Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kamuoyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayınlanan Borsa İstanbul açıklaması aşağıda bulunuyor:
Bankamız Yönetim Kurulu'nun 15.02.2024 tarihli kararı ile; Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemeleri ve ilgili diğer mevzuat uyarınca Bankamızca bir veya birden fazla ihraç yoluyla gerçekleştirilecek, ihraç tarihlerindeki piyasa koşullarına göre belirlenecek çeşitli tertip ve vadelerde ve sabit ve/veya değişken faiz oranlarına sahip toplamda 3.000.000.000 TL nominal tutara kadar ipotek teminatlı menkul kıymetin (İTMK) Sermaye Piyasası Kurulu'ndan alınacak ihraç belgesindeki izin süresince yurtiçinde halka arz edilmeksizin nitelikli yatırımcılara ihraç edilmesine ve bu ihraca ilişkin gerekli tüm yasal başvuru ve işlemler için Genel Müdürlüğe yetki verilmesine karar verilmiştir.
https://www.kap.org.tr/tr/Bildirim/1249876
Türkiye ekonomi gundemi/Açıklanması beklenen ekonomik veriler
Saat Veri Dönem Tahmin Önceki
------ ----------------------------------- ----- ------ ------
09:55 Bloomberg HT Tüketici Güven Ön Endeksi Şubat 69.15
10:00 Konut Satış İstatistikleri (adet) Ocak 138 bin 577
10:00 Tarım ürünleri üretici fiyatları(Aylık) Aralık +6.34%
10:00 Özel sektör toplam dış kredi borcu Aralık 163,6 milyar usd
10:00 Ay sonu TÜFE beklentisi (PKA) Şubat +3.51%
14:30 Konut Fiyat Endeksi (Yıllık) Aralık +82.8%
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'de Yönetim Kurullarının Etkinlik Skoru yükseliyor
Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği (YÜD) ve Bain & Company İstanbul Ofisi ve tarafından gerçekleştirilen "Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023" araştırmasının sonuçları açıklandı. Türkiye'deki Yönetim Kurulu Etkinlik Skoru, 2023 senesinde %8 artışla 3,9 düzeyinde gerçekleşti.
? Türkiye'deki Yönetim Kurulu Etkinlik Skoru, 2023'te bir önceki yıla göre %8 artarak 3,9 düzeyinde gerçekleşti. "Finansal Hizmetler" 4,2 ile en etkin yönetim kuruluna sahip sektör olurken, "Kimya, ilaç, petrol ve plastik imalatı" 3,5 ile en düşük skoru aldı.
? Değişen ekonomik konjonktür ile sektörel ve politik belirsizlikler yönetim kurullarının gündemlerini doğrudan etkilemeye devam ediyor. Oyunun kuralları değişiyor.
? Önümüzdeki dönem için, şirketlerin yatırım iştahında düşüşler olmakla birlikte, teknoloji yatırımları göreceli olarak daha az etkilendi. Yönetim Kurulları şirketlerin dijital dönüşümlerine hız kesmeden devam etme yöneliminde.
? Yatırım planlarının aksine, istihdam planlarında kısmi olumlu beklenti mevcut.
? 2023 yılında Türkiye'deki şirketleri etkileyebilecek en önemli 3 risk olarak "iklim krizi ve sosyal riskler", "finansman ve nakit yönetimi" ve "sektörel ve politik belirsizlikler" ön plana çıkıyor. Geçtiğimiz yıl ilk 5 risk arasında yer almayan "iklim krizi ve sosyal riskler" kavramı, bu yıl en önemli risk olarak görülüyor.
? Sadece kurumsal yönetim bakış açısından, Çevre, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) anlayışını da kapsayan yönetişim yapısına geçiş, hızlanmasına rağmen henüz gereken düzeyde değil.
? Yönetim kurullarında performans değerlendirme süreçleri ile üye ve yetkinlik çeşitliliği konularında gelişim alanları olduğu görülüyor.
Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği (YÜD) ve Bain & Company İstanbul Ofisi tarafından bu yıl ikincisi gerçekleştirilen "Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023" araştırmasının sonuçları, 15 Şubat 2024 tarihinde İstanbul'da düzenlenen lansman etkinliğinde duyuruldu. Çalışma kapsamında Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği (YÜD) ve Bain & Company İstanbul Ofisi 2023 yılının ikinci yarısında, bu sene ikincisini gerçekleştirdikleri kapsamlı anket aracılığı ile Türkiye'deki ağırlıklı olarak halka açık ve aile şirketlerinde görev yapan 135 Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO ile birlikte şirketlerin yönetim kurullarının etkinliklerini ve gündemlerini değerlendirdi. Çalışmada aynı zamanda güncel konuların yönetim kurullarının karar verme süreçlerine ve gündemlerine nasıl etki ettiği araştırıldı. Çalışma kapsamında, Türkiye'nin yönetim kurullarının etkinliğini 'Geleceğe Hazır Yönetim Kurulu Gündemi' ve 'Yönetim Kurullarının İşletme Modeli' başlıkları altında değerlendirerek, önceki sene olduğu gibi 'Yönetim Kurulu Etkinlik Skoru' tespit edildi.
Yönetim Kurulu Üyeleri Derneği Başkanı Mehmet Sami, YÜD ve Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023 hakkında şunları söyledi: "YÜD'ü kurarken şirketlerin geleceğinin aktif, profesyonel ve sürdürülebilir yönetim kurullarının varlığına bağlı olduğuna duyduğumuz inançla yola çıktık. Geldiğimiz noktada sürdürülebilirlik gündemi ve ÇSY (çevre, sosyal, yönetişim - "ESG") kriterleri kapsamında dünyada ve ülkemizde geliştirilen yeni standartlar, yönetim kurullarının şirketin devamlılığı ve büyümesi için doğru stratejiler geliştirmesi gerektiğini bizlere bir kez daha gösterdi. Şirketlerde hakim ortakların, bir kurumun kaderini belirleme yetkisine sahip yönetim kurullarının kompozisyonu, gündemi, komite oluşturma ve çalıştırma kabiliyeti, risk ve fırsatların değerlendirilme kapasitesi gibi konuları daha fazla sahiplenmesi gerektiğini de gözlemliyoruz.
Bu yıl gerçekleştirdiğimiz çalışmada yönetim kurullarının etkinliklerinin yıllar içerisindeki değişimini göreceğimiz Yönetim Kurulları Etkinlik Skoru'nda geçtiğimiz yıla kıyasla bir artış oldu. Ankette 1 yılda gelişme sağlanan ve odaklanılması gereken alanları detayları ile görürken, yıllar içerisinde etkinlik skorunun gelişimi bizlere çok daha detaylı bir analiz yapma fırsatı verecek. Her sene düzenli olarak ölçeceğimiz skor ile şirketler, yönetim kurulları ve kamu otoriteleri ile yol haritaları geliştirmeyi hedefliyoruz."
Bain & Company Türkiye Ortağı Volkan Kara, Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023 araştırması ile ilgili olarak şunları dile getirdi: "Bu sene ivmesi küresel anlamda ciddi halde artan ÇSY konularına daha fazla odaklandığımız araştırmamızda, 'çevresel sürdürülebilirlik' konusuna kurul gündemlerinde geçtiğimiz yıla kıyasla daha fazla vakit ayrılmasına karşın, katılımcıların büyük çoğunluğunun bu konuya yine de yeterli zaman ayrılmadığını düşündüğünü görüyoruz. Aynı zamanda, 'Avrupa Yeşil Mutabakatı ve karbon vergisi' de yönetim kurullarında en az zaman harcanan konulardan olarak dikkat çekiyor. Gelişim alanı olarak karşımıza çıkan diğer konular ise yönetim kurullarının üye çeşitliliği ve performans değerlendirme mekanizmalarının etkinliği. Kurul üyelerinin demografi ve yetkinlikler açısından çeşitliliğinin artırılması ve efektif performans değerlendirme mekanizmalarının tesis edilmesi yoluyla yönetim kurullarının etkinliklerini artırabileceklerini öngörüyoruz. Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023'ün yönetim kurullarının etkinliğini ölçümleme ve gelecek vizyonunu belirlemede faydalı olmasını umuyor, bu vesileyle çalışmalarımıza katılan tüm yönetim kurulu üyelerine, YÜD yönetimine ve katkı sağlayan herkese teşekkür ediyoruz."
Yönetim Kurullarının Etkinlik Skoru yükseliyor
Yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, 2022 yılında 1-5 arası skalada 3,6 olan Türkiye'deki Yönetim Kurulu Etkinlik Skoru, 2023 senesinde %8 artarak 3,9 düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu skor, geçtiğimiz sene içerisinde yönetim kurullarının etkinliğinin arttığını ortaya koyuyor. Katılımcıların en çok bulunduğu 10 sektörü baz alarak Yönetim Kurulu Etkinlik Skorlarını karşılaştırıldığında "Finansal Hizmetler" 4,2 ile en etkin yönetim kuruluna sahip sektör olurken, "Kimya, ilaç, petrol ve plastik imalatı" 3,5 ile en düşük skoru aldı.
En çok ve en az zaman harcanan konular
Açıklanan çalışmada yönetim kurullarında en çok vakit harcanan konu olarak "şirket performansı - operasyonel ve finansal" başlığı %88 ile olarak öne çıkıyor (geçtiğimiz yıl %95 ile ilk sıradaydı). Bunu sırasıyla, %62 ile "şirket vizyon, misyon ve stratejisi" ve %61 ile "organizasyona değer yaratacak projelerin işleyişi" başlıkları takip ediyor. Geçtiğimiz yıl bu iki başlık %48 ile üçüncü ve dördüncü sırada yer aldı.
En az vakit harcanan konular arasında ise %54 ile "Avrupa Yeşil Mutabakatı ve karbon vergisi" (geçtiğimiz yıl %71 ile yine ilk sıradaydı) ve %49 ile "yönetim kurulu çeşitliliği" (geçtiğimiz yıl %38 ile 5. sıradaydı) ilk sıralarda yer alıyor. Katılımcıların yaklaşık %80'i bu konulara yeterince vakit ayrılmadığı görüşünde. Önümüzdeki dönemde iş yapış şekillerini önemli ölçüde etkileyecek olan bu konuların, yönetim kurulları gündeminin giderek daha büyük bir parçası olması bekleniyor.
Yatırım iştahı azalırken İstihdam hedefleri yükseliyor
"Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023" araştırmasının sonuçlarına göre şirketlerin yatırım iştahları bütün yatırım kategorilerinde önceki seneye göre kayda değer düzeyde düşüş gösterirken, "Teknoloji ve altyapı yatırımları" %61 ile bu düşüşten göreceli olarak daha az etkilenmiş durumda. Bunun sebebinin, yapay zekâ ve ilgili teknolojilere yükselen ilgi olduğu düşünülüyor.
İstihdam planlarında ise yatırım planlarının aksine görece olumlu bir görüntü olduğu gözlemleniyor. Bir önceki yıl %26 olan istihdamı artırmayı planlayan şirket oranı; 2023'te önemli bir yükselişle %39 seviyesine ulaşmış durumda. Yapılan analizler gelecek yıl için olumlu bir iş piyasası beklentisi olduğuna işaret ederken, yıl sonu enflasyon oranı ve asgari ücret artışının bu planlar üzerindeki etkilerinin takip edilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor.
Şirketleri bekleyen riskler
2023 yılında Türkiye'deki şirketleri etkileyebilecek en önemli 3 risk olarak "iklim krizi ve sosyal riskler", "finansman ve nakit yönetimi" ve "sektörel ve politik belirsizlikler" ön plana çıkıyor. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından biri de geçtiğimiz yıl ilk 5 risk arasında yer almayan "iklim krizi ve sosyal riskler" kavramı, bu yıl en önemli risk olarak görülmesi. Çalışmada; yönetim kurulu üyelerinin belirtilen riskleri özenle değerlendirmeleri ve önceliklendirme yaparken şirketin genel hedeflerini ve piyasa koşullarını göz önünde bulundurmaları gerektiğine dikkat çekiliyor.
Sürdürülebilirlik
Dünya enerji dönüşüm sürecini teknolojik, sosyal ve jeopolitik gelişmeler ile birlikte deneyimlerken, Çevre, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) kavramı da hızla önem kazanıyor. Bu dönüşüm ve değişiklikler, şirketlerin ve yönetim kurullarının bakış açılarına, gündemlerine ve iş yapış şekillerine etki ediyor. Enerji dönüşümü, ÇSY'nin çevre yönünün ayrılmaz bir parçası olmakla birlikte, söz konusu kavram çeşitlilikten etiğe, işyeri güvenliğinden paydaş haklarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu kapsamlı perspektif, şirketlerin yönetim kurulları ve liderlerine, stratejik dönüşüm planlarına bu dönüşümün etkilerini yönetebilecek doğrultuda bir bakış açısı getirmek, bu yönde detaylı yol haritaları oluşturmak ve bu haritaları uygulamaya koymak ve sürdürülebilir iş modellerine geçişe liderlik etmek gibi yeni yükümlülükler getiriyor.
"Türkiye Yönetim Kurulu Barometresi 2023" araştırmasında yer alan katılımcıların %75'i, şirketlerinin sürdürülebilirlik stratejisi olarak sektöre göre önde olmayı planladıklarını, ayrıca şirketlerin yaklaşık %50'si hem nicel hem de nitel hedefler belirlediklerini belirtiyor. Ancak, şirketlerin yalnızca %37'sinin bir Net Sıfır hedefi olduğu ifade ediliyor. Bu durum hedeflerin yeterince hırslı olmadığına ve Paris Anlaşması'nın gereklerini karşılayamadığına işaret ediyor.
Yönetim kurullarının ÇSY farkındalığı açısından görece iyi bir seviyede iken, yetkinlik konusunda geride kaldıkları görülüyor. Çalışmada ortaya konan analizlere göre; önümüzdeki dönemde liderlerin dönüşüme öncülük ederek gerekli farkındalık ve yetkinliklerin oluşmasını desteklemeleri beklenmekte. Çalışmada ayrıca; bu dönüşüme liderlik edecek yönetim kurulu üyelerinin ÇSY kavramları, stratejisi ve bu stratejinin uygulanması konularında gereken eğitimleri almaları, dönüşüm sürecini daha hızlı ve verimli bir hale getireceği belirtiliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Gelecek için bugünü dönüştüren Siemens Türkiye ve İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) önemli bir iş birliğine imza atarak genç yeteneklerin çalışma alanlarını genişletmek amacıyla dijital endüstri, Ar-Ge ve yazılım alanlarındaki laboratuvarı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Gülbahçe Kampüsü'nde hizmete açtı.
Laboratuvarın açılışı; Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Hüseyin Gelis, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran, Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve CFO'su Thomas Kolbinger, Siemens Türkiye Dijital Endüstriler Genel Müdürü Kerim Oal, Siemens Türkiye Teknoloji Başkanı Erdem Alptekin, Siemens Türkiye Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Özlem Özkaya, Siemens Türkiye İnsan ve Organizasyon Direktörü Aslı Kunur, Siemens Türkiye Baş Hukuk Müşaviri Bige Yücel ve İYTE Üst Yönetimi, akademisyenleri, idari personeli ve öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşti.
Açılışta konuşan Siemens Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Hüseyin Gelis, Siemens Türkiye'nin iş birliği kapsamında laboratuvar açılışının yanı sıra yazılım lisansları ve eğitimleri konusunda da genç yetenekleri desteklediğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Siemens olarak her zaman geleceğe ve yeniliğe odaklı bir şirket olduk. Günümüzün en önemli kavramı olan dijitalizasyonda dönüşüme liderlik ediyor; inovasyon, teknoloji ve mühendislik alanlarındaki uzmanlığımızı, dijital dönüşümün hızlı ve etkili şekilde gerçekleşmesi için seferber ediyoruz. Tüm bu yatırım ve çalışmalarımızın yanı sıra genç nesillerin niteliklerini arttırmasına ve ülkemizin ihtiyacı olan yetkin mühendislerin yetiştirilmesine katkı sağlamak için özellikle üniversitelerimizle de anlamlı iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Bugün İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü iş birliğinde açılışını yaptığımız laboratuvarda da genç yeteneklerimizin önemli çalışmalar yapacaklarına ve dijital endüstri uygulamalarının gelişimine katkı sağlayacaklarına olan inancım tam. Laboratuvar, mühendislik başta olmak üzere pek çok alanda teorik bilgilerini pratik uygulamalarla desteklemeleri için genç yeteneklerimize çalışma alanı sağlayacak. Bu alanda geleceğin uygulayıcıları olan öğrencilerimiz daha yolun başındayken güçlü bir temel edinebilecek. Bu temel, sentez becerilerini geliştirmeleri, böylece gençlerimize yeni sorunlara yeni yanıtlar üretebilmeleri için gerekli iç görü ve donanım ile inovatif fikirler üretebilen, açık fikirli gençler olarak yetişmesine önemli bir katkı sağlayacak."
İYTE Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran ise açılışta yaptığı konuşmasında, "Biz İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde insanlığın problemlerini öngörebilen ve sorunlara evrensel çözümler üretebilen nitelikli bilim insanları, araştırmacılar, girişimciler, lider bireyler yetiştiriyoruz" dedi. Bir ülkenin en büyük sermayesinin nitelikli insan kaynakları olduğuna vurgu yapan Rektör Baran sözlerini şu şekilde sürdürdü: İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde kurduğumuz inovatif ekosistemde daha hızlı çıktılar elde edebilmek adına ulusal-uluslararası üniversite sanayi iş birliklerine büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda, Enstitümüz ile Siemens Türkiye arasında kurduğumuz iş birliğinin somut çıktılarından biri olarak bugün kampüsümüze kazandırdığımız "Dijital Endüstri Laboratuvarı" sevgili öğrencilerimizin eğitimine önemli katkılar sunacaktır. Değerli İYTE Dostumuz ve Danışma Kurulu Üyemiz Siemens Türkiye CEO'su Sayın Hüseyin Gelis ve Siemens Türkiye yönetim ekibine bu anlamı büyük destek için teşekkür ediyorum. Enstitümüzde, güçlü akademik kadromuz, ekosistemimizin baş aktörlerinden Teknopark İzmir'imiz ve öğrencilerimizle ülkemizin yüksek teknoloji üretmesine katkıda bulunacak projeler üretmeye devam edeceğiz. Üniversite-sanayi iş birliklerinin bilginin nihai ürüne dönüşmesi sürecinde büyük önem teşkil ettiğine ve bugün açılışını yaptığımız laboratuvarın yeni projelere zemin yaratacağına yürekten inanıyorum. Bu vesileyle, Enstitümüze destek veren tüm İYTE Dostlarımıza teşekkür ediyor; laboratuvarımızın İYTE'mize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum."
Siemens Türkiye Teknoloji Başkanı Erdem Alptekin ise yaptığı konuşmada Siemens Türkiye'nin insanı ve toplum faydasını merkeze koyarak yeni teknolojiler geliştirdiğini, bu sayede faaliyetlerini uzun yıllardır sürdürebildiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Teknoloji geliştirmek için başta üniversiteler olmak üzere çeşitli kurum ve paydaşlarımızla iş birlikleri yürütmeyi çok önemli buluyoruz. Açılışını yaptığımız 'Dijital Endüstri Laboratuvarı' da genç yeteneklerimize eğitim ve araştırma imkânı sağlayacak. Laboratuvarın eğitim ve araştırmanın yanı sıra partnerlerimizle ortak yaratım yeri olmasını da arzu ediyoruz. Burada mühendislik tasarımları, analizler ve simülasyonları uygulayabileceğiz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Yaklaşık 12 yıl önce Türkiye'de halı üretiminin yüzde 90'ını karşılayan Gaziantep'te temelleri atılan Artemis Halı, Türkiye'nin dört bir yanındaki yüzlerce bayisi bir araya geldi. Antalya - Granada Luxury Belek Hotel’de düzenlenen bayi toplantısında Artemis Halı’nın yeni koleksiyon lansmanı gerçekleşti. Acme Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, Artemis Halı’nın hedeflerini, sektördeki gelişmeleri ve kampanyalar hakkında bilgi aktardı. Etkinlik kapsamında düzenlenen ödül töreninde en iyi performans gösteren bayilere plaket takdim edildi. Gençleri yatırımlarla desteklemek amacıyla projeleri olduğunu belirten Batallı, küçük bir kız çocuğuna beğendiği halıyı hediye etti. Ayrıca bayi toplantısında Türkiye’nin sevilen şarkıcısı Bülent Serttaş sahne alarak bayilere keyifli dakikalar yaşattı.
“Güzel, her yerde güzel” sloganıyla Artemis’ten ilham alarak ürünlerini tasarlayan Artemis Halı, yeni koleksiyonunu bayilerine tanıttı. Artemis Halı, her biri farklı tarz ve desende üretilen ürünler ile bu yıl da en çok tercih edilen markaları arasında yer alıyor.
Gaziantep’in halı sektöründe dünyanın başkenti konumunda olduğunu söyleyen Acme Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Batallı, “Son 3-4 yıllık sürece baktığımızda pandemi süreci, savaş, deprem ve enflasyon halı sektörü etkilese de büyümesini devam ettirdi. Teknolojik gelişmeler, trendler, değişen müşteri beklentileri ve e-ticaretin gelişmesi sektörü büyüten en büyük etkenlerden oldu. Artemis Halı olarak kurduğumuz güçlü bayilik ağımız dünyanın her noktasına kaliteli ve inovatif ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Bu etkinliğimizde uzun yıllara dayanan ve birikimimizle şekillenen vizyonumuzu geleceği taşıma amacıyla bayilerimiz ile bir araya geldik. Zarar ettirmeden kazanç elde etmeyi prensip edinmiş, güçlü bir yapıya sahip ve her geçen gün büyüyen bir marka olarak gelişmeye ve büyümeye devam ediyoruz. İlk adımımızı attığımız günden itibaren güçlü bayi ve güçlü stok kapasitemizle sektörde öncü markalardan biri olmayı başardık. Sektörde ilk yapılanmaya giden şirketlerden biri olduk ve ilkleri gerçekleştiren inovasyonu teşvik etmek ve kullanıcı memnuniyetini en üst düzeye çıkarmak amacıyla 12 yıldır büyük bir titizlikle çalışıyoruz. Büyümede en önemli destekçilerimiz bayilerimiz. Birlikte kazanmak ise bu işteki en önemli sırrımız. Bayilerimizin sağladığı destekle sektördeki gücümüzü her geçen gün pekiştiriyoruz” dedi.
Artemis Halı için önemli bir dönüm noktasında olduklarını söyleyen Batallı, “Şirketimizi daha da büyütmek ve sağladığımız katkıyı artırmak adına halka arz sürecini başlattık. Son teknolojiyi kullanarak ürettiğimiz ürünlerle sektörde öne çıkan bir başarı grafiğimiz buluyor. Bu önemli sürecin tamamlanmasıyla sektördeki konumumuzu daha güçlendireceğiz ve yeni pazarlara açılacağız. Üretim tesisimizde yüksek katma değerli ürünler üreterek hem Türkiye’nin hem de bölgenin ekonomisine katkıda bulunacağız. Artemis Halı olarak 1500’den fazla satış noktamız ile halı sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Kurduğumuz güçlü bayilik sistemi ile bu sayıyı her yıl artıracağız” açıklamasında bulundu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki aşırı yeraltı suyu kullanımı çevresel bir tehdit oluştururken, tarımsal üretimdeki yüksek payıyla dikkat çekiyor. Elektrikli motopomplarla yapılan arazi sulamaları, yıllık 7,25 milyar kWh elektrik tüketimiyle yeraltı sularının hızla tükenmesine yol açıyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki tarımsal sulama faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulunan Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki yapımı tamamlanan sulama kanalları bu yıl işletmeye açılırsa, toplam 149.000 hektar alan yeraltı suyu kullanmadan sulanabilecek ve 1,5 milyar kWh enerji tasarrufu sağlanarak ekonomiye 3,8 milyar TL katkıda bulunabilecektir. DSİ tarafından yapılan kanalların bu yıl sulamaya açılması büyük önem arz etmektedir." dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan altı ilde sürdürülebilirlik odaklı proaktif yaklaşımla elektrik dağıtımı hizmeti veren Dicle Elektrik, faaliyet gösterdiği illerde tarımsal sulama bilinçlendirme çalışmalarına katkı sunmayı sürdürüyor. Şirketin hizmet verdiği Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerinde, tarımsal faaliyetler nedeniyle yeraltı su kaynaklarının aşırı kullanımı ciddi bir çevresel tehdit oluşturuyor. Bölge, Türkiye'nin tarımsal üretiminde büyük bir paya sahip olup, pamuk üretiminin %58'ini, mısırın %25'ini ve buğdayın %14'ünü gerçekleştiriyor.
Yeraltı suyu tüketimi, kutuplardaki kaymayı tetikliyor!
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki tarımsal sulama faaliyetlerinin sürdürülebilirliği üzerine odaklanan dağıtım şirketi, verimli sulamanın ve tarımsal kalkınmanın önemine dikkat çekmeye devam ediyor. Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, bu bağlamda Geophysical Research Letters dergisinde yapılan yeni bir araştırmayı ele alarak yeraltı sularının aşırı kullanımının, dünyanın dönüş eksenindeki kaymalara nasıl etki ettiğini açıkladı. Arvas, "Son yapılan araştırmalar, aşırı yeraltı suyu tüketiminin, dünyanın coğrafi kutuplarındaki kaymayı etkileyebilecek sonuçlarının olduğunu gösteriyor. Jeofizik alanındaki bu önemli keşif, su kaynaklarımızın yönetimine dair stratejilerimizi yeniden düşünmemizi gerektiriyor." dedi.
Dünyanın dönüş ekseni 64 derece doğuya kaydı
Söz konusu araştırmanın detayları hakkında bilgi veren Arvas, "Araştırmacılar, 1993 ile 2010 yılları arasında yeraltından çekilen 2 trilyon ton suyun, yerkürenin dönüş ekseninde kaymalara neden olduğunu belirledi. Araştırmaya göre bu suyun çok önemli bir kısmı tarımsal sulama için kullanıldı ve sonrasında denizlere deşarj edildi, bu da büyük bir su kütlesinin yer değiştirmesine neden oldu. Araştırmada yer verilen ifadelere göre bu değişiklik, dünyanın dönüş ekseninde yıllık 4,36 cm hızda 64 derece doğuya bir kayma ile sonuçlandı. Söz konusu bulgular, sürdürülebilir olmayan su yönetiminin sadece yerel ve çevresel sorunları değil, aynı zamanda küresel ve jeofiziksel dengeleri de etkilediğini gösteriyor." diye ekledi.
130 bin çiftçinin %70'i elektrikle sulama yapıyor!
Dicle Elektrik'in hizmet bölgesindeki tarımsal sulama faaliyetlerini de değerlendiren Arvas, "Hizmet bölgemizdeki 130 bin çiftçinin %70'i tarımsal sulama için elektrikle çalışan motopomplar kullanıyor. Bu yöntem, yılda ortalama 7,25 milyar kWh elektrik tüketimiyle milyarlarca metreküp değerli yeraltı suyunun çekilmesine yol açıyor. Bu miktar, Türkiye'deki tarımsal sulamada kullanılan elektriğin yaklaşık %47'sine denk geliyor ve ülke genelinde tarımsal faaliyetler için kullanılan yeraltı sularının yarısının bu bölgede tüketildiğini gösteriyor." dedi.
GAP zamanında tamamlanabilseydi…
Açıklamalarını sürdüren Arvas, "Yeraltı suyu kullanımındaki bu aşırılık, toprak yapısının bozulmasına, erozyona, verimliliğin düşmesine ve çölleşmeye neden oluyor. Ayrıca, 4.708.730 dönümü Şanlıurfa'da, 1.428.087 dönümü ise Diyarbakır'da olmak üzere bölgede toplam 7.313.614 dönüm alanda sulu tarım yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, durumun ciddiyeti daha da artıyor. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki sulama kanalları zamanında tamamlanabilseydi, Şanlıurfa'da 47.000 hektar, Mardin'de 26.000 hektar ve Diyarbakır'da 76.000 hektar olmak üzere Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki yapımı tamamlanan sulama kanalları bu yıl işletmeye açılırsa, toplam 149.000 hektar alan yeraltı suyu kullanmadan sulanabilecek ve 1,5 milyar kWh enerji tasarrufu sağlanarak ekonomiye 3,8 milyar TL katkıda bulunabilecektir. DSİ tarafından yapılan kanalların bu yıl sulamaya açılması büyük önem arz etmektedir." diye konuştu.
8.189 kaçak trafo tespit edilmiş durumda
Arvas değerlendirmesinde Dicle Elektrik'in dağıtım bölgesindeki yer altı sularının tükenmesine yol açan ve tarım arazileri için kullanılan kaçak trafolar hakkında da bilgi verdi. Tarımsal sulama için kurulan kayıtlı 26 bin 200 elektrik trafosuna ek olarak 8.189 kaçak trafo tespit edildiğini belirten Arvas; "Kayıt dışı trafoların, özellikle Şanlıurfa'da 5.834 adetle en yüksek sayıya ulaştı. Tarımsal sulamada bu denli fazla elektrik kullanılmasının bir diğer sebebi de yeraltı sularının yıllar geçtikçe azalmaya yüz tutması ve her defasında daha derindeki suyun çekiliyor olması. Bundan 10 yıl önce 100-150 metreden su çeken çiftçi, artık yer yer 600-700 metre derine inmek zorunda. Bu da aslında bize bölgede elektrik değil, sulama sorunu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bilimsel araştırmaların ışığında sürdürdüğümüz tarımsal sulama kaynaklı kaçak elektrik kullanımıyla mücadelemiz de bu geniş çaplı sorunların üstesinden gelmemizde önemli bir rol oynuyor." ifadeleriyle açıklamalarına son verdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İzocam bayileri, bu yıl “Bugünlere Yalıtım, Yarınlara Yatırım” mottosuyla düzenlenen 2024 İzocam Uluslararası Bayi Toplantısı’nda bir araya geldi. 1-3 Şubat tarihleri arasında Kıbrıs Concorde Luxury Resort’te gerçekleşen toplantıda, İzocam’ın başarıları ve gelecek vizyonu bayilerle paylaşıldı.
Geniş bir katılımla gerçekleştirilen toplantıda açılış töreninin ardından konuşma yapan İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, imza attıkları operasyonel mükemmellik yatırımları, yeni ürün projeleri ve dijitalizasyon çalışmalarının yanı sıra 2024 yılı aksiyon planlarına dair açıklamalarda bulundu. 2023 yılı bütçe hedeflerinin tamamını gerçekleştirdiklerini kaydeden İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, “Tüm ürün gruplarımızda toplam ciroda %50’ye yakın büyürken, bazı ürün gruplarında miktarsal büyümemiz %25’lere ulaştı. 2023 yılında enflasyonun etkisinden arındırılmış şekilde karlılığımızı artırdık. Bunun sonucu olarak da nakit akışımız düzenli şekilde temin edildi ve seneyi pozitif nakit pozisyonunda kapattık. 2023 yılı ciromuzu 2022 yılına göre %50’nin üzerinde arttırırken, miktarsal olarak da özellikle Tekiz Sandviç Panel, Camyünü, Taşyünü, XPS ve EPS ürün gruplarımızda, çoğunlukla tam kapasite üretim yaparak ciddi artışlara imza attık. İzocam olarak şu anda %23 pazar payı ile sürdürdüğümüz sektördeki liderliğimizi güçlendirmek için farklı çalışmaları bir arada yürüteceğiz. Hem yapacağımız yatırımlarla hem de sektörü yalıtım ve enerji tasarrufu konusunda bilinçlendirmeye devam ederek satış hacmimizi ve aynı zamanda karlılığımızı artırmayı hedeflemekteyiz. Gerek finansal araçlar gerekse kaliteli mal ve hizmetlerimiz ile tüm bayi, müşteri ve tedarikçilerimizi desteklemeyi ilke edinmiş bir şirket olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.
2024 yılı yatırım ajandalarında önceki senelerde olduğu gibi birinci önceliklerinin EHS ve sürdürülebilirliğe hizmet eden projeler olacağını belirten Murat Savcı, “Bu kapsamda iş güvenliği, atık azaltımı ve geri kazanımı çalışmaları ile elektrik, doğalgaz, su gibi doğal kaynakların kullanımlarının azaltılması ve dolayısıyla karbon ayak izimizi kontrol altına alan projelerimiz teknik ekiplerimizce hazırlandı ve 2024 bütçesine eklendi. Bu sene bir diğer önceliğimiz aslında zaten çok güçlü olduğumuz iç ve dış pazarlardaki müşteri memnuniyeti ve kalite çalışmalarımıza yönelik projeler olacak. Bu kapsamda, kalite kontrol cihazlarının modernizasyonundan yükleme miktar optimizasyonuna, ihtiyaca yönelik yeni ürünlerden ambalaj kalitesine kadar geniş bir proje havuzundan bahsedebiliriz. Yine 2024 bütçelerinde bir diğer önceliğimiz de dijitalleşme ile verimlilik artışı, standartlaşma ve teknik kapasite artırma projeleri olacak. Tüm operasyonlarımızın merkezine koyduğumuz WCM Operasyonel Mükemmellik yöntemi ile sahadan otomatik bilgi toplama, dijital veri yönetimi, farklı tesislerde üretim modellemelerinin standartlaşması, robotik uygulamalar ve teknik projeler ile darboğaz noktalara etki ederek verimliliğimizi ve kapasitemizi artırmayı hedefliyoruz” dedi.
İzocam Satış ve Pazarlama Direktörü Erdal Bozok da toplantıda bayilere yönelik yaptığı konuşmada, 2024 yılı pazarlama stratejilerinin detaylarını paylaşarak, yurt içinde gerçekleşen ve devam eden projeleri hakkında bilgiler verdi. Türkiye’nin en büyük yalıtım üreticisi olarak, iddialı projelerde çözüm ortağı olduklarını belirten Bozok, her ihtiyaca uygun şekilde sundukları ürünler ve çözümlerle, büyük projelerin yalıtım danışmanlığı rolünü üstlendiklerini ifade etti. Bu kapsamda 6 Şubat Depremi sonrasında yapımına başlanan toplu konutlara yönelik üretim ve sevkiyat çalışmalarını hızlandırdıklarını açıklayan İzocam Satış ve Pazarlama Direktörü Erdal Bozok, “Uzman ekibimizle deprem bölgesinde saha taraması ve projelendirme çalışmaları gerçekleştiren firmamız, Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Adıyaman, Kilis ve Malatya’da yapımı devam eden toplu konut projelerinin çözüm ortağı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Deprem sonrası inşaatına başlanan konutlarda temel, cephe, komşu duvarlar, çatı ve tesisat detaylarında kullanılan yalıtım ürünlerimizle, enerji tasarrufuyla birlikte konfor sağlarken bina sağlamlılığına da katkıda bulunmaktayız” diye konuştu.
Toplantı, renkli etkinliklere sahne oldu
2024 İzocam Uluslararası Bayi Toplantısı’nın etkinlik bölümü ise ünlü isimlerin katılımıyla eğlenceli, bilgilendirici ve renkli anlara sahne oldu. Gazeteci, Ekonomist, TV Programı Sunucusu Atilla Yeşilada, konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantıda, global ve yerel ekonomi gündemini değerlendirerek, konjonktürel beklentilerle ilgili görüşlerini aktardı. Diğer konuk konuşmacı TK Taylight Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Merkezi’nin Kurucusu Taylan Kümeli ise sağlıklı yaşam ve beslenmeye dair yararlı ve aydınlatıcı bilgileri bayilerle paylaştı. Toplantı organizasyonun ardından Kapalı Maraş ve Magosa Gezisi’ne katılan İzocam bayileri, Kıbrıs’ın tarihi geçmişini ve doğal güzelliklerini tanıma şansı elde etti.
Ünlü sanatçılar Ümit Besen ve Pamela Spence’nın verdikleri konserlerle renk kattıkları 2024 İzocam Uluslararası Bayi Toplantısı, İzocam’ın ihracattaki ve Türkiye’deki en başarılı bayilerinin açıklandığı Ciro Ödülleri Töreni ile son buldu. İzocam 2023 İç Piyasa Ciro Ödülleri kapsamında, birincilik ödülünü Karalar Yalıtım LTD. ŞTİ, ikincilik ödülünü Himerpa A.Ş. ve üçüncülük ödülünü ise Maraton A.Ş. aldı. İzocam 2023 İhracat Ciro Ödülleri’nde Golmat birincilik, Isoren Krikzonis ikincilik, Di Trade Group üçüncülük ödülünün sahibi oldu. İzocam Tekiz Ödülleri’nde ise Esem Yapı LTD. ŞTİ. birincilik, Alsim İnşaat LTD. ŞTİ. ikincilik, Gök-Er Metal LTD. ŞTİ. üçüncülük ödülünü evine taşıdı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türk organik gıda sektör temsilcileri Almanya'da "boy gösterdi"
Türkiye organikte de dünyanın gıda ambarı
- "Dünyanın en büyük organik gıda fuarı" olarak nitelendirilen Nürnberg Organik Gıda Fuarı’na (BioFach) Türkiye'den katılan 37 firma yeşil tarım ve rekabetçi fiyat vizyonu kapsamında ürünlerini sergiledi.
Türk organik sektörü, dünyanın organik gıda deposu olduğunu dünyanın dört bir tarafından gelen tedarikçilere gösterdi.
- Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık:
- "Organik gıda ürünlerinde ihracat hedefimiz ilk etapta 1,5 milyar ve daha sonra da 2 milyar dolara çıkarmak"
Almanya'nın Nürnberg kentinde düzenlenen ve alanında "dünyanın en büyüğü" olarak nitelendirilen organik gıda ürünleri fuarına Türkiye'den katılan 37 şirket; kaliteli, sürdürebilir ve rekabetçi fiyat vizyonu kapsamında ürünlerini tanıttı. Dünya’nın organik gıda ambarıyız mesajı verdi.
Türkiye'nin farklı illerinden gelen organik gıda şirketleri, Messe fuar alanında gerçekleştirilen ve "dünyanın en büyük organik ürünler fuarı" olarak bilinen Nürnberg Organik Gıda Fuarı'nda (BIOFACH) yerini aldı.
Türk şirketlerin yeni ürünlerini ve projelerini uluslararası tedarikçilere ve fuar katılımcılarına anlatma fırsatı bulduğu fuarda, Türkiye'nin son yıllarda organik ürün sektöründe ulaştığı kalite damga vurdu.
Türkiye'den fuara katılan şirketler kimyasal gübre ve ilaç kullanılmayan organik sertifikalı ürünlerini katılımcılara tanıtma imkanı yakalarken, yeni trendleri yerinde inceleme fırsatı buldu.
Ege İhracatçı Birlikleri tarafından fuarda kurulan Türkiye Pavyonunda Türkiye'den milli katılımla etkinliğe dahil olan 16 şirket yer aldı. Fuarın düzenlendiği 9 salonun hemen hepsinde Türk firmaları güçlü bir şekilde yerini aldı. Nürnberg BioFach Fuarı'na bu yıl toplam 37 Türk şirketi katıldı.
Fuarda, "Gelecek için Gıda: Kadınların Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Üzerindeki Etkisi" ana temasıyla oturumlar düzenlendi. Organik ürünler konusunda güncel araştırma bulguları, küresel gıda sisteminin ekolojik dönüşümü, mevcut zorluklar ve organik sektörün geleceği, sürdürebilir gıda altyapı ve tedarik zinciri çözümleri 200'den fazla oturumda ele alındı.
- "Fuarda, dünyada organik ürünlerdeki son gelişmeleri görüyoruz”
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, BIOFACH'ın organik ürünler konusunda 30 yılı aşkın süredir Almanya'nın ve dünyanın en büyük buluşma merkezi olduğunu söyledi.
Bu yıl fuara 94 ülkeden 2 bin 500 firmanın katılmasının çok önemli olduğunu belirten Işık, “Dünyanın her tarafından firmalar geliyor. BioFach Fuarı’nda kozmetik dahil birçok sektör var. Burada iki çalışma yapıldı. Birincisi firmalar kendi ürünlerini ülkeler kendi ürünlerini tanıtıyorlar. İkincisi de herkes dünyada ne olup bittiğini, trendleri, son çalışmaları görüyor. AB’nin Yeni Organik Yönetmeliğinin Türkiye üzerine etkileri isimli bir toplantı da organize ettik. Kontrol ve sertifikasyon şirketlerinin temsilcileri, KSKDER ve AB’deki Kontrol ve Sertifikasyon Derneklerinin çatı örgütü EOCC’nin temsilcileri katıldı. Oldukça verimli bir toplantı oldu.” dedi.
Işık, BioFach Fuarı’na Alman Tarım Bakanlığı’nın da çok önem verdiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
“Bir şehir, bir ülke buna hazırlanıyor. Siz Almanya uçaktan indiğiniz anda burada organik bir karşılamayla karşılaşıyorsunuz. Trenler, metrolar, her şey ücretsiz her şey sistemin içine entegre olmuş durumda. Bu bir ulusal bir kabullenme, bir hedef birliğidir. Alman Tarım Bakanı dün burada fuarın açılışını yaptı. Bakan fuarın her açılışına geliyor. En başta Almanya'nın tarımda politikasını açıklıyor ve daha sonra bütün Avrupa Birliği'nin politikalarını burada duyurma fırsatı buluyor. Fuarda yaklaşık 200 tane oturum yapılıyor. Burada dünyanın gittiği trendler, pazarlar, çiftçilik konularının A’dan Z’ye bütün hepsi ele alınıyor. Dolayısıyla BioFach Fuarı çok önemli bir fuar. Sadece pazarın döndüğü bir yer değil. Organik camianın, dünyanın geleceğinin karar verildiği bir organizasyon, bir sistem burası.”
Avrupa Birliği’nin (AB) pandemi sürecinde gıda tedarikinde yaşadığı sıkıntıların ardından ilan ettiği "Yeşil Mutabakatı” hatırlatan Işık, “AB, sürdürülebilirlikle ilgili kendi politikasını, 2030 ve 2050 hedeflerini koydu. İşin güzel tarafı bizim ülkemizde bu hedeflere imza attı. 2030 ve 2050 hedefleri var. Bu doğrultuda bizim kendi Bakanlığımız sürdürülebilirlikle ilgili yapılanmasını devam ettiriyor.” ifadesini kullandı.
- “Sürdürebilirliğin en güzel örneği organik tarım”
Mehmet Ali Işık, dünyada sürdürülebilirliğin en güzel örneğinin “organik tarım” olduğunu dile getirerek, organik tarımın sadece tarım değil aynı zamanda bir sürdürülebilirlik göstergesi olduğunu vurguladı.
Işık, “Toprağın uzun yıllar kullanılması, buradan elde edilen gıdalarla sağlıklı nesiller yetiştirilmesi de en büyük özelliği. Organik tarım alanlarını artırdığımız müddetçe, konvansiyonelde kullanılan pestisitler, diğer kimyasal gübreler ülkelerin giderinden düşüyor. Bu paralar bu harcamalar yapılmıyor. Dolayısıyla buradan kazanılacak kaynakları organik tarıma aktararak alanların büyümesini hedefliyoruz.” dedi.
Işık, fuarda bu yıl kadınların sürdürülebilirlikteki önemine dikkat çekildiğini kaydederek, "Gerek gıda tüketiminde gerek yetiştiriciliğinde gerekse işletmelerde her olsun yerde kadının daha çok organik tarıma adapte olması, sürdürülebilirliğin daha iyi sağlanmasını amaçlıyoruz. Sürdürülebilirliğin ana temasının kadın olması, onlar vasıtasıyla bugün bütün dünyaya yayılması hedefleniyor.” ifadesini kullandı.
- "Kovid-19 ve Ukrayna'daki savaş tarımda kırılma noktaları"
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Işık, Kovid-19 salgınının ve Rusya-Ukrayna savaşının tarıma ve gıda tedarik zincirine etkisine değinerek, bu iki gelişmenin kırılma noktası olduğunu söyledi.
O dönemdeler marketlerde rafların boşalmasından ve gıdaya ulaşımda yaşanan olumsuzluklardan bahseden Işık, parası olanın dahi gıdaya ve ürüne ulaşamadığını anlattı.
Işık, ülkelerin kendilerine yetecek üretimi yapmaları noktasında aksiyon almaya başladığını ifade ederek, daha önce herhangi bir ülkede ucuza üretilip ithal edildiğini, bu uygulamanın sıkıntılı noktalarının salgınla birlikte daha net görüldüğünü bildirdi.
Ülkelerin, işçilikler ve teşvikler bakımından kendi ülkesinde daha pahalıya mal olduğu için yurt dışından ucuza ithalat yaptığını aktaran Işık, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Küçük çiftçiyi, organik tarım işini yapan aile işletmelerini küstürdüler. Hep ucuz ve büyük üzerine olan bu politika çöktü. Şimdi ülkeler 'organik çiftçi' diyor. 'Biz topraklarımızı geri kazanacağız ve küçük çiftçimizi destekleyerek onun ayakta kalmasını sağlayacağız' diyor. Burada alınacak stratejik bir karar gelecek. 5, 10, 15, 20 yılı etkiliyor. Avrupa Birliği, 'pestisitlerimi yüzde 50 düşüreceğim' dedi ama düşüremedi. Neden? İşte çiftçiler ayaklandı çünkü iklim değişti, ürünü alamıyor. Ürüne siz müdahale edemediğinizde hasat ve ürün olmuyor. Belirli bir dengeyi bozamazsınız. İşte organik tarım sayesinde bu geçiş yaşanacak. Siz bir yandan topraklarınızı organik gübrelere alıştırırken diğer yandan konvansiyonel kimyasal pestisitlerin kullanımını düşüreceksiniz. Bir dönüşüm olacak. Bu döngüsel tarımı yaşayacağız 20 yıl içinde."
- "Türkiye, bazı ürünlerde dünya lideri"
Mehmet Ali Işık, Türkiye'de organik tarıma desteğin arttığını, ülkedeki yönetmenliklerin AB yönetmeliklerine göre uygunluğunun saplanmaya çalışıldığını söyledi.
Türkiye'nin bazı organik ürünlerde dünya lideri olduğuna değinen Işık, bunlar arasında üzüm, incir, kayısı, fındık, kira ve vişnenin bulunduğunu, hazırlıklarını bu ürünlerin ihracatının artışına yönelik yaptıklarını bildirdi.
Işık, "Nasıl hazırlanıyoruz? Fuarlara katılarak. Dün mesela burada 5 tane sempozyuma katıldık ve çalışmaları dinledik. Ege İhracatçı Birlikleri olarak 30 yıldır sürdürülebilirliğin koordinatörlüğünü yapıyoruz. Buradan edindiğimiz tecrübeleri, bilgileri, dünyanın nereye gittiğini, yeni trendlerin ve hedeflerin ne olduğunu üyelerimize ve bütün Türkiye'ye duyuyoruz." şeklinde konuştu.
- Organik gıdada ihracat hedefi 2 milyar dolar
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Işık, küresel organik gıda satışlarının 2022 yılında 135 milyar avroya yaklaştığını anımsatarak, ihracat hedeflerinin; "ilk etapta 1,5 milyar dolar, daha sonra da 2 milyar dolara ulaşmak" olduğunu vurguladı.
Işık, "Ancak Almanya örneğinde gördüğümüz gibi siz organik tarımı ülkenizde büyütmek istiyorsanız önce kendi iç pazarınızı büyütmelisiniz. Kendi tüketicinize organik yeme alışkanlığını sağlayacaksınız ki ürün çeşitliliği artsın. O oluşan kültürle, birikimle birlikte ihracatımız artsın." diye konuştu.
Organik meyve yetiştirmenin uzun sürdüğünü dile getiren Işık, bir ürünün organik ürün olabilmesinin 3-4 yılı aldığını söyledi.
Işık, organik tarımda altyapının ve sürdürülebilirliğin olduğunu, tarladan rafa kadar görülen izlenebilirlik ve sürdürülebilirliğin işi başarılı kıldığını bildirdi.
- "Tüketiciler organik üründe sertifika aramalı"
Mehmet Ali Işık, Kovid-19 sonrası artış yaşandığı için konvansiyonel ile organik gıdalar arasındaki fiyat farkının azaldığını ve organik ürün tüketiminin arttığını anlattı.
Tüketicilerin organik ürün alırken nelere dikkat etmesi gerektiğine değinen Işık, "Ürünün arkasına bakın. Organik sertifikası olmak zorunda. Natürel ürünler hiçbir zaman organik ürünlerin yerine geçemez." uyarısında bulundu.
Organik tarımda uğraşmak isteyen gençlere tavsiyelerde bulunan Işık, "İşlerini sevsinler. Bu sadece para için yapılacak bir uğraş değildir. İşinizi, tarımı ve gıdayı severseniz ve işinizi doğru yaparsanız doğru yerlere gelirsiniz. Küçücük bir 50 dönümlük alanda başlayan organik yolculuğumuz bugün 4 bin 500 çiftçiye çıktı. 1500 çalışanımız var. Dünyanın yaklaşık 40 ülkesine ihracat yapıyoruz." diye konuştu.
- "Fındıkta daha değerli ürünleri ihraç edebilmeyi hedefliyoruz”
Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Yiğit Şenocak da organik gıdanın son yıllarda öne çıkan çok önemli bir trend olduğunu, sürdürülebilir tarımın da bunun en önemli konuları arasında yer aldığını söyledi.
Şenocak, "Biz de Nürnberg Organik Gıda Fuarı'na ilk defa katılımcı olarak geliyoruz. Öncesinde ziyaretçi olarak gelmiştik. Biz natürel fındıktan füreye kadar bütün çeşitleri yapabiliyoruz ve organik anlamda da özellikle Avrupa'da buna ilgi oldukça iyi durumda." şeklinde konuştu.
Satışlarının yüzde 5'ini organik tarafın oluştuğunu dile getiren Şenocak, "Bu pazar genellikle Avrupa ağırlıklı. Amerika'da kısmen bir talep var. Avrupa'da özellikle daha çok ekonomik anlamda gelişmiş ülkeler. İngiltere, İsviçre, Almanya, İtalya tarzında ülkeler daha çok ürünlerimize rağbet gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Şenocak, katma değeri artırarak daha değerli ürün ihraç etmeyi ve markalaşma anlamında diğer firmalardan kendilerini ayrıştırabilmeyi hedeflediklerini bildirdi.
- "Organikte de payımızı arttırmaya çalışıyoruz"
Pagmat Gıda Satış Müdürü Nergiz Karajöjdağ ise 45 yıllık bir firma olarak kuru meyve sektöründe ağırlıklı olarak üzüm işi yaptıklarını ancak diğer kuru meyveleri de ürettiklerini söyledi.
Fuarda aktif müşteriler ile görüşme fırsatı yakaladıklarını ve potansiyel müşteri portföylerini artırdıklarını dile getiren Karadağ, "Biz zaten yüzde 90 ihracat yapan bir firmayız. Organikte de payımızı arttırmaya çalışıyoruz." diye konuştu.
Işık Tarım Satış Müdürü Can Erim ise fuara yeni müşterilere, satın alım gruplarına ve süpermarket zincirlerine ulaşmak amacıyla geldiklerini belirterek, etkinliğin beklentilerini karşıladığını söyledi.
Organik ve sağlıklı beslenmenin ne kadar önemli olduğunun gittikçe daha da görünür hale geldiğini aktaran Erim, "İnsanlar daha sağlıklı beslenmek istiyor ve bununla ilgili bence fiyatlar da daha makul düzeylere geldi. Organik artarak devam edecek. Bunun hem çiftçi hem de üretici aşaması daha iyiye gidiyor. Trendin artarak devam etmesini bekliyorum." ifadelerini kullandı.
Tunay Gıda Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Leyla Aydın Yüksel de firma olarak sürdürülebilirliği, insanı ve insan sağlığını çok önemsediklerini belirterek, "Odak noktamız organik ürünler. Bu fuarda dünyadaki en büyük organik fuarlarından biri. Hatta en büyüğü bu nedenle de buradayız." açıklamasında bulundu.
Tunay Gıda Genel Müdürü Gonca Kırtıloğlu Demir de sürdürülebilir tarıma ve doğal kaynakların korunmasına önem verdiklerini, bu nedenle fuara katıldıklarını söyledi.
Demir, "Şu anda 20 bin dönümün üzerinde 450, 500 civarında üreticiyle ve sürdürülebilirlik ilkelerine uyarak organik tarım yapmaktayız." bilgisini verdi.
- "Türkiye'nin en büyük avantajı ürün çeşitliliği”
Türkiye’den organik gıda ürünleri tedariki gerçekleştiren İsviçre merkezli Yourharvest AG Üst Yöneticisi (CEO) Pascal Schwarz ise dünyanın her yerinden tedarikçilerden oluşan küresel bir ağlarının olduğunu ve fuarda tüm tedarikçilerin yaklaşık yüzde 80'ini dünyayı dolaşmadan görme fırsatı bulduklarını anlattı.
Türklerle 30 yılı aşkın süredir çok yakın bir ilişkilerinin olduğunu aktaran Schwarz, Türk şirketlerin üretim gücünden bahsetti.
Schwarz, "Özellikle pazarda çok uzun bir geleneğe sahip olan Türk kuru meyve ve kuruyemiş ürünlerinin tekrar yükselişe geçeceği konusunda çok iyimseriz. Türkiye organik gıdada mercimekten fındığa kadar çok çeşitli ürünler sunuyor. Öteki ülkelerde ürün çeşitleri Türkiye kadar değil. Türkiye'nin en büyük avantajı bu." ifadelerini kullandı.
Pascal Schwarz , Türk organik gıda üreticilerine Avrupa’da daha iyi satış için "inovatif olma ve ürünlerine katma değer katma" tavsiyesinde bulundu.
- Dünyada organik üreticilerin sayısı 4,5 milyonu geçti
BIOFACH'ta sunulan "Organik Tarım Dünyası-İstatistikler ve Gelişen Trendler 2024" raporuna göre, dünyada organik üreticilerin sayısı 4,5 milyonu geçti.
Organik gıda satışları 2022 yılında yaklaşık 135 milyar avroya ulaşırken, küresel organik tarım alanı 96 milyon hektara çıktı. Avustralya, 53 milyon hektarla en büyük organik tarım alanına sahip ülke olmaya devam ederken, bu ülkeyi 4,7 milyon hektarla Hindistan izledi.2022'de dünyadaki tarım arazilerinin sadece yüzde 2’sinin organik olarak yönetildiği görüldü.
ABD, 2022’de organik gıda satışlarında 56,6 milyar avro ile dünyanın lider pazarı olmaya devam ederken, onu 15,3 milyar avro ile Almanya, 12,4 milyar avro ile Çin izledi.
Organik gıdaya kişi başına harcama küresel olarak 17 avro olurken, en fazla harcamayı kişi başına ortalama 437 avro ile İsviçreliler yaptı.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.