Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TÜSİAD'ın Türkiye sanayisinin dönüşümüne destek sağlayabilmek amacıyla yürüttüğü TÜSİAD Sanayide Dijital Dönüşüm Programı'nın (TÜSİAD SD2) STEP (Sanayi-Teknoloji Entegrasyon Programı) etkinliği gerçekleştirildi. Dijital dönüşüm projeleri için şirket eşleşmelerinin belirlendiği STEP'te alanında uzman isimlerle şirketler için önemli başlıklar ele alındı.
TÜSİAD SD2, teknolojik arayışı olan şirketlerle teknoloji üreten KOBİ'leri ve dijital dönüşüm ekosisteminin aktörlerini yine STEP'te buluşturdu. TÜSİAD SD2'nin son çağrı grubunda yer alan şirketler teknoloji partnerlerini seçerek eşleşmelerini gerçekleştirirken STEP'in katılımcı şirketleri arasında da ikili görüşmeler ve networking gerçekleşti. Katılımcılar teknoloji şirketlerinin dijital çözüm sunumlarını izleme fırsatı buldu.
Programda ayrıca, her dönem olduğu gibi dijital dönüşüm alanında deneyim paylaşımı amacıyla şirketlere yönelik önemli konu başlıkları ele alındı.
23 konuşmacının görüş ve önerilerini paylaştığı STEP oturumlarının başlıkları şunlar oldu: “TÜSİAD'ın Dijital Dönüşüm Perspektifi”, “TÜSİAD SD²'de 2025'e Bakış”, “Teknoloji Kullanıcısının Yol Haritası ve İnovasyon Yaklaşımı”, “Üretken Yapay Zekanın Türkiye'deki Ekonomik Potansiyeli”, “Akıllı Fabrika Uygulamaları ve Geleceğe Bakış “ “Otomotiv ve Perakendede TÜSİAD SD² Uygulamaları”, “Sektör ve Teknoloji Perspektifinden Sürdürülebilirlik”, “Yapay Zeka ve Verinin Kullanımı & Hukuk ve Güvenlik Boyutu”, “Tedarikçinin Sahadan Müşteri Notları ”, “Tedarik Zincirinde İzlenebilirlik: Sürdürülebilirlik için Farkındalıktan Uygulamaya Giden Yolda Neredeyiz?”, “Tedarik Zincirinde TÜSİAD SD² Uygulama Örneği”, “ From Hardware To Software Driven Industries”, “TÜSİAD'ın İkiz Dönüşüm Vizyonu”.
Etkinliğin açılış konuşmalarını, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Perihan İnci ve TÜSİAD SD2 Görev Gücü Başkanı Onur Eren yaptı. Kapanış konuşmasını ise TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gerçekleştirdi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan kapanış konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Yeşil ve dijital dönüşüm, gündemimizin en önemli üst başlıklarından birisi. Küresel tedarik zincirlerine etkin bir şekilde entegre olmak, AB pazarı başta olmak üzere küresel pazarlarda rekabetçiliğimizi korumak için ikiz dönüşüm üzerinden yaratılan yüksek katma değerli üretim hedeflerimizi önceliklendirmeliyiz. Yatırım ekosisteminin katma değerli ve ileri teknolojili üretime yoğunlaşmasını sağlarken yeşil ve dijital dönüşüm unsurlarını gözetmeli, değer zincirinin kritik halkaları olan KOBİ'leri stratejik konumda ele almalıyız. KOBİ'ler düzeyinde bu yatırımların gerçekleştirilebilmesine imkan sağlayacak teşvik mekanizmalarının geliştirilmesini bu nedenle kritik önemde görüyoruz. KOBİ'lerimizi bütüncül bir yaklaşımla yeşil kalkınma çerçevesi hakkında bilgilendirmek, ihtiyaç duydukları kaynakları erişilebilir kılmak ve yeşil üretime entegre etmek için politika ve teşvikler tasarlamanın önemini vurguluyoruz.”
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Perihan İnci konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“TÜSİAD olarak sektörlerin dijitalleşmesini, dijital yetkinliklere sahip insan kaynağını, veri koruma ve teknoloji hukuku, AB'nin stratejileri ve planlamaları gibi dijital dönüşümün tüm boyutlarını ele alarak bu sürecin her yönünü dikkatle inceliyoruz. TÜSİAD tarafından yapılan tüm çalışmalarda ortaya konan, teknoloji alanında arz ve talep buluşmasında yaşanan kopukluk sorununun çözümüne katkı hedefiyle TÜSİAD SD2 Programını 2018 yılında hayata geçirmiştik. Teknoloji kullanıcılarının ihtiyaçlarının anlaşılması, teknoloji üreten KOBİ'lerin geliştirdikleri çözümleri tanıtma imkanı bulması ve uzun süreli iş birlikleri kurma fırsatları sunması, programın etkisini daha da güçlendirdi. Bugün geldiğimiz noktada, bu vizyonumuzun önemli ölçüde hayata geçtiğini görmek bizi son derece memnun ediyor.”
TÜSİAD SD2 Görev Gücü Başkanı Onur Eren konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“2018'de başlattığımız TÜSİAD SD2'nin bugün gerçekten misyonunu gerçekleştirdiğini görmek bizleri çok mutlu ediyor. TÜSİAD SD2 7. Yılını tamamlarken platformdaki 1.344 Teknoloji Kullanıcısı temsilcisi ve 2.443 kayıtlı Tedarikçi ile büyüyen bir ekosistemi temsil ediyor. Yanı sıra, içeriğindeki 638 tedarikçi çözümü ve 160 müşteri sunum videosu ile ülkemizde tek örnek olan bir veri tabanına sahip. 2025'te ana hedefimiz, Teknoloji Kullanıcısı şirketlerin TÜSİAD SD2'yi kendi teklif alma platformu olarak kullanması olacak. Ayrıca, tedarikçilerimiz için hem yatırım arayışına hem global pazarlara erişimlerine destek sağlayacak yeni çalışmalarımız olacak.”
Etkinlikte eşleşen teknoloji kullanıcı şirketler ile teknoloji tedarikçileri şöyle;
Teknoloji Kullanıcıları Teknoloji Tedarikçileri
Akçalı Boya Niso
GDZ Açık Atölye
Light Eagle 3PMetrics
ODE Mechanica
Pulseven Rea Teknoloji & Brev Bilişim
Temsa MDP Group
Türk Traktör Basefy
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yurt içi ve yurt dışındaki 160 mağazasıyla 'Türkiye'nin Saatçisi' olarak anılan Saat&Saat, yılın ilk yarısını saat sektörünün büyümesine işaret eden başarılı bir performansla kapattı. Şirket, 2024'ün ilk yarısında adet bazında %26,4 büyüme sağladı. Saat&Saat Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kaya, "doğru fiyatlandırma ve her bütçeye uygun ürün yelpazemiz sayesinde tüketiciye ulaşarak büyümeyi sürdürüyoruz" bilgisini paylaştı.
Dünyada ve Türkiye'de saatlere olan ilgi ve talep azalmadan devam ediyor. Dijitalleşmenin yükselmesi ve yoğun cep telefonu kullanımına rağmen, her tür ve segmentten kol saati geniş kitlelerce beğeniyle kullanılıyor. Saat&Saat, bugün 160 mağazası ve online satış yerleri ve bayileriyle 30'dan fazla markanın ürünlerini müşterileriyle buluşturuyor. Kurulduğu 1994 yılından bu yana dünyaca ünlü saat markalarının distribütörlüğünü yapan ve 'Türkiye'nin Saatçisi' olarak anılan Saat&Saat, yılın ilk yarısındaki satış performansını ve sektöründeki genel durumu paylaştı.
Satış kanallarımız
Marka portföyüne dünya çapında tanınmış 3 yeni markayı; Ebel, Tory Burch, Ferragamo'yu ekleyen şirket, yurt içi ve yurt dışındaki; kendi işlettiğimiz, franchise ve shop-in-shop mağazalarımız olmak üzere toplamda 160 mağazada, 758 bayi ve zincir mağaza satış noktası, www.saatvesaat.com.tr ve 11 e-pazaryerinden oluşan dağıtım ağı aracılığıyla Türkiye dahil 40'dan fazla ülkede ürünlerini müşterilere sunuyor.
Sektör büyümesinin üzerine çıkmayı hedefliyor
Saat sektörü; kullanım alanlarına, özelliklerine, işlevlerine ve trendlere göre ayrılan geniş çeşitlilikleriyle dünya çapında en popüler aksesuar sektörü olarak kabul ediliyor.
TUİK' e göre; Türkiye saat ithalatı 2023 yılında 392 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. 2024 yılının ilk 9 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre % 13.5 büyüyerek 327 milyon USD ye ulaşmıştır. KPMG raporuna göre saat ithalatının 2024 yıl sonunu %16 büyüme ile 455 milyon USD ile kapatacağı öngörülüyor. Saat&Saat ise yıl sonunda ithalat büyüme hedefini 39,4 olarak öngördüğünü dile getiren Ramazan Kaya, şu değerlendirmeyi yaptı: "Saat&Saat, her bütçeye uyum sağlayabilecek, farklı segmentlerde ürünler sunan geniş bir portföye sahip. Bu sayede tüketiciye ulaşmakta güçlük çekmiyoruz. Doğru fiyatlandırmalarla her bütçeye uygun ürünleri müşterilerimizle buluşturmaya devam ediyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kale Grubu’nun, sosyal girişimcilik ekosistemine gençleri de dahil etmeyi amaçladığı ve birlikte bugünün ve geleceğin sorunlarına çözüm aramaya odaklandığı ‘Hayata Değer Üniversite Buluşmaları’nın ilk durağı Çanakkale’de oldu.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen buluşmada, eski sistemlerin ve düşünce kalıplarının yerini yeni bir anlayışa bırakması gerektiği belirtilerek, bu paradigma değişiminde sosyal girişimcilere ve gençlere düşen rol tartışıldı.
Türkiye'nin önde gelen sanayici ve iş insanlarından biri olarak, sadece ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk bilincini de ön planda tutan bir girişimcilik anlayışına sahip kurucusu Dr. (h.c.) İbrahim Bodur’un izinden giden Kale Grubu, yaşadıkları dünyanın sorunlarına karşı duyarlı ve çözüm odaklı olan gençlerle birlikte toplumsal dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyor. Grup, bu doğrultuda farklı alanlarda çalışan sosyal girişimcileri bir araya getirerek bilgi paylaşımı ve iş birliği ortamı yaratan, gençlerin enerjisi ve yenilikçi fikirleriyle sosyal girişimcilik ekosistemine yeni bir soluk kazandırmayı amaçladığı ‘Hayata Değer Üniversite Buluşmaları ile Türkiye’ye yayılıyor.
Sosyal girişimciler ile sosyal girişimcilik alanıyla tanışmak isteyen üniversite ve lise öğrencilerini bir araya getiren ‘Hayata Değer Buluşması’nın Anadolu’daki ilk durağı, Kale Grubu’nun da doğup büyüdüğü Çanakkale oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin iş birliğiyle düzenlenen buluşmada, dünyanın karşı karşıya olduğu küresel sorunlar ve belirsizlik haline çözüm bulmak için gençlerle birlikte yaratılacak ‘Yeni Paradigma’nın temel adımları tartışıldı.
Moderatörlüğünü Onarım Atölyesi Kurucusu Ekin Al’ın üstlendiği Hayata Değer Buluşmasının açılış konuşmasını, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu yaptı. Üniversite öğrencilerinin yoğun ilgisiyle gerçekleşen Hayata Değer Buluşmasında, geçmişin hatalarından ders alınarak çok daha sorumlu bir yaklaşımın benimsenmesi, yeni paradigmanın sadece ekonomik kazanç değil, insan hakları, çevre ve sosyal adaleti önceliklendiren değerleri benimsemesi gerektiği konuşuldu.
Sosyal girişimciler ve gençler paradigma değişiminin merkezinde…
Hayata Değer Buluşması birbirinden çarpıcı oturum ve konuşmalara sahne oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Dr. Ayşe Gülce Uygun ve Kale Grubu Kurumsal İletişim ve Etki Yatırımları Bölüm Başkanı Rana Birden’in katılımıyla ‘Çanlar Kimin için Çalıyor? Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?’ başlıklı oturum gerçekleştirildi.
İhtiyaç Haritası Kurucu Ortağı Dr. Ali Ercan Özgür’ün yönetiminde yapılan ‘Küreselden Yerele Dönüşüm: Kesişim Noktasında Çanakkale’ başlıklı oturumda; Çanakkale Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Recai Başaran, Çanakkale Bienali İnisiyatifi Yönetici Küratör ve Eş Direktörü Deniz Erbaş ve Nevruz Köyü Kadınları Kooperatif Başkanı Canan Aydın’ın katılımıyla küresel sorunlara yerel bazda nasıl çözümler getirilebileceği tartışıldı.
Günün ikinci bölümü, ‘Yeni Paradigmada Çözümün Anahtarı: İş Birliği’ oturumuyla başladı. Kale Holding Sosyal Girişim Programları Yöneticisi Okan Pala’nın yönettiği oturumda, birbirinden farklı sektör ve alanlarda iş birliğinin önemi vurgulandı. Sosyal Girişimcilik Güçlendirme ve Uyum Projesi (SEECO) Proje Koordinatörü Hande Kara, İdema Genel Müdürü K. Anıl Gökrenk ve Balıkçı Kadınlar Derneği Kurucusu Huriye Göncüoğlu, günümüzde yaşanan krizlere etki odağında ortaklaşa cevaplar geliştirmek gerektiğine dikkat çekti.
Kale Grubu’nun mevcut sorunlara dikkat çekerken aynı zamanda daha iyi bir gelecek inşa etme umudunu da ortaya koyan ‘İyi Bak Dünyana’ çağrısından esinlenen oturumda ise Kale Grubu Programlar ve Toplumsal Etki Yatırımları Müdürü Deniz Kaçaroğlu Türker’in yönetiminde; Wastespresso Kıdemli İş Geliştirme Uzmanı Mine Okyay, Köy Okulları Değişim Ağı Eş Direktörü Esra Yıldırmış ve Esmiyor Yönetici Ortağı Naz Yaman, “Dünyaya nasıl daha iyi bakabiliriz?” sorusunun cevabını aradı.
Ben nasıl dönüşüm başlatabilirim?
Katılımcıların ve dinleyicilerin daha sürdürülebilir yaşam için yeni bir paradigmaya ihtiyaç olduğu görüşünde birleştiği ‘Hayata Değer Buluşması’nın sonunda, “Ben nasıl dönüşüm başlatabilirim?” başlıklı bir atölye çalışması gerçekleştirildi. Farklı gruplara ayrılan ve seçtikleri Sürdürülebilir Kalkınma Amacı odağında bir çözüm önerisi ortaya koymayı amaçlayan gençler, daha sonra çalışmalarını konuklara anlattı. Gençler böylece doğru ortam ve destek sağlandığında, daha iyi bir dünya için proaktif rol üstlenebileceklerini ve hayata geçirecekleri projelerle daha iyi bir gelecek inşa edebileceklerini gösterme fırsatı buldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Samsung’un Bağdat Caddesi’nde 29 Kasım-8 Aralık tarihleri arasında konumlandıracağı deneyim alanı, ziyaretçilerine Galaxy AI özelliklerini keşfedebilecekleri benzersiz bir deneyim sunuyor. Galaxy AI Dünya Turu ziyaretçileri, Galaxy AI yeniliklerini deneyimlerken dünyanın farklı ülkelerine hayallerinin yolculuğunu gerçekleştiriyor.
Galaxy AI ile mobil yapay zeka çağını başlatan Samsung Electronics, akıllı telefon ve tabletlerinde yaşamı pratikleştiren birbirinden işlevsel yapay zeka destekli üretkenlik, iletişim ve yaratıcılık özelliklerini Galaxy kullanıcılarına sunuyor. Galaxy AI dünyasının kullanıcıların işlerini kolaylaştıran özelliklerini daha geniş bir kitleyle tanıştırmayı amaçlayan Samsung, bu amaca yönelik olarak Bağdat Caddesi’nde “Galaxy AI Dünya Turu” adı altında fiziksel bir deneyim alanı oluşturdu.
Herkesi Galaxy AI dünyasında benzersiz bir keşif serüvenine davet eden Galaxy AI Dünya Turu, 8 Aralık Pazar gününe kadar ziyarete açık olacak. Ziyaretçiler, her biri ayrı bir dünya şehrini temsil eden 6 odadan oluşan deneyim alanında sunulan interaktif oyun boyunca, farklı aşamalardan oluşan sürükleyici bir yolculuğa davet ediliyor.
Her odada farklı bir görevi Galaxy AI’ın farklı özelliklerini kullanarak tamamlayan ziyaretçiler, İstanbul’dan başlayan oyun boyunca Roma, Nairobi, Seul ve Nepal şehirlerinde sanal bir tura çıkabiliyor. Galaxy AI Dünya Turu ziyaretçileri heyecan dolu serüven boyunca farklı Samsung cihazları ve ekranları üzerinde Galaxy AI’ın Circle to Search, Foto Asistanı, Sketch to Image ve Sözlü Çevirmen gibi özelliklerini kullanarak hem görevleri tamamlıyor hem de eğlence dolu unutulmaz anlar yaşıyor. Galaxy AI Dünya Turu’na katılan her ziyaretçi Samsung’tan sürpriz hediyeler kazanma fırsatı yakalarken, Galaxy AI Dünya Turu’nu her gün en hızlı tamamlayan 1 kişi Galaxy Watch7, 2. Kişi Galaxy Buds3 Pro, 3. Kişi kablosuz şarj aleti ve bütün yarışmacılar arasında en hızlı tamamlayan kişi ise Galaxy Z Fold6 sahibi olacak.
Samsung Galaxy AI Dünya Turu[1], 29 Kasım’dan 8 Aralık’a kadar Bağdat Caddesi Şaşkınbakkal’da, ziyaretçilerini bekliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Tarım ve gıda ürünleri tedarik zincirinde küresel bir oyuncu olan Tiryaki Agro, dijital dönüşüm yatırımlarıyla sektördeki farkını bir kez daha kanıtladı. Şirket, “Özel Bulut Dönüşümü: Merkezi Yönetim ve Güvenlik için Yeni Nesil Altyapı” projesiyle Future of AI & Cloud Summit’te “Best Private Cloud” ödülüne layık görüldü.
60 yıla yakın köklü geçmişi ve deneyimiyle, dünyanın önde gelen tarım ve gıda ürünleri tedarik zinciri şirketlerinden biri olan Tiryaki Agro; sertifikalı tohumdan tarladaki üretime, üretimden depolamaya, işlemeden lojistiğe, ticaretten nihai tüketiciye uzanan benzersiz iş modelini dijital dönüşüm ve teknoloji yatırımları sayesinde daha da güçlendiriyor.
BEST PRIVATE CLOUD ÖDÜLÜ “YENİ NESİL ALTYAPI” PROJESİ İLE GELDİ
Yapay zeka ve bulut bilişim alanındaki yeniliklerin ödüllendirildiği Future of AI & Cloud Summit'te, özel bulut çözümleriyle öne çıkan projeler 'Best Private Cloud' kategorisinde değerlendirildi. Bu prestijli kategoride büyük ödülün sahibi olan Tiryaki Agro, “Özel Bulut Dönüşümü: Merkezi Yönetim ve Güvenlik için Yeni Nesil Altyapı” projesiyle başarısını taçlandırdı. Tiryaki Agro'nun gelişmiş bir veri merkezine sahip olmasını sağlayan projede çözüm ortağı ise vMind oldu.
“BEST PRIVATE CLOUD ÖDÜLÜ, DİJİTALLEŞME YOLCULUĞUMUZUN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
Tiryaki Agro COO Bahadır Açık, yaptığı açıklamada “2030 yılı vizyonu stratejik odak alanlarımızda dijital dönüşüm, yapay zeka, dijital entegrasyon, robotik süreçler ve yapay zeka çözümleri öne çıkıyor. Bu çözümlere giderken ilk adım, yeni nesil altyapılara yatırım yapmak, bulut dönüşümlerini en hızlı ve verimli şekilde gerçekleştirmektir. Bizim gibi global oyuncuların dijitalleşme aksiyonları, tarım ve gıda sektöründeki inovasyonların artmasına ve küresel kalkınmayı hızlandırma potansiyeline sahiptir. Tiryaki Agro olarak kitlesel ve inovatif çözümler sunarak sürdürülebilir bir gelecek için çalışıyoruz. Bu perspektifte, 'Best Private Cloud' ödülü, dijitalleşme yolculuğumuzun ne denli doğru bir yönde ilerlediğinin ve bu alandaki kararlılığımızın bir göstergesi oldu” diye konuştu.
ÖDÜLLÜ PROJE KESİNTİSİZ İŞ SÜREKLİLİĞİNİ DESTEKLİYOR
“Özel Bulut Dönüşümü: Merkezi Yönetim ve Güvenlik için Yeni Nesil Altyapı” projesinin Tiryaki Agro’nun güçlü dijital altyapısına sağladığı katkıya dikkat çeken Bilgi Teknolojileri Direktörü Timur Karaman ise, “vMind ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği sayesinde, altyapımızın modernizasyonunu bir adım daha ileri taşımakla kalmadık, aynı zamanda veri güvenliğini ve sistem verimliliğini en üst düzeye çıkardık. Bugün prestijli bir ödülle taçlandırdığımız bu dönüşüm, dijitalleşme yolculuğumuzda sürdürülebilir büyümeyi ve kesintisiz iş sürekliliğini desteklemiş olduk” dedi.
Tiryaki Agro Hakkında
Tiryaki Agro, dünyanın önde gelen tarım ürünleri tedarik zinciri şirketidir. Tarım ürünleri tedarik zinciri yönetiminde; sertifikalı tohumdan tarladaki üretime, üretimden depolamaya, işlemeden lojistiğe, ticaretten nihai tüketiciye ulaşan, global ölçekte benzersiz bir iş modeline sahiptir. Tiryaki Agro, Türkiye başta olmak üzere 35 ülkede ürettiği veya tedarik ettiği ürünleri, üç kıtada dokuz lokasyondaki 26 tesisinde işlemekte ve yılda 3 milyon tonu aşkın yem ve yağlı tohum, tahıl, bakliyat, kuruyemiş ve organik gıda ürünlerini 70 ülkedeki müşterilerine ulaştırmaktadır. Tiryaki Agro, 2018 yılından bu yana organik tarım ürünleri dağıtımında dünyanın en büyük firmalarından biri olan Sunrise Foods International’ın çoğunluk hisselerine sahiptir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çağdaş sanatı destekleme girişimi SAHA, 2014 yılından bu yana Türkiye genelinde faaliyet gösteren bağımsız sanat inisiyatiflerine verdiği desteği SAHA Sürdürülebilirlik Fonu ile sürdürüyor.
SAHA'nın 2025 boyunca çeşitli projelerine yönelik destekleyeceği inisiyatifler, Arazi (Mardin), Fırın (Eskişehir), Hayy Açık Alan (İzmir), Hür Adalar (Alanya), Karantina (İzmir), Kırık (İstanbul), Loading (Diyarbakır), Montag Residency (Balıkesir), Poşe Art Space (İstanbul), Selektör Kolektif (Ankara), Tohum Sanat İnisiyatifi (İzmir), Yıkıntılar Arasında Araştırma ve Sanat İnisiyatifi (İstanbul, Hatay, Diyarbakır, Mardin) olarak belirlendi.
2024'ün Ekim ayında yapılan açık çağrıya gelen başvurular arasından seçilen 12 inisiyatif, derneğin misyon ve faaliyet alanlarına göre önceliklendirilerek onaylandı. SAHA, yıl sonuna dek bu 12 inisiyatife 1.440.000 TL (yaklaşık 40.000 EUR) net ve karşılıksız fonu eşit paylaştırıyor.
SAHA ve SAHA Sürdürülebilirlik Fonu Hakkında
SAHA, 2011 yılından beri yaklaşık 650 sanatçı, küratör, yazar ve sanat inisiyatifine 49 farklı ülkede ve kâr amacı gütmeyen müze, bienal ve sanat kurumundaki projeleri için destek oldu. Kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan SAHA, üyeleri, kurumsal destekçileri, proje ortakları ve danışmanlarıyla katılımcı bir yönetişim ve kaynak geliştirme anlayışı benimseyerek sanata karşılıksız destek veriyor.
SAHA, Türkiye genelinde bağımsız sanat mekânı ve inisiyatiflerinin sürdürülebilirliği için genişleterek devam ettirdiği SAHA Sürdürülebilirlik Fonu için her sonbahar döneminde açık çağrıda bulunuyor. Kâr amacı gütmeyen sanat inisiyatiflerinin sergi, kamusal etkinlik, misafirlik programları ve yayınları kapsayan projelerini teşvik etmek amacıyla oluşturulan fonun kapsamı, bugüne dek Covid-19 ve 6 Şubat depreminden etkilenen proje ve inisiyatiflerin aciliyetlerine de cevap verecek şekilde geliştirildi. 2024 sonuna dek 44 farklı inisiyatife, en az bir yıl olmak üzere kaynak ve kapasite geliştirmek üzere katkı sağlayan SAHA, 2025 yılı sonunda 14 yılda Türkiye'den güncel sanatı temsil eden 50 farklı inisiyatifi desteklemiş olmayı planlıyor.
Fon, 2014-2015 yılındaki ilk döneminde 5533, Pasaj ve Torun'a destek verdi. 2015-2016'da Apartman Projesi, BAS, m-est.org, Torun ve Videoist; 2016-2017'da Corridor Project Space, MARS, Orta Format, Space Debris ve TOZ Artist Run Space'e sağlanan fondan 2017-2018'de Loading, MARS, OJ, Orta Format ve Tasarım Bakkalı yararlandı.
SAHA, 2018-2019 döneminde fonun kapsamını genişleterek 5 farklı kentte faaliyet gösteren AVTO, Hayy Açık Alan, Loading, NOKS, Performistanbul, sub ve Torun'a kaynak sağladı. 2019-2020 döneminde 5 farklı kentte ve dijital mecrada faaliyet gösteren A4 Açık Sanat Alanı, AVTO, Eldem Sanat Alanı, Karantina, Loading, Orta Format, Performistanbul ve sub'a; 2020-2021 döneminde ise 5533, Are Projects, AVTO, Çözümsel Sanat Topluluğu, Darağaç, Kendine Ait Bir Oda, Loading, NOKS, Orta Format ve Performistanbul desteklendi. 2021-2022 süresince, A4 Açık Sanat Alanı, Altatölye, Arazi, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Darağaç, KIRIK, KOLİ Art Space, Kültürhane, Loading, m-est.org, Monitor ve sub'a kaynak sağlandı.
2023 yılına özel olarak bağımsız sanat mekanı ve inisiyatiflerinin yanı sıra sanatçı kitapları ve bağımsız yayın projelerini içerecek biçimde kapsamı genişletilen SAHA Sürdürülebilirlik Fonu ile 7 farklı kentten Garp Sessions, Loading, Merkezkaç, Kültürhane, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Performistanbul, Monitor, Nesin İstasyon olmak üzere 8 inisiyatif ve 8 yayın projesine destek sağladı. 2024 yılı boyunca A4, Alan Antakya, Darağaç, Fırın, KIRIK, Loading, Mahsul Projesi, Manifold, Nesin İstasyon, sub'ı destekleyen SAHA, Mersin'deki Kültürhane'ye destek amacıyla fonun kapsamını tekrar genişletti.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TÜRKÇİMENTO’nun desteği ile Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu ve Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” sektörün öncü isimlerini gençlerle bir araya getirdi.
Sektör temsilcilerinin oluşturduğu Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF), sanayi faaliyetlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk misyonuyla farklı projelere imza atmayı sürdürüyor. Bu kapsamda YÜF her yıl düzenlediği “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” ile gençlerle sektör uzmanlarını bir araya getirerek deneyimlerini paylaşmalarına imkân tanıyor.
Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri bu kez Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliği ve ev sahipliğinde 28 Kasım Perşembe günü düzenlendi. Seminerde üniversite adayı gençler sektördeki en son teknolojileri, sektör analizlerini, rakamsal verileri, üretim süreçlerini, dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamaları konunun uzmanlarından dinledi.
Seminerin açılışı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aynur Şensoy Şorman’ın konuşmasıyla başladı. Ardından Seramik Araştırma Merkezi Test-Analiz Müdürü Doç. Dr. Erhan Ayas’ın konuşma yaptığı seminer, konuşmasıyla son buldu.
Seminerde misafir konuşmacı olarak yer alan TED Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Can Baran Aktaş ise “Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu Tanıtımı” ilgili genel bilgilendirmede bulundu.
Seminer sırasında öğrenciler, uzmanlara sunumları ile ilgili soru sorma fırsatı yakaladılar.
ETKİNLİKTEN NOTLAR:
TÜRKÇİMENTO Teknik Asistanı Barış AKBELEN ‘Çimento ve Beton Teknolojisindeki Gelişmeler’ başlıklı sunumuyla katılımcıları bilgilendirdi. Akbelen sunumunda çimento ve betonun, inşaat sektörünün temel yapı taşları olmaya devam ettiğini, artan beklenti ve değişen ihtiyaçlarla birlikte sektörün yenilikçi çözümler üretmek amacıyla Ar-Ge faaliyetlerini hızla sürdürdüğünü belirtti.
1 Ocak 2025’ten itibaren yürürlüğe girecek olan Yeşil Çimentoların Yaygınlaştırılması Tebliği ile Türk çimento sektörünün 10 yılda 11 milyon ton CO2 emisyon azaltımı yaparak 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlayacağını vurguladı.
Ayrıca, halihazırda 16 fabrikada 25 hat ile yaklaşık 566.000 hanenin günlük elektrik tüketimine eş değer atık ısı geri kazanımının sağlandığını ve planlanan yatırımların devreye alınmasıyla 2 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine denk geri kazanımın mümkün olacağını belirtti.
Sektörün yüksek karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtları atıklarla ikame etme çalışmalarına devam ettiğini ve 2007 yılında 47 bin ton olan alternatif yakıt kullanımının 2023 yılında 1,8 milyon tona ulaştığını belirtti.
3 boyutlu beton ve esnek beton gibi yenilikçi beton tipleriyle farklı ihtiyaçlara yönelik en verimli çözümlerin üretildiğini vurgulayan Akbelen, her metrekaresi dakikada 200 litre suyun geçişine izin veren geçirimli beton uygulamasıyla yağmur sularının yer altı su kaynaklarıyla buluşmasının ve doğal su döngüsünün korunmasıyla sürdürülebilir çevreye ciddi katkılarda bulunmanın mümkün olduğunu belirtti.
Ayrıca, ülkemizde otoyolların ve devlet yollarının sadece %10’unun, il yollarının ve yerel yönetim yol ağının %40’ının beton yol olmasıyla; ilk yapım maliyetinde yaklaşık 2,4 milyar dolar, bakım-onarım maliyetinde yaklaşık 450 milyon dolar olmak üzere, 10 yılda 3 milyar dolar tasarruf sağlanabileceğini belirtti.
Seminere Türkiye Hazır Beton Birliğini temsilen THBB Genel Sekreteri Reşat Sönmez katıldı. Birliğin çalışmaları hakkında bilgiler veren Reşat Sönmez ülkemizde kaliteli beton üretimine ve bununla doğru orantılı olarak kaliteli yapılaşmaya önemli bir katkıda bulunuyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin hazır beton üretim hacmi açısından Avrupa’da lider olduğuna işaret eden Reşat Sönmez, “Sektörümüz 2023 yılı verilerine göre 40 bine ulaşan istihdam hacmi ve yıllık 115 milyon metreküplük üretimiyle inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.” dedi. Beton sınıflarının günümüze kadar geçirdiği değişime değinen Reşat Sönmez, beton kalitesinin zaman içerisinde yükseldiğinin ve Türkiye’deki ortalama beton dayanımının C30 seviyesine ulaştığının altını çizdi. Seminerde betonu ve özelliklerini anlatan Reşat Sönmez, betonun tarihçesi ve beton bileşenleri hakkında bilgi verdi. Betonun yerleştirilmesi, bakımı ve kürü konusunu ele aldı. Beton sorunlarına da değinen Reşat Sönmez, bu sorunların başında çatlakların geldiğini belirterek farklı tipte çatlakların sebepleri ve engellenmesi için alınacak önlemlerden bahsetti.
Durabilite konusunun da önemine değinen Reşat Sönmez, yapıların servis ömürleri boyunca maruz kalacakları çevresel etkilerin önceden belirlenerek betonun bu etkileri karşılayacak şekilde tasarlanması gerektiğini belirtti. Sunumuna betonun türleri ve çeşitli ihtiyaç ve zorluklara göre üretilebilecek farklı özel betonlar hakkında bilgiler vererek devam Reşat Sönmez, betonda yeni trendleri ve güncel konuları anlatarak sunumunu tamamladı.
Agrega Üreticileri Birliği üyesi Emre Coşkun ise “Yaşanabilir Kentlerin Ana Hammaddesi: Agregalar” başlıklı sunumunda agreganın kum, çakıl ve kırmataş gibi malzemelerin genel adı olduğunu belirterek “Agrega dünyada sudan fazla en çok tüketilen doğal kaynaktır. Bu nedenle yaşamın ana hammaddesidir demek hiç de abartılı bir ifade olmayacaktır. Beton içinde hacimsel olarak %85, asfalt içinde ise % 95 civarında yer alan agrega, inşaat sektörü için vazgeçilmez bir yapı hammaddesidir. Agrega olmadan ne beton ne de asfaltın üretilemeyeceği düşünüldüğünde inşaat sektörünün altyapı ve üstyapı faaliyetleri için en değerli yapıtaşının agrega olduğunu görüyoruz. Ancak her taştan, her kayaçtan kaliteli agrega olmayacağını ifade etmeliyiz. Kaliteli agrega üretimi için birçok standartta tanımlanan deneylerin yapılması gerekiyor. Bu deneylerin sonucuna göre beton ya da asfaltta kullanılabilirliği belirleniyor. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada Agrega maden üretimi toplam maden üretiminin %65’ini oluşturmaktadır. Türkiye’de yıllık 300 milyon ton seviyelerinde üretim gerçekleştirilmektedir. 2018 yılına kadar bu rakamın 450 milyon tonlara kadar ulaştığını biliyoruz. Ancak 2018 yılında başlayan ekonomik durgunluktan sonra henüz tekrar o rakamlara ulaşamadık. Fakat ülkemizin agrega üretim potansiyelinin çok güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Agrega sektörü Türkiye’de yaklaşık 25.000 kişi ile madencilik sektörü içinde istihdamın en fazla desteklendiği sektör konumundadır.” şeklinde konuştu.
Türkiye Prefabrik Birliği’nden İnşaat Mühendisi Alper Uçar “Beton Prefabrikasyon” başlıklı sunumunda prefabrikasyon yapıyı oluşturan elemanların yapım aşamalarına değinip, kullanım alanlarını yurtiçi ve yurtdışı örnekleriyle gösterdi. Sektörün istatistiki bilgilerinin paylaşmasının ardından, sistemin avantajlarını detaylı olarak anlattı. Devamında prefabrike beton yapı sistemleri ve Türkiye’de kullanım şartlarına kısaca değindi. Daha sonrasında prefabrik birleşim yöntemleri, öngerme, ardgerme teknolojileri hakkında bilgiler verdi.
Katkı Üreticileri Birliği (KÜB) adına Ürün Yöneticisi Devrim Nazlıkol, “Beton Bileşenleri ve Fiberler” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Nazlıkol, “Kimyasal Beton Katkıları, beton performansını geliştirmek amacı ile tarih boyunca birçok yapının içerisinde yer almış ve günümüzde betonun vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Ülkemizde TS EN 934-2 standardına uygun üretilen kimyasal katkılar ile depreme dayanıklı, uzun ömürlü ve sürdürülebilir yapıların elde edilmesi mümkün olmuştur. İhtiyaca uygun, inovatif tasarlanan katkıların kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır” dedi.
“KÜB olarak inşaat ekonomisine büyük faydası olan, beton ve harç katkıları ve sentetik fiber donatıların üretiminin evrensel kalite ölçülerine, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasına destek olmak, kaliteden ve etik değerlerden ödün vermeksizin, sektörün dinamik ve verimli bir şekilde gelişmesi için faaliyet göstermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu
Kireç Sanayicileri Derneği (KİSAD) adına Genel Sekreter Coşkun Gönültaş sunumunda, “Kireç, insanlık tarihinde inşaat malzemesi olarak uzun zamandır bilinmesine karşın, endüstrideki kullanımının çeşitliliği ve önemi çoğu kişi tarafından halen bilinmiyor. Oysa kirecin üretimi ve kullanım alanları zamanla genişledi ve modern endüstrinin de temel yapı taşlarından biri oldu. 20. yüzyılın başında hızla gelişen kimya ve demir çelik endüstrisi çok büyük miktarlarda kireç kullanılmaya başlandı. Kirecin endüstri, tarım ve çevre sektörlerindeki gittikçe artan kullanımı; kireç üretim yerlerinin yaygınlığı, kullanım yerlerine yakınlığı, üretim teknolojisinin geliştirilmesi ve bu sayede fiyatının aynı işi yapabilecek diğer kimyasallara oranla oldukça ucuz olmasının bir sonucu olarak gerçekleşti” diye konuştu. Gönültaş, açıklamasının devamında “Bu konudaki en iyi örnek zemin stabilizasyonudur: İnşaat faaliyetlerinde taban zeminindeki zayıflık hem binalar için hem de yol çalışmaları için birçok problem yaratmaktadır. Bu tür zeminlerde ve uygulamalarda zemin kireç ile iyileştirilerek sağlam ekonomik bir taban zemini oluşturulabilmektedir. Zemin genellikle kuru ağırlığının %3-5 aralığında kireç ile iyileştirilerek klasik yönteme göre birçok işlem yapmaktan kurtulmuş olunur” dedi.
Yapı Ürünleri Üreticileri Hakkında:
AGÜB (Agrega Üreticileri Birliği), KİSAD (Kireç Sanayicileri Derneği), TÜRKÇİMENTO (Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği), THBB (Türkiye Hazır Beton Birliği) ve TPB (Türkiye Prefabrik Birliği) tarafından, yapı ürünleri sektörünün rekabet gücünün artırılarak uluslararası ekonomik sistemde etkinliğinin artırılması hedefiyle 22 Şubat 2005 tarihinde YÜF (Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu) kuruldu. KÜB (Beton ve Harç Kimyasal Katkı Maddeleri Üreticileri Birliği) 03.11.2006 tarihinde federasyon üyesi oldu.
Türk yapı ürünleri sektörünün rekabet gücünün artırılarak uluslararası ekonomik sistemde daha etkin hale getirilmesi hedefiyle kurulan 6 üye birlik ile faaliyet gösteren ve ülke çapında 2019 yılında doğrudan 89 bin kişiye dolaylı olarak ise toplam 359.000 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Federasyonun amacı, çimento, beton ve kirece dayalı yapı malzemeleri üreten kuruluşlara ve mensuplarına mesleki sosyal, teknik ve ekonomik yönlerden rehberlik etmek, yapı malzemeleri ve ticaretinin mesleki ahlak ve kamu yararına uygun, ahenkli ve verimli tarzda çalışmasını sağlamak ve Uluslararası Entegrasyon hedefi doğrultusunda Türk Sanayi ve Hizmet Kesimi’nin rekabet gücünün artırılarak, uluslararası ekonomik sistemde belirgin ve kalıcı bir yer edinmesi için çalışmaktır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kia, İstanbul'da düzenlediği lansmanda merakla beklenen modeli EV3 ve Yeni EV6'yı tanıttı.
Ödüllü EV6 ve EV9'un üstün teknolojilerini geniş iç mekanıyla bir araya getiren Kia EV3, 772 km'ye kadar segment lideri şehir içi sürüş menziliyle elektrikli SUV pazarına iddialı bir giriş yaptı.
Yeni EV6 ise stil sahibi tasarımını güncelleyerek, rekabetçi bir fiyatla meraklılarıyla buluşuyor. Yeni EV6, sadece 18 dakikada* %10'dan %80 seviyesine şarj edilebilmesini sağlayan 800V ultra yüksek hızlı şarj altyapısıyla kullanıcılarına sıra dışı bir elektrikli araç deneyimi sunuyor.
Kia EV3 ve Yeni EV6'nın tanıtıldığı lansmanda konuşan Kia Türkiye Genel Müdürü Can Ağyel, "Sürdürülebilir bir dünya için elektrifikasyon konusunda sektörümüze liderlik eden markaların başında geliyoruz. Bunu hem küresel hem de ulusal ölçekte yapıyoruz. 2020 yılının sonunda açıkladığımız Plan S stratejisi kapsamında 2030 yılına kadar 14 elektrikli model geliştireceğimizi duyurmuştuk. EV6 ve EV9 bu strateji kapsamında geliştirilen ilk araçlar. EV3 ile tam elektrikli model sayımızı dörde yükselttik. Yaklaşık dört yıldır devam ettiğimiz dönüşüm yolculuğumuzu bugün EV3 ile taçlandırıyoruz" dedi.
Kia'nın elektrifikasyon sürecinde lider markalardan biri olduğunu söyleyen Ağyel, "Küresel ölçekteki sıfır emisyon hedefleri için otomotiv sektörüne büyük sorumluluk düşüyor. Gezegenimizi korumak ve çocuklarımıza yaşanabilir bir gelecek bırakmak için elektrifikasyonun gücüne inanıyoruz. Kia, 2030 yılında küresel ölçekte 4,3 milyon adet araç satmayı ve toplam satışlarının yüzde 40'ını elektrikli araçlardan elde etmeyi hedefliyor. Kia Türkiye olarak bizler de, 2024 yılında toplam satışlarımızın yüzde 11'ini tam elektrikli araçlarımızdan elde ettik. Gelecek yıl ise toplam satışlarımızın yüzde 45'inin tam elektrikli modellerimizden sağlanacağını öngörüyoruz. Diğer bir deyişle, küresel hedefi beş yıl öncesinden yakalayacağız" ifadelerini kullandı.
Heyecan verici bir sürüş deneyimi
EV3'ün 604 km WLTP menzili, şehir içi sürüş koşullarında kullanıldığında 772 km'ye kadar çıkıyor. i-Pedal teknolojisi ile direksiyon arkasındaki kulakçıklardan rejeneratif frenleme seviyesini ayarlayarak sürücüye fren pedalı kullanmadan sürüş esnekliği sunuluyor.
EV3'ün sadece 0,263 sürtünme katsayısına sahip aerodinamik tasarımı, verimliliği ve performansı üst düzeyde sunuyor. 400V hızlı şarj teknolojisi, EV3'ün 58,3 kWh batarya kapasitesine sahip versiyonu için 29 dakikada ve 81,4 kWh versiyonu için 31 dakikada %10'dan %80 seviyesine kadar bataryaları şarj etmeyi sağlıyor.
Yüksek verimli ısı pompasına sahip EV3 bu sayede menzilden ödün vermeden tüm hava koşullarında maksimum konfor ve optimum güç kullanımı sağlıyor.
Kia mühendisleri, şehir hayatının dinamiklerine odaklanarak direksiyonda hassasiyet ve sürüş hakimiyetine öncelik verdi. Böylece, EV3 hem dar sokaklarda çeviklik sağlarken hem de otoyollarda ve virajlarda üstün performans vadediyor.
Teknoloji ve rahatlık
EV3'ün geniş iç mekânı, pratikliği en üst düzeye çıkaran özellikleriyle kullanıcısına maksimum konfor sunuyor. Sadelik ve ergonomiyi ön planda tutan tasarımda, sürücünün tüm bilgilere kolayca ulaşabilmesi için 12,3 inçlik gösterge bilgi ve 12,3 inçlik multimedya ekranı ile klima kontrolüne özel 5,3 inçlik bir ekran bir araya getirilerek 3 modüllü ultra geniş panoramik bir ekran bulunuyor.
Sürdürülebilir bir gelecek
Okyanuslarda ve nehirlerde biriken plastiği temizlemeye odaklanan sivil toplum kuruluşu The Ocean Cleanup ile yapılan iş birliği kapsamında, Pasifik Okyanusu'ndan toplanan atıklar geri dönüştürülerek EV3'ün iç mekan tasarımında kullanıldı. EV3, toplamda 28,5 kg geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı ile üretimde çevreci yaklaşıma da yeni bir soluk getiriyor.
Yenilikçi çözümler bulmayı ve daha temiz bir gezegene ulaşmayı amaçlayan 7 yıllık ortaklık, Büyük Pasifik Çöp Alanı'ndan yaklaşık yarım milyon kilogram plastiğin çıkarılmasını hedefliyor.
Türkiye'de Satışta
Kia EV3, 58,3 kWh bataryaya sahip standart menzil ve 81,4 kWh bataryaya sahip uzun menzil seçenekleriyle 1.490.500 TL ve 1.920.500 TL arasında değişen fiyat etiketiyle satışa sunuldu.
Yeni EV6 ise, 63 kWh bataryaya sahip Elegance versiyonuyla, lansmana özel 1.920.500 TL fiyat etiketiyle satışa sunuldu.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.