Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
HPE, hibrit BT operasyonlarına en üst düzeyde sadelik kazandıracak GreenLake Intelligence adlı yeni ajan tabanlı yapay zeka çerçevesi etrafındaki dönüştürücü vizyonunu açıkladı. HPE GreenLake bulutu, ajan tabanlı AIOps’un neredeyse her altyapı katmanına bütünleşik bir biçimde yerleştirilmesiyle, yapay zeka destekli hibrit buluta dönüşüyor.
Kurumsal dünya, yapay zekanın doğal araçlar haline geldiği yeni bir çağa giriyor. Kurumlar daha hızlı inovasyon yapmak isteseler de eskiyen altyapılar, büyüyen teknik yük ve geniş hibrit ortamların yönetimindeki karmaşa bu çabaları sınırlıyor. AIOps ile ajan tabanlı yapay zekanın kesişimi, geçmişten gelen bu sorunları aşarak kurumlara operasyonlarını ve işlerini dönüştürmeleri için önemli bir fırsat sunuyor.
HPE Başkanı ve CEO’su Antonio Neri, “HPE, hibrit BT’yi yalnızca bizim yapabileceğimiz şekilde yeniden tasarlayarak, kuruluşları hibrit karmaşa çağından ajan tabanlı, yapay zeka destekli bulut operasyonları çağına taşıyor” dedi. “HPE’nin hibrit BT vizyonu, altyapının her katmanında ajan tabanlı zekâdan güç alıyor. Böylece işletmeler, en iddialı hedeflerini gerçekleştirebilecekler ve BT operasyonlarında daha önce imkânsız görülen performans ve verimlilik düzeylerine ulaşabilecekler.”
HPE, GreenLake Intelligence ile ajan tabanlı AIOps aracılığıyla en üst düzeyde hibrit sadelik vizyonu ortaya koyuyor: Yeni GreenLake Intelligence ajan tabanlı yapay zeka çerçevesi, ajan tabanlı AIOps ile güçlendirilmiş birleşik hibrit bulut işletim modeli üzerinden hibrit BT’yi dönüştürmek için güçlü bir yaklaşım sunuyor. Baştan aşağı yeniden inşa edilen, HPE’nin kapsamlı hibrit bulut teknoloji yığınına sıkı sıkıya entegre edilen GreenLake Intelligence, silo halindeki ve manuel iş akışlarını, sorun gidermedeki gecikmeleri ve atıl BT kaynakları problemini ortadan kaldırıyor. Böylece aşırı iş yüküyle mücadele etmek zorunda kalan BT ekiplerinin üzerindeki iş yükünü hafifletiyor. GreenLake Copilot üzerinden erişilen GreenLake Intelligence; depolama, ağ, bilgi işlem ve sanallaştırılmış kaynaklar, hibrit bulut maliyet operasyonları, gözlemlenebilirlik, sürdürülebilirlik ve iş hizmetleri genelinde, gerçek zamanlı bağlamsal iletişim kurabilen ve mantık yürütebilen yapay zeka ajanlarını devreye alacak.
HPE Aruba Networking, yeni ajan tabanlı örgüsü ve networking copilot ile yapay zeka destekli ağ operasyonlarını dönüştürüyor: GreenLake Intelligence çerçevesi üzerine inşa edilen HPE, bulut ağ yönetim sistemi HPE Aruba Networking Central için yeni ajan tabanlı örgü teknolojileri ekliyor. Yeni multi model özellikli, diyaloğa dayalı network copilot aracılığıyla erişilen HPE Aruba Networking Central, karmaşık ağ ve güvenlik sorunları için kesin neden analizinin yanında yönlendirmeli veya otomatik iyileştirme sağlayabiliyor. HPE’nin en son ağ geliştirmesi, güvenlik odaklı, yapay zeka destekli ağ için bağlam uyumlu modellerden yararlanan, ağ özelinde akıl yürütebilen çok sayıda ajanla güçlendiriliyor.
HPE OpsRamp Yazılımı, ajan tabanlı copilot operasyonlarını genişletiyor: 2024’te duyurulan OpsRamp operasyon odaklı copilot, tam yığın altyapısı genelinde daha hızlı tespit ve iyileştirme için ajan tabanlı otomasyonu etkinleştiriyor. İnsan müdahalesini gözetim döngüsünde tutarak, sohbet tabanlı ürün desteği ile yapay zeka ve makine öğrenimi tabanlı uyarılar, olay yönetimi ve temel neden analizi desteği sunan ajan tabanlı komuta merkezi gibi kilit yetenekler sağlıyor. GreenLake Intelligence aracılığıyla OpsRamp operasyon copilotu, hesaplama, ağ, depolama, sanallaştırma ve diğer yazılım katmanlarını koordine ederek neden analizi, açıklanabilirlik, kapasite planlaması ve benzeri kullanım senaryolarını mümkün kılan, birçok alana hakim bir ajan ağı olarak hizmet verecek.
HPE Alletra Storage MP X10000, Model Context Protocol (MCP) sunucuları için yakında sunulacak destekle ajan tabanlı, yapay zeka destekli depolama yeteneğine kavuşuyor: HPE Discover Las Vegas 2025’te HPE, X10000’e yerel olarak entegre edilmiş MCP sunucularının önizlemesiyle ajan tabanlı, yapay zeka destekli depolama yeteneklerini sergiliyor. GreenLake Intelligence’ı MCP sunucuları aracılığıyla X10000 ile entegre eden HPE, geliştiricilerin ve yöneticilerin GreenLake Copilot veya doğal dil arayüzleri üzerinden veri yönetimi ve operasyonları yönlendirmesini mümkün kılıyor. Ayrıca X10000’in yerleşik veri zekası katmanının, dahili ve harici yapay zeka ajanlarıyla bağlantısı, yapay zeka iş akışlarının yapılandırılmamış veriler ve metadata tabanlı zekayla beslenmesini sağlıyor.
Yeni GreenLake bulut yetenekleri, ajan tabanlı yapay zeka temelleri üzerine inşa ediliyor
HPE, FinOps ve sürdürülebilirlik için GreenLake bulut hizmetlerini geliştirerek iş yükü planlama ve kapasite yönetimi alanında yeni yetenekler ekliyor. Bu kapsamda aşağıdaki hizmetler GreenLake Intelligence'a entegre edilecek.
Yeni iş yükü ve kapasite optimizasyonu, HPE’nin hesaplama, depolama ve ağ teknolojileri ile sanal makineler ve çok satıcılı üçüncü taraf BT altyapısını kapsayan; en iyi maliyet, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik için iş yüklerini ve donanım varlıklarını yönetmeyi amaçlayan bütünleşik bir çözüm sunuyor.
Tüketim analitiği, işletmelerin maliyetleri kontrol etmesine daha fazla yardımcı olmak üzere genişletildi. Yeni özellikler, proaktif harcama anormalliği uyarıları, geri ödemeyi mümkün kılan FinOps Open Cost and Usage SpecificationTM (FOCUS) dışa aktarımları, sanal makinelerin küçültülmesi ve hizmet dışı bırakılması gibi maliyet odaklı altyapı değişikliklerine dair öneriler sunuyor.
HPE Sürdürülebilirlik İçgörü Merkezi, artık tahmine dayalı sürdürülebilirlik analizi yapmak, donanımların karbon ayak izini izlemek ve azaltmak için özel sürdürülebilirlik ölçümlerini içeren bir yönetilen hizmet sağlayıcı modülü sunuyor.
HPE CloudOps Yazılımı ile birleşik hibrit bulut operasyonları daha da hızlanıyor
HPE, OpsRamp, HPE Morpheus Enterprise Software ve HPE Zerto Software'i bir araya getiren yeni HPE CloudOps Yazılım paketi ile birleşik hibrit bulut işletim modellerinin oluşturulmasını basitleştiriyor. Bağımsız olarak veya paketin bir parçası olarak kullanılabilen bu yazılım uygulamaları, çok tedarikçili, çok bulutlu, çoklu iş yükü altyapısında otomasyon, düzenleme, yönetişim, veri mobilitesi, veri koruma ve siber esneklik sağlıyor.
HPE Servisleri artık CloudOps'un benimsenmesini hızlandırmak için gelişmiş hizmetler sunuyor. HPE Hizmet portföyü, 1. Gün danışmanlığından 0. Gün planlamasına, 1. Gün uygulama ve entegrasyonundan 2. Gün operasyonuna kadar tüm müşteri yaşam döngüsü kapsamı boyunca hizmet sunuyor. CloudOps, ayrıca tercih eden müşteriler için HPE tarafından yönetilen bir hizmet olarak da tanınıyor. Bulut operasyonları teknolojilerinin benimsenmesini basitleştirmek için tasarlanmış kapsamlı profesyonel hizmetler eşliğinde müşteriler, birden fazla bulut sağlayıcısındaki kaynakları zahmetsizce optimize edebiliyor.
Yeni araçlar ve programlar, hibrit BT modernizasyonuna stratejik ve kolay bir yaklaşım sunuyor
Yeni HPE CloudPhysics Plus değerlendirme aracı, iş yükü yerleşimi, varlık kullanımı, altyapı modernizasyonu için otomatik olarak sunduğu analiz ve önerilerle hibrit BT modernizasyonuna kapsamlı bir yaklaşım getiriyor. CloudPhysics'in sanallaştırma analizi yeteneklerini temel alan CloudPhysics Plus, artık Hyper-V, bare metal, Kubernetes ve genel bulut ortamları dahil olmak üzere şirket içi, çoklu bulut ve buluta özgü ortamlar olmak üzere birden fazla runtime ortamına uzanabiliyor. Yeni değerlendirme aracı, kanal iş ortakları ve HPE satış noktalarından ücretsiz bir değerlendirme eşliğinde edinilebiliyor.
GreenLake, ayrıca esnek bir satın alma modeli olan yeni HPE Cloud Commit programını da başlattı. Bu program, GreenLake müşterilerinin yatırımlarına uzun vadeli ve öngörülebilir taahhütlerde bulunmalarına, indirimleri katma değerli hizmetleri ve yazılım fırsatlarını keşfetmelerine yardımcı oluyor.
HPE Finansal Servisler esnek finansman ile hibrit modernizasyonunu basitleştiriyor
HPE Finansal Hizmetler (HPEFS), CloudOps ve bağımsız Morpheus, OpsRamp ve Zerto için yeni yüzde sıfır finansman programıyla işletmeleri ilk günden itibaren destekliyor ve müşterilerinin maliyetlerini ek ücret ödemeden üç yıla kadar yaymalarına olanak tanıyor. HPEFS ayrıca HPE Alletra Storage MP X10000 de dahil olmak üzere HPE Alletra Storage portföyü için geleneksel satın almaya kıyasla yüzde 10'a varan tasarruf sağlayan, ilk iki ay ödemesiz yeni bir finansman programı sunuyor. HPEFS, HPE GreenLake ile hibrit modernizasyonu hızlandırmaya yardımcı olmak adına geniş bir finansman ve BT yaşam döngüsü hizmet setinin yanı sıra, teknolojinin sürdürülebilir bir şekilde kullanım dışı bırakılmasını sağlayan hizmetlere de sahip.
Bulunabilirlik
GreenLake Intelligence, HPE portföyünde devam eden sürekli inovasyon yoluyla sunulacak. GreenLake Copilot beta, 2025'in üçüncü çeyreğinde kullanıma sunulacak.
Ajan ağına sahip HPE Aruba Networking Central, 2025'in üçüncü çeyreğinden itibaren satışa sunulacak.
Model Bağlam Protokolü destekli HPE Alletra Storage MP X10000'ün 2025'in ikinci yarısında müşterilere sunulması planlanıyor.
HPE OpsRamp Yazılımına yönelik yeni geliştirmeler 2025'in dördüncü çeyreğinde kullanıma sunulacak.
HPE CloudPhysics Plus değerlendirme aracı 2025'in dördüncü çeyreğinde kullanıma sunulacak.
HPE Cloud Ops Yazılımı 2025'in dördüncü çeyreğinde kullanıma sunulacak.
Hewlett Packard Enterprise Hakkında
Hewlett Packard Enterprise (NYSE: HPE), müşterilerin verileri sorunsuz bir şekilde toplamasına, analiz etmesine ve bunlara göre hareket etmesine olanak tanıyan akıllı çözümler geliştirmeye odaklanmış küresel bir teknoloji lideridir. HPE, müşterilerinin yeni iş modelleri geliştirmelerine, yeni yollarla etkileşim kurmalarına ve operasyonel performansı artırmalarına yardımcı olmak için ağ, hibrit bulut ve yapay zeka alanlarında inovasyonlar sunar. Daha fazla bilgi için şu adresi ziyaret edebilirsiniz:?www.hpe.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin en fazla dekor çeşitliliğine sahip laminat parke markası Floorpan, “Her Adımda Ustalığı Hisset” mottosuyla düzenlediği etkinlik kapsamında Ankara’dan gelen 150 parke ustasıyla buluştu. İstanbul Genel Müdürlük ve Balıkesir fabrikasında gerçekleşen iki günlük etkinlikte, ürün ve teknik bilgilerin yer aldığı sunumlar yapıldı, canlı parke döşeme uygulamaları gösterildi ve parke üretim hattı ziyaret edildi. Usta Buluşmaları, önümüzdeki dönemde diğer illerden ustaların katılımıyla devam edecek.
Ahşap bazlı panel sektörünün Türkiye’deki lider markası Kastamonu Entegre, laminat parke markası Floorpan ile hayata geçirdiği “Usta Buluşmaları” etkinliğinin ilkini tamamladı. Ankara’da faaliyet gösteren bayiler aracılığıyla davet edilen 150 parke ustası, şirketin İstanbul Genel Müdürlüğü ve Balıkesir üretim tesisini kapsayan iki günlük teknik ve deneyim turuna katıldı.
Ustalara Özel Kapsamlı Bir Deneyim
Program, 18 Haziran’da İstanbul’daki Kastamonu Entegre Genel Müdürlüğü-KEAS Konsept Stüdyo’da gerçekleşen kurumsal, ürün ve kalite sunumuyla başladı, showroom turu ve canlı parke döşeme uygulamalarıyla devam etti. Günün sonunda katılımcılar, teknede düzenlenen tur ve akşam yemeği etkinliğiyle ağırlanarak keyifli bir akşam geçirdi. 19 Haziran’da Balıkesir Fabrikası’na giden ekipler, burada İş Sağlığı ve Güvenliği bilgilendirmesinin ardından kalite laboratuvarları ve parke üretim hatlarını ziyaret etti.
Program, ustalara yenilikçi üretim süreçlerini yerinde gösterirken, Floorpan’ın yenilikçi teknolojilerle geliştirilen yeni dekor ve yüzey serilerine ilişkin teknik ayrıntıları paylaşma fırsatı sundu.
Farklı Bölgelerde Devam Edecek
Kastamonu Entegre Global Pazarlama Direktörü Talha Aydın, “Ustalarımız, kaliteli yaşam alanları yaratma vizyonumuzun sahadaki en güçlü paydaşı. Floorpan Usta Buluşmaları ile onların mesleki birikimine katkı sağlarken, karşılıklı güven ve iş birliğimizi daha da pekiştiriyoruz. Önümüzdeki dönemde farklı illerdeki parke ustalarını da ağırlamaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
“Usta Buluşmaları”, yıl içinde farklı bölgelerdeki parke ustalarını kapsayacak şekilde planlandı. Kastamonu Entegre, sahadan gelen güçle teknik bilgi paylaşımını sürekli kılmayı ve Floorpan ekosistemini canlı ve interaktif kılmayı hedefliyor.
Detaylı Bilgi:
Özlem Karahan - Grup Yeni İletişim / [email protected] / 0212 292 13 13
Kastamonu Entegre Hakkında:
Yüzde yüz yerli sermayeli bir şirket olarak Kastamonu’da üretime başlayan şirket, Türkiye’nin sanayileşme yolunda atılmış cesur adımlarından biri olarak, ahşap bazlı panel sektöründe yarım asrı aşkın süredir kesintisiz üretim yapmaktadır. Yurt içinde Kastamonu, Gebze, Balıkesir, Samsun ve Adana olmak üzere 5 lokasyonda üretim tesisi olan Kastamonu Entegre; sektöründe yurt dışına yatırım yapan ilk firma olarak Romanya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Rusya, İtalya ve Türkiye yatırımları ile 6 ülkede üretim yapan global bir markaya dönüşmüştür. ABD’de ise odun yongası tedarik ve lojistik süreçlerini yürüttüğü bir şirketi vardır.
%30 pazar payı ile ahşap bazlı panel sektöründe Türkiye’nin lider şirketi olan Kastamonu Entegre, 25 yılı aşkın süredir devam eden yurt dışı yatırımlarıyla MDF ve yonga levha ana ürün gruplarında Avrupa’nın üçüncü dünyanın dördüncü büyük üreticisi konumundadır. Şirket, dünya laminat parke üretiminin %7’sını tek başına karşılamaktadır. Kastamonu Entegre, Çin’den Amerika’ya, Avustralya’dan Kanada’ya altı kıtada 100 ülkeye yaptığı ihracatla da sektöründe her yıl açık ara ihracat birincisi konumundadır. Ahşap bazlı panel sektörünün global markası, 1,9 milyar dolarlık cirosu ve üretimdeki gücü, bilgisi ve tecrübesiyle, yurt içi ve yurt dışı üretim tesis ve ofislerinde yaklaşık 7000 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Doğal dengeyi koruma ve topluma katkı sağlama misyonuyla hareket eden şirket, Türkiye ahşap bazlı panel sektörünün ilk sürdürülebilirlik raporunu hazırlamıştır. Geleceğin teknolojilerini geliştirmek amacıyla kurduğu Teknopark İstanbul’daki Ar-Ge merkezinde, ürün ve süreç geliştirme, verimlilik artırma, etkin kaynak kullanımı ve ileri malzeme teknolojileri üzerine çalışmaları gerçekleştirmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Renault, tarihi modeller, sanat eserleri ve arşiv belgelerinden oluşan olağanüstü koleksiyonunu; 2027 yılında açılması planlanan ve Renault Grubu’nun üretim fabrikasının yer aldığı Flins'da bulunan yeni mekânında halka açık bir sergi haline getiriyor. Ziyaretçiler, markanın eşsiz mirasını rehberli turlar ve temalı sergiler eşliğinde keşfedebilecek. Bu iddialı proje, Renault’nun otomotiv inovasyonu üzerindeki etkisine ve sektördeki kolektif hafızasına vurgu yaparken aynı zamanda markanın 125 yıllık tarihini de gözler önüne serecek.
Fabrice Cambolive, Renault CEO: “Bir markanın gücünü, her şeyden önce köklerinden aldığına inanıyorum. Endüstriyel ve kültürel mirasımız 125 yıllık bir tarihe dayanıyor ve bugün hâlâ önemini koruyor. Ayrıca çalışanlarımıza ulaşımın geleceğini hayal etme çabalarında her gün ilham veriyor. Yine bu köklü geçmişin herkese ait olduğunu da söyleyebiliriz, çünkü Renault aynı zamanda evrensel bir popüler kültürün de parçası. Bu nedenle mirasımızı dinamik, açık ve erişilebilir bir deneyimle daha çok insanla paylaşmak istedik. Yeni mekânımız; tüm ailenin bir araya geldiği, otomobillerin arasında dolaşıp, statik değil, sürekli gelişen bir tarihi yeniden keşfedebileceğiniz bir yer: Gurur duyduğumuz ve en iyi şekilde aktarmak istediğimiz bir miras."
BENZERSİZ BİR KÜLTÜREL MİRAS PROJESİ
Renault'nun Otomotiv Tarihine Derin Bir Bakış
Renault, zengin endüstriyel ve kültürel mirasını mümkün olduğunca çok sayıda insana ulaştırmayı amaçlayan benzersiz bir miras projesi açıkladı. 2027 yılından itibaren ziyaretçiler Renault’nun geçmişini yakından inceleme fırsatı bulacak. Proje, her biri kendine özgü bir hikâyeye sahip olan ikonik modelleri yeniden keşfetme fırsatı sunuyor. Bunlar sadece teknik yeniliğin değil, aynı zamanda toplumsal değişimin de hikâyesi. Otomobiller; şehirleri, yaşam tarzlarını, sanatı ve kültürü şekillendirmeye yardımcı olurken, aynı zamanda günlük yaşamın da doğrudan tanıkları oluyor. Yeni sergi alanı, ziyaretçilere markanın belirli otomobilleri veya dönemine damga vuran reklamlarıyla ilgili kişisel anıları çağrıştırırken; aynı zamanda Renault koleksiyonundan seçkin sanat eserlerini görme fırsatı da sunuyor. Örneğin, markanın hikâyesi sanal gerçekliğe dayanan sürükleyici bir yolculukla anlatılıyor.
Flins, Bilinçli Bir Seçim
Renault Grubu’nun üretim fabrikasının yer aldığı ve Paris’e 40 kilometre uzaklıkta bulunan Flins, bu yeni sergi alanı özel olarak seçildi. Flins’da, fabrikanın açıldığı 1952 yılından bugüne kadar 18 milyondan fazla araç üretildi. 1950'lerde Dauphine, 1970 ve 1980'lerde Renault 5, Renault 4, dört nesil Clio ve ZOE gibi efsane modellere ev sahipliği yapan Flins, Renault’nun bu yeni özel koleksiyonu ile adeta yeniden hayat buluyor.
CGA ajansından mimar Jacob Celnikier tarafından tasarlanan yapı, 1939 yılında Roma Ödülü'nü kazanan Bernard Zehrfuss tarafından tasarlanan orijinal tesisin ortogonal çizgileriyle uyumlu olarak planlandı. Yapı, boyutları matruşka gibi giderek artan, birbirine geçen altı paralel yüzlü bir merdiveni andırıyor. Bu sayede cephenin her katında birden fazla açıklık yer alıyor. Böylece ziyaretçiler arka planda tüm koleksiyonu görebiliyor. Bu cephe, arka plandaki fabrika binasının büyük, opak hacimleriyle tezat oluşturarak açık ve davetkâr bir görünüm sergiliyor.
Bu merkez, Renault'un mirasına adanmış canlı bir mekân. 2.800 m2'lik bir etkinlik alanına sahip olan sergi alanı, raflara monte edilen yüzlerce otomobilden oluşan koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Dev rafların üzerinde duruyormuş gibi görünen otomobiller, sadece etkinlik alanından değil, cephedeki açıklıklardan da dışarıdan görülebilen bir duvar oluşturuyor.
Arnaud Belloni, Renault Marka Başkanı: “Renault, tarihinde ilk kez mirasının kapılarını herkese açıyor. Bu eşsiz ve canlı mekânda, markanın 125 yılı aşkın süredir taşıdığı yenilikçilik, tasarım gücü ve otomobil tutkusunu hep birlikte kutlanıyor. Ziyaretçileri nefes kesici bir deneyim bekliyor: binlerce obje, yüzlerce sanat eseri ve hepsinden önemlisi, uzayda süzülüyormuş gibi özel paletler üzerinde sergilenen efsanevi otomobiller... Burada Renault’nun anlatmak istediği hikayeye tam anlamıyla yakışan, etkileyici bir sunum yer alıyor.”
TARİHE TANIKLIK EDEN EŞSİZ BİR KOLEKSİYON
Otomotiv tarihinin 125 yılına tanıklık eden otomobiller, arşivler ve objeler
Koleksiyonda, 1898 yılından günümüze Renault’nun hikâyesini anlatan posterler, tasarım çizimleri, minyatürler ve oyuncaklar, pedallı arabalar, kupa ve madalyalar ve Renault'nun bibliyografyasını oluşturan kitaplar gibi binlerce belge ve obje yer alıyor. Ayrıca yüzlerce mükemmel durumdaki otomobil hazinesi, koleksiyonun en dikkat çekici parçaları olarak öne çıkıyor. Özenle korunan ve restore edilen bu otomobiller, 1898 yılında Louis Renault tarafından üretilen ilk otomobil olan Type A'dan, savaş öncesi modellere, Formula 1 otomobillerine, efsanevi Alpine'lere ve vizyon sahibi konsept otomobillere kadar köklü Renault tarihini kapsıyor. Sergi alanı ayrıca hem güç aktarma organları hem de gövde işleri için bir restorasyon atölyesine de ev sahipliği yapacak.
Bu canlı koleksiyon zamanla büyümeye devam edecek ve özellikle replika modellerin satışı yoluyla önemli bir değişim yaşayacak. Bu amaçla Artcurial, 6-7 Aralık tarihlerinde bir müzayede düzenleyecek.
Benzersiz bir sanat koleksiyonu
Renault ayrıca sergilenen yüzlerce sanat eserine de sahip. Renault, 1930'lardan bu yana çağdaş tasarımın öncülüğünü yapıyor. Bu eşsiz sanat koleksiyonu, sanat ile endüstri arasında köprü kurmak amacıyla kuruldu. Grup, bu hedefi daha da vurgulamak amacıyla Haziran 2024'te Renault Sanat ve Kültür Fonu'nun oluşturulacağını açıkladı. Fon, mevcut koleksiyonu korumayı ve çağdaş sanatçılarla yenilemeyi hedeflerken, markanın sanatın ve kültürün koruyucusu rolünü de pekiştirmeyi amaçlıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sürdürülebilir bir gelecek için attığı adımlarla dikkat çeken Avon, operasyonel geri dönüşüm oranını yüzde 97,1’e çıkardı. Ambalajlarında bir önceki yıla göre yüzde 3 daha az plastik kullanan marka, 2030 yılına kadar yüzde 95'in üzerinde biyolojik olarak parçalanabilir durulanan ürün formülleri geliştirmeyi hedefliyor.
“Herkes için daha iyi bir dünya” vizyonunu benimseyen Avon, tüm operasyonlarında çevresel ve toplumsal sorumluluğu birleştiriyor. Bu vizyon, sadece ürünlerin kalitesiyle değil, aynı zamanda markanın sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda attığı adımlarla da kendini gösteriyor.
Güzellik kavramının yalnızca dış görünüşle sınırlı olmadığını vurgulayan Avon Türkiye Genel Müdürü Hasan Ulutürk, şunları söyledi: "Hepimizin hayatında özel bir yeri olan güzellik, sadece dış görünüşümüzü ifade etmiyor. Aynı zamanda, içinde yaşadığımız dünyaya ve birbirimize karşı taşıdığımız sorumluluğu da temsil ediyor. Avon olarak, 139 yıldır güzelliği farklı bir şekilde yaşatıyoruz. Bu vizyonumuz, ürünlerimizden üretim süreçlerimize, sosyal projelerimizden iş birliklerimize kadar her alanda kendisini gösteriyor.”
“Sürdürülebilirlikte asıl hedefimiz 2030”
Sürdürülebilirlik alanında birçok projeye imza attıklarını belirten Ulutürk, “Dünyada her yıl milyonlarca kozmetik ürün atığı ortaya çıkıyor. Yapılan araştırmalara göre, birçok kozmetik ürünü tam olarak kullanılmadan atılıyor; bu da atık miktarını büyük ölçüde arttırıyor. Bu kapsamda, biz de 2030 yılına kadar, yüzde 95'in üzerinde biyolojik olarak parçalanabilir durulanan ürün formülleri geliştirmeyi hedefliyoruz. Ambalajlarımızın yüzde 100'ünün geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya kompostlanabilir olmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ayrıca, 100 yeni formülün, önceki versiyonlarına göre daha düşük yaşam döngüsü çevresel ayak izine sahip olmasını planlıyoruz. Bunun yanı sıra, 2030’a kadar tüm plastik ambalajlarımızın %50’sinin geri dönüştürülmüş malzemeden üretilmesini hedefliyoruz” açıklamasında bulundu.
800 ton karbon emisyonu tasarrufu
Avon, sürdürülebilir bir gelecek için attığı adımlarla enerji ve su verimliliğini arttırırken, atık üretimini azaltmaya ve geri dönüşümü teşvik etmeye devam ediyor. 2023 Kurumsal Sorumluluk Raporu'na göre, marka su ve atık yoğunluğunu hedefinin üzerinde azaltarak, operasyonel geri dönüşüm oranını yüzde 97,1’e çıkardı. Atık yönetimi ve enerji verimliliği konularında attığı önemli adımlarla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya devam eden Avon, ilk defa düzenli atık toplama alanına operasyonel atık göndermedi. Polonya’daki tesisinde gerçekleştirdiği enerji dönüşümü sayesinde yaklaşık 2.000 ton karbon emisyonunu azaltan ve çevresel performansını güçlendiren marka, üretim planlamalarını optimize ederek enerji verimliliğini arttırdı. Üretimi daha az vardiyada toplamak suretiyle, şirket yılda yaklaşık 800 ton karbon emisyonu tasarrufu sağlamaya devam ediyor.
Geri dönüştürülmüş plastik kullanımı
Kozmetik ürünlerinin ambalajlarının çevresel etkilerini azaltmak için de önemli adımlar atan Avon, 2023 yılı boyunca ambalajların çevresel ayak izini azaltmaya yönelik bir dizi yenilikçi değişikliği hayata geçirdi. Küresel Ambalaj Mühendisliği ekibiyle yaklaşık 170 yeni inovasyonu başarıyla uygulayarak her yeni ambalajın sürdürülebilirlik konusunda bir adım daha ileri gitmesini sağladı. 2023 Raporu'na göre, 2022 yılına kıyasla ambalajlarda yüzde 3 daha az plastik kullanan marka, geri dönüştürülmüş plastik kullanım oranını yüzde 4,1’e çıkardı. Avon, 2030 yılına kadar geri dönüştürülmüş plastik kullanımını yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyor.
“Yeni nesil içerik ve etiket okuyor”
Bu noktada ticari kaygılar olmadan geri dönüşüm ve plastik azaltımına odaklandıklarını söyleyen Hasan Ulutürk, “Bazı parfüm serilerimizin şişelerini parfümleri bittikten sonra, vazo gibi örnekler şeklinde yeniden kullanılabilecek şekilide tüketicilerimize sunuyoruz. Diğer yandan da plastik kullanımımızı azaltmak için yeni yollar arıyoruz. Örneğin; tüm parfümlerimizde dış kutular üzerinde yer alan şeffaf ambalajları kaldırdık ve yerine iki adet koruma bandı kullanmaya başladık. Günümüzde kozmetik sektöründe sürdürülebilirlik, tüketiciler nezdinde büyük önem taşıyor. Özellikle yeni nesil tüketiciler, ürün içeriklerini ve etiketlerini okuma konusunda oldukça bilinçli. Şu anda temsilcilerimizin yüzde 20’si yeni jenerasyondan oluşuyor. Tüketim alışkanlıklarında farkındalık ve bilinç, her geçen gün daha da etkili hale geliyor" açıklamasında bulundu.
Cinsiyet eşitsizliğine karşı kararlı duruş
Sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmak ve ortak bir hareket planı geliştirmek için düzenli olarak çalışanları ve tedarikçileriyle bir araya gelen şirket, doğal kaynakları koruma, çeşitliliği destekleme, eşit fırsatlar sunma ve kadınların güçlenmesini sağlama hedefleri doğrultusunda hareket ediyor. Çalışanların farklılıklarını zenginlik olarak gören Avon, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık ilkelerini benimseyerek daha mutlu ve üretken bir çalışma ortamı yaratıyor. Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğini kesinlikle kabul etmeyen marka, tüm çalışanlarının eşit değerde olduğunu ortaya koyuyor. İş gücünü daha iyi anlamak ve çeşitlilik çalışmalarına veri sağlamak amacıyla belirli pazarlarda düzenli olarak demografik anketler gerçekleştiriyor. Ayrıca, personel katılım anketleri aracılığıyla çalışanlarının sesine kulak vererek onların beklentilerine yönelik çözümler sunuyor.
AVON Hakkında:
Avon 139 yıldır, herkes için daha iyi bir dünya yaratmak için çalışmalarını sürdürüyor ve kadınların her alanda potansiyellerini gerçekleştirmelerine gururla destek oluyor. Milyonlarca bağımsız satış temsilcisi, güçlü bağlara dayalı satış modeli ile ikonik Avon ürünlerini satıyor ve her Avon ürününün satışı dünanın dört bir yanındaki kadınları destekliyor*. Eşsiz çok kanallı ekosistemi, tüketicilere markaya diledikleri zaman, istedikleri yerde ve istedikleri şekilde erişme imkanı sunuyor.
Dünya çağındaki inovasyon gücünü kullanarak, yüksek kaliteli ve ödüllü, güzellik ve kişisel bakım ürünleri geliştiriyor. En iyi güzellik ürünlerinin herkes için erişilebilir ve uygun fiyatlı olmasını sağlıyor. Tüm Avon güzellik ve kişisel bakım ürünleri ise Cruelty Free International’In Leaping Bunny Programı kapsamında onaylanmıştır.
Kadınlar için ilerlemeyi savunuyor: Kadınların ihtiyaçlarını dinlemeye, önemli konularda ses yükseltmeye ve hem insanlar hem de dünya için olumlu değişim yaratmaya inanıyor. Avon ve Avon Vakfı aracılığıyla, cinsiyete dayalı şiddetle ve meme kanseriyle mücadeleye odaklanarak 1,1 milyar dolardan fazla bağışta bulunan Avon, Natura & Co Group’un bir parçası olrak faaliyetlerine devam ediyor.
*Daha fazla bilgi için www.avonworldwide.com adresini ziyaret edin.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Boya sektörünün lider markalarından Polisan Kansai Boya, 250’yi aşkın ürün çeşidiyle sektörün en geniş ürün yelpazesine sahip firmalarından biri olarak, apartman site yönetimlerine ve profesyonel yönetim firmalarına 360 derece dijital çözümler sunan bulut tabanlı platform Apsiyon ile birlikte yeni bir projeyi hayata geçiriyor. Bu iş birliği ile Polisan Kansai Boya; 3,5 milyondan fazla kişi tarafından kullanılan Apsiyon uygulaması üzerinden apartman ve sitelerin yaşam alanlarına renk katacak.
Site yönetimleri, Apsiyon üzerinden yönetim süreçlerini dijital olarak takip ederken aynı zamanda Polisan Kansai Boya’nın ve Apsiyon’un iç ve dış mekanlar için geliştirdiği yeni renk kartelasına erişebilecek. Apsiyon mobil uygulaması üzerinden; Polisan Kansai Boya’nın Apsiyon kullanıcıları için düzenlediği kampanyalardan haberdar olacak.
19 renkten oluşan özel kartelanın ana rengi “Apsiyon Mavisi”
Polisan Kansai ve Apsiyon’un geliştirdiği ortak kartela; Yeni Kuğu, Karizmatik Krem, Sakız Beyazı, Yeni Dingin Gri, Kumsal Beji, Sabah Sisi, Gizemli Gri, Sahra Beji ve Marjinal Gri olarak adlandırılan iç cephe renkleri ile Ağrı Grisi, Buzul Beyazı, Bulut Grisi, Poyraz, Bahama Beyazı, Atlas Mavisi, Kasırga Grisi, Taş Grisi ve Alacakaranlık olarak çeşitlenen dış cephe renkleri olmak üzere toplam 19 renkten oluşuyor. Kartelanın özel rengi ise ‘Apsiyon Mavisi’. Apsiyon’un kurumsal rengini de yansıtan renk, hem iç hem de dış mekanlar için Polisan’ın uzmanlığıyla hayat bulan özel bir mavi olarak tanımlanıyor.
“Yaşam alanlarında sürdürülebilirliği destekliyoruz”
Apsiyon ile yaşam alanlarında enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğin sağlanması konusundaki ortak vizyonlarının kendilerini bu alanda iş birliği yapmaya yönelttiğini kaydeden Polisan Kansai Boya CEO’su E.Burak Ekmekçioğlu, “Polisan Kansai Boya olarak geliştirdiğimiz, su bazlı, antibakteriyel, dayanıklı ve silinebilir boya seçenekleri ile site sakinlerinin sağlığını koruyarak yaşam alanlarının sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlamayı hedefliyoruz. Ürünlerimizi daha geniş kitlelerle buluşturacak bu iş birliği sayesinde site sakinleri ve yöneticiler, Apsiyon uygulaması üzerinden hem yönetim süreçlerini takip edebilecek hem de Polisan Kansai Boya'nın ürünlerine kolayca erişebilecek” değerlendirmesinde bulundu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
P&G’nin önde gelen tüketici sağlığı markası Oral-B, sevilen iO serisinin giriş ürünü iO2’yi tanıttı. P&G Türkiye Kafkasya & Orta Asya, Sağlık Ağız Bakım Ticari Operasyonlar ve Pazarlama Başkanı Özge Erdem: “Procter&Gamble yaklaşık 70 markasıyla dünyada her gün 5 milyar insanın yaşamına dokunuyor. Ağız sağlığı alanında şirketimizin önde gelen markası Oral-B de aynı kültürü ve yaklaşımı benimsiyor. Dünya genelinde diş hekimlerinin bir numaralı tercihi olan Oral-B, bu vizyonla tüm problemleri çözmek adına ürünlerini geliştiriyor. iO2, iO ailesinin giriş seviyesi ürünü. Onu özel kılan ise daha fazla insanın erişebileceği bir fiyatla, üstün ağız bakımını mümkün kılması. Bu sayede çok daha fazla kişi sağlıklı bir ağız yapısına sahip olacak” dedi.
iO2 manuel fırçalara kıyasla %100 daha fazla plak temizliyor!
iO2’nin yuvarlak fırça başlığı, kullanıldığı her özgün diş yapısıyla mükemmel uyum sağlıyor, dişleri çevreliyor. Ağızda manuel fırçanın ulaşamadığı yerlere ulaşıyor. Fırça başlığında 4.000’den fazla yumuşak kıl var ve bunlar çok etkili bir temizlik yapıyor. 16 derecelik eğime sahip olan kıllar dişlerin ve diş etlerinin üzerinde hafif hissedilen bir kayma etkisi yapıyor. İnce ve farklı biçimler alabilen kıllar diş aralarında saklanan plakları bile bularak yok ediyor. iO2 ağzın ulaşılması zor bölgelerinde normal manuel fırçalara göre %100 daha fazla bakteri plağı gideriyor.
Plaklara karşı sert, diş etlerine hassas teknoloji!
iO2 Oral-B'nin iO teknolojisini tek bir düğme ile harekete geçiriyor. Plaklara karşı sert ve diş etlerine karşı hassas uygulamalarla daha kolay, keyifli ve sezgisel bir temizlik deneyimi yaşatıyor. Sürtünmesiz manyetik sürücü, enerjiyi doğrudan kıl uçlarına aktarıyor. Bu da en yumuşak ve en etkili temizliği sunuyor. Fırça diş etlerine fazla bastırıldığı takdirde, diş etlerine baskı sensörü otomatik bir şekilde harekete geçerek fırçanın hızını azaltıyor ve kırmızıya dönüyor. Böylece diş etleri korunmuş oluyor. Üç adet Sessiz Yoğunluk Seviyesi var ve cihaz her zaman Süper Hassas Seviye’de başlıyor.
Akıllı kıllar fırça başlığını değiştirme zamanının geldiğini haber veriyor!
Diş fırçalarında kıllar bir süre sonra etkinliklerini kaybediyorlar. Daha az plak temizleyebiliyorlar. Bu da ağız sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu nedenle diş hekimleri fırçayı üç ayda bir değiştirmeyi tavsiye ediyorlar. iO2 ile kullanılan fırça başlığındaki kılların renkleri zamanla tamamen beyaza dönüşüyor. Böylece, fırça başlığını değiştirme zamanının geldiği kolayca anlaşılıyor.
Gerektiği kadar fırçalama yapılmasını sağlıyor!
Yeni ürün diş fırçalama süresinin diş hekimlerinin tavsiye ettikleri kadar olmasını sağlayacak şekilde tasarlandı. iO2 ile entegre zamanlayıcı fırçalamanın en az 2 dakika olmasını sağlıyor. Akıllı kıllara sahip fırça başlığının Ar-Ge ve kalite kontrol çalışmaları Oral-B’nin Almanya’daki merkezlerinde yapılıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Saya Holding’in ana sponsorluğu ile devam edecek Klaros kazıları, antik dünyanın bu önemli bilicilik-bilgelik merkezini geleceğe kazandırmayı hedefliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde, Ege Üniversitesi’nin bilimsel liderliğinde sürdürülen kazı çalışmaları, özel sektör ve üniversite örnek iş birliğiyle, Türkiye’nin kültürel mirasına stratejik bir katkı sağlıyor. Saya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Mengi, Klaros kazılarına sağladıkları desteği sıradan bir sponsorluk değil, çok boyutlu bir toplumsal sorumluluk olarak tanımlıyor.
Antik dünyanın yalnızca bilicilik değil, önde gelen liderlerinin, düşünürlerinin ve sanatçılarının bir araya geldiği entelektüel bir bilgelik merkezi olan Klaros’taki kazılar, Saya Holding’in kültürel yatırım vizyonuyla daha da ilerliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle ve Ege Üniversitesi’nin bilimsel liderliğinde, İzmir’in Menderes ilçesinde yer alan Klaros Antik Alanı’nda sürdürülen kazılar, özel sektör-üniversite iş birliğiyle yeni bir ivme kazanıyor.
Kazı geçmişi 1907 yılına kadar uzanan ancak çeşitli nedenlerle ara verilerek sürdürülen Klaros Kazıları, 2001 yılından bu yana Türk kazı ekibi tarafından gerçekleştiriliyor. Bu süreç, Ege Üniversitesi’nden Doç. Dr. Onur Zunal’ın bilimsel danışmanlığında yürütülüyor.
Saya Holding’e Teşekkür
Klaros Kazısı Bilimsel Danışmanı Doç. Dr. Onur Zunal, Klaros’un Batı Anadolu kıyısında, tarih boyunca medeniyetlerin kararlarını etkileyen bir merkez olduğuna dikkat çekerek, insanların yaklaşık 3000 yıl önce, geleceğe dair yön bulmak için buraya geldiğini ve buranın tüm dünya açısından çok önemli bir bilicilik ve bilgelik merkezi olduğunu söylüyor. Zunal, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Saya Holding’in Klaros kazısının ana sponsoru olması, büyük emeklerle ortaya çıkarılan kültürel mirasın korunması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda büyük bir güvencedir. Yatırımlarının büyük bölümünü kendi filizlendiği, geliştiği şehre yapan Saya Holding’in desteğinin bir diğer önemi ise özellikle İzmir ve çevresinin sahip olduğu kültür turizmi potansiyelini ortaya çıkarma konusunda, özel sektörün de katılımına öncülük etmesidir. Bu anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izinleri ve destekleriyle yürüttüğümüz Klaros Kazısı’na vermiş olduğu destekten dolayı Saya Holding’e çok teşekkür ederiz.”
Cem Mengi: Kültürel Mirasa Sahip Çıkıyoruz
Saya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Mengi, Klaros kazılarına verdikleri desteği şöyle değerlendiriyor:
“Bugün dünya şehirleri, kültürel mirası yalnızca geçmişin bir izi olarak değil, geleceğin inşa edici gücü olarak da görüyor. Başta İstanbul olmak üzere Roma ve Atina gibi şehirler, kültürel miraslarını turizmin, diplomasinin ve ekonominin merkezine yerleştirerek ciddi bir kalkınma aracı hâline getirdi. Biz de böyle bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. Klaros’a verdiğimiz destek yalnızca kazı alanına değil; aynı zamanda kültür ekonomisinin gelişimine, yerel kalkınmaya ve uluslararası tanınırlığa yönelik sürdürülebilir bir katkıdır. Bu yaklaşımımız evrensel sürdürülebilirlik ilkeleriyle de örtüşüyor. Türkiye’nin ve İzmir’in kültürel yükselişinde Klaros gibi merkezlerin geçmişle birlikte geleceği de inşa edeceğine inanıyor, bu tür örneklerin çoğalmasını diliyoruz.”
Klaros: Sessiz Hafıza
Antik Çağ’da Apollon adına kehanetlerin yapıldığı Klaros Antik Alanı, yalnızca bireylerin değil, kralların ve şehirlerin geleceğini belirleyen bir merkezdi. Kolophon Antik Kenti’nde yer alan bu alan, Notion Antik Kenti’ne kutsal yollarla bağlanıyor; hem inanç hem de siyasi kararlar açısından evrensel ve bölgesel bir otorite işlevi görüyordu.
Klaros’un tarihi, İzmir’in kuruluş hikâyesiyle de doğrudan bağlantılı. Antik yazar Pausanias’a göre Büyük İskender’in gördüğü rüya, Klaros’taki kahinler tarafından yorumlanmış ve bu kehanet doğrultusunda Smyrna’nın yeni yerleşim alanı belirlenmişti. Bu yönüyle Klaros, yalnızca bir kutsal alan değil; şehir kurduran, kader tayin eden bir medeniyet merkezi niteliği taşıyor.
Kazıların Zorlu Serüveni
Klaros Antik Alanı’ndaki arkeolojik çalışmalar, 19. yüzyılın sonlarında başladı ancak tarih boyunca çeşitli nedenlerle sık sık kesintiye uğradı. Savaşlar, kaynak yetersizliği ve yönetimsel değişiklikler nedeniyle kazılar bugüne dek yalnızca 51 yıl aktif sürdürülebildi. Bu kesintiler, Klaros Antik Alanı’nın potansiyelinin yeterince açığa çıkmasını uzun yıllar engelledi.
Dönüm noktası ise 2001 yılında Ege Üniversitesi’nin kazı sorumluluğunu üstlenmesiyle yaşandı. Prof. Dr. Nuran Şahin’in bilimsel liderliğinde başlayan bu dönem, bugün Doç. Dr. Onur Zunal’ın bilimsel danışmanlığında istikrarlı ve metodolojik biçimde devam ediyor.
Doç. Dr. Onur Zunal, Klaros’ta açığa çıkan her buluntu ve eserin insanlık tarihine dair yeni bir bilgi ve bakış sunduğunu vurgulayarak; “Klaros yalnızca geçmişin sessiz tanığı değil; Apollo’nun bilgeliğiyle geleceğe ışık tutan bir kültür durağı, bir hafıza mekânı” diyor.
İzmir’in Keşfedilmemiş Kültürel Gücü
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültür turizminin geliştirilmesi için gösterdiği ısrarlı çabaları övgüyle karşıladıklarını, Türkiye’nin kültür turizminde sahip olduğu büyük potansiyeli iyi değerlendirmesiyle, yeni yolların açılacağını vurgulayan Saya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Mengi, İzmir gibi şehirlerde kültür ekonomisinin gelişiminde, Saya Holding’in desteği ve benzer örneklerin çok değerli olduğunun altını şu sözlerle çiziyor:
“Bugün Atina’da, Roma’da kültürel miras yalnızca korunmakla kalmıyor; aynı zamanda bir deneyim ekonomisine dönüştürülerek şehirlerin ekonomik kalkınmasına doğrudan katkı sağlıyor. Türkiye de elindeki tarihsel mirasın zenginliğini kültür turizminin gelişmesi yönünde kullanmak durumunda. Örneğin İzmir, sahip olduğu eşsiz tarihsel ve arkeolojik zenginliğe rağmen, bu kültür ekonomisi içinde henüz sistemli ve sürdürülebilir bir yer edinmiş değil.
Elbette bu fark bir eksiklik değil, büyük bir fırsat aynı zamanda. Klaros gibi merkezler, İzmir’in sadece geçmişte değil, gelecekte de kültürel bir odak olabileceğini gösteriyor. Biz bu vizyonla hareket ediyor, sadece kazı alanına değil; İzmir’in potansiyeline yatırım yapıyoruz.”
Saya Holding: Kültürü Geleceğe Taşıyan Vizyon
Saya Holding, Klaros Kazısı’na sağladığı desteği sıradan bir sponsorluk değil, çok boyutlu bir toplumsal sorumluluk olarak tanımlıyor. Cem Mengi, bu yaklaşımı şu sözlerle özetliyor:
“Kültür, yalnızca devlete bırakılmayacak kadar büyük bir mirastır. Özel sektör bu alanda bilimle, sanatla, yerel halkla birlikte hareket ettiğinde, kalıcı ve dönüştürücü bir etki yaratabilir. Klaros Antik Alanı’na yapılan katkı, yalnızca toprağa değil; medeniyetin kalbine dokunmaktır.”
Saya Holding Hakkında:
Yüzde yüz yerli sermaye ile 2006 yılında kurulan Saya Holding, kökleri 1950’li yıllara uzanan güçlü bir sanayi ve yatırım holdingidir. Folkart ile A+ konutlardan ofis ve okul projelerine uzanan yüksek nitelikli gayrimenkul geliştirme faaliyetleri; Humanis (eski Pharmactive) çatısı altında Avrupa, Rusya ve Kanada GMP sertifikalarına sahip modern tesislerindeki ilaç üretimi; yüksek teknoloji alanında yerlileştirme odaklı çözümler sunan Volt Teknoloji; redüktör pazarına yenilikçi bakış getiren Volt Redüktör ve Livamine markasıyla sürdürülen madencilik yatırımları, holdingin ölçeklenebilir büyüme stratejisini yansıtmaktadır. Ar-Ge ve inovasyonu merkeze alan yatırımları, üretim alanları ve global pazarlara açılma vizyonuyla, sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı Saya Holding, faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde ihracat, istihdam ve bilgi birikimiyle değer zincirinin kritik halkalarını güçlendirmektedir.
www.sayaholding.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kadınların ihracatta daha çok temsil edilmesi amacıyla Ege İhracatçı Birlikleri ve İzmir Ticaret Borsası bünyesinde faaliyet sürdüren TOBB Kadın Girişimciler Kurulu iş birliğinde sürdürülen “İhracatta Kadın Gücü: Kadın Girişimciler için İhracat Eğitimi Programı”nı 67 kadın girişimci başarıyla tamamladı.
Sertifika töreninde konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli, Ekonomik açıdan gelişmenin en önemli yolunun, kadınların iş hayatında güçlendirilmesinden geçtiğini dile getirdi.
Kestelli: “Kadınları hayatın tam içine sokmak zorundayız”
“Kadınları girişim dünyasına, siyasete, yönetim kademelerine, kısaca hayatın tam içine, hak ettiği ölçüde sokmak zorundayız” diyen Kestelli, “OECD ve Dünya Bankası raporları, kadın istihdam oranındaki yüzde 10’luk bir artışın gayrisafi millî hasılada yüzde 2-4 oranında artış sağlayabileceğini gösteriyor. Kadın istihdamı sadece ekonomik kalkınma için değil, refah artışı ve sosyal adalet açısından da kritik önem taşıyor” tespitinde bulundu.
Türkiye’de, kadınların iş gücüne katılma oranının 2024 yılında yüzde 36,8 iken, aynı yıl erkeklerde iş gücüne katılma oranının yüzde 72 olduğuna dikkati çeken Kestelli şöyle devam etti; “Yani geçen seneki verilere göre ülkemizde istihdam edilen her iki erkeğe karşılık ancak bir kadın çalışabiliyor. Ayrıca aynı işi yapan kadın ile erkek arasındaki ücretlerde de adaletsizlik söz konusu. Aradaki fark yüzde 20’leri buluyor. Ülke olarak petrol zengini değiliz. Her yerden doğalgaz fışkırmıyor. Ama sadece kadınları erkeklerle aynı oranda iş hayatının içine katabilsek dünya ekonomileri arasında birden çok basamak yükselebiliriz. Türkiye hem genel istihdamda hem de kadın istihdamında OECD ülkeleri arasında son sırada.”
Kadınlar girişimci olarak yeterli düzeyde temsil edilmiyor
Kadınların sadece çalışan olarak değil, firmaların yönetim kurullarında temsil olarak da, girişimci olarak da yeterli düzeyde varlık göstermediklerini gördüklerinin ifade eden İTB Başkanı Işınsu Kestelli sözlerini şöyle tamamladı: “2000’li yıllarda Türkiye’de kadın girişimcilerin oranı yüzde 4’tü. 2024 yılında bu oran yüzde 18 olarak görülüyor. Amacımız bu oranın dünya geneli olan yüzde 34’e hatta tam bir eşitlik için yüzde 50 seviyesine çıkması olmalı. Kadın girişimci potansiyelinin geliştirilmesi ve daha donanımlı hale getirilmesi şart. Kadın girişimciler, ekonomik büyümenin, toplumsal kalkınmanın ve sürdürülebilir gelişmenin vazgeçilmez aktörlerindendir. Özellikle kadın girişimcilerimizin ihracat kapasitesini artırmaları hem kendilerinin hem ülkenin refahına hem de bulundukları bölgenin kalkınmasına önemli katkılar sunacaktır. Ülke ekonomisinin dışa açıklığını, rekabet gücünü ve katma değerli üretim kapasitesini artıracaktır. Bu anlamda, TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulumuzun, Ege İhracatçı Birlikleri ile çıktığı yol ve projeleri çok kıymetli. “İhracatta Kadın Gücü: Kadın Girişimciler için İhracat Eğitimi Programı” kapsamında düzenlenen eğitimlerin kadın girişimcilerimizin ihracat kapasitelerinin artırılmasına önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum.”
Eskinazi: “Kadınlarımızın donanımlarını artırdır”
“İhracatta Kadın Gücü: Kadın Girişimciler için İhracat Eğitimi Programı”nın; kadın girişimcilerin dış ticaret bilgisi, dijital yetkinliği, pazarlama stratejisi ve uluslararası rekabet gücü yönünden donanımlarını artırmak amacıyla çok yönlü bir şekilde tasarlandığının altını çizen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, program süresince; 3 ay boyunca, 8 derste İhracata Giriş ve Mevzuat Eğitimi, Hedef Pazar Analizi ve Pazara Giriş Stratejileri, Dijital Dönüşüm ve E-İhracat Modelleri, Markalaşma, Tescil Süreçleri, Eximbank Destekleri, Yeşil Mutabakat Uyum Süreci ve Sürdürülebilir Üretim, ve Kadın Girişimciler için Devlet Destekleri ve Teşviklerinin kadın girişimcilerle paylaşıldığını ifade etti.
“Eğitimler, yalnızca teorik değil aynı zamanda uygulamalı örneklerle desteklendi” diyen Eskinazi, “Katılımcıların kendi iş modelleri üzerinde çalışmaları teşvik edildi. Dış ticaret yolculuklarında karşılaşabilecekleri riskler, fırsatlar ve çözüm yolları detaylı şekilde ele alındı. Bu süreci başarıyla tamamlayan tüm katılımcılarımız, küresel pazarlara açılma kabiliyeti yüksek girişimciler olarak aramızdalar. Ege İhracatçı Birlikleri olarak bizler, kadın emeğini dış dünyaya taşımayı görev biliyoruz. Bu nedenle önümüzdeki süreçte de kadın girişimcilerimizi desteklemeye, ihracata hazırlayan bu tür programları yaygınlaştırmaya ve dijitalleşme, yeşil dönüşüm gibi stratejik alanlarda yeni projeler geliştirmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Türkiye ihracat hedeflerine kadın-erkek birlikteliğiyle ulaşabilecek” şeklinde konuştu.
Uçak: “İhracatta kadın temsiliyeti her geçen gün artıyor”
“İhracatta Kadın Gücü: Kadın Girişimciler için İhracat Eğitimi Programı”nın sertifika töreninde konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, ihracatçı birliklerinde her geçen gün kadın üye sayısının arttığını, Ege Bölgesi’nin ihracatının geleceğinde çok etkili olacak olan Ege İhracatçı Birlikleri Genç İhracatçılar Konseyi’nde kadın temsiliyetinin yüzde 50 seviyesinde olduğunu vurguladı.
Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin üye sayısının 1.500’ün üzerinde olduğu bilgisini paylaşan Uçak, “Bu üyelerimizin yaklaşık 35’inde kadınlar firmaların yönetim kurullarında ve üst düzey yöneticilik pozisyonunda bulunuyor. Bu rakam 10 yıl önce 100’ün altındaydı. TUİK rakamlarına göre de yüksek öğrenim görmüş kadınların yüzde 68’inin işgücüne katılım sağladığını görüyoruz. Bizim gençlere yönelik yürüttüğümüz “3. Kuşak Tarım Girişimciliği Programına katılan 82 üniversite öğrencisinden yarısından fazlasının kadınlardan oluşması da TUİK’ rakamlarını destekliyor. Bu eğitimler sonucunda üyelerimiz arasında kadınların istihdam payını artırmak bu programın en büyük meyvesi olacaktır. Kadın elinin değdiği her iş güzelleşiyor. Son yıllarda katıldığımız etkinliklerde firmalarda kadınların sayısının arttığını gözlemliyoruz. Hem standlarının başında hem iş görüşmelerinde kadın emeğini görmek bizleri ayrıca mutlu ediyor. Hayatın her sürecine eli değdiğinde farkını gösteren kadınlarımızın ihracatımızda da üretkenlik, sürdürülebilirlik, dijitalleşme konularında fark ve katma değer yarattığını ve yaratmaya devam ettiğini görüyoruz” diye konuştu.
Celep: “Kadının ihracattaki ufkunu daha ileriye taşıyacağız”
“İhracatta Kadın Gücü: Kadın Girişimciler için İhracat Eğitimi” programı ile genç ve kadın girişimcilerin iş ağlarını geliştirmelerine yardımcı olmak, sahip oldukları potansiyel ve kaynaklara dair farkındalık uyandırmak adına büyük yol aldıklarını ifade eden Celep, “Kadın girişimcilerin ihracatta karşılaştıkları engellerin aşılmasını hedefleyen program ile özellikle finansmana erişim, pazar bilgisi eksikliği ve uluslararası ağ oluşturma konularındaki sorunlara çözüm üretilmesi amaçladık. Eğitimlerle katılımcılar ihracata yönelik karşılaşacakları tüm zorlukları aşacak.
Celep, kadın girişimciliğini desteklemeye devam edeceklerini vurgulayarak, TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu olarak, kadın girişimciliğini desteklemeye ve kadınların ekonomik hayatta daha güçlü bir şekilde yer almalarını sağlamaya yönelik çalışmalarımızı sürdürerek kadının ihracattaki ufkunu daha ileriye taşıyacağız. Ülkemizin ihracat potansiyelini daha da güçlendireceğiz” dedi.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.