Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kaspersky'nin yakın zamanda yaptığı global bir araştırmaya göre, Türkiye'deki şirketlerin %29'u son iki yıl içinde kötü amaçlı yazılım saldırıları nedeniyle siber olaylar yaşadı. Siber olayların çoğu, çalışanların kötü amaçlı yazılımları indirmesi neticesinde finans kuruluşları, telekomünikasyon şirketleri, enerji, petrol ve gaz gibi kritik altyapılarda meydana geldi.
SE Labs'ın kötü amaçlı yazılımdan koruma testinde Kaspersky Small Office Security ve Kaspersky Endpoint Security for Business sırasıyla "küçük işletme" ve "kurumsal" kategorilerinde test edilirken, Kaspersky Plus "ev" segmentinde değerlendirildi. Bu incelemedeki test senaryoları gerçek dünyadaki siber saldırıları taklit ederek ürün sağlayıcıların algılama, önleme ve azaltma açısından uç nokta güvenlik çözümlerinin etkinliğini göstermesine olanak tanıdı.
Değerlendirmeye katılan Kaspersky ürünleri, tüm tehditleri tespit edip engelledikleri ve sistemi tehlikeye atmalarına izin vermedikleri için "Koruma Doğruluğu Derecelendirmesinde" en yüksek 400 puanı aldı. Ayrıca ürünler yasal uygulamaları ve URL'leri doğru şekilde sınıflandırdığı için "Meşru Doğruluk Derecelendirmelerinde" maksimum 736 puan kazandı. Toplamda Kaspersky anti-malware korumasının %100 etkinliğini gösteren genel "Toplam Doğruluk Derecelendirmesi" sonucu, mümkün olan maksimum puan olan 1136 puan oldu. Böylece Kaspersky ürünleri "AAA" derecesiyle ödüllendirilerek kendi kategorilerinde ilk sırada yer aldı.
Kaspersky, SE Labs Testlerinde %100 Kötü Amaçlı Yazılım Savunma Kapasitesini Kanıtladı!
Kaspersky Tehdit Araştırmaları Başkanı Alexander Liskin, şunları söyledi: "Kötü amaçlı yazılımlar dünyadaki en yaygın saldırı türlerinden biri ve sayıları artmaya devam ediyor. Siber güvenlik çözümlerinin gelişmesiyle birlikte bu tehditlerin yaratıcıları güvenlik sistemlerini atlatmanın yeni yollarını arıyor. İyi haber şu ki, güvenlik sağlayıcılarının kendileri de zayıflıkları bulmak ve proaktif karşı teknolojilerini buna uygun olarak geliştirmek ve yükseltmek için sistemler ve çözümler üzerinde araştırmalar yapıyorlar. SE Labs tarafından yapılan testlere yıllardır katılıyoruz ve ürünlerimizi geliştirmek ve etkinliklerini kanıtlamak için her türlü çabayı gösteriyoruz. Sonuçların da gösterdiği üzere, bu görevin üstesinden oldukça iyi bir şekilde geliyoruz. En yeni tehdit türleriyle mücadele ederek etkinliğimizi kanıtlamamıza yardımcı olduğu için SE Labs'a gerçekten minnettarız."
SE Labs Kurucusu ve CEO'su Simon Edwards da şunları ekledi: "Önemli yeni tehdit türleri kaydettiğimiz anda yaptığımız testlerdeki saldırı senaryolarını güncelliyoruz. Böylece siber güvenlik ürünlerinin güncel ve mevcut tehdit ortamında etkili olup olmadığını kontrol ediyoruz. Testlerimiz, satıcıların ürünlerini geliştirmelerine ve müşterilerin iş ve ev cihazlarını korumak için en güçlü ürünleri seçmelerine yardımcı oluyor. Kaspersky, iş ve ev kullanıcı testlerimizde ürünlerinin kötü amaçlı yazılımlara karşı %100 savunma kapasitesini kanıtlayarak 2023'ü yine mükemmel bir sonuçla tamamladı. Kaspersky'nin testlerimize katılımını takdir ediyor, aldıkları sonuçlardan dolayı tebrik ediyoruz."
Kaspersky, SE Labs üç aylık testine düzenli olarak katılıyor. 2023 yılında Kaspersky Endpoint Security for Business ve Kaspersky Small Office Security, SE Labs'ın 1., 3. ve 4. çeyrek değerlendirmelerinde Toplam Doğruluk Derecelendirmesinde en yüksek puanları aldı ve 2. çeyrekte derecelendirmenin en yüksek ikinci değerine ulaştı. Kaspersky Plus, yılın dört testinde de Toplam Doğruluk Derecelendirmesinde TOP1 sonuçlarına ulaştı. Her üç ürün de %100 zararlı yazılımlara karşı kararlılıkla koruma göstermeye devam ediyor ve en yüksek "AAA" derecesiyle ödüllendiriliyor.
Zararlı yazılımlara karşı korumada maksimum verimlilik gösteren Kaspersky ürünleri hakkında daha fazla bilgi için Kaspersky Endpoint Security for Business, Kaspersky Small Office Security ve Kaspersky Plus sayfalarını ziyaret edin.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS), kuruluşunun 63. yıldönümünde gıda sanayiinin gelişimine destek vermeye ve sektöre katkı sunmaya devam ediyor. Sendikacılığı endüstriyel ilişkiler ekseniyle sınırlı olmaktan çıkararak; dinleyen, çözüm üreten ve sosyal duyarlılığı yüksek bir kurum olarak çalışan TÜGİS, gıda sanayiinde ve gıda sektöründe olan bilgi kirliliğinin önüne geçmeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor. TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar; “Türkiye’de yeni nesil, aktif işveren sendikacılığı dönemini başlatan bir kurum olarak; 63. yılımızda da adil, güvenli ve sürdürülebilir bir iş ortamının oluşmasına destek olacağız. 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz toplumsal gıda bilincini arttırmaya yönelik çalışmalarımıza, bu yıl yenilerini ekleyeceğiz” açıklamalarında bulundu.
Ülkemizin ilk işveren sendikalarından Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS), kuruluşunun 63. yıldönümünü kutluyor. 2023 yılında gıdanın sürdürülebilirliğine katkı sağlayan etkinlikleri, Türk gıda sanayisinin ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmaya yönelik gayretleri ve gıdada bilgi kirliliğinin önüne geçmek için yaptığı toplumsal çalışmalarla yeni nesil aktif işveren sendikacılığı döneminin öncüsü oldu.
Sektörün gelişimine çok yönlü katkı
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “10 Kasım 2013’de tüzüğümüzde yaptığımız değişiklikle, işveren sendikacılığının yanı sıra hem gıda sektörünün gelişimine katkıda bulunan bir STK gibi çalışan hem de işçi ve işveren arasındaki diyaloğun daha da kolaylaştığı bir TÜGİS doğdu. Yenilikçi vizyonumuzla Türk gıda sanayinin rekabet gücünü artırmasında ve çalışma hayatıyla ilgili ülke çıkarlarının ön planda olmasında yapıcı bir rol alıyoruz.” dedi. İşçi, işveren, üye ve sendika arasındaki diyaloğun daha fazla önem kazandığı bir dönemde olduklarını dile getiren Sidar; “Bu kapsamda 2023 yılında sektörümüzde iyi bir iletişim ortamını sağlamaya ve çalışma barışına katkı sunduk. İK yönetimi stratejilerinden müzakere yöntemlerine kadar, sektörümüze ışık tutan bir webinar serisini hayata geçirdik. Öte yandan halk sağlığını tehdit eden, sektörü de olumsuz etkileyen gıda odaklı yanlış bilgilerin önüne geçecek çalışmalara imza attık. TÜGİS Bilim Kurulu’nun bilimsel verilere dayanan görüşlerini kamuoyu ile paylaştık.” dedi.
“Dinleyen ve çözüm üreten bir işveren sendikasıyız”
Gıda sektöründe dinleyen ve çözüm üreten yeni nesil işveren sendikası olarak; daha kapsayıcı ve sürdürülebilirlik politikalarıyla şekillenen çalışmaları yeni dönemde hayata geçirmeye başladıklarını belirten Sidar, “Cumhuriyetimiz bir asrı geride bırakmışken bu süreçte ülkemizde endüstriyel ilişkiler kavramının doğmasında ve geliştirilmesinde rol almış olmak en büyük sevinç kaynağımızdır. Türkiye’de yeni nesil, aktif işveren sendikacılığı dönemini başlatan bir kurum olarak; 63. yılımızda da adil, güvenli ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı için katkı sunmaya devam edeceğiz. 2023 yılında gerçekleştirdiğimiz toplumsal gıda bilincini arttırmaya yönelik çalışmalarımıza bu yıl yenilerini ekleyeceğiz. Gıdada bilgi kirliliğinin önüne geçmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Gıda sanayiinin gelişim sürecine şahitlik etti
TÜGİS’in tarihi, aynı zamanda Türkiye’deki gıda sanayisinin gelişimini de anlatıyor. Cumhuriyet kurulduğunda nüfusun acil beslenme ihtiyacı, temel ihtiyaç maddelerinde sanayileşmeyi zorunlu kıldı. 1950’li yıllarda devlet destekli sanayileşme hamlesi içinde gıda sanayi de gelişme ortamı buldu. Gıda Sanayinin gelişmesiyle birlikte artan istihdam, işçi-işveren ilişkilerinde bir yasal düzenlemeye de ihtiyacı artırdı. Yürürlüğe giren 1961 Anayasası sonrası, 24 Ocak 1961 tarihinde Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) kuruldu.
İstanbul’da Tekstil, Gıda, Sanayi, Cam, Tahta, Madeni Eşya olmak üzere kurulan ülkemizin ilk beş işveren sendikasından biri olan TÜGİS, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK’in de kurucularından. Günümüz Türk gıda sanayisi ise ülkenin en önemli, gelişme açık, ihracatçı, modern teknolojiyle üretim yapan ve Ar-Ge’ye değer veren sektörlerinin başında yer alıyor.
TÜGİS Hakkında
Ülkemizin ilk işveren sendikalarından TÜGİS, aynı zamanda Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) kurucu üyesidir. Üyeleri arasında ülkemizin önde gelen gıda üreticilerinin yer aldığı TÜGİS, yarım asrı aşkın süredir Türk gıda sanayiinin gelişmesi ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün artırılması adına öncü çalışmalara imza atmaktadır. TÜGİS, faaliyetlerine başladığı 1961 yılından bu yana sosyal diyaloğa, çalışma barışına ve gıda sanayiinin gelişimine kesintisiz katkıda bulunan yenilikçi bir sivil toplum örgütüdür.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR), Almanya'nın Köln şehrinde düzenlenen ISM 2024 Şekerleme ve Atıştırmalık Ürünler Fuarı'na katıldı. 28-31 Ocak tarihleri arasında düzenlenen ve bu yıl 30 şirketin katıldığı organizasyona Türkiye, 23'üncü kez katılım gösterdi. İşlenmiş gıda ürünleri özelinde dünyada her geçen gün 'Made in Türkiye' algısının yükseldiğini belirten İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, "Bugün, işlenmiş gıda ürünlerinde Avrupa'daki birçok markadan ve büyük firmalardan daha moderniz. Ağırlıklı olarak yarı mamul ihraç ediyoruz ancak, her geçen gün kendi markalarımızla satış trendimiz artıyor. Geçmişte 'Made in Türkiye' ibaresini bile görmek istemiyorlardı. Şimdi, artık Türkiye'deki üretim tercih edilir hale geldi. Çünkü, kaliteli üretim gerçekleştiriyoruz, fiyatlarımız uygun ve coğrafi avantajımız var. Bazen üyelerimizle konuştuğumuzda fuarın çok verimli geçtiğini söylüyorlar ancak, ihracatta önemli mesafeler alamadıklarını görüyoruz. Bazen de istenildiği gibi geçmediği düşünülen fuarlarda önemli ticari bağlantılar yapıldığını izliyoruz. Bu, tamamıyla takibe bağlı. Bu yüzden elde edilen kontakların gece gündüz kovalanması lazım. İhracatçılarımızın kapıdan kovulsa pencereden, pencereden kovulsa bacadan ısrarlı bir şekilde iletişim kurmaları gerekiyor." dedi.
AVRUPA KIZILDENİZ ETKİSİYLE ROTASINI TÜRKİYE'YE ÇEVİRİYOR
Kızıldeniz'deki krize de değinen ve süreçle ilgili hem avantajlı hem de dezavantajlı bir durumun olduğunu söyleyen Taycı, şu değerlendirmeyi yaptı: "Kızıldeniz'de yakından takip ettiğimiz sürecin artıları ve eksileri var. Ham maddemizi ağırlıklı olarak hala Uzak Doğu'dan ithal ediyoruz. Eksi yanı, bu ürünlerin bize ulaşım süreleri uzadı ve navlun fiyatları arttı. Bu ürünlerimizde biraz daha yüksek stoklu çalışmaya başlayacağız. Ham maddeyi Uzak Doğu'dan ithal ediyoruz ancak, ağırlıklı olarak dünyaya bitmiş ürünü satıyoruz. Dolayısıyla ülkemizin coğrafi konumundan dolayı birçok ülkeye hem deniz hem de karayoluyla ulaşabilme imkanı var. Şimdi, Avrupa rotasını yavaş yavaş bize çevirmeye başladı ve bu ilerleyen süreçte daha da artacak.
FUARDA ARTIK 'İSTEDİĞİNİZ YERİ SEÇEBİLİRSİNİZ' DİYORLAR
İhracatçılar için vize sorununun nispeten azalsa da devam ettiğini vurgulayan Kazım Taycı, "Vize sorunu geçtiğimiz yıl yüzde 50 oranında önemliyse bu yıl, yüzde 35'lere düştü ama tamamen ortadan kalmış değil." diye konuştu. Türkiye'nin Tahıl Koridoru'yla dünyaya 32 buçuk milyon tonluk hububat temin ettiğini hatırlatan Taycı, "Eğer, bu adımı atmasaydık küresel hububat fiyatları artacak ve ürün tedariki çok zorlaşacaktı. Pandemi döneminde bir diğer önemli konu da fuarlardı. ISM gibi fuarlara uluslararası milli katılım sağlayan ülkeler, pandemi döneminde bir anda ayaklarını kestiler. Ama sanayicilerimizle birlikte bütün zorluklara, vize problemlerine rağmen buralara geldik ve o esnada birçok ülke üzerinde farklı bir güven ilişkisi geliştirdik. Çünkü, diğer birçok ülke anlaşmaları ve sözleşmeleri varken bunları bozdular. Biz, imzaları atmamış olmamıza rağmen pazarlarımızı bırakmadık. Bu yüzden ISM Fuarı'nda yetkililer Türkiye'den gelen şirketlere, 'Bundan sonra yerinizi siz seçin; bütün stantlar üzerinde istediğiniz yeri seçebilirsiniz' dediler. Bahsettiğimiz yerleri aşağı yukarı 20 yıldır bir türlü alamıyorduk." açıklamasını yaptı.
RESESYONA RAĞMEN İHRACATIMIZ HIZ KESMEYECEK
Sektör için en önemli ihracat pazarlarının Afrika, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Orta Asya olduğunu belirten Kazım Taycı, "Hedefimiz, dünyadaki resesyon gündemine rağmen işlenmiş gıda ve tarım ürünlerinde ihracatımızın hız kesmemesi. Fakat, gerçekçi olmamız lazım. Biz, hala kendi markamızla ağırlıklı olarak ikinci ve üçüncü dünya ülkelerinde ya da birinci dünya ülkelerindeki etnik marketlerin raflarında yer alıyoruz." dedi. "Daha önce yüzde 7 ile 13 aralığında oluşan maliyetler içindeki işçilik ve personel maliyetleri bugün itibarıyla yüzde 25'e ulaştı." diyen Taycı, "Bu denklemde, bugün asgari ücretli bir çalışanımızın bize olan maliyeti yaklaşık 850 ile 1100 dolar aralığında değişiyor. Emek yoğun sektörlerimizde, dolar kuru mevcut şartlarda olduğu sürece rekabet etme şansı ortadan kalkıyor. 219 ülkede elde ettiğimiz rafları kaybetmememiz; rekabetçi olmamız lazım. Bu yüzden üreticiler olarak, ihracatçıya yönelik Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'ndan minimum yüzde 10 daha fazla desteklenen özel kur istiyoruz. İş veren payımızda, SGK primlerimizde, enerji kullanımımızda ihracatımızla orantılı bazı teşviklerin uygulanmasını istiyoruz. Geçen yıl 10 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiysek hem üretici hem ihracatçı olarak örneğin bir yıl içinde kullanılan elektrik ya da doğalgaz için sübvansiyon verilmesini talep ediyoruz." yorumunu yaptı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Otomotiv ve mobilite dünyasının en büyük grupları arasında yer alan Stellantis, geleceğin teknolojilerini kusursuz şekilde bugüne adapte etmeye devam ediyor. Bu kapsamda şirket, Stellantis Sanal Mühendislik Çalışma Alanı’nın temel bileşeni olarak türünün ilk örneği olan sanal kokpit platformunu tanıttı. Endüstride bir ilk olan bu inovasyon, Stellantis geliştirme döngülerini 100 kata kadar hızlandırarak bilgi-eğlence teknolojisini başka bir boyuta taşıyor. BlackBerry QNX, karma kritiklik sistemi ve çok işlevli işletim sistemlerinde gömülü uygulama geliştirmek üzere Amazon Web Services (AWS) Marketplace'teki bulutta QNX Hypervisor için erken erişimi duyurdu.
Dünyanın en büyük mobilite şirketlerinden Stellantis, Stellantis Sanal Mühendislik Çalışma Alanı’nın (VEW) bir parçası olarak, müşterilerine bilgi-eğlence teknolojisinin önceki süreçlerden 100 kata kadar daha hızlı sunulmasını sağlayan dünyanın ilk sanal kokpit platformuna öncülük ediyor. Yeni platform, QNX Accelerate bulut tabanlı araç portföyü kapsamında şu anda AWS Marketplace aracılığıyla erken erişime sunulan BlackBerry'nin buluttaki QNX® Hypervisor'ını kullanıyor. Stellantis artık araç kontrollerinin ve sistemlerinin gerçekçi sanal versiyonlarını oluşturabiliyor. Yeni teknoloji, Stellantis'in çekirdek yazılımlarını değiştirmeye gerek kalmadan gerçek performansı taklit eden araç kontrolleri ve sistemlerinin gerçekçi sanal modellerini oluşturmasına izin veriyor. Daha önce birkaç ay süren süreçler artık belirli durumlarda 24 saat gibi kısa bir zamanda tamamlanabiliyor.
Gerçeğe yakın sanal kokpit platformu
AWS Marketplace üzerinden QNX Hypervisor'a erişim, Stellantis'in bulut ortamına sanal kokpit yüksek performanslı bilgi işlem (HPC) simülasyonu eklemesine olanak tanıyor. Karma kritiklik sistemi ve çok işlevli işletim sistemlerinde gömülü uygulama geliştirme için sektörde bir ilk olan bu platform, VirtIO standardı Trout v1.2'de tanımlandığı gibi QNX Hypervisor Amazon Machine Images (AMI'ler) ve endüstri standardı donanım arayüzlerini içeriyor. Grafiklerin, sesin ve dokunmatik ekran/fare/klavye girişlerinin sanallaştırılması gibi araçlar sayesinde bu çözüm, QNX Hypervisor tabanlı sistemlerin bulutta çalıştırılması ile gerçek donanım üzerinde çalıştırılması arasında çok az fark oluşturuyor veya fark oluşturmuyor.
Yazılım, Dare Forward 2030 stratejik planında belirtildiği gibi Stellantis'in temiz, güvenli ve uygun fiyatlı mobilite sunmasında temel bir yapı taşı ve yapay zekâ destekli STLA Brain, STLA SmartCockpit ve STLA AutoDrive teknoloji platformlarının arkasındaki itici güç niteliğinde. Stellantis, 2022 yılında araç platformları için bulut sağlayıcısı olarak AWS'yi seçti. İki şirket Stellantis'in amaca yönelik şirket içi VEW üzerinde çalışmaya başladı.
Yazılım odaklı bir yaklaşım benimseyen ve QNX Hypervisor çözümünü bulutta kullanıma sunan Stellantis, müşteri geri bildirim oturumlarını hızlandırabiliyor ve minimum çabayla belirli bir marka ve aracın kokpit deneyimini kopyalayabiliyor ve sürücünün deneyimini optimize etmek için gerçek zamanlı değişiklikler yapabiliyor. Buluta düşük gecikmeli erişimle desteklenen bu gerçek zamanlı geri bildirim, Stellantis'in gelecekteki bilgi-eğlence özelliklerini ve uygulamalarını oluşturmak için müşteri ve geliştirici tabanından değerli geri bildirimler almasına olanak tanıyor.
Müşterilerin ihtiyaçlarına daha yakın öncü bir teknoloji
Yazılımın, araçlarda giderek daha önemli hale geldiğini söyleyen Stellantis Baş Yazılım Sorumlusu Yves Bonnefont, “Bu durum bizi yazılımı geliştirme ve doğrulama yöntemlerimizde yenilik yapmaya yönlendiriyor. Sanal kokpitimizle sadece kendi yaklaşımımızda değil, aynı zamanda sektördeki tedarikçilerimiz ve ortaklarımızın yaklaşımında da devrim yaratıyoruz. Böylece, bu teknoloji ve daha hızlı geliştirmelerin yanı sıra geri bildirim döngüleri sayesinde müşterilerimizin ihtiyaçlarına daha yakın olabiliyoruz. Bu, otomotiv dünyasında müşteri öncelikli inovasyon ve verimlilik yolunda atılmış önemli bir adım” dedi.
BlackBerry IoT Başkanı Mattias Eriksson da konu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “QNX'in gömülü yazılım için gerçek hayattakine benzer sanal geliştirme ortamı yaratma konusundaki önemi nedeniyle uzun süredir desteklediği satıcı ve platformdan bağımsız VirtIO standardından yararlanan bulutta güvenilir QNX Hypervisor platformumuza erken erişim sunmaktan mutluluk duyuyoruz. AWS bulutunda dünyanın ilk ticari hipervizörünü başlatmak üzere Stellantis ile birlikte çalışmak, tüm ürün yaşam döngüsü boyunca karmaşıklığın azaltılmasına, inovasyonun hızlanmasına ve araç içi yazılım geliştirme maliyetlerinin azaltılmasına yardımcı oluyor.”
Standart VirtIO arayüzleri aynı zamanda otomotiv ortaklarından oluşan bir grup tarafından OEM'lerin tekliflerini ölçeklendirmek ve OEM ortamında tak ve çalıştır özelliğini etkinleştirmek için de kullanılıyor. Avantajlarının bilincinde olan AWS, kokpit HPC'lerinin bulut simülasyonuna yönelik VirtIO endüstri standardını destekliyor.
BlackBerry QNX, QNX Accelerate'i, ilk etapta QNX® Neutrino® RTOS 7.1 ve QNX® OS for Safety 2.2.3’ü içeren bir portföy ile Ocak 2023'te pazara sundu. Bunlar, QNX müşterilerinin bir QNX işletim sistemini AWS bulut donanımında çalıştırmasına olanak tanıyan Amazon Machine Images ile sağlanıyor. QNX Hypervisor'ın buluttaki erken erişim sürümü şu anda mevcut ve genel kullanım 2024 yılının sonlarında duyurulacak.
BlackBerry hakkında
BlackBerry (NYSE: BB; TSX: BB), dünya çapındaki işletmelere ve hükümetlere akıllı güvenlik yazılımı ve hizmetleri sağlıyor. Şirket, 235 milyonun üzerinde araç dâhil olmak üzere 500 milyondan fazla uç noktanın güvenliğini sağlıyor. Merkezi Waterloo, Ontario'da bulunan şirket, siber güvenlik, güvenlik ve veri gizliliği çözümleri alanlarında yenilikçi çözümler sunmak için yapay zeka ile makine öğrenmeden yararlanıyor ve uç nokta yönetimi, uç nokta güvenliği, şifreleme ve gömülü sistemler alanlarında lider. BlackBerry'nin vizyonu güvenilir bağlantılı bir geleceği güvence altına almak. Daha ayrıntılı bilgi için BlackBerry.com'u ziyaret edebilir ve @BlackBerry'yi takip edebilirsiniz.
BLACKBERRY ve EMBLEM Design dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere ticari markalar, BlackBerry Limited'in ticari markaları veya tescilli ticari markaları ve bu tür ticari markaların münhasır hakları açıkça saklıdır. Diğer tüm ticari markalar ilgili sahiplerinin mülkiyetindedir. BlackBerry, üçüncü taraf ürün veya hizmetlerinden sorumlu değildir.
Stellantis Hakkında
Stellantis N.V. (NYSE: STLA / Euronext Milan: STLAM / Euronext Paris: STLAP) dünyanın önde gelen otomobil üreticilerinden ve ulaşım tedarikçilerindendir. Aralarında Abarth, Alfa Romeo, Chrysler, Citroën, Dodge, DS Automobiles, Fiat, Jeep®, Lancia, Maserati, Opel, Peugeot, Ram, Vauxhall, Free2move ve Leasys gibi köklü bir geçmişe sahip ikonik markalar, yenilikçi ürün ve hizmetler konusunda vizyon sahibi kurucuların ve günümüz müşterilerinin tutkusunu yansıtıyor. Çeşitlilikten güç alarak, yarının ulaşımını şekillendiriyor ve tüm paydaşlarını ve faaliyet gösterdiği topluluklar için hem katma değer yaratıp hem de en büyük şirket değil, en büyük sürdürülebilir teknoloji ulaşım şirketi olmayı hedefliyor.
Daha fazla bilgi için: www.stellantis.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Avrupa’nın ve Türkiye’nin en geniş model gamına sahip Türk mobil yaşam markası Hotomobil’in modellerini deneyimlemek isteyen outdoor tutkunları Watergarden İstanbul showroom’unda düşlerindeki özgürlükle tanışıyor. Watergarden İstanbul ziyaretçileri, karavan segmentinde Türkiye’nin seri üretim bandına sahip tek mobil yaşam markası Hotomobil’in üstün mühendislik anlayışıyla geliştirdiği güvenli, konforlu, premium ve stil sahibi yeni nesil mobil yaşam alanlarını ziyaret edebiliyor.
Volkswagen ve Stellantis Grup altında yer alan Fiat, Citroën, Peugeot markalarından Avrupa TIP* belgesine sahip tek Türk karavan üreticisi Hotomobil, ziyaretçilerini Watergarden İstanbul’dan doğanın kalbine götürüyor. Hotomobil’in otomotiv markalarının zorlu sınavlarından geçerek üretici garantisi almaya hak kazanan dönüşüm ürünleri Watergarden İstanbul’da büyük ilgi görüyor. Avrupa standartlarında üretilen ve tasarımı ile göz dolduran Hotomobil modelleri akıllı teknolojileri ile konforlu bir yolculuk vadediyor.
Hotomobil, Watergarden İstanbul’da outdoor tutkunlarını düşlerindeki özgürlükle tanıştırıyor
2019 yılında ilk modeli Ronin’i satışa sunan Hotomobil, geçen 4 yıllık süreçte, ürün portföyünü geliştirerek, Avrupa standartlarında üretim tesisleri ile 27 farklı ülkede güçlü bir satış ağı oluşturdu. Müşterilerine doğanın kalbinde keşiflerle dolu yeni maceralar sunan Hotomobil, üstün mühendislik anlayışıyla ürettiği yüksek teknolojiye sahip modellerini Watergarden İstanbul Showroom’unda tanıtmaya devam ediyor.
Hotomobil’in Outdoor markası Urban Badger da Watergarden İstanbul’da
Watergarden İstanbul Hotomobil showroom’unda Urban Badger da bulunuyor. Doğada kullanıcılarının hayatlarını kolaylaştıracak inovatif ürün ailesine sahip Urban Badger, macera tutkunu Watergarden ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor.
“İnovasyon ve mobil yaşamı yeni yılda da şıklıkla buluşturuyoruz”
Hotomobil markası ve Watergarden İstanbul’da yer alan showroom’u hakkında konuşan, Hotomobil Genel Müdürü Pınar Kamçı şunları söyledi:
Volkswagen ve Stellantis Grup altında yer alan Fiat, Citroën ve Peugeot markalarından Avrupa TIP* belgesine sahip tek Türk marka, Avrupa’da ise aynı anda bu belgeyi alabilen 3 üretici firmadan biri olarak ziyaretçilerimize Watergarden İstanbul’dan doğanın kalbine güvenli, konforlu ve premium bir yolculuk sunuyoruz. Merkezi konumuyla Anadolu Yakası’nın en önemli alışveriş merkezlerinden biri olan Watergarden İstanbul gibi bir yerde showroom’umuzun bulunmasıyla macera ve doğa tutkunlarına ürün gamımızı daha yakından inceleme fırsatı sunmaktan çok mutluyuz. Gittiğimiz fuarlarda yurt içi ve yurt dışından birçok outdoor meraklısının ilgisini üst düzeyde çeken araçlarımızı tanıttığımız ürünlerimizi Watergarden İstanbul’da sergilemekten aynı zamanda mobil yaşam tarzını yeniden tanımlayan anlayışımız ve üstün teknolojimizin getirdiği altyapımızla bir araya getirdiğimiz lüksü, konforu ve güveni mobil hayata taşıyan ürünlerimize gösterilen ilgiden çok memnunuz. Outdoor meraklıları showroom’umuza gelip uzman satış danışmanlarımızdan her daim bilgi alabilir ve danışmanlarımızın ikram ettiği kahvemizi keyifli bir sohbet eşiğinde içebilir. Watergarden İstanbul gibi merkezi bir lokasyonda bulunan showroom’umuzun sıcak ortamında hedef kitlemizle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
*Avrupa TIP onay belgesine sahip karavanlar otomotiv üreticileri tarafından onaylanmaktadır ve aynı zamanda aracın güvenliğini, ağırlığını, sürüş kabiliyetini bozmadan ve aracın garanti kapsamından çıkmadan dönüştürüldüğünü belgeler.
Hotomobil Hakkında
Hotomobil, 2015 yılında Restar Otomotiv Turizm Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak ticari faaliyetine başlamıştır. 4 yıl süren AR-GE ve marka yapılandırma süreci sonrasında 2019 yılında Hotomobil markası adı altında ilk ürünü satışa sunulmuştur. Günümüzde ise motokaravan, camper-van, pick up üzeri karavan ve çekme karavan modelleri ile geniş bir ürün portföyü bulunmaktadır. AR-GE faaliyetlerine devam eden mobil yaşam markası Hotomobil, kara ve deniz ulaşımında kurduğu ekosistemi büyütmeyi hedefliyor. Bunun yanı sıra, sürdürülebilirlik ve doğa sevgisini temel ilke olarak benimseyen Hotomobil, "Urban Badger" markasıyla doğa tutkunlarına yönelik dış mekân ürünleri de sunuyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin alanında öncü teknoloji şirketi ve lider kripto para işlem platformu Paribu, kültür sanat alanında yeni iş birlikleri kurmaya devam ediyor. İlki HOOD Base tarafından 2022'de düzenlenen Stick-Con, bu yıl Paribu'nun destekleriyle gerçekleşiyor. Orijinal tasarım sticker'larıyla tasarımcılar, farklı disiplinlerden sanatçılar ve bu alana ilgi duyan herkes Paribu Stick-Con kapsamında hazırlanan pazaryerinde buluşacak.
Paribu Stick-Con Festivali'nin içeriğinde neler var?
Tasarımcıların, etki gücü ve kalıcılığı en yüksek sanat ürünlerinden olan sticker tasarımlarını sergilediği stantların yanı sıra; söyleşiler, sanatçı buluşmaları ve eğlenceli sürprizlerin yer aldığı bir etkinlik gerçekleşecek.
Özgün tasarımı olan herkesin başvurabileceği Paribu Stick-Con'da tüm tasarımcılar, sergiledikleri sticker'ları satışa sunabilecek ve etkinlik, ilgi duyan herkesin katılımına açık olacak.
Paribu Stick-Con'a nasıl başvurabilirim?
Paribu Stick-Con'da tasarımcı olarak yer almak isteyen herkes, çalışmalarıyla birlikte 19 Şubat 2024'e kadar ParibuLog üzerinden başvuruda bulunabilir. Detaylı bilgi ve başvuru formu için ParibuLog'u ziyaret edebilirsiniz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yapı Kredi’nin, Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’ne (UNITAR) bağlı Yönetici ve Liderler için Uluslararası Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (CIFAL İstanbul) ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) ortaklığı ile başlattığı “Teknolojide Fırsat Eşitliği” programına başvurular sürüyor. 18-27 yaş aralığındaki tüm kadınlara ücretsiz olarak online eğitimler verilecek olan programa, deprem bölgesinde yaşayan gençler cinsiyet ayrımı olmaksızın katılabiliyor.
Program kapsamında büyük veriden yapay zekâya, bulut teknolojilerinden siber güvenliğe, nesnelerin internetinden endüstri 5.0’a kadar konunun uzmanı isimler tarafından kapsamlı bir eğitim içeriği sunulacak. 11 Aralık tarihinde başlayan online eğitimleri tamamlayarak sınavdan yüzde 70 ve üzeri başarı gösteren katılımcılar Yapı Kredi, UNITAR ve Bahçeşehir Üniversitesi imzalı E-Devlet onaylı “Teknolojide Fırsat Eşitliği" sertifikası almaya hak kazanacak. Eğitimlerin yüzde 75'ine katılım gösteren katılımcılar ise UNITAR akreditasyonlu başarı belgesi alabilecek.
Yapı Kredi liderliğinde, Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’ne (UNITAR) bağlı Yönetici ve Liderler için Uluslararası Eğitim Merkezi (CIFAL) İstanbul ve Bahçeşehir Üniversitesi ortaklığında hazırlanan programa başvurular ‘‘Teknolojide Fırsat Eşitliği | Yapı Kredi (yapikredi.com.tr)’’ internet sitesinden yapılabiliyor.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.