Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Dünyanın önde gelen çevrimiçi öğrenme platformu Coursera Türkiye’deki öğrenenlerin ve kurumların ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak ve yüksek kalite eğitime erişmelerini desteklemek için yeni projeler hayata geçiriyor. Bu çerçevede, çevrimiçi öğrenimi daha kişiselleştirilmiş ve etkileşimli hale getiren yapay zeka destekli özelliklerin devreye alınmasının yanı sıra, Türkçe öğrenme içeriklerini kapsayan geniş bir katalog yayınlanacak. Bugüne dek sadece İngilizce olarak sunulan Yale Üniversitesinden İyi Yaşam Bilimi (Science of Well-Being), DeepLearning.AI’dan Herkes İçin Yapay Zeka (AI for Everyone), Michigan Üniversitesi’nden Herkes İçin Programlama (Programming for Everybody) ve IBM’den Veri Bilimi Nedir? (What is Data Science?) gibi dünyada en çok tercih edilen dersler artık Türkçe ulaşılabilir olacak.

Bu yeniliklerle Coursera’nın Türkiye’deki her geçen gün büyüyen öğrenen tabanı desteklenecek ve çevrimiçi öğrenmeyi benimseyerek platformdaki derslerden yararlanan kurum ve kuruluşlardaki çalışan ve öğrencilerin dijital becerileri daha üst seviyeye çıkacak. Türkiye’de sayıları 1.4 milyona erişen ve platformda 3.7 milyon derse kayıtlı olan öğrenenlerin yüzde 40'ı derslere mobil cihazlardan erişim sağlıyor. Coursera yöneticileri platformun Türkiye’deki öğrenenlerin yetenek gelişimine olan katkılarını artırmayı sürdüreceğini ifade etti.

Konuyla ilgili konuşan Coursera CEO’su, Jeff Maggioncalda, “Türkiye’nin ekonomisi geleneksel sektörlerin ötesine açılıp dijital devrimle bütünleştikçe, kalifiye işgücüne duyulan ihtiyaç her zamankinden daha acil bir hal alıyor.” dedi. “Amacımız, dil engeline takılmadan, yüksek kaliteli eğitimi herkese ulaştırabilmek ve bugün bu hedef doğrultusunda büyük bir adım attık. Yapay zekanın gücünden yararlanarak 4.700 dersi Türkçe’ye çevirdik ve Türkiye'deki öğrenenlere dijital geleceğe yönelik becerilerini geliştirmeleri için benzersiz bir erişim ve esneklik sağladık.” diye ekledi.

Coursera’nın Türkiye’de hayata geçirdiği yeni projeler ve özellikleri:

4.700’den fazla ders artık Türkçe olarak erişime açık. Bunlara Derin Öğretim Çözümlerinden Nasıl Öğrenileceğini Öğrenmek, Yale Üniversitesi’nden Finansal Pazarlar ve DeepLearning.AI'dan Denetimli Makine Öğrenimi gibi ülkedeki en popüler kurslar da dahil. Öğrenenler, ders notlarına, ders videolarının alt yazılarına, testlere, değerlendirmelere, akran değerlendirme notlarına ve tartışma yönergelerinin hepsine yerel dillerinde erişebiliyor. Çevrilen içerikler İş, Kampüs ve Devlet müşterileri için dahil, Coursera’daki her öğrenen için erişime açık.
GenAI Akademisi Microsoft, Stanford Çevrimiçi, Vanderbilt University, DeepLearning.AI, Google Cloud ve AWS dahil olmak üzere en iyi üniversitelerden ve şirketlerden temel okuryazarlık ve yönetici eğitim programları sunmakta.
Coursera Koç (Coursera Coach), Coursera Plus Abonelerine kişiselleştirilmiş geri bildirim veren, soruları yanıtlayan ve video derslerini ve kaynakları özetleyen yapay zeka destekli bir sanal öğrenme asistanı sağlıyor. Koç ayrıca öğrencileri yerel dilde etkileşimle destekliyor.
Coursera Kurs Geliştiricisi (Coursera Course Builder) kurs yapısı, açıklamalar, okumalar, ödevler ve sözlükler dahil olmak üzere insan yazarlardan gelen istemlere göre otomatik olarak içerik oluşturan yapay zeka destekli bir ders oluşturma aracı. Şirketler ve kampüsler bu özelliği, özel dersler üretmek ve bunları Coursera'daki katılımcı ortaklardan önerilen içerikle harmanlamak için kendi bünyelerindeki uzmanlarını kullanarak özel yazarlık için de değerlendirebilirler. Bu özellik belirli müşteriler tarafından denenmekte.
Akademik Dürüstlük özelliklerinin yeni paketi üniversitelerin yapay zeka destekli kopya çağında öğrenim sürecini doğrulamasına yardımcı oluyor. Yapay Zeka Destekli Not Verme, Gözetmenlik ve Kilitleme Tarayıcısı ve Yapay Zeka Tabanlı Viva Sınavlar gibi bu özellikler, kampüslerin kopya çekme durumlarını tespit edip caydırmalarına yardımcı olurken öğrencilere özgün öğrenim sunmalarını, ayrıca çevrimiçi değerlendirmelerin, kursların ve sertifikaların da değerlerinin artırılmasını sağlıyor.
Türkiye'deki yapay zeka fırsatının 2030 yılına kadar 7,37 milyar dolara ulaşacağı öngörüldüğünde, Coursera'nın Türkçe içerik sunması gibi girişimler, ülkenin işgücünün gelecek için en çok talep gören yapay zeka becerileriyle donatılmasında kritik bir rol oynayacak.



Coursera Hakkında

Coursera, dünya standartlarında eğitim herkesin erişimini sağlama misyonuyla iki Stanford Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri profesörü Andrew Ng ve Daphne Koller tarafından 2012 yılında kurulmuştur. 31 Mart 2024 itibarıyla 148 milyondan fazla kayıtlı öğrenciyle şu anda dünyanın en büyük çevrimiçi öğrenme platformlarından biridir. Coursera, dersler, yeterlilik belgeleri, uzmanlıklar, mesleki sertifikalar, rehberli projeler, lisans ve yüksek lisans derecelerini de kapsayan geniş bir ders programı ve yetki belgeleri sunmak üzere dünyada 325'den fazla önde gelen üniversite ve endüstri iş ortağı ile işbirliği yapmaktadır. Dünyanın dört bir yanındaki kurumlar, veri bilimi, teknoloji ve işletme gibi alanlarda çalışanlarına, vatandaşlarına ve öğrencilerine beceri geliştirmek ve yeni beceri kazandırmak için Coursera'dan yararlanmaktadır. Coursera, Şubat 2021'de B Corp ünvanını almıştır.

Türkiye'de, Coursera Erciyes Üniversitesi, Yeditepe, MEF ve Hisar Okulları gibi birçok kuruluş ve kurumla işbirliği yapmıştır.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Japon otomotiv devi Suzuki, yenilikçi ürün ve hizmetleriyle İngiltere’de “En İyi Üretici” seçildi. Suzuki, dünyanın önde gelen otomotiv yayınlarından Car Dealer Magazine’nin düzenlediği 2024 Car Dealer Power Araştırması’nda, otomobil üreticilerinin tam listesinin açıklandığı araştırmanın sonuçlarına göre ankete katılan tüm markalar arasından “En İyi Üretici” seçildi. Suzuki, araştırmadaki başarısını Swift modeliyle de sürdürdü. Suzuki Swift, büyük takdir görerek “Yılın Otomobili” ödüllerinde ‘Mutlaka Tavsiye Edilir’ model olarak seçildi.

Dünyanın en büyük otomotiv üreticilerinden Suzuki, sorunsuz ve yenilikçi üretim prensibiyle geliştirdiği modelleriyle dikkatleri üzerine çekiyor. Geliştirdiği yeni nesil teknolojilerle kullanıcıların dikkatini çeken ve ülkemizde Doğan Trend Otomotiv tarafından temsil edilen Suzuki’nin başarıları, küresel boyutta gerçekleştirilen araştırmalarda da takdir kazanmaya devam ediyor. Bu kapsamda Suzuki, dünyanın önde gelen otomotiv yayınlarından Car Dealer Magazine’nin düzenlediği 2024 Car Dealer Power Araştırması’nda da öne çıkmayı başardı. Otomobil üreticilerinin tam listesinin açıklandığı araştırmanın sonuçlarına göre Suzuki, tüm markalar arasında “En İyi Üretici” seçildi.

Memnuniyette Zirve!
Araştırmanın özellikle satış sonrası, marka bilinirliği, erişilebilirlik, gereksinimler ve yatırım getirisi kategorilerinde yüksek performans ortaya koyan Suzuki, 13 kategoride ortalama yüzde 90,8 memnuniyet puanı aldı. Suzuki, geçen yıl yapılan ankete göre de dikkat çekici bir iyileşme kaydetmiş oldu. Anketin üreticiler bölümünde, bayilerden tüm franchising alanlarıyla üretici ortaklarını isim belirtmeden 13 kategoride sıralamaları istendi. Her bir kategorideki puanlar toplanarak toplam puanlar elde edildi. Sonuçları değerlendiren Car Dealer Magazine Genel Yayın Yönetmeni James Baggott, “Suzuki bu sonuçtan fazlasıyla gurur duymalı. Marka geçen yılki sıralamaya kıyasla üç sıra birden yükseldi. Bu son derece hak edilmiş bir zafer. Suzuki markasının satış sonrası, marka bilinirliği, erişilebilirlik, gereksinimler ve yatırım getirisi açısından çok yüksek puanlar aldı. Dolayısıyla mutlu oldukları çok açık” dedi. Suzuki, aynı araştırmadaki başarısını Swift modelinde de sürdürdü. Suzuki Swift, “Yılın Otomobili” ödüllerinde ‘Mutlaka Tavsiye Edilir’ olarak seçildi.


Suzuki Hakkında
1920 tarihinde Michio Suzuki tarafından kurulup dokuma tezgahlarıyla başlayan faaliyetini; motosiklet, otomobil, dıştan takma deniz motorları ve ATV araçları olmak üzere genişleten Suzuki Motor Corporation, dünyanın en büyük 10 otomobil üreticisi arasında yer almaktadır. Müşteri odaklı ve üstün değere sahip otomobiller üretme felsefesiyle bir asırdan fazla süredir insan hayatını kolaylaştıran ve teknolojiye yön veren otomobiller üreten Suzuki, yıllık 3 milyon adedi aşkın motorlu taşıt üretimiyle günümüzün küresel ölçekteki en önemli markaları arasında yer almaktadır. 2015 yılından bugüne Suzuki, Türkiye’de Doğan Holding iştiraki Doğan Trend Otomotiv güvencesi, geniş yetkili satıcı ve servis ağı ile Suzukiseverler’le buluşmaktadır.

Doğan Trend Otomotiv Hakkında
Doğan Trend Otomotiv Ticaret Hizmet ve Teknoloji A.Ş., Doğan Holding çatısı altında otomotiv ve mobilite alanlarında faaliyet gösteriyor. 1961 yılında otomotiv ticareti yapmaya başlayan Doğan Grubu’nun 60 yıllık deneyimiyle; bünyesinde Suzuki, Suzuki Marine, Piaggio, Vespa, Moto Guzzi, Aprilia, KYMCO, Wallbox, Silence, MG ve Maxus gibi markalarının distribütörlüğünü barındırmaktadır. İkinci el ve perakende satış hizmetleri kapsamında suvmarket.com, vespastoreturkey.com ve scootermarket.com markalarıyla sektörde kiralama operasyonları ve e-ticaret alanında varlığını sürdürmeye ve büyümeye devam etmektedir. Teknolojik, müşteri odaklı ve keyifli bir deneyim sunan markaları tüketicilerle buluşturuyor. Marka temsilciliklerinin yanısıra ülke çapında bayileri ve perakende satış-servis noktaları ile kiralama operasyonları da bulunan Doğan Trend Otomotiv hakkındaki güncel bilgilere www.dogantrend.com adresinden ulaşılabiliyor.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Sürdürülebilirlik Akademisi ve TÜGİS’in (Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası) iş birliğinde, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle 21-22 Kasım’da düzenlenecek ‘Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’, bir kez daha sürdürülebilir gıda sisteminin önemine vurgu yaparak, tüm paydaşları gıda sistemlerinde değişim ve dönüşüm için hızlanmaya davet edecek.

 

Gıda, insan hayatının merkezinde yer alıyor. Sadece varoluşumuzun değil; aynı zamanda kültürel normlarımızın ve sosyal hayatlarımızın da temelini oluşturuyor. Son yıllarda şiddetini artıran ‘sürdürülemez’ gıda üretimi ve tüketim uygulamaları çevresel bozulmaya yol açarken, iklim değişikliğini de şiddetlendiriyor. Buna karşılık gıda sistemleri de iklim değişikliğinden, biyolojik çeşitlilik kaybından ve kirlilikten mustarip!

 

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı-UNDP’nin ‘İklim Sözü’; tarımın, ormancılığın ve diğer arazi kullanımının tüm sera gazı emisyonlarının yaklaşık dörtte birini oluşturduğunu, toplam tatlı suyun yüzde 70'ini kullandığını ve insan tüketimine yönelik küresel ürünlerin üçte birinin kaybolduğunu veya israf edildiğini vurguluyor. Bu arada çiftçiliğin genellikle en büyük işveren olduğu gelişmekte olan ülkelerde, iş gücünün yüzde 60'ını oluşturuyor ve GSYİH'nin yüzde 25'ini üretiyor. Bu nedenle gıda sistemleri ve tarım, iklim eyleminin çok önemli bir parçası.

 

Sürdürülebilir bir gelecek, büyük ölçüde sürdürülebilir bir gıda tedariki yaratmaya bağlı. Uzun vadede, yalnızca doğayla uyum içinde çalışan dayanıklı gıda sistemleri, ihtiyacımız olan sağlıklı, güvenli ve güvenilir gıda kaynağını sağlayabilir. Bu da gıda sistemlerimizin sürdürülebilir hale gelmesi için mevcut uygulamalarımızda mutlak bir revizyona ihtiyaç duyduğumuz anlamına geliyor.

 

Gıdanın sürdürülebilirliği, dünyanın tarım sistemini büyüterek değil, onu yeni bir şeye dönüştürerek, bugün ve gelecekte dünyayı beslemekle ilgilidir. Bu çaba, birçok faktörün katkıda bulunduğu çok yönlü bir konu olduğu için önemli zorluklarla karşı karşıyadır.

 

Sürdürülebilir gıda sistemleri geliştirmek, dahil olan tüm kişilerin harekete geçmesini gerektiriyor. Geri dönüşüm ve gıda israfını azaltma gibi bireysel çabalar önemli olsa da kalıcı bir değişim yaratmak için gıdanın üretilme, dağıtılma ve yenme biçiminde temel değişiklikler ve politikalar ile altyapıda değişiklikler de büyük önem taşıyor.

 

Yerleşik eşitsizlikleri gidermek, gıda sistemlerini dönüştürmek, sürdürülebilir tarım uygulamalarına yatırım yapmak, çatışmalar ya da salgın gibi durumların küresel beslenme ve gıda güvenliği üzerindeki etkisini azaltmak için acil koordineli eylemlere ve politika çözümlerine ihtiyacımız var.

 

Sürdürülebilir tarımın geleceğine ancak birlikte çalışırsak ulaşabiliriz!

 

Daha fazla zamanımız kalmadı. Artık hızlanmalıyız!

 

Sürdürülebilirlik Akademisi ve TÜGİS’in iş birliğinde, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın destekleriyle düzenlenen Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, en yeni fikirleri ve iyi uygulama örneklerini paylaşmak, etkili ortaklıklar geliştirmek ve günümüzün acil sorunlarına çözümler getirmek üzere, 2015 yılından bu yana gıda sektörünü bir çatı altında buluşturuyor. Herkese sürdürülebilir, sağlıklı, güvenilir ve ulaşılabilir gıda hedefinden yola çıkarak, sürdürülebilir üretim ve tüketim ekseninde gıda sistemlerinde değişim ve dönüşümü hızlandırmayı amaçlıyor.

 

Bu yıl 21-22 Kasım’da düzenlenecek Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, bir kez daha sürdürülebilir gıda sisteminin önemine vurgu yaparak, tüm paydaşları gıda sistemlerinde değişim ve dönüşümü hızlandırmaya davet edecek. Türkiye’den ve dünyadan önde gelen gıda markaları, girişimciler, yatırımcılar, kamu ve sivil toplum dahil değişimde kilit rol oynayan tüm paydaşların katılımıyla gerçekleşecek zirvede, sektörün karşı karşıya olduğu mevcut ve olası zorluklara karşı çözüm önerileri tartışılacak. Zirvede, rejeneratif tarım, iklim eylemi ve işim geleceği, döngüsel ekonomi, inovasyon ve yapay zeka, tedarik zinciri dönüşümü, sorumlu tüketim ve perakende, gıda ekonomisi ve sürdürülebilir finans, beslenmede değişim ve deneyim ana kulvarları altında sektör paydaşları karşılıklı görüş alışverişinde bulunacak.

 

Bu yıl zirve gündeminde, HORECA’nın dönüşümü de özel bir yer tutacak. Oteller ve restoranların gıda sisteminin dönüşümü konusunda hayata geçirdikleri başarılı örnekler paylaşılarak, diğer tüm sektör paydaşlarına da ilham vermesi amaçlanacak.

 

İş Dünyasının desteği sürüyor

Gerçekleşecek zirvede Ülker ana sponsor, Döhler ve Tiryaki platin sponsor, Haribo ve Cargill altın sponsor, Aromsa gümüş sponsor olarak yer alıyor.

 

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi ile ilgili detayları önümüzdeki günlerde https://surdurulebilirgidazirvesi.com/ sitesi üzerinden takip edebilirsiniz.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

2009’dan bu yana düzenlenen ve dünyanın her yerinden Disney hayranlarını buluşturan D23: The Ultimate Disney Fan Event, bu yıl 9-10 ve 11 Ağustos tarihlerinde Anaheim, Kaliforniya'da ziyaretçilerini ağırladı. Bugüne kadarki en kapsamlı ve sürükleyici etkinlik, on binlerce tutkulu Disney hayranını bir araya getirdi. Etkinliklerin ana merkezi Kaliforniya’nın en önemli spor mabetlerinden Honda Center oldu. Honda Center üç gecede 230'dan fazla gösteri, panel ve sunuma ev sahipliği yaptı.

The Walt Disney Company CEO'su Bob Iger, gecenin açılışını yaparak tüm hayranlara teşekkür etti. “Bir asrı aşkın süredir hikaye anlatımıyla kurduğumuz derin bağ, bugün her zamankinden daha güçlü” diyen Bob Iger, Disney'i yaratıcı hikaye anlatımı ve yenilik alanında küresel bir lider olarak öne çıkaran unsurları vurguladı.

Yvette Nicole Brown'ın sunuculuğunu üstlendiği etkinlikte, Disney Entertainment'ın Eş Başkanı (Co-Chairman) Alan Bergman, Pixar Animation Studios'un Baş Kreatif Sorumlusu (Chief Creative Officer) Pete Docter, Disney Animation'ın Baş Kreatif Sorumlusu (Chief Creative Officer) Jennifer Lee ve Marvel Studios'un Başkanı ve Yapımcısı Kevin Feige gibi Disney'in öne çıkan yaratıcı liderleri sahnede yer alarak, yeni ve sevilen yapımların arkasındaki yıldızları ve hikaye anlatıcılarını tanıttılar.

Disney’in efsanevi serilerinin geleceği Disney Entertainment Showcase’te görücüye çıktı

D23: The Ultimate Disney Fan Event’in açılış gününün ana etkinliği Disney Entertainment Showcase’ti. Etkinlik Dwyane Johnson’ın sunuculuğunda konserler ve dans gösterileri ile açıldı. Daha sonra sahne Moana’nın sesi, şarkıcı Auli’i Cravalho’ya bırakıldı. Cravalho ve dans ekibi harika bir şovla “Moana 2” filminden yeni bir şarkıyı konuklara sundu. “We’re Back” isimli şarkı büyük beğeni toplarken Moana 2’nin yayın tarihinin açıklanması ve yeni filmin fragmanının gösterimi coşkuyu artırdı. Moana 2’nin duyurulmasının ardından Dwyane Johnson yeni film projesi "Monster Jam"i de katılımcılara müjdeledi.

2016’da En İyi Animasyon Filmi kategorisinde Oscar ödülünü layık görülen Zootopia’nın 2025’te devam filmi ile izleyicilerle buluşacağının duyurulmasından sonra, Disney hayranlarına bir müjdeli haber de Walt Disney Animation Studios’un bir diğer Oscar ödüllü kült animasyon serisi Frozen’dan geldi.. Disney Animation'ın Baş Kreatif SorumlusuKreatif Sorumlusu Jenniffer Lee yaptığı açıklamada; Anna, Elsa ve Olaf’ın 2027’de “Frozen 3” ile yeniden karşımızda olacağını duyururken, filmden yeni bir logo da sergilendi.

Pixar Baş Kreatif SorumlusuBaş Kreatif Sorumlusu (Chief Creative Officer) Pete Docter ise tüm zamanların en çok gişe yapan animasyon fimi Inside Out 2 (Ters Yüz 2)’ye olan ilgi için hayranlara teşekkür ederken; bu yıl yayınlanacak “Win or Lose”, 2025'te gösterime girecek “Elio” ve 2026'da yayınlanacak “Toy Story 5 (Oyuncak Hikayesi 5)” gibi filmlerle ilgili yeni bilgiler verdi. Ayrıca Docter, “Inside Out (Ters Yüz)” dünyasında geçecek 2025'te Disney+'a gelecek yeni bir dizi ile “Hoppers” adlı yeni bir uzun metrajlı filmi de duyurdu. Ancak Docter’in en çok ses getiren açıklaması Incredibles 3 (İnanılmaz Aile 3)’ün resmen yapım aşamasında olduğunu duyurmasıydı.olduğunu duyurmasıydı.

Disney Entertainment Showcase’te animasyon serileri dışındaki seriler ile ilgili de önemli bilgiler paylaşıldı.önemli bilgiler paylaşıldı. Günün özel konuklarından Zoë Saldaña, Sam Worthington ve yönetmen James Cameron etkinlikte Avatar serisinin 19 Aralık 2025'te vizyona girecek olan bir sonraki filmi “Avatar: Fire And Ash” hakkında açıklamalarda bulundu. Yeni filmden sonra serinin 2029 ve 2031 yıllarında da devam filmlerinin geleceği açıklandı.

Cuma gecesi etkinliğinde Star Wars galaksisinden de haberler vardı. Yönetmen Jon Favreau ve Yapımcı Dave Filoni, Honda Center'da katılımcıların tezahüratları eşliğinde yaklaşan yeni film “The Mandalorian & Grogu”dandan yeni görüntüler gösterdi. Ayrıca evrenin yeni canlı aksiyon dizisi “Star Wars: Skeleton Crew”un ve “Andor”un yeni sezonunun fragmanları yayınlandı.

Marvel evreninde meraklamerakla beklenen “Daredevil: Born Again” dizisinin Mart 2025’te Disney+ kataloğuna ekleneceği açıklanırken; "Agatha All Along"tan yeni bir fragman konuklara sunuldu. Çekimleri devam eden "The Fantastic Four: First Steps" filminin de kısa bir tanıtımının yapıldığı gecede Marvel hayranları Ryan Coogler ile 2025’te Disney+’ta olacak “Ironheart”ı kutladılar. Gece “Percy Jackson and the Olympians” dizisinin ilk tanıtımı ile devam etti ve "Freaky Friday" serisinin devam filminin ismi duyuruldu: “Freakier Friday”.

Canlı aksiyon filmlerden "Lilo & Stich"in 2025’te sinemalarda olacağı açıklanırken; Pamuk Prenses uyarlaması "Snow White"tan ilk fragman görücüye çıktı. “TRON” serisinin bir sonraki filmi, Jared Leto, Jeff Bridges, Greta Lee ve Evan Peters’ın ikonik TRON ışık gösterisiyle sahneye çıkmasıyla duyuruldu. 10 Ekim 2025’te vizyona girecek filmin müziklerini ise Nine Inch Nails'dan Trent Reznor ve Atticus Ross’un yapacağı açıklandı.

Gece, 20 Aralık’ta vizyona girecek “Mufasa: The Lion King” filminin ve orijinal Lion King’in ikonik şarkılarının seslendirilmesi ile sonlandı.

İlk günün yıldızlarla ve büyük açıklamalarla dolu etkinliğinin ardından Honda Center ikinci günde de ses getirecek bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Meghan Trainor, Shaboozey ve Rita Ora başta olmak üzere birçok müzisyenin sahne aldığı günde Disney’in yeni cruise gemileri ve eğlence parklarıyla ilgili gelişmelerden bahsedildi.

14 yeni Disney efsanesi onurlandırıldı

Kapanış gününde, Ryan Seacrest'in sunuculuğunda 2024 yılı Disney Efsaneleri’ni kutlamak için özel bir tören düzenlendi. Törene katılan misafirleri karşılayan The Walt Disney Company CEO'su Bob Iger, “Disney Efsaneleri Ödülü, şirketimizin sunduğu en yüksek onurdur.” diyerek ödülün tarihi önemine vurgu yaptı. Törende; Colleen Atwood, Angela Bassett, Martha Blanding, James L. Brooks, James Cameron, Jamie Lee Curtis, Miley Cyrus, Steve Ditko, Harrison Ford, Mark Henn, Frank Oz, Kelly Ripa, Joe Rohde, ve John Williams Disney mirasına yaptıkları katkılardan dolayı onurlandırıldı.

Videolarda ve sunumlarda Steven Spielberg, Adam Driver, Phoebe Waller-Bridge, George Lucas, Jamie Lee Curtis, Jodie Foster, Arnold Schwarzenegger, Colin Farrell, Helena Bonham Carter, Anne Hathaway, Robert De Niro, Steve Martin ve daha birçok dünyaca ünlü isim yer aldı.

 

D23 Hakkında;


"D23" ismi, Walt Disney'in Hollywood'daki ilk stüdyosunu açtığı 1923 yılında başlayan heyecan verici yolculuğa bir saygı duruşudur. Disney'in 100 yılı aşkın tarihinin ilk hayran kulübü olan D23, üyelerini yıl boyunca Disney’in büyülü dünyasının merkezine yerleştirir. D23 üyeleri özel deneyimler, teklifler ve indirimlerin yanı sıra üç ayda bir yayınlanan Disney twenty-three ve D23.com'daki en son haberler ve hikayeler aracılığıyla Disney ile eşsiz bir bağ kurar.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Kurumsal teknoloji harcamalarının piyasa koşullarına rağmen yavaşlamadığı günümüzde Inserpo Bilişim, işletmelerin ağ, güvenlik, sistem ve hizmet odaklı BT satın almalarını kolaylaştıracak bir platform geliştirdi. Dış kaynak kullanımı konusunda uzman ekibiyle öne çıkan şirket, BT alanındaki teklif ve çözümleri tek platformda topladı.


Bilgi teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim, kurumsal BT tedarikindeki trend ve beklentileri de değiştirdi. Araştırmalar 5 şirketten üçünün, 2024’te teknolojiye bir önceki yıla kıyasla daha çok yatırım yaptığını gösterirken, BT liderleri ve satın alma ekiplerinin doğru tercihleri doğru zamanda yapmasının önemi de arttı. BT hizmeti sağlayıcısı global şirketlerde uzun yıllar çalışmış ve dış kaynak kullanımı konusunda uzmanlaşmış ekibiyle öne çıkan Inserpo Bilişim, BT ürün ve hizmetlerini satın alan tüm profesyonellerin “ihtiyaç belirleme, teklif alma ve satın alma” süreçlerini tek platformda topladı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan Inserpo Bilişim Satış Direktörü Abdullah Özberk, “Bugün işletmeler için teknoloji yatırımı yapmamak diye bir seçenek yok. Ağ, güvenlik, sistem, altyapı ve BT hizmetleri, şirketlerin günlük bazda ihtiyaç duyduğu tedarik kalemlerine dönüştü. Dijital dönüşüm trendinin ilk yıllarından bu yana kurumsal şirketlere BT hizmetleri tedariki sağlayan bir ekip tarafından kurulan Inserpo Bilişim olarak geliştirdiğimiz platformla, yalnızca Türkiye’de değil dünyada da bir ilke imza atarak orta ve büyük ölçekli şirketlerin, BT hizmet tedarik süreçlerini uçtan uca dijitale taşıyoruz” dedi.

“Zaman, paradan daha değerli”

Digital Commerce 360 tarafından yürütülen bir araştırmada, e-satın alma teknolojilerinin 10 işletmeden yaklaşık dokuzu (%87) tarafından kullanıldığı görüldü. Son yıllarda, tedarik ve satın alma süreçlerini dijital ortama taşıyan e-satın alma çözümlerinin, satın alma profesyonelleri tarafından büyük ölçüde benimsendiğini vurgulayan Abdullah Özberk,

“Zamanın paradan daha değerli olduğu bir dönemdeyiz. Ancak konu BT altyapılarına ve BT hizmetine geldiğinde, işletmeler farklı sağlayıcılardan teklif alabilmek için dahi her biriyle toplantı yapmak, keşif süreçleri yürütmek durumunda kalıyor. Inserpo Bilişim, dijitalin B2C ve B2B için alışkanlığa dönüştürdüğü hızlı teklif ve satın alma sürecini BT odağına taşıyan ilk platform.

Amacımız, BT alanındaki hizmet satın alma süreçlerini en hızlı şekilde, en az efor harcanarak tamamlanabilir hale getirmek. Ağ, güvenlik, sistem bakımı ve destek, son kullanıcı hizmeti, dış kaynak personeli ya da dijital dönüşüm proje ekibi oluşturma gibi geniş bir kapsamda, işletmelerin 5 dakika içinde teklif alabilmesine olanak tanıyoruz. Müşterilerimizin bizi tercih etmesinin en önemli sebebi, global şirketlerden aldığımız danışmanlıklar ile BT hizmetlerinin standart hale getirilmesini sağlamamız” diye konuştu.

İhtiyaç belirleme ve teklif alma tek platformda

Ortaya koydukları değerin, yalnızca BT hizmetlerine sorunsuz bir biçimde ulaşma olmadığına dikkat çeken Abdullah Özberk, “Satın alma kararlarını veren liderlerin en önemli öncelikleri, doğru ürün/hizmet, doğru maliyet ve hız. Inserpo Bilişim bu sebeple ihtiyaç belirleme noktasında da devreye giriyor. Tamamen dijital olan platformumuza giriş yapan kullanıcılar ağ, güvenlik, sistem ve BT hizmeti başlıklarında yer alan alt kırılımları seçerek, ihtiyaçlarını birkaç basit soruyla ayrıntılandırıyor.

Bu sorular, işletmelerin tam olarak neye ihtiyacı olduğunu ortaya çıkararak, gereksiz yatırımların veya paket ürünlere yapılacak ek harcamaların önüne geçmeye yardımcı oluyor. Teklif beş dakika içinde, hizmet talep eden kullanıcıya ulaştırılıyor. Uygun bulunduğunda ise satın alma aşamasına geçiliyor. Inserpo Bilişim, aralarında küresel kurumsal BT devlerinin de yer aldığı çok çeşitli hizmet sağlayıcı ile çalışıyor. Bu sayede, kullanıcılar almak istediği ürün ve hizmete dair detayları belirleyerek en uygun teklife, en kısa sürede ulaşabiliyor” dedi.

Teknoloji çözümleri yanında nitelikli BT insan kaynağı da sunuluyor

BT ihtiyaçlarının farklılaştığını ve çoğu zaman işletmelerin, donanım ve lisansın yanında nitelikli BT personeline de ihtiyaç duyduğunu belirten Abdullah Özberk, “Outsourcing hizmetimiz kapsamında, BT personeli, proje yöneticisi veya proje ekibi için dış kaynak kullanmak isteyen şirketlere, diledikleri uzmanlık seviyesinde, diledikleri ölçek ve zamanda ekip de sağlıyoruz. Nitelikli BT personeline erişimin oldukça güç olduğu bu dönemde Inserpo Bilişim, şirketlerin ihtiyaç duyduğu nitelikteki ekibi hızlıca oluşturup dış kaynak kullanım hizmeti olarak sunabiliyor” diye konuştu.

2019 yılında yılında kurulan Inserpo Bilişim’in, 5 yıllık süreçte gerçekleştirdiği Ar-Ge yatırımlarıyla bugün “BT dış kaynak kullanımı ve BT hizmet satın alma süreçlerinin tüm aşamalarıyla tek platformda sunulması” konusunda Türkiye’de ve dünyada bir ilke imza attığına dikkat çeken Inserpo Bilişim Satış Direktörü Abdullah Özberk, gelecek dönem hedeflerine dair de şunları söyledi:

“Türkiye’nin öncü şirketlerine hizmet veren Inserpo Bilişim; yerel ve uluslararası iş ortakları, BT çözüm sağlayıcılığı alanında uzun yıllara dayalı tecrübeye sahip 16 kişilik ekibi ve özkaynakları sayesinde oluşan bu iş modelinde, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Ortadoğu pazarlarında da büyümeyi hedefliyor.”

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
 Türkiye'nin ve bölgenin lider fintek şirketi United Payment, stratejik hedeflerini ve inovatif ürün ve hizmet geliştirme çalışmalarını desteklemek amacıyla, 2022 yılında başlattığı Ar-Ge faaliyetlerinde önemli bir ilerleme kaydetti. United Payment'ın yapay zeka ve veri analitiği teknolojileri odaklı Ar-Ge Merkezi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ar-Ge Teşvikleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen "Ar-Ge Merkezi" belgesi ile taçlandırıldı. Faaliyetlerine 24 Ar-Ge personeli ve 5 adet Ar-Ge projesi ile devam eden United Payment, devlet teşvikleri ile birlikte Türkiye'de katma değerli, yenilikçi ve sürdürülebilir ürünler geliştirmeye ve Türkiye'nin fintek ekosistemine önümüzdeki dönemde de katkı sunmaya devam etmeyi hedefliyor.
 
Türkiye'de pek çok inovatif projeye imza attı
 
United Payment Türkiye Ülke Müdürü Adem Aykın, Ar-Ge Merkezi onayından dolayı memnuniyetini dile getirerek, şunları söyledi: "United Payment olarak global şirketlerden bankalara, KOBİ'lerden kamu kurumlarına ihtiyaç duyulan tüm fintek hizmetlerinin orkestrasyonunu sağlayan Türkiye'deki ilk şirketiz. Kurulduğumuz günden bu yana inovatif bakış açımızla fintek ekosistemine katkı sunmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar, onlarca inovasyona imza attık. Ankara'da gaz ve su ödeme süreçlerinin dijitalleşmesi, ilk 7/24 yurt içi para transferi, Wise iş birliği ile başlayan yurt dışı para transferi yöntemlerinde kolay, hızlı ve düşük komisyonlu bir alternatifin üretilmesi, Türkiye'de ilk Fintech as a Service (FaaS) vizyonuyla sektörün her alanında hizmet veren bir ekosistemin oluşması gibi yenilikçi projeler gerçekleştirdik. İki yıldır sürdürdüğümüz Ar-Ge odaklı yaklaşımımızı, ciddi yatırımlarla önemli bir noktaya taşıdık. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylı Ar-Ge Merkezimiz ile birlikte bundan sonra da sürdürülebilir ve çevre dostu ürün ve süreçlerin geliştirilmesine odaklanacak, teknolojik ilerlemeleri teşvik ederek verimliliğin artmasına ve ekonomik büyümeye katkı sağlamaya devam edeceğiz."
 
TÜBİTAK destekli proje ve patent için bir başvuru bulunuyor
United Payment Ar-Ge Merkezi; halihazırda 2023 yılının sonunda kabul edilen 1 adet TÜBİTAK destekli projesi, Ar-Ge projelerinden elde edilen çıktılarla akademiye katkı sunduğu 5 adet yayını ve 1 adet de patent başvurusu ile çalışmalarına devam ediyor. United Payment aynı zamanda Celtic ve ITEA kümelerindeki proje fikirlerinde ortak olarak yer almak için yurt dışı menşeili kurumlarla görüşmelerini de devam ettiriyor.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Zeytincilik sektöründe aynı anda 4 farklı kalite yönetim sistemi uygulayan ilk ve tek kurum olarak tarihe geçen Marmarabirlik, TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi Belgesini de alarak bir ilke daha imza attı.

ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ile TS 45001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi belgeleri olan Marmarabirlik, TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistem Belgesini almaya hak kazandı. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet ASA, AB Uyum ve Yeşil Mutabakat politikaları ve yönetmelikleri çerçevesinde; tarım ve zeytincilik sektörüne getirilecek standartlara uyumun sağlanmasının, tarladan, sofraya kadar sürdürülebilirlik karbon ve su ayak izleri öncelikli olmak üzere çevre konularını da içeren tüm faaliyetler için zorunluluk olduğunu söyledi.

Küresel piyasalarda rekabet gücünü artırabilmenin yüksek kalite ve düşük maliyetle mümkün olacağını vurgulayan ASA, “Marmarabirlik olarak, inovatif yaklaşımla yüksek standartlara ulaşmanın, yenilenme ve gelişmenin sürdürülebilir olmasından geçmektedir. Uyguladığımız kalite sistemleri, ulusal ve uluslararası mevzuata, kanun ve yönetmeliklere uyumu, uluslararası düzeyde tanınan yönetim sistemleri olması nedeniyle ihracat kolaylığı, pazarda rekabet avantajı ile müşterilerimizin güvenini ve memnuniyetini sağlamaktadır” dedi.

TS EN ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi ile birlikte; iklim değişikliğine olumlu yönde katkı koyduğu ve aynı zamanda günümüz koşullarında en büyük gider kalemi olan enerjiden optimum verim, minimum maliyet prensibinin takip, kontrol ve izlenmesi kapsamında belgelendiğinin bir göstergesi olduğunu belirten Hidamet Asa, “Aynı anda 5 Kalite Belgesi ile Birliğimiz maliyet kontrolünü geliştiriyor, verimliliği, karlılığı arttırıyor, aynı zamanda kaynakları koruyor. Bu durum, güvenli gıda üretimi yaptığımızın da en büyük göstergesidir. Olası tehlikeleri önceden bildiriyor. Deprem, yangın, sel gibi acil durumlara hazırlıklı olunmasını sağlıyor. Çevreye karşı duyarlı, hassas ve temiz üretim yaptığımızı gösteriyor. İş ve iş gücü kayıplarını azaltıyor, iş veriminde artış sağlıyor ve çalışanların rahat ve güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlıyor" diye konuştu

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Yenilenebilir enerji sektörünün ilk yarı yılını değerlendiren Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “Ülkemizde enerji tüketimi Temmuz ayı sonunda geçtiğimiz yıla göre %7 arttı. Ekonomik canlanma ve iklim değişikliğine dayalı olan artış, yenilenebilir enerjiye yönelik ihtiyacı giderek artırıyor.” dedi. Akbay, 2035'e kadar rüzgar ve güneş enerjisinin toplam enerji üretimindeki payının önemli ölçüde artmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.

Türkiye’nin her bölgesindeki yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dikkat çeken Eksim Enerji’nin CEO’su Arkın Akbay enerji sektöründeki gelişmeleri değerlendirdi. 2024 yılının ilk yedi ayında Türkiye’nin kurulu enerji gücünün 111 bin megavatı aştığını kaydeden Akbay, “Bu kurulu gücün %13'ünü güneş enerjisi, %11'ini ise rüzgar enerjisi santralleri oluşturdu. Ülkemizde ekonomik aktivitenin güçlü seyri, iklimin etkisi ve elektrikli şarj istasyonlarının elektrikli araçlarla eş zamanlı yaygınlaşmasıyla birlikte, enerji tüketimi Temmuz ayı sonunda geçen yıla göre %7 oranında artış gösterdi.” dedi.

Yatırımlar 10 yıl içinde 4 kat artacak

Akbay özellikle 2026 ve sonrasında enerji depolama ile bütünleşik yenilenebilir enerji üretim tesislerinin devreye girmesiyle sektörde yeni bir dönemin başlayacağını da belirterek, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2035 Ulusal Enerji Planı’na göre, güneş enerjisi santral yatırımlarının 53 GW seviyesine ulaşması hedefleniyor. Şu anki 16 GW’a yaklaşan kurulu güneş enerjisi santralinin, 10 yıl içinde yaklaşık üç katına çıkması planlanıyor. Rüzgar santrallerinde ise hedef 12 GW’dan 30 GW’a yükselmek. Düzenlemelerin diyalog içinde geliştirildiği, izin ve ruhsat süreçlerinin, ekosistemin ve tüketici talebinin ekonomik ve dengeli ilerletilmesinin, ilaveten yatırım teşviklerinin öneminin arttığı bir dönemdeyiz. Bu dönemde projelerin, finansman kaynaklarına ulaşabilme kabiliyeti öne çıkacak. Finansal yapısı güçlü ve yetkin takımlara sahip yenilenebilir enerji şirketlerinin, tahsis edilen elektrik enerjisi kapasitelerini hızla ekonomiye kazandırdığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Yenilenebilir enerji kömürü geçecek

Küresel pazarları da değerlendiren Akbay, 2025 yılında enerji talebinin son yirmi yılın en yüksek seviyelerine ulaşmasının beklendiğini kaydederek; “Isınma, taşımacılık ve sanayide elektrifikasyona dayalı hızlı bir enerji artışı var. Bu durum güçlü ekonomik büyüme, artan sıcak ve soğuk hava dalgaları, veri merkezleri, elektrikli araçlar ile ısı pompaları temelindeki yüksek talepten kaynaklanıyor. Ayrıca 2024-2025 itibarıyla küresel olarak yenilenebilir enerjiden üretilen elektrik miktarının, kömürle üretilen elektrik miktarını geçeceği netleşmiş durumda. Bunun yanı sıra yenilenebilir kaynakların küresel elektrik arzındaki payının, aynı dönemde devreye girecek üretim tesisleri ile %30’dan %35’e çıkması bekleniyor.” dedi.

Yapay zeka yenilenebilir enerjinin geleceğine yön verecek

IEA’nın (Uluslararası Enerji Ajansı) verilerine göre yapay zeka algoritmalarının devreye girmesiyle birlikte veri merkezlerinin elektrik talebi önemli bir konu haline geldi. Yapay zeka ve veri analitiğinin farklı alanlarda giderek daha fazla kullanılması, veri merkezlerinin enerji tüketimindeki artışla ilgili belirsizlikleri artırıyor. Bu belirsizlikler arasında dağıtım hızının, yapay zekanın potansiyelinin ve enerji verimliliği iyileştirmelerinin etkileri bulunuyor. Yapay zekanın yenilenebilir enerji sektöründeki rolünü vurgulayan Arkın Akbay; veri ve iletişim sektörünün elektrik üretim ve tüketim verilerinin daha iyi toplanması, işlenmesi, geçmiş ile mevcut eğilimlerin doğru bir şekilde analiz edilmesi, gelecekteki eğilimlerin daha iyi tahmin edilmesi ve verimsiz yatırımların önüne geçilmesi için kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Akbay, “Yapay zekânın derin öğrenme kapasitesini kullanarak, yenilenebilir enerji üretimini ve bakım işlemlerini geliştirip, ekonomik ve sürekli elektrik enerjisi sağlamaya devam edeceğiz.” dedi.

“Çevreye ve toplum yaşamına saygılı çözümler sunuyoruz”

Eksim Enerji’nin Sakarya’nın Geyve ilçesinde yer alan kurulu rüzgar enerjisi santralinde ise 3 rüzgar türbini daha Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın kabulü ile ticari işletmeye geçiş sağladı. Böylece şirketin kurulu gücü 487,6 MW'a yükselmiş oldu. 80 Milyon Euro’luk bir kapasite artışına ilişkin bu proje kapsamında, yılsonuna kadar 11 türbinin daha devreye alınması hedefleniyor. Önümüzdeki dönemde Eksim Enerji’nin kapasite kullanımını artıran ve karbon salımını azaltarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini geriye döndürmeye imkân sağlayan yatırımlarının devam edeceği ifade edildi.

Elektrik enerjisinin ekonomik temini için çalışıyor

Enerji talebindeki artış ve yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki artan payının, hedeflenen dönüşüme hız kattığını ifade eden Eksim Enerji CEO’su Arkın Akbay, “Enerji sektörünü yeniden şekillendiren bu değişiklikler hedeflerimizle uyumlu biçimde gelişmeye devam ediyor. Yeni teknolojiler sayesinde, mevcut tesislerimizde üretim verimliliğini artırmakla kalmayıp, sürdürülebilir enerji üretiminde yenilikçi çözümler geliştirme ve uygulamada proaktif bir tutum sergiliyoruz. Eksim Enerji, tahmin algoritmaları ve iş süreçlerinde üretken yapay zeka uygulamaları ile üretim ve tüketim modellemesine yönelik yatırımlarını sürdürüyor. Bu sayede doğru teknoloji seçimi ile yüksek kapasite kullanımına elverişli coğrafi bölgelerde, ekonomik elektrik enerjisinin teminine odaklanmaya devam ediyor. Sektörün geleceğini şekillendiren bu yeniliklere liderlik etmeyi, sadece bir hedef olarak değil, aynı zamanda doğaya ve topluma karşı bir sorumluluk olarak görüyoruz.” dedi.