Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Citroen’in 1934 yılında ilk kez Paris'te görücüye çıkardığı efsanevi modeli Traction Avant, bu yıl 90. yaşını kutluyor. 100 patentli otomobil olarak da bilinen Citroen Traction Avant, dönemin en modern çözümlerini bir araya getirmesiyle öne çıkıyor. Yenilik ve teknoloji anlamında zamanının öncü modeli olan Traction Avant, önden çekişli olmasının yanında monokok şasi teknolojisine, hidrolik frenlere ve dört tekerleğin tamamında bağımsız süspansiyonlara sahip efsanevi bir model olarak tarihteki yerini koruyor. Citroen Traction Avant, ilk bakışta fark edilen kendine özgü tasarımıyla da birçok nesli büyülemeyi başardı. İkonik model, ilk olarak 1934'te ‘7’ ismiyle pazara sunuldu ve ardından güç-aktarma sistemine atıfta bulunarak ‘Traction Avant’ adını aldı. O dönemlerde yol tutuşu ve konfor açısından tamamen yeni standartlar belirleyen Traction Avant’ın üretiminin sona erdiği 1957 yılına kadar 760.000 adet sattı. Bünyesinde döneminin pek çok yeniliğini barındıran Traction Avant modeli, hem konfor hem de teknik çözümler açısından markaya bugün bile ilham vermeye devam ediyor.
Citroen, 1934'te Paris'te görücüye çıkan Traction Avant modelinin 90. yıl dönümünü kutluyor. Efsanevi Traction Avant modeli, o yıllarda Citroen markasını yeniden lanse etmek ve kalıcı bir izlenim bırakmak için tasarlanmıştı. Citroen, 1919 yılında seri üretilen otomobillerini Avrupa'ya ilk kez ithal ederken 1921'de yarı-paletli araçlarıyla dikkat çekti. 1924 yılına gelindiğinde ise tamamen çelik gövdeyi ve 1932'de yüzer motoru icat eden Citroen, 1934’te Traction Avant modeli ile yenilikçi ruhunu vurgulamayı amaçlıyordu. Bu model, vergi sınıfı gereği ‘7’ ismiyle ticarileşti ve kısa sürede hem markayı hem de modeli öne çıkaran bir yenilik olarak Traction Avant adını aldı.
Traction Avant modeli, önden çekişli aktarma sistemi, monokok şasisi, hidrolik frenleri ve dört tekerlekte bağımsız süspansiyon sistemi gibi döneminin en modern teknik çözümlerini tek bir modelde bir araya getirmesi açısından benzersizdi. Model, o zamanlar en iyi yol tutuşa sahip, en güvenli ve en konforlu otomobil olarak kabul ediliyordu. Bununla birlikte teknolojik gelişmelerden yoğun bir şekilde yararlanıyordu. Bunun yansıması olarak Traction Avant, ömrü boyunca 100 patentli otomobil olarak da anıldı. Traction Avant, Streamline'dan ilham alan özgün aerodinamik tasarımıyla kısa sürede simgesel bir Citroen modeli haline gelirken, aynı zamanda o yıllar için direnişçileri ve polisiye senaryoları konu alan birçok filmde oyuncu olarak sinema perdelerini de süsledi. Dünya çapında ün kazanan Traction Avant, üretimi sona erdiği 1957 yılına kadar 760.000 adet sattı.
Halen markanın bir simgesi olan efsanevi model, Citroen’in mümkün olduğu kadar çok insanın mobilite ihtiyacına yönelik tasarım ve konfor vaadini somutlaştırıyor. Bu değerler, elektrikli mobiliteyi erişilebilir kılmak için yenilikçi bir yaklaşım sergileyen yeni e-C3'te ve her yolculuğu mutlak bir huzur anına dönüştürmek üzere tüm bileşenleri bir araya getiren C5 X Grand Tourer'da bugün hala var olmaya devam ediyor.
100 patentli otomobil Traction Avant devrimi
1933 yılının başlarında, Ekim 1932'de pazara sunulan Citroen 8, 10 ve 15 modellerinin yerini yeni bir modelin almasına karar verildi. Bu dönemde André Citroen, tamamen devrim niteliğinde bir otomobil ile önemli bir etki yaratmayı ve tüm rakiplerini geride bırakmayı hedefledi. 1930'ların başındaki küresel ekonomik krizin o zamanlar Avrupa'da hissedilen etkilerinden korunmak için en az iki yıllık bir pazar liderliği amaçlıyordu. Bu nedenle bu yeni otomobil dikkat çekici olacak ve maksimum düzeyde teknik yenilik barındıracaktı.
Bu hedeflerle geliştirilen model, şasi ihtiyacını ortadan kaldıran ve ağırlık merkezini önemli ölçüde azaltan tamamen çelik monokok şasi, önden çekiş, çıkarılabilir manşonlu üstten supaplı motor, hidrolik fren, dört tekerlekte bağımsız süspansiyon ve otomatik şanzıman gibi ilerici özelliklere sahipti. Ancak zamanın kısıtlı olmasınedeniyle otomatik şanzıman, ürün gamına 1934 yılından itibaren eklendi.
Bu teknik yeniliklerin yanı sıra geleneksel şasiye sahip olmayan Traction modeli, hem hatları hem de düz tabanı ile aerodinamik bir gövdeye sahipti. Ayrıca çok alçak ağırlık merkezine ek olarak kompakt motor ve şanzıman, daha çok önde olan bir ağırlık dağılımını mümkün kılıyordu. Aracı kullanan ilk gazeteciler ve sürücüler yeni Citroen modelinden çok etkilenmişti. Daha önce hiçbir otomobil böylesine güvenli ve kolay sürüş imkanı sağlamamıştı. Modelin yol tutuşu yeni standartlar belirlemişti. Motor hızlı tepki veriyordu, frenler güçlüydü ve güvenlik kusursuzdu. Haziran 1936'da kremayer ve pinyonlu direksiyonun benimsenmesi gibi iyileştirmelerle nitelikleri zaman içinde sürekli olarak gelişti. Böylece Traction diğer tüm otomobillere göre teknik olarak her zaman ilerici oldu. Bu başarılı yolculuk üretimin sona erdiği Temmuz 1957'ye kadar devam etti.
Tarihin gizemine karışan 22 veya diğer adıyla Javel modeli
Tüm Traction modelleri arasında en prestijli olan ve bugün bile hala gizemini koruyan 22, Ekim 1934'te Paris Otomobil Fuarı'nda tanıtıldı. 22, 11 modeli ile aynı olarak 78 x 100 mm çap x strok değerine sahip üstten supaplı tamamen yeni bir V8 motora sahipti. 3.822 cc hacmindeki motoru 100 HP güç üretiyor ve 140 km/s maksimum hıza ulaşabiliyordu. Dış tasarımında aerodinamik farlar, 8 rakamına sahip bir ön ızgara ve yarım kanatlı üst üste bindirilmiş tamponlarla 11 modelinden ayrışıyordu. Bu modelden sadece 20 adetlik deneme üretimi yapıldı. Ancak koleksiyonerlerin ve tarihçilerin araştırmalarına rağmen hepsi tamamen ortadan kaybolmuş gibi görünüyor.
Yolların kraliçesi olan 15 modeli
Citroen, 22 projesinin ardından hala üst düzey bir Traction satmayı hedefliyordu ve Ekim 1938’de 15 SIX'i pazara sundu. Bu yeni model, 77 HP güç üreten 2.867 cc hacimli yeni sıralı altı silindirli bir motora sahipti. Bu motorun sola dönük olma gibi ilginç bir özelliği vardı. Bu yönü yeni modele 15 SIX G adını kazandırdı. 15 SIX, 11 B ile aynı dış görünüme sahipti ve iki aracın gövdeleri aynıydı. Ancak yeni ve daha uzun motor, ona farklı bir karakter kazandıran 11 cm daha uzun bir kaput gerektiriyordu. Güçlü ve sessiz bir yapıyla birlikte üstün yol tutuşu ve konfor özellikleri sunan bu araç, kısa sürede “Yolların Kraliçesi” lakabını aldı. Eylül 1947'de motorunun dönüş yönü tersine çevrildi. Böylece 15 SIX G'nin yerini 15 SIX D aldı. 15 SIX, savaş sonrasında başarıya ulaştı ve gerçek bir ikonik statü kazanarak Fransa’nın üst düzey otomobili olarak kendini kanıtladı. Mayıs 1954'te yeni bir 15 SIX olan 6 H pazara sunuldu. Bu model, arka aksta yer alan sabit yükseklikte bir hidro-pnömatik süspansiyona sahipti. Bu süspansiyon aynı zamanda yaklaşık bir buçuk yıl sonra DS 19'da kullanılacak devrim niteliğindeki süspansiyonun ta kendisiydi. Javel’in yeni kraliçesinin Ekim 1955'te pazara sunulmasıyla 15 SIX’in kariyeri sona erdi.
Çoklu karoser seçenekleriyle fark yarattı
7 modeli, 1934'te pazara sunulduğunda, dört kapılı sedan dışında coupe ve katlanabilir ön camlı üstü açılır versiyonu da mevcuttu. Birkaç ay sonra 11 modeli ortaya çıktı. O da sedan, coupe ve üstü açılır versiyonlara sahipti. Ayrıca 7-9 koltuklu aile, taksi veya 5-6 koltuklu sedan olarak yapılandırılan altı camlı uzun bir gövdeye ve 5 koltuklu şehirli coupe olarak yapılandırılan dört canlı uzun bir gövdeye de sahipti. Nisan 1938'den itibaren 11 modelinin ticari 5 koltuklu hizmet-turizm veya 500 kg taşıma kapasiteli versiyonu da sunuldu. 7 ve 11 Coupe versiyonlarının üretimi Eylül 1938'de, 7 ve 11 Cabrio versiyonlarının üretimi ise Kasım 1939'da sona erdi. 15 SIX modeli Ekim 1938'de satışa sunulduğunda bu modelin 5-6 koltuklu sedan versiyonu da mevcuttu. Ardından Mayıs 1939 itibarıyla 11 modelinde olduğu gibi, 5-6 koltuklu uzun versiyon ve 8-9 koltuklu aile otomobili versiyonları da sunuldu. Bir düzineden az üstü açılır 15 SIX modeli de üretildi, ancak bunlar satışa sunulmadı. Savaştan sonra 11 ve 15 aile modelleri Eylül 1953'e kadar, 11 ticari ise Mart 1954'e kadar fiyat listesine dönmedi. Nitekim üretilen son Traction, 24 Temmuz 1957 tarihinde 11 B isimli aile modeli oldu.
Traction’ın üstün başarıları
Traction modeli ilk yollara çıktığı günden itibaren farklı yarışlarda ve yarışmalarda boy gösterdi. Model ilk kez 1934 yazında Bagatelle, Bois de Boulogne ve Deauville'deki oldukça popüler şıklık yarışmalarında öne çıktı. Sedan, Cabrio veya Coupe versiyonlarında yer alan alçaltılmış ve aerodinamik hatları ile birbirinden farklı büyük ödüller kazanan Traction, Birincilik Ödülleri, Mükemmellik Ödülleri ve Jüri Ödülleri kazandı.
Ayrıca 1934 yılında François Lecot ve Maurice Penaud ile birlikte; 77 saatte 5.007 kilometre yol kat ederek Fransa ve Belçika turu gerçekleştirdi. Model ayrıca 8 günde 3.200 kilometrelik ilk Paris-Moskova-Paris posta bağlantısı gibi etkileyici dayanıklılık yarışlarında mekanik niteliklerini de gösterdi. François Lecot, 22 Temmuz 1935 ile 26 Temmuz 1936 tarihleri arasında Fransa Otomobil Kulübü'nün denetiminde tek başına yola çıktı ve Paris ile Monte Carlo arasında olmak üzere 400.000 kilometrelik bir maraton gerçekleştirdi. Bu da günde ortalama 1.000 kilometre anlamına geliyordu.
Rosalie VII adında bir Traction, dönemin ünlü Yacco yağlarının renkleriyle, Linas Montlhéry hız pistine çıktı. Bu araç, 18-23 Temmuz 1934 tarihleri arasında altı günde 111,183 km/s masimum hıza ulaştı ve 14 saat, 43 dakika, 14 saniye ve 9 salisede 10.000 mil (toplam 16.093,420 km) mesafe kat ederek beş uluslararası E sınıfında rekor kırdı. Ardından Rosalie IX adında bir Traction, mart-mayıs 1936 tarihleri arasında Citroen bayileri ve Yacco pilot ekibinin pilotajında trafiğe açık yollarda bir dayanıklılık mücadelesi gerçekleştirdi. Günde minimum 1.500 km yol kat edilen mücadele de, toplamda 104.000 km yol kat ettikten sonra, mücadele Fransa Otomobil Kulübü Genel Merkezi önünde sona erdi.
Daha yakın bir tarihte, Temmuz 1988'den Ocak 1990'a kadar, Chrome ve Cambouis adında iki 1953 Traction 11 B dört Fransız gençle beş kıtada 100.000 km'lik dünya turu gerçekleştirdi. İster Nationale 7, isterse de Afrika parkurları olsun, ebedi gezgin Traction, bugün bile tüm maceraların otomobili olmaya devam ediyor.
Traction gerçek bir tarihi anıt ve koleksiyon parçası
Gerçek bir Fransız ikonu olan Traction, birçok kişi tarafından gerçek bir tarihi anıt olarak kabul edilen az sayıdaki otomobilden biri olarak öne çıkıyor. Bu model 18 Nisan 1934'teki lansmanından bu yana Fransız yaşamının bir parçası oldu. “Bay Herkesin Otomobili” Traction, çetesiyle birlikte banka soyguncularının otomobiline dönüştü. 1939'dan 1945'e kadar askeri personel aracı, Fransa'yı özgürleştiren Direniş'in otomobili ve yeniden yapılanmakta olan ülkenin otomobili oldu. Daha sonra politikacılarla birlikte devletin resmi otomobili oldu. Ayrıca General de Gaulle'ün de favorisi olan model, gücün gerçek bir simgesi haline geldi. İster Élysée Sarayı'nın avlusunda, ister bakanlıklarda, isterse de farklı şehirlerde olsun, her yerde kendini gösterdi.
Mart 1968'de, Traction üretiminin sona ermesinden on yıl sonra, tamamen modele özel ilk koleksiyoncu kulübü kuruldu. La Traction Universelle adını taşıyan bu kulüp, bugün Fransa'nın 17 bölgesine ve aynı zamanda tüm kıtalara yayılmış 1.600'ü aşkın üyesiyle dünyanın en büyük Traction kulübü olarak dikkat çekiyor. La Traction Universelle kulübü, 1984 yılında Place de la Concorde ve Le Bourget'te düzenlenen Traction'ın 50. yıl dönümünden bu yana, bu ikonik Citroen modelinin tüm önemli yıl dönümlerini kutluyor. Fransız kulüp, bu yıl, 90. yıl dönümü vesilesiyle 9-11 Mayıs tarihleri arasında Auvergne'de, Clermont-Ferrand yakınlarındaki Charade pistinde Traction tutkunlarını ağırlayacak. Etkinliğe şimdiden 1000 üzerinde kayıt yapılmış durumda.
1934'ten 1957'ye kadar üretilen modeller ve evrimleri
İlk Traction modeli 7
- 18 Nisan 1934'te İlk Traction modeli olan 7 A’nın üretimine başladı. Dört silindirli, 72 x 80 mm çap x strok değerine sahip 1.303 cc hacimli bir motora yer veriliyordu. Bu motor 32 HP güç üretiyor ve 7 beygir-vergi sınıfında yer alıyordu.
- 7 A’nın takipçisi 7 B ise haziran ayında pazara sunuldu. Yeni motor 78 x 80 mm çap x strok değerlerine sahipti. Silindir hacmi ise 1.529 cc’ye çıkmıştı. Motor artık 35 HP güç üretiyor ve 9 beygir-vergi sınıfında yer alıyordu. 7 B 100 km/s maksimum hıza ulaşıyordu.
- Temmuz 1934'te 7 modelinin 7 S veya 7 Sport adı verilen sportif versiyonları görücüye çıktı. Kaputunun altında, 78 x 100 mm çap x strok değerlerine sahip 1.910 cc hacimli bir motor vardı. Bu motor 46 HP güç üretiyor ve 11 beygir-vergi sınıfında yer alıyordu. Bu versiyon, 115 km/s maksimum hıza ulaşıyordu.
- Eylül 1934'teki Paris Otomobil Fuarı'na günler kala, 7 B'nin yerini, motoru daha da geliştirilen 7 C aldı. Yine 9 beygir-vergi sınıfında yer alıyordu. Ancak 72 x 100 mm çap x strok değeriyle motorun silindir hacmi 1.628 cc’ye yükselmişti. 36 HP güç üretiyordu ve maksimum hızı 100 km/s idi.
- Şubat 1939'dan itibaren 7 C, son olarak yakıt tüketimini yüzde 10 oranında azaltan 7 Economique adında yeni bir motora kavuştu.
- 1941 baharında 7 modelinin üretimi sona erdi.
Uzun soluklu kariyere sahip olan 11 modeli
- Ağustos 1934'te pazara sunulan 11 modeli, 11 A adını aldı. 7 S'ten bir ay sonra, 11 beygir-vergi sınıfı için 46 HP güç üreten ve aynı şekilde 1.910 cc hacimli 78 x 100 mm çap x strok değerine sahip bir motorla pazara sunuldu. 11 A modeli, dışarıdan bakıldığında 7 modeline kıyasla 12 cm daha geniş ve 20 cm daha uzun gövdesiyle daha büyüktü.
- Ekim 1934'te Paris Otomobil Fuarı'nda 11 AL veya 11 Light ismiyle anılan model, 7 S modelinin yerini aldı. 11 AL modeli, 7S gibi 7 gövdesi ve 11 HP gücündeki motoru kullanıyordu. Ancak 11 AL, 11 A'nın daha kaliteli olan iç kaplama seviyesiyle farklılaşıyordu.
- Şubat 1937'de 11 A ve 11 AL'nin yerini 11 B ve 11 BL modelleri aldı. Eş zamanlı olarak, özel bir silindir kapağına sahip bir motorla donatılan ve 11’in gelişmiş versiyonu olarak konumlandırılan 11 AM adı altında yaklaşık 500 adetlik küçük bir seri de üretildi.
- Nisan 1938'de, 11'in 11 C veya 11 ticari olarak da anılan bir versiyonu pazara sunuldu. Bu model mekanik olarak 11 ile aynıydı ve ayrıca 500 kg'lık taşıma kapasitesine sahipti. Bununla birlikte ihtiyaca yönelik dönüştürülebilen çok amaçlı bir araçtı. 11 C, turistik hizmet konfigürasyonu ile de sunuluyordu. Bu modelde aile modelinin uzun aks mesafesine sahip gövdesi benimsendi ve yüklemeyi kolaylaştıran iki parçalı bagaj kapağı pratik bir özellik olarak öne çıkıyordu.
- Mart 1939'dan itibaren 11 Performance olarak adlandırılan yeni bir motor seçeneği, 11 modellerinin tamamında sunuldu. Bu motorla birlikte modelin gücü 46 HP'den 56 HP'ye çıkmıştı.
- Mayıs 1955'te 11 B, 11 BL ve 11 C'nin son evrimi olan 11 D isimli model, gücü 68 HP'ye çıkarılan yeni bir motorla tanıtıldı. Bu model, gelecekte tanıtılacak olan DS 19 ve ID 19 modellerinin de habercisiydi.
- 25 Temmuz 1957'de 11 modelinin üretimi Javel fabrikasında sona erdi. 11, sonuncu Traction modeliydi.
Citroen
Citroen, 1919 yılından bu yana toplumdaki gelişimlere yanıt vermek için otomobiller, teknolojiler ve ulaşım çözümleri geliştiriyor. İddialı ve yenilikçi bir marka olan Citroen, müşteri deneyiminin merkezine dinginlik ve huzuru yerleştiriyor. Şehir için tasarlanmış bir elektrikli ulaşım aracı olan benzersiz Ami’den çoğu elektrikli veya şarj edilebilir hibrit güç-aktarma sistemlerine sahip sedanlara, SUV’lara ve ticari araçlara kadar geniş bir model yelpazesi sunan Citroen, hizmetleriyle de öncü bir marka olarak bireysel ve profesyonel müşterilerine özen gösteriyor. Citroen, dünya genelinde 6.200 yetkili satıcı ve yetkili servis noktası ile 101 ülkede faaliyet gösteriyor.
Citroen medya web sitesi: https://int-media.citroen.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin öncü ve güçlü sivil toplum kuruluşu Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD), sektörün ve kamuoyunun merakla beklediği ve geleceğe ışık tutacak "4. Global GastroEkonomi Zirvesi"yle, yeni ufuklar açmaya hazırlanıyor. Türkiye'nin ve dünyanın alanlarında önemli ve yetkin isimleri, 23 Mayıs'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde bir araya gelerek, gastronominin ekonomiyle buluşmasına ilişkin konferans, gösterim ve etkinliklerle farklı bakış açılarını ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşacak.
Yemeğin sadece yaşamak için değil, toplumsal dayanışma, diyalog, fikir alışverişi, etkileşim ve iletişimi de kapsayan bir sosyalleşme bilinci olduğu kabulüyle TURYİD, yemeğin felsefe, deneysel psikoloji, müzik, sinema ve çağdaş sanatla olan bağlantısına dokunan önemli bir etkinliğe hazırlanıyor. 23 Mayıs'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde kalkınmanın kaldıracı olan gastronomi ve ekonomi, dünyada ilk kez yan yana gelerek 4. Global GastroEkonomi Zirvesi'nde ele alınacak.
Toplumsal sanat için tasarlanmış bir kültür merkezi olan AKM'nin kapılarını ilk kez gastronomi dünyasına açacağı etkinlikte, gastronomi ile sanatın farklı alanları buluşacak, gastronominin bilinen katmanlarının dışında yemeğin felsefe, deneysel psikoloji, müzik, sinema ve çağdaş sanatla olan bağlantısına dokunacak.
TURYİD'in ev sahipliğinde gerçekleştirilecek 4. Global GastroEkonomi Zirvesi'nde gastro ekonomiye, sanat ve kültürel miras perspektifinden yeni bir bakışla fuaye alanlarından, kültür sokağına, Yeşilçam Sineması'nda film gösteriminden zirvenin gerçekleşeceği konferansa kadar birçok etkinlikle farklı bir perspektif sunulacak.
Sinemanın büyülü dünyası ve gastronomi
Zirveden bir gün önce 22 Mayıs'ta "2 Film Birden" oturumunda, sınırlı katılımcıyla Tràn Anh Hùng'un yönetmenliğini üstlendiği Şeflerin Aşkı (LA PASSION DE DODIN BOUFFANT) ve Metin Çavuş'un yönetmenliğindeki rePALANGA filmi, sinefillere gastronomi ve sinemanın büyülü dünyasını sunacak.
Gastronominin ekonomi politiği
Zirvenin gastronomi ve ekonomi politiğine ilişkin yapılacak oturumlarında, Mutfak Turizmi Kurucusu & World Food Travel Association Kurucu & CEO'su Erik Wolf "Türkiye Gastronomi Turizminde Küresel Fırsatları Nasıl Katlar?" başlığındaki sunumuyla, Luis Miguel'in "Eat Spain Up!" sunumunda İspanya yemek kültürü ve dünyadaki yeri, Akdeniz Koruma Derneği Kurucusu Zafer Kızılkaya "Mavi Ekonomi" sunumunda deniz ve okyanusları odağına alan "Mavi Ekonomi" kavramının, sürdürülebilir kalkınma için geleceğe sunduğu imkanları, Ayşin Işık Gence ve End. Müh (MBA) Yeni Çiftçi Platformu Kurucu Başkanı Emrah İnce "Toprak Ana'nın Emri! Sürdürülebilir Tarım, Sürdürülebilir Kalkınma"yı, Yaprak Yapsan moderatörlüğünde düzenlenecek kapsamlı Hatay panelinde ise deprem sonrası Hatay için yapılan çalışmalara katılan gönüllüler, kentin kültür, mimari, yeniden dönüşümü, ekolojik tarımı ele alacaklar.
Farklı disiplinlerin gözünden gastronomi
Etkinlikte ayrıca Prof. İlber Ortaylı "Tanzimattan Günümüze Yemek Kültürümüzü", ünlü deneysel psikolog Profesör Charles Spence duyusal deneyimlerin gastronomi ve ekonomi arasındaki etkileşimini, ünlü edebiyat yazarı Nedim Gürsel İstanbul-Paris ekseninde "café literal"ler üzerinden edebiyat ve gastronomi ilişkisini sunacaklar. Sanatçı-yönetmen ve çiftçi Kutlu Ataman çeşitli sanatçı ve mimarlarla inşa ettiği Palanga çiftliği ile gastronomi ekonomisini, moda tasarımcısı ve stil danışmanı Ece Sükan, moda dünyası ve ağırlama endüstrisinin kurduğu yeni ilişkiyi, ünlü şefler Cem Mansur ve Maksut Aşkar müzik ve gastronominin uyumunu, yapımcılar Birol Güven, Timur Savcı ve Yüksel Aksu "Du?nyanın zevkle izledig?i Tu?rk Dizileri du?nyayı saran Tu?rk mutfag?ı modası yaratabilir mi?" sorusuna yanıtlarını yapılacak oturumlarda anlatacaklar.
Türkiye'nin ve dünyanın gastronomi gündeminde önemli bir çığır açacak etkinliğe katılım göstermek isteyenler 1 Mayıs'ta satışa çıkacak biletleri Biletino'dan temin edebilecekler.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Western Digital, bugüne kadarki en yüksek kapasiteye sahip harici masaüstü katı hal sürücüsü (SSD) olan yeni 8 TB* SanDisk® Masaüstü Sürücüsü ile SanDisk portföyünü genişletiyor. Bir SSD’nin hızına ve güvenilirliğine sahip olan bu yeni sürücü sınıfı, dijital içerik üreticilerine ve iş dünyası profesyonellerine yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını, videolarını ve dosyalarını tek ve kullanışlı bir konumda hızlı bir şekilde yedekleme ve erişim imkanı sunuyor. Fotoğraf ve video uzmanlarından teknoloji meraklılarına kadar, daha fazlasını çok daha hızlı yapabilmek amacıyla esnek ve yüksek kapasiteli depolama çözümlerine ihtiyaç duyan, büyük miktarlarda içerik üreten dijital içerik üreticilerin sayısı artıyor.
Western Dijital Tüketici Çözümlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Susan Park konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: “Oluşturulan dijital içeriklerin sayısı hızla büyümeye devam ettikçe, bu içeriklerin yönetilmesine ve korunmasına yardımcı olacak yüksek performanslı ve yüksek kapasiteli depolama çözümlerine olan ihtiyaç da giderek artıyor. SSD portföyümüzü genişletmek, içerik üreticilerin yaratıcılıklarını desteklemek için ihtiyaç duydukları hız ve esnekliği sunan yedekleme çözümleri sunmada attığımız ilk adım oluyor. Önümüzdeki yıl SanDisk Desk Drive’ın kapasitesini iki katına çıkararak tek bir masaüstü SSD üzerinde 8 TB’den 16 TB’ye çıkarmayı planlıyoruz.”
SanDisk Desk Drive’ın temel özellikleri:
• Kapasite - Fotoğraf ve video koleksiyonları, CAD dosyaları veya 3D renderları, büyük yapay zeka tarafından üretilen dosyalar, müzik kütüphaneleri, önemli belgeler ve daha fazlası için 4 TB ve 8 TB kapasite* seçenekleri.
• Performans - 8K video içerikler gibi en ağır dosyalar için bile 1.000 MB/s1’a kadar okuma hızlarıyla daha hızlı içerik erişimi - masaüstü bir HDD3’den 4 kata kadar daha yüksek hızlar.
• Yedekleme - Apple Time Machine kullanarak fotoğrafları, videoları ve dosyaları SSD hızlarında hızlı bir şekilde yedekleme veya Western Digital’ın dahili indirilebilir Acronis® True Image™ yedekleme yazılımı2 ile otomatik yedekleme.
• Tasarım - 2024 Red Dot Tasarım Ödülünün sahibi4, kompakt ve modern tasarım, masaüstü kullanım alanını maksimize ederek herhangi bir profesyonel veya ev ortamına son derece doğal şekilde uyum sağlar.
• Uyumluluk - Kutudan çıkan USB Type-CTM kablosu yardımıyla yapılacak exFAT formatlamayla, Windows® veya macOS ile uyumlu.
Üç yıllık sınırlı garanti5 sunan 4 TB* SanDisk Desk Drive ve 8 TB* SanDisk Desk Drive modelleri, Mayıs ayı sonu itibariyle Türkiye’de satışa sunulacak.
Western Digital Hakkında
Western Digital, kullanım imkanlarından yararlanarak verinin potansiyelini ortaya çıkarır. Bellek teknolojilerindeki gelişmelerle desteklenen flash ve HDD teknolojileri alanındaki markalarla, dünyanın kendi isteklerini gerçekleştirmesini sağlayacak, çığır açan yenilikler ve güçlü veri depolama çözümleri yaratıyoruz. Sahip olduğumuz değerlerin özünde iklim değişikliğiyle mücadelenin ne kadar acil olduğunun farkında olarak Bilim Temelli Hedef Girişimi (Science Based Targets Initiative) tarafından onaylanmış son derece iddialı karbon azaltma hedefleri taahhüdümüz bulunuyor. Western Digital ve Western Digital®, SanDisk® ve WD® markaları hakkında daha fazla bilgiyi www.westerndigital.com adresinden öğrenebilirsiniz.
Western Digital, Western Digital tasarımı, Western Digital logosu, SanDisk, SanDisk logosu, ABD ve/veya diğer ülkelerde Western Digital Corporation veya bağlı kuruluşlarının tescilli ticari markaları veya ticari markalarıdır. Diğer tüm markalar ilgili sahiplerinin mülkiyetindedir. Ürün özellikleri önceden bildirilmeksizin değiştirilebilir. Gösterilen resimler gerçek ürünlerden farklılık gösterebilir. Tüm ürünler dünyanın tüm bölgelerinde mevcut olmayabilir.
© 2024 Western Digital Corporation veya bağlı kuruluşlarının tüm hakları saklıdır.
SanDisk® ürünlerinin Amerika'daki satıcısı ve lisans sahibi Western Digital Technologies, Inc.’dir.
* 1TB = 1.000.000.000.000 bayt. Gerçek kullanıcı depolama alanı daha az olabilir.
1. 1000 MB/s’ye kadar okuma hızları. İç testlere dayanmaktadır; performans, ana cihaza, arayüze, kullanım koşullarına ve diğer faktörlere bağlı olarak daha düşük olabilir. 1 MB=1.000.000 bayt.
2. İndirme ve kurulum gereklidir. Koşullar ve şartlar geçerlidir. Kullanıcı hesap kaydı gerekebilir.
3. 8 TB WD My Book masaüstü HDD’ye kıyasla iç testlerin sonuçlarına dayanmaktadır.
4. “Red Dot”, yüksek tasarım kalitesini ödüllendiren bir oluşumdur. Uluslararası “Red Dot” jürisi, üstün tasarıma sahip ürünlere kalite mührü verir.
5. Sayfayı ziyaret edin: www.sandisk.com/wug.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Mercedes-Benz Türk’ün Hoşdere Otobüs Fabrikası Çevre ve Bakım Ekibi, bakterilerin gücünden yararlanarak geliştirdikleri BioHarmony Projesi ile Daimler Truck AG’nin düzenlediği Green Mover Award Yarışması’ndan ‘Yeşil Üretim’ kategorisinde ödüllerle döndü.
Mercedes-Benz Türk’ün Hoşdere Otobüs Fabrikası Çevre ve Bakım ekibi, Daimler Truck AG’nin “Yeşil Hedefler” Programı kapsamında düzenlediği Green Mover Award Yarışması’nda, biyolojik arıtmadan çıkan atık suyun tekrar arıtılıp endüstriyel proseste kullanımına imkan tanıyan BioHarmony Projesi’yle ‘Yeşil Üretim’ kategorisinde ödüllerle döndü. Hoşdere Otobüs Fabrikası Tesis ve Bakım Grup Müdürü Emre Gülçeken, Malzeme ve Proses Tekniği Grup Müdürü Cüneyt Polat ile proje mühendisleri Kerem Kara, Hüseyin Türkoğlu, Ahmet Sedat Cesur, Elif Ceren Kalkan ve Hülya Gölebatmaz, ödüllerini 24 Nisan tarihinde Stuttgart’ta gerçekleştirilen törenle aldılar.
Projenin Kahramanı Bakteriler
BioHarmony Projesi kapsamında, fabrikanın atık suyunun tekrar arıtılmasında önemli bir engel teşkil eden yağ oranının belirli bir seviyenin altına düşürülmesi için bakteriler kullanılıyor. Biyolojik arıtma öncesi toplanan atık suya eklenen bakteriler, yağ oranını %90 oranında azaltarak çıkış suyunu istenen kritik düzeyin altına indiriyor. Bu yöntemle, biyolojik arıtma tesisinde %30 su tasarrufu sağlanırken senede 80.000 ton su da geri kazandırılacak. Proje kapsamında biyolojik arıtma sonrası çıkan çamur oranının %78, yıllık CO2 emisyonunun ise 142 ton azaltılması öngörülüyor.
Hoşdere Otobüs Fabrikası Sürdürülebilirlik Alanında Yatırımlarına Devam Ediyor
2019 yılında Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda devreye aldığı pilot Güneş Enerjisi Santrali projesi ile kurulumdan bu yana toplam 356 ton CO2 salımını engelleyen Mercedes-Benz Türk, aynı zamanda 6.433 adet ağaç dikimine eş değer fayda sağladı. Hayata geçirdiği sürdürülebilirlik projeleri ile çevreye saygılı üretim prensibini benimseyen Mercedes-Benz Türk, spesifik enerji tüketiminde hayata geçirdiği uygulamalarla da Hoşdere Otobüs Fabrikası’nda 2023 yılında en düşük spesifik enerji değerine ulaştı.
İlgili basın bültenine ve görsellerin yüksek çözünürlüklü versiyonlarına Mercedes-Benz Türk medya websitesi'nden ulaşabilirsiniz.
Mercedes-Benz Türk Hakkında:
Mercedes-Benz Türk, 1967 yılından bu yana Türkiye’de ağır ticari araç endüstrisinin öncüsü olarak faaliyet göstermektedir. Şirket, 2020 yılına kadar kamyon ve otobüs gruplarındaki faaliyetlerine ek olarak Mercedes-Benz marka hafif ticari araçların ve Daimler AG çatısı altındaki tüm otomobil markalarının satışını gerçekleştirmiştir. Daimler AG, 2020 yılında kamyon ve otobüs ile otomobil ve hafif ticari araçlar birimlerini iki ayrı şirket yapısı altında topladı. 01.12.2021 itibarıyla da ayrı bir tüzel kişilik olan “Daimler Truck AG”’ şirketi altında; Mercedes-Benz Türk A.Ş., Daimler Truck’ın 3 büyük kamyon üretim tesisinden biri olan Aksaray Kamyon Fabrikası, Daimler Buses’ın dünyadaki en büyük otobüs üssü olan Hoşdere Otobüs Fabrikası ve bünyesinde bulunan iki AR-GE merkezi ile Kamyon ve Otobüs gruplarından sorumlu olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Yaklaşık 1.4 milyar avro yatırım hacmiyle Mercedes-Benz Türk A.Ş. bugün Türkiye’nin en büyük yabancı sermaye yatırımlarından biridir ve 7.000’i aşkın personel istihdam etmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Trendyol, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin (IOC) resmi "E-Ticaret Hizmetleri Partneri" olduğunu geçtiğimiz aralık ayında duyurmuştu. Böylece Trendyol, IOC'nin ilk Türk partneri olmuştu.
Trendyol'un ürettiği Olimpiyat Koleksiyonu da bu partnerliğe ek olarak yapılan iş birliği kapsamında hazırlandı. Anadolu'da üretilen koleksiyon; t-shirt, polo yaka t-shirt, şort, elbise, sweatshirt, beyzbol şapkası, balıkçı şapkası, plaj havlusu ve bez çanta ürünlerinden oluşuyor. Ürünler Türkiye'de Trendyolmilla uygulaması üzerinden; Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman'da ise Trendyol uygulaması üzerinden uluslararası satışa sunuldu. Sporseverler ayrıca Lozan'da bulunan Olimpiyat Müzesi'nden (The Olympic Museum), IOC'nin resmi global satış platformu olan shop.olympics.com'dan, olimpiyat oyunlarının şehri Paris'te bulunan uluslararası olimpik megastoredan da koleksiyon ürünlerine erişebilecek.
Trendyol'un spora verdiği destek ile yerli üreticiyi yurt dışına açma hedefi birleşti
Trendyol, Uluslararası Olimpiyat Komitesi iş birliğiyle spora olan desteğini yerli ürün ve üreticileri yurt dışına taşıma hedefiyle birleştiriyor. Böylece, ülkemizin dünya standartlarındaki üretim gücünü ve kalitesini farklı coğrafyalarla tanıştırmayı spor alanında da sürdürüyor.
Milli sporcularımız Olimpiyat Koleksiyonu reklamında rol aldı
Türkiye'de Trendyolmilla uygulaması üzerinden satışa sunulan Olimpiyat Koleksiyonu, milli sporcularımızın rol aldığı bir reklam filmiyle tanıtılıyor. Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda ülkemizi temsil edecek olan milli voleybolcumuz İlkin Aydın, milli tekvandocumuz Nafia Kuş ve milli jimnastikçimiz Ferhat Arıcan, reklam filminde sporun dinamik ruhunu ve heyecanını yansıtıyorlar. Ülkemizin gurur kaynağı olan milli sporcularımızın enerjisini gündelik hayata taşıyan bu özel koleksiyon, spor severler ile moda tutkunları için bir buluşma noktası niteliğinde. Milli sporcularımızın güçlü ve kararlı duruşuyla dikkat çeken reklam filmi, Türkiye'nin hem sporda hem de modada sahip olduğu güçlü potansiyeli bir kez daha gözler önüne seriyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Lojistik şirketi TruKKer, yeni girişimi Omnilog ile deniz ve hava taşımacılığına da başlayacak
Büyümesini sürdüren lojistik sektörü, entegre çözümlere ihtiyaç duyuyor. Ortadoğu, Türkiye ve Doğu Avrupa'daki 10 pazarda kara lojistiği alanında hizmet veren nakliye şirketi, yeni tanıttığı girişimiyle kara, hava ve deniz taşımacılığını bütünsel bir yaklaşımla birleştiren çözümler sunuyor.
Lojistik sektörü, ekonomik büyümeyi teşvik eden ve toplumsal refahı artıran unsurlardan biri haline geldi. Özellikle pandemiyle birlikte artan e-ticaret ivmesiyle daha da önem kazanan sektörün, önümüzdeki yıllarda da büyümeyi sürdürmesi bekleniyor. Küresel lojistik pazarının, 2030'a kadar yıllık %10,7'lik ortalama artışla 18 trilyon doları aşacağı tahmin ediliyor. Büyüyen pazarda, entegre ve esnek hizmetlere ihtiyaç duyulurken, Ortadoğu'nun önde gelen dijital nakliye ağı TruKKer, yeni girişimi Omnilog ile bu ihtiyaca cevap veriyor. Ortadoğu, Türkiye ve Doğu Avrupa'daki 10 pazarda kara lojistiği alanında hizmet veren şirket, Omnilog'un lansmanını yaparken, onu entegre bir nakliye şirketi olarak konumlandırıyor.
Omnilog'un lansmanı, TruKKer'in taşımacılık alanında kurumsal şirketlere yönelik geliştirdiği yetkinlik ve birikimleri stratejik bir şekilde genişleteceği anlamına geliyor. MENA Bölgesi'nin (Ortadoğu ve Kuzey Afrika) en büyük kara taşımacılığı ekosistemiyle 1.200'den fazla büyük ölçekli kurumsal müşteriye hizmet veren TruKKer'in Omnilog girişimi, şirketin bütünsel lojistik çözümleri ve entegre hizmetlerinin artacağına da işaret ediyor.
Üç kıtada ticaret yollarını birbirine bağlayacak
Omnilog, kapsamlı çok modlu taşımacılık seçenekleriyle farklı nakliye ihtiyaçlarını karşılayacak. Hızlı hava taşımacılığından uygun maliyetli deniz taşımacılığına ve verimli kara taşımacılığına kadar, müşteri gereksinimlerine göre uyarlanmış esneklik sağlayacak.
Küresel ticari faaliyetlerinde verimlilik ve güven arayan şirketlere değer yaratan teklifler sunmaya hazır olduklarını belirten Omnilog Genel Müdürü Ingo Kloepper, "Omnilog ile entegre lojistik hizmetlerini bir adım ileriye taşıyoruz. Omnilog olarak, bölgenin önde gelen nakliye ekosistemi TruKKer'in vizyonunun önemli bir yansımasıyız. Asya, Avrupa ve Amerika'daki ana ticaret yollarını birbirine bağlamaya hazırlanıyoruz. Tedarik zincirlerini daha reaktif ve gerçek zamanlı hale getiriyoruz" dedi.
"Daha konsolide hizmetlere odaklanıyoruz"
TruKKer, teknolojiden yararlanarak gerçek zamanlı izleme ve rota optimizasyonu yaparak lojistiği optimize ediyor, nakliye sektöründe yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği teşvik ediyor. Nakliye şirketi, IFC, Mubadala, STV, ADQ gibi güçlü bölgesel ve uluslararası kurumsal yatırımcıların yanı sıra, son olarak Investcorp tarafından destekleniyor.
Omnilog'un, teknolojik yenilikleri, sürdürülebilir uygulamaları ve müşteri odaklı yaklaşımı birleştirerek endüstrinin yeni standartlarını belirleyeceğine dikkat çeken TruKKer Kurucusu ve CEO'su Gaurav Biswas ise şunları söyledi: "TruKKer olarak, dijital nakliye ağıyla desteklenen, ölçek ve güvenilirlik açısından güçlü bir pazar liderliğine sahibiz. Kara taşımacılığında elde ettiğimiz başarıların ardından, müşterilerimiz için daha konsolide hizmetlere odaklanıyoruz. Omnilog ile hava ve deniz taşımacılığı alanında da hizmet vermeye başlıyoruz."
"Doğu ile MENA arasındaki bağlantımızı güçlendiriyoruz"
TruKKer CDO'su Muataz Alsafi, "Omnilog, mevcut kara taşımacılığı kapasitelerimizin ötesinde dinamik bir genişlemeye işaret ediyor. Attığımız bu önemli adımla, Doğu ile MENA arasındaki bağlantımızı güçlendiriyor, iş ağımızı yeni sorumluluklar üstlenecek ve esnek hale getirecek şekilde büyütüyoruz" açıklamasını yaptı.
TrukKer Avrupa Bölge Genel Müdürü ve İcra Kurulu Üyesi Hakan Arıkan da şunları aktardı: "Son iki ila üç yılda TruKKer'in Türkiye'deki ve ticaret pazarlarındaki büyümesi hızlı oldu. Ekonomisi sanayiye dayalı bir ülke olan Türkiye, uluslararası yük taşımacılığında da önemli bir merkezdir. Omnilog sayesinde, tedarik zinciri ihtiyaçlarına ve zorluklarına yönelik tamamlayıcı hizmetler sunacağız."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) üye firmalarının temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşen UBAK ve Ulaştırma Mevzuat Çalıştayı, sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. UTİKAD üyesi Obdan Sistem'in de aralarında yer aldığı firmalar, çalıştayda ulaştırma sektörünün önemli konularını ele aldı. Sektördeki iş birliği ve bilgi paylaşımını güçlendirme adına önemli bir adım niteliği taşıyan çalıştaya katılanlar, pazardaki mevzuat değişikliklerinin de değerlendirildiği platformda görüşlerini paylaştı.
Çalıştaya UTİKAD'ı temsilen katılan UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi ve UTİKAD Gümrük ve Antrepo Çalışma Grubu Başkanı Arkın Obdan, etkinlikle ilgili şunları söyledi: "Sektörümüz adına çok faydalı bir çalıştay oldu. Özellikle uluslararası karayolu taşımaları ile ilgili kamu ve özel sektörün tüm paydaşlarının katılımı oldukça önemliydi. Sektörün tüm önemli konularını masaya yatırdığımız çalıştayda; uluslararası arenadaki rekabette öne geçmek için atılacak adımlar, yeşil lojistik, karayolu taşımalarının diğer taşıma modlarıyla etkileşerek ülkemizin 'transit hub' olma vizyonuna nasıl hizmet edeceği, ikili ve çoklu anlaşmalarda karşılıklılık esaslarının yönetimi ve UBAK izinlerinin dağıtım prensipleri öne çıkan konular oldu
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kurumsal Girişim Sermayesi Konferansı'nın ikincisi, Girişimci Kurumlar Platformu (GKP) tarafından Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde ve Fiba Holding ana sponsorluğunda CVC Bosphorus'24 adıyla düzenlendi. Kurumsal girişim sermayelerinin yanı sıra yatırım dünyasından ve kurumsal şirketlerden yerli ve yabancı üst düzey yöneticilerin yer aldığı, yaklaşık 250 şirketten 500'e yakın katılımcıyla gerçekleşen konferansta, 26 konuşmacı yer aldı.
Temasını yatırım alanında iş birliği ve birlikte büyümek üzere şekillendiren CVC Bosphorus'24'te, "Invest Together, Stronger Together" mottosu altında; yatırım dünyasındaki trendler, gelişmeler ve yaşanan ortak sorunların çözümleri tartışıldı.
"Girişimci ve kurucu bakış açısına sahip iş liderlerine ihtiyaç var"
Girişimci Kurumlar Platformu Kurucusu ve Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Rektör Danışmanı İhsan Elgin'in açılış konuşmasının ardından gerçekleşen oturumda Fiba Grubu Kurucusu ve Onursal Başkanı Hüsnü Özyeğin ve Fibabanka Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Mert, iş dünyasında girişimciliği konuştu.
Fiba Grubu Kurucu ve Onursal Başkanı Hüsnü Özyeğin: "İş dünyasında genel olarak girişimciler, piyasaları dolaşıp iş fikirlerini yatırımcılarla paylaşarak finansman bulmaya çalışırlar. Ben farklı bir yöntem izliyorum. Uzun yıllar profesyonel yöneticilik yapmış başarılı iş liderlerini buluyor ve onları girişimci olmaya ikna ediyorum. Ben bunu 'Bireysel sermaye girişimi' olarak adlandırıyorum. Doğru insanları bir araya getirdiğimde onlara özgürlük vermenin başarıyı da beraberinde getireceğini biliyorum" dedi. İş dünyasında girişimci ve kurucu bakış açısına sahip yöneticilere ihtiyaç olduğunu belirten Özyeğin, çok hızlı değişen bir dünyada yıllık yüzde 10-20 büyüme ile yetinen yönetici yaklaşımının geride kaldığını da sözlerine ekledi.
İş dünyasında başarılı girişimciliğin aynı zamanda eğitime de dayandığını belirten Özyeğin, "Üniversitelerin dış dünyayla daha güçlü ilişkiler kurması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'de ilk girişimcilik lisans programını Özyeğin Üniversitesi'nde biz başlattık. Dünyaya baktığımızda, geleceğin mesleklerinin de hızlı bir dönüşüm içinde olduğunu görüyoruz. Biz de bu yıl Özyeğin Üniversitesi'nde girişimciliği destekleyecek geleceğin mesleklerine yönelik bir lisans programı başlatıyoruz" dedi.
Fibabanka Genel Müdürü Ömer Mert ise Fibabanka olarak gerçekleştirdikleri yatırımlarla, bankanın dijitalleşme vizyonuna sunduğu katkıyı ve girişimlere sağladığı değeri anlattı. Ömer Mert konuşmasında, "Pandemi döneminde birçok girişimin hızla geliştiğine şahit olduk. Ancak şimdi içinde bulunduğumuz konjonktürde, girişimler için paraya erişim çok daha zor hale geldi. Bankalar, girişimlere kredi sağlama konusunda çekimser bir yaklaşım sergiliyor. Biz Fibabanka olarak hem girişimlerin finansal ihtiyacına cevap veriyor hem de bilgi ve tecrübe birikimimizle büyüme süreçlerine destek oluyoruz. Biliyoruz ki, konu girişimlere sermaye desteği vermekle son bulmuyor. Hedefimiz; Türkiye'den global çapta büyük oyuncular çıkarmak. Türkiye'den çok büyük değerler çıkabilmesinin yolu ise kurumsal girişim sermayesi şirketlerinin güç birliği yapmasından, girişimlere ciddi bir desteğin sunulmasından geçiyor. Bu hedefe ulaşmak için iş birliği çağrısında bulunuyoruz" açıklamasında bulundu.
Kurumsal girişim sermayesi büyüyor
Girişimci Kurumlar Platformu Kurucusu ve Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik Rektör Danışmanı İhsan Elgin ise açılış konuşmasında, Türkiye'de kurumsal girişim sermayesi sektörünün verilerini paylaşırken kurumlardan gelen yatırımların, Türkiye'deki toplam yatırımların neredeyse yarısını oluşturduğunu belirtti. Kurumsal girişim sermayelerinin büyümesine dikkat çeken ve diğer yatırım şirketleriyle birlikte çalışmalarının önemine değinen Elgin; "Kurumsal girişim sermayesi yatırımları Türkiye'de 2019'dan bu yana istikrarlı bir artış gösteriyor. 2023 sonu itibarıyla 83 adet kurumsal girişim sermayesi şirketi var. Her 3 yatırımdan bir tanesini kurumlar gerçekleştiriyor. Yatırım miktarına bakıldığında da tüm yatırımların yaklaşık yarısının kurum fonlarından geldiği görülüyor. Bu nedenle kurumsal girişim sermayelerini artık bir yardımcı aktör değil, ana aktör olarak değerlendirmek gerekiyor. Girişimler de kurumlarla birlikte çalışmayı öğrenmeli çünkü kurumsal girişim sermayeleri girişimler için paradan fazlasını, ciddi bir iş deneyimini ve iş bağlantılarını da beraberinde getiriyor." dedi.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.