Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
OİB verilerine göre Türkiye otomotiv endüstrisinin mart ayı ihracatı yüzde 9,2 artışla 3 milyar 518 milyon dolar oldu. Türkiye ihracatında yine ilk sırada yer alan otomotiv endüstrisinin aldığı pay da yüzde 17,5 olarak gerçekleşti.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Mart ayında bugüne kadar aylık bazda ulaşılan en yüksek ikinci ihracat rakamına ulaştık. Binek otomobiller ihracatı yüzde 29 ve Çekiciler ihracatı yüzde 66 arttı. Ülke bazında Almanya’ya yüzde 37, Fransa’ya yüzde 24 ve İspanya’ya yüzde 105 artış kaydettik.”
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye ihracatının lider sektörü olan otomotiv endüstrisinin mart ayı ihracatı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 9,2 artışla 3 milyar 518 milyon dolar oldu. Türkiye ihracatında ilk sırada yer alan endüstrinin aldığı pay da yüzde 17,5 olarak gerçekleşti.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, “Mart ayında bugüne kadar aylık bazda ulaşılan en yüksek ikinci ihracat rakamına ulaştık. Bu yılın ilk çeyreğinde de otomotiv endüstrisi ihracatımız yüzde 4 artarak 9 milyar 495 milyon dolar oldu. Martta Binek otomobiller ihracatımız yüzde 29 ve Çekiciler ihracatımız yüzde 66 artış gösterdi. Almanya’ya yüzde 37, Fransa’ya yüzde 24 ve İspanya’ya yüzde 105 ihracat artışı kaydettik” dedi.
Tedarik endüstrisi ihracatı 1,3 milyar dolar oldu
Sektör ihracatında en büyük ürün grubu olan Tedarik endüstrisinin mart ayı ihracatı 1 milyar 323 milyon dolar oldu. Binek Otomobiller ihracatı yüzde 29 artışla 1 milyar 134 milyon dolar, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı yüzde 11 düşüşle 574 milyon dolar, Otobüs-minibüs-midibüs ihracatı yüzde 1,5 artışla 267 milyon dolar, Çekiciler ihracatı da yüzde 66 artışla 170 milyon dolar oldu.
Tedarik Endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracat yüzde 2,5 arttı. Önemli pazarlardan ABD’ye yüzde 18, Romanya’ya yüzde 39, İspanya’ya yüzde 59, Çekya’ya yüzde 21, Fas’a yüzde 24 ihracat artışı yaşandı. Rusya Federasyonu’na ise yüzde 67, Slovenya’ya yüzde 30, İran’a yüzde 44 ihracat düşüşü oldu.
Binek otomobillerde en fazla ihracat yapılan ülke olan Fransa’ya ihracat yüzde 46 artarken, önemli pazarlardan İspanya’ya yüzde 244, Slovenya’ya yüzde 150, Polonya’ya yüzde 90, Belçika’ya yüzde 63, Yunanistan’a yüzde 146 ihracat artışı yaşandı.
Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda ise Birleşik Krallık’a yüzde 35, İtalya’ya yüzde 44, Fransa’ya 9, Belçika’ya yüzde 51 ihracat düşüşü, Almanya’ya yüzde 301, İspanya’ya yüzde 159 ihracat artışı oldu.
Otobüs Minibüs Midibüs ürün grubunda ise Almanya’ya yüzde 313, Birleşik Krallık’a yüzde 85, Polonya’ya yüzde 48, Sırbistan’a yüzde 299 ihracat artışı, İspanya’ya yüzde 46, İtalya’ya yüzde 17, ABD’ye yüzde 63 ihracat düşüşü yaşandı.
Almanya’ya ihracat yüzde 37 arttı
Martta en büyük ülke pazarı olan Almanya’ya ihracat geçen yıla kıyasla yüzde 37 artışla 560 milyon dolar oldu. İkinci büyük pazar olan Fransa’ya ihracat yüzde 24 artışla 459 milyon dolar olurken, Birleşik Krallık’a yönelik ihracat yüzde 4 azalışla 314 milyon dolar oldu. Önemli pazarlardan İspanya’ya yüzde 105, Slovenya’ya yüzde 42, Polonya’ya yüzde 30, Romanya’ya yüzde 46, Irak’a yüzde 93, Yunanistan’a yüzde 78 ihracat artışı yaşanırken İtalya’ya yüzde 14, Fas’a yüzde 22, Hollanda’ya yüzde 43 ve Rusya’ya yüzde 67 ihracat düşüşü yaşandı.
AB Ülkelerine ihracat yüzde 22 arttı
Ülke grubu bazında en büyük pazar olan ve otomotiv ihracatından yüzde 74 pay alan AB Ülkelerine mart ayında yüzde 22 artışla 2 milyar 607 milyon dolar ihracat yapıldı. Diğer Avrupa Ülkeleri yüzde 11 pay ile ülke grupları arasında ikinci sırada yer alırken, bu ülke grubuna yönelik ihracat yüzde 4 azaldı. Bağımsız Devletler Topluluğu’na yüzde 49 ve Orta Doğu Ülkeleri’ne yüzde 46 ihracat düşüşü yaşanırken, Diğer Amerikan Ülkelerine de yüzde 38 ihracat artışı oldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi'nin (TEİAŞ) açıkladığı son verilere göre Mart ayı sonu itibarıyla elektrik üretiminde rüzgar enerjisi yüzde 10,4'lük, güneş enerjisi ise yüzde 7,3'lük paya ulaştı. Toplam kurulu güçte yenilenebilir enerji kaynaklarının payı öngörülerle uyumlu şekilde artarken rüzgar ve güneş enerjisinin yükselişi devam etti. Konuyu değerlendiren Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, "Türkiye'nin kurulu gücü 2025 Mart ayı itibarıyla 117.885 MW'a ulaşırken bu rakamın içerisinde yüzde 11,2'lik payı rüzgar, yüzde 17,8'lik payı ise güneş enerjisi santralleri aldı. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretimin artmasıyla temiz enerji dönüşümüne ve elektrik enerjisinde ithal kaynaklara bağımlılığın azalmasına şahit oluyoruz. Depolamalı santrallerin devreye girmesiyle ithal fosil kaynaklara ihtiyaç, daha hızlı bir ivme ile azalacak" dedi.
Türkiye enerji sektörü sürdürülebilir büyüme ve yeşil dönüşüm yolunda emin adımlarla ilerliyor. TEİAŞ'ın açıkladığı Mart ayı verilerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının yükselen payı de dikkat çekti. Bu kapsamda elektrik üretiminde rüzgar enerjisi yüzde 10,4'lük, güneş enerjisi ise yüzde 7,3'lük paya ulaştı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay, "Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimi içerisindeki payının artması, enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılmasını sağlarken toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliğe birinci dereceden destek veriyor. Mart ayı sonu itibarıyla Türkiye'nin kurulu gücü 117.885 MW'a ulaşırken bu rakamın içerisinde yüzde 11,2'lik payı rüzgar ve yüzde 17,8'lik payı ise güneş enerjisi santrallerinin almış olması ortalama enerji maliyetlerimizi iyileştirme yolunda hızla ilerlediğimizi ortaya koyuyor. Bu açıdan baktığımızda enerji kaynaklarına dayalı cari açığımızın azalmasında rüzgar ve güneş santralleri en önemli aktör olarak öne çıkıyor" dedi.
Sağlıklı gıda için de temiz enerji şart!
İklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin tersine çevirmek için kaynakların özenle korunması gerektiğine vurgu yapan Akbay, "Üretken tarım ile sağlıklı gıdaya ulaşılabilirliği artırmak ve en nihayetinde ülke refahımızın artışını sağlamak için en doğru bölgelerde güneş ve rüzgar enerjisinden fayda sağlıyoruz. Eksim Enerji olarak Türkiye'nin her bölgesindeki yatırımlarımızla 2035 yenilenebilir enerji kaynakları ve 2053 net sıfır emisyon hedeflerine verimli üretim kaynaklarımızla katkı sağlıyor, 'Yeteri Kadar' diyerek ihtiyacımızın ötesinde tüketimin karşısında duruyoruz" dedi.
GES'lerin sayısı 30 bini geçti
Türkiye genelinde güneş enerjisi santral sayılarının 32 bin 307 adede ulaştığını kaydeden Arkın Akbay, "Ülkemiz, güneş enerjisi potansiyeli yüksek bölgelerden birinde yer alıyor ve bu fırsat en verimli şekilde değerlendiriliyor. Eksim Enerji olarak biz de Şanlıurfa-Viranşehir GES projemizle yakın zamanda ilk fazında 45 MW'lık üretim izni aldık. Projemiz Haziran ayında tamamlandığında 191,4 MW kapasiteye ulaşarak 135 bin haneye temiz enerji sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
"2.200 MW'ı aşan bir kurulu güce ulaşma yolundayız"
"2029 yılına kadar yurt içi ve yurt dışındaki projelerimizi devreye alarak 2.200 MW'ı aşan bir kurulu güce ulaşma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz" diyen Akbay, depolama teknolojilerinin de bu süreçte etkin rol oynayacağını vurguladı. Akbay, "Yenilenebilir enerjinin kesintili üretimini dengelemek ve arz güvenliğini artırmak amacıyla depolama teknolojilerinden yararlanacağız. Böylelikle temiz enerjiyi uzun süreli saklayarak sürekli ve tüketicimizin talep ettiği anda güvenilir şekilde tüketicilere ulaştırmayı, iletim ve dağıtım şebekelerimizin enerji kalitesini artırmaya destek vermeyi hedefliyoruz. Ülkemizin yerli üretimini artırması için alımlarımızda yerli üretilmiş ekipmanlara ve teknolojinin Türkiye'de geliştirilmesine öncelik veriyoruz" dedi.
Rüzgar enerjisi santrallerinin sayısı 376'ya yükseldi
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) sayesinde Türkiye'nin, Avrupa'nın en hızlı büyüyen rüzgar enerjisi pazarlarından biri haline geldiğini kaydeden Arkın Akbay, Eksim Enerji'nin bu alandaki yatırımlarına da hız kesmeden devam ettiğini ifade etti. Akbay, "Türkiye'deki rüzgar enerjisi santrallerinin sayısı 376'ya yükseldi ve ülkemizin her bölgesinde yer alan santrallerimizle bu büyüyen yapının önemli bir destekçisiyiz. Son olarak devreye aldığımız Sakarya-Geyve RES projemiz kapsamında 80 milyon Euro'luk yatırım yaparak tesis gücümüzü 150 MW'a çıkarıyoruz. Bu sayede yaklaşık 125 bin hanenin elektrik ihtiyacını temiz enerjiyle karşılayacağız. Geyve'deki kapasite artışını sağladığımız 14 türbinimizin kurulumunu tamamlamak üzereyiz. Silivri santralimizde 8, Karaman santralimizde 10, Yozgat santralimizde 8 adet, toplam 176 MW kurulu gücün ülkemizin enerjisine 2025'te katkı sağlaması için ekiplerimiz var gücüyle çalışıyor" dedi.
Yeni yatırımlara dair açıklamalarına devam eden Akbay, "8 adet toplam 56 MW kapasiteli N163/6.X rüzgar türbini alımı için anlaşma sağladık. 2025 ve 2026 yıllarını kapsayan bu yatırımla Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde bulunan Silivri, Susurluk, Bergama Ovacık, Seferihisar, Hasanbeyli ve Tokat Killik RES'lerindeki santrallerimizi güçlendireceğiz" şeklinde konuştu.
"Yatırımlarımızda yerel toplumla güçlü iş birliği yürütüyoruz"
Arkın Akbay, "Tesislerimizin bulunduğu her yerin hemşehrisiyiz. Ülkemize ve topluma karşı sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getirmek için azami çaba gösteriyoruz" diyerek, Eksim Enerji'nin sosyal sorumluluk ve ekosistemi koruma bilinciyle hareket ettiğini de vurguladı. Yatırım bölgelerinde yürütülen tüm projelerin, bağımsız kuruluşların denetimi ve halkın görüşleri doğrultusunda, ilgili merkezi ve yerel kurumların onaylarıyla hayata geçirildiğini belirten Akbay, bu yaklaşımla yerel toplumla güçlü bir iş birliği ve çevreye duyarlı bir büyüme sağladıklarını ifade etti.
USD/TRY: ABD'nin tarifeler konusunda geri adım atmaya niyetli olmamasının etkisiyle küresel borsalar haftaya satıcılı başladı. Gün içerisinde ise sonradan doğrulanmayan "tarifelerin 90 gün ertelenebileceği" haberleri ile borsa endekslerinde oldukça geniş bir aralıkta dalgalanma yaşandı. Diğer taraftan, AB ve Japonya'dan müzakere sinyalleri geldi. Günün sonunda ise Avrupa'da Euro Stoxx endeksi %4,55 oranında düşerken, Nasdaq hafif de olsa artıda kapatmayı başardı. Bu arada Çin, ABD'den yapılan tüm ithalata %34 gümrük vergisi uygulayacağını duyurmasının ardından Trump bu ülkeye %50 ilave tarife tehdidinde bulundu. Buna karşın bu sabah ABD vadelileri %1'in üzerinde primli. Dün %3,90'ın altına sarkan ABD on yıllık tahvil faizi %4,15 civarında seyrediyor. Gelişmekte Olan Ülke para birimleri, Çin Yuan'ı ile birlikte toparlanma eğiliminde. Bu arada dün gece Trump, Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı ile görüşmesinde, Türkiye'nin Suriye'deki rolünün önemine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan iyi ilişkilerine vurgu yaptı. Fiyatlamalar tarafında ise Dolar/TL'de 38,0 civarındaki hareket devam ediyor. Bugün piyasalar üzerinde etkili olabilecek önemli bir veri akışı bulunmuyor.
EUR/USD: ABD başkanı Trump'ın beklenilenin üzerinde gümrük tarifelerini açıklamasının ardından oluşan hareketlilik devam ediyor. Öte yandan, tarifelerin 90 gün ertelenebileceği haberleri ile borsa endekslerinde oldukça geniş bir aralıkta dalgalanma yaşanırken Beyaz Saray haberleri doğrulamadı. Ayrıca, Trump, 9 nisanda yürürlüğe girmesi beklenen tarifeler için ara vermeyeceğini söyledi. Ek olarak, tarifelerin ortaya çıkardığı resesyon endişeleri de gündemde kalırken, Trump faiz indirimine gidilmesi gerektiğini yineledi. Faiz indirim beklentilerinin öne çekildiği dönemde bu haftaki ABD enflasyon rakamları önemli olabilir. Fiyatlamalar tarafında EURUSD paritesi dünü %0,4 geri çekilmeyle 1,0912 seviyesinde tamalarken, bu sabah ise alıcılı bir seyir izliyor. Teknik seviyelere bakıldığında, 1,1050 - 1,1130 seviyeleri direnç olarak öne çıkarken, 1,0915-1,0850 seviyeleri destek olarak ele alınabilir.
XAU/USD: Ons Altın dünü %1,8 düşüşle ve 2.983 seviyesinden kapattı. Ancak değerli maden bugüne %1 primle güçlü başladı. Gümrük tarifeleri konusunda Japonya ve AB tarafından yumuşama sinyalleri gelse de Trump'ın Çin'e yönelik ek tarife söylemi Çin tarafından kabul görülmedi. Bu arada jeopolitik tarafta ise Trump'ın diplomatik temasları sürüyor. İsrail'le yapılan toplantının ardından İran ile cumartesi görüşme yapılması bekleniyor. Ons Altın'da bu sabahki yükselişin biraz daha anlam kazanabilmesi için 3.025 direncinin kırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu seviyenin üzerinde 3.055 gündeme gelebilir. Diğer yandan, olası düşüşlerde 2.980 ve 2.950 sıralı destekler konumunda.
Brent Petrol: Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Donald Trump'ın beklenenden daha yüksek oranlarda açıkladığı gümrük tarifeleri küresel piyasalar üzerinde yüksek oynaklığa neden olmuştu. Yeni haftaya da sert satışlarla başlayan küresel piyasalarda AB ve Japonya'dan müzakere talepleri gelse de Çin'den gelen mücadele adımlarına Trump'ın cevabı daha yüksek tarifeleri uygulamaya alabileceği oldu. Brent petrol ise talep endişeleriyle geri çekilmesini sürdürdü ve son işlem gününü %2,1'lik kayıpla 64,2 seviyesinden tamamladı. Son dört yılın en düşük seviyelerini test eden Brent Petrol'de bugün ise tepki alımları gözleniyor. Hareketliliğin de azalması kısa süreli de olsa toparlanma için fırsat oluşturabilir. Teknik seviyelere bakıldığında ise 63,90 - 62,35 sıralı destekler olarak izlenebilecekken, 65,32 seviyesinin aşılmasıyla satış baskısı azalabilir. Sonraki direnç 66,27 civarında.
Ziraat Yatırım Menkul Değerler
www.ziraatyatirim.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Halı sektörünün öncü markalarından Artemis Halı, Hall Şirketler Grubu ile "Kurumsal ve Özel Seçili Müşteriler" anlaşması gerçekleştirerek pazarındaki gücünü artırıyor.
Bu stratejik iş birliği kapsamında, Artemis Halı’nın geniş ürün yelpazesi, Hall Şirketler Grubu’nun güçlü satış ağı ve sektördeki köklü deneyimiyle halı tüketicisine ulaştırılacak.
“Hall Şirketler Grubu ile Güçlü Bir Büyüme Stratejisi Oluşturduk”
Anlaşmayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Artemis Halı Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, şu ifadeleri kullandı: “Bu iş birliği, Artemis Halı’nın büyüme stratejisinde önemli bir dönüm noktasıdır. Hall Şirketler Grubu ile gerçekleştirdiğimiz bu anlaşma sayesinde müşteri tabanımızı genişletecek ve pazar payımızda önemli bir büyüme sağlayacağız. Hall Şirketler Grubu’nun sektördeki köklü geçmişi, geniş dağıtım ağı ve müşteri güveni, Artemis Halı’nın sürdürülebilir büyümesine büyük katkılar sunacaktır. Hall Halıcılık’ın sağladığı lojistik ve ticari destek, markamızın İstanbul’daki rekabet gücünü artırırken, müşteri deneyimini de en üst seviyeye çıkarmamıza olanak tanıyacak.”
Hall Şirketler Grubu’nun sağladığı güçlü ticari destek, Artemis Halı’nın İstanbul’daki satış ağını genişletmesine, daha fazla tüketiciye ulaşmasına ve müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmasına olanak tanıyacak. Bu iş birliğiyle Artemis Halı, Hall Şirketler Grubu’nun deneyimi ve operasyonel gücüyle büyüme ivmesini artırmayı hedefliyor.
Türkiye'de yaşanan siyasi gelişmelerin ardından yabancıların carry trade pozisyonlarını da çok hızlı bir şekilde daralttığı görüldü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden Bloomberg HT'nin yaptığı hesaplamaya göre yabancıların Türk bankaları ile swap miktarı iki haftada 10,5 milyar dolar geriledi.
21 Mart haftasında düşüş 3,3 milyar doları bulurken, 28 Mart haftasında ise daha da hızlanarak 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yabancıların carry trade pozisyonu 19 Mart'tan önce 36,5 milyar dolarla zirve seviyeleri kaydetmişti.
bloomberght.com internet sitesinde yayınlanan sözkonusu habere aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.bloomberght.com/carry-trade-tarafinda-yabancilardan-hizli-cikis-3745729
ABD
Küresel borsalarda tarife kaynaklı belirsizlikler devam ederken volatilite yüksek kalmaya devam ediyor. Pazartesi günü, Dow ve S&P 500 sırasıyla %0,91 ve %0,23 kaybederek üst üste üçüncü seansta düştü. Buna karşılık, Nasdaq Composite yatırımcıların Nvidia (%3,5), Amazon (%2,5), Meta (%2,3), Palantir (%5,2) ve Broacom (%5,4) gibi önemli teknoloji şirketlerinin değer kaybeden hisselerini satın almasıyla %0,1 yükseldi. Üç büyük endeks de başlangıçta seansın başlarında 90 günlük tarife duraklaması spekülasyonları üzerine yükseldi, bu söylenti Beyaz Saray tarafından hızla reddedildi. Öte yandan Hazine Bakanı Scott Bessent Japonya da dahil olmak üzere yaklaşık 70 ülkenin tarife müzakerelerini görüşmek üzere yönetime ulaştığını açıkladı. ABD endeks işlemleri Salı günü Asya borslarında iyimser havanın desteği ile yükseldi. Japon Nikkei endeksi 5%'in üzerinde toparlanma gösterirken, Hong Kong ve Şangay endeksleri Pekin'e bağlı fonların alımları ve merkez bankasının piyasayı destekleyeceği söylemleri ile toparlandı. ABD 10 yıllık Hazine tahvili getirisi, yatırımcıların hızla değişen ticaret gelişmeleri arasında ekonomik büyüme ve enflasyon görünümünü yeniden değerlendirmesiyle önceki seansta keskin bir şekilde yükseldikten sonra Salı günü %4,18 civarında kaldı. Getiriler, Başkan Donald Trump'ın agresif tarife duruşuyla yönlendirilen artan ticaret gerginliklerinin durgunluk korkularını tetiklemesi ve güvenli liman varlıklarına kaçışı yönlendirmesiyle son zamanlarda baskı altına girmişti. Ancak Trump'ın kilit ortaklarla ticaret müzakerelerine girme isteğini belirtmesinin ardından bu endişeler biraz azaldı. Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee, merkez bankasının bir sonraki hamlesine karar vermeden önce sert verilere bakması gerektiğini söyledi. Yatırımcılar şimdi önümüzdeki aylarda potansiyel faiz indirimlerine yönelik beklentileri şekillendirmede önemli rol oynayabilecek olan bu haftanın enflasyon verilerine odaklanacak.
Euro Bölgesi
Avrupa hisseleri, Başkan Trump'ın son tarife duyurularının tetiklediği küresel hisse senedi satışının ardından Pazartesi günü üst üste dördüncü seansta düştü. Stoxx 50, Ağustos'tan bu yana en düşük seviyesi olan %5,4 düşüşle kapanmadan önce %7'den fazla düştü. Stoxx 600, Ocak 2024'ten bu yana en düşük seviyesi olan %4,5 düşüşle kapanmadan önce %6'ya kadar düştü. Kamu hizmetleri, perakende, sigorta, finansal hizmetler, petrol ve gaz ve kimyasallar gibi sektörlerin hepsinde %5'in üzerinde düşüşler görüldü. Küresel piyasalar, olası bir tarife duraklaması hakkındaki spekülasyonların ardından kısa bir süre toparlanarak Avrupa'nın öğleden sonraki seansında yeniden negatif bölgeye geçti. Avrupa kapanışından hemen önce Trump, misilleme vergilerini iptal etmediği takdirde Çin'e uygulanan tarifeleri %50 daha artırmakla tehdit ederek daha fazla belirsizlik ekledi. Bugün Asya endekslerindeki toparlanmanın etkisi ile Avrupa borsaları pozitif açılışa işaret ediyor.
Türkiye
Yurt dışı piyasalarda ticaret savaşları ana gündem olmaya devam etmekte. ABD Başkanı D. Trump'ın uygulamaya koyduğu gümrük tarifelerine Çin'den karşı tarifeler gelirken, AB tarafı da ABD ile tarifeleri müzakere etmekte istediklerini, aksi durumda ise karşı tedbirler uygulamaya hazır olduklarını bildirdi. Ticaret savaşları ABD'de büyümeyi negatif etkileyebilecek ve de enflasyonu artırabilecek endişeleri barındırmakta. Yurt içi tarafta ise yaşanan gelişmeler sonrası kurda yatay seyirler sürmekte olup, enflasyon etkisine göre para politikasının ne yönde şekilleneceği takip edilecek. Bugün özelinde önemli bir haber akışı bulunmamakta.
Gedik Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.gedik.com
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ABD Başkanı Donald Trump, ticaret savaşlarının perdesini aralayan yeni gümrük vergileri kararıyla tüm dünya ülkelerini etkileyen bir süreci başlattı. Türkiye'nin yüzde 10'luk vergi grubunda yer almasının olası etkileri de merak ediliyor. KPMG Türkiye Gümrük ve Dış Ticaret Hizmetleri Şirket Ortağı Zahide Demir, bu kararın küresel ticarette yeni bir müzakere dönemini başlattığını belirterek, olası müzakerelerle oranların değişebileceğini vurguladı. Alınan kararların dünyaya ve özellikle Türkiye'ye muhtemel etkilerini değerlendiren Demir, şirketlere bu süreçte nasıl bir yol izleyebilecekleri konusunda da önemli tavsiyelerde bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump'ın dış ticareti yeniden şekillendirmeye dönük adımları hızını artırarak devam ediyor. Koltuğa oturduğu günden bu yana mevcut düzenin bu şekilde gitmeyeceğine dair vermiş olduğu mesajları Çin, Kanada ve Meksika gibi önemli ticaret ortaklarına yönelik kararları takip etmişti. Trump, nisan ayının başında ise tüm dünya ülkelerini ve dolayısıyla dünya dış ticaretini etkileyecek nitelikte bir karar yayımladı. Buna göre:
5 Nisan 2025 itibarıyla ABD'ne ihracat yapan tüm ülkeler için yüzde 10 düzeyinde bir ilave gümrük vergisi uygulanmaya başlandı. Türkiye de bu ülkeler grubunda yer alıyor.
9 Nisan 2025 itibarıyla ABD'nin en çok dış ticaret açığı olan ülkelere (en çok zarar veren ülkeler) özel olarak ve daha yüksek düzeyde belirlenmiş ilave gümrük vergisi oranları uygulamaya girecek.
Şayet ithal eşyasının bünyesinde yüzde 20 veya daha fazla oranda ABD menşeili girdiler var ise ilgili vergi sadece ABD menşeili olmayan girdilere uygulanacak.
“Ticaret savaşlarının perdesi aralandı”
Trump'ın aldığı bu son kararları değerlendiren KPMG Türkiye Gümrük ve Dış Ticaret Hizmetleri Yardımcı Şirket Ortağı Zahide Demir, “Düzenleme doğal olarak tüm dünyada yankı uyandırdı. Zira Trump bu karar ile tüm ülkeleri pazarlık masasına oturmaya davet ediyor. Bu davet cümlesinin hemen ardından ‘müzakerelerden elde edilen sonuçlara bağlı olarak' bu oranların artması veya azalmasının da ihtimal dahilinde olduğunu ekliyor.” dedi.
Kararın duyurulmasının ardından tüm ülkelerin ve Dünya Ticaret Örgütü'nün endişelerini dile getirdiğini belirten Demir, “Ticaret savaşlarının perdesi aralandı. Kararın dış ticaret hacmini azaltacak bir etkisi olduğunu tahmin etmek güç değil. Piyasalar da bu karardan elbette ki olumsuz etkilendi. Ülkelerin bu düzenlemeye kayıtsız kalması pek mümkün değil. Nitekim açıklamalar da bu yönde. Buna karşın karar ile oluşan yeni vergi yüklerinin sabit kalacağını varsaymak pek mümkün görünmüyor, daha ziyade bu yeni durumu hayali bir grafikte ‘t1' noktası gibi düşünmek lazım. Çin'in misilleme olarak ABD menşeili ürünlere yüzde 34 oranında ilave vergi uygulama kararı gibi diğer ülkelerin alacağı kararlar ile kartlar yeniden dağıtılacaktır ki bu da t2 noktası olacak. Bu gibi durumların getireceği gerilim veya belirsizlikler ise üretim süreçlerini ve yatırım planlarını etkileyecektir.” şeklinde konuştu.
“Türkiye için yüzde 10'luk oranın düşüklüğü tek başına bir değer ifade etmiyor”
“Kararda vergi yükleri belirlenirken kullanılan formülün temelinde ABD'nin ilgili ülke ile ticaretindeki dış ticaret açıklarının yattığını biliyoruz.” diyen Demir, “Türkiye yüzde 10'luk baz vergi alınan ülkeler grubunda yer alıyor. Diğer ülke oranlarına bakılınca yüzde 10'luk oranın görece bir iyi hal olarak yorumlandığını söylemek mümkün. Ancak oranın düşüklüğü tek başına bir değer ifade etmeyecek. Hangi sektörlerin bu karardan ne şekilde etkileneceği, küresel tedarik zincirindeki diğer ortakların verileri de dikkate alınarak sektör bazında çalışmayı gerektiriyor. Örneğin tekstil sektöründe Uzak Doğu ülkelerindeki vergi yükleri dikkate alındığında bir avantaj yaratması beklentisi daha yoğun. Yine de AB'ye uygulanan yüzde 20'lik oran ile karşılaştırarak basit bir ‘avantaj hikâyesi' yaratmak yeterli olmayacak. Yalnızca AB'ne ihracat yapan şirketler dahi mevcut pazarın daralması ihtimalini de göz önüne almak durumunda kalabilir. Kısacası üretim merkezlerindeki olası kaymalar, tedarik zincirine yeni halkaların eklenmesi ve eksilmesi gibi pek çok unsur aynı anda değerlendirilmeli.” şeklinde konuştu.
Şirketler nasıl bir yol izlemeli?
Yeni dönemde gümrük ve dış ticaret uzmanlarının ev ödevlerinin artacağını da öngören Demir, şirketlere şu tavsiyelerde bulundu: “Şirketlerin sektör ve rakip analizlerini gözden geçirmesi gerekiyor. Yatırım planlamalarını dış ticaretteki son gelişmelere göre revize etmeleri ve süreci çok yakın takip etmeleri en dikkat edilmesi gereken konuların başında geliyor. Küresel tedarik zincirindeki kırılma veya dönüşüm hızı da bu anlamda bir takibi zorunlu kılıyor. Mevcut üretim süreçlerini menşe esaslı bir bakış açısı ile incelemek faydalı olacak. Bu tür bir analizin pazarda oluşabilecek herhangi bir boşluğu dolduracak bir strateji geliştirilmesine katkı vereceğini öngörmekteyiz. İhracat pazarlarındaki olası daralmalara karşı alternatif rota araştırmaları yapmak, olası riskleri yönetmeye katkı sağlayacak. KPMG gümrük ve ticaret ekibi olarak süreci yakından takip etmeye ve iş ortaklarımıza yardımcı olmaya devam edeceğiz.”
KPMG Hakkında
KPMG, geçmişi 1867 yılına dayanan, üye firmalar ağı sistemiyle 143 ülkede 265 binin üzerinde çalışanıyla faaliyet gösteriyor. Finansal hizmetler, tüketici ürünleri, otomotiv; endüstriyel sektörlerden gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti sağlıyor. KPMG Türkiye ise İstanbul merkez ofisinin yanı sıra Ankara, İzmir ve Bursa ofisleriyle, 1982 yılından beri yaklaşık 1.700 çalışanıyla her sektörden 4 binin üzerinde firmaya sektörler özelinde hizmet veriyor. 2020 yılında küresel ağın Lighthouse lisansını alarak yeni teknolojilerde dünyadaki mükemmeliyet merkezleri arasına giren KPMG Türkiye, müşterilerine değer yaratan çözümler sunuyor. Detaylı bilgi için www.kpmg.com.tr adresine başvurabilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
ABD'nin uygulamaya aldığı yeni gümrük vergileri Türkiye'yi rakiplerine kıyasla daha avantajlı bir konuma taşırken, Egeli tekstil sektörü Turquality projesi ve "Uzak Ülkeler Stratejisi" ile ABD pazarında büyümeyi hedefliyor. Başkan Jak Eskinazi, döviz kuru ve finansman sorunlarına rağmen 2025 için umutlu olduklarını vurguladı.
Ege Tekstil ve Hammadeleri İhracatçıları Birliği'nin 2024 yılı olağan mali genel kurul toplantısı yapıldı.
Ege Tekstilcileri ABD Pazarında Yeni Yolu Haritalıyor
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, "Son gelişmeler Tekstil Sektör Kurulu olarak tüm ilgili Birliklerimizin katılımıyla, ABD'ye yönelik ihracatımızı artırmak ve sektörümüzü tanıtmak amacıyla başlattığımız Turquality tanıtım projemizin çalışmalarının ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. ABD Başkanı Donald Trump tarafından Çin ve Vietnam başta olmak üzere birçok ülkeye uygulanacak yeni ilave gümrük vergileri açıklandı. Türkiye, %10 gümrük vergisi uygulanacak ülkeler arasında yer alıyor. ABD tarifelerinde ülkemiz en düşük ilave vergi uygulanan ülkeler grubunda yer aldı, rakip ülkelere uygulanan daha yüksek vergi oranlarından dolayı avantajlı durumumuzu önümüzdeki dönemlerde ABD'ye yönelik ticaret faaliyetlerimizi yoğunlaştırarak ve gümrük tarifelerinin ortaya çıkaracağı yeni ticaret düzeninde doğru bir yol haritası ile hareket ederek gerçekleştirmemiz gerekecek." dedi.
Türkiye'nin "Uzak Ülkeler Stratejisi
Başkan Eskinazi, "Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat'ın açıklamaları da sektörümüz açısından olumlu gelişmeler olacağını gösteriyor; Türkiye olarak, ABD'nin de dahil olduğu "Uzak Ülkeler Stratejisi" gibi kapsamlı eylem planlarının yanı sıra; tekstil, hazır giyim, makina gibi çeşitli sektörlere yönelik de hazırlıkları hayata geçirmeye başlayacaklarını ve bunların hayata geçirilmesi sonucunda, Türkiye ve ABD arasındaki ticaretin daha da serbestleştirilmesi için de imkanlar ortaya çıkacağını belirtti. Sektörümüz özelinde yapılan bu yorumların da olumlu sonuçlarını göreceğimizi düşünüyorum. ABD'nin yeni ilave vergilerinin sektörümüzü nasıl etkilediğini alt ürün grubu bazında da değerlendirdik; Örneğin; İpek elyaf ve iplik veya keten, kenevir elyaf ve ipliklerde vergi oranı 0 iken yeni uygulama ile %10 vergi uygulanarak ABD'ye gönderilebilecek. Yada, örneğin yatak çarşaflarında %2,5 ile %20,9 arasında vergi uygulanıyorken ilave %10 vergi eklenecek." diye konuştu.
İlk aşamada eklenen %10 ilave vergi olumsuz bir durum olarak algılanabilir ancak daha avantajlıyız
Jak Eskinazi, "İlk aşamada eklenen %10 ilave vergi olumsuz bir durum olarak algılanabilir ancak rakiplerimize uygulanacak vergi oranlarıyla değerlendirildiğinde daha avantajlı halde olduğumuzu görebiliyoruz. Örneğin mevcut vergisi %15 olan Pakistan'a uygulanan ilave vergi %29 iken mevcut vergisi %15 olan Hindistan'a ilave %26 vergi uygulanacak. Hazır giyim için de aynı durum geçerli, örneğin; örme pamuklu T-shirt için ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı mevcut vergi %16,5 iken veya pamuklu erkek denim pantolon için %16,6 iken , %10 ilave vergi olacak. Ancak rakiplerimizin vergi oranları; örneğin Çin için mevcut vergi %50 iken ,ilave vergi ile birlikte toplam %84 oldu. Bangladeş mevcut %15 iken ilave vergi ile birlikte toplam %52 oldu. Vietnam mevcut %15 iken, toplam 61 oldu.
Bir diğer konu, bildiğiniz üzere döviz kurlarının enflasyon oranında artmamasından kaynaklanan maliyetlerimizin artışı ile ihracatçılarımız zor süreçlerden geçmektedir." dedi.
Döviz kurlarında yaşanan son dönemlerdeki artışlara rağmen enflasyonda düşüş yaşandı
Başkan Eskinazi, "Hazine ve Maliye Bakanlığımıza konuyla ilgili çok görüş ilettik ancak bu konuyla ilgili bildiğiniz üzere "döviz artarsa enflasyon artar" görüşü dolayısıyla beklenen çözüm alınamadı. Ancak döviz kurlarında yaşanan son dönemlerdeki artışlara rağmen enflasyonda düşüş yaşandı. Her yerde ilettiğim gibi; Türkiye rakiplerine göre yüzde 40-50 daha pahalı bir ülke haline geldi "İhracatçılar olarak enflasyondan, pariteden darbe yemişken, 2024 yılında finansmana erişimde de büyük zorluklar yaşadık. 2025 yılının kolay geçmeyeceğini öngörüyoruz, ancak yeni gelişmelerle ve alacağımız yeni pozisyonlarla daha iyi bir yıl geçireceğimizin umuduyla çalışmalarımıza devam edeceğiz." diye konuştu.
Genel Kurul sonrası Prof. Dr. Yaşar UYSAL ise "Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Gelişmeler ve Beklentiler" sunumunu gerçekleştirdi
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.