Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Multinet Up, kullanıcıları için yeni bir kampanya devreye aldı. Kampanya kapsamında, Otorapor’dan ikinci el araç ekspertiz paketi satın alan MultiNet’liler, yüzde 15 indirim fırsatı yakalıyor.
Multinet Up, ikinci el araç ekspertiz hizmetleri sunan Otorapor ile iş birliği yaparak, MultiNet kullanıcılarını sevindirici bir kampanya başlattı. 30 Haziran 2024’e kadar geçerli olacak kampanya kapsamında, MultiNet yemek kartı kullanıcıları, Otorapor’dan satın aldıkları tüm ekspertiz paketlerinde yüzde 15 indirim fırsatı elde ediyor.
Türkiye’nin ilk profesyonel, tarafsız, bağımsız ve tam donanımlı oto ekspertiz kuruluşu ve ikinci el oto test check-up merkezi Otorapor, ülke çapına yayılmış bayi ağı ile birçok yerli ve ithal aracın alım-satım öncesi ekspertizini bağımsızlık ilkesiyle hızlı ve güvenilir bir şekilde gerçekleştiriyor.
Kampanyadan yararlanmak isteyen MultiNet kullanıcılarının, Otorapor mobil uygulamasını indirip, kampanya bölümünden Multinet kullanıcısı olduğunu gösteren MultiPay uygulaması ekran görüntüsü ile başvuru yapmaları gerekiyor. Diğer kampanyalar ile birleştirilemeyen ve üç ayda yalnızca bir kere faydalanılabilecek kampanya, tüm Otorapor bayilerinde geçerli.
Multinet Up’ın ayrıcalıklar, cazip kampanyalar, indirimler ve fırsatlarla dolu iş birlikleri hakkında daha fazla bilgi almak için www.multinet.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.
Multinet Up Hakkında:
Multinet Up, geliştirdiği yenilikçi ödeme sistemleri ve hizmetler ile kurum ve kuruluşlara, üye iş yerlerine, tedarikçilerine ve tüketicilere "değer katan" çözümler sunan bir ekosistem olarak hizmet veriyor. 2010 yılından itibaren Fransız Up grup bünyesinde bir Fransız-Türk ortaklığı olarak faaliyet göstermektedir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Yazılım inovasyonu teşvik ediyor, ancak inovasyon karmaşıklığı da beraberinde getiriyor. Uygulamalar buna mükemmel bir örnek: Eski uygulamalar bir darboğaz haline gelerek inovasyonu ve pazar taleplerine yanıt vermeyi engelleyebiliyor ama bu uygulamaları yeniden inşa etmek veya yeniden düzenlemek ek bir karmaşıklık düzeyi de getiriyor ve uygulamanın karmaşıklığına bağlı olarak binlerce olmasa da yüzlerce insan saatini alabiliyor. Peki ya uygulamalarınızın kaynak kodunu daha modern çerçevelere daha hızlı dönüştürebilseydiniz?
Red Hat, kurumların uygulamaları bulut-yerlisi teknolojilere modernize etmelerine yardımcı olmayı amaçlayan Red Hat liderliğindeki açık kaynak topluluk projesi Konveyor'a üretken yapay zekanın (GenAI) girişini duyurdu.
Uygulama modernizasyonunu benimsemek sadece bir seçenek değil, sadece bugün için değil gelecekte de başarılı olmayı hedefleyen işletmeler için stratejik bir zorunluluk. Modernizasyon ayrıca üçüncü taraf hizmetleri ve veri kaynaklarıyla daha iyi entegrasyonu kolaylaştırarak işbirliğini teşvik ediyor ve yeni büyüme fırsatlarının önünü açıyor. Bu düşünceyle Red Hat, uygulamalar için geçiş araç setinin güncellenmiş sürümlerinin arkasındaki temel teknolojileri sağlayan Konveyor ile birlikte çalışıyor. Şimdi Red Hat, uygulamaları Kubernetes ve bulut yerlisi teknolojilere yeniden platformlama ve yeniden düzenleme ekonomisini iyileştirmek için LLM'leri Konveyor'a entegre ediyor.
Bu son çalışma, kurumların modernizasyon hedeflerini kolaylaştırmalarına ve gerçekleştirmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. IBM watsonx™ Code Assistant gibi GenAI modelleri, ek yapay zeka modellerine dayalı mevcut bilginin yanı sıra, geliştirme iş akışına eklendiğinde daha uygun maliyetli bir çözüm olarak geçişlerin kolaylaştırılmasına yardımcı olabiliyor. Uygulama modernizasyonu için GenAI ile elde edilen faydalar arasında şunlar yer alıyor:
· Büyük dil modellerini (LLM'ler) iş akışına entegre ederek DevOps işlem hatlarını etkinleştirmek için IDE eklentileri ve depo düzeyinde otomasyon ile geliştirici deneyimini ve işlem hatlarını iyileştiriyor. Bu, geliştiricilere doğrudan IDE'lerinde önerilen kaynak kodu değişikliklerinin sağlanacağı ve uygulamaları yeniden düzenlerken zamandan tasarruf edileceği anlamına geliyor;
· Retrieval Augmented Generation (RAG), kurumların kendi özel teknolojileriyle bile modernizasyonla nasıl başa çıktığını öğrenen otomatik kaynak kodu değişikliklerini etkinleştirmek için Konveyor'dan yapılandırılmış geçiş verilerinden yararlanıyor. Kaynak kodun her başarılı dönüşümü, gelecekteki önerilerin doğruluğunu daha da artırıyor;
· Geliştirme süreci boyunca daha iyi üretkenlik, yaratıcılık ve verimlilik için GenAI kullanarak daha az insan hatası ile hızlandırılmış geliştirme döngüleri;
· Kubernetes tarafından desteklenen sektörün lider hibrit bulut uygulama platformu Red Hat OpenShift de dahil olmak üzere diğer Red Hat uygulama hizmetleriyle entegrasyon yetenekleri.
Bu yeni GenAI yetenekleri bu yaz Konveyor için kullanıma sunulacak. Red Hat ayrıca bu yetenekleri IBM watsonx™ Code Assistant gibi GenAI modellerini geliştirmeye yönelik uygulamalar için geçiş araç setinin gelecekteki sürümlerinde sunmayı planlıyor. Daha fazla bilgi edinmek için bu güncellemelerle ilgili derinlemesine inceleme yapılabiliyor.

Bulutlar hibrit. Yapay zeka da öyle.
30 yılı aşkın bir süredir açık kaynak teknolojileri, hızlı inovasyonu büyük ölçüde azaltılmış BT maliyetleri ve inovasyonun önündeki engellerin azaltılmasıyla eşleştirdi. Red Hat, 2000'li yılların başında RHEL ile açık kurumsal Linux platformları sunmaktan Red Hat OpenShift ile açık hibrit bulut ve bulut-yerlisi bilişimin temeli olarak konteynerleri ve Kubernetes'i yönlendirmeye kadar neredeyse aynı süredir bu alana öncülük ediyor.
Red Hat'in açık hibrit bulutta AI/ML stratejilerine güç vermesiyle devam eden bu itici güç, AI iş yüklerinin ister veri merkezinde, ister birden fazla genel bulutta veya uçta olsun, verilerin bulunduğu yerde çalışmasını sağlıyor. Red Hat'in yapay zeka vizyonu, iş yüklerinin ötesinde, veri egemenliği, uyumluluk ve operasyonel bütünlükle ilgili sınırlamaları daha iyi ele almak için model eğitimi ve ayarlamayı da aynı noktaya getiriyor. Red Hat'in platformlarının bu ortamlarda sağladığı tutarlılık, nerede çalışırlarsa çalışsınlar, yapay zeka inovasyonunun akışını sürdürmek için çok büyük önem taşıyor.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Uber’in her sene yayınladığı Kayıp Eşya Endeksi’ne göre, Türkiye’deki taksilerde en çok unutulan eşyaların başında kıyafet geliyor. Cüzdan, sırt çantası, kulaklık, telefon, bilgisayar da taksilerde unutulanlar arasında. Taksilerde unutulan en sıra dışı eşyaların arasında ise 5 litrelik zeytinyağı, 2 koli yumurta ve gelin duvağı yer alıyor.
Tek bir tuşa basarak kullanıcıların istedikleri yere güvenli ve rahat bir şekilde gitmesini sağlayan global teknoloji platformu Uber, 2024 Kayıp Eşya Endeksi’ni yayınladı. Türkiye’de sarı, turkuaz, siyah ve geniş sarı taksiler ile hizmet veren Uber’in 2024 verilerine göre sene boyunca Türkiye’de toplam 2.555 eşya taksilerde unutuldu.
 
Uber 2024 Kayıp Eşya Endeksi’ne göre Türkiye’de taksilerde en çok unutulan 10 eşya şöyle sıralandı: Kıyafet, cüzdan, sırt çantası, kulaklık, telefon, fotoğraf makinesi, takı, dizüstü bilgisayar, tablet ve e-sigara. Taksilerde unutulan ilginç eşyalar arasında ise 5 litrelik zeytinyağı, 2 koli yumurta, koli meyve suyu gibi malzemelerin yanı sıra yer temizleme paspası, gelin duvağı gibi sıra dışı eşyalar da yer alıyor.
 
Türkiye’de taksilerde en çok eşya unutulan gün pazar ve en çok eşya unutulan saat aralığı 16.00 ve 17.00 iken, 19 Kasım 2023 ise en fazla eşya unutulan gün oldu. Türkiye’nin takside en çok eşya unutulan şehri ise İstanbul olarak öne çıkıyor.
 
Dünyada ise Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika en çok eşya unutulan ilk 3 ülke olarak yer alıyor. Brezilya ve Meksika’da en çok unutulan eşya sırt çantası olurken Amerika Birleşik Devletleri’nde ise kıyafet oldu. Unutulan ilginç eşyalar arasında ise yazılı sınav kağıtları, peruk, yüz havlusu gibi malzemeler yer alıyor.
 
Uber kullanıcıları uygulama üzerinden kayıp eşyaları için Uber Taksi sürücü ortağıyla veya doğrudan Uber ile iletişime geçerek araçlarda unuttukları eşyaları için Uber’e 7/24 ulaşabiliyorlar. Unutulan eşyanın cep telefonu olması ve hesaplarında oturum açamamaları durumundaysa Uber’in internet sitesi üzerinden form doldurarak kayıp eşya bildiriminde bulunabiliniyor.
 
Uber Hakkında
Uber’in misyonu şehir ulaşımını geliştirmektir. Uber 2010 yılında basit bir sorunu çözmek için ortaya çıktı: Tek bir tuşa basarak nasıl yolculuk yapılabilir? O günden bugüne, 47 milyardan fazla yolculuk yapılarak, Uber insanları gitmek istedikleri yere yakınlaştıran çeşitli ürünler geliştirmeye devam etmiştir. Uber, insanların, yemeklerin, eşyaların şehirlerde nasıl taşındığını değiştirerek dünyaya ulaşımda yeni imkanlar yaratan bir platform haline gelmiştir.
 
Uber, Türkiye’de faaliyete 2014 yılında başlamıştır ve şu anda 9 şehirde Uber Taksi hizmeti ile faaliyet göstermektedir. Uber Sarı Taksi hizmeti İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Bursa, Mersin, Kayseri ve Hatay’da; Uber Sarı Taksi ile birlikte Turkuaz Taksi, Siyah Taksi, Geniş Taksi ve Uber Kurye hizmetleri İstanbul’da aktif olarak kullanılabilmektedir. 2023 yılı boyunca çoğunluğu İstanbul olmak üzere 45 bin taksi sürücüsü Uber uygulamasını kullanırken, yıl boyunca uygulama 35 milyon kez taksi çağırmak için kullanılmıştır ve uygulamanın Türkiye’de toplam indirilme sayısı 6,7 milyonu geçmiştir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Globelink Ünimar, Türkiye’nin en büyük akıllı depo yönetimi etkinliği SW Summit 2024’ün sunum Sponsoru oldu. Etkinlikte Globelink Ünimar Bilgi Teknolojileri Direktörü/İcra Kurulu Üyesi Ayfer Saltan Oladi ve Yurtiçi Dağıtım ve Depo Direktörü Volkan Yalçın konuşmacı olarak yer aldı. Yapay zekâ ile bölge depo dağıtım operasyonları optimizasyonu, gıda lojistiğinin dinamikleri, değişen teknoloji sonrası tedarik zincirinde insan yönetimi gibi konular etkinliğin ana odağı oldu.
 
Türkiye’nin önde gelen lojistik şirketlerinden Globelink Ünimar, Türkiye’nin en büyük akıllı depo yönetimi zirvesi SW Summit 2024’te sunum sponsoru olarak yer aldı. 2014 yılından bu yana düzenlenen etkinlik, 23 Mayıs 2024’te 200’den fazla sektörel katılımcıyı ve birçok önemli ismi konuşmacı olarak ağırladı. Yalnızca ilgili son kullanıcı profesyonellerinin yer aldığı etkinlik, katılımcılara ağ oluşturma ve potansiyel müşterilerle iletişim kurma fırsatı sundu.
 
Akıllı Depo Yönetimi Zirvesi, Globelink Ünimar Bilgi Teknolojileri Direktörü/İcra Kurulu Üyesi Ayfer Saltan Oladi ve Yurtiçi Dağıtım ve Depo Direktörü Volkan Yalçın’ı da konuşmacı olarak ağırladı. Oturumda lojistik süreçlerinin en önemli bileşenlerinden biri olan depo yönetimi ve sektörel gelişmeler konuşuldu. Ayrıca etkinlikte; yapay zekâ ile bölge depo dağıtım operasyonları optimizasyonu, gıda lojistiğinin dinamikleri, değişen teknoloji sonrası tedarik zincirinde insan yönetimi gibi konulara da değinildi.
 
Globelink Ünimar’ın SW Summit’te sunum sponsoru olarak yer alması hakkında yorum yapan Globelink Ünimar Bilgi Teknolojileri Direktörü/İcra Kurulu Üyesi Ayfer Saltan Oladi, “SW Summit 2024’te sunum sponsoru olarak yer almanın lojistik sektöründeki yerimizi ve inovasyon odaklı yaklaşımımızı pekiştiren bir adım olduğuna inanıyorum. Verimli bir depo yönetiminin nasıl olması gerektiğini ve nasıl avantajlar sağladığını konuştuğumuz SW Summit’24 konuşmacısı olmaktan dolayı mutluyum.” dedi.
 
Globelink Ünimar Yurtiçi Dağıtım ve Depo Direktörü Volkan Yalçın ise etkinlik hakkında, “SW Summit’24, uzun yıllardır gerçekleştirilen ve sektör genelinde önem taşıyan bir etkinlik. Böyle bir etkinlikte konuşmacı olarak yer almaktan ve şirketim Globelink Ünimar’ı temsil etmekten dolayı gurur duyuyorum.” dedi.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

The Steve Group’un stratejik partner olarak yer altığı Blockchain X İstanbul etkinliğinde The Steve Group CEO’su Derya Türker, kripto para piyasalarına dair görüşlerini paylaştı. Türkiye’nin kripto paralar açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunun altını çizen Türker, dijital varlıkların meşrulaştırılması için regülasyonların şart olduğunu belirtti.
 
Ekonomiyle ilgilenen herkesin ilgisini çekecek, hem piyasalarda hem de sosyal yaşamda etkin olarak kullanılabilecek bir dizi platforma ev sahipliği yapan The Steve Group, Grand Cevahir Hotel’de gerçekleşen Blockchain X İstanbul etkinliğinin stratejik partneri olarak yer aldı. Sektördeki son gelişmeleri ele alan etkinlikte, The Steve Group CEO’su Derya Türker de konuşmacı oldu.
 
Oturumda dijital varlıkların geleceğine, regülasyonlara ve The Steve Group’un çalışmalarına değinen Derya Türker, “Türkiye, kripto para hacmi açısından Avrupa’da birinci dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor. Biz The Steve Group olarak Türkiye’nin sahip olduğu bu potansiyeli değerlendirmek için Türkiye’de fon bulamayan yatırımcılara fon sağlamak adına bir adım attık. Steve Labs projesiyle Türkiye’den çıkan kripto projelerini yabancı yatırımcılarla bir araya getirerek onların gelişimini ve küresel kripto ekosistemini desteklemeyi hedefliyoruz. Tabii bunun için girişimlerin sahip olması gereken bazı özellikler bulunuyor.
 
Örneğin bir start up, fon sağlamak için token çıkarmayı planlıyorsa bunu detaylıca incelemek gerekiyor. Bu noktada benim ilk baktığım şey start up’ların token çıkarmadan önce yatırım alıp almadığı oluyor. Biz şirket olarak sadece para toplamak için token çıkaran projelerden uzak duruyor ve projelerin daha çok teknik tarafına bakıyoruz. Bana göre yatırım almak isteyen startup’ların sahip olması gereken en önemli özellikler istikrar ve sürdürülebilirlik. Girişimler bu özellikleri taşıyorsa yatırım alma şansı artacaktır.” dedi.
 
Regülasyonlar kripto paraların meşrulaştırılması anlamına geliyor
 
Türkiye’de devam eden regülasyon süreci hakkında da düşüncelerini paylaşan Derya Türker, regülasyonların kripto varlıkların meşrulaştırılması için şart olduğunu söyledi ve şunları ekledi: “Regülasyonlar aslında kripto varlıklarının meşrulaştırılması anlamına geliyor, bu nedenle regülasyonların şart olduğunu düşünüyorum. Tabii bu düzenlemeleri yapan kişilerin sektör hakkında bilgi sahibi olması gerekiyor. Dijital dünyada bir şeyleri kontrol altına almak için makul kurallar koymak önemli. Yasaklanan şeyler illegal hareketlerin önünü açıyor, bu yüzden de kuralların iyi koyulması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Türkiye’de 2000'li yılların başından itibaren ihracatın lokomotif sektörlerinden biri konumuna yükselen Türk su ürünleri sektörü, son 5 yılda ihracatını yüzde 65 artırarak 1 milyar dolardan 1,7 milyar dolara çıkardı.

 

 

Avrupa'nın en büyük levrek ve çipura üreticisi konumundaki Türkiye’nin 100’den fazla ülkeye su ürünleri ihraç ettiği bilgisini veren Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, alabalık üretiminde dünya 2.'si olduğumuzu, Akdeniz'in uluslararası sularında ve Malta kıyıları açıklarında yakalanan mavi yüzgeçli orkinosun ise Japonya'ya ihraç edildiğini dile getirdi.

 17 farklı ülkeden 45 temsilcinin katılımı ile FEAP (Federation of European Aquaculture Producers- Avrupa Su Ürünleri Yetiştiricileri Federasyonu) Genel Kurulu, Ege, İstanbul ve Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği organizasyonunda, 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul Wyndham Grand Istanbul Levent Otelde gerçekleşti.

 

Su ürünleri sektöründe dünyanın en modern tesisleri Türkiye’de



Toplantıda Türkiye adına söz alan Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Türk girişimcilerinin son 20-25 yılda su ürünleri sektöründe dünyanın en modern ve entegre tesislerini dünyaya kazandırdıklarını, başta levrek, çipura, alabalık, somon ve ton balığı taze ve soğutulmuş, dondurulmuş bütün veya fileto olarak ve ayrıca tütsülenmiş olarak ihraç ettiklerini aktardı.

 

 

Levrekten 517 milyon dolar, çipuradan 418 milyon dolar döviz elde ettik

 

 

“Bu tesislerde ürettiğimiz protein zengini su ürünlerimizi 100'den fazla ülkeye ihraç edecek duruma geldik” diye konuşan Kızıltan, “Balıkçılık ve su ürünleri ihracatımız 2023 yılında 1.679 milyar dolara ulaştı. Sektörün 2019 yılı sonunda gerçekleştirdiği 1.02 milyar dolarlık ihracat hacmiyle, 2023 ihracat hedeflerine ilk ulaşan sektörler arasında yer aldık ve ilk kez 1 milyar dolar barajını geçtik. 2023 yılında 1,6 milyar dolarlık ihracatımızın haklı gururunu yaşıyoruz. Başlıca ihraç ürünlerimiz ise Akdeniz Levreği, Çipura, Türk Somonu, Gökkuşağı Alabalığı, Mavi Yüzgeçli Orkinos ve Kaya Levreğidir. Levrek ihracatımız 517 milyon dolar olurken, çipura ihracatımız 418 milyon dolar, Türk somonu, Türk deniz ürünleri sektörünün yükselen yıldızı konumunda. Türk Somonu önemli bir üretim ve ihracat artışı göstererek 2023 yılında yaklaşık 376 milyon dolarlık değere ulaştı. Alabalık ihracatımız 112 milyon dolar, orkinos ihracatımız 51 milyon dolar oldu. Kaya levreğinden 10 milyon dolar döviz geliri elde ettik” şeklinde konuştu.

 

 

TURQUALITY ve UR-GE Projeleri pazarlamaya itici güç

 

 

Turkish Tastes TURQUALITY Projesi sayesinde, 2018 yılından bu yana Türk deniz ürünleri ürünlerinin ABD pazarında etkin bir tanıtımını yaptıkları bilgisini veren Kızıltan sözlerini şöyle tamamladı: “Son dönemde hayata geçirdiğimiz Turkish Sea Food Turquality projemiz, Türk deniz ürünlerinin eşsiz lezzetlerini dünya çapında sergilemeyi amaçlıyor. Bu projeler kapsamında, dünya genelinde sektör profesyonelleriyle güçlü bağlar kurmak istiyoruz. Üniversiteler, restoran dernekleri ve mutfak federasyonları gibi prestijli kurumlarla iş birliği yapıyoruz. Çeşitli tadım etkinlikleri ve şef yarışmaları aracılığıyla olağanüstü kaliteyi vurgulamaya devam ediyoruz. TURQUALITY ve UR-GE Projeleriyle Türk su ürünleri ihracatının 2028 yılında 2 milyar doları aşması için çaba gösteriyoruz.”

 

 

Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz; “Protein ihtiyacını yetiştiricilikle karşılayabileceğiz”

 

 

Dünya nüfusunun artmasıyla birlikte hayvansal proteine olan ihtiyacında arttığına dikkati çeken Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz, denizlerde avcılık yoluyla elde edilen su ürünlerinde sınır noktasına ulaşıldığı için avcılık yoluyla üretimi artırmaktan yanında, bilim insanlarınca kabul gören temel yaklaşımın; avcılıkta stokların korunarak üretimin sürdürülmesi, ihtiyaç duyulan hayvansal proteinin yetiştiricilik yoluyla elde edilen su ürünlerinden karşılanması yönünde olduğunun altını çizdi.

 

 

Türkiye’de su ürünlerinin yüzde 60’ı yetiştiricilikten karşılanıyor

 

 

Türkiye’nin su ürünleri yetiştiriciliğinde Avrupa’da 1. sırada dünyada ise 17. sırada yer aldığı bilgisini paylaşan Genel Müdür Türkyılmaz, “Türkiye’de su ürünleri üretimi 2023 yılında yaklaşık 1 milyon tona ulaşmış olup bunun yaklaşık yüzde 60’a yakını yetiştiricilikten elde edildi. 2023 yılında 1 milyar 700 milyon dolar ihracat yaparken, ithalatımız 2023 yılında 272 milyon dolarda kaldı. Türkiye net su ürünleri ihracatçısı bir ülke konumunda. İhracatımızın yaklaşık yüzde 80’ini çiftliklerde üretilen balıklar oluşturmaktadır” dedi.

 

 

Sürdürülebilir ve dirençli bir su ürünleri sistemi kuruyoruz

 

 

Balıkçılık ve su ürünleri sektöründe mavi dönüşüm (blue transformation) ve iklim değişikliğine uyum alanlarında Türkiye’deki girişimlerin hızlandığı bilgisini FEAP Genel Kuruluna 17 ülkeden gelen katılımcılarla paylaşan Türkyılmaz sözlerini şöyle tamamladı: “Bu alanda yürütülen çeşitli projeler kurumsal ve yasal alt yapı çalışmalarımıza büyük katkı vermektedir. Mavi dönüşüm ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanması sürecinde en önemli hedefimiz, üretimden son tüketime, sürdürülebilir ve dirençli bir su ürünleri gıda sistemi ortaya koyabilmektedir. Bakanlık olarak öncelikli politikamızın temelinde, deniz ve iç sularımızdaki su ürünleri kaynaklarımızı koruyup bunların sürdürülebilirliğini sağlamak vardır. Unutulmamalı ki doğal kaynaklarımız sonsuz değildir. Bu kaynakların, bizlere gelecek nesillerin emaneti olduğu bilinciyle hareket ediyor, uygulamalarımızı bu yaklaşımla hayata geçiriyoruz.”

 

 

FEAP Genel Kurulunda Fütürist Ufuk Tarhan, fütürizm konulu bir sunum yaparken, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Daire Başkanı Tanju Özdemirden, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bedri GİRİT, Başkan Yardımcısı Melih İŞLİEL, Yönetim Kurulu üyeleri Ufuk Atakan DEMİR ve İsmail AKSOY da katılım sağladı.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Axis Communications, videoyu eyleme dönüştürebilen bilgiye sahip yapay zeka tabanlı bir analitik paketi olan AXIS Object Analytics'in en son sürümünü duyurdu. Bu analitikler, anında eylem için gerçek zamanlı istihbarat sağlayarak güvenlik, emniyet ve operasyonel verimlilik için çok sayıda kullanım senaryosunun aynı anda çözülmesine yardımcı oluyor. Ekstra ücret ödenmesine gerek olmayan ve Axis ağ kameralarına önceden yüklenmiş olan AXIS Object Analytics, uygun maliyetli operasyonlar sağlıyor. Yapay zeka tabanlı akıllı algoritmalar kullanan bu akıllı analiz uygulaması, insanları, araçları ve araç türlerini tespit edebilir, sınıflandırabilir, izleyebilir, sayabilir ve karmaşık bir yapılandırma gerektirmez. Gerçek zamanlı olayların bildirimlerini göndererek yalnızca ilgi duyulan nesnelere ve dikkat edilmesi gereken olaylara odaklanmayı mümkün kılan izleme, aynı zamanda otomatikleştirilmiş süreçler ve trendlere ilişkin değerli bilgilerle iş optimizasyonuna yardımcı olur.
 
Senaryolar kolayca kurulurken, özel izleme ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir, kullanıcılar doğrudan tarayıcının içinden sadece birkaç tıklama ile çeşitli algılama senaryolarını özelleştirebilir ve belirli ihtiyaçlara göre olaylar için tetikleyiciler ayarlanabilir. Senaryolar, aynı anda çalıştırabilen bu uygulama ile aynı anda, aynı ortamda, aynı kamera ile bekleme süresini takip etmek ve ziyaretçi sayısını saymayı mümkün kılar. Ayrıca, veriler dışa aktarılabilirken, değerli bilgiler bir gösterge tablosunda veya elektronik tabloda görselleştirilebilir.
 
Axis Obje Analirtiklerinin Kilit Özellikleri:
 
• İnsanları ve araçları tespit etmek, sınıflandırmak, izleme ve sayma
 
• Güvenlik, emniyet ve operasyonel verimlilik
 
• Uç noktada aynı anda birden fazla senaryo çalıştırma
 
• Esnek ve kolay yapılandırma
 
• Ek ücret ödemeden önceden yüklenmişlik
 
Bu ölçeklenebilir, uç tabanlı analitik, canlı videoyu doğrudan kamera üzerinde işleyip analiz ederek maliyetli sunuculara olan ihtiyacı ortadan kaldırır ve daha verimli veri işleme, daha az depolama, bant genişliği gereksinimi ve gelişmiş ölçeklenebilirlik sağlar. Ayrıca, kameranın olay yönetim sistemini de kullanan bu güçlü uygulama, AXIS Camera Station ve diğer tüm büyük video yönetim sistemleri ile kolay entegrasyon sunar.
 
Axis Communications Hakkında:
Axis, güvenliği ve iş performansını artırmak için çözümler yaratılarak daha akıllı ve daha güvenli bir dünya sağlama misyonuyla hareket eder. Bir ağ teknolojisi şirketi ve endüstri lideri olarak Axis, video gözetimi, erişim kontrolü, görüntülü diafon ve ses sistemleri alanında çözümler sunar. Bu çözümler akıllı analitik uygulamalarıyla güçlendirilmiş ve yüksek kaliteli eğitimlerle desteklenmektedir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Atlas Copco Türkiye’nin çalışanları arasındaki gönüllü ekip, 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinlikleri kapsamında önemli bir etkinliğe imza attı. Çevreye duyarlı yaklaşımı ile farkındalık ortaya koymak isteyen gönüllüler, Burgazada’da Adalar Belediyesi’nin belirlediği alanlarda bulunan atıkları toplayarak çevre temizliği yaptı.
 
Sürdürülebilirlik ve topluma katkı odağıyla 151 yıldır inovasyon çalışmaları ve projeler yürüten İsveç merkezli Atlas Copco Group’un Türkiye merkezi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü de unutmadı. Yaşanılabilir bir dünya için çevreye duyarlı yaklaşımları ve politikaları misyon edinen Atlas Copco Türkiye, çevreci değerleri güçlendirmek ve gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmak için örnek teşkil edecek adımlar atmaya devam ediyor.
 
Atlas Copco Türkiye gönüllüleri Burgazada’da gerçekleşen ‘Çevre Temizliği’ etkinliğinde bir araya geldi. 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde farkındalık yaratmak isteyen gönüllüler, Adalar Belediyesi’nin belirlediği alanlarda bulunan atıkları toplayarak çevre temizliğini sağladı. Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir bir dünya için farkındalık oluşturmayı hedefleyen ekip, 5 Haziran Dünya Çevre Günü öncesinde, 24 mayıs 2024 tarihinde Burgazada’da çevre kirliliğinin önüne geçmek için harekete geçti.
 
"Sürdürülebilir Çevre için El Ele!"
 
Sürdürülebilirliği çalışma piramidinin en üstünde tutan firma, çevreye duyarlı sosyal sorumluluk projeleri ile farkındalık oluşturmayı hedefliyor.
 
Sürdürülebilirlik hedeflerini temel alan Atlas Copco’nun 2030 yılına kadar gerçekleştirilmesi yönünde gayretle çalıştığı ‘bilime dayalı hedefleri’ bulunuyor. Dünyamızı koruyup gelecek kuşaklara daha temiz ve yaşanılabilir yarınlar bırakmayı hedefleyen şirket; Burgazada’daki bu uygulaması ile sürdürülebilir çevreye bir kez daha dikkat çekti. “Sürdürülebilir çevre için el ele” mottosuyla hareket eden firma, gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile çevreye karşı sorumlulukları da hatırlatmış oldu.
 
İklim ve çevreyi önceleyen Atlas Copco Group’un hedefleri arasında:
• Küresel sıcaklık artışını maksimum 1,5 derecede tutmak için 2030 yılına kadar CO2 emisyonlarını (ton) %46 oranında azaltmak,
• Küresel sıcaklık artışını 2 derecenin çok altında tutmak için ise 2030 yılına kadar CO2 emisyonlarını (ton) %28 oranında düşürmek
yer alıyor.
 
Firma, satış maliyetine göre su tüketimini her yıl azaltmayı ve 2030 yılına kadar olan faaliyetlerden %100 geri dönüştürülmüş veya geri kazanılmış atık gibi temel maddeleri hedefliyor.