Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
KOD :TL002
VERI TIPI :REPO IHALE SONUC DUYURUSU
YAYIMLAYAN:TCMB PIYASALAR GENEL MUDURLUGU - TURK LIRASI PIYASALARI MUDURLUGU
ZAMAN ETIKETI:2024-06-28T12:00:00+03:00
IHALE NO 6,347
ISLEM TURU REPO
VADE 2024-07-05
TOPLAM TEKLIF TUTARI 305,650,000,000
KABUL EDILEN TUTAR 69,999,999,974
MINIMUM BASIT FAIZ 50
ORTALAMA BASIT FAIZ 50
MAKSIMUM BASIT FAIZ 50
MINIMUM BILESIK FAIZ 64.48
ORTALAMA BILESIK FAIZ 64.48
MAKSIMUM BILESIK FAIZ 64.48
KISMI
ACIKLAMA
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
arsh McLennan’ın (NYSE: MMC) firmalara değişen işgücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren şirketi Mercer, Yaşam Maliyeti Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Bu yıl Hong Kong en pahalı şehir olarak listenin başında yerini korurken, onu Singapur takip ediyor. İsviçre'nin Zürih, Cenevre ve Basel şehirleri de en pahalı ilk beş şehir arasında yer alıyor. 2023 yılı sıralamasındaki ilk 5 şehir, 2024 yılında da ilk 5 sırada yer almaya devam ediyor. Sıralamada İstanbul geçtiğimiz yıla göre 55 sıra yükselerek 130’uncu, Ankara ise 13 sıra yükselerek 208’inci olarak konumlanıyor.
Yurt dışındaki çalışanlara ödenecek ücretler konusunda hükümetler ve çokuluslu şirketlere rehberlik eden Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması, 5 kıtada 226 şehirde gerçekleştirildi. Yaşam Maliyeti Araştırması, işverenlerin kur dalgalanmalarını izlemelerini ve tüm faaliyet yerlerinde mal, hizmet ve konaklama üzerindeki enflasyona ve deflasyona neden olan baskıları değerlendirmelerini sağlıyor. Bu veriler ayrıca, işverenlerin uluslararası görevlendirmelerde ve yurt dışında çalışanlar için tazminat paketlerini belirlemelerine ve bunları kalıcı hâle getirmelerine yardım ediyor. Buna ek olarak, bir yerin yaşam maliyeti, yetenek için bir destinasyon olarak cazibesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabiliyor; coğrafi ayak izlerini genişleten ve dönüştüren şirketlerin yer seçimi kararlarını etkiliyor.
Hong Kong en pahalı şehir olmayı sürdürüyor
Her şehirde konut, ulaşım, yiyecek, giyim, ev eşyası ve eğlence dahil olmak üzere 200’den fazla kalemin karşılaştırmalı maliyetlerinin ölçüldüğü araştırma sonuçlarına göre, 2024 yılının en pahalı şehri Hong Kong, yaşam maliyeti en düşük şehir ise Abuja (Nijerya) oldu.
Asya kıtası, öncelikli olarak yüksek kira konaklama maliyetlerinin de etkisiyle yaşam maliyetinin en yüksek olduğu ilk iki şehre sahip. Bu önemli ekonomik merkezler aynı zamanda çok sayıda yabancının ilgisini çekerek maliyetleri daha da artırıyor.
En pahalı şehirler arasında 5 Avrupa şehri yer alıyor
Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması sonuçlarına göre; Zürih, Cenevre, Basel, Bern ve Londra 2024'te expat çalışanlar için dünyanın en pahalı lokasyonları arasında ilk on arasında yer alan 5 Avrupa şehri oldu. Bu şehirlerin 4’ü İsviçre’de bulunuyor. 9 sıra birden yükselen Londra 8’inci sırada bulunuyor. Avrupa'da yaşam maliyeti şehirler arasında farklılık gösterse de, Avrupa Merkez Bankası, Avro Bölgesi'ndeki yıllık enflasyon oranının düşmeye devam edeceğini tahmin ediyor; bu da Avrupa ekonomileri son dönemdeki aksaklıkların ardından toparlanırken maliyetlerin istikrar kazanabileceği anlamına geliyor. 212’inci sıradaki Minsk listede en ucuz Avrupa şehri olarak sıralanıyor.
ABD’de yaşam maliyeti sorun olmaya devam ediyor
ABD'de yaşam maliyeti 2024'te önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Listedeki tüm ABD şehirleri ilk 100'de yer alıyor ve yedi şehir ilk 20'ye giriyor. Kanada ekonomisinin dayanıklılık göstermesi ve beklentilerin üzerinde performansı nedeniyle Kanada şehirleri, Kuzey Amerika şehirleri sıralamasında en alt sıralarda yer alıyor. 92’ini sıradaki Toronto Kanada'nın en pahalı şehri olurken, onu 101’inci Vancouver takip ediyor. Peso'nun 2023'te değer kazanması nedeniyle Meksika şehirlerinin yaşam maliyeti önceki yıla göre önemli ölçüde artış gösteriyor. Mexico City 79’uncu sıradan 33'üncü sıraya yükselirken, Monterrey ise 155’inci sıradan 115’inci sıraya çıktı.
Uruguay'ın başkenti Montevideo 42’inci sırada yer alarak uluslararası çalışanlar için Güney Amerika'daki en pahalı yer olarak gösteriliyor. Bölgedeki birçok şehir, döviz kuru ve kiralık konaklama maliyetindeki dalgalanmalar nedeniyle 2023'e kıyasla önemli bir hareket gördü. Sıralamada Şili’nin başkenti Santiago, 73 sıra gerileyerek 160'ıncı sıraya gerilerken; Kolombiya’nın başkenti ve en büyük şehri Bogota ise 40 sıra birden fırlayarak 174'üncülüğe yükseldi.
Pasifik bölgelerinde artan enflasyonun çalışanlar üzerinde büyük baskı yaratması bekleniyor
Pasifik bölgesinde bu yıl artan enflasyonun uluslararası çalışanlar üzerinde baskı yaratması bekleniyor. 58’inci sıradaki Sidney ve sıralamada 10 sıra yükselerek 60’ıncı sıraya yükselen Noumea Pasifik bölgesindeki en pahalı şehir olarak yer alıyor.
Küresel sıralamada en üst sıraya yerleşen Afrika şehirleri, Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki 14’üncü Bangui, ülkenin aynı isimli başkenti 18’inci Cibuti ve 21’inci N'djamena oldu. Özellikle Lagos, Nijerya 178 sıra düşerek 225'inci sıraya geriledi. Bu, 2023 ile karşılaştırıldığında küresel olarak en büyük değişiklik. Bu değişim büyük ölçüde Naira’nın tekrarlanan devalüasyonları da dahil olmak üzere döviz dalgalanmalarından kaynaklanıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin 15’inci sıradaki kenti Dubai Orta Doğu'nun en pahalı şehri olurken, Mumbai ise Hindistan'ın en pahalı şehri olarak genel sıralamada 136’ıncı sırada yer alıyor.
“Artan konut maliyetleri, yetenek hareketliliğini işverenler için zorlu hale getirdi”
Geçim maliyeti zorluklarının çok uluslu kuruluşlar ve çalışanları üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye CEO’su Dinçer Güleyin, “Kuruluşların yaşam maliyeti eğilimleri ve enflasyon oranları hakkında bilgi sahibi olmaları ve bunların sonuçlarını etkili bir şekilde yönetmek için çalışanlardan bu konularda görüş almaları önemli. Dünyanın birçok şehrinde artan konut maliyetleri, yetenek hareketliliğini işverenler için zorlu hale getirdi. Değişken enflasyon eğilimleri aynı zamanda uluslararası atananların satın alma gücünü de etkiliyor ve ücret paketleri üzerinde ek bir baskı oluşturuyor. Bu faktörler, işverenlerin üst düzey yetenekleri çekmesini ve elinde tutmasını zorlaştırabilir, ücret ve yan hak giderlerini artırabilir, yetenek hareketliliğini sınırlayabilir ve operasyonel maliyetleri yükseltebilir. Yüksek yaşam maliyetleri, çalışanların yaşam tarzlarını değiştirmelerine, isteğe bağlı harcamaları kısmalarına ve hatta temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmelerine neden olabilir. Bu zorlukları dengelemek için işverenler, konut yardımı veya sübvansiyonları içeren ücret paketleri sunabilir veya başka destek hizmetleri sağlayabilir. Ayrıca alternatif yetenek kaynağı bulma stratejileri konusunda değişiklik yapabilirler” dedi.
Çin'in lojistik sektörü yılın ocak-mayıs ayları arasında yüzde 5,9 büyüdü. Çin Lojistik ve Alım Federasyonu tarafından bugün yayınlanan verilere göre, ocak-mayıs döneminde endüstriyel ürünlerin lojistik hacmi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,7 arttı. İthal ürünlerin lojistik hacmi ise yüzde 5,9 büyüdü.
Çin Lojistik Bilgi Merkezi Başkanı Liu Yuhang, bu yılın ilk beş ayında lojistik sektörünün istikrarlı bir şekilde geliştiğini hatırlattı. Liu, mayıs ayı itibarıyla tüketimin büyüme hızının gözle görülür bir şekilde arttığına dikkat çekti.
CGTN TÜRK
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Boğaziçi Üniversitesi’nin bileşeni olduğu Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UNSDSN) 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nu açıkladı. Raporda BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolunda finansal kaynak eksiklikliğinin büyük bir engel teşkil ettiği kaydedildi. “Küresel finansal mimarinin yeniden düzenlenmesinin her zamankinden daha acil” olduğu belirtilen raporda, küresel vergilendirme de dahil olmak üzere yeni küresel finansman modelleri üzerinde konuşulması gerektiği ifade edildi. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na yönelik 167 ülkenin bulunduğu endekste İskandinav ülkeleri liderliğini korurken, Türkiye 72.sırada yer aldı.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu'nu açıkladı. 2015 yılında Birleşmiş Milletler’e üye devletler tarafından “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”nın kabul edilmesinden bu yana kaydedilen ilerlemeyi gözden geçirmek üzere her yıl hazırlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’nda, bu yıl küresel iş birliğinin ve finansmanın güçlendirilmesi gerekliliğine dikkat çekildi.
2015 yılında ilan edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın 2030 yılına kadar gerçekleştirilemeyeceğinin belirtildiği raporda; belirlenen hedeflerin sadece yüzde 16'sında ilerleme kaydedildiği, hedeflerin yüzde 84’lük kısmında ise ilerlemenin sınırlı veya tersine dönmüş durumda olduğu ifade edildi.
İskandinav ülkeleri liderliğini sürdürdü
Sürdürülebilir Kalkınma Hedef Endeksi’nde İskandinav ülkeleri geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da liderliğini sürdürdü. Sürdürülebilir Kalkınma Endeksi’nde Finlandiya 1.sırada yer alırken onu sırasıyla İsveç, Danimarka, Almanya ve Fransa takip etti.
BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya Federasyonu, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ile BRICS+ ülkelerinin (Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) 2015 yılından bu yana dünya ortalamasından daha hızlı ilerleme kaydettikleri, yoksul ve kırılgan ülkelerin ise Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada oldukça geri kaldıkları görüldü. Türkiye ise, 70.5 puan alarak 167 ülkenin yer aldığı endekste 72. oldu.
“Küresel finansal mimari yeniden düzenlenmeli”
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşma yolundaki en büyük zorluğun yatırım sorunları olduğunun vurgulandığı raporda özellikle düşük ve alt-orta gelirli ülkelerdeki altyapı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda temel kamu yatırımları için gerekli finansal kaynak yetersizliğinin ve gelişmekte olan ülkelerin borç yükü altında olmasının Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmayı zorlaştırdığı kaydedildi.
İnsanlığın temiz hava ve su gibi ulus devletlerin ötesine geçen birçok vazgeçilmez ortak mal ve hizmete ihtiyaç duyduğu belirtilen raporda, küresel finansal mimarinin reform ihtiyacının daha da acil hale geldiği vurgulandı. Düşük gelirli ülkelerin (LIC’ler) ve alt-orta gelirli ülkelerin (LMIC’ler), büyük ölçekli yatırımlar yapabilmeleri ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşabilmeleri için hızlı erişilebilir, uygun maliyetli ve uzun vadeli sermayeye erişimleri gerektiği belirtildi. Raporda, gerekli fonları sağlamak üzere yeni örgütlerin kurulması, yeni küresel finansman yöntemlerinin uygulanması (küresel vergilendirme dahil) ve evrensel kaliteli eğitime erişim gibi alanlara küresel finansmanın önceliklendirilmesi gerektiği ifade edildi.
Raporda, küresel finansal mimaride reform yapılması için “resmi finansmanın artırılması, ulusal kalkınma bankalarının performansının iyileştirilmesi, küresel vergilendirme uygulamaları, özel sermaye piyasalarının reformu ve mevcut borçların yeniden yapılandırılması stratejileri önerildi.
Hayvansal bazlı protein tüketimi sınırlandırılmalı
Rapor, gıda ve arazi sistemlerine ilişkin Sürdürülebilir Kalkınma Amacı’nın iyiye gitmediğine, 2030 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 600 milyon insanın açlık çekeceğine ve obezite oranlarının artacağına dikkat çekti. Mevcut ulusal taahhütler çerçevesinde ilerlemenin önemli ancak yetersiz olduğu belirtilen raporda, sürdürülebilir gıda ve arazi sistemlerini desteklemek için FABLE (Gıda, Tarım, Biyoçeşitlilik, Arazi Kullanımı ve Enerji) önerileri sunuldu. Önemli ilerleme kaydedilebilmek adına hayvansal bazlı protein tüketimini sınırlandırmak, verimliliği artıracak yatırımlar yapmak ve ormansızlaşmayı durdurmak için kapsayıcı, sağlam ve şeffaf izleme sistemleri uygulamak konusunda tüm paydaşların acil ve koordineli şekilde eyleme geçmesi gerektiği kaydedildi.
Prof. Dr. Naci İnci: “Sürdürülebilir bir gelecek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz”
Boğaziçi Üniversitesi’nin bileşeni olduğu Birleşmiş Milletler SDSN Ağı’nın 2024 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu hakkında değerlendirmelerde bulunan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci İnci: “SDSN’nin Türkiye Ağı, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirmesine yönelik çözümlerin üretilmesi amacıyla Boğaziçi Üniversitesi himayesinde 2014 yılında oluşturuldu. Bu yıl dokuzuncusu hazırlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak için küresel iş birliği ve yenilikçi finansman yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Boğaziçi Üniversitesi olarak, bilimsel araştırmalar ve akademik iş birlikleriyle sürdürülebilir bir gelecek için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Gündem Masası
ABD’de dünün ana gündemi Biden ile Trump arasındaki münazara oldu. CNN’de yayınlanan münazarada ekonomi, mülteci sorunu, Ukrayna-Rusya ve Filistin-İsrail savaşı ana gündem maddeleri olurken sonuçlar iki aday için de olumsuz başlıkların öne çıktığını gösteriyor. Tartışmada şimdilik Trump’ın önde olduğunu belirtmek mümkün, CNN’in anketi %67 oranında Trump lehine. ABD’de bugün açıklanacak PCE enflasyonu öncesinde dünkü kapanışlar sakin gerçekleşti. Asya piyasaları Japonya verilerinden destek alırken ABD vadeli kontratları yatay seyrediyor.
Euro Bölgesi’nde bugün kritik bir veri yer almıyor. Almanya’da açıklanan Haziran ayı istihdam verilerine (10:55) baktığımızda işsizlik oranı Haziran’da %6.0 ile %5.9 beklentilerin üzerinde gerçekleşti. ABD’de dün açıklanan büyüme verileri ardından bugün Fed’in enflasyon göstergesi olarak takip ettiği hane halkı harcamaları fiyat endeksi (PCE enflasyon) (15:30) takip edilecek. Beklentiler Mayıs ayında çekirdek PCE enflasyonun aylık %0,1 ve yıllık PCE enflasyonun ise %2,8’den %2,6’ya gerilemesi yönünde. Bugün ayrıca Haziran ayı Michigan tüketici güveni (17:00) takip edilebilir.
İsrail ile Lübnan arasında gerginliğin artması ve savaşın daha geniş bir alana yayılacağına ilişkin beklentiler ham petrol arzındaki olası aksaklıklar nedeniyle piyasaları tedirgin ediyor. Brent petrol Haziran ayında %5.77 değer kazandı. Reuters’ın bildirdiğine göre, Ukrayna'nın büyük Rus yakıt rafinerilerine yönelik saldırıları da Moskova'dan gelen petrol tedarikinde olası aksaklıklara işaret etti. Jeopolitik çatışmalardaki genişleme petrol fiyatlarına daha yüksek bir risk primi eklenmesine neden oldu. Arza kesintisine ilişkin beklentiler artan stokları dengelese de önümüzdeki aylarda piyasaların daha da sıkılaşacağı beklentisi artıyor
Yatırım Finansman Menkul Değerler A.Ş.
https://www.yf.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
- Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu bugün Türkiye’nin iklim değişikliği sebebiyle sıklığı ve şiddeti giderek artan taşkınlara ve kuraklığa karşı dirençliliğini güçlendirme ve insanlarını koruma çabalarını desteklemek için 600 milyon ABD$ tutarında bir finansmanı onayladı.
Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi, taşkına eğilimli alanlarda yaşayan insanlar için taşkın kontrolünün arttırılmasına, çiftçilerin kuraklık izleme kapasitelerinin geliştirilmesine ve ülkenin taşkın ve kuraklık riski yönetimine ilişkin kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesine yardımcı olacaktır.
Projenin taşkın kontrolü bileşeninden taşkın eğiliminin yüksek olduğu yedi nehir havzasında yaşayan 150.000’den fazla kişi doğrudan yararlanırken, 10.000 çiftçiye su stresini daha iyi yönetmelerine yardımcı olmak için gerçek zamanlı verileri de içeren yaşamsal kuraklık izleme verileri sunulacaktır.
Günümüzde ülkede yaşanan doğal afetlerin neredeyse yüzde 30’unu oluşturan taşkınlar, yaygın ekonomik zarara ve giderek artan sayıda can kayıplarına yol açmaktadır. Kuraklık, dünyanın dokuzuncu en büyük tarımsal ürün üreticisi konumunda bulunan Türkiye için bir başka önemli zorluk oluşturmaktadır.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez proje ile ilgili olarak şunları belirtti: “Türkiye iklim değişikliğine karşı harekete geçmenin önemini giderek daha fazla kavramaktadır. Dünya Bankası Türkiye’nin insanlarını ve ekonomisini korumak ve 2053 yılına kadar karbon nötr haline gelme hedefine ulaşmak için iklimle ilişkili risklere karşı dirençliliği sağlamaya yönelik geniş kapsamlı çabalarını desteklemekten memnuniyet duymaktadır.”
Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi aşağıdaki faaliyetleri destekleyerek iklim ile ilgili zorlukların ele alınmasına katkıda bulunacaktır:
• Taşkın kontrol altyapısının inşası ve rehabilitasyonu, doğa temelli çözümlerin pilot uygulaması. Bu önlemler Kuzey Ege, Doğu Karadeniz, Kızılırmak, Büyük Menderes, Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz ve Batı Karadeniz'deki 7 nehir havzasında uygulanacaktır.
• Ülkedeki taşkın izleme, tahmin ve uyarı sistemlerinin iyileştirilmesi ve genişletilmesi.
• Ceyhan havzasında gerçek zamanlı tarımsal kuraklık izleme isteminin pilot uygulaması gerçekleştirilecektir ve uygulamanın diğer bölgelere de yaygınlaştırılması planlanmaktadır. Sulama suyu kullanımının optimize edilmesi ve kuraklığa karşı direncin arttırılması için meteorolojik ve toprak nemi izleme istasyonları kurulacak ve başka tarla dışı veri kaynaklarından da yararlanılacaktır. Kuraklık izleme haritaları ise çiftçilerin su kullanımı verimliliğini, ürün çeşitlendirmesini ve sulama verimliliğini arttırmalarına yardımcı olacaktır.
• Çeşitli ilgili kamu kurumlarına ve diğer ilgili paydaşlara yönelik kapasite geliştirme, kurumsal güçlendirme ve koordinasyonun iyileştirilmesi.
Dünya Bankası Proje Ekibi Liderlerinden Canan Yıldız Uz proje ile ilgili olarak şunları vurguladı: “Taşkın ve kuraklık yönetimi Türkiye için öncelikli bir alandır ve bu proje sıklığı ve şiddeti giderek artan bu doğal afetlere karşı iklim direncini arttıracak sonuçlar üzerinde odaklanmaktadır.”
Dünya Bankası, afet riski yönetimi, belediye altyapısı, su kaynakları yönetimi, konut ve sağlık alanlarında Türkiye için önemli ve güvenilir bir ortaktır. Şu anda uygulanmakta olan diğer Dünya Bankası finansmanlı projeler arasında, 2020 ve 2021 yıllarındaki afetlerden etkilenen belediyelerde yeşil ve dirençli yeniden inşa çalışmalarını destekleyen Türkiye Deprem, Taşkın ve Orman Yangınları Acil Durum Yeniden İnşa Projesi; tehlikelere karşı kırılgan durumdaki şehirlerde dirençli konutları ve belediye altyapısını destekleyen İklim ve Afetlere Dirençli Şehirler Projesi; okulların ve kamu binalarının dayanıklılığını güçlendiren Okullarda Afet Riski Yönetimi Projesi ve Deprem Dayanımı ve Enerji Verimliliği Projesi; bulaşıcı olmayan hastalıklara karşı birincil ve ikincil korunmayı iyileştirmeye yönelik Sağlık Sisteminin Güçlendirilmesi ve Desteklenmesi Projesi ile seçili sulama sistemlerinde sulama verimliliğini arttırmayı ve arıtılmış atık suların sulama için yeniden kullanımına yönelik pilot uygulamaların gerçekleştirilmesini amaçlayan Sulama Modernizasyon Projesi ve Su Döngüselliği ve Verimliliği İyileştirme Projesi yer almaktadır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye’nin demir-çelik ihracatı mayıs ayında toplamda yüzde 12 büyüme göstererek 2,7 milyar dolarlık ihracat katkısı verdi. Sektör ihracatı ana pazar olan Avrupa’da rekor artışlar kaydetti, İtalya ve Romanya pazarları büyümede başı çekerken Yunanistan, İspanya, ABD pazarları da artış oranlarıyla dikkat çekti.
Miktar bazındaki büyümeye vurgu yapan ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, “Siparişlerdeki artışlardan dolayı memnunuz. Ülkemize yönelen talebin aynı ivmeyle devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye ihracatının önemli sacayaklarından olan demir-çelik sektörlerimiz yılın ikinci yarısından itibaren daha güçlü ihracat rakamıyla ülke ihracatımıza önemli bir destek sağlayacaktır” dedi.
Türkiye’nin mayıs ayı ihracatı yüzde 11,4 oranında artışla 24,1 milyar dolar oldu. Bu ayda Türkiye geneli demir ve demir dışı metaller ihracatı yüzde 5,8 oranında artış ile 1,2 milyar dolar, çelik ihracatı yüzde 17,3 artış ile 1,5 milyar dolara ulaştı. İki sektörün ihracatı toplamda yüzde 12 büyüme gösterdi.
Yılın ilk beş ayında Türkiye geneli demir ve demir dışı metaller ihracatı yüzde 5,2 azalış ile 5,1 milyar dolar olurken, çelik sektöründen yapılan ihracat yüzde 13 artış ile 6,6 milyar dolara ulaştı. İki sektörün toplam ihracatı yüzde 4’lük büyüme ile 11,7 milyar doları aştı.
Akdeniz’in beş aylık demir-çelik ihracatı 1 milyar doları aştı
Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nden (AKİB) yapılan ihracat rakamları incelendiğinde, demir ve demir dışı metaller ihracatı mayıs ayında yüzde 2,2 artışla 71 milyon dolar olurken, çelik ihracatı ise yüzde 59,4’lük rekor artışla 198 milyon dolar oldu. ADMİB’in iki sektörden yaptığı ihracat ortalama olarak yüzde 39 arttı.
Ocak-Mayıs döneminde demir ve demir dışı metaller sektöründen yapılan ihracat yüzde 6,9 azalış ile 312 milyon dolar, çelik sektöründen yapılan ihracat ise yüzde 46,9 oranında artış ile 782 milyon dolar oldu. Akdeniz Bölgesi’nden yapılan demir-çelik sektörü ihracatı bu dönemde toplamda yüzde 26’lık artışla yaklaşık 1,1 milyar dolara ulaştı.
Ana pazar Avrupa’da rekor artışlar sağlandı
Mayıs ayında Türkiye’nin demir-çelik ihracatında en fazla ihracat yaptığı ülke 211 milyon dolar ile Almanya oldu. Bu ülkeyi, 202 milyon dolar ile İtalya ve 164 milyon dolar ile Romanya izledi. İlk 10 pazar içinde en dikkat çekici artış yüzde 81 ile Yunanistan’a yapılan ihracatta görülürken, ilk 10 pazarın 9’unda büyüme kaydedildi.
Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nden (ADMİB) mayıs ayında yapılan ihracat incelendiğinde ise İtalya’ya 32 milyon dolarlık ihracat yapıldığı ve ülkenin ilk sırada yer aldığı görüldü. İtalya’yı, 28 milyon dolarla Mısır ve 26 milyon dolarla Romanya takip etti. İlk 10 pazarın 8’inde ihracat artışları sağlanırken, dört ülkeye yapılan ihracatta üç haneli büyüme oranları kaydedildi. En fazla ihracat artışları yüzde 395 ile İtalya’ya, yüzde 324 ile ABD’ye, yüzde 321 ile Romanya’ya ve yüzde 163 ile İspanya’ya yapılan ihracatta elde edildi.
İhracattaki talep devam edecek, ülke ihracatına katkı sürecek
Mayıs ayına ilişkin ihracat verilerini değerlendiren ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, şu açıklamaları yaptı: “Mayıs ayında Türkiye geneli sektör ihracatımız miktar bazında yüzde 39, ADMİB’in ihracatı ise yüzde 84 arttı. Siparişlerdeki artışlardan dolayı memnunuz. Ülkemize yönelen talebin aynı ivmeyle devam edeceğini düşünüyoruz. Çelik ihracatımızda yıl başından bu yana ortaya koyduğumuz başarılı performansı aynı istikrarla yıl sonuna kadar taşıyacağımızı ön görüyoruz. Demir ve demir dışı metallerde ise Türkiye genelinde mayıs ayı ihracatımızın büyüme kaydetmesi sektörümüz için yılın geri kalanı adına umut verici oldu. Türkiye ihracatının önemli sacayaklarından olan iki sektörümüz de yılın ikinci yarısından itibaren daha güçlü ihracat rakamlarıyla ülke ihracatımıza önemli bir destek sağlayacaktır” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya Bankası, Avrupa ve Orta Asya bölgesinde güvenli, uygun maliyetli ve temiz enerji arzını sağlamak için enerji verimliliğini önemli ölçüde hızlandırmayı amaçlayan yeni ve iddialı bir bölgesel girişimi uygulamaya koyduğunu açıkladı. On yıllık bir dönemi kapsayan "Avrupa ve Orta Asya'da Enerji Verimliliğinin Arttırılması Programı" (E3 Programı) ile, yatırımların ömrü boyunca 63 teravat saat (TWh) enerji tasarrufu sağlanması (bu İsviçre'nin yıllık elektrik üretimine eşdeğerdir) ve CO2 emisyonlarının 18,7 milyon ton azaltılması öngörülmektedir.
E3 Programı ile 1,46 milyar ABD$ tutarında Dünya Bankası finansmanı sağlanacak ve buna ek olarak 1,5 milyar ABD$'lık bölümü özel sektör finansmanı olmak üzere kamu, özel sektör ve kalkınma sektöründen 2,4 milyar ABD$'lık finansman harekete geçirilecektir. Başlangıç olarak sağlanacak fonlar özel olarak dört ülkedeki enerji verimliliği programları için ayrılmıştır ve 10 yıllık program süresi içerisinde başka ülkelerin de programa dahil olması beklenmektedir. Yatırımlar kamu tesislerini, konut binalarını ve konutlarda kullanılan elektrikli cihazları, sanayi modernizasyonunu ve bölge ısıtma sistemlerinde yapılacak geliştirmeleri hedefleyecektir. Proje, Moldova - Büyüme, Dayanıklılık ve Refah için Fırsatlar (M-GROW) programından sağlanan 5 milyon dolarlık hibe ile desteklenmektedir.
Dünya Bankası'nın Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Antonella Bassani program ile ilgili olarak şunları söyledi: "Enerji verimliliğine yatırım yapmak, Dünya Bankası Grubu'nun iklim değişikliğinin en kötü etkilerini önlemek amacıyla temiz ve verimli enerjiye geçişi hızlandırma vizyonunun bir parçasını oluşturmaktadır. Enerji verimliliğinin arttırılması, başka kalkınma öncelikleri için kullanılmak üzere bütçe tasarrufu sağlayabilir ve yeni enerji arzı için gereken yatırım ihtiyacını önemli ölçüde azaltabilir. Verimli sistemler işletme faaliyetlerini daha temiz ve daha rekabetçi hale getirir, evlerde enerji faturalarını düşürür, hava kirliliğini azaltır, karbon emisyonlarını azaltır ve istihdam yaratır."
E3 programı, ulusal planlara dayalı olarak tekrarlanabilir ülke projeleri geliştirecek ve sürdürülebilir finansmana erişimi destekleyecektir. Program kapsamında ilk aşamada uygulanacak projeler arasında, Türkiye'de merkezi hükümet binalarının yenilenmesine yönelik 300 milyon ABD$'lık Dünya Bankası finansmanı ve Moldova'da özellikle eğitim tesisleri olmak üzere kamu binalarının ve bölgesel ısıtma sistemlerinin yenilenmesine yönelik sağlanacak 54,5 milyon ABD$'lık finansman yer almaktadır. Türkiye, Moldova, Karadağ, Özbekistan ve başka ülkelerde ilave aşamalar ve projeler planlanmaktadır.
Zaman içerisinde, E3 Programı ülkelerin kamu finansmanlı küçük ölçekli enerji verimliliği programlarından daha büyük ticari finansmanlı ulusal ölçekli programlara geçişlerini destekleyecektir. Kamu finansmanının kullanımı, ticari finansörlerin getirilmesi için gerekli yatırımların gösterimi, yeni iş modellerinin test edilmesi, yatırım risklerinin azaltılması ve ticari finansmanın yanında hedefli sübvansiyonların sağlanması üzerinde odaklanacaktır.
Avrupa ve Orta Asya bölgesindeki onsekiz ülke halihazırda COP 28'de 2030 yılına kadar yıllık enerji verimliliği artış oranlarını ikiye katlamayı taahhüt etmiş durumdadır. Ancak bölgede halen dünyanın enerji açısından en verimsiz, karbon yoğunluklu ekonomilerinden bazıları bulunmaktadır. E3 programı, enerji verimliliği yatırımlarıyla ilişkili yüksek işlem maliyetleri, kural ve standart eksikliği ve genel farkındalık eksikliği gibi piyasa sorunlarının ve davranış değişikliği ihtiyaçlarının ele alınmasına yardımcı olacaktır. Program, politikaları ve düzenlemeleri güçlendirecek, sağlam kurum ve kuruluşlar geliştirecek, güvenilir veriler oluşturarak dağıtacak, piyasa yeteneklerini geliştirecek ve özel sermayeyi harekete geçirecektir.
Dünya Bankası'nın Bölge Altyapı Direktörü Charles Cormier program ile ilgili olarak şunları vurguladı: "Son dönemde yaşanan enerji krizi, kıt doğal kaynakların korunmasını amaçlayan büyük ölçekli enerji verimliliği önlemlerine duyulan acil ihtiyacı ön plana çıkarmıştır. Enerji verimliliği halen yeni enerji üretimi ile karşılaştırıldığında enerji ihtiyaçlarını karşılamanın en erişilebilir ve uygun maliyetli yoludur. Programımızın temelinde, Avrupa ve Orta Asya'daki ülkelerin enerji verimliliklerini arttırmalarına yardımcı olma konusundaki onlarca yıllık deneyimimiz yatmaktadır. Çeşitlilik sergileyen bir bölgede bulunmalarına rağmen, bu ülkeler programın ele alınmasına yardımcı olacağı birçok ortak engeli ve ulusal önceliği paylaşmaktadır ve bölgesel bir ağ aracılığıyla bilgi paylaşımına yönelik bir platform oluşturmaktadır."
Program kapsamında, aralarında kendilerini bilgi alışverişine ve kapasite geliştirmeye adayan uluslararası finansal kuruluşların ve donör ortakların ile kuruluşların yer aldığı, bölgesel ve küresel kuruluşlardan oluşan bir koalisyon oluşturulacaktır. Bölgesel ağ, Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programından (ESMAP) başlangıçta alınacak 5 milyon ABD$ tutarındaki bir hibe ile finanse edilecektir. Bu bölgesel ağ, bilgi alışverişi ve bilgi oluşturma için kolaylaştırıcı bir rol oynayacak ve ülke yaklaşımlarını koordine ederek uyumlaştıracaktır. Ağın öncelikli konuları arasında politika oluşturma ve uygulama, daha geniş ölçekte uygulanacak programların tasarımı ve enerji verimliliği önlemlerinin ölçülmesi ve doğrulanması yer alacaktır.
E3 programı, enerji güvenliğini arttırmak, enerjiye uygun maliyetli erişimi ve temiz enerjiye geçişi desteklemek için kısa süre önce uygulamaya konulan Avrupa ve Orta Asya Yenilenebilir Enerji Ölçeklendirme (ECARES) Programıyla paralel olarak işleyecektir. ECARES programı temiz enerji arzı üzerinde odaklanırken, E3 programı enerji talebini azaltmayı hedeflemektedir. Her iki programa katılmak isteyen ülkeler niyet mektubu sunmaya davet edilmektedir.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.