Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Otomotivde yenilikçi teknolojileri, göz alıcı tasarım ve benzersiz sürüş keyfiyle birleştiren PEUGEOT, cazip avantajlarla dolu ağustos ayı kampanyasını başlattı. Segmentlerinde hep bir adım önde olan model yelpazesiyle PEUGEOT, SUV 2008, yeni SUV 3008, yeni SUV 5008, E-208, E-308, 408 ve sınıflarına yön veren hafif ticari araç modellerinde birbirinden cazip kredi seçenekleriyle ağustos ayında da PEUGEOT sahibi olmayı kolaylaştıran fırsatlarla öne çıkıyor. Tamamen yeni ve göz alıcı fastback SUV tasarımıyla dikkat çeken, 48V hibrit teknolojisine sahip yeni 3008 modeli sadece tüzel müşterilere özel 170 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi seçeneği ile sürüş keyfini ileri bir seviyeye taşımak isteyenleri bekliyor. B-SUV segmentinin öncüsü olan ve teknolojisinin yanı sıra kullanım pratikliğiyle de hayatı kolaylaştıran PEUGEOT 2008, Allure donanım seviyesinde bireysel müşterilere özel 150 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi, GT donanım seviyesinde ise tüzel müşterilere özel 150 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi imkanıyla sunuluyor. PEUGEOT'nun yüzde 100 elektrikli E-208 ve E-308 modelleri ise 150 bin TL için 12 ay vadeli yüzde 0 faizli kredi fırsatıyla ağustos ayında da otomobil severleri PEUGEOT yetkili satıcılarına bekliyor. Bununla birlikte PEUGEOT'nun hafif ticari araç modellerinde 400 bin TL'ye varan yüzde 0,99 faizli kredi olanakları bulunuyor.
PEUGEOT, çağın ötesinde teknolojileri ve üstün sürüş keyfiyle dikkat çeken binek otomobil yelpazesinin yanı sıra verimliliği ve çok yönlülüğüyle öne çıkan ve yenilenen hafif ticari araç modellerine sahip olmayı ağustos ayında da kolaylaştırıyor. Ağustos ayı boyunca sürecek cazip kredi teklifleri kapsamında, tamamen yeni ve göz alıcı fastback SUV tasarımıyla dikkat çeken, 48V hibrit teknolojisine sahip yeni 3008 modeli, sadece tüzel müşterilere özel 170 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi seçeneği ile sürüş keyfini ileri bir seviyeye taşımak isteyenleri bekliyor. Yeni 3008'in %100 elektrikli versiyonu yeni E-3008 GT donanım seviyesinde ise sadece tüzel müşterilere özel 300 bin TL için 12 ay vadeli ve yüzde 2,89 faizli kredi imkanı sunuluyor.
B-SUV segmentinin öncüsü olan ve teknolojisinin yanı sıra kullanım pratikliğiyle de hayatı kolaylaştıran PEUGEOT 2008, Allure donanım seviyesinde bireysel müşterilere özel 150 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi, GT donanım seviyesinde ise tüzel müşterilere özel 150 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi olanakları ile satın alınabiliyor. %100 elektrikli E-2008 Allure donanım seviyesinde bireysel müşterilere özel 200 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi, GT donanım seviyesinde ise tüzel müşterilere özel 200 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi fırsatıyla sunuluyor. PEUGEOT'nun kompakt segmentte yer alan ve üstün sürüş dinamikleriyle eşsiz bir sürüş keyfi sunan, her açıdan göz alıcı fastback tasarımı ve yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çeken 408'e sahip olmak isteyen müşteriler Allure donanım seviyesinde bireysel müşterilere özel 120 bin TL için 12 ay yüzde 0 faizli kredi, GT donanım seviyesinde ise sadece tüzel müşterilere özel 120 bin TL için 12 ay yüzde 0 faizli kredi fırsatıyla sunuluyor. Dikkat çeken sportif tasarımın yanı sıra yeni nesil i-Cockpit® teknolojisiyle sürüş keyfini benzersiz bir deneyime dönüştüren ve segmentinin dışına taşan konfor özelliklerini kullanıcılarıyla buluşturan, PEUGEOT'nun C segmentindeki hatchback temsilcisi %100 elektrikli E-308 ise 150 bin TL için 12 ay vadeli yüzde 0 faizli kredi fırsatıyla ağustos ayında da otomobil severleri PEUGEOT yetkili satıcılarına bekliyor.
Gelişmiş 48 V hibrit teknolojili güç-aktarma sistemi ile performans ve verimlilik konusunda rakiplerinden ayrışan, 7 koltuklu oturma düzeni ve 21'' Panoramik i-Cockpit® teknolojisi ile sürüş keyfini başka bir seviyeye taşıyan yeni PEUGEOT 5008 GT donanım seviyesinde sadece tüzel müşterilere özel GT donanım seviyesinde 170 bin TL için 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi imkanı sunuluyor. Dinamik sürüş karakteri, sportif tasarım öğeleri ve gelişmiş teknolojisiyle öne çıkan %100 elektrikli E-208'i satın almak isteyenler 150 bin TL için 12 ay vadeli ve yüzde 0 faizli kredi fırsatından yararlanabiliyor.
PEUGEOT'nun hafif ticari araçlarında 700 bin TL'ye varan finansman olanakları!
PEUGEOT, ağustos ayında da hafif ticari ürün gamında sunduğu sıfır faiz kredili eşsiz teklifleriyle dikkat çekiyor. Yeni nesil BlueHDi dizel motoruyla performans ve verimliliği harmanlayan, segment sınırlarını aşan konfor ve sürüş keyfi sunan Rifter 145 bin TL'ye 12 ay vadeli yüzde 0 faizli kredi seçenekleri sunuluyor. Segmentinin yaratıcısı Partner Van ise 400 bin TL için 12 ay vadeli yüzde 0,99 faizli kredi veya 750 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 2,59 faizli kredi seçeneği ile satın alınabiliyor. Çok yönlülüğü ile dikkat çeken Expert Traveller, Expert Van modellerinde 300 bin TL için 12 ay yüzde 0,99 faizli kredi veya 600 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 2,59 faizli kredi imkanı sunulurken, Boxer Van 3,5 Ton versiyonunda ise 400 bin TL 12 ay yüzde 0,99 faizli kredi veya 750 bin TL'ye 12 ay vadeli ve yüzde 2,59 faizli kredi imkanı sunuluyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin hızlı servis restoran zinciri sektör lideri TAB Gıda güvencesi ile istikrarlı bir şekilde büyümeye devam eden Burger King®, Kadıköy Kozzy AVM'de, Subway®, Bakırköy Şenlikköy Mahallesi Florya Sahil Yolu Bulvarı'nda, Popeyes® ise Kadıköy Acıbadem Mahallesi Acıbadem Caddesi, Eyüpsultan Göktürk Merkez Mahallesi Belediye Caddesi, Bakırköy Flyinn AVM ve Sarıyer Pınar Mahallesi Katar Caddesi'ndeki yeni restoranlarını hizmete açtı.
Gıda işletmeciliği konusunda tüm çözümleri kendi bünyesinde sunan iş modeli ile dünyada benzersiz bir gıda ekosistemine sahip TAB Gıda, bünyesindeki markalara yatırım yapmak isteyen yatırımcılara, tedarik zinciri yönetimi, operasyonel ve pazarlama tecrübesinin yanı sıra satın alma gücünden faydalanma imkânı sağlıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
MESA, 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefiyle yayımladığı ilk Sürdürülebilirlik Raporu’nda, gezegen, insan ve gelecek ekseninde geliştirdiği sürdürülebilirlik stratejisini kamuoyu ile paylaştı. ‘Seed the Change’ mottosuyla değişimin tohumlarını atan MESA, Sürdürülebilirlik Raporu’nda karbonsuzlaşma stratejisinin tüm operasyonel süreçlere entegre edildiğini açıkladı.
Türkiye’de 56 yılı aşkın deneyimiyle köklü yaşam markası haline gelen MESA, 2024 yılı boyunca gerçekleştirdiği çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) odaklı çalışmalarını, Mesa Mesken Sürdürülebilirlik Raporu ile önemli bir boyuta taşıdı . ‘Seed the Change - Değişimin Tohumlarını Ek’ mottosunu taşıyan raporda MESA, sürdürülebilirlik stratejisini; gezegen, insan ve gelecek eksenleri etrafında yapılandırırken, bugün atılan tohumlar ile yarının dönüşümüne öncülük edileceği ifade ediliyor.
Birleşmiş Milletler’in çalışmalarına destek veriyor
Küresel ölçekte en yaygın kabul gören sürdürülebilirlik raporlama çerçevesi olan Global Reporting Initiative (GRI) Standartları doğrultusunda hazırlanan rapor aynı zamanda MESA’nın Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC) kapsamındaki taahhütlerini de yansıtarak bir İlerleme Bildirimi (Communication on Progress - COP) niteliği taşıyor. Raporda ayrıca Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (UN SDGs) yönelik katkılar kapsamlı bir şekilde ele alınıyor.
Rapor, MESA’nın sürdürülebilirlik yolculuğundaki kararlılığını ortaya koyarken; Mesa Mesken’in çevresel performans göstergelerine, Mesa Holding bünyesindeki sosyal etki verilerine ve grubun tüm sürdürülebilirlik strateji, taahhüt ve projelerine ayrıntılı biçimde yer veriyor.
Gezegen, insan ve gelecek ekseninde yapılandırılıyor
Mesa Mesken Yönetim Kurulu Başkanı Mert Boysanoğlu rapora ilişkin değerlendirmesinde, “MESA olarak uzun yıllardır odağımızda olan ve büyük çaplı yatırımlarla da desteklediğimiz sürdürülebilirliği yalnızca prensip düzeyinde bırakmıyor, somut aksiyonlarla geleceğe yön veriyoruz. Çevresel etkilerimizi azaltmak, toplumsal etkileşimimizi güçlendirmek ve iyi yönetişim ilkelerine uyum sağlamak adına attığımız her adımı içeren bu rapor, sürdürülebilirlik yolculuğumuzda önemli bir kilometre taşı niteliği taşıyor. Geride bıraktığımız dönemde, finansal performansımızın ötesinde; insan, toplum ve çevreye olan sorumluluğumuzu ön planda tutarak, sürdürülebilirlik yaklaşımımızı paydaşlarımızla birlikte derinleştirdik. Gezegen, insan ve gelecek eksenleri etrafında yapılandırdığımız bu yaklaşımımız, çevresel sorumlulukların yerine getirilmesini, yaşam kalitesinin artırılmasını ve toplumsal faydanın gözetilmesini esas alan iş modellerine dayanıyor. Mesa Mesken Sürdürülebilirlik Raporu aracılığıyla tüm bu vizyonumuzu şekillendirdiğimiz süreci kamuoyu ile paylaştığımız için mutluyuz. MESA olarak bu ilkeler doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.
2050’ye kadar net sıfır emisyon hedefleniyor
Raporda; Mesa Mesken’in, küresel iklim hedefleriyle uyumlu, düşük karbonlu ve çevreye duyarlı bir iş modeli benimseyerek sürdürülebilir kalkınmaya katkı sunduğu vurgulanıyor. Rapora göre; Mesa Mesken, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve enerji verimliliğini artırmak üzere emisyon yönetimi, döngüsel üretim, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve su-enerji tasarrufu odaklı projeler hayata geçirmeyi sürdürüyor. Mesa Mesken, 2030’a kadar emisyon yoğunluğunu yüzde 20 azaltmayı, 2050 yılına kadar da net sıfır emisyon hedefine ulaşmayı hedefliyor. Karbonsuzlaşma stratejilerinin tüm operasyonel süreçlere entegre edildiği ifade edilen raporda, şirketin 2024 yılı itibarıyla, toplam sera gazı emisyonunu 2022’ye kıyasla yüzde 32 azalttığı dikkat çekiyor.
Sürdürülebilir malzeme kullanım oranını 3 kat artırdı
Mesa Mesken, enerji tüketimini azaltmaya yönelik ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi çerçevesinde operasyonlarını optimize ederek döngüsel ekonomi prensiplerini inşaat süreçlerine de entegre etti. Şirket, 2035’e kadar döngüsel üretim uygulamalarını da yüzde 50 artırma hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. 2024 yılında sürdürülebilir malzeme kullanım oranını yaklaşık 3 kat artırmayı başaran Mesa Mesken, üretimde kullanılan geleneksel malzeme kullanımını da %85 oranında azalttı. Şirket, 2030’a kadar yenilenebilir enerji kullanım oranını %50’ye çıkarmayı ve tüm projelerini A veya B enerji sınıfında gerçekleştirmeyi hedefliyor.
İnsan Odaklı İş Modeli: Eşitlik, Gelişim, Kapsayıcılık
Raporda; Mesa Mesken’in sürdürülebilirlik anlayışının, insanı merkeze alan bir büyüme modeli üzerine kurulu olduğu,bu doğrultuda kapsayıcılık, fırsat eşitliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilkelerinin kurum kültüründe yapısal hale getirildiği vurgulanıyor. ODTÜ danışmanlığında hazırlanan "Eşitliğe Saygılı Çalışma Ortamı Rehberi" gibi kurum içinde eşitliği güçlendiren politika belgeleriyle desteklenen rapor, MESA’nın sosyal sürdürülebilirlik anlayışının da altını çiziyor. Ayrıca, nitelikli insan kaynağı yetiştirmeye yönelik eğitim, gelişim ve refah odaklı İnsan Kaynakları uygulamaları, sürdürülebilir büyümenin vazgeçilmez bir parçası olarak konumlanıyor.
Mesa Mesken 2024 Sürdürülebilirlik Raporu, şirketin uzun vadeli çevresel, sosyal ve yönetişim alanlarındaki taahhütlerini ortaya koyarken; MESA’nın sürdürülebilirlik stratejisi doğrultusunda belirlediği hedeflere ulaşma yolculuğunda önemli bir dönüm noktası niteliği taşıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Birleşmiş Milletler (BM) önderliğinde, plastik kirliliğine karşı küresel bir anlaşma oluşturmak amacıyla başlatılan müzakere sürecinin 5. oturumunun 2. bölümü (INC-5. 2) 5 -14 Ağustos tarihleri arasında İsviçre'nin Cenevre kentinde gerçekleşecek. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı), küresel plastik anlaşmasına ilişkin nihai müzakereler için Cenevre'de bir araya gelecek hükümetlere, plastik kirliliği krizine son verebilecek güçlü ve hukuken bağlayıcı bir küresel anlaşmayı hayata geçirmeleri için çağrıda bulundu. WWF, INC- 5.2'den çıkacak zayıf ve etkisiz bir anlaşmanın tüm dünya vatandaşları ve gelecek nesiller için bir tehdit oluşturduğu uyarısında bulundu.
Küresel plastik kirliliği anlaşmasını sonuçlandırmaya yönelik daha önceki girişimlerde uzlaşıya varılamamış, süreç sekteye uğramıştı. Bu kez de bilime karşı çıkan birkaç ülkenin direnişi, güçlü ve etkili bir anlaşmanın resmi bir oybirliğiyle sağlanması yolunda engel teşkil ediyor. WWF, bu nedenle anlaşma için güçlü koalisyonlar kurulması ve oybirliğinin ötesinde çözüm bulunması gerektiğine dikkat çekiyor.
WWF bu kapsamda, anlaşmaya karşı olan üyelerin süreci bir kez daha bloke etmesinin önüne geçmek için yeni anlaşma metninin BM sistemi içinde oybirliği (konsensüs) yerine, çoğunluk oyu kullanılarak kabul edilmesi gibi meşru ve yerleşik usulleri uygulayabileceğine ve uygulanması gerekliliğine dikkat çekiyor. Bu yöntemin daha önce İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin kabulünde de kullanıldığını belirten WWF, ayrıca INC süreci dışında anlaşmayı kabul etmek üzere iddialı ülkelerden oluşan bir çoğunluk koalisyonu oluşturulabileceğini belirtiyor.
Sabotaja karşı çoğunluk koalisyonu
WWF Küresel Plastik Politikaları Sorumlusu Zaynab Sadan süreci şu sözlerle değerlendirdi: "Değişken siyasi dengelerin hüküm sürdüğü günümüzde, müzakereler adeta bıçak sırtında ilerliyor. Petrol üreten ülkeler uzlaşıyı bir anlaşma zemini oluşturmak için değil, süreci baltalamak ve sabote etmek için kullanıyor. Ancak uzlaşının olmaması, sürecin tıkanması anlamına gelmek zorunda değil. Artık iddialı çoğunluk, oylama yoluyla ya da çoğunluk koalisyonu kurarak kendi yolunu çizmelidir. Kötü niyetli engellemelere karşı durarak ve sayısal güçlerini kullanarak, insanları bugünden başlayarak ve gelecek nesiller için koruyacak bir anlaşma inşa edebilirler. Gerekli desteğe ve araçlara sahipler. Şimdi harekete geçme zamanı."
Her geçen gün, yaklaşık 30.000 ton plastik okyanuslara karışıyor
Küresel plastik kirliliği anlaşmasına yönelik müzakerelerin ciddi şekilde uzaması nedeniyle her geçen gün, yaklaşık 30.000 ton plastik daha okyanuslara karışıyor. INC-5.2'de güçlü bir anlaşmaya varılamaması, küresel plastik kirliliği krizini çok daha zor, maliyetli ve tehlikeli hale getirecek.
WWF' ve Birmingham Üniversitesi'nden Plastikler, Sağlık ve Tek Gezegen raporu
WWF'in Birmingham Üniversitesi iş birliğiyle hazırladığı Plastikler, Sağlık ve Tek Gezegen başlıklı yeni rapor, plastik kirliliğinin -özellikle mikro ve nano plastikler ile bunlara eşlik eden yüksek riskli kimyasalların - insan ve çevre sağlığına yönelik potansiyel risklerini inceleyen, hakemli dergilerde yayımlanmış yaklaşık 200 güncel ve öne çıkan bilimsel çalışmayı bir araya getiriyor. Rapora göre, mikro ve nano plastikler ile plastik katkı maddeleri; endokrin sistem bozuklukları, hormon bağlantılı kanserler, üreme ve doğurganlık sorunları ile kronik solunum hastalıkları gibi birçok biyolojik etkilerle ilişkilendiriliyor.
Bilimsel araştırmalar devam etse de mevcut bulgular, riskler açıkça görülüyorsa, kesin kanıtlar beklenmeden önlem alınmalı prensibine dayanan ihtiyat ilkesini gözetmeyi ve gelecekteki zararları önlemek için bugünden harekete geçmeyi gerektiriyor. Bu yaklaşım, insan sağlığını ve çevreyi korumak açısından hayati önem taşıyor.
Birmingham Üniversitesi'nden Ekohidroloji ve Biyogeokimya Profesörü Dr. Stefan Krause bu gerekliliği şu sözlerle açıkladı: "İhtiyat ilkesi, geçmişte birçok uluslararası anlaşmanın başarısında yol gösterici oldu. En önemli örneklerden biri, ülkelerin bilimsel veriler tam olarak netleşmeden önce kararlı adımlar attığı 1987 Montreal Protokolü'dür. Bu sayede milyonlarca cilt kanseri vakası önlendi ve ozon tabakasının iyileşmesi sağlandı. Bu güçlü örnekten yola çıkarak, hükümetleri ve müzakerecileri bilime dayalı, hukuken bağlayıcı bir anlaşma ortaya koymaya çağırıyoruz. Bu anlaşma, en zararlı plastik ürünlerin ve kimyasalların küresel düzeyde yasaklanmasını ve aşamalı olarak kaldırılmasını içermeli; insan sağlığını, yaban hayatını ve çevreyi korumayı da temel bir hedef haline getirmelidir"
Küresel Plastik Anlaşması her geçen gün derinleşen krizin sona ermesi için fırsat
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Plastik Projeleri Müdürü Tolga Yücel, konuyla ilgili şu noktalara dikkat çekti: "Bugün insanlık olarak bir kırılma noktasındayız. Ancak aşırı miktarda tek kullanımlık plastik üretmeye, tüketmeye ve bir kez kullandıktan sonra atmaya devam ediyoruz. Plastik atıklar doğamızı boğuyor, suyumuzu ve gıdamızı kirletiyor, havamızı zehirliyor. Plastik üretimi son iki yılda iki katına çıktı. 2040 yılına kadar mevcut miktarın iki katına çıkacağı öngörülüyor. Bu gidişatı durdurabiliriz. Ancak bu son şansımız. Önümüzde her geçen gün daha da derinleşen bu krizin sona ermesi için büyük bir fırsat var: Küresel Plastik Anlaşması. Bu anlaşma geleceğimizi kurtaracak bir can simidi olabilir. Dünya liderlerinin bu dönüm noktasında kritik bir karar vermesi gerekiyor. Ya mevcut düzen sürdürülerek dünyamız ve insanlık plastikle boğulmaya devam edecek ya da plastik kirliliğinden kurtulmuş bir geleceğe doğru adım atılacak. Bu noktada bireyleri de WWF-Türkiye'nin gezegenimizi plastik kirliliğinden kurtarmak amacıyla başlattığı güçlü ve hukuken bağlayıcı bir küresel anlaşma talep eden imza kampanyasına destek olmaya davet ediyoruz."
Sözlerini, "Cenevre'deki müzakereler, küresel plastik kirliliğiyle etkili şekilde mücadele edebilmek için çoğunluğun desteğini alan, bağlayıcı kurallar içeren bir anlaşmayla sonuçlanmalı" çağrısı ile bitiren Yücel ayrıca, "En zararlı plastik ürünler ve kimyasallar için küresel yasaklar, zehirsiz ve döngüsel bir ekonomi için ürün tasarım standartları, gelişmekte olan ülkelere mali ve teknik destek, ayrıca anlaşmanın zamanla güçlendirilip uyarlanmasını sağlayacak mekanizmaların da dahil edilmesi gerekiyor" dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
QNB Türkiye, "Plastiksiz Temmuz" Hareketine* bu yıl da katılarak çevresel farkındalığı artırmaya yönelik kararlılığını ortaya koydu.
QNB Türkiye, döngüsel ekonomiye finansman desteği sağlanmasından, çalışanlar ve çocuklarına yönelik bilinçlendirme çalışmalarına kadar uzanan bir dizi projeyle atıksız yaşama desteğini sürdürüyor. Bu kapsamda, 2024 yılı boyunca Genel Müdürlük binası olan İstanbul Kristal Kule'de oluşan tüm plastik atık miktarını hesaplayarak, bu miktarı uluslararası geçerliliğe sahip plastik geri dönüşüm kredileriyle nötrlediğini duyurdu. QNB Türkiye, Türkiye'de Verra onayı almış ilk tesisten satın alınan sertifikalarla plastik ayak izini nötrleyerek bu alanda Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi.
QNB Türkiye, plastik geri dönüşüm kredileriyle, sadece çevresel etkisini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda plastik sektöründe geri dönüşüm altyapısının gelişimine katkı sunarak döngüsel ekonomiye ve sosyal etki yaratımına da destek veriyor. Bu kredi karşılığı temin edilen plastik sertifikaları, doğadan fiilen geri kazanılan plastik miktarını temsil ediyor ve tüm süreç uluslararası denetim ve raporlama standartlarına göre şeffaf şekilde yönetiliyor.
Model, atık ithalatını azaltarak yerel ekonomiyi destekliyor. Plastik film, sokak toplayıcı kooperatiflerinden temin ediliyor. Kooperatif üyelerinin kazancı destekleniyor, faturalı sistem sayesinde sosyal güvenlik ve krediye erişim sağlanıyor. Geri dönüştürülen plastik, ambalaj sektöründe bakir plastiğin yerine geçerek emisyonu azaltıyor. Sadece 10 tonluk geri dönüşüm, 1.000 kişinin yıllık plastik ayak izine eşdeğer emisyonu engelliyor. Kredilerle sağlanan finansman, geri dönüşüm tesislerinin kapasitesini artırıyor ve yeni yatırımları sürdürülebilir şekilde destekliyor.
QNB Türkiye plastik geri dönüşüm kredileri için plastik sertifikası alım işlemleri Erguvan tarafından işletilen çevresel varlık ticaret ve yönetim platformu ECM (Environmental Commodities Marketplace) üzerinden, şeffaf ve izlenebilir bir şekilde tamamlandı. Plastiksiz Temmuz hareketini destekleyen bu uygulama, QNB Türkiye'nin doğal kaynak verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik konularındaki kararlılığını yansıtan somut adımlardan biri olarak öne çıkıyor.
Temmuz Ayı Boyunca Farkındalık, Etki ve Dönüşüm Bir Arada
"Plastiksiz Temmuz" hareketi kapsamında Temmuz ayı boyunca çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal farkındalık ekseninde bütüncül bir yaklaşım ortaya koyan QNB Türkiye, plastik kredisinin yanı sıra kurum içinden başlayan ve topluma yayılan uygulamalarla plastik kirliliğine dikkat çekti, bireysel davranış değişimini teşvik eden, ölçülebilir ve ilham verici adımları hayata geçirdi.
Çocuklarla Geleceği Dönüştürmek
Plastiksiz Temmuz kapsamında Belgrad Ormanı'nda düzenlenen özel bir çocuk atölyesiyle, plastik atıkların çevresel etkileri çocuklara eğlenceli ve katılımcı bir deneyimle aktarıldı. Geri dönüştürülmüş malzemelerle üretim yapılan atölyede, sürdürülebilir alışkanlıkların erken yaşta kazandırılması hedeflendi. QNB Türkiye'nin uzun vadeli sosyal etki yaklaşımının bir parçası olan uygulama, kültürel dönüşümün temelini çocuklarla birlikte inşa etmeyi amaçlıyor.
Farkındalıkla Başlayan Dönüşüm
Ay boyunca sürdürülen kurum içi iletişim çalışmalarıyla çalışanlarda bireysel tüketim ve etki konularında farkındalık geliştirilirken, dış iletişimde ise sosyal medya üzerinden yayımlanan yaratıcı içeriklerle plastik kirliliğinin neden olduğu çevresel sorunlara dikkat çekildi. "Bir plastik neye dönüşebilir?", "Geri dönüşümün görünmeyen yüzü" gibi başlıklarla paylaşılan içerikler, bireysel sorumluluğu gündeme taşıyarak dönüşüm çağrısını yaygınlaştırdı.
QNB Türkiye Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Yeliz Ataay Arıkök projeye ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"QNB Türkiye olarak sürdürülebilirliği yalnızca bir hedef değil, iş yapış şeklimizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Plastik ayak izimizi mümkün olduğunca azaltırken, kalan kısmı ise uluslararası geçerliliği olan sertifikalarla dengeleyerek, bu alandaki dönüşümün finansmanına da katkı sağlıyoruz. Yeni geliştirilen bu finansman modeli, ülkemizdeki plastik geri dönüşüm tesislerinin sayısının ve kapasitelerinin artırılmasına destek olarak, plastik kirliliğinin önlenmesine katkı sunuyor. Sektörü desteklemeye yönelik bu yaklaşım, sorumluluk anlayışımızın somut bir yansıması. Attığımız somut adımları daha anlamlı kılan, yarattığı çok katmanlı etki. Plastik sektörünün geri dönüşüm altyapısına ekonomik destek sunarken, aynı zamanda çocuklardan yetişkinlere uzanan güçlü bir farkındalık ağı oluşturuyoruz. Plastiksiz Temmuz kapsamında yürüttüğümüz farkındalık projeleriyle, plastik sorununu herkesin gündelik hayatına dokunan bir dille anlattık. Belgrad Ormanı'nda düzenlediğimiz doğa atölyesinde çocuklarımızla bir araya gelmek bizim için çok kıymetliydi; çünkü sürdürülebilirlik bilincinin tohumları en etkili şekilde erken yaşta atılıyor. Geri dönüştürülmüş malzemelerle birlikte üreterek, onların hem yaratıcılığını hem de çevre duyarlılığını güçlendirdik. Çocuklarımızla yaptığımız atölyelerde, geleceğin liderleriyle el ele, plastik sorunu konusunda çalışmalar yaptık. Bu adımlar, bireysel farkındalıktan toplumsal dönüşüme uzanan sürdürülebilirlik yolculuğumuzun en güçlü halkalarını oluşturuyor."
Plastiksiz Temmuz hareketi nedir?*
#PlastiksizTemmuz, Rebecca Prince-Ruiz önderliğinde 2011 yılında başlayan, doğayı koruma ve plastik kirliliğini önleme konusunda çözümün merkezine insanı alan küresel bir çevre hareketidir. 2024 yılında dünya genelinde 174 milyon katılımcıya ulaşan ve gezegendeki en büyük plastik atık önleme kampanyası haline dönüşen Plastiksiz Temmuz, toplulukları, şirketleri ve hükümetleri plastik atıkları azaltmak için harekete geçmeye teşvik etmeyi sürdürüyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dokuz senedir Microsoft bünyesinde Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde pazarlama ve program yönetimi pozisyonlarında görev alan Beyza Sakallı'nın Microsoft Türkiye'nin yeni CMO'su (Chief Marketing Officer) olarak atandığı duyuruldu. Sakallı, yeni görevinde bulut ve yapay zekadan Copilot ve güvenlik çözümlerinin benimsenmesine kadar uzanan bir yelpazede pazarlama önceliklerine odaklanacak.
Lisans eğitimini Koç Üniversitesi'nde İşletme ve Psikoloji alanlarında çift anadal programıyla tamamladıktan sonra kariyerine teknoloji sektöründe, Microsoft'un global liderlik gelişim programı olan MACH (Microsoft Academy for College Hires) kapsamında başlayan Beyza Sakallı, Microsoft Türkiye çatısı altında geçen 12 yılı aşkın süreçte pazarlamanın farklı alanlarında çalıştı. Bu süre zarfında Partner Channel Marketing, Azure ürün grubu pazarlaması ve Developer Audience Marketing & Open Source (açık kaynak toplulukları) gibi birçok alanda deneyim kazanan Sakallı, teknik kitlelerden karar vericilere uzanan farklı hedef gruplarına yönelik projelerde de aktif şekilde yer aldı.
Son olarak, Merkezi Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (CEMA) bölgesinde Microsoft'un yapay zekâ vizyonunu iş dünyasıyla buluşturan AI Tour programının bölge yönetimini üstlenen Beyza Sakallı, Güney Afrika'dan Yunanistan'a, Polonya'dan Birlesik Arap Emirlikleri'ne kadar 17 ülkede gerçekleşen bu stratejik programın içerik planlamasına, müşteri deneyimi tasarımına ve bölgesel yürütme stratejilerine yön verdi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin önde gelen organik gıda markalarından Organuca, doğaya saygılı üretim modeli ve sertifikalı ürünleriyle sektörde fark yaratıyor. Kadınlar ve bebeklere özel güvenilir ve temiz içerikli ürünleri ile dikkat çeken şirket, iç pazarda hızla büyümesini sürdürürken, organik fonksiyonel ürün segmentindeki gücünü Avrupa raflarına taşımayı hedefliyor.
Son yıllarda sürdürülebilirlik, çevre ve sağlıklı beslenme konusunda tüketici bilinci ve farkındalığının yükselmesiyle birlikte organik gıdalara olan talep artarken, ‘doğaya saygılı üretim’ anlayışını benimseyen Organuca, geniş ürün yelpazesi ile sağlıklı yaşam bilincinin gelişimine destek oluyor. Özellikle kadınlar ve bebekler için güvenilir ve temiz içerikli ürünler geliştirmeye odaklanan Organuca’nun kurucusu Nuran Çelik, “Ürünlerimiz herhangi bir katkı maddesi, ilave şeker, aroma, koruyucu gibi yapay bileşenler içermiyor. Organuca olarak biz, sağlıklı yaşamı bir trend değil, sürdürülebilir bir yaşam tarzı olarak görüyoruz” dedi.
Kurumsal hayatta uzun yıllara dayanan deneyimi ve ihracat alanındaki uzmanlığını, sürdürülebilirlik ve sağlıklı yaşam ilkeleriyle birleştirerek yaklaşık 2 yıl önce Organuca markasını kuran Nuran Çelik, kadın girişimciliğini, toplumsal dönüşüm aracı olarak gören bir vizyonla, özellikle kadınlar ve bebekler için güvenilir, temiz içerikli ürünler geliştirmeye odaklandıklarını ifade etti.
Nuran Çelik, organik ve fonksiyonel ürünlere olan ihtiyacın giderek büyüdüğüne dikkat çekerken, özellikle kadınların hassasiyetlerini önceleyen, şeffaf ve güvenilir bir marka yaratma fikrinin Organuca’nın kuruluşunda etkili olduğuna vurgu yaptı. Çelik, “Doğaya saygılı, kadına duyarlı ve organikliğe dayalı bir üretim anlayışını benimseyerek bu ihtiyaca çözüm üretmeyi amaçlıyoruz. Organuca olarak, kadın sağlığına ve günlük fonksiyonel ihtiyaçlara yönelik 20'ye yakın organik ve temiz içerikli ürün üretiyoruz. Ürün portföyümüzde, başta fonksiyonel shotlar, organik takviyeli içecekler yer alıyor. Rakiplerimizden en temel farkımız; yalnızca ‘organik’ olmakla kalmayıp, aynı zamanda fonksiyonel faydayı bilimsel içeriklerle sunuyoruz” diye konuştu.
Fonksiyonel Smoothie ve Fonksiyonel Shot Serisiyle Türkiye’de bir ilke imza attı
Organuca, fonksiyonel ve vegan ürün portföyüyle sağlıklı yaşamı destekleyen doğal çözümler sunuyor. İlave şeker, katkı maddesi ve tatlandırıcı içermeyen Energ-Y, Rela-X ve Probiotic gibi içecekleri; günlük enerji ihtiyacını desteklerken, sindirim sağlığı ve stres yönetimi gibi temel fonksiyonel alanlara katkı sağlıyor. Organik meyve, sebzeler, çay ve probiyotik gibi bileşenlerle formüle edilen bu ürünler; bağışıklığı güçlendiren, sindirimi düzenleyen ve ruhsal, dengeyi destekleyen içerikleriyle dikkat çekiyor.
Fonksiyonel shot serisinin en dikkat çeken ürünlerinden biri olan Matcha Shot, doğal kafein kaynağı olan matcha içeriğiyle enerjiyi dengeli şekilde artırırken, odaklanma ve zihinsel berraklık sağlar. Stres yönetimini destekleyen formülü sayesinde gün boyu canlı ve dengede kalmaya yardımcı olur. Organuca’nın fonksiyonel ürünleri, günümüz tüketicisinin hem sağlıklı hem de pratik tüketim beklentilerine yanıt verirken, vegan yaşam tarzını benimseyenler için de ideal seçenekler sunuyor.
‘Tarladan Sofraya’ Üretim Modeli ile sağlıklı yaşama destek
Üretimde sürdürülebilir iş modelini benimsediklerini söyleyen Çelik, "’Tarladan Sofraya’ prensibi ile meyve ve sebzeleri tesislerimizde özenle hasat ediyor, ayıklıyor, yıkıyor ve soğuk sıkım yöntemiyle işliyoruz. Yalnızca genel sağlığı desteklemekle kalmayıp, sosyal sorumluluğu benimseyerek kadınların hayatlarının her anında yanlarında olmayı ve onlara anlamlı bir deneyim sunmayı amaçlıyoruz. Amacımız, kadınların kendilerini daha güçlü, huzurlu ve özgüvenli hissetmelerine yardımcı olmak; stresi yönetmelerini ve hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarını iyileştirmelerini desteklemek. Ürünlerimiz ve projelerimizle yalnızca bireysel ihtiyaçlara değil, aynı zamanda kadınların aileleri ve bebekleriyle kurduğu bağı güçlendirecek çözümler sunmaya öncelik veriyoruz” diye konuştu.
Katkısız içecekleri ve bebek mamalarını Avrupa raflarına taşıyacak
Şirketin gelecek döneme ilişkin hedeflerini de paylaşan Nuran Çelik, şunları söyledi:
“Organuca’yı önümüzdeki dönemde, yüksek kaliteli ve temiz içerikli ürünleriyle seçkin zincir marketlerde ve dijital satış platformlarında daha yaygın olarak konumlandırmak istiyoruz. İhracat süreçlerine yönelik altyapı çalışmalarımız devam ediyor. Hedefimiz; organik fonksiyonel ürün segmentinde güçlü bir raf markası olmak. Ayrıca bebek beslenmesi kategorisinde ürün geliştirme ve dış pazarlara açılma yönündeki adımlarımızı, yüksek kalite ve güvenlik standartları doğrultusunda sürdürüyoruz. Özellikle Avrupa pazarı başta olmak üzere, organik ve katkısız içeriklere yönelik talebin yüksek olduğu ülkelerle temas hâlindeyiz. Son dönemde Almanya, Hollanda ve BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) gibi pazarlarda bebek maması segmentimize özel bir ilgiyle karşılaştık. Bu ülkelerdeki distribütör ve perakende kanallarıyla ihracat odaklı görüşmelerimiz sürerken, teknik ve yasal gereklilikleri karşılamaya yönelik hazırlıklarımızı da eş zamanlı olarak yürütüyoruz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Amazon.com.tr'nin her ay Prime üyelerine özel düzenlenen “Süper Tasarruf Haftası” kampanyası başladı. Bu ay 10 Ağustos'a kadar devam edecek kampanya boyunca, geçerli ürünlerde Prime üyelerine özel 750 TL ve üzeri alışverişlerinde yüzde 20 indirim fırsatı sunuluyor. Amazon Prime üyeleri, Süper Tasarruf Haftası boyunca tüm alışverişlerinde indirimli fiyatlar, hızlı ve ücretsiz teslimat ayrıcalığından faydalanmanın yanı sıra Prime Video ve Prime Gaming ile Amazon'da eğlencenin en iyilerine de erişebiliyor.
İşte bu kampanya boyunca öne çıkan bazı ürünler:
Eyüp Sabri Tuncer Doğal Zeytinyağlı Sıvı Sabun, Çeşme Limonu
Prima Bebek Bezi Premium Care 5 Numara 42 Adet Ekonomik Paket
Barilla Mezze Penne Tricolore (Üç Renkli Kalem) Makarna 500 Gr
Starbucks House Blend Öğütülmüş Kahve 200 g
LindoCat Lindo Cat Bebek Pudralı İnce Taneli Kedi Kumu 10 Litre
Febreze Yeni Araba Kokusu
Nutraxin D3K2 Vitamin 30 Ml
Lipton Earl Grey Dökme Bergamot Aromalı Siyah Çay Özel Seri 1000 GR
Henüz Prime üyesi olmayanlar www.amazon.com.tr/prime adresini ziyaret ederek tüm vergiler dâhil ayda 49,90 TL'ye üye olarak Prime ayrıcalıklarından da yararlanmaya başlayabiliyor.
Prime avantajlarından bazıları:
Hızlı ve ücretsiz teslimat: Amazon Prime üyeleri herhangi bir sepet tutarı gözetmeksizin aynı gün, ertesi gün, iki günde veya randevulu teslimat seçeneklerinin keyfini çıkarıyor.
Prime'a özel indirimler: Prime üyeleri, sınırlı süreli fırsatlara erken erişim ayrıcalığı ve yalnızca Prime üyelerine özel ek indirimler de kazanıyor. Prime üyeleri aynı zamanda Çok Al & Az Öde ile seçili ürünlerde 750 TL ve üzerindeki alışverişlerinde yüzde 10 indirim kazanıyor.
Seçili ürünlerde 12 aya varan taksit fırsatı: Amazon.com.tr müşterileri, seçili ürünlerde 12 aya varan taksit seçeneklerinden faydalanabiliyor.
Prime Video: Amazon Prime üyeleri, ücretsiz Prime Video üyeliğiyle birçok yerli ve yabancı Amazon Originals film ve dizisinin de bulunduğu içeriklere ek ücret ödemeden primevideo.com ya da Prime Video uygulaması aracılığıyla erişebiliyor.
Prime Gaming: Prime Gaming ile tüm Prime üyeleri önde gelen oyunlarda oyun içi ayrıcalıklar, her ay yenilenen ücretsiz oyunlar ve Twitch.tv'de sevdikleri bir yayıncıya aylık abonelik hakkıyla bütünsel bir oyun deneyiminin keyfini çıkarabiliyor.
Amazon Hakkında
Amazon, dört ana prensibi takip eder: müşteri odaklılık, keşfetmek için tutku, operasyonel mükemmeliyetten ödün vermemek ve uzun vadeli düşünmek. Amazon, dünyanın en müşteri odaklı şirketi ve dünyanın en iyi işvereni olmayı hedefler. Amazon, Türkiye'deki operasyonlarına, Eylül 2018'de Amazon.com.tr'nin açılışıyla başladı. Amazon Prime, Eylül 2020'de Amazon'un alışveriş ve eğlencede en iyilerini Prime üyeleriyle buluşturmak için Türkiye'de hizmete sunuldu. Amazon, Türkiye'deki ilk lojistik merkezini yaklaşık 100 milyon dolar yatırım ile İstanbul'da açarak Türk KOBİ'lerin tüm dünyadaki yüz milyonlarca müşteriye ulaşmasına destek oluyor.
Bilgi için
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.