Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İspanya’da Tüketiciler Örgütü (OCU) tarafından Avrupa genelinde 9 ülkede 29.873 otomobil kullanıcısıyla gerçekleştirilen kapsamlı ankete göre, Suzuki en sorunsuz ilk iki markadan biri oldu. Araçlarının sorunsuzluğu, sağlamlığı ve sürücü memnuniyeti açısından en yüksek ikinci puanı kazanan Suzuki, güvenilirliğini bir kez daha kanıtlamış oldu. Akıllı Hibrit teknolojisi ve üstün arazi yeteneklerine sahip, sağlam modelleriyle öne çıkan Suzuki, sorunsuzluk ve dayanıklılık alanındaki liderliğini şık tasarım ve konforlu sürüş ile birleştiriyor. Ülkemizde Doğan Trend Otomotiv tarafından temsil edilen Suzuki’nin, Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de sağlam ve dayanıklılığı ile öne çıkan modelleri, yeni bir otomobil sahibi olmak isteyen kullanıcılar tarafından gönül rahatlığıyla tercih ediliyor. Suzuki, ülkemizde tüm modellerinde Garantim ON’da programıyla 10 yıla varan garanti ayrıcalığı da sağlıyor.
Otomotiv endüstrisinin köklü markalarından Suzuki, üretim kalitesi ve sorunsuz otomobilleriyle dünya çapında kullanıcıların tercihi olmaya devam ediyor. Japon otomotiv markası, sektörel araştırmalarla sağlamlığını ve güvenilirliğini kanıtlıyor. Bu kapsamda Suzuki, İspanya’da Tüketiciler Örgütü (OCU) tarafından, 9 Avrupa ülkesinde toplam 29.873 otomobil kullanıcısının katıldığı araştırmayı büyük bir başarıyla tamamladı. Otomobil kullanıcılarının; araçlarının güvenilirliği, sağlamlığı ve yaşadıkları arızalar hakkındaki deneyimlerine dayanarak yapılan bağımsız araştırma sonuçlarına göre Suzuki, en düşük arıza oranına sahip, en sorunsuz otomobil markaları arasında ikinci sırada yerini aldı. Avrupa genelinde 276 otomobil modelinin yer aldığı ankette, araçların sorunsuzluğunu değerlendirmek için sadece arıza sayısı değil, aynı zamanda sağlamlığı, aracın yaşı ve kat edilen kilometre gibi dikkat çeken unsurlar da dikkate alındı. Bu değerlendirmelere göre Suzuki, ilk 2 marka arasında yer alarak sağlamlığını bir kez daha kanıtlamış oldu.
Sorunsuzlukta en yüksek puanları hibritler elde etti!
Ankette kullanıcılara yöneltilen sorular ise, otomobil satın alım sürecinden sonra kaç arıza yaşadıkları ve bu arızalardan hangilerinin kritik seviyede olduğuydu. Suzuki’nin Akıllı Hibrit Teknolojisi’ne sahip otomobilleri ile ikinci olduğu sorunsuzluk endeksi hesaplanırken, aracın kullanımını engelleyen veya güvenliğini etkileyen büyük bir arıza mı yoksa daha basit bir sorun mu olduğu dikkate alınıyor. Bu soruların cevapları, bir otomobilin sorunsuzluğunun belirlenmesini sağlıyor. Aynı zamanda bu cevaplar otomobilini değiştirmeyi düşünenler için oldukça büyük önem taşıyor. Ankete katılanların yüzde 39'u, bir aracın sorunsuzluğunun, fiyatından ve ihtiyaçlara uygun olmasından daha önemli olduğunu belirtti. Motor tipine göre, sorunsuzlukta en yüksek puanı elde eden otomobil kategorisi benzinli hibritler oldu.
Suzuki Akıllı Hibrit Teknolojisi ile öne çıkıyor!
Daha yüksek yakıt verimliliği elde etmek için Suzuki’nin geliştirdiği Akıllı Hibrit Sürüş Sistemi, hafif, kompakt bir ISG (entegre marş alternatörü) ile mükemmel şarj ve güç kaynağı performansına sahip lityum-iyon aküyle (batarya) motoru destekliyor ve şarj gerektirmiyor. Bu sistem motora, çalıştırma, hızlanma, frenleme, kayma gibi neredeyse tüm sürüş koşullarında yardımcı oluyor ve böylece enerji dengesini optimize ediyor. Bununla birlikte yakıt ekonomisinin yanı sıra alan kullanımında da tasarruf sağlayan mükemmel dengeyle bu sistem, kompakt otomobiller için en uygun hibrit sistem olarak öne çıkıyor.
Suzuki’den Garantim ON’da Programı ile 10 Yıla Varan Garanti!
Ülkemizde sunulan “Suzuki’den Garantim ON”da Programı kapsamında, garanti süresi, aracın satın alındığı tarihten itibaren başlayan 3 yıllık temel üretici garanti süresinin sona ermesi durumunda başlıyor ve Doğan Trend Otomotiv Suzuki sahiplerine toplam 10 yıla varan bir onarım güvencesi sunuyor. Ayrıca “Suzuki’den Garantim ON’da” kapsamında kullanıcılar, 10 yaşını veya 180.000 km’yi doldurmamış olan tüm 2016 ve sonrası Suzuki modellerini periyodik bakım için Suzuki Yetkili Servisleri’ne getirdiklerinde de programdan ücretsiz olarak faydalanabiliyorlar.
Suzuki Hakkında
1920 tarihinde Michio Suzuki tarafından kurulup dokuma tezgahlarıyla başlayan faaliyetini; motosiklet, otomobil, dıştan takma deniz motorları ve ATV araçları olmak üzere genişleten Suzuki Motor Corporation, günümüzün küresel ölçekteki en önemli markaları arasında yer almaktadır. Suzuki bu konumunu endüstri, tasarım, pazarlama ve inovatif alanlarda kazandığı başarılarla taçlandırırken, insan hayatını kolaylaştıran ve teknolojiye yön veren birçok yeniliğe imza atmaya da devam etmektedir. Suzuki otomobilleri ve motosikletleri ile Suzuki deniz motorları, ülkemizde Doğan Holding’e bağlı Doğan Trend Otomotiv tarafından temsil edilmektedir.
Doğan Trend Otomotiv Hakkında
Doğan Trend Otomotiv Ticaret Hizmet ve Teknoloji A.Ş., Doğan Holding çatısı altında otomotiv ve mobilite alanlarında faaliyet gösteriyor. 1961 yılında otomotiv ticareti yapmaya başlayan Doğan Grubu’nun 60 yıllık deneyimiyle; bünyesinde Suzuki, Suzuki Marine, Piaggio, Vespa, Moto Guzzi, Aprilia, KYMCO, Wallbox, Silence ve MG gibi markalarının distribütörlüğünü barındırmaktadır. İkinci el ve perakende satış hizmetleri kapsamında suvmarket.com, vespastoreturkey.com ve scootermarket.com markalarıyla sektörde kiralama operasyonları ve e-ticaret alanında varlığını sürdürmeye ve büyümeye devam etmektedir. Teknolojik, müşteri odaklı ve keyifli bir deneyim sunan markaları tüketicilerle buluşturuyor. Marka temsilciliklerinin yanısıra ülke çapında bayileri ve perakende satış-servis noktaları ile kiralama operasyonları da bulunan Doğan Trend Otomotiv hakkındaki güncel bilgilere www.dogantrend.com adresinden ulaşılabiliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü'nde tarım ilaçlarının kontrollü kullanılması konusunda çağrı yaptı. Altıparmak, "Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken. Çiftçilerimiz, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilmeli ve denetlenmeli" dedi.
Arılar, insan neslinin devamı için kritik öneme sahip canlılardır. Arıların 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. İnsanlığın tarihi ise sadece 300 bin yıl. Soframıza gelen her 3 gıdadan biri arılar sayesinde üretiliyor; gıdaların yüzde 90'ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63'ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, bizleri de çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakıyor. Oysa dünya üzerinde bozulmadan, değerlerini koruyarak uzun yıllar kalabilen ender besinlerden biridir bal...
Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık yaratmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, "Dünya Arı Günü" olarak kutlanıyor. Yarım asıra yakın bir süredir, arılar ve arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden Türkiye'nin bir numaralı bal markası Balparmak' ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü'nde bu konuya dikkat çekti. Altıparmak, "Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 km² alanda uçabiliyor. Bu nedenle olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor" dedi.
Doğayla dost, ekolojik tarım ilaçlarının kullanımı teşvik edilmeli
Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, "Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli" şeklinde konuştu.
Dünyanın en kadim emekçileri olan arıların günü kutlu olsun!
Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu vurgulayan Altıparmak, şunları söyledi: "Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla "çekip çeviren" arılara ne kadar teşekkür etsek az... Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar yaratmak mümkün! Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık yaratmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor."
Arıcılık mesleği hileli ballar yüzünden yaşlanıyor!
Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Altıparmak, "Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler nedeniyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk on ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele nedeniyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç aileler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700'den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik olarak 'doğru bilinen yanlışları' düzeltmeye çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz" dedi.
En fazla hileye maruz kalan gıda ürünü bal
EFSA tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz" dedi.
EDİTÖRE NOT:
Dünya Arı Günü nasıl doğdu?
Dünya Arı Günü, arı ve yaşam arasındaki bağın önemine dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmakta olan özel bir zaman dilimini oluşturuyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ilan edilen Dünya Arı Günü, yaz mevsiminin yaklaştığı ve arı popülasyonlarının doğaya akın ettiği mayıs ayında kutlanıyor. Dünya Arı Günü kutlamaları, her yıl 20 Mayıs'ta gerçekleştiriliyor. Bu tarihin Dünya Arı Günü ilan edilmesinde, modern arıcılığın babası olarak bilinen Slovenyalı Apiarist Anton Janša'nın doğum günü olması temel nedeni oluşturuyor. Bunun özel bir gün olarak kutlanmaya başlamasında ise 2030 yıl bitimine kadar ulaşılması amaçlanan BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri önemli bir rol oynuyor. Bu evrensel eylem çağrısı, ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin korunması adına tüm ülkeleri harekete geçmeye davet ediyor. 20 Mayıs'ın Dünya Arı Günü olarak kutlanması; 20 Aralık 2017 tarihinde düzenlenen BM Genel Kurulu toplantısında oy birliği ile kabul edildi. Arı ve insan yaşamının tüm alanlarda sıkı bir bağa sahip olmasından hareketle Kurul'da sunulan karar tasarısı, 115 ülkenin ortak katılımıyla büyük bir destek gördü. 2021'de dördüncü kez kutlanan 20 Mayıs Dünya Arı Günü, hemen hemen tüm ülkelerde her yıl daha büyük organizasyonlarla kutlanmaya devam ediyor. Arılar besinlerini elde etmek amacıyla çiçekten çiçeğe gezerken, aynı zamanda bitkilerdeki tozlaşmaya da aracılık ediyor. Hatta yeryüzündeki polen alışverişinin büyük çoğunluğunu sağlayarak, ekosistemin devamlılığında en kritik rolü oynuyor. Arıların tüm bu faaliyetleri, insanlar tarafından en sık tüketilen besinlerin yüzde 70'inin üretilmesini sağlıyor. Bu da tükettiğimiz hemen her öğünü arılara borçlu olduğumuz anlamına geliyor. Arıların yok olması durumunda, bitkilerin tozlaşmasında yüzde 80'e kadar azalma olacağı tahmin ediliyor. Bu da çiçekli bitkiler (meyve, sebze vb.) başta olmak üzere pek çok flora üyesinin, soylarının hızla tükeneceğini gösteriyor. Bitki soyları bu denli tükendiğinde, yeryüzündeki doğal yaşamın yanı sıra insan hayatında da olumsuz yönde büyük değişimlerin olacağı kaçınılmaz görünüyor. Kısacası; bu yönden bakıldığında arı kelimesinin karşılığını hem "saflık" hem de "hayat" oluşturuyor!
Arıları nasıl koruyabiliriz?
" Ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılmalı.
" Plansız şehirleşmenin önüne geçilmeli ve doğal alanların korunması sağlanmalı.
" Tarımda zirai ilaçlama azaltılmalı ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı.
" İklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınmalı.
" Yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacıyla programlar ve etkinlikler düzenlenmeli.
" Arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulmalı.
" Tarım ve peyzaj alanlarının yanı sıra mülklere ait bahçelerde ve balkonlarda da arıların faydalanabileceği çiçekli bitkilerin ekimi yaygınlaştırılmalı.
Toplumdaki arı korkusunun yenilmesi adına kamu, arıların savunma mekanizmasına dair daha çok bilinçlendirilmeli.
Balparmak hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını ve saflığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye'nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8'inci AR-GE Merkezi'ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
Çin Sivil Havacılık Dairesi'nin açıkladığı verilere göre, geçtiğimiz nisan ayı zarfında 55,95 milyon kişinin havayolu ile seyahat gerçekleştirdi. Sivil Havacılık Dairesi yöneticilerinden Li Yong düzenlenen bir basın konferansında, havacılık sektörü toplam nakliyat hacminin geçtiğimiz ay içinde 11,38 milyar ton-kilometreye ulaştığını; bunun da önceki yılın nisan ayına kıyasla yüzde 21,6 oranında, pandemi öncesi 2019 yılının nisan ayına kıyasla da yüzde 8,3 oranında birer artışa tekabül ettiğini duyurdu.
Ayrıca geçen ay zarfında 684 bin ton mal ve paket yine havayolu ile taşındı. Bu miktar da bir önceki yılın nisan ayına ve 2019 yılının nisan ayına kıyasla yüzde 25,3 ve yüzde 13,9 oranında birer artış ifade ediyor.
Mart ayında ise havayolu ile seyahat edenlerin sayısı, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 25,7 oranında fazlalık göstererek 54,73 milyona çıktı; mal nakliyatı da yıl bazında yüzde 28,2 oranında bir artışla yaklaşık 708 bin tona vardı.
Çin Ulusal Demiryolu Grubu (China Railway) tarafından yapılan açıklamada da, 2024 yılının ilk dört ayında trenle seyahat eden kişi sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22,9 artarak 1 milyar 370 milyona yükseldiği belirtildi.
CGTN TÜRK
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Avrupa'nın güneş enerjisi alanında en önemli Ar-Ge girişimlerinden biri kabul edilen IBC4EU projesi kapsamında, Avrupa'nın enerji otoriteleri Kalyon PV’de buluştu. 9 ülkeden gelen 30 kişilik proje heyeti, yürüttükleri sürdürülebilir enerji çalışmaları hakkında bilgi alışverişinde bulunurken, Kalyon PV’nin tam entegre fabrikasına övgü yağdırdı.
Avrupa Birliği’nin finanse ettiği 17 milyon euro bütçeli IBC4EU projesinde, ülkemizi temsil eden tek Türk firma olan Kalyon PV’nin CEO’su Ersan Tüfekçi, uluslararası 21 ortağı bulunan projede, teknolojinin takipçisi değil, üreticisi olmaları ile dikkat çektiklerini belirtti.
Yenilenebilir enerji teknolojilerindeki Ar-Ge çalışmaları ile gerek yurt içinde gerek yurt dışında ses getiren çalışmalara imza atan Kalyon PV, Avrupa Birliği Horizon Europe Araştırma ve Yenilik Programı kapsamında finanse edilen IBC4EU projesinin dördüncü buluşmasına ev sahipliği yaptı. Yenilikçi güneş enerjisi teknolojilerinin geliştirilmesine odaklanan, ülkemizden Kalyon PV’nin dahil olduğu, uluslararası 21 ortaklı projenin dördüncü değerlendirme toplantısı, 15-16 Mayıs’ta Kalyon PV ev sahipliğinde gerçekleşti.
Almanya, Litvanya, Norveç, Hollanda, İtalya, Belçika, Fransa ve Finlandiya’dan gelen proje temsilcilerinden oluşan 30 kişilik heyet, güneş enerjisi teknolojileri konusunda yaptıkları Ar-Ge çalışmaları hakkında bilgi alışverişinde bulundu. Avrupa’nın güneş enerjisi alanında faaliyet gösteren öncü firmalarının temsilcileri, güneş paneli üretiminde dünyanın en ileri teknolojilerine imza atan Kalyon PV’nin tesislerini de gezerek, Kalyon PV’nin yenilikçi çalışmalarını takdirle takip ettiklerini belirtti.
Avrupa'nın en önemli güneş enerjisi Ar-Ge girişimlerinden biri kabul edilen, 17 milyon euro bütçeli IBC4EU projesinde, birbirine geçmiş arka temaslı (IBC) güneş hücreleri ve modüllerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülüyor. 4 Kasım 2022'de startı verilen IBC4EU projesinin, Ekim 2025'te tamamlanması planlanıyor.
Avrupa Güneş Enerjisi Otoritelerinden Övgü Yağdı
Daha önce Almanya ve Finlandiya’da düzenlenen IBC4EU projesinin dördüncü buluşmasına ev sahipliği yapmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını söyleyen Kalyon PV CEO’su Ersan Tüfekçi, şunları kaydetti; “IBC4EU projesinde, sektörde aktif olarak çalışılan teknolojileri yakından izliyor ve geliştirmeye yönelik çalışmalarda bulunuyoruz. Bu projede Kalyon PV olarak ise teknolojinin takipçisi değil, üreticisi olmamız ve Ar-Ge’deki başarılarımız ile dikkat çekiyoruz. Sektörümüzün uluslararası önemli paydaşları arasında ülkemizi temsil ederken, sürdürülebilir enerjiye erişimi artırmak için kararlı taahhütlerimizi göstermekten de mutluluk duyuyoruz. Gerek Ar-Ge çalışmalarımız gerek iş yapış biçimlerimiz gerek teknolojik alt yapımız ile güneş enerjisinin Avrupa’daki otoriteleri kabul edilen projedeki paydaşlarımızdan aldığımız övgü dolu sözler de motivasyonumuzu artırıyor”
Projenin koordinatörlüğünü yürüten Uluslararası Güneş Enerjisi Araştırma Merkezi ISC Konstanz’ın Temsilcisi Florian Buchholz ise “İki gün boyunca verimli toplantılar gerçekleştirdik. Şu anda projenin yarısını tamamlamış bulunuyoruz. Teknik hedeflerimizin çoğuna ulaştığımızı söyleyebiliriz. Öte yandan bir araya gelip herkesle bizzat tanışmak çok güzeldi. Kalyon PV’nin bu projenin bir parçası olmasından dolayı gerçekten çok mutlu ve gururluyuz. Kalyon PV bu projede tam entegre üretim hattına sahip olmalarıyla bizim en önemli ortağımız. Dolayısıyla bu projede yer almaları çok değerli” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı (İKGPRO) paydaşlığında hayata geçirilen "Veriyle Gelecek Projesi" kapsamında "ne istihdamda ne eğitimde" olan 80 genç, veri bilimi alanında uzmanlaşmak üzere eğitimlere katıldı. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın 105'inci yılını kutladığımız bu önemli yılda da Türkiye'deki gençlerin istihdam olanaklarını artırmak ve eğitimlerini güçlendirmek üzere hayata geçirdiğimiz projeye hız kesmeden devam edeceğiz" dedi.
TÜRKONFED, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Daire Başkanlığı'nın sözleşme yöneticisi, İŞKUR'un operasyon faydalanıcısı olduğu Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan Gençlere Yönelik İşgücü Piyasası Destek Programı (NEET PRO) kapsamında hayata geçirilen "Veriyle Gelecek" projesinde 80 gence eğitim verildi.
Toplamda 742 başvuru arasından uygun görülen 80 aday, dört grup halinde 120 saat süren yüzyüze veri bilimi eğitim programına katıldı. MEB/Üniversite onaylı sertifikaların sahibi olacak katılımcıların arasından başarılı olan 20 kişinin işbaşı eğitimlerine başlaması planlanıyor. Tüm katılımcılar İŞKUR İş ve Meslek Danışmanları tarafından desteklenecek ve kariyer koçları tarafından Kişisel Aksiyon Planları (IAP) hazırlanacak. Gençler ayrıca IAP'lerine göre iş görüşmelerine, iş kulüplerine, seminerlere, istihdam fuarlarına ve kariyer günlerine katılacak.
Dijital kariyer fuarında startup kurucuları ve üst düzey yöneticilerle buluşan adaylar, önümüzdeki süreçte gerçekleştirilecek webinarlara katılarak iş liderleriyle etkileşime girecekler.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, "19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın 105'inci yılını kutladığımız böylesine önemli bir yılda, TÜRKONFED olarak 'Hayalimizdeki Türkiye'nin teminatı olarak gördüğümüz gençlere yönelik hayata geçirdiğimiz projenin geldiği noktayı görmekten mutluluk duyuyoruz. Hibe programını, Cumhuriyetin 100'üncü yılında 'ne istihdamda ne eğitimde' olan 100 gencin kapsamlı ve bütüncül işgücü piyasası tedbirleri yoluyla istihdam edilebilirliğini artırmak ve işgücü piyasasına katılımlarını desteklemek hedefiyle başlatmıştık. Şimdiden 80 gencin hayatına dokunduk. Bundan sonraki süreçte de öncelikli çalışma alanlarımızın başında eğitim gelecek. Çünkü biliyoruz ki dünyada şekillenmekte olan yeni ekonomik mimariye entegre olmamızın ön koşulu gençlere fırsat eşitliğini sağlamaktan geçiyor. Bu fırsat eşitliği de gençlere yeni çağın becerilerini kazandıracak iyi bir eğitimle mümkün. Projemiz kapsamında verilen veri bilimi eğitimiyle gençlerimize iş dünyasına ve topluma değer katarak, stratejik kararlara yön verebilmeleri için veri analizi öğretiliyor" dedi.
Veriyle Gelecek Projesi Hakkında:
Projeyle; veri bilimi mesleği ile NEET'lerin işsizliğinin azaltılmasına katkıda bulunmak; gençlerin veri biliminde uzmanlaşmalarını sağlamak ve gençleri bu alanda istihdam yaratan teknoloji firmalarıyla buluşturmak; gençlerin istihdam edilebilirliklerini kolaylaştırmak ve istihdam sürelerini uzatmak için uzun vadeli istihdam becerileri kazandırmak; girişimcilik ışığında gençlere yeni fırsat pencereleri açmak ve gençlerin motivasyonları ile öz güvenlerini arttırmak hedefleniyor.
Proje kapsamında dört grup için fiziksel olarak mesleki veri bilimci eğitim programı yapılacak. 120 saat boyunca 100 genç katılacak. Bu programla gençler, Veri Bilimcisinin görev tanımında yer alan beş farklı yeteneği geliştirecek. NEET'ler üniversiteden sertifika alacaklar, ayrıca iş arama faaliyetlerine doğru katılım kazanacaklar. Eğitim sonundaki sınavdan en yüksek 20 puana sahip 20 genç startuplarda işbaşı eğitimlerine katılacak.
Ayrıca İŞKUR İş ve Meslek Danışmanlarının (JVC'ler) desteğiyle kariyer koçları tarafından dört ay boyunca 60 kişi için Kişisel Aksiyon Planı (IAP) hazırlanacak. Gençler IAP'lerine göre iş görüşmelerine, iş kulüplerine, seminerlere, istihdam fuarlarına, kariyer günlerine katılacaklar. Ayrıca dijital kariyer fuarı düzenlenecek, en az 60 genç bu fuarda startup kurucuları ve üst düzey yöneticilerle buluşacak.
100 genç, çevrimiçi girişimcilik programına ve uzun vadeli istihdam edilebilirlik becerileri eğitimine katılacak. Bu programın içinde ayrıca dokuz webinara dahil olarak iş liderleriyle etkileşime girecekler.
TÜRKONFED Hakkında:
Çatısı altında 31 federasyon ve ulusal-uluslararası 365 üye dernek üzerinden 60 bini aşkın şirket yer alan TÜRKONFED, üye tabanı ile toplam (enerji dışı) dış ticaretin yüzde 83'ünü, tarım ve kamu dışı kayıtlı istihdamın yaklaşık yüzde 55'ini sağlamaktadır. İstanbul, Batı Anadolu, Marmara ve İç Anadolu, Trakya, Batı Karadeniz, Orta Karadeniz, Orta Anadolu, Kuzey Anadolu, Doğu Karadeniz, İç Anadolu, Güney Ege, Doğu Marmara, Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz, Güney Marmara, Çukurova, Kuzey Marmara, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Güneydoğu, Zafer, İpekyolu, Kapadokya, Mevlana, Doğu, Serhat, Dicle ve Fırat Sanayici ve İşadamları Federasyonu'nun yanı sıra Sektörel Dernekler Federasyonu, Moda ve Hazır Giyim Federasyonu, Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu da TÜRKONFED üyeleridir. TÜRKONFED, Avrupalı KOBİ'lerin çatı örgütü olan ve 12 milyon firma ve 55 milyon çalışanı temsil eden Avrupa KOBİ Birliği (SMEunited) üyesidir.
https://turkonfed.org/tr
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), tüketici ürünleri ve perakende sektörüne yönelik "Üretken yapay zekânın (GenAI) perakende ve tüketici ürünleri şirketlerinin çalışma şekillerini ve tüketicilerle ilişkilerini nasıl değiştirdiği" konusundaki yayınını yayımladı. Yayına göre, sektörde üretken yapay zekâya yönelik kullanım alanları hızla artarken, bir yandan da yapay zekâ tüketicilerin yaşamını ve alışveriş yapma biçimlerini her geçen gün daha fazla etkiliyor. Üretken yapay zekânın yakın gelecekte sektörde geniş bir yer kaplaması, çeşitli iş süreçlerine ve uygulamalara entegre olması bekleniyor.
EY'ın üretken yapay zekânın (GenAI) perakende ve tüketici ürünleri sektörü üzerine etkilerini ele alan yayınında, GenAI kullanımıyla şirketlerin ve tüketicilerin arasında oluşacak ortak noktalar ortaya koyuluyor. Öncelikle, pazarlama kampanyalarında ve tüketici deneyimlerini iyileştirmek amacıyla e-ticaret platformlarındaki sohbet robotlarında kullanılan GenAI, şirketler tarafından yönetim ve risk konularının belirgin olduğu alanlarda başlıca gereksinimleri karşılamak için de kullanılmaya başlandı. Ancak, tüketiciler üzerinde davranış değişikliğine yol açan bu teknoloji, perakende ve tüketici ürünleri şirketlerini değişime ve yeniliğe yönlendiriyor.
Birden çok alana entegre edilebilen GenAI'ın, pilot uygulamalarla birlikte potansiyel faydaları artıyor
Yapay zekâ tabanlı EY Strategy Edge platformu, 2020 ile 2023 yılları arasında tüketici sektörü pazarında, 8 milyar doların üzerinde yatırıma tekabül eden 277'den fazla yapay zekâ ile ilgili anlaşmanın tespit edildiğini gösteriyor. Yayına göre, GenAI'ın gerçek gücü, şirketlerin kurumsal dönüşümlerinde kolaylaştırıcı olarak kullanıldığında ortaya çıkacak. Bu yönüyle GenAI, müşterilere ve çalışanlara aynı anda birden fazla alanda değer yaratabilecek yenilikçi deneyimler sunulmasına yardımcı olacak.
Liderler, GenAI uygulamalarını bir risk-ödül paradoksu olarak görüyor
Liderler, GenAI uygulamalarının dönüştürücü gücünün ve somut fırsatlarının olduğu konusunda hemfikir ancak değer sağlamak için risk alınması gerektiğini düşünüyor. Bu paradoksu çözmek için tüketici şirketlerinin, uygulama ve yönetim stratejilerini eş zamanlı ve birbirine bağlı olarak düşünmesi gerekiyor. GenAI araçlarının nerede ve nasıl konumlandırılacağı ve kullanılabileceği konusunda tutarlı ve uyarlanabilir bir yönetim çerçevesi geliştirilerek değer sağlanabilir.
Bu doğrultuda, yapay zekâ stratejisini sürekli olarak gözden geçirmek önemli bir adım olarak ortaya çıkıyor. Ortak ilkelere dayalı bir yönetim yapısının kurulması ve sürekli olarak geliştirilmesi, tüketici şirketlerinin riski en aza indirmelerine imkân tanıyor.
GenAI, tüketiciyle ilişkileri değiştirecek yeni davranışları ortaya çıkaracak
GenAI'ın iş dünyasındaki sonuçları kolaylıkla görülebilirken, yapay zekânın tüketici davranışları ve tüketicilerin şirketlerle etkileşimi üzerindeki etkisi çok daha derin olabilir.
Gelecekte, temel satın alma kararlarının yapay zekâ tarafından yönetileceği ve tüketicilerin, kendi yapay zekâ araçları aracılığıyla markalarla etkileşime gireceği öngörülüyor. Markalar tüketicinin güveneceği yapay zekâ destekli uygulamalara göre uyarlanmış GenAI araçlarını geliştirdikçe, D2C gibi iş modellerinin, AI2AI'a dönüşmesi bekleniyor. Burada başarılı olmak için; ürün, fiyat ve hizmette yüksek düzeyde kişiselleştirme ve müşteri segmentasyonunda geniş demografik gruplamalar yerine bireysel tüketiciler veya hane halkı düzeyinde öngörüler sağlamak markalar için daha önemli olacak. Ele alınması gereken bir diğer konu ise hayatını iyileştirmek için yapay zekâyı kullanmaktan aktif olarak kaçınan bir tüketici kitlesinin bulunması ihtimali. Bu tüketici kitlesi, fiziksel deneyimleri benimsemeyi ve kendi seçimlerini yapmayı tercih ederek, mümkün olan her yerde dijital etkileşimden kopmaya çalışabilir. Bu kitleye hizmet edebilmek adına fiziksel temas noktaları aracılığıyla güven oluşturmak için mevcutta uygulanan geleneksel gerçek ve duyusal deneyimlerinin devam etmesi önem taşıyor.
Bu sebeple, insani dokunuşların bulunduğu ve tüketici katılımını mümkün kılan GenAI araçlarını oluşturarak gerçek dünya deneyimi sunan perakendeciler rekabet avantajı sağlayabilir. GenAI aracılığıyla tüketici aşinalığı ve katılımı oluşturan, teknolojiyi yaşam tarzlarına daha fazla entegre eden ve yapay zekâ vasıtasıyla etkileşimi ve kişiselleştirmeyi yeniden şekillendirmeye başlayan markalar, gelecekte çok daha büyük avantaj elde edebilir. Markalar, tüketicilerle kurulan dijital ilişkiyi değiştirmek için bir plan oluşturulmalı, etkileşim kurma biçimini nihai olarak şekillendirmeli ve tüketiciye yönelik yapay zekâ teknolojisi keşfetmelidir. Verilen mesajlar, medya kullanımı, ürün ve hizmet sunumları farklı tüketici ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilerek yapay zekâ çözümleriyle yeniden tanımlanmalıdır.
EY Türkiye Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektörl Lideri ve Denetim Bölümü Şirket Ortağı Kaan Birdal, "Tüketiciler GenAI'ı ürün bulmak, sohbet robotlarından yararlanmak için kullanırken gelecekte hayatlarını daha da kolaylaştıran bir çözüm olarak benimseyecek. Bu nedenle şirketlerin tüketicilerin gelecekte yapay zekâyı nasıl ve nerelerde kullanacağını şimdiden değerlendirmesi ve buna göre senaryolar oluşturması gerekiyor. Öte yandan şirketler risk ve ödül paradoksunu iyi değerlendirmeli ve kendisini doğru konumlandırılmalı. Şirketlerin yapay zekâyı benimsemesi, tüketici davranışlarını da önemli ölçüde değiştirecek. Bu nedenle tüketici ürünleri ve perakende şirketlerinin, yapay zekâ konusundaki stratejilerini her açıdan değerlendirmesi ve en fazla değer katacak şekilde uygulamaya alması gerekiyor" dedi.
Raporun tamamına EY Web sitesi üzerinden ulaşılabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Çinli otomotiv markası JAECOO, Çin'in Wuhu kentinde çok sayıda popüler araç modeliyle birçok ürünün yer aldığı bir test sürüşü etkinliği düzenledi. JAECOO markası burada 700'ün üzerinde küresel bayi temsilcisini, basın mensubunu ve otomotiv endüstrisinin önde gelen fikir önderini ağırladı. Etkinlikte JAECOO 6, JAECOO 7, JAECOO 7 PHEV, JAECOO 8, JAECOO 8 PHEV ve JAECOO ürün gamındaki diğer modeller sergilendi. Dünya çapından katılımcılar, burada dinamik test sürüşleri gerçekleştirdi ve ürün sunumları aracılığıyla JAECOO'nun üstün arazi performansı ve yeni enerji araç teknolojisini ayrıntılı olarak deneyimleme imkânı sunuldu. Test sürüşüne katılan misafirler, JAECOO'nun Off-Road SUV algısının ötesine geçtiğini, Off-Road yeteneklerini, konforunu ve akıllı sürüş deneyimini birleştiren, özellikle Off-Road yaşam tarzı için doğmuş yeni bir kategori oluşturduğunu ifade etti.
Yeni enerji çağına öncülük eden JAECOO markası, Çin'in Wuhu kentinde çok sayıda popüler araç modeliyle kapsamlı bir test sürüşü etkinliğine ev sahipliği yaptı. Etkinlikte JAECOO 6, JAECOO 7, JAECOO 7 PHEV, JAECOO 8, JAECOO 8 PHEV ve JAECOO ürün gamındaki diğer modeller sergilendi. Dünyanın dört bir yanından davet edilen 700'ün üzerinde küresel bayi temsilcisi, basın mensubu ve otomotiv endüstrisinin önde gelen fikir önderleri burada dinamik test sürüşleri ve statik ekranlar aracılığıyla JAECOO'nun üstün arazi performansı ve yeni enerji araç teknolojisini ayrıntılı olarak deneyimleme olanağı buldu.
Test sürüşü deneyiminde JAECOO modelleri üstün yeteneklerini sergiledi!
JAECOO'nun yıldız modelleri ile gerçekleştirilen test sürüşü etkinliği, Wuhu'daki Fangte Adventure Base ve Tuju Off-Road Area'da eşzamanlı olarak gerçekleşti. Fangte test pisti, düz çizgide hızlanma, slalom, U-dönüşü ve sekiz çizme slalomu olmak üzere özenle tasarlanan rotası ile kapsamlı testlere olanak tanıyor. Pist sadece aracın hızlanma performansını ve güç üretimini test etmekle kalmıyor, aynı zamanda araç kontrolü ve dengesi açısından zorlu gereksinimleri de test ediyor.
Tuju Off-Road Arena test pisti ise daha çok Off-Road performans testlerine odaklanıyor. Bu parkurda yer alan yarım ay şeklindeki parkurlar, küçük çukur geçişleri, S tipi virajlar ve engebeli yollar olmak üzere benzersiz koşullar, güçlü dört teker sistemi ve üstün süspansiyon özellikleri gerektiriyor. Böylece tüm bu karmaşık yol koşullarında test edilen aracın performansı kapsamlı bir şekilde değerlendiriliyor.
JAECOO 7 sınıfının üstünde bir arazi yeteneği ortaya koydu
JAECOO'nun ilk üst düzey arazi SUV modeli olan JAECOO 7, tüm arazi koşullarının fatihi olarak, kapsamlı testlerde yüksek ivmelenme performansı ve yüksek güç üretimi sergilemekle kalmadı, aynı zamanda kontrollü karakteriyle düz çizgi hızlanması, slalom, U-dönüşler ve sekiz çizme slalomu gibi zorlu sürüş koşullarını kolaylıkla tamamladı. ARDIS-Akıllı Tüm Yollarda Sürüş Sistemi, yedi farklı sürüş modu ve koşullara dayalı teknoloji mantığıyla farklı yol koşullarına mükemmel uyum sağlayarak JAECOO 7'nin her türlü arazi ortamında rahat ve güvenli bir şekilde ilerlemesine olanak sağlıyor.
Ayrıca gelişmiş Bosch IPB Akıllı Fren Kontrol Sistemi, yol koşullarına bağlı olarak dört tekerleğe birden akıllı ve dinamik tork dağıtımında 0,1 saniyeden daha kısa yanıt hızına ulaştı. Bunun dışında sınırlı kaydırmalı kilitli diferansiyel özelliği JAECOO 7'nin arazi kabiliyetini daha da ileriye taşıyor. JAECOO 7, 200 mm yerden yükseklik, 21 derece yaklaşma açısı, 29 derece uzaklaşma açısı ve 600 mm su geçiş derinliği ile sınıfının ötesinde bir arazi yeteneği ortaya koyuyor.
JAECOO 8 konforu ve üstün arazi performansını birleştiriyor
Lüks arazi SUV'u olarak konumlandırılan JAECOO 8, son derece dikkat çekici bir tasarım ortaya koyarken, yüksek seviyedeki konforu üstün arazi performansıyla mükemmel bir şekilde harmanlıyor. Özel tork yönlendirme işlevine sahip dört tekerlekten çekiş kontrol sistemiyle donatılan JAECOO 8, arka tekerleklerindeki tork dağılımını yol koşullarına göre yüzde 0'dan yüzde 100'e kadar dinamik olarak ayarlayarak 1800 Nm maksimum torka ulaşıyor ve böylece tek tekerlekle üstün bir tutunma sağlıyor. Arka tekerleklerin gerçek zamanlı tork ayarı, JAECOO 8'in virajlardaki yüksek hız dengesini artırırken aynı zamanda dönüş çapını da azaltarak daha kontrollü ve keyifli bir sürüş sağlıyor.
Ayrıca, JAECOO 8'in CDC-Aktif Elektronik Kontrollü Süspansiyon Sistemi, milisaniye seviyesindeki yanıt süresiyle elektronik sönümleme sertliğini uyarlanabilir bir şekilde ayarlayarak engebeli yollarda sürüş konforunu önemli ölçüde artırıyor ve genel sürüş kalitesini geliştiriyor.
Test sürüşü sonrasında birçok bayi temsilcisi ve basın mensubu, JAECOO'nun üst yönetimi ile kapsamlı görüşmelerde bulundu. Test sürüşüne katılan misafirler, JAECOO'nun Off-Road SUV algısının ötesine geçtiğini, Off-Road yeteneklerini, konforunu ve akıllı sürüş deneyimini birleştiren, özellikle Off-Road yaşam tarzı için doğmuş yeni bir kategori oluşturduğunu ifade etti.
JAECOO, üçüncü nesil PHEV teknolojisiyle yeni bir döneme başladı!
JAECOO, Pekin Otomobil Fuarı'nda JAECOO 7 ve JAECOO 8 modellerinin şarj edilebilir hibrit (PHEV) versiyonlarını "Yeni Ürünler, Yeni Teknolojiler ve Yeni Ekoloji" yaklaşımıyla sergileyerek markanın teknolojik gelişimini ve yeni enerjili Off-Road alanındaki yenilikçi adımlarını gözler önüne serdi.
JAECOO 7 PHEV ve JAECOO 8 PHEV modelleri, test sürüşlerinde yakıt ekonomisi ve performanslarıyla olumlu bir etki bıraktı. JAECOO'nun yenilikçi üçüncü nesil PHEV teknolojisi sayesinde JAECOO 7 PHEV, 88 km'ye kadar tamamen elektrikli sürüş menzili sağlayabiliyor. HEV modunda ise sadece 4,9 lt/100 km yakıt tüketiyor ve 1200 km'nin üzerinde bir menzile ulaşıyor.
Çin veri standartlarına göre, JAECOO 8 PHEV, 445 kW güç ve 915 Nm tork değeriyle 0-100 km/s hızlanmasını yalnızca 5,4 saniyede tamamlıyor. Tuju'nun çamurlu ve kaygan arazi koşullarında ise üstün arazi becerilerini ortaya koyuyor.
Ana şirketin yenilikçi çözümlerle dolu 18 yıllık araştırma ve geliştirme deneyimini yansıtan üçüncü nesil PHEV teknolojisi, yeni enerjili Off-Road alanının teknoloji anlayışını tamamen değiştiriyor.
Üçüncü nesil PHEV teknolojisi, hibrite özel motorlardan, hibrite özel şanzımanlardan ve yine hibrite özel batarya yönetim sistemlerinden oluşuyor. Hibrit teknolojisine özel bu verimli motor; yanma, boost (anlık güç artışı) ve termal yönetim dahil altı temel alanda çığır açan yeniliklere imza atarak termal verimlilikte dünyaya öncülük ediyor. Elektrikli güç-aktarma sistemi, üç oranlı yenilikçi bir süper hibrit çözümü barındırıyor. Bu çözüm, düşük hız ve orta-düşük hız modlarının yakıt tüketimini dengelerken aynı zamanda yumuşak ve sarsıntısız vites geçişleri sağlıyor. Bu teknoloji ayrıca su geçirmezlik, yalıtım ve yangın önleme gibi çok sayıda gelişmiş koruma önlemi ile kullanıcılara üstün bir güvenlik seviyesi sağlıyor.
JAECOO markası, Off-Road teknolojisi ve hibrit teknolojisindeki araştırmalarıyla gelecekte çok daha ileri seviyede Off-Road ürünleri geliştirecek ve kullanıcıların sürüş deneyimini daha da ileriye taşıyacak. Marka ayrıca test sürüşlerinde yeni teknolojilerle birlikte küresel çapta daha fazla "geleneksel" kullanıcının gönlünü fethetmeye devam edecek.
Tüm bunlarla birlikte JAECOO, yeni enerjili Off-Road alanında gelişim trendine liderlik etmeye, pazar trendleriyle yakından bütünleşmeye, kullanıcı geri bildirimlerini sürekli dinlemeye ve kaliteli ürün ve hizmetler sunmaya devam edecek. Ayrıca Çinli marka, sürücülerin daha özgür ve tutkulu bir sürüş hayaline ulaşmalarına yardımcı olacak ve onlarla olasılıklarla dolu bir geleceği karşılayacak.
JAECOO hakkında
Tamamen yeni bir Off-Road markası olan JAECOO, isminde Almanca "Jäger" yani Avcı kelimesi ile İngilizce "Cool" yani "Havalı" kelimelerinin birleşiminden ilham alıyor. Bu birleşim, hem Off-Road hem de şehir kavramlarını bir araya getirirken, iddialı ve cesur bir keşif algısı üreten zarif bir tarz ve kalite vurgusu yaparken, "Klasikten Gelen, Klasiğin Ötesine" marka felsefesine bağlı kalıyor. JAECOO, gelişmiş 4- çeker performansı, dikkat çekici güvenlik özellikleri ve yenilikçi akıllı teknolojilerle yeni şehirli Off-Road trendine öncülük ederken, kendini yenilikçi çözümlere ve atılımlara adamış durumda. Lüksün genlerini miras alan bu araç, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerdeki deneyimli tasarım ekiplerinin bilgi birikimini ve işçiliğini harmanlayarak şehir içi Off-Road SUV dünyasında tamamen yeni bir standart belirliyor. JAECOO, gelecekte şehirli elitlere daha konforlu ve daha çevre dostu bir seyahat deneyimi sağlamak üzere, tüm yol becerilerini yeni enerji çözümleriyle birleştirerek, daha verimli ve çevre dostu bir arazi performansı yaratacak ve böylece sürdürülebilir kalkınma kavramını aktif olarak destekleyecek.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yataş Bedding, müşterilerine en iyi alışveriş deneyimini yaşatan e-ticaret platformlarının ödüllendirildiği ECHO Awards'ta "yatak" kategorisinde ilk sırada yer alarak "E-ticaretin En İyileri" ödülünün sahibi oldu.
Müşterilerine değer veren, onlara en iyi alışveriş deneyimini yaşatan e-ticaret platformlarının tüketici değerlendirmeleriyle belirlendiği ECHO Awards'ın kazananları belli oldu. Marketing Türkiye ve AKADEMETRE iş birliğinde gerçekleştirilen ve kapsamlı bir araştırmaya dayanan ECHO Awards'ta Yataş Bedding, "E-ticaretin En İyileri" arasında girmeyi başardı. Yataş Bedding "yatak" kategorisinde ilk sırada yer alarak Echo Awards almaya hak kazandı. 46 yıllık uyku uzmanlığı ve tecrübesiyle "uyku dünyasını" sahiplenen Türkiye'nin lider markası Yataş Bedding, www.yatasbedding.com.tr adresinde yatak, yastık, yorgan, alez, ev tekstili, baza, başlık ve Yataş mini kategorilerinde yaklaşık 1.000 farklı ürünü tüketicilerle buluşturuyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.