Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstanbul PERDER’e üye zincir market temsilcileriyle üretici, tedarikçi ve distribütör firmaları bir araya getirerek iletişim ve iş birliği fırsatları yaratan, B2B görüşmelerle pazarın gelişmesine katkı sağlayan İstanbul Yerel Marketler Buluşması ve Fuarı (Yerelİst), 11-12 Aralık tarihlerinde WOW Kongre Merkezi’nde, 8. kez sektör paydaşlarını bir araya getirmeye hazırlanıyor.
Yerel dönüşümle, birlikle berekete, birlikte güçlü yarınlara" mottosuyla sektörde yeni bir sinerji yaratmaya hazırlanan organizasyon, ülke ekonomisinin ve perakende sektörünün gelişimine katkı sağlıyor. Sektörün ulusal ve global markalarının sponsorluğunda düzenlenecek organizasyon, birbirinden değerli konuşmacılara da ev sahipliği yapacak.
İlk günden beri destek oluyoruz
İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşları (2023) sıralamasında 393’üncü sırada yer alan ürünlerini 4 kıtada 43 ülkeye ihraç eden Teksüt, Yerelİst’in Destek Sponsoru oldu. Teksüt Satış Direktörü Murat Keleş, söz konusu iş birliği ile ilgili şunları söyledi: “Teksüt olarak İstanbul Yerel Marketler Buluşması’nı zincir market temsilcileri, üretici tedarikçi, distribütör firmaları ve sektör profesyonelleri ile bir araya geleceğimiz için çok önemsiyoruz. Etkinliğe ilk günden beri destek olan kurumlar içerisinde yer alıyoruz. Bölge ve ülke ekonomisine, perakende sektörünün gelişimine katkı sağlayacağına inandığımız bu etkinlik, bundan önce de olduğu gibi, iş birliklerinin gelişimine katkı sunarak sektörümüze katma değer katmaya devam edecek.”
Yerel zincirler tüketicilere ulaşmanın en doğru yollarından biri
Murat Keleş, Türkiye pazarında müşteriye ulaşmanın en önemli araçlarından birinin yerel zincirler olduğunun altını çizdi. Murat Keleş, bir markanın sadece kaliteli ya da bilinir olmasının yeterli olmadığını aynı zamanda tüketici ile doğru kanallar üzerinden iletişim içinde olması gerektiğini de paylaştı. Yerel zincirlerin tüketicilerin zihnine ve sofrasına ulaşmanın en doğru yollarından biri olduğunu söyledi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Başoğlu Kablo ve Profil San. ve Tic. A.Ş., Türkiye İş Bankası tarafından düzenlenen 46. İstanbul Maratonu'nda anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine destek verdi. Başoğlu Kablo Ailesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) “Çağdaş bir gelecek için, iyilik peşinde koşuyor” projesi kapsamında koşarak, eğitimde fırsat eşitliğine karışmanın varlığının gururunu yaşadı. Başoğlu Kablo çalışanları ve gönüllüler, 8 km'lik parkuru başarıyla tamamlayarak modern bir Türkiye için umut içeren projeye destek sağladı.
SOSYAL SORUMLULUĞUN ÖNE ÇIKAN YÜZÜ
Kurumsal yapısı ve sosyal sorumluluk projeleriyle belgelenen Başoğlu Kablo, toplumun eğitim alanındaki gelişmelerini bir kez daha ortaya koydu. Çalışanların ve ailelerin yoğun katılım gösterdiği maraton, yalnızca fiziksel dayanıklılıkla değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk bilinciyle de doluydu. Etkinliğe katılan Başoğlu Kablo üyeleri, “Çağdaş bir gelecek için koşmanın gururunu” diyerek, toplumun küreselleşmesinin varlığının önemini vurguladılar.
TEŞEKKÜR VE DAYANIŞMA MESAJI
Başoğlu Kablo ailesi, maratonun ardından sosyal medya üzerinden, etkinliğe katılan tüm destekçilere ve emeği geçen teşekkür mesajı yayınladı. #KoşarsanGelecek #ÇYDD #BaşoğluKablo #Başoğlu #46.İstanbulMaratonu gibi etiketlerle sosyal medyada da geniş yankı bulan etkinlik, ilgiyle karşılanarak yoğun destek gördü. Başoğlu Kablo, daha çağdaş bir Türkiye için dayanıklılığın gücüne inanarak, eğitim alanındaki sosyal sorumluluk paylaşımına katılmaya devam edeceklerini belirtti.
EĞİTİM İÇİN ADIM ATMAYA DEVAM
2023 yılında yine ÇYDD tarafından ayrılan en anlamlı eğitim kampanyalarından biri olan “Anadolu'da Bir Kızım Var” projesine ortak olan Başoğlu Kablo A.Ş., Cumhuriyetimizin 100. yıllı şerefine , 4 yıl boyunca 100 kız öğrencinin tüm orta masraflarını üstlenmişti.
Bu defa da “Çağdaş bir gelecek için iyilik peşinde koşalım!” diyen Başoğlu Kablo, bu tür etkinliklerle toplumun farklı kesimlerine fayda sağlamayı ve özellikle gençlerin eğitimine katkı sunmayı hedefliyor. Başoğlu Kablo, çeşitli sivil toplum kuruluşları ile sürdürülen iş birlikleri sayesinde, eğitimde fırsat eşitliğini teşvik eden projelere katkı sağlayarak daha ekonomik bir geleceğe adım atıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
2020 yılında başlattığı Sepette İyilik ile e-ticaret platformunda STK’lara özel bir alan açan Trendyol, 3 Aralık Paylaşma Günü’nde herkesi sivil toplum kuruluşlarına destek vermeye davet ediyor. Sepette İyilik ile görünürlük kazanan ve kaynaklarını artıran STK’ların sayısı 100’e yaklaştı. Tercihlerine göre ürün veya dijital destek kartı satışıyla daha fazla bireysel destekçiye ulaşan STK’ların elde ettiği toplam gelir ise 220 milyon TL’yi aştı.
Bağışçılığı ve gönüllülüğü teşvik eden Paylaşma Günü, bu sene dünya çapında 3 Aralık’ta kutlanıyor. Trendyol, bu özel gün kapsamında herkesi Sepette İyilik programı aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarına (STK) destek olarak paylaşma kültürünü güçlendirmeye davet ediyor.
Trendyol’un 2020 yılında başlattığı Sepette İyilik, STK’lara e-ticaret platformunda özel bir alan açıp görünürlük sağlamak ve kaynaklarını artırmalarına destek olmak üzere hayata geçirildi. Böylelikle, Türkiye genelinde pek çok farklı alanda faaliyet gösteren STK’lar, ürün veya dijital destek kartları aracılığıyla daha fazla bireysel destekçiye ulaşabiliyor. Elde edilen gelirin tamamı, hiçbir kesinti olmaksızın STK’lara aktarılıyor. Türkiye’de ilk kez bir e-ticaret platformu üzerinden STK’lara destek olmayı sağlayan Sepette İyilik programı, sivil toplum-özel sektör iş birliği alanında benzersiz bir model sunuyor. Program kapsamında Trendyol, STK’lara aynı zamanda e-ticaret alanında eğitim, teknoloji ve operasyon desteği veriyor.
STK’lara 4 Yılda 220 Milyon TL Ek Kaynak
Trendyol’un Sepette İyilik programı, 3500’den fazla farklı ürün ve dijital destek kartı ile sivil toplum kuruluşlarını e-ticaret dünyasına dahil ediyor. 100’e yakın STK’nın yer aldığı program, sivil toplum kuruluşlarına 4 yılda 220 milyon TL’yi aşkın kaynak sağladı. Sepette İyilik, toplumsal cinsiyet eşitliğinden girişimciliğe uzanan geniş bir yelpazede sosyal fayda sunan STK’ları milyonlarca Trendyol kullanıcısıyla buluşturdu. 2024 yılında farklı sivil toplum kuruluşlarına ait 60 binin üzerinde ürün ve dijital kart, toplumsal dayanışmanın göstergesi olarak Trendyol kullanıcıları tarafından satın alındı.
STK’lara Uluslararası Destek
Trendyol, Sepette İyilik programını yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası alanda da etkili bir model haline getirdi. Program kapsamında, STK’ların ürünleri Azerbaycan’a ulaştırılmaya başlandı. Trendyol, önümüzdeki dönemde Sepette İyilik’i faaliyet gösterdiği diğer ülkelere de taşıyarak, STK’ların uluslararası görünürlüklerini artırmayı ve yurt dışından daha fazla destek almalarını sağlamayı hedefliyor. Bu çalışmalarla, sivil toplum kuruluşlarına sağlanan faydanın ve programın pozitif etki alanının genişletilmesi amaçlanıyor.
Ödüllü Bir Sosyal Fayda Programı
Trendyol’un Sepette İyilik programı, toplumsal dayanışma alanındaki etkisiyle 2023 yılında Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’nde ve Toplumsal Fayda Ödülleri’nde 2024’te ise The Hammers Awards’da Altın ödüle layık görüldü. Programda toplumsal cinsiyet eşitliğinden girişimciliğe uzanan kapsamlı bir yelpazede sosyal fayda sunan Türk Eğitim Vakfı, Tohum Otizm, Yeşilay, TOÇEV, Sosyalben, AHBAP, AKUT, Mor Çatı gibi pek çok STK bulunuyor.
3 Aralık Paylaşma Günü’nde, STK’lara destek olmak için bu linke ya da Trendyol uygulamasında “Hizmetlerim” alanında yer alan Trendyol Pozitif Etki logosuna tıklayabilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Anadolu Sigorta, Türkiye’nin orman varlıklarını koruyan Ormanın Gözleri projesi ile Toplumsal Fayda Ödülleri’nde “Değer Katan Projeler - Çevre” kategorisi ödülünü aldı.
Anadolu Sigorta’nın, sürdürülebilirlik bakış açısı ile orman yangınlarının önlenmesine odaklandığı Ormanın Gözleri projesi, Dünya Gazetesi’nin hayata geçirdiği Toplumsal Fayda Ödülleri’nde “Değer Katan Projeler - Çevre” kategorisinde ödüle layık görüldü. 28 Kasım Perşembe günü Hilton İstanbul Maslak’ta düzenlenen törende ödülü Anadolu Sigorta adına Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan, Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Müdürü İlker Köklük, proje ekibinden Meltem Okatan Çalışkan ve Levent Mumcu aldı. Ödülü, Toplumsal Fayda Ödülleri jüri üyesi ve sosyal sorumluluk danışmanı Arzu Çekirge Paksoy takdim etti.
Sigorta sektöründeki öncülüğünü sosyal etkisi yüksek projelerle geleceğe taşıyan Anadolu Sigorta, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü öncülüğünde iki yıldır yürüttüğü Ormanın Gözleri projesi ile Türkiye’nin yangınla mücadele kapasitesini büyütüyor. Proje kapsamında toplam 10 adet gözetleme kulesi ile yaklaşık 420 bin hektarlık alan 7/24 kesintisiz izlenebiliyor. Bu 10 kule ile Adana’da Balcalı 29, Zorkun 9, Antalya’da 54, İstanbul’da 13, Bursa’da 8, Mersin’de 6, İzmir’de 12, Çanakkale’de 18 ve Marmaris’te ise 6 adet olmak üzere toplam 155 yangın tespit edilerek, vaktinde müdahale edildi.
Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan: “Gelecek yıl 100’üncü yaşını kutlayacak bir şirket olarak Ormanın Gözleri’ni büyütmeye devam edeceğiz”
Anadolu Sigorta Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Berna Semiz Ergüntan; “Şirketimizin yenilikçi teknolojilerle gelecek için değer yaratmayı hedeflediği Ormanın Gözleri projesi, orman varlıklarının korunmasını ve bireylerin bu alandaki farkındalık bilincinin artırılmasını amaçlıyor. Bu proje sayesinde, ormanlarımızı tehdit eden yangınlara karşı erken müdahale imkanı sağlıyoruz. Ayrıca çölleşme ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sorunların önüne geçmeye yönelik adımlar atarken ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için ormanlarımızın önemine de dikkat çekmeyi hedefliyoruz. Kısa süre evvel yayımladığımız “Ormanın Gözleri” belgeselimiz ile proje kapsamında yürütülen çalışmalara odaklandık; bu belgesel ile izleyiciler, son teknolojik donanımlarla inşa edilmiş insansız gözetleme kulelerini, yangınlarla savaşan cesur ormancıları ve orman köylülerini tanıma imkanı buldular. Gelecek yıl 100’üncü yaşımızı kutlayacak bir şirket olarak Ormanın Gözleri’ni büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Akbank, Refik Anadol'un bankaya özel olarak tasarladığı ve Genel Müdürlük binasında yer alan Türkiye'nin ilk kalıcı yapay zeka eserini gençlerle buluşturuyor. Lise ve üniversite öğrencilerini hedefleyen okul turları, öğrencilere sanat ve teknolojiyi bir araya getiren eşsiz bir deneyim sunuyor.
Öğrenciler, bu turlarla rehber eşliğinde Refik Anadol'un yapay zeka eserini inceliyor. Gençlere eserin yaratım sürecine dair bilgiler, eserde kullanılan teknoloji ve verilerin sanata nasıl dönüştüğü detaylı bir şekilde anlatılıyor. Böylece gençler bu eserle birlikte yapay zeka sanatının inceliklerini de keşfediyor.
Turun ardından öğrenciler, Akbank'ın inovasyon merkezi Akbank LAB'de gerçekleştirilen Yapay Zeka ile Sanat Deneyim Atölyesi'ne katılıyor. Bu interaktif atölyede gençler, kendi yaratıcılıklarını keşfediyor ve sözlü anlatıma dayalı çizimler yaparak, yapay zeka ile doğru ve etkili çalışma yöntemlerini öğreniyor.
12 lise ve üniversite ile başlayan turlarda, okul ve öğrenci sayısı artırılarak kapsama alanı daha da genişletilecek.
Refik Anadol'dan İstanbul'a, Akbank'a ve doğaya adanmış bir eser
Refik Anadol'un Akbank için özel olarak tasarladığı eser, sanatçının dünyadaki en büyük 3 eserinden biri olma özelliği taşıyor. 60 milyondan fazla piksel ve 220 metrekarelik alanıyla göz dolduran eser, ziyaretçilerini sanat, teknoloji ve doğa arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyor.
Bu eserle sanatçı aynı zamanda Akbank'ın tarihsel yolculuğunu, sürdürülebilirlik vizyonunu ve yoğun dijital işlem trafiğini estetik bir dille yorumluyor. Eserin farklı bölümleri, Akbank arşivlerinin görselleştirilmesinden İstanbul'un doğal ritimlerine ve dünyanın farklı mercan ekosistemlerine kadar uzanan geniş bir veri setini içeriyor.
Eser dört bölümden oluşuyor:
" Akbank Arşivleri: Bankanın tarihsel gelişimi, ticaret ağlarını simgeleyen hatlar ve düğümler aracılığıyla dijital bir tuvalde canlandırılıyor.
" Akbank Hatıraları: Kurumsal anılar, fotoğrafik kolajlarla birleşerek kolektif hafızayı estetik bir deneyime dönüştürüyor.
" İstanbul'un Rüzgarları: Şehrin rüzgar verilerini sanatsal bir akışkanlıkla yorumlayan bölüm, İstanbul'un doğal ve kentsel manzaralarını gözler önüne seriyor.
" Mercan Rüyaları: Mercan resiflerinden oluşan veri setiyle, iklim değişikliği farkındalığını artırmayı hedefleyen bir yapay gerçeklik simülasyonu oluşturuluyor.
Eser, yalnızca teknolojik altyapısıyla değil, aynı zamanda sanat, bilim ve doğa arasındaki dinamik ilişkiyi sorgulatan derin anlamıyla da dikkat çekiyor. Refik Anadol, bu çalışmayla hem Akbank'ın kurumsal hafızasını hem de İstanbul'un doğal döngülerini ve küresel iklim sorununu estetik bir düzlemde bir araya getiriyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Daha İyi Bir Dünya İçin Çözüm Üretiriz" şirket amacıyla Türkiye'nin yanı sıra Kafkasya ve Orta Asya'da faaliyetlerini sürdüren Borusan Cat, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlayan çalışmalarıyla ülkemizin bu alandaki en kıymetli sertifikalarından birine layık görüldü. Şirket, Türkiye'de iş hayatında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumları belgelendiren İş'te Eşit Kadın Sertifikası'nı alarak sektöründe bir ilki gerçekleştirdi.
İş'te Eşit Kadın Sertifikası Nedir?
İş'te Eşit Kadın Sertifikası, Sürdürülebilirlik Akademisi ve İngiliz denetim şirketi Intertek iş birliğiyle yapılan bağımsız bir denetim sonucunda, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarında öncü olan şirketleri sertifikalandıran bir program. Sertifika, 2015 yılında Birleşmiş Milletler'e üye ülkeler tarafından kabul edilen "17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı" doğrultusunda eşitlik ilkesini uygulayan şirketlerin bu yöndeki taahhütlerini ve eylemlerini belgelendiriyor.
Sertifikaya hak kazanmak için kurumların; Yönetim Sistemi, İşe Alım ve Çalıştırma, İş Sağlığı ve Güvenliği, Tedarik Zinciri ve Sosyal Etki başlıkları altında belirlenen kriterleri yerine getirmesi gerekiyor. Bu sertifika, sadece kurumsal fayda sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda küresel ölçekte toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yapılan çalışmaların en somut örneklerinden biri olma özelliği taşıyor.
Özer Şahin: "Bulunduğumuz toplumlara fayda sağlamaktan ve sektörümüzde öncü olmaktan gurur duyuyoruz"
Borusan Cat'in bu prestijli sertifikayı almaya hak kazanmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Borusan Cat Türkiye Ülke Lideri Özer Şahin konu ile ilgili yaptığı açıklamada, "Bugünden geleceğe daha iyi bir dünya inşa etmek için, Borusan Grubu'nun iklim, insan, inovasyon (i?) çatısı altındaki hedeflerine ve Borusan Cat'in ''Daha İyi Bir Dünya İçin Çözüm Üretiriz'' şirket amacına bağlı kalarak, toplumsal fayda yaratacak projeleri hayata geçirmek için çalışıyoruz. Borusan Cat olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda sürdürülebilir gelecek için temel bir gereklilik olarak görüyoruz. İnsan odaklı kurum kültürümüz ve yenilikçi yaklaşımımızla, tüm çalışma arkadaşlarımıza eşit fırsatlar sunarken, kadınların iş hayatındaki yerini ve gücünü de artırmayı hedefliyoruz. Türkiye'de "Kadın İş Makinesi Operatörleri" ve Kazakistan'da "Kadın Kaya Kamyonu Operatörleri" gibi projelerimizle bulunduğumuz toplumlara fayda sağlamaktan ve sektörümüzde öncü olmaktan gurur duyuyoruz. İş'te Eşit Kadın Sertifikası'nı sektörümüzde alan ilk şirket olmanın gururuyla, eşit bir gelecek inşa etmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
Borusan Cat, İş'te Eşit Kadın Sertifikası ile toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen çalışmalarında sektörünün öncü kurumu olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın açıkladığı 'Türkiye'nin Enerji Dönüşümünde 2035 Yol Haritası' üzerinden sektörün geleceğini değerlendirdi. Akbay, "Dalgalı seyreden emtia ve ekipman maliyetlerine karşı alınacak önlemler, enerjide bağımsızlık hedefi ve iklim değişikliğinin yıkıcı etkisi göz önünde bulundurulduğunda, enerji dönüşümünde hızlanmamız gerekiyor. Küresel enerji talebinin 2050 yılına kadar yüzde 18 artması beklenirken bu büyümenin çoğunun gelişmekte olan ekonomilerden kaynaklanacağı öngörülüyor. Bu kapsamda değerlendirilen Türkiye'nin, 2035'e kadar rüzgar enerjisine yönelik belirlediği 80 milyar dolarlık ve üretilen enerjinin taşınabilmesi için açıkladığı 28 milyar dolarlık iletim sistemi yatırım hedefi, yenilenebilir enerji sektörüne küresel trendlerin de önüne geçiren bir vizyon kazandırıyor." dedi.
Küresel yeşil dönüşüm, sürdürülebilir bir geleceği inşa etme hedefiyle dünya geneli enerji üretiminde ve tüketicinin talebinde köklü bir değişim dalgası yaratıyor. Bu doğrultuda temiz enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar sürekli artış gösteriyor. Eksim Holding çatısı altında faaliyet gösteren Eksim Enerji'nin, yüzde yüz yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarıyla yenilenebilir enerjinin geleceğinde önemli bir rol almaya hazırlandığını kaydeden Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, 2035 Enerji Dönüşüm Planı ve yenilenebilir enerjide küresel durum üzerine değerlendirmelerde bulundu.
ABD'li uluslararası yönetim danışmanlık firması McKinsey & Company'nin 2024 Global Enerji Perspektifi Raporu üzerinden küresel fotoğrafı yorumlayan Arkın Akbay, "Raporda, Paris Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana geçen dokuz yılda önemli ilerlemeler kaydedildiği belirtilse de dalgalı seyreden emtia ve ekipman maliyetlerine karşı alınacak önlemler, enerjide bağımsızlık hedefi ve en önemlisi de iklim değişikliğinin yıkıcı etkisi göz önünde bulundurulduğunda, enerji dönüşümünde hızlanmamız gerekiyor. Devletlerin politika değişikliklerine ve küresel uzlaşıya odaklanması ve bu yönde somut adımlar atması şart. Özel sektör taahhütlerinin artmasına rağmen emisyonların hedeflenen hızda azalmadığını temkinli olarak takip ediyoruz. Enerji talebi beklenildiği gibi artıyor. Bu durum, mevcut kapasitenin dönüşmesini aşan ölçüde temiz enerji kaynaklarını devreye almamız gerektiğini bizlere gösteriyor. Net sıfır hedeflerine zamanında ulaşım için ekonomik yeşil finansmanın devreye girmesi kritik bir hale ulaştı." şeklinde konuştu.
Yenilenebilir enerji talebi artışında yapay zeka etkili olacak
Küresel enerji talebinin 2050 yılına kadar yüzde 18 artacağına değinen Akbay, "Bu büyümenin çoğunun, Güneydoğu Asya, Hindistan ve Orta Doğu gibi gelişmekte olan ekonomilerin büyümesinden kaynaklanacağı öngörülüyor. Özellikle yüksek ısı gerektiren proseslerin de elektrikle karşılanacağı çözümlerin devreye girmesi, elektrikli araçların artan pazar payı, yapay zekanın iş modellerinde yükselişi ve bu doğrultuda veri merkezlerinin talebi, enerji talebinin artış hızına pozitif etki ediyor. Yapay zeka çözümleri, küresel ekonomiye yıllık 10 ila 15 trilyon dolar arasında ekonomik değer yaratma potansiyeline sahip. Veri merkezlerince, 2050 yılına kadar toplam elektrik talebinin yüzde 5 ila yüzde 9 yükselebileceği tahmin ediliyor. Bu talep artışı öngörüsünün dörtte birini bile karşılayabilmek için küresel ölçekte 50 ila 75 GW ek temiz enerji kaynağına ihtiyacımız olacak." dedi. Bu ek talebin karşılanması sürecinde sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağının öne çıktığını vurgulayan Akbay, "Yeşil finansmanın etkin olarak devreye girmesi, talebin karşılanması, refahın tabana yayılması, gelir eşitsizliklerinin azaltılması ve iklim değişikliği yönünün ekosistemi tamir edecek şekilde dönüştürülmesi için azami önem taşıyor. Artık ekipmanı en ekonomik nerede üretiyorsak oraya yerli üretim dahil ekonomik finansman kaynaklarını sunabilmeliyiz. Ülkeler adil bir paylaşım ile kalkınmak için birlikte çalışmalı. Yalnızca büyük oranda kendisinin ürettiği ve bir diğerine ihraç ettiği ekipmanın finanse edildiği mevcut ortamı geride bırakmalı." ifadelerini kullandı.
"2035 vizyonuna katkımızı yatırımlarımızla sürdüreceğiz"
Küresel durum ile birlikte Türkiye'nin Yenilenebilir Enerji 2035 vizyonunu da değerlendiren Akbay, "Düşük karbon teknolojilerinin yaygınlaştırılması, enerji verimliliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji kapasitesinin genişletilmesi gibi stratejiler, ülkemizin de enerji gündeminde yer alıyor. Küresel ısınmanın 1,5°C'yi aşmaması hedefine ulaşmak için 2030'a kadar karbon emisyonlarının yüzde 50 oranında azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzındaki payının yüzde 65-80 seviyelerine çıkarılması gerektiği belirtiliyor. Bu doğrultuda Türkiye'nin 2035'e kadar rüzgar enerjisine yönelik belirlediği 80 milyar dolarlık ve üretilen enerjinin taşınabilmesi için açıkladığı 28 milyar dolarlık iletim sistemi yatırım hedefi, yenilenebilir enerji sektörüne küresel trendlerin de önüne geçen bir vizyon kazandırıyor. 120.000 MW kurulu güç hedefine ulaşmak için her yıl devreye alınacak 7.500 MW rüzgar ve güneş projeleri, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı ve arz güvenliği yolunda kritik bir rol üstlenerek sanayimizin rekabetçiliğine de değer katacak. Depolamalı rüzgar ve güneş enerji santralleri, mevcut tesislere kapasite artışı ve öz tüketim projeleriyle desteklenen bu büyüme planı, birim alanda enerji üretim verimini artıracak ve karbon salımını azaltacak kıymetli bir içeriğe sahip." dedi. Akbay, 2035 vizyonuna Eksim Enerji yatırımlarıyla katkı sunmaya devam edeceklerini de ekledi.
"Yerli ekipman üretimine verilen katkı sürdürülebilir büyümeyi hızlandıracak"
Yerli ekipman kullanımına sunulan katkı payının depolama ünitelerinde de uygulanmasının, enerjide yeşil dönüşümü ivmelendireceğini ifade eden Akbay, "YEKDEM ve yerli katkı payı destekleri, sanayimizin ürün yelpazesini genişletmenin yanı sıra ihracatımıza da katkı sağladı. Özel sektör ve devlet kurumları arasındaki yenilenebilir dönüşüm finansmanına yönelik iş birliği, küresel rekabette güçlü bir konum edinmemizi destekliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları, alternatifleri olan fosil yakıtlara oranla daha ekonomik maliyet fırsatı sunarak ülkemizin ortalama elektrik enerjisi maliyetlerinin düşmesine katkıda bulunuyor. Bu vesileyle sanayimizin rekabetçiliğini artırıyoruz. Sektör olarak entelektüel ve mali sermaye birikimini, üretim kalitesinin ve kurulu gücün artırılmasına kullanabiliyoruz, tüketicilerimize daha ekonomik elektrik enerjisi tedarik ediyoruz. Artık sıra sanayimizin uzun vadeli elektrik tedarik anlaşmaları ile elektrik enerjisi maliyetlerine uzun süreli öngörülebilirlik sağlamasına geldi. Böylece sanayimiz rekabetçiliğini ve yenilikçiliğini artırmak için kendi alanındaki verimlilk yatırımlarını önceliklendirebilecek, kendisine enerji yatırımları ile çok da hakim olmadığı yeni bir odak alanı açmamış olacak." dedi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu, 28-29 Kasım 2024 tarihlerinde, Türkiye ve Hollanda'nın kültürel mirasını döngüsel tekstil perspektifinden ele alan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Ortak Miras ve Döngüsel Tekstil Projesi”, iki ülke arasında sürdürülebilir iş birliklerini güçlendirmek, kültürel bağları pekiştirmek ve döngüsel ekonomi alanında yenilikçi çözümler geliştirmek amacıyla düzenlendi.
Etkinlik, 100 yıllık Türkiye-Hollanda dostluğunun bir parçası olarak, tekstil sektöründe sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımları desteklerken aynı zamanda yaratıcı tasarımların kültürel mirasla nasıl buluşabileceğini gözler önüne serdi. This is Mana Sosyal Girisimi’nin kolaylaştırıcılığında hayata geçirilen program, akademisyenleri, sektör profesyonellerini ve tasarım öğrencilerini bir araya getirerek bilgi ve deneyim paylaşımına zemin hazırladı.
Etkinlikte Öne Çıkanlar
Etkinliğin açılışında, Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’nin ardından iki özel keynote konuşması gerçekleştirildi. Tilburg Tekstil Müzesi Eski Direktörü ve danışman Errol van de Werdt, tekstil mirası ve döngüsel ekonomi ilişkisini ele alırken, Human Innovation Designer Arzu Kaprol ise insan odaklı yenilikçi tasarımlar ve sürdürülebilirlik üzerine ilham verici bir konuşma yaptı.
Tekstil Mirası ve Döngüsellik Pratikleri: Hollanda ve Türkiye konulu ilk panelde, Hollanda ve Türkiye'nin tekstil tarihine dair önemli bilgiler paylaşılırken, her iki ülkede döngüsel ekonomiye yönelik güncel yaklaşımlar ele alındı. Panelin moderatörlüğünü İzmir Ekonomi Üniversitesi’nden Şölen Kipoz üstlendi. Katılımcılar arasında New Order of Fashion’dan Helen Milne, Vogue Türkiye’den Melida Tüzünoğlu ve Huner ve Ferah markalarinin kurucusu Hüner Aldemir yer aldı.
Döngüsel Ekonominin Tekstil Sektörüne Uygulanışı ve Gelecekteki İşbirliği Fırsatları panelinde ise, tekstil sektöründe döngüsel ekonomiye yönelik öncü yaklaşımlar tartışıldı ve Türkiye ile Hollanda arasında gelecekteki işbirliği fırsatları masaya yatırıldı. Panelistler arasında House of Denim’den Mariette Hoitink, İTKİB’ten Vakur Besim Özek ve Eindhoven Design Academy’den Nicoline Dorsman yer aldı.
Online Eğitim Programı ile Başladı
Etkinlik öncesinde, Kasım ayının ikinci haftasında düzenlenen çevrim içi eğitim programı, döngüsel ekonomi uygulamaları, yaratıcı ekonomi, sorumlu tasarım yaklaşımları ve yerel perspektifler üzerine yoğunlaştı. Üniversitelerin tasarım ve tekstil bölümlerinden öğrencilerin katıldığı bu eğitim, etkinlikte sunulan projelerin temelini oluşturdu.
Kültürel Miras ve Döngüsel Tekstilin Gücü
“Ortak Miras ve Döngüsel Tekstil Projesi”, iki ülkenin kültürel ve ekonomik bağlarını derinleştirmenin yanı sıra, tekstil sektöründe sürdürülebilir yaklaşımlara yönelik farkındalığı artırdı. Hollanda Konsolosluğu, bu projeyle inovatif fikirlerin gelişimine ve uluslararası iş birliğinin güçlenmesine katkı sundu.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.