Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Pakistan, Çin ile tek kara geçiş noktası Khunjerab Sınır Kapısı'ndan bu ülkeye yönelik ihracatını "kiraz" aracılığıyla artırmak istiyor.
Kovid-19 ve Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'yle ilgili güvenlik endişeleri nedeniyle Kasım 2019'da kapatılan Pakistan-Çin arasındaki Khunjerab Sınır Kapısı, nisanda tekrar faaliyete başladı.
Khunjerab sınırı, Pakistan’ın Gilgit-Baltistan bölgesi ile Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni birbirine bağlıyor.
İki ülke arasındaki tek kara geçiş noktası olan Khunjerab, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru'nun da (CPEC) önemli bir parçası.
Karakurum Geçidi’nin Pakistan’daki başlangıç noktası kabul edilen Khunjerab, 4 bin 714 metre rakımla dünyadaki en yüksek sınır geçiş noktası olma özelliğini de taşıyor.
Karakurum kara yolunun 1978'de resmi olarak açılışından bu yana her iki ülkedeki iş insanları, Çin ile Pakistan arasındaki bu geçiş noktasından faydalandı.
Eskiden, Orta Asya ve Çin'den gelen ticaret kervanları, Khunjerab sınırını da içine alan Pamir bölgesinin çeşitli noktalarından bugünkü Hindistan ve Pakistan topraklarına mal götürüyordu.
Bugün Karakurum kara yolu, büyük oranda tarihi İpek Yolu güzergahını takip ediyor.
Gilgit-Baltistan'daki Khunjerab, Afganistan, Tacikistan, Hindistan ve Çin'in Tibet Özerk Bölgesi ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin kesişme noktasında yer almasıyla önemli bir konuma sahip.
- Kiraz ihracatı hedefleniyor
Başbakan Şahbaz Şerif'in Kasım 2022'de Pekin'e yaptığı ziyaretin ardından Çinli iş insanlarından oluşan 15 kişilik heyet, mayısta Gilgit-Baltistan'a gelerek kiraz ticaretini kolaylaştırmak adına çeşitli anlaşmalar imzaladı.
Pakistan'ın Gilgit-Baltistan bölgesi, ülkedeki kiraz üretiminin büyük bir kısmını tek başına karşılıyor.
Gilgit-Baltistan'da 2001'de 2 bin 678 ton olan kiraz üretimi, son yıllarda ortalama 8 bin tonun üzerinde gerçekleşti.
Pakistanlı yetkililer de bölgenin bu avantajını kullanarak, Çin'e kiraz ihracatı yapmayı hedefliyor.
Gilgit-Baltistan Baş Sekreteri Muhyiddin Vani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kiraz ihracatının kendileri için önemli olduğunu belirterek, "Kısa sürede kiraz dolu konteynerler gönderilecek." dedi.
- Ticaret hacmi 26,5 milyar dolar
Geçen sene, Pakistan ile Çin arasındaki ticaret hacmi 26,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Çin'in Pakistan'a ihracatı 23,9 milyar dolar, Pakistan'ın Çin'e ihracatı da 3,41 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.
İki ülke arasındaki ticaretin büyük bir kısmı deniz yolu aracılığıyla yapılıyor.
- Kara sınırında dış ticaret dengesi yüzde 96 ile Çin lehine
2019’da Khunjerab sınırından yapılan ticaret hacmi, bir önceki yıla göre yüzde 47 artarak 856,3 milyon dolar oldu. Bu miktarın büyük kısmı Çin'in Pakistan’a ihracatı şeklinde gerçekleşti.
2018’de Çin’den Pakistan’a Khunjerab sınırından 1508 konteyner giriş yaparken, buna karşılık Pakistan’dan sadece 61 konteyner gönderildi.
Bu durum, sınırdan yapılan ticaretin yüzde 96’sının Çin’den Pakistan’a ihracat şeklinde gerçekleştiği anlamına geliyor. Pakistan ise ticaret hacminde yüzde 4’lük bir değere sahip.
Khunjerab sınırındaki dış ticaret dengesi neredeyse tamamen Çin'in lehine bir görünüm sunuyor.
- Pakistan, Khunjerab sınırındaki dış ticaret dengesini kendi lehine çevirmek istiyor
Çin’in Pakistan’a gönderdiği ürünlerin yüzde 40’ı sınıra komşu Gilgit-Baltistan’da tüketilirken, Pakistan’ın Çin'e gönderdiği ürünlerin ise Gilgit-Baltistan’a ekonomik olarak çok küçük katkıları oluyor.
Söz konusu kara sınırından Çin, Pakistan'a büyük oranda elektronik cihazlar, ayakkabı, kıyafet ve yedek parçalar gönderiyor.
Pakistan ise bu sınırdan Çin'e kıymetli taş, kuru meyve, şifalı bitkiler ve kifayet ürünleri gönderiyor.
Pakistan, Khujerab sınırı üzerinden Çin'in lehine olan bu ticaret dengesini kendi lehine doğru çevirmek istiyor.
Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerin yeni dönemde vizyoner bir yaklaşım ve tam üyelik perspektifiyle yürütülmesini beklerken; ilişkileri güçlendirme isteğini beyan eden AB, mevcut farklılıkların giderilmesine, Kopenhag siyasi konularında ilerleme ve ortak çıkarların artırılmasına odaklanılacağı mesajını veriyor.
AA muhabiri, Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta temmuzda düzenlenen NATO Zirvesi'nin ve Türkiye'yi de içeren konuların görüşüldüğü AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından karşılıklı güvenin uzun süredir düşük olduğu Ankara-Brüksel hattında canlanan gündemi ve Türkiye-AB ajandasında sonbaharda ele alınmak üzere not edilen başlıkları derledi.
AB-Türkiye ilişkileri katılım müzakereleri; yüksek düzeyli diyalog toplantıları, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi, terörle mücadele, güvenlik ve savunma, göç, mali işbirliği, iletişim olmak üzere 9 alanda ele alınıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın 14. Büyükelçiler Konferansı'nda, "Türkiye'nin AB üyelik sürecinin akamete uğratılmış olması stratejik körlüktür." sözleriyle özetlediği Türkiye'nin üyelik başvurusunda, 50 yılı aşan AB süreci, uzun süredir karşılıklı güvenin düşük olduğu, stratejik hedefler odağında değil işbirliğinin ihtiyaç halinde kurulduğu bir dinamikle seyrediyordu.
Ukrayna, Moldova gibi ülkelere üyelik kriterlerini karşılamadan Rusya tehdidi gibi bir motivasyonla adaylık statüsü verildiği atmosferde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'nin AB'de önünü açın" mesajı, ilişkilerde yeni bir sürecin tetikleyicisi oldu.
Türkiye'deki 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nin sonuçlanmasının ardından Brüksel'den "Türkiye'yle işbirliğinin önemi"ne ilişkin gelen açıklamalar, son dönemde ilişkilerin devamına yönelik değerlendirme çalışmalarına da evrildi.
AB liderleri, çalışmalara yaz dönemi arası vermeden önce bir araya geldiği son toplantıda, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması konusundaki istekli olduklarını aktararak, Türkiye ile ilişkilerde seçimin sonuçları ışığında değerlendirme yapılmasını istedi.
29-30 Haziran'da düzenlenen söz konusu zirvenin sonuç bildirisinde, "AB Konseyi, Türkiye'de yapılan son seçimlerin ışığında, AB Yüksek Temsilcisi ve AB Komisyonunu, AB Konseyi'nce belirlenen araç ve seçeneklere dayanarak, stratejik ve ileriye dönük şekilde ilerlemek amacıyla AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatına ilişkin bir rapor sunmaya davet ediyor." ifadesi yer almıştı.
- Olumlu diplomatik temaslar
11-12 Temmuz'da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO Zirvesi'nde, İsveç’in üyeliği krizinin çözümünün ardından da Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine dair daha iyimser bir hava oluştu.
İsveç'in, Türkiye'nin AB'ye katılımını, Gümrük Birliği'nin güncellenmesini, vize serbestisi sağlanmasını destekleme taahhüdünün yanı sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AB Konseyi Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmeler, olumlu havaya katkı sağladı.
Michel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, "AB-Türkiye işbirliğini tekrar ön plana almak ve ilişkilerimizi yeniden canlandırmak için önümüzdeki fırsatları konuştuk." diyerek, AB Komisyonu'nun ve AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in Türkiye ile ilgili stratejik ve ileriye dönük olacak şekilde rapor hazırlamasını istediğini yineledi.
Von der Leyen de "Türkiye'nin Ukrayna'ya devam eden desteğini Karadeniz Tahıl Girişimi'ni uzatmak için yürüttüğü yorulmak bilmez çabalarını, AB-Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesinin kapsamını" ele aldıklarını bildirdi.
Bu gelişmelerin ardından AB ülkelerinin dışişleri bakanları, 20 Temmuz'daki son toplantılarında, Türkiye'yi Mart 2021'den bu yana ilk kez resmi olarak gündemlerine aldı.
AB Yüksek Temsilcisi Borrell, toplantı bitiminde bakanların Türkiye ile görüş alışverişinin hazırlanacak rapora yansıtılacağını aktararak, Türkiye ile AB arasında daha güçlü ilişki geliştirilmesinde karşılıklı çıkar bulunduğunu, özellikle Doğu Akdeniz'de gerginliğin kalıcı şekilde azaltılması ve Kıbrıs meselesinin çözülmesinin AB'nin Türkiye ile çalışmasında "kilit önem" taşıyacağını vurguladı.
Borrell, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi konularında, AB'nin Türkiye'den beklentilerinin sorulması üzerine şunları söylemişti:
"Mesele; sadece AB'nin Türkiye'den ne beklediği değil mesele, aynı zamanda Türkiye'nin AB'den beklentileri. Bu, çift taraflı bir mesele. Masada birçok konu var. Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesini istediğini söyledi. Bir de vize serbestliği var. Bunlar Türkiye'nin yakın gelecekte gündeme getirmek istediği iki önemli konu. Biz, Doğu Akdeniz'de gerginliğin kalıcı şekilde düşmesini umut ediyoruz. Ayrıca daha önce BM tarafından kabul edilen anlaşmalar uyarınca Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için ciddi çabalar bulunuyor."
- AB'nin 15 Temmuz 2019 kararlarının etkisi devam ediyor
Son aylardaki diplomatik gelişmeler, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine dair iyimser bir hava oluştursa da AB’nin 15 Temmuz 2019’da aldığı kararlarının olumsuz etkisi sürüyor.
Doğu Akdeniz ve Ege’deki gerilimi takiben AB’nin aldığı söz konusu kararlar, ilişkilerin her alanına kilit vurdu.
Bu kapsamda katılım müzakerelerinin durması, Gümrük Birliği’nin yenilenmesi konusunda çalışma yapılmaması, üst düzey diyalog mekanizmalarının durdurulması, Türkiye'ye yönelik katılım öncesi mali yardım (İPA) fonlarının azaltılması, Avrupa Katılım Bankası kredilerinin dondurulması, kapsamlı havacılık müzakerelerinin durdurulması kararlaştırılmıştı.
2019 öncesi mevcut ulaştırma, ekonomi, enerji, siyasi diyalog ve ortaklık konseyi mekanizmaları toplantıları engellenirken; iklim, sağlık, göç ve güvenlik, tarım, bilim araştırma yenilik ve teknoloji alanlarında yeni üst düzey diyaloglar başlatıldı.
- Yeni dönemden beklentiler
AB açısından Türkiye ile ilişkilerinin kısa ve orta vadedeki gidişatı için AB Konseyi'nin Komisyon ve Yüksek Temsilci Borrell'den istediği raporun değerlendirmeleri önem arz ediyor.
Raporun, yaz dönemi arasının ardından sonbaharda hazırlanması, ekim veya aralıkta yapılacak AB zirvesinde sunulması bekleniyor.
Brüksel'de bir yandan özellikle Ukrayna’daki savaştan sonra Türkiye'nin Avrupa'da en etkili ülkelerden biri olduğu düşüncesi hakim. Diğer yandan da Türkiye'nin Birliğe üyelik için Kopenhag siyasi kriterleri bağlamında ve AB müktesebatına, politika ve açıklamalarına uyum konusunda büyük adımlar atmayacağına dair kanı mevcut.
Bu nedenle söz konusu rapor, ilişkilerin gidişatında rol oynayacak olsa dahi AB'nin Türkiye’nin özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı, Kıbrıs meselesi ve Kopenhag siyasi kriterleri bağlamında atacağı adımları izlemeyi tercih etmesi muhtemel görünüyor.
AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, AA muhabirinin, yeni döneme ilişkin beklentileri hakkındaki sorusuna, "AB dışişleri bakanları, (20 Temmuz'daki toplantılarında) AB'nin Türkiye ile yeniden ilişki kurması ve mevcut farklılıklar arasında köprü kurmaya çalışırken ortak çıkarlar üzerine inşa etmesi gerektiğini ele aldı." yanıtını verdi.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz'de çözüm odaklı gelişmelerin, bölgenin istikrar ve güvenliğine fayda sağlayacağını belirten Stano, "Söz konusu raporla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. Bu rapor, stratejik ve ileriye dönük şekilde belirlenen araçlar ve seçenekler üzerine inşa edilecek ve bu yıl içinde üye ülkelere sunulacaktır." ifadesini kullandı.
Stano, Komisyon'un raporunda, vize serbestisi ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konularının yer alıp almayacağına ise cevap vermedi.
- Vize serbestisinde adım beklenmiyor
2015-2016'daki sığınmacı krizi nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler, bir süre ivme kazanmış, bu dönem yapılan zirvelerde, "vize serbestisi" de önemli maddelerden biri olarak gündeme gelmişti.
Türkiye, o dönem vize serbestisi için AB'nin koştuğu 72 şarttan 66’sını hayata geçirmişti.
Karşılanmayan 6 kriter, terörle mücadele yasasının ve ceza yasasının gözden geçirilmesi, kişisel verilerin korunması kanunun ve kurumunun AB standartlarına uygun olması, tüm üye ülkelerle adli işbirliği anlaşmasının yapılması, geri kabul anlaşmasından doğan yükümlülüklerin tümüyle yerine getirilmesi, EUROPOL ile operasyonel işbirliği anlaşmasının imzalanması, Avrupa Konseyi’nin GRECO tavsiyelerini yerine getiren yasaların onaylanmasını içeriyor.
Vize serbestisi sağlanması için Türkiye’nin geri kalan 6 kriteri de tamamlaması gerekiyor. Aksi halde AB'den bu yönde bir adım atılması mümkün görünmüyor.
- Gümrük Birliği için Yunanistan ve GKRY ile ilişkiler belirleyici olabilir
AB ile ilişkilerde bir diğer alan 1996'da yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesini kapsıyor.
AB, Türkiye ile sanayi ürünleri ticaretinde gümrük vergileri, miktar kısıtlamaları ve eş etkili tedbirleri kaldıran, üçüncü ülkelere ortak gümrük tarifesi uygulanmasını öngören anlaşmayı yenilemekten kaçınıyor.
Gümrük Birliği, iki tarafa da ekonomik faydalarının yanı sıra "dijital ve yeşil dönüşüm" açısından zorunlu hale gelmişken; AB'nin Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'nden önce "taviz" olarak algılanmaması nedeniyle anlaşmayı yenilemeye yanaşmadığı tahmin ediliyordu.
Şimdi ise buna yaklaşmasında yine siyasi faktörler, başta Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile ilişkilerin belirleyici olacağı öngörülüyor.
- Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarının canlandırılması muhtemel
Eylül 2024’te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri ve AB kurumlarının liderlerinin değişecek olması dolayısıyla ilişkilerde dinamik bir hava oluşması beklentisini düşürüyor.
Bu tablodaki en gerçekçi beklenti olarak Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarının canlandırılmasını ve Avrupa Yatırım Bankasının özellikle deprem mali yardımı ile Türkiye'deki mali çalışmalarına yeniden başlaması şeklinde ortaya çıkıyor.
Zira kasımda, Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Tarım Diyaloğu Toplantısı'nın Brüksel'de yapılması planlanıyor.
AB'nin seçime odaklanacağı bahar 2024 dönemi gelmeden göç ve güvenlik yüksek düzeyli toplantısının Brüksel'de yapılması ihtimal dahilinde tutuluyor.
- AB tarafından yürütülen programlara daha fazla katılım beklentisi
Türkiye'nin bir diğer beklentisi de AB tarafından yürütülen Ufuk Avrupa, Avrupa Dayanışma Programı (ESC), Erasmus+gibi programlardan daha fazlasına katılım sağlamak.
Türkiye, 2014-2020 döneminde, AB'nin 8 program ve ajansına katılırken; 2021-2027 döneminde bu sayının 13 olmasını hedefliyor.
Öte yandan İPA fonlarının azaltılması, AB'nin programlarına katılımı zorlaştırdığı için Türkiye, fonların eski düzeyine çekilmesini bekliyor.
- Suriye'ye dönüşlerle ilgili işbirliği çağrısı
Türkiye'nin bir diğer beklentisi de AB'nin 2016'da yapılan 18 Mart Mutabakatı'ndan kaynaklanan yükümlülüklerinden biri olan Suriye'ye dönüşlerle ilgili işbirliği.
Türkiye, yeni dönemde, AB'den Suriye'ye güvenli ve onurlu dönüşlerin sağlanması için kendi çabalarına paralel şekilde çalışmasını bekliyor.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin şekilde kullanılması hedefiyle rüzgar ve güneş enerjisi santralleri için belirlenen aday Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları'nın (YEKA) sektörde yatırımları hareketlendirmesi bekleniyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının sitesinde yayımlanan duyurulara göre, güneş enerjisi santralleri (GES) için Çorum ve Şanlıurfa, karasal rüzgar enerjisi santrali (RES) için Kayseri ve Sivas'taki alanlar, deniz üstü RES'te ise Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıklarındaki bölgeler yeni YEKA projeleri için aday olarak belirlendi.
Türkiye, cari açığın azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadele, yerli enerji teknolojisinin geliştirilmesi, temiz enerji sektöründe nitelikli eleman yetiştirilmesi ve elektrik üretiminde temiz enerji kaynaklarının payının artırılması için farklı ölçeklerde ve Türkiye'nin neredeyse tüm şehirlerinde yeni projeleri hayata geçiriyor.
Ülkenin yenilenebilir enerji kurulu gücü 5 Ağustos itibarıyla rüzgarda 11 bin 580 megavat, güneşte 10 bin 352, biyokütlede 2 bin 33, barajlı hidroelektrik santrallerinde 3 bin 282, akarsuda 8 bin 310, jeotermal enerjide 1691 megavata ulaştı.
Bu kapsamda, ağustos başında karasal ve deniz üstü rüzgar ile güneşte YEKA projeleri için aday şehirlerin belirlenmesiyle, enerji sektöründe yatırımların hız kazanması bekleniyor.
- YEKA projeleri meyvelerini veriyor
Kurulum çalışmalarına Ocak 2020'de başlanan, Avrupa'nın en büyük, dünyanın sayılı büyüklükteki güneş santrallerinden Kalyon Karapınar GES, 20 milyon metrekare araziye kuruldu ve elektrik üretimine başladı.
YEKA kapsamında oluşturulan dünyanın ilk ve tek tam entegre güneş paneli fabrikası Kalyon Fotovoltaik'de üretilen panellerle kurulumu tamamlanan santralde, toplam 3 milyon 256 bin 38 güneş paneli kullanıldı.
YEKA GES-4 yarışmalarında Bor-2 ihalesini kazanan Ecogreen Elektrik Enerji Üretim AŞ de Bor ilçesi Emen köyü yakınlarındaki santralde inşaat ve kurulum çalışmalarına devam ediyor.
Yaklaşık 100 bin panelin yerleştirildiği ve tamamlandığında 244 bin 80 panelden oluşacak santralin, elektrik üretimine bu ayın sonunda başlaması planlanıyor.
Büyük ölçekli YEKA yarışmaları sektöre üretim tesisleri yanında yeni istihdam imkanı da sağlıyor. Ülkede güneş enerjisi sektöründe doğrudan ve dolaylı olarak faaliyet gösteren kişi sayısı 50 bine ulaştı.
Türkiye'de 30'dan fazla güneş paneli üretim fabrikası ile yıllık 12 gigavat kapasitede panel üretimi gerçekleştiriliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden ve aynı zamanda dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olan PepsiCo önümüzdeki 10 yılın belirleyicisi olacağını öngördüğü yenileyici tarım çerçevesinde kendi çatısı altında gerçekleştirdiği projelerin yanı sıra bu konudaki iş birliklerini de geliştirmeye devam ediyor.
Bu kapsamda Lay's, Anadolu Meraları işbirliği, PepsiCo Vakfı desteği ile geçtiğimiz yıl Konya'da hayata geçirilen Lay's Yenileyici Tarım Projesi yeni döneminde deprem bölgesine taşınıyor.
Projeyle ilgili açıklamalarda bulunan PepsiCo Türkiye Kurumsal İlişkiler ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Direktörü Esra İren, "Dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olarak Pozitif Tarım stratejimiz kapsamında yenileyici tarım uygulamalarıyla gerek PepsiCo çatısı altında gerekse de Anadolu Meraları işbirliği, PepsiCo Vakfı desteği ile gerçekleştirdiğimiz Lay's Yenileyici Tarım Projesi ile çiftçilerimizle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Bu yıl Lay's Yenileyici Tarım Projesi'ni 6 Şubat tarihinde gerçekleşen ve 11 kentte yıkıcı hasara neden olan depremin yaralarını sarmak için bölgeye taşıyoruz. Bu projeyle bölgedeki çiftçilerin tarım faaliyetlerine devam edebilecekleri dirençli bir gıda ağı oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu dirençli gıda ağıyla, çiftçileri hibe, eğitimler ve bölgeye uygun yenileyici tarım pratikleriyle güçlendirmek istiyoruz. Aynı zamanda afetler gibi zorlu koşullara adapte olabilen, piyasaya erişim mekanizmalarında kırılganlıkların azaltıldığı ve toplumsal dayanışma tabanlı, tarımsal bir gıda ağı oluşturmayı hedefliyoruz. Lay's Yenileyici Tarım Fonu bu konuda önemli bir misyon üstlenecek. Çiftçilerimizin üretime devam etmesi için verdiğimiz desteklerle bölgede tarımın kalmasını teşvik etmeyi sürdüreceğiz" dedi.
Lay's Yenileyici Tarım Fonu için başvurular açıldı
Proje kapsamında Samandağ'da 40 çiftçi ve çiftçi adayına verilecek Lay's Yenileyici Tarım Fonu için başvurular açıldı. Lay's Yenileyici Tarım Fonu iki ayrı grupta verilecek. İlk grupta, proje kapsamında Samandağ'da belirlenen 10 dekarlık ortak üretim alanında üretim yapmak isteyen 15 çiftçi ve çiftçi adayı yer alacak. Şükrü Kanatlı Mahallesi, Süleyman Abbas Konutları yanında yer alan arazide açık alan ve serada yapılacak üretimde ihtiyaç duyulan her türlü fide, gübre, ilaç gibi girdi proje kapsamında sağlanacak.
Lay's Yenileyici Tarım Fonu'nun ikinci grubunda ise kendi arazisinde üretim yapan/yapmak isteyen 25 çiftçi ve çiftçi adayı yer alacak. Bu gruptaki çiftçi ve çiftçi adaylarının tarımsal faaliyetleri, üretim için ihtiyaç duydukları fidan, gübre, tohum, viyol gibi girdilerin sağlanması yoluyla desteklenecek. Değerlendirmeler sonucu her iki gruba da seçilen tüm çiftçi ve çiftçi adayları, proje kapsamında düzenlenecek tarımsal eğitim ve atölyelere katılabilecek, tarımsal danışmanlık desteğinden faydalanabilecek ve ürünleri alım garantili satış kanalları ile buluşturulacak.
Başvurular 21 Ağustos 2023 Pazartesi saat 23.00'da sona erecek
Projede yer almak isteyen çiftçilerin başvuruları değerlendirilirken, tarımsal üretimi deprem sebebiyle zarar gören çiftçi ve çiftçi adayları, kadın çiftçi ve çiftçi adayları, 40 yaş altı genç çiftçi ve çiftçi adayları ve bir arada üretim yapmak isteyen çiftçi/çiftçi adaylarının başvuruları önceliklendirilecek. Başvurular 21 Ağustos 2023 Pazartesi saat 23.00'a kadar alınmaya devam edecek. Lay's Yenileyici Tarım Fonu'ndan yararlanacak çiftçiler bağımsız bir danışma kurulunun değerlendirmelerinin ardından belirlenecek ve başvuru sonuçları 1-3 Eylül 2023 tarihleri arasında duyurulacak.
Toprağın ekolojik sağlık puanında yüzde 45'e varan oranlarda iyileşme
Lay's Yenileyici Tarım Projesi'nin Konya'da gerçekleştirilen çalışmalarının ilk yıl çıktıları da açıklandı. Şeker pancarında üç parselde elde edilen verilere göre ekim öncesi ve ekim sonrası karşılaştırması yapıldığında ortalama %45 oranında toprağın ekolojik sağlık puanında iyileşme kaydedildi. Mısır ekilen arazide yapılan yenileyici tarım uygulamalarıyla ekim sonrasında toprağın ekolojik sağlık puanında ortalama %27,2 oranında iyileşme elde edildi. Patates ekilen arazide yapılan yenileyici tarım uygulamalarıyla ekim sonrasında toprağın ekolojik sağlık puanında ortalama %30,7 oranında iyileşme elde edildi.
Toprakta onarımın başladı, girdilerde yüzde 70'e varan azalma sağlandı
İlk yıl çıktılarına göre tüm tarlada uygulama öncesi alınan toprak analiz sonuçlarına göre toprak pH değeri 8,2 olarak kaydedilirken, uygulamalar sonrasında pH değerinin Karapınar için sağlıklı pH aralığı olan 6,8-7,4 aralığına yaklaştığı tespit edildi. Bu sonuçlar, toprakta onarımın başladığına dair ilk göstergelerden biri olarak değerlendiriliyor. Yenileyici uygulama sayısı arttıkça bu uygulamalar zincirleme bir etkiyle toprakta gerçekleşen onarım düzeyini de artırıyor.
Projenin ilk yıl çıktılarına göre yapılan yenileyici uygulamalar sayesinde uygulama arazisindeki bitki besleme ve koruma yöntemlerinde kullanılan girdiler, bölgedeki konvansiyonel üretime oranla; patateste yaklaşık yüzde 70, mısır, ayçiçeği ve şeker pancarında ise yaklaşık yüzde 20 oranına kadar azaltılmış durumda. Bunun bir yansıması olarak üretilen ürünlerde yapılan kalıntı analizlerinde de hiçbir kalıntıya rastlanmadığı tespit edildiği açıklandı.
Projeden yararlanmak ve Lay's Yenileyici Tarım Fonu'na başvuruda bulunmak isteyenler https://www.anadolumera.com/post/lay-s-yenileyici-tarim-fonu-icin-basvurular-acildi linki üzerinden başvuru yapabilir ya da proje saha uzmanı Volkan Sağaltıcı'ya 0536 437 32 45 numaralı telefon üzerinden ulaşabilir
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Elektronik Ürün Senedi Piyasası
Tarım ürünlerinin işlem gördüğü Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) Piyasasında işlem hacminde öne çıkan Arpa, Buğday ve Mısır ürünleri için fiyat gelişimi aşağıda verilmektedir:
" Buğday Ekmeklik: En çok işlemin gerçekleştiği "Buğday Ekmeklik Kırmızı Diğer 3.Sınıf" ürünler; 7 Ağustos Pazartesi 6.80 TL/kg'den açılmış ve ağırlıklı ortalama fiyatı 7.04 TL/kg, 11 Ağustos Cuma günü ağırlıklı ortalama fiyatı 7.43 TL/kg olmuştur. Tüm Ekmeklik Buğday ürünlerinde haftalık işlem ortalaması ise 7.35 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.
" Buğday Makarnalık: En çok işlemin gerçekleştiği "Buğday Makarnalık Düşük Vasıflı" ürünler; 7 Ağustos Pazartesi 8.30 TL/kg'den açılmış ve ağırlıklı ortalama fiyatı 8.26 TL/kg, 11 Ağustos Cuma günü ağırlıklı ortalama fiyatı 8.16 TL/kg olmuştur. Tüm Makarnalık Buğday ürünlerinde haftalık işlem ortalaması ise 8.56 TL/kg olarak gerçekleşmiştir.
" Mısır: 1 Ağustos'ta 2023 hasatı başlayan mısırda ilk işlem Cuma günü gerçekleşti. İşlemin ağırlıklı ortalama fiyatı 5.90 TL/kg olmuştur.
" Arpa: Pazartesi 6.23 TL/kg'den açılan ve ağırlıklı ortalama fiyatı 6.07 TL/kg olan Arpa'nın Cuma günü ağırlıklı ortalama fiyatı 6.03 TL/kg olmuştur. Haftalık işlem ortalaması ise 6.05 TL/kg'den gerçekleşmiştir.
TÜRİB Tarımsal Ürün Fiyat Endeksleri
Başlangıç tarihi 1 Nisan 2021 ve başlangıç değeri 1000 olan fiyat endekslerinin haftalık gelişimi ve haftanın son iş günü itibariyle, son 1 yılda kaydettiği fiyat değişim oranları aşağıda verilmektedir:
Endeks Adı | 07.08.2023 Kapanış | 11.08.2023 Kapanış | Haftalık Değişim |
---|---|---|---|
TÜRİB Arpa Endeksi | 3,243.74 | 3,229.55 | -0.44% |
TÜRİB Buğday Ekmeklik Endeksi | 3,564.08 | 3,627.88 | 1.79% |
TÜRİB Buğday Endeksi | 3,615.37 | 3,652.40 | 1.02% |
TÜRİB Buğday Makarnalık Endeksi | 4,187.69 | 4,176.58 | -0.27% |
TÜRİB Hububat Endeksi | 3,430.33 | 3,476.53 | 1.35% |
TÜRİB Mısır Endeksi | 2,913.70 | 2,913.70 | 0.00% |
Endeks Adı | 11.08.2023 İtibariyle Yıllık Değişim | ||
TÜRİB Arpa Endeksi | -4.51% | ||
TÜRİB Buğday Ekmeklik Endeksi | 9.80% | ||
TÜRİB Buğday Endeksi | 10.52% | ||
TÜRİB Buğday Makarnalık Endeksi | 26.52% | ||
TÜRİB Hububat Endeksi | 7.03% | ||
TÜRİB Mısır Endeksi | -3.36% |
DAX CFD
DAX30 Endeksinde yeni haftaya başlarken açılışta geri çekilmeler 15804 seviyesine kadar sürdü. Ardından gelen toparlanma hareketleri ile tekrar 15900 seviyesinin üzerine çıkıldı. 15900 seviyesi üzerinde kalındığı sürece 16115 seviyesini kısa vadede direnç olarak takip edilebilir. Ek olarak şuan ki seviyeler yükseliş trend çizgisini test etmeye devam ediyor. Kısa vadedeki fiyat hareketleri bu trend çizgisi için önem taşıyor.
Destekler: 15900 - 15670 - 15330
Dirençler: 16115 - 16305 - 16590
Ikon Menkul
ikonmenkul.com.tr
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ticaret Bakanlığı olarak yerli üretimi ve istihdam artırma hedeflerine yönelik politikaları etkin bir şekilde uygulamaya devam ederken; yerli üreticilerimizin, ithalat kaynaklı dampingli veya menşe saptırmalı haksız rekabete karşı korunması, üretim hedefli politikalarımızın en önemli sacayaklarından birini oluşturmaktadır.
Uluslararası dış ticaret kurallarına aykırı olarak menşe ve tarife saptırmaları maalesef aktif olarak kullanılmaktadır. Türkiye, yerli üreticilerimizi ithalat kaynaklı haksız uygulamalara ve tehditlere karşı ticaret politikası savunma araçları ile koruyan ülkeler arasında yer almaktadır. İthalatımızın % 88’lik kısmı hammadde ve yatırım malından oluşmaktadır.
Bu kapsamda, anti-damping tedbirleri çerçevesinde, 1995 yılından bu yana Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun olarak toplam 204 tedbir alınmıştır. Ülkemizde halihazırda 126 adet anti-damping ve anti-sübvansiyon tedbirleri yürürlüktedir.
2022 yılında ithalatımızın 4 milyar dolarlık bölümü tedbirlere tabi olup, anlık olarak 11 ülke menşeli 12 ürün grubunda ise soruşturmalarımız devam etmektedir. Halihazırda 9 adet korunma tedbiri yürürlükte olup, bu tedbirler 2022 yılında yaklaşık 800 milyon dolarlık ithalata etkide bulanarak, yerli üreticilerimizi koruma altına alarak ülkemizdeki istihdamın ve üretimin artışına öncelik verilmektedir.
Diğer taraftan, Ticaret Bakanlığı olarak, ülkemiz menşeli ürünlere karşı diğer ülkelerce yürütülen ticaret politikası savunma araçları soruşturmalarında, ülkemiz ve ihracatçılarımızın hakları ilgili ülke makamları nezdinde ve uluslararası platformlarda etkin şekilde savunularak ihracat pazarlarına engelsiz olarak erişimleri sağlanmaktadır.
İhracat, ithalat, üretim ve istihdam düzleminde, büyümenin öncü göstergelerinden ihracat rakamlarımız yanında, üretim temelli ithalat uygulamamızla ülke ekonomisinin büyümesine, gelişmesine ve toplumsal refaha öncelik verilmektedir.
Piyasalardaki Bitcoin yatırımcıları ellerindeki varlıkları tutmaya devam ediyor. Veriler, artan talebin fiyatlara olumlu yönde yansıyabileceğini işaret ediyor. Böylesi bir gündemde dijital token alım satım platformu Bitfinex tarafından yayımlanan Alpha Raporu; kripto para piyasaları ve geleneksel piyasalara ilişkin son gelişmelere ilişkin önemli detaylar ortaya koydu.
Bitcoin piyasasında arzın yüzde 69,2’si bir yılı aşkın süredir cüzdanlarda hareketsiz biçimde duruyor. Borsalardaki arzın bu boyutta azalması, artan taleple birlikte fiyatlarda büyük bir yükseliş olabileceğini gösteriyor. Veriler, 2028’e kadar borsalardaki mevcut BTC bakiyelerinin yüzde 90 gibi ciddi bir oranda azalabileceğini, böylelikle Bitcoin’in cazibesini artırabileceğini gösteriyor.
Tarihsel olarak bakıldığında Bitcoin’in 24 saatlik volatilitesinin (BVOL) şimdiye kadar görülmemiş bir durgunluk içerisinde olduğu, ufak bir yükselişin ardından rekor düzeyde düşük seviyeye gerilediği görülüyor.
Hong Kong kripto vizyonunu devam ettiriyor
Hong Kong, kripto sektöründe küresel bir merkez olma yarışında emin adımlarla ilerliyor. Bölgenin kriptoya yönelik olumlu yaklaşımını destekleyen bir diğer gelişme de HashKey’in düzenleyici onayı almasının ardından, perakende kripto para alım satım hizmeti sunan ilk lisanslı borsa unvanını kazanması oldu.
Ana akım finans piyasalarında düşüş
Ana akım finans piyasaları (TradFi) ağustos ayında beklenenin aksine aşağı yönlü bir eğilim sergiledi. Temmuz ayında ciddi bir yükselişle zirve yapan NASDAQ 100 ve S&P 500 endekslerinin bu noktadan yaptığı geri dönüş dikkat çekti. Görünüşe göre, S&P 500’ün 4450’e doğru, NASDAQ 100’ün de bu düşüş trendiyle birlikte sıkıntılı bir seviye olan 13700’e geri çekilme ihtimali bulunuyor.
Diğer bir yandan, risk varlıklarında durgun görülen volatilite daha fazla ilgi odağı olabilir. VIX (Volatilite veya Korku Endeksi) genel gidişatta durgun seyrini sürdürürken, geçmişte yaşanan ekonomik türbülansları anımsatan biçimde yukarı yönlü hareketine başladı. Bu durum, Volatilite Endeksi’nin genellikle yılın ikinci yarısında yükselişe geçmesi sebebiyle yakın gelecekte meydana gelebilecek olası bir değişime işaret ediyor.
Kredi talebinde zayıflama
Fed’in Kıdemli Kredi Yetkilileri Görüş Anketinde (SLOOS) hem bankaların kredi standartlarını sıkılaştırdığı hem de bireysel ve kurumsal tüketiciler tarafında kredi talebinde bir zayıflama olduğu görülüyor. Bu durum, Fed’in finansal açıdan vites düşürme amacıyla faiz oranlarını artırma programı çerçevesinde gerçekleştiriliyor.
Diğer bir yandan gerek özel şirketlerin gerekse hükümet ülke genelinde çeşitli projeler başlattı. Bu sebeple, haziran ayında inşaat harcamalarında ufak bir artış yaşanması, piyasalar için olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.