Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Teknoloji yatırımlarıyla hızına hız katan, dünyanın 220'den fazla bölgesine ve Türkiye'nin dört bir yanına hizmet veren Bacacı Yatırım Grubu Şirketleri'nden Sürat Kargo, E-ticaret dünyasını bir araya getiren WORLDEF E-Commerce Forum'a katıldı. Sürat Kargo Genel Müdürü Cem Oğuz, Hakan Çelik'in moderatörlüğünde gerçekleşen Türkiye'de kargo endüstrisinde dijitalleşmenin konuşulduğu açılış panelinde değerlendirmelerde bulundu.
Oğuz: "Aktarma Merkezleri Kargocuların Kalbidir"
Müşteri ihtiyaçları ve teknolojinin sektörü şekillendirdiğini belirten Sürat Kargo Genel Müdürü Cem Oğuz, panelde şu değerlendirmelerde bulundu: "Müşteri tipi değişti, eskiden toplu teslimatlar yapılırken 2010'ların ortasından sonra E-ticaretin artmasıyla kapı kapı dolaşan bir yapıya geçtik. Paket sayısı çok arttı. Bir günde tüm Türkiye içerisindeki 4.5 - 5 milyon teslimata ulaşıldı. Bunu yönetebilmek için eskiden elle yaptığımız işleri artık sistemlerle yapıyoruz. Aktarma merkezleri kargocuların kalbidir, bu önemli merkezlerde otomatik olarak saatte 20- 30 bin kargonun ayrıştırıldığı ve yüklendiği bir yapıya geldik. Dijitalleşmenin, bizim işimizdeki en büyük etkisi verimlilik artışıdır. Dijitalleşme ile kuryelerimiz operasyonel olarak çok daha verimli teslimatlar gerçekleştirebiliyor ve birim maliyetlerimizin düşmesine destek sağlıyor."
"Artık her bilgi müşteriye anlık aktarılıyor"
Her bilginin artık müşteriye anlık aktarıldığını belirten Cem Oğuz; "Kargom ne zaman gelecek?' diye bekleyen bir müşteri düşünün. Bundan 3-5 sene öncesine baktığımızda çağrı merkezlerine gelen aramaların yüzde 80'i "Kargom nerede?" diye soruyordu. Müşteri neden bu soruyu soruyor, çünkü gelip gelmeyeceğinden emin değil. Bir şey satın almış ve heyecanla bekliyor. Bugün geldiğimiz noktada, her bilgi anlık olarak müşteriye yönlendiriliyor ve bilgilendiriliyor. Akıllı telefonuyla bu takibi yapabiliyor. Siz yoksanız, anlaşmalı olduğumuz esnaflar veya kargo dolaplarımızdan kargolarınızı teslim alabilirsiniz." dedi.
"Türkiye'nin her noktasındaki esnaflarla anlaşmamız var"
Bugün kargo teslimi için müşterinin illaki adreste bulunma zorunda olmadığını kaydeden Cem Oğuz; "Müşteri kargo teslimi günü orada olmak zorunda değil artık. Herhangi bir esnafa ya da kargo dolabına yönlendirebilir. Sürat Kargo olarak, Türkiye'nin her noktasında anlaşmalı esnaflarla ve kargo dolaplarıyla anlaşmalarımız var. Alternatif hizmet noktaları da 'kazan - kazan' ihtiyacına göre yayıldı. Müşteri açısından da avantajlı; kargoyu beklemiyor, istediği zaman alıyor. Regülasyonun da önümüzü açmasıyla birlikte sadece teslim değil, kargoların gönderilmesi işlemleri de bu noktalarda başladı." açıklamasında bulundu.
"Kuryelerimiz her sabah kendi fotoğrafını çeker"
"Artık kargo bekleyen kişilere gönderilen linklerde, kargoyu teslim edecek kişinin fotoğrafını ve araç bilgisini, güvenlik nedeniyle paylaşıyoruz" diyen Cem Oğuz; "Sürat Kargo'da her sabah kuryelerimiz yola çıkarken kendi fotoğrafını çekiyor ve bunu yeni hayata geçecek platformumuzla paylaşıyor. Bu bir dijitalizasyon… İşimizi doğru yapmak, müşterimizin güvenini, şeffaflığı üst noktaya getirmek için düşündüğümüz bir uygulama…" dedi.
"Kimlik numarası alınması zorunluluğu kalktı"
Yakın bir döneme kadar regülatif zorunluluklardan kaynaklı kimlik numarasının alınmasının ve imza atılmasının söz konusu olduğunu belirten Cem Oğuz; "Dijitalleşme ve teknolojik gelişmeler, regülatif açıdan da bakıldığında birbirini geliştiriyor. Artık diyoruz ki; teslimat edildiğinin kanıtı olarak müşterimizin imzasını almayalım, bir mesajla bu onayı çözelim, böylece kişisel bilgilerini de korumaya alıyoruz" açıklamasında bulundu.
Milli futbolcular, Sürat Kargo stadında dijital penaltıyı deneyimledi
Öte yandan; Sürat Kargo'nun ana sponsoru olduğu Kadın Futbol A Milli Takımı'nın oyuncuları Arzu Karabulut ve Fatma Şahin de WORDEF standını ziyaret etti. Katılımcıların büyük ilgisiyle karşılanan kadın futbolcular, Sürat Kargo stadında "hareket sensörlü dijital penaltı" oyununu deneyimledi. Katılımcılarla maç yapan milliler, gol atan katılımcılara milli takım forması imzaladı
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
2023 yılında büyük bir heyecanla başlatılan Dilko Social projesi, öğrencilerin kültür ve sanat faaliyetlerini yaygınlaştırmayı ve toplum içinde kültürel bilinç oluşturmayı hedefliyor. Bu proje kapsamında, öğrenciler sanatsal yeteneklerini sergileme fırsatı buluyor. Aynı zamanda bu yıl ilk kez 14 Haziran'da gerçekleştirilecek ödül töreninde, öğrenci oylarıyla belirlenen ödüller sahiplerini bulacak.
Dilko Social projesi, sadece öğrencilere değil, aynı zamanda toplumun geneline de önemli katkılar sağlamayı amaçlıyor. 2023 yılında İstanbul'da bir sosyal sorumluluk projesi olarak başlatılan Dilko Social, kültür ve sanat hareketlerini tanıtmak ve desteklemek amacıyla yola çıktı. Öğrencilerden büyük ilgi gören proje, bu yıl ilk kez 14 Haziran tarihinde gerçekleştirilecek ödül töreni ile adından söz ettirecek.
Dilko Social Projesi Topluma Katkı Sağlıyor
Proje kapsamında öne çıkan etkinlikler arasında aylık kitap seçkileri, podcastler, müzik keşifleri, konserler, tiyatrolar, sinema filmleri, belgeseller ve kültür-sanat tarihi köşeleri gibi çeşitli bilgiler öğrencilerle paylaşılıyor. Dilko Social projesinin temel hedefi, kültür ve sanatın eğitimin ayrılmaz bir parçası olduğunu herkese benimsetmek.
Dilko Social Kültür ve Sanat Bilincini Yaygınlaştıracak
Dilko Social Ödülleri, bu yıl ilk kez 2023 yılından bu yana aylık olarak hazırlanan kültür-sanat programlarından yola çıkarak oluşturuldu. Bu programlarda yer alan edebiyat, sergi, müzik, podcast, tiyatro gibi kategorilerde öne çıkan işler öğrenci oylamalarına sunuldu. Oylama sonucunda, her kategoride en fazla oyu alan yazarlar, sanatçılar ve kişilere ödüller verilecek.
Bu yıl ilk kez düzenlenecek olan Dilko Social Kültür ve Sanat Ödülleri ile değerli proje 14 Haziran günü sahiplerini bulacak. Dilko Social projesinin gelecek yıllarda yediden yetmişe geniş kitlelere ulaşarak kültür ve sanat bilincini derinlemesine kökleştirmesi ve toplumda olumlu bir değişim yaratması hedefleniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
GE Aerospace, Türkiye'nin ekonomik gelişimini ve havacılık sektörünün büyümesini destekleyen, 50 yılı aşkın köklü varlığının temelleri üzerine inşa edilen Türkiye Teknoloji Merkezi (TTC)'nin yeni yerleşkesini İstanbul'da açtı. Yaklaşık 400 yetkin mühendis ve teknisyenin çalıştığı GE Aerospace'in yeni yerleşkesi, şirketin Türkiye'de halihazırda var olan mühendislik, inovasyon, araştırma ve üretim kabiliyetlerini daha da güçlendirecek.
Ticari ve askeri uçaklar için jet motorları, bileşenleri ve sistemleri tedariğinde dünya lideri olan GE Aerospace'in Kartal İstanbul'daki yeni yerleşkesinin açılışı, 2 Nisan 2024'te havacılık odaklı bağımsız bir şirket olarak faaliyete geçmesinden iki ay sonra gerçekleşti. Türkiye Teknoloji Merkezi'nin yeni yerleşkesinin açılış törenine Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Türk havacılık ekosisteminden temsilciler katıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır yaptığı açıklamada, "Dünyada uçak motoru üreten ve her türlü uçak motoru parçasını test edebilen altyapıya sahip sayılı ülkeler arasında yer alıyoruz. Havacılık ve uzay sanayimizin küresel oyuncularıyla iş birliği içerisinde inşa ettiğimiz bu altyapının önemli oyuncularından biri GE Aerospace'tir. Uçak motoru geliştirme ve üretme çalışmalarımızda önemli bir paydaş olan GE Aerospace, ülkemizin nitelikli insan kaynağına, katma değerli üretim ve teknoloji geliştirme vizyonuna inanarak son yıllarda Türkiye'deki operasyonlarını ölçeklendirdi. Dünyanın önde gelen firmalarının yenilikçi Ar-Ge çalışmalarını ülkemizde gerçekleştirmesi için hayata geçirdiğimiz TÜBİTAK Öncül Ar-Ge laboratuvarları Destek Programızdan yararlandı. TÜBİTAK MARTEK bünyesinde yer alan Katmanlı İmalat Teknolojileri Araştırma Laboratuvarıyla, GE Aerospace'in katmanlı imalat parça ve sistemlerinin tasarım ve üretimi konusunda bilgi birikimini nitelikli insan kaynağımızla bir araya getirerek yeni teknolojilerin ve ürünlerin geliştirilmesini destekliyoruz. Şimdi de GE Aerospace Türkiye Teknoloji Merkezi'nin, sürdürülebilir itki de dahil birçok ileri teknolojiye dayalı araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ev sahipliği yapacak yeni merkezinin açılışını gerçekleştiriyoruz. 400'ün üzerinde araştırmacı mühendisi bir araya getirerek ülkemizin motor teknolojilerinde yenilikçi çalışmalara ivme kazandıracak bu merkezin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." dedi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, ayrıca TTC Kartal Yerleşkesi'nin Ar-Ge Merkezi başvurusunun onaylandığını da ilk kez tören esnasında yaptığı açıklamada paylaştı.
GE Aerospace'in Türkiye'deki faaliyetleri kapsamında, TTC'nin yanı sıra, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) ile 40 yıllık ortaklığa sahip olduğu TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEI) Ortak Girişimi bulunmaktadır.TEI, GE Aerospace ve ortakları (CFM International motorları) için CFM LEAP, GEnx ve GE9X motorlarına üretilen türbinler ve kompresörler de dâhil olmak üzere yüzlerce motor bileşeni üretimi ve CFM RISE (Sürdürülebilir Motorlar için Devrimci Yenilik) Programı için prototip oluşturmada GE Aerospace'in küresel tedarik zincirine katkıda bulunmaktadır.
Türkiye Teknoloji Merkezi'nde yapılan çalışmalardan, Türk Hava Yolları, Pegasus Hava Yolları ve SunExpress'in de dâhil olduğu küresel ve bölgesel ticari müşteriler faydalanmaktadır. TTC bünyesindeki mühendisler, yerli muharip uçağı programı KAAN ve eğitim uçağı programı HÜRJET'in yanı sıra Türkiye'nin hava, kara ve deniz savunma programlarına da destek vermektedir.
GE Aerospace Başkan Yardımcısı ve Mühendislik Genel Müdürü Mohamed Ali yaptığı açıklamada "GE Aerospace'e oldukça yetkin bir işgücü sağlayan ve güçlü bir pazar olan Türkiye, bizi hem ticari hem de savunma müşterilerimize yakın kılmaktadır. Uzun yıllardır Türkiye'de bulunmaktan ve mevcut ortaklığımızın daha da güçlenerek gelecekte de devam edecek olmasından gurur duyuyoruz." dedi.
TTC Genel Müdürü Dr. Aybike Molbay, "TTC'ye yaptığımız yatırım, Türk havacılık sektörüne olan güvenimizi ve burada çalışan ekiplerin olağanüstü kapasitesini yansıtmaktadır. TTC, yerel ortaklarla iş birliği içinde yürütülen AR-GE ve inovasyon merkezi olmasının yanı sıra hem Türkiye hem de küresel olarak uçuşun geleceğini şekillendirmek, insanları yükseklere çıkarmak ve güvenli bir şekilde evlerine ulaştırmak için sürdürdüğümüz küresel çalışmalarımızın da temel taşlarından biridir." dedi.
2000 yılında kurulan TTC, GEnx, CFM LEAP, GE9X ve Catalyst motorlarına ek olarak halihazırda hizmet vermekte olan motorların teknolojik gelişimine yönelik küresel mühendislik çalışmalarına da katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda, mühendisler aeroderivatif teknolojileri üzerinde çalışarak ticari motorlardan türetilen deniz ve enerji motorları geliştirmektedir.
TTC mühendisleri ayrıca, CFM'nin RISE programına yaptıkları katkılar sayesinde uçuşun geleceğini şekillendirecek öncelikli alanlardan biri olan emisyon azaltımına yönelik çalışmalar yürütmektedir. GE Aerospace ve Safran'ın yüzde 50-50 ortak şirketi CFM International tarafından yönetilen RISE Programı, mevcut ticari motorlara kıyasla yüzde 20 daha verimli yakıt tüketimine ve yüzde 20 daha düşük karbon emisyonuna sahip motor teknolojileri geliştirmek için çalışmaktadır. TTC mühendisleri açık fanlı motor tasarımı, kompakt çekirdek, hibrit elektrikli tahrik ve hidrojen yanma teknolojileri için ileri araştırmalara da yardımcı olmaktadır.
Yazılım alanında ise TTC mühendisleri, uçuş içi operasyonlar, teknik operasyonlar, bakım, güvenilirlik ve analitik uygulamaları dâhil olmak üzere; GE Aerospace'in küresel müşterileri tarafından kullanılan "Software as a Service (SaaS)" yazılım çözümlerinin geliştirilmesi ve güncellenmesini desteklemek üzere çalışmaktadır.
TTC'nin İstanbul Kartal'daki yeni yerleşkesine ek olarak, Gebze'deki Türkiye Teknoloji Merkezi bünyesinde aşağıdaki laboratuvarlar bulunmaktadır.
" Katmanlı Araştırma Laboratuvarı, uçak motorlarında 3D baskı bileşenlerinin kullanımının genişletilmesi için çalışmalarını desteklemektedir.
" Thermofluid Laboratuvarı, yeni ve mevcut ürünlerin iyileştirmelerinin bir parçası olarak ileri termal teknoloji testleri yürütmektedir.
" Gelişmiş İmalat ve Onarım Atölyesi, üretim ve onarım süreçlerini geliştirme ve optimizasyonu yanı sıra ve parça prototipleri oluşturulması çalışmalarını yürütmektedir.
GE Aerospace'in Gebze'deki TTC tesisleri ve İstanbul'daki yeni TTC yerleşkesi, Türkiye'nin uzun vadeli stratejik büyümesini ve Türkiye'nin küresel havacılık sanayii için bir teknoloji ve mühendislik merkezi olarak konumunu güçlendirmesini desteklemeye devam edecektir
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Müşteri deneyimi konusunda uzman olan dünyanın dört bir yanındaki yeteneği, ilgili şirketlerle eşleştiren tek platform olan Champs, vizyonunu ve değerlerini daha iyi yansıtacak şekilde yeniden markalaştığını duyurdu. ‘The Flexperience Company’ geleceğin iş dünyasını bugünden inşa etmeye odaklanan ve esnekliği ve deneyimi ön plana çıkaran bir yaklaşım. Champs CEO’su Mahir Tüzün, “Önümüzdeki 10 yıl içinde esnek çalışma koşullarında bir devrim yaratacağız” dedi.
İşletmeleri, müşteri deneyimlerini geliştirmeleri adına dünya çapındaki küresel yeteneklerle buluşturan Champs, maksimum iş-yaşam dengesi kontrolü sağlama vizyonuyla faaliyetlerine devam ediyor. 2021 yılında hizmet vermeye başlayan Champs, bu temel vizyondan hareketle küresel varlığını da her geçen gün genişletmeye devam ediyor.
Champs, yeni marka kimliğinin tasarımında; neşeli, canlı renkler ve şekiller ile temsil edilen, insan odaklı bir şirketi olarak konumlandırılıyor. İki parmağın birleştirilmesinden oluşan yeni logoları Flexicon ise firmalar ve yeteneklerin kolektif gücünü sembolize ediyor. İki yukarı doğru çubukla ifade edilen logo, bu iki gücün birleşmesinin her zaman ve her yerde büyük başarıya yol açabileceğine olan inancı somutlaştırıyor.
‘Flexperience’, geleceğin iş dünyasını bugünden inşa ediyor
‘Flexperience’ ile geleceğin iş dünyasını bugünden inşa ettiklerini belirten Champs CEO’su Mahir Tüzün, “Yeni markanın merkezinde, esneklik ve deneyimi birleştiren bir terim olan “Flexperience” yer alıyor. Bu, hem sezonluk hem de uzun vadeli personel ihtiyaçlarını karşılarken, İK departmanlarının zamandan, emekten ve paradan tasarruf etmesini sağlıyor. Champs'in yetenekli profesyonelleri için sunduğu "Flexperience" modeli, her yerden çalışma ve istenilen projeyi seçme avantajları ile mükemmel bir iş-yaşam dengesi kurma özgürlüğünü ifade ediyor” açıklamasında bulundu.
“Yeni marka kimliğinin odağında da insan yer alıyor”
Yeni ‘Flexperience’ ile yeteneklere, en sevdikleri markaları seçme ve istedikleri yerde ve zamanda çalışma özerkliği sunduğunu belirten Tüzün, şöyle devam etti: “Yeni marka kimliği insanları ön plana çıkarıyor. Yeni web sitesi ve sosyal medya iletişimi Champs'i, Champs yapan bireylere odaklanıyor. Bu bireyleri; işlerini dönüştürmeye hazır müşteriler, en iyi müşteri yolculuğunu bekleyen müşterilerin müşterileri ve mükemmellik sunma konusunda heyecanlı ve kararlı yetenekler oluşturuyor. Önümüzdeki on yıl içinde esnek çalışma devriminde kilit bir lider olmayı hedefliyoruz.”
Önümüzdeki dönemde yeni marka kimliği ile hem Türkiye hem de Avrupa'daki büyüme stratejisine devam edecek olan Champs, son teknolojilerin kullanımını geliştirmeye ve dünyanın dört bir yanındaki yetenekleri için sayısız avantajlar sağlamaya devam edecek.
Champs Hakkında:
BPO alanında pek çok başarıya imza atmış Mahir Tüzün tarafından 2021 yılında kurulan Champs, kusursuz müşteri deneyimini yeniden tanımlıyor. Odak noktası, işletmeleri yetenekli bireylerden oluşan dinamik bir toplulukla buluşturmak olan Champs, dünyanın her yerinden çok sayıda vasıflı ve Gig ekonomisine dahil olan çalışana sınırların ötesinde iş fırsatlarının kapılarını aralıyor. Müşterilerine sunduğu 13'ten fazla dil desteği ile ihtiyaç duyulan dili, akıcı bir şekilde konuşabilen çok dilli bir iş gücünden yararlanma olanağı sunan Champs, bu yönüyle iş arayanları coğrafi sınırların ötesine taşıyor.
İstanbul merkez ofisinde, 50 kişiye yakın, kendi alanında tecrübeli çalışan kadrosuyla hizmet sunan Champs, verdikleri hizmetlerin tamamında küresel bir bakış açısını benimsiyor. Champs'in ana amacını ise uluslararası markalar ile yüksek vasıflı çalışanlar arasındaki bağlantıları güçlendirerek, müşteri deneyimi ve memnuniyetini üst boyutlara taşımak oluşturuyor. Platform; operasyonel verimliliği artırmakla ilgili hizmetlerin yanı sıra işletmeler için anlamlı maliyet tasarrufları sunan çözümler de sunuyor. Ayrıca Champs, iş ortaklarının birinci sınıf yeteneklerden oluşan seçkin bir havuzdan faydalanmasına, işletme performansı açısından yükselmesine ve KPI hedeflerine güvenle bir şekilde ulaşmasına da olanak sağlıyor.
https://www.champscx.com/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kalebodur'un mimar iletişim yaklaşımı ve mimarlığın gelişimine katkıları hakkında açıklamalarda bulunan Kaleseramik Profesyonel İletişim Yöneticisi Duygu Ekinci şunları söyledi:
"Mimarlık kültürünün gelişimi için mimarları desteklemek kadar, bu desteği sürekli kılmak da önemli ve Kalebodur bunu başaran kurumlardan biri. Türkiye'de adı seramik karo ile özdeşleşen, 66 yıllık köklü geçmişe sahip bir marka olmanın sorumluluğuyla; bir yandan geliştirdiğimiz ürün ve teknolojilerle mimarların yaratıcılıklarına destek olurken, diğer yandan farklı sosyal sorumluluk projelerimizle mimarlık kültürüne katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Akademik süreçler dahil, farklı platformlarda sürdürülebilir projeler üretiyoruz. Kalebodur ile gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ve sponsorluklarla hem modern Türk mimarisinin gelişimine destek oluyor hem de mimarlığın daha fazla kesime ulaşmasına katkı sağlıyoruz.
Bir toplumda, mimarlık alanında yapılanlar, yalnız mimarları ilgilendirmiyor; üniversiteler, yapı ssektörü, yerel yönetimler işin içindeki diğer önemli unsurları oluşturuyor. Kalebodur olarak biz de bütün bu unsurların iş birliğinin nitelikli çalışmalar doğuracağına inanıyoruz. Bu nedenle mimarlık ve mimarlık kültürü alanında yapılan nitelikli çalışmaların her zaman destekçisi olduk, olmaya da devam ediyoruz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yapay zeka destekli çözümler sunan teknoloji şirketi Faradai, 5 Haziran Çevre Günü’nün hemen öncesinde sürdürülebilirlik ve dekarbonizasyon alanında öncü bir çalıştaya imza attı. 4 Haziran’da Postane-İstanbul'da düzenlediği “dekarbonizasyonda teknoloji ve veri” temalı çalıştayda önde gelen sürdürülebilirlik liderlerini buluşturdu. Çalıştaya yerel ve global ölçekte hizmet veren endüstri şirketlerinden, holdinglerden, bankacılık ve perakende sektörlerinden üst düzey yöneticiler katıldı.
İş dünyasının gündeminde veri odaklı sürdürülebilirlik var.
Etkinlikte veri odaklı dekarbonizasyon ve sürdürülebilirlik stratejilerine odaklanıldığını söyleyen Faradai CEO’su Şahin Çağlayan çalıştayları hakkında, “Sürdürülebilirlikte geçtiğimiz 10 yılın gündemi net sıfır hedefleri koymak ve zorunlu emisyon raporlaması yapmaktı. Önümüzdeki 10 yılın gündemi ise veri güdümlü olarak gerçekçi dekarbonizasyon performans değerlendirmeleri, süregelen şekilde karbonsuzlaşma ölçümü ve doğrulama kültürüne geçiş olacak. Emisyon raporlamaları bir amaç olmaktan çıkıp, kurumun net sıfıra giden yolculuğunda bir araç şeklinde konumlanacak. Bu kültürel dönüşüm, ancak veri analizi, nesnelerin interneti ve yapay zekanın de karbonizasyon süreçlerinde aktif kullanımı ile mümkün” dedi.
Şahin Çağlayan, “Bu dönüşümde kurumların en büyük problemleri sağlıklı ve sürekli, otomatik şekilde veri toplayabilmek. Tedarik zincirindeki karanlık noktaları veri ile aydınlatabilmek, bu verileri anlamlandırarak dekarbonizasyon çalışmalarında kullanabilmek olarak görünüyor. Özellikle bu hususlardaki sahadan başarılı uygulamaları, vaka çalışmalarını, örnek teknoloji kullanım senaryolarını detaylandırdığımız çalıştayımız, birçok büyük kurumun üst yönetiminden yoğun ilgi gördü. Çalıştay, akran öğrenmesine imkan sağlaması ve dekarbonizasyon teknolojileri ekosisteminin temellerini atması adına çok verimli bir başlangıç diyebiliriz. Tüm konuklarımıza değerli katkıları için çok teşekkür ederiz.” açıklamasını yaparken etkinlik hakkındaki detayları da paylaştı.
Bu kapsamda, çalıştayda dekarbonizasyon süreçlerinde ve stratejilerde gerçek zamanlı veri toplama, veri kalitesi ve güvenliği, analizi ve yönetimi gibi konular ayrıntılarıyla irdelendi. Yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin süreçlere nasıl entegre edilebildiği aktarıldı. Veri toplama ve yönetimi, raporlama, yasal uyumluluk ve şeffaflığa dair yaşanan sorunlar katılımcılarla birlikte tartışıldı. Teknolojinin ve yapay zekanın bu süreçlerde yarattığı fırsat ve tehditler değerlendirildi. Çalıştaya katılan şirketlerin sürdürülebilirlik liderleri, dekarbonizasyon, sürdürülebilirlik, veri yönetimi ve teknoloji ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
“Sürdürülebilirlik süreçlerinin dijitalleşmesi çok önemli”
Dekarbonizasyon odaklı, gerçek zamanlı veri, siber güvenlik ve teknoloji konularına odaklanan Faradai Kurucu Ortağı ve COO’su Burak Sefer, “Sürdürülebilirlik süreçlerinin dijitalleşmesi, ilgili birimlerin iş süreçlerinin iyileştirilmesi ve kurumların stratejik adımlarını daha etkin atabilmeleri açısından kritik öneme sahip. Veri toplama süreçlerinin IoT cihazları, mevcut yönetim sistemleri, ERP yazılımları ve üçüncü parti hizmet sağlayıcılarına entegre edilerek otomatikleştirilmesi, yapay zeka uygulamaları ile çeşitli kaynaklardan kusursuz şekilde toplanabilmesi, dekarbonizasyon metriklerinin takibi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle kurumsal şirketlerin kullanacakları teknoloji çözümlerinde mevcut iç sistemlere entegrasyon kabiliyeti, bulut ve yerinde kurulum (on-premise) esnekliği, siber ve veri güvenliği uygulamaları ile güncel mevzuata ve BT gereksinimlerine uyumluluk öncelikli hususlardır. Bunlar içinde elbette, gelişmiş yazılım mimarisi ile güncel teknolojilere adaptasyon yeteneği de bulunuyor” şeklinde konuştu.
“Sürdürülebilirlik verisinin toplanması, büyük şirketler için bir mücadele alanı”
TAV Airports Sürdürülebilirlik ve İş Mükemmelliği Koordinatörü Başak Helen Taşkan: “Coğrafi ve operasyonel çeşitliliğin olduğu büyük ölçekli organizasyonlarda, sürdürülebilirlik verisinin toplanması en önemli mücadele alanlarından birisidir. Kurumsal sürdürülebilirlik performansının ölçülebilir hale gelmesi için düzenli ve tutarlı veriye ihtiyaç var. Günümüzde sürdürülebilirlik stratejisini değil, iş stratejisine entegre edilen sürdürülebilirliği konumlamaya çalışırken, “sürdürülebilirlik ya da ESG verisi” diye bir kategorinin olmadığının anlaşılması gerek. Fonksiyon liderleri tarafından organizasyonun her alandaki performansını izlemek, ölçmek ve iyileştirme faaliyetleri başlatabilmek amacıyla toplanan veriler, kurumsal sürdürülebilirlik indikatörlerinin de anlamlandırılmasına hizmet ediyor. Bunun sağlanması için de verinin ilgili fonksiyon tarafından sahiplenilmesi, düzenli olarak takibi ve bu çerçevede analizi gerekiyor. Özetle sürdürülebilirlik, veri yönetiminde kurumsal farkındalık, sahiplenme ve örgüt kültürü belirleyici unsurlardır” ifadelerini kullandı.
“ESG odaklı veri toplamanın merkezinde dijitalleşme var”
Akçansa Sürdürülebilirlik Müdürü Erhan Çalışkan: "Dekarbonizasyon yolculuğu için şeffaf ölçümleme, raporlama ve doğrulama çalışmaları kurumların en öncelikli stratejik alanlarından olacak. ESG odaklı veri toplama ve doğrulama süreçlerinde dijitalleşme çok önemli bir adım. Sadece güncel mevzuatı takip etmek bile, ilgili birimlerin vaktini çok fazla alabiliyor. Bu süreçlerin tek bir noktadan dijitalleşme destekli alarm ve takip sistemiyle yönetilmesinin işgücü verimliliği açısından daha doğru olacağını düşünüyorum. Ayrıca, entegre raporlama süreçlerinin verimliliği adına, kurumların iç denetim ve teftiş birimleri aracılığıyla her çeyrek veya yarıyıl zamanlarında sürdürülebilirlik denetimlerini etkin şekilde getirmeleri, raporlama kalitesini artıracaktır" dedi.
“Sürdürülebilirlik yöneticileri, adeta birer orkestra şefidir”
Faradai Sürdürülebilirlik Yöneticisi Pınar Bahar Yücel sürdürülebilirlik yöneticilerini orkestra şefine benzettiğini söyleyerek şunları ekledi: “Sürdürülebilirlik yöneticilerini orkestra şefine benzetiyorum. Farklı cephelerde farklı konular için mücadele veriyorlar. İç ve dış tüm paydaşlarının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşması için her enstrümanın doğru zamanda devreye girmesini yönetmek gibi bir görevleri var. Strateji geliştirme ve uygulamadan risk yönetimine, kurum kültürünün dönüştürülmesinden ESG performans izleme ve raporlamaya, paydaşlarla iş birliğinden uyum yönetimine kadar birçok alanda kendilerini görebilirsiniz. Özellikle, dekarbonizasyon alanında yenilikçi dijital çözümlerin kullanımını teşvik etmeleri oldukça kıymetli bir misyon.”
“Dijitalleşme süreçlerinde aksiyon planı oluşturulmalı”
Faradai Operasyonlardan Sorumlu GMY Alper Öz ise veri ve dijitalleşme konularında çalıştayda şu ifadeleri kullandı: “Dijitalleşme süreçlerinde verinin yönetimini, analizini ve aksiyonlarını planlayabilmek için uçtan uca bütüncül değerlendirilmesi gerekiyor. Öte yandan, buna uygun altyapı tasarlanmalıdır. Geleneksel yöntemlerle bakıldığında çok sayıda kaynaktan toplanan verinin hacmi ve çeşitliliği kafa karışıklığı yaratabilir. Ancak, bahsettiğimiz nokta da tam olarak bu. Böylesi sistematik bir altyapıdan toplanan sağlıklı verinin iyi kurgulanmış yapay zeka algoritmaları veya ön tanımlı senaryolarla analiz edilmesi de kolaylaşıyor ve manual süreçler rafa kalkabiliyor. Alarm durumlarında, raporlamalarda, aksiyon alma konularında her sorumluya kendi görev ve yetki alanları doğrultusunda atamalar yapılabiliyor. Bu düzenli yapı sayesinde, zamandan tasarruf edilip verimsizliklerin en aza indiği şeffaf süreçler ortaya çıkıyor.”
“Yapay zekanın kurumlara odaklanma ve hedeflerin belirlenmesi konularında destek vermesini bekliyoruz”
Kurumsal Sürdürülebilirlik Mühendisi Veysel Koca: “Veri analitiği kapsamında, yapay zekadan beklentimiz şirketlerin odaklanma konularında öneriler sunması ve hedeflerin belirlenmesi ile bunlara ulaşma konularında kurumlara destek vermesi. Tedarikçilerden veri almak ve alınan verinin doğruluğunu teyit etmek zorlayıcı. Dijitalleşme süreçleri bu konularda destekleyici ancak kurumlar tarafından tüm disiplinlere ve sahaya uygulanması maliyetli görüldüğü için uygulama noktalarında farklı bariyerler söz konusu” şeklinde konuştu.
CCI Çevre Müdürü Yusuf Dulda ise tüketicilerin çevre bilincine dair şunları ekledi: “Günümüzde artık gençler çevre bilinci yüksek ve doğaya duyarlı ürünler görmek ve tüketmek istiyor. Tükettikleri ürünleri sorguluyorlar. Bu konuda gerçekten duyarlı bir nesil var karşımızda. Tükettikleri ürünlerin hem çıktılarının hem de maliyetinin farkındalar ve bunun için gereklilikleri de karşılamaya hazırlar.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Hava Taksi İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yeşilgül :
“Havalimanı Ücretleri Keyfi Olarak Sivil Havacılığa Uygulanamaz
Hava Taksi İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yeşilgül, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki havalimanı kullanım ücretlerinin aşırı yüksek olmasını eleştirerek, Türkiye'nin bu ülkelerle anlaşarak ortak bir ücretlendirme politikası yürütmesini istedi. Zafer Yeşilgül, “Adil rekabetin sağlanması ve havacılık pazarının düzgün işlemesi için havalimanı ücretlerinin ayrımcı olmaması gerekir. Havalimanı ücretleri keyfi olarak sivil havacılığa uygulanamaz” dedi.
Hava Taksi İşletmeleri Derneği’nden yapılan yazılı açıklamada, havalimanı ücretlerinin, belirli taşıyıcıların zararına veya avantajına olacak şekilde ayrımcı bir şekilde uygulanmasının hiçbir gerekçesi olmadığı belirten Yeşilgül, havacılık pazarının düzgün çalışması için, havayolları arasında adil rekabetin sağlanması amacıyla büyük havalimanlarındaki ücretlere ilişkin asgari standartlara ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Avrupa Birliği’nin Mart 2009'da, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından hazırlanan havalimanları ve hava seyrüsefer hizmetleri ücretlerine ilişkin politikaları Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de uygulamasını isteyen Yeşilgül, açıklamasında “Havalimanlarının temel görevi ve ticari faaliyeti, hava taşıyıcılarının hava taşımacılığı hizmeti sunabilmesini sağlayacak şekilde uçakların inişinden kalkışına kadar yolcu ve kargo işlemlerinin yapılmasını sağlamaktır. Bu amaçla havaalanları, uçakların işletilmesi ve yolcu ve kargo işlemleriyle ilgili bir dizi tesis ve hizmet sunmakta olup, bunların maliyeti genellikle havaalanı ücretleri aracılığıyla karşılanmaktadır. Havaalanı ücretlerinin alındığı tesis ve hizmetleri sağlayan havaalanı yönetim organları, maliyet etkin bir temelde çalışmaya çalışmalıdır.” sözlerine yer verdi.
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ülkelerinde havalimanı kullanım ücretlerinin temel özelliklerini ve bunların belirlenme şeklini düzenleyen ortak bir çerçevenin oluşturulması gerektiğini savunan Yeşilgül, “ Böyle bir çerçevenin yokluğunda, havacılık sektörü farklı ve keyfi uygulamalarla hükümetlerin vergi toplama aracı olarak sivil havacılık sektörü her gün zarar etmektedir” dedi.
Türkiye, Ortak Bir Ücretlendirme Sistemi İçin Devreye Girmeli
Havaalanı yönetim organı ile havalimanı kullanıcıları arasındaki ilişkide, özellikle ücretlerin şeffaflığı ve havalimanı kullanıcıları arasında ayrımcılık yapılmamasına ilişkin belirli temel ilkelere saygı gösterilmesi zorunluluğuna dikkat çeken Yeşilgül, açıklamasına şöyle devam etti : “ Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde bölgesel bütünlüğü teşvik etmek amacıyla bir havaalanı ağını kapsayacak ortak bir ücretlendirme sistemi uygulama olanağına sahip olmalıdır. Bu konuda Türkiye başta Rusya olmak üzere Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ni ortak bir inisiyatif sürecine çekmelidir.”
Havalimanı Ücretleri Keyfi Olarak Sivil Havacılığa Uygulanamaz
Açıklamasında ICAO Konseyi’nin havaalanı ücretini, özellikle sivil havacılığa yönelik tesis ve hizmet sağlama maliyetini karşılamak için tasarlanan ve uygulanan bir vergi olduğunu, verginin ise genellikle ulusal veya yerel hükümet gelirlerini artırmak için tasarlanan bir vergi olduğunu değerlendirdiğinin altını çizen Yeşilgül, “Bu şekilde alınan vergiler keyfi olarak sivil havacılığa uygulanamaz. Havaalanı ücretleri ayrımcı olmamalıdır.” Dedi.
Orta Asya Ülkelerinde Bağımsız Bir Denetleyici Otoriteye İhtiyacımız Var
Havaalanı yönetim organları ile havaalanı kullanıcıları arasında düzenli istişareye yönelik zorunlu bir prosedür olarak gerek havalimanı ücretleri gerekse de ücretlendirme sistemindeki değişikliklere ilişkin bir karara havaalanı kullanıcıları tarafından itiraz hakkının olması gerektiğini ifade eden Yeşilgül, açıklamasında “ Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde aynı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi taraflardan herhangi birinin bağımsız bir denetleyici otoriteye başvurma olanağı sağlanmalıdır” sözlerine yer verdi.
Daha Adil ve Şeffaf Bir Ücretlendirme Sistemi
Havaalanı kullanıcılarının, havaalanı yönetim organından düzenli olarak havaalanı ücretlerinin nasıl ve hangi esaslara göre hesaplandığına ilişkin bilgi almasının hayati önem taşıdığını vurgulayan Yeşilgül açıklamasına şöyle devam etti : “Bu tür bir şeffaflık, hava taşıyıcılarına havalimanının maruz kaldığı maliyetler ve havalimanı yatırımlarının verimliliği hakkında bilgi sağlayacaktır. Bir havalimanı yönetim organının gelecekteki yatırımlarla ilgili gereksinimleri doğru bir şekilde değerlendirebilmesi için, havalimanı kullanıcılarının tüm operasyonel tahminlerini, geliştirme projelerini ve özel talep ve önerilerini zamanında havalimanı yönetim organıyla paylaşmaları gerekmektedir."
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.