Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kurumların yarısından fazlası (%52) CISO/CSO'nun OT'den sorumlu olduğunu bildirirken, bu oran 2022'de %16 idi. Kurumların %95'i ise C seviyesindeki yöneticilerin OT'den sorumlu olduğunu bildiriyor oysa bu oran 2022'de %41 olarak açıklanmıştı.
Ağ ve güvenlik alanlarında birleşmeyi sağlayan küresel siber güvenlik lideri Fortinet, küresel 2025 Operasyonel Teknoloji ve Siber Güvenlik Durumu Raporu'nun sonuçlarını açıkladı. Sonuçlar, operasyonel teknoloji (OT) siber güvenliğinin mevcut durumunu yansıtıyor ve kurumların giderek genişleyen BT/OT tehdit ortamını güvence altına almak için sürekli iyileştirme fırsatlarını vurguluyor. OT kurumlarını etkileyen trendler ve içgörülere ek olarak, rapor BT ve OT güvenlik ekiplerinin siber-fiziksel sistemlerini daha iyi korumalarına yardımcı olacak en iyi uygulamaları da sunuyor.
Fortinet Ürün ve Çözümlerden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Nirav Shah, “Fortinet Operasyonel Teknoloji ve Siber Güvenlik Raporu'nun yedinci baskısı, kurumların OT güvenliğini daha ciddiye aldığını gösteriyor. Bu eğilimin, OT risklerinin sorumluluğunun üst düzey yöneticilere devredilmesindeki belirgin artışta ve kurumların OT güvenlik olgunluk oranlarının arttığını bildirmelerindeki artışta yansıdığını görüyoruz," diyerek şöyle ekledi: “Bu eğilimlerin yanı sıra, OT güvenliğine öncelik veren kurumlarda saldırıların etkisinin azaldığını görüyoruz. Üst yönetimden aşağıya doğru herkes, hassas OT sistemlerini korumaya ve kritik operasyonlarını güvence altına almak için gerekli kaynakları ayırmaya kararlı olmalıdır.”
Fortinet Türkiye OT İş Geliştirme Müdürü Bora Köse, “Türkiye'de kritik altyapılar - enerji, ulaşım, su yönetimi ve üretim gibi sektörler - Operasyonel Teknolojiler (OT) alanında giderek artan siber tehditlerle karşı karşıya. Ülkemizin bulunduğu coğrafyada, sınırlarımızın hemen dışında savaş ortamının bir parçası da kritik altyapılara düzenlenen siber saldırılar olmaktadır. Benzer şekilde, dijitalleşmenin hızlanmasıyla birlikte bu sistemlerin internet bağlantılı hale gelmesi, onları fidye yazılımları, veri ihlalleri, endüstriyel casusluk veya kesintiler gibi tehditlere açık hale getiriyor.
Endüstriyel Kontrol Sistemleri ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi kritik altyapıların hedef alınması, sadece kurumları değil, toplumun günlük yaşamını da etkileyebilecek halk sağlığı ve halk güvenliği konularında ciddi sonuçlar doğurabilir,” diyerek şöyle ekledi: “Fortinet, endüstriyel ağ güvenliğinden olay yeri yönetimine kadar geniş bir yelpazede gerek kamu gerekse özel sektör için kritik altyapıların güvenliği konusunda kendini kanıtlamış, entegre çalışan ve kurumların yeni nesil siber savunma ihtiyaçlarını karşılayan ürünler sunmaktadır.”
Küresel anketin temel bulguları şöyle:
OT güvenliğinin sorumluluğu yönetici kadroları içinde artmaya devam ediyor: Küresel olarak, siber güvenliği CISO veya diğer yöneticiler altında entegre etmeyi planlayan şirketlerin sayısında önemli bir artış oldu. Sorumluluk yönetici liderliğine kaymaya devam ettikçe, OT güvenliği yönetim kurulu düzeyinde ön plana çıkan bir konu haline geldi. OT siber güvenlik kararlarını etkileyen en üst düzey iç liderler, giderek artan bir farkla CISO veya CSO olmaya başladı. Şu anda kurumların yarısından fazlası (%52) CISO/CSO'nun OT'den sorumlu olduğunu bildiriyor. Bu oran 2022'de %16 idi. Tüm C seviye rollerinde bu oran %95'e yükseldi. Ayrıca, önümüzdeki 12 ay içinde OT siber güvenliğini CISO'nun sorumluluğuna devretmeyi planlayan kurumların sayısı 2025'te %60'tan %80'e yükseldi.
OT siber güvenlik olgunluğu, saldırıların etkisini etkiliyor: Kendi beyanlarına göre OT güvenlik olgunluğu bu yıl önemli ilerleme kaydetti. Temel Seviye 1'de, kurumların %26'sı görünürlük sağladığını ve segmentasyon uyguladığını bildirirken, bu oran geçen yıl %20 idi. güvenlik olgunluklarının Seviye 2 erişim ve profil oluşturma aşamasında olduğunu belirten kurumların sayısı en yüksek rakamı oluşturuyor. Rapor ayrıca olgunluk ve saldırılar arasında bir korelasyon olduğunu da ortaya koydu. Daha olgun olduğunu bildiren kurumlar (Seviye 0-4 arasında daha yüksek seviyelerde olanlar), daha az saldırı görüyor veya phishing gibi daha az sofistike taktikleri daha iyi yönetebildiklerini belirtiyor. Gelişmiş kalıcı tehditler (APT) ve OT kötü amaçlı yazılımlar gibi bazı taktiklerin tespit edilmesinin zor olduğu ve daha az olgun kurumların bunların varlığını belirleyecek güvenlik çözümlerine sahip olmayabileceğinin unutulmaması gerekiyor. Genel olarak, kurumların neredeyse yarısı etkilenmiş olsa d, saldırıların kurumlar üzerindeki etkisi azalıyor ve gelirleri etkileyen operasyonel kesintilerde %52'den %42'ye düşen dikkate değer bir azalma görülüyor.
Siber güvenlik en iyi uygulamalarının benimsenmesi olumlu bir etki yaratıyor: Saldırıların etkisini etkileyen olgunluk düzeylerine ek olarak, temel siber hijyen uygulamaları ve daha iyi eğitim ve farkındalık gibi en iyi uygulamaların benimsenmesinin, iş e-postalarının ele geçirilmesinde önemli bir düşüş de dahil olmak üzere gerçek bir etki yarattığı görülüyor. Diğer en iyi uygulamalar arasında, 2024'ten bu yana %49 artış gösteren tehdit istihbaratının dahil edilmesi yer alıyor. Ayrıca raporda, OT cihaz satıcılarının sayısında önemli bir düşüş olduğu görülüyor, bu da olgunluk ve operasyonel verimliliğin bir göstergesi. Artık daha fazla kurum (%78) yalnızca bir ila dört OT satıcısı kullanıyor, bu da bu kurumların çoğunun en iyi uygulamalarının bir parçası olarak satıcıları konsolide ettiğini gösteriyor. Siber güvenlik satıcılarının konsolidasyonu da olgunluğun bir işareti ve Fortinet müşterilerinin Fortinet OT Güvenlik Platformu ile ilgili deneyimleriyle örtüşüyor. Uzak OT sitelerinde birleşik ağ ve güvenlik, görünürlüğü artırdı ve siber riskleri azaltmış, bu da düz bir ağa kıyasla siber olaylarda %93'lük bir azalmaya yol açtı. Basitleştirilmiş Fortinet çözümleri, triyaj ve kurulumdaki azalmalar sayesinde performansta 7 katlık bir iyileşme sağladı.
En iyi uygulamalar
Fortinet'in küresel 2025 Operasyonel Teknoloji ve Siber Güvenlik Durumu Raporu, kurumların güvenlik duruşlarını güçlendirmeleri için eyleme geçirilebilir içgörüler sağlar. Kurumlar, aşağıdaki en iyi uygulamaları benimseyerek OT güvenlik zorluklarını ele alabilirler:
OT varlıkları için görünürlük ve telafi edici kontroller oluşturun: Kurumlar, OT ağlarında bulunan her şeyi görebilme ve anlayabilme yeteneğine sahip olmalıdır. Görünürlük sağlandıktan sonra, kurumların kritik cihazları ve savunmasız olabilecek cihazları korumaları gerekir. Bu da, hassas OT cihazları için tasarlanmış koruyucu telafi edici kontroller gerektirir. Protokol farkında ağ politikaları, sistemler arası etkileşim analizi ve uç nokta izleme gibi özellikler, savunmasız varlıkların tehlikeye atılmasını tespit edebilir ve önleyebilir.
Segmentasyon uygulayın: İzinsiz girişleri azaltmak için, tüm erişim noktalarında güçlü ağ politikası kontrolleri bulunan sağlam bir OT ortamı gerekli. Bu tür savunulabilir OT mimarisi, ağ bölgeleri veya segmentleri oluşturmakla başlıyor. ISA/IEC 62443 gibi standartlar, OT ve IT ağları ile OT sistemleri arasında kontrolleri uygulamak için segmentasyonu özellikle gerektiriyor. Ekiplerin ayrıca bir çözümü yönetmenin genel karmaşıklığını değerlendirmesi ve merkezi yönetim yeteneklerine sahip entegre veya platform tabanlı bir yaklaşımın faydalarını göz önünde bulundurması gerekiyor.
OT'yi güvenlik operasyonlarına (SecOps) ve olay müdahale planlamasına entegre edin: Kurumların, IT/OT SecOps'a doğru olgunlaşması gerekiyor. Bunu başarmak için, OT'nin SecOps ve olay müdahale planlarında özel olarak dikkate alınması gerekiyor. Bunun nedeni, benzersiz cihaz türlerinden kritik operasyonları etkileyen OT ihlallerinin daha geniş sonuçlarına kadar OT ve IT ortamları arasındaki bazı farklılıklar. Bu yönde atılacak önemli bir adım, kurumun OT ortamını içeren oyun kitaplarına sahip olması. Bu tür bir ön hazırlık, siber ve üretim risklerini yeterince değerlendirmek için BT, OT ve üretim ekipleri arasında daha iyi bir işbirliğini teşvik ediyor Ayrıca CISO'nun uygun farkındalığa, önceliklendirmeye, bütçeye ve personel tahsisine sahip olmasını da mümkün kılıyor.
Genel güvenlik mimariniz için bir platform yaklaşımı düşünün: Hızla gelişen OT tehditleri ve genişleyen saldırı yüzeyini ele almak isteyen birçok kurum, farklı satıcılardan geniş bir güvenlik çözümleri yelpazesi oluşturdu. Bu, sınırlı güvenlik ekibi kaynaklarına artan bir yük getirirken görünürlüğü engelleyen aşırı karmaşık bir güvenlik mimarisi ortaya çıkardı. Güvenlik için platform tabanlı bir yaklaşım, kurumların satıcıları konsolide etmesine ve mimarilerini basitleştirmesine yardımcı olabiliyor. Hem BT ağları hem de OT ortamları için özel yeteneklere sahip sağlam bir güvenlik platformu, gelişmiş güvenlik etkinliği için çözüm entegrasyonu sağlarken, gelişmiş verimlilik için merkezi yönetim imkanı sunuyor. Entegrasyon ayrıca tehditlere otomatik yanıtlar için bir temel sağlayabiliyor.
OT'ye özgü tehdit istihbaratı ve güvenlik hizmetlerini benimseyin: OT güvenliği, yaklaşan riskler hakkında zamanında farkındalık ve kesin analitik içgörülere bağlı. Platform tabanlı bir güvenlik mimarisi, en son tehditlere, saldırı varyantlarına ve maruz kalmalara karşı neredeyse gerçek zamanlı koruma sağlamak için AI destekli tehdit istihbaratını da uygulamalı. Kurumların, tehdit istihbaratı ve içerik kaynaklarının beslemelerinde ve hizmetlerinde sağlam, OT'ye özgü bilgiler içerdiğinden emin olması gerekiyor.
?
Fortinet hakkında??
Fortinet, siber güvenliğin evriminde ve ağ ile güvenliğin yakınsamasında itici bir güçtür. İnsanları, cihazları ve verileri her yerde güvence altına alma misyonu ve bugün 50'den fazla kurumsal sınıf üründen oluşan en büyük entegre portföüy ile müşterilerinin ihtiyaç duyduğu her yerde siber güvenlik sağlamaktadır. Yarım milyondan fazla müşteri, Fortinet'in sektörde en çok kullanılan, en patentli ve en çok onaylanmış çözümleri arasında yer alan çözümlerine güvenmektedir. Sektördeki en büyük ve en geniş eğitim programlarından biri olan Fortinet Eğitim Enstitüsü, siber güvenlik eğitimini ve yeni kariyer fırsatlarını herkes için erişilebilir kılmaya kendini adamıştır. Bilgisayar Acil Durum Müdahale Ekipleri (“CERTS”), devlet kurumları ve akademi dahil olmak üzere hem kamu hem de özel sektörden saygın kuruluşlarla işbirliği, Fortinet'in küresel olarak siber dayanıklılığı artırma taahhüdünün temel bir yönüdür. Fortinet'in seçkin tehdit istihbaratı ve araştırma organizasyonu FortiGuard Labs, müşterilere zamanında ve sürekli olarak en üst düzeyde koruma ve eyleme geçirilebilir tehdit istihbaratı sağlamak için önde gelen makine öğrenimi ve yapay zeka teknolojilerini geliştirmekte ve kullanmaktadır. Daha fazla bilgi için https://www.fortinet.com, Fortinet Blog ve FortiGuard Labs.?
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kaspersky tarafından yürütülen "Dayanıklılığı artırmak: sistem bağışıklığı yoluyla siber güvenlik" (Improving resilience: cybersecurity through system immunity) başlıklı araştırma, kuruluşların mevcut koşullarda siber güvenliği nasıl yönettiklerini ve gelecekteki zorluklara nasıl hazırlandıklarını araştırdı. Araştırma kapsamında Avrupa, Amerika, APAC, Rusya ve Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Mısır ve Güney Afrika dahil META bölgesindeki büyük şirketlerde siber güvenlikten sorumlu 850 BT uzmanıyla anket yapıldı. Katılımcılar çeşitli sektörleri ve kurumsal seviyeleri temsil ederek mevcut güvenlik duruşları ve sorunlu noktalar hakkında kapsamlı görüşler ortaya koydu.
Anket, Türkiye'deki uzmanların %94'ünün mevcut korumalarından "memnun" ya da "son derece memnun" olmalarına rağmen daha güçlü ve daha uyarlanabilir savunmalara duyulan isteğin de yaygın olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'deki anket katılımcılarının sadece %6'sı siber güvenlik önlemlerinden memnun olmadığını ifade etse de, çoğu iyileştirme ihtiyacının farkında. Katılımcıların %60'ı geliştirilebilecek "bazı" alanlar olduğuna inanırken, %38'i önemli iyileştirmeler yapılması gerektiğini savunuyor
Siber güvenlik sistemlerinin iyileştirmek istedikleri en zayıf yönlerini işaretlemeleri istendiğinde, Türkiye'deki katılımcılar çeşitli operasyonel ve teknik zorluklara işaret ediyor. En yaygın sorunlar arasında şunlar yer alıyor:
" Nitelikli personel eksikliği (%39);
" Manuel süreçlerin aşırı zaman alması (%35);
" Proaktif tehdit tespitinden yoksun reaktif koruma (%24);
" Farklı çözümleri yönetmenin karmaşıklığı (%24).
Manuel süreçlere olan bağımlılık operasyonel ek yükün artmasına, tehditlerin tespit edilmesinde ve bunlara yanıt verilmesinde gecikmelere yol açarken, proaktif tehdit tespitinin olmaması, ihlalleri gerçekleşmeden önce önleme yeteneğini azaltıyor. Birden fazla farklı güvenlik çözümünün yönetimi sırasında güvenlik ekipleri çeşitli sistemler arasında entegre ve etkili bir savunma sağlamakta zorlandığından, bu durum kapsam boşluklarına, yanlış yapılandırmalara ve artan gözetim riskine yol açabiliyor. Parçalanma, hızlı yanıt sürelerini engelliyor ve gözden kaçan güvenlik açıkları olasılığını artırarak kuruluşun genel güvenlik duruşunu zayıflatıyor.
Katılımcıların belirttiği mevcut siber güvenlik sistemlerinin diğer kritik zayıf yönleri arasında ihlallerin ardından sistemik çöküş riskinin yüksek olması (%20), aşırı karmaşık BT/OT ortamları (%18) ve güncel olmayan tehdit istihbaratı (%20) yer alıyor. Diğer endişeler arasında "uyarı yorgunluğu" (%12) ve mevcut çözümlerin yetersiz işlevselliği (%16) yer alıyor. Bu bulgular, bu güvenlik açıklarını etkili bir şekilde ele almak için modern, akıllı güvenlik araçlarına duyulan acil ihtiyacı vurgular nitelikte.
Dünya çapındaki kuruluşlar siber güvenlik duruşlarını güçlendirmeye çalışırken, yapılan bu araştırma geleneksel siber güvenlik çözümlerini geliştirmenin yanı sıra, satıcıların yenilikçi yaklaşımlar geliştirmek için çalıştıklarını gösteriyor. Zemin uygulanan güvenlik önlemleriyle doğal olarak savunmasız olan yazılımları korumaktan, doğuştan gelen esnekliğe sahip, tasarımdan itibaren güvenli sistemler oluşturmaya doğru kayıyor. Bu tür sistemler, genellikle çok az ek siber güvenlik harcaması yaparak ya da hiç yapmadan, tehlikeye girdiklerinde bile temel varlıklarını koruyabilme yeteneğine sahip oluyor.
Kaspersky Teknoloji Çözümleri Ürün Grubu Başkanı Alexander Kostyuchenko, "Her geçen gün daha fazla kuruluş, modern zorlukların yalnızca güçlü bir koruma değil, aynı zamanda potansiyel ihlallere karşı dijital yapılarının her yönünü güçlendiren proaktif ve bütüncül bir güvenlik stratejisi gerektirdiğini anlamaya başlıyor. Bu nedenle şirketlerin dönüşüm odaklı bir yaklaşım benimsemesi, gelişmiş tehdit istihbaratını ve sadeleştirilmiş süreçleri entegre etmesi, varlıklarını korurken operasyonel sürekliliği sağlamaları ve müşteri güveni inşa etmeleri için güvenilir, kapsamlı çözümler uygulamaları büyük önem taşıyor."
Kaspersky uzmanları, tüm iş varlıklarının ve süreçlerinin kapsamlı bir şekilde korunmasını sağlamak için şunları öneriyor
" Kaspersky Next XDR Expert gibi merkezi ve otomatikleştirilmiş çözümler kullanın. Bu çözüm, birden fazla kaynaktan gelen verileri tek bir yerde toplayıp ilişkilendirerek ve makine öğrenimi teknolojilerini kullanarak etkili tehdit tespiti ve hızlı otomatik yanıt sağlar.
" InfoSec profesyonelleriniz için kurumunuzu hedef alan siber tehditler hakkında derinlemesine görünürlük sağlayın. En yeni Kaspersky Threat Intelligence, ekibinize tüm olay yönetimi döngüsü boyunca zengin, anlamlı ve gerçek bir bağlam sağlar ve siber risklerin zamanında belirlenmesine yardımcı olur.
" Geleneksel siber güvenliğe alternatif olarak tasarımdan itibaren güvenli çözümler geliştirin ve bunları kod ve mimari seviyelerinde koruyun. Kaspersky'nin işletim sistemi olan KasperskyOS'u temel alan ürünlerimiz tasarımdan itibaren korunaklıdır ve ek siber güvenlik çözümleri olmadan agresif bir ortamda bile kritik işlevlerini yerine getirebilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türk Telekom, gençlerin kariyer yolculuklarında yanlarında olmaya devam ediyor. Geleceğin yeni liderlerine erken kariyer fırsatı sunan Türk Telekom, gençlerin hayalleri ve yeteneklerini daha ileriye taşımaları için START Stajım programı ile staj ve iş imkânı sağlıyor. Yeni dönemi başlayan START Stajım programında dört hafta boyunca alanında uzman profesyonellerden eğitim alacak olan gençler, kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapacak. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte gençlerle buluşan Türk Telekom CEO'su Ümit Önal, katılımcıların kariyer yolculuklarının "START"ını birlikte başlattı.
Türk Telekom CEO'su Ümit Önal, "Türkiye'nin dijital dönüşümünün lideri Türk Telekom olarak, teknoloji bilgi birikimimizi genç yetenekleri sektöre kazandırmak ve onların kariyer yolculuklarına rehberlik etmek için kullanıyoruz. Bu anlayışla; staj programlarımızdan gençlere yönelik program ve fırsatlara, teknoloji eğitimlerinden girişimcilik desteklerine kadar birçok alanda gençlerin yanında yer alıyoruz. Onlara sadece kariyer kapıları aralamakla kalmıyor, aynı zamanda yetkinliklerini geliştirebilecekleri, deneyim kazanabilecekleri ve kendi potansiyellerini keşfedebilecekleri bir ekosistem sunuyoruz. Erken dönem kariyer fırsatı sunduğumuz START Stajım programımıza katılan genç yetenekler, Türk Telekom'un farklı departmanlarında görev alma şansı ve ilgi alanlarını erkenden keşfederek, kariyerlerinde fark yaratacak bir gelişim sağlama imkânı elde edecek" dedi.
Teknoloji bilgi birikimini ülkenin geleceği gençler için seferber eden Türk Telekom, START Stajım ile 2015'ten bu yana genç yeteneklerin yanında yer almaya devam ediyor. Türk Telekom'un erken dönem kariyer fırsatı sunan programı START Stajım ile yeteneklerini geliştirmek isteyen gençler Türk Telekom'da staj ve iş imkânı elde ediyor. Yeni dönemi başlayan START Stajım'a katılan gençler, yeni dönem öncesi Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen etkinlikte Türk Telekom CEO'su Ümit Önal ile bir araya geldi.
"Ülkemizin dijital geleceğini inşa ederken, gençleri bu dönüşümün bir parçası haline getiriyoruz"
Türk Telekom CEO'su Ümit Önal, "Türkiye'nin dijital dönüşümünün lideri Türk Telekom olarak, teknoloji bilgi birikimimizi genç yetenekleri sektöre kazandırmak ve onların kariyer yolculuklarına rehberlik etmek için kullanıyoruz. Ülkemizin dijital geleceğini inşa ederken, gençleri bu dönüşümün bir parçası haline getirecek çalışmalar gerçekleştiriyor ve gençlerimize yaptığımız her yatırımı ülkemizin geleceğine bir yatırım olarak görüyoruz. Bu anlayışla; staj programlarımızdan gençlere yönelik program ve fırsatlara, teknoloji eğitimlerinden girişimcilik desteklerine kadar birçok alanda gençlerin yanında yer alıyoruz. Onlara sadece kariyer kapıları aralamakla kalmıyor, aynı zamanda yetkinliklerini geliştirebilecekleri, deneyim kazanabilecekleri ve kendi potansiyellerini keşfedebilecekleri bir ekosistem sunuyoruz. Erken dönem kariyer fırsatı sunduğumuz START Stajım programımıza katılan genç yetenekler, Türk Telekom'un farklı departmanlarında görev alma şansı ve ilgi alanlarını erkenden keşfederek, kariyerlerinde fark yaratacak bir gelişim imanı elde edecek. Türk Telekom olarak, gençlerin dijital dünyada iz bırakacak fikirlerini ve hayallerini gerçeğe dönüştürecek her adımda yanlarında olmaya devam edeceğiz" dedi.
Bu yıl "Geleceği Başarıya Dönüştürmek İçin İlk Güçlü Adımın" sloganıyla yeni dönemi başlayan START Stajım ile programa katılan gençler, dört hafta boyunca alanında uzman profesyoneller tarafından verilecek eğitimlerle, yeteneklerini geliştirme fırsatı yakalayacak
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin önde gelen amatör yol bisikleti yarışlarından Gran Fondo Başkent, dördüncü yılında bisiklet sporcularını Ankara'da bir araya getirecek. İş Bankası'nın kredi kartı markası Maximum Kart sponsorluğunda 24 Ağustos Pazar günü gerçekleştirilecek yarışta, yurt içinden ve yurt dışından yüzlerce bisikletçi, başkentin tarihi ve doğal güzellikleri eşliğinde pedal çevirecek.
Bilkent Center önünden 24 Ağustos Pazar günü sabah 08.00'de start alacak Maximum Gran Fondo Başkent 2025, uzun parkur, kısa parkur, paralimpik ve tandem kategorilerinde düzenlenecek.
Ankara Valiliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Türkiye Bisiklet Federasyonu katkılarıyla, 78 Event organizasyonuyla hayata geçirilecek yarış, bir spor etkinliği olmanın ötesinde sporu şehir kültürüyle buluşturan, çevre bilincini artıran, toplumsal dayanışmayı destekleyen ve sağlıklı yaşamı teşvik eden bir model olarak öne çıkıyor.
İş Bankası'nın kredi kartı markası Maximum Kart'ın isim sponsorluğunu üstlendiği yarışa ayrıca Skoda, MOSSO, SPX, Sports International, Shimano, Bilkent Center ve Bilkent Otel & Konferans Merkezi destek veriyor.
Pedal Çeviren Bir Başkent, Birlikte Büyüyen Bir Spor Kültürü
Maximum Gran Fondo Başkent, bisikleti sadece bir ulaşım aracı değil, sosyal yaşamın, sağlıklı bireylerin ve çevre dostu şehirlerin ayrılmaz bir parçası olarak tanımlayan bir yaklaşımla yola devam ediyor.
Ankara'nın sporla, doğayla ve aktif yaşamla bütünleştiği en önemli bisiklet organizasyonlarından biri olan ve her yıl yüzlerce amatör bisikletçiyi bir araya getiren yarış, Türkiye'nin dört bir yanından ve farklı ülkelerden katılımcıları ağırlayarak başkentin spor turizmi potansiyelini gözler önüne seriyor.
Tarihi ve doğal zenginliklerle bezenmiş güzergâh üzerinde yapılan yarış, katılımcılara unutulmaz bir deneyim yaşatırken, Ankara'nın kentsel hareketliliğine ve sosyal yaşamına canlılık katıyor.
Kayıtlar 18 Ağustos'a kadar devam ediyor
Farklı yaş gruplarından amatör sporcuları, şehir bisikletçilerini, kulüp sporcularını bir araya getirecek olan yarış trafiğe kapalı, asfalt zeminli ve güvenli rotada düzenlenecek. Kayıtlar, www.granfondobaskent.com üzerinden 18 Ağustos'a kadar devam edecek. Maximum Kart ile yapılan Gran Fondo Başkent kayıt ücreti ödemelerine %20 MaxiPuan fırsatı sunuluyor.
Parkur Bilgileri:
Uzun Parkur - 90,9 km:
" Toplam tırmanış: 1.386 m
" Rota: Bilkent - İncek - Gölbaşı - Dumlupınar - Bilkent
Kısa Parkur - 56,6 km:
" Toplam tırmanış: 1.096 m
" Rota: Bilkent - Çakırlar - Beytepe - Bilkent
Organizasyon Takvimi:
" 23 Ağustos 2025 Cumartesi
o 12.00 - 19.00: Kit ve çip dağıtımı (EXPO alanı)
o 18.00: Teknik bilgilendirme toplantısı
" 24 Ağustos 2025 Pazar
o 06.00 - 07.00: Son kontroller
o 08.00: Yarış başlangıcı
o 12.30 - 14.30: Ödül töreni
Start-Finish alanında Bilkent Center açık otoparkında kurulacak EXPO alanı, sporcu deneyim alanları, markalı stantlar ve çocuklar için özel etkinliklerle ailelere hitap eden bir atmosfer oluşturulacak. Katılımcılara organizasyon tişörtü, teknik çanta ve madalya gibi hediyeler sunulacak. Yarış sonrası fotoğraf ve video çekimleriyle bu özel gün ölümsüzleştirilecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
OPPO, heyecanla beklenen yeni Reno14 Serisini Türkiye’de tanıtmaya hazırlanıyor. Reno14 Pro 5G, Reno14 5G ve Reno14 F 5G modellerinden oluşan seri, OPPO’nun en yeni AI Flaşlı Fotoğrafçılık teknolojisi ve dikkat çekici Parlak Denizkızı Tasarımı ile teknoloji ve estetiği bir araya getiriyor.
OPPO, heyecanla beklenen yeni Reno14 Serisi’ni Türkiye’de tanıtmaya hazırlanıyor. Seride yer alan Reno14 Pro 5G, Reno14 5G ve Reno14 F 5G modelleri, OPPO’nun en yeni AI Flaşlı Fotoğrafçılık teknolojisini ve dikkat çekici Parlak Denizkızı Tasarımı’nı bir araya getiriyor. Yeni seri; yapay zeka destekli fotoğrafçılık, güçlü donanım, üretkenliği artıran yazılım çözümleri ve IP69 sertifikalı dayanıklı gövde ile teknoloji ve tasarımı buluşturuyor.
Zarafet, dayanıklılık ve kullanım kolaylığı bir arada
Reno14 Serisi, OPPO’nun genç ve dinamik tasarım anlayışını yansıtan Parlak Denizkızı Tasarımı ile öne çıkıyor. “Mermaidcore” akımından ilham alınarak geliştirilen bu tasarımda, OPPO’nun özel Yanardöner Parlaklık İşlemi kaplama teknolojisi kullanılıyor. Bu işlem, 12 farklı kaplama katmanı ve mikroskobik seviyede optik dokularla elde edilen ışıltılı, akışkan bir görünüm sunuyor.
Hem Reno14 Pro 5G hem de Reno14 5G, dayanıklılığı estetikle birleştiren bir tasarım anlayışıyla geliştirildi. Her iki model de havacılık sınıfı alüminyum çerçeveyle çevrelenen, kusursuz şekilde entegre edilmiş tek parça oyma cam arka kapak tasarımıyla dikkat çekiyor.
Reno14 Serisi’ndeki tüm modeller, zorlu dış koşullara karşı üstün koruma sunan IP66, IP68 ve IP69 sertifikalarına sahip. Ayrıca, tüm modellerde kullanılan platin sınıfı korozyon önleyici kaplamaya sahip USB arayüzü, cihazların uzun vadede dayanıklılığını korumasına katkı sağlıyor.
İnce çerçeveli düz AMOLED ekranlarla donatılmış Reno14 Serisi, kullanıcıya her ortamda üstün bir dokunmatik deneyim sunmayı hedefliyor. OPPO’ya özgü Islak Dokunma ve Eldivenle Temas özellikleri sayesinde ekranlar; ıslak parmaklarla ya da eldivenle kullanıldığında bile yüksek tepki hassasiyeti sağlıyor.
AI Flaşlı Fotoğrafçılık ile ışığın güzelliğini yakalayın
OPPO, yeni Reno14 Serisi ile mobil fotoğrafçılığın en büyük zorluklarından biri olan gece çekimlerine devrim niteliğinde bir çözüm getiriyor. Seride yer alan AI Flaşlı Fotoğrafçılık özelliği, düşük ışıklı ortamlarda dahi net, parlak ve doğal fotoğraflar elde etmeyi mümkün kılıyor. Kullanıcılar gece manzaralarından partilere, şehir siluetlerinden portre çekimlerine kadar her anı özgürce ve yaratıcı biçimde kaydedebiliyor.
Yeni Reno14 Pro 5G ve Reno14 5G modelleri, üçlü flaş sistemi ile önceki nesillere kıyasla 10 kata kadar daha fazla parlaklık sağlayarak özellikle gece çekimlerinde güçlü ve dengeli bir ışık sunuyor. Bu sayede uzaktaki detaylar dahi aydınlık ve net şekilde yakalanabiliyor. Reno14 F 5G ise çift flaş teknolojisi sayesinde önceki modele göre iki kat daha parlak aydınlatma sunuyor. Özellikle yakın mesafe gece çekimlerinde cilt tonlarını bozmadan, daha canlı ve dikkat çekici kareler elde edilmesini sağlıyor.
Reno14 Serisi’nin yenilenen AI destekli Flaş Modu, düşük ışıklı sahnelerde dahi doğal cilt tonlarını koruyarak, göz alıcı bir derinlik ve üç boyutlu efektlerle fotoğrafları adeta hayata döndürüyor.
AI destekli görüntülemede yeni bir dönem başlıyor
OPPO, yeni Reno14 Serisi ile mobil fotoğrafçılıkta yapay zeka destekli deneyimi ileriye taşıyor. Seride sunulan AI Livephoto 2.0, hareketli anları minimum deklanşör gecikmesiyle yakalamak için aynı anda kısa ve uzun pozlamaları gerçek zamanlı olarak birleştiriyor. Bu sayede hem net hem de ışık açısından zengin kareler elde ediliyor.
Kullanıcılara profesyonel düzeyde düzenleme imkanı sunan yeni nesil AI Düzenleyici, fotoğrafları otomatik olarak kırpıyor, oranlıyor, bozulmaları gideriyor ve farklı filtreler uygulayarak estetik açıdan güçlü sonuçlar ortaya koyuyor. AI Yeniden Düzenleme, profesyonel fotoğrafçılık verileriyle eğitilmiş algoritmalarıyla bu süreci tek dokunuşla yönetmeyi mümkün kılıyor. AI Mükemmel Çekim özelliği ise kullanıcıların galerisindeki referans görüntüleri tarayarak kapalı gözleri, istenmeyen ifadeleri ya da yüzü kapatan detayları otomatik olarak düzeltiyor. Böylece her kare ideal hale getirilebiliyor.
Seride yer alan diğer AI destekli düzenleme araçları da kullanıcı deneyimini ileriye taşıyor. AI Silgi istenmeyen nesne ve kişileri kolayca kaldırırken, AI Yansıma Giderici cam yansımalarını temizliyor. AI Netlik Artırıcı, kırpılan görüntülerin netliğini artırırken, AI Bulanıklık Giderici bulanık karelere keskinlik kazandırıyor.
Fotoğrafın ötesine geçen bu teknoloji, video tarafında da güçlü bir deneyim sunuyor. Reno14 Pro 5G ve Reno14 5G, yapay zeka destekli 4K HDR Video özelliğiyle daha geniş dinamik aralık, doğal renk geçişleri ve sinematik görüntü kalitesi sağlıyor. Kullanıcılar, yalnızca yüksek çözünürlükte değil, aynı zamanda etkileyici detaylarda video içerikleri üretebiliyor.
OPPO Reno14 Serisi, 15 Ağustos 2025 itibarıyla anlaşmalı satış kanallarında kullanıcılarla buluşuyor.
OPPO Hakkında
Küresel bir akıllı cihaz markası olan OPPO; 2008 yılında piyasaya sunduğu ilk cep telefonu ‘Smiley Face’ lansmanından bugüne estetik, memnuniyet ve inovatif teknolojinin oluşturduğu sinerjinin peşinde koşuyor. Bugün Find ve Reno serilerinin öncülük ettiği geniş bir akıllı cihaz yelpazesi sunan OPPO, cihazların ötesinde kullanıcılarına ColorOS işletim sistemi ve OPPO Cloud ve OPPO+ gibi internet hizmetleri de sunuyor. Yaklaşık 60'tan fazla ülke ve bölgede varlığını gösteren OPPO, 40 binden fazla çalışanıyla dünyanın dört bir yanındaki müşterileri için daha iyi bir yaşam yaratmayı hedefliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliğiyle hayata geçirilen Yapay Zekâ Yüksek Lisans Programı, başta MESS üyeleri olmak üzere özel sektördeki profesyonellere yapay zekâ alanında uzmanlaşma imkânı sunuyor.
Türkiye sanayisinin endüstriyel dönüşümüne öncülük eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), yapay zekâ teknolojilerini üretim süreçlerine entegre etmek ve katılımcıların bu konudaki uzmanlıklarını artırmak amacıyla yeni bir eğitim hamlesi başlatıyor.
Sanayide dijital dönüşümü hızlandırmak ve yapay zekâ teknolojilerini üretim süreçlerine entegre etmek amacıyla, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliğiyle hayata geçirilen yüksek lisans programı, Eylül 2025’te ilk öğrencilerini kabul edecek.
Hibrit eğitim modeliyle sunulacak program kapsamında, çevrimiçi derslerin yanı sıra İTÜ’de ve MESS’in teknoloji üssü MEXT’te yüz yüze eğitimler düzenlenecek. Ayrıca, MEXT ekosisteminde yer alan küresel teknoloji şirketlerinden uzman isimler de programa konuk konuşmacı olarak katkı sunacak.
Katılımcılar, teorik bilgilerin yanı sıra sanayiye özel senaryolar üzerinden uygulamalı eğitim alarak, yapay zekânın üretimdeki somut kullanım alanlarını deneyimleme fırsatı bulacak. Teknik uzmanlardan iş geliştirme profesyonellerine kadar geniş bir kitleye hitap eden program; “Yapay Zekâ Odağında Büyük Veri ve İş Analitiği” ile “Yapay Zekâ Çağında İşletme ve Teknoloji Yönetimi” olmak üzere iki ana içerikten oluşuyor.
Bu program, aynı zamanda MESS’in liderliğini üstlendiği, İTÜ’nün de üyeleri arasında yer aldığı ve yapay zekâ odağında çalışmalar yürüten AI EDIH Türkiye Konsorsiyumu (Yapay Zekâ Temalı Avrupa Dijital İnovasyon Merkezi) kapsamında devam eden iş birliğini bir üst seviyeye taşıyor.
MESS olarak üretim ekosisteminin dijitalleşmesi ve yapay zekâda öncü olduklarını belirten MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, programa ilişkin değerlendirmesinde;
“Sanayimizin dönüşümünde teknoloji kadar, bu süreci yönetecek nitelikli insan kaynağının da kritik bir rolü olduğuna inanıyoruz. MESS olarak sanayimizin bugünkü ihtiyaçlarına çözüm sunmanın ötesinde, geleceği şekillendirecek yetkinlikleri kazandırmaya odaklanıyoruz. Bu yüksek lisans programı ile yalnızca destekleyici değil, yön gösterici bir rol üstleniyor, İTÜ gibi köklü bir kurumla birlikte bu alanda elimizi taşın altına koyuyoruz. Yapay zekâ alanında güçlü bir akademik ve pratik altyapıya sahip bu programın, ülkemiz sanayisine uzun vadeli katkılar sağlayacağına inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.
İTÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Mandal, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin öğrencilerin doğrudan sanayiyle etkileşim kurabileceği bir ekosistem kurmayı hedeflediğinin altını çizerek hayata geçirilen iş birliğine ilişkin şunları vurguladı:
“İTÜ olarak sorumluluk ve etki odaklı bir araştırma üniversitesi olma vizyonumuzla bilgiyi yalnızca üretmekle kalmayıp, sanayide uygulanabilir hale getirmeye de büyük önem veriyoruz. Teknolojiye yön veren bireyler yetiştirme hedefiyle İTÜ, özel sektörün güçlü temsilcileriyle yeni öğrenme modellerini uygulamaya koyuyor. MESS iş birliğiyle hayata geçen bu yüksek lisans programı, üniversite-sanayi iş birliğinin güçlü bir örneğini oluşturuyor. Yapay zekâyı üretimle buluşturmak, MEXT’in saha deneyimini güçlü akademik altyapımızla entegre etmek bizim için çok değerli.”
Ülke sanayisinin ikiz dönüşümü için kuruluşundan bu yana saha ve ofis çalışanları dâhil 32 binden fazla kişiye eğitim verdiklerini dile getiren MEXT Genel Müdürü Efe Erdem ise şunları söyledi:
“MEXT olarak beşinci yılımızda, 750’yi aşkın şirketle iş birliği yapmanın gururuyla, dijital, yeşil ve yapay zekâ dönüşümü odağında ekosistemimizi güçlendirmeye devam ediyoruz. Bu sene itibariyle, ekosistemimize yenilikçi çözümler ve eğitimler sağlamak için MEXT çatısı alında Yapay Zekâ Merkezi’ni kurduk. Bu yapıyı, İTÜ gibi köklü bir kurumla iş birliği yaparak akademik seviyeye taşıyoruz. Bu program, bireysel gelişimin yanı sıra sanayimizin yapay zekâ alanındaki yetkinliğini de sistemli biçimde güçlendirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, MESS’in koordinatörlüğünde yürütülen ve İTÜ’nün ortakları arasında yer aldığı AI EDIH Türkiye Konsorsiyumu ile Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri ağına dâhil olarak, AB ile yapay zekâ projelerinde iş birliklerimizi derinleştirerek; teknoloji ekosistemimize uluslararası ölçekte katkı sunmaya devam edeceğiz.”
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) Hakkında
1961 yılında kurulan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), Türkiye’nin en köklü ve en büyük işveren sendikasıdır. Otomotiv, beyaz eşya, demir-çelik, makine ve elektronik gibi stratejik sektörlerde faaliyet gösteren 263 üye şirketiyle Türkiye sanayi üretiminin ve ihracatının önemli bir bölümünü temsil etmektedir. 2019 yılında benimsediği “yeni nesil sendikacılık” anlayışıyla geleneksel sendikacılık faaliyetlerine ek olarak yeni nesil küresel gelişmeleri sektöre kazandırmak ve metal sektöründe çalışma barışını korumak amacıyla hizmet üretmektedir. Türkiye’de ve dünyada sendikacılık adına birçok ilki hayata geçiren MESS’in 2020 yılında Türkiye’ye kazandırdığı, dünyanın en büyük ve en kapsamlı yetkinlik gelişim merkezi olan MEXT Teknoloji Merkezi çatısı altında da Türk sanayisinin dijital, yeşil ve yapay zeka dönüşüm sürecine rehberlik edilmektedir.
Daha fazla bilgi almak için;
MESS: https://www.mess.org.tr/tr/
MEXT: https://www.mext.org.tr/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bayer Tarım Ürünleri, tarımda gıda güvenliğini artırmak ve sürdürülebilir üretim süreçlerini desteklemek amacıyla, dijital kalıntı yönetim platformu ResiYou üzerinden Türkiye'nin önde gelen 5 büyük meyve üreticisiyle önemli bir iş birliğine imza attı. Üreticiler, yılda toplam 545 bin ton meyve üretimi yaparak 50'den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.
Kalıntı yönetimi odaklı çalışan ResiYou, üreticilerin tarlada kullandıkları bitki koruma ürünlerini dijital ortamda kaydetmelerini ve bu sayede ürünlerdeki pestisit kalıntılarını etkin şekilde yönetebilmelerini sağlıyor. Platform üzerinden hangi ürüne ne zaman ve hangi bitki koruma ürünü uygulandığını kolayca takip edilebiliyor; bu da hem iç hem dış pazara sunulan ürünlerde kalıntı riskini en aza indiriyor.
ResiYou'nun sunduğu simülasyon özelliği, üreticilere hasat tarihine göre ileriye veya geriye dönük planlama yapma imkânı veriyor. Böylece hangi ürünün ne zaman güvenle kullanılabileceği önceden öngörülebiliyor ve planlama süreçleri çok daha sağlıklı yürütülüyor.
Tarladan sofraya uzanan gıda zincirinde güveni ve verimliliği artıran ResiYou, sadece üreticilere değil, tüm tedarik zincirine katkı sağlayan yenilikçi bir dijital tarım çözümü sunuyor. Bayer'in bu alandaki desteğiyle, dijitalleşme tarımda daha sürdürülebilir ve izlenebilir bir üretim yapısına dönüşüyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.