Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY, Türkiye Yeşil Hidrojen çalışmasını yayımladı. Çalışma; Avrupa Birliği'ne ihracat yapan ülkeler arasında yer alan Türkiye'nin, AB'nin karbon ayak izini azaltmaya yönelik hayata geçirdiği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (SKDM) olan uyumunu ve kapsama girecek sektörleri nasıl etkileyeceğini inceliyor. Karbon yoğun ürünlerin ithalatında ek maliyetler uygulayarak yeşil dönüşümü teşvik etmeyi hedefleyen SKDM, 2027 yılında uygulanmaya başlayacak. SKDM'nin ilk etapta çimento, demir-çelik, alüminyum ve gübre sektörlerini kapsaması planlanıyor. İlerleyen dönemde ise kimya, seramik, cam ve mobilite gibi sektörlerin de kapsam dahilinde olması bekleniyor.
EY Türkiye ekipleri; Yeşil Hidrojen Analizi kapsamında Türkiye'deki demir-çelik, çimento, seramik, alüminyum, cam, enerji, mobilite, kimya ve gübre sektöründeki 20 öncü sektör oyuncusunun üst düzey yöneticileri ile yeşil hidrojen kullanımı, SKDM etkileri, AB'ye ihracat hacimleri ve karbonsuzlaştırma faaliyetleri gibi kritik konuları görüştü.
Kimya sektörü en yüksek ihracat rakamına sahip
Uluslararası Ticaret Merkezi verilerine göre; Türkiye'nin 2019-2023 yılları arasında, SKDM etkisi altındaki önemli sektörlerde ihracat büyümesinin %7,4 olduğu görülüyor. Sektörler bazında incelendiğinde ise; demir ve çelik ihracatının 2019'da %41,45 olan payının 2023'te %35,3'e düştüğü ve bu durumun jeopolitik zorluklar ile artan enerji maliyetlerinden kaynaklandığı görülüyor. Alüminyum ihracatı 2019'daki %7,73'lük oran 2023'te %9,93'e çıkarken, çimento ihracatının 2019'da %10,43 olan payı 2023'te %9,61'e hafif bir düşüş gösteriyor. Kimya ihracatının ise 2023'te 20,63 milyar dolarlık değerle en büyük ihracat sektörü haline gelmesi ve 18,91 milyar dolara sahip demir-çelik sektörünü 1,72 milyar dolar fark ile geride bırakması dikkat çekiyor.
Türkiye'de yeşil hidrojen talebi 2050'de 6 milyon tona çıkabilir
SKDM'nin getirdiği mali baskılar, karbon emisyonunu azaltmak için yeşil hidrojeni sürdürülebilir bir çözüm haline getiriyor. EY analizine göre; Türkiye'nin 2020 yılında yaklaşık 0,8 milyon ton hidrojen kullandığı ve %99'unun gri olduğu tahmin ediliyor. Çalışmada, 2050 yılında Türkiye'de yeşil hidrojen talebinin 5,5-6 milyon tona çıkabileceği değerlendiriliyor.
2040 yılından itibaren yeşil, mavi ve gri hidrojen talebinin piyasada birbirine çok yakın olacağını ve bu tarihten itibaren bu durumun yeşil hidrojen lehine değişmesi bekleniyor.
Öte yandan Türkiye Ulusal Enerji Planı'na göre, Türkiye'de 2030 yılında 2 GW, 2035'te 5 GW, 2053'te 70 GW elektrolizör kapasitesine ulaşılması planlanıyor. Tüm bu politikalar doğrultusunda, hedeflenen yıllık üretim kapasitelerinin 2030 yılında 175-180 bin ton, 2035 yılında 400-450 bin ton, 2053 yılında ise 6-6.5 milyon ton hidrojen olması tahmin ediliyor.
Sektör paydaşları ile yapılan görüşmeler doğrultusunda; sektörlerin yeşil hidrojen kullanma eğiliminde çimento, demir-çelik, seramik ve kimya olarak 4 sektör öne çıkıyor:
" Çimento: Çimento sektöründe, karbon emisyonlarını azaltmak için ciddi adımlar atılıyor. Sektör; alternatif yakıtlar, yenilenebilir enerji kaynakları ve yeşil hidrojen kullanımı gibi teknolojilere yatırım yaparken, Türkiye'de karbon yakalama teknolojileri için gerekli altyapı ve desteğin yetersizliği önemli bir zorluk olarak görülüyor. Özellikle AB'nin SKDM düzenlemeleri, bu sektördeki şirketlere dönüşümün kapısını açıyor.
" Demir - Çelik: Demir ve çelik sektörü, yüksek emisyon yoğunluğu ve kullandıkları teknolojileri nedeniyle büyük bir karbon ayak izine sahip. Sektörde bazı şirketler karbon azaltım yol haritası hazırlarken, bazılarının ise bu alanda henüz herhangi bir çalışma yapmadığı görülüyor. Sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelik araştırmalar ise devam ediyor.
" Seramik: Seramik sektöründe yeşil hidrojen ve SKDM konusunda genel bir farkındalık olduğu ve şirketlerin maliyet artışları ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda çeşitli stratejiler geliştirdikleri görülüyor. Elektrik ve doğalgaz maliyetleri, firmaları yenilenebilir enerji projelerine yönlendiriyor. Bununla birlikte yeşil hidrojenin büyük ölçekli bir uygulaması henüz bulunmuyor ancak küçük çaplı pilot projeler ve araştırmalar yürütülüyor.
" Kimya: Kimya sektöründe ise yeşil hidrojen üzerine yapılan çalışmaların genellikle kademeli olarak ilerlediği görülüyor. Şirketler, yeşil hidrojeni özellikle biyoyakıtlarla birlikte stratejik bir yatırım alanı olarak değerlendiriyor. Ancak mevcut projelerin maliyetleri ve teknolojik güvenliği, yeşil hidrojene geçişi sınırlayan faktörler arasında yer alıyor. Şirketler, yeşil hidrojenin değer zincirindeki konumunu değerlendirirken ulaşım ve güvenlik konularına da önem verdiklerini belirtiyor.
EY Parthenon Şirket Ortağı Cem Çamlı, raporla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye Yeşil Hidrojen Analizimiz doğrultusunda, Türkiye'deki birçok sektörün SKDM düzenlemelerinden etkileneceğini görüyoruz. Türkiye'nin çimento sektörünün karbon azaltımına odaklandığını ancak AB'nin SKDM düzenlemelerinden kaynaklanan altyapı eksiklikleri ve baskılarıyla karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. Aynı zamanda, SKDM kapsamında olan demir ve çelik sektörü de yüksek emisyonlara sahip. Bazı firmalar karbonsuzlaşma planları yaparken bazılarının da henüz harekete geçmediği dikkat çekiyor. Seramik sektörü ise artan maliyetler nedeniyle sürdürülebilirliğe odaklanarak yenilenebilir enerjiye geçiş yapıyor, ancak yeşil hidrojen kapsamında henüz pilot aşamasında.
Tüm bu sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda; yenilenebilir enerji maliyetlerindeki düşüş, elektrolizör maliyetlerinin azalması ve verimliliğindeki gelişmeler, yeşil hidrojen üretiminde önemli ilerlemeler sağlayacaktır. Bu teknolojik gelişmeler sayesinde, günümüzde yüksek olan yeşil hidrojen fiyatlarının gelecekte, özellikle yenilikçi teknolojilerin ve üretim süreçlerinin olgunlaşmasıyla birlikte, kilogram başına 2 ABD doları seviyelerine kadar gerilemesi bekleniyor. Bu potansiyel fiyat düşüşü, yeşil hidrojenin daha geniş ölçekte benimsenmesine ve enerji sektöründe daha rekabetçi bir yenilenebilir enerji kaynağı haline gelmesine olanak sağlayabilir. Türkiye'de yakın gelecekte, yeşil hidrojen ile ilgili mevzuat, düzenleme ve teşviklerin de şekillenmesini bekliyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bursa - Türkiye'nin önde gelen teknoloji ve servis tedarikçilerinden Bosch, Bursa'da hidrolik ürünler üretimi yapan Rexroth Fabrikası'ndaki Tasarım Merkezi'ne Bosch tarafından global sorumluluklar verildiğini duyurdu. Bosch'un Türkiye'de sanayi teknolojileri alanında faaliyet gösteren ve yaklaşık 1.300 çalışanı bulunan Bosch Rexroth Fabrikası, 2022 yılında 15 mühendisle başladığı geliştirme çalışmalarına, 2024 itibarıyla 24 mühendisle devam ediyor.
Bursa'daki Bosch Rexroth fabrikasında faaliyet gösteren Tasarım Merkezi, aldığı "Global Tasarım Sorumluluğu-Lider Mühendislik" sertifikalarıyla uluslararası alanda önemli bir başarıya imza attı. Bu sertifikalar, merkezin mobil hidrolik alanındaki yetkinliğini ve küresel geliştirme ağındaki rolünü pekiştirdi. Kısa sürede gelinen bu nokta hakkında değerlendirmede bulunan Bosch Rexroth Fabrika Teknik Müdürü İrfan Bayrak, "Bu yeni yetkilendirme sertifikalarıyla birlikte Tasarım Merkezimiz güçlenerek Bursa fabrikamızın yanında Almanya ve Çin fabrikalarına da destek verecek. Dört yıl gibi kısa bir sürede gelinen bu noktadan dolayı mühendislerimizle gurur duyuyoruz. Bir sonraki adım olarak, bu sene içerisinde Ar-Ge merkezi süreçlerini başlatmayı amaçlıyoruz." dedi. Bayrak, böylelikle diğer Bosch Rexroth fabrikalarındaki ürün değişiklikleri veya yenilik entegrasyonu taleplerinde Tasarım Merkezi'nin liderlik edeceğinin altını çizdi. Bosch Rexroth Tasarım Merkezi, ürün tasarım sorumluluğu, simülasyon, proje yönetimi, üretim desteği gibi alanlarda kritik rol oynarken, büyümenin devam ettiği validasyon merkezi ile global çapta da test hizmeti sağlıyor.
Bosch Rexroth Fabrika Müdürü İrfan Bayrak, Tasarım Merkezinin geldiği noktanın Türkiye'nin mühendislik potansiyelini en iyi şekilde yansıttığını dile getirerek şunları söyledi: "Bu başarı, sadece Bosch Rexroth için değil, aynı zamanda Türk mühendisliği için de önemli bir adım. İnovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı projelerimizle, global arenada daha da büyümeye ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz."
Ar-Ge merkezi olma hedefiyle yol alıyor
Hidrolik pompa, motor ve mobil kontrol ürünlerinde önemli projelere imza atan merkez, sürdürülebilirlik projelerinde de aktif rol alıyor. Ar-Ge merkezi olma yolunda ilerlerken yetkinlik gelişiminin öncelikleri olduğunu vurgulayan Fabrika Ticari Müdürü Tanju Özkonuk, bu gurur verici gelişmenin kendilerini hedeflerine ulaşma yolunda bir adım ileriye taşıdığının altını çizerek, "Bursa'da 2006 yılından bu yana faaliyet gösteren fabrikamızın gelişimi için üniversite sanayi iş birliklerine önem veriyor, ulusal ve uluslararası çağrı programlarına katılarak mobil hidroliğin geleceğine yön vermeyi amaçlıyoruz" dedi.
Fabrika Ticari Müdürü Tanju Özkonuk 24 kişilik mühendislik ekibi hakkında şunları söyledi: "Tasarım merkezimizde 7 lisansüstü mezunu ve 3 lisansüstü öğrenci çalışanımız bulunuyor. Fabrikamızda, kapsayıcı ve pozitif yaklaşım ile yüksek performans kültürünü temel çalışma prensibimiz olarak benimsiyoruz. Çalışma kültürümüzü başarımızın anahtarı olarak görerek ve teknik yetkinliklerimizi sürekli geliştirerek uluslararası sorumluluğumuzu genişletmeyi hedefliyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Lojistik sektörünün köklü markası Boltas, Avrupa taşımalarında kapasitesini artırmaya devam ediyor. Şirketin Satış, Pazarlama & Müşteri Deneyimi Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi Alper Eryılmaz, müşteri ve pazar ihtiyaçlarını dikkate alarak yeniledikleri operasyon stratejileri, güçlü dijital altyapıları ve sundukları özel çözümlerle 2025'e de güçlü adımlarla girdiklerine dikkati çekti. Eryılmaz, özellikle İtalya ve Almanya taşımalarına çok hızlı başladıklarını kaydetti.
Lojistik sektöründe yarım asra dayanan tecrübesiyle çözümler üreten Boltas, Avrupa taşımalarında hacmini önemli ölçüde artırdı. Özellikle İtalya ve Almanya'da oldukça güçlü bir yapılanması bulunan şirket, Avrupa çapındaki tercih edilme oranını daha da yukarı çekiyor.
Boltas Satış, Pazarlama & Müşteri Deneyimi Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi Alper Eryılmaz, yenilenen operasyon stratejileri, güçlü dijital altyapıları ve müşterilerinin ihtiyaçlarına özel taşıma modelleriyle 2025'e hız kesmeden, güçlü adımlarla girdiklerini belirtti.
Almanya çıkışlarının artması, kapasite artışı getirdi
Operasyonel mükemmelliği sağlamak adına İtalya ve Almanya'da önemli yatırımlar yapmaya devam ettiklerini dile getiren Eryılmaz, bu durumun, stratejik dönüşümlerinin parçası olduğunu vurguladı. Eryılmaz, "Avrupa'da özellikle İtalya ve Almanya'ya yönelik taşımalarımızdaki belirgin artış ve buna bağlı olarak yaptığımız kapasite artışları, yenilenen filomuzun ve yabancı plakalı özmal araçlarımızın getirdiği avantajın en somut göstergesi diyebiliriz. Bu yılın ilk iki aylık dönemine baktığımızda özellikle Almanya'ya gönderdiğimiz araç sayılarında önemli artışlar yakaladık. Bu hızımızı yıl boyunca devam ettirerek hedeflerimizin üzerinde bir büyüme yakalamak istiyoruz." diye konuştu.
İtalya'da yatırımlarımıza devam edeceğiz
İtalya'da 30 yılı aşkın süredir varlık gösterdiklerini anlatan Eryılmaz, filolarındaki yabancı plakalı özmal araçları ve Trieste limanına yakın konumdaki depoları ile İtalya'da ve bölge ülkelerinde en çok tercih edilen lojistik partneri olarak yatırımlarına devam edeceklerini vurguladı. Eryılmaz, Trieste'deki depolarında, parsiyel yük konsolidasyonunun kendi çalışanlarınca yapıldığını ve bu sayede müşterilerine çok daha hızlı hizmet sunabildiklerini kaydetti. Eryılmaz, İtalya'da ayrıca iç dağıtım hizmeti verdiklerini de söyledi.
Avrupa'nın dinamiklerine hâkim
Lojistik operasyonlarını yeniden tanımlayarak daha verimli süreçler elde ettiklerinin altını çizen Eryılmaz, "Yükü bir noktadan diğer noktaya götürmek yeterli değil. Boltas olarak hem bölge ve ülke dinamiklerine hâkimiz hem de müşterilerimizin ihtiyaçlarını doğru şekilde analiz edebiliyoruz. Bu sayede vizyoner bir yaklaşımla müşteriye özel taşıma çözümleri sunabiliyoruz." bilgilerini paylaştı.
Eryılmaz, geliştirdikleri altyapı ve operasyonel stratejilerle Avrupa çapında sürdürülebilir bir büyüme yakaladıklarını, kapasitelerini büyüterek talep artışını karşıladıklarını ve bölgesel tecrübeleriyle hizmet vermeye devam edeceklerini de sözlerine ekledi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Hyundai Motor Company, 2025 IF Design Tasarım Ödülleri'ne yine damgasını vurdu.
Farklı kategorilerde tam 18 ödülü birden alan Hyundai, yenilikçiliğini ve sürdürülebilirliğini kanıtladı.
Her kategorideki tasarımlarında zenginlik sunan Hyundai, 11 yıldan bu yana sürekli ödül alıyor.
Hyundai, dünyaca ünlü iF Design Tasarım Ödülleri'nde aldığı övgülerle tasarım odaklı yaklaşımının ne denli doğru bir adım olduğunu vurgulamış oldu. Gelecekteki mobilite çözümlerine yatırım yaparak sürekli olarak gelişim gösteren Hyundai, vizyon sahibi tasarımcıları ve alanında uzman mühendisleriyle bu önemli başarıya ulaştı. Satışa sunulduğu tüm pazarlarda markanın rekabet gücünü artıran tasarım, Hyundai'nin tüm modellerindeki en önemli kriteri olarak yorumlanıyor.
Hyundai'nin 2025 yılında aldığı bu 18 ödül, otomobillerden marka iletişimlerine kadar farklı alanlardaki tasarım mükemmelliğinin genişliğini vurguluyor. Toplam 8 disiplini ve 12 kategoriyi içeren bu ödüller, aynı zamanda elektrifikasyon ve mobiliteki girişimleri de kapsıyor. Hyundai'nin çok yakın bir zamanda Türkiye'de de satışa sunacağı IONIQ 9 modeli otomobil kategorisinde ödül alırken aynı zamanda hidrojenli INITIUM ve PALISADE de zafere ulaştı. Hyundai'nin hızlı şarj robotu ACR, ev tipi şarj cihazı ve Robotics Lab imzalı X-ble giyilebilir robotu da ödüle layık görüldü. Yazılı ve online medya çalışmaları, bayiler için hazırladığı AD Creator gibi uygulamalar da IF Design jüri üyeleri tarafından övgüyle karşılandı.
Bu arada Hyundai'nin yeni elektriklisi INSTER da 2025 Dünyada Yılın Otomobili (WCOTY) yarışmasında ilk 3'e kalarak önemli bir zafer elde etti. INSTER, dünyada yılın otomobili seçildiği taktirde IONIQ 5, IONIQ 6 ve IONIQ 5 N'in başarısını sürdüren dördüncü model olarak öne çıkacak
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Panasonic Connect'in AG-CX370 video kamerası, yayıncılık ve akış uzmanları için yüksek kaliteli video prodüksiyonunu yeni seviyelere taşıyor. Panasonic'in popüler profesyonel video kamera serisi CX'in en yeni üyesi olan CX370, mobiliteyi artıran kompakt ve hafif bir kasa tasarımıyla çarpıcı 4K görüntü kalitesi ve IP tabanlı canlı prodüksiyon özelliklerine sahiptir. 2025'in 2. çeyreğinde piyasaya sürülen CX370, 6-9 Nisan 2025 tarihleri arasında Las Vegas'taki NAB Show'da sergilenecek.
Yüksek kaliteli 4K canlı video prodüksiyonu
CX370, yüksek verimliliğe sahip HEVC/H.265 codec ile 4K/60p/10-bit MOV kayıt imkanı sunuyor. Ayrıca yüksek çözünürlüklü, yüksek hassasiyetli 1.0 tipi 15M MOS sensöre ve HDR kayıt için Hibrit Log Gama (HLG) özelliğine sahiptir. Böylece, canlı yayın ortamları ve sosyal medya platformları için içerik oluşturmak için mükemmel bir özellik sunuyor. CX370, 16 eksenli bağımsız renk düzeltme ile görüntülerin yayın kalitesinde ayarlanmasını mümkün kılıyor.
Gelişmiş IP tabanlı canlı prodüksiyon özellikleri
Üst düzey CX370, IP tabanlı yayın ve kamera kontrolü için dahili NDI®* HX2 IP bağlantısına sahiptir. NDI® HX2, switchler ve kod çözücüler gibi NDI® uyumlu cihazlara bağlandığında sorunsuz, yüksek kaliteli IP tabanlı canlı video prodüksiyonu[1] sağlıyor. CX370, RTMP, RTMPS ve RTSP protokolleri ve yeni nesil, IP tabanlı SRT protokolleri aracılığıyla 4K doğrudan akışı destekliyor.
Önceki CX Serisi video kameralarla karşılaştırıldığında; artık 12G-SDI çıkışını destekleyen CX370, profesyonel yayın ekipmanlarına yüksek kaliteli, düşük gecikmeli ve sıkıştırılmamış 4K video aktarım özelliği sunuyor. CX370, SDI-HDMI çıkışları aracılığıyla eş zamanlı 4K çıkışını da destekliyor.
Yayın kalitesinde çekim için geniş açılı zoom lensi
CX370, 20x optik zum özelliğine sahip güçlü 24,5 mm (35 mm eşdeğeri) geniş açılı zum lensi sayesinde üstün optik performans sunuyor. Yüz algılama, otomatik izleme ve beş eksenli hibrit görüntü sabitleme ile yüksek hassasiyetli otomatik odaklama teknolojisine sahiptir. Böylece CX370, istenmeyen kamera titreşimlerini algılayıp düzelterek hareketli nesnelerin sabit çekimi ve takibi için güçlü bir çözüm sunuyor.
Gelişmiş mobilite ve birlikte çalışabilirlik
CX370; prodüksiyon, yayın ve canlı yayın uzmanları için sunduğu kullanım kolaylığı ile diğerlerinden ayrışıyor. CX350 modelinden farklı olarak, kamera iki dengeli XLR girişine ve bir 3,5 mm stereo mini jack girişine sahiptir. Bu sayede, 4 kanallı 24 bit LPCM ses kaydı için dört adede kadar harici mikrofon veya hat düzeyinde ses desteği sağlıyor.
CX370, AVC-ULTRA (P2 MXF) formatıyla[2] uyumluluğuna ek olarak, kaydedilen çekimlerin kablolu ağ, Wi-Fi (AJ-WM50E isteğe bağlı) veya cep telefonundan USB tethering aracılığıyla yayıncılarla paylaşılmasını sağlayan Dosya Aktarım Protokolünü[3] destekler. Prodüksiyon iş akışları, bu sayede kolaylaştırılıyor ve içeriği yayınlamak için gereken süre önemli ölçüde azaltılıyor.
Yeni entegre GENLOCK giriş terminali, çoklu kamera ortamlarında yayın kalitesinde senkronizasyon sağlarken, görseller aynı anda birden fazla yüksek çözünürlüklü LCD ekran ve vizörde görüntülenebiliyor. Odak ve zum ayarları, kablolu uzaktan kumanda veya LAN bağlantısı üzerinden IP tabanlı ağlar aracılığıyla da kolayca ayarlanabiliyor.
Panasonic Connect Avrupa Profesyonel Video Sistemleri Direktörü Andre Meterian, şunları paylaştı: "Panasonic'in CX serisi, profesyonel video prodüksiyonu ve yayıncılığında yüksek performanslı el tipi kameralarda uzun süredir standardı belirliyor. CX370 ile ister yerinde ister stüdyoda olsun, ek işlevsellik ve mobilite arayan CX350 kullanıcılarımızın ihtiyaçlarını karşılıyoruz. CX370, uzmanların IP tabanlı ağlar üzerinden sorunsuz bir şekilde video çekmesi ve yayınlaması için tasarlanmış 4K'ya hazır video kameralar söz konusu olduğunda pazar lideri konumumuzu güçlendirmedeki bir sonraki adımımızdır."
*NDI® bir video bağlantı teknolojisidir ve Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerde Vizrt NDI AB tarafından ticari marka olarak tescil edilmiştir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Allianz Türkiye, yenilikçi sigorta ve bireysel emeklilik ürünleriyle müşterilerinin yanında olmaya devam ederken, sadakat programı Allianz 365 ile yılın her günü sağlıktan alışverişe, kültür sanattan seyahate kadar birçok alanda ayrıcalıklı hizmet ve indirimler sunuyor. İkinci yılını dolduran program 500 bin katılımcıya ulaştı. Bir yılda sunulan 50'den fazla kampanya ve ayrıcalıktan faydalanan Allianz 365 üyeleri, yaklaşık 500 bin adet kampanya kodu aldı.
Onur Kırcı: "Allianz 365 ile Allianz'lı olmanın ayrıcalıklı dünyasını sunuyoruz."
Müşteri odaklılık ve dijitalleşmenin Allianz'ın öncelikli stratejileri arasında yer aldığını söyleyen Allianz Türkiye Pazarlama ve Dijital Sigortalar Genel Müdür Yardımcısı Onur Kırcı; "Allianz Türkiye olarak varoluş amacımız; bizlere sağlığını, geleceğini ve birikimlerini emanet eden 8 milyon müşterimize #AllianzSeninle deneyimini yaşatarak, her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek. Tüm faaliyetlerimizin merkezine 'müşteri odaklılık' yaklaşımını koyarak, birçok alanda, yeni ve heyecan verici çalışmalar hayata geçirmeye devam ediyoruz. Hem yeni müşteri kazanırken hem de mevcut müşterilerimizle aramızdaki bağı güçlendiriyoruz. Allianz 365 sadakat programımız da bu vizyonla hayata geçirdiğimiz çözümlerimizden biri. Allianz 365 sayesinde müşterilerimiz, farklı ayrıcalıklarla ihtiyaçlarını karşılarken hayattan keyif alabilecekleri aktivitelerle buluşabiliyor, Allianz'lı olmanın ayrıcalıklarını yaşayabiliyor. 2 yılını dolduran programın 500 bin üyeye ulaşmasından büyük mutluluk duyuyoruz" dedi.
Allianz 365 programına, Allianz'ım mobil uygulaması üzerinden tek tuşla ücretsiz üye olabilen Allianz'lılara; Platinum, Gold, Silver ve Bronze olmak üzere 4 farklı üyelik kategorisi sunuluyor. Sigorta poliçesi ile emeklilik sözleşmesi adedine, yıllık prim tutarına veya birikim tutarına göre belirlenen üyelik kategorisi yükseldikçe üyeler daha fazla ücretsiz hizmet ve indirimden faydalanabiliyor. Allianz 365 kapsamında; sağlıktan alışverişe, kültür sanattan seyahate, evcil hayvan hizmetlerinden kişisel gelişime kadar pek çok alanda hayatı kolaylaştıran fırsatlar çeşitli üyelik kategorilerine göre müşterilere sunuluyor. Programa üye olan müşterilerimiz adına ise Koruncuk Vakfına bağışta bulunuluyor. Üstelik artık müşterilerimiz bir üst kategoriye prim/ birikim ve poliçe/emeklilik sözleşme sayısı bakımından ne kadar yaklaştıklarını ve üst kategoriye geçtiklerinde hangi yeni ayrıcalıklara ulaşabileceklerini de Allianz'ım mobil uygulamamızdan ayrıntılı şekilde inceleyebiliyorlar.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Günümüz üretim sektöründe artan maliyetler, küresel rekabet ve sürdürülebilirlik gereklilikleri, sanayicileri daha hızlı, daha hassas ve daha verimli üretim yöntemleri benimsemeye yönlendiriyor. Verimlilik odaklı üretim süreçlerini ileri teknoloji CNC makineleri ile yönettiklerini belirten GNC Makina Genel Müdürü Gökhan Yıldız, şirketin maliyetleri düşüren ve üretim sürelerini optimize eden çözümleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Sanayi sektöründeki şirketlerin en büyük ihtiyacı, üretim süreçlerini kesintisiz, düşük maliyetli ve yüksek hassasiyetle sürdürebilmek olduğunu belirten GNC Makina Genel Müdürü Gökhan Yıldız, müşterilerinin üretimde verimliliklerini artırmaları ve maliyetlerini etkin bir şekilde yönetmeleri için sundukları akıllı çözümleri açıkladı.
"Sanayicilerimizin en büyük ihtiyacı, üretim süreçlerini kesintisiz, düşük maliyetli ve yüksek hassasiyetle sürdürebilmektir. GNC Makina olarak, sektördeki dönüşümün öncüsü olarak, müşterilerimize üretim süreçlerinde en yüksek verimi elde edebilecekleri en son teknolojileri sunuyoruz. Özellikle Nakamura-Tome CNC makinelerinde kullanılan gelişmiş sistemlerle, üretimde zaman kayıplarını en aza indiriyor, hassasiyeti artırıyor ve işletmelerin rekabet gücünü yükseltiyoruz. Bunun yanı sıra, proje mühendislik departmanımız, müşterilerimizin mevcut üretim süreçlerini analiz ederek, en uygun çözümleri sunuyor ve üretim verimliliklerini maksimize etmelerine yardımcı oluyoruz.
Üretimde verimliliği azaltan sorunlara akıllı çözümler sunuyoruz
Üretimde zaman kaybı, fire oranlarının yüksekliği, operatör bağımlılığı, enerji verimsizliği ve takım aşınması gibi kritik sorunlar, firmaların rekabet gücünü azaltıyor. Bu sorunlara çözüm olarak Nakamura-Tome'un en yenilikçi teknolojilerini sunuyoruz. Takım tezgahlarında üretimi yavaşlatan en büyük problemlerden biri, işleme sırasında boşta geçen sürelerdir. ChronoCut teknolojisi, makinenin duraksamalarını ve gereksiz hareketlerini optimize ederek bu süreleri önemli oranda kısaltıyor. C ekseni konumlandırma, iş mili senkronizasyonu ve rijit kılavuz çekme gibi 15'ten fazla fonksiyonu hızlandırarak üretim sürelerini düşürüyoruz. Böylece firmalar, aynı sürede daha fazla parça üretebiliyor ve verimliliklerini artırıyor.
Hassasiyeti arttırarak fire oranlarını düşürüyoruz
Üretimde en büyük hassasiyet kayıplarından biri, takım tezgahlarında ısıl genleşmeden kaynaklanan boyutsal sapmalardır. NT Thermo Navigator AI, sıcaklık değişimlerini gerçek zamanlı olarak takip ederek makinenin ölçüsel stabilitesini artırıyor. Böylece, ısı kaynaklı ölçüm hatalarını en aza indiriyor ve yüksek hassasiyet gerektiren parçalarda mükemmel sonuçlar alıyoruz. Müşterilerimiz, daha az fire ile daha kaliteli üretim yapabiliyor.
Kesme işlemi sırasında talaş birikmesi, takım ömrünü kısaltan ve yüzey kalitesini düşüren önemli bir sorundur. Nakamura-Tome'un geliştirdiği Oscillation Cutting teknolojisi, talaşları küçük parçalara bölerek takımın aşınmasını azaltıyor. Böylece kesici takımlar daha uzun ömürlü hale geliyor ve üretim süreçleri kesintisiz devam ediyor. Özellikle sert malzemelerde çalışan müşterilerimiz için bu teknoloji büyük avantaj sağlıyor.
Üretim süreçlerini hızlandırmak için programlamayı kolaylaştırıyoruz
NC programlama, birçok üretici için zaman alıcı ve uzmanlık gerektiren bir süreçtir. 3D Smart Pro AI, CAD verilerini analiz ederek otomatik işleme yolları oluşturuyor ve programlama süresini %95 oranında kısaltıyor. Böylece operatörler daha az manuel giriş yaparak makinelerini hızla üretime hazır hale getirebiliyor. Bu sistem, yeni kullanıcılar için bile kolay uygulanabilir olmasıyla büyük fark yaratıyor.
Takım tezgahlarında çarpışmalar, üretim süreçlerini durduran ve bakım maliyetlerini artıran en kritik problemlerden biridir. NT Collision Guard, çarpışma senaryolarını önceden simüle ederek makineleri anında durduruyor. Bu sayede olası kazalar önleniyor, makine ömrü uzuyor ve üretim süreçleri kesintisiz devam ediyor. Operatör hatalarından kaynaklanan büyük arızaların önüne geçerek sanayicilerimizin iş sürekliliğini garanti altına alıyoruz.
Proje Mühendislik Departmanımız ile üretim süreçlerinde verimlilik ve sürdürülebilir maliyet avantajı sağlıyoruz
GNC Makina olarak, yalnızca CNC makineleri tedarik etmekle kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimizin üretim süreçlerini analiz ederek verimliliklerini artıran özel proje çözümleri sunuyoruz. Proje mühendislik departmanımız, firmaların mevcut makine parkurunu daha verimli kullanmalarını sağlarken, işleme sürelerini kısaltmak için özel üretim çözümleri geliştiriyor. Ayrıca, enerji ve takım ömrü optimizasyonu ile işletmelerin maliyetlerini düşürerek, yeni yatırımlar için en uygun üretim teknolojilerini belirliyoruz. Sanayicilerimizin yalnızca yeni makine yatırımı yapmakla kalmayıp mevcut sistemlerini de en verimli şekilde kullanmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda, proje mühendislik ekibimiz üretim hatlarını analiz ederek firmalara verimliliklerini artıracak öneriler sunuyor. En uygun takım, otomasyon ve yazılım çözümlerini belirleyerek, müşterilerimizin sürdürülebilir maliyet avantajı elde etmelerine ve rekabet güçlerini artırmalarına destek oluyoruz.
GNC Makina, bilimin ve teknolojinin gücünü sanayiye taşıyarak sanayicilere yüksek performanslı CNC makineleri ve akıllı üretim çözümleri sunuyor. İleri seviye otomasyon, yapay zekâ ve dijital üretim teknolojileri, geleceğin sanayisini şekillendiren en kritik unsurlar arasında yer alıyor. GNC Makina olarak, müşterilerimize verimlilik ve maliyet avantajı sağlayan en yenilikçi teknolojileri sunmaya devam ediyoruz. Sanayi 4.0 ve dijital dönüşüm süreçlerinin merkezinde yer alan verimli üretim sistemleri, geleceğin sanayisinin temel taşlarını oluşturmaya devam edecek."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.