Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Dünya Bankası'nın 'Emtia Piyasaları Görünümü' raporuna göre, global emtia fiyatları geçen yıl
genel enflasyonun düşmesinde belirleyici bir rol oynayan sert bir inişin ardından dengeleniyor ve
bu da merkez bankalarının faiz oranlarını hızla düşürmesini zorlaştırabilir. Rapor ayrıca Orta Doğu'da
patlak verebilecek büyük bir çatışmanın son iki yılda enflasyonda yaşanan düşüşü durdurabileceğini
ortaya koyuyor.
2022 ortası ile 2023 ortası arasında global emtia fiyatları yaklaşık %40 oranında düştü. Bu durum,
2022 ve 2023 yılları arasında global enflasyonda görülen yaklaşık 2 puanlık düşüşün büyük bir
kısmının gerçekleşmesine yardımcı oldu. Ancak 2023 ortasından bu yana Dünya Bankası'nın emtia fiyatları
endeksi esasen değişmedi. Jeopolitik gerilimlerin daha fazla alevlenmeyeceği varsayımıyla, Banka'nın
tahminlerine göre global emtia fiyatlarında 2024 yılında %3, 2025 yılında ise %4'lük bir düşüş
yaşanacak. Bu hız, çoğu ülkede merkez bankası hedeflerinin üzerinde seyreden enflasyonu bastırması için
çok az etki yapacak. Emtia fiyatlarını ise, COVID-19 salgınından önceki beş yılda ortalama olarak
olduğundan yaklaşık %38 daha yüksek tutacak.
Dünya Bankası Grubu Baş Ekonomisti ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Indermit Gill, "Global enflasyon
yenilmezliğini sürdürüyor. Dezenflasyon için kilit bir güç olan düşen emtia fiyatları bir duvara
çarptı. Bu da faiz oranlarının bu yıl ve önümüzdeki yıl şu anda beklenenden daha yüksek kalabileceği
anlamına geliyor. Dünya hassas bir dönemden geçiyor: büyük bir enerji şoku, son iki yılda enflasyonun
düşürülmesinde kaydedilen ilerlemenin büyük bir kısmını baltalayabilir" dedi.
Son iki yıldır süregelen yüksek jeopolitik gerilimler, global büyüme yavaşlarken bile petrol ve diğer
birçok kritik emtianın fiyatını destekledi. Örneğin, Brent ham petrolünün varil fiyatı bu ayın
başlarında 91 dolara yükseldi - 2015-2019 ortalamasının neredeyse 34 dolar üzerinde-. Banka'nın
tahminlerine göre Brent petrolün varil fiyatı 2024'te ortalama 84 dolar olacak, 2025'te ise çatışmayla
bağlantılı arz kesintileri yaşanmayacağı varsayımıyla ortalama 79 dolara gerileyecek. Ancak Orta
Doğu'daki çatışmaların daha da tırmanması halinde, petrol arzındaki kesintiler global enflasyonu
artırabilir. Çatışmayla ilgili ılımlı bir arz kesintisi, bu yıl ortalama Brent fiyatını varil başına
92 dolara yükseltebilir. Daha ciddi bir kesinti ise petrol fiyatlarının varil başına 100 doları
aşmasına yol açarak 2024 yılında global enflasyonu yaklaşık bir puan artırabilir.
Dünya Bankası Grubu Baş Ekonomist Yardımcısı ve Beklentiler Grubu Direktörü Ayhan Köse, "Global büyüme
ile emtia fiyatları arasında çarpıcı bir ayrışma ortaya çıkıyor: nispeten daha zayıf global büyümeye
rağmen, emtia fiyatları 2024-25 yıllarında büyük olasılıkla COVID-19 salgınından önceki beş yıla göre
daha yüksek kalacak. Bu ayrışmanın ardındaki kritik faktörlerden biri, başlıca emtia fiyatları
üzerindeki yukarı yönlü baskıyı sürdüren ve keskin fiyat hareketleri risklerini körükleyen artan
jeopolitik gerilimlerle ilgili. Merkez bankaları, jeopolitik gerginliklerin arttığı bir ortamda emtia
fiyatlarındaki artışların enflasyonist etkileri konusunda tetikte olmalıdır" dedi.
"Güvenli liman" arayışındaki yatırımcılar için popüler bir tercih olan altının ortalama fiyatının
2024 yılında rekor kırması, 2025 yılında ise bir miktar gerilemesi bekleniyor. Birçok gelişmekte olan
ülke merkez bankasından gelen güçlü talebin ve artan jeopolitik zorlukların 2024 yılı boyunca altın
fiyatlarını desteklemesi bekleniyor.
Rapora göre, Orta Doğu'daki çatışmaların tırmanması doğal gaz, gübre ve gıda fiyatlarını da artırabilir.
Bölge önemli bir gaz tedarikçisi konumunda - küresel sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin %20'si
Hürmüz Boğazı'ndan geçiyor. LNG arzının kesilmesi halinde gübre fiyatları da önemli ölçüde artacak ve
muhtemelen gıda fiyatları da yükselecek. Ancak Banka'nın temel tahmini, genel gıda fiyatlarının 2024
yılında %6 ve 2025 yılında %4 olmak üzere bir miktar düşeceği yönünde. Gübre fiyatlarının ise 2024
yılında %22, 2025 yılında ise %6 oranında düşmesi bekleniyor.
Yeşil teknolojilere yapılan yatırımların hızlanması, global temiz enerji geçişi için kritik öneme sahip
kilit metallerin fiyatlarını artırdı. Elektrik şebekesi altyapısı ve elektrikli araçlar için gerekli
olan bakır fiyatları bu ay son iki yılın en yüksek seviyesine çıktı. Fiyatların 2025 yılında istikrar
kazanmadan önce 2024 yılında %5 artması bekleniyor. Alüminyum fiyatlarının 2024'te %2, 2025'te ise %4
artacağı tahmin ediliyor; bu artış özellikle elektrikli araçların, güneş panellerinin ve diğer
yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimiyle desteklenecek.
Yurt dışı piyasalarda, Fed'in faiz indirimlerine ne zaman başlayacağına dair belirsizlikler devam ederken, yatırımcılar bugün ABD'de açıklanacak GSYİH verilerinin bankanın gelecek dönemde nasıl bir yol izleyeceğine dair sinyaller vermesini bekliyorlar. Analistler, Fed üyelerinden gelen son günlerde şahin tonda yönlendirmeler ve açıklanan makroekonomik verilerin ekonomide güçlü aktivitenin devam ettiğini işaret etmesi faiz indirim beklentilerinin ötelenmesinin güçlü etkenleri olduğunu düşünüyorlar. ABD'nin 10 yıllık hazine tahvil getirisi 5 puan artışla %4.65 seviyelerinden işlem görüyor. Euro bölgesinde ise dün negatif bir seyir izlenirken, para piyasalarında ECB'nin haziran ayı toplantısında faiz indirimine gideceği kesin gözle bakılıyor. Almanya Merkez Bankası Başkanı Joachim Nagel, Euro bölgesinde enflasyonun hala inatçı olabileceğini belirterek, ECB'nin haziran ayında gerçekleştireceği ilk faiz indiriminden sonra bir taahhütte bulunamayacağını belirtti.
Ayrıca, Jeopolitik risklerin devam etmesi ile brent petrolün varil fiyatı 87.2 dolar seviyelerinden işlem görmeye devam ediyor.
ABD endeksleri, son işlem gününü pozitif bir görüntüyle kapattı. Nasdaq 100 endeksi yıl başından bu yana %2’lik bir getiri seviyesine elde etti. ABD borsalarında bilançolar açıklanmaya devam ederken, Bugün AstraZeneca Inc, Merck & Co, Xcel Energy Inc, PG&E Corp, Texron Inc, Nasdaq Inc, Honeywell International Inc, American Airlines Group Inc, Pool Corp, Newmont Corp, Southwest Airlines, Union Pacific Corp, T-Mobile Inc, Atlassian Corp, Dexcom Inc, FirstEnergy Corp, Intel Corp, Alphabet Inc ve Microsoft şirketlerinin bilançoları öne çıkıyor. Micorosft’un bugün 60.86 milyar dolar gelir ve 2.82 dolar hisse başı kazanç açıklaması bekleniyor. Çip üreticisi Intel’in ise 12.8 milyar dolar gelir ve 0.14 dolar hisse başı kazanç açıklaması bekleniyor.
Şirket Haberleri
VinFast (VFS): VinFast’in sahibi, servetinden 1 milyar dolar daha fazlasını elektrikli araç üreticisine yatırmayı planladığını duyurdu.
Nio (NIO): Çinli EV girişimi Nio, ET7 sedanın yeni versiyonunun başlangıç fiyatını 59.0.63 dolar olarak belirlediğini duyurdu.
Burgan Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
https://www.burganyatirim.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi “Türkiye Kreatif Ekonomi Zirvesi”, 26-27 Nisan 2024 tarihlerinde, TOBB İkiz Kuleler’de gerçekleştirilecek.
Zirvenin açılış oturumu, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Coştu, Ticaret Bakan Yardımcısı Ö. Volkan Ağar, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclis Başkanı Ata Kavame ve Meclis Başkan Yardımcısı Berat Kuzu’nun katılımlarıyla, 26 Nisan Cuma günü (yarın) saat 15.00’te yapılacak.
İş dünyasının önde gelen isimlerini, kamudan önemli katılımcıları ve yurtdışından sektör profesyonellerini bir araya getirmesi planlanan Zirve’de, Türkiye'nin kreatif ekonomi potansiyeli ve uluslararası işbirlikleri masaya yatırılacak. Kreatif endüstrilerin ekonomik etkileri, devlet destekleri, yapay zeka, inovasyon ve ticaret gibi güncel konuların ele alınacağı paneller düzenlenecek.
TCMB Para Politikası Kurulu'nun (PPK) kararları saat 14:00'te açıklanacak.
Matriks Haber Servisi'nin PPK toplantısına ilişkin beklenti anketine katılan
ekonomistler 50.0% seviyesinde bulunan politika faizinde değişiklik beklemiyor.
TCMB'nin bu ay açıklanan Piyasa Katılımcıları Anketi'nde de bankanın politika
faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faizi oranına dair piyasa beklentilerinin
medyanı %50.0 şeklindeydi.
Banka, Şubat ayı toplantısında politika faizini 500 baz puan artırarak %50'ye
çıkarmıştı.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Türkiye İş Bankası, Türk Lirası cinsinden gerçekleştirdiği 4,5 milyar TL nominal değerli yeşil finansman bonosu ihracıyla, yeşil dönüşüm ve çevresel sorumluluk alanında önemli bir adım atarak, ülkemiz sermaye piyasalarının derinleşmesinde gösterdiği öncü rolünü pekiştirdi.
Bankanın 100. kuruluş yıl dönümü olan 26 Ağustos 2024 vadesini taşıyan 126 gün vadeli işlem, aynı zamanda finansal piyasalardaki tarihin en büyük yeşil borçlanma aracı halka arzı olarak kayda geçti.
Halka arz miktarı 3 milyar TL nominal olarak duyurulan İş Bankası 100. Yıl Bonosu’nun ihraç büyüklüğü, yatırımcıların 7,7 milyar TL nominal gibi yüksek bir talep göstermeleri sonucunda 4,5 milyar TL nominale artırıldı. Halka arza bireysel yatırımcılardan 4,8 milyar TL nominal, kurumsal yatırımcılardan ise 2,9 milyar TL nominal talep geldi.
Yaklaşık 50 bin yatırımcıdan 1,7 kat talep geldi
Aynı zamanda sektörde halka arz yöntemiyle gerçekleştirilen ilk yeşil ihraç olma ve tek seferde gerçekleştirilen en büyük borçlanma aracı halka arzı olma özelliğini taşıyan İş Bankası 100. Yıl Bonosu halka arzında yaklaşık 50 bin yatırımcıdan 1,7 kat talep gelmiş oldu.
100. Yıl Bonosu halka arzında ilk defa İş Bankası’nın ödüllü mobil uygulaması İşCep üzerinden de talep toplanması, ülke çapında geniş bir yatırımcı kitlesine ulaşılmasında önemli rol oynadı. Yatırımcıların halka arz taleplerinin sayısal bazda %84’ü İş Bankası dijital kanalları aracılığıyla iletildi.
“Kumbara, yatırım hesabı gibi geçmişteki ilklerimizle benzerlik taşıyor”
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, gong töreninde yaptığı konuşmada, “100 yıl önce Türkiye’de tasarruf alışkanlığını kumbarayla kazandıran, yine ilkleri arasına yatırım hesabı kavramını ekleyen ve sermaye piyasalarına erişimi Bankamatikler aracılığıyla tabana yayan, sermaye piyasalarına İş Yatırım’ı kazandıran Bankanın 100. yılında çıkardığımız Bono, Kumbara ve yatırım hesabı gibi geçmişteki ilklerimizle benzerlik taşıyor” dedi.
“Bono, sermaye piyasalarının tabana, geniş bir kesime erişebildiğini gösteriyor”
Talep toplama sırasında en düşük limitin 1.000 lira olduğunu, 15 bin yatırımcının 1.000 liralık talepte bulunduğunu vurgulayan Aran, şöyle konuştu: “Bunu, sermaye piyasalarının küçük tasarruf sahiplerini içine alması açısından çok kıymetli buluyorum. Biz 3 milyar lira için yola çıktık. Mevzuat %50 oranında gelen talebe göre artırmamıza imkân veriyordu. Artırdık ve 4,5 milyar liraya geldik. Ne mutlu bize ki yaklaşık 50 bin yatırımcıdan toplam 7,7 milyar liralık talep geldi. Bu talebin çok önemli bir bölümünün İşCep aracılığıyla gerçekleşmesi, 15 bin yatırımcının 1.000 liralık tutarlarla gelmesi, %15’inin 20-30 yaş arasındaki gençlerden oluşması 100. Yıl Bonosu’nun, sermaye piyasalarının nasıl tabana ve geniş bir kesime, yatırımcı grubuna erişebildiğini gösteriyor. Bono’yu, ülkemizde 100 yıl önce kumbara ile başlanan tasarruf alışkanlığının bu kez sermaye piyasalarına bir yansıması olarak görüyorum. Hepimiz için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.”
“100. Yıl Bonosu” ihracından sağlanan kaynak, yeşil projelere verilen kredilerin finansmanı için kullanılacak. Ayrıca halka arza katılan her bir yatırımcı adına da TEMA’ya bir fidan bağışı gerçekleştirilecek.
BIST30- «Sıkılaşma sürecinin» en önemli yol haritalarından olan faiz politikasında bugün, TCMB PPK, nisan
ayı faiz kararını açıklayacak. 500 baz puan artışın ardından konsensüs ,bu ay faiz değişiklik olmayacağı
şeklinde. 1Ç24 mali tabloları bugün BIMAS ve TAVHL’nın sonuçları ile başlıyor. BIST30, 10674 zirve denemesi
sonrası 10.600 üzerinde denge bulmaya çalışıyor. Gelecek hafta açıklanacak S&P açıklaması öncesinde
10700-10500aralığındaki yön arayışı devamedebilir.
Garanti BBVA Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş
https://www.garantibbvayatirim.com.tr/
***
Yasal Uyarı
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. iş burada yer alan bilgilerin, doğruluğundan, yeterliliğinden veya tamlığından ve bu bilgiler ışığında yapılan ve yapılacak olan ileriye dönük yatırımların sonuçlarından hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Ayrıca, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş.'nin yazılı izni olmadıkça içeriği kısmen ya da tamamen üçüncü kişilerce hiç bir şekil ve ortamda yayınlanamaz, iktisap edilemez, alıntı yapılamaz, kullanılamaz. İleti, gönderilen kişiye özel ve münhasırdır. İlave olarak, bu raporun gönderildiği ve yukarıdaki açıklamalarımız doğrultusunda kullanıldığı ülkelerdeki yasal düzenlemelerden kaynaklı tüm talep ve dava haklarımız saklıdır.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Akbank Teknoloji mühendisleri tarafından geliştirilen yeni “büyük dil modeli”, bankacılık uzmanlığı gerektiren konuları etkin bir şekilde anlayarak daha verimli ve hızlı sonuç üreten bir yapay zeka altyapısına olanak sunuyor. Geliştirilen yeni büyük dil modelinin ilk uygulama alanı müşteriler, iş ortakları ya da resmi kurumlardan yazışma yoluyla gelen binlerce talimat ve talebin anlaşılması, analiz edilmesi ve işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesi olarak belirlendi.
Yenilikçi ürün ve hizmetlerle bankacılığın geleceğini şekillendiren Akbank, yürüttüğü yapay zeka çalışmalarının yanı sıra üretken yapay zeka (GenAI) çözümlerini de bir süredir odağına almıştı. Bu kapsamda Akbank, bankacılık alanındaki tecrübesini yapay zeka teknolojileri alanındaki gücü ile bir araya getirerek, bankacılık ürün ve süreçleri üzerine uzmanlaşmış kendi “büyük dil modeli”ni geliştirdi.
Akbank Teknoloji mühendisleri tarafından geliştirilen yeni “büyük dil modeli”, açık kaynaklı birçok model üzerinde yürütülen araştırma çalışmalarının sonucunda seçilen, Türkçe ve İngilizceyle birlikte sekiz dilde iletişim imkânı sunan Mixtral modelini temel alıyor. 56 milyar token ve bankacılık özelinde 100 bin örnek doküman ile eğitilen bu yeni model, bankacılık uzmanlığı gerektiren konuları etkin bir şekilde anlayarak daha verimli ve hızlı sonuç üreten bir yapay zeka altyapısına olanak sunuyor.
Bankacılık hizmetleri üretken yapay zeka ile yeniden şekilleniyor
Geliştirilen büyük dil modelinin ilk uygulama alanı resmi kurumlar, iş ortakları ya da müşterilerden yazışma yoluyla gelen binlerce talimat ve talebin otomasyon dahilinde okunması, anlamlandırılması ve işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesi olarak belirlendi. Böylece müşteriler tarafından şubelere gelen para transferi talimatları gibi detaylı işlemlerin daha hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi ile müşteri deneyimi en üst seviyeye çıkartılıyor.
Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay yaptığı açıklamada; “Akbank olarak bankacılığın geleceğini tanımlama vizyonumuzla inovasyon çalışmalarımızın sınırlarını genişletmeye devam ediyoruz. Günümüzün hızla değişen teknoloji ortamında yapay zeka, bulut tabanlı uygulama modernizasyonu, servis bankacılığı teknolojileri gibi alanlarda çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Teknoloji, bankacılığın geleceğinde kritik bir rol üstleniyor ve bu rol hem hizmetleri hem de müşteri deneyimini kökten değiştirecek güçte. Biz de önemli yatırım alanlarımızdan biri olan yapay zeka teknolojilerini, pek çok yeni bankacılık hizmetini sunabileceğimiz stratejik bir değer potansiyeli olarak görüyoruz” dedi.
Akbank’ın daha önce sunduğu doğal ses modeli, yardımcı sohbet botları gibi yapay zeka uygulamaları ile her zaman müşterilerinin hayatını kolaylaştıran çözümlerde öncü olduğunu belirten Gökçay, sözlerine şöyle devam etti; “Günümüz dünyasının karmaşık finansal taleplerine cevap olabilmek için 76 yıllık bankacılık tecrübemizi, yapay zeka uzmanlığımız ile sentezleyerek kendi büyük dil modelimizi geliştirdik. Bu kapsamda müşterilerimizden gelen talepleri çok daha hızlı bir şekilde işleyerek yanıtlayacak ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunarak üst düzey bir deneyim sağlayacağız. Bununla birlikte işlenen veriler yalnızca bankamız veri ortamlarında tutuluyor ve güvenle saklanıyor olacak.
Geliştirdiğimiz yeni ‘büyük dil modeli’ müşteri talimatlarını işlemede ve doğruluk oranlarında yüksek başarı sağladı. Model, 56 milyar token ve bankacılık özelinde 100 bin örnek doküman ile eğitildi. Yaptığımız testlerde klasik doğal dil işleme çözümleriyle elde edilen doğruluk oranı, büyük dil modeli ile kurgulanan üretken yapay zeka ve arama optimizasyonu uygulamaları sonrası yüzde 35 artış gösterdi. Akbank olarak, önümüzdeki dönemde de mevcut doğal dil işleme çözümlerini büyük dil modeli ile dönüştürmeyi ve yapay zeka temelli yeni bankacılık uygulamalarını hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede, müşterilerimizin ihtiyaçlarını öngörebilen, hızlı ve güvenilir çözümler geliştirmek için teknolojiyi en etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve E3G “Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği” isimli yeni rapor ile Türkiye’nin kömürden çıkışının maliyetini santral özelinde inceleyerek ortaya koyuyor. Elektrik sektöründe kömürden vazgeçilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen finansman konusunu derinlemesine inceleyen rapor, aşamalı olarak kömürden yenilenebilir enerjiye geçişin potansiyel finansman mekanizmalarını irdeliyor.
Rapor, Türkiye’de bugüne kadar kömürden çıkışın teknik olasılıklarını ve ekonomik boyutunu ortaya çıkaran çalışmaları bir adım öteye taşıyor. Yakın zamanda uygulamaya konulması planan karbon fiyatlaması sonucunda santrallerin hâlihazırda düşmekte olan kârlılıklarını sürdüremeyeceklerini ortaya koyan rapor, Türkiye’nin 2053 net sıfır patikasına erişebilmesi için emekliye ayırması gereken kömürlü termik santrallerin muhtemel finansman ihtiyacını da belirlemeyi amaçlıyor.
Raporda öne çıkan bulgular:
• Raporda, 2035 yılında kadar elektrik üretiminde AB ETS’nin mevcut karbon fiyatının üçte biri baz alınıyor, 2035 sonrası ise AB ETS karbon fiyatının yarısına kadar yükselen aşamalı bir karbon fiyatı uygulanması öngörülüyor. Bu durumda, 30 santralden ikisi dışında hiçbir kömürlü termik santralin kârlılığını sürdüremeyeceği sonucuna ulaşılıyor.
• Santrallerin bu koşullar altında çalışması durumunda, zararın boyutu 40 yıllık senaryoda 13,5 milyar dolar, lisans sonuna kadar çalışmaları durumunda ise 44,5 milyar dolara ulaşıyor. İşletmecilerin zarar eden bir operasyonu sürdürmeleri beklenmediğinden söz konusu santrallerin âtıl varlıklar haline geleceği öngörülüyor.
• Santrallerin lisans sürelerinin sonuna kadar işletmede kalacakları süre boyunca ortalama yıllık sağlık maliyetinin 10 milyar dolar seviyesinde olduğu görülüyor.
Önce ithal kömürle çalışan santraller devre dışı kalıyor
Rapor, yüksek marjinal maliyetleri nedeniyle, bir karbon fiyatlandırma mekanizması uygulanması durumunda ithal kömürle çalışan termik santrallerin devreden çıkacak ilk santraller olduğunu ortaya koyuyor. Raporda yer verilen kömürden çıkış senaryosunda, 2021-2035 yılları arasındaki dönemde, elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3'ten yüzde 73,6'ya yükseliyor ve tamamı yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşuyor. Olağan senaryoda ise yerli kaynakların (yenilenebilir ve yerli kömür) payı 2035 yılında ancak yüzde 59,2'ye ulaşabiliyor.
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç, Türkiye için teknik olarak mümkün ve küresel gelişmeler doğrultusunda kaçınılmaz olan kömürden aşamalı çıkış planlarını geciktirmenin olası olumsuz ekonomik ve sosyal sonuçları üstünde durdu:
“Türkiye’nin 2053 net-sıfır hedefi iklim hedefleri için olduğu kadar, değişen küresel ticaret düzeni içerisinde rekabetçiliğini sürdürülebilmesi açısından da önemli bir hedeftir. Bu hedefin yakalanabilmesi için atılacak ilk adım elektrik arzında kömürden çıkışa yönelik resmi bir pozisyonun açıkça belirlenmesi ve bu hedefe yönelik planlamanın yapılmasıdır. Bildiğiniz gibi Türkiye yakın zamanda bir ulusal emisyon ticaret sistemini uygulamaya almayı planlıyor. Karbon emisyonlarının fiyatlanmasını öngören bu sistemin devreye girmesi ile kömürlü santrallerin finansal dengelerinin olumsuz etkileyeceği aşikârdır. Çalışmamız, oldukça düşük karbon fiyatları altında bile santrallerin faaliyetlerini sürdüremeyeceklerini gösteriyor. Bu açıdan kömürden çıkış, kayıplar oluşmaya başlamadan, erken aşamada hedeflenmelidir. Böylelikle çok katmanlı, çok paydaşlı bir planlanma yapılabilir ve uygun finansman imkânlarının da devreye alınmasıyla kapsayıcı ve adil bir çıkış stratejisi ortaya koymak mümkün olabilir.”
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Aras¸tırmaları Dernegˆi (SEFIA) Finansal Araştırmalar Direktörü İbrahim Çiftçi ise Türkiye’nin de faydalanabileceği kömürden çıkış mekanizmalarına dikkat çekerek,
“Kömürden çıkış, net sıfır hedefi doğrultusunda karbonsuzlaşmanın başlayabileceği en uygun alandır. Kömürden çıkış için bugün uluslararası arenada Türkiye’nin de faydalanabileceği Kömür Emeklilik Mekanizmaları (Coal Retirement Mechanisms - CRM) ya da Kömür Geçiş Mekanizmaları (Coal Transition Mechanisms - CTM) gibi birçok girişim bulunmaktadır. Türkiye, yeni kömürlü termik santral planlaması yapmak yerine enerjide arz güvenliğini korumak, yüksek borç oranlarına sahip bir sektör olan elektrik sektörünün devamlılığını sağlamak ve bu sektörde yaşanacak bir krizin bankacılık sektörü ile girdi sağlayan ikincil sektörleri de etkileyerek ekonomisini tehdit etmesinin önüne geçmek için, bir an önce net sıfır hedefi ile taahhüt etmiş olduğu geçişin planlamasını yapmalıdır.” dedi.
Londra merkezli düşünce kuruluşu E3G Kıdemli Araştırmacısı Öykü Şenlen, kömürden temiz enerjiye geçişte küresel eğilimlerden ayrıştığımızı belirterek, Türkiye’nin uluslararası girişimlere veya diplomatik işbirliklerine katılması gerektiği üzerinde durdu:
“Türkiye, ekonomik zorluklara ve sosyal tepkilere rağmen yeni kömür kapasitesi planlayarak dünyanın geri kalanıyla ayrışma riskiyle karşı karşıya. Yakın zamanda rafa kaldırılan veya iptal edilen projelere rağmen, Türkiye hâlâ OECD ve AB'de planlanan kömürlü termik santral kapasitesinin üçte ikisinden fazlasını planlıyor ve dünya genelinde ilk onda yer alan tek OECD ülkesi. Türkiye'nin OECD, AB ve G20'deki muadillerinin birçoğu kömürden uzaklaşma yönünde önemli ilerlemeler kaydetti. Türkiye de onlar gibi iklim hedefleri doğrultusunda kömürden temiz enerjiye geçişi desteklemek için uluslararası girişimlerde yer almalı ve diplomatik işbirliği fırsatları aramalıdır.”
Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği raporu, 25 Nisan 2024 tarihinde Ankara Assembly One Tower’da yapılan toplantı ile kamuoyuyla paylaşıldı. Kömürden çıkış için alternatif senaryoların tartışıldığı bir panel ile tamamlanan toplantıya, kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra iklim değişikliği ve enerji konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları katıldı.
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.