Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Merhabalar, yayınınızda yer vermeniz temennisi ile basın bültenimizi bilgilerinize sunarız.
Sayın AKSEL KARTAL;
FATURA ONAY İŞLEMLERİNİ KOLAYLAŞTIRAN İŞ BİRLİĞİ
PaperWork BPM ve Süper Entegratör İş Birliği ile İşletmeler Maliyet ve Zamandan Tasarruf Sağlayacak
İş süreçlerini otomatikleştirmek ve verimliliği artırmak için tasarlanmış bir platform olan PaperWork BPM, e-fatura konusunda özel entegratörlük hizmeti veren ve esnek çözümler sunan Süper Entegratör ile iş birliği yaptı. İşletmelerin dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir adım niteliği taşıyan bu iş birliği ile fatura onay işlemleri daha kolay ve verimli bir şekilde gerçekleştirebilecek.
PaperWork BPM ve Süper Entegratör İş Birliği, Fatura Onay Süreçlerini Otomatikleştiriyor
Yapılan entegrasyon ile gelen faturalar, otomatik olarak PaperWork doküman yönetimi sistemine arşivlenecek. Bu sayede kullanıcılar, yetkileri dahilinde webden veya mobilden faturalara kolayca erişebilecek. Ayrıca, faturalar tanımlanan kurallara göre onay iş akışına sokulacak. Bu sayede faturaların kontrol edilmesi ve sisteme girilmesi çok kolaylaşacak. Ödeme onay işlemlerinin takibi ve ERP sistemine aktarılması ise PaperWork tarafından yönetilecek.
Bu iş birliği sayesinde işletmeler, fatura onay işlemlerinden kaynaklanan maliyetleri düşürebilecek, verimliliği artırabilecek ve karlılığını iyileştirebilecek.
Dijital ortamda fatura onay işlemlerinin takip edilmesinin faydaları:
•Hızlı ve kolay erişim: Faturaların hızlı ve kolay bir şekilde erişilebilir olmasını sağlar. Bu sayede işlemler daha verimli bir şekilde yürütülebilir.
•Daha iyi izlenebilirlik: Onay işlemlerinin adım adım izlenebilmesini sağlar. Bu da süreçlerin daha şeffaf ve izlenebilir olmasını sağlar.
•Maliyet ve zaman tasarrufu: Kağıt ve diğer malzeme maliyetlerinden tasarruf sağlar. Ayrıca, işlemlerin dijital ortamda takip edilmesi, manuel işlemlere göre daha az zaman alır.
•Daha güvenli ve düzenli arşivleme: Fatura ve eklerinin güvenli bir şekilde arşivlenmesini sağlar. Bu da belgelerin kaybolma riskini azaltır ve gerektiğinde kolayca erişilebilir olmalarını sağlar.
Editöre bilgi:
Süper Entegratör Hakkında
Süper Entegratör, 25 yıllık sektör tecrübesi ve bilgi birikiminin ardından güncel ihtiyaçlara uygun VIP e-dönüşüm hizmeti vermek için %100 yerli sermaye ile kurulmuştur. Dijital dönüşümün en önemli konu başlıklarından biri olan e-Dönüşüm alanında projeler geliştirirken, bu alanda kurumların farklı ihtiyaçlarını karşılamak üzere nitelikli çalışan kadrosu ile dijital dönüşüm yolculuğunda kurumların yanında katma değerli hizmetlerle yer almaktadır. Süper Entegratör, İstanbul ve Gaziantep Üniversitesi Teknopark ofislerinden hizmet vermektedir. E-Dönüşüm platformu kapsamında yeni nesil teknolojiler ve açık kaynak kodlu çözümler kullanılmaktadır.
PaperWork Hakkında
PAPERWORK 1998 yılında kurulduğu tarihten itibaren, sadece iş akışı ve doküman yönetim konusuna odaklanarak, uzmanlaşmış kadrosuyla PaperWork ürün ailesini geliştirmiştir. Yapay zekâ destekli PaperWork platformu, Low Code mimarisi ve sürükle bırak ile çalışan form ve iş akışı tasarım araçları sayesinde, firmalarda çok kısa sürede uyarlanabilmektedir.
Dijital dönüşümün temel taşlarından olan PaperWork, iş akış ve doküman yönetim çözümüdür. Verimsiz kâğıt ve Excel formları ortadan kaldırır. Webden, mobilden, evden, ofisten görev yapılmasını ve belgelere ulaşılmasını sağlar. Görevler, çalışanların iş yüküne göre dağıtılır. Tamamlanma süreleri ölçülür. İşlerin anlık takibi ve süreç yönetim performanslarının ölçülmesi, firmaya çeviklik kazandırır. Süreç modelinin kolayca değiştirilmesi, değişimler karşısında hızlı hareket edilmesini sağlar. Sorunlu noktalar tespit edilir, iyileştirilir. Kaynak planlaması yapılır. Çalışanların zamanı, en verimli şekilde kullanılır. İşlerin tanımlı kurallara bağlı olarak yapılması, süreç otomasyonunu sağlar. Sistem, doğru kişiye, doğru dokümanı zamanında ulaştırır, kurum içinde belgelerin güvenli olarak paylaşılmasını sağlar, belge versiyonlarını düzenler ve değişiklikleri takip eder.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yaklaşık yirmi yıldır risk algı anketi verilerinden yararlanarak Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu stratejik ortaklığında hazırlanan, 2024 Küresel Riskler Raporu, insani gelişmelerdeki ilerlemenin yavaş yavaş azaldığı, devletleri ve bireyleri yeni ve yeniden ortaya çıkan risklere karşı savunmasız bırakan küresel risk ortamı konusunda uyarıda bulunuyor. Küresel güç dinamikleri, iklim, teknoloji ve demografik yapıdaki sistemik değişimler karşısında, küresel riskler dünyanın uyum kapasitesini sınırlarına kadar zorlamaktadır.
Bugün yayımlanan 2024 Küresel Riskler Raporu acil harekete geçilmesi gereken küresel sorunlara ilişkin iş birliğinin giderek azalabileceği ve risklerle başa çıkabilmek için yeni yaklaşımlar ve çözümler geliştirilmesi gerekliliğini savunuyor. Dünya genelinde uzmanların üçte ikisi, orta ve büyük güçlerin yeni kurallar ve normlar için yarıştığı ve bu normları belirlediği (aynı zamanda uyguladığı) çok kutuplu veya parçalı bir düzenin önümüzdeki on yılda şekilleneceğini öngörüyor.
Zurich Sigorta Grubu ve Marsh McLennan staratejik ortaklığı ile hazırlanan rapor, Eylül 2023'te ankete katılan 1.400'den fazla küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin görüşlerinden yararlanarak oluşturuluyor. Sonuçlar, kısa vadeli olarak dünya için çoğunlukla olumsuz bir görünümü vurgulamakta ve bu durumun uzun vadede daha da kötüleşmesinin beklendiğini vurguluyor. Rapora katkı sunan uzmanların yüzde 30'u önümüzdeki iki yıl içinde küresel felaket olasılığının artmasını beklerken, neredeyse üçte ikisi önümüzdeki 10 yıl içinde bunu bekliyor.
Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Saadia Zahidi, "Kutuplaştırıcı söylemler ve güvensizlikle karakterize edilen istikrarsız bir küresel düzen, aşırı hava olayları ve ekonomik belirsizliğin giderek daha da kötüleşen etkileri, yanlış bilgi ve dezenformasyon da dahil olmak üzere hızla artan risklerin yayılmasına neden oluyor. Dünya liderleri, kısa vadeli krizlere çözüm bulmanın yanı sıra daha dirençli, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceğin temellerini oluşturmak için bir araya gelmeleri gereklidir." şeklinde düşüncelerini aktardı.
Dezenformasyon ve çatışmaların yükselişi
Süregelen hayat pahalılığı krizi, yapay zeka ile ilşkili olarak yayılan yanlış bilgi ve dezenformasyon riski ile toplumsal kutuplaşma riski, 2024 yılı risk görünümünü domine ediyor. Yanlış bilgi ile toplumsal huzursuzluk arasındaki bağlantı, önümüzdeki iki yıl içinde birçok büyük ekonomide yapılması planlanan seçimler sırasında merkezi bir rol oynayacak. Devletlerarası silahlı çatışmalar önümüzdeki iki yılın en önemli beş riski arasında yer alıyor. Birçok çatışmanın devam ettiği bir dönemde, önde gelen jeopolitik gerilimler ve zayıflayan toplumsal dayanıklılık riski çatışmaların yayılmasına neden oluyor.
Ekonomik belirsizlik ve gerileyen kalkınma
Önümüzdeki yıllara kalıcı ekonomik belirsizlik ile büyüyen ekonomik ve teknolojik bölünmeler damgasını vuracak. Ekonomide fırsat eşitsizliği önümüzdeki iki yıl içerisinde öne çıkan riskler arasında 6. sırada yer alıyor. Uzun vadede ise, ekonomik hareketliliğin önünde engeller oluşarak nüfusun büyük bir kesiminin ekonomik fırsatlardan mahrum kalmasına neden olabilir. Çatışma riski taşıyan veya iklim açısından savunmasız ülkeler, yatırımlardan, teknolojilerden ve ilgili istihdam yaratma faaliyetlerinden giderek daha fazla izole edilebilirler. Güvenli ve emniyetli geçim kaynaklarına giden yolların yokluğunda bireyler suça, askerileşmeye veya radikalleşmeye daha yatkın olabilirler.
Gezegenimiz tehlikede
Çevresel riskler, tüm zaman dilimlerinde risk ortamını domine etmeye devam ediyor. Uzmanların üçte ikisi 2024 yılında yaşanacak aşırı hava olaylarından endişe ediyor. Aşırı hava olayları, Dünya sistemlerinde kritik değişiklikler, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü, doğal kaynak kıtlığı ve kirlilik önümüzdeki on yıl boyunca karşılaşılması beklenen en ciddi 10 riskten beşini temsil ediyor. Bununla birlikte, rapora katkı sunan uzmanlar risklerin aciliyeti konusunda farklı düşüncelere sahipler. Özel sektör katılımcıları, çoğu çevresel riskin sivil toplum ve hükümetlere kıyasla daha uzun bir zaman çerçevesinde gerçekleşeceğine inanıyor. Bu durum, çevresel riskler ile mücadelede dönüşü olmayan bir noktaya gelme riskinin arttığına işaret ediyor.
Risklere yanıt verme
Rapor, liderleri küresel riskleri ele almak için aksiyonları yeniden düşünmeye çağırıyor. Rapor, yapay zekanın anlaşmazlık karar alma süreçlerine entegrasyonunu ele alan anlaşmalar gibi, ortaya çıkan en yıkıcı risklere karşı hızla koruma önlemleri inşa etmeye yönelik küresel iş birliğine odaklanılmasını öneriyor. Bununla birlikte raporda, yanlış bilgi ve dezenformasyona karşı dijital okuryazarlık kampanyalarıyla bireysel ve devletlerin dayanıklılığının güçlendirilmesi veya hem kamu hem de özel sektörün rol oynayacağı, enerji dönüşümünü hızlandırma potansiyeline sahip iklim modellemesi ve teknolojileri konusunda daha fazla araştırma ve geliştirmenin teşvik edilmesi gibi, yalnızca sınır ötesi iş birliğine bağlı olması gerekmeyen diğer eylem türleri de ele alınmaktadır.
Marsh McLennan Avrupa CCO'su Carolina Klint, "Yapay zekadaki atılımlar; yanlış bilgilendirme, aracıların ortadan kalkması ve stratejik yanlış hesaplamalardan kaynaklanan tehditlere karşı tepki vermede zorluk yaşayan birçok organizasyon için risk görünümünü kökten değiştirecek. Aynı zamanda şirketler, jeopolitik ve iklim değişikliğinin daha karmaşık hale getirdiği tedarik zincirleri ve sayıları giderek artan kötü niyetli aktörlerin siber tehditleri ile mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Hızla değişen bu risk ortamını yönetmek için kurumsal, ülke ve uluslararası düzeylerde dayanıklılık oluşturmaya ve kamu ile özel sektörler arasında daha fazla iş birliğine odaklanmak gerekecek." şeklinde düşüncelerini aktardı.
Zurich Sigorta Grubu, Sürdürülebilirlik Riskler Lideri John Scott, "Dünya yapay zeka, iklim değişikliği, jeopolitik değişimler ve demografik değişimlerle önemli yapısal dönüşümlerden geçiyor. Bilinen riskler yoğunlaşıyor ve yeni riskler ortaya çıkıyor ancak bunlar aynı zamanda fırsatlar da sunuyor. Kolektif ve koordine edilmiş sınır ötesi aksiyonlar önemli rol oynar ancak küresel risklerin etkisini azaltmak için yerelleştirilmiş stratejiler kritiktir. Vatandaşların, şirketlerin ve ülkelerin bireysel eylemleri, küresel risklerin azaltılmasında önemli bir rol oynayarak daha aydınlık ve güvenli bir dünyaya katkıda bulunabilir." şeklinde düşüncelerini aktardı
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
amu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi ve DEİK organizasyonuyla, T.C. Ticaret Bakanlığı koordinasyonu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi destekleri ve Dünya Bankası, IFC, OECD, İslam Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Bankası başta olmak üzere bir çok uluslararası kuruluşun katılımıyla, 05-08 Mart tarihleri arasında 8’inci kez düzenlenecek İstanbul PPP (KÖİ) Haftası, 50’den fazla ülke temsilcisine bir kez daha ev sahipliği yapacak.
Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın, “İstanbul PPP Haftası, dünyanın dört bir yanından KÖİ alanındaki aktörleri, tek bir platformda açık diyalog içinde buluşturarak, modelin küresel ısınma ve sürdürülebilirlik ilkelerine erişmek amacıyla nasıl kullanılacağını, daha güçlü, daha yeşil, daha dijital ve daha kalkınma odaklı altyapıların gelişimine nasıl katkı sunacağını birlikte tartışmak, iyi uygulamaları paylaşmak, mevcut koşulları değerlendirmek, iş birliği ve ortaklıklar başlatmak için küresel bir fırsat sunuyor” dedi.
Kamu Özel Sektör İş Birliği (KÖİ) alanında, dünyanın en itibarlı etkinliği olarak gösterilen İstanbul PPP (KÖİ) Haftası, 50’den fazla ülkeden profesyonelin katılımıyla, 05-08 Mart tarihlerinde toplanacak. 2015 yılından bu yana, Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi ve DEİK organizasyonu ile düzenlenen etkinliğin 2024 mottosu;
PPP: Global Greener Growthful (KÖİ: Küresel, Çevreci, Büyüyen) oldu. 50’den fazla ülkenin katılım bildirmesiyle, rekor katılımcı sayısına ulaşacak hafta çerçevesinde, bürokratlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, firma yetkilileri, akademisyenler, öğrenciler ve sektör profesyonelleri yanı sıra; altyapı firmaları, uluslararası kurumlar ve mega proje temsilcileri olmak üzere 300’den fazla davetli KÖİ modelini tartışacak.
İstanbul PPP Haftası ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Kamu Özel Sektör İş Birliği Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın, İstanbul KÖİ Haftası’nın, her geçen yıl artan katılımcı sayısıyla, tüm dünya için önemli bir buluşma noktası olduğunu vurguladı. “İstanbul KÖİ Haftası, dünyanın dört bir yanından KÖİ alanındaki aktörleri, tek bir platformda açık diyalog içinde buluşturarak, modeli birlikte tartışmak, iyi uygulamaları paylaşmak, mevcut koşulları değerlendirmek, iş birliği ve ortaklıklar başlatmak için küresel bir fırsat sunuyor” diye konuşan Aydın, bu yıl ilk defa Istanbul KÖİ Ödülleri’nin başlatılacağı etkinlikte global proje çağrısı yapılacağını açıkladı. Ayrıca, Dr.Aydın, “Özellikle COP28 sonrası; altyapı, iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve küresel ısınma gibi konular ana gündem maddelerimiz olacak” dedi.
Bazı katılımcı ülkeler: Senegal, Kamerun, Fildişi Sahili, Fas, Mısır, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Karadağ, Arnavutluk, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kuveyt, Suudi Arabistan, Gabon, Güney Afrika, Tanzanya, Belarus, Letonya, Türkmenistan, Umman, Sierra Leone, Kırgızistan, Nijerya, Katar, Vietnam, Malezya, Gürcistan, ABD, Fransa, Kanada, İngiltere, Almanya, İsviçre, Bangladeş, Etiyopya, Gambiya, İran, Afganistan, Ürdün, Maldivler, Kosova, Polonya, Tunus, Sierra Leone.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İşitme sağlığı çözümleri ve akıllı ses teknolojileri ile işitme kaybı olan kişilerin dünyayla ve çevreleriyle bağlantı ve iletişim kurmalarına yardımcı olan ürün ve hizmetler sunan küresel işitme sağlığı lideri Demant Grup bünyesinde, global çapta ve Türkiye'de üst düzey atamalar gerçekleşti. Şirketin gelecek vizyonu doğrultusunda, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık yaklaşımı ile, Filiz Güvenç, verimli ve başarılı bir organizasyon olarak faaliyet gösteren Demant'ın Türkiye Genel Müdürlüğü pozisyonundan İspanya ve Portekiz ülkelerini kapsayan Demant İberica Bölgesi Genel Müdürlüğüne atandı.
Demant'in işitme sağlığında yaşamları değiştirerek fark yaratan bir vizyon ortaya koyduğunu ifade eden Filiz Güvenç, "Demant olarak sürdürülebilir ve çift haneli güçlü bir büyüme ivmesi kaydetmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Gelişim ve değişim odaklı liderlik yaklaşımımız ile sektörümüzün yanı sıra insanların işitme sağlığına yaklaşımını olumlu yönde dönüştürdüğümüzün farkındayız. Türkiye organizasyonumuz, global ağımız içerisinde önemli bir konuma sahip ve tam anlamıyla Demant Grup için değerli bir yetenek havuzu oluşturuyoruz. Organizasyon değişikliği sonrasında, kendi kaynaklarımız ile iki yeni genel müdür çıkarabiliyor olmamız, güçlü bir liderlik kültürü ile besleniyor olduğumuzun bir göstergesi. Değerlerimize odaklanarak güçlü kültürümüz, sürekli gelişen ve değişen organizasyonumuz ile işitme sağlığını daha ileri taşımaya liderlik etmeye devam edeceğiz" açıklamasında bulundu.
Global atama ile birlikte şirket, stratejik hedeflerine odaklanarak işitme sağlığına daha fazla değer katma amacıyla Demant Türkiye ve İdis Türkiye olarak iki ayrı organizasyon halinde faaliyet göstereceği bir karara imza attı. Demant, bu stratejik karar doğrultusunda Türkiye operasyonunu 2 farklı şirket olarak devam ettirecek. Ocak 2024 itibariyle yoluna Demant Türkiye ve İdis Türkiye olarak devam edecek her iki şirket de sektörlerindeki lider pozisyonlarını güçlendirmeyi hedefliyor.
Demant Türkiye Genel Müdürlüğü pozisyonuna daha önce şirkette Finans ve Operasyon Direktörü görevinde bulunan Tayfun Kökçü atandı. İdis Türkiye'nin Genel Müdürü ise daha önce şirketin Perakende İş Birimi Direktörü görevini yürüten Barış Nargileci oldu.
Tayfun Kökçü; yaşamları değiştiren bir anlayış ile insan odaklı, bilimsel araştırma temelli, yenilikçi teknolojilerle geliştirilen işitme sağlığı tanı ve tedavi ürünleri sayesinde işitme sağlığında fark yaratma vizyonu ile Demant Türkiye olarak güçlü ve odaklı bir yapı ile faaliyet göstermeye devam edeceklerini kaydetti. Kökçü ayrıca, Demant Türkiye olarak işitme sağlığını her gün daha iyiye taşıma tutkuları, etkin satış ve satış sonrası hizmet anlayışı ve geniş kapsama alanları sayesinde, işitme sağlığına öncülük eden firma pozisyonlarını güçlendirmeyi amaçladıklarını ifade etti.
Barış Nargileci ise İdis olarak Türkiye çapında faaliyet gösterdikleri İşitme Merkezi noktaları ile bireyleri işitme sağlığına kavuşturmak amacıyla kullanıcı odaklı, kişiselleştirilmiş işitme sağlığı klinik hizmetlerini güçlendirerek sunmaya devam edeceklerini vurguladı. Nargileci ayrıca, kullanıcıyı odağına alan yaklaşımları ile işitme sağlığında gelişmiş teknoloji çözümlerini, yüksek klinik uygulamalar ve kişiselleştirilmiş hizmet ile ihtiyaç sahipleriyle buluşturmayı ve sürekli gelişim ve değişim ile işitme sağlığı perakende hizmetleri alanında Türkiye'ye öncülük etme misyonlarına odaklanarak yol alacaklarını belirtti.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yenilenebilir enerji alanındaki yatırımlarını sürdüren Galata Wind, Bursa Taşpınar Rüzgâr Enerji Santrali'nde 13 MW'lık elektrik güç artışı sağlayacak 2 adet rüzgâr türbinini daha devreye aldı. Böylece, Bursa, Nilüfer Korubaşı Mahallesi mevkiinde, Ekim 2020 yılından bu yana faaliyetini sürdüren Taşpınar Rüzgâr Enerji Santrali'nin türbin adedi 16'ya yükseldi. Yeni türbinlerin Taşpınar RES santralinin üretimine ortalamada yıllık yaklaşık %20'lik bir katkı sağlaması, karbon azaltımına ise yıllık yaklaşık 20.000 ton ek fayda getirmesi hedefleniyor.
Bunun yanı sıra, artık bünyesinde hem RES hem de GES barındıran, "Taşpınar Birleşik Yenilenebilir Elektrik Üretim Tesisi Projesi"ndeki yaklaşık 42,5 MW'lık Hibrit GES'in birinci fazı kapsamında 9,4 MW'lık kısım da devreye alındı. Bir süredir inşaatı devam eden birinci fazdan geriye kalan yaklaşık 7 MW'lık kısmın ise çok kısa sürede devreye alınması bekleniyor. Projenin 25 MW'lık ikinci fazı için ise 2024 yıl sonu hedefleniyor. Özetle, 2023 yıl sonunda devreye alınan ek türbinler ve Hibrit GES ile birlikte Taşpınar RES santralinin toplam güncel kurulu gücü 88,4 MWm / 73 MWe oldu.
Galata Wind CEO'su Burak Kuyan şirketin 2025 hedefleri doğrultusunda 2023-2024 yıllarında planlanan yatırımlarının devam ettiğini ve verimliliğin en önemli konulardan biri olduğunu belirterek şunları söyledi: "Tek bir üretim tesisinde birden fazla kaynaktan elektrik enerjisi üretilebilmesine imkan sağlayan hibrit santraller, üretim tesislerinin daha verimli ve daha uzun süreli emreamadelik ile çalışmasına ve elektrik kurulu gücü sınırları içerisinde daha fazla elektrik üretilmesine imkan veriyor. Biz de hibrit santraller sayesinde rüzgâr olmayan günlerde güneş enerjisinden, güneş olmayan saatlerde de rüzgâr enerjisinden üretim gerçekleştiriyoruz. Böylece mevsim koşulları etkisi asgari seviyeye indiriliyor ve santralin çalışma süreleri dolayısıyla verimlilik artıyor. Buna ek olarak, Taşpınar RES içerisinde yapılması planlanan hibrit GES yatırımının yatırım ve operasyonel maliyetlerinin daha düşük olması da önemli bir avantaj sağlıyor. Ayrıca ana kaynak olan rüzgâr üretimi YEKDEM kapsamında olduğu için yardımcı kaynak olan güneşten üretilecek elektrik enerjisinin de YEKDEM kapsamında değerlendirilmesi mümkün oluyor."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ülkemizde 8-14 Ocak tarihleri arasında “Enerji Tasarrufu Haftası” kutlanıyor. Enerji Tasarrufu Haftası’nda Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri, Erzurum’da ısı yalıtımının aile ekonomisine faydasını ortaya koydu. Tasarrufun evlerdeki yolu ısı yalıtımından geçiyor. Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri Erzurum’da buna rakamlarla dikkat çekti. Dalmaçyalı, Erzurum’un Yakutiye ilçesinde bulunan, 6 katlı, 29 daireli bir binada geçtiğimiz yıl ısı yalıtımı yaptı. Bina sakinleri hemen karşılarında bulunan yine aynı cephe, aynı kat ve aynı daire sayısına sahip olan komşularından yaklaşık yüzde 60 daha az doğalgaz faturası ödedi.
Türkiye’de kışın en sert geçtiği illerden birisi de Erzurum. Ocak ayı sıcaklık ortalaması -7 derece oluyor. Haliyle Erzurum en çok enerji tüketen şehirlerden. Ama bu tüketimi azaltmak mümkün. Tasarrufun evlerdeki yolu ısı yalıtımından geçiyor. Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri Erzurum’da buna rakamlarla dikkat çekti. Dalmaçyalı, Erzurum’un Yakutiye ilçesinde bulunan, 6 katlı, 29 daireli bir binada geçtiğimiz yıl ısı yalıtımı yaptı. Bina sakinleri hemen karşılarında bulunan yine aynı cephe, aynı kat ve aynı daire sayısına sahip olan komşularından yaklaşık yüzde 60 daha az doğalgaz faturası ödedi.
“Isı yalıtım uygulamalarında yüzde 60’a varan tasarruf elde etmek mümkün”
Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri Marka Müdürü Özmert Baysaling, “Dünyanın gündeminde sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği söz konusu. Bu hafta ‘Enerji Tasarrufu Haftası’ Bizim amacımız da tüketicilerimizde ısı yalıtımı konusunda farkındalığını en üst seviyeye çıkartmak. Konutlarda tüketilen enerji sanayiyi geçmiş durumda. Enerjiyi verimli kullanmanı en etkili yöntemlerinin başında da ısı yalıtımı geliyor. Standartlara uygun olarak tercih edilen ısı yalıtım uygulamalarında yüzde 60’a varan tasarruf elde etmek mümkün. Enerji tasarrufu hem toplumsal hem de bireysel olarak gerçekleştireceğimiz sorumluluklarımızın başında geliyor. Erzurum’da ısı yalıtımı noktasında uygulama yaptığımız binalarda -7 derece dahi tasarruf edebiliyor.” dedi.
Isı yalıtımı konusunda en önemli konulardan birisinin de doğru ısı yalıtım kalınlığının uygulanması olduğunu belirten Dalmaçyalı İleri Isı Yalıtım Sistemleri Marka Müdürü Özmert Baysaling, “Doğru bir ısı yalıtım uygulamasında ısı yalıtım kalınlıkları son derece önemli. Her bir bölgenin kendi iklim koşullarına göre kullanması gereken bir ısı yalıtım kalınlığı var. Bu konudaki farkındalığı bir üst seviyeye çıkarmak için Erzurum’daki bir binada standartların üzerinde bir ısı yalıtım uygulaması yaparak yüzde 60’a varan tasarrufu gerçekleştirdik. Burada tüketicilerimize referans olabilmesi ve doğru ısı yalıtım kalınlığıyla ne kadar tasarruf edebileceklerini daha somut bir şekilde göstermeyi hedefledik.” şeklinde konuştu.
“Isı yalıtımıyla 700 lira civarında faturalarımızda azalma yaşandı”
Site Yöneticisi Yakup Evliyaoğlu ise evlerinde termal konfor sağlandığını, odalar arası sıcaklık farklarının artık yaşanmadığını ifade ederek, “Ben bu sitelerin arsa sahibiydi. İlk yapımından bu güne kadar buradayım. Şu anki Dalmaçyalı’nın bizlere sunmuş olduğu imkanlar çok güzel. Sıcaklık açısından olsun, yazın serin olması açısından önemli. Benim iki ayrı binada evlerim var. İkisinin arasındaki fark çok büyük. İnsanların binada yapımında bu malzemeyi kullanmasını tavsiye ederim. Biz uygulamadan memnunuz. İki ayrı daire arasındaki aylık ödemelerimizde 600-700 lira fark ediyor. Dış cephe yalıtımın önemi var. Hava sıcak olduğu zaman evlerimiz serin oluyor, terleme yapmıyor. Diğer binalarda ise terleme yapıyor ve inşaat sektöründe küf dediğimiz olay oluyor.” diye konuştu.
Bina sakini Habib Özyurt ise ısı yalıtımından önce küf sorunu ile karşı karşıya kaldıklarını ama ısı yalıtımının ardından küf sorunlarının ortadan kalktığını anlatarak şöyle devam etti, “Ben binanın üçüncü katından oturuyorum. Bundan önce evlerimiz dış cephe olduğu için soğuktu. Şimdi soğuk olmuyor. Hafiften küf vardı onlarda kalktı. Şu anda memnunuz. Binamıza yapılan ısı yalıtımından çok memnunuz. Yakıt tasarrufu da oldu. Evimizdeki tüm odaların sıcaklıkları da eşit.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Finans, yeni başlattığı reklam kampanyasında dijitalleşen dünya ve bankacılık süreçlerinin ünlü bir baba-oğul üzerinden anlattığı reklam filmi yayına girdi. Türkiye Finans'ın ''Hayat Mobil Bankan Mobil'' mottosuyla çekilen ve sevilen tiyatrocu Behzat Uygur ve oğlu Nejat Uygur'un yer aldığı reklam filmlerinde, her yaştan herkesin keyifli dijital bankacılık deneyimleriyle ürün, hizmet ve avantajlara kolayca ulaşabileceği mesajı veriliyor.
Dijitalleşmedeki öncü rolü ve yeri zamanı olmayan bankacılık uygulamalarıyla hayatı kolaylaştırmaya devam eden Türkiye Finans, yılın ilk reklam kampanyasıyla ünlü baba-oğul Behzat ve Nejat Uygur eşliğinde dijital bankacılığın farklı nesilleri kapsayan ve ortak paydada buluşturan yönlerine odaklanıyor. Yaptığı tüm inovasyonlarda olduğu gibi dijital dönüşümü de insan odaklı bankacılık anlayışıyla gerçekleştiren Türkiye Finans'ın "Hayat Mobil Bankan Mobil" mottosuyla çektiği reklam filmlerinin ilki televizyon, radyo, açık hava ve dijital kanallardan yayımlanmaya başlandı.
Sevilen tiyatrocu Behzat Uygur ve oğlu Nejat Uygur'un rol aldığı reklam filmlerinde, bankacılık konusunda daha geleneksel tutumlara sahip babanın, 'dijital doğanlar' kuşağından olan oğluyla yaşadığı maceralar eğlenceli bir dille anlatılıyor. Oğul Uygur, babasına Türkiye Finans'ın yenilikçi dijital bankacılık uygulamalarının her yaştan herkes için kolay erişilebilir, kullanıcı dostu, avantajlı ve hayatı kolaylaştıran yönlerini gösteriyor.
Türkiye Finans reklam filmleri ile kullanıcılarını bankacılık işlemlerinde masrafsızlıktan, günlük hesap ile vade bozulmadan para çekme ve birikim yapmaya, yatırım işlemlerini her an her yerden kolayca gerçekleştirmeye, avantajlı kâr oranlarıyla ihtiyaç finansmanı kullanmaya kadar birçok avantajdan kolay ve hızlı bir dijital bankacılık deneyimiyle yararlanmaya davet ediyor.
Yönetmenliğini Can Pehlivanlı'nın üstlendiği reklam filmi Lokal Reklam Ajansı'nın imzasını taşıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Alaska'daki dondurucu soğuklardan Florida'nın güneşli sahillerine kadar, Amerika Birleşik Devletleri'nde neredeyse tüm iklim bölgelerini bulabilirsiniz. Bu iklim çeşitliliği, tüm hava koşullarında performans gösterebilecek sistemler geliştirmek söz konusu olduğunda HVAC üreticilerini zorluyor. Bölge, yenilenebilir enerji sektörünü istikrarlı bir şekilde genişletmeyi ve soğutma da sağlayan ve yakıtla ısıtmaya verimli bir alternatif olan soğuk iklim ısı pompası teknolojisinin yaygınlaşmasını hızlandırmayı hedefliyor.
Enerji ve Bina Teknolojisi ve Tüketim Malları faaliyet alanlarından sorumlu Bosch Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Christian Fischer, “Amerika'da verimli ısıtma ve soğutma için ısı pompalarının kullanılmasının önündeki engeller, teknolojideki gelişmeler sayesinde önemli ölçüde azaltıldı. Amerika'daki evlerin elektriklendirilmesi için koşullar elverişli, zira halihazırda ülke genelinde 17,7 milyondan fazla ısı pompası kurulu durumda ve ısıtma ve soğutma için kullanılıyor.” dedi. Konutlara yönelik HVAC pazarı yeni bir döneme giriyor. Bosch'un kendi pazar araştırmasına göre, Amerika Birleşik Devletleri'nde hala sadece klima ünitesi satılıyor olsa da, ısı pompası pazarının mali değeri 2022 yılında tek klima ürünlerinden daha fazlaydı ve 2028 yılına kadar bu rakamın iki katına çıkması bekleniyor. 2020 yılında, ABD'deki yeni evlerin neredeyse yarısı (yüzde 45) ısınmak için elektrik kullandığı ve bu oranın 2000 yılına (yüzde 27) kıyasla yaklaşık yüzde 67'lik bir artış gösterdiği tespit edildi. Günümüzde evlerde kullanılan enerjinin yarısından fazlası ısıtma ve soğutma için tüketilmektedir. Ev enerjisi Amerika Birleşik Devletleri'nde önemli bir emisyon kaynağıdır. Kişisel karbon ayak izlerini azaltmak amacıyla, giderek daha fazla sayıda Amerikalı elektrik enerjisine geçiş yapıyor.
Bosch CES 2024'te, Kuzey ABD'deki bölgeler gibi daha soğuk iklim bölgelerinde çalışmak üzere tasarlanan IDS Ultra soğuk iklim ısı pompası sistemini tanıtıyor. Christian Fischer, “ABD ve Kanada'daki evleri karbonsuzlaştırmak için fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltmak ve sınırlı kaynakları korumak çok önemli.” dedi. Fischer ekledi, “Amacımız daha çevre dostu bir yaşam tarzını teşvik etmek ve CES 2024'te küresel ısınmayla mücadeleye katkıda bulunabilecek en son teknolojiyi sunmaktan gurur duyuyoruz. Bosch, enerji tasarruflu ev ısıtma ve soğutmasını ABD'deki neredeyse tüm iklim bölgelerinde erişilebilir hale getirerek daha temiz bir enerji geleceğine doğru umut verici bir adım sunuyor.”
Bosch anketi: Ev sahipleri maliyet ve verimliliği önemsiyor
Kanada ve ABD'de yapılan bir Bosch anketi, ısı pompaları konusundaki farkındalığın neredeyse evrensel olduğunu ortaya koydu: ev sahiplerinin yüzde 99'u ısıtma ve soğutma için ısı pompalarını en azından duymuş durumda. Ancak daha fazla benimsenmesindeki zorluk soğuk hava bölgelerinde ortaya çıkıyor. Tüm katılımcıların beşte birinden fazlası şu anda bir ısı pompasına sahip olsa da, ısı pompası sahipliği coğrafi olarak çok dengesiz. Isı pompası sahipliğinin en yüksek yüzdesi, ılıman kışlarıyla bilinen bir bölge olan Güneydoğu bölgesinde yoğunlaşıyor. New England ve Yukarı Orta Batı bölgesi gibi daha soğuk yerlerde sahiplik oranlarının 6 ila 7 kat daha düşük olduğunu görüyoruz. Bir ısı pompasına yatırım yapan az sayıdaki ev sahibi, soğuk kış günlerinde sıcaklıklar düştüğünde devreye girmek üzere genellikle fosil yakıtlarla çalışan bir yedek sistemi çalışır durumda tutuyor. Bu bölgelerde haneler, yüksek enerji maliyetleri ve geleneksel ısı pompalarının düşük ortam sıcaklıklarında yetersiz ısıtma kapasitesi nedeniyle ısı pompalarından kaçınma eğiliminde. Isı pompalarına geçiş, enerji ve maliyet tasarrufu avantajlarıyla birlikte gerçekleşiyor. Bosch'un araştırmasına katılanların yaklaşık üçte ikisinin evlerini ısıtma ve soğutma konusunda temel kaygılarının maliyet ve verimlilik olduğunu belirtmesi ısı pompasına geçiş sürecindeki avantajları destekliyor.
Bosch'un yeni ısı pompası neredeyse tüm ısıtma ve soğutma taleplerini karşılıyor
Bosch'un en yeni ısı pompası teknolojisi, enerji tasarruflu ısıtmanın erişim alanını kışları aşırı soğuk olan bölgelere kadar genişletiyor. Kuzey Amerika Bosch Home Comfort Grubu Başkanı ve CEO'su Alexander Wuthnow, “Yeni IDS Ultra, soğuk iklimlerde yüksek verimli ısıtma için özel olarak tasarlanmış ilk Bosch havadan havaya ısı pompası sunuldu. Isı pompası, 5°F (-15°C) dış ortam sıcaklığına kadar yüzde 100 ısıtma kapasitesi sağlıyor ve -13°F’ye (-25°C) kadar bile çalışmaya devam ediyor.” dedi. Wuthnow ekledi, “Soğuk iklim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, ısı pompamız sıfırın altındaki sıcaklıklarda bile ısıtma sağlıyor.” ABD Enerji Bakanlığı (DOE), Bosch'un soğuk iklim ısı pompasının üreticilere yönelik Soğuk İklim Mücadelesinin tüm gereksinimlerini karşıladığını onayladı. Bu mücadelenin amacı, tüketicilerin daha az karbon emisyonu ile daha temiz bir enerji geleceğine geçiş yapmalarını sağlamak için teknolojiyi ilerletmekti.
Soğuk iklim ısı pompalarının benimsenmesinde tüketici eğitimi kilit önem taşıyor
Isı pompası teknolojisi, artık düşük sıcaklıklarda bile güvenilir ısıtma performansının mümkün olduğu noktaya kadar gelişti. Bir sonraki mantıklı adım, tüketicileri enerji tasarruflu ev ısıtmasındaki bu gelişmelerden haberdar etmek. Bosch araştırmasına göre, tüketicileri ısı pompası teknolojisinin tüm potansiyelinin yanı sıra mevcut federal vergi kredileri ve geçiş yapmalarına yardımcı olmak için devlet tarafından yönetilen indirimler konusunda eğitmek için önemli bir fırsat var. Bosch'un anketine katılanların yarısından fazlası ana bilgi kaynağı olarak müteahhitleri ve teknisyenleri kullandığını bildirdiğinden, tüketicilere tavsiyede bulunma konusunda profesyoneller kilit bir rol oynuyor
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.