Piyasaya Yön Veren Güncel Finans Haberleri

Hafta sonu ABD’nin, İran’daki üç nükleer tesise yönelik gerçekleştirdiği saldırılar sonrası Orta Doğu’da gerilim kritik düzeye ulaşmıştı. İran’ın misilleme olarak bölgedeki bazı ABD üslerine füze saldırıları gerçekleştirmesi, ardından İran Meclisi’nin Hürmüz Boğazı’nı kapatma yönünde karar alması fakat bu kararın son aşamada yürürlüğe girmemesi belirsizlik yaratmıştı.

Sonrasında ABD Başkanı Trump, “İsrail ve İran arasında ateşkes sağlandığını” duyurdu. Bu açıklama henüz İran veya İsrail tarafından resmen doğrulanmamış olsa da, küresel risk iştahında sınırlı da olsa toparlanma görülmeye başlandı.



 Detaylı bilgi almak, İş Yatırım’ın güncel raporlarına ulaşmak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.

https://arastirma.isyatirim.com.tr/2025/06/24/fx-teknik-analiz-raporu-24-06-2025/
 
İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
 www.isyatirim.com.tr

                           ***
                  Yasal Uyarı
 
 Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

 Garanti BBVA, 2018-2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladı. Bu başarının ardından banka, 2018-2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak açıkladı. Böylece 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynak sürdürülebilir yatırımlara yönlendirilecek.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bankacılık sektöründe sürdürülebilir dönüşümün öncüsü Garanti BBVA, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına verdiği desteği büyütüyor. 2018 yılında duyurduğu 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini 2025’in ilk 5 ayında tamamlayan banka, 2018-2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak açıkladı. Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü olarak dikkat çekiyor.

2025’in ikinci yarısından 2029’a kadar olan yeni dönemde, yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik ek kaynak; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sürdürülebilir tarım ve su verimliliği yatırımları ile sosyal altyapıların geliştirilmesi, toplumsal eşitliğin ve finansal kapsayıcılığın artırılması alanındaki projelere aktarılacak.

Mahmut Akten: “2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz.”

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, 2025’in ilk 5 ayında yıl sonu hedefine ulaşıldığını belirtti. Bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” araçlarına kadar pek çok sürdürülebilir finansman ürününü müşterilere sunduklarının altını çizdi.

Mahmut Akten, yeni taahhüdü ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor. Yalnızca bugünü değil; gelecek nesilleri de güvence altına alacak yatırımlara kaynak sağlayarak Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasına destek vermeye devam edeceğiz. Türkiye’deki dönüşüme liderlik ederken, BBVA Grubu’nun küresel sürdürülebilirlik hedeflerine de her yıl daha büyük ve anlamlı katkı sunmaktan gurur duyuyoruz.”

BBVA Grubu’nun Küresel Taahhüdü 1 Trilyon Euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025-2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

Türkiye’nin Payı %9’a Yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki %3 seviyesinden bugün %9’a yükselmiş durumda.

Garanti BBVA, sürdürülebilir finansmanı yalnızca bir kaynak sağlama faaliyeti olarak görmüyor; aynı zamanda müşterilerine bu alanda danışmanlık sunarak emisyon azaltımı, çevresel risk analizleri ve sektör bazlı dönüşüm stratejileri gibi konularda da yol gösterici bir rol üstleniyor.

Sürdürülebilir Faaliyetler Rehberi ile Finansman Yönetiminde Şeffaflık

Garanti BBVA, sürdürülebilir finansman süreçlerini uluslararası düzeyde şeffaflık ve kapsayıcılığı esas alan kriterler doğrultusunda yürütüyor. Bu kapsamda, ana hissedarı BBVA Grubu tarafından hazırlanan ve Avrupa Birliği çevre taksonomisi ile iyi uygulama örneklerine uyumu, bağımsız denetim kuruluşu DNV tarafından değerlendirilen BBVA Sürdürülebilir Faaliyetlerin Yönlendirilmesi Rehberi’ni (Business Channelling Guide) esas alıyor.

Garanti BBVA, bu rehberle uyumlu şekilde oluşturduğu Sürdürülebilir Faaliyetler Rehberi ile hangi faaliyetlerin sürdürülebilir olarak değerlendirileceğini, bu faaliyetlerin çevresel ve sosyal etkilerinin nasıl analiz edileceğini ve hangi projelere finansman sağlanacağını net biçimde tanımlıyor. Böylece, kaynak tahsisi süreçlerinde sürdürülebilirlik kriterlerinin somut, ölçülebilir ve denetlenebilir bir sistem üzerinden uygulanmasını güvence altına alıyor.

Kıymetli Metallerde Jeopolitik Etki: Sakinleşme Hangi Fiyatlara Yansıdı?

Orta Doğu’da artan tansiyonun ardından gelen diplomatik temaslar ve ateşkes açıklaması, güvenli liman talebini zayıflattı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın İran ve İsrail’in ateşkes konusunda uzlaştığını duyurması, piyasalarda risk iştahını yeniden canlandırdı.
Bu gelişmeyle birlikte altın fiyatları aşağı yönlü bir düzeltmeye gitti.
Altının onsu günü %0,13 düşüşle 3.367 USD seviyesinden tamamladı.

Gümüş, günü %0,01’lik sınırlı bir artışla 36,02 $/ons seviyesinden tamamladı.
Altınla benzer şekilde gümüş fiyatları da jeopolitik risklerin azalması ve artan risk iştahı nedeniyle baskı altında.
Orta Doğu’da tansiyonun düşmesi, yatırımcıların güvenli liman talebini azaltırken; gümüşteki satışları bir miktar frenledi.

Platin, dalgalı bir seyir gösteriyor.
Seansı %0,93 artışla 1.283 USD/ons seviyesinde tamamladı.
Her ne kadar altın ve gümüşe paralel olarak güvenli liman talebinde azalma görülse de, platin tarafında alımlar öne çıktı.

Günü %2,39 yükselişle 1.075 USD/ons seviyesinde tamamlayan Paladyum, kıymetli metaller arasında en dikkat çeken performansa imza attı.

 Troy Kıymetlı Maden Tıc. A.Ş
 www.goldtakas.com www.troypm.com

Ticaret Bakanı Ömer Bolat sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı

 Bugün İstanbul’da, Ticaret Bakanlığı olarak ilkini düzenlediğimiz HİSER Kümelenme Konferansı kapsamında, ihracatçılarımız ve hizmet sektörümüzün kıymetli temsilcileriyle bir araya geldik.

Ticaret Bakanlığı olarak, on yıldır etkili bir şekilde uyguladığımız “Hizmet Sektörü Rekabet Gücünün Artırılması Projesi” destek programı kapsamında, hizmet ihracatımızı güçlendirmeye ve sürdürülebilir hale getirmeye devam ediyoruz.

Türkiye olarak, 2024 yılında mal ve hizmet ihracatında Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşırken, hizmet ticaretimiz 62 milyar dolar fazla vermiştir. Bu süreçte, dış cari açık da 10,1 milyar dolara gerileyerek önemli ölçüde iyileşme göstermiştir.

Hizmet sektörlerimizdeki olumlu gelişmelere paralel olarak, 2025 Ocak-Nisan döneminde yıllıklandırılmış hizmet ihracatımız 116,5 milyar dolara ulaşmış; yıl sonu hedefimiz ise 121 milyar dolardır.

İhracatçılarımızın küresel ticaret pazarındaki başarıları ve pozisyonlarını güçlendirmeleri, Türkiye’mizin küresel vizyonuna önemli katkılar sağlamaktadır. Bu vizyon doğrultusunda, hem hükümet olarak hem de Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçılarımızı desteklemeye kararlılıkla devam edeceğiz.

Bu doğrultuda, “İzleri Ayrı, Rotası Aynı” sloganı ile başlattığımız ve 3 ila 5 yılı kapsayan destek sürecini içeren HİSER Projesi; finansal katkının yanı sıra, sektörel iş birliğini ve ortak hareket kültürünü güçlendirecek, geleceğin inşasına önemli katkılar sağlayacaktır.

Bugüne kadar HİSER projeleriyle yaklaşık 1000 işletmemizi destekleyerek, ihracat yapabilir seviyelere ulaşmalarına katkı sağladık. Temel hedefimiz ise, bu proje kapsamında Türkiye’mize ait yeni küresel markalar ortaya çıkarmaktır.

Bu vesileyle konferansımızın hayırlara vesile olmasını diler, ödül alan oda, birlik ve derneklerimizi tebrik ederim.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi, Betam, Dr. Gökhan Şahin Güneş tarafından hazırlanan "HANEHALKI ENFLASYON BEKLENTİSİNDE DÜŞÜŞ " başlıklı Hanehalkı Enflasyon Beklentileri: Haziran 2025 araştırma notunu yayımladı:

Yönetici Özeti

Bir yıl sonrasının ortalama hanehalkı enflasyon beklentisi bir önceki aya kıyasla 1,8 puan azalarak yüzde 59,2 olmuştur. Enflasyon beklentisi dağılımına göre katılımcıların büyük bölümü (yüzde 27,3) bir yıl sonrasının enflasyon oranının yüzde 41-60 arasında olacağını tahmin etmektedir. Önümüzdeki bir yıl içinde enflasyon oranının mevcut seviyesinden (%35,4) daha düşük olacağını bekleyenlerin oranı geçen aya göre 2,2 puan artarak yüzde 27,3 olmuştur.

Enflasyon beklentisi kadınlarda daha yüksektir. Enflasyon beklentisi kadınlarda yüzde 61,9, erkeklerde ise yüzde 57,9’dur. Yaşa göre değerlendirme enflasyon beklentilerinin bir önceki aya kıyasla 25-34 ve 18-24 yaş gruplarında yükseldiğini, 35-44, 45-54 ve 55-64 yaş gruplarında düştüğünü göstermektedir. 65 yaş ve üstü gruptakilerin enflasyon beklentileri ise değişmemiştir. Yaş gruplarına göre en düşük enflasyon beklentisi 35-44 grubunda (yüzde 54,4), en yüksek enflasyon beklentisi ise 55-64 grubunda (yüzde 64) görülmüştür. Enflasyon beklentileri iş durumuna göre de farklılık göstermektedir. İş durumuna göre enflasyon beklentileri değerlendirmesi en düşük enflasyon beklentisinin geçen ay olduğu gibi maaşlı devlet çalışanlarında (yüzde 52,1), en yüksek enflasyon beklentisinin ise günlük/yevmiyeli çalışanlarda (yüzde 67,2) olduğunu göstermektedir.
Araştırmanın tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://betam.bahcesehir.edu.tr/2025/06/hanehalki-enflasyon-beklentileri-haziran-2025/

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Türk iş insanları, Türk profesyonelleri ve öğrenciler başta olmak üzere Schengen vize süreçlerine yönelik problemlerle ilgili bir açıklama yaptı. Yalçındağ, “İçinde bulunduğumuz konjonktürde, ABD-AB ilişkileri, Rusya-Ukrayna ve ardından İsrail-İran savaşları sebebiyle dünyanın sürüklendiği belirsizlik dönemi her birimizi huzursuz ederken, ticari ve ekonomik bağların zedelenmemesi adına bölgesel iş birliklerine inanıyor ve Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerine hiç olmadığı kadar önem veriyoruz. Savaşların ve bölgemizi çevreleyen yüksek gerilimin hem siyasi hem de ekonomik açıdan muhtemel etkilerini göz önünde bulundurarak, Türkiye-AB ilişkilerinin önemini her alanda vurgulamaya çabalıyoruz. DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri olarak da bu önemi göstermek niyetiyle yoğun tempoda ticari diplomasi faaliyetleri gerçekleştiriyoruz; ama vize meselesi artık konuşmaktan sıkıldığımız bir başlık ve aşmaya çalışmaktan yorulduğumuz bir bariyer haline geldi” ifadelerinde bulundu. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyon Başkanı Thomas Hans Ossowski’nin basına yansıyan ve “Türklerin vize için beklemesi utanç verici” başlığını taşıyan açıklamalarına değinen Yalçındağ, “Sayın Ossowski’nin bu açıklaması geç kalınmış bir açıklama olsa da mutluluk verici” dedi.

 

“Yalnızca utanç verici değil, bölgesel ilişkileri zedeleyen ve kronikleşmeye başlayan bir problem”

Yalçındağ, “Büyükelçi Sayın Ossowski’nin de ifade ettiği gibi, istikrarsızlık, savaş, kriminal etkiler ve diğer tüm olumsuzluklara rağmen Avrupa’ya rahatça seyahat edebilen ülke vatandaşlarına bakıldığında, Türk insanının hala vize sorunundan dolayı Avrupa’ya rahatça seyahat edememesi yalnızca utanç verici değil, ilişkilerimizi, geleceğe dair umudumuzu, AB’nin kurumsal yapısını ve çağın gerekliliklerine yönelik çabalarımızı zedeleyen kronikleşmeye başlamış bir problemdir” dedi.

 

“Evrensel ilkeler gündelik siyasi olaylara malzeme edilmemeli”

Yalçındağ, “Türkiye’nin vize serbestisi için karşılaması gerektiği ifade edilen son 6 kriter bir yana, AB’nin bürokratik yapısına pek çok açıdan entegrasyonu mümkün olmayan; ancak vize serbestisinden yararlanan ülkeler örnek alındığında, maalesef ortaya çıkan tablo sorunun çözümüne yönelik Avrupalı dostlarımızın isteksizliğini gösteriyor. Biz her görüşmede, her toplantıda ve her açıklamada ele alınan kurumsal ve evrensel ilkelerin herkes için eşit düzeyde uygulanmasını ve bu ilkelerin gündelik siyasi olayları yorumlarken basit enstrümanlara dönüştürülmemesini arzu ediyoruz. Artık geçtiğimiz on yılların yersiz korkularından ve kalıplarından sıyrılmalıyız. Eğer sıyrılamazsak dünyanın karşı karşıya kaldığı krizleri fırsata çevirmek bir yana, bu krizlere kapılırız” dedi.

  

 

“Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp vaktimizi bu meseleyle harcıyoruz”

Avrupa Birliği ve Türkiye’nin önünde ekonomik ve ticari alanda bir dizi fırsat bulunduğunu ifade eden Yalçındağ, “Türk firmaları artık Avrupa başta olmak üzere birçok bölgede yatırımcı konumunda ve ciddi istihdam sağlıyor. AB ülkelerinde 34,2 milyar dolar sermayemiz var. Türkiye ile AB arasında göç politikalarında da iş birliği var. Nitelikli iş gücü ve dijital dönüşüme hızlı adaptasyonuyla Türkiye, AB için çok önemli bir ortak. Enerjiden, ulaştırmaya, savunma sanayi sektöründen, dijital teknolojilere, üçüncü ülkelerde iş birliğinden inşaat ve altyapı projelerine kadar her bir başlık adeta bizim vize meselesini çözmemizi bekliyor. Yaşadığımız çağ ise belirsizlikler getirmesi sebebiyle ezberlerin bozulduğu ve yeni gerekliliklerin ortaya çıktığı bir çağdır. Bu gerekliliklerin başında ise bölgesel iş birlikleri geliyor. Bu iş birliklerinin en güzel örneklerinden biri de geçmişin birikimi ve geleceğin fırsatları ele alındığında Türkiye ve AB ilişkileri olmalı ancak vize meselesi olarak adlandırdığımız bu kısır döngü ülkelerimizi çağın gerekliliklerine karşı atıl bırakıyor. Anadolu’da bu olayı yorumlarken kullanılabilecek çok güzel bir deyim var: Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp öne sürmek. Maalesef, iş dünyası temsilcileri olarak Avrupalı kamu ve özel sektör temsilcileriyle hangi vesileyle bir araya gelsek, büyük hevesle ajandalarımızda bulunan başlıklar öncesinde vize meselesini masaya yatırıyor ve temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp vaktimizi bu meseleyle harcıyoruz” dedi.

 

“Avrupalı dostlarımız meseleyi daha gür bir sesle ele almalı”

Yalçındağ, “Son olarak, AB Türkiye Delegasyon Başkanı Ossowski’nin açıklamalarını oldukça önemli bulduğumu bir kez daha ifade ediyor, kısa süre sonra mevcut görevinden ayrılacak Sayın Büyükelçi gibi, yeni atanacak temsilciyi, Türkiye’de bulunan AB üyesi ülkelerin diplomatik misyonlarını ve özellikle iş dünyası temsilcileri olmak üzere Avrupalı tüm dostlarımızı bu meseleyi daha gür sesle ele almaya davet ediyorum. Bu vesileyle de Sayın Ossowski’ye görev süresi boyunca yapmış olduğu çalışmalardan ve iş birliğinden dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren global teknoloji şirketi Mastercard, pazar analizleri ve veriye dayalı içgörüler aracılığıyla oluşturduğu sektör raporlarına bir yenisini daha ekledi. Mastercard ve ve CrescentRating tarafından hazırlanan “Müslümanların Seyahat Tercihleri” araştırmasının onuncusu yayınlandı. Araştırmaya göre, 2024'te dünya genelinde seyahat eden Müslüman turist sayısı geçen yıla kıyasla %25 artarak 176 milyona ulaştı. Bu sayının 2030'a kadar 245 milyona çıkması, toplam seyahat harcamalarının da 230 milyar ABD Doları’na ulaşması bekleniyor. Araştırmada, Türkiye Müslüman turistlerin tercih ettiği destinasyonlar sıralamasında ikinciliğe yükseldi.

 

Müslüman turistlerin ilk tercihi Malezya

Araştırmaya göre, Müslüman turistlerin tercih ettiği destinasyonlar arasında erişilebilir Helal dostu hizmetleri ve altyapısıyla tanınan Malezya ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada kültürel miras, modern olanaklar ve Müslümanların seyahat deneyimini geliştirmeye yönelik özel çabaların güçlü bir bileşimini sunan Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) bulunuyor. Endonezya zengin kültürel cazibesiyle beşinci sırada konumlanırken, Körfez bölgesindeki diğer önemli destinasyonlar arasında Katar, Umman ve Kuveyt dikkat çekiyor. Diğer yandan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi olmayan destinasyonlar arasında, kapsayıcılık ve kültürel duyarlılığa verdiği önemle tanınan Singapur liderliğini sürdürüyor. Tayland ve Filipinler Güneydoğu Asya'da yükselen destinasyonlar olarak ortaya çıkarken, İİT dışı destinasyonlar arasında üçüncü sırada Hong Kong yer alıyor.

 

Helal seyahati etkileyen tüketici eğilimleri

Araştırmada, Müslüman turistlerin seyahat tercihlerini belirleyen kriterler şu şekilde sıralanıyor:

Helal yolculuklar için akıllı uygulamalar: Müslüman turistler, inançla uyumlu hizmetlere ve kişiselleştirilmiş deneyimlere sorunsuz erişim sunan dijital araçları benimsiyor.
Müslüman kadın turistlere yönelik kolaylıklar: Kadınlar Helal seyahat sektörünü güçlü bir şekilde şekillendirerek daha güvenli, kapsayıcı ve özenle tasarlanmış alanlara yönelik talebi artırıyor.
Din dostu tesisler: Alkolsüz ortamlar, Helal sertifikalı yemekler, ibadet tesisleri ve cinsiyete göre ayrılmış havuzlar ve kaplıcalar sunan destinasyonlar vazgeçilmez hale geliyor.
Solo seyahat dalgası: Daha genç Müslüman turistler, özerkliği ve kişiselleştirilmiş güzergahları tercih ederek solo maceraları benimsiyor.
Dijital detoks inzivaları: İslami farkındalık ve denge değerlerinden ilham alan pek çok turist, doğaya ve maneviyata dayanan teknolojiden uzak kaçışlar arıyor.
 

Raporun tamamına ulaşmak için: https://www.crescentrating.com/halal-muslim-travel-market-reports.html

Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:

Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) ile Akademetre Research tarafından ortaklaşa oluşturulan AVM Endeksi’nin Mayıs ayı sonuçları açıklandı. Her ay düzenli olarak yayınlanan verilere göre ciro endeksi, Mayıs 2025 döneminde, bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmamış olarak incelendiğinde yüzde 39,7 oranında artarak 4226 puana yükseldi. Mayıs 2025 için açıklanan yıllık enflasyon oranının yüzde 35,41 olduğu düşünüldüğünde, metrekare verimlilik endeksindeki artışın enflasyonun üzerinde olduğu görülmektedir.

Sonuçları değerlendiren Ekonomist Fatih Keresteci şunları söyledi: “AVM ciro endeksi 2025 yılı Nisan ayında, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre nominal olarak %39,7 büyüdü. TÜFE enflasyonu ile arındırıldığında %3,2’lik reel büyüme kaydedildi. Reel endeks seviyesi olarak bakınca da son 5 ayın en yüksek seviyesiyle karşı karşıyayız. Bu tablo bize Nisan’daki ciddi yavaşlamanın ardından Mayıs’ta toparlanma yaşandığını gösteriyor. Kategori bazında bakınca ilk sırada yer alan giyimdeki %51,4’lük büyüme dikkat çekiyor. Nisan ayı giyim açısından oldukça zayıf geçmişti. Düzelmeye başlayan hava koşullarının da bu tabloda etkisi olduğunu düşünüyoruz. Hipermarket ve yiyecek-içecek alt kalemleri de Mayıs’ta daha düşük oranda da olsa reel büyüme kaydettiler. Tıpkı geçen ay olduğu üzere bu ay da ayakkabı kategorisi zayıf bir performans izlemiş. Bu kalemdeki zayıflığı tek bir nedenle izah etmek artık pek mümkün değil...Tüketim alışkanlıklarındaki değişimden son dönemde ölçeği büyüdüğü iddia edilen taklit ürünlere varan birçok nedeni bu noktada ön plana çıkarabiliriz. Ziyaretçi sayısı Mayıs’ta geçen yılın aynı dönemine göre %2,2 azalsa da son 4 ayın ise en yüksek düzeyine ulaşmış. Yıllık bazda ziyaretçi sayısı azalırken ciro endeksinin reel bir büyüme kaydetmesi ise bize kişi bazlı tüketimin arttığı yorumunu yaptırabilir. Gelir dağılımında mütemadiyen yaşanmakta olan bozulmanın daha az sayıda tüketiciyi daha çok hacimde tüketime teşvik ettiğini biliyoruz. TÜİK’in verilerine göre en üst %5’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı payın %22,6 olduğunu da not düşelim.”

Mayıs 2025 döneminde metrekare verimlilik endeksi, Nisan 2025 dönemi ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde yüzde 20 oranında yükseliş göstererek 4226 puana yükselmiştir.
 
AVM’lerde kiralanabilir metrekare alanı başına düşen ciro Mayıs ayında İstanbul’da 19.140TL, Anadolu’da 14.093TL olarak gerçekleşmiştir. Türkiye geneli metrekare verimliliği ise 16.112TL olarak gerçekleşmiştir.
 
Metrekare Verimliliğinde En Yüksek Artış Giyim Kategorisinde…

Mayıs ayında, kategoriler bazında m2 verimliliğinde en yüksek artış giyim kategorisinde yaşandı. Giyim kategorisi m2 verimliliği geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre enflasyondan arındırılmadan yüzde 51,4 oranında bir artış kaydetti.

Geçtiğimiz yılın Mayıs ayı ile karşılaştırıldığında AVM’lerdeki hipermarket kategorisinde yüzde 38,4, yiyecek içecek kategorisinde yüzde 37, teknoloji kategorisinde yüzde 31,5, diğer kategorisinde yüzde 27,3 ve ayakkabı kategorisinde yüzde 24,2 oranında yükseliş yaşandığı görülmektedir.
 
 
(*Diğer kategorisi; yapı market, mobilya, ev tekstili, hediyelik eşya, oyuncak, sinema, kişisel bakım ve kozmetik, kuyum, hoby, petshop, terzi ve ayakkabı tamir servisleri, döviz bürosu, kuru temizleme, eczane gibi mağazalardan oluşmaktadır.)

Mayıs 2025 döneminde kategoriler bazında metrekare verimlilik endeksi, Nisan 2025 dönemi ile karşılaştırıldığında ve enflasyondan arındırılmadan incelendiğinde; ayakkabı kategorisinde yüzde 29,3, giyim kategorisinde yüzde 29,1, diğer kategorisinde yüzde 15,7, hipermarket kategorisinde yüzde 8,6, teknoloji kategorisinde yüzde 7,2 ve yiyecek içecek kategorisinde yüzde 6,6 oranında bir yükseliş yaşandığı görülmektedir.
 
 
(*Diğer kategorisi; yapı market, mobilya, ev tekstili, hediyelik eşya, oyuncak, sinema, kişisel bakım ve kozmetik, kuyum, hoby, petshop, terzi ve ayakkabı tamir servisleri, döviz bürosu, kuru temizleme, eczane gibi mağazalardan oluşmaktadır.)

Ziyaret Sayısı Endeksi

Mayıs 2025 verileri bir önceki yılın aynı ayı ile karşılaştırıldığında ziyaret sayısı endeksinde yüzde -2 oranında azalış görülmüştür.

Mayıs 2025 döneminde ziyaret sayısı endeksi bir önceki ay Nisan 2025 ile karşılaştırıldığında yüzde 3 oranında bir yükseliş olduğu gözlemlendi.