Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyada 57'nci, Türkiye'de ise 32'nci yılını dolduran Oriflame, öncelikli pazarlarından biri olan Türkiye'de yeni bir genel müdür ataması gerçekleştirdi. 28 yıldır Oriflame'de farklı yöneticilik görevleri üstlenen Katrin, 1 Temmuz 2024 tarihi itibarıyla Oriflame Türkiye'nin Kıdemli Başkan Yardımcısı ve yeni Genel Müdürü oldu. 8 yıldır Oriflame Türkiye'nin Genel Müdürlüğünü üstlenen Johan Larsson ise Yönetici Başkan Yardımcısı ve Çin'den sorumlu Genel Müdür olarak Oriflame'deki üst düzey yöneticilik görevine devam ediyor.
Katrin, son 5 yılı Rusya ve Beyaz Rusya Genel Müdürlüğü olmak üzere, 28 yıldır Oriflame'de çeşitli kıdemli yöneticilik görevlerini üstlendi. Katrin, Oriflame çalışanları tarafından disiplini, azmi, çalışkanlığı, etkileyici ilişki kurma ve iletişim becerileriyle yakından tanınıyor. Rusya gibi en zorlayıcı pazarlardan birinde kendini kanıtlayan Katrin, şimdi Oriflame'in bir başka büyük pazarı olan Türkiye'de deneyimini ve uzmanlığını paylaşacak.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Şehrin kalabalığından uzaklaşmak ve huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için birbirinden güzel yerler var. İstanbul'dan kısa bir yolculukla ulaşabileceğiniz bu rotalar, doğanın ve tarihin tüm güzelliklerini bir arada sunuyor. Türkiye'nin lider seyahat sitesi ENUYGUN, araç kiralayarak veya otobüs yolculuğu ile kolayca ulaşabileceğiniz İstanbul'a yakın tatil rotalarını listeledi. İğneada'dan Gökçetepe'ye, Trilye'den Assos'a uzanan bu tatil yerleri hem doğanın hem de tarihin tadını çıkarmak isteyenler için mükemmel kaçış noktaları.
İğneada
Karadeniz kıyısındaki sahil beldesinde yer alan ve longoz ormanları ile çevrili İğneada'da doğanın ve denizin keyfini aynı anda çıkarmak mümkün. Doğa tutkularının gözde lokasyonlarından İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı, nadir bulunan bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapıyor. İğneada'nın çevresinde yer alan Erikli Gölü ve Mert Gölü, kuş gözlem turları ve doğa yürüyüşleri için en çok tercih edilen rotalar arasında yer alıyor. Mert Gölü'nden longoz ormanlarına doğru kano yolculuğuna çıkabilir, İğneada yakınlarındaki Demirköy'de bulunan Dupnisa Mağarası'na yapılan turlara katılabilirsiniz.
Kıyıköy
İstanbul'a iki saat uzaklıkta olan Kıyıköy, tertemiz denizi ve doğası ile sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin tercih edeceği bölgeler arasında yer alıyor. Bölgenin geçmişine tanıklık etmek için Aya Nikola Manastırı, Kıyıköy Mağarası, Kıyıköy Liman Hamamı ve Kıyıköy Kalesi'ni gezebilir, Selvez Koyu ve Poliçe Koyu'nda denize girebilirsiniz. Bölge aynı zamanda sportif balıkçılık, kamp ve doğa sporları ile ilgilenenler için de uygun bir ortam sunuyor. Küçük bir balıkçı kasabası olarak bilinen Kıyıköy'de başta kalkan balığı olmak üzere taze deniz ürünlerini denemeyi ve keşfedilmeyi bekleyen salaş mekanları ziyaret etmeyi unutmayın. Araç kiralama fikri bu rota için uygun olabilir.
Erikli
İstanbul'a en yakın Ege tatilini yapabileceğiniz Erikli'ye araç kiralayarak 3,5 saatte ulaşmak mümkün. Uzun, geniş kumsalı ve masmavi denizi ile Mecidiye, Uzunkum ve İtalyan Koyu'nda denize girebilir, Danişment Orman Kampı'nda doğa ile iç içe vakit geçirebilirsiniz.
Gökçetepe
Şehir hayatının gürültüsünden kaçmak isteyen doğa tutkunları için Gökçetepe oldukça uygun bir tatil rotası. Edirne'nin Keşan ilçesinde yer alan Gökçetepe Tabiat Parkı, bölgenin en ünlü kamping alanlarından biri. Saros Körfezi'nin eşsiz manzarasını sunan parkta bisiklet turlarına ve doğa gezilerine katılabilir, ATV safari yapabilirsiniz. Saros Körfezi'nin sahilinde uzmanlar eşliğinde dalış eğitimi alarak tertemiz denizin içindeki canlıları keşfedebilirsiniz.
Gölyazı
Bursa'nın Nilüfer ilçesine bağlı eski bir Rum balıkçı köyü olan Gölyazı, sakin atmosferi ve huzur dolu manzarasıyla İstanbul'a yakın tatil rotalarından biri. Bölgede sandal turu yapabilir, Uluabat Gölü'nde mart ve kasım ayları arasında çiçeklenen nilüferleri görebilirsiniz. Göl kenarındaki manzara eşliğinde kahvaltı yapabilir, Zambak Tepesi'nde güneşin batışını izleyebilirsiniz.
Trilye
İstanbul'dan kolaylıkla ulaşılabilen Trilye, hem tarihi hem de doğal güzelliklerin keşfedilebileceği yerlerden biri. Zeytinbağı olarak da bilinen ve pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Trilye, Bursa'nın en keyifli mahalleleri arasında yer alıyor. Taş Mektep, Fatih Cami, Aya Todori Kilisesi ve Köylü Pazarı'nı keşfederken tarih kokan sokakları gezebilirsiniz. Trilye Yat Limanı'nda gün batımına karşı yürüyüş yapabilir, eşsiz lezzetteki yemeklerden deneyebilirsiniz.
Assos
İstanbul'da yaşayanlar için hafta sonları kaçış rotalarının başında Assos geliyor. Kalabalıktan uzak sakinliğiyle ön plana çıkan Assos, huzurlu bir tatil yapmak isteyenler için ilk sıralarda yer alıyor. Mavi bayraklı plajları, Kaz Dağları'nın tertemiz havası ve kamp alanları ile Kuzey Ege'nin eşsiz güzellikteki rotası Assos, kısa süreli tatiller için ideal. Yeşilin mavi ile kucaklaştığı Assos, deniz tatilinin yanı sıra tarihi ve kültürel bir yolculuğa çıkmak isteyenlere de hitap ediyor. Hafta sonu tatil rotasında Assos'u tercih edecekler Kadırga Koyu ve Yeşil Liman'da denize girebilir, Behramkale'yi gezerek tarihi koklayabilir. Hayranlık uyandıran Assos Antik Kenti'ni keşfedebilir, Athena Tapınağı'nda muhteşem gün batımı manzarasını izleyebilirsiniz.
Gelibolu
Hem tarihi hem de doğal güzellikleri ile önemli bir yere sahip olan Gelibolu tarih, deniz ve kamp tatili için tercih edilen yerlerden biri. Ayrıca yakın konumda olması sebebi ile otobüs bileti alarak kolayca gidilebilmesi Gelibolu'yu cazip kılıyor. Gelibolu'dayken Anzak Koyu'ndan Gelibolu Tarihi Milli Parkı'na, Savaş Müzesi'nden Gelibolu Şehitler Abidesi'ne tarih dolu bir gezi planlayabilir ve Fatma Kadın Plajı, Hamzabey, Feneraltı, Morto Koyu, Kömür Limanı'nda denize girebilirsiniz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Boğaziçi Üniversitesi Teknoparkı, akademik birikimini inovatif girişimlerle buluşturarak ileri teknoloji ve Ar-Ge odaklı projelere desteğini sürdürüyor. Bu kapsamda teknopark, Ar-Ge firmalarını ve yenilikçi girişimleri bünyesine katılmaya davet ediyor. Kuzey Kampüsü ve Kandilli Kampüsü’nde faaliyete geçen yeni alanlarıyla birlikte, toplamda 150 bin m²'lik bir inovasyon ekosistemi oluşturma hedefiyle büyümeye devam ettiklerini kaydeden Boğaziçi Üniversitesi Teknopark Genel Müdürü Dr. Cem Duran, “Yenilikçi fikirleri desteklemek ve bilimsel araştırmalara yeni ufuklar açmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Bu kapsamda Boğaziçi Teknopark Ar-Ge firmalarına, Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik gücünden ve gelişmiş laboratuvar ve teknolojik altyapısından faydalanma imkanı sunuyoruz. Ulusal ve uluslararası düzeyde sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak ve teknoloji geliştirme süreçlerinde öncü olmak isteyen Ar-Ge firmalarını ve girişimcileri aramıza katılmaya davet ediyoruz” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin köklü geçmişi ve güçlü altyapısıyla Ar-Ge faaliyetlerini teşvik eden Boğaziçi Teknopark, ileri teknoloji alanında öncü rol üstlenmeyi amaçlıyor. Teknopark, bünyesinde barındırdığı 44 Ar-Ge ve 16 Kuluçka firmasıyla bugüne kadar 740 projeye ev sahipliği yaptı. 14 yıllık geçmişiyle yenilikçi girişimleri destekleyen Boğaziçi Teknopark, Kuzey Kampüsü ve Kandilli Kampüsü’nde genişleyen alanlarıyla firmaların inovatif çözümler üretmesine ve Ar-Ge faaliyetlerini güçlendirmesine olanak tanıyor. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’nin Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (LifeSci) gibi birçok önemli merkez ve ileri teknoloji altyapısı Ar-Ge firmaları için büyük bir avantaj sağlıyor.
“Ulusal ve uluslararası arenada güçlü bir şekilde var olmayı hedefliyoruz”
Boğaziçi Teknopark, farklı girişimci profillerine yönelik çağrı programlarıyla girişimcilerin fikirlerini hayata geçirmelerine olanak tanıyor. Bu kapsamda Genel Çağrı Programı, Bright Genç Girişim Programı ve Portekiz Hızlandırma Programı gibi birçok fırsat girişimcilerle buluşuyor. Boğaziçi Teknopark’ın yenilikçi projeler için ideal ortamı sağladığını vurgulayan Genel Müdür Dr. Cem Duran, “Bilimsel araştırmanın sınırlarını genişletmek ve inovatif fikirlerin önünü açmak için kararlılıkla çalışıyoruz. Girişimcileri geleceğe taşıyacak programlarla ulusal ve uluslararası arenada güçlü bir şekilde var olmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda girişimcileri, Boğaziçi Teknopark’a katılmaya ve sunduğumuz fırsatlardan yararlanmaya davet ediyoruz. 30 Eylül’e kadar Genel Çağrı ve Bright Genç Girişim programlarımıza başvuruları kabul ediyoruz.” dedi.
Genel Çağrı Programı girişimin her aşamasına hitap ediyor
Boğaziçi Teknopark, girişimcilik ekosistemine katılmak isteyenler için Genel Çağrı Programı ile kapılarını açıyor. Prototip aşamasındaki fikirlerden pazara giriş yapmaya hazır girişimlere kadar geniş bir yelpazede destek sunulan programdan, ürünü hazır olan veya pazarını doğrulayan girişimciler, Ar-Ge odaklı iş fikirleriyle faydalanabiliyor. Üniversite mezunları ve öğrencilerin yanı sıra ekip kurmayı planlayan girişimciler için de ideal olan program kapsamında toplanan girişimler yılda iki kez değerlendirme sürecine alınıyor. Bu yıl 30 Eylül - 4 Ekim arasında tamamlanması planlanan değerlendirme sürecinin ardından 7 Ekim’de program eğitimleri başlayacak.
Bright Genç Girişim Programı ile 100 bin TL destek
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik düzenlenen Bright Genç Girişim Programı, öğrencilerin yenilikçi fikirlerini hayata geçirmeleri için bir platform sunuyor. Yıllık olarak düzenlenen programda öğrencilere girişimcilik ruhunu kazandırmanın yanında onları iş dünyasına hazırlamak hedefleniyor. Eylül - Haziran döneminde gerçekleşecek eğitimler ve Aralık ayında düzenlenecek Demo Day ile seçilen girişimler profesyonel mentorluk desteği alarak projelerini hayata geçirme fırsatı bulacak. Yenilikçi iş fikirleri olan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri arasından seçilecek üç girişime yıllık 100 bin TL destek sağlanacağı programın 2024 yılı başvuruları 30 Eylül’e kadar sürecek.
Portekiz Hızlandırma Programı ile Lizbon’da eğitim şansı
Boğaziçi Teknopark, Yapı Kredi FRWRD iş birliğiyle girişimcileri Avrupa pazarına taşıyor. Türk girişimciler için özel olarak tasarlanan ve ön başvuru dönemi Ağustos ayında tamamlanan Portekiz Hızlandırma Programı kapsamında seçilen 8 girişim, Kasım ayında Web Summit’te 70 binden fazla katılımcıya ulaşarak uluslararası arenada kendilerini gösterme imkanı bulacak. Programa katılacak girişimciler hızlandırma programı kapsamında çeşitli eğitimlerin yanı sıra mentorluk destekleriyle de kendilerini geliştirme fırsatı bulacaklar.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Anadolu’nun geleneksel misafirperverliğini Akdeniz sıcaklığıyla birleştirerek, Adana'da beş yıldızlı bir konaklama deneyimi sunan Divan Adana, “Haute Grandeur Global Hotel Awards 2024” kapsamında “Best Hotel Service” (En İyi Otel Servisi) ödülüne layık görüldü. Divan Adana, bu ödül ile sektördeki güçlü konumunu bir kez daha kanıtladı.
Her yıl dünya genelinde mükemmel kalitedeki servisleri ve hizmet kalitesiyle otelleri değerlendiren ve dünyanın saygın ödüllerinden biri olan “Haute Grandeur Global Hotel Awards 2024” ödülleri sahiplerini buldu. 5 yıldızlı otel kalitesini evinizin konforunda sunan konsepti sayesinde, mükemmel bir konaklama vaat eden Divan Adana, lüks otelcilik sektörünün prestijli ödül programlarından Haute Grandeur Global Hotel Awards 2024’te “Best Hotel Service” (En İyi Otel Servisi) ödülüne layık görüldü.
Misafirlerine sunduğu mükemmel hizmet kalitesiyle tanınan Divan Adana, yetenekli ve deneyimli ekibiyle, sektördeki güçlü konumunu bir kez daha kanıtladı. Bu prestijli ödül otelin misafirperverliği, müşteri memnuniyetine odaklanan hizmet anlayışı ve konforlu konaklama deneyimi için takdim edildi.
Haute Grandeur Global Hotel Awards Hakkında
Haute Grandeur Global Hotel Awards, küresel otel endüstrisindeki en yüksek başarıları onurlandırmak için 2014 yılında kurulmuştur. 7 kıta, 172 ülke ve 90 kategoride, seçkin otellerin olağanüstü hizmet ve kalitesini ölçümleyen Haute Grandeur Global Awards, otellerin pazar değerini artırma gücüne ve konuklar üzerinde doğrudan etkiye sahiptir. Otel endüstrisi için Haute Grandeur Global Hotel Awards’ı kazanmak, bir ödülden daha fazlasıdır; misafirlere garantili konaklamanın altın bir damgasını sunar.
https://hautegrandeur.com/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Küresel teknoloji devi Xiaomi, Leica iş birliğiyle düzenlenen Xiaomi Imagery Awards 2024'ün başvurularının başladığının duyurdu. Bu prestijli yarışma, hem amatör hem de profesyonel fotoğrafçıları, mobil fotoğrafçılık aracılığıyla yaratıcılıklarını göstermeye ve görsel hikaye anlatımının gücünü sergilemeye davet ediyor. Kamera teknolojisine güçlü bir vurgu yapan Xiaomi, kullanıcılarının akıllı telefonlarıyla olağanüstü anlar yakalamalarını sağlamaya devam ediyor.
Bu yıl, Xiaomi Imagery Awards 2024, mobil fotoğrafçılık sanatını bir üst seviyeye taşımayı hedefliyor ve Xiaomi'nin kamera teknolojisinin olağanüstü özelliklerini ön plana çıkarıyor. İster günlük hayatın canlı renklerini, ister gecenin sakin güzelliğini yakalıyor olun, bu yarışma, kullanıcıların en iyi çalışmalarını ve yeteneklerini sergileyebilecekleri bir platform sunuyor.
"Snapshot" ve "Photo Essay" kategorileri için başvuru dönemi 9 Eylül 2024'te başladı. Çok yakında heyecan dolu üçüncü bir kategori de duyurulacak. 22 Aralık'a kadar sürecek olan yarışmaya, Türkiye'deki tüm bireyler ücretsiz bir şekilde katılabilecek.
Her kategori için büyük ödül 100.000 TL değerinde bir kupon ve sürpriz Xiaomi ödülleri yarışmacıları bekliyor. Ayrıca, her kategoride iki adet mansiyon ödülü verilecek olup, kazananların her biri 20.000 TL değerinde bir kupona ve özel hediyelere sahip olacak.
Yarışmanın jüri heyetinde, Aposto ile yaptığı çalışmalarla tanınan yaşam tarzı ve sokak fotoğrafçısı Deniz Sabuncu yer alacak. Ayrıca, Türkiye'deki dijital fotoğraf stüdyolarının gelişimine katkıda bulunan fotoğrafçı ve akademisyen Laleper Aytek de jüri üyeleri arasında bulunuyor. Xiaomi Türkiye Pazarlama Ekibi’nin Kreatif Direktörü Fırat Can Karasu da jüriye katılacak.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ING Türkiye, esnek ve yenilikçi insan kaynakları yaklaşımını bir adım daha öteye taşıyarak babalık iznini 8 haftaya çıkardı. Yeni baba olan ING’liler artık ilk 4 hafta aralıksız olarak izin kullanabiliyor, kalan 4 haftayı ise bebeği 18 aylık olana kadar esnek bir şekilde planlayabiliyor. ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı “Esnek ve yenilikçi uygulamalarımızla çalışanlarımızın iş ve özel yaşam dengesini sağlamalarına destek olmayı amaçlıyoruz. Esnekliği sadece çalışma modelleri ile sınırlamıyor, insan kaynakları stratejimize bütüncül olarak yansıtıyoruz. Flexi İzin uygulaması ile yasal izinler dışında çalışanlarımıza birçok farklı izin hakkı sunuyoruz. Bununla birlikte Babalık İznini 8 haftaya çıkararak yenilikçi duruşumuzu daha da güçlendirdik. Bankacılık sektöründe 8 hafta Babalık İzni sunan ilk kurum olmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Bu uygulamamız toplumsal cinsiyet eşitliğine desteğimizin de önemli bir göstergesi. Ayrıca iş hayatında kadının güçlendirilmesini de önemsiyoruz; bu kapsamda anne olan çalışanlarımız bebekleri 6 aylık olana kadar maaş kesintisi olmaksızın izinli sayılıyor ve bebekleri 1 yaşına gelinceye kadar uzaktan çalışabiliyor” dedi.
İnsan kaynakları politikasını “Önce kendin olursun, sonra ING’li” anlayışıyla şekillendiren ING Türkiye, esnek ve yenilikçi insan kaynakları uygulamaları ile sektörde fark yaratmaya devam ediyor. ING Türkiye çalışan odaklı yaklaşımını bir adım öteye taşıyarak, babalık iznini 8 haftaya çıkardı. Yeni baba olan ING’liler artık ilk 4 hafta aralıksız olarak izin kullanabiliyor, kalan 4 haftayı ise bebeği 18 aylık olana kadar esnek bir şekilde planlayabiliyor. ING Türkiye, ayrıca yasal izinler dışında sunulan Flexi İzinlerle de çalışanlarının aileleriyle daha fazla zaman geçirmelerine ve kişisel ilgi alanlarına vakit ayırabilmelerine olanak sağlıyor.
ING’liler, Flexi İzin ile hayatın tüm alanlarına zaman ayırıyor
ING Türkiye, 8 haftalık babalık izniyle fark yaratırken, aynı zamanda Flexi İzinlerle de çalışanlarına yasal izinleri dışında farklı izin hakları sunuyor. ING’liler birikmiş izni olmasa bile bu izinleri sınırsız bir şekilde kullanabiliyor. ING çalışanları “Önce Sevdiklerim İzni” ile sevdiklerine diledikleri kadar vakit ayırabilirken, “Sağlığımı Düşünüyorum İzni” ile doktor randevuları gibi sağlık ihtiyaçları için izin kullanabiliyor. Evcil hayvan sahibi ING çalışanları sevimli dostlarının bakıma ihtiyaçları olduğunda “Pati Sağlığı İzni” hakkını kullanabilirken, özel hayatında yapmak zorunda olduğu resmi işlemler ya da ev tamir işleri gibi dönemlerde “Sıkıcı İşler İzni” ile işlerini rahatça halledebiliyor. Çocuk sahibi ING’liler ise çocuğunun özel anlarında yanlarında olabilmeleri için “Çocuğum ve Ben İzni”ni kullanabilirken, ING bünyesindeki hobi kulüplerinden birinde yer alan ING’liler de “Hobi Kulübü Etkinlik İzni” ile kulüp etkinliklerine katılabiliyor. “Farklılıklarımızla Bir Aradayız İzni” ile ING’liler yılda iki gün kendileri için önemli olan kültürel ya da ailevi günlerini dilediği gibi geçirebiliyor. ING’liler ayrıca, “Sen Hayatını Yaşa iznini” kullanarak kendilerine zaman ayırabiliyor.
Hale Ökmen Ataklı: Babalık İznini 8 haftaya çıkararak yenilikçi duruşumuzu daha da güçlendirdik.
“Önce kendin olursun, sonra ING’li' yaklaşımını benimsediklerini aktaran ING Türkiye İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Hale Ökmen Ataklı, “Esnek ve yenilikçi uygulamalarımızla çalışanlarımızın iş ve özel yaşam dengesini sağlamalarına destek olmayı amaçlıyoruz. Örneğin, Flexi Çalışma modellerimizden Haftam Flexi çalışma ile İstanbul’daki Genel Müdürlük çalışanlarımız ayda sadece 6 gün ofise geliyor, geri kalan günlerde uzaktan çalışabiliyor. Bununla birlikte esnekliği sadece çalışma modelleri ile sınırlamıyor, insan kaynakları stratejimize bütüncül olarak yansıtıyoruz. Bu vizyonla iki sene önce Flexi İzin uygulamamızı hayata geçirdik. Bu izinler ile çalışanlarımız kendi yaşamlarına zaman ayırabiliyor ve vakitlerini diledikleri gibi değerlendirebiliyor. Bununla birlikte yeni uygulamamızla Babalık İznini 10 günden 8 haftaya çıkararak ezber bozan, yenilikçi duruşumuzu daha da güçlendirdik. Bankacılık sektöründe 8 hafta Babalık İzni sunan ilk kurum olmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ayrıca bu uygulamamız toplumsal cinsiyet eşitliğine desteğimizin de önemli bir göstergesi, bu şekilde babaların da ebeveynlik yolculuğunda aktif rol almalarını teşvik etmeyi hedefliyoruz. Bununla birlikte iş hayatında kadının güçlendirilmesini de önemsiyoruz; anne olan çalışanlarımız bebekleri 6 aylık olana kadar maaş kesintisi olmaksızın izinli sayılıyor ve bebekleri 1 yaşına gelinceye kadar uzaktan çalışabiliyor. ING olarak çalışanlarımızın iş ve özel yaşam dengelerini korumalarını desteklemeye ve buna yönelik öncü uygulamalar geliştirmeye devam edeceğiz” diye aktardı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
22 yıldır Türkiye’de web ve mobil projelerin bağımsız ve şeffaf bir biçimde yarıştığı Altın Örümcek Ödülleri'nin 2024 edisyonundan önemli bir haber geldi. Türkiye'nin ilk internet hizmeti sağlayıcılarından DorukNet'in bulut bilişim çözümlerini sunduğu markası DorukCloud'un ana sponsoru olduğu 22. Altın Örümcek Ödülleri'nin başvuru süreci, yoğun ilgi sebebiyle uzatıldı. DorukCloud 22. Altın Örümcek Ödülleri tarafından yapılan açıklamada, başvuru sürecinin 24 Eylül'e kadar uzatıldığı belirtildi.
22 yıldır bağımsız bir biçimde düzenleniyor
22 yıldır Türkiye'de herhangi bir vakıf ya da derneğe bağlı olmadan, tamamen şeffaf biçimde düzenlenen ilk ve tek yarışma unvanını taşıyan Altın Örümcek Ödülleri’nin başvuru süreci 12 Ağustos'ta başlamıştı. 6 Eylül olarak belirlenen son başvuru tarihi, her yıl dijital ve kreatif ajansların en iyi projelerini kamuoyunun ve bağımsız jürinin beğenisine sunduğu yarışmaya yoğun talep sebebiyle 24 Eylül’e kadar uzatıldı. Altın Örümcek Ödülleri’nin LinkedIn hesabından ve e-bülteninden yapılan açıklamada, projelerini henüz tamamlayamayan katılımcıların da 24 Eylül'e kadar başvurularını gerçekleştirebilecekleri vurgulandı.
Altın Örümcek’in, Türkiye internet ekosisteminin 22 yıllık mirasını yansıttığını vurgulayan DorukNet İcra Kurulu Üyesi Şenol Doyranlı, "Bu yıl DorukCloud markamızla ana sponsoru olduğumuz DorukCloud 22. Altın Örümcek Ödülleri, ülkemizin internet yolculuğuna tanıklık eden, arşiv niteliği yüksek, sektörün en iyi uygulamaları için bir vitrin vazifesi gören bir organizasyon. 1993'te kurulan, Türkiye'de internet hizmetlerini sağlayan ilk şirket olan DorukNet'in bulut bilişim çözümlerini sunduğu markası DorukCloud, ülkemizde dijitalin geleceğine ve inovasyonun altın standardına yön veren yarışmanın başarılı projelerinin daha geniş kitlelerine ulaşmasını desteklemeyi hedefliyor” dedi.
22 yılda 40 bine yakın başvuru aldı
2002’de başlatılan ve o günden bu yana kesintisiz bir biçimde sürdürülen, bu süreçte web ve mobil projelerde inovasyonun altın standardına dönüşen Altın Örümcek Ödülleri'ne 2002’den bu yana 5.985 marka ve 426 ajans 39.314 başvuru yaptı. Son beş yılda halk oylaması döneminde 2,5 milyona yakın kişinin oylamaya katıldığı yarışmada, yalnızca 2023 oylamasında 1 milyon oy kullanıldı.
28 farklı kategoride yarışmak isteyen adayların 24 Eylül'e kadar başvurularını tamamlayabileceğini vurgulayan Şenol Doyranlı, “Kategori ödüllerinin yanı sıra kategoriden bağımsız en yüksek puanı alan projeye verilen Bronz Ödül, sektörün en prestijli ödülleri arasında. 22 yıldır değişmeyen ve heykeltraş Erdoğan Sarma tarafından el yapımı olarak üretilen bu ödül, hem ajanslar hem de markalar tarafından benzersiz olarak nitelendiriliyor. Türkiye’de Hyper-V servislerini ilk sunan, ölçek fark etmeksizin 360 derece bulut çözümleriyle 1.200'ün üzerinde kurumsal markaya hizmet veren DorukCloud markamızın sektörel bir standarda dönüşen Altın Örümcek’in ana sponsoru olduğumuz için heyecanlı ve gururluyuz” diye konuştu.
Beşinci veri merkezini 2025’in ilk yarısında devreye alacak
DorukNet'in bir yandan DorukCloud Altın Örümcek Ödülleri ana sponsorluğu gibi adımlarla internetin görünen kısmını desteklediğini, diğer yandan da DorukCloud markasıyla geniş ölçekli bulut bilişim sunduğu altyapıya yatırımlarında hız kesmediğini dile getiren DorukNet İcra Kurulu Üyesi Şenol Doyranlı, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı:
“Üç ay önce Ankara'da devreye aldığımız TIER IV sertifikalı veri merkezinin de eklenmesiyle yenilikçi bulut bilişim hizmetleri sunduğumuz veri merkezi sayımızı dörde çıkardık. 2025’in ilk yarısında beşinci veri merkezini de devreye almayı hedefliyoruz. Coğrafi olarak dağıtık bir biçimde bulut bilişim hizmetleri vermek için tasarladığımız veri merkezleri, tüm senaryoları hesaba katarak müşterilerimizin iş sürekliliğini sağlamayı önceliklendiriyor. DorukNet, DorukCloud markasıyla hem Türkiye’de web ve mobil teknolojilerin gelişimini destekliyor, hem de altyapı yatırımlarıyla Türkiye’nin dijital geleceğine güç katıyor.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çevresel kaygıların yükseldiği ve sürdürülebilirliğe dair farkındalığın arttığı son dönemde, özellikle konut ve ticari projelere yönelik doğa dostu üretim anlayışı yaygınlaşıyor. Bunların ilk sıralarında yaşam alanlarımızda baş rol oynayan yapı malzemeleri endüstrisi gelirken, sürdürülebilir ve çevre dostu karolarıyla sektörün önde gelen oyuncularından Seramiksan, ahşap görünümlü yeni ürünü Sagano Line ile doğanın huzurunu mekanlara taşıyor.
Tüm üretim süreçlerini %0 atık ürün, %0 atık su politikasıyla yürüterek sürdürülebilirliği desteklediklerini belirten Seramiksan Direktörü Süreyya Çağlar, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Yapı malzemeleri enerji yoğun sektörlerden biri olduğu için, sürdürülebilirlik kavramı daha da önemli hale geliyor. Çevresel etkileri en aza indirmeyi hedefleyen yaşam döngüsünü benimsemek, birçok faydayı beraberinde getiriyor. Biz de sürdürülebilirliği ilke edinen bir marka olarak, hem sektörümüzde yeşil dönüşümün öncüsü oluyoruz hem de üretimden tüketiciye kadar tüm paydaşların çevresel etkisini düşürerek daha yaşanabilir bir gelecek inşa ediyoruz. Sagano Line yeni karo serimiz de bunun en yeni örneği.”
Doğanın huzurunu mekanlara taşıyorlar
Yeni karo serileriyle dekorasyon dünyasının en popüler trendlerinden biri olan çıtalı ahşap görünümünü modern bir yorumla sunduklarını belirten Süreyya Çağlar, serilerine dair ayrıntıları da paylaştı. Buna göre doğadan ilham alan ve her dokunuşta derinlik hissi veren Sagano Line, koyu ve açık çizgi rölyefleriyle mekanlarda modern ahşap lambri etkisi yaratıyor. Doğanın huzurunu ve sıcaklığını mekanlara taşıyor. Desenleri, uzun yıllar boyunca ilk günkü görünümünü korurken; özel bir bakım gerektirmemesi ve kolay temizlenebilir olmasıyla uzun ömürlü kullanım sağlıyor. Suya, UV ışınlarına, neme, yangına ve darbelere karşı direnci de dayanıklılığını artırıyor.
“Sürdürülebilir karolar, mekanlarda ferahlık yaratıyor”
Sagano Line gibi sürdürülebilir malzemelerden üretilen ürünlerin faydalarına da değinen Seramiksan’ın Direktörü Süreyya Çağlar, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Sürdürülebilir malzemeler, doğal kaynakların tüketimini azaltarak gelecek nesiller için bu kaynakların korunmasını sağlıyor. Bununla da kalmıyor, üretim aşamasında enerji tüketimini düşürüyor, karbon ayak izini azaltarak iklim değişikliğiyle mücadeleye önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Kullanıcılar açısından ise mekanlarda hava kalitesini artırarak insanların sağlığını koruyor.”
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.