Tüm Alışverişlerinizde Kargo Bedava.
Sepetiniz Boş
Görünüşe göre henüz seçim yapmamışsınAlışverişe Başla
ürün bulundu.
Altın ve Dolara yön veren güncel finans haberlerini kaçırma...
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) desteği, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB), İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) ve Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu'nun (ETMK) iş birliğiyle bu yıl 19'uncusu düzenlenecek "İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışmaları 2023" için başvurular başladı. İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu düzenlenen yarışmalarla ana hedefin katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi ve ihracata yönelik rekabet gücünün arttırılması olduğunu belirtti ve "18 yıldır bu yarışmaları düzenleyerek tasarımın gücünü ihracata eklemeyi çalışıyoruz. Geldiğimiz rakamlar katma değerli ihracatta artış olduğunu gösteriyor. 2022 yılında yüzde 37 olan katma değerli ihracatın imalat içindeki payı bu yılın ilk 7 ayında yüzde 41'e yükseldi. Tasarımın öneminin giderek daha çok anlaşılıyor olmasını sevindirici buluyor, endüstriyel tasarım etkinliklerinin yaygınlaştırılmasına ve özendirilmesine önem veriyoruz." dedi.
BU YILIN KONSEPTİ "DOĞAL AFET VE ACİL DURUM"
Bu yıl, "Doğal Afet ve Acil Durum Konsepti" teması ile yapılacağı ve metal ile plastik kategorisinde düzenleneceği duyurulan yarışma, 2005 yılından itibaren tasarım ve iş dünyasında artan ilgi ile karşılanıyor. Seçici Kurul üyeleri arasında ünlü tasarımcıların, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu profesyonellerinin, Türkiye ve dünyada marka olmayı başarmış sektör kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin ve İMMİB yetkililerinin yer aldığı yarışmalara 18 yılda 5.445 'den fazla proje başvurusu alındı, 520'den fazla proje ödüllendirildi.
Her yıl birbirinden yaratıcı ve yetenekli tasarımcı ve öğrencilerin katılım gösterdiği yarışmalara katılan bazı eserler üretime geçme şansını yakalarken, proje sahibi tasarımcılar da ihracatçı firmalarda istihdam edilme imkânına kavuşuyor.
TOPLAM 89 TASARIMCIYA YURT DIŞINDA EĞİTİM BURSU VERİLDİ
Dereceye giren projelerin prototipleri yaptırılarak, yurt içi ve yurt dışında pek çok fuarda sergilenip sanayici ve tasarımcının aynı platformda buluşturulmasına imkan tanımaya devam eden yarışmalarda, her yıl öğrenci kategorilerinin birincileri İMMİB'in milli katılım organizasyonu ile katıldığı, dünyanın en büyük mutfak ve ev eşyaları fuarı olan Frankfurt Ambiente Fuarı'nda konuk ediliyor. Ayrıca birinciler Ticaret Bakanlığı'nın yarışmaya sunduğu kontenjan kapsamında eğitim ve yaşam masrafları karşılanarak yurt dışında burslu eğitime gönderiliyor. Bugüne kadar toplam 89 tasarımcının yurtdışı eğitim bursundan faydalandığı ve şu an yurt dışı bursu devam eden 24 öğrencinin daha bulunduğu yarışmayla Türk tasarım ve tasarımcısını desteklemeye devam etmek amaçlanıyor.
Ayrıca, öğrenci kategorilerinde dereceye giren tasarımcıların ödül kazandıkları projelerinin tescil, faydalı model veya patent masrafları, ilgili ödeme belgelerinin birliğe ibrazına istinaden 1000 TL'ye kadar destekleniyor.
ULUSLARARASI YARIŞMALARA KATILIM DESTEĞİ
Yarışmada dereceye giren tasarımcılar ödüllü projeleri ile katıldıkları "Uluslararası Tasarım Ödülleri"nin katılım masrafları için de 500 Euro'ya kadar birlik tarafından destekleniyor. Yarışmanın kazanılması durumunda ise Ödül Töreni'ne katılım için 1000 Euro'ya kadar konaklama, ulaşım ve vize masrafları yine birlik tarafından karşılanıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Segway Ninebot F2 KickScooter, günlük ihtiyaçlar ve açık havada eğlenceli sürüş için mükemmel bir seçim. Zengin özellikleriyle öne çıkan F2 serisi, 40 km'ye kadar çıkabilen maksimum menziliyle birlikte birçok önemli avantajı da beraberinde getiriyor. Uygun maliyeti, çift fren sistemi, entegre göstergeleri, Çekiş Kontrol Sistemi (TCS), yükseltilmiş lastikler gibi özelliklerle öne çıkan F2 serisi, akıllı fonksiyonları ve yüksek performansıyla, sürüşü güvenli ve eğlenceli hale getiriyor.
Şehir içinde seyir keyfi
Segway- Ninebot F2 KickScooter, tek şarjla daha uzun bir sürüş için 367Wh pil kapasitesine sahip. F2'nin geliştirilmiş motoru, şehirde akıcı ve güvenli bir sürüş sağlarken, 800W maksimum çıkışa sahip fırçasız motor, 25 km/saate kadar ulaştığı hız değerinin yanında, 18 derecelik eğime varan yokuşlarda önemli bir performans sergiliyor. Serinin F2 Plus ve F2 Pro versiyonlarında ise motor gücü 900W’a kadar yükselirken, maksimum menzil ise 55 km’ye kadar çıkıyor. F2 Pro versiyonu ayrıca, 22 derecelik eğime sahip yokuşları sorunsuz bir şekilde çıkabiliyor.
Güvenli sürüş için kaymayı önleyici çekiş kontrol sistemi
Segway-Ninebot, KickScooter endüstrisinde Çekiş Kontrol Sistemi (TCS) teknolojisine de öncülük ediyor. F2 Serisi, KickScooter'ın en iyi şekilde kontrol edilebilmesi için hassas bir algoritmaya sahip. Stabil sürüş ve güvenliği ön planda tutan F2 serisi, çakıllı pistlerde veya kaygan yollarda daha fazla çekiş gücüyle, daha akılcı ve dengeli bir sürüş deneyimine imza atıyor.
Yükseltilmiş 10 inç kendinden sızdırmaz tekerlekler
Kendi kendini onarabilen, 58 mm genişliğe sahip, yükseltilmiş 10 inçlik ve iç lastiksiz tekerlekler, engebeli yollar dahi sürüşü daha yumuşak ve dengeli hale getiriyor. Tekerleklerin içinde yer alan jel bazlı katman, küçük hasarların kendiliğinden onarılmasını sağlarken, sürüş keyfinin yarıda kalmasını da önlüyor. Tekerlekleri ön disk fren ve elektronik arka fren ile donatılan F2 Serisi KickScooter'lar, sürücüler için daha hızlı ve daha dengeli bir frenleme sağlıyor.
Ergonomik tasarım
F2 serisi, sürüş sırasında daha fazla denge sağlamak ve telefon tutucu gibi aksesuarlara daha fazla alan yaratmak üzere, daha geniş gidonlarla tasarlandı. F2 Pro modeli ise ek olarak, ön tekerlekteki süspansiyon sistemiyle daha konforlu bir sürüş sunuyor.
Her hava koşulunda sabit sürüş
Yüksek mukavemetli çelikten üretilen IPX5 su geçirmez F2 serisi KickScooter’lar, her türlü hava koşulunda zorlu mücadeleler için kullanıma hazır. Seri ayrıca, pil donanımında yer alan IPX6 su geçirmezlik özelliği ile de dikkat çekiyor.
Akıllı BMS, akıllı sürüş
Toplam yedi farklı koruma mekanizmasına sahip Segway-Ninebot gelişmiş ‘Batarya Yönetim Sistemi’ (BMS) sayesinde, batarya hücrelerinin uzun ömürlü olması ve güvenlik sağlanıyor. Kısa devre koruması, aşırı akım koruması, aşırı şarja karşı çift koruma, aşırı deşarja karşı çift koruma, sıcaklık koruması, düşük voltaj otomatik uyku koruması ve özelleştirilebilir şarj limiti gibi özelliklerle, ürünün bataryası ilk günkü performansını koruyor.
F2 Serisi, üç farklı sürüş modu sunuyor. ECO modu ile uzun mesafeler, Sport modu ile hızlı bir sürüş veya Drive modu ile ikisinin bir kombinasyonunu seçebilirsiniz. Gösterge panelindeki düğmeye iki kez basarak sürüş modlarını değiştirmek oldukça kolay. Ayrıca mobil uygulama üzerinden yürüme modunu (5 km/s maks. hız) etkinleştirebilirsiniz.
Apple Bul ile KickScooter'ınızı takip edin
Apple Bul ağı sayesinde KickScooter'ınızı kolaylıkla bulabilirsiniz. Apple Bul’u Segway-Ninebot Uygulaması aracılığıyla etkinleştirdikten ve KickScooter'ınızla eşleştirdikten sonra, iPhone'unuzdaki "Apple Bul" Uygulaması aracılığıyla, gerektiğinde KickScooter'ınızı hızlı bir şekilde bulabilirsiniz.
Segway-Ninebot’un şehir içi mikro ulaşım için ürettiği en iyi KickScooter’lar arasında yer alan F2 Serisi, Bilkom güvencesi ile elektronik mağazalarında ve online satış platformlarında satışa sunuluyor. Tavsiye edilen son kullanıcı satış fiyatı 16.499 TL’den başlayan F2 Serisi KickScooter’lar hakkında daha detaylı bilgi için, Segway Türkiye Instagram hesabını ziyaret edebilirsiniz: https://www.instagram.com/segway_turkiye/
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Kripto endüstrisinin karşı karşıya kaldığı en önemli problemlerden biri hack olayları. Blok zinciri analiz şirketi Chainalysis'in verilerine göre siber suçlular, ayı piyasasına rağmen 2022'de yaklaşık 4 milyar dolarlık kripto varlık çaldı. Bu rakam, bir rekor olarak kayda geçti. 2023'te ise şimdiye kadar 500 milyon dolara yakın varlık, hack olaylarında kaybedildi.
Güvenlik endişeleri yatırımcıları kripto varlıklardan uzak tutuyor
ABD'de yapılan bir araştırma ise kripto paralar hakkında bilgi sahibi olduğunu söyleyenlerin yüzde 88'inin bu varlıklara güvenlik endişelerinden dolayı yatırım yapmadıklarını gösterdi. Söz konusu oran, tüm ABD'li yetişkinler arasında yaklaşık yüzde 65 düzeyinde. Bu durum, kripto varlıkların güvenliğini sağlamanın önemini net şekilde ortaya koyuyor. Ayrıca yatırımcıların bireysel tedbirlerini almalarının gerekliliğini de beraberinde getiriyor.
Kullanıcıların alabilecekleri bazı bireysel tedbirler arasında kripto varlıklarını kendi fiziksel cüzdanlarında saklamak, bir kripto işlemi yaparken gönderim yapılan cüzdan adresinin en az iki kez kontrol etmek, cüzdan ve borsalarda iki faktörlü kimlik doğrulama kullanmak sayılabilir.
Kripto varlıklar artık sigorta kapsamına alınıyor
Öte yandan platformlar da varlıkların güvenliğini sağlamak üzere daha ciddi önlemler almaya başladılar. Bu konuda Block Earner, iyi bir örnek teşkil ediyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye pazarına giriş yapan Avustralya merkezli platform, biyometrik doğrulama ve Merkle Science entegrasyonu gibi ek güvenlik katmanlarıyla kullanıcıların kripto varlıklarının güvenliğinden endişe etmeden işlem yapabilmelerini sağlıyor. Daha da önemlisi, kripto varlıkların sigortalı olmaları. Bu doğrultuda uzun yıllardır çalışmalar ve girişimler yapılmış olsa da uygulamaya geçmekte bazı zorluklar yaşandı. Block Earner ise yakın zaman içinde kullanıma sunacak olduğu Kripto Kasa ürünüyle varlıkları 320 milyon dolara kadar sigorta kapsamında saklayacak. Şirket, bu olanağı dünyaca ünlü kripto platformu Coinbase ile güç birliği yaparak sunuyor.
"Varlıklar, 320 milyon dolar teminatla korunacak"
Konu hakkında görüşlerini ifade eden Block Earner Türkiye Operasyon Müdürü Emrah Karadere, son dönemde sektörde yaşanan güven sarsıcı olayların yatırımcılarla hizmet sağlayıcı platformların arasını açtığını belirterek "Böyle bir dönemde kullanıcılarımıza güvenle işlem yapabilecekleri bir platform sunabilmek için geliştirdiğimiz yeni özelliklerimizi ve iş birliklerimizi paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Kullanıcılarımızın işlem güvenliğini sağlamlaştırmak için biometrik doğrulama adımını hayata geçirdik, anlık doğrulama ile kripto çekim işlemlerinin gerçek kullanıcı tarafından yapıldığından emin olabiliyoruz. Yine Merkle Science entegrasyonu şüpheli cüzdan adreslerinin tespiti ve takibi için çok ufuk açıcı bir gelişme; hatalı ve kötü niyetli işlemlerin önlenmesi, şüpheli işlemlerin askıya alınması ve kullanıcı teyit sürecinin işletilmesi gibi süreçler hayatımıza girecek. Son olarak yatırımcı açısından sektördeki en önemli konu olan varlık güvenliğiyle ilgili bizi çok heyecanlandıran bir ürünü yılın son çeyreğinde lanse ediyoruz; Kripto Kasa. Soğuk cüzdan teknolojisi kullanan güvenilir bir kripto varlık saklama çözümünü tüm bireysel kullanıcılar için erişilebilir hale getireceğiz. Üstelik kullanıcılarımızın varlıkları 320 milyon USD’lik bir sigorta teminatıyla korunuyor olacak, sigortalı kripto varlık saklama çözümümüz sektördeki ilklerden biri olacak" dedi.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Dökme kimyasal taşımacılık faaliyetleriyle uluslararası alanda intermodal taşımacılık hizmeti veren TET Global Lojistik gençlere olan desteğini bu sefer de AIESEC iş birliği ile devam ettiriyor. Daha önce depremden etkilenen öğrencilere sürdürülebilir destek sağlamak amacıyla Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğiyle ‘TET Global Burs Fonu'nu oluşturan TET Global Lojistik, AIESEC’le yaptığı iş birliği ile gençlere staj olanağı sunuyor. İş birliği kapsamında, küresel bir platform olarak 1948 yılında kurulan AIESEC gençlerin potansiyellerini geliştirmelerine olanak sağlıyor.
Kuruluşundan bu yana gençlere destek olan bir şirket olduklarını ifade eden TET Global Lojistik Kurumsal İletişim Müdürü Seda Yalçınkaya, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“TET Global olarak “Gençler Geleceğimizdir” vizyonu ile gençlerimizin eğitime erişimini her zaman önemsedik. İş dünyasının rekabetçi ve küresel doğasını göz önünde bulundurarak, gençlerin uluslararası deneyimler kazanması ve farklı kültürleri anlama becerilerini geliştirmeleri için AIESEC gibi gönüllülük esasına dayalı uluslararası platformda iş birliği yapmaya karar verdik. AIESEC’le yaptığımız anlaşmaya göre genç arkadaşlarımız stajyerimiz olarak aramızda olacak. Gençlere destek vermenin yanı sıra, şirket içi çeşitlilik ve bu konudaki farkındalığı artıracak faaliyetlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz.”
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri alanında dünya çapında 152 ülkede 328 bini aşkın çalışanıyla sektörünün devlerinden PwC çatısı altındaki PwC Türkiye’nin İstanbul’daki yeni ofisi Eylül ayı itibariyle Galataport İstanbul oluyor.
DÜNYANIN ilk yer altı kruvaziyer terminali ile şehrin tarihi limanını yeniden tanımlayarak gastronomi, alışveriş ve kültür sanat temalı bir mahalleye dönüştüren Galataport İstanbul, Boğaz ve cadde manzaralı, düşük katlı mimarisi ve terasları ile sosyal ofis alanlarını hizmete sokarak bölgenin tarihi finans ve ticaret merkezi konumunu da günümüze taşıyor. Alanında öncü pek çok kurumun yeni adresi Galataport İstanbul Ofisleri, Ağustos ayında dünya çapında sektör odaklı denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan PwC Türkiye’ye kapılarını açıyor. PwC Türkiye, İstanbul ofisi çalışanlarıyla Eylül ayından itibaren itibaren Galataport İstanbul’da hizmet vermeye başlayacak.
İrem Yücel Kaymak: “Galataport İstanbul Ofisleri’nde PwC Türkiye’yi ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz”
Galataport İstanbul’un PwC Türkiye’ye ev sahipliği yapması hakkında konuşan Galataport İstanbul Varlık Yönetimi ve Kiralama Genel Müdür Yardımcısı İrem Yücel Kaymak konuyla ilgili şunları söyledi: “İstanbul’un en özel konumlarından birinde 41 bin metrekareye yayılan kiralanabilir ofis alanlarımızda, farklı ihtiyaçlara göre değişebilen esnek mimarisi ve benzersiz sosyal olanakları ile Galataport İstanbul Ofisleri’ni hayata geçirdik. Zengin bir ulaşım ağının merkezinde yer alan ofis alanlarımızda; dünyada danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri alanının en büyüklerinden PwC’nin Türkiye ofisine ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. PwC Türkiye’nin, çalışanları ve paydaşları ile birlikte Galataport İstanbul’un ilham veren deneyim odaklı kültürünü zenginleştirecek çok kıymetli bir kurum olduğunu düşünüyoruz.”
Galataport İstanbul’da çalışmalarını sürdürecek olan PwC Türkiye Ülke Kıdemli Ortağı Cenk Ulu şunları söyledi: “Galataport İstanbul Türkiye için imza bir proje ve Tarihi Yarımada karşısında çok özel bir konuma sahip. Biz yeni ofis alanımız için farklı lokasyonlara bakarken önceliğimiz, PwC Türkiye’nin uzun yıllar yer aldığı bölgedeki gibi bir mahalle kültürünü sunabilecek, yeni çalışma trendlerine uygun olarak çalışma arkadaşlarımızın sosyalleşebilecekleri, her sabah işe motive bir ruh hali ile gelecekleri bir ofis alanı bulmaktı. Çalışma arkadaşlarımızın ve müşterilerimizin ofise kolay erişimi de bizler için öncelikli konuların başındaydı. Galataport İstanbul, ülkemiz için çok prestijli bir proje olması, çalışanlara sunduğu sosyal olanaklar ve deniz ulaşımının merkezinde olmasıyla PwC Türkiye’nin yeni adresi oldu. Yeni ofisimizde müşterilerimizle ve paydaşlarımızla buluşacak olmaktan büyük heyecan duyuyoruz.”
Toplamda 41 bin m2’lik bir alana yayılan Galataport İstanbul ofis alanları, akıllı bina otomasyonu ve inovatif yaklaşımlar ile son teknoloji mühendislik pratikleri, her ofis için özel olarak ayrılan izole sistem odaları ile yenilikçi bir yaklaşımla tasarlandı. Ofis alanları cam cephe sayesinde güneş ışınlarını içeri alarak çalışanlar için aydınlık ve ferah bir ortam sağlıyor. Binalardaki teras alanları, açılabilen camlar çalışanlara temiz havaya erişim imkânı vererek çalışan motivasyonuna katkı sunuyor. Deniz manzarasında çalışanlara tarifsiz bir ilham veren ve lokasyonuyla da çalışanlara ayrıcalık sunan ofisler İstanbul’un kalbinde yer alıyor.
Sosyal çalışma alanları
Farklı zevklere hitap eden yeme içme alanları ve kültür sanat etkinliklerinin merkezi olma özelliği Galataport İstanbul ofis sosyal bir çalışma imkanı sağlayarak çalışan verimliliğine katkıda bulunuyor. Galataport İstanbul, ev sahipliği yaptığı etkinliklerle de hem ziyaretçilerine hem de ofis çalışanlarına sürprizlerle dolu dinamik bir deneyim sunuyor. Galataport İstanbul, Türkiye’nin önde gelen iki müzesi İstanbul Modern ve MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’ni de sahasında ağırlıyor. Ofis çalışanları ve misafirleri, iş çıkışında bir sanatçının sergisini gezebiliyor ya da bir konser anına tanıklık edebiliyorlar.
Zengin ulaşım ağı
Konumu ile zengin toplu taşıma olanaklarının merkezinde yer alan Galataport İstanbul, ayrıca 2300 araçlık otoparkı ile bölgenin otopark ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Karaköy ve Kabataş gibi iki ana deniz ulaşım noktasının ortasında yer alan Galataport İstanbul, ayrıca Deniz Dolmuşu seferleri ile de hem ziyaretçileri hem de ofis çalışanları için Boğaz’ın farklı noktalarından direkt ulaşım imkanı sağlıyor.
İstanbul’un tarihi limanını bir gastronomi, alışveriş ve kültür sanat mahallesine dönüştürmeye imkan veren dünyanın ilk yer altı kruvaziyer terminali, sosyal ofis alanlarını da içeren düşük katlı yatay mimarisi, meydanları ve sokakları, restorasyonlarla yeniden hayat bulan tarihi yapıları ile Galataport İstanbul, dünyanın en prestijli otel markalarından The Peninsula Hotels’in 11. oteli The Peninsula İstanbul’u da sahasında barındırıyor.
Çevre dostu ofisler
Mühendislik anlamında ileri düzeyde, inovasyon olarak adlandırılabilecek pek çok yeniliğin imza atıldığı Galataport İstanbul’da, tasarımdan inşaata ve işletmeye kadar, projenin çevresel etkisini en aza indirmek ve karbon ayak izini azaltmak için de özen gösterildi. Galataport İstanbul’daki binaların tamamında soğutma gazı yerine deniz suyu kullanılıyor, bu da yüzde 34 oranında enerji tasarrufu sağlıyor, karbon emisyonlarını azaltıyor ve iklim değişikliğine katkıda bulunan zararlı soğutma gazlarının yerini alıyor. Tüm bu çalışmalar ile Galataport İstanbul, Avrupa’nın en büyük ikinci LEED Platinum sertifikalı projesi oldu.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Son yıllarda Türkiye'deki KOBİ'lerin küreselleşme adına attığı adımlar giderek hızlanıyor. Başarılı örneklerin sayısı her geçen gün artarken en az ürün ve hizmetler kadar şirketlerin iletişiminin de güçlü olması gerekiyor. Bu noktada yapay zeka destekli çözümler devreye giriyor. Bunlar arasında dil bariyerini ortadan kaldırarak KOBİ'lerin büyümesine yardımcı olan yapay zeka çeviri aracı DeepL öne çıkıyor. DeepL, kısa süre önce getirdiği Türkçe dil desteğiyle KOBİ'lere küreselleşme hedefleri için yol arkadaşlığı yapıyor.
Gelişmiş sinir ağı teknolojisi üzerine çalışan Almanya merkezli yapay zeka şirketi DeepL, sunduğu çeviri aracıyla dillerin kendine özgü kural ve yapılarını gözeterek doğruluk payı yüksek çeviriler yapılmasını sağlıyor. Metinleri kelimesi kelimesine çevirmekten öte, orijinal metnin anlamına sadık kalan ve bağlamını koruyan DeepL, dilin günlük kullanımına uygun doğal bir tonun yakalanmasına ve daha sağlıklı ve doğru bir iletişimin kurulmasına imkân veriyor.
DeepL gibi yapay zeka araçları, Türkiye'deki KOBİ'lerin global müşteri portföylerini genişletmelerine yardımcı olurken operasyonların düzene sokulması ve büyümenin daha verimli hale getirilmesi gibi konularda da avantaj sağlıyor. Bu sayede KOBİ'ler yabancı müşterilerle daha etkin bir iletişim kuruyor ve ihracat süreçlerini daha kolay ve etkili bir hale getirebiliyor. Yapay zeka destekli çeviri araçları, yalnızca uluslararası müşteriler edinmek için değil, büyüyen KOBİ'lerin bünyesine eklenecek yabancı çalışanlarla iletişimin güçlendirilmesi için de etkin rol oynuyor.
Çevirilerin kalitesi neden bu kadar önemli?
Türkiye'deki tüm işletmelerin yüzde 99,8'i KOBİ'lerden oluşuyor ve Türkiye'deki toplam istihdamın yaklaşık 75'ini KOBİ'ler sağlıyor. Daha fazla başarı elde etmek isteyen bu işletmeler, pazarlar arası başarıyı sürdürmek için genellikle yurt dışına açılmak istiyor. Bununla birlikte, dijital yeteneklerini güçlendirmeleri ve yapay zeka (AI) yardımıyla hem sundukları ürün ve hizmetlerin dilini hem de iletişimde kullandıkları dili çeşitlendirmeleri gerekiyor. Bunu yaparken başarıyı yakalamanın anahtarıysa çeviri kalitesinin yüksekliğinden geçiyor.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan DeepL kurucusu ve CEO'su Jarek Kutylowski şunları söyledi: "DeepL'in yapay zeka destekli çeviri aracı, gerek üretkenlik adına gerekse kişisel veya profesyonel alanlarda daha anlamlı bir iletişim kurulmasını sağlıyor. Bununla birlikte, ürünümüzün özellikle şirketler için faydalı olduğuna ve ister Türkiye'de ister yurt dışında, her büyüklükteki işletmenin küreselleşmesine katkı sunduğuna inanıyoruz
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
Fortinet, güvenlik operasyonları çözümlerini kullanmanın müşterilere sağladığı faydaları ölçmek için Enterprise Strategy Group (ESG) tarafından yapılan bağımsız bir analizin sonuçlarını açıkladı. Analiz, müşterilerin tespit, kontrol altına alma, araştırma ve müdahaleyi önemli ölçüde geliştirirken, güvenlik ekiplerini operasyonel olarak yüzde 86'ya kadar daha verimli hale getirdiğini belirledi. İncelenen kurumlar siber riski azalttı, üretkenliği artırdı ve mevcut ekiplerin daha az zamanda daha çok iş yapmasını sağladı. Ve tüm bu iyileştirmelere, bir ay gibi kısa bir yatırım geri dönüş süresi de ekleniyor.
Fortinet Pazarlama Direktörü ve Ürün Stratejisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı John Maddison konuyu şöyle değerlendiriyor: "Hızla genişleyen saldırı yüzeyini hızlanan siber tehditlere karşı güvence altına almak için kurumlar, entegre bir siber güvenlik platformunun merkezinde yapay zekadan [AI] yararlanan siber güvenlik çözümleri kullanmalıdır. ESG'nin, Fortinet'in güvenlik operasyonlarına [SecOps] yaklaşımının çarpıcı faydalarını ölçmesinden ve işletmelerin otomatik olay tespiti ve kontrol altına almanın yanı sıra daha geniş araştırma ve müdahalenin avantajı hakkında bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olmasından memnuniyet duyuyoruz"
Fortinet SecOps Fabric'in Faydaları
ESG analizinin temeli, son kullanıcılarla yapılan derinlemesine görüşmelerdir ve bu görüşmeler sırasında her bir kuruluşun olayları tespit etme, doğrulama ve kontrol altına alma süresinin yanı sıra bunları tam olarak araştırma ve düzeltme süresi gibi kritik güvenlik operasyonları işlevlerini yerine getirme süresini belirlediler. Teknik dokümantasyon, mevcut vaka çalışmaları, üçüncü taraf analizleri ve sektör verileriyle birlikte ESG daha sonra bu işlevlerle ilgili nitel ve nicel kıyaslamalar gerçekleştirerek, özellikle de ortalama bir kurumun bekleyebileceği potansiyel risk, zaman ve maliyet tasarrufları oluşturabildi.
ESG analizine göre Fortinet Güvenlik Operasyonları çözümlerini uygulayan kurumlar üç alanda önemli tasarruf ve faydalar elde etti:
" Erken tespit ve önleme (EDP): Yapay zeka (AI) ve diğer gelişmiş davranışsal analitikleri kullanan FortiEDR, FortiDeceptor, FortiRecon, FortiSandbox ve FortiNDR'ı içeren Fortinet EDP teknolojileri kullanılarak tehditleri tespit etme süresi 168 saatten (21 iş günü) bir saatten daha aza ve genellikle sadece saniyelere indirildi. Fortinet'in entegre yaklaşımı sayesinde bu tehditleri önceliklendirme süresi sekiz saatten 10 dakikaya, kontrol altına alma süresi ise 4,2 saatten bir dakikaya düştü.
" Merkezi analiz ve müdahale otomasyonu (CARA): FortiAnalyzer, FortiSIEM, FortiXDR, FortiSOAR ve yönetilen tespit ve yanıt hizmetlerini içeren Fortinet CARA bileşenlerinin içgörü ve otomasyonu kullanılarak tehditleri araştırma süresi 6 saatten 1 dakikaya (veya daha azına) düştü. Daha da önemlisi, bu tehditleri düzeltme süresi çoğu durumda 12,5 saatten 5-10 dakikaya düşürüldü.
" Eğitim ve hazırlık: Fortinet'in sunduğu son kullanıcı ve analist eğitimleri, kimlik avı saldırılarından kaynaklanan riskleri azalttı ve olaylara hazırlıklı olma ve müdahale etme sürelerini iyileştirdi. Bir müşteri, zararlı bağlantılara tıklayan kişi sayısının (yüzde 84) düştüğünü tahmin etmektedir.. Buna ek olarak, siber güvenlik uzmanı eğitimi daha hızlı işe alım ve güvenlik ekibi üretkenliği, verimliliği ve yeteneklerinde artış sağladı.
Fortinet teknolojileri ile operasyonel tasarruf
Olayları tespit etmek, kontrol altına almak, araştırmak ve müdahale etmek için hızlandırılmış sürenin ötesinde ESG, katılımcılar tarafından bildirilen güvenlik ekibi verimliliği ile ilgili beklenen operasyonel tasarrufları modelledi. Sonuçlar, Fortinet EDP teknolojilerinin olay başına harcanan ortalama süreyi yüzde 86 oranında azaltarak aynı miktarda işi gerçekleştirmek için yılda 993.000 dolar harcanmasını önleyebileceğini gösterdi. Fortinet CARA teknolojilerinin eklenmesi ise yüzde 99 zaman tasarrufu sağlayarak yıllık 1,14 milyon dolarlık operasyonel maliyetten kaçınılmasını sağlayabiliyor.
Raporda ESG ayrıca Fortinet ürünlerinin riske maruz kalınan ortalama süreyi EDP ile yüzde 97, EDP ve CARA ile yüzde 99 oranında azaltarak kurumların siber saldırıların beklenen maliyetinden ortalama 1,3 milyon dolar kaçınmasına yardımcı olabileceğini öngörüyor.
Verimlilik ve maliyetlerdeki iyileşme ile riskten kaçınma tasarrufları birleştirildiğinde Fortinet EDP için 1 ila 2,5 ay, EDP ve CARA kombinasyonu için ise 1 ila 1,7 ay arasında bir geri ödeme süresi ortaya çıkıyor.
Güvenlik Operasyonları Otomatikleşti
Fortinet SecOps Fabric, geleneksel güvenliği atlamak ve meşru operasyonlar arasında gizlenmek için tasarlanmış bileşenleri ve etkinlikleri tespit eden ağ, uç nokta, uygulama ve bulutu kapsayan dağıtılmış güvenlik kontrolleri ile genişletilmiş dijital saldırı yüzeyinde yapay zeka, makine öğrenimi ve entegrasyon uyguluyor. Aynı zamanda, daha geniş çaplı araştırma ve müdahaleye yönelik merkezi bir yaklaşım, kurumların güvenli operasyona dönüşünü hızlandırıyor.
Kuruluştan yapılan basın açıklaması aşağıda bulunuyor:
23 ülkede, 4500’ün üzerinde çalışanı ile Japon standartlarındaki ürün performansını, son 45 yıldır asansör sektöründe trend belirleyici olarak sürdüren, Kalite ve Güvenlik konularını mutlak bir “ödün vermeme” politikasına sahip olarak yürüten AG MELCO’da yeni bir atama gerçekleşti. Bu kapsamda asansör sektöründe uzun yıllardır çeşitli birim yöneticilikleri yapan Ayşe Öz, AG MELCO Türkiye bünyesinde Genel Müdürlük görevine başladı.
Dünya genelinde yüksek katlı ofis, otel, alışveriş merkezi, hastane, okul gibi görkemli yapıların asansör ve yürüyen merdiven ihtiyaçlarına teknoloji devi Mitsubishi Electric ürünleri ile çözüm bulan AG MELCO’nun Türkiye operasyonlarını yönetecek Ayşe Öz, firmada son olarak Satış ve Satış Sonrası Hizmetleri Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekteydi.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi’nden 1999 senesinde mezun olan Ayşe Öz, iş hayatına tekstil sektöründe dış ticaret alanında çalışarak başladı. Uzun yıllar boyunca satış ve satış sonrası hizmetler, ithalat/ihracat, kalite yönetimi konularında tecrübe kazanan Öz, yurtiçi ve yurtdışında katıldığı seminer ve eğitim programları ile deneyimlerini geliştirdi.
Yakın dönemde odaklarının “operasyonlarında daha fazla dijitalleşme” olacağını vurgulayan Ayşe Öz, hatasız ve hızlı veri alt yapısına ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. “Firma için bu altyapının, ürünlerimizin performansına ve verilen hizmetin niteliğine maksimum seviyede yansıması bizim için çok önemli. AG MELCO olarak, son kullanıcı ve çalışan memnuniyetini, liderlik, sorumluluk ve yeniliğe açık olma ilkelerini önemsiyoruz.” diye ifade etti. “Mitsubishi Electric Asansör ve Yürüyen Merdivenleri olarak, kalite standartlarımızı en üst seviyede tutma kararlılığımızı yansıtan bir hizmet sunmayı taahhüt ediyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz ürünler, en son teknoloji ve modern tasarımın birleşimiyle yüksek kaliteye sahip, doğaya saygılı ürünler. Amacımız, güvenilirlik, dayanıklılık ve estetik açıdan üst düzeyde ürünler sunarak müşterilerimizin ihtiyaçlarına tam olarak yanıt vermek“ diye ekleyerek kurum kimliği ile ilgili net rotalarını belirtmiş oldu
Siparişleriniz sadece "1 saat" içerisinde hesabınızda.
Siparişlerinizin gönderimi, aynı gün içerisinde yapılır.
256-bit şifreleme ve 3D Secure ile güvenli ödeme.
Ürünlerimizin tümü sertifikalı ve orijinaldir.