Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği tarafından düzenlenen 15’inci AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi, Fiba Commercial Properties’in ana sponsorluğunda İstanbul’da gerçekleşti. 03 Aralık tarihinde düzenlenen zirvenin açılış konuşmasını yapan Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, “AVM’lerimizde uygulamaya başlayacağımız dijital ekran teknolojisi, ziyaretçi deneyimini daha zengin ve etkileşimli bir hale getirirken, aynı zamanda AVM’lerimizin algılanan değerini artıran önemli bir adım oldu. Alışveriş merkezlerimizi birer yaşam merkezi haline getirme vizyonumuz doğrultusunda, teknoloji ve inovasyonu harmanlayarak sektörde fark yaratmaya ve lider konumumuzu sürdürmeye kararlıyız” dedi.
Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği tarafından bu sene 15’incisi düzenlenen AYD Alışveriş Ekonomisi Zirvesi, 20 Kasım’da İstanbul’da gerçekleştirildi. Swissotel’de yapılan etkinliğin ana sponsorluğunu Türkiye’nin önde gelen ticari gayrimenkul yatırımcılarından Fiba Commercial Properties (Fiba CP) üstlendi.
Açılış konuşmasını Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman’ın yaptığı etkinlikte, ‘Yapay Zeka Çağında: Globalden Yerele Akıllı Uygulamalar’ konulu Fiba oturumunda ise Fiba CP Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Levent Kaya görüşlerini paylaştı.
Fiba CP’den Yeni Nesil AVM Yaklaşımı
Türkiye, Avrupa ve Uzakdoğu’da 800.000 m²’den fazla kiralanabilir alana sahip projeleriyle ticari gayrimenkul sektörünün öncü yatırımcılarından biri olan Fiba Commercial Properties, 11 alışveriş merkezi, 5 ofis binası, 4 konut kompleksi, 1 otel ve 2 sinema alanını kapsayan kapsamlı portföyüyle küresel ölçekte bir referans noktası haline geldi. Alışveriş merkezlerini geleceğin ihtiyaçlarına uygun şekilde yeniden tasarlama, yenileme ve büyütme süreçlerinde ziyaretçilerin memnuniyetlerini ön planda tuttuklarını belirten Fiba CP CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, “Amacımız, operasyonel sürekliliği bozmadan fiziksel alanları modernize ederek AVM’lerimizi sosyal yaşam merkezlerine dönüştürmek. AVM’leri yalnızca alışveriş yapılan alanlar olmaktan çıkarıp, insanların bir araya geldiği, sosyalleştiği ve keyifli vakit geçirdiği modern yaşam merkezleri olarak tasarlıyoruz. Ziyaretçilerimizin daha uzun süre keyifle vakit geçirdiği ve tekrar ziyaret etmek isteyeceği dinamik ve yaşamla iç içe mekanlar yaratıyoruz. Bu dönüşümün bir parçası olmaktan ve topluma değer katan projeler geliştirmekten büyük gurur duyuyoruz. Fiba Commercial Properties olarak, Türkiye’deki M1 Adana, Gebze Center ve İnegöl AVM gibi projelerimizin yanı sıra Çin’deki Starmall, Romanya’daki Bucaresti Mall ve Plaza Romania gibi yurt dışı projelerimizde de renovasyon ve büyütme çalışmalarını başarıyla tamamladık. Toplamda 500 bin m²’den fazla alanı dönüştürerek hem ziyaretçilerimiz hem de iş ortaklarımız için değer yarattık. En büyük yatırımlarımızdan biri olan Starmall Çin’de, yine en büyük dönüşümlerden birisi diyebileceğimiz, 25.000 m2 alanı üç kat üzerine yeniledik. Binanın çatısında yer alan 27 bin metrekarelik güneş panelleri sayesinde, bu büyüklükteki bir yaşam merkezinin elektrik ihtiyacının neredeyse yüzde 15’ini karşılıyoruz. Ancak bizim için yenilik yalnızca fiziksel yapıları değiştirmekten ibaret değil. Fiba Grubu ve Fiba CP olarak hep öne koyduğumuz Sürdürülebilirlik ve ESG anlayışımızla süreçlerimizi ve iş yapış biçimlerimizi de yeniden tasarlıyoruz” dedi.
AVM’lerde Yapay Zeka ve Dijital Yatırımlar Ziyaretçi Deneyimini Yeniden Tanımlıyor
Alışveriş merkezlerinin dönüşüm sürecinde dijitalleşmeyi yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda sektöre yön veren bir fırsat olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Yurdaer Kahraman, şunları söyledi: “Bugün, geleceğin teknolojilerine, yapay zeka ve dijitalleşmeye doğru büyük bir adım attığımız bir noktadayız. Bu dönüşümün bir parçası olarak, sadece AVM’lerimizde değil, farklı platformlarda da karşınıza çıkacak olan yeni yapay zeka karakterimiz ve başlatacağımız Akıllı Ekran Projesi ile ziyaretçilerimizin alışveriş alışkanlıklarını analiz etmeyi hedefliyoruz. Bu analizlerden elde edeceğimiz verilerle hem müşteri deneyimini iyileştirmeyi hem de iş ortaklarımız için daha etkili pazarlama ve satış stratejileri geliştirmeyi amaçlıyoruz. Yurtdışında ve yurtiçindeki bazı AVM’lerimizde uygulamaya başladığımız dijital ekran teknolojisi, ziyaretçi deneyimini daha zengin ve etkileşimli bir hale getirirken, aynı zamanda AVM’lerimizin algılanan değerini artıran önemli bir adım oldu. Bu ekranlar, dikkat çekici ve etkileyici içeriklerle ziyaretçilerin AVM’de daha uzun süre vakit geçirmesini sağlıyor. Bu durum; ziyaretçi memnuniyetini artırmanın ötesinde, markalar için güçlü bir iletişim platformu sunarak reklam gelirlerimizi de artırmamıza olanak tanıyor. Yatırımlarımız, sadece fiziksel yeniliklerle sınırlı kalmayıp, ziyaretçilerimizin ve kiracılarımızın beklentilerini karşılayan, değer odaklı bir yaklaşımı da kapsıyor. Alışveriş merkezlerimizi birer yaşam merkezi haline getirme vizyonumuz doğrultusunda, teknoloji ve inovasyonu harmanlayarak sektörde fark yaratmaya ve lider konumumuzu sürdürmeye kararlıyız.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sektördeki son yenilikleri tanıtma ve keşfetme imkânı sağlayan GROWTECH. ANTALYA, 31 ülkeden 285’i uluslararası olmak üzere 684 katılımcı firmayı 4 gün boyunca 135 ülkeden gelen ziyaretçiler ile buluşturdu.
Dünyanın en büyük örtü altı tarım fuarı GROWTECH. ANTALYA 23. yılında ziyaretçi ve katılımcı sayılarında önemli bir artış yaşadı. Geçtiğimiz seneye göre ziyaretçi sayısını %11 artıran GROWTECH. ANTALYA, 135 ülkeden 39.575 ziyaretçiyi ağırlayarak tarihi bir başarı elde etti. Fuar, 285’i uluslararası olmak üzere 684 katılımcısına da benzersiz iş birlikleri sundu.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Antalya ve Türkiye ekonomisine önemli bir katkı sunan GROWTECH. ANTALYA fuarı, tarım sektöründe öncü ülkelerin inovasyon ve teknolojilerini sergilediği bir buluşma noktası oldu. Almanya, Hollanda, İspanya ve Kore gibi ülkelerin pavilyonlarıyla dikkat çektiği fuarda, Çin 97 firma ile rekor katılım sağladı. Hindistan Pavilyonu’nun da ilk kez yer aldığı fuar, yeni iş birliklerinin kapısını aralarken mevcut ilişkileri güçlendirmeye de olanak sağladı.
GROWTECH. ANTALYA Fuar Direktörü Engin Er, fuarın başarısına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak şu açıklamayı yaptı: “GROWTECH. ANTALYA olarak 24 yıldır tarım sektörüne katkıda bulunma misyonuyla hareket ediyoruz. Böylesine uzun soluklu bir organizasyonu sürdürebilmek; sektörün dinamiklerini yakından takip etmek, paydaşlarımızın ihtiyaçlarına hızlıca cevap verebilmek ve değişen koşullara uygun stratejiler geliştirmekle mümkün oluyor. Tüm bunların arkasında büyük bir özveri ve ekip çalışması yatıyor. Özellikle son yıllarda gösterdiğimiz performansla, fuar alanımızı ve katılımcı sayımızı önemli ölçüde artırmayı başardık. Bu yıl fuar alanımızı 60 bin metrekareye ulaştırdık ve ziyaretçi sayımız %11 arttı. 135 ülkeden 39.575 ziyaretçi ağırladık. Sürdürülebilir bir büyüme yakalamak, Türkiye’nin tarım sektöründeki global rolünü daha da güçlendirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. 2024 yılını başarıyla tamamlamanın hemen ardından ilk hedefimiz, gelecek yıl için çalışmalarımıza ve ortaya koyabileceğimiz yeniliklere odaklanmak oldu. 24 yıldır olduğu gibi, fuarımızın sektöründe fark yaratan ve katkı sağlayan konumunu güçlendirmeye odaklanmayı, başarı ivmemizi artırmayı sürdüreceğiz."
GROWTECH. JAKARTA’nın duyurusunu da yapan Er: " GROWTECH. markasını global platformlara taşımaya devam ediyoruz. Bu doğrultuda ilk adımımız GROWTECH. JAKARTA oldu. Endonezya’da ve Güneydoğu Asya pazarında güçlü bir varlık gösterdik. İlk fuarımızın başarısı bize bu bölgede büyük bir potansiyel olduğunu gösterdi. Şimdi, bu başarıyı büyüterek 27-29 Ağustos 2025 tarihlerinde 2. GROWTECH. JAKARTA fuarını organize edeceğiz. Ancak bu sadece bir başlangıç... Önümüzdeki yıllarda yeni destinasyonlarda tarım profesyonelleriyle buluşmaya devam edeceğiz. Amacımız, GROWTECH.’i global bir marka haline getirerek tarım dünyasında daha geniş kitlelere ulaşmak, daha fazla yenilik ve fırsat sunmak."
Konferans Programı Yoğun İlgi ile Karşılandı
Fuar boyunca 30’u aşkın sektör profesyoneli uluslararası konferanslarda bir araya getirilerek, sektöre dair önemli konular masaya yatırıldı. Sürdürülebilir çözümlerden teknolojik gelişmelere, yeni eğilimlerden geleceğe dair yol gösterici vizyonlara kadar birçok başlıkta değerli içerikler sunuldu.
Sektör profesyonellerine ilham veren bu oturumlar, fuarın yalnızca bir ticaret platformu değil, aynı zamanda bilgi paylaşımı ve stratejik iş birlikleri için de bir merkez olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Fuar Sürdürülebilirlik ve Sosyal Sorumlulukta Örnek Oldu
Bu yıl da sürdürülebilirlik konusuna dikkat çeken GROWTECH. ANTALYA; çevre dostu, enerji tasarruflu ve tekrar kullanılabilir malzemelerin kullanımını teşvik ederek sorumlu bir yaklaşım sergiledi. Katılımcılar, fuarın çevreye duyarlı uygulamalarına aktif olarak katkıda bulundu. Öte yandan, fuar kapsamında başlatılan “Paylaşalım, Birlikte Büyüyelim!” kampanyası büyük ilgi gördü. Kampanya çerçevesinde, ZİÇEV (Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı) ve Antalya Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü (Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü) ile anlamlı bir iş birliği gerçekleştirildi. Fuar sonunda katılımcılar tarafından bağışlanan çeşitli malzemeler toplanarak hem geri dönüşüme katkı sağlandı hem de ihtiyaç sahibi çocuklara ulaştırıldı.
Sektöre İstihdam Olanakları Sağlandı
GROWTECH. ANTALYA, bu yıl İŞKUR Antalya iş birliğiyle sektöre nitelikli iş gücü kazandırmayı hedefleyen önemli bir platform da sundu. Fuar boyunca kurulan istihdam standında sektör profesyonelleriyle kariyerini tarım alanında geliştirmek isteyenler bir araya geldi.
GROWTECH. ANTALYA hakkında daha fazla bilgi almak için www.growtech.com.tr internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Informa Markets Hakkında
Informa Markets, endüstrilerin ve uzmanlaşmış pazarların ticaret faaliyetlerinde bulunmaları, yenilik yapmalarını ve büyümelerini sağlamak amacıyla iş platformları oluşturmaktadır. Tüm dünyadaki piyasa katılımcılarına, birebir katılımlı fuarlar, hedeflenmiş dijital hizmetler ve aksiyonlanabilir veri çözümleri ile iş faaliyetlerinde bulunmaları ve tecrübe edinmeleri anlamında fırsatlar sunmaktayız. Aralarında İlaç, Yiyecek, Medikal Teknoloji ve Altyapı sektörlerinin de bulunduğu bir düzineden fazla global endüstriden alıcı ve satıcıları bir araya getiriyoruz. Dünyanın önde gelen piyasa-oluşturucu firması olarak, çok çeşitli uzmanlaşmış pazarı hayata geçiriyor, yeni fırsatlar sunuyor ve bu pazarların senenin 365 günü gelişmesine katkıda bulunuyoruz. Daha fazla bilgi için: www.informamarkets.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uydu internet hizmetine olan talep her geçen gün artıyor. Türkiye’de uydu internet pazarı, gelişen teknoloji ve artan dijital ihtiyaçlarla birlike önemli bir büyüme ivmesi kazanarak, özellikle fiber altyapının yetersiz olduğu veya ulaşamadığı kırsal ve erişimi sınırlı bölgelerde internet bağlantısı sağlama konusunda yeni fırsatlar yarattı. Ayrıca, son yıllarda doğal afetler ve acil durumlar için kritik bir iletişim aracı haline geldi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İşNet Teknoloji Direktörlüğü Uydu Sistemleri Müdürü Kadir Özenç; "Uydu internet hizmeti başlangıçta, uzak ve erişimi zor bölgelere çözüm sunmasıyla dikkat çekiyordu. Ancak pandemi sonrası hızlanan dijital dönüşüm, kesintisiz internete duyulan ihtiyacı daha da arttırdı. Özellikle büyük şirketler, hem doğal afetlerde güvenilir iletişim sağlamak hem de iş sürekliliğini desteklemek için bu teknolojiden faydalanmaya başladı." dedi.
Uydu internet, çift yönlü veri iletimi için tasarlanmış bir teknoloji ve karasal altyapıya bağımlı olmadan çalışıyor. Küçük bir çanak anten aracılığıyla internete doğrudan uydu üzerinden bağlanma imkanı sunan bu teknoloji, kara tabanlı altyapılardan bağımsız çalışabilmesi, geniş kapsama alanı ve yüksek erişilebilirlik sunması ile şirketlerin iş süreçlerinin sorunsuz bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor.
Türkiye İş Bankası iştiraki olan İşNet, altyapıya ihtiyaç duymaksızın Türkiye genelinde 1.000’den fazla lokasyonda uydu üzerinden internet hizmeti sunuyor. Çanak anten sistemiyle veri alımı ve gönderimi gerçekleştiren bu hizmet, VoIP, TV yayınları ve canlı yayın aktarımı gibi ek olanakları destekleyerek doğal afet gibi olağanüstü durumlarda da kesintisiz iletişim sağlıyor.
İşNet, uydu internet hizmetini Türkiye’nin her bölgesine ulaştırarak farklı sektörler ve müşteri gruplarının ihtiyaçlarına yönelik çözümler sağlıyor. Türksat, İntelsat ve Viasat ile yaptığı iş birlikleri sayesinde ise geniş bir hizmet yelpazesi sunuyor.
İşNet’in uydu internet hizmetleri, iş süreçlerinin sürekliliğini güvence altına almak, verilere ve uygulamalara hızla erişim sağlamak ve her koşulda güçlü bir internet bağlantısı sunmak için ideal çözümler sunuyor. Kullanıcılarına kesintisiz ve güvenilir bir bağlantı sağlamak için 7/24 teknik destek ve müşteri hizmetleriyle hızlı, etkili ve detaylı çözümler üretiyor.
Altyapı Gereksinimi Olmadan Kolay ve Hızlı Kurulum
Uydu internetin en önemli özelliği, kurulum için herhangi bir altyapıya ihtiyaç duymamasıdır. Karasal altyapıya gerek kalmadan, iş yerlerinde, şantiyelerde ve denizde kesintisiz internet bağlantısı sağlar. Ayrıca uydu internetin kurulumu oldukça kolay ve hızlıdır. Başvuru sonrasında, uygun çözümlerle kısa süre içinde bağlantı sağlanabilir.
Uydu internet, sağladığı kesintisiz iletişimle doğal afetler gibi karasal hatların devre dışı kaldığı durumlarda bile yüksek kullanılabilirlik oranı sunar. Taşınabilirlik ve esneklik açısından da büyük avantajlara sahiptir. Flyaway veya araç üstü otomatik uydu antenleri ile taşınabilir olan bu sistemler, istenen bölgelerde kullanılabilir ve sabit bir noktaya bağımlı kalmadan internet erişimi sağlar.
100 Köye İnternet
İşNet, Türkiye İş Bankası ile birlikte yürüttüğü sosyal sorumluluk projesi 100 Köye İnternet Projesi’nde de uydu internet teknolojisinden faydalandı. Coğrafi koşullar nedeniyle kablolu altyapının kurulmasının zor olduğu bölgelerdeki köylere internet ulaştırmak amacıyla hayata geçirilen bu özel projeye ilişkin bilgi veren Özenç;“100 Köye İnternet” projesi bizim için çok değerli bir çalışma oldu. Proje, 100 köyle başlamasına rağmen gelen talepler doğrultusunda 147 köye ulaştı. Köylerin merkezlerine özel uydu antenleri ve modemler yerleştirerek coğrafi olarak dezavantajlı köylerimizin kesintisiz ve kaliteli internet erişimine kavuşmasını sağladık. En gurur verici yanı, çocuklarımızın eğitim kaynaklarına rahatça ulaşabilmesi, çiftçilerimizin ürünlerini daha geniş pazarlara sunabilmesi ve gençlerimizin dijital dünyaya katılabilmesi oldu. Bu proje bizim için sadece bir internet altyapısı kurmak değil, aynı zamanda köylerimizi dünyaya bağlamak anlamına geliyordu. Türkiye İş Bankası’nın 100., İşNet’in 25.yılında böyle anlamlı bir projeyi hayata geçirmek bizim için unutulmaz bir deneyim oldu.” dedi.
İşNet Hakkında:
Güçlü kurumsal yapısı, müşteri odaklı yaklaşımı, dinamik, tecrübeli, donanımlı ekipleriyle faaliyetlerini sürdüren ve bu yıl kuruluşunun 25. yılını kutlayan Türkiye İş Bankası iştiraki İşNet, 21. yüzyılın başından bugüne, “İnsan İçin Teknoloji” odaklı yaklaşımı, uçtan uca altyapı hizmetleri ve geniş hizmet yelpazesiyle teknolojiyi teknolojiyi iş süreçleriyle uyumlu hale getirmeyi hedefleyen şirketlere kaliteli, sürdürülebilir ve güvenilir hizmetler sunmaktadır.
İşNet, İstanbul ve Ankara’da, biri Tier-IV sertifikasına sahip olmak üzere, üç veri merkezi üzerinden hizmet sunmaktadır. İnternet, sanal ağ-vpn, uydu erişimi ve ses hizmetlerini güvenilir ve esnek koşullarda sunmanın yanı sıra, yenilikçi çözümlerle zenginleştirdiği veri merkezi, siber güvenlik, bulut ve e-dönüşüm hizmetlerini kurumlara bütünleşik olarak sağlayan öncü bilgi teknolojileri şirketidir. Sektörel ihtiyaçları göz önüne alarak yenilikçi ürün ve hizmetler geliştiren İşNet, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası onaylı bluuty Finans hizmeti ile bankacılık ve finans sektörüne özel olarak tasarlanan, güvenlik seviyesi artırılmış, regülasyon ve denetimlerle tam uyumlu, ölçeklenebilir, esnek ve yüksek performanslı bulut hizmeti sunmaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi ile Microsoft Türkiye’nin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Microsoft Türkiye ofisinde düzenlediği etkinlikte yapay zeka gibi yeni teknolojilerin engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını nasıl değiştirdiği aktarıldı. IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi üyelerinin, Microsoft Türkiye yöneticilerinin ve iş ortaklarının bir araya geldiği organizasyonda engellilik kavramıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar, erişilebilirlik alanında kaydedilen gelişmeler ve ilham veren yeni teknolojiler değerlendirildi.
Sosyal yatırımlar ve çalışan gönüllülüğü aracılığıyla sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşılmasını desteklemek amacıyla faaliyet gösteren IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi ile Microsoft Türkiye, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında Microsoft Türkiye ofisinde ortaklaşa bir etkinlik düzenledi. Yapay zeka gibi yeni teknolojilerin engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını nasıl değiştirdiğinin Microsoft Türkiye yöneticileri ve Microsoft iş ortakları tarafından aktarıldığı etkinlikte engellilik kavramıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar, erişilebilirlik alanında kaydedilen gelişmeler ve ilham veren yeni teknolojiler değerlendirildi.
IMPACT2030 Türkiye Etki Konseyi üyeleriyle Microsoft Türkiye yöneticilerinin bir araya geldiği etkinlik IMPACT2030 Türkiye Başkanı Arzu Pınar Demirel ile Microsoft Güneydoğu Avrupa İK Direktörü Esra Gaon’un açılış konuşmalarıyla başladı. IMPACT2030 Türkiye'de çalışan gönüllülüğüyle sürdürülebilir kalkınma amaçlarına (SKA) ulaşmayı desteklediklerini belirten Arzu Pınar Demirel, ''Bu amaçlardan örneğin İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme, Eşitsizliklerin Azaltılması, Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları ve daha fazlası engellilik ile ilgili olup engelli bireylerin topluma tam katılımını ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik stratejileri içeriyor. SKA'ları hayata geçirirken, teknolojinin gelişmesi büyük bir fırsat sunuyor. Ancak önyargıları dönüştürmemiz ve kapsayıcı bir kültür geliştirmemiz de gerekiyor'' dedi. Microsoft Güneydoğu Avrupa İK Direktörü Esra Gaon ise, “Farklılıklarımızın bir zenginlik olduğunu unutmamalıyız. Engelli bireylerin iş gücüne dahil edilmesini sadece bir sosyal sorumluluk meselesi olarak görmüyoruz; bunun aynı zamanda inovasyon, yaratıcılık ve iş performansı açısından da bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, çeşitliliği kucaklayan ekiplerin daha güçlü, daha yaratıcı ve daha başarılı olduklarını gözlemliyoruz” dedi.
Etkinlikte söz alan Microsoft Türkiye yöneticileri Microsoft’un erişilebilirlik ve kapsayıcılık vizyonuyla ilgili bilgi verdikten sonra SeeingAI ile görsel analizlerin nasıl geliştiği, Copilot ile iş uygulamalarının nasıl herkes için erişilebilir hale geldiği ve Microsoft Türkiye binası içindeki erişilebilirlik çalışmaları ile ilgili detayları canlı demolar eşliğinde aktardılar. Microsoft’un iş ortakları NeuroVision AI Tech, From Your Eyes ve WeWalk’un sözcüleri de engellilere yönelik geliştirdikleri ilham verici teknolojilerle ilgili sunumlar gerçekleştirdiler.
Etkinlikte “Erişilebilirlik Çalışmaları ve SeeingAI” başlıklı bir konuşma yapan Microsoft İş Programı Yöneticisi ve SeeingAI Türkiye Proje Lideri Duygu Kayaman, Microsoft Türkiye çatısı altında yürütülen erişilebilirlik projelerinin gönüllülük esasına dayandığına vurgu yaparak engellilerin sosyal, çalışma ve eğitim hayatını teknolojiyle ve yapay zekayla iyileştirme hedefi doğrultusunda çalıştıklarını belirtti. Kayaman, “Bugün dışarda her zamankinden daha fazla engelli birey görmemiz teknoloji sayesinde. SeeingAI ve From Your Eyes benzeri uygulamalar, engellilerin sesli betimleme yoluyla çevrelerini daha iyi algılamalarını ve örneğin alışveriş yapabilmelerini sağlayarak bağımsız bir şekilde sosyal hayata karışmalarını kolaylaştırıyor” dedi.
“Microsoft Olarak Desteklediğimiz Çalışmalar ve Erişilebilirlikte İş Ortaklarımız Paneli”nde söz alan From Your Eyes ve NeuroVision AI Tech Kurucusu ve CEO'su Zülal Tannur ise “Biyolojik Görüşle Yapay Görme Arasındaki Boşluğu Teknolojiyle Doldurmak Mümkün Müdür?” başlıklı bir konuşma yaptı. Microsoft Imagine Cup’ta Türkiye’den Dünya Şampiyonu seçilen ilk kişi olarak teknoloji sektörüne giriş yapan ve kısa sürede Microsoft CEO’su Satya Nadella’dan mentorluk alarak Microsoft’un iş ortağı haline gelen teknoloji start-up’ları yaratan Tannur, “Ürettiğimiz teknolojilerin sadece engelliler için kapsayıcı ve erişilebilir olması yeterli değil. Bugün artık fikir ve üretim aşamasından itibaren tüm insanlar için eşitleyici teknolojiler yaratmak için çalışıyoruz. Teknoloji ekiplerinde yer alan farklılıklara sahip / engelli liderler büyük fark yaratıyorlar çünkü kendi işlerinin öncüsü oluyorlar ve bu bakış açılarını ekiplerine en doğru şekilde aktarabiliyorlar. Böyle liderlerin sayısının artmasını çok önemli buluyorum” dedi.
WeWALK Pazarlama Müdürü Murat Ugiş ile WeWALK Ürün Müdürü Gamze Sofuoğlu da birlikte gerçekleştirdikleri “Microsoft Teknolojileriyle Dünyanın En Akıllı Bastonu WeWALK” başlıklı sunumda engelliler için geliştirilen ödüllü akıllı baston WeWalk’un engelli bireylerin hayatını nasıl kolaylaştırdığını ve bastona gelen güncellemeleri aktardılar. Turkish Technology Erişilebilirlik Takım Lideri Dr. Engin Yılmaz ise Word, Excel ve PowerPoint gibi Microsoft programlarının Copilot aracılığıyla engelliler tarafından nasıl kullanılabileceğini aktardığı canlı bir demo sunumu yaptı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) ev sahipliğinde gerçekleşen 12. Sürdürülebilirlik Atölyesi’ne bu yıl 7 farklı üniversitenin işletme ve ekonomi fakülteleri ile çevre, endüstri, işletme, kimya mühendisliği ve uluslararası ilişkiler bölümlerinden 23 öğrenci katıldı.
Atölye kapsamında hayata geçirilen vaka çalışmalarıyla karbon emisyonlarını düşürerek, regülasyonlara uyulması amacıyla yatırım alternatiflerinin teknolojik uygunluk seviyelerinde de dikkate alarak en optimal ve faydalı aksiyon planlarının oluşturulması ve firmanın yatırımlarının finansmanı için izleyebileceği yolların belirlenmesi süreçlerinin öğrenciler tarafından özümsenmesi hedeflendi.
Katılımcıların yatırımları, çevresel ve sosyal ana hedefler doğrultusunda gözeterek değerlendirdiği vaka çalışmalarında sosyal kapsayıcılık ilkesi ile yatırımların toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın istihdamı temalarıyla örtüşmeleri hedeflendi. Düzenlenen sürdürülebilirlik atölyesinde risk ve fırsat analizi kapsamında, Çevresel Sosyal Yönetişim (ÇSY) değerlendirmesi ve yatırımlara ilişkin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) analizi de yapılarak çok boyutlu bir çalışma gerçekleştirildi.
TSKB Sürdürülebilirlik Atölyesi’nde, Banka yöneticileri sahip oldukları derin uzmanlığı öğrencilerle paylaşırken; öğrenciler de ele aldıkları konuları çevresel ve sosyal başlıkları içerecek şekilde bütünsel bir bakış açısıyla inceleme fırsatı buldu. Öğrenciler ayrıca Banka’nın “Geleceğe Ortak Ol” isimli dijital eğitim ve gelişim platformunda yer alan “Sürdürülebilirlik Gelişim Yolculuğu” sertifika programına katılma şansı yakaladı. Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Esra Yüksel Acı, Banka’nın İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Yönetimi departman müdürü Çağla Eker Altınkulp ile Kıdemli Danışman Ersin Türkmen jüri üyesi olarak yer aldı.
2012 yılından beri geleceğin yöneticileriyle öğretim üyelerini ve özel sektör temsilcilerini buluşturmaktan büyük bir mutluluk duyduklarını belirten TSKB Genel Müdür Yardımcısı Özlem Bağdatlı, “Sürdürülebilirlik alanında, öğrencilere yönelik ilk okuryazarlık programı olan atölyemizin 12’ncisini tamamladık. İklim kaynaklı risklerin özel sektörün faaliyetlerini ve planlarını önemli derecede etkilediği bir dönemden geçiyoruz. Dünyamızın karşı karşıya olduğu ekosistem krizine karşı Banka olarak sürdürülebilir gelecek için nitelikli kalkınma vizyonu ile çalışmalarımızı günden güne büyütürken bireysel farkındalığı artıracak çalışmalara da destek oluyoruz. 12 yıldır kesintisiz sürdürdüğümüz atölyemizde, öğrencilere temel bilgilerin yanı sıra iş dünyasından gerçek örneklerle sürdürülebilir gelecekte yaratılabilecekleri pozitif etkiyi göstermeye çalıştık. Öğrencilerin merakı, heyecanı ve karşılıklı paylaşımlarla bizler açısından da son derece besleyici ve keyifli bir atölye deneyimi yaşadık. İklim odaklı risklerin ve fırsatların analiz edildiği; sürdürülebilirlik kavramının sosyal ve ekonomik yönlerinin birlikte değerlendirildiği bu atölyenin genç arkadaşlarımıza çok yönlü bir bakış açısı kazandırdığına inanıyorum” diye konuştu
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Vestel, küresel oyuncu olma vizyonu kapsamında faaliyet gösterdiği alanlara yönelik uluslararası iş birliklerini artırmaya devam ediyor. Her yıl cirosunun yüzde ikisini Ar-Ge faaliyetlerine ayıran Vestel, bugün bin 800 kişiden oluşan Ar-Ge ekibi ile teknoloji üretimindeki gücünü her geçen gün artırıyor.
Vestel bu kapsamda teknik altyapısını, uluslararası alanda faaliyet gösteren güvenlik ve sertifikasyon kuruluşlarından TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH’nin global uzmanlığı ile birleştirerek sektörde önemli bir referans noktası oluşturma kararı aldı.
Vestel, Vestel Elektronik DQA, CE Test ve Belgelendirme, Endüstriyel Uygulamalar Grup Müdürlüğü aracılığıyla imzaladığı CARAT anlaşması kapsamında, bundan böyle ses, görüntü ve bilgi teknolojisi cihazlarının ürün güvenliği ve elektromanyetik uyumluluk testlerini TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH adına kendi laboratuvarlarında gerçekleştirecek.
Vestel, test altyapısıyla uluslararası alanda iş birliklerine imza atıyor
Sahip olduğu test altyapısı ve laboratuvarları ile fark yaratan Vestel, Türkiye’de TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH ile bu anlaşmayı yapan ilk marka olma fırsatını yakalayarak test faaliyetleri anlamında uluslararası alanda önemli bir adım atmış oldu. Anlaşma kapsamında tüm testler Vestel mühendisleri tarafından kendi laboratuvarlarında yapılırken raporların sertifikaları TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH kontrollerinin ardından yayımlanacak. Uluslararası standartlara dayalı sertifikalar, üçüncü taraf firmaların ürünlerini gümrüklerden geçirebilmelerini ve pazarda dolaşım hakkı kazanmalarını sağlayacak.
Vestel Elektronik Genel Müdürü Ender Yüksel, yapılan bu önemli anlaşmanın, TÜV SÜD PRODUCT SERVICE GMBH gibi dünya çapında tanınmış bir test kuruluşuyla iş birliği yaparak Vestel'in test hizmetleri alanında global standartlara ulaşmasını sağlayacağını vurguladı. Yüksel, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bu yeni anlaşma, Vestel’in yetkinliklerini daha da ileriye taşıyacak stratejik bir adım. Bundan böyle, ‘test faaliyetleri’ konusunda dünya standartlarında hizmet sunmanın yanı sıra, sahip olduğumuz test altyapısını değerlendirerek ek gelir elde edeceğiz. Önümüzdeki dönemde test hizmetlerimizi uluslararası pazarlara da açmayı hedefliyoruz. Böylece Vestel, yalnızca üretim ve teknoloji alanında değil, test ve sertifikasyon hizmetlerinde de iddiasını ortaya koyacak.”
Kapsamlı test, belgelendirme ve denetim hizmetleri portföyü aracılığıyla hizmet veren TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH, 1865 yılından beri emniyet, güvenlik ve sürdürülebilirlik çözümleri için güvenilir bir ortaklık sunuyor. TÜV SÜD PRODUCT SERVİCE GMBH insanları, çevreyi ve varlıkları teknolojiyle ilgili risklerden koruyarak ilerlemeyi sağlayarak ekonomiye değer katıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TEMA Vakfı, Bakü’de sona eren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 29. Taraflar Konferansı (COP29) sonrasında yaptığı açıklamada, iklim krizine karşı mücadelede küresel finansman hedeflerinin yetersiz kaldığını vurguladı. Vakıf, Türkiye için zamanın daraldığına ve ulusal iklim politikalarında kömürden çıkış gibi somut adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti.
TEMA Vakfı, ana gündemi "iklim finansmanı" olan zirvede, iklim krizinin artan olumsuz etkilerinden sorumlu ülkelerin tarihsel yükümlülüklerini yerine getirmediğini ifade etti. COP29’da ele alınan Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef’in (NCQG) ise iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler için bir dayanak noktası olabileceğini, ancak 2030’a kadar yıllık yaklaşık trilyon dolar seviyesinde olması gereken finansmanın yalnızca 300 milyar dolarlık bir hedefle sınırlandırıldığını vurguladı.
"İklim adaleti talebi yükseliyor"
Zirveyi değerlendiren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, "Doğayı ham madde deposu, emeği ise ucuz iş gücü olarak gören, sanayilerini ve ekonomilerini fosil yakıtlarla büyüten ülkeler iklim krizini tetikledi. Bu krizden neredeyse hiç sorumlu olmayan bölgeler ise en ağır bedelleri ödüyor. Oysaki fosil yakıt kullanımıyla zenginleşen bu ülkeler, neden oldukları hasarları karşılamakla yükümlü." dedi.
Ataç, emisyonların yol açtığı sel, kuraklık ve aşırı hava olaylarıyla karşı karşıya kalan yoksul ve kırılgan bölgelerin iklim adaleti taleplerinin de her geçen gün yükseldiğini vurgularken "Bugün büyük petrol ve gaz şirketleri yılda 400 milyar dolar kâr elde ederken, 300 milyar dolarlık hedef bu gerçekliğin çok altında kalıyor." şeklinde konuştu.
Türkiye’nin enerji ve iklim politikaları nerede duruyor?
Deniz Ataç, Türkiye’nin COP29’a en fazla kişiyle katılım sağlayan üçüncü ülke olmasına rağmen, ulusal iklim ve enerji politikalarındaki eksiklikleriyle öne çıktığını ifade etti. Ataç, zirvede açıklanan 2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi (LTS) ve 2024-2028 Enerji Stratejik Planı’nın kömürden çıkış veya fosil yakıtlardan vazgeçme konusunda somut hedefler içermediğini söyleyerek "2053 yılı için belirlenen net sıfır emisyon hedefi, kömürden çıkış planı olmadan gerçekleştirilemez. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Planı ise kömür ve diğer fosil yakıt arama faaliyetlerinin artarak süreceğini ve kömürden elektrik üretiminin devam edeceğini açıkça ortaya koyuyor." dedi.
Ataç, nükleer enerjiye yönelik hedeflerin de sürdürülebilir olmadığını vurgulayarak "Akkuyu Nükleer Santrali’nin 2028’e kadar tam kapasiteye ulaşması planlanırken, 2035 yılında Türkiye’nin 7,2 GW nükleer enerji kapasitesine sahip olması hedefleniyor. Ancak nükleer enerji projeleri, hem çevresel riskleri hem de yüksek maliyetleri nedeniyle sürdürülebilir bir seçenek değil. Türkiye’nin bir an önce yenilenebilir enerjiye geçiş yapması ve kömürden çıkış planını açıklaması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
1,5 derece hedefi için fosil yakıtlardan vazgeçilmeli
TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ataç, küresel sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlamanın giderek zorlaştığını ve bu durumun ekosistemlerin ve toplumların geri dönülmez eşiklere ulaşmasına yol açabileceğini vurguladı. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) verilerine göre mevcut politikaların dünyayı 3°C seviyelerine doğru götürdüğünü ve Climate Action Tracker verilerinin ise bu yüzyılın sonunda 2,7°C’lik bir artış öngördüğünü belirten Ataç, " Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırarak fosil yakıtlardan ve nükleer projelerden vazgeçmesi, temiz bir geleceğe öncülük etmesini sağlayabilir. COP29’da alınan kararlar ve eksiklikler, bu dönüşümün ne kadar acil olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir." dedi.
"İklim adaleti için gecikme lüksümüz yok"
COP29’un beklentilerin altında kalan sonuçlarına rağmen, doğal varlıkların korunmasının yaşanabilir bir gezegen için vazgeçilmez olduğuna işaret eden Ataç, "TEMA Vakfı olarak koruma-kullanma dengesini gözetmeden sürdürülebilir bir geleceğin mümkün olmadığını sürekli vurguluyoruz. Artık gecikme lüksümüz yok. Toprağımızın, suyumuzun, havamızın ve biyolojik çeşitliliğin korunması için acilen harekete geçmeliyiz. Bu süreçte toplumun her kesiminin iş birliği içinde hareket etmesinin, doğayla uyumlu bir yaşam modelinin kurulmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz. İklim kriziyle mücadelede zaman kaybetmeden mevcut politikalar daha güçlü hale getirilmeli. Bugün alacağımız doğru kararlar, geleceğimizi belirleyecek ve iklim adaletini sağlamamıza yardımcı olacak." dedi.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.