Önce Çıkan Haberler

  • Trump: Fed Başkanı Powell her zaman geç kalır
  • Trump: BoE faiz indiriyor, Çin faiz indiriyor, herkes faiz indirimi yapıyor ama Powell yapmıyor, Powell ile konuşmak duvarla konuşmak gibi
  • Trump: AB lideriyle görüşmeyi umuyorum
  • Trump: Çin'den Rsya ve Ukrayna'nın anlaşması için destek isteyeceğiz - Bloomberg HT
  • Trump: AB lideriyle görüşmeyi umuyorum
  • Trump: BoE faiz indiriyor, Çin faiz indiriyor, herkes faiz indirimi yapıyor ama Powell yapmıyor, Powell ile konuşmak duvarla konuşmak gibi
  • Trump: Fed Başkanı Powell her zaman geç kalır
  • Trump: BoE faiz indiriyor, Çin faiz indiriyor, herkes faiz indirimi yapıyor ama Powell yapmıyor, Powell ile konuşmak duvarla konuşmak gibi

Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

ürün bulundu.

22 Nisan 2022 • 00:00:00

Avrasya Uluslararası Hırdavat Fuarı Hardware Eurasia, 558 katılımcı firma ile kapılarını açtı - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin (HISİAD) RX TÜYAP iş birliği ile dördüncü kez düzenlediği Avrasya Uluslararası Hırdavat Fuarı Hardware Eurasia, 33 ülkeden gelen 558 katılımcı firma ile kapılarını açtı. Türkiye’nin üretim gücünü ve ihracat vizyonunu yansıtan bu fuarın yalnızca bölgenin değil, Avrupa’nın da en önemli hırdavat ve el aletleri ihtisas fuarlarından biri haline geldiğini belirten İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, fuar boyunca 85 farklı ülkeden gelen profesyonel ziyaretçilerin, Türk üreticileriyle önemli iş bağlantılarına imza atmasını beklediklerini söyledi. Hırdavat sektörünün ihracattaki payının her geçen yıl daha da arttığına işaret eden Tecdelioğlu, "2024 yılında sektörümüz yaklaşık 11 milyar doları aşkın ihracat gerçekleştirdi. Mart 2025 itibarıyla ise sektörümüzün toplam ihracatı 2,8 milyar doları aşmış durumda. Sene sonuna kadar aynı rakamı tutturmayı hedefliyoruz." dedi.

Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği (HISİAD) ve RX TÜYAP iş birliği düzenlenen Hardware Eurasia, TÜYAP-Messe Düsseldorf iş birliği ile Wire Eurasia ve Tube Eurasia Fuarları’yla eş zamanlı olarak 33 ülkeden gelen 558 katılımcı firma ile kapılarını açtı. 9-12 Nisam tarihleri arasında gerçekleşecek fuarlar; el aletleri, elektrikli el aletleri, mobilya aksesuarları ve aksamları, kilitler, kaynak makine ve kaynak malzemeleri, aşındırıcı, kesici, delici malzeme ve aletler, yapı malzemeleri, kimyasal maddeler ve iş güvenliği malzemeleri alanlarında lider üretici firmaları tek çatı altında bir araya getiriyor. Fuar, ziyaretçilerine yenilikçi hırdavat çözümlerini yakından inceleme ve sektördeki lider firmalarla global çapta güçlü iş birlikleri kurabilmelerine fırsat sunarken, katılımcı firmalara ise dünya genelinden yeni müşteriler ve iş ortakları bulabilecekleri etkin bir ticaret platformu hizmeti sunuyor.

T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Metal Sanayi ve Kritik Malzemeler Daire Başkanı Vekili Ahmet Türkarslan'ın da hazır bulunduğu fuarın açılışında konuşan İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) ve Hırdavat Sanayici ve İş Adamları Derneği (HISİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Çetin Tecdelioğlu, hırdavat sektörünün en geniş kapsamlı fuarı Avrasya Uluslararası Hırdavat Fuarı Hardware Eurasia'nın, 20 bin metrekarenin üzerinde sergi alanında Tube Eurasia ve Wire Eurasia fuarlarıyla da birleşerek daha da güçlü hale geldiğini söyledi.

ÖNEMLİ İŞ BİRLİKLERİNE İMZA ATILACAK

Türkiye’nin üretim gücünü ve ihracat vizyonunu yansıtan bu fuarın yalnızca bölgenin değil, Avrupa’nın en önemli hırdavat ve el aletleri ihtisas fuarlarından biri haline geldiğini ifade eden Tecdelioğlu, "Bu yıl 33 ülkeden gelen 558 katılımcı firma ile kapılarımızı açtık. Fuar boyunca, 85 farklı ülkeden gelen profesyonel ziyaretçilerin, Türk üreticileriyle önemli iş bağlantılarına imza atmasını bekliyoruz. Ayrıca İDDMİB olarak bu sene de fuar için bir sektörel alım heyeti düzenledik. Geçen sene Körfez Bölgesine yoğunlaşarak 40’tan fazla potansiyel alıcıyı davet etmiştik, bu sene ise Doğu Avrupa’dan gelen potansiyel satın almacılarla 70’den fazla iş görüşmesi yapılacağını tahmin ediyoruz." dedi.

ÜÇ AYDA 2,8 MİLYAR DOLAR İHRACAT

Hırdavat sektörünün yapıdan otomotive, tarımdan mobilyaya kadar geniş bir kullanım alanı ile sanayinin tamamına dokunan stratejik bir sektör olduğuna dikkat çeken Tecdelioğlu, şöyle devam etti:

"Sektörümüzün ihracattaki payı ise her geçen yıl daha da artıyor. 2024 yılında sektörümüz yaklaşık 11 milyar doları aşkın ihracat gerçekleştirdi. En fazla ihracat yaptığımız pazarlar arasında Almanya, ABD, Irak, Rusya ve Romanya gibi ülkeler öne çıktı. Mart 2025 itibarıyla ise sektörümüzün toplam ihracatı 2,8 milyar doları aşmış durumda. Sene sonuna kadar aynı rakamı tutturmayı hedefliyoruz. Dünyada hırdavat sektörü ihracatında yüzde 1,5’luk pay ile 18'inci sıradayız. Bu rakamlar, sektörümüzün sadece üretimde değil, markalaşma, kalite ve uluslararası pazarlarda etkinlik açısından da çok önemli bir mesafe kat ettiğini gösteriyor. "

İhracatçı Birliği olarak sektörün potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi, yeni pazarlara ulaşabilmesi ve küresel tedarik zincirindeki payını artırabilmesi için üzerlerine düşen her türlü görevi yerine getirmeye kararlı olduklarının altını çizen Tecdelioğlu, "Avrasya Uluslararası Hırdavat Fuarı Hardware Eurasia vesilesiyle firmalarımızın yeni iş birliklerine imza atacağına, inovatif ürünlerini dünya vitrinine çıkaracağına ve ülkemizin ihracat hedeflerine katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Bu değerli organizasyona katkı sunan tüm paydaşlara, organizatörlere, destek veren kurumlara ve katılım sağlayan firmalara teşekkür ediyor, fuarın ülkemiz ve sektörümüz için hayırlı olmasını diliyorum." dedi.

Marble İzmir-Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı 30’uncu kez kapılarını açtı - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Türk doğal taş sektörünün bayramı Marble İzmir-Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı 30’uncu kez dünyayı İzmir'de buluşturmak için kapılarını açtı. 9-12 Nisan tarihlerinde Fuar İzmir’de sürecek Marble İzmir'in açılış töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Türkiye'nin doğal taşlarının renk ve desenleriyle dünyada eşi benzerinin olmadığını belirterek “Ancak hak ettikleri değeri bulmuş değiller. Bu nedenle bu fuara herkes sahip çıkmak zorunda. İnşallah 50'ncisi, 100'üncüsü de yapılsın. Türkiye'de bu kadar değerli başka bir fuar olduğunu düşünmüyorum” dedi.
 
Temelleri 1989 yılında Kültürpark'ta “İzmir Mermer Günleri 89” adıyla atılan, 1995 yılından bu yana ise fuar olarak düzenlenen İzmir'in gururu Marble İzmir-Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı 30’uncu kez kapılarını açtı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından 9-12 Nisan 2025 tarihleri arasında Fuar İzmir'de düzenlenen Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'nda, 150 bin metrekareyi aşan açık ve kapalı alanda binin üzerinde katılımcı yer alacak.
Dört gün boyunca Türkiye ve dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri ağırlayacak fuarın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ev sahipliğinde yapılan açılışına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Doğan Hatun, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Çekiç, Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, Denizli İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Memişoğlu, Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, konsoloslar, birlik, oda, derneklerin başkanları ile temsilcileri, kaymakamlar, bürokratlar, yerli ve yabancı sektör profesyonelleri katıldı.
 
Tugay: Fuarın anlamı çok büyük
Marble İzmir'in sektörü, sektörün de Marble İzmir'i büyüttüğünü belirterek konuşmasına başlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Sektör temsilcileri dışında değeri yeterince anlaşılamamış bir fuar bu. Oysa Türkiye'nin ihracatı için lokomotif sektörlerinden biri. Dışarıdaki insanlar burada ne kadar önemli bir organizasyon gerçekleştiğini tam fark edemiyorlar. Bizim Marble İzmir'i daha iyi tanıtmamız lazım. Dünyanın doğal taş kaynaklarının neredeyse üçte birine sahip bir ülke olarak Türkiye'nin çok daha fazla sahiplenmesi gereken, üretiminde, tasarım kısmında ve ihracatında çok daha fazla desteklemesi gereken bir sektör. Bu nedenlerle bu fuarın anlamı çok büyük” dedi.
 
“Kiminle iletişim kurmamız gerekiyorsa kuracağız”
İzmir'in ülkenin ticaret tarihinde önemli bir yeri olduğunu söyleyen Başkan Dr. Cemil Tugay, “Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün İktisat Kongresi'ni yaparak ticaret anlamında özel görevler verdiği bir şehir. Daha sonra İzmir Enternasyonal Fuarı geliyor. O dönemden bu döneme Türkiye'nin ihracatta ve ticarette dışarıya açılan penceresi olarak görülen bir şehir. Biz bu rollerin gereğini yerine getirmek için şehir olarak tüm dinamiklerimizle çok daha fazla çalışmalıyız. Tüm fuarların çok daha başarılı geçmesi için Türkiye'de kiminle nasıl bir iletişim kurmamız gerekiyorsa onu da yapmalıyız” dedi.
 
“Çalışmamız, iş birliği yapmamız gerekiyor”
Oda, derneklere fuarlara destekleri için teşekkür eden Başkan Dr. Cemil Tugay, “Eğer sorunları birbirimizi anlayacak şekilde konuşabilirsek, her türlü siyasi çıkarın üzerine çıkarak birlik beraberlik içinde mücadele etmeyi başarabilirsek her şeyi çok daha iyiye götürebiliriz. Bu ülkenin, milletin daha iyi noktalara gelmesi için iş birliği yapmamız gerekiyor. Dünyada ve Türkiye'deki sıkıntılar ortadayken, en çok ihtiyacımız olan şey kendi ülkemizin menfaatini her şeyin üzerinde tutarak sektörleri temsil eden insanlara bütüncül bir bakışla destek olmaktır. Destek olacağız ki insanlarımız iş bulsun, bu ülkeye para girsin. Yatırım için yürekten çaba gösteren pek çok insan istedikleri desteği bir türlü göremiyor. Bir yerlerde hata yaptığımız çok açık. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Türkiye’nin refah içinde yaşayan insanların ülkesi olması lazım” şeklinde konuştu.
 
“5 milyar dolara çıkabilir”
Başkan Tugay, Türkiye'deki doğal taşların renkleri ve desenleriyle dünyada eşi benzeri olmadığını belirterek “Ancak hak ettikleri değeri bulmuş değiller. Birincisi pazarlamayı bilmiyoruz, ikincisi işlenmesiyle ilgili sorun var. Bu fuara herkes sahip çıkmak zorunda. İnşallah 50'ncisi 100'üncüsü de yapılsın. Türkiye'de bu kadar değerli başka bir fuar olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'nin doğal taş alanındaki 2 milyar dolarlık ihracatının 5 milyar dolara çıkmaması için hiçbir neden yok. Yeter ki katma değerini de artırarak bu işin pazarlamasını da yapabilelim. Bunu başarabileceğimizi de inanıyorum” dedi.
 
Tancan: Önemli bir platform haline dönüştü
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Marble İzmir Fuarı’nın sadece Türkiye'den değil, dünyanın dört bir yanından sektör profesyonellerini bir araya getirerek doğal taş sektörünün geleceğine yön veren önemli bir platform haline dönüştüğünü belirtti. Tancan, “Sektörümüzün kalkınmasına, Türkiye ekonomisinin büyümesine ve global ticaretin gelişmesine katkı sağlayan bu önemli fuarın, katılımcılarımız için yeni iş birlikleri, güçlü ticari bağlantılar ve önemli fırsatlar yaratacağına olan inancımı da ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
 
“Fuarımız ihracatın 30 kat artmasında itici güç”
İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, “30 yıl önce başlayan Marble İzmir, geldiğimiz noktada sadece ülkemizin değil, dünyanın en prestijli doğal taş fuarlarından biri haline geldi. Marble İzmir Fuarı'nın kentimize ekonomik katkı sağladığını hepimiz biliyoruz. Bugün bir arada olduğumuz Fuar İzmir, Türkiye fuarcılığı için önemli bir merkez” dedi. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, tüm katılımcılara başarılı ve yeni fırsatlarla dolu bir fuar süreci dilediğini belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Metin Çekiç ise 30 yıldır mermer ve doğal taş sektörünün vitrine çıktığı, ülkemizin zengin kaynaklarının dünyayla buluştuğu en güçlü platformlardan olan Marble İzmir’in ticaretin, tasarımın, emeğin ve vizyonun buluşma noktası olduğunu söyledi.
Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, “Sektörün dünyada önde gelen fuarlarından biri olarak Marble İzmir, ülkemizi dünyaya da tanıtıyor. Marble İzmir'in ilk yılından bu yana Türkiye'nin doğal taş ihracatı 30 kat artmış, fuarımız itici gücü olmuştur” şeklinde konuştu.
 
“Burası Türk doğal taşının podyumu”
Denizli İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Memişoğlu, “Denizli olarak 52 firmayla temsil ediliyoruz. Makine firmalarımız da var. Bu fuarı gerçekleştiren İZFAŞ'a, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'a teşekkür ediyorum” dedi.
Türkiye Madenciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Maden Platformu Sözcüsü Mehmet Yılmaz, “Burası Türk doğal taşının podyumu. Bu güzel podyumda hep beraber ürünlerimizi sergiliyoruz. Bu bizim için çok önemli” şeklinde konuştu. Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek ise “30. Marble İzmir Fuarı'mız hayırlı olsun diliyorum, bol kazançlı bereketli olsun” dedi.
 
Mermer kaplı otomobil
Açılışın ardından Başkan Dr. Cemil Tugay beraberindeki heyetle fuar katılımcılarını ziyaret etti. Birbirinden renkli doğal taşların sergilendiği stantlarda firma yetkilileri ile görüştü. Fuara 30 yıldır katılan Alacakaya Mermer standındaki sadece Türkiye’de çıkan Elâzığˆ Vişnesi mermeri ile kaplı otomobili de ziyaret eden Tugay, firma yetkilileri ile fotoğraf çekildi. Dünya markası olan fuarı sektör temsilcileri ve firmalarla birlikte çok daha başarılı hale getirmek için daha uzun yıllar çalışacaklarını söyledi. Bölgesel kalkınmaya önem vereceklerini ve Ege Bölgesi’ndeki tüm illerle çalışmalar yapacaklarını ifade eden Başkan Tugay, sektöre başarılı bir fuar diledi

OGM Orman Okulları projesiyle Türkiye’nin dört bir yanında çevre bilinci yüksek bireyler yetiştiriyor - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

OGM’den Türkiye genelinde doğa temelli eğitim hamlesi

Orman Okullarıyla Gelecek Yeşeriyor

Orman Genel Müdürlüğü (OGM), çocukların doğayla iç içe bir öğrenme deneyimi yaşamaları amacıyla başlattığı OGM Orman Okulları projesiyle Türkiye’nin dört bir yanında çevre bilinci yüksek bireyler yetiştiriyor.

Bursa, İstanbul, Mersin ve Trabzon Orman Bölge Müdürlüklerinde kurulan orman okullarında; çocukların ormanla güçlü ve sürdürülebilir bir bağ kurmaları, doğaya karşı duyarlılık geliştirmeleri ve iklim değişikliği, orman yangınları gibi konularda farkındalık kazanmaları hedefleniyor. “Doğaya dokunan çocuklar, geleceğe umut olur” anlayışıyla hayata geçirilen ve bugüne kadar 21 bin 500 çocuğun eğitim aldığı proje kapsamında 9 yeni okul daha açılması hedefleniyor.

İlki Bursa’da hayata geçirilen ve Mart 2022’de eğitimlere başlayan okulda bugüne kadar 13 bin 382 çocuğa eğitim verildi. Bursa Orman Okullundaki akademik eğitim programı okul öncesi, 7-8 yaş ve 9-10 yaş olmak üzere üç farklı yaş grubuna göre düzenleniyor. Sanal gerçeklik (VR) gözlükleri, ormancılık maketleri, çeşitli eğitim materyalleri ve atölye bahçesindeki uygulamalar ile çocuklar doğayı keşfetme fırsatı buluyor.

İstanbul Orman Okulu, büyük bir metropolde doğa ile iç içe eğitim imkânı sunarak, şehir hayatında doğaya olan farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Katılımcı çocuklara ormanda hayatta kalma teknikleri, toprak analizi ve biyolojik çeşitlilik gibi konularda teorik ve pratik bilgiler aktarılıyor.

Trabzon Orman İşletme Müdürlüğü bünyesindeki Minik Sincaplar Trabzon Ormancılık Okulu, 2023 yılından bu yana 163 sınıfta toplam 5.169 öğrenciye teorik ve uygulamalı eğitimler verdi. Orman ekosistemi, ormanların ekonomik, ekolojik ve sosyo-kültürel katkıları, orman yangınları, Alo 112 hattı ve fidan dikimi gibi konular eğitim içerikleri arasında yer alıyor.

Yapımı yeni tamamlanan Mersin Orman Okulu ise, Tarsus Orman İşletme Müdürlüğü bünyesinde kuruldu. Akdeniz’in eşsiz biyolojik çeşitliliğini tanıtmayı amaçlayan bu okul, bölgenin endemik bitkileri ve iklim değişikliğinin ormanlar üzerindeki etkileri gibi özel içeriklerle fark yaratıyor. Orman mühendislerinin liderliğinde çocuklarla yapılan fidan dikimi ve yangınla mücadele eğitimleri de programın önemli parçaları arasında.

Yeni Hedef: 2 yıl içinde 9 yeni okul

Orman Genel Müdürlüğü, doğayla iç içe eğitimi Türkiye genelinde yaygınlaştırmak amacıyla 2025-2026 yılları arasında Türkiye İklime Dirençli Ormancılık Projesi (İDOP) bölgelerinde (İzmir, Mersin, Adana, Çanakkale, Muğla, Hatay gibi…) yer alan 9 Orman Bölge Müdürlüğü bünyesinde daha Orman Okulu açmayı hedefliyor.

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Doğaya dokunan çocuklar, geleceğe umut olur” anlayışıyla hayata geçirdikleri Orman Okulları sayesinde, çocukların hem doğa sevgisini kazanacağını hem de sürdürülebilir yaşam pratiklerini erken yaşta benimseyeceğini vurguluyor.

TİDER ev sahipliğinde bu yıl beşincisi düzenlenen Gıda Bankacılığı Zirvesi yapıldı - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ev sahipliğinde bu yıl beşincisi düzenlenen Gıda Bankacılığı Zirvesi, 8 Nisan 2025’te İstanbul Şişli Radisson Blu Otel’de gerçekleşti. “İsraf ile Mücadelenin Parçası Ol” temasıyla hayata geçen etkinlik, gıda israfı ile mücadeleden sürdürülebilirliğe, istihdamdan ileri dönüşüme kadar pek çok alanda kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirdi.

 

15. kuruluş yılını kutlayan ve toplumsal dayanışmayı “yardım” modelinden çıkarıp kalıcı çözümler üreten bir yapıya dönüştürmeyi amaçlayan TİDER’in gerçekleştirdiği zirvedeki panellerde, sistematik ve bilimsel yaklaşımlar ele alındı, katılımcılara “israf ile mücadeleye destek” çağrısı yapıldı.

 

“Yardım değil, sistemli çözüm!”

Zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştiren TİDER Yönetim Kurulu Başkanı Hande Tibuk, Temel İhtiyaç Derneği’nin 39 ilde 83 noktada verdiği hizmetlerden söz ederek şunları söyledi: “15 yıldır hedefinden şaşmadan israf ve yoksullukla mücadele ile ilgili sürdürülebilir projeler gerçekleştirmeye devam eden TİDER, gıda bankacılığını tüm ülkeye yaymıştır.”

 

Tibuk, destek market ve istihdam modeli olan Destek İK üzerinden geliştirdikleri yapının hem sosyal adaleti desteklediğini hem de ekonomik kalkınmayı beslediğini vurguladı ve “TİDER Gıda Bankacılığı Ağı’na üye gıda bankaları aracılığı ile 1 milyondan fazla ihtiyaç sahibine ulaşarak, sadece gıda desteği vermiyor, istihdam projeleri başta olmak üzere birçok proje ile ihtiyaç sahiplerine kapsayıcı destekler sunuyoruz” diyerek çağdaş yardım anlayışına dikkat çekti.

 

Gıda güvenliği toprakla başlar

Gıda ve Tarım Değer Zincirinde Kayıpların ve İsrafın Önlenmesi panelinin moderatörü tarım yazarı Mine Ataman, “Türkiye’de israfı yalnızca tüketicinin üzerine yükleyemeyiz. Tüketiciden bağımsız israfa da odaklanmamız gerekiyor.” diyerek yalnızca tüketici alışkanlıklarını hedef almanın israf sorununu çözmeye yetmeyeceğini belirtti. Tarım ve gıda zincirinin üretim, lojistik ve tedarik gibi arka plan süreçlerinde yaşanan kayıplara da dikkat çekilmesi gerektiğini vurgulayan ve gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için tüm paydaşların sorumluluk üstlenmesi gerektiğini dile getiren Ataman, Türkiye’nin 1 trilyonunun israfta gizli olduğuna dikkat çekerek, her bireyin gıda israfını engelleyerek her yıl 15 bin Türk lirasını koruyabileceğini ifade etti.

 

Finansal destek, tarımda başarının anahtarı

Denizbank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansman Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, tarımda sürdürülebilir başarı için doğru finansal araçların önemine dikkat çektiği konuşmasında “Çiftçiye doğru finansmanı sağlarsanız, doğru insanla tanıştırırsanız, çiftçi son derece başarılı sonuçlar elde eder. Üretici bilgi ve kaynakla buluştuğunda verimlilik ciddi şekilde artar” diyerek tarımsal kalkınmada bankacılığın rolünün stratejik olduğunu ifade eden Eskiduman “Çiftçiyi sadece birey olarak değil, bir ekosistem olarak ele almalıyız, üreticinin sadece finansmanla değil; bilgiye, teknolojiye ve pazarlama desteğine de erişiminin sağlanması gerekir. Bu yaklaşımın hem kırsal kalkınmayı hem de gıda arz güvenliğini destekleyeceğine inanıyoruz.” dedi.

 

İsrafı önlemenin ilk adımı planlama

Barilla Gıda Satınalma ve Lojistik Kıdemli Müdürü Aytaç Köksal, gıda israfının bir sebebinin de plansızlık olduğunu vurguladığı konuşmasında, üretimden tüketime kadar olan süreçte stratejik planlamanın, kaynak verimliliği ve sürdürülebilirlik açısından temel unsur olduğunun altını çizdi. Planlı üretimin yalnızca ekonomik değil, çevresel kazanımları da beraberinde getirdiğini belirten, tarımda bilgi paylaşımı ve ortak üretim modellerinin önemine dikkat çeken Köksal, çiftçiye güven verirken verimliliği de artırmayı hedeflediklerini, geleneksel yöntemlerle modern uygulamaların bir araya gelmesiyle sürdürülebilir bir üretim yapısının kurulabileceğini vurguladı.

 

Gıda israfıyla mücadele bireyde başlar

Frankfurt School Tarım Direktörü İbrahim Oğuz ise konuşmasında “Gıda israfının çözümünün kendimizde olduğunu görmemiz gerekiyor. Gıda bankacılığı zirvesi gibi projeler, farkındalık yaratma konusunda çok önemli. Dijitalleşme tarım için çok büyük bir devrim.” dedi. Oğuz, israfla mücadelenin bireysel farkındalıkla başladığını belirterek, bu alandaki projelerin toplumsal bilinci artırmada kritik rol oynadığını vurguladı. Tarım sektöründe dijitalleşmenin yalnızca bir yenilik değil, aynı zamanda verimliliği ve sürdürülebilirliği artıran devrim niteliğinde bir dönüşüm olduğuna dikkat çekti.

 

En büyük israf evde başlıyor

İstanbul Gıda Araştırmaları Merkezi Kurucusu Prof. Dr. Mehmet Pala, Gıdanın Sürdürülebilirliği ve Tüketici Alışkanlıkları panelinde gıda zincirinde kayıp ve israf ayrımının önemli olduğuna dikkat çekti. “Gıda kaybı, satışa kadar olan kayıptır. Satış ve tüketim noktasında olanlara ise gıda israfı diyoruz. Ama satış noktalarında ve tüketim aşamasında meydana gelen kayıp tarafı da en büyük gıda israfı.” diyerek, tüketici alışkanlıklarının bu sorunun merkezinde yer aldığını söyledi.

 

Hiçbir canlıyı geride bırakmamak gerekir

Sürdürülebilir Yaşam Aktivisti, The Good Wild Kurucu Ortağı Dilara Koçak “Topraktaki bakteri yapısı da dahil hiçbir canlıyı geride bırakmadığımızda sağlıklı, besleyici ve çevreye etkisi düşük bir beslenmeden bahsediyoruz.” diye belirtti.

 

Koçak, sürdürülebilir beslenmenin yalnızca birey sağlığına değil, tüm ekosisteme katkı sağlayacak şekilde tasarlanması gerektiğini vurguladı. Toprak sağlığından mikrobiyal dengeye kadar her unsurun gözetildiği bir yaklaşımın hem çevresel sürdürülebilirliğe hem de insan sağlığına bütüncül katkı sunduğunu ifade etti. Tabağımıza gelen her gıdanın arkasında bir yaşam döngüsü olduğunu hatırlatan Koçak, bu döngüyü korumanın etik ve ekolojik bir sorumluluk olduğunu söyledi.

 

Gıda sanayisi değer zincirinin bir parçası

İlgili panelde konuşan Gıda Mühendisi İrfan Demiryol ise “Gıda sanayi aslında bir değer zincirinin içerisinde yer alıyor” diyerek, gıda sanayiinin yalnızca üretimden ibaret olmadığını, tarımdan tüketime uzanan geniş bir sistemin parçası olduğunu vurguladı. Bu zincirin her halkasında israfı önleyici adımlar atılmasının, sürdürülebilir gıda sistemleri için kritik önem taşıdığını belirterek sanayinin hem üretici hem de tüketiciyle kurduğu bağ sayesinde sorumluluğunun büyüdüğüne dikkat çekti.

 

Gıda israfı, emisyonların görünmeyen kaynağı

İklim Araştırmaları Derneği Gıda Sistemi Danışmanı Didem Mahsunlar da “Gıda israfı küresel emisyonlara %10 etki ediyor ancak 10 ülkenin 9’u Ulusal Katkı Beyanlarında (NDC) gıda kaybı ve israfına odaklanmıyor” diyerek, iklim değişikliğiyle mücadelede gıda israfının yeterince göz önüne alınmadığına dikkat çekti. Mahsunlar, uluslararası iklim politikalarında bu büyük çevresel yükün göz ardı edilmesinin, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmayı zorlaştırdığını ifade ederek, gıda israfının yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda ciddi bir ekolojik tehdit olduğunun altını çizdi.

 

Kızılay AR-GE Direktörü Tuğba Şimşek ise konuşmasında “Sürdürülebilir gıda sistemlerinin işlemesi için gıda yöneticileri olarak bizlerin görevleri, tüketicinin beklentisini doğru anlayabilmek, ihtiyaçlarını doğru anlayabilmekten geçiyor” dedi. Şimşek, gıda sektöründe etkin yönetimin temelinin, tüketiciyle kurulan güçlü ve empati temelli iletişimden geçtiğini vurgulayarak tüketicinin değişen beklentilerini doğru okumadan yapılan her stratejinin eksik kalacağını belirtti.

 

 

Yerli inovasyonla dönüşüm mümkün

Ülkemizdeki örnek dönüşüm uygulamalarına yer verilen “Dönüşüm Yıldızları” panelinde konuşan Biolive Kurucusu Duygu Yılmaz “Atıktan polimer üretme fikriyle Türkiye’de ilk olduk. 17 sürdürülebilir kalkınma amacını şirket kültürünün bir parçası haline getirerek 11’ine doğrudan hizmet ediyor, atığı katma değere dönüştüren yenilikçi yaklaşımımızla sektöre öncülük ediyoruz” dedi. Yılmaz, çevreye duyarlı üretim modellerinin yerli girişimlerle de mümkün olduğunu gösterdiklerini ifade etti.

 

Aynı panelde konuşan Wastespresso İş Geliştirme Yöneticisi Selin Öğütoğulları ise kendi girişimlerini şöyle açıkladı: “Kahve posası küresel ısınmaya sebep olan atıklar arasında yer alıyor. 1 fincan kahve, binek bir araçla 3 km yol yapmaya eşdeğer bir salınım ortaya koyuyor. Gündelik tüketim alışkanlıkları, düşündüğümüzden çok daha büyük çevresel etkilere yol açıyor.” Kahve posası gibi organik atıkların çöp yerine dönüşüm süreçlerine dahil edilmesi gerektiğini söyleyen Öğütoğulları, küçük atıkların büyük krizleri tetikleyebileceğine dikkat çekti.

 

Gıda artıkları sadece israf değil, şefkat aracı

TİDER Başkanı Hande Tibuk’un moderasyonunda gerçekleşen Sokak Hayvanları için Projeler, İş Birliği Örnekleri Panelinde konuşan Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın, gıda atıklarının sokak hayvanları için yaşam kaynağına dönüşebileceğini ve yerel yönetimlerin bu dönüşümde kilit rol üstlendiğini vurgulayarak “Gıda atığından merhamete uzanan bir yol mümkündür. Gıda atığı sadece insanlara değil, sokaktaki can dostlarımıza da umut olabilir.” dedi.

 

Konuşmasına “Gelecek nesillere borcumuzu, çocuklarımıza örnek olmayı, daha güzel bir gelecek aramayı ve çevremizi korumayı görev bildik” diyerek başlayan Procompo Çevre Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Esra Cevahir ise, çevresel sürdürülebilirliği yalnızca teknik bir zorunluluk değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk olarak tanımladı. Çocuklara bırakılacak en büyük mirasın temiz bir çevre ve doğru bir yaşam modeli olduğunu vurgulayan Cevahir, çevre koruma bilincinin bireysel tercihlerden çok daha fazlası olduğunun altını çizdi. Geliştirdikleri teknolojiyle organik atıkları yalnızca saatler içinde komposta veya sokak hayvanları için mamaya dönüştürebildiklerini söyleyen Cevahir, bu sistemin hem çevresel hem de ekonomik sürdürülebilirlik için güçlü bir çözüm sunduğuna dikkat çekti.

 

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Erdinç Orhan da sahipsiz hayvanlarla ilgili çözümün, net veri ve planlamayla mümkün olabileceğini belirtti. “Sokakta yaşayan hayvanlar belirlenip ona göre bir plan yapılmalı” diyen Orhan, sürdürülebilir çözümlerin ancak somut verilerle şekillendirilebileceğine ve yerel yönetimler ile kurumların bu konuda ortak hareket etmesinin önemine dikkat çekti.

 

İnsana yakışır büyüme için sorumluluk şart

TİDER Genel Müdürü Nil Tibukoğlu, moderasyonunu üstlendiği Yoksulluğa Karşı Yeni Nesil Birikim ve Yatırım Çözümleri Panelinin açılışında, gıda bankacılığı sisteminin sağlıklı çalışması ve sürdürülebilir olmasında yerel yönetim ve sivil toplum iş birliğini destekleyen en büyük gücün özel sektör olduğuna dikkat çekti. Panelin konuşmacılarından BTC Türk Bitcoin Direktörü Genco Elcora, iş dünyasının sadece ekonomik değil, toplumsal gelişim açısından da sorumluluk taşıdığını belirterek “Kurumların istihdam sağlarken gelişime de katkı verebilmesi gerçekten çok önemli” dedi. Elcora, insan kaynağını bir maliyet kalemi değil, sürdürülebilirlik stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini ifade ederek şirketlerin sosyal etki yaratma kapasitesinin, uzun vadeli başarının anahtarı olduğunu vurguladı ve ekonomik büyümenin ancak toplumsal fayda ile birleştiğinde gerçek anlamda değer üreteceğini söyledi.

 

Globalde yürütülen “Gıdadan Fazlası (More Than Food)” kampanyası

Günün son panelinde TİDER’in Türkiye’de temsilcisi olduğu, dünyanın en geniş gıda bankacılığı ağı olan The Global FoodBanking Network'ten yönetici editör Jason Woods ve dijital iletişim sorumlusu Ahlea Isabella ise GFN’in güncel projesi olan "Gıdadan Fazlası" (More Than Food) kampanyasının detaylarını aktardı.

 

Türkiye’de TİDER Gıda Bankacılığı Ağı’na üye gıda bankaları ziyaret edilerek yapılan çekimlerin de yer aldığı kampanya, TİDER’in 15. kuruluş yıldönümü olan 12 Mayıs’ta yayınlanmaya başlayacak. Dünya çapında gıda bankacılığında yapılanların paylaşılarak örnek olması amaçlanan bu çalışmalar, TİDER’in dünya genelinde çalışmalarını duyurmasına da vesile olacak.

 

Ana sponsorluğunu Denizbank’ın, altın sponsorluğunu Net Holding ve BtcTurk’ün, gümüş sponsorluğunu ise CarrefourSA ve Merit Turizm üstlendiği zirvede tüm konuşmacıların ortak çağrısı netti: Gıda bankacılığı yalnızca ihtiyaç karşılamak değil, toplumu dönüştürmektir. Bilimsel, sistemli ve sürdürülebilir yaklaşımlarla israfın önüne geçmek ve sosyal adaleti sağlamak mümkün. TİDER’in çözüm modelleri de yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte uygulanabilecek ilham verici bir yapı sunuyor.

 

Eğitmen şef Gülenay Yüce’nin mutfaktaki malzemeler ile gerçekleştirdiği “ileri dönüşüm atölyesi”nin de yer aldığı zirve, Temel İhtiyaç Derneği’ne geçtiğimiz yıl içinde en çok destekte bulunan Cargill Türkiye, Karft Heinz ve PepsiCo Türkiye’ye teşekkür plaketlerinin takdimi ile sona erdi.

Bilgi için: Serap Şahin Durak - Pozitif PR - [email protected] - 0 (532) 282 41 14

 

 

TEMEL İHTİYAÇ DERNEĞİ hakkında:

2010 yılında gıda sektöründe çalışan ve gıda bankacılığının açlık ve yoksullukla mücadelede önemli bir araç olduğuna inanan 9 kurucu üye tarafından Gıda Bankacılığı Derneği adı altında faaliyetlerimize başlayan yapı, 2014 yılında insanların kendi yetkinlik ve yeteneklerine uygun işlerde çalışabilmesinin de en temel ihtiyaçlardan biri olduğundan hareketle çalışmalarına istihdam ve kalkınma projelerini de katarak Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) adını aldı.

 

TİDER bu yapısıyla israfı önleyerek, gezegenin önemli sorunlarından birine çözüm olmaya çalışırken, aynı zamanda insanların temel ihtiyaçlarına adil ve eşit şekilde ulaşabilmesi için, gıda bankacılığını yaygınlaştırma çalışmalarını da yürüten kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur.

 

GIDA BANKACILIĞI Nedir?

Gıda bankası; bağışlanmış gıda, giysi, temizlik ve hijyen ürünlerini toplayan, ayrıştıran, depolayan ve ihtiyaç sahiplerine dağıtan bir sivil toplum örgütlenmesidir. Firmalar ve kişiler gıda, giysi ve temizlik ürünlerini bu “bankaya yatırır”, ihtiyacı olanlar da bu ürünleri “bankadan çeker”.

 

Temel İhtiyaç Derneği, Gıda Bankacılığına geniş kapsamlı bir bakış açısı getirerek, yoksulluk ve israfla mücadeleyi bütünsel bir modelle ele alan ve somut çözümler üreten bir sivil toplum kuruluşudur. Kurulmasına destek verdiği gıda bankalarının raflarında israftan kurtardığı, kullanılabilir durumdaki gıda, temizlik ürünü ve kıyafetlerin, yoksulluk sınırındaki ailelere ulaşmasını sağlar. Gıda Bankaları, ihtiyaç sahiplerinin haysiyetinin korunması ve destek sisteminin bir parçası olmalarına imkân tanınması için, yararlanıcı olarak belirlenmiş olan ihtiyaç sahiplerinin adil bir biçimde ürünleri almasına imkan sağlar.

https://tider.org

 

TEMEL İHTİYAÇ DERNEĞİ Yönetim Kurulu Başkanı: HANDE TİBUK hakkında:

Hande Tibuk; 1999 yılında Koç Üniversitesi Ekonomi bölümünü, 2008 yılında Ecole Hôtelière de Lausanne otelcilik master programını tamamladı. 2012’den beri Net Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi & Genel Koordinatör olarak görev yapmaktadır. 2018’de Kuzey Kıbrıs’ta, yaralı deniz kaplumbağalarını tedavi eden Meritta Deniz Kaplumbağaları Merkezini kurdu. Halen 2018’de yönetim kurulu başkanı seçildiği Temel İhtiyaç Derneği’nin (TİDER) liderliğini yürüten Hande Tibuk, aynı zamanda Türkiye İş Kadınları Derneği’nde (TİKAD) Yönetim Kurulu Üyesi, Women 20 (W20) Türkiye Delegasyonu Üyesi ve Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Üyesidir.

https://www.handetibuk.com

ICRYPEX, Ekonomi ve Kripto Özel Buluşmalarında üçüncü oturuma hazırlanıyor - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:


ICRYPEX Kripto Varlık Alım Satım Platformu’nun finansal gelişmeleri ve kripto varlık sektörünü değerlendirmek amacıyla başlattığı ICRYPEX Ekonomi ve Kripto Özel Buluşmaları etkinlik serisinin üçüncü oturumu 11 Nisan Cuma günü Maslak The Black Cave’de gerçekleştirilecek. Kripto varlıklar ve makroekonomik gelişmelerin derinlemesine ele alınacağı etkinlikte, ICRYPEX Yönetim Kurulu Başkanı Gökalp İçer ile Ekonomist Selçuk Geçer, kapalı bir grupla bir araya gelerek piyasa dinamiklerini ve finansal trendleri değerlendirecek.

Türk yasalara uyumlu, yerli ve güvenilir kripto varlık platformu ICRYPEX, finansal dünyada yaşanan gelişmeleri ve kripto varlık piyasasındaki dönüşümleri ele almak amacıyla düzenlediği Ekonomi ve Kripto Özel Buluşmaları serisine hız kesmeden devam ediyor. Serinin üçüncü oturumu, 11 Nisan Cuma günü saat 16:00’da Maslak The Black Cave’de gerçekleşecek. Alanında uzman iki isim, ICRYPEX Yönetim Kurulu Başkanı Gökalp İçer ve ekonomist Selçuk Geçer, bu özel oturumda yatırımcılara ve sektör meraklılarına güncel analizler ve derinlemesine değerlendirmeler sunacak.

Kripto Varlıklar, Makroekonomi ve Güncel Gelişmeler Aynı Masada

Her ay düzenli olarak gerçekleştirilen ICRYPEX Ekonomi ve Kripto Özel Buluşmaları, yatırımcılara yol gösterme, finansal okuryazarlığı artırma ve ekonomi ile dijital varlık dünyasındaki gelişmeleri yakından takip etme imkanı sunuyor. Katılımcılar, Selçuk Geçer ve Gökalp İçer’in yorumlarıyla gündemi daha yakından takip etme ve farklı bakış açılarıyla değerlendirme şansına sahip olacak.

Etkinlik boyunca oluşturulacak interaktif ortam sayesinde, konuklar finansal dünyada merak ettikleri sorulara uzman isimlerden doğrudan yanıt alma imkanı bulacak.

Finansal farkındalık oluşturmayı ve kripto varlık dünyasını daha erişilebilir kılmayı amaçlayan ICRYPEX Ekonomi ve Kripto Özel Buluşmaları’na katılım ücretsiz olup, web sitesi üzerinden kayıt oluşturarak erişim sağlanabiliyor.

https://www.icrypex.com.tr/ekonomi-ve-kripto-ozel-bulusmalari

 

ICRYPEX Hakkında: ICRYPEX, finansın geleceğini tasarlamak için kurulmuş lider kripto varlık ve dijital varlık platformudur. 2018 yılında İstanbul’da kurulan ICRYPEX, milyonlarca kullanıcıya ulaşmış ve operasyonlarını küresel olarak genişletme yolunda ilerlemektedir. ICRYPEX, kullanıcılarına kolaylık ve erişilebilirlik sunarak sürekli olarak yenilik yapmayı ve finansal kurum sorumluluğu ile her zaman şeffaf olmayı ilke olarak benimsemiştir. Küresel, güvenilir, kullanımı kolay, hızlı, düşük komisyonlu, çok varlıklı bir kripto varlık platformu olmanın yanı sıra 7/24 hizmet desteği ve kullanıcıların danışabileceği kripto varlık yatırım uzmanları bulunmaktadır. ICRYPEX; spora, genç sporculara, eğitime ve finansal okuryazarlığa verdiği destekle topluma fayda sağlamaya devam etmektedir.

L'Oreal, 20 milyon euroluk 'Act For Dermotology Programı'nı başlatıyor - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 L’Oreal Grup, Dermatolojik Güzellik Bölümü öncülüğünde hayata geçirilen “L’Oreal Act for Dermatology (Dermatoloji Hareketi)” Programı’nı duyurdu. L’Oreal, beş yıl boyunca geçerli olacak ve 20 milyon Euro bütçe ayrılan bu program ile dünya genelinde cilt hastalığı olan 2,1 milyar insana destek olmayı ve cilt sağlığına erişimi demokratikleştirmeyi hedefliyor. Program kapsamında, L’Oreal Grup ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) arasında tarihi bir iş birliği gerçekleşti. Bu iş birliği, DSÖ’nün yaygın cilt hastalıklarının yanı sıra ihmal edilen tropikal hastalıkların neden olduğu cilt sorunlarıyla mücadele çabalarını destekleyecek ve cilt hastalıklarının küresel etkisi konusunda farkındalığı artıracak.

‘Herkes için, her yerde cilt sağlığına erişim’

L’Oreal Dermatolojik Güzellik Bölümü Başkanı Myriam Cohen-Welgryn iş birliğiyle ilgili olarak; “L’Oreal Act for Dermatology, cilt hastalıklarının fiziksel, zihinsel ve duygusal yükünü taşıyan milyarlarca insanın cilt sağlığı hizmetlerine erişiminde yaşadığı zorlukları ele alarak yaşamlarını iyileştirme konusundaki kararlılığımızı temsil ediyor. Dermo-kozmetik alanında lider olarak harekete geçme sorumluluğumuz var. Dermatologlar, sağlık çalışanları, bilimsel kuruluşlar ve Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel organizasyonlarla yakın iş birliği içinde çalışarak, herkes için, her yerde cilt sağlığına erişimi sağlama misyonunu üstleniyoruz. Bu amacımıza da kapsayıcı şekilde hiçbir toplumu geride bırakmadan ulaşmayı hedefliyoruz. ” dedi.

‘Dermatoloji Çölleri’: Küresel Bir Kriz

L'Oreal Dermatolojik Güzellik Bölümü (LDB) ile Uluslararası Dermatoloji Dernekleri Birliği (ILDS) ortaklığında başlatılan Küresel Cilt Sağlığı Erişimi Gözlemevi çalışmasının ilk sonuçları 194 ülkeden çarpıcı veriler sunuyor. Araştırmaya göre, ülkelerin üçte birinden fazlasında 100.000 kişiye bir veya daha az dermatolog düşüyor. Bu sonuçlar, en az 3,5 milyar insanın cilt sağlığı hizmetlerine erişiminin ciddi şekilde kısıtlı olduğu, “dermatoloji çöllerinde” yaşadığı anlamına geliyor. Ekim 2024’te başlatılan çalışma, dermatologların küresel dağılımını, hastaların karşılaştığı engelleri ve bu “dermatoloji çöllerinde” alternatif cilt sağlığı hizmetlerinin erişimini araştırıyor. Sonuçların 2025 yılında yayınlanması bekleniyor.

‘Cilt sağlığına erişimde acil eylem çağrısı’

Massachusetts General Hospital, Harvard Tıp Fakültesi Küresel Sağlık Dermatolojisi Direktörü, ILDS Uluslararası Dermatoloji Vakfı (IFD) Başkan Yardımcısı ve Cilt Gözlemevi Baş Araştırmacısı Esther Freeman durumu şöyle özetledi: “Cilt hastalıkları olan insanlar için sağlık hizmetlerine erişim kriziyle karşı karşıyayız. Dermatolog ve eğitimli sağlık çalışanı eksikliği, “dermatoloji çölleri” yaratarak milyonlarca insanın cilt hastalıklarının teşhis ve tedavisinden mahrum kalmasına neden oluyor. Bu, ciddi hatta hayati sonuçlara yol açabiliyor. Acilen eylem çağrısıyla karşı karşıyayız. Sağlık çalışanlarını güçlendirmeli, hükümetlerle iş birliği yaparak cilt sağlığını küresel gündeme taşımalıyız.”

Cilt Sağlığına Erişimdeki Engelleri Aşmak
 20 milyon Euro bütçeli, beş yıllık L’Oreal Act for Dermatology fonu, cilt sağlığı erişimindeki açıkları kapatmak için dört temel stratejiye odaklanıyor:

Bilgiye Öncülük Etmek: Cilt sağlığına erişimdeki engeller, renkli ciltlerle ilgili bilgi eksiklikleri, iklim değişikliğinin etkileri ve cilt hastalıklarına bağlı damgalanmanın etkileri gibi konularda ileri araştırmalara yatırım yapılıyor.
Farkındalığı Artırmak: Cilt sağlığını kamuoyu gündemine taşıyarak, kamu ve özel sektörü harekete geçirmek ve STK’larla iş birliği yaparak politika değişikliklerini teşvik etmek amaçlanıyor.
Eğitimi Güçlendirmek: Dünya çapında sağlık çalışanlarının cilt hastalıklarını teşhis ve tedavi edebilmesi eğitim programları destekleniyor. Ayrıca, düşük-orta gelirli ülkelerde bilimsel yayınlara erişimi destek adına 2 milyon Euro’luk yatırım yapılıyor.
Çözümleri Ölçeklendirmek: “Eylem Tankı”na yatırım yaparak, bölgelere uygun en iyi çözümlerin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu kapsamda, L’Oreal ve ILDS’in 2011 yılında başlattığı Uluslararası Dermatolojide Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nden çıkan yüksek etkili projeler hayata geçirilecek.
 

DSÖ x L’Oreal Dermatolojik Güzellik (LDB)

LDB ve DSÖ arasındaki bu önemli iş birliği; akne, atopik dermatit, sedef hastalığı ve vitiligo gibi yaygın cilt hastalıklarının yanı sıra ciltle ilgili ihmal edilen tropikal hastalıkların (cilt NTD’leri) küresel gözetimini sağlayacak. Bu iş birliği, WHO’nun bu kritik sağlık sorunlarıyla mücadele kapasitesini önemli ölçüde genişletecek.

Cilt sağlığının küresel sağlık gündeminde giderek daha fazla ön plana çıktığı bu dönemde bu iş birliği büyük bir önem taşıyor. Mayıs 2025’te gerçekleşecek 78. Dünya Sağlık Asamblesi’nde, cilt hastalıklarının küresel bir halk sağlığı önceliği olarak ele alınması bekleniyor.

Küresel Cilt Sağlığı Gözlemevi hakkında daha fazla bilgi için https://skinobservatory.org/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

L'Oreal Grup Hakkında:

Dünyanın önde gelen güzellik şirketi L’Oreal Grup, 115 yılı aşkın süredir kendisini tek bir amaca adamıştır: dünya çapındaki tüketicilerinin güzellikle ilgili ihtiyaçlarını yerine getirmek. Varoluş amacı olan dünyayı harekete geçiren güzelliği yaratmak; L’Oreal Grup’un güzelliğe yaklaşımını kapsayıcı, etik, cömert, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe bağlı olarak tanımlar. L’Oreal Grup, 37 uluslararası markadan oluşan geniş portföyü ve ‘Gelecek için L’Oreal’ programındaki iddialı sürdürülebilirlik taahhütleriyle herkese kalite, etkinlik, güvenlik, samimiyet ve sorumluluk açısından en iyisini sunmak için çalışır. 4.000’den fazla bilim insanı ve 8.000 teknoloji uzmanından oluşan özel bir araştırma ve inovasyon ekibiyle hareket eden L’Oreal Grup, Tekno-Güzellik güç merkezi olmaya odaklanırken, güzelliğin geleceğini yaratmaktadır.

Daha fazla bilgi için https://www.loreal.com/en/mediaroom/

Termo Teknik, sürdürülebilirlik odaklı yatırımları ile çevresel etkilerini azaltıyor - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

1966 yılından buyana Türkiye’nin ve Avrupa’nın önde gelen ısı sistemleri tedarikçisi olan Termo Teknik, ‘2053 net sıfır emisyon hedefi’ doğrultusunda ve sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla Çorlu’da bulunan fabrikasında düşük karbonlu ve döngüsel ekonomiye geçişi destekleyecek teknolojilere yatırımını sürdürüyor.

Termo Teknik, dünyanın en büyük panel radyatör fabrikası olma özelliği taşıyan üretim tesisinde gerçekleştirdiği enerji verimliliği çalışmaları ile yılda 855.600 kWh’dan fazla enerji tasarrufu sağlayıp, karbon ayak izini azaltıyor.

Termo Teknik, verimlilik ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımları ile temiz bir geleceğe doğru kararlı adımlarla yol almaya devam ediyor.

“Gezegenimizi ve ekonomimizi karbondan arındıracak yatırımlarımızla sektörümüze öncülük etmenin gururunu yaşıyoruz” diyen Termo Teknik Pazarlama Yöneticisi Beyza Sümer, sözlerini şöyle sürdürdü:

Yılda 855.600 kWh’dan fazla enerji tasarrufu

“Termo Teknik olarak, Türkiye’nin belirlediği ‘2053 net sıfır emisyon hedefi’ doğrultusunda ve sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla Çorlu’da bulunan üretim tesisimizde düşük karbonlu ve döngüsel ekonomiye geçişi destekleyecek teknolojilere yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda fabrikamızda kurulu olan BMS (Bina Yönetim Sistemi) sistemi üzerinden pompalardan iklimlendirme sistemlerine, aydınlatma armatürlerinden yangın sistemlerine kadar tüm mekanik ve elektriksel sistemleri izleyip, verimli bir şekilde yönetiyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz enerji verimliliği çalışmaları ile 2024 yılında 855.600 kWh’dan fazla enerji tasarrufu ve yıllık 6.624 litre petrol tasarrufu sağladık. Böylece 374 ağacın CO² nötrleme kapasitesine denk gelen miktarda doğamızı koruyup, karbon ayak izimizi azaltıyoruz.

Yıllık 30.800 ton su tasarrufu

Yalnızca enerjimizi değil, suyumuzu da verimli bir şekilde kullanıyoruz. Üretim hatlarımızda bulunan deneme havuzlarındaki atık sular için kurduğumuz atık su geri kazanım sistemi sayesinde suyu dönüştürerek, tekrar deneme havuzlarında ve boyahanelerde kullanıyoruz. Doğaya, sıfır atık su deşarj eden bu uygulama ile yıllık 30.800 ton su tasarrufu sağlıyoruz.

Her ay 4.007,34 kg sera gazı oluşumunu önlüyor

Ayrıca fabrikamızdaki atıkları da sıfır atık kapsamında ve atık yönetimi prosedürüne uygun olarak biriktirerek, geri dönüşüme gönderiyoruz. Lisanslı firmalarda gerçekleştirilen geri dönüşüm işlemi sayesinde her ay 4.007,34 kg sera gazı oluşumunu önlüyoruz.” dedi.

Termo Teknik Hakkında

1966 yılında İstanbul’da kurulan Termo Teknik, radyatör üreticisi olarak ısıtma sektörüne giriş yapmıştır. Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ısı sistemleri tedarikçisi olan Termo Teknik, 1999 yılında ısıtma alanında dünyanın en büyük şirketlerinden Stelrad Radiators Group (SRG) bünyesine katılarak, iç ve dış pazarlardaki gücünü artırmaya devam etmiştir.

İstanbul İstinye’deki fabrikasını 1991 yılında Çorlu’daki yeni modern tesisine taşıyan Termo Teknik, 2016 yılında tamamlanan yeni yatırımı ile yıllık 5 milyon metre üretim kapasitesine ulaşarak, dünyanın en büyük panel radyatör fabrikası haline gelmiştir.

84.000 metrekare arazi üzerine kurulu tesisinde yatırımlarına devam eden Termo Teknik, 2019 yılında 7. hattını, 2022 yılında ise 8. hattını kurmuştur. 2023 yılına gelindiğinde 100.000 metrekare açık, 57.063 metrekare kapalı alana ulaşan modern tesiste, yılda 5,5 milyon adeti aşan panel radyatör üretim kapasitesine ulaşılmıştır.

Türkiye’deki yatırımı 120 milyon doların üzerinde olan Termo Teknik, yıllardır ISO 500 listesinde en büyük sanayi şirketleri arasında yer almaktadır.

Yarım asrı aşkın süredir titizlikle ürettiği radyatör ürün gruplarını 7 kıtada, 50’nin üzerinde ülkeye ihraç eden Termo Teknik, ihracat şampiyonu olarak da sayısız ödüle layık görülmüştür.

Termo Teknik, ayrıca 2009 yılından bu yana Türkiye’de satışa sunduğu nitelikli kombi ve kazan ürün grubunda da büyümesini sürdürmektedir.

Şirketlerin ve hükümetlerin sürdürülebilirlik çabalarına hala şüpheyle yaklaşılıyor - Basın Açıklaması

10 Nisan 2025 • 18:14:01

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

BAREM’in global ortağı WIN’in 39 ülkede yaptığı araştırmaya göre, küresel çapta çevresel konulara ilgi artmaya devam ederken, şirketlerin ve hükümetlerin sürdürülebilirlik çabalarına hala şüpheyle yaklaşılıyor. Dünya genelinde hükümetlerin çevre konusundaki çabalarına duyulan güven ortalama olarak %52 iken, Türkiye’nin %60’ı hükümetin gereken adımları attığına inanmıyor.

BAREM Pazar Araştırma ve Danışmanlık, global ortağı WIN ile birlikte 39 ülkeden 34.946 kişinin iklim değişikliği dahil olmak üzere toplumsal sorunlara dair görüşlerini ortaya koyan araştırma bulgularını yayınlamaya devam ediyor. Araştırma sonuçları; çevre sorunlarıyla ilgili farkındalığın artmasına rağmen, kamuoyunun gerçek etkiyi yaratmada kimin sorumlu olduğu konusunda fikir ayrılıkları yaşadığını gösteriyor. Daha fazla insan, şirket ve hükümetlerin çabalarını takdir ederken, bu çabaların etkisi ve ardındaki motivasyon konusunda ciddi soru işaretleri de devam ediyor.

Kurumsal sürdürülebilirlikte halkın şüphesi sürüyor

Dünya genelinde şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda harekete geçtiğini düşünenlerin oranı geçmiş yıllarda %58 iken, son araştırmada %66’ya kadar yükseldi. Bu artış, ilerleme kaydedildiğini gösterse de katılımcıların %44’ü şirketlerin sürdürülebilirlik çabalarını, bu amaca fayda sağlamaktan çok, kendi çıkarları için yürüttüğünü düşünüyor.

Sürdürülebilirlik konusunda en iyimser ülkeler Çin, Hindistan ve Vietnam olurken; Paraguay, Hırvatistan, Sırbistan, Peru ve Türkiye’de halkın önemli bir kısmı şirketlerin toplumsal sorumluluktan çok kar odaklı davrandığını düşünüyor. Türkiye’deki katılımcıların yalnızca %7’si şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik çalışmalarını samimi olarak yürüttüğünü düşünüyor.

Hükümetlere güven artıyor, ancak eleştiriler devam ediyor

Anket, hükümetlerin çevre konusundaki çabalarına duyulan güvenin küresel çapta artarak 2024’te %44 iken, 2025’te %52’ye çıktığını gösteriyor. Ancak bu artışa rağmen, %48’lik bir kesim hükümetlerin yeterince çaba göstermediği inancında.



Sonuçlar ülkelere göre önemli farklılıklar gösteriyor. Asya ülkeleri arasında Tayland (%98), Vietnam (%97) ve Endonezya (%94) hükümetleri olumlu not alırken; Çin (%93), Norveç (%75), Sırbistan (%75), Hırvatistan (%74) ve Fransa’da (%70) hükümetlere yönelik gerekli aksiyonların alınmadığına dair değerlendirmeler öne çıkıyor. Türkiye’nin %40’ı hükümetin çevreyle ilgili gerekli adımları attığını düşünürken, %60’lık bir kesim bu görüşe katılmıyor.

Hükümetlerin çevreyi korumak için gerekli önemleri aldığı ifadesine katılanlar ise bölgesel olarak incelendiğinde ise aşağıdaki gibidir;

Avrupa’da 2024’te yüzde 33, 2025’te yüzde 41
MENA’da 2024’te yüzde 40, 2025’te yüzde 51
Amerika’da 2024’te yüzde 32, 2025’te yüzde 46
APAC’da 2024’te yüzde 65, 2025’te yüzde 69
Sonuçlar tüm bölgelerde hükümetlerin çevreyi koruma konusundaki çabalarına duyulan güvenin arttığı görülmektedir.

Bireysel çapta, iklim krizine kayıtsızlık artıyor

Katılımcıların %34’ü bireysel eylemlerin çevre üzerinde olumlu etki yaratabileceğine inanıyor. Ancak Çin’de bu oran tam tersine dönüyor; halkın %88’i bireysel çabanın önemine inanmıyor. Ardından İsveç, Japonya, Polonya ve Almanya’da %36’ya varan oranlarda bireysel etkinin sorgulandığı görülüyor. Türkiye’de ise katılımcıların sadece %31’i bireysel çabaların çevre üzerinde etkili olacağını düşünürken, %15’lik bir kesim bu girişimlerin anlamlı bir fark yaratmayacağı görüşünde.

Bu sonuçlar, bireysel eylemlerin somut etkilerini daha net ve ikna edici bir şekilde ortaya koyan, güçlü iletişim stratejilerine duyulan ihtiyacı göstermektedir.


Araştırma künyesi: Çalışmada 39 ülkede 34.946 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de BAREM tarafından CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye temsili bir örneklemde 775 kişi arasında gerçekleştirildi.

Hesaba Altın Havale

Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.

Ücretsiz Hızlı Kargo

Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.

Üst Düzey Güvenlik

256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.

Sertifikalı Ürünler

Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.

hand-package-delivery