Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Huawei Türkiye, Ar-Ge yatırımlarıyla ve farklı sektörlerde yürüttüğü yenilikçi projeler ve sürdürülebilir çözümlerle Türkiye'nin dönüşümünde fark yaratmayı sürdürüyor. Huawei bu alandaki liderliğini, Ar-Ge alanındaki somut yükselişiyle de pekiştiriyor.
 
Huawei Türkiye, Ar-Ge harcamaları, istihdam ve çeşitlilik konularında kaydettiği önemli başarılarla bilişim dünyasında öne çıkıyor. Turkish Time'ın '2023 Yılı Ar-Ge 250 Araştırması'na göre, Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi, geliştirdiği 54 proje ve 1000'e yakın çalışanıyla Türkiye'de en çok Ar-Ge harcaması yapan firmalar arasında 15. sırada yer aldı.
 
Şirketin Ar-Ge alanındaki başarısı, yalnızca harcama miktarlarıyla sınırlı kalmıyor. Huawei, yüksek lisans ve doktora seviyesindeki personel istihdamında Türkiye genelinde 14. sırada yer alarak, eğitimli iş gücüne verdiği önemi de gösteriyor. Kadın çalışan sayısında 11. sırada bulunan Huawei, çeşitlilik ve kapsayıcılık konularında da sektörde öne çıkıyor. Hauwei, Türkiye'deki Ar-Ge merkezleri içinde, toplam istihdam açısından ise 10. sırada yer alıyor.
 
Huawei Türkiye Ar-Ge'den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı He Ming, Huawei Türkiye'nin Ar-Ge yatırımlarının hem yerel hem de küresel düzeyde önemli etkiler yarattığını belirterek, şirketin Türkiye'deki dijital dönüşüme liderlik ettiğini vurguladı. He Ming, Huawei Türkiye Ar-Ge Merkezi'nin geliştirdiği 54 proje ve 1000'e yakın çalışanıyla Türkiye'nin teknoloji ekosistemine değer kattığını ifade etti. Şirketin başarısının yalnızca harcama miktarlarıyla sınırlı olmadığını, yüksek lisans ve doktora seviyesindeki istihdamıyla Türkiye'nin teknoloji yetenek havuzunu güçlendirdiklerini ve çeşitlilik ile kapsayıcılık konularında sektörde fark yarattıklarını belirten He Ming, akademik işbirlikleri ve eğitim programlarıyla geleceğin bilişim uzmanlarını yetiştirmeye devam ettiklerini de sözlerine ekledi.
 
2010 yılından bu yana Türk mühendislerin katkılarıyla geliştirilen projeler; yapay zeka, mobil servisler, bulut teknolojileri, 4.5G, 5G ve 5.5G gibi alanlarda şirketin liderliğini güçlendiriyor. Bu projeler, yalnızca Türkiye'de değil, küresel ölçekte de bilişim ekosistemine değer katıyor.
 
Huawei, Türkiye'de yerel bulut servisleriyle de öne çıkıyor. Huawei Cloud, iş dünyasına geniş kapsamlı bir bulut ekosistemi sunarak, dijital dönüşüm süreçlerinde müşterilerine esnek ve verimli iş modelleri geliştirme fırsatı veriyor. Son dönemde bulut bilişim çözümleriyle önemli ilerlemeler kaydeden Huawei, müşterilerinin dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırarak, onların küresel rekabette daha güçlü bir konum elde etmelerine yardımcı oluyor.
 
Huawei'in Türkiye'deki Ar-Ge Merkezi, bilişim sektörüne yeni yetenekler kazandırmak için çeşitli akademik işbirlikleri ve eğitim programları da yürütüyor. Şirketin hayat geçirdiği 'Huawei Student Developer (HSD) Programı' ile 30'dan fazla üniversitedeki kampüs elçileri, öğrencilerin Huawei teknolojilerini keşfetmelerine ve bu alanda kendilerini geliştirmelerine destek oluyor. Ayrıca, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Milli Teknoloji Hamlesi kapsamındaki 'Sektör Kampüste' ve 'Yapay Zeka Uzmanlık' programlarına verilen destekle, yapay zeka, bulut bilişim ve büyük veri alanlarında önemli katkılar sağlanıyor.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Türkiye’nin en büyük Web3 etkinliklerinden Istanbul Blockchain Week, bir kez daha blockchain ve Web3 ekosisteminin dünyanın dört bir yanındaki paydaşlarını İstanbul'da buluşturdu. Hilton İstanbul Bomonti Otel ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe ekosistem paydaşları yoğun ilgi gösterdi.



Önde gelen Web3 PR & Pazarlama ajansı EAK Digital tarafından düzenlenen Türkiye’nin önde gelen Web3 etkinliklerinden Istanbul Blockchain Week’in üçüncüsü bu yıl “Teknolojinin Geleceğini Keşfedin” temasıyla düzenlendi.

 

Hilton İstanbul Bomonti Otel ve Kongre Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlayan etkinlikte; 2 gün boyunca 50’den fazla sektörel katılımcı konuşmalarını gerçekleştirdi. Sektörün en önemli blokchain bilgilendirme ve on-chain analiz firması Arkham Intelligence’ın isim sponsoru olduğu etkinliğin bu seneki konuşmacı kadrosunda; Animoca Brands Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Yat Siu, TON Foundation Global İş Geliştirme Yöneticisi Ömür Çataltepe, Arkham Intelligence Kurucu Ortağı ve CEO’su Miguel Morel, MultiversX Kurucu Ortağı ve CEO’su Benjamin Micu, Mantra ve Soma.Finance CEO’su ve Kurucu Ortağı John Mullin, Bitpace CEO’su ve Kurucu Ortağı Anıl Öncü ve EY Türkiye Blokzincir Bölüm Lideri Esra Özdemir gibi birçok önemli isim yer aldı.

 

“İstanbul, blockchain endüstrisi için önemli bir buluşma noktası haline geldi”

 

İstanbul’da global kripto ekosistemiyle bir araya gelecekleri için heyecanlı olduklarını belirten Istanbul Blockchain Week Kurucusu Erhan Korhaliller, “Web3 ve blockchain ekosisteminin dünyanın dört bir yanındaki temsilcilerini üçüncü kez üst üste Istanbul Blockchain Week’te bir araya getirmekten mutluluk duyuyoruz. Bu etkinlikle birlikte Avrupa ve Asya kıtalarını birbirine bağlayan İstanbul, blockchain endüstrisi için de önemli bir buluşma noktası haline geldi. Bu yıl “Teknolojinin Geleceğini Keşfedin” temasıyla düzenlediğimiz Istanbul Blockchain Week’teki sponsorlarımıza, konuşmacılarımıza ve tüm misafirlerimize teşekkür ederiz.” dedi.

 

Istanbul Blockchain Week’te düzenlenen workshop’ta çalışma sistemleri hakkında bilgi veren Arkham Intelligence Kurucu Ortağı ve CEO’su Miguel Morel, “Arkham, verileriyle insanlara portföy balansı ve işlemler hakkında bilgi sağlıyor. Farklı ağ ve zincirlerden veri toplayarak kendi bünyemizde toplu bir data yaratıyor ve yapay zekâyı da kullanarak belirli bir paranın bulunduğu farklı cüzdanları tespit edebiliyoruz. Şu anda ABD, İngiltere, Almanya ve El Salvador başta olmak üzere çok sayıda büyük devlet Arkham'da bulunuyor.” dedi.

 

Istanbul Blockchain Week’te yaptığı konuşmada TON ekosistemi için sahip oldukları entegrasyonların sayısını artırmayı planladıklarını belirten TON Foundation Global İş Geliştirme Yöneticisi Ömür Çataltepe, “Ekosistemimizde olabildiğince çok köprü olmasını istiyoruz. Çünkü bunun, diğer zincirlerle TON arasındaki akışın sağlanması için önemli olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan altyapı sağlayıcılarımızın ve cüzdanlarımızın da sayısını artıracağız. Neredeyse herkesin cebinde bir TON cüzdanı bulundurması gerekiyor. Ekosistemimizde mümkün olduğunca çok cüzdan bulundurmak, benimsenmeyi artıracaktır.” dedi.

 

“Kullanıcılar, hangi verileri paylaşmak istediğini belirleme fırsatına sahip olmalı”

 

Anonimliğin kullanıcının kendi tercihinde olması gerektiğini belirten MultiversX Kurucu Ortağı ve CEO’su Benjamin Micu, “Şu anda Web2’de çok fazla anonimlik olmadığını düşünüyorum ve hiçbir sistemde de yüzde 100 oranında bir anonimliğin mümkün olmadığına inanıyorum. Ancak, anonimliği sağlamaya ve bunu gerçekten uyumlu bir şekilde gerçekleştirmeye yardımcı olabilecek teknolojiler mevcut. Blockchain savunucuları olarak, verilerin kullanıcı tarafından kontrol edilmesini istiyoruz. Kullanıcılar, hangi verileri paylaşmak istediğini belirleme fırsatına sahip olmalı.” dedi.

 

İsim sponsoru Arkham’ın yanı sıra Istanbul Blockchain Week’i destekleyen diğer önde gelen firmalar ise şu şekilde:

 

Casper, GCB, MultiversX, Artiffine, Sui, Avalance, TecNodes Network, CoinEx, EMCD, Diamante Blockchain, HTX, Gate.TR, Manta Network, Partisia Blockchain, Dark Machine, IoTeX, Future Blockchain Summit, Waves, Crypto Oasis, Storm ve QEVM.

 

W3E Gaming

 

Istanbul Blockchain Week aynı zamanda bölgenin en büyük Web3 oyun etkinliği olan W3Expo’ya ve W3E Gaming’e de ev sahipliği yaptı. Katılımcılar, W3E Gaming alanında adrenalin dolu Web3 espor dünyasına giriş yaparak oyun demolarını, turnuvalarını deneyimleyeme fırsatı yakaladı.

 

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

81 ilde 16 bini aşkın personel ve 30 yılın üzerindeki deneyimiyle her sektörden özel şirket ve kamu kurumuna güvenlik hizmeti veren Tepe Savunma; şirketlerdeki en yaygın güvenlik zafiyetlerinin, erişim kontrolleri ve tahliye planlamalarındaki yetersizlikten kaynaklandığını belirtiyor. Kullanılan eski güvenlik teknolojileri ve yetersiz güvenlik planlarının, emniyet zafiyeti yol açan en önemli unsurlar olduğunun altını çiziyor.

Günümüzde şirket güvenliği, işletmelerin varlıklarını ve itibarlarını koruma adına hayati önem taşıyor. Güvenlik açıkları, her tesiste farklılık göstermekle birlikte, genel olarak dikkat edilmesi gereken pek çok unsur bulunuyor. 81 ilde 16 bini aşkın personelle güvenlik hizmeti veren ve Türkiye’nin en değerli şirketleri arasında yer alan Tepe Savunma, şirketlerde güvenlik zafiyeti yaratan başlıca unsurlara ve güvenliği artırmak için alınabilecek önlemlere dair tecrübelerini paylaştı.

Güvenlik zafiyetinin öncelikle içeriden oluşabileceğine dikkat çeken Tepe Kurumsal Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Savaş Aydın, “Şirketlerde en riskli grup, işletmede çalışmakta olan veya daha önce çalışmış, tesisi ve güvenlik uygulamalarını bilen kişilerdir. Erişim kontrol önlemlerinin yetersiz olması, eski teknolojiye ait güvenlik kameralarının kullanımı, güvenlik planlarının eksikliği ve tahliye planlamalarının yetersizliği de en yaygın güvenlik zafiyetleri arasında yer almaktadır” dedi.

“Risk analizi yapılmalı ve stratejiler oluşturulmalı”

Caydırıcı güvenlik önlemlerinin olası birçok tehlikeyi engelleyeceğine dair vurgu yapan Savaş Aydın, “Şirketlerin güvenliğini artırmak için risk analizi yapılmalı ve risk yönetimi stratejileri oluşturulmalıdır. Risk analizi, mevcut güvenlik profillerini ortaya koyar ve gerekli güvenlik ihtiyaçlarını belirler. Geliştirilecek güvenlik önlemleri ve yüksek riskleri azaltmak için alınması gereken tedbirler bu paralelde belirlenmelidir” diye konuştu.

“Tehditleri önlemek için kapsayıcı bir bakış açısı sunuyoruz”

Sundukları tehdit önleyici hizmete dair de bilgi veren Aydın, “Tepe Savunma Alarm ve Uzaktan İzleme Merkezimiz, tesislerin güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak için kapsamlı bir Güvenlik Tehdit Yönetim Sistemi (STMS) sunuyor. Sistemimiz, kontrol odaları, güvenlik kabinleri ve mobil devriye ekiplerindeki operatörlere ortak bir ara yüz sağlıyor. Böylelikle hızlı iletişim ve müdahale imkanı yaratılıyor. Ayrıca çeşitli güvenlik alt sistemleri ve sensörler arasında da bütünlük oluşturuluyor. Bu kapsamda da hem teknolojik hem de fiziksel güvenlik çözümlerimiz ile tesislerin güvenliğini artırıyoruz” dedi.

“Teknoloji güvenlik alanında da yenilikleri getirdi”

Şirket güvenliğinde kullanılan teknolojik uygulamalara dair de Aydın, “Teknolojinin hızla gelişmesiyle güvenlik alanında da yeniliklere imza atıldı. Yapay zeka ve makine öğrenmesi, güvenlik kameralarının analizinde ve tehditlerin tespitinde kullanılıyor. Biyometrik tanıma sistemleri de kimlik doğrulama ve erişim kontrolü alanlarında yaygınlaşıyor. Radarlar, çatı yazılım sistemleri ve siber güvenlik önlemleri de güvenlik yönetiminde kritik rol oynuyor” ifadelerini kullandı.

“3D ve kızılötesi ışık teknolojileriyle yetkisiz kişileri tespit ediyoruz”

Tepe Savunma olarak şirket içi ve dışındaki giriş kontrollerini en son teknolojiyle yürüttüklerini belirten Aydın, “QR kod ve NFC sistemimizle giriş işlemlerini daha güvenli hale getiriyoruz. Ekranda oluşan QR kodu Tepe Mobil uygulamamıza okutarak veya NFC özellikli telefonlar ile giriş işlemi yapılabiliyor. Manyetik kart okuma ve parmak izi tarayıcı ile de kapı açma işlemlerini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca geçiş kontrol sistemlerimize de ekstra bir güvenlik katmanı ekliyoruz. İnsanları ve nesneleri algılayan 3D ve kızılötesi ışık teknolojileri kullanarak, şirkete girmeye çalışan yetkisiz kişileri tespit ediyoruz. Tek kare veya IP kamera desteği ile de bu kişiler hakkında sistemde uyarı oluşturulmasını sağlıyoruz’’ diye konuştu.

“Veri yedekleme ve alternatif haberleşme önlemleri alınmalıdır”

Afet durumlarında yapılması gerekenlere dair de Aydın, “Doğal afetler ve acil durumlar için hazırlıklı olmak, şirketlerin varlıklarını sürdürebilmeleri adına kritik öneme sahiptir. Afet ve acil durum eylem planları hazırlanmalı, gerekli eğitimler verilerek donanım ve yazılımlar önceden tedarik edilmelidir. Ayrıca veri yedekleme ve alternatif haberleşme yöntemleri gibi önlemler alınmalıdır” dedi.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Avrasya bölgesinin en büyük ve en kapsamlı baskı ve endüstriyel reklam fuarı olan FESPA Eurasia 2024’e sayılı günler kala, global olarak gerçekleştirilen araştırmalar ve uzman görüşleri, sektörün dinamiklerine, değişimlerine ve gelecek öngürlerine dair sektör profesyonellerine ışık tutuyor. Baskı sektörünün gelecek nesillere nasıl bir kariyer kapısı araladığını ve bu sektörün genç nesillere nasıl adapte olması gerektiğini gözler önüne seriyor.

 

Baskı endüstrisi, teknoloji ve müşteri beklentilerinin hızla değişmesiyle dönüşüm geçiriyor. Bu süreçte yeni nesil yeteneklerin sektöre kazandırılması ve bu yeteneklerin elde tutulması, işletmelerin uzun vadeli başarısı için kritik önem taşıyor. FESPA Eurasia, baskı işletmelerinin genç çalışanlarla daha iyi ilişkiler kurabilmesi için esneklik, anlamlı eğitim programları ve inovatif işe alım stratejilerini benimsemeleri gerektiğini vurguluyor.

 

Esneklik ve Çeşitlilik: Yeni Neslin Beklentileri

Yeni nesil çalışanlar, iş hayatında esneklik ve çeşitlilik arıyor. Z jenerasyonu, geleneksel çalışma saatlerinden ziyade, iş-yaşam dengesine önem veriyor ve iş yerinde anlam arayışı içinde. İşletmelerin bu beklentilere uyum sağlaması, yetenekli gençleri çekmenin ve elde tutmanın en önemli adımlarından biri olarak öne çıkıyor.

 

Öğrenme ve gelişim öncelikli eğitim programları

Eğitim ve gelişim fırsatları sunan işletmeler, genç çalışanlar için cazip işverenlerin başında geliyor. FESPA Eurasia, işletmelerin genç çalışanlara yönelik kapsamlı ve sürekli eğitim programları sunarak onların mesleki gelişimlerini desteklemeleri gerektiğini belirtiyor. Bu, sadece çalışanların yetkinliklerini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda işveren bağlılığını da güçlendiriyor.

 

Dijital ve Sosyal Bilinçli Bir Nesil

Yeni nesil, dijital becerileri yüksek ve sosyal bilince sahip bir grup olarak tanımlanıyor. Bu nesil, sosyal sorumluluk projelerine değer veriyor ve iş yerinde anlam arayışı içerisinde. İşletmelerin, bu beklentilere uygun inovatif istihdam stratejileri geliştirmesi, sektörde rekabet avantajı elde etmelerini sağlıyor.

 

Yeni Neslin Baskı Sektörüne ve Geleceğine Bakışı

Yeni nesil, baskı sektörünü sadece bir iş kolu olarak değil, aynı zamanda dijital dönüşümün ve sürdürülebilirliğin bir parçası olarak görüyor. Bu kuşak, baskının geleceğinde çevresel etkilerin azaltılmasını ve teknolojik yeniliklerin daha fazla benimsenmesini önemsiyor. FESPA Eurasia, bu bilinçli yaklaşımı destekleyerek, baskı sektörünün geleceğini şekillendiren gençlerle sağlam bir işbirliği kurmayı hedefliyor.

 

FESPA Eurasia Genel Müdürü Levent Olcayto, bu konuda şunları söylüyor: “Yeni nesil çalışanlar, sadece bir iş aramıyor; aynı zamanda değer verdikleri bir amaca hizmet etmek istiyorlar. Baskı işletmeleri, bu beklentilere yanıt vererek hem yetenekli çalışanları çekebilir hem de iş performansını artırabilir. Geleceği şekillendiren gençlerle kurulan sağlam ilişkiler, sektörümüzü daha da ileri taşıyacaktır.”

 

FESPA Eurasia, baskı işletmelerine, genç yeteneklerle uyum içinde çalışarak başarıyı sürdürülebilir kılmanın yollarını sunmaya devam ediyor.

 

FESPA Eurasia hakkında:

 

Global baskı federasyonu FESPA ve ARED (Açıkhava ve Endüstriyel Reklamcılar Derneği) ortaklığıyla kurulan FESPA Eurasia, ilk fuarını 2013 yılında gerçekleştirdi. 2013 yılından bu yana toplam 10 fuar gerçekleştiren FESPA Eurasia, 2024’te 11-14 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da endüstriyel reklam ve baskı dünyasını 11. kez yeniden bir araya getirecek.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Fortinet OT Güvenlik Platformu'ndaki güncellemeler arasında daha da sağlamlaştırılmış cihazlar, gelişmiş güvenli ağ ve güvenlik operasyonları özellikleri ve OT tedarikçileriyle kapsamlı ortaklıklar yer alıyor.
 

Ağ ve güvenliğin yakınsamasına öncülük eden küresel siber güvenlik lideri Fortinet, halihazırda sektörün en kapsamlısı olan OT güvenlik platformunda yaptığı güncellemeleri duyurdu. Fortinet'in büyüyen siber-fiziksel sistemler (CPS) pazarı için güvenlik sağlama taahhüdünü ve enerji, savunma, su tedarik sistemleri, üretim, gıda, ulaşım ve daha fazlasını kapsayan dikeylerde kritik altyapıyı korumaya adanmışlığını yansıtan bugünkü haberler, müşterilere gelişmiş güvenli ağ ve güvenlik operasyonları (SecOps) yetenekleri sağlıyor ve Fortinet'in önde gelen OT satıcılarıyla stratejik ortaklıklarını genişletiyor.

Fortinet 2024 Operasyonel Teknoloji ve Siber Güvenlik Durumu Raporu'na göre, OT sistemlerini tehlikeye atan siber saldırılar artıyor ve kurumların neredeyse dörtte üçü (%73) yalnızca OT sistemlerini veya hem BT hem de OT sistemlerini etkileyen bir izinsiz girişle karşılaşıyor (2023'te %49'du). Sonuç olarak, kurumların kritik altyapılar da dahil olmak üzere OT ortamları için özel olarak tasarlanmış siber güvenlik çözümleri kullanmaları her zamankinden daha kritik hale geldi.

Fortinet CMO'su John Maddison, “Operasyonel altyapı birbirine daha fazla bağlandıkça, saldırı yüzeyi de artıyor ve bu da daha büyük siber risklere yol açıyor. Geleneksel bilgi teknolojisi (BT) güvenlik araçları etkisiz ve daha da kötüsü operasyonel teknoloji (OT) ortamında bile kullanılamıyor. Fortinet, 20 yılı aşkın süredir sektör lideri bir OT güvenlik platformu oluşturuyor ve bugün platform genelinde birçok geliştirmeyi duyurmaktan gurur duyuyoruz.”

Platformdaki en son güncellemeler şunları içeriyor:

OT güvenli ağda yeni gelişmiş yetenekler

Varlık kimliğini, konumunu ve iletişim yollarını iyileştirmek için yapılandırılabilir varlık konumu ile FortiOS OT Görünümünde gelişmiş varlık tanımlama ve OT ağ topolojisi.

FortiOS'ta genişletilmiş sanal yama yetenekleri ve yeni yetenekler: FortiGuard OT Güvenlik Hizmeti'ne sanal yama imzalarının eklenmesi, geniş kapsamlı güvenlik açığı koruması ve yamalanmamış OT varlık koruması sağlıyor.

İki yeni dayanıklı anahtar serisi: FortiSwitch Rugged 216F-POE (Ethernet üzerinden güç), bant genişliği yoğun endüstriyel ortamları ve yedekli mimarileri desteklemek için tasarlandı ve FortiSwitch Rugged 424F-POE, Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) cihazlarına güç sağlamak için tasarlanmış özelliklere sahip.

FortiSRA, uzak üçüncü taraf yüklenicileri, denetçileri ve çalışanları desteklemek için güvenli uzaktan erişim sağlayarak kritik OT sistemlerini uzaktan erişim ve güvenilmeyen ağlardan gelen tehditlere karşı koruyor.

FortiExtender Araç güncellemesi, zorlu çevre koşullarına dayanacak şekilde sağlamlaştırılmış bir form faktöründe filo yönetimini mümkün kılıyor ve araçlar ve ilk müdahale ekipleri için gerçek anlamda birleşik bir platform oluşturmak için uzak FortiGate Yeni Nesil Güvenlik Duvarlarından güvenli LAN uzantısı sunuyor.

Yapay zeka odaklı OT Güvenlik Operasyonları yeteneklerinin genişletilmesiyle, büyüyen OT Tehditlerine karşı savunma

FortiSOAR'da OT varlık yönetimine sahip bir IT/OT genel bakış panosu olan OT View ve OT ağı ve varlık görünürlüğünü ve OT için iyileştirmeyi artırmak için yeni uyumluluk çalışma kitapları dahil olmak üzere genişletilmiş OT yetenekleri.

FortiAnalyzer'da NERC CIP, IEC 62443-3-3 ve IT/OT Risk raporları oluşturularak analitik ve raporlama yetenekleri artırıldı. Yakında çıkacak olan IoT/IIoT/OT gösterge paneli, yasal uyumluluk ve güvenlik duruşu değerlendirmelerine daha fazla yardımcı olmak için Medikal Nesnelerin İnterneti (IoMT) için analitik desteği içeriyor.

OT'ye yönelik FortiNDR, BT/OT altyapısı genelinde bilinen ve bilinmeyen tehditleri belirlemek ve OT ağ anormalliklerini tespit etmek için ağ davranış analizi sağlar.

FortiDeceptor-as-a-Service, OT ve IoT için ek cihazlar ve protokoller ile genişletilmiş aldatma ve kullanıcı deneyimlerini kolaylaştırmak için basitleştirilmiş dağıtımlar sunuyor.

Fortinet'in OT iş ortaklıklarının geliştirilmesi

Fortinet'in küresel iş ortağı ekosistemi, müşterilerin siber esnekliği en üst düzeye çıkarmasına ve operasyonel verimliliği artırmasına yardımcı olmak için üst düzey OT uzmanlığına sahip kurumları bir araya getiriyor.
Fortinet Alliance ortakları Armis ve Claroty ile Fortinet Open Ecosystem'inin bir parçası olarak yapılan son işbirlikleri, FortiManager, FortiSIEM, FortiSOAR ve FortiNAC ile eyleme geçirilebilir OT varlık bilgilerini en üst düzeye çıkarmak, müşteriler için OT ağ operasyonlarını basitleştirmek ve müşterilerin güvenlik duruşlarını iyileştirmek için yeni ve geliştirilmiş entegrasyonlar üretti.
Ayrıca Fortinet, OT kanal ortaklarını OT ağ altyapısını tasarlamak ve dağıtmak için ihtiyaç duydukları araçlarla güçlendirmek için yeni bir Engage Preferred Services Partner (EPSP) OT Practice atamasını tanıttı.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Teknopark İstanbul’un üyesi olduğu ASPA (Asya Bilim Parkı Birliği) Konferansı, 19-21 Ağustos 2024 tarihleri arasında Moğolistan'ın Ulan Batur kentinde ‘Bölgesel Kalkınmada Bilim ve Teknoloji Parklarının Rolü ve Etkisi’ temasıyla gerçekleştirildi. Teknopark İstanbul bünyesinde başarılı çalışmalar yürüten Yongatek Microelectronics, ASPA Ödülleri’nde “Büyüyen Şirketler” kategorisinde Mükemmellik Ödülü’nün sahibi oldu.

Türkiye’nin ‘Derin Teknoloji Merkezi’ Teknopark İstanbul çatısı altında; mikroelektronik alanında mikrodenetleyici ÇENTİK, video işleme çipi KIRMIK ve donanım olarak programlanabilir çip SAKA gibi farklı projeler yürüten Yongatek Microelectronics, Moğolistan’da düzenlenen 27. ASPA Konferansı’ndan ödülle döndü. 2014 yılında Türkiye'nin çip tasarım ve üretim merkezi olma misyonuyla kurulan şirket, Teknopark İstanbul tarafından aday gösterildiği “Büyüyen Şirketler” kategorisinde Mükemmellik Ödülü’nü kazandı.

Özellikle uluslararası arenada firmaların elde ettikleri başarıların diğer firmalar için ön açıcı ve ilham verici olduğunun altını çizen Teknopark İstanbul Genel Müdürü M. Fatih Özsoy, “Asya Bilim Parkı Birliği, girişimcilik ekosisteminin önemli organizasyonlarından biri ve bu birliğin üyesi olarak firmalarımızın çalışmalarının uluslararası düzeyde tanınması için çaba gösteriyoruz. Türkiye'nin en büyük alanına sahip derin teknoloji odaklı teknoparkı olan Teknopark İstanbul’da 549 firmamız özellikli projeler geliştiriyor. Bu projelerin pek çoğunda da “güç birliği” yaklaşımı doğrultusunda ortak çalışmalar gerçekleştiriliyor. Teknopark İstanbul’da bu anlayışla hayata geçen stratejik iş birliklerinin sonuçları gurur veriyor. Ülkemizin hem rekabet gücünü artıran hem de stratejik teknolojilerde yerlilik oranını yükselten bu yaklaşımın öncü şirketlerinden biri de Yongatek. Kendilerini ASPA’da göstermiş oldukları başarıdan dolayı kutluyorum.” dedi.

Genel Müdür Özsoy, Teknopark İstanbul olarak “güç birliği” yaklaşımıyla daha çok projenin hayata geçmesi için zemin hazırladıklarını, firmaları bu doğrultuda desteklemeye devam edeceklerini vurguladı.

Girişimciler için uluslararası arenada prestij

ASPA Ödülleri, büyük yönetim becerilerine ve mükemmel teknolojik yeniliklere sahip gelecek vaat eden işletmeleri ödüllendirmek için düzenlenen uluslararası bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Her yıl düzenlenen konferanslarda KOBİ’lere ilham vermenin yanında yararlı fikirlerin ve bilgi birikimlerinin çeşitli bölgelerdeki bilim parklarının yöneticileri ve uzmanlarıyla paylaşılması amaçlanıyor. 26. ASPA Konferansı, ‘Asya Bilim ve Teknoloji Parklarını İpek Yolu Modelinde Birleştirmek’ temasıyla Teknopark İstanbul’un ev sahipliğinde yapılmıştı.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde lider olan Schneider Electric, İstanbul, Bursa, Ankara, Adana ve İzmir’de gerçekleştirilen lansman ile MasterPacT MTZ Active'in tanıtımını yaparak verimlilik ve sürdürülebilirlik için yeni standartları belirledi. İstanbul’da gerçekleştirilen ürün tanıtım toplantısına Schneider Electric’in farklı illerden gelen 300’e yakın iş ortağı katıldı.

5 şehirde toplam 1200 kişinin katıldığı MasterPacT MTZ Active lansmanının çıkış noktası, veri merkezlerinin yıllık %12 oranında hızla büyümesi ve 2024'te 85 milyar ABD doları gelir elde etmesi beklentisi olurken, bu olumlu beklenti aynı zamanda veri merkezi dayanıklılığı konusunun sektörün geliştirmesi gereken yönlerinden biri olduğunu gösteriyor.

Gartner uzmanları, veri merkezi kesintilerinin işletmelere saat başına 300.000 ABD doları kadar maliyet yaratabileceğini tahmin ediyor. Bu nedenle, veri merkezi dayanıklılığını sağlamak için yenilik ve teknolojiye yatırım yapmanın iş gerekçesi hiç bu kadar güçlü olmamıştı.

Giderek daha fazla elektriğe ve dijitalleşmeye dayanan bir dünyada, MasterPacT MTZ Active, veri merkezi müşterilerinin 7/24 çalışma talepleri, artan enerji maliyetleri ve sürdürülebilir uygulamalara yönelik acil çağrılar gibi karmaşık zorluklara yanıt vermesini sağlıyor.

Sadece veri merkezi müşterilerine çözüm sunmakla kalmıyor aynı zamanda diğer tüm sektörlerdeki kritik ve orta ölçekli uygulamalarda çözüm sağlıyor

"Yeni MasterPacT MTZ Active’in, kritik endüstri operatörlerinin enerji kullanımını gerçek zamanlı olarak görmeleri ve takip edebilmeleri için ön planda olmayan bilgileri de görünür kıldığını belirten Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölgesi Kanal Genel Müdür Yardımcı Alişan Çapan, “Bu tür bilgileri tek bir bakışta kullanılabilir hale getirerek, veri merkezi operatörleri enerji yönetiminde daha iyi kararlar verme, tüketimi azaltma, israfı ortadan kaldırma ve verimliliği artırma yetkisine sahip oluyor.” dedi."

MasterPacT MTZ Active: Harekete Hazır

İlk MasterPacT ürünü 35 yıl önce piyasaya sürüldü ve o zamandan beri devre kesici inovasyonu ve güvenilirliği ile özdeşleşti. Şimdi, akıllı ve haberleşebilen güç dağıtımının bir zorunluluk haline gelmesiyle, Schneider Electric, veri merkezinde devre kesici performansını geliştirmek için MasterPacT serisini devrim niteliğinde değiştiriyor.

Yeni MasterPacT MTZ Active'in kontrol ünitesi, sektörde bir ilk olan QR kod çözümü ile gecikmeleri hızlandırıyor. Veri merkezi operatörlerinin, kodu tarayarak verimsizliklerin kök nedenini belirleyebildiğini ve veri merkezi kesinti süresini azaltmak için en etkili düzeltici eylemler konusunda karar alma sürecini optimize edebildiğini belirten Çapan, “200 sayfalık bir belgede zaman kaybetmeye gerek yok. Bir aşırı yük durumunda, yükleri devreler arasında daha eşit bir şekilde dağıtmanız gerektiği konusunda hızlıca bilgilendiriliyorsunuz." şeklinde konuştu.

MasterPacT MTZ Active ayrıca veri merkezinde güvenlik için de yeni standartlar belirliyor. “Enerji Azaltma Bakım Ayarı (ERMS), bakım personelini ark parlaması tehlikelerine karşı koruyor ve kontrol ünitesinin sezgisel tasarımı, akım zaman gecikmeleri ve alarmlar dahil tüm koruma fonksiyonlarının ayarlanmasını kolaylaştırıyor.

MasterPacT MTZ Active hakkında daha fazla bilgi Schneider Electric web sitesinde bulunabilir.

 

 

 

Schneider Electric Hakkında

 

Schneider’in amacı herkesin enerji ve kaynaklardan en iyi şekilde faydalanmasına yardımcı olmak, süreçleri ve sürdürülebilirliği ilişkilendirerek etki yaratmaktır. Schneider Electric'te biz buna Life Is On diyoruz.

 

Misyonumuz, Sürdürülebilirlik ve Verimlilikte güvenilir iş ortağınız olmaktır.

 

Elektrifikasyon, otomasyon ve dijitalleşme alanlarındaki dünya lideri uzmanlığımızı akıllı endüstrilere, dayanıklı altyapılara, geleceğe dönük veri merkezlerine, akıllı binalara ve yapılara taşıyan küresel bir endüstriyel teknoloji lideriyiz. Uzmanlığımızla desteklenmiş bağlantılı ürünler, otomasyon, yazılım ve hizmetlerle entegre, uçtan uca yaşam döngüsüne sahip yapay zeka destekli Endüstriyel IoT çözümleri sunarak, müşterilerimiz için karlı büyüme sağlamak üzere dijital ikizler sağlıyoruz.

 

Müşterilerimizin ve paydaşlarımızın yanında, 100'den fazla ülkede faaliyet gösteren 150.000 çalışanımız ve bir milyondan fazla iş ortağımızdan oluşan ekosistemimiz ile insan değerlerine odaklı bir şirketiz. Herkes için sürdürülebilir bir gelecek inşa etme amacımızın rehberliğinde yaptığımız her işte, çeşitliliği ve kapsayıcılığı benimsiyoruz.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Duyguların izinden giderek insanlar arasında bir köprü oluşturmayı amaçlayan vivo'nun görüntüleme alanındaki çalışmaları, şirkete önemli bir pazar konumu kazandırıyor. Pazar araştırma şirketi IDC'nin raporuna göre, vivo bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 18,5 pazar payı ile Çin akıllı telefon pazarında lider konuma geldi ve yıllık yüzde 17,1 büyüme sağladı. vivo'nun bu başarısının ardında ise dünya genelindeki 7 büyük AR-GE merkezi, 1.000'den fazla AR-GE çalışanı, görüntüleme alanına yaptığı 2 milyar dolardan fazla yatırım ve kazan-kazan prensibiyle kurulmuş iş ortaklıkları bulunuyor.
 
Tüketici elektroniği sektörünün öncülerinden ve mobil görüntüleme teknolojilerinin liderlerinden olan vivo, yaratıcılığa katkı sağlayan ve kullanıcılara kendilerini özgürce ifade edebilecekleri cihazlar geliştirmeye devam ediyor. Mobil görüntülemenin sadece teknolojik gelişmelerin tabii bir sonucu değil aynı zamanda kullanıcıların duygularını yansıtan bir araç olduğundan yola çıkan vivo, geçtiğimiz on yıl boyunca AR-GE çalışmalarını güçlendirirken önde gelen optik şirketler, araştırma kurumları ve görüntüleme uzmanları ile aktif olarak iş birlikleri yapıyor ve bu sayede mobil görüntülemenin sonsuz olanaklarını ortaya çıkaran cihazlar üretiyor.
 
Görüntüleme alanındaki çalışmaları, vivo'ya önemli bir pazar konumu da kazandırıyor. Pazar araştırma şirketi IDC'nin en güncel akıllı telefon çeyrek dönem raporuna göre, vivo bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 18,5 pazar payı ile Çin akıllı telefon pazarında lider konuma geldi ve yıllık yüzde 17,1 büyüme sağladı.
 
vivo'nun Başkan Yardımcısı ve Görüntüleme Teknolojileri Başkan Yardımcısı Yu Meng, vivo'nun vizyonunu şu sözlerle ifade ediyor: “Teknolojiyi insanlara hizmet edecek şekilde kullanmak, dünyayı dijitalleştirmek ve dijital deneyimleri insanlarla buluşturmak için çalışıyoruz. Bunun için vivo görüntüleme teknolojilerini sürekli olarak güçlendirirken hem kendi geliştirdiğimiz hem de ortak geliştirdiğimiz görüntüleme stratejileri kapsamında görüntüleme uygulamalarını da genişletiyoruz. Kullanıcılara daha zengin, detaylı ve gerçekçi görüntüler sunarak teknolojiyi insanların mutlu anlar yaşamalarına yardımcı olacak ve güzelliğe ulaşmalarını sağlayacak bir araç haline getiriyoruz.”
 
Mobil görüntüleme teknolojisinde çok yönlü yeniliklere odaklanıyor
Mobil görüntüleme çağında, insanlar artık yaratıcılıklarını kullanarak içerik üretebiliyor. Telefonlar, duyularımızın bir uzantısı haline geldi; kameralar, insan gözüne yakın gerçeklikte görüntüler yakalayarak bizlere kişisel hikâyelerimizi yakalamak, kaydetmek ve paylaşmak için olanaklar sunuyor.

Bu durumu dikkate alan vivo da son on yıl boyunca mobil görüntüleme teknolojisinde çok yönlü yeniliklere odaklandı. Renk, gece çekimleri, portre, hareket ve video gibi alanlarda önemli gelişmeler sağladı. vivo'nun X serisi, bu yeniliklerin en dikkat çekici ve rekabetçi örneği haline geldi. X30 serisinden itibaren, vivo profesyonel portre modunu ekleyerek portre fotoğrafçılığında daha profesyonel bir seviye sundu.
 
X60 serisindeki optik lensler, X70 serisinde tüm optik sisteme yapılan kapsamlı güncellemeyle geliştirildi ve X80 Pro'da sektörde ilk kez kullanılan Zeiss portre mikro gimbal'ı tanıttı. Bu yenilikler vivo'nun mobil görüntüleme teknolojisini sürekli olarak geliştirdiğini ve yenilikçi çözümler sunduğunu gözler önüne seriyor.
 
X90 serisi ise Zeiss çift odaklı portre lensi ile donatıldı ve ayrıca elde tutarken bile yıldızlı gökyüzünü ultra stabil bir şekilde çekebilme özelliği sunarak profesyonel olmayan fotoğraf meraklılarının bile yıldızların güzelliğini net şekilde kaydetmelerine olanak tanıdı.
 
Son olarak, X100 Ultra da 200 megapiksellik APO süper telefoto teknolojisi sayesinde mobil fotoğrafçılığın kapsamını ve olasılıklarını daha da genişletti. vivo'nun açıkladığı verilere göre, vivo X100 serisinin satışları bir önceki nesil ürüne göre yüzde 49,2 arttı ve bu serinin fotoğrafçılıkla ilgili olarak önerilme oranı net olarak yüzde 70 yükseldi.
 
Kamerada yeni özellikler yolda
Tüm bunların yanı sıra X100 Ultra'nın insan odaklı kamera modunun X100, X100 Pro ve X90 serilerinde sırasıyla kullanılması da planlanıyor. Ayrıca, BluePrint sensör teknolojisi, bir sonraki amiral gemisi modelinde vivo'nun geliştirdiği VCS3.0 teknolojisiyle birlikte sunulacak. vivo, iş ortaklarıyla birlikte geliştirdiği bir sonraki nesil amiral gemisi ana kamera sensörünü, gelişmiş 22nm üretim süreci ile tanıtacak. Bu sensör, sektördeki ilk True-TCG HDR desteğine sahip olacak ve HDR ön izleme ve HDR video performansını daha da geliştirecek.
 
Yeni nesil BluePrint algoritma matrisi, uzun odaklı çekimlerde büyük bir iyileştirme sağlayacak ve 1 milyardan fazla parametreyi gelişmiş görsel yapay zekâ modeline dâhil edecek. Bu, vivo'nun telefonlarındaki en büyük görsel üretim modeli olacak. Başka bir deyişle yeni AI portre algoritmaları sayesinde, vivo'nun görüntüleme teknolojisi ters ışıkta ve gece çekimlerinde daha iyi performans gösterecek.
 
Görüntüleme teknolojilerinde sürekli geliştirme yapan vivo; optik, algoritma ve işlem gücü gibi üç temel teknoloji alanında derinlemesine çalışmalar yürütüyor. vivo'nun kendi geliştirdiği BluePrint görüntüleme çipi, görüntü işleme için güçlü bir hesaplama desteği sunarak çekilen fotoğraf ve videoların daha net, ayrıntılı ve gerçekçi olmasını sağlıyor. Şu anda, vivo dünya genelinde görüntüleme teknolojilerine odaklanan 7 büyük AR-GE merkezi kurmuş durumda. Ayrıca 1.000'den fazla çalışandan oluşan bir AR-GE ekibi de oluşturan şirket görüntüleme alanına 2 milyar dolardan fazla yatırım yaptı.
 
İş ortaklıklarını kazan-kazan prensibiyle yapıyor
Teknolojik gelişmelerin yanı sıra vivo mobil görüntüleme alanındaki ilerlemeyi iş ortaklarıyla birlikte kazan-kazan prensibiyle de destekliyor. vivo, 2020 yılında yüz yılı aşkın deneyime sahip optik şirketi Zeiss ile global stratejik iş birliği başlattı. İki şirket, telefon lenslerinin lens malzemeleri, optik tasarım, kaplama teknolojisi ve optik simülasyon gibi önemli konular üzerinde kapsamlı bir iş birliği gerçekleştirdi ve mobil görüntüleme alanındaki çeşitli teknik engelleri ve zorlukları birlikte aştı.
 
Teknolojik zorlukların üstesinden gelmenin yanı sıra iki taraf arasındaki uzun vadeli iş birliği, değerler açısından yüksek uyuma dayanıyor. vivo, stratejik olarak "doğru niyetle ve özenle hareket ederek doğru olanı yapmak" ilkesini izlerken uzun vadeli görüntüleme teknolojileri inovasyonuna önem veriyor. Zeiss ise marka sloganı olarak "görmenin ötesine geçmek" ifadesini kullanıyor. Sonuç olarak vivo ve Zeiss arasındaki iş birliği, teknoloji yatırımları ve stratejik vizyonun birleşimini temsil ediyor ve nihayetinde "geleceği görmek" için "özenli" bir yaklaşımı benimsiyor.