Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Rapor ektedir.
Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.gedik.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Rapor ektedir.
Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.gedik.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Enflasyon verisinin beklentilerden daha pozitif gelmesi ardından Eylül ayında faiz indirimlerine artık kesin gözü ile bakılıyor. Faiz indirimlerini ise kutlamayan şirketler, yaklaşık bir buçuk senedir gördüğümüz yıldız şirketlerden farklı isimler. Başta Russell endeksi olmak üzere gayrimenkul ve sağlık sektörü gibi oyuncular, sert bir rotasyon hareketinde teknoloji şirketlerinden çıkan paranın ilgi odağı oldular. Bu hareket devam edecek mi, devam edecekse önümüzde ne gibi engeller var bu konuyu biraz tartışacağız
Faiz indirimleri ile ilgili 2 sorunun önemli olduğunu düşünüyorum. Birincisi inmesi gereken nokta yani denge faiz oranı, ikinci ise Fed’in bu orana göre nasıl konumlanacağı. Uzun vade denge faiz oranı yani r*, kolay ölçülebilen ve hakkında kolay konuşulabilen bir konu değil. Ekonominin uzun vadeli büyüme dinamikleri olan demografi ve verimlilik başta olmak üzere temel unsurlarına odaklanarak varsaydığımız bu oran, kısa vadeli denge faiz oranından daha yavaş hareket eden dinamikleri ile ayrılıyor ve ayrı değerlendiriliyor. Bugün baktığımızda AI, artık herkesin odağında ve bir süredir AI ile bağlantılı olmayan bir verimlilik artışı ile karşı karşıyayız. Bu verimlilik artışının nedenleri çokça tartışılıyor, bazı akademik çalışmalarda otomasyon süreçlerinin artmasının oldukça etkili olduğu yazılıyor ancak verimlilik, öngörülmesi pek kolay bir husus değil. Daha önce çok defa tahmin edilmeye çalışılan verimlilik, çok defa ekonomistleri şaşırtmayı başarmış bir kavram. Ancak bu defa önümüzde AI devrimi mevcut ve bu AI sayesinde verimlilikte bir artış yaşanacağı herkesin dilinde olan bir konu. AI hakkında türlü yazılar yazıp videolar çekerken ana amacımız tam olarak bunun yaşanacağını anlatmaktı, bunun gerçekleşeceğini düşünüyorum. Demografik koşullar her ne kadar baskı unsuru olmaya devam etse de AI üzerinden gerçekleşecek olan verimlilik artışının, r* tarafında yukarı harekete neden olduğunu düşünüyorum, birkaç çeyrektir izlediğimiz verimlilik artışının ise kalıcı olabileceği kanaatindeyim. Peki bu ne ifade ediyor?
Alışılagelmiş basmakalıp düşünce faizlerin artarken endekslerin ve şirketlerin baskı altında kalacağı yönünde. Reel faizlerin düşüşü genel olarak hisse senetlerinin değerlemelerinde pozitif fiyatlamaya eşlik ediyor doğru ancak nedensellik ile eş zamanlılığı birbirine karıştırmamak, istatistik derslerinde ilk öğretilen husustur, temellere dönmek bazen oldukça faydalıdır. R*, bir ekonomideki yatırım ve tasarruf talebinin buluştuğu nokta olarak tanımlanabilir. Aşağıda yer alan grafik, 80’li yıllardan sonra ABD 10 yıllık reel faiz oranları ile CAPE rasyonun ters çevrilmiş halini bizlere gösteriyor, yani rasyo aşağı gittikçe değerlemeler bonkörleşiyor. Volker sonrası dönemde enflasyon beklentilerinin çıpalanması ile önemli bir düşüş hareketi başlıyor ve 90’lı yıllar boyunca bu hareket devam ediyor. Ancak 2000’li yıllara geldiğimizde aradaki korelasyon bozuluyor. Bu korelasyonun bozulması, farklı sebeplere dayanıyor. Bunlardan ilki, Ben Bernanke’nin “savings glut” olarak tanımladığı döneme girilmiş olması. ABD’nin özellikle teknolojik gelişmeler sayesinde verimlilik tarafında yaşadığı artış ve marjinal sermaye getirilerinin yükselmesi, 90’lı yıllarda Asya Krizi ve gelişmiş ülkelerin demografik sorunlar ile baş etmeleri nedeniyle bu ülkelerdeki yatırımcıların gözdesi haline gelmesini sağladı. Bu dönemde reel faizler düşüş eğilimine devam ederken denge faiz artan verimlilik ile yükselme eğiliminde olsa da küresel tasarruf talebinin ABD’ye odaklanması, yaşanan yatırım harcamalarının çok üzerinde bir tasarruf-yatırım dengesini ortaya çıkardı ve denge faizi aşağı itti, sonucunda da hisse senedi balonu patladı. Tahvil faizlerinin ABD’ye akın akın gelen sermaye nedeniyle düşük seviyelerde kaldığı dönemin sonunda hisse senedi piyasaları dotcom olarak tarihe geçen balonu yaşadı, verimlilik artışı ile meşru başlayan hareket, tatsız bitti. Bu konuya tekrar döneceğiz. Dotcom balonunun ardından hisse senetleri tarafında verimlilik ve sermaye harcamaları alanında yaşanan durgunluk dönemi, reel faizlerin düşük seyrine rağmen kendisini gösterdi. Bu dönemde Dünyadaki savings glut etkisinin devam ettirdi ancak hisse senetlerinde uygun verimliliği yakalayamadığı için düşük faizlerin kucak açtığı konut sektörünü park yeri olarak seçti. Konut sektörüne dünyadan akan para o kadar büyüktü ki ABD tarihinin en büyük cari açık rakamlarına ulaştı ve sonunda neler olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Buradan çıkarılması gereken ders, denge faiz oranının yönü oldukça önemli ve 2000 öncesi hisse senedi hareketine baktığımızda 2008 krizine benzer şekilde bir para girişi izlenirken, verimlilik ve denge faizi yukarı iten unsurlar, reel faizlerden bağımsız olarak bambaşka birer senaryo izlettiler. Dotcom krizi ile 2008 krizi arasında hisse senetlerinin çok iyi performans gösterdiğini söylemek pek mümkün değil. Benzer bir örneği 2008 krizi sonrasında da görüyoruz, 2013 yılından itibaren ABD ekonomisinin toparlanmaya başlaması, 2015 yılından sonra Fed’in artan reel faizler nedeniyle faiz artırmasına neden oldu ve endeks çarpanları ile faizler, beraber yükseldi. Sonuç olarak yükselme eğiliminde olan r*, bizler için pozitif olacak ve faiz indirimlerini belki daha az sayıda tutacak
Utku Oktay Acundeğer
Detaylı bilgi almak, İş Yatırım’ın güncel raporlarına ulaşmak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
https://arastirma.isyatirim.com.tr/2024/07/17/faiz-indirimleri-ve-r/
İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.isyatirim.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
PSA'nın Avrupa ve Akdeniz (EuroMed) ve Orta Doğu ve Güney Asya (MESA) bölgelerinin CEO'su Vincent NG, 26 Haziran 2024 tarihinde şirketin yıllık Genel Kurul Toplantısı sırasında Mersin Uluslararası Limanı'nın (MIP) yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak atandı. Böylece NG, kısa bir süre önce PSA'nın EuroMed bölgesi CEO'luğundan ayrılan David Yang'ın yerine geçti.
2012 ile 2023 yılları arasında EuroMed ve Amerika kıtasının bölgesel CFO'su olarak görev yapan Vincent NG, 2006 ile 2008 yılları arasında MIP’de derin deniz terminalleri CFO'su olarak görev yaptı.
Mersin ziyareti sırasında MIP Genel Müdürü Ajay Kumar Singh ile birlikte Mersin Vali Yardımcısı ve Mersin Liman Mülki İdare Amiri İbrahim Küçük ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile bir araya gelen Vincent NG, MIP'nin Türkiye'nin büyüme hikâyesine olan bağlılığını teyit etti.
Vincent NG hakkında:
PSA EuroMed ve MESA'nın mevcut bölgesel CEO'su olan Vincent NG, PSA iştirakleri ve ortak girişimlerinde bir dizi yönetim kurulunda görev yapıyor. Sorumlulukları arasında stratejik büyümeyi yönlendirmek, operasyonel mükemmelliği sağlamak ve EuroMed ve MESA'nın genişleyen pazarlarında ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak yer alıyor. Aynı zamanda PSA International'ın Üst Yönetim Konseyi'nde de yer aln NG, bundan önce bir yıl boyunca PSA'nın tedarik zinciri çözümleri birimi olan PSA BDP'nin Kurumsal Büyüme CEO'su ve Finans Direktörü olarak görev yaptı.
NG, PSA'ya 1998 yılında muhasebede görev alarak katıldı ve o zamandan beri kuruluş içinde birçok farklı görevde bulundu. Aynı zamanda 2008 yılında MIP'yi kuran ekibin CFO'su olarak görev yapmıştı.
NG, MIP'de geçirdiği 15 ayın ardından 2008 yılında PSA International'ın Finans ekibinin Başkan Yardımcısı olmuş ve iki yıl sonra MESA Bölgesi CFO'luğuna terfi etti.
NG, 2012 ve 2022 yılları arasında PSA EuroMed ve Amerika (EMA) Bölgesel CFO'su olarak görev yapmıştır. Bu süre zarfında, MIP de dahil olmak üzere PSA'nın bölgedeki tüm iştiraklerinin ve ortak girişimlerinin finansal yönetiminden sorumlu olarak iş geliştirme stratejilerinin ve girişimlerinin yönetiminde kilit bir rol oynamıştır.
NG, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi Muhasebe bölümünden onur derecesiyle mezun olmuş, PSA'nın birçok projesinde önemli bir değişim katalizörü olarak yaptığı katkılardan dolayı 2016 yılında PSA Küresel Şampiyon Ödülü'nü almıştır.
Vincent NG atanmasıyla ilgili olarak şunları söylemiştir: "Mersin Limanı’nın ve bölgenin muazzam büyüme potansiyelini hayata geçirmek üzere MIP ekibi ve tüm paydaşlarla yakın bir şekilde çalışmayı dört gözle bekliyorum. Özellikle East Med Hub 2 genişleme projesinin tamamlanmak üzere olmasından dolayı heyecanlıyım zira bu proje MIP'nin kapasitesini ve kabiliyetlerini önemli ölçüde artıracaktır."
Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. Hakkında
Akfen Holding ve PSA International ortaklığında kurulan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. (MIP) 11 Mayıs 2007 tarihinde T.C.D.D. Mersin Liman İşletmesini 36 yıl süreyle devralmıştır. 2017 yılında hissedarları arasına Avustralyalı Fon Şirketi IFM’in katıldığı Mersin Uluslararası Limanı (MIP), Ankara, Gaziantep, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya gibi Türkiye’nin sanayileşmiş kentleri ile Suriye, Irak ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri gibi sınır komşusu olan ülkelere, demiryolu ve karayoluyla bağlıdır. Orta Doğu ve Karadeniz’le olan aktarma ve hinterlant bağlantılarıyla, Akdeniz Bölgesindeki ana konteyner limanlarından biridir.
Mersin Uluslararası Limanı (MIP), geniş hinterlandı, erişilebilir ulaşım imkanları ve başarılı personeli ile Türkiye’nin ithalat ve ihracat hacminin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yıllık elleçlenen toplam kargo miktarı ve mevcut sahası ile MIP Türkiye’nin en büyük limanıdır.
2024-7-17 Günü Belirlenen Merkez Bankası Döviz Kurları ve Altın Fiyatları (Saat 10:00) | |||
---|---|---|---|
Döviz Kodu / Cinsi | Birim | Döviz Cinsi / Saflık Derecesi | Alış |
USD/TRY | 1 | USD | 33,0999 |
EUR/TRY | 1 | EUR | 36,0723 |
GBP/TRY | 1 | GBP | 42,9868 |
CHF/TRY | 1 | CHF | 37,0411 |
Altın/TRY | 1 gr | 1000/1000 | 2637,08 |
Altın/TRY | 1 gr | 995/1000 | 2623,89 |
Merkez Bankası'nın Mayıs 2024 dönemi Konut Fiyat Endeksi'ne ilişkin açıklaması şöyle:
Konut Fiyat Endeksi (KFE)
2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 oranında artan KFE, bir önceki yılın aynı ayına göre
nominal olarak yüzde 45,0 oranında artmış, reel olarak ise yüzde 14,9 oranında azalmıştır
Türkiye’deki konutların kalite
etkisinden arındırılmış fiyat
değişimlerini izlemek amacıyla
hesaplanan Konut Fiyat Endeksi
(KFE) (2017=100), 2024 yılı Mayıs
ayında bir önceki aya göre yüzde
1,3 oranında artarak 1273,5
seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bir önceki yılın aynı ayına göre
yüzde 45,0 oranında artan KFE, aynı
dönemde reel olarak yüzde 14,9
oranında azalış göstermiştir.
İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut
fiyat endekslerindeki gelişmeler
değerlendirildiğinde, 2024 yılı Mayıs
ayında bir önceki aya göre, sırasıyla
yüzde 1,1, 2,4 ve 2,6 oranlarında
artış gözlenmiştir. Endeks değerleri
bir önceki yılın aynı ayına göre,
İstanbul, Ankara ve İzmir’de
sırasıyla yüzde 35,3, 53,9 ve 44,2
oranlarında artış göstermiştir. "
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı Haziran ayı Konut Satış İstatistiklerini açıkladı.
TÜİK'in konuya ilişkin haber bülteni aşağıda bulunuyor:
" Türkiye genelinde Haziran ayında 79 bin 313 konut satıldı
Türkiye genelinde konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %5,2 azalarak 79 bin 313 oldu. Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 13 bin 25 ile İstanbul, 6 bin 866 ile Ankara ve 4 bin 361 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 34 ile Ardahan, 40 ile Hakkari, 44 ile Tunceli ve Bayburt oldu.
Konut satışları Ocak-Haziran döneminde %3,7 azaldı
Konut satışları Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,7 azalışla 545 bin 74 olarak gerçekleşti.
İpotekli konut satışları 6 bin 813 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %49,4 azalış göstererek 6 bin 813 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı %8,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %57,7 azalışla 51 bin 415 oldu.
Haziran ayındaki ipotekli satışların, bin 547'si; Ocak-Haziran dönemindeki ipotekli satışların ise 12 bin 176'sı ilk el satış olarak gerçekleşti.
Diğer satış türleri sonucunda 72 bin 500 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde diğer konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,3 artarak 72 bin 500 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı %91,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Haziran döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %11,1 artışla 493 bin 659 oldu.
İlk el konut satış sayısı 25 bin 425 olarak gerçekleşti
Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %1,8 azalarak 25 bin 425 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı %32,1 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,3 artışla 173 bin 324 olarak gerçekleşti.
İkinci el konut satışlarında 53 bin 888 konut el değiştirdi
Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,7 azalış göstererek 53 bin 888 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı %67,9 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %5,8 azalışla 371 bin 750 olarak gerçekleşti.
Yabancılara Haziran ayında bin 440 konut satışı gerçekleşti
Yabancılara yapılan konut satışları Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %45,1 azalarak bin 440 oldu. Haziran ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı %1,8 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 593 ile Antalya, 478 ile İstanbul ve 116 ile Mersin oldu.
Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %45,7 azalarak 10 bin 461 oldu.
Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Rusya Federasyonu vatandaşlarına yapıldı
Haziran ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 332 ile Rusya Federasyonu, 156 ile İran ve 102 ile Ukrayna vatandaşlarına yapıldı.
Merkez Bankası'nın bugün yayınladığı konuya iliskin haber bülteni aşağıda bulunuyor:
" Mayıs sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2023 yıl sonuna göre 4,5 milyar ABD doları artarak 168,5 milyar ABD doları olmuştur. Vadeye göre incelendiğinde, 2023 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 2,4 milyar ABD doları artarak 157,3 milyar ABD doları; kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 2,1 milyar ABD doları artarak 11,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği gözlenmektedir.
Borçluya göre dağılıma bakıldığında, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmalarının 365 milyon ABD doları azaldığı, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmalarının ise 2,6 milyar ABD doları artışla 17,4 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 97 milyon ABD doları azalmış, tahvil stoku ise 41 milyon ABD doları azalarak 1,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmalarının 275 milyon ABD doları azaldığı, tahvil stokunun ise 762 milyon ABD doları artarak 10,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, 2023 yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 1,3 milyar ABD doları artışla 5,8 milyar ABD doları; finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 382 milyon ABD doları azalışla 1,3 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.
Alacaklıya göre dağılım incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, Mayıs sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 583 milyon ABD doları azalarak 106,7 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, tahvil hariç özel alacaklılara olan borcun bir önceki yıl sonuna göre 1,7 milyar ABD doları artarak 9,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir.
Döviz kompozisyonuna bakıldığında, 157,3 milyar ABD doları tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun %58,0'ının ABD doları, %35,5’inin Euro, %2,4’ünün Türk lirası ve %4,1’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu ve 11,2 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise %44,4’ünün ABD doları, %18,8’inin Euro, %32,5’inin Türk lirası ve % 4,3’ünün diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülmektedir.
Sektör dağılımı incelendiğinde, Mayıs sonu itibarıyla, 157,3 milyar ABD doları tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun %37,8’ini finansal kuruluşların, %62,2’sini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturmuştur. Aynı dönemde, 11,2 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun %75,7’sini finansal kuruluşların, %24,3’ünü ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturmuştur.
Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, Mayıs sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 51,0 milyar ABD doları tutarında olduğu gözlenmektedir.
(*) Rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.