Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
75 yıllık kahve tutkusuyla mağazacılık ve kahve alanındaki yatırımlarını sürdüren Tchibo'nun yeni rotası Venezia Mega Outlet oldu. Markanın İstanbul'daki 32. ve Türkiye genelinde 58. mağazası olan Venezia, gerçek kahve lezzetini ve her hafta yenilenen temalarıyla keyifli alışveriş deneyimini doyasıya yaşamak isteyenleri bekliyor.
Benzersiz iş modeliyle sektörde fark yaratan Tchibo, 75. yıl kutlamalarına lezzet tutkunları için hazırladığı çeşitli kampanyalar, sürprizler ve mağaza açılışlarıyla tam hız devam ediyor. Kahve tutkusunu daha fazla kahvesevere ulaştırma misyonu doğrultusunda Tchibo, yeni mağazasını İstanbul'un en gözde eğlence ve yaşam merkezlerinden biri olan Venezia Mega Outlet'te açtı. Tramvay hattının hemen önünde bulunmasıyla ulaşımı oldukça kolay olan yeni Tchibo mağazası; kahve keyfini merkezine alan açık ve kapalı geniş oturma alanlarıyla hem bir kafe hem de çalışma ortamı olarak kullanılabiliyor. Kahveseverleri gerçek kahve keyfiyle buluşturmanın yanı sıra mağazalar; seyahat, spor, ev ve yaşam gibi devamlı olarak yenilenen temalarındaki geniş ürün çeşitliliğiyle misafirlerinin her istek ile ihtiyacına cevap vermeye hazır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Shell&Turcas, Türkiye'den 79 ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) tarafından düzenlenen İhracatın Yıldızları Ödülleri'nde 9 yıldır Madeni Yağlar İhracatı kategorisinde liderliğini koruyor.
Shell&Turcas’ın bu büyük başarısının ardında, Derince’deki Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi bulunuyor. 1963 yılından bu yana kesintisiz hizmet veren tesis, ürettiği yüksek kaliteli madeni yağlar ve gres ürünleriyle Türkiye'den 79 farklı ülkeye ihracat yaparak küresel pazarda güçlü bir oyuncu olmayı sürdürüyor. Shell&Turcas Derince Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi, sadece üretim kapasitesiyle değil, aynı zamanda çevre dostu üretim anlayışıyla da dikkat çekiyor. Yenilikçi üretim teknikleri, yüksek kalite standartları ve sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilen üretimle, sektördeki liderliğini pekiştiriyor.
Shell Türkiye Ülke Başkanı ve Shell&Turcas Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Erdem, ödül hakkında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “9 yıldır aralıksız olarak kazandığımız ‘Madeni Yağlar İhracatı’ ödülünü almak bizim için büyük bir onur. Shell&Turcas Derince Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi, sadece bir üretim merkezi değil, aynı zamanda Türkiye’nin ihracat kapasitesini artırmaya katkı sağlayan önemli bir merkez. Burası aynı zamanda madeni yağ, gres ve akaryakıt operasyonu yapabilen dünyadaki tek tesisimiz. Bu başarı, tüm ekibimizin özverili çalışmaları ve müşterilerimize sunduğumuz yüksek kalite anlayışının bir sonucu. 79 ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracatla, Türkiye sanayisinin büyümesine ve dünya çapında tanınmasına da katkı sağlıyoruz. Bu yüzden bu ödül, sadece Shell&Turcas’ın başarısını değil, aynı zamanda Türkiye’nin sanayi ve ihracat alanındaki küresel başarısını da gözler önüne seriyor.”
Global İhracat Başarısı, Sürdürülebilirlik ve İnovasyonla Destekleniyor
Son yıllarda yaklaşık 40 milyon dolar yatırımla üretim kapasitesi yaklaşık iki katına çıkarılan Shell&Turcas Derince Madeni Yağ ve Gres Üretimi Tesisi, uyguladığı yenilikçi üretim teknikleri, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı çözümleri ile dikkat çekiyor. Yüksek kaliteyi sürdürebilmek için sürekli iyileştirme çalışmalarına imza atan Shell&Turcas, enerji verimliliği ve karbon ayak izinin azaltılması konusunda global standartlara uygun çözümler geliştiriyor. 2030 yılına gelindiğinde yüzde 50 karbon nötr olma hedefi bulunan tesis, bu hedefe 2022 yılında ulaştı. Aynı zamanda, elektrik tüketiminin de %25’ini güneş enerjisinden karşılayarak yılda yaklaşık 500 ton karbon salımının önüne geçiyor. Kalan elektrik tüketimini ise uluslararası geçerli yenilenebilir enerji sertifikaları ile tamamen yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor.
Shell&Turcas sadece kendi operasyonlarından kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltmıyor, aynı zamanda müşterilerinin karbon ayak izlerini minimize etmelerine ve atıklarını azaltmalarına da yardımcı oluyor. PurePlus adını verdiği teknolojiyle, doğalgazdan %99,5 saflıkta baz yağ üreterek motor ömrünü uzatıyor, yakıt verimliliğini artırıyor. Bu teknoloji sayesinde, bakım maliyetleri azalıyor, emisyonlarda ise düşüş sağlanıyor.
Geliştirdiği yeni teknolojiler ve sürdürülebilirlik odaklı yaklaşımlarla Shell&Turcas’ın madeni yağ ürünleri, 79 ülkeye gerçekleştirilen ihracatın başarısını mümkün kılıyor. Madencilikten otomotive, inşaattan taşımacılığa kadar farklı birçok endüstriye önemli katkılar sunan bu ürünler, yalnızca araçların uzun ömürlü çalışmasını sağlamakla kalmayıp, yakıt verimliliğini de artırıyor. Avrupa, Orta Doğu ve Afrika gibi stratejik bölgelere yapılan ihracatlar, hem yerel sanayinin güçlenmesine hem de Shell&Turcas’ın uluslararası ticaretteki prestijinin pekişmesine olanak tanıyor. Shell, üretim tesislerini sadece Türkiye pazarında değil, dünya çapında da rekabet avantajı sağlayacak şekilde konumlandırarak, 18 yıldır devam eden küresel pazar liderliğini[2] sürdürmeyi hedefliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sayın Basın Mensubu,
Anadolu Efes’in ileri aşama girişimler ile kurum-girişim iş birliklerini arttırmayı amaçlayan açık inovasyon programı BrewFuture programının ikinci dönemi başladı. Ticari ürünü bulunan, çözüm odaklı teknoloji girişimleri 30 Mayıs 2025’e kadar programa başvuru yapabiliyor.
Konuyla ilgili bülten ve görselleri bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla,
Anadolu Efes’in Açık İnovasyon Programı BrewFuture’ın Yeni Dönem Başvuruları Başladı
Anadolu Efes’in sürdürülebilirlik hedeflerine daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmak amacıyla geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği açık inovasyon programı BrewFuture, ikinci döneminde daha kapsayıcı bir yapıyla geri dönüyor. İleri aşama girişimlere kapılarını açan programın başvuruları, 30 Mayıs 2025 tarihine kadar devam edecek. Girişimler, program kapsamında bütçeli pilot çalışmalar ile ürünlerini test etme ve girişimlerini ölçeklendirme imkanına sahip olacak.
Anadolu Efes’in ileri aşama girişimler ile kurum-girişim iş birliklerini arttırmayı amaçlayan açık inovasyon programı BrewFuture programının ikinci dönemi başlıyor. İş birimlerinin öncelikli ihtiyaçlarına çözüm üretmeyi hedefleyen BrewFuture açık inovasyon programı bu yıl; operasyonel verimlilikten dijitalleşmeye, satış sistemlerinden veri analitiği ve yapay zekaya kadar birçok alanda ileri aşama girişimlerle iş birliği yapmayı hedefliyor. Ticari ürünü bulunan, çözüm odaklı teknoloji girişimleri 30 Mayıs 2025’e kadar programa başvuru yapabiliyor.
Yeni dönemde seçilecek girişimler, Anadolu Efes’in farklı birimlerinden her biri alanında uzman ekiplerle yakın temas içinde çalışarak ürün ve hizmetlerini öncelikli operasyonel ihtiyaçlar doğrultusunda test etme imkanı yakalayacak. Aynı zamanda girişimler, Anadolu Efes’in Türkiye ve yurt dışındaki operasyonlarında satış ve ölçeklenme fırsatlarını değerlendirme imkânı bulacak.
BrewFuture açık inovasyon programı bu yıl Operasyonel Verimlilik, Dijitalleşme, Veri Analitiği & Yapay Zeka, Satış Sistemleri, Yeni Gelir Kaynakları, Sürdürülebilirlik Risk Yönetimi odak alanları kapsamında başvuru alacak.
Anadolu Efes, BrewFuture ile sadece kendi dönüşümünü hızlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda girişimcilik ekosistemine de katkı sunmayı hedefliyor. Programın esas amacı, pilot uygulamaların (PoC) ötesine geçerek uzun vadeli ve sürdürülebilir iş birlikleri kurmak.
Brewfuture ilk yılını başarıyla tamamladı
BrewFuture açık inovasyon programı ilk dönemini başarıyla tamamladı. İlk döneminde iklim eylemi, döngüsel ekonomi ve tarım uygulamaları temalarına odaklanan açık inovasyon programının ilk döneminde 160’ın üzerinde ihtiyaç belirlendi. Programa, 120 girişim başvuru yaptı. Yapılan sunumlar ve değerlendirmeler sonucunda; 5 girişim pilot uygulama (PoC), 2 girişim ise ise Ar-Ge çalışmaları kapsamında programa dahil edildi.
BrewFuture 2025 başvuruları 30 Mayıs’a kadar devam ediyor.
Detaylı bilgi ve başvuru için: www.thebrewfuture.com
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Araç sahiplerinin satış sonrası tüm ihtiyaçlarına cevap veren ve yüzde yüz yerli ve milli sermayeyle geliştirilen OtoKonfor, bireysel araç sahiplerinin hayatını kolaylaştırırken, şirketler için de yeni hizmetler sunmaya başladı. Yerli yazılımla geliştirilen modüller sayesinde şirketler öz mal ve kiralık araçları ile ilgili muayene tarihleri, bakım tarihleri, vergi, lastik, periyodik bakım gibi birçok işlemi takip edebiliyor.
OtoKonfor’un şirketler için geliştirdiği özel yazılım ile maliyet ve zamandan tasarruf sağlanması hedefleniyor. Şirketlerdeki filo yönetimi ve idari süreçleri büyük oranda kolaylaştıran OtoKonfor, periyodik araç işlemleri takibinin yanı sıra akıllı analizler de sunabiliyor. Örneğin hangi aracın yıl içinde ne kadar yürütme maliyeti çıkardığı, öz mal olan hangi aracın dezavantajlı konumda olduğu ve satılmasının avantaj sağlayabileceği gibi akıllı çıktılar üretebiliyor.
Yazılım, sözleşme bitiş tarihleri, kilometre aşımı, ceza ve hasar kayıtları, yakıt giderleri gibi tüm filo süreçlerini tek panelden yönetmeye olanak tanıyor. Sürücülerinizi kayıt altına alarak hız aşımı, ani fren gibi veriler takip edilip araç kullanım davranışları analiz edilebiliyor. Yakıt yönetim modülü sayesinde, yakıt giderlerinde %10’a varan tasarruf sağlanıyor. Araçların periyodik bakım, arıza, lastik değişimi, yıkama ve yakıt gibi tüm ihtiyaçları sistem üzerinden takip edilerek %20’ye varan maliyet avantajı elde ediliyor. Talep, sözleşme, evrak, raporlama, sigorta ve kaza yönetimi gibi tüm operasyonel işler dijital olarak kolayca yönetiliyor. Araç ve sürücüler için sunulan anlık takip sistemiyle verimlilik analizleri yapılabiliyor ve veriye dayalı kararlar alınabiliyor.
İdari işler yöneticileri için operasyonel süreçleri sadeleştiren sistem, muhasebe departmanlarının da iş yükünü azaltıyor. Yıkama, bakım, lastik gibi farklı hizmet kalemleri için ayrı ayrı fiş ve fatura süreçleriyle uğraşmak yerine, tüm bu işlemler OtoKonfor üzerinden tek bir fatura ile kolayca yönetilebiliyor. Bu sayede hem zaman tasarrufu sağlanıyor hem de belge karmaşasının önüne geçiliyor.
Anlık olarak takip edebilme özelliği sayesinde sürpriz masrafların ortaya çıkması engelleniyor. OtoKonfor ayrıca araç havuzunun güncel değeri, havuz araç yönetimi, zimmet formu yönetimi gibi modüller de sunuyor. Filo yönetimi başvurularınızı www.otokonfor.com sitesinden yapabilirsiniz.
OtoKonfor Marka Başkanı Özgün Yalın, “OtoKonfor olarak geliştirdiğimiz yerli yazılım altyapısıyla sadece bireysel araç sahiplerinin değil, kurumsal filo yöneticilerinin de hayatını kolaylaştırıyoruz. Amacımız, tüm araç yönetim süreçlerini tek panelde toplayarak verimlilik, maliyet ve zaman açısından şirketlere ciddi avantajlar sağlamak. Dijitalleşmenin sunduğu tüm imkânları sahada uygulanabilir çözümlere dönüştürmeye devam edeceğiz.” dedi.
Şirketlerin yanı sıra bireysel tüm araç sahipleri her tür aracın kullanım süresi ve yaşam döngüsü içerisinde ihtiyaç duyabileceği tüm hizmetleri (periyodik bakım, lastik değişimi, vale, çekici, yıkama ve oto kuaför, akü takviyesi) www.otokonfor.com web sitesi veya akıllı telefonlarla Google Play Store ve IOS App Store üzerinden ücretsiz erişilebilen uygulamayla kullanabiliyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Tarifenin ötesinde bir dünya sunan Vodafone Red, yenilikçi ürün ve hizmetleriyle müşterilerinin hayatını ekonomik ve sosyal yönden kolaylaştırmaya devam ediyor. Vodafone Red'in 2025 yaz dönemine özel sunduğu ayrıcalıklar arasında avantajlı roaming (uluslararası dolaşım) paketleri dikkat çekiyor. Buna göre, Vodafone Red'liler 20 Mayıs - 20 Temmuz tarihleri arasında ücretsiz Yurt Dışı 3 GB ve 1 GB paketlerinden yararlanabilecek. Sadece internet değil dakika ve SMS de içeren ücretsiz yurt dışı paketlerden yararlanmak isteyen Red'liler, halihazırda kullandıkları Yanımda uygulaması üzerinden tek tıkla kendilerine en uygun yurt dışı paketini seçebilecek. Vodafone Red, fatura aşımını engellemek için yurt dışı internet hakkı bittiğinde internet kullanımını durduran ücretsiz yurt dışı internet durma özelliği sunarken, yurt dışında yardıma ihtiyaç duyan müşterilerine ise Kırmızı Servis ile destek olacak.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin, şunları söyledi:
"Vodafone Red, sadece tarifelerden oluşan bir dünya değil. Müşterilerimizin uçtan uca iletişim ihtiyaçlarını karşılarken, onlara seyahatten ulaşıma, eğlenceden yeme içmeye kadar pek çok alanda birçok ayrıcalık sunuyoruz. Araştırmalarımıza göre, roaming yapan müşterilerimizin %65'ini Red'li müşterilerimiz oluşturuyor. Ayrıca, 2,5 milyon müşterimiz ücretsiz sunduğumuz Yurt Dışına Hoş Geldin paketini kullandı. Vodafone Red olarak, müşterilerimize yurt dışında iletişim kurmanın en kolay, güvenilir ve uygun yolunu sunuyoruz. Onları yurt dışına çıktıklarında ilk kullanımlarında koruyoruz. Yeni kampanyamızla da 2 ay boyunca tüm seyahatlerinde Yurt Dışı 3 GB ve 1 GB paketlerini ücretsiz sunuyoruz. Ayrıca, ücretsiz yurt dışı internet durma özelliği ile aşım endişesinin önüne geçiyoruz. Bu yaz yurt dışı seyahati planlayan tüm Red'li müşterilerimizi avantajlı roaming hizmetlerimizden yararlanmaya davet ediyoruz. Yurt dışı avantajlarından tüm faturalı müşterilerimiz faydalanabilecek. Ayrıca, Her Şey Dahil Pasaport hizmetimizle yurt içindeki tarifesini yurt dışında da doyasıya kullanabilecek."
Ücretsiz yurt dışı paketler 30 gün geçerli
Vodafone Red'in sunduğu ücretsiz Yurt Dışı 3 GB ve 1GB paketler, 20 Mayıs - 20 Temmuz tarihleri arasında yapılan tüm seyahatler için geçerli olacak. Normal şartlarda 469 TL'ye sunulan Yurt Dışı 3 GB pakettte 3 GB internet, 30 dakika arama-aranma ve 15 SMS hakkı; normal şartlarda 169 TL'ye sunulan Yurt Dışı 1 GB pakette ise 1 GB internet, 15 dakika arama-aranma ve 10 SMS hakkı yer alıyor. Her iki paket de yurt dışında 200 ülkede kullanılabiliyor. Red'li müşterilerin ücretsiz yurt dışı paketlerden yararlanabilmek için Yanımda uygulamasına girip Ek Paketler bölümünden tıklayarak aktif hale getirmeleri gerekiyor. 30 gün boyunca geçerli olan paketler, ilgili tarihler arasında maksimum 3 kere alınabiliyor.
İlk iniş anı için "Yurt Dışına Hoş Geldin Hediyesi"
Vodafone Red, 2 ay boyunca ücretsiz olan yurt dışı paketler haricinde, tüm faturalı müşterilerine otomatik olarak yüklenen ve yurt dışına ilk iniş anındaki acil iletişim ihtiyaçlarını karşılamaya yeten "Yurt Dışına Hoş Geldin Hediyesi" paketi de sunuyor. Her fatura döneminde aylık olarak yenilenen ve 200 ülkede 30 gün geçerli olan bu ücretsiz paket, 50 MB internet, 5 dakika arama-aranma ve 2 SMS hakkı içeriyor. 50 MB internet, yaklaşık 1 saatlik WhatsApp konuşması ve 40 dakikalık görüntülü konuşmaya denk geliyor.
"Her Şey Dahil Pasaport" ile mevcut tarifeyi kullanma imkânı
Ücretsiz yurt dışı paketleri haricinde alternatif arayanlar için Vodafone'un sunduğu ve tarifedeki GB, dakika ve SMS haklarını yurt dışındayken Türkiye'deymiş gibi kullanma imkânı veren "Her Şey Dahil Pasaport" da 200 ülkede kullanılabiliyor ve günlük 399 TL'den ücretlendiriliyor.
Uzman müşteri temsilcisi desteği
Vodafone Red, yurt dışındayken yardıma ihtiyaç duyan müşterilerinin yanında olmak ve sorununu çözmek amacıyla 200 ülkede geçerli ücretsiz Kırmızı Servis desteği sunuyor. Kırmızı Servis ile müşteriler KIRMIZI yazıp SMS attığında uzman müşteri temsilcisi kısa sürede ücretsiz arayarak müşterinin sorununu çözüyor.
Vodafone Red'in ayrıcalıklar dünyasını keşfetmek için Red'li olan veya olmayan herkes vftr.co/red adresini ziyaret edebiliyor
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Avrupa'nın ilk elektrikli seyahat otobüsünü Ankara'da üretmeye hazırlanan, öncülüğünü sürdürülebilir taşımacılığa yansıtan MAN, Ankara'daki tesislerinde önemli bir ziyarete ev sahipliği yaptı. Türkiye'nin en çok tercih edilen lider seyahat markası Kâmil Koç'un Genel Müdürü Çağatay Kepek, İcra Kurulu Üyesi ve Operasyon Direktörü Mehmet Türkyılmaz'ın yanı sıra firma bölge müdürlerinin de yer aldığı misafir heyet, MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş.'nin Ankara'daki üretim tesisi ve test merkezini ziyaret etti. Yeni iş birliklerinin de konuşulduğu ziyarette Kâmil Koç heyetini, MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. adına Otobüs Satış Direktörü Can Cansu'nun yanı sıra Bölge Satış Yöneticileri Emrah Albustanoğlu ve Ufuk Demirer karşıladı.
Yolcu konforu için teknoloji ve yenilikleri yakından takip eden, filosunu bu doğrultuda sürekli geliştirerek güçlendiren Kâmil Koç, global iş ortağı FlixBus'ın sürdürülebilirlik vizyonuyla da uyumlu olarak MAN'ın yeni nesil otobüsleri ile yakından ilgilendi. Çağatay Kepek ve beraberindeki heyet, ziyaret kapsamında MAN'ın son teknoloji ürünlerini ve 2025 model seyahat otobüslerinde yer alan yeni özellikleri yakından inceleme fırsatı buldu.
İki köklü ve öncü markanın yöneticileri, öğle yemeğinde 2025 yaz sezonuna yönelik sektör değerlendirmeleri yaparak, karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. Yemeğin ardından ise heyet, MAN Otobüs Test ve Geliştirme Merkezi'ni ziyaret etti.
"Bizim açımızdan çok verimli ve faydalı bir ziyaret gerçekleştirdik"
Kâmil Koç Genel Müdürü Çağatay Kepek, test merkezi ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Yeni nesil otobüslerde hem sürücü hem yolcu konforunu artıran teknolojiler dikkat çekici. Sürdürülebilirliğe katkı sağlayacak bu araçların gelecekte yolcu taşımacılığı sektöründe önemli pay sahibi olacağına eminim."
"Bu buluşmalar sektördeki sürdürülebilir dönüşümde önemli bir sinerji yaratıyor"
MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Otobüs Satış Direktörü Can Cansu ise ziyaret ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"Kâmil Koç gibi köklü ve vizyoner bir markayı ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduk. Çok değerli fikir alışverişlerinde bulunduk. Bu tür buluşmalar, sektördeki sürdürülebilir dönüşümde de önemli bir sinerji yaratıyor.
Kâmil Koç, Türkiye'nin en köklü ve en büyük seyahat markalarından biri. Dolayısıyla kendilerinin ürettiğimiz otobüslerle ilgili geri bildirimleri bizim için çok kıymetli. Yalnızca Türkiye'de değil, global ölçekte de başarısını kanıtlamış bu iki önemli markanın iş birliğini son derece değerli buluyoruz. Karşılıklı iş birlikleri ile aynı zamanda hep birlikte sektörü daha ileri taşımak için önemli adımlar atacağımıza inanıyoruz."
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye Yapay Zeka Platformu Eşbaşkanı ve İstanbul Teknik Üniversitesi Veri Bilimi ve Analitiği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çakır, yapay zekanın Türkiye'deki iş gücüne etkisiyle ilgili yaptıkları araştırma bulgularına göre toplam 31 milyon çalışanın yüzde 4'ünün iş değiştirmek durumunda kalacağını, yüzde 55'inin ise işlerini sürdürmek için bu teknolojiyi kullanmak durumunda kalacağını tespit ettiklerini bildirdi.
Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ve Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) iş birliğiyle İzQ İnovasyon Merkezi'nde düzenlenen Yapay Zeka Zirvesi'nde bu teknolojilerde dünyada gelinen nokta ve Türkiye'nin yol haritası tartışıldı.
Zirvede yapay zekanın Türkiye ekonomisine etkilerine ilişkin yaptıkları araştırma verilerini açıklayan Prof. Dr. Çakır, Google tarafından istenen ve Goldman Sachs metoduyla Türkiye İstatistik Kurumu verilerini baz alarak yaptıkları çalışmayla önemli verilere ulaştıklarını dile getirdi.
Çalışma sonucu yapay zekanın geniş bir kullanım alanı bulması halinde Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılasına 10 yıllık vadede yüzde 5 katkı sağlayabileceğinin belirlendiğini dile getiren Çakır, yapay zeka destekli otomasyonun ise işgücü yapısında önemli değişikler getireceğini kaydetti.
Yapay zekanın çalışanlara etkisiyle ilgili verileri açıklayan Çakır, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 31 milyon çalışanın yaklaşık 17 milyonu yani yüzde 55'i yapay zeka ve bununla ilişkili bütün işlerden direkt etkilenecekler. Etkilenmekten kastettiğimiz ya işlerini daha iyi bir yere taşıyacaklar ya da gerileyecekler. Bu da 30 ila 55 yaş arası bir grup. Yaptığımız çalışmaya göre yüzde 4'lük kısım işini tamamen kaybedecek şeklinde görünüyor. Bu, 800-900 bin insana denk geliyor. Türkiye'de yıllık ortalama ne kadar iş kayboluyor, kuruluyor diye baktığımızda ortalama 1 milyona denk geliyor. Yani şu an zaten var olan hareketliliğiyle zaten çok risk teşkil edecek bir iş kaybı olmamalı.
Çalışanların yüzde 41'i yani yaklaşık 10 milyonluk kesim de yakın zamanda direkt etkilenmeyecek kısım. Mesela hasta bakıcılığı gibi işlerde büyük bir kayıp beklenmiyorken büro asistanları, data analistler ve yazılım mühendisliği gibi işlerde önemli bir teknoloji değişiminin olduğunu fark ediyoruz."
Türkiye'de 17 milyonluk nüfusun yapay zekadan destek almaması halinde işlerinin gerileyeceğini, bunun 6 milyonunun kadın, 11 milyonunun erkek olduğunu ifade eden Çakır, bu grupların içerisinde yer alan insanların bir an önce yeni teknolojileri öğrenerek kendilerini yeni yapıya doğru dönüştürmelerinin gerektiğini aktardı.
Yapay zeka destekli ekonomide, otomasyon nedeniyle kapanacak işlerin yerini alacak yeni işler sayesinde işsizlik seviyelerinde değişiklik yaşanmasının beklenmediğini ifade eden Çakır, geçiş sürecinin kademeli ilerleyeceği, çalışanların yeni görevlere ayak uydurmalarına ve yeni beceriler edinmelerine vakit tanıyacağını tahmin ettiklerini ifade etti.
- Gençlere 'uygulamaya ağırlık verin' tavsiyesi
Türkiye'nin güçlü bir yapay zeka operasyonel ortamına sahip olduğunu ancak stratejik atılımlar ve dijital altyapı yatırımlarını artırması gerektiğini dile getiren Çakır, gençlerin bu alandaki becerilerini artırmasının kritik önemde olduğuna işaret etti.
Yapay zeka teknolojilerinin öğrenilmesinde uygulama boyutuna ağırlık verilmesi gerektiğini aktaran Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapay zeka teknolojisi için net söylenen şöyle bir şey var; 50 yıldır geliştirilen bu teknolojinin bilimi belli bir olgunluğa ulaştı. Bundan sonra hep uygulamaları göreceğiz. İş piyasası ya da bilimsel uygulamalar. Gençlerin ya eğitimlerine devam edip bilimsel uygulamaları yeni tekniklerle yeni bir yapıya taşımaları lazım. Ya da iş piyasasında, şirketler içerisinde 1-2 sene deneyim sağlamalılar. İlgili başlıkları anlamaları lazım. 'Benim şöyle bir fikrim var, direkt bir iş kurayım' demek hala riskli, işi basite indirgememek lazım.
Üretimin içinde 1-2 sene deneyimlenip problemleri görüp sonra uygun bir şekilde bir girişim oluşturmaları bence yapmaları gereken kısım. Türkiye'de bununla ilgili yaklaşık 450 tane yatırım fonu var. Aslında konumuz para değil gerçekten bu işe başını koyacak, zaman ayıracak, koşacak gençlerin bir araya gelmesi."
Prof. Dr. Çakır, Türkiye'de yapay zeka eğitimine odaklanan bölümlerin ilk mezunlarını bu yıl vereceğini, son 2 yılda 50'ye yakın bölüm açıldığını, bunların da ilk mezunlarını 3 yıl içinde vermesiyle ekosistemin canlanacağını aktardı.
Yapay zeka konusunda kentlerin de kendilerine ait stratejilerinin olması gerektiğine işaret eden Çakır, örneğin İstanbul'un finans ve iş dünyası, Ankara'nın savunma, İzmir'in ise sağlık teknolojileri ve lojistik gibi alanlarda yapay zeka uygulamaları geliştirmeye odaklanabileceğini sözlerine ekledi.
- İzmir'de yapay zeka ekosistemi hazırlığı
EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı da Yapay Zeka konusunda Türkiye'nin geride kalma lüksünün bulunmadığını belirterek, "Gençler olarak İzmir'de bir Yapay Zeka ekosistemi kurmak niyetindeyiz. Burada Yapay Zeka Merkezi kurulumu çalışmamız devam ediyor. Akdeniz havzasında İzmir'in Yapay Zeka konusunda başı çekmesini hedefliyoruz." dedi.
ESİAD Başkanı Sibel Zorlu ise Yapay Zeka'nın Türk şirketlerine fırsat penceresi açtığını, bunu değerlendirmek üzere şirketlerin dönüşümüne destek olduklarını belirterek, "İzmir'de ekosistem kurulması konusunda bir vizyon var. Kamudan özel sektöre, üniversitelerden şirketlere kadar bu vizyonu görüyoruz. Bu adımların atıldığını görüyoruz." diye konuştu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Avrupa Patent Ofisi'nin (EPO) 2024 yılı verileri, küresel inovasyon rekabetinin hız kesmeden devam ettiğini gösteriyor. 199.264 patent başvurusu, ülkelerin ve şirketlerin teknolojik üstünlüklerini koruma konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Her ne kadar 2023'e kıyasla yüzde 0,1'lik hafif bir düşüş yaşansa da, belirli sektörlerdeki hareketlilik inovasyonun yön değiştirdiğine işaret ediyor. Özellikle dijital dönüşüm, yapay zekâ ve sürdürülebilir enerji gibi alanlardaki artan başvurular, geleceğin teknoloji trendlerini şimdiden şekillendiriyor.
Patent yarışında ABD, yüzde 24'lük payıyla liderliğini sürdürüyor. Ancak Asya ülkeleri de inovasyon alanında hızla ilerliyor. Japonya yüzde 10,6'lık payıyla dikkat çekerken, Çin yüzde 10,1 ve Güney Kore yüzde 6,6'lık oranlarla patent ekosistemindeki etkilerini giderek artırıyor. Avrupa'da ise Almanya yüzde 12,6'lık payıyla kıtadaki en güçlü oyuncu olmaya devam ederken, Fransa yüzde 5,5 ve İngiltere yüzde 3,0 oranlarıyla inovasyon rekabetinde kendilerine yer buluyor.
Bilgisayar teknolojileri ve elektrikli araçlar yükselişte
2024 verilerine göre en fazla patent başvurusu yapılan alanlardan biri, bilgisayar teknolojileri oldu. 16.815 başvuruyla yüzde 3,3'lük bir artış gösteren bu alan, dijitalleşmenin ve yapay zekâ odaklı çözümlerin ne denli kritik hale geldiğini kanıtlıyor.
Öte yandan, elektrikli makineler, cihazlar ve enerji sektörü 16.142 patent başvurusu ile yüzde 8,9'luk bir büyüme kaydetti. Bu artış, elektrikli araç teknolojileri ve sürdürülebilir enerji çözümlerine olan ilginin hızla arttığını gösteriyor. Küresel çapta yeşil inovasyona yapılan yatırımların artması, bu sektörün gelecekte daha da büyük bir paya sahip olacağını ortaya koyuyor.
Bununla birlikte, dijital iletişim alanındaki patent başvuruları 15.983 ile yüzde 6,3'lük bir düşüş yaşarken, tıbbi teknoloji sektörü de 15.701 başvuruyla yüzde 3,0 oranında gerileme gösterdi.
Şirketler arasındaki rekabetin kazananı: Samsung
Avrupa Patent Ofisi'nin verilerine göre, Samsung 5.107 başvuruyla en fazla patent alan şirket oldu. Huawei ise yüzde 15,4'lük bir düşüşle 4.322 başvuruda kalarak ikinci sıraya geriledi. Öte yandan, Qualcomm, Siemens, LG ve Sony gibi teknoloji devleri, patent portföylerini genişletmeye devam ediyor. Ancak, bazı büyük firmaların patent başvuru sayılarındaki belirgin düşüşler, şirketlerin inovasyon stratejilerinde değişim yaşadığını ve yeni teknoloji alanlarına yöneldiklerini gösteriyor.
"Sınai haklar, global teknoloji rekabetinin en kritik unsurlarından biri"
Destek Patent CEO'su Faruk Yamankaradeniz, Avrupa Patent Ofisi'nin 2024 Patent Index raporuna ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"2024 yılı verileri, geleceğin inovasyon alanlarını çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Patent başvurularındaki yükselişin elektrikli araçlar ve sürdürülebilir enerji çözümlerinde yoğunlaşması, bu alanların artık küresel teknoloji ekosisteminde belirleyici konuma ulaştığını gösteriyor. Öte yandan, bazı büyük şirketlerde görülen patent başvuru düşüşleri, rekabetin yeni dinamiklerinin ve inovasyon stratejilerinin değiştiğine işaret ediyor. Bu durum, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin teknoloji yol haritasını çizerken dikkatle analiz etmesi gereken bir trenddir. Ar-Ge yatırımlarını sınai haklarla destekleyen şirketler, rekabet avantajı sağlarken aynı zamanda inovasyonlarını ticarileştirme süreçlerini de güvence altına alıyorlar"
Yamankaradeniz ayrıca, patent başvurularındaki artışın özellikle elektrikli araçlar ve sürdürülebilir enerji çözümlerinde yoğunlaşmasının dikkat çekici olduğunu vurguladı.
"Bugün küresel patent trendlerine baktığımızda, teknoloji ve inovasyon odaklı ekonomilerin öne çıktığını görüyoruz. Türkiye de bilişim, yeşil enerji ve mobilite çözümleri gibi alanlara odaklanarak küresel rekabette daha güçlü bir konuma ulaşabilir. Patent başvurularındaki artışın özellikle elektrikli araçlar ve sürdürülebilir enerji çözümleri gibi kritik sektörlerde yoğunlaşması, geleceğin teknolojilerine yapılan yatırımların bir göstergesi. Öte yandan, bazı büyük şirketlerde görülen patent başvuru düşüşleri, sektördeki değişimlerin ve yeni odak alanlarının sinyallerini veriyor. Bu durum, inovasyon stratejilerinin yeniden şekillendirilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor."
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.