Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Geçtiğimiz hafta iç piyasalarda pozitif bir hava hâkimdi. Özellikle küresel cephede ABD ile Çin arasında uzun süredir devam eden ticaret geriliminin geçici olarak yumuşaması ve İstanbul'da yeniden gündeme gelen Rusya-Ukrayna görüşmeleri, yatırımcılar üzerinde moral etkisi yarattı. Haftanın ilk işlem gününde borsada görülen güçlü yükseliş, piyasalarda risk alma isteğinin yeniden canlandığına işaret etti.
Ancak bu iyimser atmosfer uzun ömürlü olmadı. Hafta ortasına doğru gelen açıklamalar ve veriler, fiyatlamalarda yön arayışına neden oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Osman Cevdet Akçay’ın Londra’da yatırımcılarla gerçekleştirdiği temaslarda verdiği “sıkı para politikasının süreceği” mesajı, piyasalarda beklentilerin yeniden şekillenmesine yol açtı. Bu açıklamalar sonrası Türk lirasında sınırlı dalgalanmalar yaşanırken, Borsa İstanbul'da da kısa vadeli kâr satışları öne çıktı.
Öte yandan, Rusya ile Ukrayna heyetlerinin İstanbul'da yeniden müzakere masasına oturma ihtimali piyasalarda ilk etapta olumlu algılansa da, yapılan görüşmelerin somut bir ilerleme sunmaması beklentileri zayıflattı. Dış ilişkilerdeki bu belirsizlikler, iç piyasalardaki kırılganlığı daha da artırdı. Hafta boyunca açıklanan ekonomik veriler de tabloyu netleştirmekte zorlandı. TCMB’nin yayımladığı Piyasa Katılımcıları Anketi'ne göre; Mayıs ayında aylık enflasyonun yüzde 2,36 seviyesinde gerçekleşmesi beklenirken, yıl sonu tahmininin yüzde 29,98’den yüzde 30,35’e yükselmesi dikkat çekti. Aynı ankette yer alan, önümüzdeki üç ay içinde yaklaşık 300 baz puanlık faiz indirimi beklentisi ise, piyasalarda soru işaretlerini beraberinde getirdi.
Bunlara ek olarak, ABD’nin Türkiye’ye yönelik bazı füze sistemlerinin satışına onay vermesi, uluslararası ilişkiler ve savunma sanayii açısından önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Bu haberin ekonomik etkileri kısa vadede sınırlı kalsa da, Türkiye’nin stratejik pozisyonunu hatırlatması açısından dikkat çekiciydi.
Yeni haftada iç piyasalarda yön arayışının devam etmesi bekleniyor. Özellikle Perşembe günü TCMB tarafından açıklanacak olan yılın ikinci Enflasyon Raporu, para politikasının seyri açısından kritik bir veri olacak. Rapor içeriğinde enflasyon projeksiyonlarına dair yapılacak güncellemeler ve Başkan Karahan’ın vereceği mesajlar, hem TL varlıklar hem de faiz beklentileri üzerinde belirleyici rol oynayabilir. Aynı zamanda küresel gelişmelerin seyrine bağlı olarak yatırımcıların güvenli liman arayışı ve pozisyonlanmalarındaki değişimler, iç piyasadaki dalgalanmaları artırabilir. Kısacası, haftaya umutla giren piyasalar, karar mekanizmalarının yönlendirmesiyle yeniden bir denge arayışına girecek gibi görünüyor.
https://bulten.ncminvest.com.tr/teknik-analiz-bulteni/2025-05-20
NCM Investment Menkul Değerler A.Ş.
https://www.ncminvest.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından hazırlanan “TR-METALENDEKS Türkiye Metal Sanayi İhracat Endeksi” nisan ayı sonuçları açıklandı. Küresel ekonomide ve ihracat pazarlarında ABD’nin açıkladığı tarife şoklarının yanında bununla birlikte gelen metal fiyatlarındaki ve dolardaki gerileme ile içerde faizlerin yükselmesi, ilk çeyreği yükselişle tamamlayan endeksin ikinci çeyreğe düşüşle başlamasına neden oldu. Miktar endeksi mart ayındaki 134,95 seviyesinden nisan ayında 125,3 puana düşerken, miktardaki düşüşe bağlı olarak değer endeksi de 168,94 puandan 160,5 puana indi.
ABD'nin koyduğu yeni tarifeler nedeniyle global pazarlarda büyük bir belirsizlik yaşanmasına ve Avrupa'daki durgunluğa karşın yılın ilk üç ayını yükselişle tamamlayan TR-METALENDEKS, nisan ayında ise yönünü aşağı çevirdi.
Küresel ekonomide ve ihracat pazarlarında nisan ayında ABD’nin açıkladığı tarife şokları ile küresel ekonomide resesyon ve ticarette daralma beklentileri ve endişeleri artarken, sonrasında gelen müzakere haberleri de önemli bir iyimserlik yaratmadı. Nisan ayında metal fiyatları talepteki zayıflama beklentisi ile önemli ölçüde düşerken, ABD doları da yine önemli ölçüde değer kaybetti ve finansal piyasalarda varlık fiyatları geriledi.
DEĞER VE MİKTAR DÜŞTÜ, BİRİM FİYATLAR ARTTI
Yurtiçinde ise mart ayında yaşanan finansal şokun ardından Merkez Bankası nisan ayında ilave sıkılaşma önlemleri almaya devam etti ve politika faizini yüzde 46’ya, gecelik borç verme faiz oranını ise yüzde 49’a çıkardı. Dövize olan talebin kontrol altına alınması ve TL’deki değer kaybının önlenmesini amaçlayan bu sıkışma diğer yandan TL faiz oranlarının yükselmesine neden oldu ve TL ticari kredi faiz oranları yıllık bileşik yüzde 60 seviyesini aştı. Tüm bu yurtdışı ve yurtiçi gelişmeler çerçevesinde TR-METALENDEKS nisanı miktar ve değer olarak düşüşle tamamladı.
Bu karışık ortamda mart ayında 134,95 puana çıkan miktar endeksi nisan ayında 125,3 puana düştü. Metal sanayi ihracat değer endeksi de, miktardaki düşüşe bağlı olarak 168,94 puandan 160,5 puana indi. Metal sanayi ihracat birim değer endeksi ise, dünya metal fiyatlarındaki düşüşe ve ihracat pazarlarında fiyatların düşürülmesi baskısının sürmesine karşın nisan ayını yükselişle tamamladı. Endeks mart ayında 125,19 puan iken Nisan ayında 128,08 puana çıktı. İhracat ortalama birim fiyatları da mart ayında 4,68 dolar/kg iken nisan ayında 4,79 dolar/kg olarak gerçekleşti.
İHRACAT PAZARLARINI TARİFE MÜZAKERELERİ ŞEKİLLENDİRECEK
İDDMİB tarafından yapılan değerlendirmeye göre, yılın ikinci çeyreğinde ana belirleyici ABD’nin uygulamaya koyduğu tarifeler ve ülkelerle yapılacak tarife müzakereleri olacak. ABD ile Çin arasındaki tarife savaşı ise belirsizliğini koruyor. Büyük merkez bankaları resesyon ve enflasyon riskleri arasında kalırken, metal fiyatlarında ikinci çeyrekte dalgalanmaların sürmesi bekleniyor. Türkiye’de ihracat endekslerinde kalıcı toparlanma için bir süre daha beklenmesi gerekiyor.
PMI VERİLERİ GERİLİYOR
Nisan ayında yaşanan ekonomik, ticari ve jeopolitik gelişmelerin ve beklentilerin oluşturduğu koşullar içinde küresel metal sanayinde faaliyetlerin durağanlaştığı görüldü. Küresel sanayi PMI verisi nisan ayında 50,3 puandan 49,8 puana indi ve daralma bölgesine geçti. Çin, ABD ve AB’de sanayi PMI verileri mart ayının altında gerçekleşti.
Küresel metal sanayi üretim PMI verisi 48,0 puandan 47,6 puana inerken, üretimde daralma devam etti. Alınan siparişler PMI verisi ise 48,9 puandan 46,1 puana düştü.
Yeni yılın ilk çeyrek döneminde toparlanma çabası içinde olan Avrupa metal sanayi PMI verileri de nisan ayında düşüşe geçti. Avrupa metal sanayi üretim PMI verisi 47,8’den 46,0 puana inerken, alınan siparişler PMI verisi ise 46,4 puan oldu. Avrupa’daki metal sanayi nisan verileri, daralmanın sürdüğüne işaret ediyor.
Türkiye’de de mart ayında sanayi üretiminde zayıf eğilim sürerken, İSO Sanayi PMI verisi nisan ayında değişmeyerek 47,3 puan ile daralma bölgesinde kaldı.
BEKLENTİ ENDEKSİ YURTDIŞI VE YURTİÇİ RİSKLERİ YANSITIYOR
Her ay yapılan beklenti anketi ile oluşturulan beklenti endeksi nisan ayı sonuçlarının yurtiçi ve yurtdışı riskleri yansıttığı görülüyor. İhracat pazarlarında ve talepte toparlanma işareti henüz görülmezken, yurtiçinde ise finansal şok ile alınan yeni sıkılaşma önemlerinin etkileri görülmeye başlandı.
Nisan ayı beklenti endeksinin genel sonuçlarına göre, pazarlarda durağanlık devam etmesine ve korumacılık önlemleri devreye girmesine rağmen alınan ihracat siparişleri çok sınırlı da olsa bir artış gösterdi. Nisan ayında alıcıların fiyat baskısı ve fiyat indirim talepleri devam etti, metal fiyatları önemli ölçüde geriledi. Bunlara bağlı olarak nisan ayında alınan siparişlerde ihracat birim fiyatları geriledi.
Sipariş alınan müşteri sayısındaki genel daralma eğiliminin yavaşlayarak sürdüğü dikkat çekerken, alınan ihracat siparişlerindeki kar marjları da artan küresel rekabetin baskısı altında kalmaya devam ediyor.
Yurtiçinden alınan siparişler, mart ayında yaşanan finansal şok ve uzun tatilin sınırlayıcı etkileri sonrası nisan ayında sınırlı ölçüde arttı. Üretimde de sınırlı ölçüde artış gözlenirken, alınan siparişlerdeki artışın üretimi desteklediği görüldü. Öte yandan Türk lirası cinsinden üretim maliyetlerinde artışlar nisan ayında da devam etti.
Nisan ayında yurtiçi ve ihracat siparişlerinin oluşturduğu ihtiyaca bağlı olarak ham madde ve girdi stokları da bir önceki aya göre çok sınırlı artış gösterdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ABD’nin lider yoğurt markası Chobani, Hamdi Ulukaya öncülüğünde bitki bazlı ve dondurulmuş sağlıklı gıda alanında faaliyet gösteren Daily Harvest’i satın aldığını duyurdu. 2015 yılında kurulan Daily Harvest; smoothie’ler, kaseler, çorbalar, tatlılar ve atıştırmalıklardan oluşan geniş ürün gamıyla doğrudan tüketiciye ulaşan yenilikçi bir marka olarak tanınıyor. Bu satın alma, Chobani’nin “her eve sağlıklı ve gerçek gıda ulaştırma” vizyonunun bir parçası olarak dikkat çekiyor.
Chobani, sadece yoğurtla sınırlı kalmayan ürün portföyünü genişletmeye devam ediyor. Şirket, 2015 yılında kurulan ve bitki bazlı, dondurulmuş hazır gıdalar sunan ABD merkezli Daily Harvest markasını satın aldığını duyurdu. Smoothie’lerden çorbalara, tatlılardan öğün alternatiflerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip Daily Harvest, Chobani’nin sağlıklı, temiz içerikli ve ulaşılabilir gıda vizyonuna güçlü bir katkı sunacak.
Geçtiğimiz haftalarda duyurulan ve önümüzdeki beş yılı kapsayan 1.7 milyar dolarlık yatırım planı, Chobani’nin vizyonu doğrultusunda gıda teknolojisi, sürdürülebilir üretim, yeni kategorilere açılım ve perakende erişimi alanlarında ciddi bir büyüme hedeflediğini ortaya koymuştu. New York’ta 1,2 milyar dolar yatırımla kurulacak yeni üretim tesisi ve Idaho’daki Twin Falls tesisine yapılan 500 milyon dolarlık kapasite artışıyla birlikte, Chobani bu yeni hamlesiyle hem dondurulmuş ürün raflarında yerini sağlamlaştırmayı hem de doğrudan tüketiciye yönelik satış kanallarını daha da güçlendirmeyi hedefliyor. Bu stratejik hamle; daha fazla haneye, daha fazla rafine içerikli ve gerçek gıda alternatifi sunmak adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Chobani CEO’su Hamdi Ulukaya, gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi: “Chobani olarak 20 yıldır bir amacın peşindeyiz: İnsanlara daha iyi, daha sağlıklı, daha ulaşılabilir gıdalar sunmak. Daily Harvest ile artık sofralara sadece yoğurt değil; gerçek, bitki bazlı, dondurulmuş ve hazır ürünleri de ulaştıracağız. Bu, Chobani’nin yalnızca ürün çeşitliliği değil, amacı bakımından da daha kapsayıcı hale geldiğinin göstergesi.”
Daily Harvest’in Chobani çatısı altına girmesiyle birlikte, doğrudan tüketiciye satış modeli ve perakende erişimi daha da güçlenecek; Chobani’nin dağıtım ağı ve üretim kapasitesiyle birleşen bu sinerjinin, şirketin gıda sektöründeki etki alanını daha da genişletmesi bekleniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin tek birincil alüminyum üreticisi olan Eti Alüminyum, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak ve stratejik sektörlere yerli çözümler sunmak amacıyla önemli yatırımlarını sürdürüyor. İthal edilen ürünleri Türkiye’de üretmeyi önceliklendiren ve bunun için yoğun Ar-Ge çalışmaları yapan Eti Alüminyum, 2.000 derecede bile erimeyen yapısıyla seramik, savunma sanayi, termal izolasyon malzemesi üretimi gibi geniş bir kullanım alanına sahip ‘özel alümina’ yatırımını tamamladı. Faaliyete başlayan tesisin yıllık 40 bin tonluk kapasitesi bulunuyor.
Cengiz Holding çatısı altında Türkiye’nin alüminyum ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayan Eti Alüminyum’un, ‘özel alümina’ tesisi faaliyete başladı. Bugüne kadar yalnızca ithalat yoluyla tedarik edilen ‘özel alümina’ Eti Alüminyum’un yatırımıyla artık Türkiye’de üretilebilecek. Refrakter, seramik, polisaj, termal izolasyon, boya ve cam sektörlerinin ihtiyacı olan özel alümina ürünlerinin tedarikinin yanında, savunma sanayinde de önemli bir yere sahip olan nitelikli alümina ürünlerine yenisini ekleyen Eti Alüminyum, bu yatırımla süper ince tane boyutlu, saflık derecesi yüksek ürünlerin üretimini gerçekleştirebilecek.
‘İLK ETAPTA İÇ PAZARIN %50’SİNİ KARŞILAYACAK’
Yerli hammadde üretiminin önemine değinen Eti Alüminyum Genel Müdürü Mehmet Arkan, “Tedarikçi firma olma hedefiyle yola çıktığımız ve yatırım kararını 2016 yılında aldığımız ‘özel alümina’ tesisimizde uzunca bir dönem süren Ar-Ge çalışmalarının ardından üretime başlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’de ilk kez yerli olarak üretilen ve yıllık 25.000 tonluk pazara sahip olan özel alüminada, ilk etapta yıllık 14.000 tonluk üretimle başlıyoruz. Bununla mevcut pazarın 50’sini karşılamayı ve kalan kısmı da ihraç etmeyi planlıyoruz. Yeni değirmenlerin faaliyete geçmesiyle üretimimizi 40.000 tona çıkararak pazarın tamamını karşılayacak üretim miktarına ulaşacağız” diye konuştu.
Özel alümina ürünlerinin savunma sanayinde stratejik öneme sahip olduğunu ifade eden Arkan, şöyle devam etti: “Son yıllarda savunma sanayinde artan yerli üretim hamleleri doğrultusunda, yüksek teknik özelliklere sahip alümina ürünlerine olan ihtiyaç daha da arttı. Özellikle balistik uygulamalarda kullanılan, süper ince tane boyutlu, alfası yüksek, düşük spesifik yüzey alanına ve yüksek saflık derecesine sahip ‘özel alümina’ ürünlerinin yerli üretimini bu projeyle hayata geçirmiş bulunuyoruz. Savunma sanayi açısından bir devrim niteliği taşıyan bu üretimle Eti Alüminyum olarak hammadde arz güvenliği konusunda üzerimize düşen görevin farkındayız.”
4 FARKLI ÖZEL ALÜMİNA GELECEK
Farklı sektörlerin farklı ihtiyaçlarına yönelik, farklı özel alüminaları da üretmeyi hedefleyen Eti Alüminyum; ‘düşük sodalı alümina’, ‘reaktif alümina’, ‘bimodal’ ve ‘multimodal alümina’ ürünlerinin üretilmesi için Ar-Ge çalışmalarına devam ediyor. Yeni ürünleriyle Türkiye’de cari açığın kapatılmasına önemli katkı sağlayan Eti Alüminyum, yeni yatırımlarıyla bölgedeki istihdama da destek veriyor.
ETİ ALÜMİNYUM HAKKINDA:?
1967 yılında temelleri atılan ve 1973'te üretime başlayan Eti Alüminyum, 2005'ten bu yana sanayinin öncü gruplarından Cengiz Holding çatısı altında faaliyetlerini sürdürüyor. Özelleştirme İdaresi’nden alındıktan sonra yenileme, kapasite artırımı ve teknoloji yatırımlarına hız verilen tesislere, bugüne kadar 700 milyon doları aşan yatırımlar yapıldı. Tüm bu yatırımlar sayesinde bugün, Türkiye'de madenden son ürüne kadar üretim yapabilen tek entegre tesise sahip olan Eti Alüminyum’da yılda 82.000 ton alüminyum üretiliyor. Üretilen ürünler, pencere profilinden uçaklara, turizmden savunma sanayine kadar çok geniş bir alanda kullanılıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sanko Holding’in öncü şirketlerinden Çimko Çimento ve Beton Sanayi Ticaret A.Ş. (“Çimko”), 300 milyon ABD doları tutarında 5 yıl vadeli Eurobond ihracını başarıyla gerçekleştirdi. Bu ihraç, Sanko Holding’in uluslararası yatırımcılarla doğrudan gerçekleştirdiği ilk sermaye piyasası işlemi olma özelliğini taşıyor.
Çimko tarafından yapılan açıklamaya göre, Eurobond ihracından elde edilen kaynaklar; şirketin finansal yapısını güçlendirmek, mevcut borç yükünü optimize etmek ve sürdürülebilir büyüme hedefleri doğrultusunda enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji yatırımlarını finanse etmek amacıyla kullanılacak.
İhraç, uluslararası kurumsal yatırımcılardan yoğun ilgi gördü. Bu güçlü talep, Çimko’nun sağlam finansal temellerine, istikrarlı operasyonel performansına ve uzun vadeli stratejik vizyonuna duyulan güvenin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Sürece IFC (Uluslararası Finans Kurumu), EBRD (Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası) ve GGF (Green for Growth Fund) gibi önde gelen kalkınma finansmanı kuruluşlarının sağladığı destek ise, ihraca duyulan güveni daha da pekiştirdi. Bu katkılar, Çimko’nun çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) standartları açısından uluslararası düzeyde kabul gören kriterlere uygunluğunu ve sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle olan güçlü uyumunu ortaya koydu.
Çimko CEO’su Dr. Önder Kırca konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bu başarılı Eurobond ihracı, şirketimizin güçlü bilançosuna ve stratejik hedeflerine duyulan uluslararası güvenin bir yansımasıdır. Sağlanan kaynaklar, Çimko’nun finansal esnekliğini artırmanın yanı sıra uzun vadeli büyüme planlarımızı da destekleyecek. Borç yapımızı sadeleştirerek maliyet etkinliğimizi artırmayı ve yatırımcılarımıza sürdürülebilir değer yaratmaya devam etmeyi hedefliyoruz.”
Kuruluştan yapılan Çelebi Havacılıkaçıklaması aşağıda bulunuyor:
Çelebi Havacılık olarak, kurulduğumuz günden bu yana şeffaflık, etik değerlere bağlılık ve yasal düzenlemelere tam uyum, temel ilkelerimizin merkezinde yer almaktadır. 65 yılı aşkın süredir, üç kıtada ve altı ülkede; Almanya, Endonezya, Hindistan, Macaristan, Tanzanya, Türkiye, yer hizmetleri ve kargo operasyonlarımızı başarıyla sürdürmekte; yaklaşık 16.000 çalışanımızla 70 havalimanında hizmet sunmaktayız.
Bugün itibarıyla Çelebi Havacılık’ın %65’lik çoğunluk hissesi, Kanada, ABD, Birleşik Krallık, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri ve Batı Avrupa’dan kurumsal uluslararası yatırımcıların portföyünde bulunmaktadır. Çelebi Havacılık Holding A.Ş.’de %50 oranında paya sahip olan Jersey merkezli Actera Partners II L.P. fonu ile %15 paya sahip Hollanda merkezli Alpha Airport Services B.V., bu yatırımcıların başlıcaları arasındadır. Geriye kalan %35 oranındaki hisse ise Çelebioğlu ailesine aittir.
Kısa süre önce Hindistan Sivil Havacılık Güvenliği Bürosu (BCAS) tarafından, bazı iştiraklerimizin işletme ruhsatlarına ilişkin bir bildirim tarafımıza iletilmiştir. Ulusal güvenlik kaygıları doğrultusunda ve Hindistan’daki yasal mevzuata uygun olarak, ilgili havalimanlarında yürüttüğümüz yer hizmetleri ve kargo antrepo operasyonlarımız durdurulmuştur. Süreci Hindistan Sivil Havacılık Bakanlığı (MoCA) ve BCAS başta olmak üzere yetkili kurumlarla yakın iş birliği içinde yakından takip ediyoruz. Tüm operasyonlarımızın yürürlükteki yasal düzenlemelere tam uyum içinde gerçekleştirildiğini özellikle vurgulamak isteriz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde geçerli ruhsatlara sahip olup, güvenlik yönetmeliklerine eksiksiz biçimde riayet etmekteyiz. Ayrıca, bugüne kadar herhangi bir ulusal güvenlik uyarısı ya da yaptırımı ile karşılaşmadığımızı da kamuoyunun bilgisine sunarız.
Küresel bir şirket olarak, faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde hem yerel mevzuata hem de uluslararası standartlara tam uyumla hareket ediyoruz. Hindistan’daki tüm operasyonlarımız da şirketimizin etik ilkeleri çerçevesinde ve yasal düzenlemelere uygun şekilde yürütülmüştür. Mevcut süreci dikkatle izliyor, gerekli tüm adımları yerel otoritelerle iş birliği içinde atıyoruz.
Bu süreçte en büyük önceliğimiz, çalışanlarımızın haklarının korunması, çalışma koşullarının sürdürülebilirliğinin sağlanması ve gelişmelerin çalışanlarımız üzerindeki olası etkilerinin en aza indirilmesidir. Aldığımız her karar, çalışanlarımızın güvenliği ve refahı ile kurumsal değerlerimiz doğrultusunda titizlikle değerlendirilmektedir.
Yükselen havacılık pazarlarındaki büyümemizi sürdürürken; yer hizmetleri ve kargo antreposu yönetimindeki uluslararası uzmanlığımız ve köklü tecrübemiz sayesinde, hızla gelişen bölgelerin ihtiyaçlarına etkin ve güvenilir çözümler sunmaya devam ediyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz her ülkede yalnızca havacılık sektörünün gelişimine katkı sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda sektör standartlarını yükseltmeye, altyapı yatırımlarını desteklemeye ve ekonomik büyümeye aktif katkılarda bulunuyoruz. Yerel istihdam yaratıyor, bölgesel yeteneklere yatırım yapıyor ve uluslararası kalite ile güvenlik standartlarını uygulamaya alarak hem yerel iş gücünün gelişimine hem de ülkelerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine destek veriyoruz.
Kuruluşumuzdan bu yana benimsediğimiz güvenilir, sürdürülebilir ve yenilikçi hizmet anlayışı doğrultusunda; güvenlik, operasyonel mükemmeliyet ve müşteri memnuniyeti temel önceliklerimiz olmaya devam etmektedir. Güçlü sermaye yapımız ve küresel operasyonel tecrübemizle, hizmet verdiğimiz tüm lokasyonlarda kesintisiz, yüksek kaliteli ve güvenilir hizmet sunmayı sürdürüyoruz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Tarımdan teknolojiye uzanan yatırımlarıyla, halka arz sonrası kurumsal dönüşüm ve büyüme yolculuğunu sürdüren DCT Trading, ilk çeyrekte 1,4 milyar TL hasılat, 151 milyon TL brüt kâr elde etti. 2024 yılındaki görünüm 2025 yılı ilk çeyreği itibarıyla pozitife dönen DCT’nin ilk çeyrek net kârı 24 milyon lirayı aştı.
2007 yılında Levent Sadık Ahmet tarafından kurulan ve merhum Dr. Sadık Ahmet’in ilkeleri üzerine inşa edilen DCT Trading, halka arz sonrası elde ettiği kaynaklarla yeni yatırımlarını kamuoyuna duyurdu.
2000’li yılların başında pamuk ticaretiyle yola çıkan ve kuruluşu 2007 yılına dayanan DCT Trading, merhum Dr. Sadık Ahmet’in ilkeleriyle yoğrulan ve Levent Sadık Ahmet’in liderliğinde şekillenen bir iş anlayışıyla, bugün pamuk ticaretinden yapay zekâ destekli finansal teknolojilere kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor.
2025 yılının ilk üç ayında hasılatı bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 22 artarak 1,4 milyar TL olan DCT, bu sonuçla 2024 yılı toplam hasılatının yüzde 56’sını 2025 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirmiş oldu.
Brüt kârı geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 258 oranında artarak 151 milyon TL’ye çıkan şirketin 2024 yılındaki görünümü 2025 yılı ilk çeyreği itibarıyla pozitife döndü.
DCT Trading'in net kârı 2025 yılının ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 233 artışla 24 milyon 136 bin olarak gerçekleşti.
Özsermaye büyüklüğü yüzde 9,2 arttı
Ekonomi basını ile ilk kez bir araya gelen ve şirketin birinci çeyrek verilerini değerlendiren DCT Trading Yönetim Kurulu Başkanı Levent Sadık Ahmet, “Şirketimizin ürün gamında çeşitlendirmenin etkisi ile bu yıl boyunca aylık bazda iyileşme öngörülmektedir.
Şirket, 2024 yılı içerisinde birçok yatırım ve iştirak edinme faaliyetinde bulundu. Bu çalışmalardan hedeflenen sonuçlar daha ilk yılında meyvesini vermiştir. Gelir tablosuna yansımayan ama kapsamlı gelirlerde gösterilen 73,6 milyon TL değer artış kazancı da bunu göstermektedir” dedi.
Halka arzdan sağlanan fon sayesinde şirketin güçlü nakit varlığını korumaya devam ettiğine dikkat çeken Levent Sadık Ahmet, “Şirketin özsermaye büyüklüğü 2024 sonunda 869,8 milyon TL iken, 2025 yılının ilk çeyreğinde yüzde 9,2 artarak mart ayı sonu itibarıyla 950 milyon TL seviyesine ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.
Yatırımlar halka arzdan güç aldı
Halka arza ilişkin bilgi veren Levent Sadık Ahmet, “2024 Temmuz ayında 505 milyon TL büyüklüğündeki halka arzı başarıyla tamamlayan DCT Trading, arzdan net 373 milyon TL gelir elde etti. Bu kaynağın; yüzde 40’ı işletme sermayesine, yüzde 40’ı depo ve çırçır fabrikası yatırımlarına, yüzde 10’u şirket kuruluşu ve iştirak edinimine ve kalan yüzde 10’unu yurt dışı tarımsal kapasite artışına ve GES yatırımına ayrılmış durumda” dedi.
Avrupa’da güçlü iki varlık YAKA ve BLUEFARM
DCT’nin Yunanistan merkezli iki bağlı ortaklığı olan YAKA ve BLUEFARM, Avrupa’daki büyük zincir marketlere doğrudan kiraz ve yaban mersini tedariki sağlıyor.
2015 yılında Ata toprakları olan Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde kurulan YAKA IKE ile kiraz işleme ve ihracatına adım atan şirket, Avrupa’ya sertifikalı ürün tedariki sağlarken bölge halkına da ekonomik katkı sunuyor. YAKA, aldığı BRC AA+ ve IFS yüzde 100 kalite sertifikalarıyla bölgesel liderlik iddiasını güçlendiriyor.
2021’de kurulan BLUEFARM IKE ise yaban mersini üretimiyle dikkat çekiyor; üretimde kadın istihdamını ön plana çıkaran proje, organik tarımda sürdürülebilirliği destekliyor.
BLUEFARM ise toplam 50 bini aşkın yaban mersini fidanı ile bu yıl 40 ton, yapılacak yeni yatırımlar ile 2030 yılında ise 400 tonluk yıllık üretim ve ticaret kapasitesine ulaşmayı hedefliyor.
2020 sonrası ürün gamını genişleten DCT Trading, pirinç, mısır ve buğday ticaretine de ağırlık verdi. Buna ek olarak inşaat malzemeleri sektöründe de varlık gösteren DCT Trading, 2025 yılı içerisinde savunma sanayi sektöründe ticari faaliyetlere başlamayı hedefliyor.
Pamuk fiyatlarını beş gün önceden tahmin ediyor
DCT Trading, teknoloji alanındaki yatırımlarıyla da öne çıkıyor. Halka arz sonrasında, 2024 yılında kurulan İzmir merkezli Pulse Finansal Teknolojiler ve Danışmanlık A.Ş.’nin kurucu ortaklığı gerçekleştirildi. Levent Sadık Ahmet’in verdiği bilgiye göre, Pulse tarafından üyelerine toplulaştırılmış veri hizmeti, yapay zekâ tabanlı analiz ve öngörü hizmetleri sunan Yatırımcı.AI platformu da yakında üye kabulüne başlayacak. Ayrıca 2024’te New York Pamuk Borsası'nda pamuk fiyatlarını beş gün önce tahmin eden Cotcast AI ve yine ham petrol, altın ve gümüş emtiların gelecek fiyatlarını yapay zekâ modelleri ile tahminleyen TRK Technology’e yapılan ortaklıklarla, emtia piyasalarındaki dijital dönüşüme katkı sunuyor.
2025 yılı itibarıyla savunma sanayisine de adım atan şirket, NORM Technologies ile yaptığı iş birliğiyle KBRN (Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik, Nükleer) koruyucu sistemler ve balistik ürünlerin satış süreçlerine dahil oldu. Bu adım, DCT Trading’in yüksek katma değerli alanlara yönelme stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Lisanslı depoculuk ve Türkiye’de yaban mersini üretimi için adım atıldı
2025 yılında lisanlı depoculuk başvurusu T.C. Ticaret Bakanlığı’na yapıldı. DCT Trading, 2025 yılı içerisinde pamuk üretiminin yoğun olduğu bir bölgede hem Şirketin kendi ihtiyaçları hem de üreticiler, çırçır fabrikaları ve uluslararası oyuncular için güvenilir bir çözüm ortağı hedefliyor.
İhracat vurgusu
“2025 yılı ilk çeyreğinde hasılatı 1 milyar 368 milyon lira olan DCT Trading, başta Pakistan, Çin, Vietnam, Hindistan, Endonezya gibi ülkeler olmak üzere talep olan her bölgeye pamuk ihracatı yaparken, ürün gamını genişletip faaliyet çeşitlendirmesi ile önemli bir güç kazanırken, kiraz ve yaban mersini üretimi ve satışlarıyla da Avrupa pazarında büyümeye devam ediyor” diyen, kurucu Levent Sadık Ahmet, şirketin vizyonunu şu sözlerle özetledi:
“Tarımda sadece ürün değil, güven ticareti yapıyoruz. Bugün pamuktan teknolojiye uzanan bir ekosistem kurduk. Bu ekosistem, sürdürülebilir büyümeyi, şeffaflığı ve topluma katkıyı temel alıyor. DCT, sadece bir şirket değil, değer üreten bir yaşam modeli haline geliyor.”
______________________________________________________________________________________
DCT Hakkında
2002 - DCT Trading’in temelleri, 2002 yılında kurucusu Levent Sadık Ahmet’in pamuk ticaretine şahıs firmasını kurmasıyla atıldı.
2007 - DCT Trading’in kuruluşu 22 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. “DCT Trading Dış Ticaret Limited Şirketi” unvanı ile kurulan şirket, pamuk aracılık hizmetleriyle ticari hayatına başladı.
2015 - DCT Trading’in uluslararası büyümesinin ilk adımı Yunanistan’ın Gümülcine (Komotini) şehrinde taze meyve işleme ve paketleme tesisi olarak kurulan YAKA IKE ile atıldı. 2016’da tesise yatırım yapıldı, 2017’de tamamlandı ve 2018 yılında ilk kiraz ticareti ve ihracatı gerçekleştirildi.
2020 - DCT Trading pamuk dışında ilk kez pirinçle farklı emtia ticareti alanına girdi.
2021 - YAKA’dan sonra Yunanistan’daki ikinci şirket olan BLUEFARM kuruldu. Şirket, yaban mersini ve kiraz üretimi üzerine yoğunlaştı.
2023 - Mısır ticaretine de başlandı ve Better Cotton Initiative (BCI) ile Uluslararası Pamuk Birliği’ne (ICA) üyelik sağlandı. General Administration of Quality Supervision, Inspection and Quarantine of the People’s Republic of China (AQSIQ) Serti?kası alındı
2024 - İlk kez buğday ticareti alanına girilirken, şirket aynı zamanda Türkiye Ürün İhtisas Borsası Üyesi oldu. Mısır ve buğday ile ilk elektronik ürün sertifikası (ELÜS) işlemi yapıldı. Şirket aynı yıl halka arzını gerçekleştirdi. İzmir Teknopark’ta Pulse Finansal Teknolojiler ve Danışmanlık A.Ş. kuruldu. İnşaat malzemeleri ticareti yapmaya başlayan şirket hızla bir gelişme gösterdi. Ek olarak, Cotcast AI ve TRK Technology şirketlerinden hisse alınarak ortak olundu.
2025 - Savunma sanayi alanında faaliyet göstermek üzere, Norm Technologies ile önemli bir iş birliğine imza atıldı. Lisanslı depoculuk faaliyeti yapmayı planlayan şirket Bakanlığa başvuruda bulundu. Ayrıca, yaban mersini üretimini Türkiye’de de yapmak üzere Trakya’da arazi araştırması başladı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Referans Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kiler, “Referans Sigorta yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Satın almadan bu zamana kadar şirketimizin öz sermayesini 1 milyar 200 milyon liraya ulaştırdık, dün gerçekleşen genel kurul toplantımız ile sermayemizi 1 milyar lira daha arttırdık. Denetimlerimizi tamamlayarak trafik sigortası ruhsatımızı da aldık” dedi.
Referans Sigorta Genel Müdürü Oğuz Karahançer ise, “Trafik sigortasıyla hizmet ağımızı genişletiyoruz. Tüm branşlarda iddialı bir oyuncu olmak için kararlılıkla çalışıyoruz” diye konuştu.
Kiler Holding tarafından satın alınan Türkiye’nin en eski sigorta şirketi Generali Sigorta, Referans Sigorta ismiyle faaliyetlerine güçlü bir şekilde devam ediyor. Şirketin 2024 sene sonu itibarıyla 265 milyon lira olan öz sermayesi, Kiler Holding’in güçlü finansal desteği ve pazarda büyüme öngörüsü ile 1 milyar 200 milyon liraya yükseltildi. Üç yıl içinde Türkiye'nin en büyük 10 sigorta şirketi arasında yer almayı hedefleyen Referans Sigorta, özellikle acente dağıtım kanalında daha iddialı olmak adına trafik sigortası ruhsatı aldı. Referans Sigorta, trafik sigortası ruhsatı ile hem acentelere hem de müşterilere daha kapsamlı hizmet vermeye başladı.
Referans Sigorta’nın sektörün “Referans Noktası” olmak için emin adımlarla ilerlediğini belirten Referans Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kiler, “Referans Sigorta yoluna güçlü bir şekilde devam ediyor. Satın almadan bu zamana kadar şirketimizin öz sermayesini 1 milyar 200 milyon liraya ulaştırdık, dün gerçekleşen genel kurul toplantımız ile sermayemizi 1 milyar lira daha artırdık. Denetimlerimizi tamamlayarak trafik sigortası ruhsatımızı da aldık” dedi.
Faaliyet gösterdikleri her sektörde öncü olmayı başardıklarını söyleyen Ümit Kiler, “2026 yıl sonu için hedefimiz öz sermayemizi 4 milyar liraya çıkarmak. Sigorta sektöründe iddialı bir oyuncu olmak için ihtiyaç duyulması halinde yine sermaye artışına gideceğiz. Önümüze çıkan fırsatları değerlendirmek için gerekli adımları atacağız. Sigortacılık sektöründe de köklerimizden gelen azim ve kararlılıkla ilerleyeceğiz” şeklinde konuştu.
Referans Sigorta Genel Müdürü Oğuz Karahançer ise, “Tüm branşlarda iddialı bir oyuncu olmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Bunun ilk adımında trafik sigortası üretimine başlıyoruz. Güçlü sermaye yapımız ve yeterliliklerimiz ile trafik sigortası ruhsatını almış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bundan sonra hem acentelerimize hem müşterimize daha kapsamlı hizmet vereceğiz” dedi. Hedeflerinin üç yıl içinde Türkiye'nin en büyük 10 sigorta şirketi arasında yer almak ve sektörde koşulları belirleyen bir marka olmak olduğunu vurgulayan Karahançer, “Yaşadığımız finansal dönüşüm ile de dikkat çekiyoruz. Çatı kuruluşumuz Kiler Holding’in, sigorta sektöründe ‘Referans Noktası’ olma vizyonuyla çıktığımız bu yolun her adımında arkamızda olduğunu bilmek, bize büyük bir motivasyon ve kararlılık kazandırıyor” diye konuştu.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.