Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
TÜRKÇİMENTO’nun desteği ile Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu ve Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” sektörün öncü isimlerini gençlerle bir araya getirdi.
Sektör temsilcilerinin oluşturduğu Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu (YÜF), sanayi faaliyetlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk misyonuyla farklı projelere imza atmayı sürdürüyor. Bu kapsamda YÜF her yıl düzenlediği “Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri” ile gençlerle sektör uzmanlarını bir araya getirerek deneyimlerini paylaşmalarına imkân tanıyor.
Yapılarda Kullanılan Beton ve Harçlar ile Bileşenleri Semineri bu kez Eskişehir Teknik Üniversitesi iş birliği ve ev sahipliğinde 28 Kasım Perşembe günü düzenlendi. Seminerde üniversite adayı gençler sektördeki en son teknolojileri, sektör analizlerini, rakamsal verileri, üretim süreçlerini, dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamaları konunun uzmanlarından dinledi.
Seminerin açılışı, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aynur Şensoy Şorman’ın konuşmasıyla başladı. Ardından Seramik Araştırma Merkezi Test-Analiz Müdürü Doç. Dr. Erhan Ayas’ın konuşma yaptığı seminer, konuşmasıyla son buldu.
Seminerde misafir konuşmacı olarak yer alan TED Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Doç. Dr. Can Baran Aktaş ise “Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu Tanıtımı” ilgili genel bilgilendirmede bulundu.
Seminer sırasında öğrenciler, uzmanlara sunumları ile ilgili soru sorma fırsatı yakaladılar.
ETKİNLİKTEN NOTLAR:
TÜRKÇİMENTO Teknik Asistanı Barış AKBELEN ‘Çimento ve Beton Teknolojisindeki Gelişmeler’ başlıklı sunumuyla katılımcıları bilgilendirdi. Akbelen sunumunda çimento ve betonun, inşaat sektörünün temel yapı taşları olmaya devam ettiğini, artan beklenti ve değişen ihtiyaçlarla birlikte sektörün yenilikçi çözümler üretmek amacıyla Ar-Ge faaliyetlerini hızla sürdürdüğünü belirtti.
1 Ocak 2025’ten itibaren yürürlüğe girecek olan Yeşil Çimentoların Yaygınlaştırılması Tebliği ile Türk çimento sektörünün 10 yılda 11 milyon ton CO2 emisyon azaltımı yaparak 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlayacağını vurguladı.
Ayrıca, halihazırda 16 fabrikada 25 hat ile yaklaşık 566.000 hanenin günlük elektrik tüketimine eş değer atık ısı geri kazanımının sağlandığını ve planlanan yatırımların devreye alınmasıyla 2 milyon hanenin günlük elektrik tüketimine denk geri kazanımın mümkün olacağını belirtti.
Sektörün yüksek karbon emisyonuna yol açan fosil yakıtları atıklarla ikame etme çalışmalarına devam ettiğini ve 2007 yılında 47 bin ton olan alternatif yakıt kullanımının 2023 yılında 1,8 milyon tona ulaştığını belirtti.
3 boyutlu beton ve esnek beton gibi yenilikçi beton tipleriyle farklı ihtiyaçlara yönelik en verimli çözümlerin üretildiğini vurgulayan Akbelen, her metrekaresi dakikada 200 litre suyun geçişine izin veren geçirimli beton uygulamasıyla yağmur sularının yer altı su kaynaklarıyla buluşmasının ve doğal su döngüsünün korunmasıyla sürdürülebilir çevreye ciddi katkılarda bulunmanın mümkün olduğunu belirtti.
Ayrıca, ülkemizde otoyolların ve devlet yollarının sadece %10’unun, il yollarının ve yerel yönetim yol ağının %40’ının beton yol olmasıyla; ilk yapım maliyetinde yaklaşık 2,4 milyar dolar, bakım-onarım maliyetinde yaklaşık 450 milyon dolar olmak üzere, 10 yılda 3 milyar dolar tasarruf sağlanabileceğini belirtti.
Seminere Türkiye Hazır Beton Birliğini temsilen THBB Genel Sekreteri Reşat Sönmez katıldı. Birliğin çalışmaları hakkında bilgiler veren Reşat Sönmez ülkemizde kaliteli beton üretimine ve bununla doğru orantılı olarak kaliteli yapılaşmaya önemli bir katkıda bulunuyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin hazır beton üretim hacmi açısından Avrupa’da lider olduğuna işaret eden Reşat Sönmez, “Sektörümüz 2023 yılı verilerine göre 40 bine ulaşan istihdam hacmi ve yıllık 115 milyon metreküplük üretimiyle inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır.” dedi. Beton sınıflarının günümüze kadar geçirdiği değişime değinen Reşat Sönmez, beton kalitesinin zaman içerisinde yükseldiğinin ve Türkiye’deki ortalama beton dayanımının C30 seviyesine ulaştığının altını çizdi. Seminerde betonu ve özelliklerini anlatan Reşat Sönmez, betonun tarihçesi ve beton bileşenleri hakkında bilgi verdi. Betonun yerleştirilmesi, bakımı ve kürü konusunu ele aldı. Beton sorunlarına da değinen Reşat Sönmez, bu sorunların başında çatlakların geldiğini belirterek farklı tipte çatlakların sebepleri ve engellenmesi için alınacak önlemlerden bahsetti.
Durabilite konusunun da önemine değinen Reşat Sönmez, yapıların servis ömürleri boyunca maruz kalacakları çevresel etkilerin önceden belirlenerek betonun bu etkileri karşılayacak şekilde tasarlanması gerektiğini belirtti. Sunumuna betonun türleri ve çeşitli ihtiyaç ve zorluklara göre üretilebilecek farklı özel betonlar hakkında bilgiler vererek devam Reşat Sönmez, betonda yeni trendleri ve güncel konuları anlatarak sunumunu tamamladı.
Agrega Üreticileri Birliği üyesi Emre Coşkun ise “Yaşanabilir Kentlerin Ana Hammaddesi: Agregalar” başlıklı sunumunda agreganın kum, çakıl ve kırmataş gibi malzemelerin genel adı olduğunu belirterek “Agrega dünyada sudan fazla en çok tüketilen doğal kaynaktır. Bu nedenle yaşamın ana hammaddesidir demek hiç de abartılı bir ifade olmayacaktır. Beton içinde hacimsel olarak %85, asfalt içinde ise % 95 civarında yer alan agrega, inşaat sektörü için vazgeçilmez bir yapı hammaddesidir. Agrega olmadan ne beton ne de asfaltın üretilemeyeceği düşünüldüğünde inşaat sektörünün altyapı ve üstyapı faaliyetleri için en değerli yapıtaşının agrega olduğunu görüyoruz. Ancak her taştan, her kayaçtan kaliteli agrega olmayacağını ifade etmeliyiz. Kaliteli agrega üretimi için birçok standartta tanımlanan deneylerin yapılması gerekiyor. Bu deneylerin sonucuna göre beton ya da asfaltta kullanılabilirliği belirleniyor. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada Agrega maden üretimi toplam maden üretiminin %65’ini oluşturmaktadır. Türkiye’de yıllık 300 milyon ton seviyelerinde üretim gerçekleştirilmektedir. 2018 yılına kadar bu rakamın 450 milyon tonlara kadar ulaştığını biliyoruz. Ancak 2018 yılında başlayan ekonomik durgunluktan sonra henüz tekrar o rakamlara ulaşamadık. Fakat ülkemizin agrega üretim potansiyelinin çok güçlü olduğunu söyleyebiliriz. Agrega sektörü Türkiye’de yaklaşık 25.000 kişi ile madencilik sektörü içinde istihdamın en fazla desteklendiği sektör konumundadır.” şeklinde konuştu.
Türkiye Prefabrik Birliği’nden İnşaat Mühendisi Alper Uçar “Beton Prefabrikasyon” başlıklı sunumunda prefabrikasyon yapıyı oluşturan elemanların yapım aşamalarına değinip, kullanım alanlarını yurtiçi ve yurtdışı örnekleriyle gösterdi. Sektörün istatistiki bilgilerinin paylaşmasının ardından, sistemin avantajlarını detaylı olarak anlattı. Devamında prefabrike beton yapı sistemleri ve Türkiye’de kullanım şartlarına kısaca değindi. Daha sonrasında prefabrik birleşim yöntemleri, öngerme, ardgerme teknolojileri hakkında bilgiler verdi.
Katkı Üreticileri Birliği (KÜB) adına Ürün Yöneticisi Devrim Nazlıkol, “Beton Bileşenleri ve Fiberler” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Nazlıkol, “Kimyasal Beton Katkıları, beton performansını geliştirmek amacı ile tarih boyunca birçok yapının içerisinde yer almış ve günümüzde betonun vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Ülkemizde TS EN 934-2 standardına uygun üretilen kimyasal katkılar ile depreme dayanıklı, uzun ömürlü ve sürdürülebilir yapıların elde edilmesi mümkün olmuştur. İhtiyaca uygun, inovatif tasarlanan katkıların kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır” dedi.
“KÜB olarak inşaat ekonomisine büyük faydası olan, beton ve harç katkıları ve sentetik fiber donatıların üretiminin evrensel kalite ölçülerine, ulusal ve uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasına destek olmak, kaliteden ve etik değerlerden ödün vermeksizin, sektörün dinamik ve verimli bir şekilde gelişmesi için faaliyet göstermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu
Kireç Sanayicileri Derneği (KİSAD) adına Genel Sekreter Coşkun Gönültaş sunumunda, “Kireç, insanlık tarihinde inşaat malzemesi olarak uzun zamandır bilinmesine karşın, endüstrideki kullanımının çeşitliliği ve önemi çoğu kişi tarafından halen bilinmiyor. Oysa kirecin üretimi ve kullanım alanları zamanla genişledi ve modern endüstrinin de temel yapı taşlarından biri oldu. 20. yüzyılın başında hızla gelişen kimya ve demir çelik endüstrisi çok büyük miktarlarda kireç kullanılmaya başlandı. Kirecin endüstri, tarım ve çevre sektörlerindeki gittikçe artan kullanımı; kireç üretim yerlerinin yaygınlığı, kullanım yerlerine yakınlığı, üretim teknolojisinin geliştirilmesi ve bu sayede fiyatının aynı işi yapabilecek diğer kimyasallara oranla oldukça ucuz olmasının bir sonucu olarak gerçekleşti” diye konuştu. Gönültaş, açıklamasının devamında “Bu konudaki en iyi örnek zemin stabilizasyonudur: İnşaat faaliyetlerinde taban zeminindeki zayıflık hem binalar için hem de yol çalışmaları için birçok problem yaratmaktadır. Bu tür zeminlerde ve uygulamalarda zemin kireç ile iyileştirilerek sağlam ekonomik bir taban zemini oluşturulabilmektedir. Zemin genellikle kuru ağırlığının %3-5 aralığında kireç ile iyileştirilerek klasik yönteme göre birçok işlem yapmaktan kurtulmuş olunur” dedi.
Yapı Ürünleri Üreticileri Hakkında:
AGÜB (Agrega Üreticileri Birliği), KİSAD (Kireç Sanayicileri Derneği), TÜRKÇİMENTO (Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği), THBB (Türkiye Hazır Beton Birliği) ve TPB (Türkiye Prefabrik Birliği) tarafından, yapı ürünleri sektörünün rekabet gücünün artırılarak uluslararası ekonomik sistemde etkinliğinin artırılması hedefiyle 22 Şubat 2005 tarihinde YÜF (Yapı Ürünleri Üreticileri Federasyonu) kuruldu. KÜB (Beton ve Harç Kimyasal Katkı Maddeleri Üreticileri Birliği) 03.11.2006 tarihinde federasyon üyesi oldu.
Türk yapı ürünleri sektörünün rekabet gücünün artırılarak uluslararası ekonomik sistemde daha etkin hale getirilmesi hedefiyle kurulan 6 üye birlik ile faaliyet gösteren ve ülke çapında 2019 yılında doğrudan 89 bin kişiye dolaylı olarak ise toplam 359.000 kişiye istihdam sağlamaktadır.
Federasyonun amacı, çimento, beton ve kirece dayalı yapı malzemeleri üreten kuruluşlara ve mensuplarına mesleki sosyal, teknik ve ekonomik yönlerden rehberlik etmek, yapı malzemeleri ve ticaretinin mesleki ahlak ve kamu yararına uygun, ahenkli ve verimli tarzda çalışmasını sağlamak ve Uluslararası Entegrasyon hedefi doğrultusunda Türk Sanayi ve Hizmet Kesimi’nin rekabet gücünün artırılarak, uluslararası ekonomik sistemde belirgin ve kalıcı bir yer edinmesi için çalışmaktır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kia, İstanbul'da düzenlediği lansmanda merakla beklenen modeli EV3 ve Yeni EV6'yı tanıttı.
Ödüllü EV6 ve EV9'un üstün teknolojilerini geniş iç mekanıyla bir araya getiren Kia EV3, 772 km'ye kadar segment lideri şehir içi sürüş menziliyle elektrikli SUV pazarına iddialı bir giriş yaptı.
Yeni EV6 ise stil sahibi tasarımını güncelleyerek, rekabetçi bir fiyatla meraklılarıyla buluşuyor. Yeni EV6, sadece 18 dakikada* %10'dan %80 seviyesine şarj edilebilmesini sağlayan 800V ultra yüksek hızlı şarj altyapısıyla kullanıcılarına sıra dışı bir elektrikli araç deneyimi sunuyor.
Kia EV3 ve Yeni EV6'nın tanıtıldığı lansmanda konuşan Kia Türkiye Genel Müdürü Can Ağyel, "Sürdürülebilir bir dünya için elektrifikasyon konusunda sektörümüze liderlik eden markaların başında geliyoruz. Bunu hem küresel hem de ulusal ölçekte yapıyoruz. 2020 yılının sonunda açıkladığımız Plan S stratejisi kapsamında 2030 yılına kadar 14 elektrikli model geliştireceğimizi duyurmuştuk. EV6 ve EV9 bu strateji kapsamında geliştirilen ilk araçlar. EV3 ile tam elektrikli model sayımızı dörde yükselttik. Yaklaşık dört yıldır devam ettiğimiz dönüşüm yolculuğumuzu bugün EV3 ile taçlandırıyoruz" dedi.
Kia'nın elektrifikasyon sürecinde lider markalardan biri olduğunu söyleyen Ağyel, "Küresel ölçekteki sıfır emisyon hedefleri için otomotiv sektörüne büyük sorumluluk düşüyor. Gezegenimizi korumak ve çocuklarımıza yaşanabilir bir gelecek bırakmak için elektrifikasyonun gücüne inanıyoruz. Kia, 2030 yılında küresel ölçekte 4,3 milyon adet araç satmayı ve toplam satışlarının yüzde 40'ını elektrikli araçlardan elde etmeyi hedefliyor. Kia Türkiye olarak bizler de, 2024 yılında toplam satışlarımızın yüzde 11'ini tam elektrikli araçlarımızdan elde ettik. Gelecek yıl ise toplam satışlarımızın yüzde 45'inin tam elektrikli modellerimizden sağlanacağını öngörüyoruz. Diğer bir deyişle, küresel hedefi beş yıl öncesinden yakalayacağız" ifadelerini kullandı.
Heyecan verici bir sürüş deneyimi
EV3'ün 604 km WLTP menzili, şehir içi sürüş koşullarında kullanıldığında 772 km'ye kadar çıkıyor. i-Pedal teknolojisi ile direksiyon arkasındaki kulakçıklardan rejeneratif frenleme seviyesini ayarlayarak sürücüye fren pedalı kullanmadan sürüş esnekliği sunuluyor.
EV3'ün sadece 0,263 sürtünme katsayısına sahip aerodinamik tasarımı, verimliliği ve performansı üst düzeyde sunuyor. 400V hızlı şarj teknolojisi, EV3'ün 58,3 kWh batarya kapasitesine sahip versiyonu için 29 dakikada ve 81,4 kWh versiyonu için 31 dakikada %10'dan %80 seviyesine kadar bataryaları şarj etmeyi sağlıyor.
Yüksek verimli ısı pompasına sahip EV3 bu sayede menzilden ödün vermeden tüm hava koşullarında maksimum konfor ve optimum güç kullanımı sağlıyor.
Kia mühendisleri, şehir hayatının dinamiklerine odaklanarak direksiyonda hassasiyet ve sürüş hakimiyetine öncelik verdi. Böylece, EV3 hem dar sokaklarda çeviklik sağlarken hem de otoyollarda ve virajlarda üstün performans vadediyor.
Teknoloji ve rahatlık
EV3'ün geniş iç mekânı, pratikliği en üst düzeye çıkaran özellikleriyle kullanıcısına maksimum konfor sunuyor. Sadelik ve ergonomiyi ön planda tutan tasarımda, sürücünün tüm bilgilere kolayca ulaşabilmesi için 12,3 inçlik gösterge bilgi ve 12,3 inçlik multimedya ekranı ile klima kontrolüne özel 5,3 inçlik bir ekran bir araya getirilerek 3 modüllü ultra geniş panoramik bir ekran bulunuyor.
Sürdürülebilir bir gelecek
Okyanuslarda ve nehirlerde biriken plastiği temizlemeye odaklanan sivil toplum kuruluşu The Ocean Cleanup ile yapılan iş birliği kapsamında, Pasifik Okyanusu'ndan toplanan atıklar geri dönüştürülerek EV3'ün iç mekan tasarımında kullanıldı. EV3, toplamda 28,5 kg geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı ile üretimde çevreci yaklaşıma da yeni bir soluk getiriyor.
Yenilikçi çözümler bulmayı ve daha temiz bir gezegene ulaşmayı amaçlayan 7 yıllık ortaklık, Büyük Pasifik Çöp Alanı'ndan yaklaşık yarım milyon kilogram plastiğin çıkarılmasını hedefliyor.
Türkiye'de Satışta
Kia EV3, 58,3 kWh bataryaya sahip standart menzil ve 81,4 kWh bataryaya sahip uzun menzil seçenekleriyle 1.490.500 TL ve 1.920.500 TL arasında değişen fiyat etiketiyle satışa sunuldu.
Yeni EV6 ise, 63 kWh bataryaya sahip Elegance versiyonuyla, lansmana özel 1.920.500 TL fiyat etiketiyle satışa sunuldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin önde gelen otel zincirlerinden Elite World Hotels & Resorts, 26-27 Kasım 2024 tarihlerinde Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Turizm Yatırım Forumu'na (Tourism Investment Forum - TIF) katıldı. Küresel turizm yatırımları için önemli bir referans noktası olarak kabul edilen, iş ve finansal beklentilerin yanı sıra ağ oluşturma fırsatları sunan forumda Elite World Hotels & Resorts, değişen seyahat ihtiyaçlarına yönelik çeşitlendirdiği markaları ve franchise ile büyüme stratejisi kapsamında yer aldı. Dünya genelinde çok sayıda turizm yatırımcısı ve sektör profesyonelinin katılımıyla gerçekleştirilen ve "Destination Future Turkey" temasıyla düzenlenen forumda, Elite World dünya çapında bir otel zinciri olma vizyonu kapsamında sektör temsilcileriyle bir araya gelme fırsatı yakaladı. Türkiye'nin turizm alanında potansiyelini keşfetmek isteyen uluslararası yatırımcılar, finans kuruluşları, banka ve fonlar ile küresel otel markalarının temsilcilerinin de hazır bulunduğu forumda, ekonomi, turizm ve seyahat sektörlerinin geleceği, turizm için finans trendleri ve stratejileri, turizm yatırımlarının öncelikleri, seyahat ve turizmde gelecek trendleri gibi konular ele alındı. Forumda ayrıca gayrimenkul, turizmde sürdürülebilirlik, yeni turizm ekosistemleri, turizmde yeni mekânlar(uzay) gibi gelecek trendleri etkileyen eğilimler de sektör uzmanları tarafından tartışıldı.
Stratejilerini seyahatte değişen ihtiyaçlara göre planlıyor
Seyahatte değişen ihtiyaçları yakından takip eden Elite World Hotels & Resorts, farklı müşteri kitlelerine hitap eden 9 markası ve 5 binin üzerinde yatak kapasitesiyle yaklaşık 50 yıldır Türk turizmine hizmet veriyor. İstanbul'dan Van'a Sapanca'dan Marmaris'e Kuşadası'ndan Yamoussoukro'ya kadar Türkiye'nin ve dünyanın farklı noktalarında, misafir ihtiyaçlarına göre çeşitlendirdiği markalarıyla geniş turist kitlelerine hitap ediyor. 2022 yılından bu yana franchise iş modeliyle büyütme stratejisi uygulayan zincir, yurt içinin yanı sıra yurt dışında da büyüyerek 2030 yılına kadar toplam 50 otele ulaşmayı hedefliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türk girişimciliğinin uluslararası arenadaki başarılarına bir yenisi daha eklendi. Emlak sektörünün önde gelen markalarından Vartur, Dubai'nin en prestijli projelerinden biri olan ROVE Home Marasi Drive kapsamında elde ettiği olağanüstü satış başarısıyla birincilik ödülüne layık görüldü. Bu büyük başarı, sadece Vartur'un gücünü değil, Türk emlak sektörünün global pazardaki iddiasını da bir kez daha kanıtladı.
Dubai'nin en önemli inşaat şirketlerinden IRTH tarafından verilen bu ödül, Vartur'un müşteri odaklı yaklaşımı ve uluslararası emlak piyasasındaki profesyonelliğinin bir sonucu olarak öne çıkıyor. Bu ödül, sadece bir satış başarısını değil, aynı zamanda Vartur'un küresel gayrimenkul piyasasındaki güçlü pozisyonunu da gözler önüne seriyor. Şirket, bu zaferiyle yalnızca Dubai'de değil, dünyanın diğer önemli şehirlerinde de yeni başarılara imza atmayı hedefliyor.
"BAŞKA ŞEHİRLERDE DE ZİRVEYİ HEDEFLİYORUZ"
Vartur Dubai Broker'ı Şerif Nadi Varlı, ödül töreninde yaptığı açıklamada, bu başarının kendileri için büyük bir motivasyon kaynağı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'de bilinen ve güven duyulan bir markayız. Ancak Dubai gibi büyük bir emlak piyasasında bu derece bir başarı elde etmek bizler için çok anlamlı. Bu ödül, sadece Dubai'de değil, dünyanın diğer önemli şehirlerinde de aynı başarıyı tekrarlama cesareti ve motivasyonu sağladı. Diğer büyük şehirlerde de en üst seviyelere ulaşmayı hedefliyoruz."
VARTUR'UN BAŞARISI TÜRK EMLAK SEKTÖRÜNE İLHAM VERİYOR
Vartur'un kazandığı bu prestijli ödül, Türk emlak sektörünün uluslararası arenada rekabet edebileceğini ve dünya çapında büyük projelere imza atabileceğini bir kez daha kanıtladı. Vartur, bu başarıyı daha ileriye taşıyarak, Türk girişimcilerinin uluslararası pazardaki gücünü artırmayı amaçlıyor. Bu önemli başarı, Türk iş dünyasının global ölçekteki etkisini artırırken, Türkiye'nin marka değerine de katkı sunmaya devam ediyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
KPMG'nin iş dünyasında üretken yapay zekâ (GenAI) kullanımına ışık tutan ve her üç ayda bir sonuçlarını yayımladığı yeni "Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon" araştırmasına göre üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 52) GenAI teknolojisini kullanırken, işe yeni giren çalışanların yalnızca yüzde 20'si bu teknolojiyi kullanıyor. Üst düzey yöneticiler ayrıca üretken yapay zekâyı insan kaynakları yöneticilerinden (yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden (yüzde 39) de fazla kullanıyor. Ayrıca üst düzey liderlerin çoğuna (yüzde 70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitimler verilirken çalışanlara verilen zorunlu eğitimler yüzde 28'de kalıyor. Üstelik liderlerin yüzde 25'i çalışanlarına bu konuda zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor.
KPMG'nin yıllık geliri 1 milyar dolar veya daha fazla olan kuruluşları temsil eden 100 ABD merkezli C-seviyesi ve iş liderinin görüşlerini aldığı Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon araştırmasına göre, iş dünyası liderleri üretken yapay zekâ (GenAI) stratejilerini desteklemek için stratejik yatırımlar yapmaya devam ediyor ve önümüzdeki 12 ay içinde birleşme ve satın alma yoluyla inorganik genişleme için ortalama 37 milyon dolar, veri ve analitik içinse 30 milyon dolar harcama yapmayı öngörüyorlar. Ayrıca yeni teknoloji yeteneklerinin işe alınması ve diğer şirketlerle iş birlikleri için 25'er milyon dolar ve müşteri deneyimi iyileştirmeleri için 24 milyon dolar ortalama harcama yapılması da bekleniyor.
Liderlerin yüzde 44'ü, olumlu sonuçlar alma baskısının ortasında, üretken yapay zekâ teknolojisini kurum genelinde ölçeklendirmeye devam ettiklerini kabul ediyor. Çoğu lider GenAI yolculuklarının araştırma, deneme ve planlama aşamalarını geçmiş olsa da yalnızca yüzde 15'i ölçülebilir iş sonuçları ve somut büyüme elde ettiklerini bildiriyor.
KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji Danışmanlığı Lideri Gökhan Mataracı açıklamasında, "Üretken yapay zekâya yönelik dikkatli yaklaşımlara rağmen, iş dünyası liderleri büyük çoğunlukla bu teknolojinin gerçekten dönüştürücü bir güce sahip olduğunu düşünüyor. Bu teknolojiyi desteklemek için veriye ve yeteneklere yapılan yatırımların, çok daha büyük potansiyelleri ortaya çıkarabileceğini giderek daha fazla görüyoruz. Artık CEO'lar bu dönüşümü yönlendirecek üst düzey liderleri atamaya daha fazla önem veriyor ve yönetimdeki ekiplerin teknolojileri daha fazla benimsemelerini bekliyor. CEO'lar ve yönetim kurulları, yapay zekânın dönüştürücü potansiyelini anlamalarını sağlamak için üst düzey liderlik ekiplerine yapay zekâ eğitimi verilmesini de artık zorunlu kılıyor. Bununla birlikte, eğitimleri iş gücünün geneline yayamayan kuruluşlar, bu teknolojinin sunduğu fırsatları kaçırma riskiyle karşı karşıya." dedi.
Yapay zekâ stratejilerinde liderlik CEO'lar dışındaki yöneticilere kayıyor
GenAI stratejileri kurum genelinde önem kazandıkça, liderlerin yüzde 42'si kurumlarının GenAI girişimlerini denetlemek için yeni liderleri işe almayı planladığını ya da aldığını ifade ediyor ki bu oran bir önceki çeyrekte yüzde 27 idi.
CEO'ların yaklaşık üçte biri (yüzde 31) ise hala kuruluşlarının bu alandaki stratejilerine yön veriyorlar, ancak talepler arttıkça ve kuruluşlar yönetici düzeyinde odaklanma ve gözetim gerektiren daha uzun vadeli stratejiler benimsedikçe bu sorumluluklar C-seviyesi yöneticilerle giderek daha fazla paylaşılıyor. Bilgi teknolojilerinden sorumlu yöneticiler (CIO) bu alanda liderlik etme olasılığı en yüksek ikinci grup (%31) olarak öne çıkarken, ardından operasyonlardan sorumlu yöneticiler (COO) ve İnovasyondan Sorumlu Yöneticiler (her ikisi de yüzde 13) geliyor. Araştırma üst düzey liderlerin çoğuna (yüzde 70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitim verildiğini oraya koysa da çalışanlara verilen zorunlu eğitimler yüzde 28'de kalıyor. Üstelik liderlerin yüzde 25'i çalışanlarına zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor.
Yapay zekâ ile ilgili regülasyonlar devam ederken, liderlerin yüzde 67'si bu düzenlemeler karşı temkinli davranıyor, aşırı ve yetersiz düzenlemeleri yaklaşan yönetim değişikliğinin önündeki riskler olarak görüyor. Liderlerin çoğu (yüzde 63), kuruluşlarının gelecekteki uyumluluk gerekliliklerini öngörerek proaktif bir şekilde dahili yapay zekâ politikaları ve yönetişimi uygulamaya koyduğunu söylüyor.
Araştırmadan öne çıkan diğer sonuçlar
Üç ayda bir yapılan araştırmanın dikkat çeken bazı sonuçları ise şu şekilde:
" Liderlerin yüzde 63'ü rekabeti, GenAI yatırım stratejilerini etkileyen en önemli ölçüt olarak görüyor. Bu oran yılın ikinci çeyreğinde yüzde 68'di.
" Gelir, yüzde 51 ile en önemli yatırım getirisi ölçütü olmaya devam ediyor, bunu yüzde 38 ile kârlılık (ikinci çeyrekte yüzde 27) ve yüzde 36 ile verimlilik (ikinci çeyrekte yüzde 40) takip ediyor.
" Üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 52) GenAI kullanırken, işe yeni girmiş çalışanların yalnızca yüzde 20'si GenAI kullanıyor. Bu yöneticiler ayrıca GenAI'yi insan kaynakları yöneticilerinden (yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden (yüzde 39) de daha fazla kullanıyor.
" Liderlerin yüzde 19'u GenAI stratejilerini hayata geçirmek için yeni yönetim kurulu üyelerini işe aldı.
" Liderlerin neredeyse yarısı (yüzde 48) GenAI'nin kullanımı söz konusu olduğunda siber güvenlik ve veri gizliliği konusunda endişe duyuyor. Yüzde 43'ü ise GenAI kullanımı ile ilgili olarak çevresel etki konusunda endişe duyuyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Lojistik sektöründe dökme kimyasal taşımacılık ve çevre dostu çözümleriyle öne çıkan TGL, sektöre yetkin, donanımlı sürücüler kazandırmak amacıyla Profesyonel Sürücü Programı’nı hayata geçiriyor. Kadın ve erkek sürücülere tam destek sağlayan programla lojistik sektörüne yeni bir soluk geliyor. TGL, bu programla lojistik sektörünün ihtiyaçlarına çözüm sunarak hem istihdam yaratmayı hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmayı hedefliyor.
Türkiye lojistik sektörünün lider firmalarından TGL, ülke ekonomisine değer katmak ve sektörde sürdürülebilir bir gelişim sağlamak amacıyla, 30 Kasım Dünya Şoförler Günü’nde hayata geçirdiği “Profesyonel Sürücüler Programı” ile dikkatleri üzerine çekiyor.
TGL İnsan Kaynakları Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi Levent Umut Verim, programın önemi hakkında şöyle konuştu: “Lojistik sektörü, ülke ekonomisinin lokomotiflerinden biridir. Bu nedenle, sektörün sürdürülebilirliği ve güvenliğini sağlamak adına nitelikli sürücüler yetiştirmek büyük önem taşıyor. Profesyonel Sürücü Programı ile hem ülkemizi hem de şirketimizi yurt içi ve yurt dışında başarıyla temsil edebilecek bilgi ve donanıma sahip sürücüler yetiştirmek için sorumluluk alıyoruz. Bu programla yalnızca sektördeki ihtiyacı karşılamayı değil, aynı zamanda tam zamanlı iş imkânları sunarak istihdama katkı sağlamayı da hedefliyoruz. 30 Kasım’da hayata geçireceğimiz bu anlamlı program vesilesiyle, tüm sürücülerimizin Dünya Şoförler Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor; emekleri ve özverileri için teşekkür ediyorum."
Profesyonel Sürücü Programı, kadın ve erkek sürücü adaylarına yönelik eşit fırsatlar sunarken; gerekli bilgi birikimine sahip, yurt içi ve yurt dışında ülkemizi gururla temsil edebilecek profesyonel sürücüler yetiştirmeyi hedefliyor.
Ülke Ekonomisine Destek, İstihdama Katkı
Lojistik sektöründe uzman, eğitimli ve donanımlı sürücülere olan ihtiyaç her geçen gün artarken TGL bu ihtiyacı karşılamak için büyük bir adım atıyor. Tam zamanlı iş imkânları sunan Profesyonel Sürücü Programı, sektördeki yetenekli sürücü açığını kapatmayı ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Programa Katılım Koşulları
Programda yer almak isteyen adaylarda en az B sınıfı ehliyet, aktif sürüş deneyimi ve en az lise mezunu olma gibi temel koşullar aranıyor. Adayların aynı zamanda takım çalışmasına yatkın, problem çözme yeteneği yüksek ve dikkatli çalışma prensiplerine sahip olması bekleniyor.
Adım Adım Profesyonelliğe
Programa kabul edilen adaylar, TGL'nin İnsan Kaynakları Departmanı tarafından yapılan mülakat ve pratik sürüş testlerinden geçecek. Başarılı olan adaylar, profesyonel sürücü olmaları için gerekli olan C ve CE sınıfı ehliyetler ile SRC3 ve SRC5 belgelerini almaları için TGL’nin finansal desteğiyle eğitim sürecine başlayacak. Bu aşamada adaylara hem teorik hem de pratik eğitimlerle kapsamlı bir hazırlık sunulacak.
Geleceğe Yatırım: Sektörde Sürdürülebilir Gelişim
TGL, lojistik sektörünün güçlenmesi ve sürdürülebilir bir gelecek için “Profesyonel Sürücü Programı” gibi projeleri desteklemeye kararlı. Profesyonel Sürücü Programı’na katılmak isteyen adaylar için 2024 yılı başvuruları başladı. 2025 yılında üç ayda bir yenilenecek olan bu program, lojistik sektörüne olan ilgiyi artırmayı ve farkındalığı yüksek sürücüleri sektöre kazandırmayı hedefliyor. Programa başvurular, TGL’nin internet sitesi üzerinden gerçekleştirilecek. https://panel.basinlistem.com/[email protected]&MailID=41729776&url=https%3a%2f%2ftetglobal.com%2fprofesyonel-suruculer-programi%2f
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dünyanın en köklü ilaç ve kimya şirketlerinden biri olan Merck, çalışan gelişimini destekleyen yaklaşımlarını her yıl düzenlediği ‘Global Gelişim Haftası’ ile sürdürüyor. Bu yıl Kasım ayı içerisinde gerçekleştirilen bu özel haftada, hem Merck Türkiye hem de global olarak Merck çalışanlarının yetkinliklerini, bilgilerini ve iyi olma hallerini en üst düzeye taşımayı amaçlayan çeşitli eğitimler, toplantılar ve etkinlikler düzenlendi.
“Her çalışan, bir potansiyeldir” mottosuna sahip Merck, bu potansiyeli en üst düzeye çıkarmak ve çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmek için kurum içi etkinlikler gerçekleştiriyor. Çalışan odaklı bu yaklaşım doğrultusunda şirket 2019’dan bu yana her yıl ‘Merck Global Gelişim Haftası’nı düzenliyor.
Merck Global Gelişim Haftası kapsamında, hem yerel hem de global düzeyde çalışanların gelişimini destekleyen çok çeşitli eğitim oturumları organize ediliyor. Bu oturumlar, açık iletişimden liderlik yetkinliklerine, yapay zeka uygulamalarından iyi olma haline kadar geniş bir yelpazede bilgi ve beceri kazandırmayı hedefliyor. Merck, şirket içi uzman eğitmenlerin yanı sıra sektörün önde gelen profesyonellerini de bir araya getirerek çalışanlarının yetkinliklerini en üst düzeyde tutmayı amaçlıyor.
Merck Türkiye’den hafta kapsamında çeşitli etkinlikler
Bu özel haftanın Türkiye ayağında, Merck Türkiye Genel Müdürü Şehram Zayer ve İnsan Kaynakları Direktörü Gaye Mescioğlu’nun açılış konuşmaları ile başlayan etkinlikte, “Geleceğin Merck’ezi” projesi tanıtıldı ve gelişim yolculığunda şirket çalışanlarına ışık tutacak yeni global platformun lokal lansmanı yapıldı. Hafta boyunca liderlerle sohbetler, eğitim oturumları ve iyi olma hali etkinlikleri hayata geçirildi.
İyi olma hali gününde, “Günlük Hayatta Dengeyi Bulmak” başlıklı bir webinar düzenlendi, ardından gerçekleştirilen aromaterapi atölyesi ile çalışanlar keyifli ve rahatlatıcı bir deneyim yaşadı.
“Gelişim Planı Hazırlama Eğitimi”, “İleri Bildirim Eğitimi” ve “Duygusal Zeka Eğitimi” konulu oturumlarda ise çalışanların profesyonel gelişimlerine katkıda bulunuldu.
Bu yılki Gelişim Haftası bağış kampanyası ile fark yarattı
Bu yılki Gelişim Haftası, toplumsal faydaya yönelik anlamlı bir sosyal sorumluluk girişimi ile de taçlandırıldı. Çalışan gelişiminin toplumsal faydayla buluştuğu bu girişimde; çatışma ve savaş bölgelerindeki çocukların eğitimine destek sağlamak amacıyla, oturumlara katılan her bir çalışan adına “Visions for Children” sivil toplum kuruluşuna 1’er Euro bağış yapıldı. Merck, global düzeyde gerçekleştirdiği bu bağış kampanyası ile çocukların eğitim yoluyla daha iyi bir geleceğe ulaşmalarına katkı sağlamayı hedefliyor.
Merck Hakkında:
Dünyanın lider bilim ve teknoloji şirketlerinden Merck, Sağlık Hizmetleri, Yaşam Bilimleri ve Elektronikler alanlarında faaliyet göstermektedir. Şirketin yaklaşık 64.000 çalışanı, daha keyifli ve sürdürülebilir bir şekilde yaşamanın yeni yollarını bulmak için her gün milyonlarca insanın hayatında olumlu bir fark yaratmak amacıyla çalışmaktadır. Merck, gen düzenleme teknolojilerini geliştirme ve benzersiz yöntemler keşfetmekten, akıllı cihazlar kullanarak en zorlu hastalıkları tedavi etmeye kadar her alanda varlığını göstermektedir. 66 ülkede faaliyet gösteren şirket için, bilimsel merak ve sorumluluk sahibi girişimcilik teknolojik ve bilimsel gelişimin kilit unsurları olmuştur. Merck, 1668 yılındaki kuruluşundan bugüne bu şekilde büyümüştür. Şirketi kuran aile, halka açık şirketin hisselerinin çoğunluğuna sahip olmayı sürdürmektedir. Merck, Merck adının ve markasının küresel haklarına sahiptir. Bu konudaki tek istisna ABD ve Kanada’dır; Merck’in farklı iş kolları ABD’de ve Kanada’da sağlık alanında EMD Serono, yaşam bilimlerinde MilliporeSigma ve elektronikler konusunda EMD Performance Materials adıyla faaliyet göstermektedir. http://www.merck.com.tr/tr
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Enerji ve kaynak kullanımında %40’a varan tasarruf imkânı sunan akıllı yeşil binalar, ticari gayrimenkullerin kira değerini %12’ye, satış değerini ise %35’e varan oranlarda artırıyor. Denge Değerleme, “Value for Sustainability - Endüstriyel Tesislerde Sürdürülebilirlik Değeri” etkinliğinde, sanayici ve üreticiler için maliyetlerin sürekli arttığı, karbon nötr hedeflerinin yaklaştığı bir dönemde daha da önem kazanan sürdürülebilir tesislerin faydalarını, iş ortakları ile anlatmaya hazırlanıyor.
Gayrimenkul, taşıt, makine ve ekipman gibi tüm maddi duran varlıkların değerlemesini yapan, aynı zamanda gayrimenkul geliştirme ve yatırım danışmanlığı hizmetleri de sunan Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık A.Ş., endüstriyel tesislerde sürdürülebilir uygulamaların değer bazında sağladığı önemli katkıya dikkat çekecek.
Akıllı yeşil binalar, endüstriyel tesislerin kira değerini %12, satış değerini ise %35’e kadar artırabiliyor. Ayrıca kaynak ve enerji kullanımında %40’a varan tasarruf şansı sunuyor. Öte yandan küresel ticari gayrimenkul yatırımcılarının yaklaşık %36’sı için öncelikli gerekçeler regülasyonları karşılarken mütevazı bir gelir elde etme hedefi olurken, sadece %23’ü taahhütlerin uzun vadede getirisi olduğu inancıyla sürdürülebilirliği temel iş stratejisi olarak görüyor. Bu farkındalıkla ÇEDBİK ve Altensis desteğiyle Minoa Pera’da 4 Aralık’ta düzenlenecek “Value for Sustainability - Endüstriyel Tesislerde Sürdürülebilirlik Değeri” başlıklı etkinlik, sürdürülebilir değerlerin geleceğe nasıl yön verdiğini sektörün uzmanlarıyla ele alacak.
Bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek zirve, Denge Değerleme Yönetim Kurulu Başkanı Baki Budakoğlu ve Yönetim Kurulu Üyesi Simla Budakoğlu’nun açılış konuşmalarıyla başlayacak.
Endüstriyel Tesislerde Sürdürülebilirlik Stratejisi
İstanbul Teknik Üniversitesi Gayrimenkul Geliştirme Programı Öğretim Görevlisi Dr. İlhami Akkum’un “Endüstriyel Tesislerin Sürdürülebilirlik Skoru” başlıklı konuşmasıyla devam edecek olan etkinliğin ilk oturumunda; Denge Değerleme’nin ticari gayrimenkullerde sürdürülebilirlik uygulamaları ve değere sağladığı etkiye yönelik bulguları ve çıkarımları paylaşılacak.
Yeşil dönüşüm ve endüstriyel yansımalarının değerlendirileceği “Endüstriyel Tesislerde Sürdürülebilirlik Faaliyetleri, Sonuçları ve Kurumsal Stratejiler” adlı ikinci panelde moderatörlük koltuğunda TRASTA CEO’su Bülent Görer oturacak. Panelde ENSİA Yönetim Kurulu Üyesi Emre Ata, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Direktörü ve UNSDSN Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Atabarut, Türkiye Varlık Fonu Proje Finansmanı ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Ünay Karpuz ve INTERCON Genel Müdürü Mehmet Ata Ceylan değerlendirmelerde bulunacak.
OSB’lerdeki yeşil dönüşüm ve ticari gayrimenkul projelerinde sürdürülebilirliğe verilen önemin ele alınacağı “Sanayi Alanında Sürdürülebilir Adımlar ve Öngörüler” adlı üçüncü ve son panelin moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Sürdürülebilirlik Editörü Başak Nur Gökçam üstlenecek. Konuşmacı koltuğunda ise Siemens Sürdürülebilirlik ve İş Geliştirme Başkanı Gülşah Öztürk, Altensis Kurucusu Emre Ilıcalı, ESCON Enerji CEO’su Onur Ünlü ve BASF İnovasyon Teknoloji Merkezi EMEA Güney-Doğu Pazar Geliştirme ve Sürdürülebilirlik Direktörü Mübahat Akgün yer alacak.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.