Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruldukları günden bu yana attıkları her adımda, değişen ihtiyaçlara kulak vererek çözüm üreten, yerli ve küresel finans dünyasını ortak platformda buluşturan bir vizyonla ilerlediklerine değinen Rasyonet Kurucusu ve Genel Müdürü Orkun Barın, “Kuruluşumuzun hemen ardından ülkemizde yaşanan 2001 büyük ekonomik krizi, Türkiye finans sisteminde derin yaralar açtı. Ancak aynı zamanda bir yeniden yapılanma sürecini de beraberinde getirdi. Bu dönemin tartışmasız en önemli gelişmelerinden biri olan internetin yaygınlaşması ile 2000’lerin başında yalnızca yüz binlerle ifade edilen Türkiye’deki internet kullanıcı sayısı 2005’e gelindiğinde 10 milyon barajını aştı. Bu dijital devrim, Rasyonet’in “verinin geleceğin dili” olduğu öngörüsünü doğrular nitelikteydi. Biz de Rasyonet olarak ilk adımımızı, veri analitiğini demokratikleştirme inancıyla attık. Türkiye’nin ilk yerli hisse analiz yazılımlarından biri olan Traders’ Focus uygulamasını geliştirerek, öncelikle piyasa profesyonellerine güvenilir, erişilebilir ve görsel destekli analiz araçları sunmaya başladık” dedi.
Teknoloji ve Rasyonet hızla gelişiyor
Rasyonet'in teknolojik altyapısını da köklü biçimde yenilediği, İTÜ ARI Teknokent'e taşınarak, Ar-Ge odaklı büyüme stratejisini hayata geçirdiği yılların ardından yeni uygulamalara yöneldiklerine vurgu yapan Barın, “2008 krizine rağmen vizyonumuzu bir adım öteye taşıyarak StockGround Finansal Analiz Uygulaması’nı 2008'de, tam da krizin tepe noktasında piyasaya sunduk. 2010 yılında tamamladığımız PRP Fon Analiz Uygulaması ise Türkiye’de fon analizi konusunda dönüm noktası oldu. PRP sayesinde fon performansları, risk-getiri profilleri ve karşılaştırmalı raporlar sistematik bir biçimde sunulmaya başlandı. Böylece yatırım fonlarının şeffaflık ilkesiyle değerlendirilmesine ciddi şekilde katkıda bulunduk” şeklinde görüş belirtti.
Türkiye’den dünyaya açılan bir teknoloji
2010'lu yıllarla birlikte finansal teknolojiler açısından büyük gelişmelerin yaşandığını belirten Orkun Barın o dönem hakkında şunları söyledi:
“2010’larla birlikte mobil bankacılık ana akım haline geldi, ödeme sistemleri dijitalleşti ve finansal hizmetlere erişim kolaylaştı. Apple Pay ve Google Wallet gibi mobil ödeme sistemleri ile bu dönemde tanıştık. API ve dijital müşteri kimlik doğrulama sistemleri bu dönemin öne çıkan temalarıydı. Biz de 2013 yılında Odifin Stratejik Danışmanlık Hizmetleri AŞ iş birliği ile geliştirdiğimiz BondGround uygulamamızla bu noktada kurumların operasyonel yüklerini azaltmayı hedefledik. Yine Odifin iş birliği ile geliştirdiğimiz ve 2014 yılında piyasaya sunduğumuz Risk Yönetim Sistemi, kurumların risk yönetim süreçlerini dijitalleştiren ilk yerli platformlardan biri oldu. Rasyonet’in sermaye piyasalarındaki tüm araçlara ilişkin tarihsel olarak tam ve kapsamlı veri kurulumunun üzerine inşa edilen bu sistem sayesinde, kurumlar manuel iş yükü ve bunun getirdiği hata risklerinden korunarak verimliliklerini artırdılar. Bu hamlelerin ardından dünyaya açılmaya karar verdik ve ilk adım olarak StockGround Finansal Analiz Uygulamasını Güney Afrika, Polonya, Romanya gibi ülkelere ihraç etmeye başladık.”
Bulutla birlikte Rasyonet de güçleniyor
2015-2020 döneminde dijitalleşme ile birlikte kurumların uçtan uca dönüşüm beklentilerinin öne çıktığı bir zaman dilimi yaşandığının altını çizen Barın, “Türkiye’de yatırım fonları ve emeklilik fonlarının sayıları artar ve buna paralel olarak portföy yönetimi şirketleri büyürken; Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) gibi düzenleyici kurumların teknolojik altyapılara verdiği önem de gözle görülür biçimde arttı. Dijital bankacılık hızla yaygınlaştı, mobil ödeme sistemleri gelişti. Blokzincir teknolojisi finans sektöründe çeşitli uygulamalarda kullanılmaya başlandı. Dijital bankalar ve fintek şirketleri geleneksel bankacılığa meydan okumaya başladı. Bu dönemde biz de altyapı güncellemelerini önceliğimiz haline getirdik. 2017 yılında piyasaya sunduğumuz, EquityRT Finansal Analiz Uygulaması bulut altyapısına taşınarak, yerli ve küresel hisse senedi piyasalarıyla +200 ülkeye ait makroekonomik göstergeleri aynı çatı altında toplayan kapsamlı bir analiz platformuna dönüştü. Hemen ardından PortfolioBase Entegre Portföy Yönetim Sistemi hız, kullanım kolaylığı ve mevzuat uyumunu merkezine alacak şekilde tasarlanarak yine bulut tabanlı olarak piyasaya sunuldu. Yatırım ve emeklilik fonları için uçtan uca portföy yönetimi sağlayan; emir yönetimi, performans raporlaması, regülasyon uyumluluğu, iç kontrol ve risk analizi gibi tüm süreçleri kapsayan bu sistem, kurumların operasyonel verimliliğini artırırken stratejik içgörü üretmelerine de katkı sağlamakta” şeklinde konuştu.
Yapay zekâ çağı hoşgeldi
Tüm dünyada pandemi sonrası dengelerin yeniden kurulduğu, dijitalleşmenin kaçınılmaz hâle geldiği ve yapay zekanın etkisinin yoğun şekilde hissedildiği günler yaşıyoruz. Uzaktan erişim, mobilite, güvenlik ve hız tüm kurumlar için tercih değil zorunluluk haline geldi. Son yıllarda yapay zekâ gibi yenilikçi kavramların da hayatımıza girmesiyle fintek süreçlerinin de değerinin arttığını belirten Orkun Barın, sözlerini şu şekilde noktaladı:
“Gelinen noktada dijitalleşen dünyada kurumların iç ve dış müşterilerine yönelik olarak gerçekleştirdikleri projelerde yoğun olarak rol alıyoruz. Web tabanlı ve/veya mobil uygulamaları anahtar teslim geliştirdiğimiz gibi birçok projenin arka planında yer alan finansal verileri API ve Web Servis çözümlerimizle beslemekteyiz. Hemen Rapor uygulamamız finansal raporların ve yatırım bültenlerinin hazırlık süreçlerini otomatikleştirerek büyük ölçüde zaman tasarrufu sağlamak amaçlı kurgulandı. Veri entegrasyonu, görselleştirme ve formatlama gibi adımları, insan müdahalesi olmadan yürüten bu yenilikçi uygulama, özellikle araştırma ve raporlama ekiplerinin operasyonel verimliliğini arttırmayı hedefliyor. Yüz binlerce veriden oluşan “Büyük Veritabanı”mız sayesinde sektöre rakipsiz ve güvenilir bir veri kaynağı sağlamaktan gurur duyuyoruz. Bugün Türkiye’de profesyonel portföy yöneticileri tarafından yönetilen fonların toplam büyüklüğünün yüzde 95’i Rasyonet’in risk altyapısına güveniyor. Platformlarımız 120 borsada 130 binden fazla hisse, binlerce hisse endeksi, binlerce ETF ve fona ilişkin kapsamlı veri sağlıyor. 8 ülkede 200’e yakın kurum ve 2000’den fazla kullanıcı finansal analiz, karar alma, risk ve portföy yönetim süreçlerinde Rasyonet çözümlerinden faydalanıyor. Bu başarı; yalnızca mühendislik değil, iş birliği, vizyon, inanç ve tutku ile birlikte inşa edilen değerlerle mümkün oldu. 25 yıl boyunca yanımızda olan, bize güvenen müşterilerimize, iş ortaklarımıza ve ekip arkadaşlarımıza birlikte ürettiklerimiz ve başardıklarımız için teşekkür ediyoruz.”
Rasyonet hakkında:
İTÜ Arı Teknokent bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Rasyonet, dinamik ve yetenekli ekibiyle yurt içi ve yurt dışındaki finans kurumlarına yönelik web tabanlı platformlar geliştiriyor. Küresel sermaye piyasaları bilgi ve katma değerli analizlerini en hızlı, en doğru ve güvenilir şekilde sunarak finans piyasasında verilen hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesine yardımcı olma vizyonu taşıyan bir fintek şirketi olan Rasyonet, yüzde 100 müşteri memnuniyeti hedefi ile hareket ediyor. Diğer hedefleri arasında çalışan memnuniyeti ve sürekli gelişimi de olan ve daha çok ülkede daha çok kurum ve kullanıcının hayatını kolaylaştırmak misyonuyla hareket eden şirket, toplum genelinde finansal okuryazarlık düzeyinin yükseltilmesine katkı sağlamayı da amaçlıyor. https://www.rasyonet.com.tr/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dijital lider olmayı hedefleyen mevcut veya potansiyel profesyoneller için tasarlanan Dijital Liderlik Akademisi’nin 2025 dönemi, 16 Nisan’da düzenlenen sertifika töreniyle sona erdi. Kapanış programı kapsamında, 17 Nisan’da Dijital Varlık Yönetimi Zirvesi gerçekleştirildi.
Eğitim programı; yarının merkezine teknolojiyi koyarak bugünün ve geleceğin sorunlarına çözüm üreten gençleri destekleyen Paribu Hub ana sponsorluğunda, Galatasaray Üniversitesi Girişimcilik ve Yenilikçilik Merkezi (GSÜ Innove) ile Boğaziçi Üniversitesi İnovasyon ve Rekabet Odaklı Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında düzenlendi.
"Dijital Varlık Yönetimi" temasında 5 haftalık eğitim
Bu yıl üçüncü dönemi gerçekleştirilen ve kariyerinde dijital liderlik hedefleyen genç profesyonellere özel olarak tasarlanan Dijital Liderlik Akademisi 2025’in ana teması "Dijital Varlık Yönetimi" olarak belirlendi. 25 Şubat 2025'te Galatasaray Üniversitesi'nden Doç. Dr. Murat Levent Demircan'ın “Dijital Liderliğe Giriş” dersiyle başlayan beş haftalık eğitim programında katılımcılar; dijital varlıkları, iletişimi, medyayı, dijital dünyada toplulukların önemini ve girişimciliği, uzmanlarından dinledi. Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Aslı Deniz Helvacıoğlu ve Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan da eğitmenler arasında yer aldı.
Medya, akıllı sözleşmeler, iletişim ve dahası konuşuldu
Paribu Hub Yöneticisi Recep İlkbahar'ın dijital varlık yönetimine ve akıllı sözleşmelere, Paribu Araştırma ve Raporlama Birimi Yöneticisi Emirhan Erdoğan'ın dijital dünyada iletişim ve medyaya odaklandığı programda, Paribu Ventures Yöneticisi Erman Taylan web3’ün girişimciliği ve yatırımcılığı nasıl dönüştürdüğünü katılımcılarla paylaştı. Web3 ürün ve büyüme uzmanı Ali Tıknazoğlu'nun Web3 iş modellerini ele aldığı dördüncü haftanın ardından son haftada Utilify Kurucu Ortağı ve CEO’su Bertuğ Oymak, dijital dünyada toplulukların önemine ve sadakat uygulamalarının dönüşümüne odaklandı. Program kapsamındaki tüm eğitimlere YouTube’dan erişilebiliyor.
Başarılı katılımcılar sertifikalarını aldı
Beş hafta süren ve Noform Academy YouTube kanalından canlı olarak yayınlanan eğitimlere %70 katılım sağlayan, quiz’leri başarılı bir şekilde tamamlayan katılımcılar, sertifika almaya hak kazandı. Katılımcılar, “Kendi Dijital Sertifikanı Tasarla” atölyesinde, sertifikalarını da Paribu Self ile kendileri tasarladı. Sertifika töreni 16 Nisan'da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleştirildi.
17 Nisan’da Dijital Varlık Yönetimi Zirvesi de gerçekleştirildi
Boğaziçi Üniversitesi, sertifika töreninin ardından, 17 Nisan’da Dijital Varlık Yönetimi Zirvesi’ne de ev sahipliği yaptı. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall salonunda gerçekleştirilen zirve, Paribu Hub Yöneticisi Recep İlkbahar’ın “Zincirin Ötesinde: Dijital Varlıkların Gücü ve Geleceği” ve Ali Tıknazoğlu’nun “Merkezsiz Güç: Web3’te Toplulukların Yükselişi” başlıklı sunumlarıyla başladı.
Inverter Network Kurucu Ortağı Alp Ergin, Istanbul Blockchain Women Başkanı Ayşegül Şensoy ve Utilify Kurucu Ortağı Bertuğ Oymak, katıldıkları panelde “Varlıkların Yeni Kimliği: Her Şey Token Olabilir Mi?” sorusunu tartışmaya açtı. Paribu’nun kurumsal düzeyde dijital varlık saklama hizmeti Paribu Custody Direktörü Mehmet Kafadar, “On-Chain Dünyasının Beraberinde Getirdikleri ve Paribu Custody” panelinde Recep İlkbahar’ın Paribu Custody’ye ilişkin sorularını yanıtladı. pakt agency Kurucusu ve Anlamlandırıcı Serdar Paktin, Emirhan Erdoğan moderatörlüğünde “İletişimin Blokzinciri: Web3’te Anlatının Gücü” panelinde katılımcılarla buluştu. Dijital Varlık Yönetimi Zirvesi, Paribu Brand and Creative Kıdemli Yöneticisi Ece Ok moderatörlüğünde sanatçı Bahadır Efe ile PostOfis Kurucuları Serçin Çabuk ve Ufuk Barış Mutlu’nun katıldığı “Creators to Builders” paneliyle sona erdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Özel gereksinimli bireylerin dijital dünyaya eşit bir şekilde erişebilmesini hedefleyen SANKO Holding, bu doğrultuda önemli bir adım attı. SANKO Holding'in bu önemli girişimi sayesinde, web sitesini ziyaret eden görme engeli bulunan, az gören, renk körü ve disleksiye sahip özel gereksinimli bireyler, kendilerine özel erişilebilirlik menüsünden yararlanarak içeriklere daha kolay ulaşabilecek.
Erişilebilirlik ve kapsayıcılık, SANKO’nun DNA’sında var
SANKO Holding, sadece iş dünyasındaki başarılarıyla değil, toplumsal faydayı ön planda tutan projeleriyle de öne çıkıyor. Çeşitlilik, erişilebilirlik ve kapsayıcılığı kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak benimseyen SANKO Holding, uzun yıllardır sürdürdüğü sosyal sorumluluk çalışmalarıyla özel gereksinimli bireyleri birçok farklı alanda desteklemeyi sürdürüyor.
Bu yaklaşımını spora da taşıyan SANKO Holding, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi’nin ana sponsorlarından biri olarak, ulusal ve uluslararası platformlarda paralimpik sporcuların yanında yer alıyor.
Binclusive iş birliğinde atılan bu adım, SANKO Holding’in sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm vizyonunun önemli bir parçası olarak öne çıkıyor. 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda özellikle altı çizilen, engelleri ortadan kaldırmayı ve herkes için eşit bir dijital deneyim sunmayı hedefleyen bu iş birliği, iş dünyasına da ilham veriyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Geniş araç yelpazesi ve premium hizmet anlayışıyla sektöre yeni bir soluk getiren 2plan, İzmir’de gerçekleştirdiği “Otomotivde Yeni Trendler Zirvesi” ile sektörel dönüşümü ele alırken, sevilen müzik gurubu “Yol Project” konseriyle katılımcılara müzik dolu keyifli anlar yaşattı.
Otomotiv sektöründe İstanbul ve İzmir’deki “Terminal” konseptiyle ikinci el araç alım-satımına yepyeni bir bakış açısı kazandıran 2plan, sektöre değer katan etkinliklerine bir yenisini daha ekledi. İzmir İstinyePark’ta 28 Mayıs’ta düzenlenen “Otomotivde Yeni Trendler Zirvesi”, sektör profesyonellerini ve paydaşlarını bir araya getirdi.
Zirve kapsamında düzenlenen “Türkiye Otomotiv Sektöründe Dönüşüm, Teknoloji ve Yeni İş Modelleri” başlıklı panelde, 2plan Yönetim Kurulu Üyesi Ali Pandır, OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koyuncu ve Fütüristler Derneği Kurucu ve Onursal Başkanı&Seri Girişimci Alphan Manas gibi sektörün öncü isimleri, teknolojik gelişmelerden yeni nesil araçlara, elektrikli otomobillerden geleceğin iş modellerine kadar birçok önemli başlığı değerlendirdi.
“Sektöre farklı bir bakış açısı ve değer sunuyoruz”
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan 2plan İcra Kurulu Başkanı Orhan Ülgür, “2plan olarak iki buçuk senedir İstanbul'da faaliyet gösteriyoruz. Etiler'de, 50 bin metrekarelik merkezi bir alanda, otomotive dair yepyeni deneyimler sunan bir ikinci el araç firmasıyız. Burası, otomotiv deneyim merkezi haline gelsin istedik ve bunu büyük ölçüde başardık. Hepimiz geçmişte önemli markalarda görev aldık ve bu tecrübelerimizi, ikinci elde gördüğümüz eksiklikleri gidermek için kullanıyoruz. Önce İstanbul'da, ardından bu alanda büyük bir ihtiyaç olduğunu düşündüğümüz İzmir'e bu tecrübelerimizi taşıdık. Bir buçuk senedir, İzmir’de, İstinyePark içinden de erişim imkanı bulunan 30 bin metrekarelik bir alanda faaliyet gösteriyoruz. Gelenlerin, 'Böyle bir yer var mıydı?' diyerek şaşırdığını ve takdirle karşıladığını görüyoruz. 2plan olarak yalnızca araç alım-satımı yapan bir şirket değiliz. Elektrikli araçlardan kadınların sektördeki yerine kadar birçok sosyal ve kültürel konuda konferanslar düzenliyoruz. Sektöre farklı bir bakış açısı ve değer katıyoruz.” dedi.
“Türkiye otomotiv sanayii, rekabet gücünü artırmak zorunda”
2plan Yönetim Kurulu Üyesi Ali Pandır da sektördeki yapısal dönüşüme dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı:
“2000’li yılların başında Türkiye otomotiv sanayisinde otomasyon seviyesi oldukça düşüktü. Ancak son 20 yılda bu alanda önemli bir dönüşüm yaşandı. Türkiye’nin 1,5 milyon adetlik üretim kapasitesi var, fakat bu kapasitenin büyük kısmı etkin kullanılmıyor. Genel anlamda bakıldığında, otomotiv sanayi rekabetçiliğini kaybetmeye başladı. Türkiye, iş gücü maliyetleri açısından neredeyse İtalya seviyesinde pahalı bir ülke haline geldi. Dünyada ve özellikle Avrupa’da otomotivin geleceği belirsizliğini koruyor. Elektrikli araçlar hızla yayıldı ancak sonrasında talep hibrit modellere kaydı. Öte yandan Çinli markalar pazara giriyor, ticaret savaşları yaşanıyor. Çinliler bu engelleri aşmak için fabrika kuruyor ve diğer ülkelere göre 3'te 1 maliyetlerle yatırımlarını gerçekleştiriyor. Türkiye otomotiv sanayii, rekabet gücünü artırmak zorunda. Eğer tüm bu dinamikler yerine oturursa Türkiye, bu kalite seviyesiyle bir de rekabetçi hale gelirse ileride yine bu otomotiv üstünlüğünü koruyacaktır diye düşünüyorum.”
“Elektrikli araçlar satış sonrası hizmetleri yeniden şekillendiriyor”
Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koyuncu ise dijitalleşmenin otomotiv sektöründeki etkilerine dikkati çekerek, artık tüketicilerin araçları dijital ortamda araştırdığını ancak satın alma öncesinde showroom deneyiminin hala önemli olduğunu vurguladı.
Elektrikli araç dönüşümün yetkili satıcılıkta satış sonrası hizmetleri yeniden şekillendirdiğine işaret eden Koyuncu, “Türkiye’de elektrikli ve hibrit araç satışlarının oranı, bu yılın ilk dört ayında toplam otomobil pazarının yüzde 15’ine ulaştı. Norveç gibi bazı ülkelerde bu oran yüzde 90’larda. Bizde de artacağını öngörüyoruz. Elektrikli araçlar konusunda yetkili satıcılarımız, özellikle satış sonrası hizmetlerde önemli bir rol üstlenmeye devam edecek. Sanıldığı gibi bu hizmetlerde büyük bir düşüş olmayacak. Tıpkı bilgisayar ya da tablet gibi, elektrikli araçların da güncellenmesi, aksesuar satışı ve bakım-onarım gibi satış sonrası süreçleri olacak.” açıklamasında bulundu.
“Gelecek, elektrikli araçlarda”
Fütüristler Derneği Kurucu ve Onursal Başkanı&Seri Girişimci Alphan Manas ise otomotiv sektörünün büyük bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Elektrikli araçlar bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. 2030’a gelmeden önce bazı otomotiv firmaları ya batacak ya da birleşecek. Bu kaçınılmaz ve gelecek artık elektrikli araçlarda. Hatta Japonya gibi ülkelerde elektronik ve otomotiv firmalarının birleştiğini göreceğiz. 2030 yılına kadar otonom araçlar da hayata geçmiş olacak. Elektrikli araçlar, bu dönüşümün temelini oluşturuyor. Elbette bazı sıkıntılar var ama bunlar kısa sürede çözülecek. Gelecekte sadece teknolojiye ve yapay zekaya entegre olabilen markalar ayakta kalacak.”
Panelin devamında, sevilen müzik grubu “Yol Project” ile gerçekleştirilen eğlenceli söyleşide, bireysel otomobil alım deneyimleri keyifli bir anlatımla aktarıldı. Stand-up havasında geçen sohbet, zirveye renk kattı. Söyleşi sonrası, panele katkı sunan konuşmacılara plaket takdim edilerek teşekkür edildi.
Zirve sonrası düzenlenen konser, keyifli anlara sahne oldu
Etkinliğin finalinde ise İzmir İstinyePark Açık Alan’da halka açık olarak düzenlenen “2plan’la Yol Project Konseri”, izleyicilere müzik dolu unutulmaz bir akşam yaşattı. Gün boyunca sektörel gelişmeleri yakından takip eden katılımcılar, konserle birlikte etkinliği keyifli bir şekilde noktaladı.
Bu etkinlik, 2plan’ın yalnızca sektörel etkinlikler düzenleyen bir marka değil; aynı zamanda şehir hayatının enerjisini ve ritmini yakalayarak halkla buluşan bir marka olduğunu bir kez daha gösterdi.
2plan, yeni etkinlik serilerine devam edecek
2plan, düzenlediği etkinliklerle yalnızca bilgi paylaşımı sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda tüketiciyle doğrudan temas kurabileceği, birebir etkileşim ortamları sunarak pazardaki dönüşüme katkı sağlamayı hedefliyor.
Bu yılın Şubat ve Nisan aylarında gerçekleştirdiği “Elektrikli Araç Konferansı” ve Türkiye’de bir ilk olan “2.El Elektrikli Araç Günleri” gibi etkinliklerle sektörde öne çıkan 2plan, yıl boyunca farklı temalarda hayata geçireceği yeni etkinliklerle hem otomotiv sektöründeki paydaşları hem de tüketicileri bir araya getirmeye devam edecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye yalıtım sektörünün öncüsü İzocam, 60. kuruluş yılını kutladığı 2025’te İstanbul Sanayi Odası’nın açıkladığı İSO 500 listesinde bu yıl da yerini aldı.
Yalıtım sektöründe 60 yıldır liderliği elden bırakmayan İzocam, İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) açıkladığı 2024 yılı “Türkiye’nin ilk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde sanayinin önde gelen firmaları arasında yerini aldı. Kurulduğu günden bu yana çevre dostu üretim anlayışı, öncü yatırımları ve kaliteli ürün gamıyla dikkat çeken İzocam, sadece yalıtım malzemesi üreten firmalar arasında listede yer alan öncü marka oldu.
Türkiye’de yalıtım sektörünü başlatan ilk firma olarak sektörde bir ilke imza atan İzocam, 60’ıncı kuruluş yılını kutladığı 2025’e, büyüyen üretim kapasitesi ve güçlenen sektörel konumuyla adım attı. Kısa süre önce, Kayseri Tesisi yatırımıyla yalıtım sektöründe son yıllarda gerçekleştirilmiş en büyük satın almalardan birini hayata geçiren İzocam, “Biz Geleceğiz” mesajıyla; sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ve ekonomik kalkınmaya katkı sağlayacak stratejik hedeflere odaklanıyor.
İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “İzocam olarak, çevreye duyarlı üretim anlayışımızla sektörümüze değer katarken, her yıl olduğu gibi bu yıl da İSO 500’de yer alarak sanayinin öncüleri arasında konumumuzu korumanın gururunu yaşıyoruz” dedi. Savcı, önümüzdeki dönemde de Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme hedeflerine katkı sunmaya ve ihracat pazarlarındaki varlığını güçlendirmeye kararlılıkla devam edeceklerini ifade etti.
Daha fazla bilgi için: Doret Habib (D’oret İletişim) - [email protected]
İzocam Hakkında
İzocam, 1965 yılında Gebze’de ilk camyünü tesisini kurarak faaliyetlerine başlamıştır. 61 bin m²’lik alana sahip olan Dilovası tesisinde taşyünü, 86 bin m²’lik alanda bulunan GEBKİM tesisinde ekstrüde polistiren (Foamboard), ekspande polistiren (İzopor) ve İzocam Tekiz markası altında yalıtımlı sandviç panel üreten firma, Eskişehir tesisinde 20.000 m²’lik alanda yaptığı üretimle de elastomerik kauçuk (Optiflex ve İzocamflex) ve polietilen yalıtım ürünleriyle ısı, ses yalıtımı ve yoğuşma kontrolü sağlamaktadır. İzocam’ın 131 bin m²’lik alanda bulunan Tarsus tesisinde camyünü imal edilmektedir. 220 bin m² alan üzerinde kurulu bulunan beşinci üretim merkezi Kayseri tesisinde de taşyünü üretimi yapılmaktadır.
Günümüzde, ülkemizde yalıtım sektöründe 7 farklı ürünü aynı çatı altında üretebilen tek şirket konumunda yer alan İzocam, geniş ürün yelpazesi ve her ihtiyaca uygun yalıtım çözümleri ile zeminden, cephe ve çatıya, duvar ve döşemeden tesisata kadar her uygulama alanına uygun nitelikli yalıtım malzemeleri sunmaktadır. Bunların yanı sıra; sanayi tesislerinden gemi sektörüne, termik santrallerden akustik panellere, vagonlardan evlerimizde kullanılan fırınlara, yangın kapılarından güneş kolektörlerine kadar geniş bir alanda ısı, ses yalıtımı ve yangın güvenliği sağlayan ürünleri ile diğer üreticilere de malzeme temin etmektedir.
Uzun yılların deneyim ve tecrübesi ile ISO ilk 500’de daima yer alan İzocam, 60’ıncı kuruluş yıldönümünü kutladığı 2025 yılında, güçlenen konumu ve üretim kapasitesi ile “Biz Geleceğiz” mesajı vermektedir. “Türkiye’nin süper markaları” arasında yer alan İzocam, yapımında geri dönüştürülmüş malzemelerin de kullanıldığı, insan sağlığına zarar vermediği ve çevre dostu olduğu kanıtlanmış ürünleriyle, faaliyete başladığı ilk günden bu yana sürdürülebilir geleceğe katkı sağlamaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Merhabalar,
Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından İngiliz denetim şirketi Intertek iş birliğiyle hayata geçirilen “İş’te Eşit Kadın Sertifikası”, iş dünyasında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumları teşvik etmeye devam ediyor.
Konuyla ilgili bülten ve görselleri bilgilerinize sunarız.
CMA CGM Türkiye Bağımsız İş’te Eşit Kadın Denetimi ile Eşitliği Belgeledi
CMA CGM Türkiye bu başarısı ile lojistik sektöründe öncü oldu.
İş’te Eşit Kadın Sertifikası, iş yerinde kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan şirketlere verilen, bağımsız denetime dayalı bir belgedir. Şirketler; yönetim sistemleri, işe alım süreçleri, iş sağlığı ve güvenliği, tedarik zinciri ve sosyal etki alanlarındaki eşitlikçi uygulamalarıyla değerlendirilir. Sertifika, kurumsal düzeyde fırsat eşitliği konusunda atılan somut adımların simgesidir.
İş’te Eşit Kadın Sertifikası ile Kurumsal Dönüşüme Güçlü Bir Adım
Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından İngiliz denetim şirketi Intertek iş birliğiyle hayata geçirilen “İş’te Eşit Kadın Sertifikası”, iş dünyasında kadınlara eşit haklar ve fırsatlar sunan kurumları teşvik etmeye devam ediyor. İş’te Eşit Kadın Sertifikası bağımsız denetim sonucu hak kazanılan bir belge olmanın ötesinde, şirketlerin kapsayıcı ve adil iş ortamları yaratma yolundaki somut adımlarının simgesi olarak öne çıkıyor.
Sektöre İlham Veren Bir Yaklaşım
CMA CGM Türkiye’nin bu başarısı, yalnızca kurum içi bir gelişme değil; aynı zamanda lojistik sektöründe eşitlik odaklı dönüşümün gerçekçi ve uygulanabilir olduğunu gösteren güçlü bir örnektir. Sertifikasyon süreci, eşitlik ilkesini operasyonel süreçlere entegre etmenin yalnızca mümkün değil, aynı zamanda kurumsal başarıya katkı sağlayan stratejik bir adım olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, sektördeki diğer şirketleri de benzer uygulamaları benimsemeye teşvik ederken, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ortak bir bilinç inşasına katkı sunmaktadır.
CMA CGM Grubu, deniz, kara, hava taşımacılığı, lojistik çözümleri ve medya alanlarında faaliyet gösteren global bir oyuncudur. Grubun Türkiye yapılanmalarından biri olan CMA CGM Türkiye, deniz taşımacılığı alanında hizmet vermektedir. Cesaret, mükemmellik, ilham verme ve hayal gücünü teşvik etme değerleriyle hareket eden şirket; insan odaklı yaklaşımıyla kapsayıcı, gelişimi destekleyen bir çalışma ortamı sunar. Yenilikçi yapısı ve güçlü kurum kültürüyle sektörde fark yaratmayı hedefler.
CMA CGM Türkiye, bağımsız denetim sürecini başarıyla tamamlamış ve “İş’te Eşit Kadın Sertifikası” almaya hak kazanmıştır. Bu başarı, şirketin işe alım politikalarından yönetim sistemlerine, iş sağlığı ve güvenliğinden sosyal etkiye kadar birçok alanda kapsayıcı ve adil uygulamalar geliştirdiğini belgelemektedir.
“İş’te Eşit Kadın Sertifikası, kurum olarak benimsediğimiz kapsayıcı ve insan odaklı yaklaşımımızın somut bir göstergesi oldu. İnsan kaynağımızın çeşitliliğini bir zenginlik olarak görüyor, her çalışanımız için adil, güvenli ve destekleyici bir çalışma ortamı oluşturmak için özveriyle çalışıyoruz. Bu anlayışı, tüm insan kaynakları uygulamalarımıza entegre ediyoruz. Attığımız adımların bu değerli sertifikayla taçlandırılmasından dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.”
Yeşim Erciyes - CMA CGM Türkiye Insan Kaynakları Direktörü
Sürdürülebilirlik Akademisi Hakkında
Sürdürülebilirlik Akademisi, iş dünyasında sürdürülebilir dönüşümün hızlandırılması ve toplumsal farkındalığın artırılması amacıyla 16 yıldır faaliyetlerini kararlılıkla sürdüren kar amacı gütmeyen bir kurumdur. Akademi, küresel ölçekteki gelişmeleri yakından takip ederek, yerel ihtiyaçlara duyarlı, uygulanabilir çözümler üretmekte; iş dünyası, kamu, akademi ve sivil toplumun katılımıyla güçlü iş birlikleri oluşturmaktadır. Gıda sektöründe sürdürülebilirliği merkeze alan kapsayıcı bir gelişim modeli sunmayı hedefleyen Sürdürülebilir Gıda Platformu ile iklim krizi, gıda güvenliği ve döngüsel ekonomi gibi kritik konulara odaklanarak, ulusal ve uluslararası düzeyde çözüm üreten bir yapı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Amerika merkezli sürdürülebilir markalar topluluğu Sustainable Brands’in Türkiye partneri olarak, iş dünyasının geleceğini yeniden şekillendirmeyi amaçlayan konferanslar, araştırmalar ve farklı düzeylerde etkileşim sağlayan etkinlikler düzenlemektedir. 2025 yılı itibarıyla, etki odaklı stratejilerin geliştirilmesi, gençlerin sürdürülebilirlik alanındaki rollerinin güçlendirilmesi ve kapsayıcı liderlik anlayışının yaygınlaştırılması gibi öncelikli alanlara odaklanmaktadır. Yıl boyunca yürüttüğü eğitim programları, araştırmalar, etkinlikler ve sosyal sorumluluk projeleri aracılığıyla kurumlara, profesyonellere ve gençlere ilham vermeye devam etmektedir. Tüm faaliyetlerinin karbon ayak izini hesaplayarak, iklim dostu bir yaklaşımla uygulamaya geçirmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması'nın 2024 yılı sonuçları açıklandı. Türkiye'nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı ve en büyük entegre endüstri grubu SOCAR Türkiye'nin grup şirketlerinden olan STAR Rafineri, İstanbul Sanayi Odası'nın üretimden satışlara göre hazırladığı "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2024" listesinde üçüncü sırada yer aldı. Araştırma sonuçlarına göre, STAR Rafineri, üçüncü olurken SOCAR Türkiye'nin diğer bir grup şirketi olan Petkim ise listede 29. sırada yer aldı.
Sanayi sektörlerinin devlerini belirleyen Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması, İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından 1968'den bu yana açıklanıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sektör temsilcilerinin oluşturduğu Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF),20.yılında da sanayi faaliyetlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk misyonuyla farklı projelere imza atmayı sürdürüyor. Bu kapsamda YÜF her yıl düzenlediği "Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri" ile inşaat alanı teknolojisi öğretmenlerini ve sektör uzmanlarını bir araya getirerek yapı sektörüne dair konularda yenilikleri ve deneyimlerini paylaşmalarına imkân tanıdı.
Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri bu kez Mimar Sinan Sektörel Mükemmeliyet Merkezi iş birliğinde, Ankara Mimar Sinan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde 28 Mayıs 2025 Çarşamba günü Ankara'da düzenlendi. Hizmet içi eğitim olarak Ankara ilinde Meslek ve Anadolu liselerinde görev yapan inşaat teknolojisi alan öğretmenlerine verilen seminerde yapı sektöründeki en son teknolojiler, sektör analizleri, istatistiki veriler, üretim süreçleri, dünyada ve ülkemizdeki uygulamalar hakkında konunun uzmanları tarafından bilgi edinildi.
Oturum başkanlığını TÜRKÇİMENTO Ar-Ge Müdürü Serkan Türk'ün üstlendiği seminerin açılışında Mimar Sinan Sektörel Mükemmeliyet Merkezi Genel Koordinatörü Ayşe Şahiner etkinlik açılışını yaparak Merkezi kısaca tanıtan bir sunum gerçekleştirdi. Ardından Okul Müdürü Levent Kırcı açılış konuşmasıyla yer aldı. Seminere katılım sağlayan sektör yetkililerine teşekkür eden Kırcı, etkinliğin faydalı olacağı temennisiyle sözü İl Milli Eğitim Mesleki ve Teknik Eğitim Şube Müdürü Ercan Kocakaya'ya devretti. Kocakaya ise konuşmasında mesleki eğitimin ve sektör yetkililerinin bilgilendirme seminerlerinin öneminden ve meslek liselerinin, sanayimizin ve hizmet sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamada hayati bir rol oynadığından bahsetti. Katkı sağlayan tüm konuşmacılara teşekkürlerini dile getirdi.
Oturum başkanı Serkan Türk'ün YÜF tanıtım sunumuyla başlayan seminerde yapı sektörü temsilcileri olarak, nitelikli ara eleman ihtiyacının her geçen gün daha da arttığı ve bu doğrultuda, meslek liseleri ve değerli öğretmenlerimize büyük sorumluluklar düştüğünü ifade ederek, iş birliğimizin güçlenerek devam etmesini önemsediğimiz belirtildi. Seminer sırasında öğretmenler uzmanlara faaliyet konularıyla ilgili soru sorma fırsatı yakaladılar. Etkinliğe yaklaşık 80 kişi katılım sağladı.
ETKİNLİKTEN NOTLAR:
TÜRKÇİMENTO Teknik Asistanı Barış AKBELEN 'Çimento ve Beton Teknolojisindeki Gelişmeler' başlıklı sunumuyla katılımcıları bilgilendirdi. Akbelen sunumunda çimento ve betonun, inşaat sektörünün temel yapı taşları olmaya devam ettiğini, artan beklenti ve değişen ihtiyaçlarla birlikte sektörün yenilikçi çözümler üretmek amacıyla Ar-Ge faaliyetlerini hızla sürdürdüğünü belirtti.
1 Ocak 2025'te yürürlüğe giren Yeşil Çimentoların Yaygınlaştırılması Tebliği ile Türk çimento sektörünün 10 yılda 11 milyon ton CO2 emisyon azaltımı yaparak 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlayacağını vurguladı.
Ayrıca, halihazırda çimento sektöründe 17 fabrikada 26 hat ile yaklaşık 618.000 hanenin günlük elektrik tüketimine eş değer atık ısı geri kazanımının sağlandığını ve planlanan yatırımların devreye alınmasıyla 1,3 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine denk geri kazanımın mümkün olacağını belirtti.
Sektörün yüksek karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtları atıklarla ikame etme çalışmalarına devam ettiğini ve 2007 yılında 47 bin ton olan alternatif yakıt kullanımının 2024 yılı sonunda 2,1 milyon tona ulaştığını belirtti.
3 boyutlu basılmış beton ve esnek beton gibi yenilikçi beton tipleriyle farklı ihtiyaçlara yönelik en verimli çözümlerin üretildiğini vurgulayan Akbelen, her metrekaresi dakikada 200 litre suyun geçişine izin veren geçirimli beton uygulamasıyla yağmur sularının yer altı su kaynaklarıyla buluşmasının ve doğal su döngüsünün korunmasıyla sürdürülebilir çevreye ciddi katkılarda bulunmanın mümkün olduğunu belirtti.
Ayrıca, ülkemizde otoyolların ve devlet yollarının sadece %10'unun, il yollarının ve yerel yönetim yol ağının %40'ının beton yol olmasıyla; ilk yapım maliyetinde yaklaşık 2,4 milyar dolar, bakım-onarım maliyetinde yaklaşık 450 milyon dolar olmak üzere, 10 yılda 3 milyar dolar tasarruf sağlanabileceğini belirtti.
Seminere Türkiye Hazır Beton Birliğini temsilen THBB Genel Sekreteri Reşat Sönmez " Dünyada Ve Türkiye'de Hazır Beton" sunumuyla katıldı. Birliğin çalışmaları hakkında bilgiler veren Reşat Sönmez "Ülkemizde kaliteli beton üretimine ve bununla doğru orantılı olarak kaliteli yapılaşmaya önemli bir katkıda bulunuyoruz." diye konuştu.
Türkiye'nin hazır beton üretim hacmi açısından Avrupa'da lider olduğuna işaret eden Reşat Sönmez, "Sektörümüz 2023 yılı verilerine göre 200 milyar Türk lirasına yaklaşan cirosu, 45 bini aşan istihdam hacmi ve yıllık 119 milyon metreküplük üretimiyle inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır." dedi. Beton sınıflarının günümüze kadar geçirdiği değişime değinen Reşat Sönmez, beton kalitesinin zaman içerisinde yükseldiğinin ve Türkiye'deki ortalama beton dayanımının C30 seviyesine ulaştığının altını çizdi. Seminerde betonu ve özelliklerini anlatan Reşat Sönmez, betonun tarihçesi ve beton bileşenleri hakkında bilgi verdi. Betonun yerleştirilmesi, bakımı ve kürü konusunu ele aldı.
Durabilite konusunun da önemine değinen Reşat Sönmez, yapıların servis ömürleri boyunca maruz kalacakları çevresel etkilerin önceden belirlenerek betonun bu etkileri karşılayacak şekilde tasarlanması gerektiğini belirtti. Sunumuna betonun türleri ve çeşitli ihtiyaç ve zorluklara göre üretilebilecek farklı özel betonlar hakkında bilgiler vererek devam Reşat Sönmez, betonda yeni trendleri ve güncel konuları anlatarak sunumunu tamamladı.
Agrega Üreticileri Birliği Teknik Komite Üyesi Bilgihan Avşar ise "Yaşanabilir Kentlerin Ana Hammaddesi: Agregalar" başlıklı sunumunda agreganın kum, çakıl ve kırmataş gibi malzemelerin genel adı olduğunu belirterek;
Dünya genelinde madencilik faaliyetlerinin en büyük payına sahip agrega üretimi, yapı sektörünün temel hammaddelerinden biridir. Agrega sektörü üretim bazında Dünya da ve ülkemizde en yüksek paya sahip sektördür.
Beton üretimi, asfalt üretimi ve diğer tüm inşaat yapılarında ana hammadde olarak kullanılan agregalar insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır.
Ülkemizin aktif deprem kuşağında yer alması, tarih boyunca yaşanan yıkıcı depremler, inşaat sektöründeki büyüme trendi gibi faktörler düşünüldüğünde; teknik açıdan uygun-kaliteli agrega üretiminin önemi de artmaktadır.
Ülkemizdeki yıllık agrega üretimi 300 milyon ton seviyelerinde gerçekleşmektedir. Agrega sektörü yaklaşık 25.000 kişilik istihdamı ile ülkemizin istihdam gücüne önemli katkı sağlamaktadır.
Türkiye Prefabrik Birliği'nden Teknik Ofis Sorumlusu, İnşaat Mühendisi Alper Uçar "Beton Prefabrikasyon" başlıklı sunumunda prefabrikasyon yapıyı oluşturan elemanların yapım aşamalarına değinip, kullanım alanlarını yurtiçi ve yurtdışı örnekleriyle gösterdi. Sektörün istatistiki bilgilerinin paylaşmasının ardından, sistemin avantajlarını detaylı olarak anlattı. Devamında prefabrike beton yapı sistemleri ve Türkiye'de kullanım şartlarına kısaca değindi. Daha sonrasında prefabrik birleşim yöntemleri, öngerme, ardgerme teknolojileri hakkında bilgiler verdi
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.