Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en hızlı büyüyen akıllı telefon markası realme, Barselona'da düzenlenen MWC (Mobil Dünya Kongresi) 2025'te üç yıllık stratejik planını açıkladı. Bu plan, küresel kullanıcı tabanını ikiye katlamayı ve orta-üst segmentte başarılı olmayı hedefliyor. MWC'de büyük bir çıkış yapan realme, 14 Pro Serisi'nin küresel lansmanının yanı sıra, ileri düzey değiştirilebilir lens konseptini de tanıttı.
realme olarak büyümenin yeni bir dönemine girdiklerini ve sürdürülebilir atılımlar gerçekleştirmek için kullanıcı odaklı gelişime bağlı olduklarını belirten realme Başkan Yardımcısı ve CMO'su Chase Xu, "Yeni stratejik planımız sadece pazar genişlemesine odaklanmıyor; aynı zamanda genç nesli güçlendirme misyonumuz doğrultusunda teknolojiye erişimi artırmayı amaçlıyoruz ve küresel kullanıcılarımızın beklentilerini aşan yenilikler sunmaya devam ediyoruz" dedi.
realme, Küresel Kullanıcı Tabanını Üç Yılda İkiye Katlayacak
realme, 2025 itibarıyla pazardaki büyümesini hızlandıracak. Şirket, 2024'ün üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde Türkiye, İspanya, İtalya ve Meksika gibi bölgelerde en hızlı büyüyen akıllı telefon markalarından biri olarak elde ettiği başarının ardından, küresel çapta 100'den fazla pazarda büyüme konusunda öncülük etmeyi hedefliyor. realme, önümüzdeki üç yıl içinde küresel kullanıcı tabanını iki katına çıkararak orta-üst segmentte güçlü bir marka haline gelmeyi amaçlıyor.
realme, gençler için yapay zekayı (AI) yaygınlaştırma konusundaki kararlılığını bir kez daha vurgulayarak, akıllı telefonlarda yapay zeka entegrasyonu trendine öncülük etmeye devam edecek. Şirket, mobil yapay zeka yeteneklerini geliştirerek, yeni nesli yapay zekanın sınırsız olanaklarını keşfetmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. realme, NEXT AI girişimi kapsamında AI görüntüleme, AI verimliliği ve AI oyun alanlarında ileri, erişilebilir ve kullanıcı dostu teknolojiler sunmaya odaklanıyor. Önümüzdeki üç yıl içinde küresel çapta 100 milyon AI destekli akıllı telefon sunmayı planlayan realme ayrıca, GT Serisi, Numara Serisi, C Serisi ve diğer tüm ürün serilerinde segmentin en güçlü yonga seti deneyimi ve yüksek kapasiteli batarya sunma sözünü veriyor.
Genç Kullanıcıları Daha İyi Anlayan realme'den Heyecan Verici Oyun Ortaklıkları ve IP (Intellectual Property - Fikri Mülkiyet) İş Birlikleri
2025'ten itibaren performans konusunda lider, tasarımda öne çıkan ve gençleri daha iyi anlayan bir teknoloji markası olmaya kendini adayan realme, üç yıllık bir dönemde birden fazla etkili girişimi hayata geçirecek.
realme, 2025'te yeni bir oyun çağına öncülük etmek için birkaç önde gelen oyun şirketiyle ortaklık kuracağını da duyurdu. Mobile Legends: Bang Bang (MLBB), Free Fire ve Honor of Kings (HOK) gibi efsanevi oyunlarla gerçekleştirilen bu ortaklıklar etkinlik iş birliklerini, IP marka ortaklıklarını, yenilikçi teknik entegrasyonları ve daha fazlasını içerecek. realme, oyun inovasyonlarında üstün görsel deneyim sunan yüksek kare hızları, ultra düşük gecikme süresiyle kesintisiz bağlantı ve sürükleyici ve kullanıcı odaklı deneyimler yaratma olarak üç temel alana yoğunlaşacak.
2025 yılında, realme'nin önde gelen eğlence ve lüks segmentlerinden iki büyük IP ile heyecan verici ortaklıklarını duyurması planlanıyor. Bu iş birlikleri kapsamında piyasaya sürülecek özel sınırlı üretim ürünler, yaratıcılığı ve yeniliği bir araya getirerek sektörde yeni standartlar belirleyecek.
realme 14 Pro Serisi: Amiral Gemisi Deneyimini Erişilebilir Kılıyor
realme 14 Pro Serisi, performansta büyük bir sıçrama yaparak oyun ve eğlence deneyiminizi üst seviyeye taşıyor. 14 Pro+, Qualcomm Snapdragon® 7s Gen 3 5G ile güçlendirilen cihaz, Honor of Kings ve Mobile Legends: Bang Bang gibi popüler oyunlarda 120 FPS performans sunarak benzersiz bir oyun deneyimi sağlıyor. Her iki model de 6.000mAh dev batarya ile donatılmış olup, tek şarjla 10 saat oyun oynama ve 17 saat video izleme olanağı sunuyor.
realme Değiştirilebilir Lens Konsepti: Görüntülemenin Geleceğine Bir Bakış
realme, mobil fotoğrafçılığın geleneklerini sorgulayan çığır açıcı Değiştirilebilir Lens Konseptini MWC 2025'te tanıttı. Bu vizyoner cihaz, 1 inç özelleştirilmiş Sony sensörü ve özel lens montaj sistemi ile donatılmış olup, kullanıcılara DSLR lenslerini doğrudan akıllı telefona takma imkanı sunuyor. 73mm portre lensi ve 234mm telefoto lensi olmak üzere iki profesyonel seviyede lens ile, mobil cihazlar için daha önce hayal bile edilemeyen bir optik netlik sağlıyor; kremsi bokeh efektinden kayıpsız 10x yakınlaştırmaya kadar her ayrıntıyı mükemmel şekilde yakalıyor.
Bu konsept henüz seri üretime geçmemiş olsa da realme'nin sınırları zorlamaya olan bağlılığını simgeliyor. realme, modüler optikleri mobil teknolojiyle entegre ederek, sensör boyutu sınırlamaları ve dijital yakınlaştırmanın zayıflamaları gibi sektörel zorluklara çözümler arıyor.
realme, Değiştirilebilir Lens Konseptinin yanı sıra, fotoğraf ve video düzenlemeyi çok daha kolay hale getiren iki ileri düzey yapay zeka görüntüleme teknolojisini de tanıtıyor. AI Ses Tabanlı Rötuş, kullanıcılara sadece sesleriyle fotoğrafları düzenleme imkanı sunuyor. Bu özellik sayesinde "arka planı kaldır," "gökyüzünü gün batımına çevir," veya "arka plana havai fişekler ekle" diyerek, her şeyin gerçek zamanlı olarak gerçekleşmesini izleyebilirsiniz. AI Video Detay Silme ise videolardan istenmeyen nesneleri veya insanları tek bir dokunuşla kaldırabilen başka bir özellik olarak karşımıza çıkıyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Küresel inşaat sektörü, teknolojik gelişmeler ve değişen tüketici ihtiyaçları paralelinde hızlı bir dönüşüm yaşıyor. Akıllı bina teknolojileri, sürdürülebilir inşaat teknikleri ve modüler yapılar gibi yenilikler inşaat sektöründe verimliliği artırırken çevresel etkileri de azaltmayı hedefliyor.
2025 ve sonrasında sektöre damgasını vurması beklenen konuların başında ise modüler inşaat teknikleri geliyor. Modüler inşaat, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, 2 veya 3 boyutlu modüllerin fabrikalarda üretilip şantiyede birleştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, inşaat sürecini hızlandırırken iş gücü ihtiyacını da azaltıyor. Modüler teknikler, inşaatın planlama, tasarım ve montaj aşamalarını eş zamanlı yürüterek, geleneksel yöntemlere göre süreci yüzde 40'a varan oranda kısaltıyor.
Modüler inşaat, küresel inşaat sektöründe büyük bir dönüşüm yaratabilir
Yönetim danışmanlığı şirketi McKinsey & Company'nin "The next big arenas of competition" isimli araştırma raporunda* modüler inşaatın küresel inşaat sektöründe devrim yaratacağı öngörülüyor. Rapor, binalar ve inşaat sektörünün küresel emisyonların yüzde 37'sinden sorumlu olduğunun altını çizerken, modüler inşaatın karbon ayak izini azaltmak için yenilikçi bir çözüm sunduğunu da ortaya koyuyor.
Depreme en güvenli çözüm: Çelik yapılar ve modüler inşaat metodu
2025 ve sonrasının inşaat trendleri arasında öne çıkan modüler teknikler hem çevre hem de deprem açısından güvenli bir çözüm sunuyor. Buna karşın modüler inşaat sektörü hem ülkemizde hem de global arenada henüz istenen hacme ulaşabilmiş değil.
McKinsey & Company tarafından hazırlanan rapor; 2022'de yeni yapılardan oluşan 8 trilyon dolarlık pazarın yaklaşık yüzde 2'sinin modüler inşaat teknikleri kullanılarak inşa edildiği gösteriyor. Uzmanlar ise modüler inşaat sektörünün önümüzdeki 10-15 yıl içinde önemli ölçüde genişleyebileceğini ve globalde yıllık yüzde 6 ila yüzde 10 arasında bir büyüme hacmine ulaşabileceğini öngörüyor.
Modüler inşaat, yapay zeka araçlarından faydalanıyor
Yapay zeka, son dönemde her sektörde olduğu gibi inşaat sektörünün de dinamiklerini değiştirecek yenilikler sunuyor. Proje yönetiminden tasarım aşamasına, inşaat süreçlerinin her aşamasında yenilikçi fırsatlar sunan yapay zeka çözümlerinin kullanılacağı alanların başında ise yapıların dijital ikizlerinin oluşturulması geliyor. Özellikle BIM (Building Information Modeling: Yapı Bilgi Modellemesi) bu sürecin başlangıç noktası kabul ediliyor.
İnşaatın tüm aşamalarında görev alan kişilerin proje süreciyle ilgili güncel bilgilere ve detaylara kolayca ulaşmasını sağlayan BIM, daha verimli bir tasarım yönetimi sağlarken üretim süreçlerindeki maliyetleri düşürmeye yardımcı olacak çözümler de sunuyor.
Diğer yandan; dijital ikiz teknolojisi de işletmelerin kaynakları en efektif şekilde kullanabilmelerini sağlarken çalışan güvenliği risklerinin de ortadan kaldırılmasına destek oluyor. Gerçek alanların, nesnelerin, binaların ve altyapı tesislerinin sanal bir kopyasının çıkartılması olarak tanımlanabilecek dijital ikiz teknolojisi, gelişmiş simülasyon ve analiz yetenekleriyle inşaat sürecindeki potansiyel zorlukları ve çeşitli senaryoları simüle ediyor.
Türkiye'nin "off-site construction" yani "saha dışı yapı üretimi/ modüler inşaat" alanının öncülerinden biri olan Consera da proje aşamasında tüm tasarım ve üretim süreçlerinde BIM ve dijital ikiz teknolojilerini kullanıyor. Modülerleştirme ile standardizasyon yaklaşımını benimseyen şirket, bu teknikleri kullanarak tasarım, fabrika ve şantiye süreçlerini birbirine entegre ederek montaj ve genel proje süresinin kısaltılmasını sağlıyor.
Çelik yapılar kentsel dönüşüm için en uygun çözüm
Consera Kurucusu ve Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih Şimşek, "Dünya Çelik Birliği (WSA) verilerine göre Türkiye 2020'de dünyanın yedinci, Avrupa'nın ise birinci büyük çelik üreticisi. Fakat bu hacim ülkemizde inşa edilen çelik yapılara maalesef bugüne dek yansımış değil. Türkiye'de endüstriyel yapılarda çelik kullanımının 20 yılda yüzde 1'den 5'lere geldiğini görüyoruz. Ancak ne yazık ki bu konuda konutlar için yeterli bir artış yaşanmadı. Geçtiğimiz dönemde çelik yapıların toplam binalara oranı konutlarda yaklaşık yüzde 0,5 artış ile yüzde 1,5'e ulaştı. Endüstriyel ve modüler yapı sistemlerinin sağladığı birçok avantaj var. Bu sistemler sayesinde; beklenmeyen maliyet artışları önlendiği gibi, çoğu işin fabrikada gerçekleştirilmesi nedeniyle iklim gibi olumsuz durumların yaratacağı gecikmeler ve sürpriz harcamaların da önüne geçiliyor. Üretimin fabrikada yapılarak alanda birleştirildiği "off-site construction", sahadaki inşaatlarda karşılaşılabilecek insan hatalarını ortadan kaldırıyor. Bu yöntemle inşaatta hem işler hem de maliyet daha kontrollü gerçekleştiriliyor. Ayrıca, tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de işçi ve usta kısıtı yapılaşmamızda büyük bir engel teşkil etmeye başladı. İnşaat sahasında her koşulda vardiyalı çalışmak mümkün değil, buna karşın modüler yapılar 7/24 fabrika ortamında üretilebiliyor. Tabi, modüler yapıların yapı fiziğine olumlu katkılarının başında gelen enerji verimliliğini de unutmamak gerekiyor." diyor.
Her fırsatta off-site construction'ın yaygınlaşarak bir endüstriye dönüşmesinin gerekli olduğunun altını çizdiklerini belirten Şimşek, "Bunun temel nedeni, başta ülkemiz vatandaşları olmak üzere herkes için güvenli mekanlar oluşturmak. İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimizin hızla olası depremlere hazırlanması gerekiyor. Bunun için dünyada ortaya konulmuş formül ise niteliksiz yapıların yıkılıp yerlerine deprem dirençli yapıların inşa edilmesini amaçlayan 'Kentsel Dönüşüm'. Sürdürülebilir bir inşa ve yapı sistemini tüm ülkeye yayabilmek ve Türkiye inşaat sektörünün payını, gücünü dünya pazarında daha da arttırmayı amaçlıyoruz. Konut ihtiyacının kısa vadede karşılanmasının önünü açacak modüler çelik konut yapımı; inşaat yapıcıları ile çelik yapı üreticilerinin el ele vererek sektöre canlılık getirecekleri çok önemli bir konu." şeklinde sözlerini sürdürdü.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sürdürülebilir ve kapsayıcı bakış açısıyla hem eşsiz hem de kapsamlı dijital güzellik deneyimlerini hayata geçirerek "Herkes için güçlendiren güzellik" hedefiyle hareket eden tekno-güzellik devi L’Oreal Türkiye, sektörde yine öncü bir çalışmaya imza attı. Tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi olmasından aldığı güçle, bu kez de 50 yaş ve üstü kadınların teknoloji yolculuklarına destek oluyor. SistersLab - Bilim ve Teknolojide Kadın Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen "L'Oreal Türkiye 50+ Tekno Kadın Guru Programı", 50 yaş ve üzeri kadınların çalışma hayatlarında güçlenmelerini sağlayacak dijital beceriler ve yapay zeka gibi yeni teknolojileri öğrenmelerine imkan tanıyor. İş dünyasında yaşla gelen deneyimin öneminin arttığı dönemde, program kapsamında 50 yaş ve üzeri 1.200 kadın, yapay zeka ve dijital becerilerini güçlendirme eğitimleri alacak. “L'Oreal Türkiye 50+ Tekno Kadın Guru Programı”, SistersLab’in şu ana kadar 50 yaş ve üzeri kadını hedefleyen en kapsamlı projesi olarak da ön plana çıkıyor.
Teknoloji ile geleceğin şirketine dönüşürken aynı zamanda geleceğin güzelliğini yaratan L’Oreal Türkiye, kapsayıcılık yaklaşımıyla 50 ve üzeri yaş grubunu da odağına alıyor. “L'Oreal Türkiye 50+ Tekno Kadın Guru Programı” ile 1.200 kadına dijital becerilerini geliştirme, yapay zeka uygulamalarını kullanma ve çalışma hayatlarında etkin roller üstlenmelerini destekleyecek ücretsiz çevrimiçi eğitim programı sunuyor. Program kapsamında kadınlar, iş ve özel hayatlarında kullanabilecekleri yapay zeka uygulamalarından, işlerini sosyal medyada görünür kılabilecek etkili içerik üretme stratejilerine, finansal okuryazarlıktan, teknolojiyi hayatlarına katarken dijital dünyada nasıl güvende olabileceklerine kadar çok farklı başlıklarda eğitimler alacaklar.
Kadınların bilim ve teknoloji alanlarında güçlenmesini destekleyen SistersLab - Bilim ve Teknolojide Kadın Derneği ile hayata geçirilen ve 4 ay sürecek olan programa Türkiye’nin dört bir yanından 50 yaş ve üzeri kadınlar online olarak katılabilecek. Program, yaş alan kadın iş gücünün teknolojik gelişmelere uyum sağlamasını ve iş hayatına katılımlarını güçlendirmeyi hedeflerken, L’Oreal Türkiye’de kadınların yapay zeka ve dijital içerik üretim eğitimlerini üstlenerek Tekno-Güzellik yaklaşımıyla programa destek olacak.
Kırsal ve afet bölgelerinde yaşayan kadınların başvurularının önceliklendirileceği programda, kadınların teknolojiye uyum sağlayarak işten kopmamaları ve daha güçlü bir gelecek inşa etmeleri hedefleniyor. Kooperatiflerde, kamuda ve özel sektörde çalışan kadınların yanı sıra ev içinde gelir getirici faaliyetlerde bulunan kadınlara da yol gösterici olmayı amaçlayan “L’Oreal Türkiye 50+ Tekno Kadın Guru Programı” sonunda, katılımcılar katılım belgesi almaya hak kazanacak.
50 yaş ve üstü kadınlar teknolojiye uyum sağlayarak, çalışmaya devam etmek istiyor
Yapılan araştırmalara göre;
Türkiye’de 50 yaş ve üstü kişilerin iş gücüne katılım oranı her geçen gün artıyor. OECD (Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü) verilerine göre Türkiye'de 55-64 yaş grubundaki bireylerin istihdam oranı 2010'da yüzde 29 iken, 2020'de yüzde 35'e yükseldi. Buna karşın ileri yaştaki kadınların, ileri yaştaki erkeklere göre işgücüne katılım oranı çok sınırlı kalıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılında yaptığı analize göre ise küresel ölçekte yapay zeka (AI) profesyonellerinin yalnızca %22’si kadın.
Kadınlar, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) dışındaki mesleklerde toplam istihdamın neredeyse yarısını (%49,3) oluştururken, STEM alanındaki çalışanların yalnızca %29,2’sini temsil ediyor. Özellikle yapay zeka (AI) alanında, yetenek havuzu 2016 ile 2022 arasında altı kat artmış olsa da kadın temsili sınırlı ilerleme kaydediyor. Bugün yapay zekada çalışan kadınların oranı yaklaşık %30 olup, bu rakam 2016’ya göre yalnızca %4’lük bir artış gösteriyor. Avrupa Birliği’nde bilim ve mühendislik ile ilgili mesleklerde çalışanların yalnızca %27’sini kadınlar oluşturuyor.
Gerçekleştirilen araştırmalara göre de 50 yaş üstü çalışanların yüzde 62'si, aktif bir şekilde kariyerlerinde gelişim sağlama fırsatı arayışında olduğunu belirtirken, işverenlere sorulduğunda orta yaş ve üzeri bireylerin işyerinde istihdamına engel teşkil eden hususlar arasında “yeni teknolojilere uyum sağlayamama” görülüyor. İş dünyasında 50 yaş üzeri çalışanların %56’sının kariyerlerinde ne istediklerine dair net bir fikre ve iş yeri dinamikleri konusunda derin bir anlayışa sahip olmaları, yaşla gelen deneyimin öneminin arttığını gösterirken Deloitte’un 2023 yılı Dijital Tüketici Trendleri Araştırması’na göre, üretken yapay zeka kullanımı yaş ilerledikçe azalırken, kullanım sıklığı artıyor. 35-44 yaş aralığında üretken yapay zeka araçlarını günde en az bir kez kullananların oranı yüzde 11 iken, bu oran 45-55 yaş aralığında yüzde 16’ya yükseliyor.
Bu veriler ışığında harekete geçen L’Oreal Türkiye, 50 yaş ve üstü kadınlar için “L'Oreal Türkiye 50+ Tekno Kadın Guru Programı”nı başlattı. Günümüzde teknoloji eğitimlerinin büyük bir çoğunluğunun gençlere yönelik hazırlanmasına karşı bu program ile 50+ kadınların dijital becerilerini geliştirerek yapay zekâ ve dijital araçları günlük ve iş hayatlarına entegre etmeleri hedefleniyor.
L’Oreal Türkiye, Türkiye’nin lider güzellik şirketi olarak, güzelliği sorumlu, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir hale getirmek için çalışıyor. Kapsayıcı bakış açısıyla, 50 yaş üstü kadınların iş hayatında güçlenmeleri ve dijitalleşme ile kendi yollarını çizmeleri için destek sağlıyor.
L’Oreal Türkiye Ülke Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen program ile ilgili şunları söyledi: “L’Oreal Türkiye olarak, kadınların her yaşta parlayan gücüne ve ışığına inanıyoruz. Toplumsal düzeyde güçlenmelerine katkı sağlayacak süreçte, kapsayıcı bakış açımızla kadınlara destek sağlayacak birbirinden farklı program ve projelere imza atıyoruz. Tek işi güzellik olan bir teknoloji şirketi olarak sektörde teknoloji ve inovasyonun yaygınlaşmasını destekleyecek adımlar atıyoruz. Yaş alan kadınların teknolojiyle güçlenmesini ve dijitalleşmenin sunduğu fırsatlara erişmelerini destekliyoruz. Teknoloji; artık yalnızca genç kuşaklara hitap eden bir alan değil, aksine her yaşta öğrenmenin ve üretmenin kapılarını aralayan bir olgu. Ancak biliyoruz ki, teknoloji ve STEM alanlarında kadın temsili hâlâ yetersiz. Kadınların bu alanlardaki görünürlüğünü artırmak, yalnızca bir fırsat meselesi değil; aynı zamanda cinsiyet eşitliği için verdiğimiz mücadelenin de bir parçası. Bu program, yalnızca dijital beceriler kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda teknoloji dünyasında kadınların özellikle de yaş alan kadınların daha görünür olmasına katkı sağlıyor.
Kadınlar her yaşta üretmeye, öğrenmeye ve ilham vermeye devam ediyor. Biz de L’Oreal Türkiye olarak, 50+ Tekno Kadın Guru Programımız ile 50 yaş ve üzeri kadınların teknolojiyi benimseyerek hayatlarında daha güçlü bir yer edinmeleri ve kendi yollarını çizmeleri için buradayız. Kadınların teknoloji alanında daha görünür olması, yalnızca bugünlerini değil, yarınlarını da şekillendirecek. Türkiye’nin dört bir yanındaki kadınları kapsayan bu projeyle, onların her yaşta - özellikle de yarım asırlık potansiyellerini keşfederek - geleceği inşa etmeleri için teknolojiyle yanlarında olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.”
50 yaş ve üzeri kadınlar: İş hayatında aktif kalmak isteyen kadınlar güzelliğin bir bütün olduğunu düşünüyor
Modern dünyada 50 yaş ve üzeri kadınlar, iş hayatındaki etkinliklerini sürdürürken, bakımlı olmayı yalnızca bir alışkanlık değil, bireysel güçlerinin ve farkındalıklarının bir yansıması olarak görüyorlar. L’Oreal Türkiye’nin IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirdiği “Ayna Ayna Söyle Bize: Güzellik Pusulası Nedir Ülkemizde?” adlı araştırma, 50+ yaş grubundaki kadınların, geçmiş yıllara kıyasla, güzelliğin bir bütün olduğuna, daha genç ve bakımlı kalma arzusunun ise güçlü bir olgu olduğuna işaret ediyor.
50 yaş üzeri kadınlar da sağlıklı ve bakımlı kalarak, aktif yaşamlarını sürdürmeyi ve dijitalleşmenin sunduğu fırsatlardan faydalanarak güçlerini korumayı hedefliyorlar. Teknolojinin becerilerini de artırarak kendilerini güçlü bir şekilde temsil etmeyi amaçlıyorlar.
Güzellik ve bakım anlayışları, genç kuşakların yoğun ve çok çeşitli rutinlerinden farklı olarak, sadelik ve işlevselliğe odaklanıyor. Güzellik algıları sadece estetikle sınırlı kalmıyor; sağlıklı yaşam, doğaya saygı ve sosyal sorumluluk gibi değerlerle harmanlanarak daha derin ve bilinçli bir yaklaşımı yansıtıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği (KASAD), 27 Şubat 2025 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurulu toplantısında, sektörün geleceği ve uluslararası rekabet gücünü artırma hedefleri doğrultusunda önemli adımlar attı. Dernek Başkanı Alican Duran, yeni dönemde de başkanlığa seçildi. Duran, ihracat pazarlarını çeşitlendirme ve Avrupa Yeşil Mutabakat sürecine uyum sağlama gibi stratejilerle sektörü daha da ileriye taşıyacaklarını vurguladı.
Toplantıya katılan üyeler, KASAD'ın sektörün gelişmesi ve uluslararası rekabette öne çıkması için belirlediği hedeflere desteklerini sundu. Yeni dönemde, üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve çevresel sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda önemli girişimlerin hayata geçirilmesi planlanıyor. KASAD, üyeleriyle birlikte dünya standartlarında kalite ve hizmet seviyesini artırmak için çalışacak. Dernek, sektörün güçlü bir sinerji ile büyümesine ve Türkiye'nin karton ambalaj sektörünün küresel arenada rekabet gücünü artırmasına odaklanacak.
Yeni dönemde KASAD üyeleri, sektördeki gelişmeleri hızlandırmak için üretimdeki yenilikçi yöntemler ve ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi konusunda yoğun çalışmalar yapacak. Çevre dostu üretim teknikleri ve sürdürülebilirlik alanında atılacak adımlar, derneğin öncelikli hedefleri arasında yer alacak. KASAD, Türkiye’nin karton ambalaj sektörünün küresel rekabet gücünü artırarak, sektörü uluslararası pazarlarda daha güçlü bir konuma getirecek.
KASAD, yeni dönemde sektördeki zorluklara karşı güçlü bir dayanışma sergilemeye ve üyelerinin hedeflerine ulaşmalarını sağlamaya devam edecek. Yeni yönetim, firmaların ulusal ve uluslararası pazarlarda daha etkin olabilmesi için gerekli stratejileri geliştirecek. Dernek, özellikle sektördeki eğitim programlarına ve iş birliklerine önem vererek, tüm üyeleriyle birlikte sektörün uluslararası standartlarda büyümesini sağlayacak.
Bu yılki genel kurul, sektörün geleceğini şekillendirecek önemli kararların alındığı bir toplantı olarak kaydedildi. Gerçekleştirilen toplantının ardından KASAD'ın yeni dönem Yönetim ve Denetim Kurulu şu isimlerden oluştu:
Yönetim Kurulu
Asil üyeler:
1 Ali Can Duran - Yönetim Kurulu Başkanı
2 Ferit Dansık - Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
3 Altuğ Ulu - Yönetim Kurulu Üyesi
4 Burhan Özdemir - Yönetim Kurulu Üyesi
5 Recep Taşyanar - Yönetim Kurulu Üyesi
6 Özcan Kilimci - Yönetim Kurulu Üyesi
7 M.Süleyman Öncel - Yönetim Kurulu Üyesi
8 Aylin Topal Yılmaz - Yönetim Kurulu Üyesi
9 Emre Can Ertem - Yönetim Kurulu Üyesi
Yedek üyeler:
1 Reşit Murat Şakar
2 İsmail Gök
3 Emre Duran
4 Emin Soysal
5 M. Kurtaran Mumcu
Denetim Kurulu
Asil üyeler:
1 Yusuf Uygun
2 Habil Karagöz
3 Ömer Faruk Ağıl
4 Tolga Ürkmezgil
Yedek üyeler:
1 Mehmet Burak Heper
2 Leman Pelin İren
3 Güner Canan Brukner
4 Neriman İçer
Toplantının Devamında KASAD yeni üyesi olan GREEN Chemicals’ı tanıttı. GREEN Chemicals®, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarına kimyasal ürünler tedarik eden ve teknik çözümler sunan lider bir firma olarak etkinlikte yer aldı. 30’dan fazla ülkeye ihracat yapan şirket, Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşu arasında yer almakta ve çevre dostu, yenilikçi ürünleriyle sektöre değer katmaktadır. Üniversitelerle yaptığı iş birlikleri ve alanındaki uzman kadrosuyla, sürdürülebilir üretim süreçlerinde fark yaratmaktadır.
Toplantıda GREEN Chemicals® sözcüsü Satış ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Servet Gülüm, şirketin sektöre yönelik vizyonunu paylaşarak, “GREEN Chemicals® olarak geri dönüştürülebilir, çevreye duyarlı su bazlı ve sıcak tutkal ürün gruplarımızla karton ambalaj sanayisinde sürdürülebilir iş ortaklıklarımızı büyütüyoruz. ARGE çalışmalarımızın temel odak noktası olan ekolojik ve düşük sarfiyatlı innovatif ürünlerimizle pazar payımızı her geçen gün artırıyoruz. ” ifadelerini kullandı.
Kerem Dündar ise “Dönüşen Dünyada Gelişen Beyinler” başlıklı sunumuyla, iş dünyasında karar alma süreçleri ve kurumsal yapılar üzerine değerli bilgiler aktardı. Teknolojinin, özellikle yapay zekanın, bu süreçlerdeki etkisine dikkat çekti. Sunumda, yapay zekanın insan beyninin 2 katı seviyesinde IQ ya sahip olduğu gibi çarpıcı bilgiler paylaştı. Dündar, değişen dünyaya ayak uydurmak için insan beyninin adaptasyon yeteneğinin önemini vurguladı.
"KASAD'ın yeni dönemde yeniden seçilen başkanı Alican Duran da konuşmasında, sektörün geleceğine dair önemli mesajlar vererek yeni yönetim kuruluna başarılar diledi ve 'Yeni dönemde paydaşlarımızla iş birliği yaparak yükselen döngüsel ekonomi uygulamalarını arkamıza alarak Amerika Birleşik Devletleri gibi uzak ihracat pazarlarına ulaşmayı hedefliyoruz,” dedi.
Bu özel etkinlikte, GREEN Chemicals®’ın matbaa ve ambalaj endüstrisine sunduğu en yeni çözümler, sürdürülebilirlik yaklaşımları ve gelecek vizyonu ele alındı. Şirketin uzman ekibi, kalite standartları ve sektöre sağladığı katkılar hakkında değerli bilgileri katılımcılarla paylaştı.
KASAD Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği / Cartonboard Packaging Manufacturers Association.
Tel: +90 (216) 339 10 60, URL: www.kasad.org.tr
https://www.facebook.com/kartonambalajsander/
https://tr.linkedin.com/company/karton-ambalaj-sanayicileri-derneği
https://www.instagram.com/kasadkartonambalaj/
https://twitter.com/sanayicileri
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünya seramik sektörü, 3-7 Kasım’da İstanbul’da buluşuyor. Avrupa’nın en büyük iki seramik fuarından biri olan UNICERA İstanbul Uluslararası Seramik, Banyo, Mutfak Fuarı; bu yıl ilk kez Ceramtech Seramik Teknolojileri ve Hammadde Fuarı ile eş zamanlı düzenlenerek seramik endüstrisini daha kapsamlı bir platformda bir araya getirecek. Sektör için stratejik öneme sahip İstanbul’daki fuara 1200’den fazla marka ve 90 bin ziyaretçi, inovatif ürün ve teknolojileri keşfetmek için akın edecek. UNICERA İstanbul ve Ceramtech’in, Türk seramik sektörünün bu güçlü yapısını uluslararası pazarda daha da ileriye taşımaya hazırlandığını ifade eden Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği ve UNICERA Uluslararası Fuarcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, “Yaptığımız her 100 dolarlık ihracatın 82 doları ülkemizde kalıyor. Bu oran, sanayi ürünleri arasında bir rekordur ve ülkemize sağladığı döviz getirisi açısından son derece önemlidir. Fuarımız, bu çerçevede her zamankinden daha kritik bir rol oynayacaktır. Hep birlikte fuarımızda büyük bir başarıya imza atacağımıza inanıyorum.” dedi.
3-7 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan UNICERA İstanbul 2025 ve bu yıl ilk kez eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek Ceramtech Fuarı öncesinde Türk seramik sektörü bir araya geldi. UNICERA Uluslararası Fuarcılık A.Ş. tarafından, Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) ve Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) iş birliği, ED Fuarcılık organizasyonu ile hayata geçirilen UNICERA İstanbul 2025 öncesinde gerçekleştirilen toplantıya; Çimento Cam Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçılar Birliği ve UNICERA Uluslararası Fuarcılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Çenesiz, Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) Yönetim Kurulu Başkanı İlter Yurtbay, Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yıldırım, Seramik Sağlık Gereçleri Üreticileri Derneği (SERSA) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Çanakçı, ED Fuarcılık Kurucu Ortakları Dilek Soydan ve Emel Yılmaz katıldı.
AVRUPA’NIN EN BÜYÜK İKİ SERAMİK FUARINDAN BİRİ
36 yıllık köklü bir geçmişe sahip olan UNICERA İstanbul fuarının, seramik kaplama malzemeleri ve seramik sağlık gereçleri alanında Türkiye’nin sektördeki liderliğini vurgulayan en büyük organizasyonlardan biri olarak kabul edildiğini kaydeden Erdem Çenesiz; Türkiye’nin üretim gücüne değinerek, fuarın sektör açısından kritik önem taşıdığına dikkat çekti. Erdem Çenesiz, “Seramik sağlık gereçleri, diğer teknik adıyla vitrifiye alanında, ülkemiz Avrupa’nın en büyük üretici ülkesi olurken, seramik kaplama malzemelerinde ise ikinci sırada yer almaktadır. Üretiminde bu denli güçlü olduğumuz iki sektörün liderliğini yaptığı seramik, banyo ve mutfak ürünleri fuarımızla da Avrupa’da son derece güçlü bir konumdayız. Katılımcı sayısı, ziyaretçi ilgisi ve pazar genişliği açısından rakiplerimizden ayrışıyor ve öne çıkıyoruz. 120 bin metrekarelik alanda düzenlenecek fuar, 1200’den fazla markayı bir araya getirecek ve
90 bin ziyaretçiyi ağırlayacak. Geçtiğimiz yıl 128 farklı ülkeden katılımcı ağırlayan fuarımıza, bu yıl da özellikle Avrupa, Körfez ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler’den büyük ilgi bekliyoruz.” dedi.
UNICERA İSTANBUL VE CERAMTECH BİR ARADA
Bu yıl UNICERA İstanbul ile Ceramtech Seramik Teknolojileri ve Hammadde Fuarı’nın da ilk kez bir arada düzenleneceğini söyleyen Erdem Çenesiz; sektörün teknoloji ve inovasyon odaklı gelişimini destekleyecek olan Ceramtech’in, seramik sanayisinde kullanılan ileri teknoloji malzemeler, üretim süreçleri ve yeni nesil çözümleri tanıtmayı hedeflediğini dile getirdi. Çenesiz, “Yani, UNICERA İstanbul artık sadece nihai ürünlerin sergilendiği bir organizasyon olmaktan çıkıp, aynı zamanda seramik teknolojilerinin ve inovatif çözümlerin de tanıtıldığı daha geniş kapsamlı bir platform haline geliyor.” diye konuştu. Bu yıl itibarıyla UNICERA İstanbul’un, ED Fuarcılık tarafından organize edileceğini belirten Erdem Çenesiz, yeni dönemde ED Fuarcılık ile iş birliği yapmaya karar verdiklerini ve bu ortaklığın fuarın başarısını daha da ileriye taşıyacağına inandıklarını ifade etti.
İHRACATTA ‘REKOR YERLİ KATMA DEĞER ORANI’
Toplantıda seramik sektörü hakkında da bilgiler paylaşan Erdem Çenesiz, sektörün ihracattaki yüksek “Yerli Katma Değer Oranına” dikkat çekti. Türkiye’nin, dünya seramik üretiminde önemli bir yer tuttuğunu, sektörün tüm alt kollarında dünya çapındaki ilk 50 büyük seramik üreticisi arasında 5 ile 8 arasında Türk firmasının bulunduğunu vurgulayan Çenesiz, “Sektörümüz, ihracatta yüzde 82 yerli katma değer oranı ile çalışıyor. Yani, yaptığımız 100 dolarlık ihracatın 82 dolarlık bölümü ülkemizde kalıyor. Sadece 18 doları yurt dışından sağlanan kaynaklara harcanıyor. Bu oran, sanayi ihracatında çok yüksek bir değerdir ve ülkemize sağladığı döviz getirisi açısından son derece önemlidir.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin dört bin yıllık bir seramik üretim kültürüne sahip olduğunu vurgulayan Erdem Çenesiz, “Seramik sektörü, ülkenin taşını toprağını değerli hale getiren, yerli kaynakları işleyerek yüksek istihdam sağlayan bir sektördür. Türk seramik sektörü, Avrupa pazarındaki konumunu da her geçen gün güçlendiriyor. Biz, şu anda seramik kaplama malzemelerinde Avrupa’nın ikinci büyük üreticisiyiz. Eskiden üçüncü sıradaydık. İtalya ve İspanya’nın arkasından geliyorduk. Ancak, son yıllarda İspanya’yı geride bırakarak ikinci sıraya yükseldik. Şimdi İtalyanlarla kafa kafaya gidiyoruz. Seramik Sağlık Gereçleri yani Vitrifiye Seramik alanında ise Avrupa’nın en büyük üretici ülkesiyiz. Bu ülkemizin ve sektörümüzün gücünü gösteriyor.” ifadelerini kullandı. Seramik sektörünün 2025’te ihracatta büyük bir ivme kazanmasını beklediklerini de dile getiren Erdem Çenesiz, İhracatta artış trendine girildiğini, 2025 yılının ihracatta geri dönüş yılı olacağını, UNICERA İstanbul’un sektör için her zamankinden daha kritik bir rol oynayacağını vurgulayarak, “Hep birlikte fuarımızda büyük bir başarıya imza atacağımıza inanıyorum.” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, 5G'ye yönelik hazırlıklarını sürdürüyor. Dünya GSM Birliği (GSMA) tarafından Barselona'da "Yakınlaştır. Bağla. Yarat." temasıyla düzenlenen Mobil Dünya Kongresi'nde gazetecilerle bir araya gelen Vodafone Türkiye CEO'su Engin Aksoy, hem yerel hem de global arenada yaptıkları inovasyon ve teknoloji geliştirme çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Birey ve kurumları mobil ve sabit genişbant teknolojileriyle birbirine bağlarken işin yaratıcılık kısmını da eşit derecede önemsediklerini ve inovasyon çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini belirten Engin Aksoy, şunları söyledi:
"Amacımız, dün olduğu gibi bugün de, yenilikçi teknolojilere imza atarak, her bir müşterimiz için en iyi deneyimlerle dijital devrime yön vermek. Markamızı bir GSM operatörü olmanın ötesine taşıyarak, müşterilerimizin ihtiyacını anlayan ve hayatlarını kolaylaştıran teknolojiler sunmaya odaklanıyoruz. Elbette, bu noktada şunu hep hatırlamak gerekiyor; teknoloji tek başına ilerleme ve gelişimin anahtarı olamıyor. Ancak insan ve teknoloji bir araya geldiğinde, gerçek anlamda bir fark yaratılabiliyor. Bu nedenle, geliştirdiğimiz teknoloji ve çözümlerin kalbinde her zaman insan oluyor. Bu teknolojilerle ana amacımız, müşterilerimizin hayatın sunduğu fırsatlara açık olmasını sağlamak, gelişimlerini desteklemek, sürekli değişen bir dünyada potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlamak ve tabii, inovasyonu teşvik etmek."
"Genişbant uydu teknolojisinin 2-3 yıl içinde tüm Türkiye'yi kapsar hale gelmesini hedefliyoruz"
Vodafone Grubu'nun standında iş dünyasının geleceği, dijital dönüşüm, spor bilimi, yapay zekâ odaklı müşteri deneyimi ve ölçeklendirilmiş BT hizmet platformları olmak üzere 5 ana alanda 30 çözümün tanıtıldığını belirten Engin Aksoy, özellikle uydu teknolojilerine dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Vodafone Grubu, Ocak sonunda, kapsama alanı olmayan bölgelerde internet erişimi sağlayan uydular vasıtasıyla normal bir 4G ya da 5G uyumlu akıllı telefon üzerinden dünyanın ilk uzay video görüşmesini gerçekleştirdi. Akıllı telefondan gelen sinyaller AST SpaceMobile'ın uyduları aracılığıyla alınıp karasal şebekeye yönlendirildi. Bu teknoloji, her gün kullandığımız akıllı telefonlarla uzay ve kara tabanlı ağlar arasında otomatik geçiş yapılmasını sağlıyor. Mobil hizmetlere tamamlayıcı rol oynayan bu teknoloji, aynı zamanda Evrensel Hizmet ile devletin kapsama alanını nüfus yoğun olmayan kırsal bölgelerde genişletmek amacına da hizmet edebilecek, uygun maliyetli bir çözüm. Türkiye'de de geçtiğimiz aylarda aynı teknolojiyi kullanarak sesli görüşme ve SMS testlerini başarıyla gerçekleştirdik. Ülkemizin bu gibi yeni teknolojilerle buluşmasının mevcut hizmet kalitesinin artması bakımından önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu teknolojiler, hem kullanıcıların daha yaygın ve kesintisiz hizmet almasını sağlayacak, hem operatörlerin yatırımlarının verimliliğini artıracak, hem de devletin hizmet sunumunda kapsayıcılık ilkesine hizmet edecek. Bu teknolojinin 2-3 yıl içinde tüm Türkiye'yi kapsar hale gelmesini hedefliyoruz. Bu hizmet ülkemizdeki mevcut operatörler üzerinden sunulacak. Dolayısıyla temennimiz, ülkemizde konuyla ilgili düzenleyici çerçevenin operatörlerle birlikte belirlenmesi ve akabinde gerekli adımların atılması."
Vodafone Grubu'nun şimdi de AST SpaceMobile ve Malaga Üniversitesi işbirliğiyle Avrupa'da yeni bir araştırma merkezi kuracağını söyleyen Engin Aksoy, şöyle devam etti:
"Söz konusu merkezde, alçak yörünge uzay ve kara tabanlı entegre mobil genişbant hizmetleri geliştirilecek. Bu sayede müşteriler, mevcut akıllı telefonlarını kullanarak uydu ve 4G ya da 5G ağları arasında sorunsuz geçiş yapabilecek. Burada nihai hedef, birleşik uydu ve kara bağlantı çözümlerinden oluşan yeni bir Avrupa ekosisteminin oluşmasını teşvik etmek. İspanya Uzay Ajansı tarafından desteklenen bu merkez, Malaga'daki Vodafone İnovasyon Merkezi bünyesinde 2025 yazında açılacak. Biz bu çalışmaların iletişimin geleceğinde önemli rol oynayacağına inanıyoruz. Özellikle 5G gibi yeni nesil teknolojilere giden yolda bu tür çalışmaların yapılması son derece kıymetli."
"Ar-Ge yatırımlarımızın 350 milyon TL'yi aşmasını planlıyoruz"
Engin Aksoy, Türkiye'de yapılan inovasyon ve teknoloji ihracı çalışmaları hakkında ise şunları söyledi:
"Vodafone Türkiye olarak, Ar-Ge yatırımlarımızın bu finansal yıl içinde 350 milyon TL'yi aşmasını planlıyoruz. Ar-Ge alanında pek çok ulusal ve uluslararası başarıya imza atan ekibimiz OKSİJEN'de 280 kişi çalışıyor. 2006 yılından bu yana toplam 161 Ar-Ge projesi yürüten OKSİJEN'in, toplamda 352 patent başvurusu, 97 tescilli patent ve 71 yerli malı belgesi bulunuyor. Türkiye'yi teknoloji alanında Vodafone'un mükemmeliyet merkezlerinden biri olarak konumlamayı hedefliyoruz. Uluslararası etkiye sahip büyük bir teknoloji ekibinin parçasıyız. Bu sayede, hem global deneyimimizi Türkiye'ye getiriyoruz, hem de Türkiye'deki başarılı uygulamalarımızı ihraç ediyoruz. Türkiye'deki sadakat platformumuzu 'Vodafone Happy' markasıyla uluslararası pazarlara sunmaya başladık. Platformun dijital kullanıcı sayısı 25 milyonu aştı. Türkiye'deki ekiplerimizin geliştirdiği ve müşterilerimizin kanal deneyimlerini iyileştirmeyi hedefleyen Vodafone Müşteri Etkileşimleri Merkezi çözümümüzle Avrupa ülkelerinde de hizmet vermek için çalışmalara başladık. Sabit iletişim hizmetleri sunduğumuz müşterilerimiz için kullandığımız CRM çözüm platformumuzu da yurtdışına ihraç etme görüşmelerimiz sürüyor. Müşterilerimize sabit telefon ve internet hizmeti veren Vodafone NET şirketimizin geliştirdiği İşletme Bilgi Sistemleri yazılımını global Vodafone ekosistemi içinde 'Digital BSS' adıyla markalaştırdık. Bu yazılım Romanya, Arnavutluk, Portekiz, İngiltere gibi diğer Vodafone ülkelerinde de başarıyla uygulanıyor."
"5G ihalesinin yatırım-yükümlülük dengesi gözetilerek yapılması önem taşıyor"
Türkiye'nin içinde bulunduğu 5G'ye geçiş sürecine de değinen Engin Aksoy, şöyle konuştu:
"5G teknolojisi, ağırlıklı olarak, aldıkları hizmetin kalitesi artacak olan birey ve kurumlara fayda sağlayacak. Operatörler açısından ise verimlilik artışı sağlarken, eski nesil teknolojilere kıyasla yatırım miktarı artacağından, bir gelir sıçraması yaratmayacak. 5G ihalesinin makul fiyat ve koşullarda, yatırım-yükümlülük dengesi gözetilerek yapılması önem taşıyor. Frekans tahsislerinin yüksek 5G performansını sağlayacak miktarda, orantılı ve ekonomik olarak uygun seviyede olan spektrum ücretleri ile yapılması, operatörlerin şebeke yatırımına daha fazla odaklanmasını sağlayacak. Operatörlerin makul bedellerle spektrum kullanım hakkını elde etmesi ve şebeke kurulumuna ilişkin yatırımlara daha fazla kaynak ayrılabilmesi için spektrum bantlarının zamanında hazır edilmesi ve planlanması, her yeni bant için tahsis edilecek frekans miktarının operatörlerin ihtiyacını karşılayacak minimum seviyede olması önem arz ediyor. Bununla birlikte, kapsama ve kalite yükümlülüklerinin teknoloji bağımsız olması ve kapsamanın artırılması için teşviklere yer verilmesi önemli. Yerlilik yükümlülüğünün üreticileri teşvik edecek bir mekanizmaya dönüştürülmesi yerli yatırımları artıracak. Diğer yandan, sabit genişbant ile ilgili yapılacak lisans uzatım koşullarıyla 5G ihalesi arasında orantısız farklar olmaması ve adil rekabet koşullarının sağlanması gerekiyor. Başka bir deyişle, düşük bir sabit uzatım bedeli gündeme gelip, yüksek bir 5G frekans bedeli kabul edilemez."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Domino's, Coffy ve Homeless Chef markalarıyla Türkiye'nin dört bir yanında hizmet veren Domino's Pizza Eurasia Grup, Great Place to Work enstitüsü tarafından gerçekleştirilen ve çalışanların kurum kültürü hakkında deneyimlerinin değerlendirildiği program kapsamında Great Place to Work® Sertifikasına sahip oldu. İş yeri kültürü ve çalışan memnuniyeti konusunda global bir otorite olarak kabul edilen Great Place to Work Enstitüsü'nün yürüttüğü analizler güven, saygı, hakkaniyet, gurur ve takım ruhu başlıkları altında yapıldı. Sertifikalandırma sürecindeki değerlendirmeler çalışanlara yönelik detaylı anketlerle belirlendi.
Küresel standartları kapsayan Great Place To Work Trust Model (Güven Modeli) ve Trust Index (Güven Endeksi) anketlerini sertifikasyon sürecinde temel değerlendirme kriteri olarak kullanılıyor. Trust Index anketi iş yeri kültürünü en önemli perspektif olan çalışan boyutundan ölçümleyerek değerlendiriyor. Trust Index anketine verilen pozitif çalışan yanıtlarının ortalaması, organizasyon kültürünün genel bir değerlendirmesini sağlamak için alınıyor. Trust Index puanı global standartlarda belirlenmiş olan eşiğin üzerinde olan şirketler, Great Place To Work Sertifikası almaya hak kazanıyor.
"Daha iyisini başarmak için yolumuza aynı heyecanla devam edeceğiz"
Great Place to Work®? Sertifikası almış olmanın gururunu yaşadıklarını ifade eden Domino's Pizza Eurasia Grup CEO'su Aslan Saranga, "Domino's Pizza Eurasia çatısı altında Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan'da toplam 900'den fazla restoranımızı mükemmel operasyon bakış açımızla yürütüyoruz 1996'da ilk şubesini İstanbul Ulus'ta açan Domino's markamızla Türkiye'nin hızlı servis restoran zincirlerinin öncüsü olarak evlere servis konseptini pizzayla birleştirdik. 'Sadece pizza satmıyoruz, yiyecek satan bir teknoloji firmasıyız' dedik. Bugün, pazar lideri Dominos'la marka olarak Türkiye'de 80 ilinde 740 restorana sahibiz. 2019'da başlattığımız Türkiye ve Kıbrıs'ta 153 mağazayla, dijital dünyayla uyumlu kısa sürede çok sevilen tek fiyatlı kahve markamız Coffy'i hayata geçirdik. Şubat 2024'te Karaköy'de açtığımız Homeless Chef markamızla sokak lezzetlerini şehrin tam kalbine taşıdık. 1996'dan bugüne yalnızca sofralara değil, hayatın her alanına dokunan Domino's Pizza Eurasia olarak, markalarımızı ve güçlü kurum kültürümüzü tüketicilerimizle birlikte inşa ettik. Tüketicilerimizin emeği, enerjisi ve inancı olmasaydı bu başarı mümkün olmazdı. Bu başarı, çalışanlarımızın katkısı, ekip ruhu ve birbirimize duyduğumuz güvenin de en somut göstergesi. Domino's Pizza Eurasia ailesiyle birlikte daha iyisini başarmak için yolumuza aynı heyecanla devam edeceğiz" dedi
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kurulduğu günden bu yana hayata geçirdiği reklam filmleri ve iletişim çalışmalarıyla fark yaratan Kelebek Mobilya, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne özel hazırladığı reklam filmini yayınladı. Sanatçı Aydilge'nin ünlü "Kadın İsterse" şarkısını söylemine taşıyan filmde; hayatın birçok alanındaki güçlü kadınların görüntülerine eşlik eden sözler "Kadın isterse her şey olur bir umut ve neşeyle" diyerek başlıyor ve "Kadın isterse gerçek olur tüm hayaller de…" mesajıyla tamamlanıyor.
Bugüne kadar kadın istihdamını artırmaya ve girişimci kadınların önünü açmaya yönelik pek çok çalışma gerçekleştiren Kelebek Mobilya, bu desteğini, her yıl olduğu gibi bu yıl da hazırladığı Kadınlar Günü filmi ve Kadınlar Günü Haftasına özel indirimler ile sürdürüyor. Aynı zamanda marka, Kadınlar Günü Haftası'na özel nakitte ekstra yüzde 20 indirim fırsatıyla tüm Kelebekseverleri, Kelebek Mobilya mağazalarına bekliyor.
Kelebek Mobilya, kadınların hayatın her alanında daha görünür, daha güçlü ve daha özgür olması için destek vermeye devam ederken, bu anlamlı günde tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutladığı film tüm mecralarda yayında.
"Hayallerinin peşinde koşan tüm kadınların yanındayız"
Kadınlar Günü reklam filmi hakkında konuşan Kelebek Mobilya Marka Direktörü Serkan Kaplan, "Kelebek Mobilya olarak kurulduğumuz günden bu yana kadınların sanatta, sporda ve iş dünyasında var olmalarını toplumsal gelişmenin temeli olarak görüyor ve çalışmalarımızı toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında sürdürmeye özen gösteriyoruz. Kadınların en sevdiği markalar arasında yer alan Kelebek Mobilya olarak hayallerinin peşinden koşan tüm kadınların dün ve bugün olduğu gibi gelecekte de yanında olmaya devam edeceğiz" dedi
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.