Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
2020 yılında başlattığı Sepette İyilik ile e-ticaret platformunda STK’lara özel bir alan açan Trendyol, 3 Aralık Paylaşma Günü’nde herkesi sivil toplum kuruluşlarına destek vermeye davet ediyor. Sepette İyilik ile görünürlük kazanan ve kaynaklarını artıran STK’ların sayısı 100’e yaklaştı. Tercihlerine göre ürün veya dijital destek kartı satışıyla daha fazla bireysel destekçiye ulaşan STK’ların elde ettiği toplam gelir ise 220 milyon TL’yi aştı.
Bağışçılığı ve gönüllülüğü teşvik eden Paylaşma Günü, bu sene dünya çapında 3 Aralık’ta kutlanıyor. Trendyol, bu özel gün kapsamında herkesi Sepette İyilik programı aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarına (STK) destek olarak paylaşma kültürünü güçlendirmeye davet ediyor.
Trendyol’un 2020 yılında başlattığı Sepette İyilik, STK’lara e-ticaret platformunda özel bir alan açıp görünürlük sağlamak ve kaynaklarını artırmalarına destek olmak üzere hayata geçirildi. Böylelikle, Türkiye genelinde pek çok farklı alanda faaliyet gösteren STK’lar, ürün veya dijital destek kartları aracılığıyla daha fazla bireysel destekçiye ulaşabiliyor. Elde edilen gelirin tamamı, hiçbir kesinti olmaksızın STK’lara aktarılıyor. Türkiye’de ilk kez bir e-ticaret platformu üzerinden STK’lara destek olmayı sağlayan Sepette İyilik programı, sivil toplum-özel sektör iş birliği alanında benzersiz bir model sunuyor. Program kapsamında Trendyol, STK’lara aynı zamanda e-ticaret alanında eğitim, teknoloji ve operasyon desteği veriyor.
STK’lara 4 Yılda 220 Milyon TL Ek Kaynak
Trendyol’un Sepette İyilik programı, 3500’den fazla farklı ürün ve dijital destek kartı ile sivil toplum kuruluşlarını e-ticaret dünyasına dahil ediyor. 100’e yakın STK’nın yer aldığı program, sivil toplum kuruluşlarına 4 yılda 220 milyon TL’yi aşkın kaynak sağladı. Sepette İyilik, toplumsal cinsiyet eşitliğinden girişimciliğe uzanan geniş bir yelpazede sosyal fayda sunan STK’ları milyonlarca Trendyol kullanıcısıyla buluşturdu. 2024 yılında farklı sivil toplum kuruluşlarına ait 60 binin üzerinde ürün ve dijital kart, toplumsal dayanışmanın göstergesi olarak Trendyol kullanıcıları tarafından satın alındı.
STK’lara Uluslararası Destek
Trendyol, Sepette İyilik programını yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da etkili bir model haline getirdi. Program kapsamında, STK’ların ürünleri Azerbaycan’a ulaştırılmaya başlandı. Trendyol, önümüzdeki dönemde Sepette İyilik’i faaliyet gösterdiği diğer ülkelere de taşıyarak, STK’ların uluslararası görünürlüklerini artırmayı ve yurt dışından daha fazla destek almalarını sağlamayı hedefliyor. Bu çalışmalarla, sivil toplum kuruluşlarına sağlanan faydanın ve programın pozitif etki alanının genişletilmesi amaçlanıyor.
Ödüllü Bir Sosyal Fayda Programı
Trendyol’un Sepette İyilik programı, toplumsal dayanışma alanındaki etkisiyle 2023 yılında Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’nde ve Toplumsal Fayda Ödülleri’nde 2024’te ise The Hammers Awards’da Altın ödüle layık görüldü. Programda toplumsal cinsiyet eşitliğinden girişimciliğe uzanan kapsamlı bir yelpazede sosyal fayda sunan Türk Eğitim Vakfı, Tohum Otizm, Yeşilay, TOÇEV, Sosyalben, AHBAP, AKUT, Mor Çatı gibi pek çok STK bulunuyor.
3 Aralık Paylaşma Günü’nde, STK’lara destek olmak için bu linke ya da Trendyol uygulamasında “Hizmetlerim” alanında yer alan Trendyol Pozitif Etki logosuna tıklayabilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Anadolu Sigorta, Türkiye’nin orman varlıklarını koruyan Ormanın Gözleri projesi ile Toplumsal Fayda Ödülleri’nde “Değer Katan Projeler - Çevre” kategorisi ödülünü aldı.
Anadolu Sigorta’nın, sürdürülebilirlik bakış açısı ile orman yangınlarının önlenmesine odaklandığı Ormanın Gözleri projesi, Dünya Gazetesi’nin hayata geçirdiği Toplumsal Fayda Ödülleri’nde “Değer Katan Projeler - Çevre” kategorisinde ödüle layık görüldü. 28 Kasım Perşembe günü Hilton İstanbul Maslak’ta düzenlenen törende ödülü Anadolu Sigorta adına Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan, Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü İlker Köklük, proje ekibinden Meltem Okatan Çalışkan ve Levent Mumcu aldı. Ödülü, Toplumsal Fayda Ödülleri jüri üyesi ve sosyal sorumluluk danışmanı Arzu Çekirge Paksoy takdim etti.
Sigorta sektöründeki öncülüğünü sosyal etkisi yüksek projelerle geleceğe taşıyan Anadolu Sigorta, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü öncülüğünde iki yıldır yürüttüğü Ormanın Gözleri projesi ile Türkiye’nin yangınla mücadele kapasitesini büyütüyor. Proje kapsamında toplam 10 adet gözetleme kulesi ile yaklaşık 420 bin hektarlık alan 7/24 kesintisiz izlenebiliyor. Bu 10 kule ile Adana’da Balcalı 29, Zorkun 9, Antalya’da 54, İstanbul’da 13, Bursa’da 8, Mersin’de 6, İzmir’de 12, Çanakkale’de 18 ve Marmaris’te ise 6 adet olmak üzere toplam 155 yangın tespit edilerek, vaktinde müdahale edildi.
Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan: “Gelecek yıl 100’üncü yaşını kutlayacak bir şirket olarak Ormanın Gözleri’ni büyütmeye devam edeceğiz”
Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan; “Şirketimizin yenilikçi teknolojilerle gelecek için değer yaratmayı hedeflediği Ormanın Gözleri projesi, orman varlıklarının korunmasını ve bireylerin bu alandaki farkındalık bilincinin artırılmasını amaçlıyor. Bu proje sayesinde, ormanlarımızı tehdit eden yangınlara karşı erken müdahale imkanı sağlıyoruz. Ayrıca çölleşme ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sorunların önüne geçmeye yönelik adımlar atarken ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için ormanlarımızın önemine de dikkat çekmeyi hedefliyoruz. Kısa süre evvel yayımladığımız “Ormanın Gözleri” belgeselimiz ile proje kapsamında yürütülen çalışmalara odaklandık; bu belgesel ile izleyiciler, son teknolojik donanımlarla inşa edilmiş insansız gözetleme kulelerini, yangınlarla savaşan cesur ormancıları ve orman köylülerini tanıma imkanı buldular. Gelecek yıl 100’üncü yaşımızı kutlayacak bir şirket olarak Ormanın Gözleri’ni büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Akbank, Refik Anadol'un bankaya özel olarak tasarladığı ve Genel Müdürlük binasında yer alan Türkiye'nin ilk kalıcı yapay zeka eserini gençlerle buluşturuyor. Lise ve üniversite öğrencilerini hedefleyen okul turları, öğrencilere sanat ve teknolojiyi bir araya getiren eşsiz bir deneyim sunuyor.
Öğrenciler, bu turlarla rehber eşliğinde Refik Anadol'un yapay zeka eserini inceliyor. Gençlere eserin yaratım sürecine dair bilgiler, eserde kullanılan teknoloji ve verilerin sanata nasıl dönüştüğü detaylı bir şekilde anlatılıyor. Böylece gençler bu eserle birlikte yapay zeka sanatının inceliklerini de keşfediyor.
Turun ardından öğrenciler, Akbank'ın inovasyon merkezi Akbank LAB'de gerçekleştirilen Yapay Zeka ile Sanat Deneyim Atölyesi'ne katılıyor. Bu interaktif atölyede gençler, kendi yaratıcılıklarını keşfediyor ve sözlü anlatıma dayalı çizimler yaparak, yapay zeka ile doğru ve etkili çalışma yöntemlerini öğreniyor.
12 lise ve üniversite ile başlayan turlarda, okul ve öğrenci sayısı artırılarak kapsama alanı daha da genişletilecek.
Refik Anadol'dan İstanbul'a, Akbank'a ve doğaya adanmış bir eser
Refik Anadol'un Akbank için özel olarak tasarladığı eser, sanatçının dünyadaki en büyük 3 eserinden biri olma özelliği taşıyor. 60 milyondan fazla piksel ve 220 metrekarelik alanıyla göz dolduran eser, ziyaretçilerini sanat, teknoloji ve doğa arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyor.
Bu eserle sanatçı aynı zamanda Akbank'ın tarihsel yolculuğunu, sürdürülebilirlik vizyonunu ve yoğun dijital işlem trafiğini estetik bir dille yorumluyor. Eserin farklı bölümleri, Akbank arşivlerinin görselleştirilmesinden İstanbul'un doğal ritimlerine ve dünyanın farklı mercan ekosistemlerine kadar uzanan geniş bir veri setini içeriyor.
Eser dört bölümden oluşuyor:
" Akbank Arşivleri: Bankanın tarihsel gelişimi, ticaret ağlarını simgeleyen hatlar ve düğümler aracılığıyla dijital bir tuvalde canlandırılıyor.
" Akbank Hatıraları: Kurumsal anılar, fotoğrafik kolajlarla birleşerek kolektif hafızayı estetik bir deneyime dönüştürüyor.
" İstanbul'un Rüzgarları: Şehrin rüzgar verilerini sanatsal bir akışkanlıkla yorumlayan bölüm, İstanbul'un doğal ve kentsel manzaralarını gözler önüne seriyor.
" Mercan Rüyaları: Mercan resiflerinden oluşan veri setiyle, iklim değişikliği farkındalığını artırmayı hedefleyen bir yapay gerçeklik simülasyonu oluşturuluyor.
Eser, yalnızca teknolojik altyapısıyla değil, aynı zamanda sanat, bilim ve doğa arasındaki dinamik ilişkiyi sorgulatan derin anlamıyla da dikkat çekiyor. Refik Anadol, bu çalışmayla hem Akbank'ın kurumsal hafızasını hem de İstanbul'un doğal döngülerini ve küresel iklim sorununu estetik bir düzlemde bir araya getiriyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Daha İyi Bir Dünya İçin Çözüm Üretiriz" şirket amacıyla Türkiye'nin yanı sıra Kafkasya ve Orta Asya'da faaliyetlerini sürdüren Borusan Cat, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlayan çalışmalarıyla ülkemizin bu alandaki en kıymetli sertifikalarından birine layık görüldü. Şirket, Türkiye'de iş hayatında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumları belgelendiren İş'te Eşit Kadın Sertifikası'nı alarak sektöründe bir ilki gerçekleştirdi.
İş'te Eşit Kadın Sertifikası Nedir?
İş'te Eşit Kadın Sertifikası, Sürdürülebilirlik Akademisi ve İngiliz denetim şirketi Intertek iş birliğiyle yapılan bağımsız bir denetim sonucunda, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarında öncü olan şirketleri sertifikalandıran bir program. Sertifika, 2015 yılında Birleşmiş Milletler'e üye ülkeler tarafından kabul edilen "17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı" doğrultusunda eşitlik ilkesini uygulayan şirketlerin bu yöndeki taahhütlerini ve eylemlerini belgelendiriyor.
Sertifikaya hak kazanmak için kurumların; Yönetim Sistemi, İşe Alım ve Çalıştırma, İş Sağlığı ve Güvenliği, Tedarik Zinciri ve Sosyal Etki başlıkları altında belirlenen kriterleri yerine getirmesi gerekiyor. Bu sertifika, sadece kurumsal fayda sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda küresel ölçekte toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yapılan çalışmaların en somut örneklerinden biri olma özelliği taşıyor.
Özer Şahin: "Bulunduğumuz toplumlara fayda sağlamaktan ve sektörümüzde öncü olmaktan gurur duyuyoruz"
Borusan Cat'in bu prestijli sertifikayı almaya hak kazanmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Borusan Cat Türkiye Ülke Lideri Özer Şahin konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Bugünden geleceğe daha iyi bir dünya inşa etmek için, Borusan Grubu'nun iklim, insan, inovasyon (i?) çatısı altındaki hedeflerine ve Borusan Cat'in ''Daha İyi Bir Dünya İçin Çözüm Üretiriz'' şirket amacına bağlı kalarak, toplumsal fayda yaratacak projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz. Borusan Cat olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda sürdürülebilir gelecek için temel bir gereklilik olarak görüyoruz. İnsan odaklı kurum kültürümüz ve yenilikçi yaklaşımımızla, tüm çalışma arkadaşlarımıza eşit fırsatlar sunarken, kadınların iş hayatındaki yerini ve gücünü de artırmayı hedefliyoruz. Türkiye'de "Kadın İş Makinesi Operatörleri" ve Kazakistan'da "Kadın Kaya Kamyonu Operatörleri" gibi projelerimizle bulunduğumuz toplumlara fayda sağlamaktan ve sektörümüzde öncü olmaktan gurur duyuyoruz. İş'te Eşit Kadın Sertifikası'nı sektörümüzde alan ilk şirket olmanın gururuyla, eşit bir gelecek inşa etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Borusan Cat, İş'te Eşit Kadın Sertifikası ile toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen çalışmalarında sektörünün öncü kurumu olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın açıkladığı 'Türkiye'nin Enerji Dönüşümünde 2035 Yol Haritası' üzerinden sektörün geleceğini değerlendirdi. Akbay, "Dalgalı seyreden emtia ve ekipman maliyetlerine karşı alınacak önlemler, enerjide bağımsızlık hedefi ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkisi göz önünde bulundurulduğunda, enerji dönüşümünde hızlanmamız gerekiyor. Küresel enerji talebinin 2050 yılına kadar yüzde 18 artması beklenirken bu büyümenin çoğunun gelişmekte olan ekonomilerden kaynaklanacağı öngörülüyor. Bu kapsamda değerlendirilen Türkiye'nin, 2035'e kadar rüzgar enerjisine yönelik belirlediği 80 milyar dolarlık ve üretilen enerjinin taşınabilmesi için açıkladığı 28 milyar dolarlık iletim sistemi yatırım hedefi, yenilenebilir enerji sektörüne küresel trendlerin de önüne geçiren bir vizyon kazandırıyor." dedi.
Küresel yeşil dönüşüm, sürdürülebilir bir geleceği inşa etme hedefiyle dünya geneli enerji üretiminde ve tüketicinin talebinde köklü bir değişim dalgası yaratıyor. Bu doğrultuda temiz enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar sürekli artış gösteriyor. Eksim Holding çatısı altında faaliyet gösteren Eksim Enerji'nin, yüzde yüz yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarıyla yenilenebilir enerjinin geleceğinde önemli bir rol almaya hazırlandığını kaydeden Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, 2035 Enerji Dönüşüm Planı ve yenilenebilir enerjide küresel durum üzerine değerlendirmelerde bulundu.
ABD'li uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey & Company'nin 2024 Global Enerji Perspektifi Raporu üzerinden küresel fotoğrafı yorumlayan Arkın Akbay, "Raporda, Paris Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana geçen dokuz yılda önemli ilerlemeler kaydedildiği belirtilse de dalgalı seyreden emtia ve ekipman maliyetlerine karşı alınacak önlemler, enerjide bağımsızlık hedefi ve en önemlisi de iklim değişikliğinin yıkıcı etkisi göz önünde bulundurulduğunda, enerji dönüşümünde hızlanmamız gerekiyor. Devletlerin politika değişikliklerine ve küresel uzlaşıya odaklanması ve bu yönde somut adımlar atması şart. Özel sektör taahhütlerinin artmasına rağmen emisyonların hedeflenen hızda azalmadığını temkinli olarak takip ediyoruz. Enerji talebi beklenildiği gibi artıyor. Bu durum, mevcut kapasitenin dönüşmesini aşan ölçüde temiz enerji kaynaklarını devreye almamız gerektiğini bizlere gösteriyor. Net sıfır hedeflerine zamanında ulaşım için ekonomik yeşil finansmanın devreye girmesi kritik bir hale ulaştı." şeklinde konuştu.
Yenilenebilir enerji talebi artışında yapay zeka etkili olacak
Küresel enerji talebinin 2050 yılına kadar yüzde 18 artacağına değinen Akbay, "Bu büyümenin çoğunun, Güneydoğu Asya, Hindistan ve Orta Doğu gibi gelişmekte olan ekonomilerin büyümesinden kaynaklanacağı öngörülüyor. Özellikle yüksek ısı gerektiren proseslerin de elektrikle karşılanacağı çözümlerin devreye girmesi, elektrikli araçların artan pazar payı, yapay zekanın iş modellerinde yükselişi ve bu doğrultuda veri merkezlerinin talebi, enerji talebinin artış hızına pozitif etki ediyor. Yapay zeka çözümleri, küresel ekonomiye yıllık 10 ila 15 trilyon dolar arasında ekonomik değer yaratma potansiyeline sahip. Veri merkezlerince, 2050 yılına kadar toplam elektrik talebinin yüzde 5 ila yüzde 9 yükselebileceği tahmin ediliyor. Bu talep artışı öngörüsünün dörtte birini bile karşılayabilmek için küresel ölçekte 50 ila 75 GW ek temiz enerji kaynağına ihtiyacımız olacak." dedi. Bu ek talebin karşılanması sürecinde sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağının öne çıktığını vurgulayan Akbay, "Yeşil finansmanın etkin olarak devreye girmesi, talebin karşılanması, refahın tabana yayılması, gelir eşitsizliklerinin azaltılması ve iklim değişikliği yönünün ekosistemi tamir edecek şekilde dönüştürülmesi için azami önem taşıyor. Artık ekipmanı en ekonomik nerede üretiyorsak oraya yerli üretim dahil ekonomik finansman kaynaklarını sunabilmeliyiz. Ülkeler adil bir paylaşım ile kalkınmak için birlikte çalışmalı. Yalnızca büyük oranda kendisinin ürettiği ve bir diğerine ihraç ettiği ekipmanın finanse edildiği mevcut ortamı geride bırakmalı." ifadelerini kullandı.
"2035 vizyonuna katkımızı yatırımlarımızla sürdüreceğiz"
Küresel durum ile birlikte Türkiye'nin Yenilenebilir Enerji 2035 vizyonunu da değerlendiren Akbay, "Düşük karbon teknolojilerinin yaygınlaştırılması, enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji kapasitesinin genişletilmesi gibi stratejiler, ülkemizin de enerji gündeminde yer alıyor. Küresel ısınmanın 1,5°C'yi aşmaması hedefine ulaşmak için 2030'a kadar karbon emisyonlarının yüzde 50 oranında azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzındaki payının yüzde 65-80 seviyelerine çıkarılması gerektiği belirtiliyor. Bu doğrultuda Türkiye'nin 2035'e kadar rüzgar enerjisine yönelik belirlediği 80 milyar dolarlık ve üretilen enerjinin taşınabilmesi için açıkladığı 28 milyar dolarlık iletim sistemi yatırım hedefi, yenilenebilir enerji sektörüne küresel trendlerin de önüne geçen bir vizyon kazandırıyor. 120.000 MW kurulu güç hedefine ulaşmak için her yıl devreye alınacak 7.500 MW rüzgar ve güneş projeleri, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı ve arz güvenliği yolunda kritik bir rol üstlenerek sanayimizin rekabetçiliğine de değer katacak. Depolamalı rüzgar ve güneş enerji santralleri, mevcut tesislere kapasite artışı ve öz tüketim projeleriyle desteklenen bu büyüme planı, birim alanda enerji üretim verimini artıracak ve karbon salımını azaltacak kıymetli bir içeriğe sahip." dedi. Akbay, 2035 vizyonuna Eksim Enerji yatırımlarıyla katkı sunmaya devam edeceklerini de ekledi.
"Yerli ekipman üretimine verilen katkı sürdürülebilir büyümeyi hızlandıracak"
Yerli ekipman kullanımına sunulan katkı payının depolama ünitelerinde de uygulanmasının, enerjide yeşil dönüşümü ivmelendireceğini ifade eden Akbay, "YEKDEM ve yerli katkı payı destekleri, sanayimizin ürün yelpazesini genişletmenin yanı sıra ihracatımıza da katkı sağladı. Özel sektör ve devlet kurumları arasındaki yenilenebilir dönüşüm finansmanına yönelik iş birliği, küresel rekabette güçlü bir konum edinmemizi destekliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, alternatifleri olan fosil yakıtlara oranla daha ekonomik maliyet fırsatı sunarak ülkemizin ortalama elektrik enerjisi maliyetlerinin düşmesine katkıda bulunuyor. Bu vesileyle sanayimizin rekabetçiliğini artırıyoruz. Sektör olarak entelektüel ve mali sermaye birikimini, üretim kalitesinin ve kurulu gücün artırılmasına kullanabiliyoruz, tüketicilerimize daha ekonomik elektrik enerjisi tedarik ediyoruz. Artık sıra sanayimizin uzun vadeli elektrik tedarik anlaşmaları ile elektrik enerjisi maliyetlerine uzun süreli öngörülebilirlik sağlamasına geldi. Böylece sanayimiz rekabetçiliğini ve yenilikçiliğini artırmak için kendi alanındaki verimlilk yatırımlarını önceliklendirebilecek, kendisine enerji yatırımları ile çok da hakim olmadığı yeni bir odak alanı açmamış olacak." dedi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu, 28-29 Kasım 2024 tarihlerinde, Türkiye ve Hollanda'nın kültürel mirasını döngüsel tekstil perspektifinden ele alan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Ortak Miras ve Döngüsel Tekstil Projesi”, iki ülke arasında sürdürülebilir iş birliklerini güçlendirmek, kültürel bağları pekiştirmek ve döngüsel ekonomi alanında yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla düzenlendi.
Etkinlik, 100 yıllık Türkiye-Hollanda dostluğunun bir parçası olarak, tekstil sektöründe sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımları desteklerken aynı zamanda yaratıcı tasarımların kültürel mirasla nasıl buluşabileceğini gözler önüne serdi. This is Mana Sosyal Girisimi’nin kolaylaştırıcılığında hayata geçirilen program, akademisyenleri, sektör profesyonellerini ve tasarım öğrencilerini bir araya getirerek bilgi ve deneyim paylaşımına zemin hazırladı.
Etkinlikte Öne Çıkanlar
Etkinliğin açılışında, Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin ardından iki özel keynote konuşması gerçekleştirildi. Tilburg Tekstil Müzesi Eski Direktörü ve danışman Errol van de Werdt, tekstil mirası ve döngüsel ekonomi ilişkisini ele alırken, Human Innovation Designer Arzu Kaprol ise insan odaklı yenilikçi tasarımlar ve sürdürülebilirlik üzerine ilham verici bir konuşma yaptı.
Tekstil Mirası ve Döngüsellik Pratikleri: Hollanda ve Türkiye konulu ilk panelde, Hollanda ve Türkiye'nin tekstil tarihine dair önemli bilgiler paylaşılırken, her iki ülkede döngüsel ekonomiye yönelik güncel yaklaşımlar ele alındı. Panelin moderatörlüğünü İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Şölen Kipoz üstlendi. Katılımcılar arasında New Order of Fashion’dan Helen Milne, Vogue Türkiye’den Melida Tüzünoğlu ve Huner ve Ferah markalarinin kurucusu Hüner Aldemir yer aldı.
Döngüsel Ekonominin Tekstil Sektörüne Uygulanışı ve Gelecekteki İşbirliği Fırsatları panelinde ise, tekstil sektöründe döngüsel ekonomiye yönelik öncü yaklaşımlar tartışıldı ve Türkiye ile Hollanda arasında gelecekteki işbirliği fırsatları masaya yatırıldı. Panelistler arasında House of Denim’den Mariette Hoitink, İTKİB’ten Vakur Besim Özek ve Eindhoven Design Academy’den Nicoline Dorsman yer aldı.
Online Eğitim Programı ile Başladı
Etkinlik öncesinde, Kasım ayının ikinci haftasında düzenlenen çevrim içi eğitim programı, döngüsel ekonomi uygulamaları, yaratıcı ekonomi, sorumlu tasarım yaklaşımları ve yerel perspektifler üzerine yoğunlaştı. Üniversitelerin tasarım ve tekstil bölümlerinden öğrencilerin katıldığı bu eğitim, etkinlikte sunulan projelerin temelini oluşturdu.
Kültürel Miras ve Döngüsel Tekstilin Gücü
“Ortak Miras ve Döngüsel Tekstil Projesi”, iki ülkenin kültürel ve ekonomik bağlarını derinleştirmenin yanı sıra, tekstil sektöründe sürdürülebilir yaklaşımlara yönelik farkındalığı artırdı. Hollanda Konsolosluğu, bu projeyle inovatif fikirlerin gelişimine ve uluslararası iş birliğinin güçlenmesine katkı sundu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kaspersky, erişim yönetimi yazılımına enjekte edilen kötü amaçlı bir kod ile güvenli USB sürücülerin ele geçirilebildiğini tespit etti. Söz konusu sürücü, Güneydoğu Asya'daki bir kamu kurumu tarafından hassas ortamlardaki makineler arasında dosyaları güvenli bir şekilde depolamak ve aktarmak için kullanılıyordu. Sürücü içine enjekte edilen kötü amaçlı kod, sürücünün güvenli bölümünde kayıtlı gizli dosyaları çalmak ve aynı zamanda bir USB solucanı gibi davranarak bulaşmayı aynı türden USB sürücülere yaymak üzere tasarlanmıştı.
Bu taktik, geçen yıl UTetris USB yönetim yazılımını kullanan ve Kaspersky tarafından TetrisPhantom'a atfedilen sürücülerin ele geçirilmesine benzese de, son olayda sürücüye yerleştirilen kötü amaçlı kod yeni oluşuyla dikkat çekiyordu. Bu saldırıda kullanılan Truva atı USB yönetim yazılımının yanı sıra, siber suç gruplarının dünya genelindeki saldırılarda kullandığı araçlardaki diğer trendlerin analizi en son Kaspersky Q3 APT raporunda yer alıyor.
Kaspersky'nin 3. Çeyrek APT raporunda açıklanan diğer önemli bulgular arasında şunlar yer alıyor:
Asya
• Kaspersky, daha önce Vietnamlı kuruluşları hedef almak için kullanılan P8 saldırı çerçevesini kullanan yeni saldırı yöntemleri tespit etti. Enfeksiyonların çoğu Vietnam'daki finans kurumlarında gerçekleşirken, kurbanlardan biri imalat sektöründe faaliyet gösteriyordu.
Asya, Türkiye, Avrupa ve Rusya
• Awaken Likho, en az Temmuz 2021'den beri aktif olan ve öncelikle kamu kurumlarını ve yüklenicileri hedef alan bir APT kampanyası olarak dikkat çekiyor. Kaspersky bugüne kadar diğer ülkelerin yanı sıra Rusya, Hindistan, Çin, Vietnam, Tayvan, Türkiye, Slovakya, Filipinler, Avustralya, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti'nde 120'den fazla hedef tespit etti. Daha önce saldırganlar yasal uzaktan yönetim aracı UltraVNC'nin kullanımına odaklanırken, Haziran 2024'te ortaya çıkarılan ve halen devam eden bir saldırı kampanyasında saldırganlar nihai yükü UltraVNC'den MeshAgent'a yönlendirdi. MeshAgent, farklı bir uzaktan yönetim aracı ve açık kaynaklı bir uzaktan yönetim sunucusu kullanıyor.
Afrika ve Asya
• Scarab grubu tarafından siber casusluk kampanyalarında yaygın olarak kullanılan bir araç olan Scieron arka kapısı, Afrika'daki bir kamu kurumunu ve Orta Asya'daki bir telekom sağlayıcısını hedef alan yeni bir kampanyada tespit edildi.
Orta Doğu
• MuddyWater, 2017 yılında ortaya çıkan ve öncelikli olarak Orta Doğu, Avrupa ve ABD'deki ülkeleri hedef alan bir APT aktörü. Yakın zamanda Kaspersky, MuddyWater APT grubunun yetkisiz girişlerde kullanılan ve bugün hala aktif olan VBS/DLL tabanlı implantları ortaya çıkardı. İmplantlar Mısır, Kazakistan, Kuveyt, Fas, Umman, Suriye ve BAE'deki birçok kamu kurumu ve telekom kuruluşunda bulundu.
• Tropic Trooper (diğer adıyla KeyBoy veya Pirate Panda), 2011 yılından beri faaliyet gösteren bir APT grubu. Grubun hedefleri arasında kamu kurumlarının yanı sıra Tayvan, Filipinler ve Hong Kong'da bulunan sağlık, ulaşım ve yüksek teknoloji sektörleri yer alıyor. Kaspersky'nin en son analizi, grubun 2024 yılında Mısır'daki bir kamu kurumuna saldırı düzenlediğini ortaya çıkardı. Saldırıda muhtemelen Çince konuşan aktörler tarafından kullanılan bir saldırı bileşeni tespit edildi.
Rusya
• 2021'de Kaspersky tarafından, VLC medya oynatıcısındaki güvenlik açıklarını kullanarak Rusya'daki devlet kurumlarını hedef alan ExCone adlı bir kampanya tespit edildi. Daha sonra Avrupa, Orta Asya ve Güneydoğu Asya'da da kurbanlar bulunduğu tespit edildi. 2022'de kimlik avı e-postaları bulaşma vektörü olarak kullanılmaya başlandı ve Pangolin Truva atının güncellenmiş bir sürümünün dağıtımında kullanıldı. Temmuz 2024'ün ortalarında saldırganlar ilk bulaşma vektörü olarak bir JavaScript yükleyicisi yerleştirmeye yöneldi ve Rus eğitim kurumlarına saldırdı.
Latin Amerika ve Asya
• Haziran ayında Kaspersky, daha önce bilinmeyen zararlı yazılımlar kullanarak Latin Amerika ve Doğu Asya'daki kamu kurumlarını hedef alan PassiveNeuron adlı aktif bir kampanya tespit etti. Güvenlik ürünleri yüklenmeden önce ele geçirilen sunuculara bulaşmak için nasıl bir yöntem kullanıldığı bilinmiyor. Operasyonda kullanılan implantlar bilinen kötü amaçlı yazılımlarla herhangi bir kod benzerliği paylaşmıyor. Bu nedenle bilinen bir tehdit aktörüne atfedilmesi şu an için mümkün değil. Kampanya çok yüksek düzeyde karmaşıklık gösteriyor.
Kaspersky Güvenlik Araştırmaları Lideri David Emm, şunları söylüyor: "2024 yılı boyunca dünya genelinde Kaspersky tarafından 3 milyar yerel tehdit tespit edildi ve engellendi. Güvenli USB sürücülerdeki yazılımların ele geçirilmesi alışılmadık bir durum. Ancak bu durum aynı zamanda koruma altındaki lokal dijital alanların sofistike planlarla ele geçirilebileceği gerçeğinin altını çiziyor. Siber suçlular araç setlerini sürekli olarak güncelliyor ve faaliyetlerinin kapsamını genişleterek hedeflerini hem hedeflenen sektörler açısından hem de coğrafi olarak genişletiyor. Ayrıca APT tehdit aktörleri tarafından daha fazla açık kaynak araç kullanıldığını görüyoruz."
APT Q3 2024 trendleri raporunun tamamını okumak için Securelist adresini ziyaret edebilirsiniz.
Gelişmiş kalıcı tehditler (APT'ler), bir sisteme erişim sağlamak ve potansiyel olarak yıkıcı sonuçlar doğuracak şekilde uzun süre içeride kalmak için kullanılan sürekli, gizli ve sofistike bilgisayar korsanlığı tekniklerine karşılık geliyor. APT'ler genellikle ulus-devletler ve büyük şirketler gibi kritik öneme sahip hedeflere yönelik olarak saldırılarını gerçekleştiriyor. Nihai amaçları, birçok siyah şapkalı saldırganın daha düşük seviyeli siber saldırıları gerçekleştirirken yaptığı türden gibi basitçe "dalma ve hızla ayrılma” tekniklerinin aksine, yerleştikleri yerde uzun süre boyunca kalarak bilgi çalmaya odaklanıyor.
Kaspersky araştırmacıları, hedefli bir saldırının kurbanı olmamak için bireylere ve kurumlara şu tavsiyelerde bulunuyor:
• SOC ekibinizin en yeni tehdit istihbaratına (TI) erişmesini sağlayın. Kaspersky Threat Intelligence, şirketin TI'sına ortak erişim noktasıdır ve Kaspersky tarafından 20 yılı aşkın bir süredir toplanan siber saldırı verilerini ve içgörüleri tek bir noktadan sunar.
• GReAT uzmanları tarafından geliştirilen Kaspersky çevrimiçi eğitimiyle siber güvenlik ekibinizi en son hedefli tehditlerle mücadele edecek şekilde geliştirin.
• Kaspersky Anti Targeted Attack Platform gibi gelişmiş tehditleri ağ düzeyinde erken aşamada tespit eden kurumsal düzeyde bir güvenlik çözümüne başvurun.
• Tüm varlıklarınızın kapsamlı bir şekilde korunmasını sağlamak için Kaspersky Next XDR Expert gibi merkezi ve otomatikleştirilmiş çözümler kullanın.
• Birçok hedefli saldırı kimlik avı veya diğer sosyal mühendislik teknikleriyle başladığından, Kaspersky Automated Security Awareness Platform aracılığıyla ekibinize güvenlik bilinci eğitimi verin ve pratik beceriler kazandırın.
• İşletim sisteminizi ve yazılımlarınızı mümkün olan en kısa sürede güncelleyin ve bunu düzenli bir alışkanlık haline getirin.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
2040 yılına gelindiğinde müşteri odaklı yaklaşımlar tarafından yönlendirilen teknolojik inovasyonlar, sigorta sektörünün daha fazla iklim dayanıklığı ve daha kişiselleştirilmiş hizmetlere yönelmesine olanak sağlayabilir. Alternatif olarak, sigorta yalnızca en zengin kesimin karşılayabileceği bir lüks haline gelebilir. Economist Impact ile veri ve yapay zeka lideri SAS tarafından gerçekleştirilen sigortacılığın geleceğine yönelik çalışma sektörün olası gelecek senaryolardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Ayrıntılı masa başı araştırmaları ve uzmanlarla yapılan görüşmelerden elde edilen bilgiler ışığında, 2040'a giden yolları ortaya çıkarmak: sigorta için dört olası senaryo (Revealing the paths to 2040: four possible scenarios for insurance) başlıklı raporda sektör için dört olası senaryo sunuluyor. Rapor, sektörün gelecekteki durumunu şekillendirecek temel faktörleri ve teknolojinin sigortacıların değişimi yönlendirmesine yardımcı olmada oynayabileceği rolü inceleyen iki bölümlük çalışmanın ilki olarak yayınlandı.
Economist Impact Kıdemli Analisti Edwin Saliba, "Senaryolarımız geleceği tahmin etme amacı taşımıyor. Bunun yerine sigorta sektörü için olası gelecekleri keşfederek, sigortacıların ortaya çıkan zorluklara etkili bir şekilde yanıt vermek ve yeni fırsatları yakalamak adına kendilerini daha iyi konumlandırmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz” diyor.
Rapora göre, global iş birliği düzeyi ve teknolojik değişimin hızı, sigorta sektörü, hükümetler ve genel olarak toplumların iklim krizi gibi zorlukları ne kadar etkili ve adil bir şekilde ele alacağını belirlemeye yardımcı olacak. İleriye dönük her senaryo, sektör liderlerinin daya dayanıklı yapılar oluşturması ve çevikliği teşvik etmesi için faydalı olan uzman tavsiyelerini içeriyor.
SAS Küresel Sigorta Baş Danışmanı Franklin Manchester, "Sigorta sektörünün 2040 yılına kadar çökme ihtimali sıfır değil ve bu durum tüm sigortacıları artan riskleri ve genel dayanıklılıklarını gözden geçirmeye teşvik etmeli" diyor. "Sigortacılar, iklim krizinde kârlılığını sürdürebilmek için sel bölgelerindeki müşterileri kapsam dışı bırakamazlar. Bu uzun süre sürdürülebilecek bir durum değil.”
“Dijital devrime paralel olarak, sigortacılar iklime daha dayanıklı ve refah dolu bir gelecek için sorumlu inovasyona yatırım yapabilirler ve de yapmalıdırlar. Aksi takdirde sigortanın temel değer önerisi olan ‘insanları koruma’ konusunu yerine getirememe riskiyle karşı karşıya kalırlar."
Senaryo 1: İzolasyon eğilimi ve düzensiz teknolojik büyüme iklim hedeflerinin kaçırılmasına yol açıyor.
İzolasyona dayalı global politikalar; düzenleyici kurumlar veya daha geniş küresel koordinasyon tarafından sınırlandırılmamış teknolojik evrimin hızlanmasına yol açar. Uluslararası toplum, zayıf küresel işbirliği nedeniyle iklim hedeflerinin gerisinde kalır. Sadece en gelişmiş ekonomilere sahip ülkeler çevreci teknolojilere (yenilenebilir enerji, elektrikli araçlar gibi) yatırım yapıp ve bunları kullanabilirken, gelişmekte olan ekonomiler ve bölgeler bu durumdan olumsuz etkilenir.
Özel ve hiper-bölgesel sigortacılık, ürün teklifleri ve fiyatlandırmada büyük eşitsizlikler yaratır ve sigortacılar yüksek riskli pazarlardan çekildikçe sigorta koruma açığı daha da büyür.
Senaryo 2: Müşteri odaklılık, önleyici yaklaşımları ve iklim dönüşümünü teşvik ediyor.
Düzenlemeye yönelik çabalar ve küresel iş birliği, dijital kimlikleri ve veri gizliliğini korumada başarılı olursa, ülkeler ve bölgeler arasındaki yeni açık iletişim hatları, gelişmekte olan teknolojilerle kolektif ilerlemeyi teşvik eder. Sigorta şirketleri sağlık, konut ve otomobil poliçelerinde tazminat odaklı yaklaşımdan önlem odaklı bir yaklaşıma geçer.
Teknolojinin demokratikleşmesi, sigortacıların yeni ve mevcut müşterilere, onların spesifik risk profillerine ve tercihlerine göre uyarlanmış özelleştirilmiş ürünler sunmasını sağlar.
Senaryo 3: İklim değişikliğinin etkileri bazıları için iklim direncini teşvik ediyor
Büyük ekonomiler, kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasını uygulamaya koymakta, ulusal afet müdahale ve kurtarma politikalarını elden geçirmekte, sigortacılar da risk modelleme yaklaşımlarını kullanarak uyum konusunda başrolde yer almaktadır. Düşük ve orta gelirli ekonomiler hayatlarını ve geçim kaynaklarını korumaya odaklanırken, daha gelişmiş ekonomilerde bankalar iklim riskine göre ayarlanmış ipotekleri benimser. Sigortacılar ev sahiplerini mülklerini güçlendirmeye teşvik ederek daha düşük konut sigortası primleri uygular.
Sigortacıların teminat sağlamayı durdurduğu yerlerde, yüksek riskli bölgelerde altyapı geliştirilmesini yasaklamak için güvenlik düzenlemeleri ve iklim şokuna dayanıklı inşaat yönetmelikleri getirilir. Sigortacılar geçmiş verileri kullanır, gerçek zamanlı çevresel izleme ile gelişmiş tahmine dayalı analitikleri ön plana çıkararak doğruluğu ve veri kullanılabilirliğini artırır.
Senaryo 4: Yetersiz inovasyon ve iş birliği eksikliği: Sigorta sektörü zorluklarla karşılaşıyor.
Kamunun ve işletmelerin teknoloji geliştirme ve düzenleme konusunda iş birliği yapmayı reddetmesi, küresel çatışmaları şiddetlendirir ve iklim değişikliğini hafifletme çabalarını zayıflatır. Yapay zekanın tüm potansiyeli hayata geçirilemez ve sigorta sektörü, giderek daha yıkıcı hale gelen doğal afetlerle kuşatılmış bir dünyaya uyum sağlamada geri kalır. Koruma açığı tarihi seviyelere ulaşarak, birçok kişinin teminatsız kaldığı ve önemli kamu kaynakları kısıtlamalarıyla karşı karşıya kaldığı gelişmekte olan pazarları orantısız bir şekilde etkiler.
Sigorta sektörü nihayetinde zayıfladıkça, yerel topluluklardaki bölgesel özel sorunlarla başa çıkmak için kolektif risk havuzları ivme kazanır
2040'a Hazırlık
SAS Risk, Suistimal ve Uyumluluk Çözümleri Sigorta Lideri Thorsten Hein, "En cesur aktüerler bile en iddialı risk modellerinde son yıllarda yaşanan kayıp olaylarının hızla artan sıklığı ve ciddiyetini hayal edemezdi. Sektör endişe verici bir gidişatta ilerliyor. Sigortacılar geçmişte hiç olmadığı kadar karmaşık bilinmeyenlerle karşı karşıya kalıyor ve bu durum aktüeryal sınırlarını zorluyor. Yapay zeka, sigortacıların 2040'a giden yolda hayatta kalmalarına ve gelişmelerine yardımcı olmak için vazgeçilmez bir araç haline gelecektir. Şirketin yararına ve müşterilerinin korunması için yapay zeka yeteneklerini en iyi ve sorumlu bir şekilde nasıl kullanacağını bilen, insan zekası tarafından yönlendirilen bir yapay zekadan bahsediyor."
SAS, iki bölümden oluşan “#Insurance2040” çalışmasının ikinci bölümünü 2025'in başlarında yayınlayacak. İlk raporu sas.com/insurance2040 adresinden indirebilir, sas.com/insurance adresinden veri ve yapay zekanın sektörün geleceğini bugünden şekillendirmeye nasıl yardımcı olduğu hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Economist Impact Hakkında
Economist Impact, düşünce kuruluşunun titizliğini medya markasının yaratıcılığı ile birleştirerek küresel çapta etkili bir kitlenin ilgisini çekmektedir. Değişimi katalize etmek ve ilerlemeyi sağlamak için sürdürülebilirlik, sağlık ve küreselleşmenin değişen şekli gibi büyük temalarda şirketler, vakıflar, STK'lar ve kamu kurumlarıyla ortaklık kurar.
205 ülkede kanıta dayalı politika araştırmalarında 75 yıllık bir geçmişe sahibiz. Küresel ekibimiz, kıyaslamalar, ekonomik ve sosyal etki analizleri, teknik incelemeler, tahminler ve senaryo modellemeleri yoluyla politika tercihlerine ışık tutmaktadır.
SAS Hakkında
SAS analitik alanında liderdir. SAS, yenilikçi yazılım ve hizmetlerle dünyanın her yerinden müşterilere veriyi zekaya dönüştürmeleri için destek ve ilham verir. SAS, dünyadaki müşterilerine “THE POWER TO KNOW” anlayışıyla hizmet vermektedir.
SAS ve diğer tüm SAS Institute Inc. ürün veya hizmet adları, ABD ve diğer ülkelerde SAS Institute Inc.'in tescilli ticari markaları veya ticari markalarıdır. ® işareti, ABD'de tescilli olduğunu belirtir. Diğer marka ve ürün isimleri, ilgili şirketlerin ticari markalarıdır. Telif Hakkı © 2024 SAS Institute Inc. Tüm hakları saklıdır.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.