Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

eşil patentler, sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmaları teşvik ederek çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesine destek oluyor. Çevresel sürdürülebilirliğin öncelik haline gelmesi gerektiğini söyleyen Destek Patent CEO’su Faruk Yamankaradeniz, yeşil patentlerin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kritik bir araç olduğunun altını çizdi.

Günümüzde sürdürülebilirlik faaliyetlerinin önemi günden güne artarken; iklim değişikliği, doğal kaynakların tehlike altında olması ve çevresel kirlilik gibi küresel sorunlar sürdürülebilirlik odaklı çözümleri kaçınılmaz hale getiriyor. Yenilikçi teknolojiler ve çevre dostu uygulamalar hem çevrenin korunması hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından kritik bir rol oynuyor. Bu bağlamda yeşil patentlerin önemi de günden güne artıyor.

Çevre dostu teknolojilerin geliştirilmesini teşvik eden ve bu teknolojilerin korunmasını sağlayan yeşil patentler; yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği, atık azaltma ve geri dönüşüm, elektrikli ya da hibrit araçlar ve güneş panelleri gibi alanlarda yapılan icatların tescil edilmesini sağlıyor. Ayrıca bu patentler icadın çevre kirliliğini azaltmaya, doğal kaynakları korumaya ve iklim değişikliğini hafifletmeye yardımcı olmasını şart koşuyor. Böylece çevresel etkilerin azaltılmasına katkı sağlanıyor.

“Çevresel sürdürülebilirlik önceliklendirilmeli”

Fikri ve sınai haklar alanında Türkiye’nin öncü şirketlerinden biri olarak hizmet veren Destek Patent’in CEO’su Faruk Yamankaradeniz, “Sürdürülebilirlik, geleceğimizi koruma altına alabilmemiz için vazgeçilmez bir unsur. Bu korumayı sağlamada yeşil patentlerin de rolü büyük. Yeşil patentler, sürdürülebilirlik alanında yapılan çalışmaları koruma altına alırken, aynı zamanda bu alanda yapılacak çalışmaları da teşvik ediyor. Elektrikli araçlar, güneş panelleri, geri dönüşüm teknolojileri gibi çevre dostu icatlar, yeşil patentlerle koruma altına alınıyor ve buluşçulara özel haklar tanınıyor. Yeşil patentin amacı, tüm dünyada sürdürülebilirlik konusundaki teşviği artırmak.” dedi.

Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kolektif bilincin katkısına dikkat çeken Yamankaradeniz, “Yeşil bir gelecek için çevresel sürdürülebilirliğin önceliklendirilmesini ve daha yeşil, düşük karbonlu bir geleceğe geçişte ihtiyaç duyulan; teknoloji, ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Destek Patent olarak biz de yeşil patent hizmetlerimizle yalnızca inovasyon anlamında değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmayı amaçlayan geniş kapsamlı bir hareketin de parçası olmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Türkiye’de spor kültürünü yaygınlaştırmak ve çocukları spora teşvik etmek amacıyla

2014 yılında başlattığı Yıldız Anneler Projesi’nin 10. yılında P&G Türkiye, destek verdiği sporcu ve anne sayısını 47’ye yükseltirken, verdiği ilhamla ülkemizde spor yapan çocuk sayısının artmasına da katkıda bulundu. Proje dahilinde her 5 yılda bir gerçekleştirilen

Spor Kültürü Araştırması’na göre; 2014’te düzenli spor yapan çocuk sayısı her 10 çocukta

2 çocuktu. 2019’da bu sayı 3 çocuğa ve 2024’te ise 5 çocuğa ulaştı. Araştırma, sporu bir meslek olarak seçmesini isteyen ebeveynlerin sayısının ise 5 yıl öncesine oranla

yüzde 18 artarak, yüzde 55’e yükseldiğini ortaya koydu.

 

Olimpiyatlara sayılı günler kala Yıldız Anneler Projesi’nin sporcuları ve anneleriyle bir araya gelerek 10 yıldır gerçekleştirdikleri çalışmaları paylaşan P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, “Ülkemizi Olimpiyatlarda temsil edecek 37, Paralimpik Oyunları’nda mücadele edecek 10 milli sporcunun Yıldız Anneler programı oyuncusu olmasının gururunu yaşarken, bu zorlu yolda çocuklarını hiç yalnız bırakmayan annelerimizi de destekliyoruz. Sporcularımızın verdikleri mücadeleyle, aldıkları başarılarla diğer annelere ve çocuklara, gençlere ilham olması en büyük dileğimiz” dedi.

 

Sporun bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişime verdiği katkıdan yola çıkarak çocukların ve gençlerin daha fazla spor yapmasını sağlamak amacıyla 2014 yılında, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) ile Olimpik Anneler Projesi’ni başlatan P&G, projenin 10. yılını özel bir davetle kutladı. “Yıldız Anneler 10. Yılında Paris 2024 Yolunda” temalı davet, P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu ev sahipliğinde, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Genel Sekreteri Neşe Gündoğan, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) Başkanı Dr. Av. Murat Aksu ile olimpik ve paralimpik sporcular ve annelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Proje kapsamında bugüne kadar yapılan çalışmaların paylaşıldığı toplantıda milli sporcumuz Buse Naz Çakıroğlu ve annesi Duygu Çakıroğlu ile paralimpik sporcumuz Abdullah Öztürk ve annesi İkbal Öztürk’ün konuşmacı olarak yer aldığı Yıldız Anneler Paneli de gerçekleştirildi. Gazeteci- Yazar Ömür Kurt’un moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, sporun yaygınlaşmasında annelerin rolü ve projenin çocukları ile gençlerin gelişimine verdiği katkı ele alındı. Paris 2024 Olimpik ve Paralimpik Yaz Oyunları öncesinde, Olimpik Anneler projesi ile başlayan ve Yıldız Anneler olarak devam eden projenin hikayesinin “Yıldız Anneler” kitabıyla geleceğe taşınacağının müjdesi de verildi.

 

Paris 2024 Yolunda 47 Sporcu ve Annesine Destek

Olimpiyat sponsoru olarak P&G’nin ülkemiz özelinde 2014 yılında bu özel projeyi hayata geçirdiklerini ifade eden P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, “Yıldız Anneler projemizle spor kültürünü yaygınlaştırmak, Türkiye’de daha fazla çocuğun düzenli spor yapmasını sağlamak ve böylece hem daha özgüvenli, sosyal, başarılı ve sağlıklı bireyler yetiştirmek hem de olimpiyatlarda başarılarımızı annelere rehberlik ederek artırmayı hedefledik. Tam 10 yıldır yürüttüğümüz bu programımızla eğitim ve ekipman desteğinin yanı sıra olimpiyatlara katılan sporcularımıza ve annelerine de destek veriyoruz. Bir süre önce Yıldız Anneler projemiz altında sporda eşitliğe ve kapsayıcılığa katkıda bulunmak amacıyla Türkiye Milli Paralimpik Komitesi (TMPK) ile iş birliği yaparak 10 paralimpik sporcu ve annesini desteklemeye başladık. Böylece bu yıl, Paris 2024 yolunda desteklediğimiz sporcu ve anne sayısı 47’ye ulaştı. Ülkemizi Olimpiyatlar’da temsil edecek 37, Paralimpik Oyunları’nda mücadele edecek 10 milli sporcunun Yıldız Anneler programı oyuncusu olmasının gururunu yaşarken bu zorlu yolda çocuklarını hiç yalnız bırakmayan annelerimizi de destekliyoruz. Sporcularımızın verdikleri mücadeleyle, aldıkları başarılarla diğer annelere ve çocuklara, gençlere ilham olması en büyük dileğimiz. Desteklediğimiz 14’ü kadın 29 sporcu, ülke olarak toplam 13 madalya kazandığımız Tokyo Olimpiyatları’ndan 8 madalya ile dönmüştü. Paris 2024’te Olimpiyat başarılarımızın artarak devam edeceğine inanıyoruz” dedi.

 

Düzenli spor yapma oranı her 10 çocukta 5 çocuğa yükseldi

Projeyi hayata geçirmeden önce yol haritalarını belirlemek için yaptıkları ve her 5 yılda bir gerçekleştirdikleri Spor Kültürü Araştırması’nı yaş, bölge ve cinsiyet kırılımında Türkiye’nin tüm bölgelerini temsil edecek şekilde 600 kişiyle yüz yüze görüşerek yenilediklerini ve proje ile katedilen yolu gözlemlediklerini belirten Turnaoğlu, “2014’te yaptırdığımız araştırma, spor kültürünün geliştirilmesine olan ihtiyacı ve bu yolda annelere büyük rol düştüğünü ortaya koymuştu. Araştırmayı ilk yaptırdığımızda 10 çocuktan sadece 2’sinin düzenli spor yaptığını gördük. 2019’da bu sayı 10 çocuktan 3 çocuğa çıktı. 2024’te ise artık 10 çocuktan 5’i düzenli spor yapıyor. Spor yapan kız çocuklarının oranı yüzde 27 artarken, spor yapan erkek çocukların oranı yüzde 15 arttı. Kız çocukları arasında en popüler düzenli sporlar sırasıyla atletizm, voleybol, spor salonları ve dans iken erkeklerde sırasıyla futbol, atletizm, basketbol ve su sporları oldu. Çocuklarının sporu bir meslek olarak seçmesini isteyen ebeveynlerin sayısı 5 yıl öncesine oranla yüzde 18 artarak, yüzde 55’e ulaştı. Tüm bunlar bize Yıldız Anneler projesinin ne kadar doğru bir yolda olduğunu gösteriyor” bilgisini verdi.

 

Yıldız Anneler kitap oluyor

Yaptığı konuşmada kısa bir süre sonra çıkacak olan Yıldız Anneler kitabının müjdesini de veren Tankut Turnaoğlu, davet kapsamında gerçekleştirilen panelin de moderatörlüğünü üstlenen Ömer Kurt tarafından kaleme alınan bu özel çalışmayı “Yıldız Annelerin, çocuklarının milli sporcu olması yolundaki emeklerine bir saygı duruşu” olarak tanımladı.

 

 

 

Gündoğan: “Küçük Adımlarla Büyük Farklar Yarattık”

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Genel Sekreteri Neşe Gündoğan, P&G ile çıktığımız bu yolda, annelerimizin sporcularımızın yetişmesine sundukları yeri doldurulamaz katkıları ön plana çıkararak, hem anneleri çocuklarını spora yönlendirmeleri için teşvik ettik hem de yüzlerce sporcumuz ve annesine destek sağladık. 81 ilde 81 okula spor malzemesi hedefiyle uzun yıllardır ülkemizin hemen her köşesinde küçük adımlarla büyük farklar yarattık. Yurt çapındaki okullarımıza spor malzemesi temin ederek çocukların sporla tanışmasına, öğretmenlerinin onlara spor sevgisi aşılamaya devam etmesine vesile olduk. 6 Şubat deprem felaketinden hemen sonra P&G Türkiye ve diğer partnerimiz TOG (Toplum Gönüllüleri) Vakfı iş birliğiyle Gaziantep’te bir Umut Evi inşa ederek bölgenin uzun vadeli iyileşme planına bir umut tohumu da biz ektik. Açtığımız spor okuluyla sporun iyileştirici gücünü bölgedeki çocuklara ve gençlere taşıyarak, toplumumuza kalıcı bir fayda sağlıyoruz. P&G Türkiye’ye ve bu projede emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor, tüm milli sporcularımıza Paris 2024 yolunda başarılar diliyorum” dedi.

 

Aksu: “Toplumda Birçok Önyargıyı Değiştiren Güçlü Bir Dokunuş”

Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı Dr. Av. Murat Aksu ise "P&G’nin spora verdiği desteği daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir platforma taşıyarak 10 yıldır devam eden projesini ‘Yıldız Anneler’ şeklinde değiştirmesi ve Paris 2024 Yolunda, 10 paralimpik sporcumuzu ve yıldız annelerini programa dahil etmesi, küçük gibi görünen ama toplumda birçok önyargıyı değiştiren güçlü bir dokunuş. Bu dokunuşla birlikte, 2024 Paris yolunda sağlanan destek aslında şunu da gösteriyor; Olimpik Oyunlar ve Paralimpik Oyunlar birbirlerinin ayrılmaz parçalarıdır. P&G’nin desteğiyle, sporcularımızın sınırsız çabaları, bizlerin tutkulu çalışmaları ve tabii ki güçlü destekçilerimizin katkılarıyla büyük başarılara imza atacağımıza yürekten inanıyorum. Bu iş birliği, sportif başarıların ötesinde, toplumda Paralimpik Hareketin benimsenmesi, farkındalığın artırılması ve engelli bireylerin hayatlarına dokunmak adına büyük bir anlam taşıyor. P&G ile yaptığımız bu değerli iş birliği, sadece Paralimpik sporcularımız için değil, aynı zamanda annelerimiz üzerinden toplumumuz için de umut dolu bir geleceğin kapılarını aralıyor" diye konuştu.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Bir Çocuk Değişir, Türkiye Gelişir” mottosuyla çağdaş nesillerin yetişmesi için Türkiye genelindeki etkinlik noktalarında ilköğretim çağındaki çocuklara nitelikli eğitim desteği sağlayan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), çocuklara nitelikli eğitim desteği sunarken onları çevreye duyarlı bireyler olarak yetiştirmek için de çalışmalarını sürdürüyor. Doğayı koruyan, çevre bilinciyle donanmış nesiller yetiştirmek için yaparak yaşarak öğrenme ilkesiyle çocuklarla buluşturduğu etkinliklerine bu konuları da dahil eden TEGV, iş süreçlerini de bu bilinçle yürütüyor. Çocukların öğrenmeyle olduğu kadar iyi örneklerle de bu bilince sahip olabileceklerine dikkat çeken TEGV, çevreyle ilgili birçok projeyi hayata geçiriyor. TEGV, doğal kaynakları verimli kullanmak ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için çalışıyor.

‘Atma Bağışla’ Projesi kapsamında 540 tondan fazla e-atık toplandı

Bu projelerden bir tanesi de 2017’den bu yana sürdürdüğü ‘Atma Bağışla Projesi. TEGV’in T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Yetkilendirilmiş Kuruluş olarak görevlendirilen Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ile ortak hareket ederek 2017 yılında hayata geçirdiği ‘Atma Bağışla Projesi’ kapsamında evde, okulda, iş yerinde kullanılmayan e-atıklar TEGV’e bağışlanıyor. Bağışlanan e-atıklar, 902 513 042 koduyla PTT aracılığıyla anlaşmalı geri dönüşüm tesisine ücretsiz olarak gönderiliyor ve proje ile doğanın korunmasına katkı sağlanırken bağışlarla elde edilen gelirle imkânı kısıtlı çocukların TEGV’de nitelikli eğitim desteği alması sağlanıyor. Projenin başladığı 2017 yılından bugüne kadar 5 binden fazla çocuğa nitelikli eğitim desteği sağlandı. 540 tondan fazla e-atık toplandı ve 25 binden fazla kargo gönderisiyle e-atıklar taşındı. 7 yıldır devam eden Atma Bağışla Projesi, Türkiye Kurumsal Sorumluluk Derneği'nin "Sürdürülebilirlik Kalkınma Amaçlarına Değer Katan Ödülleri" kapsamında Atık Yönetim kategori ödülüne ve Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından “Sürdürülebilir İş Ödülü”ne de layık görüldü.

Kâğıt israfını önlemek için dijitalleşmeye ağırlık verildi

TEGV, kâğıt israfını azaltmak için 2018 yılından bu yana devam eden dijitalleşme çalışmaları kapsamında süreçlerinin büyük kısmını dijital servislere taşıyarak basılı malzeme üretimini azaltıp sürdürülebilir kaynaklara önem verdi. Gönüllülük sürecinde toplanan evrakların tamamı dijitalleştirilerek kâğıt israfı ve operasyonel maliyetler düşürüldü.

Eğitim programlarında sürdürülebilirlik ve ekoloji konuları da yer alıyor

TEGV, gelecek nesillerin çevreye duyarlı ve doğa sevgisi taşıyan bireylerden oluşması için eğitim programlarına sürdürülebilirlik, çevre ve doğa temalı içerikleri de ekliyor. Düşler Atölyesi etkinliğinde çocuklar geri dönüştürülmüş malzemelerle sanat eserleri yapıyor, küresel iklim değişikliği ve atık yönetimi gibi konulara dikkat çekiliyor. “Tasarım Fabrikası” eğitim içeriğinde çocuklar, Birleşmiş Milletler Küresel Kalkınma Hedeflerini tartışıyor, gerçek hayattaki sorunları doğa ve çevre odaklı tasarımlarla çözmeyi hedefliyor. Su Nefestir etkinliğinde ise çocuklara suyu bilinçli kullanma ve tasarruf yöntemleri öğretiliyor, sürdürülebilir su tüketimi bilinci aşılanıyor. Türkiye genelindeki TEGV etkinlik noktalarının kütüphaneleri ekoloji temalı kitaplarla zenginleştiriliyor. “Daha İyi Bir Dünya için Atölyeler” programında barış, insan hakları, ekoloji gibi konularda çocuklar bilinçleniyor, insan hakları gibi konularda çocukların farkındalığı artırılıyor.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

HPE Aruba Networking, kurumsal özel hücresel ağları yönetme, yaygınlaştırma ve satın alma aşamalarındaki karmaşayı ortadan kaldıran kapsamlı bir çözüm sunuyor.

Hewlett Packard Enterprise (NYSE: HPE), müşterilerinin özel 5G ağlarının kurulumunu ve yönetimini hızlandırmasına ve basitleştirmesine yardımcı olmak, büyük kampüslerde ve endüstriyel ortamlarda yüksek düzeyde güvenilir kablosuz kapsama alanı sağlamak ve özel hücresel ağlar için yeni kullanım alanlarını açmak için HPE Aruba Networking Enterprise Private 5G'yi tanıttı.

Bu duyuruyla güvenli uçtan buluta portföyünü genişleten HPE Aruba Networking, kapsamlı Wi-Fi ve özel 5G çözümleri sunan tek küresel kurumsal altyapı sağlayıcısı haline gelerek üretim, sağlık, kamusal alanlar ve eğitim gibi sektörlerdeki müşterilerinin büyük ve uzak sahalardaki bağlantı sorunlarını çözmelerine yardımcı oluyor. HPE Aruba Networking Enterprise Private 5G, uygun maliyetli, yüksek kapasiteli Wi-Fi bağlantısını tamamlayarak müşterilerin üretkenliğini artırmalarına ve inovasyonu güçlendirmelerine katkıda bulunurken yapay zeka veri gölleri oluşturmak ve çıkarım çözümlerini etkinleştirmek için yapay zeka veri yakalama ve dağıtım yeteneklerini de genişletiyor.

HPE Aruba Networking Kablosuz Teknolojilerden Sorumlu CTO’su Stuart Strickland, şunları söyledi: “Kurumsal ve endüstriyel müşteriler, geniş açık alanlarda hızlı hareket eden müşterilerine hizmet vermeyi ve özel bir spektrumda amaca özgü erişim sunmayı içeren kablosuz kapsama alanı sağlamayı istiyor. Özel hücresel ağlara yönelik geleneksel yaklaşımların karmaşıklığı kurumları geride tuttu. HPE Aruba Networking’in kablosuz inovasyon ve liderlik geçmişine dayanarak, Athonet çekirdek hücresel çözümlerini kurumsal ağ oluşturmadaki geleneksel gücümüzle entegre ederek özel hücresel ağlarda yeni uygulamalar sağlayabilen benzersiz bir konuma sahibiz.”

HPE Aruba Networking Enterprise Private 5G, iletişim hizmeti sağlayıcılarının (CSP'ler) müşterileri için özel 5G ağlarını hızla kurmalarını da sağlıyor. Bu entegre özel 5G çözümü mevcut Wi-Fi tabanlı yönetilen hizmetleri tamamlıyor, telekomünikasyon müşterilerinin büyüyen özel hücresel pazarına hizmet vermesine ve mevcut kurumsal müşterilerinden yeni gelir elde etmesine yardımcı oluyor.

HPE Aruba Networking Enterprise Private 5G'nin piyasaya sürülmesiyle birlikte işletmeler, tam entegre özel 5G ağıyla aşağıdaki özelliklere sahip güvenilir, güvenli ve yüksek performanslı bağlantıya kavuşabilirler:

4G/5G çekirdeği, HPE ProLiant Gen11 sunucuları, SIM/eSIM kartları, 4G/5G küçük hücreler ve gösterge tablosunu içeren uçtan uca teklif.
HPE'nin iç ve dış mekanlarda kapsama alanı sağlayan yeni 4G/5G küçük hücre vericileri, 3. taraf bir satıcıdan ayrıca bir yönetim aracını entegre etme ve kullanma ihtiyacının ortadan kalkması.
HPE Aruba Ağ Merkezi ile entegrasyona yönelik gelecek planlarıyla abone yönetimi, dağıtım yönetimi, çekirdek izleme ve radyo izleme için basitleştirilmiş, doğal bulut tabanlı yönetim ve otomasyon.
Özel kurumsal kullanım için paylaşılan spektrumlar üzerinde çalışabilirlik: ABD'de CBRS spektrumu, küresel ölçekte 2025'ten itibaren düzenleyici çerçevelerin izin verdiği spektrumlar.
Kurumsal özel 4G/5G ağları kurmak için gerekli her şeyi içeren, önceden entegre edilmiş, test edilmiş çözüm eşliğinde basitleştirilmiş yapılandırma.
3GPP hücresel karmaşıklığını ortadan kaldıran sıfır dokunuşlu provizyonlandırma ve yapılandırma sihirbazlarıyla çözümü 30 dakikadan kısa sürede yaygınlaştırma kolaylığı.
Yapay zeka veri gölleri oluşturmak ve çıkarımlara odaklı çözümleri etkinleştirmek için genişletilmiş yapay zeka tabanlı veri yakalama ve sunma.
 

Bu entegrasyon, özel hücresel ağlarda 15 yıllık liderliği olan ve 500 özel hücresel çözümün kurulumunu gerçekleştiren özel hücresel teknoloji sağlayıcısı Athonet'in 2023'te satın alınmasını takip ediyor. Athonet, önde gelen mobil operatörler, hastaneler, havaalanları, limanlar, kamu hizmetleri, hükümet ve kamu güvenliği kuruluşları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde başarılı müşteri kurulumlarına imza atan ödüllü bir teknoloji lideri.

IDC IoT ve Telekomünikasyon Kıdemli Araştırma Müdürü Patrick Filkins şunları söyledi: "HPE Aruba Networking Enterprise Private 5G, günümüzün birçok özel ağ dağıtımıyla ilişkili karmaşıklık, maliyet, kontrol ve yönetim zorluklarını çözmek için ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır.” “HPE Aruba Networking, özel bir hücresel ağın bir kuruluşun mevcut BT çerçevesine en verimli şekilde nasıl entegre edileceğine, tanıdık araçların kullanımı yoluyla ağ ve cihaz yönetiminin kolaylaştırılmasına ve ayrıca 4G/5G, Wi-Fi ve kablolu LAN ağları genelinde cihaz politikasının dinamik olarak atanmasına ve korunmasına odaklanan bir yaklaşım benimser.”

Analysys Mason Ortağı Tom Rebbeck, "'Birçok özel ağ çözümü, dahili ağ uzmanlığına sahip büyük kuruluşlar için bile çok karmaşıktır. Müşterilerimizin özel ağların dağıtımını ve yönetimini kolaylaştıracak çözümleri benimsemesini bekliyoruz” dedi.

Ek Kaynaklar:

Günün HPE Aruba Networking Blog Yazısı
Hewlett Packard Enterprise, Athonet'i satın alarak kablosuz bağlantı alanındaki liderliğini genişletti
HPE, özel 5G lideri Athonet'in satın alımını tamamladı
 

Hewlett Packard Enterprise Hakkında

Hewlett Packard Enterprise (NYSE: HPE), kurumların tüm verilerinden her yerde değer elde ederek sonuçları hızlandırmasına yardımcı olan uçtan buluta hizmet veren küresel bir platform şirketidir. Onlarca yıldır geleceği yeniden hayal etmek ve insanların yaşama ve çalışma biçimlerini geliştirmek için inovasyonlara imza atan HPE, müşterilerinin yeni iş modelleri geliştirmelerine, yeni yöntemlerle etkileşime geçmelerine ve operasyonel performanslarını artırmalarına destek olmaktadır. Tüm bulutlarda ve uçlarda tutarlı bir deneyim eşliğinde sunduğu Bulut Hizmetleri, Bilgi İşlem, Yüksek Performanslı Bilgi İşlem ve Yapay Zekâ, Akıllı Uç ve Yazılımı kapsayan benzersiz, açık ve akıllı teknolojik çözümleri hizmet olarak sunmaktadır. Daha fazla bilgi için www.hpe.com adresi ziyaret edilebilir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
 Türkiye'nin önde gelen ferdi kaza, hayat, tamamlayıcı sağlık sigortaları ve bireysel emeklilik şirketlerinden MetLife Emeklilik ve Hayat, Bireysel Emeklilik Sistemi'ni (BES) teşvik etmek için yeni müşterilerine yönelik Karne Dönemi ve Babalar Günü'ne özel olarak ek fayda sağlayan kampanyalar düzenlediğini duyurdu.
 
MetLife'ın düzenlediği kampanya kapsamında, 3 Haziran - 31 Temmuz 2024 tarihleri arasında dijital satış platformu MetLife Hızlaal (metlife.com.tr) ve dijital pazarlama linkleri üzerinden başvuru bırakarak telefonla dahil olduğu İlk BES'im, Pozitif veya Emeklilik Plus planlarından birini satın alan müşteriler, planda belirtilen asgari katkı payı tutarı kadar ek katkı alabilecek.
 
MetLife Hızlaal üzerinden İlk BES'im satın alan müşterilerin kampanyadan yararlanabilmek için aylık ödemesi gereken asgari katkı payı tutarı İlk BES'im için 350 TL, Pozitif ve Emeklilik Plus planları için 500 TL olarak uygulanıyor.
 
Kampanyalarla ilgili değerlendirmede bulunan MetLife Emeklilik ve Hayat Genel Müdürü Deniz Yurtseven, "MetLife olarak, her zaman müşterilerimizin yanında olup geleceklerine katkıda bulunmayı önemsiyoruz. BES'in gelişimine ivme kazandıracağına inanarak, yeni müşterilerimize yönelik hazırladığımız kampanyalarla daha fazla kişiyi emeklilik dönemleri için birikim yapmaya teşvik edeceğiz. Babalar Günü'ne özel olarak ek fayda sunduğumuz BES planlarımız ile müşterilerimizin düzenli tasarruf yaparak, emeklilikleri için ek gelir sağlamalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Karne hediyesi olarak hazırladığımız kampanyamız ile de geleceğimizin teminatı olan genç ve çocuklarımızı yatırıma teşvik etmeyi hedefledik. İlk BES'im sahibi olanlara sunduğumuz Eğitim Desteğim asistans paketi ve katkı payı ödeme güvencesi gibi birçok avantajın yanı sıra finansal olarak da bu yıl bir kez daha ek katkı sağlayarak çocuklarımızın ve gençlerimizin güvencesi ve yönlendiricisi olma yolunda öncü adımlar atmayı sürdürüyoruz." dedi.
 
Avantajlı yapısı ve birçok özelliğiyle İlk BES'im, ebeveynler için de finansal güvence sunuyor. Özellikle üründeki Katkı Payı Koruma Güvencesi ile anne-babadan birinin vefatı durumunda çocuk 18 yaşına gelene kadar katkı paylarını MetLife'ın ödemesi planın devamlılığını sağlıyor ve ayrıca eğitim desteğim asistansı gibi çocuğun bugününe hitap eden birçok hizmeti içeriyor. İlk BES'im kapsamında sunulan eğitim desteğim asistans paketi ile MetLife müşterileri; ücretsiz tıbbi bilgi ve danışmanlığın yanı sıra anlaşmalı eğitim koçluk ofislerinden yüz yüze, telefonla veya çevrim içi olarak yılda bir defa ücretsiz kariyer koçluğu; atölye programlarında indirim; 40'ı aşkın şehirdeki anlaşmalı kurumlarda geçerli olan ve eğitimden sosyal aktivitelere, sanattan spora birçok alanda hizmet sunan hobi kulüpleri ve özel indirimlerle çocuk ve gençlerin geleceklerini planlamalarına yardımcı olan hizmetlerden yararlanabiliyorlar.
 
MetLife'ın, emeklilikleri için bugünden tasarruf yapmayı isteyenler için özel olarak hazırladığı bireysel emeklilik planları ise müşterilerinin emeklilik yıllarını en rahat şekilde geçirmelerini mümkün kılıyor. BES planları ile MetLife Benimle kampanyalarının yanı sıra %30 Devlet Katkısı avantajından da yararlanabilen müşteriler, yılda 4 kez emeklilik planı değişikliği ve 12 kez fon dağılımı değişikliği yapabiliyorlar.
 
İlk BES'im ile çocuklarının yarınlarını güvence altına almak isteyen ebeveynler ve BES planları ile emeklilikleri için bugünden tasarruf yapmayı dileyenler, kampanya koşulları hakkında detaylı bilgi ve başvuru için metlife.com.tr web sitesinde yer alan MetLife Hızlaal'ı ziyaret edebilirler.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
 
 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
 
 Mastercard, Dünya Çevre Günü'nde, Doconomy ile iş birliği ve Sürdürülebilir Kartlar Programı ile sürdürülebilir bir dijital ekonomi yaratma taahhüdünü güçlü bir şekilde vurguladı. Yenilikçi Karbon Hesaplayıcı aracı sayesinde, tüketicilerin karbon ayak izlerini azaltmalarına yardımcı olarak, daha bilinçli tüketim alışkanlıklarının oluşmasına katkı sağlayan Mastercard, ayrıca 2020 yılında başlatılan "Priceless Planet Coalition" ile 100 milyon ağacın restorasyonunu finanse etmeyi ve 2028 yılına kadar tüm ödeme kartlarını sürdürülebilir malzemelerden üretmeyi hedefliyor. 2050 yılına kadar ise net sıfır karbon emisyonuna ulaşma taahhüdünü yineliyor.
 
Ödeme teknolojileri alanında dünyanın önde gelen kuruluşu Mastercard, 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nü kutlayarak, İsveçli fintech şirketi Doconomy ile olan iş birliği ve Sürdürülebilir Kartlar Programı'nın genişletilmesi yoluyla sürdürülebilirliğe olan bağlılığını bir kez daha teyit etti. Bu girişim, Mastercard'ın çevresel etkiyi azaltma ve dünya çapında sürdürülebilir tüketici davranışlarını teşvik etme konusundaki kararlılığını vurguluyor.
 
Bilinçli alışverişe yön veren teknolojiler
Mastercard, Doconomy ile işbirliği yaparak tüketicilerin satın alımlarında karbon ayak izini takip etmelerini ve anlamalarını sağlayan Karbon Hesaplayıcı'yı geliştirdi. Bu girişim, kullanıcıların harcamalarının çevresel etkisi hakkında ayrıntılı bilgiler sunarak, daha çevre dostu kararlar vermelerini teşvik ediyor.
2018 yılında başlatılan Mastercard'ın Sürdürülebilir Kartlar Programı, ödeme kartlarında ilk kullanım PVC plastiğinin kullanımını azaltmada önemli ilerlemeler kaydetti. 2028 yılına kadar, tüm yeni üretilen Mastercard plastik ödeme kartlarının geri dönüştürülmüş veya biyolojik kaynaklı malzemelerden yapılması planlanıyor. Bu kartların sürdürülebilirlik iddialarını doğrulamak için bağımsız üçüncü taraf denetçiler tarafından onaylanan bir sertifikasyon programı da bulunuyor.
Mastercard Wildlife Impact Kartı ise tehlike altındaki türlerin yaşam alanlarını korumak amacıyla her kart satın alımında Conservation International'a 1 dolar bağış yapılmasını sağlıyor. Kartların son kullanma tarihleri, kart üzerinde tasvir edilen türlerin tahmin edilen yok olma tarihleriyle uyumlu olup, korunmaları konusundaki aciliyeti vurguluyor. Mastercard bu girişimiyle, 40 milyon hektar kara ve 4.5 milyon kilometrekare deniz alanının korunmasını desteklemeyi hedefliyor.
Çevreye duyarlı çözümler
Mastercard'ın taahhüdü kart malzemelerinin ötesine geçiyor. Mastercard, 2020 yılında başlattığı Priceless Planet Coalition ile iklim krizine global bir çözüm geliştirmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Bu koalisyon kapsamındaki 600'den fazla kampanya ile 150'den fazla iş ortağını mobilize etti. Ayrıca yeniden ağaçlandırma projelerine katkıda bulunmayı kolaylaştırarak küresel olarak 100 milyon ağacın yeniden dikilmesini hedeflerine dahil etti. Ek olarak, Start Path programını sürdürülebilir enerji projelerini finanse etmek için Mastercard'ın açık bankacılığını kullanan girişimcilere destek sağlıyor.
Mastercard Sustainability Lab ise şirketin sürdürülebilirlik hedeflerini desteklemek amacıyla çeşitli yenilikçi projeler ve çözümler geliştirdiği küresel bir araştırma ve geliştirme merkezi. Bu merkezde çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği teşvik etmek için ileri teknolojileri kullanarak iklim bilincine sahip yeni ürünler ve hizmetler yaratılması amaçlanıyor. Buna ek olarak, müşterilerine sürdürülebilir iş modelleri sunarak çevresel etkileri azaltmalarına ve daha yeşil çözümler geliştirmelerine yardımcı oluyor.
2050 İçin Net Sıfır Karbon Emisyonu Planı
Mastercard'ın 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma taahhüdünün bir parçası olan tüm bu girişimlerin yanı sıra operasyonlarında yenilenebilir enerji kullanımını artırma ve enerji verimliliğini sağlama konusundaki çabalarını da sürdürüyor. Dünya genelindeki tüm tesislerinde %100 yenilenebilir elektrik ile LEED sertifikalı binalar kullanıyor.Tedarik zinciri boyunca da karbon emisyonlarını azaltmak için çeşitli programlar yürütüyor.

 

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Yüzde 100 sürdürülebilir bir marka olma yolunda ilerleyen Tchibo, daha sürdürülebilir bir dünya için tüketicilerine de ilham olduğu çevre dostu çalışmaları 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklıyor.

Dünyanın önde gelen kahve üreticilerinden biri olan Tchibo, kahvenin sürdürülebilirliği konusunda önemli bir görevi olduğu bilinciyle daha çevre dostu bir dünya için sorumluluklarını yerine getiriyor. Kahve uzmanı, Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen “17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacını” kurum kültürüne entegre ettiği sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda üretimden tedarik zincirine kadar farklı operasyon noktalarında destekliyor.

Sürdürülebilir kahvecilik

İklim değişikliği sebebiyle birçok bölgede aşırı sıcak ve yağış gibi tehlikelerin artması, kahve tarımı için tehdit oluşturuyor. Tchibo, hem kahvenin geleceği hem de çiftçilerin geçim şartlarının iyileştirilmesi açısından kahvenin çevre dostu bir şekilde yetiştirilmesi adına önlemler alıyor. Bunların başında; tarımsal ormancılık, yeniden ağaçlandırma, meyve ağaçlarının yetiştirilmesi ve aşırı hava olaylarına karşı daha iyi korunan yeni kahve bitkileri ekmek geliyor. Bugün, gerçekleştirdiği kapsamlı uygulamalarla kahvelerinin yüzde 50’sinden fazlasını sürdürülebilir yöntemler ile yetiştiren marka, 2027’de kahvelerinin yüzde yüzünü sürdürülebilir kaynaklardan elde etmek için çalışıyor.

Kahvenin geleceği için sürdürülebilirlik projeleri

Tchibo, sürdürülebilir çiftçilik, biyoçeşitliliğin korunması gibi konularda hayata geçirdiği projelerle kahve çiftçilerinin eğitiminden sosyal ve ekonomik şartların iyileşmesine, sürdürülebilir tarımcılık metotlarından daha yüksek kaliteli kahve üretimine kadar organik tarımı her anlamda destekliyor. Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Enveritas’la yaptığı iş birliği kapsamında Tchibo, düzenli olarak kahve tedarik ettiği ülkeler için ülke raporları ve analizleri alarak bölgelerdeki insanlara belirli bir program dayatmaktansa onlarla birlikte çevreye özel çözümler geliştiriyor.

Sürdürülebilir tekstil

Kahve sektöründeki rolünün yanında, dünyanın önde gelen organik tekstil tedarikçilerinden olan Tchibo, tekstil ürünlerinin yüzde 90’ında sürdürülebilir pamuk kullanıyor. Ürünlerinde, sorumlu orman yönetimi için altın standart olarak kabul edilen yüzde yüz FSC sertifikalı ahşap ve kağıtkullanıyor. Geri dönüştürülebilir ürünlerin üretimine önem veren marka, her sene bu özellikteki ürün adedini artırarak daha fazla ürünü geri dönüştürüyor ve yeni ürünler üretiyor.

Tchibo su kaynaklarını koruyor, karbon ayak izini azaltıyor

Tchibo, su kaynaklarının etkili kullanımı ve karbon ayak izini azaltmak amacıyla çeşitli programlar uyguluyor. Bu kapsamda; DETOX Programı ile tekstil üretiminde su kirliliğini azaltmayı amaçlıyor, WASH Programı ile tedarik zincirindeki gruplara temiz içme suyuna erişim için destek oluyor. WWF ile birlikte gerçekleştirdiği Su Yönetimi Programı da gıda ve gıda dışı üretim tesislerinin, tarım bölgelerinin olduğu bölgelerde su çözümleri üretmek adına çok paydaşlı projeler gerçekleştirmeye odaklanıyor.

Karbon emisyonunu azaltmak için ürünlerinde daha fazla sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemeler kullanan Tchibo, lojistikten kullandığı araçlara kadar tüm süreçte karbon emisyonunu hesaplıyor. Ürünlerinin tedarikçilerini enerji kullanımlarını en aza indirmeye ve yenilenebilir enerji kullanmaya teşvik ediyor, enerji tasarrufu önlemlerine yatırım yapıyor. Karbon ayak izini, en iyi uygulama raporlama standartlarını tanımlayan Sera Gazı Protokolüne (GHG) göre ölçen Tchibo, gerçekleştirdiği yatırımlarla son birkaç yılda karbon emisyonunda önemli bir düşüş sağlayarak 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yarı yarıya azaltma hedefine yaklaşıyor.

Tchibo Hakkında: Benzersiz bir iş modeline sahip olan Tchibo; 13 ülkede 1000’den fazla mağaza, 22.300 satış noktası ve internet mağazaları ile müşterilerine hizmet vermektedir. Şirket bu çok kanallı dağıtım sistemini, her hafta değişen gıda dışı ürünlerle birlikte, kahve ve kapsüllü kahve makinesi Cafissimo’yu sunmak üzere kullanmaktadır. 2016 yılında dünya genelindeki 12.000 çalışanıyla 3,3 milyar Euro kazanç sağlayan Tchibo; Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Macaristan'da kavrulmuş kahve pazarının lideri ve Avrupa’nın önde gelen e-ticaret şirketlerinden birisidir. 1949’da Hamburg’da kurulan aile şirketi, uyguladığı sürdürülebilir politikalar sayesinde, 2012 yılındaki Kurumsal Ahlak ve Çevresel Lojistik Ödülü ve 2013 yılındaki Federal Hükümet KSS Ödülü başta olmak üzere birçok ödüle layık görülmüştür. Tchibo 2016 yılında, Almanya'nın en büyük sürdürülebilir şirketi seçilmiştir.