Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bina ve inşaat süreçlerinin tüm dünyada toplam karbon emisyonunun %40’ından fazlasını oluşturduğu farkındalığıyla, “Value for Sustainability - Yarınlar Sürdürülebilirlikle Değerli” zirvesinin ilk yarısı birbirinden değerli oturumlarla gerçekleşti. İstanbul’daki LEED Sertifikalı Ofis Projeleri’nin araştırıldığı ve sonuçları açıklanan Yeşil Binalar Araştırma Raporu, yeşil binaların işletme giderlerinin geleneksel yapılara göre %25 daha az olduğunu tespit etti.
Gayrimenkul, taşıt, makine ve ekipman gibi tüm maddi duran varlıkların değerlemesini yapan, aynı zamanda gayrimenkul geliştirme ve yatırım danışmanlığı hizmetleri de sunan Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş.’nin, gayrimenkul sektöründe sürdürülebilir uygulamaların değer bazında sağladığı önemli katkıya dikkat çektiği “Value for Sustainability - Yarınlar Sürdürülebilirlikle Değerli” zirvesinin ilk yarısı birbirinden kıymetli konukların katıldığı oturumlarla tamamlandı.
Alkaş, GYODER, Ecobuild ve Altensis desteğiyle Mandarin Oriental Bosphorus’ta düzenlenen “Value for Sustainability - Yarınlar Sürdürülebilirlikle Değerli” başlıklı zirve, Digital Network Alkaş (DNA) aracılığıyla kapalı devre olarak canlı yayınlandı.
Sürdürülebilir Binalar Zorunluluk Haline Geldi
Bu yıl ilki düzenlenen zirve, Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Simla Budakoğlu’nun açılış konuşmalarıyla başladı.
“Sürdürülebilir Binalar ve Yeni Değer Kavramı” başlıklı ilk oturumda; Dünya Gazetesi Finans Şefi Birol Bozkurt yönetiminde, Yeşil Bina ve Şehircilik Uzmanı Murat Doğru ve ESG Turkey® Danışmanlık Genel Müdürü Dr. Cenk Türker’in konuşmaları yer aldı.
Yeşil Bina ve Şehircilik Uzmanı Murat Doğru, dünyada karbon emisyonunun büyük bir kısmını binaların oluşturduğuna dikkat çekerek “Dünya, enerji verimli bina ve yeşil bina aşamalarını geçti. Artık sıfır enerjili bina ruhsatı alınmaya başlandı. Türkiye henüz enerji verimli bina aşamasında. Öte yandan günümüzde sürdürülebilir binalar tercih olmaktan çıktı zorunluluk haline geldi.” şeklinde konuştu. ESG Turkey® Danışmanlık Genel Müdürü Dr. Cenk Türker de inşaat sektörünün büyük planlar yapılması gereken bir alan olduğunu işaret ederek “50 yıl boyunca kullanacağımız bir ürünü daha vizyoner ve geleceğin ihtiyaçlarını tasarlayan şekilde yapmamız lazım. Bunu başarabildiğimizi düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Gayrimenkul Sektörünün Sertifikalandırılmasında ESG Skoru” adlı günün ikinci oturumunda konuşan GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici, şehir yönetimini yaşayan organizmalar olarak ele aldıklarını belirterek “Teknoloji, tasarım, tabiat ve toplumu odak noktası olarak belirledik. Şehirler binalardan ibaret değil, yaşam sistemi, nefes alma noktası.” dedi. Dünyanın büyük bir riskle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Şirketleri Ortağı Evren Sezer de “Dünya Ekonomi Forumu’nun Ocak 2024’te yayınladığı raporda karşı karşıya kalacağımız en büyük risk İklim Değişikliği olarak gözüküyor. Rapora göre iklim değişikliği riskinin artması, diğer risklerin ise 5 yıl içerisinde azalması bekleniyor.” ifadeleriyle yirmi birinci yüz yılın güncel kriz gündemine dikkat çekti.
İkinci oturumun ardından “Karmaşa Yönetimi ve Liderlik Stratejisi” hakkındaki konuşmasıyla sahne alan Liderlik ve Yönetim Düşünürü Fazıl Oral; pandemiyle birlikte her geçen yıl risklerin arttığı, sorunların olağanlaştığı iş dünyasında şirketlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğine ilişkin sunumunda dünyada liderlik tarzının değiştiği ve şirketlerin de bu doğrultuda politikalarını güncellemeleri gerektiğine değindi.
Yeşil Binalar ve Sürdürülebilir Stratejiler Masaya Yatırıldı
Kurumların gayrimenkul projelerinde yeşil bina uygulamaları, yatırım stratejilerinde sürdürülebilirlik ve yarattığı sonuçları oluşturma konularının Av. Nihal Mashaki moderatörlüğünde ele alındığı “Sürdürülebilir Yatırım Stratejileri, Kurumsal Projeler ve Hedefler” adlı üçüncü oturumda konuşan Esas Gayrimenkul Operasyon Direktörü Nevzat Yavan, farkındalığın eylemle tamamlanmasının önemine işaret etti ve “Altında ekonomik modeli olmayan herhangi bir sürdürülebilirlik projesinin kendisini sürdürmesi mümkün değil.” şeklinde konuştu.
Oturumda konuşan Rönesans Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper ise konuşmasında odaklanılması gereken üç konu olarak iş sağlığı ve güvenliği, enerji tüketimi ve işletme süreçlerinin kesintisiz, kaliteli ve verimli olmasına dikkat çekti.
“Sürdürülebilirliğin Gayrimenkul Değerine Etkisi” başlıklı dördüncü oturumda Denge Değerleme tarafından hazırlanan “Yeşil Binalar Araştırma Raporu” paydaşlara sunuldu ve sertifikaların değere etkileri masaya yatırıldı. Araştırmanın içgörüleri; Yönetim Kurulu Üyesi Simla Budakoğlu yönetiminde Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Doğa Demirtaş, Gayrimenkul Geliştirme Uzman Yardımcısı Merve Kavi ve Gayrimenkul Geliştirme Uzman Yardımcısı Ezgi Zabun tarafından aktarıldı. Öncelikle İstanbul ofis bölgelerinin LEED sertifikasyon analizi ve bazı önemli projelerin özellikleri, kullanılan sistemler ve enerji verimlilik yüzdeleri ele alındı. Devamında bir süredir saha gezileri gerçekleştirilen ve çeşitli analizleri yapılmış olan bir konvansiyonel ve bir yeşil ofis binasının değer karşılaştırılması gerçekleştirildi. LEED sertifikalı binada yer alan inovatif sürdürülebilir yöntemlerin yarattığı katma değerin yanı sıra önümüzdeki dönemde karşımıza çıkacak, Denge Değerleme tarafından belirlenen diğer önemli parametrelerin de sunulduğu bu panelde sertifikasyonun uzun vadeli projeksiyonlarda değere nasıl bir oranda etki ettiği gözlemlendi. Gelir Yaklaşımı dikkate alınarak hazırlanan araştırma, yeşil binalara oranla konvansiyonel binaların işletme giderlerinin ortalama %25 daha az olduğunu ortaya çıkarırken, bina yenileme maliyetlerinde de önemli avantajlar yarattığına dikkat çekti.
Zirvenin ikinci yarısında birbirinden değerli konukların ve konuşmacıların yer aldığı oturumlarla gayrimenkul sektöründe sürdürülebilir sağladığı katkılar değerlendirilmeye devam edildi.
Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş. Hakkında
Gayrimenkul alanında 2005 yılından bu yana değerleme hizmeti sunan Denge Değerleme, SPK ve BDDK tarafından yetkilendirilmiştir. Hazırladığı tüm raporlar dünya genelinde geçerli olan Denge Değerleme, 2020 yılında Hollanda’da şube açarak yurt dışına açılan ilk Türk Değerleme şirketi olmuştur. 2020 yılında RICS Royal Institute of Chartered Surveyors’a akredite olan ve European Valuers Alliance Birliği’nin Türkiye Temsilciliğini üstlenen şirket, Londra’da gerçekleştirilen Liderler Zirvesi’nde ‘Kalitede Mükemmellik’ ödülü alırken, Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu da ‘Yılın Yöneticisi’ ödülüne layık bulunmuştur.
Şirket, Gayrimenkul Değerleme, Kentsel Dönüşüm Hizmeti, Teminat Amaçlı Değerleme, Yabancılar İçin Tapu Değerleme, Hukuki Süreçler İçin Değerleme, Maddi Duran Varlık Değerlemesi, İnşaat Seviye İlerleme Takibi, Makine Ekipman, Taşıt Değerleme, Tesis Değerleme, Sigorta Değerleme, Şirket Değerleme, Sigorta Risk Analizi, Pazar Araştırması Raporu, Yatırım Danışmanlığı, Etkin ve Verimli Kullanım Analizi, Yatırım Danışmanlığı, Gayrimenkule Yeniden İşlev Kazandırma Raporu, Lokasyon Analizi, Kurumsal Gayrimenkul Yönetim Danışmanlığı, Fizibilite Çalışmaları ve Kira Değer Tespit Raporu, alanlarında hizmet vermektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Abalıoğlu Yağ; Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) tarafından "2023 yılı üretimden satışlar" kriterine göre seçilen 100 büyük sanayi kuruluşu listesinde bir kez daha ilk 10'da yer almayı başardı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), 2023 yılı üretimden satış kriterine göre belirlediği 100 büyük sanayi kuruluşu listesini açıkladı. Listede, üretimi ve merkezi İzmir'de olan firmaların Türkiye genelindeki üretim rakamları değerlendirmeye alındı. İzmir Çiğli, Aliağa ve Mersin'de kurduğu yüksek kapasiteli ve ileri teknolojiye sahip tesisleriyle Türkiye'nin büyük sanayi kuruluşlarından Abalıoğlu Yağ, listede 8. sırada yer alarak bu sene de ilk 10'daki yerini korudu.
Abalıoğlu Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep ABALIOĞLU, "Abalıoğlu Yağ olarak teknoloji ve insan kaynağına yaptığımız yatırımlarla hem yem sektörünün lider ham madde tedarikçisi haline geldik hem de Türkiye'nin en geniş kapasiteli ve yüksek teknoloji ile donatılmış bitkisel yağ tesislerinden birini kurduk. Sahip olduğumuz bu altyapının bize kazandırdığı avantaj ile üretim ve ihracat atılımlarımızı gerçekleştirerek büyüyoruz. Bu sayede, Türkiye ekonomisine katkıda bulunurken global pazarda da Abalıoğlu Yağ markasını tanıtmaya devam ediyoruz. Yakın zamanda başta 'İhracatın Yıldızı' olmak üzere birçok başarıya imza attık. Bugün de ilk 10'daki yerimizi koruduğumuz bu liste ile faaliyetlerimizi Türkiye'nin lider sanayi kuruluşlarından birisi olarak devam ettirmenin mutluluk ve gururunu yaşıyoruz." dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın endüstriyel ve ticari lastik odaklı tek global şirketi Prometeon Türkiye, Türkiye’den gerçekleştirdiği ihracat ve ülke ekonomisine sunduğu katkı ile Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından bir kez daha “Altın İhracatçılar Listesi”nde yer aldı.
Dünyanın endüstriyel ve ticari lastik odaklı tek global şirketi Prometeon Türkiye, sergilediği üstün performans ve özverili çalışmalar ile 2023 yılında otomotiv sektöründe ihracat yapan ilk 129 şirket arasında girerek bir kez daha “Altın İhracatçılar Listesi’nde yer aldı. 29 Mayıs Çarşamba gecesi TİM Yenibosna’da gerçekleşen ödül töreninde dereceye giren başarılı firmalara ödülleri verildi.
Gerçekleşen törene Prometeon Tyre Group MEA Bölgesi Finans Direktörü Mehmet Kaldırım katıldı. Kaldırım’a ödül, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Orhan Sabuncu ve TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam tarafından takdim edildi.
PROMETEON TYRE GROUP
Prometeon Tyre Group, tüm dünyada endüstriyel lastik (kamyon, otobüs, tarım ve iş makinesi) odaklı tek şirket olup, ANTEO, ERACLE ve TEGRYS markalarının yanı sıra FORMULA, PHAROS ve PİRELLİ lisansıyla endüstriyel ve ticari lastiklerinin üretimini gerçekleştirmektedir. Grubun ürün yenilikçiliğini temsil eden dört fabrikası (ikisi Brezilya’da, biri Mısır’da, biri Türkiye’de), üç Ar-Ge Merkezi (İtalya, Brezilya, Türkiye) ve Mısır’da bir Geliştirme Merkezi bulunmaktadır. Prometeon Tyre Group, beş kıtada 40’tan fazla ülkede yaklaşık 8.000 çalışanı bünyesinde bulundurmaktadır. Türkiye’de 1960 yılında İzmit’te kurulan ilk lastik fabrikasını da yöneten Prometeon Türkiye ise yaklaşık 75 ülkenin içinde yer aldığı “Türkiye, AFME (Afrika-Orta Doğu), Rusya ve CIS (Orta Asya ve Kafkaslar)” Bölgesi’nin yönetim merkezi konumundadır. Prometeon’un 2019 yılında imzacısı olduğu United Nations Global Compact, 165 ülkeden 15.500 şirketi kapsamaktadır. Prometeon ayrıca 2020’de United Nations Global Compact Network Italy’nın kurucu üyeleri arasında yer almıştır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın endüstriyel ve ticari lastik odaklı tek global şirketi Prometeon Türkiye, Türkiye’den gerçekleştirdiği ihracat ve ülke ekonomisine sunduğu katkı ile Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından bir kez daha “Altın İhracatçılar Listesi”nde yer aldı.
Dünyanın endüstriyel ve ticari lastik odaklı tek global şirketi Prometeon Türkiye, sergilediği üstün performans ve özverili çalışmalar ile 2023 yılında otomotiv sektöründe ihracat yapan ilk 129 şirket arasında girerek bir kez daha “Altın İhracatçılar Listesi’nde yer aldı. 29 Mayıs Çarşamba gecesi TİM Yenibosna’da gerçekleşen ödül töreninde dereceye giren başarılı firmalara ödülleri verildi.
Gerçekleşen törene Prometeon Tyre Group MEA Bölgesi Finans Direktörü Mehmet Kaldırım katıldı. Kaldırım’a ödül, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu ve TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam tarafından takdim edildi.
PROMETEON TYRE GROUP
Prometeon Tyre Group, tüm dünyada endüstriyel lastik (kamyon, otobüs, tarım ve iş makinesi) odaklı tek şirket olup, ANTEO, ERACLE ve TEGRYS markalarının yanı sıra FORMULA, PHAROS ve PİRELLİ lisansıyla endüstriyel ve ticari lastiklerinin üretimini gerçekleştirmektedir. Grubun ürün yenilikçiliğini temsil eden dört fabrikası (ikisi Brezilya’da, biri Mısır’da, biri Türkiye’de), üç Ar-Ge Merkezi (İtalya, Brezilya, Türkiye) ve Mısır’da bir Geliştirme Merkezi bulunmaktadır. Prometeon Tyre Group, beş kıtada 40’tan fazla ülkede yaklaşık 8.000 çalışanı bünyesinde bulundurmaktadır. Türkiye’de 1960 yılında İzmit’te kurulan ilk lastik fabrikasını da yöneten Prometeon Türkiye ise yaklaşık 75 ülkenin içinde yer aldığı “Türkiye, AFME (Afrika-Orta Doğu), Rusya ve CIS (Orta Asya ve Kafkaslar)” Bölgesi’nin yönetim merkezi konumundadır. Prometeon’un 2019 yılında imzacısı olduğu United Nations Global Compact, 165 ülkeden 15.500 şirketi kapsamaktadır. Prometeon ayrıca 2020’de United Nations Global Compact Network Italy’nın kurucu üyeleri arasında yer almıştır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), EMEIA Yönetim Kurulu Öncelikleri 2024 araştırmasını yayımladı. EY araştırmasına göre; 2024 yılında Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika'da faaliyet gösteren şirketlerin yönetim kurulları; işletmelerinin karşı karşıya kalmaya devam edeceği düzenleyici gelişmelere ayak uydurulması, jeopolitik ve ekonomik zorlukların üstesinden gelinmesi gibi konularda kritik bir role sahip olacak.
Şirketlerin yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi
İlgili araştırmanın çarpıcı ve en önemli sonuçlarından biri; ekiplerin üretkenliğini önemli ölçüde artırarak ve inovasyonu teşvik ederek iş modellerini dönüştürmesi muhtemel olan üretken yapay zekâ (Gen AI) teknolojilerinin yoğun ilgi görmesi oldu.
Yönetim kurullarının yapay zekâ teknolojileriyle ilgili fırsatları anlamaları ve aynı zamanda bu teknolojilerin beraberinde getirdiği risklerin de farkında olmaları gerekiyor. Bu riskler arasında önyargı, telif hakkı ihlali ve gizlilik tehditleri yer alıyor. Gen AI'ın yükselişi; kişiselleştirilmiş kimlik avı e-postaları ve sahte videolar oluşturmak ya da kişisel cihazlara yetkisiz erişim elde etmek için Gen AI araçlarını kullanan kötü niyetli aktörlerle siber saldırılarda da bir artışa neden oluyor.
Yönetim kurullarının; yapay zekâ odaklı dönüşümü benimseyen şirketlerine etkili destek sağlayabilmeleri için, işletmenin yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımına yönelik sağlam bir etik çerçeveye ve ayrıca verilerin toplanmasına, yönetimine, depolanmasına ilişkin güçlü yönetişim süreçlerine sahip olması büyük önem taşıyor.
Yetenek yönetiminde proaktif olunması
EY araştırmasına göre yönetim kurullarının önündeki bir diğer önemli başlık "yetenek yönetimi". Şirketlerin, iş gücünde çeşitliliği sağlama, yetenekleri elde tutma ve geliştirme konusunda proaktif davranmaları gerekiyor. AB'de şirketlerin %75'inden fazlası, ilgili pozisyonları doldurmak için gerekli becerilere sahip profesyoneller bulmakta zorlanıyor. Araştırma sonuçları ayrıca zorlu ekonomik koşulların, işinden memnun olmayan kişilerin görevinden ayrılmasını engellemediğini de gösteriyor. Bununla birlikte, çalışanların üçte birinden fazlası (%34) önümüzdeki 12 ay içinde iş değiştirmeye istekli olduklarını ve asıl endişelerinin ücret olduğunu belirtiyor.
Şirketler, yetenek eksikliklerini gidermek için eğitime yatırım yapıyor. Ayrıca çalışanlarını nasıl çekebileceklerini ve elde tutabileceklerini yeniden değerlendirerek daha geniş bir yetenek havuzundan yararlanma fırsatlarını araştırıyor. Ekonomik koşullar sonucunda bazı işverenler çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DE&I) bütçelerini kıstı, ancak bu durum onları yetenek için rekabet ederken dezavantajlı duruma düşürebilir.
Ekonomik koşulların ve düzenleyicilerin gündeminin dikkate alınması
Jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin 2024 yılında işletmeler üzerinde baskı yaratması öngörülüyor. Son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler nedeniyle, küresel çapta şirketlerin neredeyse yarısı (45%) jeopolitik riskleri ciddi bir tehdit olarak gördüğünü belirtirken, %43'ü mevzuat değişiklikleri olasılığından dolayı endişe duyuyor ve %40'ı ise ekonomik koşulları önemli bir risk olarak görüyor. Bu doğrultuda; işletmelerin mevcut ekonomik ve düzenleyici ortamın bir sonucu olarak karşılaştıkları en büyük fırsatların ve risklerin neler olduğunu belirleyerek bu konuda yönetim kurulu seviyesinde yeterli uzmanlığa sahip olup olmadıklarının analiz edilmesi, temel düzenleyici gelişmeler de dahil olmak üzere jeopolitik hususların iş modellerine ve stratejilerine ne ölçüde dahil edildiğinin tespit edilmesi gibi konuları göz önünde bulundurmaları gerekiyor.
Sürdürülebilirlik dönüşümü için stratejik yatırım yapılması
Dünya düşük karbonlu bir ekonomiye geçişin ortasındayken; dünya çapında 11.000'den fazla şirket net sıfır emisyon taahhüdünde veya buna benzer taahhütlerde bulundu. Ancak günümüzün zorlu ekonomik ortamı, şirketlerin sürdürülebilirlik dönüşümlerini küçültmelerine neden olabiliyor. Şirketler, sürdürülebilirlik programlarını en önemli uzun vadeli öncelikler arasına alırken, kısa vadeli kazanç hedeflerine ulaşmak için ise büyük olasılıkla kesintiye uğrayacaklarını veya duraklayacaklarını belirtiyor.
Şirketler bu kritik dönemde karbonsuzlaştırma stratejisine yatırım yapmadıkları sürece markaları için değer yaratma fırsatını kaçırıyor olabilir. Başarılı bir net sıfır dönüşümü, işletmenin tamamında bütünsel bir çaba gerektiriyor. Sürdürülebilirlik dönüşümünü gerçekleştirmek için şirketlerin, ürünlerinin ve hizmetlerinin yanı sıra operasyonlarını ve tedarik zinciri aracılığıyla iş modellerini dönüştürecek programları belirlemeleri ve uygulamaları gerekiyor. Başlangıçta en önemli alanlarda maksimum etkiyi hedeflemek ve girişimleri değer yaratma potansiyellerine göre değerlendirmek mantıklı olurken teknolojik yenilik, araştırma ve geliştirme gibi bazı kritik alanlarda da stratejik yatırım gerekiyor.
Dayanıklı ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri ağı oluşturulması
Pandemi ve Ukrayna'daki kriz nedeniyle son 4 yıldır şirketleri zorlayan tedarik zincirinin bozulması durumu, 2024 yılında da yönetim kurulları için önemli bir endişe kaynağı olmayı sürdürecek.
Şirketler özellikle tedarik zincirlerinin çevikliğini ve dayanıklılığını artırmanın yollarını arıyor. Böylece sadece maliyet merkezleri olmaktan çıkıp iş modellerini kolaylaştırıcı hale getirebiliyorlar. Teknoloji, maliyetleri düşürürken aynı zamanda tedarik zincirlerinin performansını iyileştirme konusunda da önemli bir rol oynayabiliyor. Günümüzde şirketler, depolarda toplama işlemini gerçekleştiren robotlar ve tedarik zinciri ağı boyunca verileri otomatik olarak toplayıp analiz eden çözümler gibi yeniliklerden yararlanabiliyor. Gelecekte, ürünlerin doğrudan depolardan tüketicilere gönderilmesini sağlamak için yapay zekâ destekli 'aracı teknolojiler' giderek daha fazla kullanılabilir. Ayrıca teslimatlar için sürücüsüz araçları kullanmak da gündemde olabilir.
EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Şirket Ortağı Gökhan Gümüşlü araştırmayla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
"EY EMEIA Yönetim Kurulu Öncelikleri araştırmasına göre; 2024 yılında Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika'da (EMEIA) faaliyet gösteren şirketlerin regülatif, jeopolitik ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam edeceği öngörülüyor. Bu kapsamda, yönetim kurullarının şirketlerine etkin bir şekilde liderlik edebilmeleri için yapay zekâ teknolojileri, yetenek yönetimi, sürdürülebilirlik, tedarik zinciri, ekonomik çerçeve gibi pek çok önemli başlık altındaki kısa vadeli kaygıları uzun vadeli stratejilerle dengelemeleri gerekiyor. Bununla birlikte, yönetim kurulları doğru bilgiye erişebildikleri, doğru soruları sorma becerisine sahip oldukları ve hem kendi uzmanlıklarından hem de dış danışmanların uzmanlığından etkili şekilde yararlanabildikleri takdirde başarılı olabilirler."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Enerjisa Üretim, bilgi birikimini sürekli geliştiren ve sektörün geleceğine yön veren bir enerji şirketi olarak, 2020 yılında başlattığı Power MBA ile kariyerini enerji alanında sürdürmek isteyenlere eğitim fırsatı sunmaya devam ediyor. Program, enerji sektörü ekosistemindeki tüm katılımcıların bilgi birikimini artırırken, alanında uzman kişilerden işin geleceğine dair bilgi edinme imkanı sağlıyor ve aynı zamanda kamu ve özel sektörü de bir araya getiriyor. Türkiye'den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden katılımcılarla geniş bir network ağı oluşturmayı da amaçlıyor.
Üç Dönemde Toplam 194 Mezun Verildi
Power MBA programının Şubat ayında tamamlanan üçüncü döneminde, toplam 9 ay süren eğitim sonunda Enerjisa Üretim çalışanlarının yanı sıra Türkiye genelinde ve uluslararası alanda enerji sektöründe yer alan özel firma, kamu ve STK çalışanları katılım sağladı. Program, sadece Türkiye sınırları içinde kalmayıp, Hırvatistan, Macaristan, Bulgaristan, Suudi Arabistan ve İngiltere'den katılımcılarla uluslararası boyutta daha fazla ülkeden katılımcıya ulaştı. Toplam 86 mezun veren üçüncü dönemle birlikte, programın başlangıcından bu yana 194 kişi mezun oldu.
Programın dördüncü döneminde de benzer başarıların devam etmesi ve katılımcıların küresel bir perspektif kazanmaları bekleniyor. Program içeriği yeni dönem öncesi tekrar güncellenerek değişen çağın gereksinimlerine uygun yeni konu başlıkları dahil ediliyor. İşletme ve teknik modülü Enerjisa Üretim Perspektifi olarak güncellenerek Enerjisa Üretim penceresinden sadece teknik konulara değil sektördeki yeteneğin yönetiminden stratejik satın almaya kadar birçok konu başlığı dahil edilerek içerik daha da geliştiriliyor. Enerji sektörüne dair geniş bir bakış açısı sunan Power MBA, farklı sektörlerden gelen profesyonellerin bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaşmalarına olanak tanıyor. Bu sayede, sektörler arası etkileşimi artırarak küresel bir vizyon oluşturulması hedefleniyor. Power MBA'in dördüncü döneminde ise 94 katılımcı bulunuyor.
Enerjisa Üretim İnsan ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Gürkale, Power MBA programının gelecekte daha da genişleyeceğini belirterek, "Power MBA'nin son dönemi, 52 farklı kuruluş ve 7 farklı ülkeden katılımcılarla başarıyla başladı. Önümüzdeki dönemde katılımcı sayısının daha da artacağını öngörüyoruz. Networking etkinlikleri ve buluşmalar, ekip ruhu oluşturma ve sektördeki farklı bakış açılarına erişim sağlama açısından çok olumlu geri dönüşler aldı. Mezun katılımcılar için oluşturduğumuz Power MBA Alumni programı sayesinde, iş dünyasındaki değişimlere adapte olabilmeleri için mezunlara sürekli destek sunmayı taahhüt ediyoruz. Bu program, öğrenim, gelişim ve etkileşim fırsatları sunarak güçlü bir topluluk yaratmamıza olanak tanıyor. Bu program sayesinde aynı zamanda kamu ve özel sektörü de bir araya getiriyoruz. Geçmiş başarılarımızdan ilham alarak, önümüzdeki dönemde daha da büyüyerek katılımcılarımıza daha fazla değer katacağımıza inanıyoruz. Hepinizi güçlü bağlarımızı daha da pekiştirmeye davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Enerji sektöründe kariyer hedefleyenlere yön gösterdiklerini aktaran Gürkale, "Teknik santral gezileri ile katılımcıların yerinde öğrenmelerini sağlıyoruz. Başarılı katılımcılara yurt dışı santral ziyareti düzenleyerek başarılarını takdir ediyor ve teknik bilgilerini uluslararası perspektiflerle genişletiyoruz. Programımız gelecek yıllarda da devam edecek. Katılımcılarımızın enerji sektörünün geleceğini şekillendirecek kritik rollerde yer alacaklarına ve programın enerji ekosistemine önemli katkılar sunacağına inanıyoruz" dedi.
Programın içerikleri, Enerjisa Üretim Yetenek Yönetimi Ekibi ile Sabancı EDU Power MBA Program Koordinatörü Murat Kaya tarafından birlikte tasarlandı. Eğitimler 4 modülden oluşmakta olup, enerji kaynakları ve teknolojileri, strateji ve yatırımlar, proje yönetimi, finans, mevzuat, çevre, iklim, sürdürülebilirlik, enerjinin geleceği, enerji depolama ve hidrojen teknolojileri, santral işletme ve bakımı, varlık yönetimi, ticaret, veri analitiği ve dijitalleşme gibi konular ele alınıyor. Dördüncü modülde ise Enerjisa Üretim perspektifinde uzman çalışanların eğitmenliği ile dijitalleşme, strateji, ticaret, işletme teknikleri ve enerjide yetenek yönetimi konuları işleniyor.
Power MBA Alumni
Enerjisa Üretim, Power MBA mezunlarının profesyonel gelişimini desteklemek ve enerji ekosistemi içinde öğrenme ve etkileşim fırsatlarını artırmak için Power MBA Alumni programını oluşturdu. Alumni aktiviteleri ile mezunların kişisel gelişimlerine, birbirleriyle ve sektörle olan etkileşimlerine katkıda bulunmaya devam ediyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Londra merkezli yükseköğretim derecelendirme kuruluşu QS, 106 ülkeden 5 bin 663 yükseköğretim kurumunu "araştırma etkisi", "akademik saygınlık", "istihdam gücü", "işveren nezdinde saygınlık", "eğitim deneyimi", "uluslararasılık" ile "sürdürülebilirlik" gibi kriterlere göre sıraladı. Buna göre Boğaziçi Üniversitesi dünyada 418'inci sıraya yerleşti ve son üç yılda yaklaşık 350 sıra yükselmiş oldu.
"Avrupa'da en fazla yükselen üniversiteyiz"
Boğaziçi Üniversitesi'nin, QS'in son yıllardaki hazırladığı dünya üniversite sıralamalarında kazandığı sıraya dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, bu yıl yayımlanan sonuçları şöyle değerlendirdi: "Son üç yıldaki tabloya baktığımızda, 701-750 sıra bandından yaklaşık 350 sıra yükselerek 2025 listesinde 418'inci sıraya yükseldiğimizi görüyoruz. Bu sene de Avrupa'da en fazla yükseliş gösteren yükseköğretim kurumu konumundayız. QS'in bizimle paylaştığı güncel veriler geçen yıllara göre performansımızın hemen her alanda ileri taşındığını gösteriyor. Göreve geldiğimden sonra yükselen bu akademik başarı bizleri motive etse de yeterli bulmuyoruz. Araştırma etkisi, Ar-Ge, eğitim, istihdam, sürdürülebilirlik, uluslararası görünüm ve üniversite-sanayi iş birliği alanlarda üniversitemizi daha da ileri taşımaya devam edeceğiz."
İstidam gücü ve saygınlıkta yükselen performans
QS kriterlerinde bu yıl en yüksek performans "istihdam gücü" ile "işverenler nezdinde saygınlık" kriterlerinde elde edildi. Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye'de ilk sırada yer aldığı istihdam gücünde 19 sıra yükselerek 102; işveren nezdinde saygınlıktaysa 20 sıra ilerleyerek 118'inci sıraya yerleşti. "Akademik saygınlık"ta ise performansını 25 sıra ileriye taşıyarak 353'üncü sırada temsil edildi. Üniversitelerin sürdürülebilirlik çalışmalarının toplumsal ve çevresel etkilerinin göz önüne aldığı "sürdürülebilirlik" kriterinde ise 334'üncü oldu
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.