Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sanat, hepimizi farklı yerlere götürme gücüne sahip olduğu gibi sanata zaman ayrıldığında da bambaşka perspektifler sunabilir. Swatch bu yıl, Art Journey aracılığıyla daha fazla insana daha fazla sanatı ulaştırabilmek için dünyaca ünlü Tate Gallery ile iş birliği yaptı.
Swatch x Tate Gallery Koleksiyonu, daha önceki sanat iş birliklerinde görülmemiş bir şekilde Swatch markasının özünü yansıtıyor. Ortaklığımız, zamanın, tarzın ve kişisel ifadenin bir yolculuğunu temsil ediyor. Bu yılki koleksiyon için seçilen ikonik sanatçılar ve benzersiz eserler, Swatch’un sınırları zorlayan, yenilikçi, pozitif provokasyon ve yaşama sevincini benimsiyor. Swatch uzun süredir süregelen sanat iş birlikleri ile biliniyor ve daha fazla insanın sanata erişmesini sağlıyor. Swatch, kullanıcılarına eşsiz sanat eserlerinden ilham alarak tasarladığı saatlerle kendilerini ifade etme fırsatı sunuyor. Swatch'un değerlerine benzer şekilde Tate'de, dönem ve türleri kapsayan koleksiyonları ile herkesi müzenin yaşamına dahil olmaya davet eden benzersiz Tate Modern Lates programıyla tanınan mükemmel bir ortak. Swatch, kullanıcılar için başyapıtlar tasarlayıp, onlara saat seçimleriyle kendilerini ifade etme şansı veriyor, tıpkı sanatçıların eserleriyle kendilerini ifade ettikleri gibi. Bu sayede kullanıcılar, başkalarıyla bağlantı kurabilir ve kendilerini özgürce ifade edebilirler.
‘Swatch ile iş birliği yapacak olmaktan ve aynı vizyona sahip bir kuruluşla ortak çalışacak olmaktan büyük heyecan duyuyoruz. Tate’in çeşitli koleksiyonunu daha geniş bir kitleye ulaştırmak için saat koleksiyonu oluşturmak, bizler için harika bir fırsat.’ - Hamish Anderson, Tate Enterprises CEO’su
TURNER’S SCARLET SUNSET
JMW Turner genellikle “modern sanatın babası”olarak tanımlanır ve Britanya’nın en büyük ressamlarından biridir. Benzersiz fırça darbeleri ve renk kullanımı bugün hala şaşırtıcı ve keyif vericidir. Daha önce hiç görülmemiş modern sanat betimlemeleriyle ünlenmiştir. TURNER’S SCARLET SUNSET saati, simgesel bir manzarayı ele alıp, saat tasarımı boyunca ışık ve renge odaklanır. Çok renkli bir takvime sahip olan tasarım, gün boyunca hareket ettikçe kadranda görülen güneş ve suyun rengini değiştirerek eserin görünümünü ve duygusunu da değiştirir. Turner’ınızla geçirdiğiniz zaman sizi gün doğumundan gün batımına doğru taşıyacaktır.
CHAGALL’S BLUE CIRCUS
Modernizmin öncüsü olarak bilinen Marc Chagall’ın tarzı birçok farklı etkiyi bir araya getirir. Sirkin renkli atmosferinden etkilenen Chagall, sirki “dünyanın belirdiği ve yok olduğu bir sihir gösterisi” olarak tanımlar. Sirkin neşeli karakterleri Chagall’ın sanatına hayatı boyunca ilham verir. CHAGALL’S BLUE CIRCUS, kayış ve kadran boyunca canlı ve hareketli mavi tonlarıyla sirk dünyasını anlatır. Akrep ve yelkovanın uçlarında dengede duran bir ay ve bir göz, akrobatların dinamizmini betimler. CHAGALL’S BLUE CIRCUS ile geçireceğiniz her rüya dolu bir an, sizi büyük sirk çadırına ve ötesine götürebilir!
MIRO’S WOMEN AND BIRD IN THE MOONLIGHT
Joan Miró Barselona’da doğmuş İspanyol bir ressam, heykeltıraş ve seramik sanatçısıdır. Kendine özgü tarzı, Sürrealizm ve dönemin diğer sanat akımlarından etkilenir. Miró’nun kullandığı şekiller ve parlak renklerin kişisel ve sembolik anlamları vardır ve eserleri genellikle Katalan kimliğini yansıtır. MIRÓ’S WOMAN AND BIRD IN THE MOONLIGHT, kadran ve kayış boyunca neşeli ve renkli bir şekilde yansıtılır ve soyut vurgular içerir. Cam üzerine basılan indeksler, derinlik ve boyut katarak tasarımda öne çıkar. Kendinize ayırdığınız zaman ister güneş ışığında ister ay ışığında olsun, Miró’nun ünlü eseri sizi mutlu olduğunuz yere götürecektir.
LEGER’S TWO WOMEN HOLDING FLOWERS
Fernand Léger, 20. yüzyılın başlarında Paris’te Kübizm ile ilişkilendirilen avangart akımın öncülerindendir. Daha sonra modern yaşam, endüstriyel nesneler ve teknolojiden ilham alan sanatçı, renk ile çizgi arasındaki ayrıma dayanan cesur ve yalın bir üslup geliştirir. Renk, çizimin kendisinden ayrı olarak tuvalin farklı bölümlerine dağılır. Cesur ve parlak renkler, LÉGER’S TWO WOMEN HOLDING FLOWERS saatinde kayış ve kadran boyunca odak noktası haline gelir ve üç farklı renge sahip ibreler tasarıma parlaklık katar. Kendinize bir dakika ayırın ve Léger sizi zamanda geriye götürsün.
MATISSE’S SNAIL
Resim sanatı üzerinde önemli etkisi olan Fransız sanatçı Henri Matisse, 20. yüzyılın başlarında sanatta devrim yaratılmasına yardımcı olur. Canlı renkler ve fırça darbeleri kullanarak etkili ve cesur bir resim tarzı Fovizm akımını başlatır. Sanatçının 50 yılı aşan kariyerinde, kesik kağıt çalışmaları ile birlikte özellikle son dönem eserleri popülerdir. MATISSE’S SNAIL saatinde, şeffaf kayışı ile kadranın üzerinde sanatçının ünlü eseri yer almaktadır. Kendinizi sanata bırakın ve Matisse’in kesik kağıt sanatı ile birlikte sanatın sizi nereye götüreceğini görün.
BARNS-GRAHAM’S ORANGE AND RED ON PINK
İngiliz sanatçı Wilhelmina Barns-Graham’ın tabloları zengin renkler, enerjik ve serbest fırça darbeleriyle doludur. Sanatçı, sanatını ‘yaşamın bir kutlaması’ olarak ifade eder. Wilhelmina Barns Graham’ın soyut çalışmaları, cesur ve sade bir hal alarak yaşama ve hayata duyduğu sevgiyi yansıtır. Kadranın üzerine basılan kalın, siyah indeksler sanat eserinin güçlü enerjisini artırır. BARNS GRAHAM’S ORANGE AND RED ON PINK saatindeki renkler, Swatch’un doğal yaşam sevincini yansıtır ve sizi bir anlığına kendinizi renk cümbüşüne bırakmaya davet eder.
BOURGEOIS’S SPIRALS AND BOURGEOIS’S SPIRALS PAY!
Büyük ölçekli heykelleri ve enstalasyonlarıyla tanınan Fransız-Amerikalı sanatçı Louise Bourgeois, aynı zamanda eserlerinde spiralleri sıklıkla kullanan yetenekli bir ressam ve baskı sanatçısıdır. Ona göre sarmalların dışa doğru hareketi “kontrolü bırakmayı, güveni ve pozitif enerjiyi” sembolize eder. Arkanıza yaslanın, rahatlayın, pozitif enerjiye odaklanın ve BOURGEOIS’S SPIRALS saatinin sizi her şeyden uzaklaştırmasına izin verin.
Swatch x Tate Gallery Koleksiyonu, 21 Mart’tan itibaren dünya çapında tüm Swatch mağazalarında ve swatch.com.tr’de yer alacak. Ayrıca koleksiyon Tate’in galeri mağazalarında ve shop.tate.org.uk adresinde satışa sunulacak.
TATE HAKKINDA
Tate, dünyanın en büyük modern ve çağdaş sanatını ve 1500 yılından bugüne kadar İngiliz sanatının en iyi eserlerini sergiliyor. Her yıl, Tate Britain, Tate Modern, Tate Liverpool ve Tate St Ives galerileri milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor ve unutulmaz sergiler, etkileyici eserler ve benzersiz etkinlikler sunuluyor. Bu faaliyetlerin merkezinde, resimlerden heykellere, enstalasyonlardan performanslara kadar uzanan 70.000’den fazla eserden oluşan bir koleksiyon bulunuyor. Tate, bu koleksiyonu halk adına koruyor ve dünyanın dört bir yanındaki müze ve galerilerle paylaşarak, dünyanın en büyük sanat ödünç verenlerinden biri olarak hizmet veriyor. Daha fazla bilgi için www.tate.org.uk adresini ziyaret edebilirsiniz.
SWATCH HAKKINDA
İsviçre’den pozitiflik ve yaşam sevinci: Swatch, 1983 yılından beri saat endüstrisini sarsarak, zamanın ruhunu yansıtan çarpıcı tasarımlarıyla dünyanın önde gelen saat üreticilerinden ve en çok aranan markalarından biri olmaya devam ediyor. İlk günden beri kendi değerlerine sadık kalan Swatch, yeni tasarımları ve limitli sayıda üretilen özel koleksiyon ürünleri ile şaşırtıcı yenilikler sunuyor. BMX, longboarding ve sörf gibi aksiyon sporlara olan bağlılığıyla da spor dünyasında güçlü bir varlık sergiliyor. Şangay’daki Swatch Art Peace Hotel, markanın sanat sevgisini somutlaştırarak, dünyanın her yerinden gelen sanatçılara sanatsal özgürlüklerini yaşama alanı sağlıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sigortacılık ve bireysel emeklilik sektörünün güçlü markası HDI Fibaemeklilik, İstanbul’da 2024 yılının ilk acenteler toplantısında, Elmas, Yakut ve Zümrüt kategorisindeki acenteleriyle bir araya geldi. Toplantıya HDI Fibaemeklilik yönetimi ve fon yatırımcılarının yakından tanıdığı, ilgiyle takip ettiği Mert Başaran ve Mert Yılmaz da katılarak piyasalar ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdiler. Sektörün geneli ve HDI Fibaemeklilik’in performansı hakkında bilgiler veren HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, 2023 yılında en çok kazandıran 6 emeklilik yatırım fonundan 3 fonun HDI Fibaemeklilik fonları olduğunu belirterek, “HDI Fibaemeklilik Inveo Portföy Fon Sepeti EYF (FFZ) yüzde 129, HDI Fibaemeklilik Teknoloji Sektörü Değişken EYF (FFC) yüzde 110.94, HDI Fibaemeklilik Re-Pie Değişken EYF (FJG) fonları yüzde 108.98 getiri sağladı” ifadesini kullandı.
HDI Fibaemeklilik, 7 Mart Perşembe Günü İstanbul Hilton Oteli’nde 2024 yılının ilk acenteler toplantısını gerçekleştirdi. “Hayat’ta Zirveye” mottosuyla gerçekleştirilen toplantıya, HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, HDI Fibaemeklilik Satış Genel Müdür Yardımcısı Erhan İleri ve HDI Fibaemeklilik’in yöneticileri ile üç üst düzey acenteleri olan Elmas, Yakut ve Zümrüt kategorisi yöneticileri katıldı.
Toplantıda konuşan HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu, ilk olarak dünyanın ve Türkiye’nin gündemine ilişkin yaptığı değerlendirmede öne çıkan başlıkları ele aldı.
‘Emeklilik ve sağlık ihtiyaçları için finansal birikim her zamankinden daha önemli’
Öztürkoğlu, dünya genelinde koruma açığının her geçen yıl artış trendinde olduğuna dikkat çekti. Finansal birikimin her zamankinden daha önemli hale geldiğini vurgulayan Öztürkoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Son yıllarda gündemimizde 4 mega trend bulunuyor. Bunlar teknoloji, iklim değişikliği, demografik ve toplumsal değişimler ile makroekonomi ve politikalar. Bu mega trendlerin oluşturduğu koruma açıkları ise emeklilik, siber güvenlik, sağlık ve doğal afetler alanlarında karşımıza çıkıyor. Bugün tahmin edilen emeklilik koruma açığı, yıllık yaklaşık 1 trilyon dolar bandında bulunuyor. Bu seviye ile ise doğal afet koruma açığının tam 10 katı olarak dikkat çekiyor.
Dünya genelinde emeklilik ve sağlık koruma açıklarını topladığımızda, yıllık 1.8 trilyon dolarlık bir koruma açığı ile karşılaşıyoruz. Her iki başlık için de ihtiyaç ve açıkların her yıl artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Bu nedenle hem kendimizin hem de bizden sonraki nesillerin emeklilik sisteminde olmaları ve gelecekte olabilecek emeklilik ve sağlık ihtiyaçları için finansal birikim sağlamaları her zamankinden daha öncelikli ve önemli.”
Türkiye’de sektöre ilişkin verileri paylaşan Öztürkoğlu, 2024'te Türkiye’de Bireysel Emeklilik gündeminin "Kısmi çekiş uygulaması, temlik hakkı, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) ve OKS fon çeşitliliği" başlığı altında mevzuatlarla şekilleneceğini dile getirdi. 18 yaş altı katılımcı sayısında büyüme hedeflerini vurgulayan Öztürkoğlu, 2025 yılı için Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan Orta Vadeli Programlar kapsamında yer verilen Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ni (TES) de yakından takip edeceklerini belirtti. Türkiye ve dünya sigorta kapasitesi hakkında verileri de paylaşan Öztürkoğlu, Türkiye’nin dünyanın 20. büyük ekonomisi olduğunu söyleyerek, sigortacılıkta 38. sırada olduğuna dikkat çekti. Öztürkoğlu Türkiye’de sigorta sektörünün büyüme fırsatları olarak “Yabancı sermaye yatırımı, uzun vadeli kaynak ihtiyacı, finansal sistem içinde sigortacılığın düşük payı, düşük sigorta penetrasyonu” başlıklarını vurguladı.
HDI Fibaemeklilik’in emeklilik ve hayat sigortası performansı hakkında da bilgiler paylaşan Öztürkoğlu, hayat sigortalarında 2.2 milyar TL ile yüzde 3.30 büyüme kaydedildiğini, BES fonlarında ise 13.4 milyar TL ile yüzde 81’lik bir artış gösterilerek, sektörün 6 puan üzerinde büyümeye imza atıldığını belirtti. Yakın zamanda sektörde bir ilki gerçekleştirerek Kritik Hastalıklar Teminatlı Prim İadeli Hayat Sigortası ürünüyle 13 kritik hastalığı teminat kapsamına aldıklarının altını çizen Öztürkoğlu, uzun süreli hayat ve uzun süreli ferdi kaza ürünlerinin müşterilerin yaşamsal ihtiyaçları için büyük önem taşıdığını dile getirdi. Öztürkoğlu, hayat sigortası alanında yakalanan büyüme ivmesini sürdürmek üzere çalışmaların devam ettiğinin vurgusunu yaptı.
Öztürkoğlu, 2023 yılında hayat ve emeklilik branşlarında segment içinde ilk 3’te yer alan acentelere ödüllerini takdim etti. Acente kanalında hem hayat hem de BES alanında büyüme hedefinin altını çizen Öztürkoğlu, şirket içindeki üretim payını artırmak için acentelere destek vermeye devam edeceklerini vurguladı.
‘En çok kazandıran 6 fondan 3’ü HDI Fibaemeklilik fonları oldu’
Öztürkoğlu, 2023 yılında en çok kazandıran 6 emeklilik yatırım fonundan 3 fonun HDI Fibaemeklilik fonları olduğunu belirterek, “HDI Fibaemeklilik Inveo Portföy Fon Sepeti EYF (FFZ) yüzde 129, HDI Fibaemeklilik Teknoloji Sektörü Değişken EYF (FFC) yüzde 110.94, HDI Fibaemeklilik Re-Pie Değişken EYF (FJG) yüzde 108.98 getiri sağladı” diye konuştu. HDI Fibaemeklilik’in toplamda 43 tane Emeklilik Yatırım Fonu olduğunu, bunların 10 tanesinin OKS fonları olduğunu belirten Öztürkoğlu, fon getirisinde sektör genelinde yüzde 65.65 kazanç elde edilirken, HDI Fibaemeklilik sektörün yüzde 1.03 üzerinde performansla yüzde 66.68 kazanç getirdiğini sözlerine ekledi.
Öztürkoğlu son olarak, HDI Fibaemeklilik müşterilerine düzenli gönderilen fon bültenlerinin ardından, fonlar hakkında bilgilerin paylaşılacağı, konukların katkı sunacağı Youtube kanalının müjdesini verdi.
Mert Başaran-Mert Yılmaz söyleşisine büyük ilgi
HDI Fibaemeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu’nun ardından fon yatırımcılarının yakından tanıdığı, ilgiyle takip ettiği Mert Başaran ve Mert Yılmaz piyasalar ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdiler, konukların sorularını yanıtladılar. Mert Yılmaz, piyasaların genel durumu, piyasaların mevcut durumu ve gelecek öngörülerini katılımcılar ile paylaşırken, fon tercihleri hakkında sorulara yanıt verdi. Mert Başaran ise, BES sistemi hakkında bilgiler paylaşarak, merak edilen soruların yanıtlarını paylaştı.
Toplantıda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de unutulmadı. HDI Fibaemeklilik yönetimi, kadın acente yöneticilerinin Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarken, toplantı düzenlenen kokteylle sona erdi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
LEAD Network Türkiye Başkanı Neslihan Nigiz Ulak yaptığı açıklamada ‘’Mart ayında gerçekleştirdiğimiz Yönetim Kurulu toplantımızın önemli çıktılarından biri, 2024-2026 dönemi yönetim kurulu organlarımızın tamamını belirlemek oldu. Yönetim Kurulu olarak oy birliği ile alınan kararla, Coca Cola Company Türkiye Genel Müdürü Gaye Narmanlı Sünerli ve A101 İcra Kurulu Üyesi Tülin Tarlan başkan yardımcılığına, Barilla Türkiye Genel Müdürü Murat Koç genel sekreterliğe ve Dolpfin Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Bülbül saymanlığa seçilmiştir. Banu Yaran Kılıç, bu dönemde de derneğimizin iletişim, etkinlik ve ajans yönetiminden sorumlu olmaya devam edecektir. Yönetim ve denetleme kurulu üyelerimiz, derneğimizin 2024-2026 stratejisi çerçevesinde belirlenen öncelikli çalışma alanlarında oluşturulacak olan takımlara liderlik edecekler.
Ayrıca büyük bir memnuniyetle açıklamak isterim ki Kuşak Araştırmacısı, Yazar ve Universum Türkiye Lideri Evrim Kuran ve Egon Zehnder Türkiye Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere yönetim kurulu danışmanı olarak aramıza katıldılar. Kendilerine LEAD Network Türkiye ailesi olarak aramıza hoş geldiniz diyor; yönetim, denetleme kurulu üyelerimize ve danışmanlarımıza bir kez daha başarılar diliyorum.’’ dedi.
LEAD Network Türkiye Yönetim Kuruluna Danışman olarak katılan Kuşak Araştırmacısı, Yazar ve Universum Türkiye Lideri Evrim Kuran ‘’LEAD Network Türkiye Yönetim Kurulu Danışmanı olarak görev almaktan mutluyum. Bu görev Türkiye’de kadın işgücünün perakende ve tüketici ürünleri sektöründe daha fazla ve sürdürülebilir değer yaratmasına katkı koymama aracı olacak. Görevimin, her yaşta kadının gitgide karmaşıklaşan iş yaşamında yalnız olmadığına ve kız kardeşlik müessesesinin varlığına ve etkinliğine dair inancı pekiştirmesini umut ediyorum.’’ derken; Egon Zehnder Türkiye Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere “LEAD Network Türkiye'nin yeni çalışma döneminde Yönetim Kurulu ile yakın bir iş birliği içinde olma fırsatı bulacak olmam, beni büyük bir mutluluk ve heyecanla dolduruyor. İş dünyasının öncü kurumlarının liderleri tarafından atılacak Toplumsal Cinsiyet Eşitliği adımlarının, ilham verici ve yön gösterici olacağına olan inancım tam. Bu adımların, çeşitlilik ve kapsayıcılık konusunda da önemli ilerlemeler sağlayacağını düşünüyorum.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin benimsenmesi, bireylerin tam potansiyellerini kullanmalarını sağlayarak toplulukların gelişmesine ve ilerlemesine zemin hazırlar. Kadınlar ve erkekler, kendi benzersiz deneyimleri, bakış açıları ve yetkinlikleri ile zengin bir çeşitlilik yaratırken, yenilikçi fikirler, sürdürülebilir çözümler ve yaratıcı ilerlemeler için de bir kaynak oluşturuyorlar. Kadınlar ve erkeklerin sadece eşit fırsatlara sahip olmakla kalmadığı, aynı zamanda birbirlerinin başarılarını desteklediği ve kutladığı bir iklimin oluşması için mücadele ediyoruz. Farklı fikirlerin teşviki, yapıcı tartışmalara yol açarken, bu tartışmalar karar kalitesini artıracak ve performansın yükselmesine katkı sağlayacak.
LEAD Network'un ortaya koyduğu bu vizyonun gerçekleşmesi, sadece bireysel başarıları değil, aynı zamanda toplumsal dönüşümü de hızlandıracak, böylelikle hepimizin daha adil, eşit ve kapsayıcı bir gelecekte bir arada yaşamasına olanak tanıyacaktır.” şeklinde görüşlerini paylaştı.
LEAD Network Türkiye hakkında:
Perakende ve tüketici ürünleri sektöründe çalışan, üst düzey kadın çalışanlar odaklı, ilk ve tek kar amacı gütmeyen dernek statüsünde olan LEAD Network’ün; 44’ü aşkın ülkeden 19.000’i aşan üyesi bulunuyor. LEAD Network Türkiye; A101, ABC Deterjan, Ajinomoto, Aksan Kozmetik, Anadolu Grubu, Anadolu Efes, Alişan Logistics, Amazon, Arçelik Türkiye, Aroma, Arzum, Atasun Optik, Avon, Barilla, Barry Callebaut, Bayer, Bel Groupe, Bizim Toptan, Boyner Grup, Burda Bebek, Brita Türkiye, Cargill, Carl Kühne, Carrefoursa, Chep Türkiye, Coca-Cola İçecek, Colgate-Palmolive, Cook, Danone, Dominos, DHL, Duracell, Düzey, Dydo Drinco, Eczacıbaşı, Edenred, Ekolfood, Esfa Grup, Ekaterra, Emekyağ, ETİ, Experteam, Ferrero, Givaudan, GroupeSEB, Haleon, HARIBO, Hayat Kimya, Henkel, Hepsiburada, Hero Baby, Humm, Johnson & Johnson, Karmagrup, Kellogs, Kidzania, KFC Türkiye, Kimberly-Clark, Komili, Koroplast, Koruma Temizlik, Koton, Kraftheinz, La Lorraine, Lila Group, L’oreal Türkiye, Man Power, Mars, McDonald’s, MediaMarkt, Metro, Migros, Mondelez, MR DIY, Nestle, Netlog, Nielsen, Nivea Beiersdorf, Obase, Özay Hukuk Bürosu, PepsiCo, Perfetti Van Melle, Pernod Ricard, Philip Morris, Pladis, Procter & Gamble, Provel, Reckitt ,Reed,Sapro, SJ Johnson, Sendeo, Shell, Tchibo Türkiye, Teknosa, Unilever, Uno tarafından kurumsal olarak da destekleniyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
1963 yılında Ankara'da doğan Reha Akçakaya, 1981 yılında Robert Koleji’nden mezun oldu. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde tamamlayan Akçakaya, ardından New York State College of Ceramics’te cam bilimi üzerine yüksek lisans yaptı. Marmara Üniversitesi’nden Mühendislik Yönetimi alanında doktora derecesini alan Akçakaya, Harvard Business School’da da İleri Yönetim Programı’nı tamamladı.
Kariyerine 1985 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak başlayan Akçakaya, 1988 yılında araştırma mühendisi olarak Şişecam’da çalışmaya başladı. Akçakaya, Şişecam’da daha sonra sırasıyla fabrika müdürlüğü, otomotiv camları başkan yardımcılığı, düzcam grup başkanlığı ve Ar-Ge ve kalite genel müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Şişecam İcra Kurulu Üyeliği yapan ve Şişecam Grubu'nda çeşitli yönetim kurulu görevleri üstlenen Dr. Reha Akçakaya, 2022 yılında İsviçre’de Şişecam ortaklığı ile kurulan 7Cbasalia Global adlı şirketin Kurucu CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak da görev yaptı.
2016 - 2018 yılları arasında merkezi Brüksel’de bulunan Avrupa Düzcam Üreticileri Birliği’nin (Glass for Europe) başkanlığını yapan Dr. Reha Akçakaya, Uluslararası Cam Komisyonu’nda da çeşitli görevler üstlendi. Akçakaya’nın özellikle camlarda stres oluşumu ve kırılma konusunda çeşitli yayınları bulunuyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye'nin sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımını esas alan "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması" (YEKDEM) ile son yıllarda sektörün gelişimine ciddi katkı sağlandı. Dünya'da uygulanan yenilenebilir enerji üretim trendlerini değerlendiren Eksim Enerji CEO'su Arkın Akbay yaptığı açıklamada; "YEKDEM, enerji üretim tesislerinin yatırıma dönüşüm süreçlerinde kritik rol oynuyor. Son tüketiciye yönelik uzun vadeli elektrik satış anlaşmalarına gösterge olan sistem, projelerde finansman kaynaklarına daha ekonomik ulaşımına da imkan sağlıyor. Ayrıca yatırımların yapılabilir seviyede fiyat oluşumuna da olanak sağlayan sistem, arz güvenliği ve elektrifikasyonda ekonomik büyümenin önünü açıyor. E-mobilitenin, kayıt zinciri madenciliğinin ve veri merkezleri kurulumunun hızla arttığı bu dönemde yenilenebilir dönüşüme katkı sağlayan sistem, uzun vadeli elektrik fiyatlarını tüketici ve üreticinin memnun olacağı seviyede tutarak temiz enerjiyi erişilebilir kılıyor." dedi.
Enerjide yeşil dönüşüm kapsamında yenilenebilir enerji alanındaki üretimlerin hidrolik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle ve biyogaz gibi çeşitli tesis türlerine dağıtıldığını ifade eden Akbay; mevcut tesislerin kapasite artışlarını da ayrıca projelendirerek özellikle elektrik iletim hatlarında kapasite kullanımının artırılabileceğinin ve bu sayede iletim hatlarına yatırımın daha ekonomik konumlandırılabileceğinin de altını çizdi. Bu durumun, elektrik maliyetlerinin azalması sonucu tüketicinin refah payına doğrudan olumlu şekilde yansıyacağını da ekleyen Akbay, "Mevcut üretim kaynağını ek üretim kapasitesi yatırımlarıyla büyütmek, ekonomik olarak avantajlı olduğu gibi arz güvenliğine de hızlı destek sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
Kamu yönetiminin desteği kritik
Türkiye'nin, enerji gibi kritik sektörlerde proje izin süreçlerini hızlandıracak yeni uygulamalara ihtiyacı olduğunu vurgulayan Akbay, "Yenilenebilir enerji ekosistemi ile iklim değişikliğini tersine çevirmeye çalışan ve tüketiciyi koruyan üretim santralleri, özellikle kapasite artışı ve hibrit üretim tesisleri yatırımlarının hızlı devreye girebilmesi için daha etkin idari izin süreçlerine ihtiyaç duyuyor. Bu durum, enerjide arz güvenliğinin sağlanması açısından da önem arz ediyor." ifadelerine yer verdi.
Hibrit uygulamaların ve YEKA modeliyle yapılan yatırımların avantajlarını aktaran Akbay, "Yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten şirketler; birim alanda daha fazla enerjiyi daha düşük maliyetle üretebilmek için özellikle kapasite artışı, hibrit üretim tesisi yatırımı ve yeniden güçlendirme yatırımları gibi çok çeşitli ve teknik konularda araştırma-geliştirme faaliyetlerine mesai harcıyor. Mevcut tesislerin kapasite artışları ve hibrit uygulamalar, sadece birim alanda daha fazla enerji üretilmesini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda enerjinin en uygun maliyetle üretilmesini de mümkün kılıyor. Bu yatırımların hızla ekonomiye kazandırılması için idari izin süreçlerini kolaylaştırıcı düzenlemelerin gerçekleştirilmesi, yatırımların daha seri hayata geçirilmesine imkân sağlayacaktır. Daha spesifik olmak gerekirse, özellikle ön ve kesin izin süreçlerinde kurumların aynı proje için pek çok kez farklı kamu kuruluşlarının görüşlerini alması ve yerel bölge ile işletmelerde verilmesi, daha uygun olan izinlerin, direk merkezi idarenin görüşlerine sunulması; aynı izinler için hem bölgelerde hem de merkezi idarede komisyonlar kurulmak suretiyle onay mekanizmalarının işletilmesi; imza süreçlerinde yer alan onay makamlarının yoğunlukları sebebiyle uzun sürmesi gibi temel konularda önemli iyileştirme potansiyeli bulunuyor." dedi.
"Yapılan her yatırım elektriğin temiz ve erişilebilirliğine imkan sağlıyor"
Akbay, sözlerine şöyle devam etti: "Bakanlığımız, EPDK ve TEİAŞ, global enerji ekosistemi açısından örnek teşkil edecek çalışmalarıyla ülkemizin yerli imkanlarla enerji üretimine yönelik desteğine devam ediyor. Elektronik imza süreçleri bu işlemlere hız katmış olsa da bahsettiğim alanlardaki düzenlemeler, projelerin devreye giriş hızlarına katkı sağlayacaktır. Geciken yatırımın elektrik arıza etkisi, büyüme dönemlerinde elektrik fiyatının artışı gibi bir sarmal oluşturma potansiyeline sahip. Neticede yapılan her yatırım, elektriğin temiz ve erişilebilirliğine imkan sağlayarak tüketicinin lehine sonuçlar doğuruyor. Henüz etkilerini kuvvetli yaşamadık ancak karbon salımı olan gelişmiş ülkelerin piyasalarında fiyat artışları yaşanıyor. Bu artışların bizim sanayimize de yansıdığı ve ilerleyen süreçte daha fazla hissedileceği aşikar. Reçetenin başında yenilenebilir enerjiye dönüşüm geliyor." ifadelerini kullandı.
"Sanayinin büyüme sermayesini olumsuz etkileyebilir"
Lisanssız üretim tesisleri konusunda da değerlendirmelerde bulunan Akbay, öz tüketime dayalı yenilenebilir enerji santrallerinin, lisanslı üretim tesisleri ile aynı maliyet yapısı ve uzlaştırma zamanlamasına sahip olduğuna değinerek, "Öz tüketim hedefiyle, tüketimin olduğu tesisten farklı bir yerde kurulması planlanan üretim tesislerinin, verimsiz üretime sebebiyet verecek yerlerde konumlandırılması ihtimali dikkate alınmalı. Bu da düşük kapasite kullanımı ve enerji kalitesinin güvenliği gibi bugün var olmayan sorunların önünü açabilir. Bu tip seçimler, yatırımların fizibilitesini düşürerek ülkemizde sanayinin büyüme sermayesini olumsuz etkileyebilir." dedi. Akbay, "Yenilenebilir enerji santrallerine uzun yıllar yatırım yaparak yüksek tecrübe kazanmış olan üretim şirketleri, ilk kez bu alana yatırım yapmayı planlayan işletmelere kıyasla en verimli alanları seçebilme ve işletebilme kabiliyetine sahip. Böylece, daha 'düşük maliyet-üstün kapasite' dengesini kuran tedarik güvencesi sağlanabilecektir. Bu potansiyelin önünü açacak regülatif düzenlemelerin hızlıca hayata geçirilmesi, sektörün gelişmesi açısından yüksek öneme sahip." şeklinde konuştu.
"Lisanslı üreticilere ek mali yükler oluşturulmamalı"
Lisanssız üretim tesislerinin öz tüketim odaklı yenilenebilir enerji santralleri olarak geliştirilmesi gerektiğini ve bu konuda yapılacak düzenlemelerin sektörün büyümesine önemli katkı sağlayacağını belirten Akbay, "Uzun vadeli yenilenebilir enerji tedarik anlaşmalarının teşvik edilmesi, finansman kuruluşlarının projelere daha uygun maliyetli kredi sağlaması açısından önem taşıyor. Depolama entegreli yenilenebilir enerji tesislerine yönelik idari izin süreçlerinin sıkı takibi, projelerin etkinliğini ve şebeke kalitesini artıracaktır. Ayrıca lisanssız üretim tesislerinin şebeke enerji kalitesi üzerindeki etkisinin dengelenmesi de gerekiyor. Lisanssız üretimin yaratabileceği enerji dengesizliğinin, lisanslı üreticiler tarafından üstlenilmemesi ve bundan kaynaklı olarak lisans sahibi tesislere ek mali yükler oluşturulmaması önem arz ediyor. Lisanssız tesis üreticisi, özellikle tüketim noktasından farklı bir yerde tesis inşa etmesi halinde üretim planındaki sapmanın maliyetlerini üstlenmeli ve gerekirse kendi depolama tesisleri ile kesintili üretimlerini yönetmeye sevk edilmelidir." açıklamalarını yaptı
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye içinde 2 bin bayi ve dünya genelinde 100’e yakın ülkedeki bayileri ile bambu sektörünün lideri olan Bambum, Kütahya’da toplamda 40 bin metrekarelik bir alanda yeni bir üretim tesisini hayata geçiriyor. Artan üretim artışını karşılamak ve bölgede istihdam sağlamak amacıyla yatırım yaptıklarını belirten Bambum Genel Müdürü A. Selman Yar, “Kütahya’da 2024 yılının son çeyreğinde hayata geçireceğimiz fabrikamızda 2000 çeşit bambu mutfak ürünlerinin yanı sıra markamız adına bir ilk olan porselen üretimine başlayacağız. Bu önemli yatırımımız ile birlikte 1 yılın içinde üretim kapasitemizi yüzde 70 oranında artıracağız” dedi.
Doğal olmayan mutfak gereçlerinde bulunan nikelin ve diğer zararlı bileşenlerin canlı gıdalardaki vitamin değerlerine zarar vermesinden yola çıkarak kurulan Bambum, Türkiye’nin ve Avrupa’nın ilk ve tek bambu üreticisi olarak öne çıkıyor. Kurulduğu günden bu yana her yıl yüzde 100 büyüyen Bambum, 2024 yılının ilk yatırımını yaparak Kütahya’da yeni bir üretim tesisi için kolları sıvadı.
Hâlihazırda İstanbul’da 12 bin metrekarelik tesiste faaliyet gösterdiklerini belirten Bambum Genel Müdürü A.Selman Yar, “Artan üretim rakamlarını karşılamak ve bölgede istihdam yaratmak adına Kütahya'da yeni bir üretim tesisi kurma kararı aldık. Üretim tesisimizde hem 2000 çeşitten fazla bambu mutfak ürünlerinin üretimini yapacağız ve markamız için yeni bir adım olan porselen üretimine başlayacağız. Açık ve kapalı olmak üzere toplamda 40 bin metrekarelik alana sahip olması planlanan fabrikamız ile Türkiye'nin yapay zekâ ve inovatif destekli fabrikası olarak öne çıkmayı planlıyoruz. Üstün kalite ve özel tasarım ürünlerimiz ile bambu pazarında edindiğimiz tecrübeyi porselen pazarında da göstererek Türkiye’nin önde gelen üreticileri arasında yer almayı planlıyoruz. Fabrikamız için tüm çalışmaları tamamladık ve 2024 yılının son çeyreğinde üretime başlayacak şekilde planlamalarımızı yaptık” açıklamasında bulundu.
İlk etapta tesiste 200 kişi istihdam edeceklerini belirten Yar, “Ancak ilerleyen süreçlerde tesiste yapılacak kapasite artırım çalışmaları ile istihdam sayımız da artacaktır. Fabrikamız faaliyete geçtikten 1 yılın sonunda yüzde 70 oranında kapasite artıracağız. Bu da hem istihdam hem de üretim adetleri açısından önemli bir ivme demek. Ayrıca, ihracat rakamlarımızı yüzde 50 oranında artırarak global arenada daha fazla varlık göstereceğiz” dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Her gün 100'ü aşkın ülkede milyonlarca sofraya ulaşan gıda lideri Barilla, gezegenin sürdürülebilirliği konusunda hayata geçirdiği çalışmalarla öncü projelere imza atmaya devam ediyor. Tüketicilere gıda güvenliği sağlamak için Barilla ikonik mavi kutusunda işlenmemiş elyaf kullanan ve kağıdın yüzde 99'unu sorumlu bir şekilde yönetilen FSC sertifikalı ormanlardan elde eden Barilla, makarna kutularının yaratıcı bir şekilde yeniden kullanımı konusunda ilham vermek amacıyla düzenleme uzmanı Marie Kondo ile bir iş birliğine imza attı. 18 Mart Dünya Geri Dönüşüm Günü vesilesiyle başlatılan inisiyatif ile, sürdürülebilir yaşama ilham vermek ve gezegene olan sevginin bir işareti olarak bireyleri çevre üzerinde olumlu bir etki yaratmaya teşvik etmek amaçlanıyor.
MODA SEKTÖRÜNÜN 2030 YILINA KADAR 6 MİLYON TON CO² ÜRETECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR
Kampanyanın çıkış noktasını, özellikle moda sektörü olmak üzere ürün nakliyatının çevresel sonuçları üzerine gerçekleştirilen yakın tarihli araştırmalar oluşturuyor. Bu araştırmalara göre; nakliye küresel karbon emisyonlarının yüzde 20'sini oluştururken, moda sektörünün 2030 yılına kadar 6 milyon ton CO² üreteceği öngörülüyor. Bununla birlikte, hızlı moda ve aksesuar kaynaklı kirliliğe dair tüketici bilinci de artarken, ikinci el ya da sürdürülebilir seçenekler tüketiciler tarafından daha çok tercih edilir hale geliyor.
BARİLLA’NİN İKONİK MAVİ KUTULARIYLA GARDROBA SİHİRLİ DOKUNUŞ
Barilla, makarna kutularını yeniden kullanmanın yenilikçi yollarını göstermek için hayata geçirdiği Marie Kondo iş birliği ile, tüketicilere ürünlerini paketlemek ve göndermek için sürdürülebilir bir alternatif sunuyor. Dünyaca ünlü düzenleme uzmanı Marie Kondo, kamera karşısına geçerek, küçük, orta ve büyük ölçülerdeki kıyafetlerin Barilla makarna kutularına sığacak şekilde nasıl katlanabileceğine dair örnekler sunuyor ve Barilla kutularını etiketleyerek gönderime hazır hale getiriyor.
Evleri düzenlemenin dönüştürücü gücüne tüm dünyada tanık olduğunu belirten Marie Kondo "Şimdi bu etkiyi eşyalarımızı paketleme ve gönderme şeklimize taşımaktan heyecan duyuyorum. Giysileri boş makarna kutularına sığacak şekilde katlamak sadece pratik bir çözüm değil; döngüsel bir sisteme yönelik bilinçli bir seçim. Leziz makarnaların tadını çıkardıktan sonra kutusunu da keyifle kullanmanın yollarını bulmanın harika bir çözüm olduğuna inanıyorum" dedi.
Daha iyi bir gelecek için çevresel sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarını odaklarına aldıklarını vurgulayan Barilla Group CCMO’su Ilaria Lodigiani, "Marie Kondo ile iş birliğimiz, gezegene olan sevgimizin bir göstergesi olarak çevresel sorunların üstesinden gelmeye yönelik süregelen çabalarımızın bir kanıtıdır. Makarna kutularını yeniden tasarlayarak, ambalaj atıklarını azaltma ve çevre dostu uygulamaları teşvik etme konusundaki daha geniş taahhüdümüzle uyum sağlıyoruz. Marie Kondo ile birlikte, tüketicilerin en sevdikleri makarnanın tadını çıkarırken çevre üzerinde anlamlı bir etki yaratmalarını sağlıyor ve makarna kutusuna ikinci bir hayat veriyoruz" dedi.
Barilla, herkesi makarna kutularına ikinci bir hayat verme hareketine katılmaya ve makarna kutularıyla çevre üzerinde olumlu bir etki yaratmaya davet ediyor.
ATIKLARININ YÜZDE 80’İ GERİ DÖNÜŞTÜRÜYOR
Daha yeşil bir geleceğe olan bağlılığının bir parçası olarak Barilla, gezegen üzerindeki çevresel etkisini azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor. Makarna, pesto, sos paketleri de dahil olmak üzere ambalajlarının yüzde 99'undan fazlası geri dönüştürülebilir olan Barilla, aynı zamanda ürünlerinde kullandığı kağıt ve kartonun yüzde 99'undan fazlasını sorumlu bir şekilde yönetilen ormanlardan elde ediliyor. Şirket, geçen yıl ürettiği atığın yüzde 88'ini geri dönüşüme ve enerji geri kazanımına gönderdi ve ürün hacimlerinin yüzde 80'i, ürünün yaşamının tüm aşamalarını dikkate alan bir çevresel etki analizi aracı olan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesine tabi tutuldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
İstinye Üniversitesi'nin (İSÜ) de proje paydaşı olduğu ÜSİMP Yeşil Dönüşüm Platformu (ÜYDÖP), Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun (TÜBİTAK) 1831 Yeşil İnovasyon Teknoloji Mentörlük Çağrısı kapsamında çözüm ortağı olarak KOBİ'lere hizmet vermesi uygun bulunan kuruluşlar arasında yer aldı. Dünya Bankası desteğiyle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın koordinasyonunda TÜBİTAK ve KOSGEB tarafından yürütülen Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında hayata geçirilen Yeşil İnovasyon Teknoloji Mentörlük programında ÜYDÖP, 27 kurum ve yeşil dönüşüm konusunda 77 uzmanla yeşil dönüşüm mevzuatlarına uyum sağlamak isteyen KOBİ'lerin ihtiyaçlarına çözüm üretmek için destek sunacak. Bu kapsamda yeşil dönüşüme uyum süreci analiz edilirken, problemlerin tespit edilmesi ve çözümlerini de içeren danışmanlık desteği İSÜ-TECH aracılığıyla İstinye Üniversitesinin alanında yetkin akademisyenleri tarafından KOBİ'lere verilecek.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.