönüşüm çağının bir gereği olarak gündelik yaşamın her alanına dokunma hedefiyle yola çıktıklarını belirten Metatime Kurucu Ortağı Yusuf Sevim, şöyle konuştu: "Türkiye'nin ilk ve en büyük solidity destekli blockchain tabanlı dijital veri bankası olmaya hazırlanıyoruz. Gündelik hayata entegre dijital ürünlerimizle herkesin hayatlarının her anında blockchain kullanmasına olanak tanıyoruz. Tamamen kendi inovasyonumuz olan 'Proof of Meta' konsensüsü, merkeziyetsiz ağ yapısına sahip MetaChain ürünümüz ile Türkiye'den dünyaya en hızlı ve en güvenilir hizmeti sunacağız."
2025 yılında 3 binden fazla istihdam beklentisi
İstanbul'da mevcut iki merkezinin yanı sıra Dubai, Litvanya, İsviçre, Amerika ve İngiltere merkezlerinin açılmasıyla ilgili çalışmalara da başladıklarını aktaran Sevim, "2022 yılı itibariyle yetmişi yazılımcı olmak üzere, yüzden fazla kişiye istihdam sağlıyoruz. Bu sayıyı 2023 yılı içinde bine, 2025 yılı itibariyle de üç binin üzerine çıkarma ihtiyacımız var. Yüksek istihdam stratejimizle beyin göçünü tersine çevirecek ve nitelikli iş gücünü ülke sınırları içinde tutmuş olacağız. Amacımız üç yıl içinde dünyanın en büyük 3 blockchain ekosisteminden biri olmak. Metaverse'e geçiş sürecine de Türkiye'yi merkez alarak öncülük edeceğiz" dedi.
Teknolojisi ile ülkeye katma değer sağlıyor
Yusuf Sevim, "MetaChain blokzinciri ile dünyanın en kapsayıcı ekosistemini inşa ederek büyük bir ekonomik değeri Türkiye'ye kazandıracağız. Metatime'ın şeffaf veri alışverişine olanak tanıyan, veri sızıntılarının ve manipülasyonunun önüne geçen güvenli ve verimli altyapısı sayesinde kısa süre içinde globaldeki örneklerini geride bırakacağını öngörüyoruz. Vizyonumuz içinde, uluslararası ölçekte blockhain ağları içerisinde ilk sıraya yükselmek yer alıyor. Türkiye'de mevcut 5 milyonun üzerinde dijital varlık kullanıcısının itibari varlıklarını ülke içinde tutarak, ilk üç yılda 100 milyar USD'nin üzerinde bir pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz. Üstelik bunun karşılıklarını da tamamen Türk bankalarında şeffaf bir şekilde muhafaza etmek suretiyle hem teknolojimizle hem stratejimizle ülkemize azami katma değer sağlamak istiyoruz" diye konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sürdürülebilirlik Adımları Derneği’nin UNDP Türkiye çözüm ortaklığı ve Zorlu Holding desteğiyle yürüttüğü Sorunlara Çözümler Buluşması’nda Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın önemli başlıkları ele alınmaya devam ediliyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları özelinde yapılan ilham verici çalışmaları ve iyi uygulama örneklerini dinlemek, karşılıklı fikir ve deneyim paylaşımında bulunmak amacıyla düzenlenen Sorunlara Çözümler Buluşması, 30 Kasım 2022 Çarşamba günü 18:30-21:30 saatleri arasında “Amaç 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” odağında gerçekleştirilecek. Sosyal girişimcileri, akademisyenleri, sivil toplum kuruluşlarını, özel sektörü ve kamu kurumlarını bir araya getiren etkinlikte, toplumsal cinsiyet eşitliği sanat odağında ele alınacak.
Zorlu PSM ev sahipliğinde gerçekleştirilecek ve Zorlu PSM Kurumsal İletişim, Pazarlama ve Sponsorluktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dicle Karaozan’ın açılış konuşmasını yapacağı panelin moderatörlüğünü UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Uzmanı Aslı Çoban üstlenirken; Beats By Girlz Türkiye Koordinatörü Beril Sarıaltun, British Council Türkiye Sanat Direktörü Esra Aysun ve İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece konuşmacı olarak yer alacak.
Sorunlara Çözümler Buluşması etkinliğine katılmak için aşağıdaki linkten kayıt yaptırabilirsiniz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’de elektrikli araç kullanımının artırılması, elektrikli araç şarj istasyon ağı ile alt yapısının geliştirilmesi ve elektrikli araç şarj hizmetlerinin gelişimine katkıda bulunulması amacıyla kurulan E-MOD, her geçen gün daha fazla sektör liderinin derneğe katılmasıyla sektördeki etkisini artırıyor. E-MOD’un üye şirketleri arasında Aksa, Beefull, Eşarj, EVS, Gioev, İsomer, Kalyon Electrical Vehicle, Petrol Ofisi, Şarjon, Tora Teknik Hizmetler, Zebra Elektronik, ZES ve Wat yer alıyor.
Derneğin iklim değişikliği, hava kirliliği problemlerinin önüne geçmek ve karbon salımının azaltılmasına destek olmak amacıyla faaliyetlerine devam ettiğini belirten E-MOD Yönetim Kurulu Başkanı Murat Pınar, “Yaşadığımız iklim krizi ve ortaya konulan karbonsuzlaşma hedefiyleriyle birlikte elektrikli araçlara olan ilginin her geçen gün arttığını söylemek mümkün. Artan bu talebi karşılamak üzere e-mobilite ekosistemindeki alt yapı ve araç yatırımları büyük bir hızla devam ediyor. Bu süreçte E-mobilite Operatörleri Derneği olarak ise hem sektörümüzü büyütmek hem de derneğimizin etki alanını genişletmek için aralıksız çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki elektrikli araç sektörüyle ilgili de değerlendirmede bulunan Pınar, ''Elektrikli araç alanında ülkemizde yaşanan gelişmeleri büyük bir memnuniyetle takip ediyoruz. Yerli ve elektrikli ilk araç TOGG’un banttan inmesiyle e-mobilitede sektöründeki gelişmelerin ivme kazanacağına inanıyorum. E-mobilite Operatöleri Derneği olarak elektrikli araç ekositeminin gelişmesi için tüm paydaşlarımızın ve tüm çalışmaların destekçisiyiz” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'de kimya ihracatının son 5 yılda yüzde 71 büyüdüğünü, madeni yağ sektörü ihracatının ise yüzde 188 arttığını söyleyen Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, 3,25 trilyon dolarlık dünya kimya ihracatının içerisinde 463 milyar dolarlık madeni yağ ihracatının olduğunu kaydetti. Türkiye'nin, madeni yağ sektöründe dünyada bir marka olmaya başladığının altını çizen Koçak, "Milli Savunma Bakanlığı'nın yerlileşme ve millileşme için yaptığı çalışmalar içerisinde de bazı firmalarımız yer alıyor. Artık uçak yağını üretebilecek madeni yağ tesislerimiz var. Yani bizler madeni yağ konusunda ne Avrupa'nın, ne de Amerika'nın gerisindeyiz." dedi.
İki yılda bir düzenlenen Turkchem Uluslararası Kimya Sanayi Fuarı İstanbul Fuar Merkezi'nde kapılarını açtı. Fuarda düzenlenen 'Atık Madeni Yağların Geri Kazanımı ve Kullanımı' panelinde konuşan Madeni Yağ ve Petrol Ürünleri Sanayicileri Derneği (MAPESAD) Başkanı Tayfun Koçak, Türkiye'de madeni yağ sektörünün son beş yıllık büyümesinin yaklaşık yüzde 188 olduğunu, kimya ihracatının ise yüzde 71 büyüdüğünü söyledi. Koçak, madeni yağ sektörünün kimya ihracatının üzerinde bir büyüme yakaladığını kaydetti.
KİMYA İHRACATI YÜZDE 71 BÜYÜDÜ
Madeni yağın, kimya içerisinde bir sektör olduğunu söyleyen MAPESAD Başkanı Tayfun Koçak, yaklaşık 3,25 trilyon dolarlık kimya ihracatında söz sahibi ilk 10 ülkenin; Amerika, Çin, Japonya ve Avrupa Birliği'nin diğer 7 ülkesi olduğunu söyledi. Koçak, "Yani gelişmiş ülkeler, aynı zamanda kimyada da gelişmiş ülkeler. Dolayısıyla bu ilk 10 ülke dünya kimya ihracatında yüzde 61'lik bir paya sahip. Türkiye'de ise, 2017-2021 yılları arasında son 5 yılda kimya ihracatımız yaklaşık yüzde 71 artmış. Yani yüzde 82'lik Çin'in ihracatından sonra ikinci büyük gelişimi göstermişiz. Bu rakamı önemsiyoruz çünkü kimya ihracatında söz sahibi olan ülkeler arasında Güney Kore, Hindistan, Endonezya gibi ülkeleri geçmiş durumdayız." ifadelerini kullandı.
TOPLAM MADENİ YAĞ İHRACATI 463 MİLYAR DOLAR
Dünya madeni yağ sektörünün büyüklüğünün ihracat açısından, kimya ihracatının yaklaşık yüzde 14'ü olduğunu belirten Koçak, "Yani 3,25 trilyonluk dünya kimya ihracatı var. 463 milyar dolarlık da madeni yağ ihracatı var. Dolayısıyla madeni yağ ihracatının, dünya kimya ihracatındaki yeri önemsenecek bir yerdir. Aynı zamanda yüzde 14'lük payın da her sene arttığını görüyoruz. Türkiye madeni yağ sektöründe ise, son beş yıllık büyüme yaklaşık yüzde 188. Madeni yağda, kimya ihracatının üzerinde bir büyüme yakalamışız. " dedi.
EPDK LİSANSLI 124 FİRMA VAR
Madeni yağın her sektörde kullanılan bir ürün olduğunu belirten Koçak, Türkiye'de madeni yağ üretimi için bir izin sürecinin olduğu, aynı zamanda üretilen ürünlerin Türk Standartları Enstitüsü'nden (TSE) onayının olması gerektiğini söyledi.
MAPESAD Başkanı Tayfun Koçak, Türkiye'de madeni yağ sektörünün bilinçli büyüme içerisinde olduğunu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan (EPDK) lisans almış firma sayısının 124 olduğunu belirtti. Atık madeni yağ lisansı almadan, atık lisanslı bir firma kurulamadığını; hem EPDK'dan hem Çevre Bakanlığı'ndan izin zorunluluğunun olduğunu söyleyen Koçak, atık madeni yağ lisansı alan firma sayısının ise 22 olduğunu ifade etti.
ATIK YAĞDA DENETİM ZORUNLULUĞU
Özellikle son yıllarda çevreyle ilgili duyarlılık arttığı için madeni yağ sektöründe geri dönüşüm yağının bazı ürünlerde kullanılmaya başlanıldığının altını çizen Koçak, "Aslında atık yağ diyoruz ama atık yağ biraz kulağa hoş gelmiyor. Ben geri dönüşüm demek istiyorum. Çünkü atık yağ dendiği zaman sanki kullandığınız ürün kalitesiz bir ürünmüş gibi ama bu demin bahsettiğim 22 atık yağ firması içerisinde gerçekten bu işi düzgün yapan firmalar. Zaten bunlar TÜBİTAK, Çevre Bakanlığı ve EPDK tarafından denetleniyor. Bizim atık yağ ya da geri dönüşüm yağ kullanımıyla ilgili kanuni bir zorunluluğumuz var. Satışı yaptığımız madeni yağda şu anda yüzde 8'i kadar kullanmak zorundayız." dedi.
'EKONOMİYE KAZANDIRMAK İÇİN GERİ DÖNÜŞÜM YAĞI KULLANIYORUZ'
Türkiye'de tüketicinin atık yağ kullanımına hazır olmadığını, arabasına aldığı yağda 'atık yağ kullanılmıştır' etiketi gördüğü zaman o yağı kullanmak istemeyebileceğini söyleyen Koçak, "Tüketicinin kafasında ön yargı var. Onun için atık yağ yerine 'geri dönüşüm yağı' ifadesini kullanmamız lazım. Amerika'da, Avrupa'da gelişmiş ülkelerde geri dönüşüm yağı kullanılıyor. Hem geri dönüşüm hem de atık yağın ekonomiye kazandırılması için şu anda; atık yağ ya da, geri dönüşüm yağını biz madeni yağ ürünlerinde kullanıyoruz, kullanmak da zorundayız. Sektör olarak atık yağların en çok kullanıldığı yerler, motor yağları" şeklinde açıklama yaptı.
Türkiye'nin madeni yağı hem ihraç hem de ithal eden bir ülke olduğunu ifade eden Koçak, "2021 sonrası ihracatımız kilogram bazında çok fazla. Yüksek dövizin yarattığı dezavantajdan dolayı ithal girdi maliyet oranımız çok yüksek. Dolayısıyla biz katma değerli ürünler üretip daha kârlı mal satalım istiyorsak bu geri dönüşüm yağlarını da kullanmamız gerekiyor." dedi.
'TÜRKİYE MADENİ YAĞDA DÜNYADA MARKA OLMAYA BAŞLADI'
Kimya sektörünün birim ihracat fiyatının yaklaşık 1-1,2 dolar civarında olduğunu, madeni yağ sektörünün ise 2 doların üzerine çıktığını söyleyen Koçak, sözlerini şöyle tamamladı;
"Türkiye'de geri dönüşüm yağlarını kullanarak verimliliği artırmak, bununla birlikte ihracatta karlılığımızı artırmak zorundayız. Madeni yağ sektöründe dünyada bir marka olmaya başladık. Uluslararası firmalara fason üretim yapan birçok firmamız var. Türkiye her sektörde büyüdüğü gibi savunma sanayinde de büyüyor. Milli Savunma Bakanlığı'nın yerlileşme ve millileşme için yaptığı çalışmalar içerisinde de bazı firmalarımız yer alıyor. Artık uçak yağını üretebilecek madeni yağ tesislerimiz var. Yani bizler madeni yağ konusunda ne Avrupa'nın, ne de Amerika'nın gerisindeyiz. Şu anda iyi bir konumda olduğumuzu söyleyebilirim."
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.