Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
NIKE ve the LEGO Group, nerede olurlarsa olsunlar çocukların aktif ve yaratıcı oyunun neşesini benimsemeye teşvik etmek üzere tasarlanan ortak markalı ürünler ve sürükleyici deneyimlerden oluşan bir seriyle, 2025 yılının yaz döneminde tüm dünyada başlayacak çok yıllı iş birliğini duyurdu.
NIKE’ın “Just Do It” ruhunu LEGO yapım parçalarının yaratıcı gücüyle bir araya getiren bu iş birliği, bütün çocukları spora ve oyuna davet ediyor. Gelecek aylarda çocuklar, dünyanın farklı şehirlerinde sürükleyici deneyimlere katılma fırsatının yanı sıra, LEGO setleri ile Nike ayakkabı, giyim ve aksesuarlarından oluşan kapsamlı bir ürün koleksiyonunu da keşfetme imkanı bulacak.
Buna ek olarak, üç kez WNBA En Değerli Oyuncu (MVP) seçilen A’ja Wilson, dijital kanallar üzerinden hayata geçirilecek yeniden tasarlanmış bir oyun dünyası aracılığıyla çocukların bu iş birliğine dahil olmasına destek verecek. Konuya ilişkin daha fazla bilgi gelecek haftalarda paylaşılacak.
A’ja Wilson konuya ilişkin açıklamasında: “Çocukluğumdan bu yana LEGO yapım parçalarıyla oynamayı çok seviyorum. Yaratıcılığımın ve oyunun bana spor alanındaki kariyerimin yanı sıra, okul ve kişisel hayatımda da yol gösterdiğini biliyorum. Nike ve the LEGO Group ile bu iş birliğinin bir parçası olmaktan büyük heyecan duyuyorum. Çocuklar ve yetişkinler üzerinde olumlu bir etki yaratacağımıza eminim” dedi.
ÇOCUKLARIN FAVORİSİ OLACAK SETLER
İlk LEGO ürünü, 1 Temmuz’da satışa çıkması planlanan LEGO® Nike Dunk seti olacak. 10 yaş ve üzeri LEGO tutkunlarına hitap eden, 1180 parçalık bu set; bir Nike Dunk sneaker modelini, LEGO yapım parçalarından oluşacak döndürülebilir oyuncak bir basketbol topunu ve spor tutkunlarının inşa edip sergileyebileceği ikonik “Dunk” sloganını içeriyor. Nike Dunk modelinin içinde, şampiyonluk yüzükleri ya da diğer kişisel eşyaların güvenle saklanabileceği gizli bölmelerin yanı sıra, ayakkabının renklerini kişiselleştirmek üzere ekstra bağcıklar da yer alıyor. İlk olarak 40 yılı aşkın bir süre önce tasarlanarak sneaker tutkunları ile buluşan bu ikonik spor ayakkabısından ilham alan LEGO seti, sneaker kültürünü ve LEGO yaratıcılığını buluşturarak inşa ve basketbol dünyalarını bir araya getiriyor. Setle birlikte, benzersiz bir basketbol minifigürü olan B’Ball Head de geliyor. Bu kapsamda eylül ayında satışa sunulacak diğer LEGO setlerine dair detaylı bilgiler de yaz boyunca paylaşılacak.
İş birliği kapsamında tasarlanan ilk Nike ürünleri ise, 1 Ağustos’ta satışa çıkması planlanan Nike Air Max Dn x LEGO® Koleksiyonu kapsamında kıyafet ve aksesuar serisiyle birlikte pazara sunulacak. Bu lansmanı, 1 Eylül’de satışa çıkacak Nike Dunk Low x LEGO® Koleksiyonu ve diğer ürünler takip edecek. Spor ve oyunun yaşam tarzı olarak kutlanmasını merkezine alan tüm bu koleksiyonlardaki ürünlerin tasarımında; LEGO’nun ikonik karakteristik çıkıntı (stud) detayından, özgünleştirilmiş LEGO minifigürüne kadar uzanan eşsiz LEGO tasarım estetiği, Nike’ın spor kültüründen gelen güçlü DNA’sıyla buluşuyor. Nike’ın iş birliği kapsamında çıkacak diğer ayakkabı ve giyim ürünleri sonbahar boyunca tanıtılmaya devam ederken konuya dair daha fazla bilgi ilerleyen tarihlerde paylaşılacak.
AKTİF VE YARATICI OYUNLA ŞEKİLLENEN BİR DENEYİM DÜNYASI
Dünya genelinde herkesin aktif ve yaratıcı oyun deneyimlerine erişimini desteklemeye kararlı olan her iki marka da Birleşmiş Milletler’in 11 Haziran’ı, Uluslararası Oyun Günü olarak ilan etme motivasyonuna destek veriyor.
Yaklaşan aylarda Nike ve the LEGO Group, unutulmaz ve deneyim odaklı etkinliklerle oyun ve eğlenceyi hem spor hem oyun tutkunları ile buluşturacak. 7-11 Haziran 2025 tarihleri arasında, LEGOLAND® California Resort’ta halka açılacak Nike ve LEGO Play Arena’da; basketbol temalı bir deneyimle çocuklar ve aileler kendi LEGO Minifigür sporcu kartlarını tasarlayabilecek, yaratıcılıklarını mini basketbol formalarını inşa ederek ortaya koyabilecek ve 3 sayılık atış denemeleri yaparak yeteneklerini test edebilecek. Play Arena’ya erişim, LEGOLAND California Resort genel giriş bileti kapsamında sunulacak.
The LEGO Group Yeni İş Kollarından Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Federico Begher, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Oyun, her çocuğu ilhamla buluşturma ve onların yaratıcılığına ilham verme konusunda inanılmaz bir güce sahip. The LEGO Group olarak biz de bu güce yürekten inanıyoruz. Nike ile olan iş birliğimizin ilk bölümünü başlatmaktan büyük heyecan duyarken; basketbolun neşesini hayal gücünün büyüsüyle birleştirmenin mutluluğu içerisindeyiz.”
NIKE, Inc. Global Çocuk Kategorisi Başkan Yardımcısı Cal Dowers ise konuya ilişkin açıklamasında şu noktalara değindi: “Nike olarak, çocukların potansiyelini oyun aracılığıyla açığa çıkarmaya kendimizi adadık. Nike’ın sporculardan tutkulu tüketicilerimize uzanan tüm gücünü harekete geçirmek; çocukların sporu yaşam boyu sürecek bir keyif olarak deneyimlemeleri için onlara ilham vermemize ve onları bu sürece dahil etmemize yardımcı oluyor. The LEGO Group ile olan iş birliğimiz, tüm çocukları oyuna davet etme konusundaki kararlılığımızı pekiştiriyor.”
Avrupa’da yaz aylarında yaşanacak futbol heyecanı eşliğinde, 19-27 Temmuz tarihleri arasında Londra’daki Nike ve the LEGO Group iş birliğiyle gerçekleşecek futbol temalı etkinliği ile tüm spor ve oyun tutkunları, yaratıcı bir oyun dünyasına davet ediliyor. Aileler, çocuklara yönelik olarak futbol etrafında şekillenen ve bu sporu kutlayan çeşitli programları izleyip katılım sağlayabilecekken, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde düzenlenecek enerji günleri aracılığıyla, kız çocuklarının özgüvenini desteklemeye odaklanan özel içerikler de sunulacak.
Nike, Büyük Çin bölgesinde iş birliğinin enerjisini Şanghay, Pekin ve diğer önemli şehirlerde düzenlenecek ortak markalı topluluk etkinlikleri, mağaza içi sergiler ve Şanghay House of Innovation’daki aktivasyonlarla artıracak. Sonbaharda ise Nike, Şanghay’da geri dönüştürülmüş ayakkabılardan yapılmış çok işlevli bir oyun alanını tanıtacak. Çocuklarda aktif oyunu teşvik etmeyi amaçlayan bu saha, Nike’ın Büyük Çin bölgesinde 100 adet Nike Grind oyun sahası inşa etme taahhüdünün bir parçası olup, bu yıl itibarıyla 42’si tamamlandı. Bu proje, hem gezegenin hem de sporun geleceğini güvence altına alırken somut sosyal etki yaratmayı hedefliyor. Etkinliğe dair daha fazla bilgi ileri bir tarihte paylaşılacak.
NIKE, Inc. Global Sosyal Etki Başkanı ve Başkan Yardımcısı Vanessa Garcia-Brito şunları söyledi: “Nike olarak tüm gençlere ilham veren aktif ve kapsayıcı bir dünya yaratma hedefiyle gençlik sporunun geleceğine yön veriyoruz. Eğitmenlik aracılığıyla, sporu yeniden eğlenceli hale getirebileceğimize ve tüm gençleri katılıma teşvik edebileceğimize inanıyoruz. Amacımız, gelecek nesle hayat boyu sürecek bir spor ve hareket sevgisi kazandırmak ve hayallerini gerçeğe dönüştürmeleri için onlara fırsat sunmak.”
Nike ve LEGO ortak markalı ürünlerin, sporcu içeriklerinin ve etkileşimli deneyimlerin tanıtımı, Nike ve the LEGO Group’un tüm kanallarında desteklenecek ve entegre pazarlama çalışmalarıyla güçlendirilecektir.
LEGO Nike Dunk seti, 29 Mayıs itibarıyla LEGO.com/Nike üzerinden ön siparişe açılacak; 1 Temmuz itibarıyla ise LEGO.com/Nike ve LEGO mağazalarından herkesin erişimine sunulacak. Ürünler, dünya genelindeki seçili Nike mağazaları ve Nike.com dahil olmak üzere Nike kanalları üzerinden de satışa sunulacaktır.
Nike Dunk Low x LEGO Koleksiyonu ile Nike Air Max Dn x LEGO® Koleksiyonu ise Nike.com ve seçili perakende iş ortakları dahil olmak üzere Nike kanalları üzerinden erişilebilir olacak.
Daha fazla bilgi için www.lego.com/nike ya da www.nike.com/lego web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.
The LEGO Group Hakkında:
The LEGO Group’un misyonu, oyunun gücüyle yarının yapım ustalarına ilham vermek ve onları geliştirmektir. Temelini LEGO yapım parçalarından alan the LEGO System in Play, çocukların ve hayranların hayal edebildikleri her şeyi inşa etmelerine ve bozup tekrar tekrar inşa etmelerine olanak tanır. The LEGO Group, 1932 yılında Danimarka'nın Billund kentinde Ole Kirk Kristiansen tarafından kurulmuştur ve Danca LEg GOdt kelimelerinden türetilmiş ve "İyi Oyna" anlamına gelmektedir. Bugün the LEGO Group, merkezi Billund'da bulunan bir aile şirketi olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte, ürünleri şu anda dünya çapında 130'dan fazla ülkede satılmaktadır. Daha fazla bilgi için: www.LEGO.com
NIKE, Inc. Hakkında:
Beaverton, Oregon yakınlarında merkezi bulunan NIKE, Inc., dünya çapında çeşitli spor ve fitness aktiviteleri için özgün spor ayakkabıları, kıyafetler, ekipmanlar ve aksesuarların tasarımı, pazarlaması ve dağıtımında lider konumdadır. Daha fazla bilgi için http://news.nike.com adresini ziyaret edebilir ve @NIKE hesabını takip edebilirsiniz.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
PepsiCo, 2025'te başlayacak çok yıllı bir taahhüdün parçası olarak Formula 1 ile dünya çapında ortaklığını duyurdu. Bu partnerlik, dünyanın en hızlı büyüyen sporuyla PepsiCo'nun üç güçlü markasını bir araya getiriyor: Sting, Gatorade ve Doritos. Anlaşma, Formula 1'in yüksek enerjisi ile PepsiCo'nun dünyanın dört bir yanında unutulmaz hayran deneyimleri yaratma tutkusuyla hayata geçecek. Formula 1'in tüm dünya çapında 1.6 milyar izleyiciden oluşan kitlesi ve 826 milyon hayranıyla, bu ortaklık PepsiCo'nun yarış yapılacak 21 ülkede ve yarışın yayınlanacağı 200'den fazla bölgede tüketicilerle iletişim kurması için güçlü bir platform oluşturuyor.
PepsiCo, Formula 1'in resmi ortağı olarak pistlere reklam vermenin yanı sıra 21 yarışta taraftar alanlarında aktivasyon ve bilet fırsatları sağlayarak tüketici deneyimleri sunacak. Anlaşma aynı zamanda hafta sonları izlenme oranı %10 daha fazla olan ve hayranlar arasında popülerliği kanıtlanmış F1 Sprint ile de resmi ortaklık içeriyor. PepsiCo, önümüzdeki haftalarda sporda kadınların yerinin güçlendirilmesi konusundaki uzun süreli taahhüdünün bir parçası olarak F1 Akademisi'ne dahil oluşunun detaylarını da paylaşacak.
PepsiCo, yarış mekanlarının ötesinde heyecan verici paket promosyonlar, dijital deneyimler ve Formula 1'i daha geniş kitlelere taşıyacak içerikler ile yiyecek içecek deneyimleri içeren unutulmaz hayran programları sunacak. Bu ortaklık, Formula 1 taraftar alanlarında marka deneyimleri ve sınırlı sayıda üretilen, ortak markalı ürünler gibi fırsatları da kapsıyor.
Sting: Formula 1 Resmi Enerji İçeceği
Sting, ortaklığa bir enerji dalgası katarak dünya çapındaki F1 hayranlarını heyecanlandırmaya hazırlanıyor. İçeceğin lezzetini ve ferahlatıcı özelliğini enerji içeceğinin işlevsel desteğiyle birleştirerek, erişilebilir fiyat noktasıyla fark yaratıyor. Bu öne çıkaran kombinasyon, her anın tadını çıkarmak için yaşayan tüketicilerde karşılık buluyor.
PepsiCo'nun öncü enerji markası ve küresel çapta en hızlı büyüyen enerji içeceklerinden biri olan Sting, son beş yılda önemli bir ivme kazandı. Şu anda Hindistan, Pakistan, Mısır, Fas, Myanmar, Sri Lanka ve Vietnam dahil olmak üzere piyasaya sürüldüğü önemli bölgelerde pazar payında 1 veya 2 numarada yer alıyor. Sting geçtiğimiz yıl Türkiye pazarında da satışa sunularak, Türkiye enerji içeceğine hızlı bir giriş yaptı. Bu ortaklık halihazırda 34 pazarda mevcut olan Sting'in ve Formula 1'in küresel genişlemesinin devam etmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Sting, Formula 1 deneyiminin en ikonik öğesini ele alıyor: Ses. Dünyaca ünlü DJ Armin van Buuren ile iş birliği yapan Sting, eğlenceli bir keşifle Sting'in Formula 1 ile beklenmedik bağlantısını mizahi bir dille ortaya koyuyor: "Stinggg"in belirgin sesinin F1 motorunun kükremesinin içinde olması..." Bu buluş esprili bir stüdyo deneyi olarak başlayıp, hızla küresel bir konuşmayı ateşledi ve yarış, müzik ve spor hayranları arasında bir heyecan dalgası yarattı.
Gatorade: Formula 1 Resmi Spor İçeceği
Gatorade, Formula 1'in Resmi Spor İçeceği ve aynı zamanda F1 Sprint'in Resmi Ortağı olarak hizmet verecek. Gatorade ve yüksek performans ile atletik başarıyla ilişkilendirilen F1 Sprint serisi arasında mükemmel bir marka ortaklığı sağlanacak.
Bu sponsorluk, etkinlikte sıvı temini, pist tabelaları, yayın grafikleri ve Sprint'in hafta sonu röportaj arka planları gibi yerlerde markalaşmayı içerecek. Gatorade'in Sprint sponsorluğu bu yıl başlayacak ve hayranlara bu ortaklığı erkenden tattıracak.
Doritos: F1 için Resmi Tuzlu Atıştırmalık Ortağı
Formula 1'in Resmi Tuzlu Atıştırmalık Ortağı olan Doritos, en cesur atıştırmalık olarak en cesur sporla güçlerini birleştiriyor. Bu ortaklık, Doritos'un benzersiz lezzetini dünyanın dört bir yanındaki F1 hayranlarına getirecek ve yarış yerlerinde heyecan verici mutfak deneyimleri sunacak. Küresel aktivasyon haklarıyla Doritos, lezzeti pistte ve dışında artırmaya hazırlanıyor.
PepsiCo Uluslararası İçecekler İcra Kurulu Başkanı Eugene Willemsen, "Formula 1 ile bu ortaklık, olağanüstü hayran deneyimleri yaratma tutkusunu paylaşan iki küresel gücün mükemmel birleşimini temsil ediyor" dedi. "Formula 1'in eşsiz küresel platformu ve muazzam büyüme yörüngesi, markalarımız için -özellikle Sting- dünya sahnesindeki hedeflerimiz ile mükemmel bir şekilde örtüşüyor. Birlikte, yarış mekanlarında ve ötesinde sürücüler ile hayranlarla bağlantı kuran cesur, yenilikçi deneyimler sunacağız ve aynı zamanda PepsiCo ve Sting'in güçlü olduğu pazarlarda Formula 1'in dünya çapında yeni kitlelere genişlemeye devam etmesini destekleyeceğiz."
Formula 1 Başkanı ve CEO'su Stefano Domenicali şunları söyledi: "Bugün, hayranlarımıza ve dünya çapındaki müşterilerimize heyecanı, eğlenceyi ve çeşitli aktivasyonları gerçekleştirmek için bir araya gelen iki ikonik, tarihi ve küresel markayı kutluyoruz. PepsiCo, sporumuzun yeni kitlelere ulaşmak için bir platform olarak sağlayabileceği muazzam potansiyeli gördü. Bu yolla dünya çapındaki inanılmaz ürünleri aracılığıyla sadık müşterilerine de ulaşacağız. PepsiCo, yenilikçi ve hayatın eğlenceli ve özel anlarını kutlamak için zengin bir geçmişe sahip. Bu birliktelikle birçok harika deneyim ve fırsatı paylaşmayı dört gözle bekliyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye İş Bankası’nın sermayesiyle kurulan ve Türkiye’nin ilk yapay zekâ odaklı yatırım ve hızlandırma programı olan Yapay Zekâ Fabrikası’nda bayrak değişimi gerçekleşti. Kurumun Yatırımlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CIO) olarak görev yapan Can Bakır, Yapay Zekâ Fabrikası'nın yeni Genel Müdürü (CEO) olarak atandı.
Can Bakır, CIO olarak yürüttüğü görev süresince Yapay Zekâ Fabrikası’nın vizyonunu büyüten, yatırım portföyünü derinleştiren ve Türkiye’deki yapay zekâ ekosistemine yön veren birçok önemli başarıya imza attı. Yeni dönemde liderliğini üstleneceği Yapay Zekâ Fabrikası, bugüne kadar 50’den fazla girişimi destekledi, 24 farklı girişime 27 yatırım gerçekleştirdi ve yerli girişimlerin global başarı yolculuklarına eşlik etti.
CEO’luk görevini üstlenen Can Bakır; “Yapay Zekâ Fabrikası, çok kısa sürede Türkiye’nin en etkili yapay zekâ platformlarından biri haline geldi. Girişimcilerimizin potansiyeline duyduğumuz inançla sadece yatırım yapan bir yapı olmanın ötesine geçerek; büyümeyi, iş birliklerini ve dönüşümü hızlandıran bir merkez olduk. Şimdi, globalleşme yolculuklarında girişimlerin yanında olmak, daha büyük ölçekli yatırımlar ve güçlü networking imkanlarıyla onları desteklemek önceliğimiz. Kurum-girişim-akademi arasında bugüne kadar kurduğumuz köprüleri daha da güçlendirerek, kapsayıcı ve sürdürülebilir iş birlikleriyle yeni nesil girişimciliği desteklemeye devam edeceğiz. İş Bankası’nın vizyoner desteğiyle, bu teknoloji devriminde öncü rol üstlenmekten büyük gurur duyuyorum. İlkleri gerçekleştirme heyecanımızı koruyarak, aynı tutkuyla çalışmayı sürdüreceğiz” diyerek düşüncelerini paylaştı.
Can Bakır’ın kariyeri:
Teknoloji, yatırım ve girişimcilik kesişiminde 25 yıla yakın deneyime sahip olan Can Bakır, kariyerini “inşa eden” bir zihinle şekillendirmiş; hem kurumsal dünyada hem de girişimcilik ekosisteminde yüksek katma değerli projelere liderlik etmiştir. Amerika’dan Türkiye’ye uzanan kariyerinde ürün geliştirme, pazarlama, satış, yatırım yönetimi ve yeni iş kurma gibi birçok alanda görev almış; kurduğu ve yönettiği yapılarla milyonlarca dolarlık ticari ve stratejik değer yaratmıştır.
Daha önce Arçelik’te Yeni İş Geliştirme Direktörü olarak görev yapan Can Bakır, şirketin Venture Studio yapılanmasını kurmuş, FinTech, sağlık teknolojileri, enerji ve sürdürülebilirlik gibi alanlarda yenilikçi iş modelleri geliştirmiştir. Ayrıca Arçelik’in girişim yatırımları ile girişim sermayesi yatırım mekanizmalarının kuruluşuna öncülük etmiş ve aktif olarak yönetmiştir. Kendi girişimini kurmanın yanı sıra; Peak Games, Mynet ve Euro.message gibi önde gelen teknoloji firmalarında büyüme, operasyon ve pazarlama alanlarında liderlik rollerini üstlenmiştir.
Koç Lisesi’ni dereceyle bitirdikten sonra, Brown Üniversitesi’nde Ekonomi ve Siyaset Bilimi alanlarında çift ana dal yaparak mezun olan Can Bakır, Koç Üniversitesi eMBA programını başarıyla tamamlamıştır. Aynı zamanda Bahçeşehir Üniversitesi’nde dijital pazarlama alanında dersler vermeye devam etmektedir.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Her yıl en yeni otomobil ve motosiklet modelleriyle en çarpıcı araçların sergilendiği Concorso d’Eleganza Villa d’Este etkinliği, bu yıl 23-25 Mayıs tarihlerinde İtalya'nın Como Gölü kıyısında bulunan Grandhotel Villa Deste’de gerçekleşti.
BMW Concept Speedtop
BMW’nin dikkatleri üzerine çeken yeni konsept otomobiliyle ilgili görüş bildiren BMW Group Tasarım Başkanı Adrian van Hooydonk, “Gerçek bir BMW, dururken bile dinamizm ve zarafete sahiptir. Bu durum yeni konsept aracımızda da geçerli. BMW Concept Speedtop’un en dikkat çekici özelliği benzersiz silueti. BMW Concept Speedtop, oldukça özgün bir profile sahip. Yeni konsept otomobilimizle özellikle Touring modellerimiz başta olmak üzere tüm ürün yelpazemiz adına güçlü bir adım attık.” dedi.
• Benzersiz Siluet, Dinamik Oranlar
BMW Concept Speedtop; belirgin V formundaki ön tasarımı, köpekbalığı burnunu andıran yapısı, ince ön farları ve aydınlatmalı böbrek ızgarasıyla kendine özgü, çarpıcı bir duruş sergiliyor.
Kaputtan başlayıp tavan üzerinden arka spoilere kadar devam eden merkezi çizgi, araca dinamik bir Touring profili kazandırırken tavan üzerinde “Floating Sunstone Maroon” tonundan “Floating Sundown Silver” tonuna doğru ilerleyen renk geçişi bu formu vurguluyor.
Atletik tasarım, aracın geniş omuz çizgileriyle güçlendirilirken bu konsepte özel olarak tasarlanan iki tonlu ve 14 kollu jantlar ise BMW Concept Speedtop’un zarafetini tamamlıyor.
BMW Concept Speedtop’un ferahlığıyla dikkat çeken iç mekanı, iki kişilik kısa seyahatler için konforlu bir yolculuk imkanı tanıyor. Yüksek kaliteli malzemeler, her ayrıntıya gösterilen özen ve dış tasarımla iç mekân arasında kurulan stilistik bağ aracın gerçek bir zanaatkarlık ürünü olduğunu ortaya koyuyor.
• Lüks Zanaat
İç mekanda el işçiliğiyle şekillendirilen geleneksel brogue tarzı detaylar, deri kaplamalı yüzeyleri süsleyerek en küçük ayrıntıya kadar titizlikle tasarlanmış bir sanat eseri hissi yaratıyor.
İki tonlu renk ve malzeme konsepti, dış tasarım ile iç mekan arasında şık bir bütünlük kuruyor. Dış tasarımdaki ışıltılı kahverengi tonu “Floating Sunstone Maroon” iç mekanda da kendini gösteriyor. Kahverengi “Sundown Maroon” tonları, koltuklardaki açık “Moonstone White” rengiyle eşsiz bir uyum yakalıyor. İki tonlu deri döşeme, iç mekanın dinamik ve işlevsel alanlarını görsel olarak birbirinden ayırıyor. Dış tasarımdaki dikkat çekici tavan çizgisi, iç mekanda iki tonlu deri tavan kaplamasında bir ışık şeridi olarak kendini yineliyor ve ortama atmosferik, dolaylı bir aydınlatma kazandırıyor.
Brogue tarzı süslemelerle rafine edilen deri kaplama bagaj bölmesi, iki kısımdan oluşan ve ışık şeridiyle aydınlatılan yapısıyla uzun süreli seyahatler için ideal bir alan sunarak estetik ve işlevselliği bir araya getiriyor. Dış ve iç tasarımdaki bu incelikli işçilik, BMW Group’un Dingolfing tesisindeki Manufactory atölyesinin ustalığıyla hayata geçiriliyor.
BMW Concept Speedtop’un tasarımındaki ustalık, İtalyan geleneksel deri üreticisi Schedoni ile yapılan iş birliği sayesinde bir üst seviyeye taşınıyor. Otomotiv sektörüne yönelik el yapımı, yüksek kaliteli deri ürünleriyle tanınan Schedoni, yüksek kalite ve kişiselleştirme anlayışıyla öne çıkıyor.
Sürücü ve yolcu koltuklarının arkasında, Schedoni’nin bu konsepte özel olarak tasarladığı iki özel çanta, deri kayışlarla sabitlenmiş saklama bölmesinde yer alıyor. Bu çantalar, BMW Concept Speedtop’un renkleri ve malzemeleriyle tamamen uyumlu halde sunuluyor. Ayrıca, bagaj bölümünde yerleştirilebilen seyahat çantası da konseptin bütüncül tasarımını tamamlıyor.
• En Güçlü V8 Motor ile Üstün Performans
Estetik tasarımının yanı sıra performansıyla da dikkat çeken BMW Concept Speedtop, BMW’nin sunduğu en güçlü V8 motoru sayesinde sürücü ve yolcuları eşsiz bir deneyimle buluşturuyor.
BMW Marka ve Ürün Yönetimi Kıdemli Başkan Yardımcısı Bernd Körber, “Geçtiğimiz yıl Como Gölü'ndeki Concorso d’Eleganza Villa d’Este’de tanıttığımız BMW Concept Skytop, koleksiyoncular ve otomotiv tutkunları arasında büyük bir heyecan yarattı. Gösterilen ilginin sonucunda sadece 50 adetlik sınırlı bir üretim serisine geçildi. Bu olumlu geri bildirimler sayesinde, bu yıl da BMW Concept Speedtop’u sadece 70 adetlik sınırlı üretimle sunmaya karar verdik. Koleksiyonerlere ve tutkunlara bir başka özel model sunabilmekten memnuniyet duyuyoruz.” dedi.
BMW M2 CS:
Yeni BMW M2 CS, efsanevi BMW 2002 turbo ile başlayan ve BMW 1 Serisi M Coupé ile devam eden, ardından 2019’da ilk CS versiyonu tanıtılan BMW M2 hikayesinin en yeni bölümünü temsil ediyor. Yüksek çeviklik, önemli ölçüde artırılmış güç çıkışı, olağanüstü dinamikler ve sportif tasarım özellikleri, BMW M GmbH'in bu en yeni özel üretimini daha da etkileyici hale getiriyor.
• Akıllı ve Hafif Tasarım
Şimdiye kadarki en hafif M2 olma özelliğini taşıyan BMW M2 CS, standart BMW M2’de bulunan 3.0 litrelik sıralı altı silindirli motorun geliştirilmiş bir versiyonuyla sunuluyor. Bu sayede, özellikle yüksek dinamikli sürüş koşullarında özel üretim modelin performans deneyimi daha da yoğunlaşıyor. Motorun karakteristik güç üretimi daha da keskinleştirilerek M modellerine özgü, yüksek devir bandına kadar sürdürülen doğrusal güç teslimatı mükemmel şekilde vurgulanıyor.
Standart sekiz ileri M Steptronic şanzımanlı BMW M2’ye göre maksimum torku 50 Nm artırılarak 650 Nm’ye çıkarılan BMW M2 CS’in torku dakikada 2.650 ile 5.730 gibi geniş bir devir aralığında sunuluyor. Motor, maksimum 390 kW / 530 bg gücünü 6.250 devir/dakikada üretirken maksimum motor devri 7.200’e ulaşıyor.
Sürücünün gaz tepkilerine son derece hızlı yanıt verilmesini sağlamak ve motorun geliştirilmiş performans özelliklerini daha yoğun bir deneyime dönüştürmek için tüm sürüş modlarında gaz pedalı haritalaması ve tepkileri optimize ediliyor.
• İlham Veren Performans
BMW M2 CS, geliştirilmiş maksimum performansıyla yüksek performanslı kompakt spor otomobil segmentinde zirvedeki iddiasını güçlendiriyor. Motor yönetim sistemindeki modifikasyonlarla sağlanan performans seviyesi, BMW M GmbH tarafından geliştirilen ve BMW M4 GT3 EVO yarış aracında kullanılan sıralı altı silindirli motorun olağanüstü potansiyelini kanıtlıyor.
Motorun M TwinPower Turbo teknolojisi, her biri üç silindire basınçlı hava sağlayan iki mono-scroll turboşarj, düşük sıcaklıklı devre tarafından beslenen dolaylı intercooler ve elektronik kontrollü wastegate’den oluşuyor. Teknoloji paketi, ayrıca maksimum 350 bar basınçta çalışan Yüksek Hassasiyetli Enjeksiyon (High Precision Injection), VALVETRONIC değişken valf zamanlaması ve Double-VANOS tam değişken eksantrik milleri zamanlamasını içeriyor.
Doğrudan yarış otomobili tasarımından alınmış birçok detayla donatılan motorun, çok yüksek hızda tepki verme kabiliyeti ve pistte yüksek performans sunma kapasitesi de bulunuyor. Bu detaylar arasında kol borusuz, kapalı gövde yapısına sahip son derece rijit bir krank kutusu, hafif tasarımlı dövme krank mili, tel-ark püskürtme demir kaplama silindir yüzeyleri ve silindir kapağı için 3D baskı ile üretilmiş bir çekirdek yer alıyor.
M'e özgü soğutma sistemi, güç aktarım bileşenlerinin ağır yükler altında bile optimum çalışma sıcaklığını korumasını sağlarken yağ devresi, kolaylıkla dinamik sürüş durumlarının üstesinden gelebiliyor. Harita kontrollü bir yağ pompası, aşırı hızlanmalarda bile güvenilir yağ beslemesi sağlıyor.
Motor, tahrik gücünü standart olarak Drivelogic özellikli sekiz vitesli M Steptronic şanzıman üzerinden iletiyor. Vites koluna entegre edilmiş Drivelogic düğmesi, şanzımanın vites değiştirme özelliklerini farklılaştırmayı mümkün kılıyor. Hem en yeni M tasarımına sahip vites kolu hem de direksiyon simidindeki vites değiştirme kulakçıkları, vites seçme sürecine her zaman sıralı müdahalelerde bulunulmasına olanak tanıyor.
• Hafif ve Güçlü
Modele özgü, daha yüksek yay sertliğine sahip motor montajı BMW M2 CS’in güç ünitesinin gövde yapısına özellikle sağlam bir şekilde bağlanmasını mümkün kılarken gücün doğrudan iletilmesi, tepki süresini en üst düzeye çıkarıyor. BMW M2 CS; çok yüksek hızda gerçekleşen güç iletimi, artırılmış motor gücü ve aracın hafifliğinin birleşmesiyle 0’dan 100 km/s hıza standart M2’den 0,2 saniye daha hızlı şekilde 3,8 saniyede ulaşabiliyor.
BMW M2 CS modelinde standart olarak sunulan M Sürüş Paketi donanımıyla maksimum hız 302 km/s ile sınırlandırılıyor. Dinamik güç iletimi, M’e özgü egzoz sistemi sayesinde zengin bir motor sesiyle destekleniyor.
BMW M2 CS için özel olarak geliştirilen karbon ve titanyum egzoz uçlu M Performance susturucu sistemi, M Performance Parts serisinde ilk kez sunuluyor. Titanyum susturuculara sahip hafif valf egzoz sistemi, yarış otomobili sesiyle etkileyici bir deneyim sunuyor. Active Sound Design (Aktif Ses Tasarımı) ise motorun sesini kabin içinde gerçekçi şekilde yansıtmayı sağlarken SPORT veya SPORT PLUS modları, Driving Experience Control düğmesiyle seçildiğinde ses yoğunluğu bir kademe daha artırılabiliyor.
• Artırılmış Performans İçin Optimize Edilen Şasi ve Fren
BMW M2 CS’in şasi teknolojisi ve fren sistemi, motorun geliştirilmiş performans özelliklerine ve modelin özgün ağırlık dengesine göre hassas şekilde uyarlanıyor. 8 milimetre alçaltılan şasi ve yaylar, amortisörler ile şasi kontrol sistemleri için özel ayarlarla araca özgü düzenlenmiş şekilde sunuluyor. Bu değişiklikler, özellikle zorlu sürüş koşullarında olmak üzere tüm senaryolarda sürüş dinamiklerini önemli ölçüde iyileştiriyor.
Dinamik Stabilite Kontrolü (DSC) ve M Dinamik Modu ayarları, pist sürüşünün gereksinimlerini karşılayacak şekilde özel olarak optimize ediliyor. Standart adaptif M şasi, özel model için dikkatlice uyarlanmış bir ayar setiyle sunuluyor ve aynı şekilde M Servotronic direksiyon, M Sport diferansiyel ve entegre fren sistemi de bu ayarları içeriyor.
Türkiye’de standart olarak sunulacak kırmızı fren kaliperlerine sahip M Carbon Seramik Fren Sistemi güçlü bir yavaşlama performansı sağlıyor.
Standart donanımda, çift kollu tasarıma ve mat altın bronz kaplamaya sahip CS’e özel dövme M hafif alaşım jantlar yer alıyor. Ön aksta 19 inç, arka aksta ise 20 inç ölçülerindeki bu jantlar, standart olarak pist lastikleriyle sunuluyor.
• Karbon Bileşenli Özel Dış Tasarım
BMW M2 CS’in etkileyici dış görünümü, karbon fiber takviyeli plastik (CFRP) ve diğer özel detaylardan oluşan birçok bileşenle şekilleniyor. M dış dikiz aynası kapaklarının yanı sıra, özel üretim modelde standart olarak sunulan M karbon tavan ve BMW M2 CS’e özgü arka difüzör de dikkat çekici açık karbon fiber malzemeden üretiliyor. Mat siyah ön splitter ve optimize edilmiş hava girişlerine sahip özel siyah BMW M böbrek ızgarası, sportif ve dinamik görünümü tamamlıyor. Arka tarafta kırmızı bir hat ile çevrelenen “M2 CS” logosu ve entegre ördek kuyruğu tasarımlı hafif CFRP bagaj kapağı ise şık detaylar olarak öne çıkıyor.
Yeni BMW M2 CS; Sapphire Black Metalik, BMW Individual Velvet Blue metalik, M Brooklyn Grey Metalik ve M Portimao Blue metalik olmak üzere dört farklı dış renk seçeneğiyle sunuluyor.
• Sportif ve Şık İç Tasarım
Yeni BMW M2 CS’in iç mekanı, Alcantara’nın sportif hissi ve yenilikçi hafif yapı tasarımıyla dikkat çekiyor. Karbon Fiber Takviyeli Plastik (CFRP) malzemeden üretilen orta konsol ise hafifliğiyle yüksek performansa katkı sağlarken şık görünümüyle de öne çıkıyor. Elektrikli ayar seçeneklerine sahip, ısıtmalı ve ağırlık açısından optimize edilmiş M Karbon koltuklar sürücü ve yolculara konforlu bir deneyim sağlıyor. Merino deri kaplı bu koltuklar, çıkarılabilir entegre baş dayanakları sayesinde çok noktalı emniyet kemerlerinin takılmasına imkân tanıyarak aracı pist kullanımına uygun hale getiriyor. Koltuklarda ayrıca ışıklı “CS” logosu da bulunuyor.
Modelin özel detayları arasında orta konsoldaki kırmızı “CS” logosu, M emniyet kemerleri ve siyah zemin üzerine kırmızı hatlı “M2 CS” logosuna sahip kapı eşik plakaları da bulunuyor. “CS” logosuyla aydınlatılan kapı döşemeleri, iç mekana şık bir görünüm katarken renkler ve standart ortam aydınlatması bireysel olarak ayarlanabiliyor. M Antrasit tavan döşemesiyse iç mekanda sportifliği tamamlıyor.
• Kapsamlı Fonksiyonlara Doğrudan Erişim
BMW M2 CS, BMW M2’den alınan ileri düzey işletim konseptini sürdürüyor. Orta konsoldaki setup butonu sayesinde motor, standart adaptif M süspansiyon, M Servotronic direksiyon, M Compound frenlerle entegre çalışan fren sistemi ve tekerlek kaymasını sınırlayan bireysel müdahale eşiklerinin ayarlanabildiği M Traction Control fonksiyonlarına hızlı erişim sağlanabiliyor.
M Drive Professional ise ekstra adrenalin dolu sürüşler için mükemmel bir yardımcı olarak dikkat çekiyor. M modu TRACK ve 10 kademeli M Traction Control ile kişiselleştirilmiş yol tutuş özellikleri elde ediliyor. M Drift Analyser, sürücünün gerçekleştirdiği driftlerin açısını ve süresini kaydederken M Laptimer ise ideal tur zamanına odaklanan sürücüler için öne çıkıyor.
Hem pist aracı olarak hem de günlük kullanımda üst düzey sürüş keyfi sunan BMW M2 CS, en son nesil M2 şasisine dayanan BMW M2 Racing gibi Meksika’daki BMW Group San Luis Potosí Fabrikası’nda sınırlı sayıda üretilecek.
BMW Motorrad Concept RR:
BMW Motorrad Başkanı Markus Flasch, “BMW Motorrad, RR modellerinin gelecekteki nesline daha önce hiç bu kadar erken bir bakış sunmamıştı. BMW Motorrad Concept RR, hem teknik açıdan hem de tasarım dili bakımından geliştirme ekibimizin bir başyapıtıdır. Pilotumuz Toprak Razgatlıoğlu’nun geçtiğimiz yıl FIM Dünya Superbike Şampiyonası’nı kazandığı M 1000 RR’dan ilham alınarak geliştirilen Concept RR, hem yol hem pist kullanımı için üstün bir performans sağlıyor. Concept RR, BMW Motorrad’ın bu segmentte en yüksek mühendislik seviyesi ve maksimum performansı sunma iddiasını kanıtlıyor.” dedi.
• BMW Fabrika Yarış Motosikletine Dayanan Maksimum Performans
Superbike Dünya Şampiyonası’nın yanı sıra birçok ulusal ve uluslararası şampiyonada da yer alan BMW Motorrad, yarışlardan elde edilen bilgileri seri üretim modellerine entegre ederek kullanıcılarına en üst seviyede performansa ulaşma ayrıcalığı tanıyor.
BMW Motorrad Concept RR’ın itici gücünü, FIM Superbike Dünya Şampiyonası'nın şampiyon motosikletinden alınan ve 230 beygiri (169 kW) aşan su soğutmalı sıralı dört silindirli motor oluşturuyor. Bu motor, sürüş deneyiminde saf adrenalin vadeden BMW Motorrad’ın superbike segmentindeki liderlik iddiasını pekiştiriyor. Buna eşlik eden elektronik kontrol ve düzenleme sistemleri de doğrudan WSBK M 1000 RR modelinden alınırken motor yönetim sistemi, çekiş kontrolü ve motor freni gibi gelişmiş teknolojiler de BMW Motorrad Concept RR’da yer alıyor.
• Hafiflik ve Aerodinamikte Yeni Bir Standart
Yenilikçi üretim teknikleri ve karbon ile alüminyum gibi yüksek teknoloji malzemelerin kullanımı sayesinde BMW Motorrad Concept RR, hafiflik konusunda standartları yeniden belirliyor. Şasiden en küçük bileşene kadar her detay, hafiflik ve performans odaklı olacak şekilde titizlikle optimize ediliyor. Kuyruk kısmında kabartmalı bir RR logosu ve ince alüminyum kuyruğun alt yüzeyinde aydınlatmalı bir RR sembolü yer alan BMW Motorrad Concept RR’ın keskin, amaca yönelik ve etkileyici tasarım detayları da bu yaklaşımı yansıtıyor.
Aerodinamik yapısıyla öne çıkan BMW Motorrad Concept RR’ın son derece kompakt yapısı, azaltılmış dış eklentileri ve motosikletin içinden bile yönlendirilen hava akışının geliştirilmiş hassasiyeti sayesinde "çok yüksek hızlarda sürüş stabilitesi", "maksimum viraj hızı" ve "optimal son hız için minimum hava direnci"ne ulaşma hedeflerini mümkün kılıyor.
BMW Motorrad Concept RR ayrıca, entegre kanatçıklara sahip aerodinamik olarak optimize edilmiş grenajı ve yüksek performanslı frenleri hem gündelik hayattaki sportif sürüşler hem de profesyonel yarış kullanımı için ideal bir seçenek olarak dikkat çekiyor.
• El İşçiliğiyle Sunulan Özel Tasarım Ceket
45 yılı aşkın süredir motosiklet sürüşünü mümkün olan en güvenli ve konforlu hale getirme iddiasını kararlılıkla sürdürürken aynı zamanda da şık tasarımlarla motosiklet yaşam tarzını modaya yansıtan BMW Motorrad, Riders Gear (Sürüş Ekipmanları) ve Casual Wear (Günlük Giyim) alanlarında kapsamlı bir ürün yelpazesi sunuyor.
Bu doğrultuda BMW Motorrad Concept RR, özel bir yaşam tarzı ceketi olan Concept RR LTD’yi de motosiklet tutkunlarıyla buluşturuyor. Bavyera’nın köklü firması MEINDL iş birliğiyle sadece 50 adetle sınırlı üretilen bu özel tasarım, el işçiliğiyle ince buzağı Nappa derisinden üretiliyor. Concept RR LTD, motorsporlarının dinamizmini yüksek zanaatkarlık ve ayrıcalıkla birleştiren gerçek bir başyapıt olarak konfor ve şıklığın birleşimini temsil ediyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Rolls-Royce Motor Cars İstanbul, markanın kendinden emin ifadesi olan Ghost Series II modelini, Türkiye'de ilk kez Boğaz'da yer alan Six Senses Kocataş Mansions'da gerçekleşen özel bir lansmanla tanıttı.
Canlı İstanbul hayatının içerisinde yer alan bu özel seçilmiş alanın Ghost Series II için müthiş bir sahne olduğunu belirten Rolls-Royce Motor Cars İstanbul Genel Müdürü Hilal Aysal sözlerine şöyle devam etti: "Ghost, en yorucu zamanlarda bile yolculukları zahmetsiz ve keyifli bir deneyime dönüştüren eşsiz bir otomobil. Ghost'un ilk tanıtımından bu yana geçen yıllar içerisinde müşterilerimiz en çok sofistike mühendisliğini, zamansız tasarımını ve kusursuz el işçiliğini değerli bulduklarını belirttiler."
Rolls-Royce Motor Cars Orta/Doğu Avrupa ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü Frank Tiemann ise şunları söyledi: "Gelişmiş ve yeni Ghost Series II modelleri üç farklı karakteri temsil ederken farklı lüks kodlarını yansıtıyor. Böylece her bir model müşterilerimizin farklı yaşam tarzlarına kusursuz bir şekilde hitap ediyor. Ghost Series II markanın bugüne kadarki en ileri teknolojiye sahip V12 motorlu modeli olarak konumunu güçlendiriyor."
Ghost, güçlü, sürücü odaklı, yollardaki en etkileyici Rolls-Royce olarak kabul edilirken, Ghost Extended, arka koltukta seyahat etmeyi tercih eden ve sihirli halı yolcuğunu sevenler için üst düzey arka koltuk konforunu yeniden tanımlıyor. Ghost'un alter egosu olan Black Badge Series II, lüks ve gücün cesur bir ifadesi olarak öne çıkarken, sihirli halı sürüşünü konforundan ödün vermeden, dinamik ve heyecan verici bir sürüş deneyimiyle sunuyor.
Ghost Series II - Rolls-Royce'un eşsiz çeviklikte ve kendinden emin ifadesi
Rolls-Royce Motor Cars tarihindeki en popüler model olan Ghost'un güçlü, sürücü odaklı ve zarif yorumu olan Ghost Series II sade ve kendinden emin dış tasarımı, kişiye özel Bespoke tasarımları için etkileyici bir zemin oluşturuyor. Müşteriler Ghost modelinde daha önce hiç bulunmayan iç mekan kaplamalara ve donanımlara ulaşabilirken, Bespoke'un dijital dünyaya adım attığı gelişmiş yazılım teknolojilerine de erişebiliyor.
Ghost Series II, Rolls-Royce'un sade, bütünsel ve heykelsi tasarım yaklaşımını her zamankinden daha net biçimde ifade ediyor. Ön tarafı, aydınlatmalı Rolls-Royce Pantheon ızgarasının öne çıktığı sade ve modern bir tasarım vitrini haline getirildi.
Ghost Series II'nin modern duruşu, ızgaranın alt bölümünden ön çamurlukların kenarına kadar uzanan yenilenmiş far ve gündüz ledi tasarımlarıyla vurgulanıyor. Ön tasarımın alt bölümü, ızgara için sağlam bir temel oluştururken, yeni krom detaylar Spirit of Ecstasy heykelciğini havada süzülüyormuş gibi gösteriyor.
Ghost Series II'nin arka tasarımı, Spectre'den ilham alınan, yan ve arka yüzeyleri uyumlu hale getiren yeni stop lambası tasarımıyla öne çıkıyor.
El işçiliğiyle teknolojinin eşsiz buluşması
Ghost Series II'nin iç tasarımı, geleneksel el işçiliği ile dijital teknolojiyi buluşturuyor. Yeni sütunlar arası cam panel içine yerleştirilen Merkezi Bilgi Ekranı, markanın gelişmiş SPIRIT işletim sistemini barındırıyor. SPIRIT, Series II'nin uzaktan kontrol özelliklerini, yalnızca davet üzerine üye olunabilen Rolls-Royce'un dijital özel üye kulübü Whispers ile entegre ediliyor.
Merkez Bilgi Ekranı'nın yanında, yolcu tarafında, yeni Spirit of Ecstasy saat kabini bulunuyor. Bu vitrinde analog bir saat ve aydınlatmalı, ayna cilalı ve sağlam paslanmaz çelikten yapılmış Spirit of Ecstasy heykelciği yer alıyor. Araca bindiğinizde, Spirit of Ecstasy, önce bir spot ışığıyla aydınlatılıyormuş gibi parlıyor, ardından bu ışık yumuşak bir ışıltıya dönüşerek zarif bir ambiyans yaratıyor.
Ghost Extended Series II - Eşsiz arka koltuk konforunun keyfi
Ghost Series II'nin kendine özgü çevikliğini isteyen ancak eşsiz arka koltuk genişliği ve konforunu tercih eden müşteriler, Ghost Extended Series II'yi kişiselleştirerek tasarlatabiliyorlar. Ghost Extended Series II'de arka yolcu bacak mesafesi 17 cm uzarken, aracın zarif profili bozulmadan korunuyor.
Black Badge Ghost Series II - Lüks ve gücün cesur ifadesi
Daha cesur ve kendinden emin bir duruş isteyenler için Rolls-Royce, Ghost'un sıra dışı alter egosu Black Badge Ghost Series II'yi tanıtıyor. Cesur müşteriler için özenle yeniden tasarlanan Black Badge Series II, benzersiz şekilde sürücü odaklı ve meydan okuyan bu aracın bir evrimini sunuyor.
Black Badge Ghost Series II, Rolls-Royce'un tavizsiz v12 motoru ve ileri düzey şasi sistemlerinin etkileyici gücünü koruyan yeni model, önceki neslin büyük başarısının üzerine inşa edilerek, lüksün hareket halindeki cesur yorumunu temsil ediyor.
Black Badge Ghost Series II'de, güçlü v12 motoru yüksek performans konfigürasyonuyla sunuluyor, bu sayede Ghost Series II'ye göre 29 PS daha fazla güç ve 50 Nm daha fazla tork üretiyor. Tüm Rolls-Royce Black Badge modellerinde olduğu gibi, vites seçim kolunda yer alan "Low" modu etkinleştirildiğinde, Black Badge Ghost'un tüm gelişmiş sürüş teknolojileri devreye giriyor. Gaz pedalona %90 basıldığında, vites geçiş hızları %50 oranında artıyor ve egzoz sisteminden gelen ses zarif bir şekilde daha duyulur hale geliyor. Bu özellikler Rolls-Royce'un konforlu sürüş deneyiminden ödün vermeden daha dinamik bir sürüş deneyimi sunuyor.
Ghost Series II - İç tasarımı yeni malzemelerle büyülüyor
Ghost Series II, Rolls-Royce'un "Duality Twill" adını verdiği bambudan yapılmış yeni bir rayon kumaşla iç araç tasarımında fark yaratıyor. Bu malzeme, Sir Henry Royce'un eski kışlık evi Villa Mimosa'nın komşusu olan Côte d'Azur'daki Le Jardin des Méditerranées'de yer alan geniş bambu koruluğundan ilham alınarak tasarlandı.
Twill kumaş üzerine sanatsal bir "Duality" grafiği işlendi. Markanın kurucularının iç içe geçmiş iki "R" harfinden soyut bir yorumla tasarlanan grafik, yelkenli teknelerindeki halat dokuma desenlerinden esinlenerek, Fransız Rivierası'nın denizcilik ruhunu zarifçe yansıtıyor.
18 kilometre iplikten bir desen tasarlandı
Bir Duality Twill iç tasarımı, 2.2 milyon dikiş, 18 kilometre iplik kullanımı ve 20 saatlik titiz işçilik sonucu ortaya çıkıyor.
Series II, yeni bir çağdaş işçilik tekniği olan "Placed Perforation"'ı (Özenle işlenmiş deri dokuma) tasarımına dahil ediyor. Bu yenilikçi uygulama, zanaatkarların koltukları tuval olarak kullanıp sanat eserlerini yaratmasına olanak tanıyor. Goodwood'daki Rolls-Royce merkezinin üzerinde değişen bulutların şekil ve gölgelerinden esinlenen tasarımcılar, 0.8 ile 1.2 milimetre çapındaki toplam 107.000 hassas perforasyondan oluşan bir desen tasarladı.
Rolls-Royce'un tarihinde en çok talep edilen model; Ghost
Tiemann; "Ghost'un 2011'deki ilk lansmanından bu yana, Rolls-Royce'un 120 yıllık tarihindeki en çok talep edilen modeli haline geldi. Ghost, müşterilerimizin talepleri doğrultusunda, yeni Series II versiyonunda da prensiplerine bağlı kalmaya devam ediyor." dedi.
Rolls-Royce Motor Cars İstanbul'dan üstün başarı
Türkiye'deki tek yetkili bayi olan Rolls-Royce Motor Cars İstanbul, üstün bir başarı yakalayarak 2024 yılı için üst üste üçüncü kez yıllık satış rakamlarında artış gösterdi.
Rolls-Royce'un ilk tamamen elektrikli modeli Spectre, ilk satış yılında Türkiye genelinde en çok tercih edilen model oldu. Aynı zamanda Amiral Gemisi olan Phantom büyük talep görürken, yeni Cullinan Series II, Aralık ayında Türkiye'de ilk kez tanıtıldı.
Hilal Aysal sözlerini şöyle bitirdi; "Ghost Series II'ye yönelik ilk müşteri geri bildirimlerinin çok olumlu olması ve tüm ürün yelpazesine devam eden ilgi, Rolls-Royce'un Türkiye'deki başarısının devam edeceğine dair bize güven veriyor."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Uluslararası danışmanlık hizmetleri şirketi EY, Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi'ni yayımladı. Araştırma kapsamında 15 ülkeden 15.060 kişiyle anket yapılarak katılımcıların, günlük yaşamda yapay zekânın kullanımı konusunda ne kadar rahat hissettiğine, hangi endişelere sahip olduğuna, yapay zekâ konusunda onları neyin heyecanlandırdığına odaklanıldı.
EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi, katılımcıların %82'sinin son altı ayda yapay zekâ teknolojisini kullandığını gösteriyor. Ancak, yapay zekânın kullanımı konusunda her ne kadar hevesli olunsa da gerçekte ne ölçüde kullanıldığına dair bir benimseme eksikliğinin bulunduğu görülüyor. Bu durum, güven, gizlilik ve kontrol konularındaki endişelerden kaynaklanıyor. Yapay zekâ araçlarının gelişmişliği önemli olurken, insanların bu araçları kullanmak istemesi ve fayda sağladığını görmesi de bir o kadar önem taşıyor. Buradaki açığı kapatmak da lider şirketler için önemli bir sorumluluk haline geliyor.
Yapay zekâ günlük hayatımızı şekillendiriyor
Günümüzde insanlar yapay zekâ kullanımında pratikliğe odaklanırken, bu teknolojnin mevcut hedeflere ulaşmada nasıl yardımcı olabileceğini bilmek istiyor ve somut değer sağlamasıyla ilgileniyor. En yaygın olarak da bir konu hakkında bilgi edinmek veya bilgileri özetlemek gibi basit ve verimlilik odaklı görevlerde kullanılıyor. Ancak yapay zekânın benimsenmesi işlevsellik kadar arada kurulan güvenle de doğru orantılı ilerliyor ve yapay zekâ kullanımında rahat hissedilen alanların belli bir sınırı bulunuyor. Karmaşık sistemler, kişisel veri gerektiren görevler veya duygusal etkileşimler daha az kullanılıyor.
EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi'ne göre; yapay zekâ kullanımı konusunda rahat olan katılımcılar, bu teknolojiyi daha fazla kullanıyor. Bu grubun son altı ay içinde yaklaşık olarak 15 farklı yapay zekâ uygulaması kullandığı, bu sayının yapay zekâya nötr bakanlar arasında 6 ve yapay zekâ kullanımında rahat olmayan kullanıcılar arasında ise sadece 3 olduğu görülüyor. Bu veriler destekleyici bir etkinin altını çiziyor; yapay zekâ kullanımında kendini rahat hissedenler, daha fazla uygulama keşfediyor ve böylece hem güvenlerini hem kullanımlarını artırıyor. Aynı zamanda bu kişiler, yapay zekânın geleceğine dair bir önemli bir fikir veriyor.
Yapay zekâya ilişkin tutumlar değişkenlik gösteriyor
Yaş, eğitim ve coğrafya gibi demografik faktörler, insanların yapay zekâ ile nasıl etkileşim kurduğu açısından önemli bir rol oynuyor. Ancak yapay zekâ kişisel ve bağlam odaklı bir deneyim olduğu için insanların nasıl düşündüğü, neye değer verdiği ve teknolojiye verdiği duygusal tepkiler gibi psikografik faktörler de bir o kadar kritik oluyor. EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi, bu alanlarda küresel çapta önemli farklılıklar olduğunu ortaya koyarken, işletmeler için de fırsatları ve riskleri vurguluyor. Politika veya altyapıdan daha fazlasını yansıtan bu farklılıklar, farklı toplumların yapay zekânın geleceğindeki rolünü nasıl içselleştirdiğini de yansıtıyor.
EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi kapsamında, kişilerin yapay zekâ ile etkileşimlerindeki heyecan, çekicilik ve endişe seviyeleri tespit edilerek en heveslilerden şüpheci olanlara kadar altı farklı persona tanımlanıyor: Temkinli iyimserler (cautious optimists), riskleri göz önünde bulundururken yapay zekânın potansiyelini iyi derecede karşılıyor. Endişesizler (unworried socialites), yapay zekânın faydalarını birkaç çekince ile benimsiyor. Teknoloji meraklıları (tech champions), yapay zekâyı sıklıkla kullanıyor ve uzun vadeli faydalarını görüyor ancak yine de bu alandaki düzenlemeleri destekliyor. Tereddütlüler (hesitant mainstreamers), veri gizliliği ve şeffaflık ile ilgili endişelerini dile getiriyor, ancak yapay zekânın topluma sağlayabileceği faydaların farkına varıyor. Pasif izleyiciler (passive bystanders), yanlış bilgilendirmeyle ilgili endişelerini dile getiriyor, yapay zekânın benimsenmesine ve etkisine karşı kararsız bir tutum sergiliyor. Reddedenler (AI rejectors) ise insan bağlantısına öncelik veriyor ve katı düzenlemeleri destekleyerek yapay zekâya tamamen direniyor.
EY araştırması temel bir gerçeğin altını çiziyor; yapay zekâdan endişe duymak, ondan tamamen kopmak anlamına gelmiyor. İnsanlar, daha geniş kapsamdaki etkilerini sorgulasalar bile, onu kullanmanın yollarını bulmaya devam ediyor. Tereddütlülerin, veri gizliliği konusunda endişeli olduğu ancak %76'sının yapay zekânın teknik veya akademik görevleri tamamlamayı kolaylaştırdığını kabul ettiği, yapay zekâ ile daha az etkileşimde olan pasif izleyicilerin de bir şekilde AI kullandığı görülüyor. Aynı zamanda araştırmada, AI kullanımında endişeleri olanlar da, tamamen reddedenler hariç, teknolojinin faydalarını kabul ederken, katma değerli alanlarda yapay zekâ teknolojisini kullanmaya devam ediyor.
Yapay zekânın insanları destekleyici bir konumda olması gerekiyor
Günümüzde yapay zekâ kullanımının belirli alanlarda yoğunlaştığı, müşteri deneyiminde (CX) yapay zekâ kullananların %31 oranında ve içerik çevirisi gibi kişisel uygulamalarda ise %29 oranında en yüksek seviyelerde olduğu görülüyor. Araştırmaya göre, enerji veya finansal hizmetler gibi benimsenmenin nispeten daha düşük olduğu sektörlerde de yapay zekânın rol oynamasına açık olunduğunu gösteriyor. Aynı zamanda sektörler bazında; medya ve eğlencede kişiselleştirilmiş içerik önerileri, teknolojide akıllı cihazları yönetme, perakendede müşteri desteğine erişim, sağlıkta semptomları teşhis etme, finansal hizmetlerde yapay zekâ destekli finansal sağlık alanlarında işletmelerin aktif çözümler geliştirmede yapay zekâyı kullandığı dikkat çekiyor.
Araştırma verileri, yapay zekâ kullanımındaki çekimserliğin teknolojinin oynadığı rolle ilgili olduğunu ortaya koyuyor. Oluşan endişenin, yapay zekânın insanların yerini almasından çok, insanların eleştirel düşünme, seçim yapma ve özerkliğe sahip olma değerini azaltmasından kaynaklandığı görülüyor. Bu nedenle, benimsenme oranını artırmak sadece teknolojik gelişme değil, yapay zekâyı gerçek insan kaygıları ve beklentileriyle uyumlu hale getiren incelikli bir yaklaşım gerektiriyor.
Yapay zekânın karar alma süreçlerini iyileştirmesi bekleniyor
EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi verileri, insanların yapay zekâ uygulamalarında karar verme konusunda bazı sınırlarının olduğunu gösteriyor. Katılımcıların %64'ü acil durumları tahmin eden veya %63'ü dolandırıcılığa karşı koruma sağlayan aracı yapay zekâ kullanımında rahat gözüküyor. Ancak, sigorta veya dolandırıcılık taleplerinin değerlendirilmesi gibi yapay zekânın verimliliği artırabileceği alanlarda dahi konfor seviyeleri %46 ile orta düzeyde kalıyor.
Aynı zamanda araştırma verileri, katılımcıların hayatını şekillendiren kritik kararlar üzerinde kontrol sahibi olmasını istediğini, kişisel etkileşimlerde yapay zekânın insan muhakemesinin yerini tamamen almasında isteksiz kalındığını gösteriyor. Yapay zekâ destekli kişiselleştirme yaygın olarak kullanılsa da katılımcıların sadece %41'inin, şirketlerin kişisel verilerini ve geçmiş davranışlarını kullanarak kendisine özel ürün veya hizmet önerilerinde bulunmasından memnun olduğu dikkat çekiyor. Ayrıca katılımcılar yapay zekânın karmaşık, gerçek zamanlı kararlar verebilme yeteneğini de kabulleniyor. Buna göre, %54'ü yapay zekânın navigasyonları veya sürüşleri optimize etmesinden memnun olduğunu belirtiyor.
Öte yandan, yapay zekâ insani etkileşim biçimlerini de şekillendiriyor. Araştırma kapsamında, yapay zekâ ile rahatça iletişim kurabilen kişilerin %72'si, yapay zekâ ile konuşmanın bazı insanların daha iyi sosyal beceriler geliştirmesine yardımcı olabileceğine inanırken; %54'ü ise yapay zekâ ile sohbet etmenin bir insanla konuşmak kadar keyifli olabileceğini söylüyor. Temkinli iyimserler ve endişesizlerin %30'u da son altı ay içinde yapay zekâ ile duygusal bir bağ kurduğunu belirtiyor.
Hassas bir çizgide duran yapay zekânın, güven ile güçlendirilmesi gerekiyor
Birçok insan, yapay zekânın hayatında daha büyük bir rol oynamasında hevesli olsa da bu güvenin hassas bir çizgide olduğu görülüyor. Yapay zekâ kullanımında kendini rahat hissedenler arasında dahi yanlış bilgilendirme, veri gizliliği ve insan gözetimi ihtiyacı gibi konularda endişeler olduğu görülüyor. Katılımcıların %75'i yapay zekâ tarafından üretilen yanlış bilgilerin ciddiye alınmasından endişe ederken, %67'si yapay zekânın insan gözetimi olmadan kontrol edilemez hale gelmesinden çekiniyor ve %64'ü yapay zekâ modellerinin kişisel veriler üzerinde izinsiz eğitim almasından endişe duyuyor.
Araştırmaya katılanlar, işletmelerin yapay zekâyı kendilerine gerçekten değer sağlayacak şekilde yönetip yönetemeyeceğinden emin olamıyor. Yapay zekâ inovasyonlarının en gelişmiş olduğu teknoloji sektöründe bile buna yönelik güven oranı %49 iken, bu oranın sağlık hizmetlerinde %47, tüketim ürünlerinde %44, finansal hizmetlerde %42, kamuda %39 ve medyada ise %38 olduğu görülüyor. Bu oranlar, yapay zekânın bilgi bütünlüğü ve yönetişim üzerindeki etkisi üzerindeki endişeleri güçlendiriyor.
EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı, Yapay Zekâ ve Data Hizmetleri Lideri Serter Baltacı konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: "EY Yapay Zekâ Duyarlılık Endeksi, yaşam ve çalışma biçimlerimizi etkileyen yapay zekânın küresel çapta benimsenmesinde eksikliklerinin nerede olduğunu, bunların üstesinden gelmek için neler yapılması gerektiğini, böylece yapay zekâdan en iyi şekilde nasıl yararlanılabilineceğini ortaya koyuyor. Yapay zekâyı etkili hale getiren, bu alandaki önyargıları ve endişeleri gideren işletmeler geleceğe öncülük edecektir. Güven sağlayan ve yapay zekâyı anlamlı şekillerde kullanmayı teşvik eden lider şirketler ise yalnızca benimsenme konusunda kişileri yönlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda yapay zekânın geleceği şekillendirmesindeki rolünü de tanımlayacaktır. Araştırma sonuçlarına göre, yapay zekâda liderliğin sadece teknolojiyi uygulamak ve geliştirmek ile değil, ayrıca yapay zekânın insan potansiyelini genişletmesini ve başarabileceklerini artırmasını sağlamakla ilgili olduğu görülüyor."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Shell & Turcas, "Boş Yok Kampanyası"nı yeniden hayata geçiriyor. 29 Mayıs'ta başlayacak olan kampanyaya katılan tüm Shell ClubSmart üyelerini dolu dolu fırsatlar bekliyor. Katılan herkes mutlaka bir ödül kazanıyor!
Kampanyanın reklam filmlerinde Engin Akyürek, günlük hayatta "boş" denilen farklı anlarda "Boş Yok!" diye karşılık vererek kampanya mesajını hem dikkat çekici, eğlenceli hem de doğrudan ve yalın bir şekilde izleyiciye ulaştırıyor. Filmler, Shell'in sıcak ve samimi üslubunu sürdürerek kampanyanın avantajlarını izleyicilere eğlenceli bir tonla aktarıyor.
Shell ClubSmart üyelerine özel kazançlı fırsatlar
Kampanya kapsamında, 31 Temmuz'a kadar tek seferde 1.250 TL ve üzeri yakıt alan ve kampanya koşullarını yerine getiren Shell ClubSmart üyeleri, her alışverişinde 1.000 TL değerine varan yakıt puan hediyesi kazanacak. Shell, bu kampanya ile sadece kaliteli yakıt ve hizmet sunmakla kalmıyor; aynı zamanda tüketicilere avantajlı bir alışveriş deneyimi de sağlıyor.
Reklam filmlerini aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:
" Uzun YK Çaylar 27sn: Shell'de Boş Yok!
" Uzun YK Kale Boş 34sn: Shell'de Boş Yok!
" Uzun YK Pesimist 31sn: Shell'de Boş Yok!
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Casper'ın katkılarıyla gerçekleşen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Ana Sanat Dalı'nın Yıl Sonu Gösterisi, unutulmaz anlara ev sahipliği yaptı. Casper Nirvana S100'ün ilham veren hikayesiyle bütünleşen bu özel gece, Casper'ın sadece ileri teknolojileri sunan bir marka olmanın ötesinde, sanata ve geleceğin yeteneklerine verdiği desteği de ortaya koydu.
Türkiye'nin teknoloji markası Casper'ın katkılarıyla gerçekleşen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Ana Sanat Dalı'nın Yıl Sonu Gösterisi, 25 Mart'ta Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi'nde sanatseverlerle buluştu. Casper'ın, antik denizcilerin gece yolculuklarında yön bulmalarını sağlayan kutup yıldızından ilham alarak tasarladığı Nirvana S100'ün yenilikçi ruhu, bu özel etkinliğe de yansıdı. Genç yetenekler, tutkuları ve yaratıcılıklarıyla sahneye taşıdıkları performanslarla bale sanatının estetik yönünü izleyicilerle buluşturdu. Klasik ve modern eserlerden oluşan repertuvarlarıyla zarafet sunan genç balerin ve baletler, sahne hakimiyetleri ve sanatsal yorumlarıyla büyük beğeni topladı.
Casper Sanatın Gücünü Teknolojiyle Destekliyor
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Ana Sanat Dalı öğrencilerinin yıl boyunca sergiledikleri azim ve disiplinin sahneye taşındığı bu özel gecede, Nirvana S100'ün temsil ettiği ruh da kendini gösterdi. Genç yetenekler, sahnede özgürce kendilerini ifade ederken, Casper'ın teknoloji ve estetiği buluşturan vizyonuyla sanatın gücüne olan desteğini bir kez daha gözler önüne serdi. Bale sanatının zarafet ve disiplinle şekillenen dünyası, Nirvana S100'ün yüksek performans ve estetikle harmanlanan yapısıyla buluştu. Bir bilgisayardan daha fazlasını sunan Nirvana S100 Titanyum Grisi, tıpkı sahnedeki dansçılar gibi yaratıcılık ve dayanıklılığı bir arada sunarak, kullanıcılara sınırlarını zorlayabilecekleri ve kendilerini daha fazla keşfedebilecekleri bir deneyim vaat ediyor.
"Nirvana S100'ün Hikayesiyle Daha da Anlam Kazandı"
"Sanata Verdiğimiz Desteğin Başlangıcı"
Casper'ın katkılarıyla gerçekleştirilen bale gösterisi hakkında görüş bildiren Casper Pazarlama ve Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Feray Karaman, "Casper olarak, teknolojiyi farklı alanlarla buluşturup insanların kendilerini keşfetme yolculuklarına eşlik etmek bizim için çok değerli. Bu özel gece, sanat ve teknolojinin birleştiğinde nasıl güçlü bir etki yarattığını gözler önüne serdi. Genç yeteneklerin sahnedeki performansları, azimlerini ve yaratıcılıklarını ortaya koyarken, biz de onların hayallerine ulaşma yolculuğuna destek vermekten gurur duyduk. Bu etkinlik, sanatın dönüştürücü gücünü bir kez daha hissetmemizi sağladı. Casper ailesi olarak, böylesine anlamlı projelerde yer almaya çok kıymet veriyoruz'' dedi.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.