Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kanser, dünya genelinde ölüm nedenleri arasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 250 bin kişiye kanser tanısı konuluyor. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde, kanser tedavisinde kullanılan onkoloji ilaçlarının önemine ve bu alandaki yerli üretim potansiyeline dikkat çekiyor.
KANSER, günümüzün en zorlu sağlık sorunlarından biri olarak küresel çapta ele alınması gereken bir öncelik olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her yıl yaklaşık 20 milyon yeni kanser vakası tespit ediliyor ve 10 milyondan fazla kişi kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu rakamlar, kanserle mücadelenin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olduğunu gözler önüne seriyor. Kanser tedavisi, teknolojik ilerlemeler ve bilimsel araştırmalarla önemli ölçüde gelişmiş durumda. Ancak bu gelişmeler, tedavi maliyetlerinin de artmasına neden oluyor. Özellikle biyoteknolojik ilaçlar, kanser tedavisinde devrim niteliğinde çözümler sunarken, yüksek bütçeler gerektiriyor.
Onkoloji ilaçları, tutarda Türk ilaç pazarının %17’sini oluşturuyor
Kanser tedavisinde yerli üretimin artırılması, biyoteknolojik ilaçlara erişimi kolaylaştırarak tedaviye ihtiyaç duyan hastaların yaşam kalitesini yükseltirken, sağlık sektöründe dışa bağımlılığı azaltmada önemli bir paya sahip. Türkiye’de onkoloji ilaçları toplam ilaç piyasasında kutu bazında %1’lik bir paya sahipken, bütçenin %17’sini oluşturuyor. Ayrıca, kutu bazında onkoloji ilaçlarının %27’sinin biyoteknolojik ilaçlardan oluşması, biyoteknolojinin onkoloji tedavisindeki artan rolünü gözler önüne seriyor.
Son 5 yılda, onkoloji tedavisinde kullanılan biyobenzer ilaçların pazarı yaklaşık 4 kat büyüyerek bu alandaki biyoteknolojik ilaçlar içindeki payını neredeyse %50’ye çıkarmış durumda. Bugün, onkoloji alanındaki biyobenzer ilaçların üçte biri yurtiçinde üretiliyor. Bu, Türkiye'nin biyoteknoloji alanında kat ettiği mesafeyi ve gelecekteki potansiyelini göstermesi açısından kritik bir öneme sahip.
İEİS Genel Sekreteri Savaş Malkoç, biyoteknoloji alanındaki yerli üretimin önemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Bugün Türkiye’de biyobenzer ilaç üretiminde güçlü bir altyapıya sahibiz. Var olan 13 biyobenzer ilaç üretim tesisimiz, endüstrimizin uzun yıllardır yaptığı büyük yatırımların bir sonucu. Ancak bu tesislerin kapasitesinin tam anlamıyla kullanılması için uygun fiyatlandırma, geri ödeme politikaları ve teşvik mekanizmalarına ihtiyaç var. Doğru politikalar hayata geçirildiğinde, Türkiye biyoteknolojik ilaç üretiminde bir üretim üssü haline gelebilir. Bu da sadece ekonomik bir kazanç değil, aynı zamanda kanser hastalarının tedaviye daha hızlı ve kolay erişimini sağlamak açısından kritik bir adım olur. Kanser tedavisinde kullanılan yerli üretim ilaçların artırılması, bütçe ve halk sağlığı açısından büyük bir stratejik öneme sahip.”
Kanserle mücadelede inovatif çözümler geliştirmek, yerli üretimi desteklemek ve hastaların yaşam kalitesini artırmak adına yatırımlarını sürdüren İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası, uluslararası arenada da önemli bir oyuncu olma hedefiyle çalışmalarını güçlendiriyor.
İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası hakkında:
İEİS, 1964 yılında üyelerinin çalışma koşullarını iyileştirmek, sağlık politikalarının gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla kuruldu. Türkiye ilaç endüstrisinin daha güçlü bir Ar-Ge yapılanması içine girerek, üretimdeki katma değerini yükseltmesi, özellikle biyoteknoloji alanında son yıllarda sektörde yapılan yüksek miktarlı yatırımlar sayesinde sürdürülebilir bir büyüme ivmesi yakalaması ve uygun kamu politikalarıyla desteklenecek yeni yatırımlarıyla Türkiye’yi bölgesel ve ardından küresel bir ilaç üretim ve ihracat üssü haline gelmesi için çalışmalarını aralıksız sürdüren İEİS’in bünyesinde ulusal ve çokuluslu toplam 53 ilaç firması yer alıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Cennet meyvesi olarak nitelendirilen, Türkiye’nin ihracatta prestij ürünlerinden kuru incir 2024/25 sezonunda dolar bazında yüzde 37 değerlendi ve kuru incirin ortalama ihraç fiyatı 6 bin doları aştı.
2023/24 sezonunun ilk 4 aylık döneminde ortalama 4 bin 506 dolara ihraç edilen kuru incir, 2024/25 sezonunun 4 aylık döneminde dolar bazında yüzde 37’lik sıçramayla 6 bin 162 dolarlar alıcı buldu. Türk ihracatçıları 4 aylık döneminde kuru incir ihracatını yüzde 31’lik artışla 148 milyon dolardan 194 milyon dolara çıkardılar.
Küresel iklim değişikliği neticesinde olumsuz hava koşulları nedeniyle kuru incir rekoltesinde 2024/25 sezonunda yüzde 15 düşüşe rağmen kuru incir ihracatında miktar bazındaki düşüş yüzde 4 ile sınırlı kaldı. 25 Eylül 2024 tarihinde başlayan 2024/25 kuru incir sezonunda 25 Ocak 2025 tarihine kadar Türkiye, 31 bin 425 ton kuru incir ihraç etti. Önceki sezon kuru incir ihracatı miktar bazında 32 bin 796 ton olmuştu.
Kuru incir en çok Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’ya gidiyor
Kuru incir ihracatında en büyük payı 12 bin 801 ton karşılığı 87,5 milyon dolarla Avrupa Birliği ülkeleri aldı. Amerika kıtasına 7 bin 467 ton kuru incir ihraç ederken, 40 milyon 170 bin dolarlık kuru incir ihraç edildi.
Uzakdoğu ülkelerine yapılan kuru incir ihracatımız ise; 3 bin 396 ton karşılığı 20 milyon 251 bin dolar olarak gerçekleşti.
Dünya Sağlık Örgütü’nün kuru inciri sağlıklı gıdalar arasında tanımladığı bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, kuru incire dünya genelinde talebin her geçen yıl daha da attığını dile getirdi.
Kuru incirde olumsuz iklim koşullarından dolayı oluşabilen aflatoksin ve okratoksin bulaşıklığının önüne geçmek için Tarım ve Orman Bakanlığı, Araştırma Enstitüleri, Üniversiteler, Üreticiler, İhracatçılar ve Tüccarlar yoğun bir mesai harcadıklarını paylaşan Işık, “Kuru incir, yaklaşık 25.000 üreticimizin ve işletmelerimizde çoğunluğu kadın olan çalışanlarımızla birlikte en az 40.000 ailenin geçim kaynağıdır. Bu açıdan hem Ege Bölgemiz hem de ülkemiz açısından çok önemli sosyal ve ekonomik değere sahip olan kuru incirin üretim ve ihracatının sürdürülebilir bir şekilde devam ettirilmesi hepimizin görevidir” diye konuştu.
Aflatoksinli incirler 25 yıldır imha ediliyor
Kuru incirdeki aflatoksinin, kuru incire insan eliyle konulan zirai ilaç/pestisit olmadığının altını çizen Başkan Işık şöyle devam etti: “Aflatoksin diğer pek çok tarım ürününde de olabildiği gibi olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak doğada bulunan saprofit mantarlar tarafından üretim aşamasında meydana gelmektedir. İklim koşullarına bağlı olarak aflatoksin oluşumu her yıl farklılık göstermektedir. Üretim dönemindeki olumsuz hava koşullarına bağlı olarak toplam üretimdeki aflatoksin varlığı, %0,5 ila %1,5 arası oranlarda değişmektedir. Kuru meyve sektöründe; Türkiye’nin en büyük sosyal sorumluluk projelerinden birisine imza atarak, “Aflatoksinli Kuru İncirlerin Bertarafı Projesi”ni 25 yıldır sürdürüyoruz. İşletmelerde lazer ayıklama makinelerinde ve özel karanlık odalarda tekrar tekrar seçilen ve ayıklanan aflatoksinli kuru incirler ayrı alanlarda biriktirilmektedir. Sürdürülebilirliği Türkiye’de başlatan sektörlerden birisi olarak her yıl yaklaşık 700 ton aflatoksinli kuru inciri Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olarak ihracatçılarımızdan topluyoruz, piyasaya sürülmesini engelleyerek biyogaz tesislerinde enerjiye dönüşmesine aracılık ediyoruz. “Aflatoksinli Kuru İncirlerin Bertarafı Projesi” kuru incir ihracatçılarımıza her yıl ortalama 5 milyon dolar civarında maddi bir yük getirse de bu projeyi 25 yıldır sürdürdüğümüz gibi, bundan sonraki süreçte de devam edeceğimizi taahhüt ediyoruz.”
Kuru incirde aflatoksin ve okratoksin bulaşıklığını önlemek için Tarım ve Orman Bakanlığımız kontrolünde uzun yıllardır üreticilere binlerce kurutma kereveti, ilek filesi, hasat filesi ve tuzaklar yaptırarak, Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda üreticilerimize ücretsiz olarak dağıttıkları bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, çok yoğun kontroller sonucunda ihraç edilen kuru incir partilerimiz çeşitli nedenlerle ülkemize geri geldiklerinde de İhracattan Geri Dönen Ürünler Türk Gıda Kodeksi (TGK) Mevzuatına uygunsa ülkemize girdiğini, ihracattan geri gelen kuru incirlerin ülkemize girişte Türkiye’nin ithalat prosedürüne tabi tutulduğunu, Tarım ve Orman Bakanlığı kontrolünde antrepoya alındığını, numune alınıp analiz edilerek sonucu uygun olan partilerin yurda girişine izin verildiğini, limitlerin üstünde çıkan partilerde memur eşliğinde elleçleme yapıldığını sonrasında uygunsa yurda girişine izin verildiğini, uygun olmayan partilerin imha edildiğini ifade etti.
Türkiye’nin prestijli ürünlerinden biri olan kuru inciri gıda güvenliği sağlanmış bir şekilde üretmeye ve ihraç etmeye devam ettiklerini anlatan Işık, “Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıda ürünleri listesinde yer verdiği kuru incirimizi gerek vatandaşlarımız, gerekse 8,5 milyar insanlık gönül rahatlığıyla tüketebilirler” diyerek sözlerini noktaladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uzun yıllardır olduğu gibi bu yıl da Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) tarafından yapılan analizde, 4 kişilik bir ailenin sabit telefon, genişbant internet ve GSM hizmetleri için yıllık harcamasının vergiler dâhil 17.166,40 TL'ye ulaştığı belirlendi. Sabit telefon ve genişbant internet için yıllık harcama 5.693,52 TTL, 4 GSM hattı içinse 11.472,84 TL olarak hesaplandı.
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi BTK tarafından yayınlanan 2024 yılı 3. çeyrek verilerini baz alarak, 4 kişilik bir ailenin yıllık haberleşme giderlerini analiz etti. Çalışma, haberleşme hizmetlerinin aile bütçelerindeki yerini ve sektörün dinamiklerini ortaya koyuyor.
Yapılan hesaplamalara göre, bir ailenin sabit telefon, genişbant internet ve GSM hizmetleri için yaptığı toplam aylık harcama vergiler dahil 1430,53 TL olurken, yıllık harcama ise vergiler dâhil 17.166,40 TL olarak belirlendi. Haberleşme masraflarında son yıllarda yaşanan artışın en önemli sebebinin, ülkedeki enflasyon oranlarının sektördeki maliyetleri ciddi ölçüde arttırması ve yüksek vergi rakamları olduğu ifade ediliyor. TELKODER, bu veriler ışığında özellikle haberleşme vergileri özelinde hem tüketiciler hem de sektördeki paydaşlar için dengeli çözümler geliştirilmesinin önemini vurguluyor.
TELKODER’in analizine göre haberleşme giderlerinin dağılımına bakıldığında, sabit telefon ve genişbant internet için 4 kişilik bir ailenin yıllık harcaması 5.693,52 TL. Bunun yanında, 4 GSM hattı için yapılan yıllık harcama ise 11.472,84 TL. Toplamda ise sabit telefon, internet ve GSM hizmetleri için bir ailenin yıllık bütçesinden çıkan miktar 17.166,40 TL olarak öne çıkıyor. Bu rakamın 3.961,48 TL’sini ise iletişim vergileri oluşturuyor.
Vergilerin, haberleşme giderlerindeki önemli payı göz önüne alındığında, ekonomik etkilerin tüm taraflar açısından sürdürülebilir şekilde yönetilmesi gerektiği görülüyor.
Uygun Maliyetli ve Kaliteli Haberleşme Hizmetleri Mümkün mü?
Elektronik haberleşme, bireylerin günlük hayatında vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelirken, ülke ekonomisinin ve dijital dönüşümün temel taşlarından biri olmayı sürdürüyor. Bu doğrultuda, iletişim sektöründe erişilebilirliği artırmak ve ekonomik sürdürülebilirliği sağlamak hem tüketiciler hem de işletmeler açısından kritik bir öneme sahip bulunuyor.
TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Haberleşme hizmetleri, sadece bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen değil, aynı zamanda ülkemizin dijitalleşme hedeflerine ulaşabilmesi için kritik öneme sahip bir sektörü temsil ediyor. Son rapora baktığımızda telekomünikasyon sektörü de birçok sektörde olduğu gibi yüksek vergiler ve işletme maliyetlerinin artması odağında harcamaların arttığı bir süreci yaşıyor. Bu noktada işletmecilerin ve tüketicilerin vergi yüklerini azaltmak ve rekabeti arttırmak önümüzdeki dönem için son tüketici maliyetlerini dengelemede önemli bir adım olabilir. TELKODER olarak, tüm tarafların ihtiyaçlarını göz önünde bulunduran, dengeli ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi için çalışmayı sürdüreceğiz. Bu sürecin hem bireysel hem de sektörel düzeyde olumlu etkiler yaratacağına inanıyoruz."
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) tarafından çıkarılan EKONOM dergisinin yeni sayısında yer alan röportajı aşağıda bulunuyor:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ekonom’a 2025
yılının yol haritasını çizdi. Şimşek, “Yapısal reformlara hız
kazandıracağız” mesajını verirken, 2025 yılında maliye politikasının daha sıkı olacağının da altını çizdi.
2025 YILININ YOL HARİTASI
Şimşek, 2023 yılı mayıs ayından itibaren uyguladıkları programın olumlu sonuçlarını aldıklarını belirterek, 2024 yılının; dış kırınganlıkların azaltıldığı, dayanıklılığın artırıldığı, makrofinansal istikrarın güçlendirildiği bir yıl olduğunu
kaydetti. Programı başarıyla uygulayarak, ödemeler dengesi riski ve enflasyonun kontrolden çıkma riskini ortadan kaldırdıklarını kaydeden Şimşek, “2025 yılında ise kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı ve ekonomide yapısal dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. Enflasyonun düşmeye devam edeceği bu
dönemde, para politikasını desteklemek için mali disiplini güçlendirecek ve arz yönlü politikaları devreye alacağız.
Sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı için, verimliliği ve rekabet gücümüzü artıracak yapısal reformları hayata geçirerek ülkemizi yüksek gelirli ülkeler arasında konumlandıracağız” değerlendirmesini yaptı.
DEZENFLASYONDA BELİRLEYİCİ OLACAK 4 BAŞLIK
Hazine Bakanı Şimşek, enflasyondaki düşüşün devam edeceğini belirterek, 2025’te dezenflasyonda dört temel hususun belirleyici olacağını söyledi. Şimşek, şöyle devam etti:
“Birincisi, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Üçüncüsü, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. Örneğin, enflasyonu etkileyen kalemlerde yeniden değerleme oranını uygulamadık. 2025’te akaryakıt ürünlerinde yapılacak ÖTV artış oranını
yüzde 6 ile sınırlandırdık ve 12 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçtik. Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut
ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyecek; bu alandaki reformlara hız kazandıracağız.
Gıda arzını artırmak amacıyla sulama projeleri, arazi toplulaştırması, gıda lojistiği ve gıda ihtisas bölgelerinin kurulmasına yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Sosyal konut arzının artırılması da arz yönlü politikaların temel unsurlarından biri olacak. Enerji dönüşümünü ise hem yerli hem de yenilenebilir kaynakları önceliklendirerek gerçekleştireceğiz”
2025’TE MALİYE POLİTİKASI DAHA SIKI OLACAK
2025 yılında maliye politikasının daha sıkı olacağını vurgulayan Şimşek, “2025 yılı, yeni vergi düzenlemelerinden daha
çok kayıtdışılıkla mücadele ve harcama disiplini dönemi olacak. Deprem dışındaki alanlarda harcama disiplinine devam
edeceğiz. Yeni ihdas edilen asgari kurumlar vergisi başta
olmak üzere alınan gelir tedbirleri, vergilemede gönüllü
uyumu güçlendirecek çalışmalar, etkin tahsilat ve denetim
performansıyla bütçe açığını düşürmeye devam edeceğiz”
dedi. Şimşek, bu kapsamda bütçe açığının milli gelire oranının 2025’te yüzde 3,1’e ve sonraki yıllarda yüzde 3’ün altına gerilemesini beklediklerini ifade ederek, böylece kamu maliyesiyle de enflasyonla mücadeleye çok güçlü bir destek sağlayacaklarını belirtti.
YAPISAL REFORMLARA HIZ KAZANDIRACAĞIZ
Yapısal reformlara hız kazandıracaklarını kaydeden Şimşek,
şöyle devam etti:
“Program kazanımlarımızı kalıcı hale getirecek, ülkemizin rekabet gücünü ve büyüme potansiyelini artıracak tüm alanlarda yapısal reformlara hız vereceğiz. Ar-Ge ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmek, yeşil ve dijital dönüşümü sağlamak,
beşeri sermayeyi güçlendirmek, işgücü piyasasını daha da etkinleştirmek, yatırım ortamını iyileştirmek ve kayıt dışılığı azaltmak yapısal reformlarımızın temel eksenini oluşturuyor”
KAMU İHALE REFORMUNUN TEKNİK ÇALIŞMALARI
TAMAMLANDI
Mal ve hizmet piyasalarında yoğunlaşmaya izin vermeyeceklerini dile getiren Şimşek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Arz tarafında ayrıca ürün ya da sektör bazında tekelleşme eğilimlerine de engel olacağız. Bu kapsamda mal ve hizmetlerde, piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması ile küresel entegrasyonun sağlanması kritik önem taşıyor.
Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik artar, yenilikçi çözümler
ortaya çıkar ve bu da doğal olarak dezenflasyonist bir etki yaratır.
Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesini; tarım, hizmetler
ve kamu alımlarının kapsam dahiline alınmasını son derece değerli buluyoruz. Dolayısıyla küresel entegrasyonu yalnızca ekonomik bir gereklilik değil, aynı zamanda dezenflasyon sürecinin önemli bir unsuru olarak da görüyoruz. Kamu alımları tarafında Kamu İhale Reformuna ilişkin teknik çalışmalarımızı tamamladık ve Partimizin yetkili organlarına değerlendirmek üzere ilettik.
ŞİMŞEK’TEN 2024 DEĞERLENDİRMESİ VE 2025 BEKLENTİLERİ:
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, 2024 yılını değerlendirdi ve 2025 yılına ilişkin beklentilerini şöyle anlattı:
2025’TE KKM’DEN ÇIKIŞI TAMAMLAYACAĞIZ
Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için KKM’den çıkıyoruz. KKM’nin cazibesini azaltmak için tüzel kişilerdeki kurumlar vergisi istisnasını kaldırdık. Bireysel mevduatlara ise stopaj getirdik. Döviz
yükümlülüğü olan firmaların döviz ve TL cinsinden hesaplarına sağlanan kur korumalı desteği kaldırıldı. Bu adımların da katkısıyla KKM’deki azalış 71 haftadır kesintisiz sürüyor.
Ağustos 2023’te 144 milyar dolarla zirve seviyesini gören KKM stoku, Aralık’ta 32.8 milyar dolara geriledi ve KKM’nin toplam mevduatlar içindeki payı 20 puan azalarak yüzde 5.9’a düştü. 2025 yılında KKM’den çıkışı tamamlayacağız.
2025 YILI CDS’İN DÜŞMEYE DEVAM ETTİĞİ BİR YIL OLACAK
Makro finansal istikrarımızın güçlenmesiyle ülke risk primimiz (CDS) düştü. Mayıs 2023’te 700 baz puana yükselen risk primimiz, 2024 sonunda 260 puana geriledi. Türkiye risk primindeki iyileşme ile gelişmekte olan ülkelerden olumlu
ayrıştı. Bu dönemde gelişmekte olan ülkelerin ortalama risk primindeki düşüş 36 baz puan iken, risk primimiz 443 puan azaldı. 2025 yılı CDS’imizin düşmeye devam ettiği bir yıl olacak. Program sayesinde dış finansman maliyetimiz de oldukça azaldı. ABD Hazinesi benzer vadeli tahvil getirisi üzerine ilave prim farkı, yani spread, gelişmekte olan ülkelerde 2023 yılı Mayıs ayına göre 69 baz puan, ülkemizde ise 432 puan geriledi.
DIŞ KIRILGANLIĞIMIZI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALTTIK
Mayıs 2023’te 55,6 milyar dolara ulaşan yıllıklandırılmış cari
açık, Ekim 2024’te 7,7 milyar dolara, milli gelire oranla yüzde 0,8’e geriledi. Ekonomideki yeniden dengelenme, azalan enerji maliyetleri, düşen altın ithalatı ve turizm gelirlerindeki olumlu seyir cari dengedeki iyileşmeyi destekledi. 2024
yılında cari açığın milli gelire oranla yüzde 1’in altında gerçekleşerek Orta Vadeli Program hedefinin altında kalmasını bekliyoruz. 2025 yılında ise cari açığın sürdürülebilir bir düzeyde, milli gelire oranla yüzde 2 seviyesinde kalmasını
öngörüyoruz.
REZERVLERİ ENDİŞE KAYNAĞI OLMAKTAN ÇIKARDIK
Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda, önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık. 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerimiz yaklaşık 57 milyar dolar, swap hariç net rezervlerimiz
ise 104 milyar dolar arttı. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğimiz eşik seviyeye ulaştı. Rezervlerdeki artışın yaklaşık yüzde 75’i yurt içi portföy tercihlerinden, yani ters para ikamesinden kaynaklandı. Programla birlikte Türk Lirasına güven arttı ve yabancı para mevduatların toplam içindeki
payı yüzde 41,4’e geriledi.
FATF’IN 5’İNCİ TUR HAZIRLIĞINA GRİ LİSTEDEN ÇIKAR ÇIKMAZ BAŞLADIK
Gri listeden çıkış sürecinde mevzuat uyumu kapsamında 40 Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tavsiyesinin 39’unda uyumlu konuma gelerek en başarılı üye ülkeler arasında yerimizi aldık. Terörizmin finansmanı ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadelemizi, uluslararası standartlara tam uyumlu ve kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. İlk değerlendirilecek ülkeler arasında yer aldığımız ve 2025’te başlayacak olan FATF’in 5’inci değerlendirme turuna ilişkin hazırlıklarımıza gri listeden çıkar çıkmaz başladık. Bu süreçlerde edindiğimiz tecrübeleri dost ülkelerle de paylaşarak onlara da katkı sağlıyoruz.
ENFLASYONU KONTROL ALTINA ALDIK VE DÜŞÜRÜYORUZ
Vatandaşımızın geçim sıkıntısını çözmek en büyük önceliğimiz. Bu doğrultuda
gerekli politika çerçevesini oluşturduk ve dezenflasyon programını kararlılıkla
uygulamaya devam ediyoruz. Uyguladığımız programın temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamak, uzun soluklu bir çaba gerektiriyor. Bu nedenle programın ilk yılını dezenflasyona geçiş dönemi olarak planlamıştık. Yıllık enflasyon öngördüğümüz gibi mayısta zirveye ulaştı.
Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Aralık ayında yıllık enflasyon 2023 sonuna göre 20 puan, 2024 mayıs ayındaki zirve seviyesine göre ise 31 puandan fazla geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor.
GELİR DAĞILIMI İYİLEŞİYOR
Uyguladığımız ekonomi programı sayesinde gelir dağılımındaki bozulmayı gidermeye başladık. Gelir dağılımı eşitsizliğini gösteren Gini Katsayısı 2022 yılında, 2005 yılından sonra en kötü seviyesini görmüştü. Ancak 2023 yılında
bu eğilim tersine döndü, gelir dağılımında adalet yeniden sağlanmaya başladı. Çalışanlarımızın milli gelirden aldığı pay son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Enflasyondaki düşüşün devamıyla, vatandaşlarımızın alım gücü daha da
artacak ve gelir dağılımındaki bozulma düzelmeye devam edecek.
BÜTÇE AÇIĞINI KONTROL ALTINA ALDIK
Deprem harcamalarının etkisiyle 2023’te bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 6,4 öngörmüştük. Uyguladığımız politikalarla bu oran yüzde 5,2 gerçekleşti ve gelişmekte olan ülke ortalamalarının altında kaldı. 2024 yılında ise bu oranın yüzde 4.9 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz.
BÜYÜME DENGELENDİ, YAVAŞLAMA GEÇİCİ
Dezenflasyon sürecinde büyüme ılımlı ve daha dengeli seyrediyor. 2023 yılı üçüncü çeyreğinde ekonomide başlayan
dengelenme belirginleşerek sürüyor. 2024’ün ilk üç çeyreğinde yüzde 3,2 gerçekleşen büyümeye toplam yurt içi talep 1,3 puan, net dış talep ise 1,9 puan katkı yaptı. Jeopolitik
gelişmeler ve en büyük ticaret ortağımız Almanya’daki zayıf
talep, 2024 yılında ihracatımızın büyümeye katkısını sınırladı. Bunun yanı sıra stok maliyetlerindeki artış, iç talepteki
yavaşlama ve diğer ihracat pazarlarımızdaki görece zayıf
talep imalat sanayinde daralmaya neden oldu. Ancak milli
gelirimizin yaklaşık 4’te 3’ünü oluşturan hizmetler, inşaat ve
tarım sektörlerinde ekonomik aktivite halen güçlü görünümünü koruyor. Büyümedeki ivme kaybına rağmen, işgücü piyasamız güçlü görünümünü sürdürmekte olup programın kısa vadeli etkilerinin oldukça sınırlı olduğunu gösteriyor. Mevsimsel düzeltilmiş istihdam 2024 ekim ayında geçen yılın mayıs ayına göre 1,4 milyon kişi artarken aynı dönemde işsizlik oranı 0.8 puan gerileyerek yüzde 8,8 oldu.
2025 YILINDA EKONOMİK AKTİVİTENİN TOPARLANMASINI BEKLİYORUZ
Enflasyondaki düşüş ve destekleyici küresel koşullarla birlikte, 2025’in
ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitede göreli bir toparlanma öngörüyoruz. 2025 yılında küresel büyümenin, ticaretin, finansal koşulların ve emtia fiyatlarının ekonomimiz açısından daha destekleyici olmasını öngörüyoruz.
İhracatımızın yüzde 72’sini oluşturan Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da büyümenin 2025 yılında hızlanması beklenmektedir. 2025 yılı sonuna kadar piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 50 baz puan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ise 100 baz puan daha faiz indirimi yapmasını ngörmektedir. Gevşeyen küresel finansal koşullar ülkemiz ve gelişmekte olan diğer ülkeler açısından olumlu olacaktır. Küresel ekonomide korumacılığın arttığı bir dönemden geçiyoruz. Üretimin yerelleştiği ve tedarik zincirlerinin dost ülkelere
yöneldiği bu dönemde, Türkiye önemli avantajlara sahip.
Gümrük Birliği dahil olmak üzere, 54 ülkeyle yaptığımız serbest ticaret anlaşmalarıyla, 30 trilyon dolarlık bir coğrafyaya entegreyiz ve bu sayede korumacı eğilimlere karşı dayanıklıyız. Serbest ticaret anlaşmalarımızın olmadığı yakın ve dost coğrafyalarla da güçlü ilişkilerimiz var.
Fed faizleri sabit bıraktı, dün 101.400’e kadar gerileyen Bitcoin sabah saatlerinde 105.000 doların üzerine çıktı
Bitcoin 105.183 dolar, Ethereum 3.192 dolar seviyesinden işlem görüyor. Kripto para piyasasının toplam değeri 3,5 trilyon dolar. Bitcoin’in piyasa değeri 2,08 trilyon dolar, Ethereum’un piyasa değeri 384 milyar dolar. Dün, spot Bitcoin ETF'lerine 120,4 milyon dolarlık giriş gerçekleşirken, spot Ether ETF'lerinde 14,2 milyon dolarlık çıkış gerçekleşti. CoinTR Araştırma Departmanı tarafından hazırlanan bültende kripto para sektöründeki önemli gelişmeler ele alınıyor.
Fed 'yüksek enflasyon' nedeniyle faizleri sabit tuttu
ABD Merkez Bankası (Fed), beklentilere paralel olarak faiz oranlarını %4,25-%4,50 aralığında sabit tuttu. FOMC açıklamasında, ekonomik büyümenin güçlü seyrettiği, işsizlik oranının düşük seviyelerde istikrarlı kaldığı ve enflasyonun hala yüksek olduğu vurgulandı. Fed, gelecekteki faiz politikalarını ekonomik verileri yakından izleyerek şekillendireceğini belirtti. Bitcoin, bu karar sonrası ılımlı bir yükseliş göstererek %0,5 arttı ancak Ethereum ve Solana gibi büyük altcoinler yaklaşık %1 değer kaybetti. Toplam kripto piyasası değeri ise %2 düşüş yaşadı. Bitcoin, 100.000 dolar seviyesinin üzerinde tutunarak piyasa sağlığı açısından kritik bir eşikte bulunuyor. Uzmanlar, yıl içinde iki veya daha fazla faiz indiriminin Bitcoin’in 110.000 doları aşmasına ve 125.000-150.000 dolar seviyelerini test etmesine yardımcı olabileceğini öngörüyor. Standard Chartered’ın analistlerine göre kurumsal yatırımcıların etkisiyle Bitcoin yıl sonuna kadar 200.000 dolara, Ethereum ise 10.000 dolara ulaşabilir.
SEC, Canary Litecoin ETF kararı için bir adım daha yaklaştı, kamuoyunun görüşlerini talep etti
SEC, Canary Litecoin ETF başvurusu hakkında kamuoyunun görüşlerini almaya başladı. Nasdaq, 16 Ocak'ta spot Litecoin ETF'si için 19b-4 formunu sundu ve SEC, başvuruyu Federal Kayıt’ta yayımlanmasının ardından 21 gün içinde yorumları kabul edeceğini duyurdu. Bloomberg analisti Eric Balchunas, bu başvurunun şimdiye kadar en ileri aşamaya ulaşan altcoin ETF süreci olduğunu belirtti. SEC’nin yeni liderliği, önceki Başkan Gary Gensler’in kripto karşıtı tutumundan farklı olarak, daha ılımlı bir yaklaşım sergiliyor. SEC, 2024 yılında Bitcoin ve Ethereum ETF’lerini onaylamıştı. Şimdi ise Solana ve XRP gibi altcoin tabanlı ETF'ler ve hatta Trump ve Melania Trump'ın adını taşıyan memecoin'ler için kaldıraçlı ETF'ler de gündemde. Analistler, SEC’in Litecoin ETF başvurusunu hızla mı onaylayacağı yoksa tam 240 günlük süreci mi bekleyeceğinin belirsiz olduğunu ifade ediyor.
Teksas Vali Yardımcısı, 2025 için öncelikli yasa tasarısı olarak ‘Bitcoin Rezervi’ni duyurdu
Teksas Vali Yardımcısı Dan Patrick, 2025 yasama önceliklerini açıkladı ve bunlar arasında eyaletinBitcoin rezervi oluşturmasını öngören teklif de yer aldı. Teksas da Arizona ve Utah gibi en az beş eyaletin kripto rezervleri oluşturma çalışmaları yürüttüğü ABD'deki eyaletler arasına katıldı. Eyalet Senatörü Charles Schwertner, 16 Ocak'ta sunduğu teklifte, bir Teksas Bitcoin rezervinin eyaleti dijital ekonominin öncüsü haline getireceğini ve ekonomik özgürlüğü güvence altına alacağını belirtti. Daha önce Aralık 2024'te Temsilciler Meclisi Üyesi Giovanni Capriglione de benzer bir yasa tasarısı sunmuştu. Teklif, vergilerin ve harçların Bitcoin ile ödenmesini ve bu gelirlerin rezervin oluşturulmasında kullanılmasını öngörüyor.
Tesla, yeni muhasebe kuralını kullanarak 4. çeyrekte 600 milyon dolarlık Bitcoin kazancı bildirdi.
Tesla, 2024’ün dördüncü çeyreğinde Bitcoin varlıklarından 600 milyon dolar kâr elde etti. Bu kazanç, şirketlerin kripto varlıklarını bilanço defterlerine piyasa değerleri üzerinden kaydetmelerine izin veren yeni muhasebe kuralları sayesinde gerçekleşti. Tesla’nın raporuna göre şirketin Bitcoin varlıkları 1 milyar doları aşarken, toplam BTC rezervi 9.720 BTC seviyesine ulaştı. Yeni Finansal Muhasebe Standartları Kurulu (FASB) kuralları, şirketlerin dijital varlıklarının piyasa değerini doğrudan bilançolarına yansıtmasına olanak tanıyor. Önceden, kripto varlıklarının değeri düştüğünde bilanço zarar yazıyordu ancak değer artışları satış gerçekleşene kadar yansıtılamıyordu. Bu değişiklikle Tesla, dördüncü çeyrekte 2,3 milyar dolar GAAP geliri bildirdi. Ancak şirketin toplam geliri 25,71 milyar dolarla Wall Street tahminlerinin altında kaldı. Ayrıca, hisse başına kazanç beklentisi 0,76 dolar iken, Tesla 0,73 dolar açıkladı.
Teknik Analiz
BTCUSDT
Bitcoin, 101.371 dolar seviyesinden aldığı destekle güçlü bir toparlanma göstererek 105.618 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken fiyat 105.348 dolar seviyesinde işlem gören Bitcoin, yükselişi devam ettirebilmesi için 106.000 dolar seviyesinin üzerinde kalıcı bir hareket yapması gerekmektedir. Bu seviye hacimli bir şekilde aşılırsa fiyatın önce 107.000 dolara, ardından 109.596 dolara kadar yükselme potansiyeli bulunuyor. 109.596 dolar seviyesinin üzerinde kalıcılık sağlanması halinde ise Bitcoin’in 110.000 - 115.000 dolar aralığını hedeflemesi mümkün olabilir. Ancak Bitcoin, 106.000 dolar seviyesini aşamaz ve satış baskısıyla karşılaşırsa, 104.081 dolara doğru bir geri çekilme yaşanabilir. Bu seviyede tutunamaması durumunda 101.000 dolara kadar bir düşüş ihtimali gündeme gelebilir. 101.000 dolar desteğinin kaybedilmesi halinde ise satış baskısının artmasıyla fiyat 99.600 dolara kadar gerileyebilir.
ETHUSDT
Ethereum, 3.055 dolar seviyesinden aldığı destekle toparlanarak 3.214 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken fiyat 3.187 dolar seviyesinde işlem gören Ethereum, 3.158 dolar seviyesinde tutunamaması halinde, 3.000 dolara kadar geri çekilmesi beklenebilir. Bu seviyenin de kaybedilmesi durumunda, düşüş ivme kazanarak 2.920 dolara kadar devam edebilir. Öte yandan, Ethereum 3.158 dolar seviyesini koruyarak yukarı yönlü bir hareket başlatabilirse 3.217 dolara doğru bir yükseliş gerçekleşebilir. Bu bölgenin hacimli bir şekilde aşılması yükselişi hızlandırarak fiyatı 3.350 dolar seviyesine taşıyabilir. Eğer Ethereum 3.350 dolar seviyesinde güç kaybetmez ve bu direnci aşarsa, yükseliş 3.503 dolara kadar sürebilir.
SOLUSD
Solana, 222 dolar seviyesinden aldığı destekle güçlü bir ivme yakalayarak 242 dolara kadar yükseldi. Teknik analiz hazırlanırken 240 dolar seviyelerinde işlem gören Solana'nın, 242 dolar direncini aşması halinde, fiyatın 246 dolara kadar yükselmesi beklenebilir. Bu seviyede hacimli bir kırılım gerçekleşirse, yükseliş ivme kazanarak 264 dolar seviyesine kadar devam edebilir. Ancak, 240 dolar seviyelerinde güç kaybeder ve satış baskısı artarsa, Solana’nın 229 dolara doğru bir geri çekilme yaşama riski bulunuyor. Bu destek seviyesinde tutunamaması halinde, düşüş derinleşerek 221 dolar seviyesine kadar devam edebilir.
Öne Çıkan Altcoinler:
Onyxcoin (XCN): Fiyatı $0,03648 son 24 saatte %25,83 ve 7 günde %193,48 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $1.123.244.994
Hyperliquid (HYPE): Fiyatı $26,08 son 24 saatte %13,51 ve 7 günde %13,73 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $8.710.645.031
Ondo (ONDO): Fiyatı $1,58 son 24 saatte %12,43 ve 7 günde %23,57 yükseliş gösterdi. Piyasa değeri $4.980.155.694
Raydium (RAY): Fiyatı $7,26 son 24 saatte %10,99 yükseliş ve 7 günde %4,90 düşüş gösterdi. Piyasa değeri $2.112.429.172
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
ABD
ABD Merkez Bankası Fed piyasa beklentisine paralel şekilde faizi sabit bıraktı. Fed Başkanı Powell, dün yaptığı açıklamada faizleri öngörülebilir gelecekte cari seviyelerde tutmayı planladıklarını söyledi. Trump politikaları konusunda da henüz gelişmeleri izlediklerini, büyümenin istikrarlı kaldığını ve işgücü piyasasının güçlü seviyelerde istikrarlı olduğu sinyalini verdi. ABD endeks vadeli işlemleri, yatırımcıların megacap teknoloji şirketlerinden gelen karışık kazanç raporlarını sindirmesiyle Perşembe günü yükseldi. ABD seansı sonrası, Tesla beklenenden zayıf üç aylık sonuçlar yayınlamasına rağmen %4 oranında yükseldi. Meta Platforms ise hem kazanç hem de gelir tahminlerini aştıktan sonra %2 yükseldi. Öte yandan, Microsoft Azure bulut hizmetleri tahmininde hafif bir ıskalamanın ardından %5 düştü. Şimdi tüm gözler teknoloji sektörünün performansına ilişkin daha fazla sinyali için Perşembe günü Apple'ın bilançosuna çevrildi. Çarşamba günü, önemli endeksler düşüşle kapandı. Dow %0,31, S&P 500 %0,47 ve Nasdaq %0,51 düştü. Bu düşüşler, Fed'in enflasyonun bir nebze yüksek kaldığını kabul ederken faiz indirimi döngüsünü duraklatma kararı ile desteklendi. Nvidia da Çin'in geliştirdiği potansiyel olarak daha verimli yapay zeka modeliyle ilgili endişelerin sürmesi ise %4,1 oranında değer kaybetti.
Euro Bölgesi
Avrupa borsaları piyasaların bilanço sezonunu ve ABD Başkanı Trump'ın daha önceki tarife planlarını yerine getirmesi durumunda Avrupa büyümesine yönelik riskleri değerlendirmesiyle önceki seanstan toparlanmayı sürdürdü ve Çarşamba günü güçlü bir şekilde yükseldi. Euro Bölgesi'nin STOXX 50 endeksi, 24 yılın en yükseği olan 6.337'de %0,6 artışla kapanırken, STOXX 600 endeksi %0,5 artışla 534'lük bir başka rekor seviyede kapandı. ASML, dördüncü çeyrek rezervasyonlarının tahminleri aşmasının ardından %5,8 yükseldi. Teknoloji hisseleri, Pazartesi günü yapay zeka altyapı hisselerindeki satıştan toparlanmayı uzatmak için kazançlara öncülük etti. Schneider %4,6 yükselirken Siemens ve SAP'nin her biri %1,5'ten fazla yükseldi. Gün içinde Avrupa Merkez Bankası ECB'nin 25 baz puanlık faiz indirimi ile birlikte yükselen enflasyona rağmen mevcut patikasını sürdürmesi bekleniyor. Yıl sonu için ise 1,975 faiz düzeyi fiyatlanıyor.
Türkiye
Dün yurt içerisinde veri akışı sakindi. ABD tarafında ise Fed, beklentiler dahilinde faizleri yüzde 4,25 - 4,50 aralığında sabit bıraktı. Bugün içerde ekonomik güven endeksi ve TCMB PPK Toplantı Özeti, ABD'de ise büyüme verisi ön plana çıkacak.
Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.gedik.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
2025-1-30 Günü Belirlenen Merkez Bankası Döviz Kurları ve Altın Fiyatları (Saat 10:00) | |||
---|---|---|---|
Döviz Kodu / Cinsi | Birim | Döviz Cinsi / Saflık Derecesi | Alış |
USD/TRY | 1 | USD | 35,8005 |
EUR/TRY | 1 | EUR | 37,2808 |
GBP/TRY | 1 | GBP | 44,5394 |
CHF/TRY | 1 | CHF | 39,4866 |
Altın/TRY | 1 gr | 1000/1000 | 3198,59 |
Altın/TRY | 1 gr | 995/1000 | 3182,6 |
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tüketici, imalat sanayi, hizmet, perakende
ticaret ve inşaat sektörlerine ilişkin güven göstergelerinin ağırlıklandırılarak
birleştirilmesi ile elde edilen ekonomik güven endeksinin Ocak ayına ait
sonuçlarını açıkladı.
TÜİK'in konuya iliskin haber bulteni asağıda bulunuyor:
Ekonomik güven endeksi 99,7 oldu
Ekonomik güven endeksi Aralık ayında 98,9 iken, Ocak ayında %0,8 oranında artarak 99,7 değerini aldı.
Bir önceki aya göre Ocak ayında tüketici güven endeksi %0,4 oranında azalarak 81,0 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %0,1 oranında azalarak 102,6 değerini, hizmet sektörü güven endeksi %2,5 oranında artarak 116,5 değerini, perakende ticaret sektörü güven endeksi %1,4 oranında artarak 114,5 değerini, inşaat sektörü güven endeksi %2,6 oranında artarak 91,7 değerini aldı.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.